01.12.2014 / Hasan Hüseyin Akbulut - ADD Fazıl Say'ı, Say ADD'yi Sahiplendi

Say, Fazıl    


     Sahiplenme ve sahiplenilme duygusu, günümüzdeki gibi bazı dönemlerde daha da önem ve anlam kazanıyor. Bu duyguyu öne çıkaran bir konserden söz edeceğim.


     Uluslararası değerdeki müzikçimiz piyanist-besteci Fazıl Say’ı, 26 Kasım 2014 akşamı Ankara’da, “Nazım Hikmet Kültür Merkezi”nde özel bir konserde dinleme olanağı bulduk.


     Konserin özelliği, etkinliğin “Atatürkçü Düşünce Derneği”nin (ADD) kuruluşunun 25. yılı anısına düzenlenmiş olmasıydı.


     Böyle olunca da birkaç tümceyle “ADD”den söz etmek gerekiyor.


     19 Mayıs 1989’da kurulan dernek, o gün bir yönüyle tartışma da yaratmıştı. Öyle ya, “Devleti işgalden kurtardığı ve cumhuriyeti kurduğu için hepimizin ortak değeri olan Mustafa Kemal Atatürk neden bir derneğe sıkıştırılır? Hepimiz Atatürkçü değil miydik?”


     Ancak “ADD”yi kuranlar kısa zamanda haklı çıktılar. Bakar mısınız? Geldiğimiz noktada Atatürk’ü ve O’nun çağdaş ve evrensel ilkelere dayalı devrimini yok etmeyi siyaset olarak yürütenlere karşı önde savaşım veren, söylemeye dilim varmıyor nerdeyse tek başına mücadele eden “Atatürkçü Düşünce Derneği” kaldı.


     Bu nedenle, hain bir saldırıya kurban giden derneğin Kurucu Genel Başkanı Muammer Aksoy ile 50 kişilik “Kurucular Kurulu”nu saygıyla anmalı ve öngörüleri için onlara teşekkür etmeliyiz.


     Kuruluş amacı “Atatürk’ün önderi olduğu cumhuriyetin ‘devrim’ ve ‘ilkelerini’ tanıtıp benimsetmek için bilimsel, kültürel, sanatsal çalışmalar yapmak, bunlara karşı atılan adım ve akımlara karşı yasalar çerçevesinde düşün savaşımı vermek” olarak özetlenebilecek “ADD”, bugün Türkiye’nin en büyük demokratik kitle örgütüdür.


     Devrimin önemli ayağı “Müzik Devrimi” gerçeğiyle de Fazıl Say’ın “ADD” yararına verdiği konseri anlamlı olarak niteledim.


     Konser Anakaralılardan büyük ilgi gördü. Tamamen dolu salonda, alkışı eserin sonuna saklayan, konser sonunda ise ayağa kalkarak coşkuyla beğenisini ortaya koyan bilinçli duyarlı bir dinleyici kitlesiyle karşılaşmak ilgimi çekti. Sıcakkanlılığımıza mı vermeli? Son yıllarda, bölüm aralarında eseri kesintiye uğratan, yorumcunun da dikkatini dağıtan yersiz alkışların rahatsızlık veren noktaya ulaştığını vurgulamak istedim.


     Salondan söz etmişken, unutmadan bir de saptama yapalım. Büyük emeklerle inşa edilen bu tür kültür merkezleri için Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar’a teşekkür etmeliyiz. Ancak inşa aşamasında salonun “akustik verim”i göz ardı edilince, sesi arka sıralara ulaştırmak için piyanonun içerisine mikrofon sarkıtmak zorunda kalınıyor! Sonorite de yok oluyor. Yazık...


     Konserde W. A. Mozart’ın K 333 sayılı Sibemol majör Piyano Sonatı, F. Chopin’in 4 Noktürnü ve Say’ın Op. 52, Gezi Park 2 Sonatı seslendirildi.


     Dinleyiciler arasında ön sırada göze çarpanlar, siyaset dünyamızdan “DSP”nin önceki Genel Başkanı Zeki Sezer, CHP eski milletvekili Mustafa Gazalcı, Yenimahalle Belediye Başkanı Fethi Yaşar, Başbakanlık emekli Müsteşar Yardımcısı Özgün Ökmen, gazeteci Emin Çölaşan, Avrupa ADD Başkanı Muzaffer Atılgan, Kültür Eski Bakanı Ahmet Taner Kışlalı’nın eşi Nilüfer Kışlalı.


     Konser sonunda Say’la yaptığımız sohbette, senfoni orkestralarının yıllık programlarından sansürlenerek çıkartılan eserlerinden söz açarak, “artık ülkemde hiçbir senfonik eserim çalınamayacak” sözleri buruktu. Kuşkusuz biz bunun Türkiye’ye yakışmayan utanç verici bir durum, geçici bir dönem olduğunu biliyoruz.


     Böyle olunca da bu konserin kritiğini; tarihe, yaşananlara, programda yer alan eserlerin bestecileri Mozart, Chopin ve Say’a bakarak alışılmışın dışında başka türlü yapalım:


     38. Prag Senfonisi, Don Giovanni Operası v.b. gibi mutluluk saçan ışıltılı, pırıltılı müzikleri, dahi besteci kendi ülkesi dışında Prag’da besteledi. Çünkü özgür ruhu nedeniyle Salzburg’da işinden kovulan, Salieri’nin baş müzikçisi olduğu “Habsburg Sarayı”nda iş bulamayan Mozart, dışarıda kabul görüp el üstünde tutuluyordu. Chopin’in yaşamı da öyle değil mi? Müziklerinde hep özlem vardır. İşgal altında ülkesine dönemeyen piyanist-besteci, ölünce vatanına kalbini gönderecekti.


     Benzetmek gibi olmasın, yaşananlar her zaman aynıdır. Konserde seslendirilen Gezi Park 2. Sonatın son bölümünün başlığı döneme uygun düşüyordu: “Umutlar Hep Yüreğimizdedir.”


     Gecenin tanımını, Say’a “ADD Şilti”ni verirken “Atatürkçü Düşünce Derneği”nin Genel Başkanı Tansel Çölaşan yaptı. Genel Başkan, “Mücadelenin laik, demokratik ilkelerle kurulan çağdaş Cumhuriyet ile onu ortadan kaldırmaya çalışanlar arasında geçtiğini, tarafların belli olduğunu, Fazıl Say’ın ‘ADD’ ile ‘Cumhuriyet’ten yana taraf olduğuna” vurgu yaparak sözünü tamamladı.


     25. yıl konseri, bu yönüyle “ADD”nin Fazıl Say’ı, Say’ın da “Atatürkçü Düşünce Derneği”ni sahiplendiği bir konserdi.


     http://sanattanyansimalar.com sitesinden alınmıştır. - 01.12.2014, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5743337
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :697

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.