01.11.1994 / Hikmet Şimşek - Niçin Türk Yapıtları?..


    
Orkestra şefliği kariyerime başladığımdan beri, engin tutkularla Türk yapıtlarına ağırlık vermem, başlangıçta büyük karşı koymalara neden olduğu gibi, sonraları merak ta oluşturmuştur.

     Öyle ya, alkış derleyecek bunca tanınmış ve parlak yapıt varken, etkisinin ne olacağı bilinmeyenlere yer vermek -özellikle kariyerine yeni başlamış bir orkestra şefi için- pek akıl harcı olmasa gerek...

     Zaman zaman büyük savaşımlar vererek, yurtiçi ve dışında yaptığım hemen her konsere bir Türk yapıtını koymamın ana nedeni, her çağdaş alanda olduğu gibi, sanatımı da borçlu olduğum Atatürk müzik devrimlerine olan şükran duygularımdır.

     Öteki alanlarda olduğu üzere, müzikte de devrimin ana amacı, evrensel verileri içeren ulusal sanatımızın yaratılması idi. Bu ancak, bestecisi, ressamı, yontucusu, edebiyatçısı gibi “yaratıcı” sanatçılarla gerçekleşebilirdi. İcra sanatlarında ulusallık art plandadır. Örneğin, Saygun’un bir yapıtını Alman orkestrası daha iyi çalabilir, Fransız şefi daha iyi yönetebilir, İngiliz solist daha iyi yorumlayabilir. Ama Saygun’un yapıtını ancak Saygun yaratabilir, ona ulusal damgamızı da vurarak.

     İkinci neden, yönettiğim yapıtlardan büyük bölümünün sanatsal değeridir. En yeni ulusal müzik ekolünü oluşturan Türk besteciliğinin dünya repertuvarına, yeni renklerle önemli hazineler eklediğine yürekten inanıyorum. 35 ülkede yapmış olduğum 200’e yakın konser, radyo ve plak kayıtlarında müzik çevrelerinin olumlu izlenimleri de düşüncelerimin doğruluğunu hep kanıtlayarak beni yüreklendirmiştir.

     Bu arada içerik itibariyle aynı standartlardan olmadığı için -başta orkestralar olmak üzere- olumsuz tepkilere yol açan yapıtları da programlara koymaktan çekinmedim, bütün riskleri üstlenerek... Bunun için tek ölçütüm, yapıtların kompozisyon tekniği bakımından en az standartlara erişmiş olmasıydı. İçerik hakkında kesin hükmü zamanın vereceği, tarih boyunca sayısız örnekle saptanmıştır. (Hatta teknik bakımdan da bazan aynı şey söylenebilir. Örneğin, Mussorski’nin baş yapıtı olan ‘Boris Godunov Operası’ndaki bazı armonik pasajlar yanlış sayılıp, Korsakoff tarafından düzeltilerek sahnelenmiştir. Ancak, yarım yüzyıl sonra anlaşılmıştır ki, Korsakoff gibi bir deha tarafından bile yanlış sayılan armoniler, gerçekte Mussorski’nin zamanını aşan dehasının ürünleridir. Bunun için artık orijinal haliyle seslendirilmektedir.)

     Davranışlarımda, özellikle genç kuşak bestecilerimize de olanaklar sağlamayı büyük görev bildim.

     Bestecilerimizin ve yapıtlarının en geniş şekilde tanınması için, TRT ilgililerinin büyük anlayışı ile gerçekleştirmekte olduğumuz en büyük atılım, her hafta yayınladığımız “Çağdaş Türk Bestecileri” programıdır. Böyle bir atılımın çekirdeğini oluşturan “Besteciler ve Yorumcular” programında sayın Özer Sezgin’le, sayın Turgut Masatçı’nın büyük hizmetleri olmuştur.

     O programların ağırlık noktası bestecileri tanıtmak olup, yapıtlarından -zaman azlığı nedeniyle- ancak “tadımlık” örnekler verilmekteydi. “Çağdaş Türk Bestecileri” programının ana gayesi, bestecinin tanıtımından sonra, yapıtların seslendirilmesidir. Bu program bestecilerimizle birlikte, onları yorumlayacak sanatçılarımız için bütün televizyonlarda sürekli tek açık penceredir. “Int” kanalı ile Avrasya’ya da seslenmesi, kısa süre sonra “Türksat”ın tam etkinliğe geçmesiyle bütün dünyaya erişme olanağı, programın önemini çok büyük boyutlara ulaştırmaktadır.

     Böyle bir olanağı bütün sanatçılarımıza açmak üzere, geçen yıl sanat kurumlarımıza yazıyla başvurarak herkesi katılıma çağırdım. “Orkestra Dergisi”nin de duyuruya yardımcı olmasına karşın ne yazık ki katılım beklenilenin altında oldu. Bunda en önemli nedenlerden birinin bazı kurumlarda sanatçıya duyurumun az olması, hatta hiç yapılmaması olduğu ortaya çıkmıştır. Bu kaybı telafi etmek üzere, bütün seslendiricilerimizi tekrar görev başına çağırıyorum. Seslendireceğiniz bütün Türk yapıtları için kapılarımız sizlere açıktır. Yapıtın bestecisini, adını, süresini ve kadrosunu bildirdiğiniz takdirde çekimi yapıp, 2. kanaldan yurt içine, “Int”  kanalından da yurt dışına yayınlamaya hazırız. Başka bir olanak ta şudur: Eğer radyolarda ses kayıtları mevcutsa play-back ile de görüntü kayıtlarını gerçekleştirebiliriz.

     Bütün değerli seslendiricilerimizi Atatürk müzik devrimlerinin en büyük göstergesini oluşturan çağdaş Türk yapıtlarını seslendirme görevine davet ediyorum. Tabii bütün müzik kurumlarımızı da...

     İşte yazımın başlığındaki “Niçin Türk Yapıtları” sorusunun cevabı burada noktalanmaktadır. Ve inanıyorum ki, değerli sanatçılarımız Hikmet Şimşek’in naçizane başlattığı hareketi çok daha ileriye götüreceklerdir.

     __________________________________________

     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 33. Yıl, 251. Sayı ile Kasım 1994 tarihinde basılan nüshasının 40, 41 ve 42. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745522
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :624

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.