13.01.2012 / Kemal Şimşek - İspanyol Yahudisi Can Bonomo Örovizyon İçin Neden Seçildi?

     Bonomo’nun farkı “gizli” değil “açık” Yahudi olması, “frikik” sevmezliği ve “meczup” severliği idi.

     9 Ocak 2012 akşamı sitemizde aktardığım “AKP’nin TRT’si İspanyol Yahudisi Can Bonomo’yu Seçti: Meczup” başlıklı yazım, sitemizdeki binlerce yazı içinde şu anda 4’ncü sıraya yerleşmiş durumda. Bu yazımı kopyalayıp yapıştıran sitelerin çok daha fazla izlenirlik aldığı anlaşılıyor.

     Bizim emeklerimiz orta malı.

     Bazı Yahudilerimiz zaten bizi “hizmet hayvanı” olarak görmüyor mu?

     Yalnız bunun İsrail’e hoş görünme amacı taşıdığı ve benzeri yorumlar doğal olarak benim edeceğim sözler değil.

     Ben Bonomo’nun “açık” İspanyol Yahudisi, Sefarad olduğunu söyledim.

     Birincisi İsrail’de daha çok Eşkenazlar, Doğu Avrupa Yahudileri vardır ve Yalçın Küçük’ün de işaret ettiği üzere Sefaradlardan peş hoşlanmazlar.

     İkincisi, ben adı geçen adayların tamamının İbrani kökenli olduğunu düşündüğümü söyledim, Bonomo’nun farkı “gizli” değil “açık” olması, “frikik” sevmezliği ve “meczup” severliği idi.

     “Örovizyon”a yollanan şarkıcılarımız içinde İbrani olmayan var mıdır diye sorulmalıdır.

     Benim yanıtım, bilimsellik adına hemen hemen tümü, ekip halinde, İbranilerden oluşuyor şeklindedir.

     Bonomo, 540 sene önce geldik, demiş. Yahudilik dindir ama ben Türk’üm demiş. Yok, doğrusu Yahudilik etnik bir dindir.

     Kendisi bu yanıtın geleceğini sezip, ülkemizi etnik açıdan mozaik ilan ederek, 36 etnik köken var demiş, “bir potada erimeyi” bilmedikleri anlaşılıyor.

     Kürtçülerimizle aynı yerdedir.

     Bu topraklara ve insanlarına karışan İbrani kökenlilere diyeceğimiz yoktur.

     Bonomo, “Meczup” şarkısı ile ünlenmiş. Bu önemlidir. Devamı için ilgili yazıma bakılmasını öneriyorum.

     Egemen Bağış’ın İzmirli Yahudilere “Kimin kökleri daha eskiye dayanıyor, kim çoğunluk tartışılır” diye seslendiğini biliyoruz.

     Ben bunu “Siz açık biz gizli Yahudiler, bu toprakların gerçek sahibiyiz” diye okumuştum.

     Yahudi kökenli, İsrail’in marşını pek güzel okuyan Enrico Macias ile şimdi Yahudi kökenli Sarkozy’nin yönetimindeki Fransa’da “Olympia”da konser veren Ajda Pekkan’ın neden egemen Bağış’a karşı duygularının fışkırdığını kolayca anlayabiliyoruz.

     “Kan kanı çeker”, “Kanı ısınmış” olmalıdır demekle yetiniyorum.

     Yalçın Küçük hocamızın programının adını taşıyan ve benim de eski yazılarımın yer aldığı “Kalemler ve Kılıçlar Sitesi”nde (http://www.kalemlervekiliclar.com) bir arkadaşımız 6 ay kadar önce aşağıdaki notu düşmüş:

     Lemi Filozof “out”, Can Bonomo “in”.

     18+ dizisinde kadroya alınan 24 yaşındaki Can Bonomo, dizinin ilk bölümünün ardından jet hızıyla “Okan Bayülgen”in programına çıkarıldı.

     Soyismi kendi deyişiyle İbranicede “iyi adam” anlamına geliyormuş. İzmirliymiş vs vs.

     Tv’deki hayatındaki ilk görünüşünün ilk haftası içinde Okan Bayülgen’in programına çıkarılması ilginç geldi.

     Anlaşılan Tv’de artık bol bol Lemi Filozof’u değil, Can Bonomo’yu göreceğiz.

     Parlatılma sırası en tepeden başlayarak Can Bonomo’ya geldi...

     Demek ki Bonomo’nun “açık” İspanyol Yahudisi kökenli olduğunu göstererek diğerlerinin yanı sıra biz bir “ayrımcılığı” sergiliyoruz.

     Bunu bize yansıtma çabalarına ise gülüp geçiyoruz.

     Benzer yansıtma çabasına en iyi örneklerden biri yine Egemen Bağış’ın kayıtlarımızdaki, “Hiç bu kadar adileşmemişlerdi” sözüdür.

     Burada kimlerin “adileştiğini” tespit edebiliyorsanız, kimlerin “ayrımcılık” yaptığını da bulursunuz.

     Yine demek ki, tam yerini bulmasa da bu sözcüklerle ifade edeceğim, “gerici” ve “ilerici”, “eski” ve “yeni”, “açık” ve “gizli” ama hep İbranilerden söz ediyoruz.

     Şimdiki tercihlerin, “gerici” ve de “açık” olanlara yöneldiğini söyleyebilir miyiz?

     Güya Kemalistlerden önemli kısmının tercihi sanırım Atiye idi.

     Atiye’nin şarkılarını beğenen bir “gizli” İspanyol Yahudisi kökenli ve kendini Kemalist olarak tanımlayan kişi, Bonomo seçimi hakkında ne düşünür pek merak ediyorum ama yanıt verir mi?

     Şimdi şunu bir düşünmenizi isterim.

     Burada ve daha önce paylaştıklarım ileride (ne kadar ileride bilemiyorum) herkesin bildiği sıradan gerçekler haline gelecektir.

     Peki bugün bu gerçeklerin bilinmesinin engellenebilmesi, bu “susuş komplosu” için ne olması gerekir?

     Tüm tepe noktaları onların denetiminde ve mücadelede ölümü göze alanlar, bu “İbrani ayrımcılığı”na adını koyarak ve kendi kökenlerini açığa vurarak, itiraz edemiyor.

     Gördünüz mü haklılığımız ne kadar kolay kanıtlanabiliyor?

     Aksi olsaydı, bu yazdıklarımızı ünlendirilmiş insanlar arasında yazacak yüzlerce kişi olmalıydı.

     Bizler mi, “deli saçması” sözler eden, pek bir “manyaklarız”!

     Sürekli muziplik haline dair Yalçın Küçük hocamın güzel sözlerine inanmak istiyorum.

     Yanındaki “bebelere” de içtenlikle sevgilerimi yolluyorum.

     Bekar olsaydım, bugün Ergenekon tertipçilerinden o koğuşa girmek, ülkemizin yetiştirdiği en büyük aydının yanında olabilmek için özel ricada bulunurdum.

     Hoş bu istekle olmuyor ve bir sabah başımıza ne geleceği belli değil ya!

     Demem o ki, zamanlarını iyi değerlendirsinler, hocamıza da iyi baksınlar!

     Yakın zamanda bir gün güzel bir dost sofrasında buluşmak ve birlikte gökyüzünü seyredebilmek dileğiyle yazımı sonlandırıyorum.

     www.gazetevatanemek.com sitesinden alınmıştır. - 13.01.2012, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5755667
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :1231

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.