13.07.2013 / Şule Perinçek - Ramazan'da Lahana Turşusu Yiyenler


     Ramazan geldi mi beni bir telaş alır. “Eyvah” derim “yine insanlarımı o halde göreceğim. Birbirinin üzerinden basarak iki lokmayı kapmaya çalışacaklar.” Belli ki ihtiyaçları var... Yediğim içtiğim ne ki! Ama her lokma işte o zaman bana yine de haram olur, boğazıma düğüm düğüm dizilir.


     Bir de...


     Bir de uzun zaman önce okuduğum bir haber geliyor aklıma. Saklamışım.


     Bir içmimarla söyleşi.


     Son derece yetenekli ve yaratıcı bir içmimar. Ona sözüm yok. Okuyunca anlaşılıyor.


     “İslami burjuvazi” diye adlandırdıkları kesime yaptığı evleri anlatıyor. Söyleşiyi yapan muhabirin ve fotoğrafları çeken arkadaşının “gözleri yerinden fırlamış”... “Ev diyemeyeceğim, villa mı saray yavrusu desem daha iyi anlatır bilemiyorum” diye yazmış. Evde Fatih Sultan Mehmet’inkinden esinlenilmiş tam sekiz taht varmış. Minberin onlardan kalır yanı yok. Varaklar, aynalar... Müthiş bir ihtişam ve parıltı. Swarovski taşlar. Tuvaletlerde, banyolarda, yer döşemelerinde bile... Evin çatısında 360 derece dönen kameralar. Plazma ekranlardan yattığın yerden 24 saat Boğaz manzarası izleniyor.


     Haremlik-selamlık elbette. Üst kat hanımların. Olsun ne gam! Yağmurda karda yunacağınız pencere dibinde jakuzimiz var... Salona bakan, camdan banyomuz. Kapısı kilitlenince cam buzlu oluyor. Hadi itiraf edin, rüyanızda gördünüz mü...


     Süpürgelikler her eve lazımdır... da metresi 50 liraya olan yakışır mı... Prada kumaş kaplanıyor. Metresi oluyor 350 avro! Tavandan çıkan, uzaktan kumandalı namaz sediri... Ama bir de İbrahim Tatlıses’in, Sibel Can’ın kişiye özel konser vereceği küçük bir sahne ve müzik sistemi olmasa taht benzeri koltuğun tam karşısında, “eksik var, ama ne...” derdiniz belki.


     Mimarımızın Florya’da yaptığı bir evi, önünden geçen türbanlı bayan çok beğeniyor. 25 yaşlarında. Altında Porsche Cayenne araba. Elinde Swarovski taşlı Vertu telefon. (Bu Swarovski’de anlayamadığımız bir hikmet var anlaşılan!) Ertesi gün mimarla görüşmeye gidiyor. Kardeşiyle kendisinin evini de yapmasını istiyor. Silivri’deki sitede villalara da bakıyorlar. Dört gün sonra geliyorlar. Masaya iki adet anahtar daha koyuyorlar:


     - “Pazar günü o siteden, kardeşimle ikiz villa aldık, işte anahtarları... Onu da yaza yetiştirin.”


     Tanesi 450 bin Avro!


     Şrak! Cepten, kasadan çıkıyor anlaşılan.


     Alın teri mi? “Bin Avro”sunu at, 450 “TL” bile son zamlarla koca emekli maaşımızın yarısı.


     Zevke, zevksizliğe bir diyeceğim yok. Bana ne.


     Ama sorarım; Müslümanlık bunun neresinde!


     Vicdan bunun neresinde!


     2004’ten sonra yaptırmaya başlamışlar bu tür evleri. Gözünü sevmediğim AKP iktidarı! Bir yılda bu ne hız. Milyon dolarlar harcıyorlarmış bir eve. Çocuklarını Dubai’de vb. Amerikan kolejlerinde, üniversitelerinde okutuyorlarmış. Ekonomik kriz pek dokunmamış onlara. Bir müşterisi şöyle bir talepte bulunmuş:


     - “Bana bir ev yap, bu eve giren, ‘adamın 30 milyon doları var’ desin...”


     Oy oy benim güzel vatandaşım... Havada belediyenin iftariyeliğini kapışan vatandaşım...!


     Seni seyrettikçe...


     Olan bana oluyor.


     ..................................................................................


     Aydınlık Gazetesi - 13.07.2013, Cumartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5754362
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :941

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.