A

A (La):

(İng., Alm.) Büyük la aşıtının ana sesidir. Bu ses bir orkestranın çalgılarının akortlanmasında kullanılır. Piyanoda "orta do"nun üzerindeki la tuşunun frekansı uluslararası anlaşmalara göre 440 hertz olarak saptanmışsa da çok sayıda çalıcı ve orkestra 443 hertz'e varan ölçüde tiz olmayı yeğlemektedir. İngilizce ve Almanca'da "la notası" demektir. "A" harfi "la" sesini simgeler, bu sesin sembol harfidir.

A Battuda:

(İt.) (... ölçüde) Bkz.: A Battuta.

A Battuta:

(İt.) ...Ölçüde. Ölçü. Ölçü çizgisi. Bkz.: A Battuda.

A Bocca Chiusa:

(İt.) Kapalı ağızla, burunla mırıldanmak. Burun sesi ile söylemek.

A Capella:

(Lat.) Çalgıların eşlik etmediği koral yaratılar ve bu tür yaratıları söyleyen korolara verilen isim. Çalgı eşliksiz yalnız koro için. Eşliksiz eser seslendirme. Vokale eşlik eden bağımsız bir çalgı yapısı olmaksızın yapılan küğ türü. Salt insan sesleriyle icra edilen müzik. Kilise çıkışlı olup İtalyan katolik kiliselerinde latince kutsal metinleri ırlamak amacıyla ortaya çıktığı savlanmaktadır. Şapeldeki gibi, şapel tarzı anlamına gelmektedir. Bas, tenor, alto ve sopran seslerinin bireşimiyle ırlanmaktadır. Bu katmanlardan biri ya da daha çoğu ezgisel gidişi seslendirirken diğer sesler uyum bilgisi kurallarına bağlı kalarak ezgiye ya da ezgilere eşlik ederler. Tartımsal gidişler değişkenlik gösterir. Bu tarz küğler ne yazık ki ülkemizde pek yaygınlaşamamıştır, bir iki grup dışında uygulama yapılmamıştır. A capella korolar karma seslerden (kadın ve erkek grupları) oluşmak zorunda değildir, bağdarın yazımına göre farklı kombinasyonlar ortaya çıkabilir. Bkz. A Cappella.

A Cappella:

(İt.) Şapel, dua odası. Kapel. Bkz. A Capella.

A Capriccio:

(İt.) Serbest yorum. İsteğe bağlı bir yorumla. Bkz. Capriccio.

A Corda:

(İt.) Tel, yay. Bkz. Corde. Corda. U.C. ya da u.c. veya U.c., Una corda.

A Dur (Alm.):

Büyük La, La Majör.

A Flat:

İngilizce'de la bemol.

A l'Octave:

Bir sekizli yukarıdan.

A libre aperto (ya da a livre ouvert):

Notaya bakarak.

A moll (Alm.):

Küçük la, la minör. küçük la tonu, la minör tonu.

A piacere:

(İt.) Bağımsız, çalanın ya da yorumlayanın isteğine göre. Gezinir gibi, serbestçe, sere serpe. Bkz. Piacere, A.

A punto (punta) d'arco:

Yayın ucunda, yayın ucu ile çalınacak. Bkz. Arco, Punto, Punto d'arco, Punta, Punta d'arco.

A quarter rest:

(İng.) Dörtlük sus. Bir vuruşluk bekleme süresi.

A Sharp (İng.):

Ladiyez.

A tempo:

(İt.)  İlk tempo, önceki tempo. İlk tempoya dön. Önceki tempo ile çalınacak. Bir evvelki tempoya dön. Farklı bir hızda çalmak gerektiği takdirde bu terimin yazılı olduğunu görürsek eserin orijinal hızına geri döneceğimizi anlarız. Ağırlaşma ya da hızlanma gibi terimlerin bize verdiği komutları uyguladıktan sonra "a tempo" teriminin yer aldığı bir kesite gelirsek parçanın en başında uyguladığımız hızı tekrar elde etmemiz gerektiğini anlarız.

A tre mano:

(İt.) Üç elle.

A tre voci:

(İt.) Üç sesli.

A vide:

Boş tel, açık tel, parmaklar tele basmadan yayla çalma.

\ Aalen-Antakya Kültür Derneği:

“Aalen–Antakya Kültür ve Sanat Kulübü Derneği” 2002 yılında Almanya’nın kardeş kenti Aalen ile Antakya’da karşılıklı olarak kurulmuştur. Derneğin amaçları, kardeş kent Aalen ile Antakya arasında kültür, eğitim, sosyal dayanışma, yardımlaşma, spor, sağlık ve sanat alanındaki ilişkilerin geliştirilmesi ve bu anlamdaki etkinliklerin desteklenip teşvik edilmesi, Aalen ile Antakya kardeş kentlerinin bireylerini birbirine yakınlaştırmak, birbirlerine kültürlerini tanıtmak, sevgiye dayalı ilişkiler geliştirmek için sergiler, konferanslar, sempozyumlar, festivaller, söyleşiler, kermesler, yarışmalar, dinletiler, geziler, kurslar ve sanatsal, kültürel, spor, sağlığa ve sosyal yardımlaşmaya yönelik etkinlikler düzenlenmesi olarak belirlenmiştir. 2003 yılına kadar derneğin başkanlığını avukat Servet Mullaoğlu sürdürmüş, 2003 yılında başkanlığını Mehmet Karasu devralmıştır. Kuruluşundan bu yana dernek birçok ulusal ve uluslararası toplantıya ev sahipliği yapmıştır. “Sevgi, Barış ve Hoşgörü Kenti Antakya”, “Uluslararası Antakya Kültür Sanat ve Edebiyat Günleri”, “Felsefe–Sanat Edebiyat İlişkileri Sempozyumu”, “Çukurova Sanat Günleri” bu tür etkinliklere örnektir. Dernek şu ana dek dokuz kitap yayınlamıştır. 2007 yılında yapılan “Genel Kurul”da derneğin adı “Aalen–Antakya Kültür Derneği” olarak değiştirilmiştir. Derneğin yüz civarında üyesi vardır. "Çukurova Müzik Dostları Derneği" ile yaptığı işbirliği sonucunda bu derneğin etkinliklerini Antakya'da da izlemek olanağı yaratılmış, hatta bu etkinlikleri komşu ülkelere de yaymak mümkün olabilmiştir.

\ Aaron, Pietro (c.1480–c.1550):

İtalyan bağdar ve kuramcı Pietro Aaron 1525 yılı civarı Venedik'teki “Yeruşalimli Aziz John” tarikatının yönetkeni ve küğ ustası oldu. 1536 yılında kutsal emirler aldığını söyleyerek Bergamo'ya göç etti. Venedik'te Willaert ile dost oldu ve O'nunla işbirliği yaptı. Josquin des Prez, Jacob Obrecht ve Heinrich Isaac tarafından tanındığı belirtilir. Önemli bir kuramcı olan Pietro Aaron’un en dikkate değer çalışması olan “Toscanello”da (1523) modlar, kontrapunt ve akort konuları ele alınır.

Abaco, Damiano Dall':

İtalyan gitar sanatçısı. Zamanının en önemli gitar çalıcılarından birisiydi. Bağdar, kemancı ve viyolonselci Evaristo Felice Dall’Abaco’nun babasıdır. Bkz.: Abaco, Evaristo Felice Dall'.

\ Abaco, Evaristo Felice Dall’:

İtalyan bağdar, kemancı ve çellist. 12 Temmuz 1675 tarihinde İtalya’nın Verona kentinde pek tanınmış gitar sanatçısı Damiano dall’Abaco’nun çocuğu olarak dünyaya geldi. Giuseppe Torelli’den keman ve çello çalmayı öğrendiği düşünülmektedir. Modena kentinde Tommaso Antonio Vitali ile birlikte keman çalıcısı olarak yaşadılar. Sanatçı 1704 yılında Maximilian II Emanuel’in Münih’teki sarayına oda küğü sanatçısı olarak girdi. Ancak yalnızca birkaç ay sonra “Bleinheim Savaşı”nda Maximilian’ın yenilgi alması nedeniyle saray mensupları ile birlikte Brüksel’e kaçtı. Sürgünde iken zamanının bir bölümünü Fransa’da geçirdi ve bu ülkenin küğ sanatından bazı etkiler sanatçının küğüne yansıdı. Maximilan’ın eski gücünü tekrar elde etmesi ve 1715 yılında Münih’e geri dönmesi sonucunda Evaristo Abaco, saray orkestrasına konzertmeister olarak atandı. 1740 yılına dek Fransız ve Felemenk saraylarında çalışmaya oda küğü bağdarı olarak devam etti. Aynı yıl emekli oldu. Dall’Abaco’nun küğü özellikle Vivaldi ve Corelli’nin küğlerinin çok büyük miktarda tesiri altında kaldı. Sanatçı Brüksel’de iken oğlu Joseph Abaco (1710-1805) dünyaya geldi. Sanatçı 12 Temmuz 1742 tarihinde Münih kentinde sonsuzluğa göç etti. Sanatçının basılı eserleri arasında aşağıdaki listede bulabileceğiniz yaratıları bulunmaktadır: Opus 1: Keman ve viyolonsel için eşlikli 12 Oda Sonatı, Opus 2: Kilise için dördüller, Opus 3: Kilise için 12 Üçül Sonat, Opus 4: Keman ve viyolonsel için 12 Oda Sonatı, Opus 5 & 6: Çoklu Öalgı Grupları için Konçertolar.

\ Abaco, Joseph Dall':

Tam ismi Giuseppe Marie Clément Ferdinand dall’Abaco’dur. İtalyan viyolonselci ve bağdar. 27 Mart 1710 tarihinde Brüksel’de dünyaya geldi ve burada vaftiz edildi. İlk küğ eğitimini babası Evaristo Felice dall’Abaco’dan aldı. Daha ondokuz yaşında iken Bonn’da bulunan Köln Prensi’nin hizmetine girdi ve sarayın oda orkestrasında çalmaya başladı. Aynı orkestraya 1738 yılında küğ yönetmeni olarak atandı. 1740 yılında İngiltere’ye bir dinleti dolaşısına gitti. 1753 yılında Verona’ya taşınma kararı aldı ve burada “Filarmonik Akademi”nin bir üyesi olarak görev yapmaya başladı. 1766 yılında Bavyera Prensi Maximilian tarafından kendisine baron unvanı verildi. Sanatçı yaklaşık olarak 40 çello sonatı, yalkın viyolonsel için 11 kapris ve diğer başka yaratılar bağdadı. Bağdalarının çoğunu, kendisi klasıl dönemde çok uzun bir yaşam sürmesine rağmen Barok tarzında yazmıştır. Giuseppe dall’Abaco, Verona yakınlarındaki Arbizzano di Valpolicella’daki konutunda 31 Ağustos 1805 tarihinde 95 yaşında iken sonsuzluğa göç etti.

Abaissement:

(Fr.) Sesin düşmesi, kalınlaşması. Alçalma, inme. Alçaltma, indirme.

Abaisser:

(Fr.) Eserin veya çalgının tonunu düşürmek, kalınlaşmak. Bir parçanın veya çalgının tonunu düşürmek, kalınlaştırmak. İndirmek. Alçaltmak.

Abandonne:

(İng. ve Fr.) Kelime karşılığı “terk etmek” olup, küğsel yaratılarda “düzümsel yapının terk edilmesi”, “özgür çalış” ya da “ritme bağlı kalmamak” anlamındadır. (Bkz.: Abbandonamente, Abbandonandosi, Abbandonavolmente, Abbandono, Abbendono)

Abanık:

Bkz. Abantı, Apojyatür, Appogiatur.

Abantı:

Bkz. Abanık, Apojyatür, Appogiatur. Basamak.

\ Abbado, Claudio:

İtalyan orkestra yönetkeni. 1933 yılında dünyaya geldi. 1971 yılında “Viyana Filarmoni Orkestrası”nın birinci yönetkenliğini üstlendi. Aynı yıl “Milano La Scala Operası”nın küğ direktörlüğü Abbado’ya verildi. 1979 yılında ise “Londra Sinfoni Orkestrası”nın baş yönetkenliği ünvanını aldı. Abbado 19’uncu ve 20’inci yüzyıl küğ dağarı alanında ön plana çıkmıştır.

Abbandonamente:

(İt.) Küğ yaratılarında düzümsel yapının özgürce seslendirilmesi ya da çalınmasıdır. Ölçü ve tartımın serbest icrası. (Bkz.: Abandonne, Abbandonandosi, Abbandonavolmente, Abbandono, Abbendono)

Abbandonandosi:

(İt.) Ölçüye önem vermeksizin. Zaman sıkılığından çıkarak. Tartımı düşünmeksizin... (Bkz.: Abandonne, Abbandonamente, Abbandonavolmente, Abbandono, Abbendono)

Abbandonavolmente:

(İt.) Ölçüye bağlı olmaksızın. Tartıma bağlı olmadan. Tartıma pek sıkı bir bağlılık göstermeden. Tartıma bağlı kalmadan ifade etmek. Tartımı düşünmeksizin... (Bkz.: Abandonne, Abbandonamente, Abbandonandosi, Abbandono, Abbendono)

Abbandonevolmente:

(İt.) Ölçü ve tartımın serbestçe yorumlanması. Çalıcının ölçü ve tartımda serbest icrası.

Abbandono:

(İt.) Ölçüyü terk ederek. Zaman sıkılığından çıkarak. Keskin bir zamanlamanın yerini daha özgür bir yoruma bırakması. Tartımın bağlayıcılığını bırakarak. (Bkz.: Abandonne, Abbandonamente, Abbandonandosi, Abbandonavolmente, Abbendono)

Abbassamento:

(İt.) İndirerek, inerek.

Abbassamento di mano:

(İt.) Piyano ve org gibi elçinli çalgılarda bir elin diğer elin altından geçirilmesi, bir elin öteki el altından çaprazlanması. Klavyeli çalgılarda bir elin diğer elin altından çaprazlanması yoluyla hareket ettirilmesi.

Abbassamento di voce:

(İt.) Şarkıda sesi indirmek.

Abbassando:

(İt.) İndirerek, alçaltarak. Azaltarak.

Abbelimini:

(İt.) Süsleme notaları.

Abbendono:

(İt.) Düzümsel serbestlik içinde çalarak. Ritm serbestliği içinde çalarak. Ölçüyü terk ederek. (Bkz.:Abandonne,  Abbandonamente, Abbandonandosi, Abbandonavolmente, Abbandono)

\ Abbey Tiyatrosu:

“Abbey Tiyatrosu” İrlanda’nın başkenti Dublin’de bulunan bir repertuvar tiyatrosu topluluğudur. Bu topluluğun içinde çalıştığı oditoryum da aynı ismi taşımaktadır. Tiyatro başlangıçta yerel konular hakkında yerel oyunlar sunmak için kurulmuştur. Daha sonra dağarını aralarında William Shakespeare’in oyunlarının da bulunduğu klasıl drama eserlerine ve hatta Avrupa kıtasının sanatçılarının çağdaş yaratılarına dek genişletmiştir. “Abbey Tiyatrosu”, İrlanda kültürünün 19. yüzyılda başlayan yeniden canlanmasının bir ürünüdür. İrlanda kültürel yaşamında görülen bu diriliş, büyük ölçüde, İrlandalı yazarları İngiliz ve Avrupa kaynaklarından çok, doğrudan İrlanda halkının yaşamından ve geleneklerinden ilham almaya çağıran İrlandalı şair ve oyun yazarı William Butler Yeats tarafından başlatıldı. 1899 yılında Yeats “İrlanda Edebiyat Tiyatrosu”nun (Irish Literary Theatre) kurulması yolunda adımlar attı. Bu topluluk 1902 yılında “İrlanda Ulusal Tiyatro Topluluğu” (Irish National Theatre Society) olarak tekrar organize edildi. “İrlanda Ulusal Tiyatro Topluluğu” (Irish National Theatre Society) İngiliz tiyatro yöneticisi Annie Elizabeth Fredericka Horniman (1860-1937) tarafından sağlanan maddi yardımlarla, 1904 yılında, daha sonra “Abbey Tiyatrosu” (Abbey Theatre) olarak anılacak olan repertuvar tiyatrosu topluluğunun temellerini attı ki bu topluluk 1924 yılından bu yana her yıl devlet tarafından yıllık olarak ödenen bir maddi destek almaya başlamıştır. Bu yeni grup İrlanda tiyatro yaşamını gerçekçi ve şiirsel ögelerle tanıştırdı ve kısa sürede çok sayıda izleyici kitlesi elde etti. Yeats, John Millington Synge, Lady Isabella Augusta Gregory, George William Russell, Padraic Colum, St. John Greer Ervine ve Sean O’Casey gibi önde gelen İrlandalı oyun yazarlarının yaratıları çeşitli zamanlarda onlarca kez bu sahnede yer aldı. Abbey tiyatrosunun izleyicilerinin pek beğendikleri oyunlar arasında Isabella Augusta Gregory ve William Butler Yeats tarafından yazılan “Cathleen ni Houlihan” (1902), “Riders to the Sea” (1904) ve Synge tarafından yazılan “Playboy of the Western World” (1907) ile “Juno and the Paycock” (1924) ve O’Casey’nin verimi olan “The Plough and the Stars” (1926) sayılabilir. Yeats’in 1939 yılında sonsuzluğa göç etmesinin ardından oyun kalitesinin geçen zamanla birlikte azaldığını söylemek olanaklıdır. 1951 yılında yaşanan yangın faciası ile “Abbey Oditoryumu” ciddi şekilde hasar aldı. Yangın sonrası topluluk “Kraliyet Tiyatrosu”na (Queen’s Theatre) göç etmek zorunda kaldı. 16 Temmuz 1966 tarihinde yangın sonucu tahrip olmuş eski binanın bulunduğu yerde 628 koltuklu tümüyle yeni bir tiyatro tekrar aynı isimle açıldı. Günümüzde “Abbey Tiyatrosu”nun fuayesinin altında, deneysel yapımlar ve “Abbey School of Acting”de kayıtlı olan öğrencilerin performansları için kullanılan ve “Peacock Theatre” ismini taşıyan bir yeni oluşum vardır.

\ Abbott, George:

Tiyatro yapımcısı, yazarı, direktörü ve oyuncusu. 25 Haziran 1887 tarihinde New York yakınlarındaki Forestville’de dünyaya geldi ve 31 Ocak 1995 tarihinde Florida Miami Beach’de sonsuzluğa göç etti. “Tony En İyi Müzikal Ödülü”nü kazanmıştır. Sanatçı “Rochester Üniversitesi” ve “Harvard Üniversitesi”nde eğitim görmüştür. 1913’de aktör olmaya karar vermiş ve 1927 ile 1930 yılları arasında film yönetmenliği yapmıştır. George Abbott daha sonra tiyatro yönetmenliğine yönelmiştir. Abbott’un yönettiği komediler arasında “Boy Meets Girl” (1935) ve “Kiss and Tell” (1943) bulunmaktadır. Sanatçı çok sayıda müzikal de yönetmiştir: “Pal Joey” (1940), “On the Town” (1944), “Call Me Madam” (1950), “Wonderful Town” (1953) ve “A Funny Thing Happened on the Way to the Forum” (1962). Kendisinin yazarak yönettiği müzikaller ise şunlardır: “The Boys from Syracuse” (1938-Shakespeare’in “Comedy of Errors” isimli oyununun uyarlaması), “Where’s Charley?” (1948) ve “New Girl in Town” (1957). George Abbott bazı komedilerin ve müzikallerin de ortak yazarı olarak karşımıza çıkar. Bunlardan başta gelenleri şunlardır: Komedi “Three Men on a Horse” (1934). Müzikaller: “The Pajama Game” (1954), “Damn Yankees” (1955) ve “Fiorello!” (1959-Pulitzer Ödülü, 1960).

\ Abe, Keiko (1937–....):

Keiko Abe Tokyo’da çoğunluğunu doktorlar ve işadamlarının oluşturduğu bir ailede dünyaya geldi. Çocukluk çağlarında piyano, vurmalı çalgılar ve bağdama çalıştı; özellikle de oniki yaşından itibaren marimba öğrendi. Para kazanmak amacıyla oluşturduğu kendi üçülü ile hafif klasıl parçalar seslendirdi, ancak 1962 yılından başlayarak çağdaş klasıl küğ dünyasına eğilmeye başladı. Sonraki yıllarda bir orkestra üyesi olarak vurma çalgılar grubunda çeşitli görevler aldı, marimba’da kendisi için bağdanan yaratılardan oluşan onüç albüm çıkardı, dahası Japon televizyonlarında gösterilerini yayınladı. Yalnızca fikirleri ile değil, fakat aynı zamanda marimba üreticileri için bir tasarım danışmanı olarak oynadığı rolü ile de marimba’nın bir çalgı olarak gelişimine büyük katkılarda bulundu. Abe 1980’li yılların başında genliği artırılmış ve rezonansı geliştirilmiş günümüz marimba’sı için eserler yazmaya başladı. İlk yaratılarının başlıkları “Japon Çocukları’nın Şarkıları Üzerine Başkamalar” ve “Bambu’da Rüzgar”dır. Çağımızın virtüoz marimba çalıcıları arasında seçkin bir yeri bulunan sanatçı başka bağdarların yaratılarının yanısıra kendi eserlerini de dünyanın her yerinde seslendirmiştir.

Aber, Johann (1765–1783):

 Johann Aber, Milano’da yaşamış Alman kökenli bir İtalyan bağdar ve flütçüydü. Arşidük Leopold’un onuruna verilen bir dinletide Sammartini’nin orkestrasında flüt çalmıştı. 1779 yılında “La Scala Orkestrası”nda flütçü olarak görev yaptı, “Longone Collegio”da flüt öğretmeni oldu. Tümü el yazması olan küğleri üç flüt konçertosu ve önemli miktarda oda küğü yaratısını içerir; bunlar arasında daima flütün yer aldığı çeşitli çalgı bileşenleri için yazılmış ikiller, üçüller, dördüller ve sonatlar yer almaktadır. Bu yaratılar iyi bir işçilik göstermekle beraber bilinerek basit bir stilde yazılmışlardır.

Abertura:

(İsp.) Bkz. Açımlık, uvertür, ouverture.

Abingdon, Henry:

Bkz.: Abington, Henry. Abyngdon, Henry.

Abington, Henry:

Bkz.: Abingdon, Henry. Abyngdon, Henry.

\ Abrahamsen, Hans (1952–....):

 Abrahamsen, Per Negard ve Pelle Gudmundsen Holmgreen’in öğrencisidir. Sanatçının stilistik başlangıç noktası Danimarka küğünde “Yeni Sadecilik” akımı olarak nitelendirilen ve 60’lı yılların ortalarında ortaya çıkarak yayılan özel bir eğilimi yansıtır. Sadelik ve yöntem Abrahamsen’in çalışmalarındaki anahtar kavramlardır. Orkestral yaratısı “Nacht und Trompeten” ilk kez “Berlin Filarmoni Orkestrası” tarafından 1982 yılında seslendirilmiştir. Sanatçı kuşağının öndegelen isimlerindendir.

\ Absil, Jean Nicholas Joseph:

Belçikalı bağdar. 23 Ekim 1893 tarihinde Fransa Bonsecours’da dünyaya geldi ve 2 Şubat 1974 tarihinde Brüksel’de sonsuzluğa göç etti. “Brüksel Kraliyet Konservatuvarı”nda eğitim gördü. Kurucusu olduğu “Etterbeek Küğ Akademisi”nin 1922 ile 1964 yılları arasında yöneticiliğini de yaptı. 1930 ile 1959 yılları arasında “Brüksel Kraliyet Konservatuvarı”nda öğretmen olarak görev aldı. Yaratıları arasında dört sinfoni, oda küğleri ve 1951 yılında bağdadığı “Les Voix de la Mer” isimli bir opera bulunmaktadır.

Absolute Musik:

Mutlak küğ. Saf küğ, salt küğ, betimlemeli olmayan küğ, tasviri olmayan müzik (musique pure)...

Abstossen:

(Alm.) Kesik kesik çalma ya da yorumlama biçimi.

Abu Hasan:

Carl Maria von Weber’in tek perdelik komik operasıdır. Kaçak borçlular üzerine bir Arap öyküsünden yola çıkılarak cönkü Franz Karl Heimer tarafından yazılmıştır. İlk sergilenişi 1811 yılında Münih’te gerçekleştirilmiştir.

Abyngdon, Henry:

Bkz.: Abingdon, Henry. Abington, Henry. Tahminen 1418 yılı dolaylarında dünyaya geldi. İngiliz din adamı ve küğ sanatçısı. Küğ sanatı alanında ilk üniversite diploması alan sanatçı olduğu sanılmaktadır. Soy ismini Cambridgeshire’a bağlı Abington köyünden aldığı düşünülmektedir. 1444 yılında “Eton Koleji”nden bir din adamı olarak mezun oldu ve “Gloucester Dükü” olan Humphrey tarafından ömür boyu maaşa bağlandı. Sanatçı 1445 yılından 1447 yılına dek aynı ismin ev kapelinde küğ adamı olarak görev aldı. Daha sonra 24 Kasım 1447 tarihinde “Wells Katedrali”nde John Bernard’ın yerine geçti ve bu konumunu ölümüne dek korudu. 1458 tarihinden itibaren Henry Abyngdon aynı katedralin rahibi oldu. 22 Şubat 1463 tarihinde “Cambridge”den küğ alanında diploma aldı. Bu diploma dünya küğ tarihinde kaydedilen ilk üniversite düzeyi derece oldu. Sanatçı Wells’deki görevine ek olarak Londra’da “Kraliyet Kapeli”nin “Çocuk Korosu”nunyönetkeni oldu. Abyngdon bu görevine 1465 yılının Mayıs ayında atandı ve alacağı ücret Parlamento tarafından belirlendi. 1 Eylül 1497 tarihinde sonsuzluğa göç etti. Eserlerinden hiçbirinin günümüze ulaşmadığı bilinmesine rağmen, hem ırlağan hem de org çalar olarak son derece seçkin olduğu söylenir. Abyngdon üzerine Sir Thomas More tarafından yazılmış iki Latince kitabe korunmuştur. Bunlarda kendisi “nobilis - asil kişi” olarak belirtilmektedir.

\ Acar, Bilge Sönmezler:

1970 yılında küğcü bir ailenin çocuğu olarak İstanbul’da dünyaya gelen Bilge Acar Sönmezler, ilk küğ derslerini babası “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” flüt grup şefi olan Nazım Acar’dan aldı. Daha sonra çalışmalarını Prof. Nuri İyicil ile sürdürürken “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girdi. Prof. Nuri İyicil’in keman sınıfından pekiyi derece ile mezun olan sanatçı çalışmalarını “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde birinci keman üyesi olarak sürdürmektedir.

\ Acar, Genco:

1968 yılında İstanbul'da doğdu. İlk küğ derslerini "İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Flüt Grup Şefi" olan babası Nazım Acar'dan aldı. Daha sonra "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü"nde Gülden Turalı ve Nuri İyicil ile çalışmalarını devam ettirdi. "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası"nın açtığı sınavlarda başarılı oldu. Genco Acar burada başladığı keman sanatçılığı görevini ikinci keman grubunun bir üyesi olarak sürdürmektedir.

\ Acar, Güler:

“İstanbul Belediye Konservatuvarı”nın obuva sınıfından 1961 yılında mezun oldu. Obuvacı Rafet Yalbaz ve Celal Akatlar ile çalıştı. 1962 yılında Cemal Reşid Rey yönetimindeki “İstanbul Belediyesi Şehir Orkestrası”nda çalıştı. 1969 yılında “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” obuva ve ağırlıklı olarak korangle sanatçısı olarak görev yaptı. Korangle edebiyatının en önemli yalkılarını seslendirdi. Türkiye’nin ilk kadın obuva ve korangle sanatçısıdır.

\ Acar, Nazım:

8 yaşında “İstanbul Halkevi”nde annesinin teşviki ile keman dersleriyle başlayan küğ yaşamı, ilkokuldan sonra “İstanbul Belediye Konservatuvarı” yatılı kısmı sınavlarına girmesi ile devam etti. Bu okulda önce aynı zamanda bağdar olan öğretmeni Ekrem Zeki Ün’den viyola ve piyano dersleri alan Nazım Acar, 3. sınıftan itibaren flüt de öğrenmeye başladı. Flütte gösterdiği üstün başarıyla dikkati üzerine çekti. Sinema oyuncusu ve aynı zamanda değerli bir flütist olan Muzaffer Tema’nın öğrencisi olarak mezun oldu. Daha öğrencilik yıllarında “İstanbul Şehir Orkestrası” kurucusu, yönetkeni ve bir bağdar olan Cemal Reşid Rey’in dikkatini çekti ve bu orkestranın hemen hemen tüm dinletilerinde birinci flütçü olarak görev yaptı. Bu arada “Mimar Sinan Üniversitesi”nin dışarıdan bitirme sınavlarına girdi ve başarı ile mezun oldu. Bu okulda 28 yıl çalıştı ve birçok öğrenci yetiştirdi. Uzun yıllar “İstanbul Radyosu”nda programlar yaptı, orkestra ile yalkın dinletiler verdi, “İstanbul Oda Orkestrası” ile yirmi yılı aşan yalkın dinletiye katıldı. “İstanbul Devlet Operası” ve “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nın flüt grup şefi olarak uzun yıllar çalıştı. Ayrıca Nazım Acar’a ithaf edilen ve “İstanbul Radyosu”nun programlarında sıkça yer verdiği, öğretmeni Ekrem Zeki Ün’ün orkestra eşliğinde bir flüt konçertosu, bir rapsodi ve bir piyano eşlikli flüt sonatı ve yine önemli bağdarlarımızdan Kemal Sünder’in piyano eşlikli sonatı bulunmaktadır.

Accarezzevole:

Okşar gibi.

Accel.:

Accelerando'nun kısa yazılışı. (Bkz.: Accelerando)

Accelerando:

(İt.) Gittikçe hızlanarak, hızlanan. Çabuklaştırarak. Acele ederek, hızlandırarak.

Accelerato:

(İt.) Hızlandırarak, yürüyerek, çabuklaştırarak.

Accent:

(Fr.) Aksan, vurgu, şiddet. Bkz. Aksan. Simgesi ilgili notanın başı üzerine yerleştirilen şu işarettir:

>

Bu simgenin yerleştirildiği notayı özellikle vurgulayarak çalınız.

Accentare:

Vurgu yaparak.

Accolade:

(Fr.) İki satırı birleştiren “kaş” şeklindeki kıvrım işareti. İki dizeği birleştiren çizgi.

Accompagnamento:

(İt.) Refakat, eşlik.

Accompagnateur:

(Fr.) Bkz. Eşlikçi, Begleiter.

Accompagnato:

Refakat edilen, eşlik edilen.

Accompagnatore:

(İt.) Eşlik eden. Eşlikçi.

Accompagner:

Refakat etmek, eşlik etmek.

Accord (1):

(Fr.) Çalgıyı uyumlu hale getirmek, düzene sokmak. Anlaşma, uzlaşma, bağdaşma. Birlik, uyum, akort, düzen.

Accord (2):

(Fr.) Akor; üç ya da daha fazla sesin aynı anda duyulması, duyurulması; en az üç sesin bir arada işitilmesi. (Bkz.) Uygu.

Accordando:

Uyumlu, uyumlu olma hali, uyum.

Accordare:

(İt.). (Bkz.) Uygu. Uyumlu hale getirmek, akord etmek, çalgıyı düzene getirmek.

Accordeon:

(Fr.) Akordiyon. Bkz. Akordiyon, akordion, accordeon.

Accorder:

(Fr.) Düzene sokmak, akord, akort etmek. Uzlaştırmak, anlaşmak, anlaştırmak. Bkz.: Düzemek.

Accordion:

(Fr.) Akordiyon, akordion. Körükle çalışan elçinli çalgı. Körüklü, klavyeli bir enstrüman.

Accordo:

Uyum.

Accrescendo:

Sesi giderek şiddetlendirmek, kısaltılmışı crescendo ya da cresc (Bkz.: Crescendo).

Acem:

(Ar.) Klasıl Türk küğünde, sol açkılı dizeğin beşinci çizgisine yazılan "fa" sesi. Bu çizgide yer alan perde. "Acemaşiran" (acem aşiran) makamının güçlü perdesidir. Bkz. Acem aşiran.

Acem Perdesi

Acem Makamı:

(Ar., F.) Yabancı (ya da İranlı) anlamına gelir. Klasıl Türk küğünde “Dügah” perdesinde (so açkılı dizeğe göre “la” sesi) karar veren, “Bayati” ve “Acemaşiran” makamlarının birleşiminden oluşan bir bileşik makamdır. Bir başka deyişle geleneksel Türk küğündeki mürekkep makamlardan birisidir. Musıkimizin en eski ve en sık kullanılan makamlarındandır. Alaeddin Yavaşça ve Nuri Halil Poyraz gibi isimler saz eserlerinde bu makamı kullanmayı tercih etmişlerdir. İnici seyirli (inici gidişli) olan bu makam, donanımında aynen “Bayati” makamı gibi “Segah” perdesinde (si koma bemolü) değiştirgeç alır. Güçlüsü “Bayati” makamında olduğu gibi “Neva” perdesidir. (so açkılı dizeğe göre “re” sesi). Dimitri Kantemir(oğlu)’na göre “Acem makamı garib ve acaib bir makamdır. Acem perdesi, Hüseyni ve Evc perdelerinin arasındaki yarım perdedir. Bu makam, “Dügah” (la sesi) perdesinden başlanarak seslendirilir. Acem makamı, tam perde hareketleriyle “Hüseyni”ye çıkar, oradan da kendi perdesine geçer. Kendi perdesine ulaştığında evc perdesini atlayarak, “Gerdaniye” perdesine gider. Aynı yoldan geri döner ve dügaha gelince karar verir. “Dügah”tan aşağıya inmesi durumunda “Yegah”a dek inebilir. Bu durumda tekrar tam perde hareketleri ile yukarı çıkmaya başlar ve yine “Dügah” perdesine gelip karar kılar.” Kısacası bu makamın üç karar noktası bulunmaktadır. “Dügah” (asıl karar), “Acem” (asma karar) ve “Acemaşiran” perdeleri... “Acemaşiran” perdesinde karar kılarsa “Acemaşiran” makamı icra edilmiş olunur. Çünkü, “Acemaşiran” makamı, ince seslerde dolaşan bir “Acem” makamı olarak düşünülmelidir, bu makam ince seslerde tamamıyla “Acem” makamının perdelerini kullanır. “Acem” makamından ayrıldığı tek nokta, “Acem” makamından gelip “Acemaşiran” perdesinde karar kılmasıdır. Saadettin Arel’e göre ise “Acem” makamı şöyle formüle edilebilir: “Çargah makamı dizisinden ilk beş ses + Bayati Makamı.” Arel’e göre bu formül uygulanırken inici seyreder ve donanımına si koma bemolü alır. Bkz. Çargah Makamı, Bayati Makamı. Aşağıda ilgili perdelerin dizekteki yerlerini göreceksiniz:

Acem Makamında KUllanılan Perdeler

\ Acim, Server:

22 Nisan 1961 yılında İstanbul’da doğan bağdar ortaokuldan mezun olduktan bir yıl sonra 1978’de “Mimar SinanÜniversitesi Devlet Konservatuvarı Kontrabas Bölümü”ne girdi. 1980 yılında da aynı okulun "Bağdama Bölümü"ne geçerek Prof. İlhan Usmanbaş’ın öğrencisi oldu. Konservatuvar bağdama eğitimi sürecinde Cemal Reşid Rey’den partitur okuma, Ahmed Adnan Saygun’dan modal küğ, Prof. Dr. Bülent Tarcan’dan ise “Bartok Dördülleri” üzerine dersler aldı. 1990 yılında “Bağdama Bölümü”nün lisans devresinden mezun olduktan sonra aynı yıl yüksek lisans’a kabul edildi ve Prof. Cengiz Tanç’ın öğrencisi oldu. 1993 yılının Nisan ayında yüksek lisans devresinden mezun oldu. 1998 yılının Nisan ayında “Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Bağdama Anasanat Dalı – Sanatta Yeterlik Programı”ndan mezun oldu. Konservatuvardaki öğrencilik yıllarında arkadaşı tiyatro oyuncusu Murat Karasu’nun kendisini keşfetmesiyle birlikte 1982’den başlayarak tiyatro küğü üzerinde üretim yönünde çalışmalar yapan bağdar bugüne değin pek çok tiyatro oyunu için küğler yazmıştır. 1992–1993 mevsiminde “İstanbul Devlet Tiyatrosu”nun sergilemiş olduğu “Macbeth Oyunu”na yazdığı küğ ile “Avni Dilligil Tiyatro Ödülleri” kapsamında  “Yılın En İyi Tiyatro Küğü” ödülünü aldı. 1995 yılında “Levent Kırca–Oya Başar Tiyatrosu”nun sahnelediği Aziz Nesin’in “Toros Canavarı” oyununun küğlerini, 1998 yılının Haziran ayında ise aynı tiyatro grubunun “Uç Baba Hasan” oyunun küğlerini bağdamış ve temsillerde orkestrayı yönetmiştir. 1999 yılında “Levent Kırca–Oya Başar Tiyatrosu”nun sahnelediği “Güzel ve Çirkin”, 2000 yılında “Al Birini Vur Ötekine”, 2000 yılında “Sefiller” oyununun küğlerini bağdamış ve temsillerde orkestrayı yönetmiştir. “Levent Kırca–Oya Başar Topluluğu” ile yolları 2001 Temmuz ayında ayrılmıştır. 1996 yılında “İzmir Kültür, Sanat ve Eğitim Vakfı”nca düzenlenen “Dr.  Nejat Eczacıbaşı I. Ulusal Beste Yarışması”nda “Senfoni (1990)” adlı yaratısıyla üçüncülük ödülünü kazandı. Bu yaratı Erol Erdinç yönetimindeki “Cumhurbaşkanlığı Sinfoni Orkestrası” tarafından 15 ve 16 Aralık 1996 tarihlerinde Ankara’da seslendirilmiştir. 2002 yılında “Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığı”nın "Gençlik Şarkıları Yarışması"nda “Gençliğin Sesi” adlı yaratısıyla “Başarı Ödülü” kazandı. Cumhuriyetin 75. Yılı sebebiyle yazdığı, Atatürk ve Türk Beşlerine adadığı “Cumhuriyet Açımlığı” 10 ve 11 Ekim 1998 tarihlerinde “IV. Uluslararası Eskişehir Festivali”nin “Açılış Dinletisi”nde, Howard Griffiths yönetimindeki “Zürih Oda Orkestrası” tarafından seslendirilmiştir. Bağdar 1990–1998 yılları arasında gerçekleştirdiği "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"ndaki eğitmenlik görevlerinden sonra 1998–2002 yılları arasında “Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü”nde, 2002–2004 arasında “İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Öğretmenliği Programı”nda, 2004–2007 arasında “Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü”nde dersler vermiştir. 6 Şubat 2007 tarihinde doçent ünvanını alan sanatçı şu anda “Malatya İnönü Üniversitesi  Devlet Konservatuvarı”nda görev yapmaktadır. Bağdar aynı zamanda "Linux İşletim Sistemi" kullanımı geçmişine sahip olup “Tübitak–Uekae”nin geliştirdiği “Pardus Linux” projesine destek vermekte ve ayrıca yazılım çevirileri, "Pardus Linux"ta kullanılan programlar ile ilgili tanıtım yazıları, yeni paket önerileri gibi katkılar sağlamakta olup, bilgisayarında "Pardus Linux İşletim Sistemi"ni kullanmaktadır. Bağdarın “Pardus Linux” ile bağlantılı web sayfaları aşağıdadır: “Pardus ve Küğ” ile ilgili web sayfası: http://www.serveracim.net/serendipity/index.php / “LilyPond Kılavuzu” (bu sayfa sürekli yenilenmekte ve geliştirilmektedir) http://www.serveracim.net/lp-dersler/doku.php / “Özgürlük İçin”http://www.ozgurlukicin.com / Web ortamındaki paket tanıtım yazıları: “LilyPond Paket Tanıtımı”http://www.ozgurlukicin.com/paket/lilypond / “Pardus CD'si Yazmak” başlıklı yazısı: http://www.ozgurlukicin.com/ia/pardus-cdsi-yazmak/ “Şarkılarınızı Kaydedin” yazısına sağladığı katkı: http://www.ozgurlukicin.com/nasil/sarkilarinizi-kaydedin/

Acoustic:

(İng.) Ses fiziği. Ses bilimi. Ses bilimine ait. Bkz. Akustik, acoustique, acustica.

Acoustique:

Akustik, ses fiziği bilimi. Ses bilimi. Ses fiziği.  Bkz. Akustik, acoustic, acustica.

Act (Acte):

Opera ve tiyatroda perde.

Acustica:

Akustik, ses fiziği bilimi. Ses bilimi. Ses fiziği.  Bkz. Akustik, acoustic, acoustique.

Acuta:

En ince ses.

\ Açanal, Mete:

1971 Antakya doğumlu olan Mete Açanal ilk, orta ve lise öğrenimini Antakya’da tamamladı. 1989 yılında “Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet  Konservarvatuvarı”nda küğ öğrenimine başladı. Bir yıl okuduktan sonra ailevi nedenlerden dolayı ayrılmak zorunda kaldı. Vatani görevini tamamamladıktan sonra 1996 yılında “Niğde Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nü kazandı. 2000 yılında mezun olduktan sonra Osmaniye ilinde “75. Yıl İlköğretim Okulu”nda daha sonra da “Osmaniye Anadolu Lisesi”nde görev yaptı. 2003 yılında “Adana Borsa Lisesi”nde göreve başladı. 2007 yılında okul öncesi eğitimde ritm duygusunu geliştirme ve Orf çalgıları hakkında yapılan çalışmaları incelemek üzere “Bakü İnce Sanatlar Üniversitesi”nde bulundu. Halen “Adana Borsa Lisesi”nde görev yapmakta olan Açanal evli ve bir çocuk babasıdır.

Açımlık:

Opera, operet ve bale gibi herhangi bir sahne yaratısında ilk başta çalınan orkestra parçası. Perde açılmadan seslendirilen bu tür parçalar sinfonik orkestraların dinletilerinde de seslendirilirler ve genellikle dinletide en başta yer alırlar. Sahne üstü eserlerde henüz perde kapalı iken seslendirilen bu parçaların bir diğer bilindik ismi "uvertür"dür. Bkz. Alm. Ouvertüre, Fr. Ouverture, İng. Overture. Açımlıklar konularını yaratıdan alabilecekleri gibi eserden tamamen bağımsız bir şekilde de yazılabilirler. Perde açılmadan ya da bir dinletinin başında çalınmak üzere yazılmış orkestra parçalarına "açımlık" (uvertür) denilir.

Açkı:

Anahtar. Notaların dizek üzerinde isimlerini nasıl aldıklarını gösteren sembollere açkı (anahtar) denilir. Bir başka ifade ile notaların küğsel merdivendeki yükseklik derecelerini göstermek ve buna göre okunmalarını sağlamak için dizeğin başına konulan simgelere "açkı" denir. Açkılar dizeğin sol baş tarafına yerleştirilirler ve nota isimleri ile birlikte bunların yükseklik olarak konumlanmalarını belirlerler. Belli başlıları so, do ve fa olmak üzere üç açkı kullanılmaktadır. Ancak bir çizginin hangi sese verildiğini “Dizekte Seslerin Adlandırılması” isimli başlıkta göreceksiniz. (Bkz.: Müziklopedi - Küğ Ansiklopedisi / D Harfi - Di) Burada yer alan örneklerde ok işaretinin yanına sesin ismi yazılarak hangi çizginin hangi sese verildiği gösterilmiştir. Bu şekildeki bir anlatım yerine bazı işaretler kullanarak daha iyi bir şekilde ve daha kısa yoldan amacımızı ifade edebiliriz. Bu işaretlere “açkı” (anahtar) denilir. Aynı çizgiye yedi sesin ismini de vermemizin olanaklı olduğu açıktır. O halde bunların her birini belirtmek için yedi açkıya gereksinmemiz var demektir. Fakat, elbette karmaşaya yol açmamak için kullanılan açkı sayısı üç olarak sınırlandırılmıştır. Her açkı, dizeğin çizgilerinden birisinin üzerine konulur ve konulduğu çizgiye kendi ismini verir. Açkılar boşluklarda yer almazlar. Aşağıdaki örnekte üç türden dokuz açkı yer almaktadır.
Üç Türden Dokuz Açkı

Ad libitum:

İsteğe bağlı. Yorumlayıcının isteğine göre. Kişi arzusuna göre. Serbest.

\ Ada, Selman:

Bağdar, orkestra yönetkeni, piyanist ve pedagog olan Selman Ada 24 Şubat 1953 tarihinde Ceyhan'da dünyaya geldi. 1965 yılında devlet tarafından 6660 sayılı “Harika Çocuk” yasası kapsamına alınarak ailesiyle birlikte “Paris Ulusal Yüksek Konservatuvarı”na gönderildi. Burada Pierre Sancan, Elsa Barraine, Christian Manen, Roger Boutry, Pierre Pasquier gibi dünyaca ünlü ustalarla çalışarak başta piyano yüksek bölümü olmak üzere bütün dallarda birinciler birincisi olarak 1971’de mezun oldu. 1973 yılında henüz 20 yaşındayken “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”ne Genel Küğ Direktörü Robert Wagner'in asistanı olarak girdi. Bu kurumun orkestrasını yönetmeye başladığında “dünyanın en genç opera orkestra yönetkeni” olarak tarihe geçmişti. 1975’te provasız olarak Mozart’ın “Don Giovanni Operası”nı yönetti. Aydın Gün tarafından bu kuruma orkestra yönetkeni olarak atandı. Fransa’nın küğ eğitimi tarihine ise önce 1965’te 12 yaşındayken yazdığı “Solfej Metodu” ile, daha sonra 1980’de “Ecole Normale Supérieure de Musique”te “Opera Korrepetitörlüğü ve Orkestra Yönetimi” bölümünü kurarak geçmiştir. İlk yaratıları “İstanbul Radyosu”nda 1960 yılında yayınlanmaya başladığında 7 yaşında idi. Eserleri “Strube Verlag München-Berlin” ve “Edition Zurfluh-Paris” yayınevleri  tarafından basılmaktadır. Ada “Harika Çocuklar Yasası” kapsamına alınan tek bağdar ve orkestra yönetkenidir. 1979-1980 mevsiminde “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nde genel küğ sorumluluğunu üstlendi. 1980’de Paris’e dönerek “Ecole Normale Supérieure de Musique”te opera korrepetitörlüğü ve orkestra yönetimi bölümünü kurarak “profesör” ünvanıyla atandı. Ada, bağdarlıkta yeni bir ekoldür. Kullandığı küğ malzemesi coğrafi olarak Kamçatka’dan Viyana’ya kadar uzanır. Zaman açısından da Mezopotamya ve Anadolu uygarlıklarının binlerce yıllık tarihi hazinesine sahip çıkar. Yereli bilgece işler, evrensele bir sihirbaz ustalığıyla taşır. Selman Ada Türkiye’nin aydınlık yüzüdür. Yönettiği yaratılardan bazıları: “Cosi fan Tutte”, “Don Giovanni”, “Saraydan Kız Kaçırma”, “Sihirli Flüt”, “Macbeth”, “Werther”, “La Traviata”, “Carmen”, “Sevil Berberi”, “II. Mehmet”, “Petrouchka”, “La Voix Humaine”, “Rita”, “Susanna’nın Sırrı”, “La Cambiale di Matrimonio”, “Evita”, “Cavalleria Rusticana”, “Carmina Burana”, “Fidelio”, “Der Betrogene Kadi”, “I Pagliacci”, “Il Tabaro”, “Gianni Scicchi”, “Ma Mère l’Oye”, “Ferhad ile Şirin”, “Giselle”, “Coppelia”, “Faust”, “Rigoletto”, “Don Carlos”, “Luisa Miller”, “Manon”, “Turandot” olmak üzere binden fazla opera temsili, dinleti ve resital verdi. Yaratıları 1968’den bu yana Avrupa, Amerika, Asya, Afrika ve Avustralya’da seslendirilen bağdarın operaları ise “Ali Baba ve 40 Haramiler” (dünya prömiyeri 1991-Ankara Devlet Opera ve Balesi) başta olmak üzere 1991’den beri Türk opera sahnelerinde sürekli afiştedir. “Mavi Nokta” poetik operası (dünya üzerinde ilk temsili 1996-İzmir Devlet Opera ve Balesi, metin: Tarık Günersel) 2000 yılında kendi yönetiminde Wiesbaden’de ve Münih’teki “Herkülesalle”de “İstanbul Devlet Opera ve Balesi” tarafından “Türkiye’den dünyaya binyılın armağanı” olarak seslendirildi. “Mavi Nokta”, “Ankara Devlet Opera ve Balesi” tarafından 2004-2005 mevsiminde sahne uyarlaması olarak ilk kez kırın düzenci Mehmet Balkan tarafından sahnelendi. Sanatçı 2002’de “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nde genel küğ sorumlusu olarak çalıştı. “Aşk-ı Memnu Operası”nın dünya üzerindeki ilk temsili (cönk: H. Ziya Uşaklıgil’den hareketle Tarık Günersel) 23 Ocak 2003’te “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nde bağdarın yönetiminde rejisör Çetin İpekkaya tarafından gerçekleştirildi (İstanbul’daki ilk temsili ise “Cemal Reşit Rey Operası” tarafından bağdarın yönetiminde 6 Nisan 2003’te sahnelendi). Eser Murat Göksu’nun rejisiyle 2006’da “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nde sahnelendi. Küçük orkestra ve mezzosopran için yazdığı “Ballade”ın dünyadaki ilk çalınışı Aralık 2004’te mezzosopran Aylin Ateş ve orkestra yönetkeni Rengim Gökmen tarafından Tel Aviv’de, “I. Senfoni”sinin dünyadaki ilk çalınışı ise 16 Nisan 2005’te “Uluslararası Ankara Müzik Festivali”nde orkestra yönetkeni Rengim Gökmen idaresinde “Bilkent Senfoni Orkestrası” tarafından gerçekleştirildi. 1973’ten beri “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nin sürekli orkestra yönetkeni, Ankara, İzmir, Mersin ve Antalya Devlet Opera ve Baleleri’nde ise konuk orkestra yönetkeni olarak görev almakta olan Ada, 2006-2007 mevsiminde “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nin ilk Türk küğ sorumlusu olarak görev yaptı. Ada, 2008-2009 mevsiminde “Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürü ve Sanat Yönetmeni” görevinde bulundu. Sanatçı 2009-2011 arasında “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü"nde "Genel Müzik Direktörü” oldu ve “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon ve Orkestra Yönetkenliği Bölümü” öğretim üyeliği yaptı. 2009 yılında "İzmir Devlet Opera ve Balesi"nde sahnelenmeye başlayan "Aşk-ı Memnu" operası 2010'da Batı Avrupa'da sahnelenen ilk Türk operası oldu. Bu yaratı, İspanya dinleti dolaşısında bağdarın yönetiminde sahnelendi. "Mevlid Kantatı, Op. 44", "İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Antalya ve Samsun Devlet Operaları" sanatçılarının katılımıyla bağdarın yönetiminde 20 Nisan 2011'de 450 kişilik dev kadroyla İstanbul'da dünyada ilk kez çalındı. 25 Mart 2012'de "Ali Baba & 40 Haramiler" Almanya'nın "Wuppertal Operası"nda Almanca olarak sahnelenerek Dünya opera dağarına giren ilk Türk operası oldu. Eser, "Wuppertal Operası"nda on temsil kapalı gişe sahnelendi. 2015 yılında "Başka Dünya" operası "İstanbul Devlet Opera ve Balesi" tarafından sahnelendi. Selman Ada, 2014-2017 yılları arasında "Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası"nın birinci yönetkeni ve "Devlet Opera ve Balesi"nde Genel Müdür olarak görev yaptı. Sanatçı "Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürü" olarak son derece faydalı işler yapmış ve bu kurumu bir basamak daha yukarı tırmandırmıştır. Ada, bağdarlıkta "amodal" ekolün kurucusudur. Modal eserlerinde ise "Türk makamsal armonisi" kurallarını koymuştur. Selman Ada’nın 22 Haziran 2020 tarihi itibariyle yorumlanan ve/veya basılan yaratılarının tarihsel sıralamalı op. no.’lu listesi aşağıda yer almaktadır: 

1. Op. 1 “Piyano İçin Kırk Haramiler” (1960)

2. Op. 2 “Piyano İçin Köçekçe” (1964)

3. Op. 3 “Piyano İçin 5 Parça” (1965) (Strube Verlag München-Berlin)

4. Op. 4 “Köye Doğru” Piyano İçin Süit (1967) (Strube Verlag München-Berlin)

5. Op. 5 “Nişabur” Piyano İçin Tek Bölümlü Sonat (1973)

6. Op. 6 “Osmanische Lieder” (Dök Zülfünü Meydâne Gel) (1977) Für Bariton (oder Bass) und Klavier.

7. Op. 7 “Ali Baba & 40 Haramiler” Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (1990) (yeni versiyon 2005) (Strube Verlag München-Berlin)

8. Op. 8 a “40 Haramiler Uvertürü” (1990)

9. Op. 8 b “2 Raks” (Ali Baba  & 40 Haramiler operasından 1990)

10. Op. 9 “12 Préludes Amodaux” pour piano [Apostrophes Strophiques] (12 Amodal Prelüd) [Strofik Apostroflar] (1980-1991)

11. Op. 10 “3 Avrasyalı” Flüt ve Klavsen İçin Süit “Trois Eurasiennes” (1994) (Edition Zurfluh Paris1994)

12. Op. 11 “Asimagies” (Sihr-i Şark) Piyano İçin 20 Parça (1994) (Strube Verlag München-Berlin)  (Eğitim amaçlı)

13. Op. 12 “Mavi Nokta” Poetik Opera (9 Bölüm, libretto: Tarık Günersel) (1995)

14. Op. 13 “5 Etüd” Piyano İçin (1998)

15. Op. 14 “Rhapsodie” (Nihavend Lunga) Piyano İçin (1998)

16. Op. 15 “Valse Charmante (Cazibe Valsi) Klarinet ve Piyano İçin (1999)

17. Op. 15 b “Valse Charmante (Cazibe Valsi) Viyolonsel ve Piyano İçin uyarlama  (2007)

18. Op. 16 “5 Mozaik-Nağme” Bariton ve Piyano İçin (2000) (Şiirler: Tarık Günersel)

19. Op. 17 “Jeux de piano” (Piyano Oyunları) Gençler İçin 24 Parça (2000) (Strube Verlag München-Berlin)(Eğitim amaçlı)

20. Op. 18 “Türküler Şarkılar” Piyano ve Şan İçin Albüm (1977-2001)

21. Op. 19 “Oper-Arien” Şan ve Piyano İçin (2003)

22. Op. 20 “Karciğar Oyun Havası” (Tanzlied) Nefesli Beşli İçin (2001)

23. Op. 21 “Süit” Nefesli Beşli İçin (2001)

24. Op. 22 “Aşk-ı Memnu” Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (2002)

25. Op. 23 a “Yemen Türküsü” (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu  operasından)  (2002)

26. Op. 23 b “Rast Semai” (Dede Efendi’den hareketle) (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu  operasından) (2002)

27. Op. 23 c “Gidelim Göksu’ya” (Türkü) (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu  operasından) (2002)

28. Op. 24 “2 Konser Prelüdü” Flüt-Viyola ve Harp İçin (2002)

29. Op. 25 “Drei Konzertstücke für 2 Trompetten” (2003)

30. Op. 26 “Der Eurhythmus” für Flöte und Klavier (2003)

31. Op. 27 “Blech-Quartett” für Trompete, Horn, Posaune und Tuba (2003)

32. Op. 28 “Kleine Jazz Süite“ für Streichquartett (2003)

33. Op. 29 “4 Préludes pour Guitare” (2003)

34. Op. 30 “Drei Byzantynische Tänze“ für Klarinette und Klavier (2003)

35. Op. 31 “Übungsbuch für Sänger” mit Begleitung des Klaviers (2003)

36. Op. 32 “Deutsche Volksliederbuch für Klavier” (Alman Halk Şarkıları) (2003)

37. Op. 33 “Trois Instantanés” pour piano (Üç Enstantane) (2004)

38. Op. 34 “Three Erotic Dances” for flute, Viola and Harp (2004)

39. Op. 35 “Czardas” for flute, Viola and Harp (2005)

40. Op. 36 “Mini Piano” Piyano İçin Küçük Parçalar (2004) (Eğitim amaçlı)

41. Op. 37 “Ballade” [Yapayalnızsındır] Şiir: Gülseli İnal, Mezzo  Soprano ve Küçük Orkestra İçin (2004)

42. Op. 38 “I. Symphony” (Turkish) (2004)

43. Op. 39 “Le Cahier d’Aylin” 15 pièces éducatives pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

44. Op. 40 “Le Cahier d’Aïché” 12 pièces éducatives pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

45. Op. 41 “South American Suite” for Flute, Viola and Harp (2005)

46. Op. 41 b “Pavane” Flüt-Viyola ve Harp İçin (2006)

47. Op. 42 “Chansons de France pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

48. Op. 43 “Türküler” Piyano İçin/Chansons de Turquie pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

49. Op. 44 “Mevlid” Kantat 8 Bölüm, (Metin: Süleyman  Çelebi 1409)  Tenor solo bas solo koro ve orkestra için (2008)

50. Op. 45 “3 Intermezzi” Viyola ve Piyano için (2007)

51. Op. 46 “Méditations” Solo Viyolonsel için (2008)

52. Op. 47 “Keman Konçertosu” Keman ve orkestra için (2008)

53. Op. 48 “10 Türkü” Bas ve Piyano için (2008)

54. Op. 49 “Sözsüz Şarkılar” Soprano ve Piyano için “Chansons sans paroles” (2009)

55. Op.49 b “Ufk-u Aşk” Soprano ve piyano için Romance. (2010)

56. Op. 50 “Keloğlan’ın Sırrı” Çocuk Müzikali 2 perde (2010) (metin: Şadi Erdoğan)

57. Op. 51 “Rapsodi” Klarinet ve Orkestra için (2011)

58. Op. 51 b “Le p’tit cahier d’Ornella” Harp için 12 parça (2012) (Eğitim amaçlı)

59. Op. 52 “Arp Konçertosu” (2012)

60. Op. 52 b “10 Etudes pour les jeunes pianistes” (2012) “Genç Piyanistler için 10 Etüd” (Eğitim amaçlı)

61. Op. 53 “2 Chansons” pour trompette, trombone et orchestre (2012)

62. Op. 54 “Fantaisie Concertante” pour basson et orchestre (fagot ve orkestra için) (2012)

63. Op. 55 “Başka Dünya” Opera 2 perde Libretto: Tarık Günersel (2013)

64. Op. 56 “Robinson” Bale 2 perde (Libretto: Tarık Günersel) (2014)

65. Op. 57 “Atatürk Süiti” orkestra, koro ve çocuk korosu için tören müziği.

66. Op. 58 “Opera Aryaları” piyano için. (2013)

67. Op. 59 “Perküsyon Konçertosu” perküsyon ve orkestra için. (2014)

68. Op. 60 “Soma’dan Ağıt” Mez.sop. solo, tenor solo, koro, çocuk korosu ve orkestra için Kantat. (2014)

69. Op. 61 “Parçacıklar” “Particles from Rumi” sop- alto-tenor-bas ve piyano için (Sözler: Tarık Günersel) (2014)

70. Op. 61 b “Mevlânâ” Koro ve orkestra için Kantat (Sözler: Tarık Günersel)  (2014)

71. Op. 62 “Palto” Opera 2 perde (Libretto: Tarık Günersel) (2018)

72. Op. 62 b “Palto Uvertürü” (2018)

73. Op. 63 “Başımla Gönlüm” Bas veya bariton ve piyano için Lied. (Şiir: Celal Sahir Erozan)

74. Op. 64 “Kader Planlayanlar” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2018

75. Op. 65 “Bedenlere İnanır mısınız?” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

76. Op. 66 “Sesler” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

77. Op. 67 “İsyan” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

78. Op. 68 “Ay’da” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

79. Op. 69 “Sezar” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

80. Op. 70 “Mars’ta” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

81. Op. 71 “Canlı Yayın” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

82. Op. 72 “Hipatya” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) 2019

83. Op. 73 Piyano Konçertosu 2019

84. Op. 74 a “BE” Soprano ve piyano için Lied (Sözler: Tarık Günersel) 2019

85. Op. 74 b “BE” Soprano ve oda orkestrası için “Lied” (Sözler: Tarık Günersel) 2019

86. Op. 75 “23 Nisan Şarkıları Çocuk sesi ve piyano için 23 şarkı (Sözler: Merve Keşap) 2019  (Eğitim amaçlı)

87. Op. 75 b “23 Nisan Şarkıları Çocuk sesi ve Nefesli Çalgılar için uyarlama  (2019)  (Eğitim amaçlı)

88. Op. 76 “19 Mayıs Şarkıları Çocuk Korosu ve orkestra için 10 şarkı (Sözler: Merve Keşap/Selman Ada) 2019 (Eğitim amaçlı)

89. Op. 77 “29 Ekim Şarkıları” Çocuk Korosu ve orkestra için 10 şarkı (Sözler: Merve Keşap/Selman Ada) 2019 (Eğitim amaçlı)

90. Op. 78 “Dev Aynası” Gençlik Operası (Libretto: Merve Keşap) 2019 (Eğitim amaçlı)

91. Op. 79 “Aya Tekla” Bale 1 perde (Libretto: İhsan Toksöz) 2019

92. Op. 80 “Oluşum” Bale 1 perde (Libretto: Merve Keşap) 2020

93. Op. 81 “Claquarts” Petite Suite pour quatuor à clarinettes  2020

94. Op. 82 “Konzertstück” pour quatuor à clarinettes  2020

95. Op. 82 b Bartok Romen Dansları pour quatuor à clarinettes  2020

96. Op. 83 “Trois pièces pour clarinette en si b et piano 2020

97. Op. 84 “Mersin Süiti” Trompet ve Orkestra için 2020

98. Op. 85 “5 Morceaux de Bis” pour piano (2020)

99. Op 85 b G. Fauré Prélude pour piano en ut mineur transcription pour orchestre à cordes (2020)

100. Op. 86 Toccata pour piano (2020)

101. Op. 87 “3 Yeni Mehter marşı” piyano için (2020)

102. Op. 88 “9 Nefes” piyano için (2020)

103. Op. 89 “Kerkük Türküleri” piyano için 10 Anonim Türkü (2020)

104. Op. 90a “Karadut” (Şiir: Bedri Rahmi Eyüboğlu) Bas ve Piyano için Lied (2020)
105. Op. 90b "Karadut" (Şiir: Bedri Rahmi Eyüboğlu) Bas ve Orkestra Versiyonu (2021)

106. Op. 91 “Adagio” pour violoncelle et orchestre (2020)

107. Op. 92 “Le Cahier d’Eylül” 7 pièces pour piano (2020)

108. Op. 93 “12 Variations sur un thème de F. Chopin” (2020)

109. Op. 94 “Mariya” Bir Bizans Operası 2 Perde (Libretto: Merve Keşap) (2020)
110. Op. 95 "Etoiles" (Yıldızlar) Piyano için 10 parça. (2020)
111. Op. 95 b Piyano, Trompet ve Keman için "3 Parça" (2020)
112. Op. 96 "Gulyabani" Opera 2 Perde (Libretto: Merve Keşap) (2020)
113. Op. 97 "Suntqva" (Nefes) Solo keman, kudüm ve yaylı orkestra için (2020)
114. Op. 98 "İntibah" Opera 3 perde (Libretto: Merve Keşap/Selman Ada) (2020)
115. Op. 99 "Three Dances for Piano" (2020)
116. Op. 100 "Hamlet" Opera 2 perde (Libretto: William Shakespeare/Tarık Günersel) (2021)
117. Op. 101 Trompet, keman ve piyano için "Deux Pieces"
118. Op. 101 "2 Pieces" pour trompete en ut, violon et piano (2021)
119. Op. 102 "Rhapsodie Thrace" pour piano / Piyano için "Trakya Rapsodisi" (2021)
120. Op. 103 "Fantaisie" pou piano (2021)
121. Op. 104 "Berceuse" pour piano (2021)
122. Op. 105 "Trois Impromptus" pour piano (2021)
123. Op. 106 "Trois Valses" pour piano (2021)
124. Op. 107 "Sept Danses Byzantines" pour piano (2021)
125. Op. 107 b "Suite Byzantine" pour orchestre (2021)
126. Op. 108 "Romance sans parole pour la fȇte des Mères" pour piano (2021)
127. Op. 109 "5 Canzoni" Sopran ve piyano için (Şiirler: Nazım Hikmet) (2021)
128. Op. 110 "Horizons" pour orchestre à cordes (2021)
129. Op. 111 "Nişan" Opera 1 perde (Libretto: Merve Keşap) (2021)

130. Op. 112 "Rhapsodie" pour piano (2021)

 

Türlere göre Op. No.’lu liste

 

Piyano:

 

Op. 1 “Piyano İçin Kırk Haramiler” (1960)

Op. 2 “Piyano İçin Köçekçe” (1964)

Op. 3 “Piyano İçin 5 Parça” (1965) (Strube Verlag München-Berlin)

Op. 4 “Köye Doğru” Piyano İçin Süit (1967) (Strube Verlag München-Berlin)

Op. 5 “Nişabur” Piyano İçin Tek Bölümlü Sonat (1973)

Op. 9 “12 Préludes Amodaux” pour piano [Apostrophes Strophiques] (12 Amodal Prelüd) Piyano İçin (1980-1991)

Op. 11 “Asimagies” (Sihr-i Şark) Piyano İçin 20 Parça (1994) (Strube Verlag München-Berlin) (Eğitim amaçlı)

Op. 13 “5 Etüd” Piyano İçin (1998)

Op. 14 “Rhapsodie” (Nihavend Lunga) Piyano İçin (1998)

Op. 17 “Jeux de piano” (Piyano Oyunları) Gençler İçin 24 Parça (2000) (Strube Verlag München-Berlin (Eğitim amaçlı)

Op. 32 “Deutsche Volksliederbuch für Klavier” (Alman Halk Şarkıları) (2003) (Eğitim amaçlı)

Op. 33 “Trois Instantanés” pour piano (Üç Enstantane) (2004)

Op. 36 “Mini Piano” Piyano İçin Küçük Parçalar (2004) (Eğitim amaçlı)

Op. 39 “Le Cahier d’Aylin” 15 pièces éducatves pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

Op. 40 “Le Cahier d’Aïché” 12 pièces éducatives pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

Op. 42 “Chansons de France pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

Op. 43 “Türküler” Piyano İçin/Chansons de Turquie pour piano (2005) (Eğitim amaçlı)

Op. 52 b “10 Etudes pour les jeunes pianistes” (2012) “Genç Piyanistler için 10 Etüd” (Eğitim amaçlı)

Op. 58 “Opera Aryaları” piyano için. (2013)

Op. 85 “5 Morceaux de Bis” pour piano (2020)

Op. 86 Toccata pour piano (2020)

Op. 87 “3 Yeni Mehter Marşı” piyano için (2020)

Op. 88 “9 Nefes” piyano için (2020)

Op. 89 “Kerkük Türküleri” piyano için 10 Anonim Türkü (2020)

Op. 92 “Le Cahier d’Eylül” 7 pièces pour piano (2020)  (Eğitim amaçlı)

Op. 93 “12 Variations sur un thème de F. Chopin” (2020)
Op. 95
 "Etoiles" (Yıldızlar) Piyano için 10 parça. (2020)
Op. 99 "Three Dances for Piano" (2020)
Op. 102 "Rhapsodie Thrace" pou piano (2021)
Op. 103 "Fantaisie" pour piano
Op. 104 "Berceuse" pour piano (2021)
Op. 105 "Trois Impromptus" pour piano (2021)
Op. 106 "Trois Valses" pour piano (2021)
Op. 107 "Sept Danses Byzantines" pour piano (2021)
Op. 108 "Romance sans parole pour la fȇte des Mères" pour piano (2021)
Op. 112 "Rhapsodie" pour piano (2021)

 

Oda Küğü:

 

Op. 10 “3 Avrasyalı” Flüt ve Klavsen İçin Süit Trois Eurasiennes (1994) (Edition Zurfluh Paris1994)

Op. 15 “Valse Charmante (Cazibe Valsi) Klarinet ve Piyano İçin (1999) (Eğitim amaçlı)

Op. 15 b “Valse Charmante (Cazibe Valsi) Viyolonsel ve Piyano İçin uyarlama  (2007) (Eğitim amaçlı)

Op. 20 “Karciğar Oyun Havası” (Tanzlied) Nefesli Beşli İçin (2001)

Op. 21 “Süit” Nefesli Beşli İçin (2001)

Op. 24 “2 Konser Prelüdü” Flüt, Viyola ve Harp İçin (2002)

Op. 25 “Drei Konzertstücke für 2 Trompetten” (2003)

Op. 26 “Der Eurhythmus” für Flöte und Klavier (2003)

Op. 27 “Blech-Quartett” für Trompete, Horn, Posaune und Tuba 2003

Op. 28 “Kleine Jazz Süite“ für Streichquartett (2003)

Op. 29 “4 Préludes pour Guitare” (2003)

Op. 30 “Drei Byzantynische Tänze“ für Klarinette und Klavier (2003)

Op. 34 “Three Erotic Dances” for flute, Viola and Harp (2004)

Op. 35 “Czardas” for flute, Viola and Harp (2005)

Op. 41 “South American Suite” for Flute, Viola and Harp (2005)

Op. 41 b “Pavane” Flüt-Viyola ve Harp İçin (2007)

Op. 45 “3 Intermezzi” Viyola ve Piyano için (2007)

Op. 46 “Méditations” Solo Viyolonsel için (2008)

Op. 51 b “Le p’tit cahier d’Ornella” Arp için 12 parça (2012) (Eğitim amaçlı)

Op. 81 “Claquarts” Petite Suite pour quatuor à clarinettes (2020)

Op. 82 “Konzertstück” pour quatuor à clarinettes (2020)

Op. 82 b Bartok Romen Dansları pour quatuor à clarinettes (2020)

Op. 83 “Trois pièces pour clarinette en si b et piano (2020)

Op. 84 “Mersin Süiti” Trompet ve Orkestra için (2020)

Op. 85 b G. Fauré Prélude pour piano en ut mineur transcription pour orchestre à cordes (2020)
Op. 95 b 
Piyano, Trompet ve Keman için "3 Parça" (2020)
Op. 97 
"Suntqva" (Nefes) Solo keman, kudüm ve yaylı orkestra için (2020)
Op. 101 Trompet, keman ve piyano için "Deux Pieces" (2021)
Op. 110 "Horizons" pour orchestre à cordes (2021)

 

Konçertolar:

 

Op. 47 “Keman Konçertosu” Keman ve orkestra için (2008)

Op. 51 “Rapsodi” Klarinet ve Orkestra için (2011)

Op. 52 “Arp Konçertosu” (2012)

Op. 53 “2 Chansons” pour trompette, trombone et orchestre (2012)

Op. 54 “Fantaisie Concertante” pour basson et orchestre (fagot ve orkestra için) (2012)

Op. 59 “Perküsyon Konçertosu” perküsyon ve orkestra için. (2014)

Op. 73 Piyano Konçertosu 2019

Op. 91 “Adagio” pour violoncelle et orchestre (2020)

 

Şan-Piyano:

 

Op. 6 “Osmanische Lieder” (Dök Zülfünü Meydâne Gel) (1977) (Für Bariton oder Bass und Klavier).

Op. 16 “5 Mozaik-Nağme” Bariton ve Piyano İçin (2000) (Şiirler: Tarık Günersel)

Op. 18 “Türküler, Şarkılar” Piyano ve Şan İçin Albüm (1977-2001)

Op. 19 “Oper-Arien” Şan ve Piyano İçin (2003)

Op. 31 “Übungsbuch für Sänger” mit Begleitung des Klaviers (2003) (Eğitim amaçlı)

Op. 48 “10 Türkü” bas ve piyano için (2008)

Op. 49 “Sözsüz Şarkılar” Soprano ve Piyano için “Chansons sans paroles” (2009)

Op.49 b “Ufk-u Aşk” Soprano ve piyano için Romance. (2010)

Op. 61 “Parçacıklar” “Particles from Rumi” sop- alto-tenor-bas ve piyano için (Sözler: Tarık Günersel)  (2014)

Op. 63 “Başımla Gönlüm” Bas veya bariton ve piyano için “Lied” (Şiir: Celal Sahir Erozan)

Op. 74 a “BE” Soprano ve piyano için “Lied” (Sözler: Tarık Günersel) (2019)

Op. 74 b “BE” Soprano ve oda orkestrası için “Lied” (Sözler: Tarık Günersel) (2019)

Op. 90a “Karadut” (Şiir: Bedri Rahmi Eyüboğlu) Bas ve Piyano için Lied (2020)
Op. 109 "5 Canzoni" Sopran ve piyano için (Şiirler: Nazım Hikmet) (2021)

 

Koro:

 

Op. 23 a “Yemen Türküsü” (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu  operasından)  (2002)

Op. 23 b “Rast Semai” (Dede Efendi’den hareketle) (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu operasından) (2002)

Op. 23 c “Gidelim Göksu’ya” (Türkü) (Büyük Koro için) (Aşk-ı Memnu  operasından) (2002)

Op. 75 “23 Nisan Şarkıları Çocuk sesi ve piyano için 23 şarkı (Sözler: Merve Keşap) (2019)

Op. 75 b “23 Nisan Şarkıları Çocuk sesi ve Nefesli Çalgılar için uyarlama (2019)

Op. 76 “19 Mayıs Şarkıları Çocuk Korosu ve orkestra için 10 şarkı (Sözler: Merve Keşap/Selman Ada) 2019 (Eğitim amaçlı)

Op. 77 “29 Ekim Şarkıları” Çocuk Korosu ve orkestra için 10 şarkı (Sözler: Merve Keşap/Selman Ada) 2019  (Eğitim amaçlı)

 

Senfonik:

 

Op. 8 a “40 Haramiler Uvertürü” (1990)

Op. 8 b “2 Raks” (Ali Baba  & 40 Haramiler operasından) (1990)

Op. 38 “I. Symphony” (Turkish) (2004)

Op. 62 b “Palto Uvertürü” (2018)
Op. 90b "Karadut" (Şiir: Bedri Rahmi Eyüboğlu) Bas ve Orkestra Versiyonu (2021)
Op. 107 b "Suite Byzantine" pour orchestre (2021)
Op. 110 "Horizons" pour orchestre a cordes (2021)

 

Oratoryo/Kantat/Şan-Orkestra:

 

Op. 12 “Mavi Nokta” Poetik Opera (9 Bölüm, libretto: Tarık Günersel) (1995)

Op. 37 “Ballade” [Yapayalnızsındır] Şiir: Gülseli İnal, Mezzo Soprano ve Küçük Orkestra İçin (2004)

Op. 44 “Mevlid” Kantat 8 Bölüm, (Metin: Süleyman  Çelebi 1409)  Tenor solo bas solo koro ve orkestra için (2008)

Op. 57 “Atatürk Süiti”  orkestra, koro ve çocuk korosu için.

Op. 60 “Soma’dan Ağıt” Mez.sop. solo, tenor solo, koro, çocuk korosu ve orkestra için Kantat. (2014)

Op. 61 b “Mevlânâ” Koro ve orkestra için Kantat (Sözler: Tarık Günersel)  (2014)
Op. 90 b "Karadut" Bas ve Orkestra Versiyonu (Şiir: B. R. Eyüboğlu) (2021)

 

Operalar/Müzikal:

 

Op. 7 “Ali Baba & 40 Haramiler” Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (1990, yeni versiyon 2005) (Strube Verlag Munchen-Berlin)

Op. 22 “Aşk-ı Memnu”  Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (2002)

Op. 50 “Keloğlan’ın  Sırrı” Çocuk Müzikali 2 perde (2010) (metin: Ş. Erdoğan)

Op. 55 “Başka Dünya”  Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (2013)

Op. 62 “Palto” Opera 2 perde (libretto: Tarık Günersel) (2018)

Op. 64 “Kader Planlayanlar” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2018)

Op. 65 “Bedenlere İnanır mısınız?” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 66 “Sesler” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 67 “İsyan” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 68 “Ay’da” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 69 “Sezar” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 70 “Mars’ta” nano opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 71 “ Canlı Yayın” nano  opera (libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 72 “Hipatya” nano opera (Libretto: Tarık Günersel) (2019)

Op. 78 “Dev Aynası” Gençlik Operası (Libretto: Merve Keşap) (2019) (Eğitim amaçlı)

Op. 94 “Mariya” Bir Bizans Operası 2 Perde (libretto: Merve Keşap) (2020)
Op. 96
 "Gulyabani" Opera 2 Perde (libretto: Merve Keşap) (2020)
Op. 98 "İntibah" Opera 3 perde (libretto: Merve Keşap/Selman Ada) (2020)
Op. 100 "Hamlet" Opera 2 perde (Libretto: 
William Shakespeare/Tarık Günersel) (2021)
Op. 111 "Nişan" Opera 1 perde (Libretto: Merve Keşap) (2021)


Bale:

 

Op. 56 “Robinson” Bale Süiti 2 perde. (Libretto: Tarık Günersel) (2014)

Op. 79 “Aya Tekla” Bale 1 perde (Libretto: İhsan Toksöz) 2019
Op. 80 “Oluşum” Bale 1 perde (Libretto: Merve Keşap) 2020

Adagietto:

Ağırca, ancak "Adagio" kadar yavaş değil.

Adagio:

(İt.) Ağırca. Ağırbaşlı ve gösterişli bir ifade ile. Tutumlu bir ağırlılık. Yavaş bir hızda çalınan parça. “Lento”dan daha hızlı, “Andante”den daha ağırdır. Ağır ve gösterişli. (60-72 BPM) Bkz. BPM.

Adagio assai:

Adagio'dan daha ağır.

Adagio cantabile:

Etkileyici bir ifade ile ağır.

Adagio di molto:

Çok ağır. Oldukça yavaş çalınması gereken parçalar için kullanılır.

Adagio ma non troppo:

Adagio, ama çok değil.

Adagio sostenuto:

Ağırbaşlı bir yorumla, tutan bir ağırlıkla.

Adagissimo:

Adagio'dan daha yavaş.

\ Adak, Murat:

1955 yılında Burdur ili Yeşilova ilçesinde doğdu. Ortaokul ve lise öğrenimini “Burdur Lisesi”nde 1973 yılında tamamladı. 1976 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nü bitirdi. 2002 yılında küğ öğretmenliğinden emekli oldu. 2014 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi”nden mezun oldu. Halen İzmir’de serbest avukatlık yapmaktadır.

Adam, Adolphe / Nuremberg'in Kuklası Açımlığı:

Adolphe Adam'ın (1803-1856) "Nuremberg'in Kuklası Açımlığı"ndan (La Poupée de Nuremberg/The Nuremberg Doll-Overture):

1. Konu

Adam, Adolphe / Nuremberg'in Kuklası Açımlığı - 1. Konu

2. Konu

Adam, Adolphe - The Nuremberg Doll 2. Konu

3. Konu

Adam, Adolphe - The Nuremberg Doll 3. Konu

4. Konu

Adam, Adolphe - The Nuremberg Doll 4. Konu

\ Adam, Adolphe Charles:

Fransız bağdar. 24 Temmuz 1803 tarihinde Paris’te dünyaya geldi. Her ne kadar bilimle ilgili bir kariyer yapmayı düşündüyse de 1817 yılında “Paris Konservatuvarı”na girdi ve François Adrien Boieldieu’nün (1775-1834) yol göstericiliğinde küğ bağdama teknikleri üzerine çalıştı. 1829 yılında tek perdelik operası “Pierre et Catherine” sahneye konuldu ve Adam büyük bir başarı elde etti. Bu eseri 52 bağdası daha izledi. Bu yaratılardan birisi olan ve 1841 yılında bağdadığı “Giselle” balesi pek tanındı. Adolphe Charles Adam’ın yazdığı küğler zerafet, incelik ve bağdarının gösterdiği titizlikle tanınmaktadır. Sanatçı 1849 yılında “Paris Konservatuvarı”nda küğsel bağdama alanında öğretmenlik yapmaya başladı. Adam 3 Mayıs 1856 tarihinde doğduğu kent olan Paris’te yaşama gözlerini yumdu. Kendi kaleminden yazdığı otobiyografisi 1860 yılında basıldı.

Adams, James B. (????–1820):

James B. Adams oldukça karmaşık bir kişilik sergileyen ve çok az tanınan bir isimdir. Bu İngiliz bağdarının doğum ve ölüm tarihini dahi pek az kişi bilmektedir. Adams’ın bilinen ilk eseri 1770 ve son yaratısı da 1820 tarihini taşımaktadır. Bu yaratılardan görülebileceği üzere Adams küçük ölçekli vokal ve çalgısal eserlerin yeterli bir bağdarıdır. O’nun küğü çağının değişen stillerinin farkında olduğunu göstermektedir. İlk yazdığı şarkılar ve “canzonetta”lar obligato bir çalgı ile orkestra veya klavsen eşliğinde olup “Arne” tarzındadır; Johann Christian Bach’ın sinfonik stiline veya Hook’un keman veya flüt eşliğinde, piyano veya klavsen için yazılmış Op. 4 üç sonatına benzeyen bir gelişime yol açmaktadır. Piyano ikilisi için yazdığı son sonatları daha büyük formları yakalamış olduğunu göstermekte, Haydn anlayışında bağdadığı “Bülbül” (The Nightingale) piyanoda pedal kullanımının inceliklerini taşımaktadır. Adams aynı zamanda “Küğün Temel Prensiplerine Bilindik Bir Giriş” başlıklı bir kitap yazmıştır.

\ Adams, Maude:

Maude Kiskadden’in ertiksel yaşamında kullandığı isim. Amerikalı oyuncu. 11 Kasım 1872 tarihinde Utah eyaletindeki Salt Lake City’de dünyaya geldi. Sahnede aldığı ilk görev 1888 yılında New York kentinde sahneye konan “The Midnight Bell”deki (Geceyarısı Çanı) rolü oldu. Bundan sonraki üç yılını tiyatro yapımcısı Charles Frohman’ın kumpanyasında geçirdi. 1892 yılında John Drew ile “The Masked Ball” (Maskeli Balo) oyununda rol aldı, 1896 yılında Sir James Matthew Barrie ile “The Little Minister” (Küçük Bakan) oyununda yıldızlaştı ve 1900 yılında şair ve oyun yazarı Edmond Rostand’ın “L’aiglon” (Kartal Yavrusu) isimli oyununda Reichstadt dükü rolünü üstlendi. Sanatçı 1905 yılından 1907 yılına dek Sir James Matthew Barrie’nin “Peter Pan” oyununda  başrolü aldı ve en popüler performansını bu oyunda gerçekleştirdi. 1910-1911 yıllarında Rostand’ın “Chantecler” oyununda ertiksel yaşamının zirvesine çıktı ve bu oyundan sonra sahnelerden ayrıldı. Maude Adams 1937 yılından sonra Missouri’nin Columbia kentinde yer alan “Stephens Koleji”nde drama alanında eğitici olarak dersler verdi. Adams 17 Temmuz 1953 tarihinde New York’a bağlı Tannersville’de sonsuzluğa göç etmiştir.

Adaptasyon:

Bkz. Adaptation. Uygulama. Uyarlama.

Adaptation:

Adaptasyon, uyarlama. Uygulama.

Addenda:

(İt.) Katma, katım, katmak. Ekleme, eklemek, eklilik.

\ Addinsell, Richard (1904–1977):

Aslında “Tehlikeli Ay Işığı” (1941) filmi için bağdadığı “Varşova Konçertosu” ile hatırlanan İngiliz bağdarı Addinsell, Joyce Grenfell’in de eşlikçisiydi. Oxford, Berlin ve Viyana’da küğ çalıştı. Daha çok hafif küğlerin bağdarı olarak tanındı ve çok sayıda filme ve revülere küğler yazdı, şarkılar bağdadı.

Addolcendo:

(İt.) Tatlandırarak, tatlılaşarak.

Addolorato:

Acıklı bir ifadeyle. Acıklı, yeisli.

Adenda:

Ek, ilave.

\ Adıgüzel, Yalçın:

Büyük küğsel hanedanın üçüncü nesil temsilcisi. Ünlü Azeri bağdar Vasıf Güzelov’un ailesinde Bakü’de doğdu. “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü” mezunu olan sanatçı “St. Petersburg Devlet Konservatuvarı”nda pek tanınmış isim İlya Musin’in opera ve sinfoni yönetkenliği mezunudur. Ayrıca “Viyana Küğ ve Güzel Sanatlar  Akademisi”nde Karl Österreicher’den yüksek lisans eğitimi almıştır. Adıgüzel’in (Adıgözəlov) yaşamını yıllar itibariyle kesitler halinde ele alacak olursak1989-1998: “Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestrası” sanat yönetmeni ve birinci yönetkeni. 1991-1993: “Avusturya Hükümeti” ile ortak gerçekleştirdiği “Mozart Festivali”nin sanat yönetmeni. 1993: Azerbaycan’da “Yılın En İyi Yönetkeni” seçiminde birinci. 1998-2000: Rusya “Tele-Radyo Devlet Senfoni Orkestrası”nın birinci yönetkeni. 2000 yılından bu yana “Azerbaycan Devlet  Akademik Opera ve Bale Tiyatrosu”nun yönetkeni, 2000-2004: “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nin yönetkeni. 2003 yılında “Aspendos Uluslararası Opera Festivali”nin açılışında Borodin’in “Prens Igor” operasını yorumlamadaki başarısı Türkiye’nin kültür hayatında bir olay oldu. 2011 yılında Sicilya’da Giovanni Pacini’nin “Requiem”inin dünyada ilk çalınışını gerçekleştirdi. Bu olay bağdarın mirasının tanıtımında önemli bir başarı oldu. “Azerbaycan Devlet  Sanatçısı”, “Bakü Müzik Akademisi” ve “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Profesörü” Yalçın Adıgüzel Amerika Birleşik Devletleri, Brezilya, Meksika, Güney Afrika, İtalya, İngiltere, İspanya, Avusturya, Belçika, Romanya, Lüksemburg, Macaristan, Çin ve Rusya’nın önde gelen orkestralarından “Londra Kraliyet Filarmoni Orkestrası”, “Londra Sinfoni Orkestrası”, “Rusya Ulusal Orkestrası” (RNO), “Moskova Akademik Sinfoni Orkestrası” (ASO), “Petersburg Filarmoni Orkestrası”, “Orchestra Italiana del Cinema”, “Johannesburg Filarmoni”, “Yekaterinburg”, “Minsk Filarmoni Orkestrası” ve “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nı konuk olarak yönetmiş ve dünyanın en iyi dinleti salonları arasında yer alan “Londra Barbican Centre”, “Londra Cadogan Hall”, “Londra Central Hall Westminster”, “Londra Guildhall”, “Arena di Verona”, “Berlin Konzerthaus”, “Johannesburg Linder Auditorium”, “Moskova Konservatuvarı Büyük Salon”, “Big Guild Riga”, “Pekin Dinleti Salonu”, “Moskova Helikon Opera” “Kiev - Minsk - Çin - Astana - Taşkent - Dushanbe - Bişkek Operaları”nda ismini yazdırmıştır. Sanatçı Amerika Birleşik Devletleri, İtalya, Güney Afrika, Litvanya, Rusya ve İngiltere’de yayınlanan “Çaykovski Büyük Sinfoni Orkestrası”, “İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”, “Rusya Radyo-Televizyon Orkestrası”, “Letonya Sinfoni Orkestrası” ve “Azerbaycan Devlet Sinfoni Orkestrası”yla 15 CD kaydı yapmıştır.

\ Adıgüzelzade, Ferid:

30 Temmuz 1964 tarihinde Azerbaycan’da dünyaya geldi. Piyano eğitimine beş yaşında iken başladı. 1971 yılında “Bülbül Özel Yetenekler Küğ Okulu”nda öğrenci oldu. “Rahmaninof” ve “Prokofiev” yarışmalarında birincilik ödülü aldı. 1986 yılında “Sovyetler Birliği Piyano Yarışması”nda birincilik ödülü aldı ve aynı yıl Bulgaristan’da yapılan “Pancho Vladigerov Yarışması”nda ödül alırken “En İyi Vladigerov Yorumcusu” seçildi. 1987 yılında “Küğ Akademisi”nde yüksek lisans programını bitirdi ve doktora çalışmalarına başladı. Moskova’daki “Çaykovski Devlet Konservatuvarı”nda Sergei Dorensky, Rudolf Kehrer, Vera Gornostayeva ve Lev Nikolayevich Naumov ile çalıştı. Azerbaycanlı bağdarların pek çok yaratısının ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. 1988 yılında “Azerbaycan Devlet Ödülü”nü aldı. Rusya, Gürcistan, Bulgaristan, Estonya, Kazakistan, Azerbaycan, Litvanya, Letonya, Türkmenistan, Özbekistan, Avusturya, Slovakya ve Türkiye’de dinletiler verdi, radyo ve televizyon izlencelerinde yer aldı. Azerbaycan’da ilk kez aynı akşam Joseph Maurice Ravel, Sergey Sergeyeviç Prokofiev ve Pancho Vladigerov’a ait üç piyano konçertosunu seslendirdi. “Moskova Devlet Opera ve Balesi”nin hazırladığı gösteride Sergey Sergeyeviç Prokofiev’in “1. Piyano Konçertosu”nu sundu. Aynı yıl Yılmaz Büyükerşen’in daveti üzerine “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda sanatçı öğretim elemanı olarak göreve başladı. Türkiye’de birçok kentte gerek yalkıcı olarak ve gerekse sinfoni orkestraları eşliğinde dinletiler verdi. Yetiştirdiği öğrenciler Türkiye’de ve Rusya’da uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. Sanatçı halen “İnönü Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Tasarım Fakültesi Müzik Anabilim Dalı”nda yardımcı doçent olarak görevine devam etmektedir.

\ Adıgüzelzade, Zöhrab:

Azerbaycan devlet sanatçısı olan Zöhrab Adıgüzelzade 1940 yılında Bakü'de doğdu. 1947 yılında "Küğ Uzmanlığı Okulu"nda piyano bölümüne girdi. 1957'de "Azerbaycan Devlet Konservatuvarı"nın öğrencisi oldu. 1961 yılında Tiflis'de yapılan "Piyano Yarışması" ile Sovyetler Birliği'ne bağlı tüm cumhuriyetleri kapsayan "Piyano Yarışması"nda "Başarı Ödülü" kazandı. 1962 yılında gerçekleştirilen "Çaykovski Yarışması"nda "Başarı Ödülü" elde etti ve konservatuvardan mezun oldu. 1962–1963 yıllarında "Moskova Devlet Konservatuvarı"nda yüksek lisans eğitimine başlayarak Yakov Flier ve Bela Davidovitch ile çalıştı. 1963 yılında "Bakü Devlet Konservatuvarı"nda piyano öğretim üyesi oldu. 1966–1970 yıllarında "Leningrad Devlet Konservatuvarı"nda Pavel Serebriakov ile çalıştı. 1970 yılında doçent, 1979 yılında profesör ve 1981 yılında da devlet sanatçısı oldu. Kiril Kondraşin, Yuri Temirkanov gibi yönetkenlerin eşliğinde Moskova, Kiev, Minsk, Orta Asya orkestraları ile dinletiler verdi. "Moskova Radyosu"nda iki saatlik bir altın plak, bunun dışında üç plak yaptı. 20. yüzyılın en iyi piyanistlerinin tanıtıldığı kitapta yer aldı. 1962 yılından bu yana Finlandiya, Polonya, Macaristan, Almanya, Bulgaristan, Yugoslavya, İtalya, Danimarka, Belçika, Fransa, Türkiye ve Kuzey Afrika'da üçbine yakın dinleti verdi. Sovyetler Birliği'ne bağlı tüm cumhuriyetleri kapsayan "Piyano Yarışması"nda bir çok defa jüri üyesi oldu. Kopenhag'da ustalık sınıfında ders verdi. İstanbul, İzmir ve Bursa senfoni orkestraları ile dinletiler yapan sanatçı ayrıca Ankara, İstanbul, İzmir, Bursa ve Eskişehir'de de çeşitli resitaller verdi. 1990 yılında "Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda öğretim üyeliğine başladı ve "Piyano Bölüm Başkanı" oldu. Adıgüzelzade halen bu görevini sürdürmektedir.

\ Adıyaman Filarmoni Orkestrası (AFO):

“Adıyaman Filarmoni Orkestrası” (AFO) 2012 yılında Özgür Oğuz tarafından kuruldu. Bu kuruluşun amacı bölgedeki küğ sanatı kültürüne katkıda bulunmak ve bunun hem ulusal hem de uluslararası düzlemde tanınmasını sağlamaktır. Türkiye’de ilkini “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nın 1950’li yıllarda konuk sanatçı getirerek yaptığı “İstanbul Filarmoni Konserleri”nin ikincisini “Adıyaman Filarmoni Orkestrası”, “Adıyaman Filarmoni Konserleri” adı altında gerçekleştirmektedir. Orkestra, 2013 yılında yurt dışından getirilen konuk sanatçılar ile birlikte “Adıyaman Üniversitesi” işbirliğinde dinletiler vermiştir. 2015 yılı kapsamında, “Adıyaman Kitap Günleri”, “Turizm Haftası Korteji”, “Adıyaman Mobilya Fuarı” ve “Polis Teşkilatı Resepsiyonu” gibi etkinliklerde toplum yararına dinletiler sunulmuştur. İlki 2015 yılı Haziran ayı, ikincisi 2016 yılı Mayıs ayı içerisinde gerçekleştirilen, yerli ve yabancı birçok tanınmış sanatçı ve grubun konuk olduğu “Uluslararası Adıyaman Müzik Festivali”ne “Adıyaman Belediyesi” ve “Adıyaman Üniversitesi” işbirliği ile imza atılmıştır. Dinletilerde klasıl çoksesli küğ yaratıları seslendirilmesinin yanı sıra Türk küğüne ait eserlere de yer verilerek Adıyaman ve bölge için önemli adımlar atma gayreti gösterilmektedir. Özellikle Adıyaman’da kurumsal anlamda kurulması arzulanan “Güneydoğu Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”, “Adıyaman Devlet Opera ve Balesi” ve “Adıyaman Devlet Tiyatroları” için temel taşları olma ümidiyle çıkılan bu yolda büyük düşünülmekte, inançla hareket edilmektedir.

Adirato:

(İt.) Öfkeli ifadeyle. Öfkeli, hiddetli.

Adolcendo:

Tatlı bir ifadeyle.

\ Adolphe, Bruce (1955–....):

Bruce Adolphe; Itzhak Perlman, “Lincoln Center Oda Küğü Topluluğu”, “Orfeus Oda Orkestrası”, “Güzel Sanatlar Üçülü”, Sylvia McNair, “Caramoor Festivali” ve daha birçok tanınmış küğcü ve organizasyon için küğler bağdamıştır. Bir aktör, piyanist, bağdar ve senaryo yazarı olarak küğseverlerin tüketimine yönelik yenilikçi “Küğle Tanışın!” başlıklı “Lincoln Center”daki aile dinletileri O’na küğ eğitimi ve dinleyici gelişimi alanlarında önder bir figür olarak ulusal çapta ün kazandırmıştır. Verimli bir yazar olan Adolphe’un kitapları arasında “Aklın Kulağı: Küğsel İmgelem Gücünü Geliştirmek için Egzersizler”, “Dünya’da Neyi Niçin Dinlemeli?” ve “Mozart, Papağanlar ve Rüzgar Altındaki Kiraz Çiçekleri Hakkında: Bir Bağdar Küğsel Zekanın Gizemlerini İnceliyor” bulunmaktadır. “Metropolitan Operası Derneği” tarafından ısmarlanan komik operası ve “Lincoln Center Oda Küğü Topluluğu” eşliğinde Itzhak Perlman tarafından kaydı yapılan “Marita ve Kalbi’nin Arzusu”ndan Adolphe’un ailelere yol gösteren ve “Cleveland Orkestrası” tarafından yorumlanan çocuklar ve orkestra için küğü “Ta Whoop!”a dek yaratıları ülkenin her yerinde seslendirilmiştir. Sanatçı Kaliforniya La Jolla’daki “Yaz Festivali”nde, Kuzey Karolina’daki “Appalaş Festivali”nde, Santa Fe “Oda Küğü Festivali”nde, “Bravo! Kolorado Festivali”nde, “Kuzey Ülkeleri Oda Küğü Çalıcıları” ve Vermont’daki “Ekmek ve Kukla Tiyatrosu”nda, “Kuzeybatı Oregon Oda Küğü Topluluğu” ile halk televizyonu “MetroArts”da diğer sayısız sahne ediminin yanısıra yer almıştır. Adolphe’un küğü Amerika Birleşik Devletleri dışında Almanya, İngiltere, Japonya, Hollanda, İrlanda ve İtalya’da da sıklıkla seslendirilmektedir. Komedi ile derin küğsel bilgisini birleştirmesiyle tanınmış olan Adolphe ilk kez yapılan dinleti serilerinin ve festival açılışlarının birçoğunda, küğ okullarında ve eğitim amaçlı konferanslarda sıklıkla konuşmacı olarak yer almıştır. 1992 yılından bu yana “Lincoln Center Oda Küğü Topluluğu”nun eğitmeni olan Adolphe “Lincoln Center”dan gerçekleştirilen ulusal çaptaki canlı televizyon yayınlarında ekrana çıkmakta ve “Ulusal Halk Radyosu”nun konuğu olmaktadır.

Adonis Beşili:

"Adonis Beşili", "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası" sanatçıları Tuna Bozkaya (klarinet), Nükhet Bozkaya (viyola) ve Zafer Teomete (keman) ile "Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı" keman ve oda küğü öğretmeni olan Tuğrul Göğüş'ün viyolonsel sanatçısı Candost Özkan ile bir araya gelmeleriyle 2009 yılının Nisan ayında kuruldu. Çalışmalarını Adana kentinde sürdüren bu grup ilk dinletilerini 22 Nisan 2009 Çarşamba günü saat 18.00'de Kadıköy'deki "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Dinleti Salonu"nda vermişlerdir. Çalışmalarının sonuçlarını özellikle Adana kenti ile çevresinde ve Çukurova Bölgesi'nde sergilemek isteyen grup üyeleri ayrıca tüm Anadolu'da ve yurt dışında da dinleti bağlantıları kurmuşlardır.

Affabile:

(İt.) Güler yüzlü bir anlatımla. Güler yüzlü, tatlı ve mültefit. İltifat ederek, hürmet göstererek, ilgi odağı ederek.

Affannata:

(İt.) Bkz. Affannato.

Affannato:

(İt.) Endişeli, kuruntulu, üzgün. Kaygılı bir ifade ile. Izdıraplı, acılı, kederli. Acı dolu. Kaygılı, üzüntü dolu.

Affannosa:

(İt.) Bkz. Affannoso.

Affannoso:

(İt.) Kaygılı bir ifadeyle. Endişeli, endişe ve merak ifadesi ile, kaygılı. Üzgün bir havayla. Kuruntulu. Bkz. Affannato.

Affectvoll:

(Alm.) Bkz. Affettuoso.

Affettato:

(İt.) Tutkulu, heyecanlı, etkili. İsrarlı. Heyecanla ve israrla. Coşkulu bir ifadeyle.

Affettuosamente:

(İt.) Tatlı, duygulu ifadeyle. Tatlı dille, konuşur gibi sokulgan bir ifade ile...

Affettuoso:

(İt.) Duygulu, heyecanlı, tutkulu... Mümkün olan en etkili anlatımla... Şefkatli, sevgiyle, içten, samimi ve cana yakın. Kısaltılmış şekli: Affetso. Bazı bağdarlar bu terimi “Adagio” ile “Andante” arası bir hızı belirtmek için kullanmışlardır.

Affinite:

(Fr.) Tondaşlık.

Afflitto:

(İt.) Kederli, mahzun bir anlatımla.

Affrettamente:

(İt.) Çok hızlı bir deyişle. Telaşlı, heyecanlı, soluk soluğa.

Affrettando:

(İt.) Koşan, tedricen (kademeli olarak) hızlanan. Hızlanarak, çabuklaşarak... Acele ederek ve coşarak. Pek coşkulu, pek coşarak. Kısaltılmış şekli: Affrett do.

Affrettato:

Aniden.

Affrettoso:

(İt.) Biraz hızlandırarak. Hafif çabuklaştırarak. Bkz. Affrettando.

\ Afridi, Ahad:

Türkiye’nin en büyük popüler küğ etkinliklerinden biri olan “Vodafone FreeZone 19. Liselerarası Müzik Yarışması”nın 2016 yılı 29 Nisan’ında “Volkswagen Arena”da gerçekleşen finalinde dereceye giren genç pop küğcüleri ödüllere sahip olurken, “Yılın Müzisyen İş Adamı Ödülü” “Yıldız Holding CMO”su Ahad Afridi’ye verilmiştir. Afridi’ye ödülünü “Vodafone Türkiye İcra Kurulu” Başkan Yardımcısı Ender Buruk sunmuştur. Küğ ile ilk kez gençlik yıllarında ilgilenmeye başlayan Afridi’nin bu ilgisi yetişkinliğinde bir tutkuya dönüşmüştür. Kendi kendine gitar çalmayı öğrendikten sonra şarkılarını yazmaya başlayan Afridi, son olarak da İstanbul’dan esinlendiği, “Bridge Trafik” isimli bir pop küğ grubu kurmuştur. “Bridge Trafik”in ilk stüdyo albümü “Tree Of Knowledge” ise geçen yıl “Sony Music” etiketiyle tüm dünyada satışa sunulmuştur.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi Hakkında Neler Dediler?:

     Mustafa Hisarlı: “Yaradan’ın  yaratıcılığını taşıyan insanoğlunun her yer ve her zamanda duygusunu, sevdasını ifade edebileceği en basit malzeme ve yapım ile yansıtabileceği çeşitli müzik aletlerini topluca görebileceğimiz bir mekanda sergilenmesini sağlamak kutlanmağa değer...”

 

     Ayten Kaplan (Müzikolog): “Başta işadamı İbrahim Alimoğlu ve Dr. Wolfgang Ott olmak üzere çok sayıda koleksiyoncunun bağışladığı eserlerle Türkiye’nin en büyük müzik müzesi ünvanını kazanan ‘Afyon Kocatepe Üniversitesi (AKÜ) Devlet Konservatuvarı İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi’ müzik kültürüne hatırı sayılır hizmetler getirmektedir. Birçok toplumun tarihsel süreç içinde kullandığı çalgı örneklerinden oluşan ‘müze’, toplumların kültürel farklılıkları, kültürel benzerlikleri, akrabalıkları hakkında önemli veriler sunmaktadır. Bir folklorik ürün olarak, çalgı yapımında kullanılan malzemeden, toplumların yaşadığı coğrafi koşulların izlerini yakalamak mümkün olabilmektedir. Çalgı yapım teknikleri açısından da çok zengin bir malzeme ile buluşturmaktadır. Kolleksiyon küçük, basit demeden bulunabilen bütün çalgılara yer vererek insanoğlunun, kendini seslerle anlatma arayışının değişik biçimlerini, tarihsel süreç içinde izleme fırsatını sunmaktadır. Kültürel geçmişe saygının önemli bir örneğidir. Müzenin gerçekleşmesinde çok büyük payı olan Kocatepe Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa Solak ile Konservatuvar Müdürü Doç.Dr. Uğur Türkmen’e kültüre verdikleri emek için teşekkür ediyoruz.”

 

     Timuçin Çevikoğlu (Kültür Bakanlığı Sanatçısı): “AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Müzesi, konservatuvarın bölgeden ulusa ve oradan tüm dünyaya uzanan geniş görüşünün ve yüksek hedeflerinin bir göstergesi. ‘Müzik Müzesi’ne emeği geçen herkese şükran borçluyuz. Böyle derin ve geniş görüşle yapılan çalışmalara çok ihtiyacımız var.”

 

     A. Gülşen Tatu (Devlet Sanatçısı): “2014 yılında jüri başkanlığı göreviyle geldiğim ‘Dinar Marsyas Uluslararası Flüt Yarışması’ sonlandığında, bu yarışmanın gerçekleşmesinde çok büyük emeği ve desteği olan ‘Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi’sini ziyaret etme imkanım oldu. İlk kez bu kadar çok enstrümanı -ki- birçokları çok eskiye dayanıyor, bir arada görmek beni mest etti. Birçok enstrümanı ilk kez tanıdım. Böyle fevkalade bir müzenin gerçekleşmesi için ilk adımların mermer ticaretiyle ilgilenen Afyon’lu sayın İbrahim Alimoğlu’ndan gelmesi şaşkınlığım ve hayranlığımı kat kat arttırdı. Almanya’dan sayın müzikolog Wolfgang Ott’un ayrıca yapmış olduğu takriben 250’ye yakın enstrümanı içeren bağışla müze gerçek anlamda ziyaret edilmesi mutlaka gereken önemli bir bilgi hazinesi olmuş durumda. Müzenin gerçekleşmesinde emeği, desteği geçen herkese teşekkür etmek isterim. Ayrıca sayın Wolfgang Ott’un da söylediği gibi sayısal anlamda yeterli bir büyüklüğe erişen bir koleksiyonun mutlaka sergilenmeye açılması düşüncesine katılmamak mümkün değil. İyi ki ülkemizde ve dünyada böyle hassas ve cömert sanatseverler var.
‘Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda bulunan ‘İbrahim Alimoğlu Müzik Enstrümanları Müzesi’ni ziyaret etmenizi tavsiye ediyor, baba memleketim olan Afyonkarahisar’lı sayın hemşerim Alimoğlu’na, sayın Wolfgang Ott ve tüm destek veren herkese teşekkür ediyorum.”

 

     Hasan Sami Yaygıngöl (Ankara Üniversitesi Devlet Konservatuvarı - Emekli, Çalgı Yapım Bölümü, Ana Sanat Dalı Başkanı): “Türkiye’de kuşkusuz organolojik çalgılar müzesi büyük bir eksiklikti. ‘Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ bünyesinde büyük emek harcanarak kurulan ‘İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi’ organolojik alandaki bu boşluğu doldurarak evrensel boyuta taşımıştır. Müzenin kültürel formasyonla eğitilen yaratıcı çağdaş öğrencilere, uluslararası araştırmacılara ve tüm sanat camiasına ışık tutacağına inanmaktayım. Bu müzenin oluşturulmasında emeği geçen Afyon Kocatepe Üniversitesi Rektörü Sayın Prof. Dr. Mustafa Solak, Konservatuvar Müdürü Sayın Doç. Dr. Uğur Türkmen, Sayın İbrahim Alimoğlu ve büyük enstrüman bağışında bulunan kolleksiyoner Dr.Wolfgang Ott’a bir çalgı bilimci olarak en içten şükranlarımı sunuyorum.”

 

     Necati Gürbüz (Luthiyer): “Dürüst, çalışkan ve özverili insanların bir araya gelerek oluşturdukları Türkiye için muhteşem bir müze. Üniversite, il yönetimi ve özel sektörün bu birlikte çalışma anlayışları ‘Müze’nin sadece Türkiye değil, dünyada da kısa zamanda tanınmasını sağlayacağını düşünüyorum. Emeği geçen herkese teşekkür ediyor, gönüllerine sağlık diyorum.”

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi Tarihi:

     8 Nisan 2013: Müze Protokolü İmzalandı

 

     01 Ekim 2013: Müze Açılışı Yapıldı

 

     26 Mart 2014: Mesleki Müzik Eğitimi Veren Tüm Kurumlara Müzeyle İlgili Tanıtım Mektubu Gönderildi

 

     24 Nisan 2014: “Müzecilik ve Enstrüman Müzesi” Konulu Panel Yapıldı (Katılımcılar: Prof. Yalçın Tura, Dr. Wolfgang Ott, Dr. Ayhan Sarı, Güner Özkan)

 

     25 Nisan 2014: Müze Bağış Töreni Yapıldı

 

     7-8 Mart 2015: “Çalgı Bilimi Çalıştayı” Yapıldı (Katılımcılar: Prof. Ruhi Ayangil,Doç. Dr. Gözde Çolakoğlu Sarı,Yrd. Doç. Dr. Onur Türkmen, Dr. Ayhan Sarı,Uzman Murat Caf,Veyis Yeğin,Güner Özkan,Feridun Obul, Gökçe Güneygül, Necati Gürbüz)

 

     04 Nisan 2105: “Yürütme Kurulu” Toplantısı

 

     02  Mayıs 2105: “Yürütme Kurulu” Toplantısı

 

     04 Mayıs 2015: “Yürütme Kurulu” Toplantısı

Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı İbrahim Alimoğlu Müzik Müzesi Yürütme Kurulu:

     Yönetim Kurulu Başkanı: Devlet Konservatuvarı Müdürü

 

     Tüzel Kurucu Sponsor: İbrahim Alimoğlu

 

     Müze Yürütme Kurulu Başkanı: Suat Dandinoğlu

 

     Müze Yürütme Kurulu Başkan Yardımcıları: Aslı Yıldırım, Mehmet Usluer

 

     Arşiv Görevlileri: Simge Kılıç, Müge Türkkaş

 

     Paydaşlar: Afyon Kocatepe Üniversitesi, AKSAM, AKÜ Müzik Uygulama ve Araştırma Merkezi, AKÜ Devlet Konservatuvarı Mezunlar Derneği

 

     Halkla İlişkiler Sorumlusu: Deniz Kazan

 

     Görevliler: Resul Doğan, Necalettin Demirci

 

     Danışma Kurulu: Prof. Ruhi Ayangil, Prof. Dr. Ş. Şehvar Beşiroğlu, Doç. Dr. Gözde Çolakoğlu Sarı, Dr. Ayhan Sarı, Dr. Wolfgang Ott, Veyis Yeğin, Güner Özkan, Necati Gürbüz, Feridun Obul, Gökçe Güneygül, Murat Caf, Hasan Sami Yaygıngöl

 

     Müzik Direktörleri: Alp Özsökmen, Mehmet Dilmen

 

     Raportör: Betül Güven

 

     Gönüllü Müzeciler (Halk): Ertuğrul Ergun, Erdal Tan, Şaziye Göktaş, Ergün Göktaş, Elif Bildik

Agevole:

(İt.) Hazırlıklı bir çabuklukla. Kıvrak bir ifade ile. Uçuşuyormuş gibi kıvrak ve kolaylıkla. Rahatça. Derli toplu. İlerleyerek, ileriye götürerek. Bkz. Agevolezza.

Agevolezza:

(İt.) Atiklik ve tatlılıkla. Kıvrak. Kıvrak ve canlı bir ifade ile.

Aggradevole:

(İt.) Hoş, sevimli. Latif bir yumuşaklıkta. Tatlı. Sevindirici. Hoşa giden, memnuniyet verici. Mutluluk verici bir şekilde. Piacevole ile aynı anlama sahiptir. Bkz. Piacevole.

Agile:

Acele, hızlı, çevik.

Agilmente:

(İt.) Hızlı ve çevik bir tarzda. Çeviklikle; daha ziyade, daha çok. Canlı ve yeğnik. Ağır olmayan, hafif. Bkz. Con agilita.

Agit:

“Ağıt”. Murat Üstün’ün oda küğü yaratısı. Sayın Üstün, bu eseri 1994 yılında annesini kaybetmesinin ertesi günü Türkiye’den yaşamakta olduğu Avusturya’ya geri dönerken yolda yazmıştır. Bu eser daha sonra “Sonus Brass Üflemeli Çalgılar Grubu” tarafından Murat Üstün’e ısmarlanan “Oynak Aksak” isimli ardışda “II. Bölüm” olarak yer almıştır. 2017 yılında ise “Vorarlberg Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Dördülü”nün arzusu üzerine iki keman, viyola ve viyolonsel için yeniden düzenlenmiştir. Bu eserin notalarını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz:

 

http://www.muziklopedi.org/?/Nota/AltKategori/28/49/94

 

Murat Üstün’ün “Vorarlberg Konservatuvarı Yaylı Çalgılar Dördülü” tarafından gerçekleştirilen yorumunu dinlemek için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız:

 

 

https://www.youtube.com/watch?v=Hkatkmh-LKw&feature=youtu.be

Agitato:

(İt.) Canlı, kuvvetli, uyarıcı, uyarılmış gibi. Atılgan bir ifade ile. Tez canlı ve heyecanlı karakterde, buna uygun bir şekilde yapılan hazırlık. Tahrik olmuş bir hızlılık. Bkz. Agitazione. Piu agitato.

Agitazione:

(İt.) Hırçın, hırçın bir şekilde. Hırçın bir ifade ile. Atılgan. Ajite olmuş bir tavırla. Kargaşa, karışıklık. Huzursuzluk, rahatsızlık. Hırçınlaşmak, heyecanlanmak, tahrik olmak. Böyle bir tavırla çalmak ya da söylemek. Bkz. Agitato. Piu agitato.

Agiustamente:

(İt.) Tatlı şekilde. Duyguları okşayan tatlı bir deyiş ile. Duyguları kabartan bir ifade ortaya koyarak.

\ Agnesi, Maria Teresa (1720–1795):

İtalyan bağdar, klavsenist, şarkıcı ve cönk yazarı olan Agnesi genç kızlık çağlarında ablası Maria Gaetna (1718–99; seçkin bir matematikçi idi) Latin dilinde eğitim alırken evde dinletiler verirdi. 16 Temmuz 1739 tarihinde Agnesi’yi dinleyen Charles de Brosses derin bir şekilde etkilenerek Maria Teresa’nın Rameau’dan klavsen parçalarını yorumladığını ve kendi yaratılarını hem çalıp aynı zamanda söylediğini bildirdi. Agnesi’nin ilk teatral eseri “Il Restauro d’Arcadia” 1747 yılında “Milano Dükalık Tiyatrosu”nda başarıyla sergilendi. Bu dönemde kendi aryalarının ve çalgısal parçalarının derlemelerini Saksonya ve Avusturya hükümdarlarına ithaf etti; Simonetti’ye göre İmparatoriçe Maria Theresa, Agnesi’nin kendisine verdiği aryalardan bir kısmını söylemiştir. 13 Haziran 1752 tarihinde Pier Antonio Pinottini ile evlenmişse de çocukları olmamıştır. Kendisinin yazdığı cönk üzerine bağdadığı bundan sonraki operası “Ciro Ermenistan’da” 1753 yılında “Regio Dükalık Tiyatrosu”nda sahneye konuldu. 1766 yılında “Insubria Consolata”sı Arşidük Ferdinand ile Beatrice d’Este’nin nişanları onuruna Milano’da sergilendi. Portresi “La Scala Tiyatro Müzesi”nde asılıdır; diğer portreleri ise “Storia di Milano”(Milano’nun Tarihi) Ansiklopedisi’nde reprodüksiyon halinde yer almaktadır. Maria Teresa Agnesi’nin eserleri şu şekilde sıralanabilir:
Sahne Yaratıları:
• “Il Ristoro d’Arcadia” (pastoral kantat, G. Riviera) Milano, Dükalık Tiyatrosu, 1747?
• “Ciro Ermenistan’da” (ciddi drama, 3, Agnesi) Milano, Dükalık Tiyatrosu, 26 Aralık 1753 (yalnızca 2 ve 3. perdeler)
• “Sofonisba” (kahramansı drama, 3, G. F. Zanetti) Napoli, 1765
• “Insubria Consolata” (dramatik eşlik, 2, Agnesi) Milano, Dükalık Tiyatrosu, 1766
• “Nitocri” (ciddi drama, 3, A. Zeno) Venedik, 1771
• “Ulisse in Campania” (serenad, 2, Agnesi)
• “Il Re Pastore” (ciddi drama, 3, Metastasio)
• 12 Çalgı Eşlikli Arya
Çalgısal Yaratıları:
• 2 Klavye Konçertosu
• Klavsen için Sonat
• Klavsen için 2 Fantezi
• Klavsen için “Allegro, Büyük Si”
• Sayısız kayıp aryalar

Agnus Dei:

"Allah"ın kuzusu. Katolik kilise küğü. "Messe"de son bölüm.

Agoşyan, Arda Ardaşes:

Küğ direktörü ve theorbo yalkıcısı, kontrabas çalıcısı, üretken bir bağdar, orkestra ve koro yönetkeni, akademisyen ve eğitmen görevlerini bir arada başarıyla sürdüren seçkin bir küğcüdür. 200’ü aşkın bağdası ve çalışması mevcuttur. Eserleri Türkiye dışında Kanada, Belçika, İsviçre, Ermenistan ve Hindistan gibi ülkelerde seslendirilmiştir. “CorISTAnbul Korosu” ve “HayCapella”nın kurucu yönetkeni ve küğ direktörüdür, yalkın kontrabas resitalleri vermektedir.

\ Agricola, Alexander (1446–1506):

Agricola çalışma yaşamının büyük bir bölümünü İtalya’da geçirmiş olan “Josquin Des Prez”in çağdaşı Fransız–Flaman bir bağdardır. Yaşam sürecinde bazı yazarlarca Avrupa’nın en büyük bağdarı olarak kabul edildi. Fransızca, Flamanca ve İtalyanca metinler ile dinsel ve dünyasal küğler bağdadığı kadar metin olmadan da varolabilen şarkı stilinde çok sayıda parça yazdı. Bu sonuncular gelişmeye başlayan bir çalgısal türün kanıtlarıdır ve saf çalgısal efektler içerirler. Agricola’nın küğü Des Prèz’inkiler ile aynı yapısal prensiplerin bazılarını kullanmaktaysa da tüm sesler uyumlu bir şekilde özenle hazırlandığı için belirgin bir yetenek hemen gözler önüne serilir. Aynı uzanımın benzetlemelerini kullanmaz ve Ockeghem öncesi kuşağa geri dönmeye eğilimlidir. Agricola’nın yaratıları uyumbilgisi sanatının çok incelikli bir duyarlığı ile oldukça cilalanmıştır.

\ Ağayev, Valid:

Kemancı ve orkestra yönetkeni Valid Ağayev, 1983 yılında Azerbaycan’ın Bakü kentinde dünyaya geldi. Valid Ağayev 11 yıllık küğ okulunu üstün başarıyla bitirip ardından “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü”nde en yüksek derece alarak okumaya hak kazandı. 2006’da üstün başarı diplomasıyla lisans eğitimini tamamladı ve yüksek lisansa devam etmeye hak kazandı. 2008 yılında yüksek lisans eğitimini en yüksek dereceyle tamamladı. 2010-2012 yıllar arasında “Sanatta Yeterlilik Programı”nı başarıyla tamamladı. Azerbaycan’da kemancı olarak yaptığı çalışmalarda Valid Ağayev, dünyaca ünlü Mstislav Rostropovich, Dmitri Sitkovetsky ve Maxim Vengerov gibi isimlerden ustalık dersleri alma fırsatını buldu. 2004-2010 yılları arasında Valid Ağayev birinci keman olarak “Gara Garayev Azerbaycan Devlet Oda Orkestrası”nda çalıştı, aynı zamanda yalkıcı olarak defalarca sahnede yer aldı. Orketrayla birlikte Almanya, Fransa, ABD, Japonya, Güney Kore, İtalya, Polonya, Türkiye, İsveç, Belçika, Rusya ve Ukrayna’ya yapılan dinleti turlarında yer aldı. 2012-2017 yılları arasında “Köln Küğ ve Kırın Akademisi”nde önce Michael Luig ile, daha sonra Alexander Rumpf ile çalıştı. 2016 yılı sonunda final sınavını başarıyla tamamladı. Öğrenciliği sürecinde Köln’de ve Almanya’daki diğer kentlerde düzenli olarak filarmonik orkestraları yönetti. Ocak 2014’ten bu yana Valid Ağayev “Attendorn Oda Orkestrası”nın yönetkeni ve sanat yönetmeni olarak görev yapmaktadır. Çalışmalarıyla Sergey Dogadin (Joachim Yarışmasının galibi), Gerhard Vielhaber, Shengzhi Guo, Emilie Jaulmes gibi olağanüstü yalkıcıları cezbetti. Aralık 2019’da Valid Ağayev önce “Azerbaycan Devlet Oda Orkestrası” ile çok başarılı bir şekilde dinletiler verdi ve daha sonra Nur-Sultan’da (Kazakistan) dünyaca ünlü kemancı Shlomo Mintz ve “Kazakistan Yalkıcılar Akademisi” ile çalışmak için Kazakistan’a gitti. Kasım 2017’de sahneyi “Orphes Halk Ödülü” sahibi piyanist Nikolai Tokarev (2006 Orpheum Halk Ödülü) ve Kiel’deki “Ukrayna Ulusal Sinfoni Orkestrası” ile paylaştı. 2017’den bu yana Valid Ağayev gerçekleştirdiği olağanüstü çalışmalar nedeniyle düzenli olarak “Orquesta Clásica Santa Cecilia” ile farklı dinletilere konuk yönetken olarak davet edildi. Mayıs 2017’de “Orchestra Auditorio Nacional de Música Sahnesi”nde dinleti vermek için Madrid’e davet edildi. Valid Ağayev ayrıca Ukrayna’nın Lviv kentindeki “Collegium Musicum” orkestrası ile başarılı bir performans sergileyerek Stravinsky ve Schnittke’nin küğlerini yönetti ve “Amadeus Proje Orkestrası”nı yönetmek için Minsk’e davet edildi. An itibarıyla Almanya’da Köln kentinde “Kammer Orchester Attendorn” baş yönetkeni ve “Rhein Sinfonietta Köln” orkestranın kurucusu ve baş yönetkenliğini yürütmektedir.

Ağıt:

Ölen bir kimsenin iyiliklerini, değerlerini, arkada bıraktıklarının acılarını veya büyük yıkımların, olayların ve savaşların acılı etkilerini dile getiren ezgi ya da küğsel yaratılara verilen isim... Bir ölünün ardından okunan şiir ya da ezgi, bunun için halk tarafından yakılan ezgiler. Elemli. Örneğin, mevlid bir çeşit ağıttır. Mersiyeli bir köylü adeti. Bkz. Mersiye.

Ahmed Adnan Saygun - İnsan Üzerine Deyişler: 2. Defter:


Arayış

 

Bir ev yaptım kerpiçten, ne giren var ne çıkan

Bir yanında cenneti, ötede cehennemi

Tanrı bile bulamamış izini,

Ya ben seni nerelerde bulayım.

Buğday olsam ne olur açları doyurmaya

Pınar olsam ne ola susuzu kandırmaya

Yol olsam, yollar olsam ak ışığa, gün ışığa

Nur bürümüş göklere, gönülden gönüllere

Bir ev yaptım kerpiçten, tuz tadını versin diye

Tuzum bir tad vermez mi,

Ne giren var ne çıkan

Ya ben seni nerelerde bulayım.

 

Alan Kuşlar

 

Ne bilsin şu serçe neden uçtuğunu, onu kartal bile bilmez.

Bir uçtan bir uca kanatları, iki arşın üç arşın

Ama bilir neden koyuverdiğini kendini boşluklara

Yaslanmış da kayaların doruğuna, gözler ovayı gözler.

Kuzu mu, kuş mu, yılan mı

Keşfetmeye görsün, üstlerindedir o an

Ve sonra, yine doruklarda…

Kartalın gözleri keskin mi keskin.

Amma, kartal kurulduğu doruktan

Göz aldığınca uzanan güzelin peşinde değil

Çünkü onun gözleri gönlünde değil

Alan kuşlar! Alan Kuşlar!

Bilmez misiniz?

Bir ok yetti dedemi yatırmaya

O sonsuz uykusuna

 

Enginler

 

Yer altında göllerim ağusuyla hasretin

Durgun mu durgun…

Sicim sicim kaynayıp da doruğundan dağların

Irmak olsam ya çağlayan,

Bir o yana bir bu yana,

Seslenerekten, çarparaktan çağıl çağıl

Bir kayadan ötekine!

Ve bürünsem renklerine gökkuşaklarımın,

Yeşiller, sarılar, turuncular, maviler

Ve atlılar, atlılar

Bembeyaz bulutlardan da öte

Ağla gözüm yağmur yağmur…

N’olaydı yüreğimin pırıl pırıl kaynağında

Yollar olsa yeraltından göklere,

Hasretlerin rüyasıyla örülmüş,

Bilmeden düşünmeden

Enginlere ulaşsam ve ağsam sonsuzluğa

 

Özendiriş

 

Bilebilsen, gülegülsen,

Elim alsan ne olur.

Işık olsan, göğe dolsan.

Dostu bulsan ne olur.

Bulutlar yüzer su yüzünde

Sarılmış da yelkenlere,

Hayalin yalan izinde süre gitsen ne olur.

Işık sulara erse, sular uyanıverse

Karanlık güne erse, aka gitsen ne olur.

Bilebilsen, ışık olsan, göğe dolsan

Dost’u bulina

Bilebilsen, gülegülsen,

Elim alsan ne olur.

Ahmed Adnan Saygun’un Liedleri:

Dünya küğ tarihinde yetmiş yaşından sonra büyük yaratılar yazan bağdar sayısı pek azdır. Ahmed Adnan Saygun seksen yaşını geçtiğinde dahi yaratıcılığını sürdürmüş ve derin anlamlar içeren eserler vermeyi sürdürmüştür. Örneğin Saygun 81 yaşında iken bir sinfoni ile bir viyolonsel konçertosu üzerinde çalışmakta ve başka yaratılar ile olgunluk döneminin derin örneklerini vermekteydi. Bağdar işte bu son döneminde “liedleri” ile ses sanatına söz sanatını da katmıştı. Saygun’un şarkılarında geleneksel küğlerimizden doğrudan alıntılar bulunmamakta, ancak onların özümsenmeleri yer almaktadır. (Bkz. Ahmed Adnan Saygun: "İnsan Üzerine Deyişler - İkinci Defter")

Aid:

(İng.) Türkçe karşılığı “yardım” demektir. Bu kelime bir endüstri halini almış bulunan küğ sektörünce “yardım” amaçlı etkinlikleri isimlendirmek ve küğsever kamuoyuna duyuru yapmak için kullanılmaktadır. Bir kişi, bir kurum, bir ülke ya da herhangi bir şey (sağlık, deprem, doğal afetler vb.) yararına dinleti verilmesi, şenlik veya festival düzenlenmesi, bu etkinliklerde görev alan küğcülerin olayı tamamen karşılıksız ya da çok sembolik rakamlarla gerçekleştirmeleri, bu etkinliklerden derlenen paraların kamu yararına harcanması hedeflenir. Bir bakıma küğ endüstrisinden büyük rakamlar kazanan küğcülerin ve küğ şirketlerinin dünya toplumu karşısında aklanma ve sevimli bir tavır takınma operasyonudur. Küçük çaplı organizasyonlarda da aynı isim kullanıldığı gibi “Live Aid”, “Farm Aid” gibi pek tanınmış yardım dinletileri de bulunur.

Aile matinesi:

Tiyatro, sinema vb. eğlence yerlerinin sadece kadın ve çocuklar için düzenledikleri gösteri. Bkz. Matine.

Air:

Şarkı, ezgi, melodi (Fransa, İngiltere). Küğ dilinde ardış (süit) ve partita'larda sadece çalgılarla çalınan ya da yorumlanan bölüm. Bkz. Arya, Aria.

Air Serioux:

(Fr.) Ciddi küğsel ezgiler için kullanılır. Ağır başlı hava. Ciddi nitelik taşıyan küğ yaratısı.

\ Akalın, Münif:

1969 yılında İstanbul’da doğdu. Viyolonsele 1980 yılında Tayfur Çağlayansu ile başladı. 1986 yılından itibaren Suzan Altıner ile çalışmalarına  devam etti. 1991 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”ndan mezun oldu. 1990-1991 yıllarında Çanakkale ve Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen viyolonsel kurslarında Helmut Rocholl ile çalıştı. 1993–1994 yıllarında İtalya’da bulunan “Accademia Musicale Chigiana” ve “Scola Musica di Fiesole”de dünyaca ünlü “Quartetto Italiano”nun viyolacısı Piero Farulli ve asistanı viyolonselci Andrea Nannoni ile dördül ustalık kursları yaptı, birçok dinleti verdi. 2003 yılında Semih Korucu’nun bağdadığı ve kendisine adadığı “Varolmayan Şövalye” isimli viyolonsel ve orkestra için yaratıyı “Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası” ile hem yönetken ve hem de yalkıcı olarak Adana ve Mersin’de seslendirdi. 2004 yılının Mart ayında da aynı yaratıyı Rengim Gökmen yönetimindeki “İstanbul Oda Orkestrası” ile seslendirdi. Yalkıcı olarak İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”, “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”, “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”, “Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası”, “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası”, “İstanbul Oda Orkestrası” eşliğinde dinletiler verdi. 1992–1999 yılları arasında “Akbank Oda Orkestrası”nda çalıştı, iki mevsim boyunca da viyolonsel grup şefliği yaptı. 1992–1997 yılları arasında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyolonsel öğretim elemanı olarak çalıştı. Halen “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyolonsel, oda küğü ve orkestra dersleri vermekte olup aynı zamanda “Milli Reasürans”, “İstanbul” ve “Mersin Üniversitesi Oda Orkestraları”nda grup şefi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

\ Akatlar, Celal:

Celal Akatlar 1920 yılında İstanbul'da doğdu. 1941 yılında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”ndan pekiyi dereceyle mezun olan sanatçı, Viyana’ya giderek Joseph Coblinger ile çalıştı. Yurda dönüşünde “Şehir Orkestrası”na obuvacı olarak atandı. Orkestra devlete bağlanıp “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” adını aldıktan sonra da grup şefi olarak görevine devam etti. Çeşitli orkestralar eşliğinde obuva dağarındaki bellibaşlı tüm konçertoları yorumladı, yurt dışında da dinletiler verdi. Pek çok öğrenci yetiştirmiş olan Celal Akatlar 1986 yılında yaş haddinden dolayı orkestradan emekli oldu. Celal Akatlar “Opera Oda Orkestrası” ile çeşitli dinletiler de vermişti. “TRT İstanbul Radyosu Tango Orkestrası”nda piyanistlik de yapan sanatçı elektroniğe olan ilgisi nedeniyle yıllar boyunca devre şemaları toplamış, hatta bunları imal bile etmişti. Kendi yaptığı radyoları, anfileri olan Celal Akatlar ileri yaşlarında dahi hayata sıkı sıkıya bağlı idi, yapacak çok şeyi olan ve yaptığı herşeyi kendisine yakışır bir biçimde yapmaya özen gösteren sanatçı bu anlamda hayata gözlerini erken kapatmıştır. Birçok pop albümünde de çaldığı bilinen Akatlar geniş bir yelpazede stüdyo küğcülüğü de gerçekleştirmişti. Sanatçı 2006 yılında hayata gözlerini yummuştur.

\ Akbulut, Hasan Hüseyin:

1964 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü”nün “Müzik Bölümü”nü bitiren Akbulut, 1965-1969 yılları arasında İsrail’de “Rubin Academy Of Music”te öğrenim gördü. 1969 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü” öğretim üyeliğine atanan Akbulut, 1977 yılında sınavla “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” (CSO) sanatçılığına atandı. Akbulut, 1991 yılında seçimle geldiği “CSO Müdürlüğü”nü 1995 yılına kadar sürdürdü. 1995 yılında “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne atanan Akbulut, 2000 yılında “Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı”na getirildi. Polonya hükümeti tarafından “Kültür Nişanı” ile ödüllendirilen Akbulut’un, “Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”, “Sevda Cenap And Müzik Vakfı Gümüş Madalyası”, “Atatürkçü Düşünce Derneği İletişim Ödülü” ve “S. Fikri Erten Kültür ve Sanat Hizmet Ödülü” bulunuyor. Hasan Hüseyin Akbulut yaptığı her görevde büyük bir sorumluluk hissi ve ülkesi ile halkına yararlı olmak ilkesiyle çalıştı. Bu görevlerinde son derece başarılı oldu. Hiçbir siyasi otoriteye ya da güce boyun eğmedi. Hasan Hüseyin Akbulut, bulunduğu her kademede bizler için son derece iyi örnekler oluşturmuştur.

Akçay-İda Kültür ve Sanat Şenliği:

Edremit Körfezi’nde festival kültürünün ilk başladığı yer olan Akçay’da gerçekleştirilen “Akçay-İda Kültür ve Sanat Şenliği”nde sergiler, söyleşiler, çocuk etkinlikleri ve dinleti geceleri yapılmıştır. Şenlik kültürünün bölgedeki öncüsü olan şirin tatil beldesi Akçay’da gerçekleştirilen şenliklere tüm belde halkı ile tatilciler katılmaktadır. Beşinci şenlik 22-24 Ağustos 2008 tarihleri arasında yer almıştır.

Akçora, Cem:

“Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası” birinci kornocusu olan Cem Akçora küğ eğitimine ünlü korno pedagogu Mahir Çakar ile başladı ve tamamladı. Küğ mesleğine orkestranın yanısıra “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde öğretim görevlisi olarak devam etmektedir.

\ Åkebergveien:

Norveç’in Oslo kentinde bulunan bir caddenin ismidir. Cadde, ismini burada daha eskiden var olan Åkeberg çiftliğinden almıştır. Çiftlik “Ytteborgs Aktiebryggeri” bira fabrikasına aitti. Bina, 1934 yılında Oslo kent yönetimi tarafından satın alındı. Yapılan tadilattan sonra bölge hapishanesine dönüştürüldü. Norveç’in Nazi Almanyası tarafından işgali sırasında bu bina siyasi mahkumlar ve tutukluları hapsetmek üzere kullanıldı. Örneğin, Marguerite Thoresen “İkinci Dünya Savaşı” sırasında direniş çalışmalarına katıldığı için Norveç’in Nazi Almanyası tarafından işgali sırasında 21 Eylül 1944 tarihinde “Akebergveien”de hapis cezası aldı.

\ Akgül, Münire:

1989 yılında "İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü"nde küğ eğitimine ana çalgısı klasik gitar olarak başladı. Burada Kadir Karkın ile küğsel işitme, remileme ve uyum bilgisi, Cemal Yurga ile piyano, Sadık Yöndem ile klasik gitar ve Faik İsrafiloğlu ile bağlama eğitimini tamamladı. 1993 yılında mezun oldu ve aynı yıl "İnönü Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müzik Ana Sanat Dalı"nda yüksek lisansa ve Adana "19 Mayıs Lisesi"nde küğ öğretmenliğine başladı. 1996 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1998–2000 yılları arasında Osmaniye "Atatürk İlköğretim Okulu"nda küğ öğretmenliği yaptı. 3 Temmuz 2000 tarihinde "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı"nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2000-2005 yılları arasında öğrencilerle "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kuruluş Yıldönümü" kutlama dinletileri, yıl sonu dinletileri ve öğretmenler günü dinletileri düzenledi. 2003 yılında "Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali"nde ve aynı yıl "Adana Bilimkent Koleji"nde gitar dinletisi verdi. 2004 yılında Çukurova Üniversitesinde  gitar konseri verdi. 2006 yılında Ç.Ü. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği şiir dinletilerine gitarla eşlik etti. 2004–2007 yılları arasında "Çağdaş Drama Derneği"nin düzenlemiş olduğu "Yaratıcı Drama Liderlik Programı Atelye Çalışmaları"na (1., 2., 3., 4. ve 5. aşama),"XI. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Seminerleri"ne, "Okulöncesi Eğitimde Orff Öğretisi Temelinde Küğ Uygulamaları Atelye Çalışması"na, "Dans ve Hareket Tiyatrosu" konulu atelye çalışmasına ve "Vurmalı Çalgılar Ustalık Kursları"na katıldı. "Yaratıcı Müziksel Düşünme" ile "Müzik ve Yaşam" konulu makaleleri yayınlandı. "Mü ;zik Eğitiminin Önemi" ile "Müzik ve Yaşam" konulu konferanslar verdi. "Çağdaş Drama Derneği" ve "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi" işbirliği ile 20–23 Mayıs 2009 tarihleri arasında yapılan "14. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri"ne katıldı. Halen "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı"nda çalışmaktadır.

Akgün, Mustafa:

4 Eylül 1979 tarihinde Tarsus'ta doğan Mustafa Akgün ilk ve orta öğrenimini Adana'da tamamladı. 1997-2001 arasında "Adana Belediye Konservatuvarı"nda "Türk Sanat Musikisi Bölümü"nde eğitim aldı. Daha sonra Savaş Oytun ile kanun sazı üzerine çalışmalar yapmaya başladı. "Çukurova Öğretmenler Korosu Saz Heyeti"nde kanun icra etti. "Selçuk Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü"ne giren Akgün bu okulu bitirdikten sonra İstanbul'da beş yıl küğ öğretmenliği yaptı. İstanbul'dan sonra Adana'ya tayini çıktı. Halen bu kentte küğ öğretmenliğine devam etmektedir.

\ Akın, Sıla:

1987 yılında Konya’da doğdu.1999 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü”nü kazanarak keman çalışmalarına Evren Özer ile başladı. Lise döneminde keman çalışmalarına Şebnem Edgü ile devam etti. Bu yıllar içinde birçok yalkın dinleti verdi. 2007 yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın lisans bölümünü kazanarak keman çalışmalarına Tuğrul Göğüş ile başladı, ardından Marina Babayeva ile devam etti. 2006 yılı Temmuz ayında Devlet Sanatçısı Tuncay Yılmaz’ın açmış olduğu “Alaçatı Keman Okulu”nu burslu olarak kazanarak burada eğitim gördü ve dinletilerde yer aldı. 2007 yılında “Akademi Datça”ya giderek orada Özcan Ulucan ile keman, Çetin Aydar ile oda küğü çalıştı ve oda küğü ile yalkın dinletilerde yer aldı. 2007 yılında “Türkiye-Almanya Gençlik Orkestrası”nın sınavını kazanarak İzmir, Ankara, Bursa ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilde dinletiler verdi. 2008-2010 yıllarında “Türkiye Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası”nın sınavlarını kazanarak yurtiçi ve yurtdışında dinletiler vererek ülkemizi temsil etti. 2010 yılında “Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası”nı kazanarak Gürer Aykal yönetiminde ve Fazıl Say’ın yalkıcılığında Fazıl Say’ın “İstanbul Senfonisi” isimli yaratısının dünyada ilk çalınışında bulundu. 2005-2007 mevsimlerinde “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda “Keşanlı Ali Destanı” ve “İstanbul Efendisi” isimli küğlü oyunlarda görev aldı. 2010 yılında “Adana Devlet Tiyatrosu”nda Ali Düşenkalkar’ın rejiliğinde “Özel Hayatlar” isimli oyunda görev aldı. 2012-2013 öğretim yılında “Selçuk Üniversitesi”nde pedagojik formasyon eğitimini tamamladı. Mezun olduğu yıl olan 2012 yılından başlayarak konuk sanatçı olarak “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”, “Şişli Belediye Orkestrası”, “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası” ve “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nda yer aldı. Daha sonra “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nda sözleşmeli sanatçı olarak çalışmaya başladı. Çalışmalarına İzmir’de çeşitli orkestralarda devam etmektedir.

\ Akın, Tolga:

1979 Yılında İzmir’de doğdu. 1989 Yılında “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girerek Ishtvan Nemeth ile keman çalışmalarına başladı. 1995 yılında “Akdeniz Gençler Orkestrası” ile Fransa’da düzenlenen büyük dinleti dolaşısına katıldı. 1996’dan itibaren Nazım Rızayev ile keman çalışmalarını sürdürdü. 2001 yılında Ezgi Gönlüm keman sınıfından pekiyi derece ile mezun oldu. “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Bursa Devlet Senfoni Orkestrası” gibi bir çok profesyonel orkestrada görev aldı. 2001 Yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası” sanatçısı olmaya hak kazandı. 2003 Yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi”nin açmış olduğu “Yüksek Lisans Keman Ana Sanat Dalı Programı”na kabul edildi. Yüksek Lisans çalışmalarına Jerold Rubenstein ile devam eden Akın 2007 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Sanatçı halen bu görevinin yanında “Ege Yaylı Çalgılar Beşlisi” ile çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Akınçay, Dilek Dudu:

20 Ekim 1984 tarihinde Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini bu kentte tamamladı. 14 yaşında iken Münire Akgül ile klasik gitar çalışmaya başladı. 2000-2004 yılları arasında Utku Özkanoğlu ile klasik gitar eğitimine devam etti. Hemen sonra Adana’da açılmış olan “Kadans Müzik Merkezi”nde gitar öğretmenliğine başladı. Ayrıca çok sayıda küğ ve sanat kurumunda gitar öğretmenliği yaptı. Akınçay, 2012 yılında alto saksofon çalışmaya başladı ve 2014 yılı Şubat ayında “Adana Büyükşehir Bandosu”nda alto saksafoncu olarak göreve başladı. Halen çeşitli eğitim kurumlarında öğretmen olarak çalışan Dudu Dilek Akınçay belediye bandosundaki görevini de sürdürmektedir.

\ Akkaya, Buket:

"Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Anasanat Dalı Sahne Tasarımı Bölümü"nden 1983 yılında mezun olan Buket Akkaya aynı yıl"İzmir Devlet Tiyatrosu"nda dekoratör olarak çalışmaya başladı. 1997'den günümüze "Süleyman Demirel Üniversitesi Tiyatro Tasarım Bölümü"nde uygulamalı dekor ve maket yapımı dersleri veren sanatçı halen "İzmir Devlet Tiyatrosu"nda dekoratör ve kostüm kreatörü olarak il;alışmalarına devam etmektedir. Okul yıllarında karma dekor ve eskiz maket sergilerine katılan sanatçı 1984 yılında kişisel olarak bir siyah–beyaz fotoğraf sergisi açmış, 1987 yılında yine kişisel olarak vitray, bakır, rölyef sergisi düzenlemiş, 1995 yılında karma bir heykel sergisinin paylaşımcısı olmuş, 2001 yılında bir diğer karma sulu boya, yağlı boya ve kil (rölyef/heykel) sergisine katılmıştır. Buket Akkaya "Ekyaz / Egeli Kadın Yazarlar Platformu"nun üyesi olup, aynı zamanda "KYD / Kadın Yazarlar Derneği"nin de kurucu üyesidir. Sanatçı 2007 yılında yapılan "Eskişehir Sanat Derneği Öykü Yarışması"nda "Karanlıkta" adlı öyküsü ile birinci olmuş, 2007 "Seyrek Belediyesi" tarafından düzenlenen "Kadın" konulu ikinci öykü yarışmasında "Geçmişten Tınılar" adlı öyküsü ile kitaba girmeyi hak kazanmıştır. Halen çeşitli edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlanan sanatçı evli ve Öykü adında bir kız annesidir.

\ Akkılıç, Aliye:

1954 yılında, “TRT Ankara Radyosu”nun açtığı sınavı kazanarak sanat hayatına adım atan Aliye Akkılıç, “Yurttan Sesler Korosu”nun en sevilen yorumcularından biri olarak belleklere kazındı. Sanatçının söylediği uzun havalar ve derlediği türküler büyük beğeni gördü. 1981 yılında “TRT”den emekli olan Aliye Akkılıç, o günden sonra sadece özel yayınlarda dinleyicileriyle buluştu. Aliye Akkılıç’ın en bilinen eseri “Ela Gözlüm Ben Bu Elden Gidersem” adını taşımaktadır.

Akkord:

(Alm.) (Bkz.) Uygu.

\ Akmaz, Hakan:

“Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı”ndan mezun oldu. Onüç yaşında (1985) “TRT Kurumu”nun açtığı “Bağlama Sınavı”nı kazanarak “TRT”de program yapma hakkını elde etti. Yurt içi ve yurt dışı dinleti dolaşılarına öğrencileriyle katıldı. Bu öğrencileriyle “Grup Ada”yı kurdu. “İzmir Ses Kayıt Stüdyosu”nda Ahmet Şenyüz prodüktörlüğünde “Grup Ada” ile “Ve Yarın” adlı albümü hazırladı. Denizli’de “Servet Kasetçilik” ile gayet sade ve otantik türde “Folklorumuz - Zeybeklerimiz” adlı çalgısal yöresel albüm hazırladı. İstanbul’da “Global Müzik Yapım” ile “Türkülerle Ege’den Toros’a” ismiyle albüm çıkardı. 2009 yılında “Ada Müzik Yapım” ile Bülent Forta prodüktörlüğünde “Grup Yelin” ile “Dostlara” başlığında bir albüm tamamladı. Haziran 2014 tarihinde “Anadolu Müzik Yapım” ile Cem Yılmaz prodüktörlüğünde Hakan Akmaz ve “Grup Yelin” birlikte “Yelin Türküleri” isimli albüm oluşturdu. “Milli Eğitim Bakanlığı “ ve “Üniversiteler” bünyesinde bulunan okullarda koro dersleri verdi. Çalışmalar sonucu katıldıkları koro yarışmalarında birçok İl ve Bölge birincilikleri, Türkiye ikincilik ve üçüncülükleri elde etti. Yine değişik tarihlerde “Türkiye Finalleri Yarışmaları”nda öğrencileri “Toplu Saz” ve “Yalkın Bağlama” dallarında Türkiye birincilikleri kazandı. Polonya, İngiltere ve Fransa’da bireysel olarak iki, topluluk olarak üç dünya birinciliği bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa’nın birçok ülkesinde “Festival, Dinleti, Resital ve Halk” gecelerine katıldı. Sanatçı çeşitli derlemeler yaptı. Türkü formunda birçok tek ve çoksesli düzenlemeler, çalgısal ve sözlü bağdalar kaleme aldı. Türkiye ve Avrupa’da çok sayıda küğ okulu ve dersanelerinde, özel kurum ve kuruluşlarında yaygın olarak kullanılan üç ciltlik “Uzun Sağ Bağlama Metodu” ile yine üç ciltlik “Kısa Sap Çöğür Metodu” hazırladı. Yurt içi ve yurt dışında katıldığı sanatsal ve kültürel etkinlikler sonrası çeşitli kurum ve kuruşlar tarafından onursal üyelikler verildi. “Denizli Belediye Konservatuvarı” ve “Buca-Yelin Kültür Sanat Merkezi”nden yetişen yüzlerce öğrencisi “Devlet Konservatuvarları”nda, “Eğitim Fakülteleri Müzik Bölümleri”nde, “Güzel Sanatlar Müzik Bölümleri”nde, “Halk Eğitim Merkezleri”nde, “Halk Evleri”nde, dernek kurum ve kuruluşlarında, özel dershanelerde ve “TRT Kurumu”nda öğretmen, sanatçı ve öğrenci olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Akompanye etmek:

Eşlik yapmak, eşlemek.

Akompanyeman:

Eşlik.

Akor:

Bir arada çalınan kümeli ses. Uygu, düzen. Tınaş. Bkz. Uygu, düzen. (İt.) Accordare, acordo. (Fr.) Accord. (İng.) Chord. (Alm.) Akkord. Bir uyum oluşturacak, bir armoni teşkil edecek şekilde muhtelif seslerin birlikte çıkarılışı. Bkz. Düzen, armoni.

Akord etmek:

Düzemek. Bkz. Akort.

Akordion:

(Alm.) Bkz. Akordiyon, accordeon, accordion.

\ Akordiyon:

Akordion, accordeon, accordion. Körüklü, klavyeli bir çalgı. Körük hareket ettirilirken parmaklar elçin üzerinde gezdirilerek çalınır.

Akort:

Çalgıların perdelerini düzenleme, uyumlu hale getirme. Küğsel çalgıların tellerini gereken gerginliğe ayarlama. Müzik enstrümanlarının ses perdelerini belirli orantılarda düzenleme. Akort etmek.

Aksan:

Vurgu. Vurgulamak. Baskı yapmak. Önemle belirtmek. Notaya vurgulama gerçekleştirmek. Baskı verdikten sonra gür bir sesle çalmak. Sembolü ilgili notanın (yani aksan verilecek notanın) nota başı üzerine konularak gösterilir. İşareti: >

Aksoy, Ahmet:

Türk musikisi bağdarlarından Muallim İsmail Hakkı Bey’in üçüncü oğludur. Ahmet Aksoy 1900 yılında İstanbul’da doğmuştur. Musikiyi babasından öğrenmiştir. Babasının yaşadığı dönemlerde oynanan operetlere katılırdı. “Dar-ül Elhan”ın hazırladığı tüm dinletilerde babasıyla birlikte çalışmıştır. Ancak, babasının ölümünden sonra hayatını memuriyet yaparak geçirmiştir. 1943 yılında İstanbul “Paşabahçe İspirto Fabrikası”ndan İzmir “Halkapınar Tekel Şarap ve İspirto Fabrikası”na tayin edilmiştir. Burada geçirdiği 24 yıl boyunca tekrar küğ ile uğraşmaya başlamış ve “İzmir Musiki Cemiyeti”nde öğrenciler yetiştirmiş, bu cemiyetin dinletilerini yönetmiştir. Ahmet Aksoy’un kendine özgü bir tavır ile ud çaldığı belirtilmektedir. Sanatçı 29 Aralık 1967 tarihinde İzmir’de yaşama gözlerini yummuştur. Verdiği ürünler arasında önemle belirtilmesi gerekenler şunlardır: Nihavend Şarkı Aksak (Gün gördüğümüz bir sıranın yaz gecesiydi), Nihavend Fantezi (Bir damla göz yaşı, küçük bir damla), Nihavend Şarkı (Titrek bir damladır aksi sevincin), Nihavend Fantezi (Fecrin bütün esrarı parıldarken açıkta), Nihavend Fantezi (Öptükçe sular sahili sessiz dalgın uzanır gölgeli yollar), Hüzzam Şarkı Aksak (Bir nur-u ilahi gibi afakı sararsın), Hicaz Şarkı Devrihindi (Bağçeler gördüğüm ki olmuş güzeller sergisi), Ferahfeza Şarkı Devrihindi (Aşkın olmuştur sebep coşkun gönüller ahına), Hüseyni Şarkı Aksak (Ey nazlı nigahı ile gülen cilveli kumru), Karcığar Şarkı Sofyan (Köyümüzün biricik penbe beyaz yanaklı), Fantezi Tango (Plajın üstüne nurlar saçıyorken mehtab), Hicazkar Şarkı Aksak (Her aşık olan ah mı eder bahtı siyah mı), Muhayyerkürdi Şarkı Aksak (Fağfur bir kadehden dökülen mey gibi rakset), Dügah Şarkı Müsemmen (Derd-i aşka mübtela bir nay, bir ben, bir gönül).

\ Aksoy, Behiye:

19 Eylül 1933 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Küğle dolu bir evde büyüdü. Annesi ve halasının hazırladığı alt yapı ile içine küğ sevdası düştü. 1947 yılında ortaokulu bitirmesinin hemen ardından “Ankara Radyosu”nun sınavlarına girdi ve kazandı. 1948 yılında stajyer olarak çalışmaya başladığı radyoda Muzaffer Sarısözen, Aksoy’u “Türk Sanat Musikisi” yerine “Türk Halk Musikisi” korosuna aldı. Ancak Behiye Aksoy “Türk Sanat Musikisi”ni hedeflemekteydi. Bunun üzerine Sarısözen “Türk Sanat Musikisi” bölümüne geçmesine izin verdi. 1951 yılında küğcü Halil Aksoy ile evlendi ve O’nun soyadını aldı. Böylece kızlık soyadı olan Tetiker unutuldu ve artık sanat hayatında Aksoy olarak anılmaya başlandı. Sesinin farklılığı ve güzelliği ile herkesin dikkatini çekmeye başlayan sanatçı pek çok gazino sahnesinden teklif almaya başladı. Ancak bu arada anne olması nedeniyle 1958 yılına kadar tüm israrlara karşın gazinoya çıkmadı. Ancak artık göz ardı edilemez bir şöhret yakalayan sanatçı sonunda tekliflere daha fazla dayanamadı ve 1958 yılında Ankara “Göl Gazinosu”nda çalışmaya başladı. Parlak ve başarılı bir gelecek yakalayan Aksoy “Maksim Sahneleri”nin ilk kadın assolisti olarak Zeki Müren ve Orhan Boran’la birlikte unutulmaz gecelere damgasını vurdu. Gazino kültürünün yerleşip, takdir görmesinde dekorları, mutfağı, servisi, naifliği ile “Maksim Gazinosu”nun önemi kadar Behiye Aksoy ismi de çok etkili olmuştur. Bu büyük başarı gazeteler ve dergiler aracılığı ile tüm Türkiye’ye ulaştıkça, sanatçı radyodan dinlenen ve takdir edilen ses sanatçısı ünvanının yanına yine takdir edilen popüler bir gazino sanatçısı ünvanını da eklemiş, şöhretini arttırmış oldu. “Maksim Gazinosu” tarihinde, Zeki Müren’le yarışan tek bayan rakiptir. Bu arada “Maksim”in ardından yine çok popüler olan “Tepebaşı Gazinosu”na geçti ve iki yıl boyunca orada program yaptı. Bu arada taş plakları da satış rekorları kırıyordu. Şimdilerde nostaljik olarak adlandırılan ve günümüz sanatçılarına belli bir satış ve popülerlik başarısını garanti eden pek çok şarkıyı bu taş plaklarda okuyan Behiye Aksoy sanatsal yaşamındaki bu parlak dönemde özel yaşamında talihsizlikler yaşadı. 1963 yılında eşi Halil Aksoy’dan ayrılan sanatçı ikinci evliliğini “Gazinocular Kralı” Fahrettin Aslan ile yaptı, ancak bu evlilik de iki yıllık bir sürenin ardından ayrılıkla sonuçlandı. O dönem “Yeşilçam”da dillere düşmüş şarkılardan yola çıkılarak filmler çevrilmesi çok popülerdi. Behiye Aksoy da sayısız şarkıyı popüler yapmış, ilk O’nun sesinden dinlenen onlarca şarkı filme çekilmişti. Ama sinemacılar Aksoy’u da perdede görmek istiyordu. Teklif üstüne teklif geliyordu. Sesi ve ismi çok popülerdi, ama henüz yüzünü bir kere bile görmemiş çok hayranı vardı. Bu durumu dikkate alan sanatçı “Erman Film”in teklifini kabul etti ve 1967 yılında İzzet Günay ile “Kederli Günlerim” isimli filmde rol aldı. Film çok beğenildi. Ancak sanatçı yoğun sahne çalışmalarından ve sinemayı profesyonel olarak düşünmediğinden dolayı ikinci filmini çekmede acele etmedi. 1973 yılında Murat Soydan ve Metin Serezli ile birlikte unutulmaz “Falcı” filminde oynadı. Filmin prodüktörü Berker İnanoğlu idi ve sanatçı filmin çekim çalışmaları bittikten sonra İnanoğlu ile evlendi. Ancak aldığı kararın acele ile alınmış bir karar olduğunu görüp onbir günlük bir evliliğin ardından eşinden ayrıldı. Özel yaşamında istediği mutluluğu bir türlü yakalayamayan sanatçının mesleki açıdan hiçbir sorunu yoktu. Gazinolar, dinletiler dolup dolup taşıyor, plakları gerçek anlamda yok satıyordu. Ödüller birbirini ardına geliyor, dergilerde ardı ardına en iyi sanatçı seçiliyordu. Televizyon artık iyice yaşamın içine girmeye başlamıştı. Ancak popülerliği ve halkın gözündeki saygınlık ve sevgisi aynen devam ettiği halde, ekranlarda çok sık görülmüyordu. Televizyon gazino sahnelerini olumsuz etkilemeye başlamıştı, aynı zamanda da arabesk küğ popülerliğini artırarak “Türk Sanat Musikisi”ni ikinci plana itmişti. Sanatçı uzun yıllardır devam eden başarılı sanat yaşamını artık yavaş yavaş noktalama kararını aldı. Sonraları çeşitli firmalardan çıkarılan gerek yalkın, gerekse koleksiyon anlamındaki kaset ve CD’lerde şarkıları yer aldı. Ancak milyonlarca adet satan plaklarının sonuncusunu 1982 yılında “Çağrı” ismi ile çıkardı. Aksoy ertiksel yaşamını en üst noktada iken zedelenmeden ve yıpranmadan bıraktı. Sessiz sedasız Side’ye çekildi. Orada toplumsal etkinliklerine devam etti ve hatta 2000’li yılların başında Side’nin tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı bir ödüle layık görüldü. Platin rengi saçları, şık kostümleriyle kendisinden sonra yetişen şarkıcılara öncülük etti. Karakteristik hareketleri, sahnedeki büyük dehası daima ayakta alkışlandı. Plakları öyle çok ilgi gördü ki sanatçıya başarılarından ötürü altın plak değil platin taç armağan edildi. Küğü bıraktığı 80’li yıllara kadar daima sevilen ve gözde sanatçılardan olmayı başardı. Türk sanat küğü’nün en özel isimlerinden biri olan Behiye Aksoy güzelliği, duruşu, başarıları, benzersiz sesi, su gibi akan yorumu ile küğü bırakmasının üstünden seneler geçmesine rağmen, hala kendi özel yerini ve ismini korumaktadır.

\ Aksu, İsmail Hakkı:

01.01.1950 tarihinde Ordu Perşembe’de doğdu. Perşembe’de başladığı ilköğretimini “Eyüp İslambey”, ortaöğretimini “Eyüp Lisesi Orta Bölümü”, liseyi de “Pertevniyal Lisesi”nde tamamladı. 1975 yılında “İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu” (bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) “Dekoratif Resim Bölümü”nden başarı ile mezun oldu. 1.5 yıl askerlik hizmetinden sonra, 1978 yılında sınavla “Dekoratör, Ressam” olarak girdiği “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde, basın-halkla ilişkiler, araştırmacı ve oyun yazarı olarak çalışmalar yaptı. Birçok yerde yağlı boya, sulu boya ve fotoğraf sergileri açtı, yarışmalara katıldı ve ödüller aldı. İlk ödülü, öğrenci iken, “Türkiye İş Bankası”nın Ankara’daki “Genel Müdürlük Binası” için yaptığı vitray çalışmasıdır. Bu ödül, sanatçı için diğer hepsinden daha önemlidir. “Devlet Operası”nda ve birçok özel tiyatrolarda dekor kostüm çalışmaları gerçekleştirdi. Doğum yeri olan Ordu Perşembe’de (eski adı Vona) Ermeni ustaların yaptığı ve yıkılmaya yüz tutmuş olan “Eski Vona Evleri”nin fotoğraflarını çekti, yağlı ve suluboya resimlerini yaptı ve birçok şehirde sergiledi. Bu çalışmalarından haberdar olan “Kültür ve Turizm Bakanlığı” bu evlerle ilgilendi, koruma altına almaya karar verdi ve İsmail Hakkı Aksu’yu da bilirkişi olarak görevlendirdi. Halen çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca yine Ordu Perşembe “Yason Burnu”nda bulunan eski kilisenin de fotoğraf ve resimlerini yapıp sergiledi. Bu kilise de restore edilip, müze ve dinleti salonu olarak hizmete açılmıştır. 2010 yılında “İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin 50. Yılı” kitabını yazarak, 1960 yılından günümüze “İstanbul Operası”nın 50 yıllık gelişimini belgelerle kitap haline getirdi. Bu kitap bir belgesel başvuru kaynağı olarak çok önemlidir. Bunun yanında tüm opera sanatçılarının katılımıyla gerçekleşen “Opera Ressamları Sergisi” düzenledi. Opera ve klasıl küğ konularında kendisini geliştirmek için, kendi olanaklarıyla Londra, Paris, Münih vs. gibi kentlerde opera ve dinletiler izledi, sahnelerinde incelemeler yaptı. “İstanbul Opera Festivali” projesini sanatçı ilk olarak kendisi sunum olarak “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne sundu ve proje hemen beğenilerek uygulanmaya başlandı. “İstanbul Operası”nın kuruluşunun 50. yılı için hazırladığı “İstanbul Operası 50. Yılı” kitabı “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü” tarafından bastırıldı. Bu kitapta, Osmanlı’dan günümüze İstanbul’da opera etkinliklerine kısa bir bakışla, “İstanbul Operası” sanatsal ve yapısal olarak incelenmiştir. Sanatçının “Mutfakta Opera ve Bale” adlı bir küğlü oyunu bulunmaktadır ve yakında sahnelenmesi beklenmektedir. Sanatçı, “Türk Operası”nın kuruluşundan bu yana kaybolmaya yüz tutmuş tüm belgelerini toparlayıp dev bir arşiv haline getirmeye çalışmaktadır.

\ Aksu, Sezen:

Takma ismi “Minik Serçe.” Popüler kültür şarkıcısı, söz yazarı, bağdar ve yapımcı. 13 Temmuz 1954 tarihinde Denizli Sarayköy’de dünyaya geldi. Selanik’ten mübadele ile Türkiye’ye gelmiş bir ailenin kızı olan annesi Şehriban Hanım ile Rizeli Sami Yıldırım isimli bir babanın çocuğudur. Nihat isminde bir erkek kardeşi vardır. Ailenin Sezen Aksu 3 yaşındayken İzmir’e taşınması sonucu üniversite eğitimi de dahil olmak üzere tüm eğitim sürecini İzmir’de gerçekleştirdi. “İzmir Kız Lisesi”nin ardından “Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi”ne girdiyse de ikinci sınıfın ortalarında bu okuldan ayrıldı. Gençliğinde asi kişiliği ile tanınan Aksu birçok sanat dalına merak saldı. Resim dersleri aldı, ayrıca tiyatro ve kırın öğrenmeye gayret etti. Bu dönemde dansöz olmak arzusundaydı. Bu dönemin sonlarına doğru şu cümleyi kurdu: “Allah babama acıdı da şarkıcı oldum.” Küğ yaşamına ertiksel anlamda 1970’li yılların ortalarında başlangıç yaptı. Aynı yıl, “Hafta Sonu” dergisinin gerçekleştirdiği ve jüri başkanlığını Ajda Pekkan’ın yaptığı, Nilüfer’in birinci geldiği “Altın Ses” yarışmasında altıncı oldu. 1973 yılında Ali Engin Aksu ile evlendi. Ancak bu evlilik pek uzun sürmedi. 1974 yılında plak yapma amacıyla İstanbul’a taşındı. İlk 45’liği olan “Haydi Şansım”ı “Sezen Seley” takma ismini kullanarak çıkardı. 1975 yılından bu yana yorumladığı parçaların hemen hemen tamamı kendisine aittir. Bu anlamda Türk popüler küğünde etkili bir unsur olarak bir dönem liderlik yapabilmiştir. Sözlerini yazarak bağdadığı parçaları başka şarkıcılara da verdiği için bağdar kimliği de ön plana çıkmıştır. Aksu, kendisine dinletilerinde ya da çizitlerinde arka planda vokal destek verenlerden bazılarını da destekleyerek tanınmalarını sağladı, ayrıca bunlardan birçoğunun albüm yapmalarına da öncü oldu. Sanatçı, 1977 yılında ilk stüdyo albümü “Allahaısmarladık”ı piyasaya verdi. Sonra sırasıyla 1978’de “Serçe”, 1982’de “Firuze”, 1984’te “Sen Ağlama”, 1986’da “Git”, 1989’da “Sezen Aksu Söylüyor”, 1991’de “Gülümse”, 1993’te “Deli Kızın Türküsü”, 1996’da “Düş Bahçeleri” arka arkaya popüler küğseverlere sunuldu. Sanatçı, ilk günden bu yana tahminen 40 milyondan fazla albüm satışı rakamı elde etmiştir. Sezen Aksu, sinema sanatına da giriş yaptı. İlk filmi Atıf Yılmaz’ın “Minik Serçe”si oldu ve takma ismi buradan kendisine yakıştırıldı. İkinci evliliğini 4.5 aylık hamile iken 10 Temmuz 1981 tarihinde Sinan Özer ile yaptı ve bu evlilikten oğlu Mithat Can Özer dünyaya geldi. 1983 yılında söz ve küğü Ali Kocatepe’ye ait olan “Heyamola” ile “Eurovision” yarışmasına katıldı. Parça Türkiye finaline kaldıysa da “Eurovision” finallerinde Türkiye’yi temsil edemedi. Ancak 1983 yılında bu parçanın teklisi “Hey Dergisi” tarafından yılın plağı seçildi. Aksu, aynı yıl Sinan Özer’den boşandı. Sanatçı 1984 yılında tekrar “Eurovision” yarışmasına aday oldu. “Halay”, “1945” ve “Merhaba Ümit” isimli parçalarla Türkiye finaline katıldı. “1945” parçasının sözlerinin dünyayı ilgilendirdiğini düşünerek bu parçayı seçti. Türkiye finalinde bu şarkıyı seslendirdiyse de yine seçilemedi. 1985 yılında Aksu, “Eurovision Türkiye Finali”ne bir kez daha katıldı. Bu seferki şarkının adı “Küçük Bir Aşk Masalı”ydı. Sözleri Aksu’ya ait olan bu şarkıyı Sezen Aksu ve Özdemir Erdoğan birlikte seslendirdi ama sonuç değişmedi. “Eurovision”da Türkiye’yi temsil etme hakkını bir türlü kazanamayan Aksu, 1985 yılından sonra bir daha bu yarışmaya katılmadı. 90’lı yıllarda sanatçı bu kez yapımcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aralarında Sertab Erener, Harun Kolçak, Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel, Işın Karaca, Hande Yener, Yıldız Tilbe gibi çok sayıda ismi destekleyerek piyasaya çıkardı. Aksu, “Deli Kızın Türküsü” albümünü Uzay Heparı ile çalıştı ve küğüne farklılıklar getirmeyi denedi. Ancak, Heparı 20 Mayıs 1994 tarihinde geçirdiği bir motorsiklet kazasından sonra 31 Mayıs günü yaşamını yitirdi. Bu olay Aksu’yu çok etkiledi ve Uzay Heparı’yı anmak üzere “Yas” isimli bir şarkı bağdadı. 2000’li yıllarda Sezen Aksu’nun bazı sağlık sorunları ortaya çıkmaya başladı. Buna rağmen 20 Mayıs 2002’de “Şarkı Söylemek Lazım” isimli albümünü piyasaya verdi. 12 Haziran 2002 tarihinde ise “Türkiye Şarkıları” isimli bir dinleti turuna çıkarak Rum, Ortodoks, Ermeni ve Musevi koroları ile “Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu”nun eşliğinde Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar söyledi. 2005 yılında ertiksel yaşamının 30. yılında “Bahane” isimli albümünü yayınladı. Amerikan “NPR Radyosu” 2010 yılında Sezen Aksu’yu “Yaşayan Elli Büyük Ses” arasında gösterdi. Nisan 2010’da İsveç’te bir dinleti verdi. Bu dinletiye Fahir Atakoğlu eşlik etti. Ayrıca ABD’de “Türk Kültür Vakfı” organizasyonuyla çeşitli kentlerde üç dinleti verdi. 2016 yılının Ocak ayında İstanbul’da “Volkswagen Arena”da verdiği dinletide sahnelere şu sözlerle veda ettiğini açıkladı: “Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Üretmeye devam edeceğim fakat daha önceden söz verdiğim birkaç konseri de yaptıktan sonra sahneye veda ediyorum. İstanbul’da son konserim. Bugün 40 yılın anısına burada benimle olduğunuz için şükranla doluyum.” Sezen Aksu, bu sözlerini aynı yılın Eylül ayında geri alarak küğ seslendirmeye devam edeceğini açıkladı. Babasının “Fethullah Terör Örgütü”ne mensup olduğu açıklandığında bunu küğ ile yanıtlamak gereksinimi duyarak ölen Türk askerleri için 2012 yılında “Tanrı’nın Gözyaşları” isimli parçayı seslendirdi. “Gezi Olayları” sırasında göstericilere açık destek vererek ölen Berkin Elvan için “Berkin’e” isimli bir yazı kaleme aldı. Ayrıca 2014 yılında yayınlanan “Yeni ve Yeni Kalanlar” isimli tekli çalışmasını “Gezi Parkı” protestolarında öldürülen gençlere ithaf etti. LGBT’lere çok açık destek verdi. Sanatçının 400’den fazla sayıda bağdası ve şiiri bulunmaktadır.

Aktarım:

Aktarmak, başka bir ses düzlemine taşımak. Parçanın ya da kesitin bir diğer tondan aynısı ile tekrarlanması. Sesler arasındaki aralıkları bozmadan ve kesinlikle aynı tutarak bir diğer eksenden okumak ya da çalmak. Farklı bir tondan seslendirmek. Şedd. Transpozisyon. Transpoze etmek.

Akustik:

Ses bilimi. Ses bilimine ait. Ses Fiziği. Bkz. Acoustic, acoustique, acustica.

\ Akyatan, Ozan:

1987 yılında "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Klasik Gitar Bölümü"ne kabul edilerek Erdem Sökmen ile çalışmalarını sürdüren Ozan Akyatan 1997 yılında mezun oldu. "İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi"nde yüksek lisans programını tamamladı. Wolfgang Landle, Alan Thomas ve Carlo Domeniconi'nin ustalık kurslarına katıldı. "Boğaziçi Üniversitesi", "İstanbul Teknik Üniversitesi", "Yıldız Teknik Üniversitesi", "Dokuz Eylül Üniversitesi" ve "Kocaeli Üniversitesi"nde  resitaller verdi. 2005 yılında "Ordu" ve 2007 yılında "Malatya  Klasik Gitar Buluşmaları"nda sahne aldı.Tanju Yıldırım ile tango küğü ve kırını üzerine çalışmalar yaptı, birçok tango dinletisinde çaldı. 1991 yılından bu yana özel kuruluşlarda gitar eğitmeni olarak görev aldı. 2004 yılında "Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda öğretim görevlisi oldu. Sanatçı halen bu okulun "Klasik Gitar Bölüm Başkanı" olarak görevini sürdürmektedir.

\ Akyunak, Ali İlhan:

1964 yılında Tokat / Zile’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. Lise yıllarında Taner Solukçu ve Fatma Bildiren’le çalıştı.1987 yılında “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nü bitirdi. 1984-1987 yıllarında “Ankara Radyosu Gençlik Korosu”nda koro üyesi olarak çalıştı. 1983-1987 yıllarında Suna Çevik, Gülşen Şimşek, Feruzan Esmergül ve Mustafa Apaydın’ın korolarında görev yaptı. 1991 yılında “Ankara Arı Koleji”nde küğ öğretmeni olarak göreve başladı. 1996-2001 yıllarında “Manisa Akhisar Koleji”nde öğretmenlik yaptı. Burada “Akhisar Eğitim Vakfı Korosu” ve “Akhisar Belediyesi Çocuk Korosu”nu kurarak değişik etkinliklerde dinletiler verdi. 2001 yılında devlete geçerek Akhisar, Salihli, Bergama ve İzmir’de küğ öğretmenliği yaptı. 2003-2004 yıllarında “İzmir Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Çocuk Korosu” kurarak birçok dinleti verdi. 2005 yılında “İzmir Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nde koro öğretmeni olarak göreve başladı. 2007-2008 yılında “Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Korosu”nu kurdu ve bu koro ile birçok dinleti verdi. Okul korosu ile yurt içi ve yurt dışında festivallere katıldı. 2010 yılında Wim van Herk’in “Koro Çalıştayı”na, 2012 yılında Volker Hempfling / Sabine Horstmann’ın “Koro Şefliği Çalıştayı”na katıldı. 2014 yılında İtalya’da yapılan “Uluslararası Koro Yarışması”nda “Gümüş Diploma” aldı. 2009-2014 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nde koro derslerine girdi. 2014-2015 öğretim yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda birinci dönem koro derslerine girdi. Halen “Yaşar Üniversitesi Sanat Ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü”nde ve “Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nde koro öğretmeni olarak çalışmalarına devam etmektedir.

\ Akyürek, Sibel:

İzmir’de doğdu. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola Bölümü”ne girdi. Tüner Galip, Çetin Aydar ve Zeliha Özel ile eğitimini tamamlayarak 1997 yılında mezun oldu. 1997–1998 dinleti mevsiminde “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde ücretli olarak çalıştı. 1998 yılı Ekim ayında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda ücretli olarak çalışmaya başladı. 1999 yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın açtığı sınavı kazanarak viyola öğretim görevlisi olarak atandı. 2002 yılında bu kurumda Prof. Farhang Hüseyinov ile başladığı yüksek lisans çalışmalarını 2004 yılında tamamladı. Eğitimi süresince ve sonrasında birçok oda küğü ve orkestra dinletilerine katıldı ve resitaller verdi. Halen “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyola, oda küğü, küğ tarihi, çalgı bilgisi ve yaylı çalgılar edebiyatı derslerini vermektedir. Sanatçı 2004 Şubat ayından beri “Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı Başkanlığı” görevini yürütmekte, bunun yanısıra 2007 Eylül ayından bu yana “Konservatuvar Müdür Yardımcılığı”nı üstlenmiş bulunmaktadır. 2007–2008 eğitim–öğretim yılında “Erasmus Öğretim Elemanı Değişim Programı” çerçevesinde 30 Mart–6 Nisan 2008 tarihleri arasında İspanya’nın Granada kentindeki “Real Conservatorio Superior de Musica Victoria Eugenia”da (Kraliyet Konservatuvarı) sekiz saat viyola dersi vermiş ve bağdar Ahmed Adnan Saygun’un yaşamı, yaratıları ve viyola konçertosu ile ilgili İngilizce bir sunum yapmıştır.

\ Akyüz, Didem:

13 Temmuz 1983 tarihinde doğmuş olan Didem Akyüz ilk olarak “Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü”nü bitirmiş (01.09.1999-25.06.2004), daha sonra “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Opera-Şan Bölümü”nde (01.09.2004-25.06.2008) eğitim görmüştür. Bu eğitiminin ardından gittiği İspanya’da 2008 yılının Eylül ayında girdiği “Real Conservatorio Superior de Musica Victoria Eugenia”da başladığı eğitimine devam etmekte, aynı zamanda çeşitli topluluklarda ve operalarda görev almaktadır. Bunlar arasında “Granada Kent Orkestrası Korosu” ve “Maestranza Tiyatrosu Opera Korosu” bulunmaktadır. Alto olan sanatçı İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Almanca bilmektedir.

Al Fine ya da (A Fine):

Sona kadar.

Al-All-Alla:

Ölçü ve sıfat takıları (prefix).

Al-All-Alla:

(İt.) Ölçü ve sıfat takıları. Sıfatlardan önce yapılan ek. Başına eklemek. Öne yapılan ilave. Prefix.

Alaca:

Kromatik.

Alacasarlık:

Kromatizma, kromatisizm.

\ Alain, Jehan Ariste (1911-1940):

Jehan Ariste Alain Paris'in batısında bir banliyö yerleşimi olan St-Germain-en-Laye'de 3 Şubat 1911 tarihinde orgçalar bir ailenin çocuğu olarak doğdu. Babası Albert bağdar, orgçalar ve hatta org yapımcısı idi; Jehan'ın sonraları birçok eserini yazacağı evlerinin orgunu yapmıştı. Jehan'ın küçük erkek kardeşi Olivier de bir orgçalar ve bağdar oldu; şüphesiz kızkardeşi Marie-Clair Alain halen günümüzde yaşamakta olan en ünlü dinleti organistlerinden birisidir. Onbir yaşında iken Jehan bağdama yapmaya ve St-Germain-en-Laye bölgesinde org çalmaya başlamıştı. Bu dönemden kalan bilinen ilk yaratısı doriyen modunda kısa bir kanon olan piyano ve armonyum için bir ikildi. Daha ileri çalışmalar yapmak ve eğitim almak üzere Jehan “Paris Conservatoire Nationale de Superior”a gitti. Paul Dukas ve Jean Roger-Ducasse ile bağdama ve Marcel Dupre ile org yorumculuğu ve doğaçlama çalıştı. Bu olağanüstü yetenekli öğretmenlerin etkilerine ek olarak Alain bazan “Paris Konservatuvarı”nın köhne düşünsel sınırları dışındaki olaylar tarafından da etki altında kaldı. Alain ailesi sıklıkla “Somme Bölgesi”ndeki “Valloires Manastırı”nı dinlenmek amacıyla birkaç günlüğüne ziyaret etmekten hoşlanırlardı. 1930 yılında yaptıkları böyle bir tatilde Jehan org için yazdığı çok sayıdaki romantik ve büyüleyici eserlerden birisi için ilham aldı: “Gregoryen Şarkılar...” Yaratılarında tonaliteleri için bir temel olarak Gregoryen modları sıklıkla kullandıkça Gregoryen etkisi altında kalmaya devam ediyordu. Bazan da düz şanı hatırlatıcı bir stil içinde yazıyordu: “İki Koral” (Doriyen ve Frijyen), “Ballade” (Frijyen modu içinde), “Monodi”, “Litanies”... 1931 yılında “Paris Kolonyal Sergisi”ne katıldı ve orada Uzakdoğu'nun müziği, dansı ve felsefeleri ile tanıştı. İşte bu etkilerle “Agni Yavishta için İki Dans” (iki tuhaf “ateş dansı”, Agni Yavishta Hindu ateş tanrısıdır) ve “Le Jardin Suspendu” (bir “chaconne” üzerine modellenmiş çekici, rüyasal bir eser) yazıldı. Jehan üzerindeki bir başka etki de caz müziği olmuştur, örneğin “Üç Dans” isimli bağdasının birinci ve üçüncü bölümleri caz benzeri düzümler içerir. Açılımın diğer ucunda ise barok ve diğer erken çağ küğlerine duyulan ilginin bir canlanışı yer almaktadır. Oldukça kısa süren yaşamının büyük bölümünde Jehan'ın sanatı için “salt mutluluğun biçimi” tanımlamasını yapabiliriz; ayrıca küğde olduğu kadar resim ve şiir alanlarında da ifade aramıştır. Yanında daima çizim yapabileceği, yazabileceği ya da bağdayabileceği boş sayfaları olan ufak bir defter taşımıştır. Sonraları boş sayfalar üzerine hızlı bir şekilde çiziktirebileceği veya küğsel fikirlerini aktarabileceği ya da resimlerini karalayabileceği özel bir beş uçlu mürekkepli kalem edinmiştir. El yazısı partiturları sıklıkla bir çizim veya bir alıntı ile ya da ikisi ile bir arada bulunurdu. 1935 yılında Alain çocukluk aşkı Madeline Payan ile evlendi, ancak bu evlilik mutsuzluk getirdi ve ailesinde derin çatlaklara yol açtı; sağaltılması uzun zaman gerektirdi. Jehan ve Madeline zorluklarının arttığı zaman sürecinde üç çocuk sahibi oldular. Jehan yaşamı süresince ertikten bir küğcü olarak yapabildiği kadarıyla ailesine destek olmaya çalıştı. Küğlerinin birçoğunu boşluk bulabildiği anlarda, örneğin tren yolculuklarında veya hatta konservatuvardaki dersleri esnasında el altından yazmıştır. Kalan birkaç yıllık ömründe yaşamının gerginlik dolu koşulları giderek kötüleşti. 1937 yılında Fransız Alpleri'nde tatil yaparlarken yaşı henüz yirmiüç olan kızkardeşi Odile dağ sporları yaptıkları bir sırada küçük kardeşi Olivier'in düşmesini engellemeye çalışırken bir kaza sonucu öldü. Jehan'ın büyük acısı ve kardeşinin ölümünden duyduğu keder birdenbire dağardaki en olağanüstü ve eşsiz küğ eserlerinden birisine dönüştü: “Litanies”. Bu yaratıyı Odile'in ölümünden yalnızca birkaç gün önce bitirebilmişti. Ayrıca daha olağanüstü olan “Litanies”i bitirdiği hafta içerisinde bir diğer önemli yaratısını “Deuils”i de tamamlamıştı. Odile'in ölümü kendi içsel korkularının artmasına da yol açtı; erken ve trajik bir ölümle karşılaştı. Sanatçının son yaratısı anıtsal trilojisi “Üç Dans”ın bitirilememiş orkestrasyonu oldu. Alain'in öğrencileri ve çalışma arkadaşları O'nu Paris ve St-Germain-en-Laye caddelerinde vahşi motor yarışlarına katılmasıyla ve motorsiklet üzerinde gözüpek biri olarak hatırlayacaklardır. Jehan İkinci Dünya Savaşı'nda 8. Fransız Tank Tümeni'nde görevlendirildi, Belçika mücadelesi sırasında tehlikeli görevler için sıklıkla gönüllü oluyordu. 20 Haziran 1940 tarihinde “Saumur”un doğu tarafında düşman ilerlemesini kontrol için verilen bir görevi kabul etti; yaratıcılığının doruğundaki orgçalar, bağdar ve süvari Jehan Ariste Alain, ülkesini savunurken kalbinden aldığı bir kurşunla yere düştü.

\ Alamire, Petrus (XVI. Yüzyıl):

Renkli bir yaşamı olan ve hatta İngiltere adına casusluk dahi yapan ve takma bir isim kullanarak şu anda Belçika topraklarında kalan bölgeye kapağı atarak yaşamını sürdüren Petrus Alamire’yi bir bağdar olarak tanımlamak yanıltıcı olacaktır. Alman ve muhtemelen ismi Petrus Imhoff olan bu kişinin küğe yeteneği bulunmaktaydı. Özellikle kopist olarak çalışan Petrus Imhoff çok güzel kitaplar üretti. Özenle hazırlanmış bu kitaplar Kraliyet tarafından önemli hediyeler olarak kullanılmaya başlanınca olağanüstü talep gördü; bu nedenle iyi koşullarda saklandılar. Alamire zamanının küğünü (ki kökeni tam olarak bilinemiyordu) büyük bir olasılıkla diğer ülkelere yaptığı yolculuklarda topladı. Nesilden nesile devredilen yaklaşık sekizyüzelli eser kırksekiz koro kitabında yer almaktadır. Hatta kitap ciltleri içinde keşfedilen küğ, açıkçası yanlış bir şekilde kopyalanmış ve bu amaç için kullanılmıştır. Petrus Alamire’nin ününün bütün Avrupa’ya yayıldığını ve O’nun zengin evlerine bu enfes dokümanları temin ettiğini biliyoruz.

\ Alapınar, Hazar:

Prof. Hazar Alapınar 1942 İstanbul doğumludur. “Alman Lisesi”nde, “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda (Ekrem Zeki Ün ile), “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda (Necdet Remzi Atak ile), “Köln Küğ Yüksek Okulu”nda “Berta Volmer ve Max Rostal ile) öğrenim görmüştür. “İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Dalı” öğretim üyeliğinden 2003 yılında emekli olan sanatçı, aynı kurumda anasanat dalı başkanlığı, yönetim kurulu üyeliği ve müdürlük gibi görevlerde bulunmuştur. Yorumcu olarak, orkestra eşliğinde dinletiler, resitaller ve oda küğü etkinliklerinin yanı sıra “Ulusal Keman Yarışmaları”nda jüri üyelikleri vardır. Öğrencileri, Türkiye’de ve yurt dışında çeşitli orkestralarda görev yapmaktadır. Bunların arasında yarışmalarda ödül alanlar, oda küğü alanında çalışanlar ve yalkıcı olarak dinleti verenler yer almaktadır. Ödül ve Yaratıları: Ankara Opus Dergisi Mozart Sonat Yarışması 2. Ödül (1966), TRT Çağdaş Türk Eğitim Müziği Dalında Ödül (1971), “Cura” adlı okul şarkıları kitabı (1971), Akbank Çocuk Şarkıları Yarışması’nda Ödül (1976 ve 1977), Keman ve Piyano İçin Üç Parça (1977, 2015, 2017), Mini Diyaloglar Keman-Piyano İçin Albüm (1998), değişik tarihlerde yayınlanmış keman tarihi ve küğle ilgili makaleler, Piyano İçin On Küçük Parça (2002), Keman Yapım Tarihi (2003), Cura’nın genişletilmiş ikinci baskısı (2003), Solo Keman İçin Beş Parça (2005), Solo Keman İçin Beş Parça (2006), Keman İçin Pozisyon Çalışmaları ve Etütler (2005) Ivan Galamian -Keman Çalmanın Temel İlkeleri ve Yöntemleri- (Çeviri-2006), Andante Müzik Dergisi Donizetti Klasik Müzik Ödülleri "Yılın Müzik Eğitimcisi Onur Ödülü - 2011), Keman İçin Teknik Çalışmalar (2013). Öğrencileri için düzenlediği dinletilerin (İzmir, İstanbul, Eskişehir, Ankara, Bursa) yanı sıra Alapınar’ın etkinliklerinden birkaç örnek: İzmir Devlet Senfoni Orkestrası dinletilerine kuruluş aşamasında konuk sanatçı olarak katılım, İzmir Devlet Senfoni Orkestrası ile yalkıcı olarak dinleti (1978), İzmir Devlet Opera ve Balesi Salonu’nda oda küğü dinletisi (1983), aynı dinletinin TRT televizyon kaydı, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti M.E.B. Devlet Senfoni Orkestrası’na yalkıcı olarak katılım (1989), aynı orkestrada başkemancı olarak dinleti (1990), İzmir I. Müzik Şenliği’nde Çağdaş Alapınar ile resital (1990), ressam Fahir Aksoy grubu ile dolaşı, açıklamalı dinletiler: Aydın, Denizli, Muğla, Çanakkale, Balıkesir, Manisa (1982-83), Barok Akşamı, Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Salonu (Çağdaş Alapınar Gençay ve Yusuf Gençay ile - 1999), küğ, eğitim, sanat konularını içeren konferans, söyleşi, panel ve sempozyumlar. Anadolu Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi Salonu, Çağdaş Alapınar Gençay ile açıklamalı dinleti, konuşmacı olarak Prof. Önder Kütahyalı (2006), Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası’na yalkıcı olarak katılım (2008). Hazar Alapınar 01.10.1987 tarihinde doçent, 15.11.1996 tarihinde profesör olmuş, 07.05.1985 tarihinde İzmir Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Başkanlığı’nı üstlenmiş, 14.05.1985, 13.02.1987, 10.01.1989-1991 tarihlerinde aynı okulun Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı Başkanlığını yürütmüştür. Sanatçı 01.03.1993-09.01.1996 tarihleri arasında Müzik Bölümü Başkanı olmuş, 22.12.1995-07.02.1997 tarihleri arasında Müdürlük yapmış ve bu görevinden kendi isteği ile ayrılmıştır. Hazar Alapınar 18.08.2003 tarihinde emekli olmuştur.

Alba:

(İsp.) Bkz. Albado.

Albado:

(İsp.) Sabah küğü. (Bkz.) Alba.

\ Albert, Eugene (1864-1932):

Fransız kökenli Alman piyanisti ve bağdarı olan Eugene d’Albert Glasgow’da doğmuştur. “Covent Garden”daki “Kraliyet Tiyatrosu”ndaki bale topluluğunun yöneticisi olan babasının Londra’da yaşaması nedeniyle ilk küğ eğitimini burada almıştır. Bir dinleti piyanisti olarak ertiksel anlamda elde ettiği ilk başarılardan sonra dikkatlerini operaya çevirmiştir. Sayısız çalgısal yaratılar ve aralarında “Der Tiefland”ın (Ova) da bulunduğu yirmi opera bağdamıştır. d’Albert’in en tanınmış operası olan “Der Tiefland” küğsel bir dramadır ve ilk kez 1903 yılında Prag’da sahneye konulmuştur. Ayrıca flütist Kral Büyük Frederick konusu üzerine bir küğsel komedi de yazmıştır. Sahne için son eseri “Mister Wu” ölümü nedeniyle tamamlanamamıştır. İki piyano, bir viyolonsel konçertosu ile bir sinfonisini belirtmeden geçmemek gerekir. Daha çok “Der Tiefland”ın “Sinfonik Önçalın”ı ile tanınmaktadır. Orijinal yaratıları arasında Op. 1 Ardış, bir sonat ve çok sayıda kısa parçası bulunmaktadır.

\ Albert, Stephen (1941-1992):

6 Şubat 1941 tarihinde New York'ta dünyaya gelen Stephen Albert küğ eğitimine gençlik çağlarında piyano, korno ve trompet çalışarak başlamıştır. Onbeş yaşında iken Elie Siegmeister ile bağdama öğrenmeye karar vermiş ve iki yıl sonra “Eastman Küğ Okulu”na girmiştir. Bu okulda Bernard Rogers ile çalışma olanağını elde etmiştir. Bağdama çalışmalarını sonraları Stockholm'de Karl-Birger Blomdahl ile sürdürmüş, “Philadelphia Küğ Akademisi”nde Joseph Castaldo ile çalışarak 1962 yılında diploma almıştır. 1963 yılında “Pennsylvania Üniversitesi”nde George Rochberg ile çalışan sanatçı, “Nehrin Akışı” isimli sinfonisi ile 1985 yılında küğ alanında “Pulitzer Ödülü”nü kazanmıştır. 1985-1988 yılları arasında “Seattle Sinfoni Orkestrası”nda yerleşik bağdar olarak hizmet vermiş, “Chicago”, “National”, “Pittsburgh”, “Baltimore” ve “Seattle” sinfoni orkestralarından, “Philadelphia Orkestrası”ndan, “New York Filarmoni”den, “Lincoln Center Oda Küğü Derneği”nden ve “Kongre Kütüphanesi”nden eser siparişleri almıştır. Kazandığı diğer ödüller ve onurlandırmalar arasında “MacDowell Colony” bursları, bir “Huntington Hartford” bursu, iki “Guggenheim” bursu, iki “Roma Ödülü” ve “Martha Baird Rockfeller Vakfı”, “Güzel Sanatlar için Ulusal Bağış”, “Ford Vakfı” ve “Alice M. Ditson Vakfı”ndan ödenekler ile bağışlar vardır. 1988 yılından ölümüne dek “Juilliard Küğ Okulu”nda bağdama öğretmeni olarak çalışmıştır. Ayrıca “Ford Vakfı”nın ödeneği altında Lima ve Ohio'daki halk okullarında da öğretmenlik yapmıştır. 1968'den 1970'e dek “Philadelphia Küğ Akademisi”nde, 1970-1971 yıllarında “Stanford Üniversitesi”nde ve 1974-1976 yıllarında “Smith Koleji”nde görev almıştır.

Alberti Bası:

Elçinli bir çalgıda sağ el ezgiyi seslendirirken sol elin uygu(ların) notalarını ayrık ve eşit bir biçimde kesintisiz olarak çalmasına denilir. (Bkz: Basse d'Alberti). Bu tarz eşlikleri yazdığı elçinli çalgılar için küğlerinde yoğun bir şekilde kullanan ilk bağdar olduğu için ismini 18. yüzyıl İtalyan bağdarı Domenico Alberti'nin soy isminden alır. Bu stil Haydn, Mozart, Clementi ve Beethoven gibi klasıl dönem bağdarları tarafından sıklıkla kullanılmıştır ve çağdaşları tarafından da sevilerek benzetlenmiştir. Aşağıda "Alberti Bası" kullanılarak yazılmış iki örnek yer almaktadır. Bunlardan ilki Wolfgang Amadeus Mozart'ın 545 Küchel sayılı Büyük Do'dan piyano sonatına, ikincisi ise Muzio Clementi'nin Op. 36, No. 6 sırasayılı Büyük Re'den piyano için sonatinasına aittir. Lütfen bu yaratıların sol el eşliklerini dikkatle inceleyiniz:

Alberti Bası Örnekleri


Aşağıda göreceğiniz dizeklerden ilki I - IV - V7 - I şeklinde düzenlenmiş bir uygu yürüyüşüne aittir. İkinci dizekte ise bu uygu yürüyüşüne karşılık gelen "Alberti Bası" uygulamasını görmektesiniz:


Uygu Yürüyüşü

Alborada (İspanya):

Güneş doğarken çalınan küğ.

\ Albrechtsberger, Johann Georg (1736-1809):

Franz Joseph Haydn’ın çağdaşı olan Albrechtsberger ünlü bir orgçalar ve saygı duyulan bir öğretmen olduğu kadar verimli bir bağdardı. Her ne kadar Wolfgang Amadeus Mozart O’nun org çalışının diğer orgçalarlar hakkında belli bir hükme varılabilecek bir standard olarak ele alınması gerektiğini düşünmekte idiyse de Albrechtsberger en çok öğretmenliği ve kuramcılığı ile hatırlanmaktadır. Sanatçıyı çok büyük övgülerle değerlendiren Haydn, Beethoven’i çalışması için 1794 yılında Albrechtsberger’e gönderdi, bu birliktelik iki yıl kadar sürdü. Albrechtsberger, barok kontrapunt geleneğini anıtsallaştırdı. “Viyana Okulu” üzerindeki etkisi oldukça büyüktür ve Mozart’ın geç dönem yaratıları ile Beethoven’in bellibaşlı fugal pasajlarında bu etki görülebilir.

\ Albukrek, Musa:

Dr. Musa Albukrek, 1937 yılında İstanbul’da doğdu. “Beyoğlu Musevi Lisesi”nde okudu. Küçük yaşlarda resme olan yatkınlığı fark edildi. Okul yıllarında ünlü ressam Naile Akıncı’nın öğrencisi oldu. Okul ile eşzamanlı olarak “İstanbul Konservatuvarı”nda keman dalında eğitim gördü. 1961 yılında “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi”nden mezun oldu. 1966 yılında “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi Cerrahpaşa Cerrahi Kliniği”nde “Genel Cerrahi İhtisası”nı tamamladı. 1989 yılında, Fransa Creteil’deki “Hospital Henri Mondor”, 1990’da İsviçre Cenevre’deki “Hospital Contonal”, 1991-1993’de Fransa Paris’teki “Hospital Leopold Bellan”, 1992-1996’da Fransa Paris’teki “Hospital Gouin”, 1997-1999’da Fransa Versailles’daki “Hospital Andre Mignot”, 2000’de Fransa Paris’teki “Hospital Leopold Bellan” gibi üniversite hastanelerinin “Kolo-Proktoloji Klinikleri”nde “Proktoloji Dalı”nda periyodik ileri staj çalışmalarında yer aldı. “Yıldız Teknik Üniversitesi Tıp Terminolojisi Dalı”nda öğretim görevlisi ve 1979 yılından bu yana “Amerikan Hastanesi Genel Cerrahi Bölümü”nde ziyaretçi hekim olarak bulundu. Tıp tahsilinin yanı sıra keman öğrenimini Seyfettin Asal ile sürdürdü, “İstanbul Konservatuvarı”nda bağdar Ekrem Zeki Ün’le çalıştı. “Pre-Klasik Oda Müziği Topluluğu”nu kurarak çeşitli kültür merkezlerinde ve radyo televizyonlarda dinletiler verdi. Bu grup ayrıca yurt içi ve dışında da etkinlikler gerçekleştirdi. Keman öğreniminde ileri düzey çalışmalarını lonescu Galati ile sürdürdü. 1992 yılında küğ alanında öğrenim yapacak bir öğrenciye katkıda bulunulması amacıyla bir fon kuran küğcü Yaşar Paker adına verilen “Küğ Ödülü”nü 2006 yılında Dr. Musa Albukrek aldı. Patolog, cerrah, küğcü, ressam ve koleksiyoncu kişiliğinin yanında iyi bir küğ sanatçısı olan Dr. Musa Albukrek’e ödülünü Yaşar Paker’in yeğeni Lina Alaton ile Adil Anjel verdi. Halen dinletiler vermeye devam eden Musa Albukrek, aynı zamanda çok yönlü usta bir resim sanatçısıdır. Yıllardan beri, yaz-kış demeden, Anadolu’nun çeşitli yöreleri ile İstanbul’un yok olmaya yüz tutmuş tarihi yapılarını kendine özgü üslubu ile kağıda aktarmıştır. Çoğunlukla siyah beyaz çalışmakta ve desene ayrı bir önem vermektedir. Bugüne kadar 700’e yakın resim çalışması yapan ressam-doktor Albukrek’in karma ve kişisel resim sergilerinin yanısıra “Çizgilerle Türkiye”, “Çizgilerle Adalar”, “Çizgilerle Akdeniz Yöresi” ve “Çizgilerle İstanbul” adlı yayınlanmış dört kitabı vardır. Ayrıca, bu çok yönlü sanatçı, adadaki yıllarının birikimiyle topladığı ve evinde sergilediği, kendi yaptığı oyuncak müzesine sahiptir. Geniş pul koleksiyonu ile kültürel anlamda sergiler oluşturan sanatçının zaman zaman “Şalom Gazetesi”nde makaleleri yayınlandı. Albukrek tüm sanatsal faaliyetlerini gönüllü olarak yapmaktadır. Verdiği dinletilerin kaydı “YouTube”dan izlenebilir. Albukrek, “Ulus Musevi Okulları Marşı”nın da bağdarıdır.

\ Aldemir, Atilla:

1994 yılından bu yana çalışmalarını Avrupa'da sürdüren, 2003 yılından bu yana ise Viyana'da yaşayan keman sanatçısı Atilla Aldemir 1975 İstanbul doğumlu olup "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nın yüksek bölümünü bitirmiştir. Çiğdem Yonat–İyicil'in keman sınıfından 1994 yılında mezun olan sanatçı ardından "Dr. Nejat F. Eczacıbaşı Vakfı" bursu ile Almanya'ya gitti ve "Detmold Küğ Yüksek Okulu"nda Lukas David'in sınıfında öğrenci oldu, lisansüstü çalışmalarını pekiyi derece ile tamamladı. Bugüne kadar Ayla Erduran, Tibor Varga, Shlomo Mintz ve Ida Haendel ile ustalık kursu çalışmaları yapan sanatçı yalkıcılık diploması (konzertexamen) eğitimini "Konrad Adenauer Vakfı"ndan aldığı burs ile "Essen Folkwang Küğ Yüksek Okulu"nda Mintcho Mintchev'in sınıfından takdir derecesi alarak tamamladı. Aldemir'in ulusal ve uluslararası pek çok ödülü bulunmaktadır. Bunlardan birisi 2008 yılının Ağustos ayında Avusturya'da düzenlenen "15. Uluslararası Johannes Brahms Yarışması"nda viyola dalında 75 sanatçı arasından aldığı üçüncülük ve en iyi çağdaş yaratı yorumu ödülüdür. Sanatçı 2007 yılında aynı yarışmanın keman dalında ikincilik ödülünü kazandı ve iki özel ödüle layık görüldü. Küğ eleştirmenleri tarafından sanatçının en önemli özelliğinin "çalgısına mutlak hakimiyet, yorumda biçem duyarlılığı ve seyirciyi sürükleyen coşkuyu birarada sergileyebilme yeteneği" olduğu belirtilen Aldemir dinletilerinde 1840 yapımı J. B. Vuillaume keman kullanmaktadır.

Alet:

Çalgı, enstrüman.

Alevilerde Küğsel Yaşam:

     Alevi kültüründe şiir, küğ ve oyun yaşamı oldukça zengindir. Daha henüz müslüman dini benimsenmeden ve Alevi olunmadan, yani Orta Asya günlerinden bu yana Şaman törenlerinden Hacı Bektaş-ı Veli ile Mevlana dergahlarına ve dağ başlarında yaşayan Tahtacıların yüksek tepelerde oluşturdukları açık hava tekkelerine kadar ezgiler çalınıp söylenmekte, oyunlar oynanmaktadır. Mutlu ya da mutsuz günlerde, dinsel törenlerde şiir, küğ ve oyunun yeri, Alevi toplumuna atalarından kalmıştır, yani görenekseldir.

     Şaman ismiyle tanınan biliciyi törenlerde (hatta ölü gömme törenlerinde bile) çalıp söyleyen ve oynayan, halkla birlikte ağlayıp gülen, halka yön veren saygın kimse olarak tanımlayabiliriz. Örneğin büyük kentlerde vefat eden birinin ardından para ile ağıtçı kadınlar çağrıldığı bilinmektedir. Ağıtçı kadınların ağıtı şiirsel ve küğsel bir ağlayıştır. Buna benzer bir şekilde Alevilerde de şiirsel ve küğsel ağıtlar dikkatleri çekmektedir. Bazı Tahtacı boylarında vefat eden kişi mezarına götürülürken at koşturan, yarış niteliğinde oyunlar gerçekleştirenler bulunmaktadır. Mezarlıkta ya da yatırlarda kurban kesmek, yiyip-içmek, küğ eşliğinde nefesler söylemek, semahlar oynamak Tahtacılar arasında bir görenektir. İşte tüm bu etkinlikler Anadolu'da Türkmenlere de yansımıştır.

     Alevilerde oyunlar küğ eşliğinde kırınılarak teatral bir görünüm sergiler. Büyük dinlerde oyuna yer verilmemişse de şiire ve küğe yer verilmiştir. Çağımızın gelişmiş toplumlarında ve çağdaş din anlayışında ise bu gereksinme artık yerine getirilmektedir.

     Oyunlar ana kucağında başlar. Bebeğin beş duyusunun gelişmesine yönelik oyunlar oynanır, örneğin renklerle donanmış, seslerle şıngırdayan oyuncaklar ilgi çeker. Bebek rahat uyumak için güvence duyacağı annesinin ninnisini bekler. Bu nedenle Alevi kültüründe anneler ninni söylemeyi çok iyi öğrenirler. Bebeğin önüne ses çıkaran bazı gereçler konarak onlarla oynaması, birbirine vurması, ses çıkartması sağlanır.

     Oyunlarda küğlü ya da doğrudan doğruya türkülü olanları da vardır. Yetişkin yaşa gelmiş olan gençler zaman zaman bir araya gelip dem–devran sürer, eğlenir, semah oynar, yakmalar söylerler. Bazan yakmaları karşılıklı kızlarla oğlanlar söyler. Onlara saz, ud, keman gibi çalgılar eşlik eder. Yakmalar, gençler arasında olsun büyüklerde olsun genellikle Karacaoğlan'dan ya da kendi uydurmaları örneklerden olur.

     Yakma, bir kıta yani dört dizeden oluşur, 6 + 5 = 11 hecelidir. Hep hece vezniyle uyum gösterir. Arada bir coşanlar olursa, yakmayı üçlerler. Yakma söyleyen, kendisinden sonra söylemesini istediği biri olursa, ona "vaardı kardaşlık" diyerek ya da isim söyleyerek yol gösterir. Böylece aralarında oluşturdukları muhabbet geç vakitlere kadar sürer. Yakmalar ezgi niteliğindedir. Ağır ve acıklı söylenir, sitem doludur. Asla oyun havasına çevrilmez. Bazı Alevi toplumlarında bunlara "deyiş", "koşma", "Karacaoğlan" da denir.

     Dem–devran sürerken, bayramlarda, düğünlerde kıvrak havalar çalıp oynayanlar, zeybek kırınanlar da olur. Özellikle kızlar kış geceleri bir araya gelir, leğen çalarak, kıvrak havalar söyleyerek oynar. Uzak yörelerden, başka toplumlardan onlara has oyunlar öğrenip oynayanlar da vardır.

     Aleviler arasında yetişen ozanların şiirleri, deyişleri, yakmaları ve koşmaları, nefesleri her ne kadar dinsel nitelikte tarikatla ilgiliyse de genelde tüm doğaya, doğal yapıya, insanlık ve yaşam kurallarına, sevecenliğe yöneliktir. Pek çoğu acıklı ezgidir ya da eleştiri kapsamında gerçekçidir; duygusal ve uyarıcıdır. Kısacası Aleviliğin felsefesini, düşüncesini açık seçik yansıtmaktadır.

     Alevilikte şiir küğdür, küğsel uyumla okunur. Sazı olmayan yalın şaire ya da ozana rastlanmaz. Saz yol göstermeden türkü söylenmez.

     Semah oynamanın da belli bir göreneği bulunmaktadır. Ulu orta her yerde, her zaman semah oynanmaz. Ancak ağırbaşlı ve saygın dem-devran sürerken semah oynanır. Tarikatın ilgili törenlerde, kurban adaklarında, bayramlarda oluşturulan demlerde gençler ya da ermişlerce kadın–erkek karşılıklı oynanır. Sazandar semah havası çalmaya başladığında kadınlardan biri ya da ikisi kalkar, semah oynayacakları erkeği seçer, önüne diz çöker, sağ elini erkeğin sol omuzuna koyar, bir o yandan bir bu yandan şakak şakağa tokuşup niyaz eder ve sazandarın sol ilerisinde meydana geçerek dar'a durur. Erkek de sazandarın sağ ilerisinde yer alır. Ayakları çıplaktır. Sağ ayaklarının baş parmaklarını sol ayaklarının baş parmakları üstüne koyarak karşılıklı duruşurlar. Nefes, söylenmeye başlayınca kadın erkeğe vararak bir kez daha niyaz edip yerine geçer ve semah başlar. Havaya göre kollar bir sağa, bir sola salınır, turnalar gibi sanki uçarcasına küğün tartımıyla karşılıklı oynarlar. Semahın bu salınma bölümüne "ağırlama" denir; ağırlamada kollardan başka vücudun hiçbir yerinde hareket yoktur. Bir süre sonra "ağırlama" bölümü biter ve saz çalan kişi "Allah! Allah! Gerçeğin demine Hu!" der. Kollar dize doğru düşürülür ve sağ elin işaret parmağı dudaklara götürülerek niyaz edilir. Arkasından semahın "yeldirme" bölümü başlar. Oyuncular sazandara dikey olarak küğe uyup bir ileri bir geri gider gelir, hem de kol hareketleriyle el ele geldikleri olur. Ardından da "çark" başlar, Sazandara sırt vermeden (yani arkalarını dönmeden) hem kendi etraflarında, hem de meydan etrafında birbirlerine yüz ve el vererek dönülür. Bu dönüş dünyanın kendi etrafında ve güneşin etrafındaki dönüşünü simgeler.

     Pek çok kişi, bu arada Aleviler bile semahın Muhammed'den, Ali'den kaldığını söylerlerse de bu düşüncenin hiçbir dayanağı bulunmamaktadır. Arap toplumlarında bu tür bir oyun bulunmamaktadır. Şiilerde de semah diye bir şey bilinmemektedir. Ancak Türkmenistan'da ve Azerbaycan'da bazı oyunlarda semahlarda olduğu gibi kol salınmaları yansımaktadır. Semah tamamen Alevilerin eski göreneklerine, inançlarına dayanarak oluşturdukları kendilerine has bir oyundur.

     Oyunda demde bulunan herkes küğün tartımına uyarak şaplak çalar ve tempo tutarlar. Sonra yine "yeldirme" başlar. Ardından "çark" (oyuncular çark ederken yine şaplak çalınır), yine "yeldirme", bir kez daha "çark" (çarklarda üç kez dönülür) ve yine "yeldirme"ye geçilir. "Acap Şah'a giden yollar bu mudur?" derken hemen bağlantıya geçilir. "Allah Allah Allah, Gerçeğin demine Hu!" diyerek oyun bitirilir. Oyuncular sazandarın ya da mürşidin önünde diz kırar ve yere niyaz eder, yani toprağı öpmüş olurlar. Ardından kutsal içki sunulur. Kadın önce erkeğine doluyu sunar, sonra mürşide, mürebbiye, sazandara ve sıra ile demde bulunan herkese dolu verir, niyazlaşır, bu arada sazandar da nefesin ya da oyunun bağlantısını verir.

     Eğlence türü demlerde söylenen yakmalar, koşmalar olduğu gibi semah havaları da vardır. Örneğin Nida Tüfekçi'nin derlediği ve notaya aldığı Karacaoğlan'ın bir koşmasıyla oluşmuş semah havası çok ilginçtir:

     Gine dertli iniliyorsun,
     Sarı Turnam sinen paralandı mı?
     Hiç el değmeden de iniliyorsun,
     Yoksa ciğerlerin parelendi mi, parelendi mi?

     Yoksa sana düzen mi düzdüler,
     Perdelerin tel tel edip üzdüler,
     Tellerini sırmadan mı süzdüler,
     Allı Turnam telli de Turnam,
     Sinen yaralandı mı, yoksa ciğerlerin parelendi mi?

     Havayı ey deli gönül havayı,
     Ay doğmadan şavkı vurmuş ovayı,
     Türkmen kızı katar etmiş mayayı,
     Çekip gider bir gözleri sürmeli,
     Hay hay - Çekip gider bir gözleri sürmeli,
     Hay hay - Çekip gider bir gözleri sürmeli,

     Kur(u) kütük yanmayınca tüter mi,
     Ak gerdanda çifte benler biter mi?
     Vakti gelmeyince bülbül öter mi,
     Ötüp gider bir gözleri sürmeli,

     Hay hay, hay - Dere Kenarında yeller hurmayı,
     Kılavuz ederler telli durnayı
     Ak göğsün üstünde ilik düğmeyi,
     Çözüp gider bir gözleri sürmeli...
     Hay hay - Çözüp gider bir gözleri sürmeli...

     Karacaoğlan der ki geçti ne fayda,
     Bir vefa kalmadı ok ile yayda.

     Bazı yörelerimizde de bu tür, hatta daha da eğlenceli semah havaları bulunmaktadır. Bu hava ile çok daha hareketli ve coşkulu semah dönülür. Aslında semah havaları Alevi toplumlarına, yörelere ve köylere göre ayrıcalıklar gösterir. Bu arada tür bakımından ayrılanlar da vardır. Erkân semahı, Turnalar semahı, Kırklar semahı, hatta mengi ya da bengi bile semah türünden olup, benzer döngü ve hareketlerle müzik eşliğinde oynanır.

     Alevilikte dinsel olsun dünyasal olsun tüm yaşamda şiir, küğ ve oyun bir olgu olarak vardır. Kökeni de doğaya, doğal yapıdan oluşan göreneksel gelişmelere ve öz birliğine dayanır. Bunlar yaşam kurallarının öngördüğü çağdaş ve geleceğe yönelik gereksinmelerdir.

\ Alfano, Franco:

Franco Alfano 8 Mart 1875 tarihinde Napoli yakınlarındaki Posillipo’da doğdu. Napoli’de Alessandro Longo ile piyano çalıştı ve daha sonra “San Pietro a Maiella Konservatuvarı”na devam etti. Bu okulda Camillo de Nardis ile uyum bilgisi ve Paolo Serrao ile bağdama çalıştı. 1895 yılında Alfano Leipzig’e gitti ve çalışmalarına bu kentte Sitt ve Jadassohn ile devam etti. Ertesi yıl Berlin’e yerleşti ve meslek yaşamına bir piyanist olarak başladı. İlk operası olan “Miranda”yı bu dönemde bağdamıştır. İkinci operası “La Fonte di Enschir”i 1898 yılında yazdı, ancak Breslan’daki ilk sahneye konuluşunda bu eser beğeni toplayamadı. 1900 yılında Alfano Paris’e yerleşme kararı aldı. Bu kentte “Folies Bergères” için “Napoli” ve “Lorenza” isimlerini taşıyan iki başarılı bale yaratısı ortaya koydu; her ikisi de ilk kez 1901 yılında oynandı. Alfano daha sonra Moskova’ya göç etti, burada Tolstoy’un eseri üzerine şekillendirilmiş ve en çok tanınan eseri “Risurrezione”yi yazdı. Bu opera ile uluslararası bir ün kazandı ve eser 30 Kasım 1904 tarihinde Turin kentindeki “Vittorio Emanuele Tiyatrosu”ndaki ilk yorumlanışında bir başyapıt olarak övgüler derledi. Brüksel, Berlin, Madrid, Paris gibi önemli Avrupa kentlerinde ve denizaşırı ülkelerde sahneye konulan “Risurrezione” Alfano’nun en iyi tanınan eseri olarak yerini korumuştur. Bu opera tipik İtalyan “Verismo” kuşağının bir örneği olarak etiketlenmişse de Alfano’nun stili zaten “Verismo”nun ötesinde, Puccini’nin olgunluk dönemi eserleri olan “La Fanciulla del West” (Altın Batı’nın Kızı) ve “La Rondine” (Kırlangıç) gibi örneklerde varolanın aksine, güçlü Avrupa modernistik etkileri ile gelişmişti. İtalyan Operası Debussy, Rimsky–Korsakov ve Richard Strauss’un etkisi altında renkleniyor ve zenginleşiyordu. Alfano 1914 yılında İtalya’ya geri döndü, San Remo’nun sahil beldesinde dinlenmeye çekildi. Artık bu kasaba bağdarın kalan yaşamını geçireceği bir yerdi. Alfano İtalya’da çeşitli saygın öğretmenlik konumları da elde etti, bunlar arasında “Bologna Lisesi”ndeki bağdama öğretmenliği ile 1918 yılında üstlendiği “Bologna Konservatuvarı”ndaki müdürlüğü sayılabilir. 1923 yılından 1939 yılına dek Turin’deki “Giuseppe Verdi Konservatuvarı”nın direktörlüğünü yaptı. 1940 yılında Palermo’daki “Massimo Tiyatrosu”nun yöneticiliğine atandı ve bu görevde iki yıl kadar kaldı. Alfano bunların dışında 1942–1947 yılları arasında Roma “Santa Cecilia Akademisi”nin opera bölümünde direktör olarak hizmet verdi ve 1947–1950 arasında Pesaro “Rossini Konservatuvarı”nın müdürü oldu. Alfano, olağanüstü verimli çalışmasına ve bol sayıdaki ürününe karşın günümüzde esas olarak Puccini’nin “Turandot”unu tamamlamasıyla hatırlanmaktadır. Eserleri arasında oniki opera (tamamlayamadığı operası “I Cavalieri e la Bella” ile “Sakùntala”nın tekrar yazımı dikkate alındığı takdirde ondört opera), dört bale ile çeşitli diğer yaratılar sayılabilir. Puccini’nin arkadaşı olan Maestro Toscanini ve tanınmış nota basımevi “Ricordi”nin sahibi Tito Ricordi, Alfano’yu “Turandot”un final kısmındaki dağınık notaları toparlama ve tamamlama hizmetine aldılar. Ancak ne yazık ki Alfano’nun bu opera için final olarak yazdığı ve dünya çapında genel kabul gören versiyon, 1926 yılındaki ilk temsilinden önce Toscanini tarafından insafsızca kısaltıldı. Alfano’nun orijinal bitirişiyle karşılaştırıldığında kısaltılmış versiyon açıkça belli bir şekilde süreklilikten ve bir düzlem oluşturmaktan uzak kalmaktadır. “La Leggenda di Sakùntala” ilk kez Bologna’daki “Teatro Comunale”de 10 Aralık 1921 tarihinde sahneye konulmuştur. Eski Hint ortamında kurgulanmış operada orkestral ve vokal ögelerin büyük ustalıkla kullanıldığını hemen görebiliriz; ezgisel yapısı karmaşıktır, ancak tekrarlanan duyurumlar üzerindeki yeni incelikli bağlantılar tutarlı ve göz önündedir. Alfano cönkte, Kalidasa’nın özgün edebi eserine olağanüstü sadık kalmasına karşın, operanın süresine makul bir uzunluk getirmek amacıyla final perdesinde bazı değişiklikler yapmıştır. Ne yazık ki İkinci Dünya Savaşı’nda orijinal partitur tahrip olmuştur. Bunun üzerine Alfano orijinalden tekrar “anımsayabildiği kadarıyla” ve piyano için yazılmış adaptasyonu temel alarak 1951–52’de operayı tekrar yapılandırmıştır. İşte tekrar inşa ettiği bu yapıyı “Sakùntala” olarak isimlendirmiştir. Bu yeni oluşumun ilk temsili Gianandrea Gavazzeni’nin yönetiminde 9 Ocak 1952’de Roma’da “Teatro dell’ Opera”da gerçekleştirilmiştir. Franco Alfano çok sevdiği San Remo’da 27 Ekim 1954 tarihinde ölmüştür. Bağdarın önemli yaratılarının bir listesi aşağıda sunulmuştur:
Orkestral Müzikleri:
• 2 sinfoni, (Birincisi “Sinfonia Classica” olarak gözden geçirilip yeniden düzenlenmiştir.)
“Sakuntala”dan “Dans” ve “Final”,
• Romantik Ardış
• Orkestra için bir “Dans”.
Konçertoları:
• Piyano Obligato ile Küçük Orkestra için Divertimento,
• Yaylı Çalgılar Üçülü için Konçerto.
Oda Müzikleri:
• Viyolonsel Sonatı,
• Keman Sonatı,
• Üç Yaylı Çalgılar Dördülü,
• Piyanolu Beşil
• Diğer Oda Müziği Yaratıları.
Ses için Müzikleri:
É giunto il nostro ultimo autunno,
• Beş Yeni Tagoriyen Şiir,
• Yeni Tagoriyen Şiirler,
• Üç Lirik Şiir,
• Üç “Rabinranadth Tagore” Şiiri
• Diğer Şarkılar.
Baleleri:
“Lorenza”
“Napoli”
“Vesuvius”.
Operaları:
“I Cavalieri e la Bella”,
• “Cyrano de Bergerac,
“Il Dottor Antonio”,
“La Fonte di Enschir”,
“La Leggenda di Sakuntala”,
“Madonna Imperia”
“L’ombra di Don Giovanni” (Daha sonra gözden geçirerek “Don Juan de Manara” ismini verdi)
“Il Principe Zilah”,
“Risurrezione”
“L’ultimo Lord”.

\ Alfven, Hugo (1872-1960):

İsveç’li bağdar, yönetken ve kemancı Alfvén Stockholm’de doğdu ve küğ eğitimini bu kentte aldı. Sanatçı hatırı sayılır miktarda orkestral, koral, vokal yaratılar ve oda küğü eserleri yazdı. Alfvén kendi ülkesi dışında “Birinci İsveç Rapsodisi”, “Midsommarvaka” gibi yaratıları ile bilinmektedir. Bunlardan başka beş sinfonisi, ülkesinin kültüründen kaynağını alan vokal küğleri ve oda küğleri dikkatleri çekmektedir.

\ Algın, A. Ünal:

Sanatçı 1954 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğrenimini Ankara’da yapan Algın 1977 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Trombon Bölümü”nü bitirdi. Mezuniyetinden sonra Ankara’da bulunan “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü Orkestrası”nda çalışmaya başladı. Otuz yıldır bu kurumda çalışan sanatçı süre içerisinde onyedi yıl trombon grup şefliği, dört yıl teknik kurul üyeliği, iki yıl da orkestra müdürlüğü görevlerini yaptı. Ankara’daki görevinin yanısıra 1992 yılında “Mersin Devlet Opera ve Balesi”nin kuruluşunda koordinatörlük ve sınav kurulu üyeliği de yapan Algın pek çok vakıf, dernek ve sivil örgütün üyeliğini yapmaktadır. Çeşitli yıllarda TOBAV (Tiyatro ve Bale Çalışanları Vakfı ) genel sekreterliği, KİV (Kültürel İletişim Vakfı ) kurucu üyeliği ve ikinci başkanlığı, OBV (Opera ve Bale Sanatlarını Geliştirme Vakfı) kurucu üyeliği ve bu vakfın iki dönem yönetim kurulu başkanlığını yaptı. Sanatsal araştırmacı kimliği bulunan Algın’ın üniversitelerde ve sivil örgütlerde yapmış olduğu sanatsal içerikli konferanslarının yanısıra çeşitli dergilerde çok sayıda sanatsal makale, araştırma ve inceleme yazıları bulunmaktadır. “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü” genel müdür danışmanlığı, genel koordinatörlük ve genel müdürlük basın–yayın ve yayımlar sorumlusu görevlerini uzunca bir süre yapan sanatçı anılan kurumun orkestrasından trombon sanatçısı olarak emekli olmuştur.

\ Alıcıoğlu, Şafak:

1965 yılında Ankara’da doğdu. Yedi yaşında babasından cura dersleri almaya başladı. Hemen ardından bir yıl sonra babasını kaybetti. Üç yıl sonra Turhan Tuna’dan ilk keman derslerini almaya başladı.1985 yılında “Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi. Burada Feridun Büyükaksoy ile dört yıl çalıştı. 1989 yılında açılan “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın sınavlarını kazandı. Şafak Alıcıoğlu halen bu orkestranın keman sanatçısı olarak görevine devam etmektedir.

Alıştırma:

Çalgıcının ya da ırlayıcının çalış ya da ırlayış ustalığı kazanmak amacıyla gerçekleştirdiği çalışmalara verilen genel isim. Uygulamacının belirli bir teknik güçlüğü yenmesi üzerine düzenlenmiş etüdleri kapsar. Parmak, yay ya da ses alıştırmaları. Genellikle ilgili çalgı ya da ses için spesifik olarak belirlenmiş egzersiz çalışması. Alm. Übung, İng. Exercise. Alıştırma için kullanılan bir başka terim "Çalışmalık"tır. Çalgıda çoğunlukla parmak ya da yay alıştırmalarını içerir. Düzenlenmiş eğitici ses dizileri.

\ Ali, Sabahattin:

Gümülcine’nin İğdere köyünde doğmuştur. Babası piyade yüzbaşısı Ali Sabahattin Bey’in görev yerinin sık sık değişmesi dolayısıyla ilköğrenimini İstanbul, Çanakkale ve Edremit'in çeşitli okullarında tamamlamıştır. 1921 yılında Edremit’e göçtüklerinde bölge Yunan işgalinde olduğu için emekli olan babası aylığını alamamış ve aile çok zor günler geçirmiştir. İlkokulu bitirdikten sonra parasız yatılı olarak “Balıkesir Öğretmen Okulu”na giren Sabahattin Ali beş yıl burada okumuş, daha sonra “İstanbul Öğretmen Okulu”ndan 1926 yılında mezun olmuştur. Bir yıl kadar Yozgat’ta ilkokul öğretmenliği yapmış, “Milli Eğitim Bakanlığı”nın açtığı sınavı kazanarak Almanya’ya gitmiş ve 1928–1930 arasında iki yıl orada okumuştur. Yurda döndükten sonra Aydın ve Konya ortaokullarında Almanca öğretmenliği yapmıştır. Konya’da bulunduğu sırada bir arkadaş toplantısında Atatürk’ü yeren bir şiir okuduğu iddiasıyla 1932 yılında tutuklanmış, bir yıla mahkum olarak Konya ve Sinop cezaevlerinde yatmış, Cumhuriyetin onuncu yıldönümü dolayısıyla çıkarılan af yasasıyla 1933 yılında özgürlüğüne kavuşmuştur. Cezaevinden çıktıktan sonra Ankara’ya giden Sabahattin Ali “Millî  Eğitim Bakanlığı”na başvurarak yeniden göreve alınmasını istemiştir. Dönemin bakanı Hikmet Bayur’un “eski düşüncelerinden vazgeçtiğini ispat etmesini” istemesi üzerine Varlık dergisinde 15 Ocak 1934 tarihinde “Benim Aşkım” adlı şiirini yayımlayarak Atatürk’e bağlılığını göstermeye çalışmıştır. “İçimizdeki Şeytan” romanı milliyetçi kesimden büyük tepki toplamıştır. Nihal Atsız’ın hakkında yazdığı hakaret dolu bir yazıya karşılık dava açmış, dava sırasında çok sıkıntı çekmiştir. 1944 yılında mahkemeyi kazanmasına rağmen tepkilerden kurtulamamıştır. Olaylı duruşmalar sonunda bakanlıkça görevinden alınmış, 1945 yılında İstanbul’a giderek gazetecilik yapmaya başlamıştır. Ancak fıkra yazdığı “La Turquie” ve “Yeni Dünya” gazeteleri, iktidarın kışkırtmasıyla meydana gelen “Tan” olayları sırasında tahrip edilince işsiz kalmış, Aziz Nesin ve Rıfat Ilgaz’la 1946–1947 yılları arasında “Marko Paşa, Malum Paşa, Merhum Paşa, Öküz Paşa” gibi siyasal mizah dergilerini çıkarmıştır. Ancak, bu gazeteler tek parti iktidarının baskılarıyla karşılaşmış, kapatılmış, yazılar hakkında kovuşturmalar açılmıştır. Sabahattin Ali dergilerde çıkan yazılarından dolayı üç ay hapis yatmış, karşılaştığı baskılardan bunalmıştır. “Ali Baba” dergisinde yayımladığı “Ne Zor Şeymiş” başlıklı yazıda, içinde bulunduğu durumu şöyle anlatmaktadır: “Çalmadan, çırpmadan bize ekmeğimizi verenleri aç, bizi giydirenleri donsuz bırakmadan yaşamak istemek bu kadar güç, bu kadar mihnetli, hatta bu kadar tehlikeli mi olmalı idi?”. Aynı yıl “Bakanlık Neşriyat Müdürlüğü”ne alınmış, Ankara “II. Orta Okul”da öğretmenlik yapmıştır. 16 Mayıs 1935 günü Aliye Hanım ile evlenmiş, 1936’da askere alınmış, 1937 Eylülünde kızı Filiz Ali dünyaya gelmiştir. Yedek subay olarak askerliğini Eskişehir’de tamamlamış, 10 Aralık 1938’de “Musiki Muallim Mektebi”nde Türkçe öğretmeni olarak göreve başlamıştır. 1940 yılında tekrar askere alınmış, askerliğini yaptıktan sonra 1941 ile 1945 yılları arasında “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda Almanca öğretmenliği yapmıştır. Bir başka dava nedeni ile 1948’de “Paşakapısı Cezaevi”nde üç ay yatmıştır. Çıktıktan sonra zor günler geçirmeye başlamış, işsiz kalıp, yazacak yer bulamamıştır. Yurt dışına gidebilmek için pasaport almak istemiş, alamamıştır. Yasal yollardan yurt dışına çıkma olanağı da bulamayınca Bulgaristan’a kaçmaya karar vermiş, bu girişim sırasında sonradan “Milli Emniyet”le bağlantısı olduğu anlaşılan Ali Ertekin adlı kaçakçılık da yapan birisi tarafından 2 Nisan 1948 tarihinde Bulgaristan sınırında öldürülmüştür. Sabahattin Ali’yi öldürdüğünü itiraf eden Ali Ertekin, dört yıla hüküm giymiş; aynı yıl çıkan aftan yararlanarak serbest bırakılmıştır.

\ Aliağa Devlet Korosu:

11 Mart 2006 tarihinde saat 20.00'de "Aliağa Tüpraş Halk Eğitim Merkezi"nde "Aliağa Belediyesi Halkla İlişkiler Müdürlüğü" tarafından düzenlenen "Anadolu'dan Esintiler" isimli "Türk Halk Musikisi Gecesi"nde ülkemizde bir ilk gerçekleştirilmiş ve sahneye çıkan koro üyeleri ile yalkıcılar protokolden oluşmuştur. Aralarında Garnizon Komutanı Yüzbaşı Osman Miran, Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Levent Hardalaç, Aliağa Hakimi Mustafa Yörü, AKP İl Genel Meclis Üyesi ve Aliağa AKP İlçe Başkanı Uğur Türkan, Aliağa Belediyesi Meclis Üyesi Mustafa Uzunoğlu, Başkan Danışmanı Nazım Bilgili, Başkan Danışmanı Sedat Sarı, Konservatuvar Müdürü Cengiz Savaş, Aliağa Belediyesi Şirket Müdürü Murat Eminoğlu, Ziraat Mühendisi Erkan Gökçe, Tüpraş Teknik Emniyet ve Çevre Kontrol Müdürü Celal Toprakçı, Kaya İnşaat'ın sahibi ve Aliağa Belediye Başkanı Tansu Kaya'nın kardeşi Taner Kaya'nın bulunduğu isimler koroyu oluşturmuştu. Aliağa Belediyesi Halkla İlişkiler Müdiresi ve Başkan Yardımcısı Aysun Laçinel Bölat koronun hayır amacıyla kurulduğunu belirterek bu ilk dinletiyi ücretsiz olarak Aliağa halkına verdiklerini söylemiştir. "...İnsanların boş zamanlarını değerlendirebilecekleri alternatif etkinliklere örnek oluşturması için devlet temsilcilerinin bir araya geldiğini..." ifade eden Bölat, bu dinletinin arkasından koro olarak sosyal yardımlaşmaya örnek olacak projelere imza atılacağının altını çizdi ve koronun "Aliağa Belediyesi Konservatuvarı"nın teknik ve eğitsel alt yapısının olanaklarından yararlandığını vurguladı. "Birer profesyonel gibi büyük bir özveri ile konservatuvar eğitimcilerinin gözetiminde hazırlanan koro, kültür ve sanatın toplumumuzun buluşma noktalarından birisi olduklarını ortaya koydular." diyen Bölat farklı meslekler ve görevlerde bulunan insanların oluşturduğu bu örneğin gençlere yol gösterdiğini bildirdi. Aynı gecede Emniyet Müdürü Yaşar Özdemir bağlama ile koroya eşlik etti; Aliağa Kaymakamı Emir Osman Bulgurlu'da konuk sanatçı olarak koroya katıldı.

\ Alimoğlu, İbrahim:

3 Şubat 1956 tarihinde Afyonkarahisar’da dünyaya gelen İbrahim Alimoğlu dedesi, amcası, babası ve kardeşleriyle büyük bir ailenin içinde büyüdü. İlk, orta ve lise öğrenimini Afyonkarahisar’da tamamlayarak 1979 yılında “Afyonkarahisar Eğitim Enstitüsü”nden mezun oldu. Çocukluğundan itibaren mermer tozunun içinde büyüyen İbrahim Alimoğlu, doğduğu günden bu yana dedesinin kurduğu mermer fabrikalarının gelişmesi, büyümesi ve dünya pazarlarında yer alması konusunda olağanüstü çabalar göstermiştir. Dünyanın dört bir tarafına, ülkemizin Denizli, Burdur, Afyonkarahisar yöresindeki en güzel mermerlerini ihraç ederek ülke ekonomisine katkıda bulunmaya devam etmektedir. Ailesinin işleri nedeniyle mermer satışı ile ilgili olarak çok sayıda ülkeye yolculuk yapma fırsatı bulan İbrahim Alimoğlu 2009 yılında gittiği Endonezya’da sualtı zenginlikleriyle tanışmış ve birtakım incelemeler sonunda kurduğu deniz akvaryumuyla başlayan koleksiyon hobisi, deniz fosilleriyle birlikte evlerde kullanılan her türlü eşyayı toplama gayretine dönüşmüştür. Yıllar önce başlayan bu hobi, çoğunlukla evlerimizde kullandığımız etnografik değere sahip eşyalardan oluşan çok zengin bir koleksiyon halini almıştır. 2011 yılında “Alimoğlu Kültür Sanat Araştırma Derneği”ni kuran İbrahim Alimoğlu, dernek faaliyetleri için tahsis edilen “Çeşmeli Konak”ta koleksiyonunun bir kısmını sergilemektedir. Böylesi bir oluşuma şiddetle ihtiyaç duyduğu anlaşılan Afyonkarahisar halkı, “AKSAM”a ciddi bir yakınlık göstermiştir. Halen devam eden dersleri çok sayıda Afyon’lu takip etmektedir. Afyon’a ve Afyon’un kültür sanat yaşamına katkıda bulunmayı büyük bir onur sayan Alimoğlu, halen 4 çocuğu ve 3 torunuyla dinamik bir şekilde hayata bağlanmış olup; büyüdüğü ve yaşadığı şehir olan Afyonkarahisar’a olan sevgisiyle bu kentte eksikliğini hissettiği sosyal açığı kapatmak adına etkinliklerini sürdürmektedir.

\ Alkan, Charles-Valentine (1813-1888):

Fransız piyanist ve bağdar Alkan, sahneye ilk kez oniki yaşında çıkarak kendi bağdaları ile başka bağdarların yaratılarından oluşan bir izlence seslendirdi. Alkan çağının çeşitli sanat dallarının temsilcileri ile önde gelen felsefecilerinin yer aldığı Paris sosyal çevresinin bir üyesiydi. 1838 yılında yakın arkadaşı Frederic Chopin ile birlikte verdikleri dinleti eleştirmenler ve kamuoyu tarafından sıcak bir ilgi ile karşılandı. Bu dinleti sonrası sanatçı belirli bir neden olmaksızın altı yıl boyunca sahnelerden uzak kaldı. Ardından yaklaşık iki yıl kadar tekrar dinletiler vermeye geri döndü, ancak daha sonra tam tamına yirmisekiz yıl kamuoyu önüne piyanist olarak çıkmadı, döndüğünde altmış yaşının üzerinde idi. Yaşadığı dönemde Alkan’ın tekniğinin Frederic Chopin ve Franz Liszt’inki ile eşdeğer olduğu düşünülmüştür. İzleyen yıllarda pedal ile ilgilenmiş, piyanoya eklenmiş bir pedal takımı ile org küğündeki verimi piyano üzerinde de elde edebilmeyi hedef almıştır. Bu çalgının teknik kaynaklarını ve verimliliğini patlama noktasına getiren pedallı piyano için çok sayıda eser ortaya koymuştur. Piyano için yaratıları büyük beceri gerektirdiğinden ancak birkaç çalıcı Alkan’ın yazdıklarının üstesinden gelme cesareti gösterebilmiştir.

Alla ballata:

(İt.) Ballad stilinde.

Alla breve:

(İt.) 2/2'lik zaman ölçütü, her ölçüde iki güçlü vuruş var olduğu anlamına gelir. 2/2'lik tartım kalıbını belirten İtalyanca terim. Küğsel parçalarda her ölçünün kaç adet eşit vuruştan oluştuğunu belirten ve donatıda değiştiricilerden sonra yer alan üstüste yazılmış rakamların bulunduğu kesitte bir "C" harfini dikey şekilde ortalayan bir çizgi ya da iki ikilik yapılanmayı belirten 2/2 rakamları ile gösterilir. Bu tam anlamıyla 4/4 zamanlamanın yarı değerindedir. İngilizcede "cut time" olarak isimlendirilir. Kısacası 4/4'lük zaman dilimini yarısına kadar indirgeyerek her bir vuruşu yarı değeri ile ilintilendirir ve bu tarz sayma yoluna gideriz. Dört dörtlük zaman diliminde vuruşlar şu şekilde değerlendirilir: kuvvetli-zayıf-orta kuvvette-zayıf. "Alla breve" de ise ölçü başına iki olarak saptadığımız vuruşların her biri kuvvetli olarak değerlendirilir. Bkz.: Sebare, Common Time. Alla breve sembolleri aşağıda yer almaktadır:

Alla breve sembolleri

Alla camera:

(İt.) Oda küğü stilinde, oda küğü biçiminde, oda küğü tarzında.

Alla dritta:

(İt.) Dizinin hiçbir derecesi atlanmadan gerçekleştirilen basamaklı ezgi çizgisi.

Alla marcia:

(İt.) Marş tarzı, marş gibi. Yürüyüşlük, yürüyüş yapmaya yönelik küğ tarzında. Yürüyüşe yönelik. Marş, marş stilinde, yürüyüşlük benzeri. Marş tarzında bir hızla uygulayarak, marş gibi çalarak.

Alla Ongrese:

(İt.) Macar stilinde, Macar tarzında.

Allargando:

(İt.) Derece derece genişleyerek, kademeli olarak yavaşlayarak, hızı gittikçe düşürerek. Hareketi genişleterek, ağırlaştırarak. Genişleyerek. Allargando terimini diğer benzeri terimlerden ayıran özellik ağırlaşma yapılırken aynı zamanda ses gürlüğünün arttırılmasıdır. Bkz. Ritardando, Rallentando.

Alle:

(Alm.) Hep birlikte. Bütün, tüm. Hep, hepsi. Umum, tümü. İtalyanca "tutti" ile aynı anlama gelmektedir.

Alle saiten:

(Alm.) Bütün telliler. Tüm telli çalgılar. Telli çalgıların tümü. Telli çalgıların hepsi.

Allegramente:

(İt.) Neşeli, orta çabuklukta. Keyifli.

Allegrettino:

Allegretto'dan yavaş.

Allegretto:

Allegro'dan biraz yavaş bir orta hızda. Sakin bir çabuklukta. Metronomun dakikada 104-120 arası vuruş hızı.

Allegrezza:

Neşeli, sevinçli.

\ Allegri, Gregorio (?1582-1652):

Gregorio Allegri’nin 1582 yılı dolaylarında Roma’da doğduğu sanılmaktadır. Meslek yaşamı ile ilgili ilk kayıt 1591’de Roma’da “S. Luigi dei Francesi” koro okuluna katılımıyla ilgilidir. 1596’da soprano sesini yitirmesi nedeniyle ayrılana dek bu koronun üyeliğini sürdürmüştür. 1607 yılı civarında papalık devletinin varoşlarındaki “Fermo Katedrali”nde bağdar ve ırlayıcı olarak görevler üstlenmek üzere Roma’dan ayrıldı. Anlaşıldığına göre 1628 yılına dek burada kaldı, bu tarihte papalık korosuna girmek için açılan yarışmalı sınava katılmak amacıyla Roma’ya döndü; bu yarışmada başarılı oldu ve 1629 yılında koroya katıldı. Bu kuruma ait bir üye olmanın onuruna ve yaşamı için gerekli olan ücret garantisine ek olarak Allegri zamanının en iyi küğsel dehalarından bazıları ile çalışma ve danışma şansını elde etti. 1652’deki ölümüne dek geçen 23 yıllık süre içerisinde Allegri oldukça çok sayıda missalar, motetler ve az miktarda da çalgısal yaratılar bağdadı. Bunların arasında ilk yazılan yaylı çalgılar dördülleri içinde büyük önem taşıdığı düşünülen dört bölümlü bir sonat dahi bulunmaktadır. Anılan yaratı Franz Joseph Haydn’ın bu biçimi yerleştirmek için harcadığı çabaların hemen hemen bir yüzyıl öncesinde yazılmıştır. Allegri’nin baş yaratısı olan “Miserere Mei, Deus”un 1638 yılından önce kaleme alındığı düşünülmektedir. Bu yaratı bağdanmasının arkasından her yıl “Kutsal Hafta” boyunca “Sistine Kapeli”nde eşliksiz (a capella) koro tarafından seslendirilen beş bölümlü vokal bir yaratıdır.

Allegrissimo:

Allegro'dan hızlı.

Allegro agitato:

(İt.) Çabuk, aceleci, agite (tahrik) edilmişçesine hızlı. Heyecanlı bir yürüklükte. Cevval bir allegro. Bu terim gerektiğinde "şen bir yürüklükte" şeklinde de ele alınabilir.

Allegro animato:

Canlı, çabuk.

Allegro aperto:

Kararlı bir hızda.

Allegro appasionato:

Tutkulu, heyecanlı, çabuk.

Allegro assai:

(İt.) Daha çabuk. Daha canlı. Daha kıvrak. Son derece hareketli bir çalışla. Metronom sayısı yaklaşık 144-160 arasında olarak kabul edilir.

Allegro bravura:

Alkışı ve kutlamayı getiren bir çabukluk, bravo sesleri ile...

Allegro brillante:

Parlak, çabuk. Parlak bir çabuklukta.

Allegro brioso:

Coşkulu, sürükleyici, çabuk.

Allegro con brio:

Hızlı ve parlak çalınması gerektiğini bildirir.

Allegro con fuoco:

Azametli bir hız, görkemli bir çabukluk, ateşli bir çalış.

Allegro deciso:

Kararlı bir çabukluk.

Allegro di Wolfgango Mozart:

Mozart'ın yeni ortaya çıkan “Allegro di Wolffgango Mozart” adlı piyano konçertosu 29 Aralık 2006 Cuma günü Salzburg’da ilk kez seslendirildi. Mozart'ın bu yaratısını 1763-1766 yılları arasında, yani 6-10 yaşları civarında bağdadığı sanılmaktadır. Yaratı “Salzburg Arşidüklüğü”nün arşivi tarafından satın alınan 118 eserlik bir yazmalar kitabının içinde yer almaktadır. Yaratının Mozart’a ait olduğuna ilişkin en kuvvetli ipucu, kullanılan mürekkebin Johann Sigismund Hofmann’a ait olduğunun anlaşılmış olmasıdır. Oğul ve baba Mozart’ın 1750’li ve 60’lı yıllarda bu ustanın yaptığı kağıtları ve mürekkebi kullanmaları bu konudaki en büyük ipucu olarak kabul edilmektedir. Yaratı Salzburg'da, Mozart’ın yedi yaşında ilk dinletisini verdiği, günümüz Salzburg’unun önde gelen bir dinleti mekanı olan ve geçmişte Salzburg prenslerinin yaşadığı sarayın “Şövalyeler Salonu”nda klavsen sanatçısı Florian Birsak tarafından seslendirildi; böylece Avusturya ve Salzburg “2006 Mozart Yılı”na çok anlamlı bir dinleti ile veda etti.

Allegro furioso:

Çılgınca bir çabukluk.

Allegro giusto:

(İt.) Tam anlamıyla yürük, sıkı bir allegro veya orta düzeyde bir allegro (ne hızlı ne de yavaş). Yürük çalıştan ödün vermeyerek. Allegro’dan vazgeçmeyerek.

Allegro ma non troppo:

(İt.) Çabuk ama pek o kadar da değil. ‘Allegro’nun kendi hız derecesini aşmamak şartı ile. Çabuk, ama çok değil.

Allegro maestoso:

Görkemli bir çabukluk, ulu bir yapıya yakışır bir hız. Metronomun dakikada 80–88 arası vuruş hızı.

Allegro moderato:

Ilımlı bir çabukluk. Metronomun dakikada 88-104 arası vuruş hızı.

Allegro molto:

(İt.) “Allegro”nun kapsama alanı içinde olmakla birlikte “Allegro”ya göre daha canlı, daha çabuk. Çok çabuk. Oldukça hızlı. Bkz. Molto allegro.

Allegro scherzando:

Neşeli bir çabukluk, şakacı bir yapının hızı için kullanılan terim.

Allegro spirituoso:

Espirili, nükteli, şakacı bir çabukluk.

Allegro tranquillo:

Sakin bir hız, sade bir çabukluk.

Allegro vivace:

Canlı bir çabukluk. Metronomun dakikada 168–184 arası vuruş hızı.

Allegro vivo:

Çok canlı, çok hızlı.

Allegro-1:

(İt.) Çabuk, sevinçli. Kıvrak, çabuk ve parlak. Neşeli bir hızlılıkta. Metronom sayısı dakikada 132-144 arası kabul edilmektedir. Allegro parçalar süratli ve şevkle çalınmalıdırlar.

Allegro-2:

(İt.) Sonat, sinfoni ve konçerto gibi yaratılarda eserin bir bölümü. Bağdarın bu türde verdiği ürünlerde “Allegro” bir bölüme başlık olarak konulabilir.

Allein:

(Alm.) Yalkın, solo. Yalnız, tek başına.

Alleluia:

"Messe" gibi dini bir yaratının son kısmındaki kısa bölüm veya parça, şükür duası.

Allemanda:

İki zamanlı, süratli ve neşeli bir Alman kırını. Ardışlarda ve sonat biçiminin başlangıcında genellikle birinci bölümdür. Terim aynı zamanda bu kırının havası ya da kırında belirli bir figür anlamında da kullanılır. Bkz. Allemande.

Allemande:

Bkz. Allemanda.

\ Allen, Lily:

2 Mayıs 1985 tarihinde İngiltere’de doğan Lily Rose Beatrice Allen “Brit Ödülleri” adayı olan bir şarkıcıdır. En çok “Smile” ve “Ldn” adlı şarkıları ile bilinir. Aktör, komedyen ve küğcü Keith Allen ile film yapımcısı Alison Owen’ın kızıdır. “Smile” adlı tekçaları Temmuz 2006’da Britanya listelerinde bir numara olmuştur. Lily Allen Hammersmith’de (Londra) doğdu. Birçok ev değiştiren ailesi sonunda Kuzey Londra’daki bu kasabaya yerleşmeye karar vermişlerdi. “Fulham F. C.” takımını tutan babası bu takımın lakabı olan “The Lilywhites”dan esinlenerek kızının adını Lily koydu. Lily üç yaşındayken “UB40” adlı grubun bir klibinde oynadı. Sarah adında bir ablası, Alfie adında bir erkek kardeşi (kendisi Lily Allen’ın Alfie adlı şarkısına konu olmuştu), Rebecca adında bir kız kardeşi olan Lily, “Scoil Bhride” adlı ilkokula giderken annesi ile birlikte Leixlip’de (County Kildare), yani İrlanda’da yaşadı. Lily küçükken çok terbiyeli sayılmazdı ve hep özel bakıma gereksinim duyuyordu. Bu yüzden Lily tam onüç tane okula gitti ve bazılarından kovuldu. Jo Whiley ile “BBC Radyosu”nda yaptığı bir söyleşide “Eğitim bazı insanlar için güzeldir, fakat benim için değildi” demişti. İlk albümü “Allright, Still” 17 Temmuz 2006’da çıktı. Bu albümdeki “Smile”, “Ldn”, “Littlest Things”, “Shame for You” ve “Alfie” adlı şarkılar listeye girmişti.It’s Not Me, It’s You” adlı albümü 9 Şubat 2009’da piyasaya çıktı, ancak bu albümün çıkış tekçaları “The Fear” 26 Ocak 2009’da yayınlandı.

Allentamento:

(İt.) Yavaşlayarak, ağırlaşarak. (Allentando, allentare, allentato sözcükleri ile eş anlamlıdır.)

Allentando:

(İt.) Yavaşlayarak, ağırlaşarak. (Allentamento, allentare, allentato sözcükleri ile eş anlamlıdır.)

Allentare:

(İt.) Yavaşlayarak, ağırlaşarak. (Allentamento, allentando, allentato sözcükleri ile eş anlamlıdır.)

Allentato:

(İt.) Yavaşlayarak, ağırlaşarak. (Allentando, allentamento, allentare sözcükleri ile eş anlamlıdır.)

Alliteration:

(Fr. ve İng.) Yinelenen, tekrarlanan.

Allmählich, Allmaehlich:

(Alm.) Yavaş yavaş, giderek, gittikçe, git gide, azar azar, tedrici. Tedrici bir şekilde artarak.

Allongé:

(Fr.) Uzatmak, uzatarak. Nota değerlerini tam vererek. Bien allongé: İyice uzatarak, nota değerlerini destekleyerek, besleyerek. Yaygın süre kullanımı. Bkz.: Sostenuto, Sostente.

Alm.:

Almanca. "Almanca" kelimesinin kısaltısıdır.

\ Almila, Atso:

Trombon sanatçısı, bağdar, yönetken ve yönetkenlik alanında öğretmen. 13 Haziran 1953 tarihinde Helsinki’de dünyaya geldi. 1974-1977 yılları arasında “Sibelius Akademisi”nde Jorma Panula’nın öğrencisi oldu. 1982-1987 ve 1989-1995 yılları arasında “Finlandiya Ulusal Tiyatrosu”nun küğ direktörlüğünü yaptı. 1987-1989 yılları arasında “Tampere Filarmoni Orkestrası”nın birinci yönetkenliğini gerçekleştirdi. 1993 yılından 2000 yılına dek “Joensuu Orkestrası”nın başında bulundu. 1995 yılı ile 2000 yılları arasında “Kuopio Orkestrası”nın yönetkenliğini gerçekleştirdi. 2007 yılında “Kuopio Orkestrası”na tekrar döndü ve konuk yönetken olarak bu orkestrayla çalıştı. 2000-2009 yılları arasında “Seinäjoki Orkestrası”nın birincil konuk yönetkeni oldu. 2010 yılında “Joensuu Orkestrası”nın sanatsal danışmanlığını aldı ve bu orkestranın 2011-2013 yılları arasında ikinci kez yönetkenliğine getirildi. 2013 yılı sonrasında adı geçen orkestranın onursal yönetkeni oldu. Atso Almila “Finlandiya Ulusal Operası”, “Finlandiya Opera Dernekleri” ve önde gelen Finlandiya sinfonik orkestralarının ve askeri küğ topluluklarının konuk yönetkenliklerini yapmaktadır. Ayrıca Finlandiya, İrlanda, Avusturya ve İsviçre’de bulunan gençlik orkestralarının da konuk yönetkeni olarak davetler almaktadır. 2013 ve 2014 yıllarında Çin’deki “Qingdao Sinfoni Orkestrası”nın bazı dinletilerini yönetmiştir. Atso Almila 1991-2010 yılları arasında “Helsinki Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sibelius Küğ Akademisi”nde yönetkenlik dersleri vermiştir. 2013 yılı Ağustos ayından emekli olduğu Temmuz 2019’a dek “Yönetkenlik ve Orkestral Eğitim” derslerini vermiştir. Çin, İsveç, Norveç, İrlanda, İspanya, Çek Cumhuriyeti ve İsviçre’de ustalık sınıflarında öğretmenlik yapmştır. Bağdadığı yaratılar arasında altı opera, beş sinfoni (dördüncü sinfonisi bale küğü olarak da kullanılmaktadır), sinfoni orkestralar ve üflemeli çalgılar grupları için eserler, çeşitli çalgılar için konçertolar, oda küğü toplulukları için küğler, tiyatro ve film küğleri vardır.

\ Alp, Fatih:

3 Nisan 1995 tarihinde Bursa’da doğdu. Oniki yaşında iken küğe akustik gitar ile başladı. Küğ öğretmeninin önerisi üzerine “Güzel Sanatlar Liseleri”nin yetenek sınavlarına girdi. Girdiği sınavlardan “Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi” ve “Çanakkale Hüseyin Akif Terzioğlu Güzel Sanatlar Lisesi”nde okumaya hak kazandı. “Bursa Zeki Müren Güzel Sanatlar Lisesi”nde öğrenim görmeye başladı ve kontrabas eğitimi aldı. Orkestra eğitimini Çağrı Şen, çoksesli koro eğitimini ise Levent Sezgin’den aldı. Bulunduğu okul orkestrası ile çeşitli dinleti dolaşılarına katıldı. 2011 yılında “Dünya Müzik Derneği Çoksesli Gençlik Korosu”na katıldı. 2013 yılında okul küğ grubu “Astomkonte” ile “Vodafone Freezone 16. Liselerarası Müzik Yarışması”nda 472 küğ grubu arasından seçilerek “Türkiye En İyi İcra İkincisi” oldular. 2013 yılında “Trakya Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Ana Bilim Dalı”nda lisans eğitimi almaya hak kazandı. Fakat küğbilime ilgi duyduğundan dolayı 2014 yılında “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi - Genel Müzikoloji Bölümü”nün sınavlarına katıldı ve başarılı oldu. Lisans eğitimi halen bu okulda devam etmektedir.

\ Alp, Nimet:

Yeşilçam’ın 1950’li yıllarına damga vuran oyuncu. Bu dönemin en önemli dansözlerinden birisiydi. Nimet Alp 88 yaşında iken sonsuzluğa göç etmiştir. İddialara göre “Mersin Merkez Mezitli İlçesi”nde bulunan “Bahar Yaşlı Bakım ve Huzurevi”nde son yıllarını geçiren sanatçının ölümü yatağından düşme sonucu gerçekleşti ve “Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi”ne ambulansla götürülürken yaşamını yolda yitirdi. “Erdemli İlçesi”nde toprağa verilen Nimet Alp, “Gecekondu Yosması” filmiyle şöhreti yakaladıktan sonra “Yetim Yavrular”, “Çalsın Sazlar Oynasın Kızlar”, “Öp Babanın Elini” gibi çok sayıda filmde dans edip oyunculuk yapmıştı. Sanatçı Zeki Müren, Fikret Hakan, Eşref Kolçak ve Adile Naşit gibi isimlerle birlikte filmlerde rol almıştı. 1 Ocak 1929 tarihinde Mersin’de doğan Alp, 22 Mart 2017 tarihinde yine Mersin’de yaşama gözlerini kapamıştır. Gerçek adı Nimet Alpullu idi.

\ Alpagut, Uğur:

22 Şubat 1962 tarihinde Ankara’da doğdu. Küğ eğitimine 1980 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde başladı. Bu kurumda ilk keman öğretmenleri Cemalettin Göbelez ve daha sonra Saim Akçıl oldu. Üçüncü sınıfta yatay geçişle geldiği “Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde 1984’de tamamladığı “Lisans” öğrenimi ve devamında “Yüksek Lisans” eğitimi sırasında keman öğretmeni Ali Uçan oldu. “Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü” bünyesinde, Ali Uçan’ın danışmanlığında “Keman Eserlerinde Metrik, Ritmik, Armonik ve Dinamik Yapılanmalar ile Bu Yapılanmaların Yayın Kullanımına Yansımalarının Keman Eğitimi Açısından İncelenmesi” başlıklı çalışmasıyla, 1989’da yüksek lisans derecesini aldı. 1991 yılında “Sanatta Yeterlik” derecesini alan Alpagut, aynı kurumdan 2001 yılında, Ali Uçan yönetiminde “Abant İzzet Baysal Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda “Türk Halk Ezgilerinin Kemana Uyarlanmasının Keman Eğitimi Yoluyla Müzik Öğretmenliği Eğitimine Yansıyabilirliği” başlıklı çalışmasıyla “Doktora” derecesini aldı. 1988-1994 yılları arasında “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde “Müzik Tarihi ve Teorisi” öğretim görevliliği ve “Müzik Hazırlık Okulu” Müdür Yardımcılığı görevlerini birlikte yürüttü. “Bilkent Üniversitesi”ndeki çeşitli bölümlerden öğrencilerinin hazırladığı küğ ödevlerinden oluşan “Kim Kapattı Şu Müziği?” isimli kitabı geniş çevrelerce ilgiyle karşılandı. Alpagut’un 2010 yılında “Bilim ve Ütopya Kitaplığı”nda “Müzik Sorunlarına Bakışta Atatürk’ün İzleri” isimli kitabı yayımlandı. 1994’de göreve başladığı “Abant İzzet Baysal Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda başta keman eğitimi olmak üzere çeşitli lisansüstü derslere girdi. Kuruluşundan itibaren etkin akademik görevlerde bulunarak, bu kurumda “Doktora” programının kuruluşundan sorumlu olan Alpagut, 2011’de aynı kurumda profesörlük derecesine yükseltildi. Bağlama sanatçısı Kemal Bilsel Sarısözen ile birlikte 2003’de kurduğu “Anadolu Güneşi Müzik Topluluğu” ile yurt içi ve yurt dışında pek çok dinleti vermiştir. Bağlamanın eksenliğinde halk ezgilerinin otantik özelliklerini rahatsız etmeden, batı çalgılarıyla modernize edilmesini içeren bir anlayışla durmaksızın dinletilerini sürdüren “Anadolu Güneşi”, şimdiye değin yurt dışında; Pakistan (2 kez), Malezya, Macaristan, Ürdün, Suriye, Makedonya, Avustralya, A.B.D, Fransa, Almanya, Çin ve Kanada’da dinletiler gerçekleştirmiştir. Alpagut 2006 Malezya, 2008 İtalya, 2010 Çin, 2012 Yunanistan “ISME” (International Society for Music Education) dünya konferanslarına “Anadolu Güneşi” ile keman yorumcusu/grup lideri olarak veya bildiri sunarak katılmıştır. Alpagut, 2012’den bu yana yönetim kurulu üyesi ve “Uluslararası İlişkiler Sekreteri” olarak çalıştığı “MÜZED” (Müzik Eğitimcileri Derneği)’nin “2018 ISME Dünya Konferansı”nın 12 ülke arasından İstanbul’a alınması yönündeki dernekçe sürdürülen çalışmalara öncülük yapmıştır. Bu bağlamda, “MÜZED”in ilk uluslararası etkinliği olan ve 17-19 Nisan tarihlerinde İstanbul’da düzenlenen “İpek Yolu’nda Müzik Kültürü ve Eğitimi” Müzed Bölge Konferansı’nda “Eş Başkan” görevinde bulundu. “2014 Brezilya Porto Alegre 31. Dünya Konferansı”nda, 2018’de “33. ISME Dünya Konferansı”nın İstanbul’da “MÜZED” tarafından organize edilmesi kararının alınmasında “Türk Delegasyon Başkanı” olarak ülkemizi temsil etti. Çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezi yöneten Alpagut’un, kemanın yapısal özellikleri, tarihsel özellikleri, keman eğitimi, kemanın temel teknikleri gibi akademik çalışma alanları başta olmak üzere; diğer disiplinlerle toplumsal gelişmeleri birlikte irdeleyen, ulusal ve uluslararası birincil ve ikincil indekslerde taranmış çeşitli makale ve bildirileri bulunmaktadır.

Alper, Özgür İbrahim:

1979 yılında Konya’da doğdu. 1991 yılında “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girerek İrfani Özdemir ile obuva çalışmalarına başladı. Alain Boeglin, Aykut Doğansoy, Vagıf Süleymanov ile oda küğü; Hikmet Şimşek, Rengim Gökmen, Ertuğ Korkmaz, Erol Erdinç ve İbrahim Yazıcı ile de orkestra çalışmaları yaptı. Özgür İbrahim Alper “Hacettepe Üniversitesi Senfoni Orkestrası”nın Belçika, Hollanda, Lüksemburg’a yaptığı dinleti dolaşısı ile yurt içi etkinliklerine katılmıştır. 1999 yılında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın sınavını kazanmış olan sanatçı 2000 yılında sınıf atlayarak mezun olmuştur. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” ile de bir mevsim çalışan sanatçı “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın Suriye dış gezilerinde ve sayısız yurt içi dinletilerinde obuva ve korangle çalmıştır. Birden fazla grupla oda küğü çalışmalarında bulunan ve dinletiler veren Özgür İbrahim Alper kendisini dünyaca tanınmış Albrecht Mayer ve Stefan Schili gibi obuva sanatçılarına dinletebilme fırsatı bulmuştur. Sanatçı çalışmalarına “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın bir sanatçısı olarak devam etmektedir.

Alsancak Küğbilim Halkası:

"Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Küğ Bilimleri Bölümü"nün 1983'de kurulan "Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi"ne bağlanmasının ardından bölümün eğitim kadrosu içerisinde çıkan kargaşadan kaynaklanan ve "12 Eylül Askeri Darbesi"nin İzmir uzantılı destekleriyle uygulanan, sorgusuz-sualsiz diye bilinen 1402 sayılı sıkıyönetim yasasına kılıf uydurup sonra beraat eden, ama o zamanlar "Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Küğ Bilimleri Bölüm Başkanlığı" görevinden alınarak "İzmir Alman Kültür Merkezi"nde almanca dersi vermeye zorunlu bırakılan ve bu stresin sonucunda da 1989 yılında 50'li yaşlarında kalp krizi sonucu aramızdan ayrılan; Türkiye'nin ilk Türk küğ bilimi profesörü Gültekin Oransay'ın öğrencilerinin isteklendirmesiyle Oransay'ın İzmir Kıbrıs Şehitleri Caddesi'ndeki Hisar Apartmanı'nın çatı katında bulunan kütüphanesinde önce haftada bir, sonra onbeş günde bir olarak gerçekleştirilen toplantılar ve bu toplantılar sonucunda yayınlanan "Küğsel Yapraklar Dergisi"nin devamının sınırlı sayıda basılması ile Türkiye'nin ilk ney ve santur metodununun Ayhan Sarı tarafından bulunduğunun tesbiti gibi birçok ilki perçinleyen ve toplantı tutanaklarıyla varlığını kanıtlayan ilk Türk küğbilim grubudur. Üyeleri Prof. Dr. Gültekin Oransay, Ayhan Sarı, Yavuz Daloğlu, Fırat Kutluk ve şimdi meslekle ilgisi olmayan Yetkin Özer, Serhat Durmaz ve Serap İlhan Herkert ile daha sonra neyzen Selami Bertuğ olan "Alsancak Küğbilim Halkası" varlığını Gültekin Oransay'ın 1989 yılındaki vefatına dek sürdürmüştür. Bu topluluk tarihe ülkemizin ilk akademik küğ bilim kurulu olarak geçmiştir.

Alt Basamak:

Eğer basamak oluşturan notalar asıl notaların altlarında yer almakta ve bunlar işitildikten sonra asıl notalara çıkılmaktaysa, bu tür basamak notalara “alt basamak” ismi verilir.

Alt Basamak Örneği

Alt Çeken:

Herhangi bir sesin, meydana geldiği andan itibaren çekim etkisi altına girdiği alt üçüncü doğuşkanına “alt çeken” adı verilir. “Çekim Gücüne Ait Temel Kanun” maddesinde incelediğimiz örnekte anases olan do’nun, alt çekeni, alt üçüncü doğuşkanı olan “fa sesi”dir. Kısacası, do, fa sesinin, yani alt çekeninin çekim gücüne bir süreliğine dayansa bile, sonunda ona gider. Do sesi, fa sesine gidince artık anases niteliğini yitirir ve yerini fa sesine birakır. Artık anases fa ve onun üst ve alt doğuşkanlarıdır. “Çekim Gücüne Ait Temel Kanun” maddesindeki örnekte bir düz ve bir de noktalı ok işareti bulunmaktadır. Do’nun alt fa’ya ya da onun inceden sekizlisine gitmesi arasında hiçbir fark yoktur. Çünkü, ince fa, bu sesin ikinci doğuşkanı, yani bir sekizli inceden aynısıdır.

Alt Doğuşkanlar:

Herhangi bir uzunlukta, örneğin on santimetre uzunluğunda bir telin şu sesi verdiğini varsayalım:


Alt Doğuşkanlar - İnce Do

 

Sonra, telin boyunu hep onar santimetre arttıralım ve her arttırışımızda çıkan sesi inceleyelim, sırasıyla şu seslerin sıralandığını görürüz:


Alt Doğuşkanlar - 2. Örnek


Yukarıdaki örnekte sesler inici bir zincir gibi sıralanmıştır. Burada sıralanan sesleri “Doğuşkan Sesler” maddesinde yer alan ilk çıkıcı sesler örneğindeki zincir ile karşılaştıralım:

 

Çıkıcı Sesler Zinciri:

Do 1 - Do 2: Sekizli (6 perde)

Do 2 - So 3: Beşli (3 1/2 perde)

So 3 - Do 4: Dörtlü (2 1/2 perde)

Do 4 - Mi 5: Üçlü (2 perde)

Mi 5 - So 6: Üçlü (1 1/2 perde)

So 6 - Sibemol 7: Üçlü (1 1/2 perde)

Sibemol 7 - Do 8: İkili (1 perde)

Do 8 - Re 9: İkili (1 perde)

Re 9 - Mi 10: İkili (1 perde)

Mi 10 - Fadiyez 11: İkili (1 perde)

Fadiyez 11 - So 12: İkili (1/2 perde)

 

İnici Sesler Zinciri:

Do 1 - Do 2: Sekizli (6 perde)

Do 2 - Fa 3: Beşli (3 1/2 perde)

Fa 3 - Do 4: Dörtlü (2 1/2 perde)

Do 4 - Labemol 5: Üçlü (2 perde)

Labemol 5 - Fa 6: Üçlü (1 1/2 perde)

Fa 6 - Re 7: Üçlü (1 1/2 perde)

Re 7 - Do 8: İkili (1 perde)

Do 8 - Sibemol 9: İkili (1 perde)

Sibemol 9 - Labemol 10: İkili (1 perde)

Labemol 10 - Sobemol 11: İkili (1 perde)

Sobemol 11 - Fa 12: İkili (1/2 perde)

 

Dikkat edilecek olursa birbiri ardından sıralanan aralıklar giderek küçülmektedir:

1 ve 2 arası sekizli, 2 ve 3 arası beşli, 3 ve 4 arası dörtlü, 4 ve 5 arası büyük üçlü, 5 ve 6 arası küçük üçlü, 6 ve 7 arası küçük üçlü, 7 ve 8 arası büyük ikili, 8 ve 9 arası büyük ikili, 9 ve 10 arası büyük ikili, 10 ve 11 arası büyük ikili, 11 ve 12 arası küçük ikili vd……….

 

Bir telin boyunu eşit bir şekilde arttırma yolu ile elde ettiğimiz ses zinciri, bir telin titreşimi sonucunda doğal olarak oluşan doğuşkanlar zincirine -inici yönde- tamamen uymaktadır.

 

Bir telin boyunu eşit bir şekilde arttırma yolu ile elde edilen ses zincirine, ilk telden çıkan anasesin “alt doğuşkanları”, kısaca alt doğuşkanlar adı verilir.

 

“Alt doğuşkanlar”ın varlığı bilinmektedir, fakat bunları, “üst doğuşkanlar” gibi işitmemiz mümkün değildir. Bunun nedenleri fizik bilimi tarafından açıklanmıştır. Ancak, burada bu nedenleri incelemeyeceğiz.

Alt Kısa Basamak:

Kısa basamaklar asıl notaların yarım veya bir perde altında bulunurlarsa “alt kısa basamak” ismini alırlar. Bkz. Kısa Basamak. Üst Kısa Basamak.

Alt Kısa Basamak

Alteracion:

(İsp.) Bkz. Alterasyon. Alteration. Altération. Alterazione. Veraenderung.

Alterasyon:

Değişim, dönüşüm. Farklı nitelik kazandırma. Değişim, değiştirme. Bozma, bozulma. Değişme, değişiklik, değişen şey. Başkalaşma. Tadilat. Tebdil. Bkz. Alterasyon. Altération. Alterazione. Alteracion. Veraenderung. Küğ sanatında “modülasyon” yapılmaksızın tonalitenin dışında kalan sesleri tonalitenin uyguları dahilinde kullanmaya “alterasyon yapmak” denilir. Caz küğünde “altere edilmiş sesler” pek sık kullanılır ve bu konuda bağlayıcılık anlamında bir kısıtlama bulunmaz. Bir yaratının bağdanmasında “alterasyon” ögesine sıklıkla başvurulduğunu görürüz; bağdar(lar) yaratısı/yaratılarını vücuda getirirken kullandığı/kullandıkları dizinin/dizilerin tonal derecelerini yarım ton kalına ya da inceye taşıyarak “alterasyon”lar yapar/lar. Bu gerçekleştirilirken tonalitenin kalıpları dışına çıkılmaz, o tonun dereceleri yarım adım tizleştirilir ya da pesleştirilir. Uyumsal yapı tarafından desteklenmediğinde bu tür seslere geçici olarak kullanılan değiştiriciler nitelemesiyle yaklaşılır, ancak uyumsal yapı tarafından desteklendiğinde aynı tür seslere “altere edilmiş uygular” ismi verilir. “Alterasyon” kelime anlamıyla “değiştirici bir simge kullanılarak bir sesin yüksekliğini değiştirmek” olarak betimlenebilir. Küğ sanatında “alterasyon” kavramına ilişkin bir uygulama örneğini aşağıda görebilirsiniz:

Örnek I.: Altere Edilmemiş Uygu Gidişi

Altere Edilmemiş Uygu Gidişi

Örnek II.: Altere Edilmiş Uygu Gidişi

Altere Edilmiş Uygu Gidişi

Alteration:

(İng.) Bkz. Alterasyon. Altération. Alterazione. Alteracion. Veraenderung.

Altération:

(Fr.) Bkz. Alterasyon. Alteration. Alterazione. Alteracion. Veraenderung.

Altération Harmonique:

Bkz. Armonik Alterasyon.

Alterazione:

(İt.) Bkz. Alterasyon. Alteration. Altération. Alteracion. Veraenderung.

Alternamente:

Değişimli, sıra ile çalmak.

Alternando:

Bkz. Alternamente.

Alternativo:

Seçenekli, dönüşümlü, değişimli. Bkz.: Alternamente.

Altın, Özer:

“Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Klasik Türk Müziği Korosu”nun kurucusu, Türk küğü eğitmeni, keman sanatçısı Özer Altın 31 Mart 2007 tarihinde Ankara'da öldü. Özer Altın için 2 Nisan 2007 Pazartesi günü saat 11.00'de “Atatürk Kültür Merkezi”nde bir tören düzenlendi. 78 yaşında hayatını kaybeden Özer Altın “TRT Ankara Radyosu”nda 36 yıl görev yaptı.

\ Altıner, Alp:

1955 yılında İstanbul’da doğdu. “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”nden mezun olduktan sonra, eğitimini “Viyana Devlet Küğ ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu”nda (Viyana Küğ Üniversitesi) Prof. Senta Benesch ile sürdürdü ve Almanya’nın Detmold kentinde Prof. Stephan Haack ile tamamladı. İtalya’nın Arezzo kentinde, “Arezzo Uluslararası Yaz Kursları”na aktif olarak katıldı. “Viyana Küğ Akademisi Dinleti Orkestrası”, “Salzburg Mozarteum Opera Orkestrası” ve “Arena di Verona Opera Festival Orkestrası”nda ünlü yönetken ve yalkıcılarla çalıştı. “Paderborn-Detmold Viyolonsel Altılısı”yla Almanya’da çok sayıda dinletiye katıldı. 1984 yılında yurda dönen sanatçı, 20 Ocak 2015 tarihine değin “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” çello sanatçısı olarak görev yaptı ve bu kurumdan emekli oldu. Yurt içinde ve dışında çok sayıda dinletide yer aldı. Bu arada çeşitli yıllarda “Mimar Sinan Solistleri”, “Akbank”, “Milli Reasürans” gibi bazı özel orkestralarda da çaldı. “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”nde çello öğretim üyeliği yanı sıra, “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda “Çalgı Yapımı, Onarımı” ve “Yaylı Çalgılar Tarihi” dersleri de vermiş; değişik dönemlerde “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” yönetim kademelerinde Yönetim Kurulu Üyeliği, Müdür Yardımcılığı ve Program Koordinatörlüğü görevlerinde bulunmuştur. “Açık Radyo” ve “Borusan Klasik”te programlar yaparak sunmuş; yaylı çalgıların yapımı ve tarihçesiyle, uluslararası çoksesli küğ konularını kapsayan konferanslar vermiştir. Daha küğ yaşamının ilk yıllarından başlayarak çalgı yapımı, yaylı çalgıların gelişim süreci ve sesin oluşumu konularına büyük ilgi duymuş ve zaman sürecinde bu adeta bir tutkuya dönüşmüştür. 1987 yılından bu yana aktif olarak yaylı çalgı yapım ve onarımı ile uğraşmakta olup, 30’dan fazla keman, viyola ve viyolonsele imza atmıştır. Çalgıları yurt içinde ve dışında, ertikten sanatçılar tarafından kullanılmaktadır. Şu anda “Yaylı Çalgılar Tarihi” ile ilgili bir kitap üzerine çalışmaktadır. 2016 yılında “İstanbul Filarmoni Derneği” Başkanlığına seçilmiş ve bu görevi 5 yıl sürdürmüştür.

\ Altıner, Suzan:

İstanbul’da 1957 yılında Marko Yafet ve Emel Yafet’in üçüncü çocukları olarak dünyaya geldi. “Moda İlkokulu”, “Kadıköy Kız Lisesi” (Matematik Bölümü), “İstanbul Üniversitesi Fizik Bölümü” eğitimleri yanı sıra “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda Reşit Erzin’in öğrencisi olarak başladığı viyolonsel eğitimini, kendisiyle “İstanbul Devlet Konservatuvarı”nda sürdürdü ve 1979 yılında “Yüksek Bölüm”den “pekiyi” derece ile mezun oldu. Konservatuvar eğitimi boyunca kardeşleri Sarah ve Engin Yafet ile “Yafet Üçlüsü” olarak verdikleri dinletiler oda küğü tutkusunun tohumlarını atmıştır. Alman hükümetinin verdiği “DAAD” bursu ile “Detmold Küğ Akademisi”nde Andre Navarra’nın yalkıcılık sınıfına kabul edildi. 1984 yılında bu akademiyi de “pekiyi” derece ile bitiren sanatçı, uzun süre “Detmold Küğ Akademisi Dinleti Orkestrası” ve “Paderborn-Detmold Viyolonsel Altılısı”nda çaldı. 1982 yılında “Salzburg Oda Orkestrası” ve “Salzburg Gençlik Dördülü”nün üyesi olarak “Salzburg Festivali”ne katıldı. On yıl boyunca (1986-1996) “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1984 yılında verdiği sınavla kabul edildiği “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası Çello Grubu”nda her kademede görev alarak 2011 yılında emekli oldu. 1989-1999 yılları arasında Seher Tanrıyar ve Şafak Mula ile kurdukları “Boğaziçi Üçlüsü” ile yurt içi ve yurt dışında düzenli dinletiler vermişlerdir. Kendilerine ithaf edilen eserlerin de ilk seslendirilişlerini ve kayıtlarını yapmışlardır. “Akbank Oda Orkestrası”, “Milli Reasürans Oda Orkestrası” ve birçok oda küğü topluluğunun yanı sıra 1994 yılında katıldığı “Borusan Oda Orkestrası” ve devamında “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası” bünyelerinde de görev almaya devam ederek 22 yıl boyunca etkin olmuştur. Çellist ve lüthier Alp Altıner ile evlidir. Kızları Derya Altıner yüksek mimar olarak akademik kariyerini sürdürmektedir.

\ Altınkaya, Zeki:

Küğ öğretmeni olan Zeki Altınkaya 1956 yılında Adana'da doğdu. İlk ve orta okulun ardından liseyi de Adana'da bitiren Altınkaya Ankara "Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü"nü kazandı. Mezun olduktan sonra ilk görev yeri Elazığ "Atatürk Lisesi" oldu. Askerlik görevini tamamlamasından sonra Adıyaman "Gölbaşı Lisesi"ne atandı. Eş durumundan Adana "Cumhuriyet Orta Okulu"na gelen Altınkaya sırasıyla "Süreyya Nihat Oral" ve son olarak "Gazi İlköğretim" okullarında çalıştıktan sonra emekli oldu. Altınkaya emeklilikten sonra bir müddet "Natürel Müzik Merkezi"nde çalışmıştır.

\ Altınok, Mustafa Serkan:

Sanatçı 1979 yılında İzmir’de doğdu. 1994 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girerek eğitimine opera sanatçısı Çavlan Gencer ile başladı, David Tchumburidze ile devam etti. “Mersin Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”nda “sözleşmeli sanatçı” olarak görev aldı ve üç kez yalkıcı olarak yer aldı. “Bilkent Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde Oleg Yakuboviç ile çalışmalarını sürdürdü. “Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası” ve “Akdeniz Gençlik Senfoni Orkestrası” ile İspanya, Fransa ve Fas’ta dinletilere katıldı. Çorum’da yapılan “Oda Müziği Dalında Yılın Genç Müzisyenleri Yarışması”nda, “Bilkent Nefesli Sazlar Beşlisi” ile birincilik kazandı. “Borusan Filarmoni”, “Çukurova Senfoni Orkestrası”, “Bursa Bölge Senfoni Orkestrası”, “Antalya Senfoni Orkestrası” ve “Karşıyaka Belediyesi Senfoni Orkestrası”yla dinletiler yaptı. Sanatçı 2001 yılından bu yana “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nda çalışmaktadır. Sanatçı 2014 yılında kurulan “Yunus Emre Nefesli Beşlisi”yle yurt içi ve yurt dışında konserler vermeye devam etmektedir.

\ Altınöz, Ahmet Yaşar:

“Marmaris Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu” Başkanı ve “Bodrum Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu” üyesi sanatçı 1949 Adana doğumludur. İlk ve orta öğrenimini Antakya’da, lise ve üniversite eğitimini İstanbul’da tamamladı. 1971 yılında “İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi”nden mezun oldu. 8 yaşında  önce öğretmen olan babasından ve daha sonra küğ öğretmeni Sadık İpek’den keman dersleri aldı. 15 yaşında İstanbul’da Ali Aslan Kızılçay ve Ali Avcıoğlu ile viyolonsel, Fethi Kopuz ile oda küğü çalıştı. “İktisat Fakültesi”ndeki öğrencilik yıllarında (1968) “İstanbul Üniversitesi İktisatlılar Kuarteti”ni kurdu. Bu tarihle birlikte “Darülfünun Defteri”ne “İstanbul Üniversitesi ilk oda küğütopluluğu” kaydı düşüldü. 1970-1980 yılları arasında “Kadıköy Halk Eğitim Merkezi”nde Orhan Borar yönetimindeki “Oda Orkestrası”nda ve “Hanesyan Oda Orkestrası”nda, 1980-1996 yılları arasında “İstanbul Filarmoni Derneği Oda Orkestrası” ve “Kopuz Oda Orkestrası”nda viyolonsel çaldı. 1980 yılında “Kopuz Oda Orkestrası”nın kuruluşunda görev aldı. 1996 yılında Marmaris’e yerleşen Altınöz, aynı yıl “Marmaris Oda Orkestrası”nı kurarak dinletilerine başladı. 1998 yılında “Marmaris Oda Orkestrası”nı kurumsallaştırmak amacı ile “Marmaris Filarmoni Derneği”ni kurdu. Yurt içinde ve yurt dışında “Marmaris Oda Orkestrası” ile yüzü aşkın dinleti verdi. 2000 yılından başlayarak dernek bünyesinde ve “İlçe Milli Eğitim” ve “Halk Eğitim Müdürlükleri” ile yapılan protokoller ile açılan kurslarda viyolonsel ve keman dersleri vermektedir. 2012-2013 öğretim yılından itibaren 2018 yılına kadar “Muğla Güzel Sanatlar Lisesi”nde viyolonsel ve oda küğü derslerinde ücretli öğretmen olarak görev yaptı. Bu dönemde ve daha sonraları yetiştirdiği öğrenciler, bugünün başarılı sanatçıları olarak Ahmet Yaşar Altınöz’ün gurur kaynağı oldu. 2016 yılında “Bodrum Filarmoni Derneği”nin kurucu üyeleri arasında yer aldı. Halen “Marmaris Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu” Başkanlığı ve “Bodrum Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu” üyeliği görevlerinde bulunmakta olan Altınöz, bir taraftan “Marmaris Oda Orkestrası”nda viyolonsel sanatçısı olarak çalışmakta ve dernek faaliyetlerini yürütürken diğer taraftan 20 yıldan bu yana “Marmaris Yankı Gazetesi”ni yayınlayarak çalışmalarını sürdürmektedir. Obuva sanatçısı Pelin Altınöz Güven ve dans eğitmeni-ekonomist Alper Altınöz adlarında iki çocuk babasıdır.

\ Altıntaş, Ali:

İstanbul Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı olan Ali Altıntaş “İstanbul Şehir Tiyatroları”nın “Yönetim Kurulu”na başkanlık yapmaktadır. Altıntaş, “Orta Doğu Teknik Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü”nün ardından, Amerika’da ekonomi eğitimi görmüş olup “Şehir Tiyatroları” ve “Kültür İşleri” Altınbaş’a bağlıdır.

Altist:

"Alto-Violon", yani viyola çalgısını çalan sanatçı.

Alto:

(İt.) Kalın kadın veya çocuk sesi. Çalgılarda tenor ile sopran arası ses. Viyola'ya verilen diğer isim. Bir diğer deyişle "viyola" da "alto" bir çalgıdır.

\ Altuğ, Nevzat:

Kayseri’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1984 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü”nden mezun oldu. 1986 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanat Dalları Bölümü”ne küğ okutmanı olarak atandı. Lisans Bitirme çalışmasını“Türkiye’de 1912-1929 Yılları Arasında Yapılan Halk Müziği Derleme Çalışmaları”olarak yaptı. Çeşitli halk çalgıları ile seslendirilmek üzere “Çoksesli Türküler”, “İki Bağlama için İki Sesli Ezgiler”, “Halk Çalgıları ve İki Ses için Türküler” ve “Dört Sesli Koro İçin Çeşitli Türkü Düzenlemeleri” yaptı. Çeşitli küğ dergilerinde yazılar yayınladı. 1982 yılında “1. Müzik Bilimleri Sempozyumu”na, 1987 yılında“Türk Halk Oyunlarının Sahnelenmesinde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu”na, 1988 yılında “1. Müzik Kongresi”ne, 1990 yılında “Türk Halk Oyunlarının Öğretiminde Karşılaşılan Problemler Sempozyumu”na,1997 yılında “Balıkesir 1. Türk Müziği Sempozyumu”na, 2013 yılında “Ölümünün 50. yılında Muzaffer Sarısözen Sempozyumu”na, 2016 yılında “Yeniceli Aşık Sıtki Baba ve Popülerlik Çerçevesinde Kültür ve Sanat Sempozyumu”na birer bildiri ile katıldı. 1990 yılında “Uygulamalı Temel Bağlama Eğitimi”, 1992 yılında “Teknik Bağlama Eğitimi-Usuller”, 1997 yılında “Teknik Bağlama Eğitimi-Düzenler”, 1999 yılında “Teknik Bağlama Eğitimi-Yöresel Çalış Biçimleri” isimli kitapları yayınladı. Çeşitli “Halk Eğitim Merkezleri”nde bağlama kursları düzenledi. 1990 yılında “İzmir Konak Belediyesi Kültür ve Sanat Merkezi”nde bağlama ve gitar kurslarını yönetti. “Dokuz Eylül Üniversitesi”ne bağlı çeşitli fakültelerde “Türk Halk Müziği Toplulukları” oluşturarak dinletilerde bu toplulukları yönetti. 1990 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Türk Halk Müziği Topluluğu”nu oluşturdu. Yurt içi ve yurt dışındaki birçok dinleti ve festivalde bağlama çaldı. Halk oyunlarına çeşitli çalgılarla eşlik etti. “Milli Eğitim Bakanlığı Türk Halk Müziği Koro Yarışmaları” seçici kurul üyesi ve bu kurslardaki öğretim görevliliğinin yanı sıra halen “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanat Dalları Bölümü”nde görev yapmaktadır.

Alzamente di mano:

Elçinli çalgılarda bir elin diğeri üzerinden çaprazlanması.

Alzamento:

Yükselme.

Amabile:

Sevgi dolu bir ifadeyle.

Amaravole:

Bkz. Amarezza.

Amarezza:

(İt.) Acı dolu bir ifadeyle. Acılık, yakıcılık. Acılı bir ifade ile. Keskinlik. Acı dolu bir deyişle. Üzüntü dolu.

Ambitus:

(Alm.) Genlik. Bir ezginin, sesin ya da çalgının ses genişliği. Bir kilise küğünde yer alan ezginin genliği.

\ Ambrose, Saint (?340-397):

Saint Ambrose kilise doktoru ve piskoposu idi. Gelenek O’na diğer herhangi bir erken dönem Hristiyan liderde olduğu gibi küğsel bir önem atfetmişti. Ayrıca küğ tarihinde özellikle “Ambrosian” veya “Milano İşi” ırlamanın gelişimine katkısı ile de yer alır. Ambrose’un yaratılarına baktığımızda en azından dört, kendisinin olduğu sanılanlarla birlikte muhtemelen altı adet “ilahi” yazdığı görülür.

\ Ameling, Elly:

Sanatsal ırlar ve oratoryo edimleriyle tanınan Hollandalı sopran. 8 Şubat 1933 tarihinde Rotterdam’da dünyaya geldi. Ameling, yalnızca tek bir sahne eserinde rol almış olup (1973 ve 1974’te Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Idomeneo”sunda “Ilia” rolü) çoğu ırlağanın aksine bir opera yıldızı değildir. Buna rağmen dünya çapında tanınmıştır. Sanatçının ertiksel yaşamında bir anlamda operadan tam anlamıyla uzak durduğunu söyleyebiliriz, Ameling opera yerine dinleti ve resital dağarına odaklanmayı tercih etti. Sanatçı ses eğitimine Rotterdam’da Jo Bollekamp ve Jacoba Dresden-Dhont ile başladı ve daha sonra pek tanınmış ırlağan Pierre Bernac ile Fransız şarkı dağarına eğildi. 1956 yılında Hertogenbosch’ta ve 1958 yılında Cenevre’de yapılan yarışmaları kazanınca dikkatleri üzerine çekti. Amsterdam’da 1961 yılında, Londra’da 1966 yılında ve New York’da 1968 yılında verdiği resitaller O’nun için çok önemli adımlar oluşturdu. Ertiksel yaşamında hızla yükselen sanatçı nihayet dünya çapında tanınan bir isim oldu. Özellikle Japon dinleyici ile aralarında kurdukları iletişim çok özeldi. Bir dinleti sanatçısı olarak Ameling, Bach ve Mozart yorumları ile beğeni topladı. Bunların yanısıra Haydn ve Mendelssohn oratoryolarındaki başarısı ile Mahler’in 4. Sinfonisi’ndeki yorumu son derece mükemmel idi. Ameling dinletilerinde sıklıkla Alban Berg’in “Sieben Frühe Lieder - Yedi Erken Şarkı”sına ve “Altenberg Liedleri”ne yer verdi. Berlioz’un “Les Nuits d’été - Yaz Geceleri” ve Ravel’in “Şehrazad”ı da izlencelerinde yer buldu. Yeni küğ oluşumlarına ilgi duyan sanatçı 1959 yılında Frank Martin’in “Mystère de la Nativité - Doğuşun Gizemi” isimli yaratısının ilk seslendirmesini üstlendi. 1975 yılında Prenses Christina’nın evlilik töreninde, 1980 yılında Prenses Beatrix’in “Taç Giyme Töreni”nde ırlayıcı olma onurunu elde eden sanatçının oldukça geniş bir dağarı bulunmaktadır. Bunlar arasında çok sayıda Alman, Fransız, Hollanda, İngiliz, İspanyol ve Japon yaratıları yer almaktadır. Dinletilerinde en çok Schubert’in verimlerine yer vermesine karşın Mozart, Schumann, Brahms ve Hugo Wolf eserlerini de ihmal etmemiştir. EMI çizit şirketi için Dalton Baldwin eşliğinde Debussy, Fauré, Poulenc ve Ravel’den oluşan bir Fransız eserleri bütünü kayda almıştır. Bir diğer önemli kaydı Felemenk Barok Dönem bağdarı Constantijn Huygens’in verimlerini bariton Man van Egmond ile değirmiye aktarmasıdır. Resitallerinde Joaquin Rodrigo, Xavier Montsalvage, Frank Martin, Samuel Barber ve Benjamin Britten tarafından yazılan şarkılardan oluşan izlenceler de oluşturan Ameling çok seyrek olarak samimi ortamlarda kabare şarkıları seslendirmiştir. Elly Ameling Kanada’da yapılan “Stratford Festivali”ne konuk sanatçı olarak katılmıştır. Olağanüstü berrak olan sesi ile küğdeki tüm koyultuları başarıyla uygulayan sanatçı geniş bir genliği olan renkli ifadeler kullanmıştır. Sahne üzerinde pek hareketli olmayan duruşu ve az kullandığı mimik ve jestleri ile büyük anlamlar yansıtarak dinleyiciyi büyülemeyi başaran Ameling 90’lı yılların ortalarında resital sahnelerini bırakıp birkaç kentte veda dinletileri vererek emekli oldu, buna karşın deneyimlerini ustalık kurslarında genç yeteneklerle paylaşmayı ilerleyen yaşına karşın sürdürmektedir.

Amerika Birleşik Devletleri'nin Ohio Eyaletinde Yerleşik Sanat Kurumlarının 2008 Yılı Ekonomik Tabloları:

     Bu yazı ülkemizdeki sanat kurumlarının bütçeleri ile ABD’den örnek olarak seçilmiş Ohio Eyaleti’nde bulunan ve adeta birer özel kuruluş olan sanat kurumlarının bütçelerini okuyucuların kıyaslayarak ele almaları için buraya konulmuştur. Okuyanların yazının tarihsel dilimini belleklerinde tutmaları gerekmektedir.
     Ohio’da bulunan bellibaşlı sanat kuruluşları kötüye giden bir ekonomiye rağmen 2007-2008 bütçelerini dengede tutmayı başardılar. Parası kalmadığı için yakın zamanlarda çalışmalarını askıya almış olan “Columbus Sinfoni” hariç tutulacak olunursa, finansal açıdan büyük mücadeleler veren çok sayıda sanat kurumu sürpriz bir şekilde olumlu bir seyir izledi. En kayda değer olan ise “Columbus Operası” oldu. Yalnızca iki yıl önce 1.2 milyon dolarlık bir borca batmış olan bu kurum içinde bulunduğumuz mevsimde giderek artan hesap açığını ılımlı bir şekilde azaltmış görünmektedir. “BalletMet Columbus”a gelince, yöneticiler mali yılı topluluğun ilk büyük bütçe açığı ile tamamlamayı beklerlerken sanat dostlarından aldıkları küçük yardımlarla herşeye karşın bütçelerini dengede tutmayı başardılar. Amerika Birleşik Devletleri’nde kurumların birçoğu için Temmuz ayının başı bir önceki mali yılın sonunu işaret eder. Sanat kurumlarının temsilcileri geçtiğimiz mevsim kemerleri hayli sıktıklarını ve mevsim sonuna erişebilmek amacıyla ilave bağışlar için adeta yalvardıklarını belirtiyorlar.“Çağdaş Amerikan Tiyatro Topluluğu”nun sorumlu direktörü ve “Columbus Sahne Sanatları Derneği”nin başkanı olan Bill Conner “Sanat kurumları bilet satışları beklendiği ölçüde gerçekleşmeyince eskisine oranla daha çabuk etkileniyorlar. Sanat toplulukları bir bütün olarak daha esnek ve atak davranmayı öğrendiler.” demektedir. Ohio’da bulunan çok sayıda grup yeni bir destek kaynağından yararlanmaktadır. Geçtiğimiz sonbaharda “Columbus Kültürel Önderlik Konsorsiyumu” tarafından başlatılan bir girişimle başlangıç olarak toplam 640.000 dolarlık bir meblağ 15 sanat ve kültür organizasyonu arasında paylaştırılmıştır. Çeşitli grupların kesinleşmemiş finansal durumlarını genel bir bakışla ele alırsak:
     • BalletMet Columbus: Geçtiğimiz mevsim yapılan 370.000 dolarlık bir kesintiye rağmen topluluğun yöneticileri 5 milyon dolarlık bütçede rekor sayılabilecek 170.000 dolarlık bir bütçe açığından endişe etmekteydiler. Ancak geçtiğimiz iki hafta içinde yönetim kurulu üyeleri 70.000 dolarlık teminat elde ettiler ve 120 kişiden destek sözü aldılar. Yönetim Kurulu Başkanı Cheri Mitchell “Yılı kara listede tamamlama endişemiz vardı. Ancak şu andaki durum kendini sanata adamış çok sayıda işadamı ve sanatseverin bale sanatının topluma ne büyük katkılar sağladığını anladıklarını göstermektedir.” diyor.
     • Columbus Association for the Performing Arts“Columbus Sinfoni Orkestrası”nın“Ohio Tiyatrosu Salonları”nı kullanması karşılığında ödemesi gereken kira borcundan kalan açığa rağmen “Columbus Sahne Sanatları Birliği” 10.3 milyon dolarlık bütçesinden kesintiler yaparak dengeyi sağlamıştır.
     • Columbus Children's Theatre: Yönetim Kurulu Başkanı ve Sanat Direktörü William Goldsmith’in verdiği bilgilere göre “Columbus Çocuk Tiyatrosu” bilet satışı tamamlanmış rekor sayıdaki etkinlikten dolayı hayli iyi durumda olup 705.000 dolarlık bütçenin 10.000 dolar fazla vermesinden büyük yararlar sağlayacaktır.
     • Contemporary American Theatre Company“The Riffe Center”de yerleşmiş olan bu profesyonel tiyatro bir milyon dolarlık bütçesini daha küçük gruplarla oyunlarını sergilemek ve başka kemer sıkma yöntemlerini devreye sokmak yoluyla dengelemeyi başarmıştır. “Çağdaş Amerikan Tiyatro Topluluğu”nun sergilediği ilk iki oyunun bilet satışlarının beklenenden daha zayıf gitmesi yönetimin bütçeden 100.000 dolarlık bir kesinti yapmasını zorunlu hale getirdi, ancak mevsimin ikinci yarısındaki oyunların daha popüler oluşu belli bir rahatlama sağladı.
     • Jazz Arts Group“Southern Tiyatrosu”nda yerleşik bulunan “Columbus Caz Orkestrası” 2.3 milyon dolarlık bütçesinde yaklaşık 50.000 dolarlık bir kesinti yaparak dengeyi sağlayabilmiştir. Ancak 35 yıllık “Caz Sanatları Grubu Organizasyonu”nun idari müdürü Bob Breithaupt’un ifadesiyle, 1999 ve 2000 yılları haricinde bütçesini hep dengede tutmayı başarmış olan yönetim bilet satışı yolu ile parasal sorunların çözümünde bu yıl hayli zorlanmıştır.
     • King Arts Complex: Sanat ve kültür merkezi olan “King Arts Complex” bütçesini 1.6 milyon dolardan 1.4 milyon dolara çekmek zorunda kalmıştır. Kompleksin yöneticisi olan Barbara Nicholson “Bir kez daha ölçtük, biçtik ve boş kadrolarımızı yarı zamanlı çalışanlarla doldurmaya karar verdik, ayrıca tesislerimizde yapmamız gereken bazı yenilemeleri erteledik.” demektedir.
     • Opera Columbus: 2006 yılındaki 1.2 milyon dolarlık bütçesinden kalan 51.600 dolarlık borcu ödemiş olan yönetim şimdi 1.77 milyon dolarlık bütçesinden 185.000 dolarlık bir fazlalık beklemektedir. İdari müdür Press Southworth’e göre peşisıra gelen iki yılda kara günler yaşadılar, ancak yollarından şaşmadılar.
     • Phoenix Theatre for Children: Bilet satışlarının zayıflığına ve abone miktarındaki düşüşe rağmen onbeş yıllık bu topluluk 480.000 dolarlık bütçesinde 4.000 dolar gibi küçük bir fazla vererek “Riffe Center”daki mevsimi tamamlamayı başarmıştır. Sanat direktörü Steven Anderson küçük bir topluluk olduklarını, bu nedenle değişen koşullara uyum gösterme sorunu yaşamadıklarını belirtmektedir.
     • ProMusica Chamber Orchestra of Columbus: 29 yıllık bu organizasyon idari müdür Janet Chen’in belirttiğine göre her yıl olduğu gibi bu yıl da bütçesini dengede tutmayı başarmıştır. “Columbus ProMusica Oda Orkestrası”nın 1.1 milyon dolarlık bütçesi topluluğun 34 küğcüsünün Ekim’den Mayıs’a dek performanslarının giderini karşılayabilmektedir.
     • Wexner Center for the Arts“Multimedya Sanatları Sergileme Merkezi” olan “Wexner Center for the Arts” “Ohio Eyalet Üniversitesi Kampusu”nde etkinliklerini sergilemekte, 9 milyon dolarlık bütçesini dengede tutmayı başarmaktadır. Üstelik bu mevsim yaklaşık 20.000 dolarlık hafif bir artış sağlayabilmişlerdir. 2008-2009 mevsimi planlarını 31 Temmuz’da açıklayan merkez yine de bilet satışlarını ve harcamaları çok yakından gözlemeye kararlıdır.
     • “Columbus Sanat Müzesi” ve “Thurber House Literary Center”: Yukarıda adı geçen kurumların dışında “Columbus Sanat Müzesi” 7.5 milyon dolarlık ve “Thurber House Literary Center” 700.000 dolarlık bir bütçeyi kontrol etmekte, ancak açık vermeyi beklemektedirler. Adı geçen her iki kuruluşun mali yılları Aralık ayının son günü itibarı ile hesaplanmaktadır.

\ Ammon, Blasius:

Bazı kaynaklara göre 1558’de, diğer bazı kaynaklara göre de 1560 yılında Avusturya’nın Tiroller bölgesine bağlı Innsbruck’ta bulunan Hall in Tirol kasabasında doğan Avusturyalı bağdar, ırlağan ve Fransisken keşişi Blasius Ammon geç Rönesans dönemi sanatçısıdır. Arşidük Ferdinand’ın Innsbruck’daki korosunda hizmet verdikten sonra Venedik’e gitmiş ve bu kentte Andrea Gabrieli’nin öğrencisi olmuştur. Bu süreçte Adrian Willaert’in iki kilise orgu için geliştirdiği ikili tekniği öğrenmiştir. Ülkesi Avusturya’ya döndüğünde bu tekniği tanıtmıştır. Salt dinsel küğ yazan ve gerçekleştiren Blasius Ammon 1582 yılında yaratılarının ilk kolleksiyonu olan Liber Sacratissimarum Cantionum Selectissimus”u üretmiş, 1587 yılında ise “Fransisken Mezhebi”nin bir üyesi olmuştur. 1590 yılında Viyana’da ölene dek bu mezhebe bağlı bir keşiş olarak yaşamıştır.

Amorevole:

Sevgili, sevgi dolu.

Amorevolmente:

Aşıkane, sevgiyle, aşkla.

Amorosamente:

Bkz.: Amorevolmente.

Amoroso:

(İt.) Duygulu, yumuşak, sevecen, şefkatli, şefkat dolu. Aşkla, sevgiyle, aşıkane. Bkz.: Amorevolmente.

\ Anadolu Korno Dördülü (Anatolia Horn Quartet):

İzmir’li korno sanatçıları tarafından kurulmuştur. Cüneyt Deniz, Zafer Yümlü, Koray Ay ve Yaşar Erkılıç’tan oluşan topluluk, dinletilerinde dünyada bir ilk olan “Dört Korno için Anadolu Ezgileri”ne ve dünya küğlerine yer vermektedir. Türk halk ezgilerinin ve dünya küğlerinin yeni bir anlayışla çokseslendirilerek tanıtılmasını amaçlayan topluluk, 2013 yılı Haziran ayında Avusturya’da Avusturya’lı öğrencilere bu konuda eğitimler verdi. “Anadolu Korno Dördülü (Anatolia Horn Quartet), “Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı” üyesidir.

\ Anadolu Partisi Kültür ve Sanat Politikası:

“Anadolu Partisi”, sanatın özgür ve özerk olmasını, çoğalmasını; Türkiye’de yaşayan herkesin kültür ve sanata ulaşabilme hakkını savunmakta; sanata sansür, baskı ve yasaklamayı reddetmektedir.

Yüksek sanatsal niteliklere ulaşılmasının yolu bağımsız, özerk kurulların varlığı ile mümkündür. Özellikle yerel yönetimlerin çatısı altında özerk bir yapılanma şarttır.

Gerek yerel, gerekse uluslararası alanda sanatın toplumla buluşması için özgün projeler, toplumun değişik kesimleriyle paylaşımlar, performanslar, toplumdaki ayrışmaları gidermek, dayanışmayı artırmak için de gereklidir. Bu kapsamda;

• Kültür ve sanat odaklı çalışmalara ağırlık verilecektir.

• Kültür ve sanata ayrılan bütçe arttırılacaktır.

• Sanat, “yap-işlet-kar et” anlayışından kurtarılacaktır.

• Kültür ve sanat çevrelerine bilgi verilmeden, görüşleri alınmadan bu konuda herhangi bir yasal düzenleme yapılmayacaktır.

• Kültür ve sanat sorunları sanatçılarla birlikte çözülmelidir. Bunun için illerde “Kültür Sanat Platformları” oluşturulacaktır.

• Sanatçıların telif hakları, sosyal güvenlik sorunları, korsan yayınla mücadele konularındaki mevcut yasalar, eksiklikleri gözden geçirilerek demokratik ve çağdaş bir anlayışla yenilenecektir.

• Klasik döneme ait olanlardan başlamak üzere çağdaş Batı, Ortadoğu ve Uzakdoğu kültür ve sanatını tanıtan eserlerin Türkçeye kazandırılmasına ön ayak olunacaktır.

• Ayrıca, Türkçe yazılmış eserlerin de yurt dışında tanıtımı için yaşayan dillere çevrilmesi sağlanacaktır.

• Müzik eğitiminin şekilcilikten kurtarılması sağlanarak, çocukların ve gençlerin enstrüman kullanması teşvik edilecektir.

• Orkestra müziği, opera ve bale, tiyatro, resitaller, yerel halk müziği, çocuk ve yetişkin koroları Türkiye’nin tüm illerine yayılacaktır.

• Sinema sanatında kendini kanıtlamış bir ülke olarak, bunu bütün koşullarını yerine getirecek eğitim hizmetleri sunulacak, daha ileride sinema sanatına gönül verenlerin çalışabileceği platoların oluşturulmasına öncülük edilecektir.

• Ekonomi ile kültürel bağımsızlık arasındaki yakın ilişki çeşitli etkinliklerle sürekli gündemde tutulacaktır.

• Kültürel mirasın özellikle de yörelere mal olmuş kültür sanat değerlerinin korunması sağlanacaktır.

• Müzeler iyileştirilecek, müze gelirlerinin arkeoloji çalışmalarına aktarılacak şekilde kullanılması sağlanacaktır.

Aralık, 2014

\ Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası:

“Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası” toplumların öncü kuruluşları olan üniversitelerin yalnızca eğitim ve bilim alanında değil, sanat ve kültür alanında da etkin olmaları gerektiğine inanan ve bu inancını hayata geçiren “Anadolu Üniversitesi”nin sanata verdiği önemin, sanata olan bakışının sonucu olarak sanat hayatımıza kazandırıldı. Yalnızca “Anadolu Üniversitesi” ile sınırlı kalmayan, uluslararası sanat dünyasına katkıda bulunmak gibi üst bir amacı gerçekleştirmeyi hedefleyen “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası” 2004 yılında Burak Tüzün’ün yönetkenliği ve genel küğ sorumluluğu altında kuruldu. “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası” genç yalkıcı ve yönetkenlere sağladığı olanaklar, gerçekleştirdiği ilk seslendirmeler, başarılı dinleti dolaşıları, değişik birimlerle yaptığı işbirliği sonunda ortaya çıkan başarılı projeler ile kurulduğu günden itibaren sürekli bir ilerleme çizgisi gösterdi. “Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası” ve “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çoksesli Korosu” ile birlikte sahne üstünde 240 sanatçının katılımıyla Ankara, İstanbul ve Eskişehir’de yorumladığı “Atatürk’ün Doğumunun 125. Yılı Kutlama Konserleri”, “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Çoksesli Korosu”nun katılımıyla Frigya vadisi yerleşimlerinde seslendirdiği “Anadolu Üniversitesi’nin 50.Yılını Kutlama Dinletileri”, “Konservatuvar Opera Anasanat Dalı” ile birlikte gerçekleştirdiği, Eskişehir’in tamamen kendi olanaklarını kullanarak sahnelediği ilk opereti olan Johann Strauss’un “Yarasa” adlı yaratısı, “Halk Bilim ve Araştırmaları Merkezi” birimleriyle ortaya koyduğu “Kerem ile Aslı” temsilleri belli başlı önemli etkinlikler arasında yer almaktadır. Cumhuriyetimizin ilk kuşak bağdarlarının temsilcilerinden Faik Canselen’in, geçmişin ünlü tango bağdarı Necip Celal Antel’in ve genç Türk bağdarlarının yaratılarının ilk seslendirilişleri ve bunların büyük bir kısmının CD kaydının yapılmış olması Türk küğ tarihi açısından da büyük önem taşımaktadır. Genç yönetken, yalkıcı ve bağdarlara izlencelerinde sıkça yer vermeyi bir üniversite orkestrası olmanın gereklerinden sayan orkestra, her dinleti mevsiminde sağladığı çeşitlilikle bu amaca hizmet etmeyi, orkestranın yönetkenliğini ve genel küğ sorumluluğu görevlerini yürüten Burak Tüzün’ün liderliğinde sürdürmektedir.

Anahtar:

(Osm.) Açkı. Bkz.: Açkı.

Anarmonia:

Uyumsuz, armonisiz.

Anases:

Sesler (her bir ses) karmaşık yapılardır. Gergin ve uzun bir teli çekip bırakırsak, bu tel titreşmeye başlar ve bir ses üretir. Bu uyguladığımız etkinin doğal bir sonucudur. Ancak, titreşime uğrayan bu telden sadece tek bir ses mi çıkar? Bu sorunun yanlış yanıtı tek bir ses oluştuğudur. Halbuki, gerçek bu değildir. Tam sessizlik sağlanan bir ortamda bu uygulamayı bir kez daha yineleyelim. Dikkatli bir şekilde dinlediğimizde baskın ve kuvvetli olarak işitilen ilk sesten başka seslerin de var olduğunu işitiriz. Diğer bu sesler hafif hafif kendilerini belli ederler. Bu deneyi piyanoda da tekrarlayabiliriz. Piyanonun kalın perdelerinden birine kuvvetlice basarak dinlersek piyanonun çekicinin bu tele vurur vurmaz çıkan baskın ilk sesin yanı sıra daha birçok sesin de işitileceği açıktır ve iyi bir kulağı olan her kişi bu sesleri duyacaktır. Baskın sesin yanında çok sayıda başka ses farklı güçlerde kendini hissettirecektir. Bunlardan bazıları daha kuvvetli ve bazıları da daha zayıf bir şekilde duyulur. Bu işlemi tek bir tel üzerinde gerçekleştirdiğimizi bir kez daha hatırlatmakta yarar vardır. Piyanonun diğer tellerini bu uygulamanın dışında bıraktık ve işe karıştırmadık. Piyanonun başka telleri üzerinde de bu deneyi gerçekleştirirsek sonucun değişmediğini görürüz. Bu olaydan elde edeceğimiz sonuç, “ses dediğimiz şey basit değil, birçok sesin bir araya gelmesi ile oluştuğudur.” Yani sesin karmaşık bir niteliği vardır. Fizik biliminde sesin neden karmaşık bir yapısı olduğu açıklanmaktadır. Telden baskın bir şekilde işitilen ilk sese “anases” denilir.

Anases Merkezdedir:

“Anases”, kendi üst ve alt doğuşkanlarının merkezinde yer alır. Her ses, işitildiği andan itibaren üst ve alt doğuşkanlarıyla birlikte var olmaktadır. Bu doğuşkanlar, “Alt Doğuşkanlar” (Bkz. Alt Doğuşkanlar) maddesinde anlatıldığı üzere, birbirlerine tıpatıp eşit aralıklı bir ses zinciri meydana getirirler. Kısacası, “anases”, alt ve üst doğuşkanlar zincirinin tam merkezinde yer almaktadır. Aşağıda yer alan örneği dikkatle incelersek, bu olguyu daha net olarak anlayabiliriz:


Anases Merkezdedir


Yukarıdaki örnekte de görüldüğü üzere aralıklar her iki yönde de (alt ve üst doğuşkanlar sıralamasında) eşit uzaklıklarda bulunmaktadırlar.

 

2 numaralı doğuşkanlar anasesten bir sekizli,

3 numaralı doğuşkanlar anasesten bir sekizli + bir beşli,

4 numaralı doğuşkanlar anasesten bir sekizli + bir beşli + bir dörtlü,

5 numaralı doğuşkanlar anasesten bir sekizli + bir beşli + bir dörtlü + bir üçlü

 

mesafade yer alırlar. Hemen anlaşılabileceği üzere, “anases”, üst ve alt doğuşkanlarının tam merkezindedir.

Anche:

Bkz.: Anchia.

Anchia:

Kamış, tahta üflemeli çalgılarda ağızlık.

Ancora:

(İt.) Bir daha, bir kez daha, tekrar, yeniden, yine, bis, encore.

Ancora, più:

(İt.) Daha fazla sayıda, daha çok miktarda.

Andaç, Utku Barış:

1987 yılında İzmit'te doğan Utku Barış Andaç 2001 senesinde girdiği "Kocaeli Güzel Sanatlar Lisesi"nde Deniz Sargut ile keman çalıştı. Bu süre içerisinde "İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası"nın viyola grup şefi Olan Nebil Gökay'la özel olarak keman çalışmalarını sürdürdü. 2005 yılında "Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü Keman Dalı"nı kazanarak Cemalettin Göbelez'in öğrencisi oldu. Atilla Aldemir'in "Marmara Üniversitesi"nde gerçekleştirmiş olduğu iki ayrı çalışmalığa etkin olarak katıldı. "Kocaeli Sanayi Odası Oda Orkestrası", "Marmara Üniversitesi Akademik Orkestrası", "Marmara Sekizlisi" ve "Arco Duo" isimli orkestra ve topluluklarda görev aldı. Andaç halen "Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü"nde son sınıf öğrencisidir. Yalkın keman için "Kandan Lavi","Öfke" ve "Melankoli" isimli üç bağdası bulunmaktadır. Utku Barış Andaç çeşitli düzenlemeler de yapmıştır. Bunlar arasında yalkın keman için "Giresun Karşılaması", iki keman için "Altın Hızma", "Tom and Jerry","Take Five", dördül için "Nihavend Longa", oda orkestrası için "Sarı Zeybek", "Arabian Nights" (çizgi film küğü), oda orkestrası ve yalkın keman için Sergei Rachmaninov'un "Vocalise"i, dört sesli koro için "I Want to Spend My Life Time Loving You" sayılabilir.

Andalous:

Endülüs, Arap etkili Endülüs ya da İspanyol küğü.

Andante cantabile:

(İt.) Şarkı söyler gibi, duygulu bir "Andante". Duygulu ve anlamlı. Hisli bir şekilde ve şarkı söyler gibi...

Andante con moto:

(İt.) "Andante"den biraz daha hızlı. "Andante" çalışa oranla azıcık daha canlı.

Andante espressivo:

(İt.) İfadesi güçlü bir "Andante", duygu dolu bir hızda. Duygulu bir deyişle. Anlam yüklü bir andante. Hissiyatlı bir andante. Duygu ve anlam katılmış bir deyiş ile andante hızında...

Andante moderato:

Ilımlı ya da orta hızda bir "Andante".

Andante molto:

Çok ağır bir "Andante".

Andante religioso:

Dini ifadeli, dinsel bir "Andante".

Andante sostenuto:

Belirgin bir ifadeye sahip bir "Andante", tutarak.

Andante-1:

(İt.) Yavaşça, ılımlı hızda. Ağırca çalış. Yürüyüş hızında. Metronomun dakikada 66 ile 72 arasında vuruş hızı.

Andante-2:

(İt.) Sonat, konçerto ya da sinfoni gibi yaratılarda yer alan ağır bölümün adı.

Andantemente:

"Andante"yi andırır.

Andantino:

"Andante"den biraz hızlı, az "Andante".

Andantino espressivo:

"Andantino"dan biraz daha ağırca ve duyarlılıkla, ifade dolu bir "Andantino".

Andantino mosso:

Canlı bir "Andantino".

\ Andrée, Elfrida:

İsveçli orgçalar, bağdar ve yönetken. 19 Şubat 1841 tarihinde doktor Andreas Andrée’nin kızı olarak Visby’de dünyaya geldi. Ludvig Norman ve Niels Wilhelm Gade’nin öğrencisi oldu. Kız kardeşi Fredrika Stenhammar da bir küğcü idi. Elfrida İskandinavya’da resmi olarak görevlendirilen ilk kadın orgçalarlardan birisi oldu. Yaşamı boyunca “İsveç Kadın Hareketi”nin aktivistlerinden biri idi. Sanatçı 1861 yılında Stokholm’de çalışma yaşamına başladı ve 1867 yılında “Gothenburg Katedrali”nin orgçusu oldu. Yaptığı hizmetlerden ötürü “Royal Swedish Academy of Music - İsveç Kraliyet Küğ Akademisi”ne seçildi. Andrée’nin bir piyanolu beşili, bir piyano sonatı, küçük re’den yaylı çalgılar dördülü ve ses için yazdığı küğler vardır. Kaleme aldığı iki adet orglu sinfonisi günümüzde sıklıkla seslendirilmektedir. 1861 yılında küçük re’den bir yaylı çalgılar dördülü kaleme aldı. Yine yaylı çalgılar dördülü için büyük la’dan eseri vardır. Orkestra için iki sinfonisi ve çeşitli eserleri de olan sanatçının 1870 yılında bağdadığı küçük la’dan piyanolu dördülü pek tanınmıştır. 1865 yılında basılan küçük mi’den piyanolu beşili ve 1887 tarihini taşıyan küçük so’dan piyanolu üçülünü anmadan geçmemek gerekir. Sanatçının küçük do’dan bir diğer piyanolu üçülü ölümünden sonra basılabildi. Keman için aralarında büyük mibemol’den ve büyük sibemol’den iki sonatın da olduğu çok sayıda keman parçası bulunmaktadır. Piyano parçalarının yanısıra iki İsveç missa’sı, liedler ve 1879 tarihini taşıyan koral balladı “Snöfrid” ile 1899 yılı damgasını taşıyan, cönkünü Selma Lagerlöf’ün oluşturduğu operası “Fritiofs Saga” sanatçının ne kadar verimli olduğunu adeta kanıtlamaktadır. Elfrida Andrée 11 Ocak 1929 tarihinde Gothenburg’da sonsuzluğa göç etti.

Andrée, Fredrika:

Bkz.: Stenhammar, Fredrika.

\ Andrievsky, Alexandra:

Kiev’de Ukraynalı bir küğcü ailede dünyaya geldi. Alexandra piyano öğrenmeye yedi yaşında iken annesi Irina Zaritskaya (Andrievsky) ile başladı. 1972 yılında ailesi ile birlikte İsrail’e göç ettiler. Göç ettikten sonra İngiltere Surrey’de “Yehudi Menuhin Okulu”nda, Tel Aviv’de “Rubin Küğ Akademisi”nde ve Londra’da “Kraliyet Küğ Okulu”nda piyano eğitimini sürdürdü. Bu süreçte “Martin Trust Bursu”ndan yararlandı ve “Amerikan-İsrail Vakfı”ndan destek bursu aldı. Alexandra Andrievsky Avrupa’da çok sayıda yaz festivaline, ustalık kursuna, seminerlere katıldı ve Almanya’da gerçekleştirilen “Schleswig-Holstein Festival”inin 1988 yılından itibaren düzenli bir şekilde konuğu oldu. Kanada Alberta’da yapılan yarışmalarda jüri üyesi oldu. Sanatçı 1992 yılında Edinburgh kentine yerleşti ve yalkıcı ve oda küğcüsü olarak sahnelere çıkmaya devam etti. Glasgow Milngavie’de bulunan “Douglas Akademisi Küğ Okulu”nda öğretmenlik yaparken piyanist Peter Evans ile evlendi. Ayrıca “Yehudi Menuhin Okulu”nda ve Berkshire “Eton Koleji”nde öğretmenlik yaptı. 2004 yılında Calgary’ye taşındı ve 15 yıl boyunca “Mount Royal” üniversitesinde öğretmen olarak çalıştı. Sanatçı halen kendisine ait bir özel öğretim stüdyosunda öğretmenlik yapmakta, eşlikçi olarak dinletilere devam etmekte ve çeşitli jürilerde yer almaktadır.

\ Angelov, Ludmil:

Bulgaristan’ın Varna kentinde dünyaya geldi. Sofya’da bulunan “Pancho Vladigerov Devlet Küğ Akademisi”nden mezun oldu. Eğitimi süresince Viktoria Spassova, Ludmila Stoyanova ve Pancho Vladigerov’un piyano sınıfında asistanlığını yapmış olan fenomen piyanist-pedagog Konstantin Stankovich ile çalıştı. Derece ve ödül kazandığı uluslararası yarışmalar arasında “Senigallia” (İtalya-1976), “Frederic Chopin” (Polonya-1985), “Palm Beach Uluslararası Piyano Yarışması” (ABD-1990), “Piyano Ustaları” (Monte Carlo-1994) ve “Dünya Piyano Ustaları Dinleti Dolaşısı” (Fransa-1997) sayılabilir. Ludmil Angelov’un dinleti verdiği başlıca orkestra ve salonlar arasında “Berlin Filarmoni”, Viyana “Musikverein”, Amsterdam “Concertgebauw Orkestrası”, Paris’te bulunan “Pleyel ve Gaveau Konser Salonları”, Milano “Skala Tiyatrosu”, New York “Lincoln Center”, Frankfurt “Alte Oper”, Münih “Herkulessaal”, Lucerne “KKL”, “Zürih Operası”, Monte Carlo “Salle Garnier”, Brüksel “Palais des Beaux-Arts”, Linz “Brucknerhaus”, Madrid “Auditorio Nacional”, Barcelona “Auditori”, Valensiya “Palau de la Música”, “Moskova” ve “Milan Konservatuvarı Dinleti Salonları”, “Varşova Ulusal Filarmoni Orkestrası”, “Polonya Ulusal Operası” ve Seul “KBS Salonu” yer alır. Angelov’un ertiksel gelişiminde Chopin’in küğü önemli bir yere sahiptir. 1987-1988 dinleti mevsiminde Chopin’in tüm yalkın piyano yaratılarını benzersiz bir olay olan oniki resitallik bir seride toplayıp seslendirdi ve “Bulgaristan Yılın Genç Küğcüsü Ödülü”nü almaya hak kazandı. Sanatçı aynı zamanda Varşova’da yapılan “Chopin ve Avrupa” gibi Avrupa’nın en önemli Chopin festivallerinde yer almıştır. 1999 yılında Madrid ve İspanya’nın diğer kentlerinde Chopin’in tüm yalkın piyano yaratılarını seslendirdi, on yıl sonra Bulgaristan ve İspanya’da bu dinleti serisini tekrarladı. Angelov’un “Chopin’in Rondo ve Varyasyon Kayıtları” Varşovada’ki “Ulusal Chopin Enstitüsü” tarafından “Grand Prix du Disque Ödülü”ne layık görüldü. Ludmil Angelov 2006 yılından beri Nikolai Kapustin’in birçok eserinin dünyada ilk çalınışını üstlendi ve bu büyük çağdaş Rus bağdarının en önde gelen yorumcularından biri sayıldı. Sanatçının kayıt gerçekleştirdiği firmalar arasında “RCA”, “Danacord”, “Gega New”, “Pentatone”, “Non Profit Music”, “Toccata Classics”, “Hyperion” ve “Vela Records” bulunmaktadır. Angelov 2015 yılı Haziran ayında, Moritz Moszkowski’nin yakın zamanda keşfedilen piyano konçertosunu “BBC İskoç Sinfoni Orkestrası” ile seslendirerek dünyadaki ilk çalınışını gerçekleştirdi ve “Hyperion” markası altında CD kaydını yaptı. Sanatçı, 2013 yılından itibaren Sofya’da bulunan “Yeni Bulgaristan Üniversitesi”nde onursal profesör olarak ders vermekte ve tüm dünyada ustalık sınıfları gerçekleştirmektedir. Jüri üyeliği yaptığı yarışmalardan en önemlisi olarak 2010 ve 2015 yıllarında gerçekleşen “Varşova Chopin Piyano Yarışması” sayılabilir. 2011 yılının Kasım ayında “Polonya Kültür Bakanlığı” tarafından Angelov’a Polonya küğünün uluslarası tanıtımı için yaptığı katkılardan dolayı “Gloria Artis” madalyası verildi. 1992 yılından bu yana İspanya’da yaşayan Ludmil Angelov, Toledo’da bulunan “Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi”nin bir üyesi ve aynı zamanda “Sofya Piyano Extravaganza Festivali”nin kurucusudur.

Anglais:

Eski bir İngiliz dansı, İngiliz kırını.

\ Anglebert d', Jean–Henri (1635–1691):

Jean-Henri d’Anglebert Chambonnières’e baskın kalarak XIV. Louis’in arp çaları oldu ve büyük başarılar kazandı. Bu görevi daha sonra oğlu devralmıştır. d’Anglebert “Versailles”de kaçınılmaz olarak Lully ile işbirliği yaptı ve O’nun opera ve balelerinden seçmeleri klavye’ye uyarladı. Bağdarın klavye için yazdığı dört ardış içerdiği dansları, transkripsiyonları ve başlangıçta yer alan ölçülenmemiş önçalınları ile Fransız klavye küğünde Chambonnières ile Couperin arasında anlamlı ve önemli birer öge olarak yer almaktadır. Yayınlanmış küğleri arasında org için fügler de bulunmaktadır.

Angoscia:

Acılı, sıkıntılı.

Angosciosomente:

Sıkıntılı, sıkıntıyla, acıyla, acılı.

Anima:

(İt.) Ruh. Ruh dolu, canlı.

Animande:

Canlandırarak.

Animando:

Gittikçe canlanarak ve hızlanarak.

Animato:

Canlı, coşkulu.

Animo:

Derin anlam vererek.

Animoso:

Bkz.: Animo.

\ Anka, Paul:

Lübnan asıllı Kanadalı şarkıcı ve söz yazarı Paul Anka 30 Temmuz 1941 tarihinde Kanada’nın Ontario bölgesinin Ottawa kentinde doğdu. Oniki yaşında iken ertiksel gelişimine başladı. 1956'daki “I Confess” adlı ilk parçasının kaydını babasından aldığı parayla yaptı. Ama o plak sadece üçyüz tane sattı. Sonraki parçası Diana ise dokuz milyon satışa ulaştı. Buddy Holly’nin söylediği “It Doesn't Matter Anymore”, Tom Jones’un popüler hale getirdiği “She's A Lady” adlı bağdalar O’nundur. Ayrıca Claude Francois’nin “Comme d’Habitude” adlı ünlü bağdasına “My Way” olarak İngilizce sözleri Paul Anka yazmıştır. Ayrıca yazdığı reklam küğleri de yazıldıkları tarihte büyük bir üne kavuştu. Örneğin bir fotoğraf makinesi firması için yazdığı “Times of Your Life” adlı şarkı piyasaya sürüldüğünde çok sevilmişti. Kendi adına birçok TV gösterisi yapan Paul Anka’nın 1957 yılında “Diana” isimli şarkısı dünya çapında üne kavuştu. 1961 yılında “Time” dergisi O’nun bağdar ve söz yazarı kimliğini ön plana çıkarttı. Ottawa’da 27 Nisan Paul Anka günü olarak kutlanmaktadır. 1990’da Amerikan vatandaşlığına geçti. 2003 yılında “American Idol” yarışmasında konuk sanatçı olarak sahneye çıktı. Birçok ünlü sanatçıyla beraber düetler yaptı. Sanatçı Michael Buble, Celine Dion, Ricky Martin, kızı Anthea Anka, Tom Jones ve Frank Sinatra ile aynı sahneyi paylaşmıştır.

Ankara Devlet Konservatuvarı'ndan Fotoğraf Kareleri:

1. Ankara Devlet Konservatuvarı Avlusu

Ankara Devlet Konservatuvarı Avlusu

 2. İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın da İzleyici Olarak Yer Aldığı Ankara Devlet Konsevatuvarı Konser Salonu

İsmet İnönü ve Celal Bayar'ın da İzleyici Olarak Yer Aldığı Ankara Devlet Konsevatuvarı Konser Salonu

 3. Ankara Devlet Konservatuvarı Döner Oda

Ankara Devlet Konservatuvarı Döner Oda

 4. Mithat Fenmen’in de Katıldğı Ankara Devlet Konsevatuvarı Temel Atma Töreni

Mithat Fenmen’in de Katıldğı Ankara Devlet Konsevatuvarı Temel Atma Töreni

Ankara Radyosu Madrigal Korosu:

Bülent Arel heyecanlı, çalışkan ve idealist bir yöneticiydi. Orkestra ve koro yöneticiliği kadar “Ankara Radyosu Müzik Yayınları” yöneticiliğinde de başarılıydı. 1965-1970 yılları arasında “Ankara Radyosu Madrigal Korosu”nu kurmuş ve bu koro ile “a capella” (çalgı eşliksiz) koro dağarının hemen hemen tüm yaratılarının kaydını gerçekleştirmişti. Ancak yukarıda adı geçen bu koro, ne yazık ki, yöneticisi Bülent Arel’in Amerika’ya gidişi ile ortadan silinmiştir. Bu durum, ülkemizde yapılan olumlu işlerin ilkeler bazında bir temele oturmadığını ve kişilerin çabasıyla bir müddet yürütüldüğünü, sorumluluk alan bireylerin kişisel fedakarlıklarının bir şekilde nihayetlenmesiyle kurumsal bir alt yapısı olmayan girişimlerin sürdürülemediğini kanıtlayan önemli bir örnektir.

\ Ankara Sanat Tiyatrosu:

6 Aralık 1963 tarihinde Ankara’da kurulan tiyatro topluluğu. Türkiye’nin en eski ve en sağlam kökleri olan özel tiyatrosudur. Bu grubun kuruluşuna Asaf Çiyiltepe öncülük etmiştir. Çiyiltepe ve arkadaşları bu tiyatroyu devrimci-ilerici bir temelde ve topluma öncü olması amacıyla yarattılar. Bu tiyatro İstanbul’daki “Arena Tiyatrosu”nun ardılıdır. “AST”ın “Genel Sanat Yönetmeni” Asaf Çiyiltepe idi, ancak ne yazık ki bu büyük sanatçı, tiyatronun doğu illerimize gerçekleştirdiği bir dolaşı sırasında geçirilen bir kaza sonucu sonsuzluğa göç etti. Bunun üzerine “Genel Sanat Yönetmenliği”ne Güner Sümer geldi. Güner Sümer’den sonra ise bu görevi Rutkay Aziz üstlendi. Rutkay Aziz bu önemli görevi uzun yıllar yürüttü ve birçok oyuna yönetmen ve oyuncu olarak katkıda bulundu. Ne yazık ki bu tiyatro baskıcı ve faşizan rejimlerin sürekli takibi ve baskısı altında kaldı. Özellikle 12 Mart faşizmi bu sanat kurumunu hiç rahat bırakmadı. Örneğin, “Ankara Sıkıyönetim Kumandanlığı”nın “6134/14267 sayılı ve 4 Nisan 1972 tarihli bildirimi” ile topluluğun gerçekleştirdiği etkinlikler sakıncalı ilan edildi ve “Ankara Sanat Tiyatrosu” kapatıldı. Kapatılma nedeni Yılmaz Onay’ın yönettiği ve Ankara’da 4 kez oynanan “Hitler Rejiminin Korku ve Sefaleti” isimli oyunun 5. kez “Siyasal Bilgiler Fakültesi” öğrencilerine oynanması oldu. Ancak 1974-1975 sanat mevsiminde tiyatro geri döndü: Maksim Gorki’nin “Ana” isimli romanından aynı isimle Bertolt Brecht tarafından oyunlaştırılan “Ana” oyunu Rutkay Aziz tarafından sahneye konuldu. Bu oyunda söylenen “Bir Mayıs Marşı” geniş kitleler tarafından hızla benimsendi ve ülke toplumsal bilinç bakımından bir sıçrama daha elde etti. “Ankara Sanat Tiyatrosu” adeta bir okul oldu; yüzlerce oyuncu, yazar, yönetmen, sahne tasarımcısı, küğcü ve teknisyen burada adeta eğitim gördü. Bu anlamda Türk tiyatrosuna büyük katkılar sağladı ve bu sanatçılar ileride kendi sanat topluluklarını kurarak tiyatroya devam ettiler. Ayrıca “AST” ilerici ve devrimci temelleriyle deneme tiyatrolarının bir anlamda öncüsü oldu. Ödenekli ve ticari amaç güden tiyatrolara karşı halkın ve emekçinin yanında adeta göğüs göğüse çarpışmalar yaşandı. Bu oluşum bir takım çalışması ve disiplinine dayanmaktaydı, bu nedenle “AST”ın dağarı çok genişledi. Çağdaş dünya klasıl yazarlarına önem verildi. Bunlar arasında Samuel Beckett, Brendan Behan, Armand Salacrou, Max Frisch, August Strindberg gibi yazarlar bulunmaktadır. Aynı zamanda özellikle bir “Brecht-Gorki Tiyatrosu” kimliği kazanıldı. Topluluk çağdaş ulusal Türk Tiyatrosuna da büyük önem vererek Nazım Hikmet, Orhan Kemal, Cahit Atay, Turgut Özakman gibi yazarların yaratılarına yer verirken yeni Türk oyun yazarları kuşağının yetişmesine de büyük katkı sağladı. Eserleri oynanan bu isimler arasında Sermet Çağan, İsmet Küntay, Güner Sümer, Bilgesu Erenus, Vasıf Öngören ve Oktay Arayıcı sayılabilir. “Ankara Sanat Tiyatrosu”nda görev yapan ve oyun sahneye koyan isimler arasında Asaf Çiyiltepe, Güner Sümer, Genco Erkal, Ergin Orbey, Çetin Öner, Rutkay Aziz ve Yılmaz Onay bulunmaktadır. Osman Şengezer ve Yücel Tanyeri gibi sahne tasarımcıları ile Timur Selçuk gibi bağdarlar da oyun üretimine katkılar sağlamıştır. Ayrıca Uğur Mumcu, Faruk Erem, Eşber Yağmurdereli, Yaşar Kemal, Turgut Özakman, Sabahattin Ali, Yılmaz Güney ve Samed Behrengi gibi yazarların oyunları da “AST”ın dağarında yer aldı. Çağdaş bir kurum olarak “AST”, 1974 mevsiminden bu yana çağdaş dünyaya açılan bir kapı olarak sanat yaşamımızda tekrar yer aldı. O tarihten bu yana açtıkları ve geleneksel hale gelen “Amatör Tiyatro Kursu” ile çok sayıda yeni ismin Türk tiyatro hayatına kazanılmasını sağladılar. Tiyatro, kuruluşundan bu yana çok sayıda oyun sahneledi ve ilerici yapısıyla devrimci-öncü olarak Türk tiyatro yaşamında sağlam bir yer edindi. Fakat bu kurumun yaşadığı sorunlara bir yenisi eklendi: 58 yıldır perde açtıkları “Ihlamur Sokak”taki salonun kuruluş yıldönümüne denk gelen 6 Aralık 2020 Pazar günü kapanması sanat çevrelerinde büyük üzüntü yarattı. Pandemi döneminin getirdiği kaldırılamaz yükler ve uzun yıllardır mahrum bırakıldıkları devlet yardımları ile salonun mülk sahibinin dayattığı ağır ve uzlaşmaz tutum “AST”nin adeta evi olmuş bir binadan ayrılmasını zorunlu kıldı. Yaşanan bu olumsuz süreçte tarihi salonun açık kalması için yapılan tüm girişimler sonuçsuz kaldı. Mülk sahibi burada otopark, depo veya otel yapma niyetini açıkça belli etti. Bu boşaltma öncesi tiyatro 4 mevsimdir Yeşim Dorman’ın oyununu kapalı gişe oynamaktaydı. Kuruluş binasından ayrılındığında “Bilkent Sahne”de etkinliklere devam edildi. Her şeye karşın “Ankara Sanat Tiyatrosu” kuruluş felsefesinden ödün vermeden boş eğlenceye indirgenen tiyatro yaşamımıza liderlik yapmaya devam etmektedir.

Anmutig:

(Alm.) Zarif, alımlı, sevimli. İyilikle. İyiliksever bir deyişle. Zarifçe.

\ Annayeva, Valentina:

Valentina Annayeva 10 Haziran 1959 tarihinde Ukrayna'nın Rovno bölgesine bağlı Krupove köyünde doğdu. İlk ve orta öğrenimini 1967 ile 1974 yılları arasında Miyzoç-Rovno'da "Myzoç Yatılı Okulu"nda bitirdi. 1974 yılı ile 1978 yılları arasında Dubno kenti küğ okulunda koro yönetkenliği ve ses eğitimi aldı. 1977 yılında evlenerek Türkmenistan'ın Aşkabat kentine yerleşti. Bu evlilikten 1978 yılı doğumlu Nazar isimli bir oğlu oldu. 1977–1981 yılları arasında Aşkabat valiliğine bağlı mimarlık bölümünde sekreterlik yapan Annayeva 1981–1985 yılları arasında da "Türkman Hava Alanı"nın muhasebe bölümünde çalıştı. 1985–1990 yılları arasında Aşkabat kenti "Küğ Akademisi"nin koro yönetkenliği ve küğ öğretmenliği bölümünde eğitim gördü ve her iki alanda da diploma aldı. 1990-1991 yıllarında aynı kentte küğ öğretmenliği yapan sanatçı 1991–1995 yılları arasında "Aşkabat Devlet Sinfoni Orkestrası ve Korosu"nda mezzosopran olarak görev üstlendi. 1995 yılında ikinci bir evlilik yaparak Türkiye'ye yerleşti ve 2001 yılında Türk vatandaşlığına kabul edildi. 2002 yılında boşanan Annayeva 2003–2004 yılları arasında "Adana Odeon Küğ Merkezi"nde piyano ve ses öğretmenliği yaptı. Annayeva bir müddet te "Adana Natürel Küğ Merkezi"nde öğretmenlik yapmıştır.

Anonim Olma:

Bkz. Anonimleşme. Anonim. Folklorik Oluşum. Türk Halk Küğü. Halk küğleri.

Anonimleşme:

Bkz. Anonim. Anonim olma. Folklorik oluşum. Türk Halk Küğü.

Antécedant:

Ön, önceki, ilk konu ya da tema, ana konu ya da tema.

\ Antep, Ersin:

Gelibolu’da doğdu. Ortaöğretimin ardından liseyi Ankara’da bitirdi. Daha sonra “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Genel Müzikoloji ve Müzik Tarihi Bölümü”ne girdi. Burada Filiz Ali, Ahmet Yürür, İlhan Usmanbaş, Cenan Akın, Feza Tansuğ, Melih Duygulu ve Meliha Doğuduyal ile çalıştı. “Gebrauchsmusik” başlıklı tezi ile öğrenimini tamamladı. Mezuniyetin ardından çeşitli merkez ve organizasyonlarda yer aldı. Küğü yorum ve seslendirme anlamında incelemek amacıyla çeşitli çalışmalar yaptı. Stüdyo demo aranjörlüğü, radyo jingle bağdarlığı, radyoda küğ eleştirmenliği, yerel gazete küğ yazarlığı (beş yıl)... Türk küğü alanında ney ve çoksesli alanda klarinet çalıcılığı yaptı. Yazıları “Toplumbilim Dergisi”, “Müzikoloji Dergisi”, “Orkestra Dergisi”, “Hürriyet Gösteri Dergisi”, “Andante Dergisi”, “Cumhuriyet Gazetesi”, “Radikal Gazetesi”, “Dünya Gazetesi” gibi yayın organlarında yayınlandı. 2004 yılında “Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası” ve 2005 yılında “Türk Bestecileri Eser Kataloğu” adlı kitapları “Sevda Cenap And Müzik Vakfı” tarafından basıldı. “Marmara Üniversitesi”, “Yıldız Teknik Üniversitesi”, “Antropoloji Derneği” ve “İstanbul Teknik Üniversitesi” bünyesinde konferans, panel ve seminerlerde konuşmacı oldu. “Müzikoloji Derneği”, “Sevda Cenap And Müzik Vakfı”, “Bursa Nilüfer Belediyesi”, “Kültür ve Turizm Bakanlığı” ve “Türk Kara Kuvvetleri”nin düzenlediği sempozyumlarda bildiriler sundu, sempozyum bildiri kitabı editörlüğü yaptı. “Kültür ve Turizm Bakanlığı” ile Rengim Gökmen yönetimindeki “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” tarafından yapılan “İstiklal Marşı”nın yeni kaydı için araştırma yaptı, CD kapağını yazdı. 2002 yılına kadar “Müzikoloji Derneği Genel Sekreterliği” görevini sürdürdü. 2002-2004 yılları arasında “Kara Kuvvetleri Komutanlığı Musika-i Hümayûn Araştırması”nı yürüttü ve “Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda küğ tarihi dersleri verdi. “Kara Kuvvetleri Komutanlığı” tarafından 2003 yılında düzenlenen “Askeri Bandolar Festivali”nde basın danışmanlığı ve koordinatörlüğü yaptı. 2004-2006 yılları arasında “Kültür ve Turizm Bakanlığı” ve “Deniz Kuvvetleri Komutanlığı” bünyesinde küğle ilgili araştırma ve projelerde görev aldı. 2004-2006 yılları arasında “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası” fahri basın danışmanlığı görevini sürdürdü. 2004-2006 yılları arasında “Bilkent Üniversitesi Ahmed Adnan Saygun Araştırma ve Eğitim Merkezi”nde “Müzikbilimcileri Bilimsel Etkinlikler Dizisi”ni gerçekleştirdi. 2007 yılında “Bursa Nilüfer Belediyesi” evsahipliğinde “Doğumunun 100. Yılında Ahmed Adnan Saygun” konulu “IV. Müzikoloji Sempozyumu” (8-9 Mart) ile “İstanbul Kültür Üniversitesi”ndeki (13 Nisan) ve “İzmir Sanat”taki (7 Aralık) “Ahmed Adnan Saygun Paneli”ni organize etti. Halen “Andante Dergisi” genel yayın yönetmeni yardımcısı, yayın kurulu üyesi ve yazarı, “Hürriyet Gösteri Dergisi”, “Cumhuriyet Gazetesi” ve “Radikal Kitap Eki”nde küğ yazarı olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Aynı zamanda “Bugün, Toplum ve Müzik” başlıklı tartışmalar zincirini koordine etmektedir. İnternet ortamında müzikbilimin tanıtılması ve yaygınlaşması amacıyla kurduğu www.muzikoloji.org web sitesi ile “Müzikoloji İleti Posta Grubu”nun faaliyetlerini devam ettirmektedir. Ersin Antep’in yayınlanmış kitapları arasında şunlar bulunmaktadır:
* “Türk Bestecileri Eser Kayıt Kaynakçası”, Ankara: Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları, 2005
* “Türk Bestecileri Eser Kataloğu”, Ankara: Sevda Cenap And Müzik Vakfı Yayınları, 2006.
Sanatçının editör olarak katkıda bulunduğu kitaplar ise şunlardır:
* “Müzikoloji Derneği Sempozyum Bildirileri”, İstanbul: Müzikoloji Yayını, 2000.
* “Cumhuriyet Döneminde Askeri Müzik ve Gelişimi Sempozyumu”, Ankara: Kara Kuvvetleri Komutanlığı, 2004.

\ Antheil, George (1900-1959):

George Antheil’in eserleri sürekli ritmik diriliği, uyumsal keskinliği ve ezgisel kuvvetiyle “küğün kötü çocuğu” olduğunu ortaya koyar. Antheil 8 Temmuz 1900 tarihinde Trenton (New Jersey)’da dünyaya geldi. “Philadelphia Konservatuvarı”nda Constantin von Sternberg, Ernest Bloch ve Clark Smith ile çalıştı. 1922 yılında dinleti piyanisti olarak ertiksel yaşamında yükselmek için Avrupa’ya gitti ve verdiği resitalde “Mekanizmalar” (Mechanisms), “Uçak Sonatı” (Airplane Sonata) ve “Vahşi Sonat” (Sonata Sauvage) gibi kendi yaratılarını seslendirdi. Sıklıkla birbirini izleyen gürültü patırtı bağdarın giderek artan kötü şöhretine katkıda bulundu. Berlin’de kendi bağdama stiline önemli derecede etki etmiş olan Stravinsky ile tanıştı. Aralarında Joyce, Pound, Yeats, Satie, Picasso ve daha birçok ismin de bulunduğu Paris sanat çevreleri Antheil’i kendi modernist fikirleri için küğsel bir sözcü olarak seçtiler. Bu dönemde ulaştığı başarılar vurma çalgılar topluluğu için yaratılan dağarda dönüm noktası anlamında olağanüstü bir zirveye ulaştı: “Ballet Mécanique”. Bu yaratı gerçek anlamda gelenekleri paramparça etmektedir; örneğin 1927 yılında “Carnegie Hall”de yapılan Amerika’daki ilk seslendirilmesinde uçak pervaneleri ile inanılmaz bir şamata çıkarılmıştır. Sonraları ise Antheil’in “Piyano Konçertosu” ve “Fa’dan Sinfonisi”nde yeni romantik ve yeni klasılcı ögeleri benimsediğini görüyoruz. Sanatçı 1936 yılında Hollywood’a yerleşmiş ve film küğleri yazmaya başlamıştır.

Anthem:

(İng.) Kantat tarzında yaratı, "cantate" benzeri eser.

Antifonal:

Karşılıklı iki koronun dönüşümlü bir şekilde yaptığı seslendirme. Bkz. Antiphonal.

Antifoni:

Karşılıklı ilahi okuma usulü. Karşılıklı okunan dua.

Antiphonal:

Bkz. Antifonal.

Antitonal (Antitonale):

Tona aykırı.

\ Apaydın, Ezgi Su:

1997 yılında Adana’da doğdu. 6 yaşında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın sınavlarını kazanıp Daniya Kainova ile keman, Tsevetelina Tunteva ile remileme ve küğ kuramları eğitimine yarı zamanlı öğrenci olarak başladı. İki yıl sonra aynı okulda eğitimine tam zamanlı olarak devam edip, Slava Kainov ile oda küğü çalışmalarına da başladı. Her yıl keman ve oda küğü sınıfıyla gerçekleştirdiği dinleti dolaşılarıyla Türkiye’nin çeşitli kentlerinde dinletiler verdi. (Adana, İstanbul, Bursa, Balıkesir, Aydın, Denizli, Konya, Isparta, Trabzon, Samsun, Ordu, Mersin, Tarsus, Niğde, Kahraman Maraş...) 2007 yılında Rengim Gökmen yönetimindeki “Doğuş Çocuk Senfoni Orkestrası”nın sınavlarını kazanıp, bu orkestra ile yurt içi ve yurt dışı birçok dinleti verdi. (Ankara, İstanbul, Antalya, Bodrum, Almanya ve İsviçre) 2009 yılında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın yalkıcısı olarak Mozart’ın “Büyük So’dan Keman Konçertosu”nu seslendirdi. 5-10 Temmuz 2010 tarihlerde Bulgaristan’ın Sofya kentinde gerçekleşen “Emil Kamilarov Uluslararası Genç Keman Virtüözleri Yarışması”na katılıp “II. Yaş Kategorisi”nde “İkincilik Ödülü”nün sahibi oldu. 30 Ekim-1 Kasım 2010 tarihleri arasında düzenlenen “Mersin Üniversitesi Gülden Turalı 4. Ulusal Keman Yarışması”nda “II. Kategori”de “Birincilik Ödülü” aldı ve “Türk Bestecisini En İyi Yorumlayan Ödülü”nün de sahibi oldu. 21 Nisan 2011 tarihinde Burak Tüzün yönetimindeki “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” eşliğinde Lalo’nun “İspanyol Sinfonisi”nin “1. Bölümü”nü seslendirdi. 10-17 Temmuz 2011 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Varna kentinde düzenlenen “85. Uluslararası Varna Müzik Festivali” kapsamında Minço Minçev’in ustalık sınıfına katıldı ve en parlak katılımcılardan biri olarak “Bulgar Televizyonu” tarafından kendisiyle röportaj yapıldı. Aytuğ Ülgen yönetimindeki “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın “23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı” sebebiyle 20 Nisan 2012’de düzenlediği dinletiye yalkıcı olarak katıldı ve Vitali’nin “Chaccone” adlı yaratısını seslendirdi. 18 Ekim 2012’de İbrahim Yazıcı yönetimindeki “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nın “Cumhuriyet Bayramı Konseri”nde, yalkıcı olarak Wieniavsky’nin “2. Keman Konçertosu”nu seslendirdi. 26 Nisan 2013 tarihinde Hakan Kalkan yönetimindeki “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde Mendelsohn’un “küçük mi’den Keman Konçertosu”nu seslendirdi. 7-11 Mayıs tarihleri arasında Çek Cumhuriyeti’nde düzenlenen “55. Kocian Keman Yarışması”nda üçüncü oldu. 28-30 Mart 2014 tarihleri arasında Belçika’nın Namur kentinde düzenlenen “7. Uluslararası ‘Bravo!’ Genç Kemancılar Yarışması”na katılıp kendi kategorisinde “Birincilik Ödülü”nün sahibi oldu. 17 Mayıs 2014 tarihinde Artun Hoinic yönetimindeki “Bilkent Senfoni Orkestrası” eşliğinde Chausson’un “Poeme” adlı yaratısını seslendirdi. Ekim 2010 ile Eylül 2012 tarihler arasında keman çalışmalarını Marina Kvlividze ile sürdüren Ezgi Su Apaydın, Eylül 2012’den itibaren eğitimini “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Lisesi”nde, Muhammedcan Turdiev’in keman sınıfında devam etti ve Haziran 2015’te mezun oldu. Ekim 2015’ten itibaren Almanya’nın Essen kentinde bulunan “Folkwang Sanat Üniversitesi”nde Minço Minçev’in sınıfına başvuran 150 kişi arasından birinci seçilip lisans eğitimine başladı.

\ Apaydın, Güneş:

1953 yılında Tokat Almus’ta dünyaya geldi. Pek tanınmış yazar Talip Apaydın’ın üç çocuğundan ortancasıdır. İlk öğretim yıllarında Amasya’da gitar çalarak küğ yaşamına başladı. Apaydın, eğitim hayatı boyunca çeşitli küğ gruplarında gitar ve piyano çalmayı sürdürdü. Daha sonra “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girerek başarıyla mezun oldu ve adı geçen okulda asistan-öğretim görevlisi olarak çalıştı. Asistanlığı döneminde Nurhan Cangal ve Turgut Aldemir ile uyum bilgisi-küğ kuramları ve biçim bilgisi alanlarında çalışmaya devam etti. Çeşitli liselerde küğ öğretmeniği yapan Apaydın son derece alçakgönüllü ve yapıcı kişiliği ile öğrencilerinin takdir ettiği bir öğretmen oldu. “Ankara Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü”nde küğsel işitme ve küğ kuramları, “Kara Kuvvetleri Komutanlığı Armoni Mızıkası”nda uyum bilgisi dersleri verdi. Bu dönemde yurt içinde ve yurt dışında (İtalya-İspanya-Fransa-Polonya-Bulgaristan-Romanya-Bosna Hersek-Kazakistan gibi ülkelerde) yapılan pek çok küğ etkinliğine bağdar ve eğitimci olarak katıldı. Polonya “Bygoszcz Küğ Festivali”nde jüri görevlisi olarak sorumluluk üstlendi. “Anadolu Selen” isimli grupla yine bazıları yurt dışında olmak üzere dinletiler verdi. “TRT” kurumunda küğ prodöktörü olarak izlenceler hazırladı. “Eurovision Küğ Yarışmaları”nda konuk orkestra yönetkeni olarak görev yaptı. Emekli olduktan sonra bazı özel güzel sanatlar liseleri ve “Kırıkkale Üniversitesi”nde öğretim görevlisi olarak eğitimciliğe devam etti. “Devlet Tiyatroları”nda konuk sanatçı olarak 5 yıl küğ yaptı. Değerli sanatçı halen Ankara’da yaşamakta ve üretken bir insan olarak dikkatleri üzerine çekmektedir.

\ Apaydın, Nevin:

1969 yılında Bulgaristan’ın Razgrad kentinde doğdu. Küğ eğitimine 9 yaşında piyano ve remileme dersleri ile başladı. Üç yıl sonra bunlara flüt eğitimini de ekledi. 1984 yılında Rusçuk kentindeki “Veselin Stoyanov Küğ Okulu”nun sınavlarını kazanarak flüt bölümünde Veliçko Bojinov’un öğrencisi olarak eğitimine devam etti. 1988 yılında bu okuldan mezun oldu. Bir yıl “Şumnu Filarmoni Orkestrası”nda flüt sanatçısı olarak çalıştı. 1989 yılında ailesiyle birlikte Türkiye’ye göç etti. Bir yıl “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olarak çalıştıktan sonra, “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Saki Şarıl’ın öğrencisi olarak lisans eğitimine başladı. 1993 yılında sınıf atlayarak mezun oldu. Bulgaristan’da olduğu gibi Türkiye’de de birçok resital ve oda küğü dinletileri verdi. 1987 yılında “Bulgaristan Askeri Sinfoni Orkestrası” ve “Razgrad Sinfoni Orkestrası” dinletilerine yalkıcı olarak katıldı. 1995 ve 2000 yıllarında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde de yalkıcı olarak dinletiler verdi. 2000-2012 yılları arasında “T.C. Kültür Bakanlığı Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çoksesli Çocuk Korosu”nun yönetkenliğini yürüttü. 2011 yılında “Adana Sevgi Evleri ve Kız Yetiştirme Yuvası”nda kurulan küğ atölyesinde, Devlet koruması altında bulunan çocuklarla küğ çalışmaları yapmaya başladı. Sanatçı bu çalışmaları halen yürütmektedir. 1994 yılından bu yana “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nda flüt sanatçısı olarak görev yapmaktadır. “ÇDSO” sanatçılarından kurulan yaylı beşiliyle birlikte birçok okul ve kurumda açıklamalı dinletiler vererek çoksesliliği halka sevdirmek için yoğun çalışmalar yapmaktadır.

Aperto:

Serbest, kararlı.

Apojyatür:

Bkz. Abanık, Abantı, Appogiatur.

Appasionata:

Bkz. Appasionato.

Appasionato:

Tutkulu, heyecan ve ihtiras dolu. İhtiraslı, heyecanlı. Bkz. Appasionata.

Appassionatissimo:

Çok tutkulu, çok heyecanlı, son derece ihtiras dolu.

Appoggiare:

(İt.) Yaslamak, dayamak. Bkz. Appogiatur.

Appoggiatura:

(İt.) Ufak bir süsleme notası. Süsleyici nota. Amacı ezgiye ifade eklemektir. Bkz.: Appoggiare, Appoggiatur. Appoggiatura

Appogiatur:

(Appoggiatur) (İt.) Abanmak, dayanmak anlamına gelen “appoggiare” fiilinden gelmektedir. Bkz. Abantı, Abanık, Apojyatür. Ahmed Adnan Saygun bu terim için “Basamak” demeyi tercih etmiştir. Uyguya eklenen (akora katılan) yabancı nota. Uygunun kendi kuruluşundan bir ya da yarım adım farklı aralıktadır. Eğer bu aralıkta yer alan ses asıl notanın üst tarafında bulunuyorsa buna “üst abantı” (üst apojyatür), alt tarafında bulunmaktaysa “alt abantı” (alt apojyatür) denilir. Farklı cins abantılar görmek olanaklıdır. “Kısa abantı”lara “çarpma” (Alm. Vorschlag) denilmektedir. “Çarpma” ismi aslında genel bir terim olup kapsama alanına “kısa çarpma”, “uzun çarpma”, “çift çarpma”, “üçte iki çarpma”, “üstten kısa çarpma”, “alttan kısa çarpma” girer. “Çarpma” gerçekte her abantının çarpım unsurunu oluşturmaktadır. Dolayısıyla bu konunun dışında kalan “mordan” ve “tril”lerin de “çarpma” unsurları vardır. Bkz. Mordan, Tril.

Appogiature longue:

(İt.) Uzun apojiyatur. Bkz. Appogiatur.

Araban:

Türk musikisinde bir makam.

Arabesk:

Arap stili süsleme anlamına gelir. Batı uygarlığının mimarisinde ve küğ sanatında da kullanılmıştır. Batı küğünde ezgisel gidiş Arap küğünü andırdığı veya çağrıştırdığında bu biçemden söz etmek olanaklıdır. Küğ tarihinde çok sayıda örneği bulunmaktadır. Örneğin Rimsky-Korsakov’un “Şehrazat” yaratısının bazı kesitleri veya Claude Achille Debussy’nin “Arabesque” başlıklı piyano yaratısı gibi...

Arabesk (Arabesque):

Bir süsleme tarzı.

Arabesk Küğ:

Kurt Reinhard gibi kimi küğbilimcilere göre “arabesk küğ” Türk halk küğünün günümüz şartlarında ortaya çıkan yeni ve doğal bir görüntüsüdür. Reinhard’ın bakış açısından yaklaşım gösterirsek Türk halk musikisini geleneksel biçimi ile düşünme koşullandırmasından sıyrılabiliriz ve bu yeni küğ türüne karşı beslenen ön yargılardan kurtulmamız olanaklı hale gelir. İşin gerçeği, “arabesk küğ” üzerine halen yeterli ve ciddi araştırmalar yapılmamıştır. Yapılan hatalardan en önemlisi ise bu “yozlaşmış kültür”e bir sanat küğü çerçevesinden bakıp değerlendirme yapmaktır. Aslında sanat küğü olmayan ve sanatsal bir iddia da taşımayan bu türün düzeyi inanılmaz derecede düşüktür. Ayrıca bu tür yerel bir musiki türü de değildir; dolayısıyla halk musikisi anlayışına da tam olarak uymamaktadır. Kısacası “arabesk küğ” geleneksel Türk sanat musikisinin oldukça ilkel bir biçimi olarak algılanabilir. Ancak, ne yazık ki halkın büyük çoğunluğu tarafından dinlenmekte, sevilmekte ve hatta onay görmektedir. Bunun nedeni ise, halk musikimizi oluşturan ortamın, içinde bulunduğumuz dönem içinde hızlı bir değişim sürecine girmesi ve hatta coğrafyamızın hemen hemen tamamında yok olmasıdır. Hızlı sanayileşme, iletişim ve ulaşımın yaygınlaşması ve kolay elde edilebilir hale gelmesi Türk halkının toplumsal, ekonomik ve kültürel alt yapısında geri dönülmesi mümkün olmayan değişimlere uğramasına neden olmuştur. Bu değişimler sonucu lokal kültürler tamamen ortadan kalkmaya yüz tutmuş, yazılı olmayan ve ağızdan ağıza aktarılan kültürel değerler yeni kuşaklara ulaşamaz noktaya gelinmiş, köyden kente göçüş hızlanmış ve kentli nüfus oranı olağanüstü artmıştır. Aşık geleneği de bu bağlamda tükenmiş, en son halk ozanı Aşık Veysel’in ölümüyle de tarihe karışmıştır. Kente göç eden bu kalabalık nüfus küğsel ihtiyaçlarını bir şekilde gidermek zorundaydı; köyden gelerek kente yerleşen insanlarımız kendi beğenilerini ve kültürel değerlerini de birlikte getirdiler ve kentlileşerek uygarlık yolunda bir adım daha önde olan azınlık ile bir türlü ortak paydada buluşamadılar. Büyük kentlerde bir avuç mutlu azınlık yeni göçmüş olan bu kitleye aşağılayarak baktılar, eğitimsiz ve birikimsiz bu kitlenin üyeleri mutlu azınlığın iş yerlerinde ve fabrikalarında boğaz tokluğuna çalıştırıldılar. Mutlu azınlığın seçkin (!) kültür hayatının yanısıra köylü kültürüne dayalı, farklı bir diğer kültür ortamı yukarıda saydığımız tüm bu nedenlerle ortaya çıktı. Teknolojik gelişmelerin devasa boyutlarda olması ise tüm değerler sistemini altüst etti. Böylece kentte yeni bir halk musikisi türü ortaya çıkarak belirginleşti ve büyük kentlerin varoşlarında yaşayan köylü-yeni kentli kitlenin sorunlarını dile getirmeye başladı. “Arabesk” olgusu toplum bilimlerinin tüm dallarının inceleme merceği altında olması ve derin tahliller yapılması gereken bir durum arz etmektedir. Kent varoşlarından sonra hemen hemen tüm toplum kesitlerini etkisi altına alan bu küğsel türün bizleri, yani Türk toplumunu yansıttığı açık bir gerçektir. Halktan soyut düşünülemeyecek bu tarz halka rağmen değil, halkın içinde filizlenerek bugünkü yapısına ve yaygınlığına kavuşmuştur. Bu küğün etkisini yitirebilmesi için ekonomik kalkınmanın dengeli olması, gelir dağılımında acilen düzen ve eşitlik sağlanması, ciddi bir eğitim seferberliği yapılarak genel eğitim kalitesinin derhal yukarı tırmandırılması, planlı ve model bir kentleşmeye gidilmesi, herkese iş, sağlık, eğitim olanaklarının dengeli ve yurt sathında verilmesi, köyden kente göçüşün kırsal alanda kalkınma hamlesi ile durdurulması büyük önem taşımaktadır. Çünkü “arabesk küğ” geniş halk kitlelerinin acılarını, dertlerini, açmazlarını ve özlemlerini dile getirmekte olan söz ağırlıklı bir küğsel türdür. Daha önceleri aşık geleneği altında halk ozanları tarafından terennüm edilen ezgilerle dile getirilen sorunlar, şimdi daha yaygın ve katılımcı bir şekilde geniş yığınlar tarafından dillendirilmektedir. “Arabesk küğ”de asıl amaç küğ yapmak değildir; kitlelerin feryadı olarak seslenmektir. Arabesk kültür, bir yandan da mevcut çarpık düzenin bir emniyet süpabı olmakta ve düzene karşı organize olarak yükselmesi gereken toplumsal muhalefetin gazını almakta, enerjisini düşürmekte ve örgütlenmeyi erteleyerek, bazan da tamamen iptal ederek kitleleri sakinleştirmektedir. Bu bağlamda düzenin elinde birer maşa durumuna geçen arabesk küğcüler, sözde muhalefet yaparak kitlelerin daha bir köleleşmelerinin yolunu açmaktadırlar. Toplumun dönüşmesini ve akılcı bir toplumu düşleyenlerin arabesk kültür ve yaşam tarzı ile daha ciddi bir anlamda mücadele etmeleri açıklanan bu nedenlerden ötürü de bir zorunluluktur. İkinci sınıf insan yerine konulanların küğü olmuş olan “arabesk küğ” bu anlamda bir zehirdir. Bu küğü dinleyerek veya uygulayarak bulundukları gettolarda kentsoyluya kafa tuttuğunu zanneden göçerler bu konuda hayli yanılmaktadırlar. Bir diğer adı ile “Dolmuş Küğü” olan bu tür aracılığı ile geniş halk kitlelerinin mutsuz ve umutsuz yaşamları dile getirilmektedir. Bu küğ sözleri ile de karamsar ve iç karartıcıdır, ezgilerden taşan içe kapanıklık sözler ile somutlanmakta ve soyut düşünme yeteneğini tam olarak baltalamaktadır. Kişiler dinledikleri bu küğ ile adeta özdeşleşmekte, bu küğ üzerinden tecimsel karlar elde eden kötü niyetli ve çürük karakterli kişilerin büyük paralar kazanmalarına vesile olmaktadırlar. Yeni bir sentez olan bu küğ henüz daha kesin kurallara bağlanmadıysa da geleneksel Türk sanat musikisinin “Kentsel Eğlence Musikisi” ile Batı’nın “Hafif Küğ”ünün bir karışımı olma yolunda emin adımlarla ilerlemektedir. Bu türden parçaların ezgisel, düzümsel, biçimsel, oturtumsal ve çalgıların teknik anlamda kullanılma şekline bakarak incelediğimizde bu sonuca varmak zor değildir. Başlıbaşına bir küğ olayı haline gelen “arabesk” ciddi bir yozlaşmanın duyurusudur, her ne kadar bazı küğ bilimciler bu küğü geleneksel Türk sanat küğünün halka daha yakın bir biçimi olarak olumlulasalar da kaderine rıza göstermiş halkın konuya pek de kuramsal bakmadığı açıktır. Gerçek küğ sanatçıları ve küğ öğretmenlerinin bu zehirlenmeye karşı daha çok uzun yıllar savaşım vermeleri gerekmektedir.

Aracto:

Yay ile.

Aralarında Sus Bulunan Bağlı Notalar:

Aralarında “sus” (sus işareti) bulunan notalar da birbirine bağlı çalınabilir, yani aynı yayda kullanılabilir ve hatta bu sus işaretlerinin süreleri ve dolayısıyla simgeleri farklı olabilir.


Aralarında Sus Bulunan Bağlı Notalar-1

 

Yaylı çalgılarda rastlanan bu tür bir yazımda bağ işareti ile birbirine bağlanan notalar yay telden kaldırılmadan çalınır. Aynı yönde çalınması gereken bu notalar yay ya hep çekilerek ya da hep itilerek çalınmalıdır.


Aralarında Sus Bulunan Bağlı Notalar-2

Aralık:

İki ses arasındaki uzaklık, perde farkı. İki nota arasındaki yükseklik farkı, iki ayrı sesin birbirlerine olan mesafesi. Bkz. Enterval, interval. Genel dizideki yerleri açısından iki ses arasındaki uzaklığa "aralık" denir. Aralıklar, o aralıkları oluşturan seslerin birbiri ardınca ya da aynı anda tınlayışına (duyuluşuna) göre ezgisel (melodik) ve uygusal (armonik) olmak üzere ikiye ayrılır. Bkz. Ezgisel aralıklar ve uygusal aralıklar. Başlangıç sesi olarak do sesini aldığımızda (Bkz.: Nota İsimlerinde Sıralama) tekrar yeni bir do sesine ulaşana dek sekiz ses, yani sekiz nota geçer; bu ilk do sesinden ikinci do sesine dek sekiz nota genişliğinde bir aralık oluşturur. Aşağıdaki çizelgede gördüğünüz sesler ve karşılığı olan notalar piyanodaki beyaz tuşlara basmak yolu ile çıkartılır:

Nota İsimlerinde Sıralama-2


Görüldüğü üzere yalnızca yedi notaya isim verilmiştir. Bir sekizli içerisinde 12 ses olduğuna göre, geri kalan beş ses bu yedi ana sesin ismine bağlanmıştır. İlk “do” sesi ile ikinci “do” sesi arasındaki aralığa “sekizli” (oktav) ismi verilmiştir. O halde arka arkaya gelen iki ses “ikili” aralık oluştururken aralarında beş seslik bir uzaklık bulunan iki nota “beşli” aralık meydana getirir. Aralarında altı seslik mesafe varsa “altılı” aralık ortaya çıkar.

Aralıkların Çevrilmesi:

Bir aralığı oluşturan notalardan alttaki üste (yani kalındaki inceye) veya üstteki alta (yani incedeki kalına) alındığı takdirde ilgili aralıklar “çevrilmiş” olur. Aralıkların çevrilmesinde alt sesin üste (yani kalındakinin inceye) alınmasına “üst çevrim”, üstteki sesin alta (yani incedekinin kalına) alınmasına ise “alt çevrim” yapmak denilir. Aşağıda “üst çevrim” ve “alt çevrim” örnekleri yer almaktadır:

Üst ve Alt Çevrim Örnekleri

Gerçekleştirilen çevrimler aralıklar üzerinde bir takım etkiler yaratırlar. Bir aralığın çevrimi yapılınca bu aralık eski niteliğini kaybederek artık bir başka aralık haline gelir. Bu nedenle gerçekleştirilecek çevrimlerin aralıklar üzerinde ne tür değişimlere yol açacağını incelemekte yarar bulunmaktadır. Aşağıdaki liste bu konuda yardımcı olacaktır:

Sesibirli (ünison) aralıklar çevrilince sekizli,
k2 aralıklar çevrilince B7,
B2 aralıklar çevrilince k7,
k3 aralıklar çevrilince B6,
B3 aralıklar çevrilince k6,
Dörtlü aralıklar çevrilince beşli,
Beşli aralıklar çevrilince dörtlü,
k6 aralıklar çevrilince B3,
B6 aralıklar çevrilince k3,
k7 aralıklar çevrilince B2,
B7 aralıklar çevrilince k2 ve
Sekizli aralıklar çevrilince sesibirli

aralıklara dönüşür. Bu dönüşümleri rakamsal ilişkiler biçiminde gösterirsek daha da açıklayıcı olacaktır:

0          2          3          4          5          6          7          8

8          7          6          5          4          3          2          0

Çevrimlerin dönüşümlerini notalarla örnekleyelim:

Çevrimlerin Notalarla İfadesi

Çevrimler, aralıkların eksik, küçük, büyük ve artık oluşlarına bağlı olarak da sonuçlar üzerinde etkili olurlar. Bu etki ve sonuçları aşağıdaki tabloda inceleyebilirsiniz:

eksik bir aralık çevrildiği takdirde artık bir aralık,
küçük bir aralık çevrildiği takdirde büyük bir aralık,
Büyük bir aralık çevrildiği takdirde küçük bir aralık,
Artık bir aralık çevrildiği takdirde eksik bir aralık elde edilir.

Değişik çevrim örnekleri aşağıda incelemenize sunulmuştur:

Değişik Çevrim Örnekleri

Tüm aralıklar uyuşum konusundaki niteliklerini çevrildiklerinde de sürdürürler. Uyuşumlu, diğer bir terimle “konsonans” olan aralıklar uyuşumluluk niteliklerine ve uyuşumsuz, diğer bir terimle “dissonans” olan aralıklar da uyuşumsuzluk niteliklerine devam ederler.

Aralıkların İsimlendirilmesi:

Genel dizideki yerleri açısından, herhangi iki ses arasındaki uzaklığın birbirlerinden kaç adım (kaç basamak) uzaklıkta olduklarına bakılarak aralıklar tanımlanır ve buna göre isimlendirilir. Bu isimlendirme iki türlü yapılır. Birinci şekilde, herhangi bir aralığı isimlendirmek için -o aralığı oluşturan- ilk sesten başlanarak diğer sese (ikinci sese) ulaşana dek aradaki basamakları sayma yoluna gidilir ve ikinci sese hangi sayıda ulaşılıyorsa aralık o sayı (rakam) ile isimlendirilir. Bu isimlendirme şekline "sayısal isimlendirme" denilir. Bu isimlendirme yönteminde genel dizide yer alan diyezli ya da bemollü sesler dikkate alınmaz ve sayma işlemi salt natürel (doğal-asıl) sesler üzerinden yapılır. Bu yöntemde isimlendirilecek aralığın ilk ya da ikinci sesi (ya da her ikisi birden) diyezli ya da bemollü seslerden oluşmaktaysa bu değiştiriciler dikkate alınmayıp sayımda bunlar natürel ses gibi düşünülür. Kısacası bu yöntemde sayma işlemi salt natürel sesler üzerinden gerçekleştirilir. Örneğin, Do-Re gibi ardışık iki basamağın arası "ikili", Do-Mi gibi aralarında üç basamak uzaklık bulunan seslerin arası "üçlü", Do-Fa gibi aralarında dört basamak uzaklık bulunan seslerin arası "Dörtlü" olarak tanımlanır. Bu yöntemde "Do-Mib", "Do-Mi", "Do-Mi#", "Do#-Mi#", "Dob-Mib", "Dob-Mi", "Do#-Mi", "Do#-Mib" gibi birbirlerinden farklı aralıklar da basitçe "Üçlü" aralık olarak belirtilir. Fakat sayısal açıdan "Üçlü" olarak isimlendirdiğimiz yukarıdaki örneklerde saydığımız bu aralıkların her biri bir diğerinden uzaklıkları açısından farklıdır ve aralık büyüklüğü açısından da kulakta farklı etkiler bırakır. İşte bu farklılıkların da belirtilmesi istendiğinde "İkili", "Üçlü", "Dörtlü" v.b. gibi terimlerin başına eksik (diminished), küçük (minör), büyük (Majör), artık (augmented) ve tam (perfect) gibi belirteçler eklenir. Bu belirteçlerin eklenmesiyle isimlendirmede ikinci aşama gerçekleşmiş olur. Bu aşama ile her bir aralığın niceliği de tam olarak belirtilmiş olunur. İkinci aşamadaki kurallar -sayısal isimlendirmedeki yalınlığın aksine- daha karmaşık ve değişken bir yapı içerir. İkili, üçlü, altılı ve yedili aralıklarda niceliksel özellikler çoğunlukla "büyük" ve "küçük" şeklinde belirtilirken "dörtlü", "beşli" ve "sekizli" aralıkların niceliksel özelliklerini belirtmekte "tam", "artık" ya da "eksik" gibi terimler kullanılır. Daha çok "büyük" ya da "küçük" olarak isimlendirdiğimiz aralıkların bazı türlerinde "artık" ya da "eksik" terimlerini de kullanabilmemize karşın "dörtlü", "beşli" ve "sekizli" aralıklarda "büyük" ya da "küçük" terimlerini hiçbir zaman kullanamayız. Niceliksel terimlerle ilgili özellikleri tam olarak anlayabilmek için her bir aralığı en küçüğünden en büyüğüne dek gözden geçirmekte fayda bulunmaktadır.


Aralık Cetveli

\ Arar, Funda:

1975 yılında Ankara’da doğan Funda Arar ilk öğrenimini Ankara’da, orta ve lise öğrenimini babasının görevi nedeniyle Muğla ve Adapazarı’nda tamamladı. Küğe olan ilgisi ve yeteneği küçük yaşlarda fark edilen Funda Arar, ilkokul üçüncü sınıftan itibaren mandolin ve remileme dersleri almaya başladı. 1992 yılında “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı” sınavını ilk beşin içine girerek kazandı. Okulu bitirdikten sonra iki yıl boyunca küğ öğretmenliği ve sahne çalışması yaptı. 2000 yılı Mart ayında Necip Fazıl Kısakürek’in “Kaldırımlar” isimli şiirinden yapılan şarkı ile tanındı. Güçlü sesi ve usta yorumuyla dikkatleri çeken Arar bu hüzünlü şarkının ardından “Aysel” isimli çalışmasıyla 1950’li yıllara gönderme yaptı. Ardından “Sonu Yok Bu Aşkın” ile bu kez yalnızlığı ve hüznü anlattı. 2001 yılının Şubat ayında ise Kıraç’la birlikte yaptığı ikili albüm ile dinleyicinin karşısına çıktı. İlk kliplenen şarkısı bu albümde yer alan “Sevgiliye” isimli parçadır. “Sevgiliye” albümünün bir başka özelliği ise Funda Arar’ın bağdarlık yönünü ortaya koyan ilk çalışma olmasıdır. Sözleri ve küğü Funda Arar’a ait “Seni Düşünürüm”ün klibinin yayına girmesiyle birlikte çok daha geniş kitleler tarafından tanındı ve sevildi. Funda Arar’ın çıkardığı albümler şunlardır: “Zamanın Eli” (2009), “Rüya” (2008), “Son Dans” (2006), “Sevda Yanığı” (2003), “Alagül” (2002), “Sevgilerde” (2000).

\ Arban, Jean-Baptiste (1825-1889):

28 Şubat 1825’de Lyons’da doğup 9 Nisan 1889’da Paris’te ölen Jean–Baptiste Arban Fransız yönetken, eğitimci ve kornet çalıcısıydı. 1845’de “Paris Konservatuvarı”ndan ayrılmasından sonra salon orkestralarında çaldı, “Paris Operası”nda yönetkenlik yaptı ve bir askeri okulda “sax–horn” öğretmenliği görevi üstlendi. En sonunda gençken öğrenim gördüğü konservatuvarda kendisinin favori çalgısı olan “kornet”te “profesörlük” elde etti. Fransa dışında bazı yönetkenlik angajmanları yaptığı 1874–1880 yılları haricinde ölümüne dek bu okulda kaldı. Sanatçı, günümüzde bakır üfleme çalgılar dünyasında, 1864 yılında Paris’te kornet için yazdığı bilimsel ve uygulamalı çalışması “Grande Méthode Complète pour Cornet à Pistons et de Saxhorn” (Pistonlu Kornet ve Saxhorn için Büyük Çalışmalık) isimli eseri ile tanınmaktadır. Arban aynı zamanda çağının çok tanınmış şarkıları veya operalardan popüler temalar üzerinde oluşturduğu çeşitli kornet gösteri parçaları ile ün kazanmıştır. Eserleri içinde yalnızca “Le Carnaval de Venise” (Venedik Karnavalı) çağdaş dağarda yer alabilmektedir.

Arbitrario:

İsteğe bağlı.

Arbitro:

(İt.) İsteğe bırakılmış. Bkz.: Arbitrario.

\ Arcadelt, Jacob (ca.1505-1568):

Fransız Jacob Arcadelt bir dinsel küğ bağdarı olmasının yanısıra çok sayıda dünyevi “madrigaller” ve “chansonlar” bağdamış, vokal ve koral küğ yaratıları bırakmıştır. Eserlerine bir örnek olarak “Il bianco e dolce cigno” (Tatlı ve Beyaz Kuğu) verilebilir.

\ Arcak, Deniz:

15 Temmuz 1968 tarihinde Ankara’da doğan Deniz Arcak Ankara’daki “Ulubatlı Hasan İlkokulu”ndan dersleri kötü diye “Ayşe Abla İlkokulu”na kaydı alındı ve oradan mezun oldu. “TED Ankara Koleji”ni kazanan Deniz, orta ve lise eğitimini burada tamamladı. Üniversite’yi kazanamayan sanatçı “Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Akademisi”nin fotoğraf bölümüne misafir öğrenci olarak gitmiştir. “Ankara Çoksesli Çocuk Korosu”na katılarak küğ yaşamına adım atan Arcak ertikten küğ kariyerine 1994 Ocak ayında çıkardığı “Nerde” isimli albümüyle başladı. “Beyaz Vadi”(1995 Haziran) ve “Ha Bugün Ha Yarın”(1996 Temmuz) isimli albümlerinden sonra 7 yıl küğ yaşamına ara verdi. Deniz Arcak bu aranın ardından Fuat Güner’in prodüktörlüğünde hazırlanan albümü “Kıpır Kıpır” (2003 Kasım) ile dinleyicileriyle buluştu.

Arcan, Alper:

20 Ağustos 1980 tarihinde İzmir’de doğdu. Lisans eğitimini “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Onarımı ve Yapımı Bölümü”nde çalışmalarını öğretim görevlisi İsmail Bütev ile yürüterek tamamladı. 2004 yılının Ağustos ayında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda açılan kadro sınavını kazanarak öğretim görevlisi olarak üniversitenin akademik kadrosuna dahil oldu. Bu okulda piyano akordu ve atölye bilgisi üzerine dersler verdi. Halen aynı kurumda çalışmalarına devam etmektedir.

\ Arcan, Atilla:

Gerçek adı Atilla Gürses olan Atilla Arcan, 1945 yılında İstanbul’da doğmuştur. Tiyatro ve sinema oyuncusu, yönetmen ve senarist Muharrem Gürses’in oğludur. Kardeşi ise karikatürist Kemal Gökhan Gürses’dir. Atilla Arcan tiyatro eğitiminin bir kısmını İngiltere’de almıştır. “Binbir Surat Atilla Arcan” adında ünlüleri taklit ettiği gösterileri ile tanınan ve 90’lı yıllarda yaptığı “Süleyman Demirel” taklidi ile hafızalara kazınan Atilla Arcan birçok sinema filminde, tiyatrolarda ve televizyon dizilerinde de rol aldı. Atilla Arcan, oyuncu Gül Arcan ile 1984 yılından beri evli olup Şebnem Sevgi Gürses (d.1979) adında bir kızı ve Barış, Özgür, Çağrı adlarında 3 oğlu vardır.

Arcato:

(İt.) Bu terim kapsama alanına aldığı bölüm, kesit ya da pasajın yaylı çalgılar tarafından yay kullanılarak çalınması gerektiğini belirtir. "Pizzicato"nun karşıtı bir anlam içerir. Bkz. Arco, coll'arco.

Archaisme:

Arkaik, eski ustalara ve yaratılara benzetmeye çalışmak, benzetmecilik.

Archet:

(Fr.) Yay. Arşe.

Arco:

(İt.) Yay, arşe. yaylı çalgılarda "pizzicato"dan sonra tekrar yayla çalmaya dönmek, yayla çalmaya dönüş. Bkz. Arcato. Archet.

Arco in su:

Yayı iterek. Bkz. Arco.

\ Arctic Light:

2010’da “Yılın Korosu” seçilerek İsveç’in en prestijli ulusal ödülüne layık görülen Norrbotten’li koro 2004 yılında yönetkenleri Susana Lindmark tarafından kuruldu.Arctic Light”ülke genelinde farklı kentlerde oturan 15-25 yaşları arasındaki 16 genç bayan korocudan oluşmaktadır. Bölgelerine has coğrafi özellikleri, gelenekleri ve “Kuzey Işıkları”nı küğlerine yansıtan grup İsveç halk şarkılarını, ulusal dokunuşların da olduğu yeni bağdanmış yaratıları ve kuzey ülkelerinin düzüm ve geleneklerini yansıtan küğleri eşliksiz, koreografilerle ve bazen de saksafon ve vurmalı sazlar eşliğinde seslendirmektedir. Koronun 2008 kaydı “Vinterglöd” (”Winterglow”) başlıklı bir albümü de bulunmaktadır.

Ardito:

Cesur, atak, canlı.

Ardito:

(İt.) Canlı, cesur. Cüretkar, gözüpek. Bkz. Coraggioso.

\ Arel, Bülent:

23 Nisan 1919’da İstanbul’da doğmuştur. Daha beş yaşındayken pistonlu bir düdük yaparak küğle birlikte mekaniğe olan ilgisini göstermiştir. Yedi yaşındayken başlatıldığı piyanoya ilgisizliği ortaokul birinci sınıftayken gördüğü bir Chopin filmine kadar sürmüştür. O zamandan sonra ancak hafta aralarında evde çalışabildiği piyano ve okulda verilen dersler de O’na pek fazla birşeyler sağlayamamıştır. Babasının işi nedeniyle geldikleri Ankara’da ise düzenli dersler almış, iyi bir piyanist ve çok kültürlü bir küğcü olan Eduard Zuckmayer’le tanışmıştır. Arel, küğsel gelişimindeZuckmayer’in büyük yardımını görmüştür. İlk yaratısı ailenin beş çocuğu için oluşturduğu “Dans” ve annesine adadığı “Ninni” olmuştur. Sonra yine babasının işi nedeniyle Bursa’ya taşınmışlardır. Bursa’daki canlı küğyaşamı O’nun da çeşitli etkinliklere katılmasına yardımcı olmuştur. Lise öğrenimi yanında sıkı olarak da piyano çalışmıştır. Bir yandan da bağdama denemeleri yapmış ve Zuckmayer’e göndermiştir. Bir ara meslek seçme bakımından yine kendi kendisiyle çelişmiştir. Uçak mühendisi olmak istemesi, lise son sınıfındaki felsefe gibi konuların O’nu ruhsal bir değişime götürmesi, aşık olması, çabuk bir meslek sahibi olma düşüncesiyle hukuk fakültesine girişi ve sonuçta gerçek sevgisinin küğde olduğunu anlayarak konservatuvara başvurması ve giriş sınavını kazanması 1940 yılındadır. “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda Ferhunde Erkin’den piyano, Necil Kazım Akses’ten de bağdama dersleri almıştır. Praetorius’la orkestra yöneticiliğine çalışmıştır. Radyo dinletilerine ve opera bölümündeki arkadaşlarının toplu çalışmalarına katılmıştır. Konservatuvardaki ilk yaratısı 1941’de yazılan “Viyola ve Piyano İçin Sonatin”dir. Öğrencilik yıllarının diğer yaratıları ise “I. Sinfoni”, “Üfleme Çalgılar İçin Divertimento”, yaylı çalgılar için iki adet dördül, piyano çeşitlemeleri ve piyano için daha birçok parçalardır. Birkaç koro eseri de yine bu yılların ürünüdür. 1947 yılında “Yaylılar ve Timpani İçin Passacaglia ve Üçlü Füg”, sonraları “II. Sinfoni”sine başlangıç bölümü olarak koyduğu bir “Konser Uvertürü” ile “Piyano ve Orkestra İçin Konsertant Parça”sı konservatuvarı bitiriş sınavı için yazdığı eserlerdir. İlk resmi görevi“Yeşilköy Bale Okulu”ndaki küğ öğretmenliği ve korrepetitörlüğü yanında “İstanbul Konservatuvarı”nda remileme ve uyum bilgisi öğretmenliğidir. “Eski Danslar Süti” ve bazı piyano parçaları da o yılların ürünüdür. Sonra bu bale okuluyla birlikte Ankara’ya gelmiştir. Konservatuvardaki görevi yanında “Ankara Radyosu”nda ses uzmanlığında bulunduğu sırada “Unesco”nun açtığı bir kurs, elektronik küğe karşı kendisinde bir ilgi uyandırmıştır. Arel bir ara plastik sanatlara da merak sarmış ve başarılı bir mobil soyut resim ve konstrüksiyon sergisi açmıştır. 1958’deki “Ankara Müzik Festivali”nde çalınan birçok yaratısı arasında “Elektronik Ton Jeneratörü ve Yaylılar Dörtlüsü için Müzik” O’na yeni ufuklar açmıştır. Bir yıl sonra “Columbia Princeton Üniversitesi Elektronik Merkezi”nde çalışma olanağını elde etmiş ve üçbuçuk yıldan çok Amerika’da kalmıştır. Orada ünlü elektronik küğ bağdarı Ussachevsky’nin asistanlığını yapmış ve 1962’de yurda dönmüştür. “Ankara Radyosu Madrigal Korosu”nu yönetmiş, “Devlet Konservatuvarı”nda biçim bilgisi dersleri vermiş ve “İl Radyosu Program Müdürlüğü”nde bulunmuştur.Arel, ilk eseri saydığı “Beş Dans ve Ninni”sinde henüz “Viyana Klasılları etkisindedir. Sonra Max Reger, Faure, Ravel, Auric, Poulenc, Stravinski ve Hindemith tarzındaki çalışmalar ve etkiler üzerinden atonal ve onikiton küğüne yönelmiştir. Bu bölümlemeyi kendisi de çağın “Fransız modernleri, Neo-klasik tarzın etkisi, Arılaşma ve Onikiton devresi” olarak belirtmiştir. Sözgelimi “I. Sinfoni”si yeni klasıl tarzının, “Piyano İçin Çeşitlemeleri” arılaşma evresinin ve “Yaylı Çalgılar İçin Altı Bagatel”i de oniki ton küğünün örnekleridir. Fakat arada bu yöntemi bale küğü gibi kolay etkileyebilmesi istenen küğ türleriyle, sahne küğlerinde kullanmamıştır. Arel, oniki ton bağda yönteminden sonra değişik ve karışık çalışmalar yapmıştır. Sözgelimi “Elektronik Ton Jeneratörü ve Yaylılar Dörtlüsü İçin Müzik”i, “Solo Viyola İçin Müzik”i, “Gitar, Tenor ve Yaylılar Dörtlüsü İçin İlhan Berk’in Beş Sonneti Üzerine Müzik”i bu değişik çalışmalarının yankılarıdır. Bazı yaratıları ayrı tutulursa Amerika’da yalnız elektronik küğ üzerine çalıştı ve eserler oluşturdu: “1 Numaralı Elektronik Müzik”, “Kafka’nın Duruşma Piyesi İçin Sahne Müziği”, “Kısa Etüdler”, “Wall Street Etkileri”, “Kısa Etkiler”, “Prelude ve Postlude”, “Stereo Elektronik Müzik” başlığını taşıyan eserlerdir. Yurda döndükten sonra çalınamayan “Gymnopedie” bale küğüyle “Bulvar” adlı küğlü oyununu yazdı. Bu son yaratısı için çeşitli düşüncelere karşı “Bir bestecinin değeri şu veya bu eserle düşmez” diye kendini savunan bağdar 1959’da da bir gazetecinin yazış tarzıyla ilgili sorusuna da şöyle karşılık vermiştir: “Ana fikrin doğması tamamen tabii bir hadisedir. Önce insanda bir istek peyda olur. Ekseriyetle birçok fikir bir arada gelir. En müşkül mesele bunlardan birini seçmektir. Bu fikri tatmin edici bir şekilde yazdıktan sonra, besteci ancak o fikrin gerektirdiği gelişme şeklini sezmeye çalışan bir çeşit medyum haline geçer. Artık besteci esere değil, eser besteciye hakim durumdadır. Bunlar an’ane içinde kalan sanatçılara ait değildir.” Elektronik küğ yazışındaki nedenleri de şöyle sıralamaktadır: “Yaşayan bu müzik, gelişim zinciri halkalarından biridir. İnsan zevkinin gelecekte o tarafa daha çok yöneleceğine inanıyorum. Sonra o, günümüzün bestecisini karşılaştığı icra güçlüklerinden koruyor, istediği icra niteliklerini sağlıyor, çalgı partileri yazmak vb. gibi bestecinin birçok işlerini de kolaylaştırıyor.”

\ Arensky, Anton Stepanovich (1861-1906):

Rus piyanist, bağdar ve yönetken Arensky “St. Petersburg Konservatuvarı”nda Rimsky–Korsakov’un öğrencisi oldu ve daha sonra “Moskova Konservatuvarı”na geçerek burada Rachmaninov ve Scriabin’in sayılı öğrencileri arasında yer aldı. Arensky’nin küğü başka bağdarların, özellikle de Tchaikovsky’nin etkilerini yansıtır. Sanatçı 1895’den 1901’e dek St. Petersburg’daki “İmparatorluk Kapeli”nin küğ sorumluluğunu üstlendi; piyanist ve yönetken olarak çok sayıda dolaşı gerçekleştirdi. Arensky iki sinfoni ve bir keman konçertosu yazmış, orijinali yaylı çalgılar dördülü için olan Tchaikovsky’nin bir konusu üzerine bir başkamalar seti bağdamıştır. En tanınmış yaratısı küçük re’den “Piyano’lu Üçülü”dür. Bu eser 1894 yılında yazılmıştır, bağdarın bu türden iki yaratısının birincisidir ve Mendelssohn’un etkilerini taşır. “Son na Volge” (Volga’yı Düşlerken) operasını 1888 yılında yazmış, bu yaratı 2 Ocak 1891 tarihinde Moskova’da Bolşoy’da ilk kez sahneye konulmuştur. 1894’te yazdığı “Rafael” isimli operası ise 18 Mayıs 1894’te “Moskova Konservatuvarı”nda seyirci karşısına ilk kez çıkmıştır. “Rafael Operası” rönesans döneminden küğsel sahneleri içermekte olup Arensky’nin Op. 37 sırasayılı ürünüdür ve cönkü A. Kryukov tarafından oluşturulmuştur. Bu operanın bellibaşlı karakterleri sırasıyla şunlardır: Rafael Sancio (mezzo–soprano), Fornarina (soprano), Kardinal Bibiena (bas). “Egipetskiye Nochi” (Mısır Geceleri) operasının 1900’de yazıldığını ve ilk kez 21 Mart 1908 tarihinde St. Petersburg’da oynandığını görüyoruz. 1903 yılında yazdığı “Nal’i Damayanti” (Nal ve Damayanti) operası ise ilk kez 22 Ocak 1904 tarihinde Moskova’da Bolşoy’da yorumlanmıştır.

\ Argerich, Martha:

Arjantinli piyanist, dinleti yalkıcısı. 5 Haziran 1941 tarihinde Arjantin’in başkenti Buenos Aires’te dünyaya geldi. Beş yaşında iken Vincenzo Scaramuzza ile piyano çalışmaya başladı. İlk ertiksel başlangıcını 1946 yılında gerçekleştirdi. Friedrich Gulda, Madeleine Lipati ve Nikita Magaloff ile piyano eğitimini sürdürdü. 1965 yılında “Varşova Chopin Yarışması”nın birincisi oldu. Bu birincilikle birlikte kendi kuşağının en önemli yalkıcıları arasında sayılmaya başlandı ve dünya çapında pek tanındı. Argerich, kadınların da güçlü bir ifade ile iyi piyano çalabileceklerinin bir örneğidir. Bu nedenle yorumlarına sert bir karakter eklemektedir. Ajilitesi mükemmel olan sanatçı hızlı pasajlarda tek bir notanın dahi berrak ve açık bir şekilde duyulmasını sağlamaktadır. 1980 yılında yapılan “Varşova Chopin Yarışması”nda desteklediği ve bir deha olduğunu düşündüğü Ivo Pogorelich’in yarı finalde elenmesine tepki olarak jürideki görevini terk etmiştir. Argerich dünya üzerinde Rachmaninov ve Chopin yaratılarını en ustalıklı bir şekilde seslendiren sanatçı olarak pek tanınmaktadır. Sanatçının soyadı nedeniyle Katalan ya da Hırvat kökenli olduğu varsayımları da bulunmaktadır.

\ Argeşo, Semih:

Semih Argeşo “Rodos Adası”ndaki “Fethi Paşa Vakfı”nın “Mütevelli Heyeti” Başkanı, “Tophane-i Amire Müşiri” Rodos’lu Fethi Ahmed Paşa’nın torununun torunu, eski Afyon mebusu “Argeşo” kahramanı Ömer Lütfi Bey’in oğludur. 1916 yılında dünyaya gelmiş ve 2010 yılında sonsuzluğa göç etmiş Türk keman sanatçısı ve keman öğretmenidir. Keman eğitimine Arnold Zirkin ile başlamış ve “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda önce Seyfettin Asal’ın, daha sonra Karl Berger’in öğrencisi olmuştur. 1935 yılında Viyana’ya gitmiş, “Viyana Küğ Akademisi”nde Gottfried Fiest ile çalışmıştır. 1940 yılında Türkiye’ye dönerek “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda keman öğretmenliğine başlamıştır. 1941 yılında yeni kurulan “İstanbul Şehir Orkestrası”na başkemancı olmuş, 1949 yılında düzenli yayına geçen “İstanbul Radyosu”nda “İstanbul Radyosu Salon Orkestrası”nı, ardından da “Semih Argeşo ve Yedi Kemanı” isimli topluluğu kurmuş ve yönetmiştir. Cemal Reşid Rey’in kızkardeşi Semine ile evlendi. Rey, ülkeye döndükten sonra Nişantaşı Nigar Sokak’ta bulunan konakta büyük bağdarın anne ve babası, ağabeyi Ekrem Reşid, kız kardeşi Semine ve eşi Semih Argeşo aynı evde yaşamaya başladılar. Konakta hem ciddi anlamda küğsel çalışmalar yapılıyor hem de müzikaller üzerinde çalışılıyordu. Semih Argeşo Cemal Reşid Rey’in kurup yönettiği “İstanbul Senfoni Orkestrası”nın baş kemancılığını üstlenmişti. Eşi, yani Cemal Reşid Rey’in kızkardeşi Semine Rey Argeşo da aynı orkestrada keman sanatçısıydı. Cemal Reşid Rey’in babasının ölümünden bir süre sonra Semih ve Semine Argeşo çifti ayrı bir eve çıktılar. Daha sonra Ekrem Reşid’in ve 1962 yılında annesinin ölümü ile Cemal Bey’in konak yaşamı son buldu. Sanatçı kendi ismi ile kurduğu bir orkestra ile de küğ sanatı tarihinde yerini almıştı: “Semih Argeşo Salon Orkestrası.” 1965 yılında “Hürriyet Gazetesi” tarafından ilki düzenlenen “Altın Mikrofon Yarışması”nın ilk elemesi 5 Ocak tarihinde yapılırken 119 kişilik jüri üyesi arasında Semih Argeşo da vardı. Sanatçı 1989 yılında 74 yaşında iken ikinci evliliğini Asiye hanım ile yaptı. Önder Bali yetiştirdiği çok sayıda sanatçıdan birisidir. Sanatçı gerçekleştirdiği sanatsal etkinliklerin yanısıra Gönen’de bulunan çiftliği ile de ilgilenmeyi ihmal etmemiştir. Semih Argeşo, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nın 45 yıl başkemancılığını üstlenmiştir. Saygın duruşu ve zerafeti ile tanınan sanatçı “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”ndan emekli olmuş, dünyaca tanınmış yalkıcılar ve yönetkenler ile çalışmıştır.

Arguvan Türkü Festivali:

Yalnız Türkiye’de değil, belki de dünyada tek olan “Arguvan Türkü Festivali” her yıl Temmuz ayının son günlerinde düzenlenmektedir. Özellikle uzun ve kırık havalarıyla tanınan Malatya’nın Arguvan ilçesinde yapılan festivale yerel ve ulusal pek çok sanatçı katılmakta, paneller düzenlenmektedir. Festivalin düzenlenme nedenlerini şöyle özetlemek olanaklıdır: “Arguvan ağzı türkülerini ve Arguvan’ı Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmak, gelecek nesillere aktarımını sağlamak, bölgenin ticari ve turistik kapasitesini artırmak ve böylece yörenin ekonomik düzeyini yükseltmek, geçmişi ve kültürüyle Arguvan’ı sonraki kuşaklara taşımak...” Festivale katkıda bulunan kuruluşların başında belediye ve “Arguvan ve Köyleri Eğitim Kültür Vakfı” bulunmaktadır.

\ Arı, Makbule:

1960 yılında İzmir’de doğan Makbule Arı ilk, orta ve lise öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1978 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü”ne girmeye hak kazanarak küğ eğitimine başladı. Öğrenciliği boyunca çeşitli korolarda görev aldı, küğsel sempozyumlara katıldı ve bazı küğ dergilerine makaleler yazdı. Mezun olduktan sonra İskenderun’a küğ öğretmeni olarak atandı. İskenderun ve Adana’da değişik okullarda küğ öğretmenliği yaptı. 2009’da emekli olan Makbule Arı daha sonra “İskenderun Belediyesi Musiki Derneği Türk Halk Müziği Korosu” yönetkenliği görevine başladı. Koroyla çok başarılı dinletiler gerçekleştiren Makbule Arı evli ve üç çocuk annesidir.

\ Arıca, Eylem:

Keman eğitimine Tuğrul Göğüş ile başlayan Arıca, çalışmalarına “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Hazar Alapınar ve lisans derecesini aldığı “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Nuri İyicil ile devam etti. 1996 yılında “Yüksek Lisans” ve 2001 yılında “Sanatta Yeterlik” programlarını “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı”nda Victor Pikayzen’in öğrencisi olarak tamamladı ve 2010 yılında doçent ünvanı aldı. 2011 yılında “YÖK” desteği ile ve ayrıca 2015 yılında “Indiana Üniversitesi Jacob School of Music”de üçer ay konuk araştırmacı olarak bulundu. 2011yılında “Indiana Üniversitesi”nde  Mimi Zweig’ın “Keman ve Viyola Pedagoji Workshop”una, 2012’de “Fairfax Potamac Akademi”de “Paul Rolland Yaylı Çalgılar Pedagoji Workshop”una, yine 2012’de “Suzuki Association of Ontario”nun verdiği burs desteği ile “Hartt Suzuki Institute”de düzenlenen “Every Child Can - Her Çocuk Yapabilir programına katılan  Arıca, 2013 yılında “Heifetz Enstitüsü”nün verdiği bursla “Enstitü”nün 3 haftalık keman pedagoji programında yer aldı. 20 yılı aşkın bir süre “Milli Reasürans Oda Orkestrası”, “İstanbul Oda Orkestrası”, “Aşkın Ensemble”, “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası” ve “Kadıköy Belediyesi Filarmonia İstanbul” gibi farklı oluşumlarda daimi ya da konuk keman üyesi olarak yer aldı ve aynı zamanda  duo-trio oda müziği çalışmalarına da devam etti. 2016-2020 yılları arasında “Yıldız Teknik Üniversitesi Yıldız-Sem” bünyesinde başlattığı ve koordinatörlüğünü yaptığı keman eğitimi programındaki çocuk ve gençler, dört yıl boyunca “YTÜ Kemancıları” başlığı altında farklı platformlarda bireysel ve topluluk olarak dinletiler verdiler. 1998 yılında “Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi”nde “Araştırma Görevlisi” olarak göreve başlayan, aynı üniversitede 2003 yılında “Yardımcı Doçent”, 2010 yılında “Doçent” olan ve 2020’de istifa ederek kurumdan ayrılan Arıca, sanatsal ve eğitsel çalışmalarına devam etmektedir.

\ Arıca, Özgür:

1970 yılında Ankara'da doğan Özgür Arıca, "İTÜ Mimarlık Fakültesi"nden mezun olmuştur. Gitar eğitimine "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda Erdem Sökmen ile başlayan Arıca, eğitimi boyunca Wolfgang Lendle, David Russel, Pablo Marquez, Leo Brouwer, Costa Cotsialis ve Delia Estrada gibi gitarcıların atölye çalışmalarına aktif olarak katılmıştır. Savaş Çekirge ile tanıştıktan sonra gitar ve dağar anlayışı değişen Arıca, uluslararası "Krakow Gitar Yarışması"nda jüri özel ödülü almıştır. Kendi kurduğu küğ grubu "Grup Aloha" ile özel davet ve organizasyonlarda sahne alan Arıca, aynı zamanda çalışmalarına oda küğü dinletileri ve gitar dersleri ile devam etmektedir.

\ Arıcı, İsmet:

İsmet Arıcı 1961 yılında Rize’de doğdu. 1979 yılında “Vefa Lisesi”nden, 1985 yılında da “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden mezun oldu. 1993 yılında aynı üniversitede öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Yüksek lisansını “Eğitim Bilimleri Enstitüsü”nde tamamlayan Arıcı 2002 yılında aynı enstitüde doktora programına girdi. 2003 yılında Danimarka’da “Odense Seminarium”un davetlisi olarak gittiği kurumda küğ öğretimi konusunda çalışmalar yaptı. “TGRT”nin düzenlediği “Anadolu Rüzgarı Yarışması”nda üç ay boyunca yarışmacıların ses eğitmenliğini yaptı. Ulusal ve uluslararası kongrelerde bildiriler sunan, yurt içinde ve dışında dinletiler veren Arıcı, Haziran 2005’te “Aşk Var Ya” adlı bir albüm çıkardı. Halen “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi”nde öğretim görevlisi olarak çalışmakmtadır. Arıcı’nın ayrıca “Sihirli Flüt” ismi ile Ağustos 2007’de yayınlanmış bir blokflüt metodu da bulunmaktadır.

\ Arıkan, Fikret:

1 Temmuz 1961 tarihinde Menemen’de doğmuştur. “Kubilay İlkokulu” ve “Menemen Lisesi”nde öğrencilik yaptıktan sonra 1981 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”na girmiş ve “Piyano Yapım Onarım ve Akort Bölümü”nde öğrenim görmüştür. O zamanlar “Kültür Bakanlığı”na bağlı olan okul Fikret Arıkan’ın 1984’te yüksek kazanmasına karşın üniversiteye bağlandığı için öğreniminin lisansa dönmesine yol açmıştır. Aynı tarihte “Şan Bölümü İntibak Kanunu”ndan faydalanmıştır. 1988 yılında lisans eğitimini tamamlamıştır. 1989 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü”nde (Kadıköy) göreve başlamıştır. 1989 yılında bu görevinden istifa etmiş ve “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü”nde çalışmaya başlamıştır. 1995 yılında İzmir’e gelmiş ve “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü”nde sanatçı öğretim görevlisi olarak görev üstlenmiştir. Fikret Arıkan halen bu görevine devam etmektedir. Sanatçı “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, “Bodrum Oda Orkestrası” ve “Bodrum Filarmoni Orkestrası”nda yalkıcılar için piyano akordu yapmaktadır. Bu isimler arasında İdil Biret, Gülsin Onay,  Fazıl Say, Muhittin Dürrüoğlu, Zöhrab Adıgüzelzade, Yeşim Gökalp, Mehveç Emeç de bulunmaktadır. 7 yıl öğrencilik hariç 27 yıldır piyano akordu yapan sanatçının dinleti piyanosu akordu yaptığı sayısız yabancı sanatçı da bulunmaktadır.

Aria:

Bkz. Arya, Air. Genellikle operalarda insan sesi için yazılan bağdalara verilen isim. Ezgi, hava, melodi. İnsan sesleri için yazılan ezgilerin genel ismi, bu sesler için yazılan besteler ya da kompozisyonlar...

Aria buffa:

(İt.) Güldürücü arya. Komikli hava. İçinde esprili ve şen yapıları barındıran arya.

Aria concertante:

Dinleti aryası.

Aria d'abilita:

Sesin olanaklarını sergileyen arya.

Aria di bravura:

(İt.) Gösterişli ve emek isteyen, çaba gerektiren, nefes kullanımını azami miktarda talep eden, hayranlık uyandırıcı bir uygulamadır. Bu tarzda ezgi hareketli bir canlılıkta olmalı, çabukluk ve serilik ortaya koyan bir enerjiklikte olmalıdır. Kesitleri uçucu bir değişkenlik arzetmeli, gelgeç bir oynaklıkta olmalı, tüm pasajlar dikkat çekici bir çarpıcılık ortaya koymalı, gözalıcı bir parlaklıkta vurucu olmalıdır. Hatta öyle ki şaşırtıcı bir yiğitlikle ve kahramansı bir eda ile ortaya çıkılmalıdır. Bu tür ortak özellikleri olan kesitler genellikle soprano partlarına tahsis edilmişlerdir; böylece dinleyicilerin salt bu sesin performansına kilitlenmeleri sağlanmaktadır. Bkz. Bravo. Bravura.

Aria di Chiesa:

Kilise aryası.

Arietta:

(İt.) Küçük arya. Aryetta. "Arya" formunun basitleştirilmiş ve kısa tutulmuş şekline verilen isimdir. Genellikle "geliştirim" kesiti ya da orta bölmesi bulunmaz.

Arioso:

(İt.) Arya ile resitatif arası bir biçim. Belli hızdaki etkili ve uzunca opera parçası.

\ Aris, Edward:

1945 yılında İstanbul’da doğdu. Aris’in dedesi “Tünel İnşaatı” için İstanbul’a yerleşmiş Fransız bir mühendistir. “İstanbul Saint-Benoit Koleji”ni bitirdikten sonra Paris’e giderek konservatuvarın akordiyon bölümünden mezun oldu. Akademiden Profesörlük ünvanı elde etti. “Dünya Akordiyon Şampiyonası Konfederasyonu”da delege ve jüri üyesi oldu. Ülkeye döndüğünde 1965 yılında “Jandarma Genel Komutanlığı Hafif Müzik ve Dans Orkestrası”nda ve “Armoni Mızıkası ve Tiyatrosu”nda görevler aldı, “TRT”de çeşitli dinletiler verdi. 1967 yılından başlayarak “TRT Radyo ve Televizyonları”nda, “Atatürk Kültür Merkezi”nde çeşitli görevler üstlendi. Ayrıca “Cemal Reşid Rey” (CRR)’de, opera ve “İstanbul Senfoni” ile “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nda çeşitli Türk ya da yabancı yönetkenler ile dinletiler verdi ve sahneye çıktı. “Kemal Yarar Paso Doble Orkestrası”, “Orhan Borar Çigan Orkestrası”, “Necdet Koyutürk Tango Orkestrası”, “Fehmi Ege Tango Orkestrası”, “Orhan Avşar Tango Orkestrası”, “Süheyl Denizci Caz Orkestrası”, “Edward Aris ve Arkadaşları”, “Edward Aris Orkestrası”, “Edward Aris Topluluğu” ile çalıştı. Atilla Atasoy, Kayahan, Nilüfer, Candan Erçetin, Sezen Aksu, Esin Engin, Atilla Özdemiroğlu gibi isimlere eşlik etti. “Taşkın Savaş Tasavvuf Musikisi Topluluğu”nda bulundu. “Devlet Tiyatroları”nın “Anatevka” (Damdaki Kemancı), “Hapşırık”, “Batı Yakasının Öyküsü”, “Üç Kuruşluk Opera”, “Maymun Davası”, “Ayışığında Şamata”, “Son Tango” gibi oyunlarında sanatını sergiledi. “Mazide Kalanlar”, “Bir Beyoğlu Klasiği” isimli albümleri bulunmaktadır. Çalıştığı küğ şirketleri arasında “Türküola Müzik”, “Anadolu Tur Reklam”, “Ahenk Müzik Yapım” vardır. “AKM” ve “TRT”de kadrolu çalışmış ve “Prof.” ünvanı olan tek akordiyon sanatçısıdır. Edward Aris’in oldukça büyük bir çalgı koleksiyonu bulunmaktadır.

Arkan, Ali Osman:

Sanatçı 1948 yılında anasının deyişi ile "Ramazanın 9. günü tütünlerin anaları kırılırken, kaba kuşlukta" dünyaya geldi. İlkokulu Ayasköy'de ve orta öğrenimini de "Bergama Erkek Sanat Enstitüsü"nde tamamladı. 1975 yılında "TRT İzmir Televizyonu"nda dekor uygulama elemanı olarak işe başladı. 1979 yılında "Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Tasarım Bölümü"nü bitirdi. 1983 yılında "İzmir Devlet Opera ve Balesi" bünyesinde "Sahne Tasarımı" ve "Sahne Uzmanlığı Bölümleri"nde çalıştı. 2000 yılında "Mersin Devlet Opera ve Balesi Müdürlüğü"nde geçici görevle sahne uzmanlığı görevinin yanısıra "Basın ve Halkla İişkiler Koordinatörlüğü" görevini yürüttü. Bu görevi zamanında "Mersin Devlet Opera ve Balesi"nin kuruluşundan bu yana seyirci sayısında bir rekora imza atıldı ve bir sezonda 48.000 civarında seyirci sayısına ulaşılması sağlandı. Bölgede çoksesli küğü tanıtmak ve sevdirmek amacıyla "Mersin Valiliği"nin de katkılarıyla köyler dahil olmak üzere hemen bütün yerleşim birimlerine küçük dolaşılar düzenlendi ve uygulanan sanat anlatılmaya çalışıldı. Arkan yine Mersin'de bir yerel televizyonda yedi yıl süre ile haftada bir saatlik canlı şiir programı hazırlayıp sundu, bu sayede bölgenin sanatçılarını yakından tanıma fırsatını buldu. "Türkiye Edebiyatçılar Derneği" üyesi sıfatı ile "Çukurova Kitap Fuarı"nda iki sezon şiir üzerine çeşitli şairlerin katılımıyla panel yönetme olanağı yakaladı. "Mersin Devlet Opera ve Balesi" bünyesinde çok emeği geçmiş olan Ali Osman Arkan 2009 yılı başında emekliye ayrıldı. Sahne sanatlarına getirdiği yenilikler ve yaptığı çalışmalar nedeniyle "Kültür ve Turizm Bakanlığı" tarafından ödüllendirildi. Çocukluğundan beri şiir merakı olan Ali Osman Arkan daha 13 yaşında iken yapılan bir şiir okuma yarışmasında birinci olmuştu. Bugün 1300 civarında şiiri ezberinden okuyabilen ve 600 civarında şiir yazmış olan sanatçı bu şiirlerini mahlas kullanarak nitelikli saydığı şiir ve edebiyat dergilerinde yayınladı. Bazı şiirleri şarkı sözü tarzında olmamasına rağmen şekil değiştirilmesine izin vermek suretiyle bazı bağdarlar tarafından bağdandı. "Daha ne kadar yaşar, kendime ne kadar daha şiir okurum ve elim kalem tutarsa ne kadar daha şiir yazarım, bilmiyorum" diyen sanatçı duygularını şu sözlerle ifade etmektedir: "Bildiğim, tütünlerin anaları kırılırken bu dünyadan gitmek istememdir; sadece gitme yılıma bir türlü karar veremiyorum."

Arkeoloji:

Arkeoloji, geçmişte yaşamış insanların yaptıkları etkinlikleri, yaşam biçimlerini ve geride bıraktıkları alet, seramik, mücevher, taş duvarlar, çalgılar, notalar ve anıtlar gibi kalıntıları inceleyen bilim dalıdır. Arkeolojik araştırmalar, tarih öncesi, antik ve soyu tükenmiş kültürler hakkında temel bilgi kaynağıdır. Kelime Yunanca archaia “eski şeyler” ve logos “bilim” kelimelerinin birleşiminden meydana gelmiştir. Arkeoloji, dünyanın her yerinde, kim olduğumuz ve nereden geldiğimizle ilgili soruları cevaplamaya yardımcı olmak için çok çeşitli disiplinlerden insanlarla çalışan arkeologlar tarafından uygulanır. Arkeologlar, bunu yaparken, elde ettikleri kanıtlarla geçmişe ışık tutarlar. Günümüzde arkeologların uzmanlık alanları çeşitlenmeye başlamıştır. Arkeoloji sualtı, tekstil, bitki ve hayvan arkeolojisi gibi çeşitli uzmanlık alanlarına bölünmüştür. Yeni teknolojiler ve disiplinlerle birlikte arkeologların uzmanlık alanlarında çeşitlenmeler ve beceriler artacaktır. Arkeologlar, amaçlarına göre belli bir tarih aralığında ya da belirlenmiş bir coğrafik alanda çalışmalarını yoğunlaştırmalıdırlar. Bahsettiğimiz arkeolojik uzmanlık alanlarından birisi de “küğ”dür. Geçmiş dönem insanlarının ve toplumlarının küğü nasıl kullandıklarını, hangi amaçlarla küğler ürettiklerini, bu küğleri oluştururken hangi tür ve nasıl araç gereç ve çalgılar kullandıklarını, bunların evrimlerini, küğün hangi tarihsel süreçlerden geçerek günümüze dek ulaştığını, küğü segilemek amacıyla yaptıkları salonları, dinleti alanlarını, bunların akustik koşullarını ve hangi malzemelerle ve hangi teknik bilgilerle nasıl inşa edildiklerini araştırır. Bunun için ele geçirilen buluntuları inceler, kazılar yapar, yeni bulgular ışığında küğ arkeolojisinde elde edilen gelişmeleri tarihçiler, arkeologlar, kültür insanları vb. ile paylaşır. Kısacası insanlığın geçmişinde küğ sanatı açısından eksik kalan bilgileri tamamlamaya ve yorumlamaya gayret eder. Küğ arkeolojisiyle ilgilenecek olan kişiler çok yönlü formasyonlar elde etmelidirler. Bkz: Küğ Arkeolojisi.

\ Arman, Nurhan:

Üç kıtada kendisini göstermiş bulunan yönetken Nurhan Arman Fransa, Almanya, Avusturya, İtalya, Belçika, İspanya, Macaristan, Portekiz, Rusya, Ukrayna, Polonya, Romanya, Çek Cumhuriyeti, Slovakya, Slovenya, Litvanya, Karadağ, Türkiye, Ermenistan, Güney Kore, Meksika ve Amerika Birleşik Devletleri ile Kanada’nın birçok eyaletinde dinletiler yönetmiştir. Sanatçı halen “Toronto Sinfonia”nın küğ direktörüdür. Atlantk’in her iki yakasından da övgü dolu eleştiriler almış bulunan Nurhan Arman için “Pravda” gazetesi “etkileyici ve dikkat çeken küğsel bir kişilik” diye söz ederken Prag’da bir yayında kendisi için “güçlü ve cesaretli bir asalet ile çerçevelenmiş bir yorumcu” denmiştir. Nurhan Arman İstanbul’da Ermeni anne-babanın evladı olarak dünyaya gelmiştir. Daha henüz 13 yaşında iken ilk keman resitalini vermiş, bir “Disney Vakfı” bursu kazanmasının ardından Amerika Birleşik Devletleri’ne gitmiş ve bellibaşlı Amerikan kentlerinde dinletiler vermiş, aynı zamanda da “Tanglewood”, “Spoleto”, “New York” ve “Florida” gibi yüksek prestijli küğ festivallerinde kendini göstermiştir. Öndegelen Amerikan orkestralarında başkemancı olarak geçirdiği birkaç mevsimden sonra yönetkenlik kariyerine başlamıştır. 1982 yılında “North Bay Sinfoni Orkestrası” ve “Northern Küğ Festivali”nin küğ direktörlüğü görevlerini kabul ederek Kanada’ya yerleşmiştir. 1987 yılında “New Brunswick Sinfoni Orkestrası”nın küğ direktörü olarak çalışmaya başlamış ve bu kurumu bölgenin büyük bir zenginliği haline getirmeyi kısa sürede başarmıştır. 1993 yılının Mart ayında sanatçı “Ermenistan-Erivan Sinfoni Orkestrası”nın asil konuk yönetkenliğine atanmıştır. 1998 yılında kurduğu “Toronto Sinfonia” günümüzde Kanada’nın en iyi oda orkestralarından birisi olarak kabul edilmektedir. Arman “CBC Radyo” için düzenli kayıtlar gerçekleştirmektedir. Uluslararası planda “First Edition Records”, “Educo Records”, “Moskova Radyosu”, “Polonya Yayıncılık Kuruluşu”, “Çek Radyosu”, “Kore KBS”, “TRT”, “Litvanya Televizyonu”, “Slovenya Radyo ve Televizyonu”, “Ermenistan Radyo ve Televizyonu” ve “PBS” için kayıtlar gerçekleştirmiştir. Önemli panellerde jüri üyesi olarak görevler almakta olan Arman Polonya’da yapılan “Fitelberg Uluslararası Yönetkenlik Yarışması” ile Kanada’da yapılan “Kanada Konseyi Yönetkenlik Yarışması”nın yanısıra “Heinz Unger Yarışması”nın jürilerinde yer almıştır. New York “Brockport Festivali”nde, “Florida Festivali”nde ve Kanada’da kendisinin kurduğu “Northern Küğ Festivali” ile “Kraliyet Küğ Konservatuvarı”nda yönetkenlik dersleri vermiş ve vermektedir. Nurhan Arman’ın yönettiği orkestralar şunlardır: “Moskova Filarmoni”, “Belgrad Filarmoni”, “Filarmonica Italiana”, “State Hermitage Orchestra”, “St. Petersburg Oda Orkestrası”, “Wroclaw Filarmoni Leopoldinum Oda Orkestrası”, “Witold Lutoslawsky Oda Filarmoni”, “Harkov Filarmoni”, “Voyvodina Sinfoni”, “Brezilya Sergipe Filarmoni”, “Teplice Nordbohmische Filarmoni”, “Frankfurt Alman Oda Orkestrası”, “Meksiko Kenti Güzel Sanatlar Oda Orkestrası”, “Floransa Oda Orkestrası”, “Milano Klasik Oda Orkestrası”, “Sanremo Orkestra Sinfonika”, “Sicilya Sinfoni Orkestrası”, “Gioacchino Rossini Sinfoni Orkestrası”, “Lecce Sinfoni Orkestrası”, “Orkestra Extremadura” (İspanya), “Olimpico Tiyatrosu Orkestrası” (İtalya), “Lizbon Metropolitan Orkestrası”, “Macar Filarmoni”, “Litvanya Filarmoni”, “Volgograd Sinfoni”, “l’Orchestre Regional d’le de France”, “Bohemya Festival Orkestrası”, “Pilsen Radyo Sinfoni”, “Siezya Devlet Filarmoni”, “Denver Oda Orkestrası”, “Ermenistan Filarmoni”, “Bükreş Filarmoni”, “Brasov Filarmoni”, “Moldova Filarmoni”, “Sibiu Filarmoni” “Kosice Filarmoni” (Slovakya), “Amazonlar Oda Orkestrası” (Brezilya), “Lubliyana Yaz Küğ Festivali” dolaşısı nedeniyle “Almanya Oda Orkestrası”, “Karlsbad Sinfoni”, “Rivne Oda Orkestrası”, “Milano Sinfoni Orkestrası”, “Grand Orchestre de l’Harmonie” (Belçika), “Pusan Sinfoni”, “Ulusal Sanatlar Merkezi Orkestrası”, “Kitchener-Waterloo Sinfoni”, “Londra Orkestrası”, “Saskatoon Sinfoni” ve yer darlığı nedeniyle daha birçok adını sayamadığımız orkestra... Sanatçı André Laplante, Maria Kliegel, Alexander Ghindin, Measha Bruegergosman, Anton Kuerti, Janina Fialkowska, Corey Cerovsek, Lara St. John, Yuli Turovsky, Andrea Bacchetti, Aline Kutan gibi önemli isimlerle dinletilerde birlikte olmuştur.

Armatura:

(İt.) Bkz. Armür, Başlık. Donatı.

Armature:

(Fr.) İskelet, çatı. Armatür, armür. Donatı, donanım. Açkıdan hemen sonra konulan değiştirici işaretlerin bulunduğu yer. Diyez-bemol işareti(leri). Bazı küğcüler bu terim altına ilk satırda en solda yer alan ve notalardan önce parçadaki gidişatın nasıl olacağı hakkında ön bilgiler veren tüm ögeleri alırlar ki bunlar arasına açkı, değiştirici simgeler ve parçanın metrik yapısını belirten rakamları dahil ederler.

Armino, Vincenzo da:

XIV. yüzyılda daha çok “Vincenzo da Rimini” (Rimini’li Vincenzo) olarak tanınan Vincenzo da Armino Floransa’da yaşamış bir keşiş ve bağdardı. Armino, “Tuscain Ekolü / Toscana”nün en takdir edilen ve tanınmış öğretmenlerinden birisiydi. Toplamı altı adet olan eserleri iyi bilinen “Codice Squarcialupi” içerisinde yer almaktadır.

Armoni:

Bkz. Uyum, uyum bilgisi, armonia, harmonie.

Armonia:

Bkz. Uyum, uyum bilgisi, armoni, harmonie.

Armonica di Bocca:

Ağız mızıkası.

Armonik:

Bkz. Uyum Bilgisi.

Armonik Alterasyon:

Armonik değişim, uygusal dönüşüm. Bkz.: Altération harmonique.

Armonik Aralıklar:

Bkz. Uygusal Aralıklar.

Armonizasyon:

Bkz. Uyumlama.

Armure:

(Fr.) Bkz. Armatura, Armür, Başlık, Donatı. Açkı ile metrik sistemi belirten üstüste yazılmış rakamlar arasında, dizeğe yerleştirilmiş olan değiştirici işaretlerin bulunduğu alana verilen isim.

\ Armutlu, Hamdi Orçun:

1982 yılında Ankara’da doğdu. 1993 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Nefesli Sazlar Ana Sanat Dalı Korno Bölümü”ne girdi. Bekir Çamcı ile başladığı meslek hayatında Erol Gömürgen, Murat Araman, Mustafa Kofalı ve Cem Akçora gibi isimlerle çalıştı. Eğitimi süresince “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, “Bursa Senfoni Orkestrası” ve “Hacettepe Üniversitesi Akademik Orkestrası”nda görev aldı. 2004 yılının Ağustos ayında “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nın açmış olduğu sınavı kazandı. Sanatçı 2014 yılında kurulan “Yunus Emre Nefesli Beşlisi”yle yurtiçi ve yurt dışında dinletiler vermeye devam etmektedir.

Armür:

Bkz. Armatura, Başlık, Donatı.

\ Arne, Thomas:

(1710-1778) Aynı zamanda bir kemancı olan Thomas Arne çağının önde gelen İngiliz bağdarlarından birisidir. Çalgısal ve vokal küğ bağdadığı kadar çok sayıda tiyatro küğü de yazan Arne’nin hedefi “İngiliz Operası”nın kurulması ve yerleşmesiydi. Tüm bunların dışında Arne yurtseverlik hisleriyle dolu küğü ile de hatırlanmaktadır. 1740 yılında yazdığı “Alfred” isimli dramatik yaratısı ve bunun içerisinde yer alan “Rule” ve “Britannia”; Şekspiryen şarkıların yer, zaman ve konuları; “The Tempest”dan “Where the Bee Sucks”; “Love’s Labour’s Lost”dan “When Daisies Pied” ve “As You Like It”den “Blow, blow, Thou Winter Wind” sayılması gereken küğlerindendir. 1760 yılında “Thomas ve Sally” veya “Denizci’nin Dönüşü” isimli komik operası ile Arne’da yeni bir canlanış görülür.

\ Arnold, Malcolm:

Sir Malcolm Arnold 21 Ekim 1921 tarihinde Northampton’da doğdu. Londra “Kraliyet Küğ Koleji”ndeki eğitiminden sonra 1942’de “Londra Filarmoni Orkestrası”na birinci trompetçi olarak katıldı. 1948 yılında “Mendelssohn Bursu”nu kazanınca İtalya’da bir yıl geçirmek üzere orkestradan ayrıldı. Dönüşünde çok yönlü ve sürükleyici ifadesi olan bir bağdar ve parlak bir orkestrasyon uzmanı olarak çabucak ün kazandı ve sayısız siparişler aldı. Bu tarihten itibaren akla gelebilecek her çeşitten ve her türlü topluluğa yönelik olarak, profesyonellere ya da amatörlere, tiyatro oyuncularına, dinleti salonlarında çalınmak üzere veya filmler için küğler yazdı. Arnold’un film küğleri seksenin üzerindedir; bunlar içinde “Kwai Nehri Köprüsü” partituru ile bir “Oscar” ve “Altıncı Mutluluğun Hanı” ile de bir “Ivor Novello Ödülü” kazanmıştır. Sanatçının “Exeter”, “Durham” ve “Leicester” üniversitelerinden “Küğ Onursal Doktora”ları bulunmaktadır ve 1983 yılında “Kraliyet Küğ Koleji”nin bir dostu olarak ilan edilmiştir. 1986 yılında 65 yaşında iken İngiliz küğüne yaptığı olağanüstü katkılardan ötürü “Ivor Novello Ödülü” kazandı ve 1993 yılında “Yeni Yıl Onur Listesi”nde şövalyelik ile onurlandırıldı. Sanatçı 23 Eylül 2006 tarihinde sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Arnold, Samuel:

(1740-1802) Samuel Arnold, Thomas Arnold ve Prenses Amalia’nın çocukları olarak Londra’da doğdu. Genç Arnold “Kraliyet Kapel”inde John Blow’un öğrencilerinden birisi olan Bernard Gates ile küğ çalıştı. Sahne için yazmaya 1764 yılında başladı ve çabucak büyük bir ün kazandı; özellikle 1765 yılında yazdığı “The Maid of the Hill” çok başarı elde etti. Bu yaratı İngiliz Opera tarihinde bir dönüm noktası olarak değerlendirilmektedir. Daha popüler yaratılarından birisi olan oratoryo formundaki “The Prodigal Son” (Müsrif Evlat) ilk kez 1773 yılında yorumlanmıştır. Arnold daha 29 yaşında iken Thomas Pinto isimli bir ortakla birlikte “Maryleburn Bahçeleri”nin sahipliğini üstlendi. Burada oldukça kaliteli küğler ve gösteriler sunuldu, ancak organizasyonlarda yapılan hatalardan ötürü Arnold sürekli zarara uğradı. Kamuoyunun daha çok ilgisini çekebilmek için havai fişek gösterilerine ek olarak “Burletta”lar gösterime sunuldu. Sanatçının daha çok çalışmasına ve kendisini bu işe adamasına rağmen bazıları “Maryleburn”un paralarını zimmetlerine geçirdi ve en sonunda Arnold onbin sterlin kayıp ile bu işten ayrıldı. 1777 yılında Arnold “Haymarket”daki “The Little Theatre” (Küçük Tiyatro)’nun direktörü ve bağdarı olarak George Coleman tarafından angaje edildi. Bundan sonraki yirmi yıllık bir dönemde Arnold sahne için büyük çaplı ve abartılmış hacimli açımlıklarla öncelimi yapılmış altmıştan fazla eser bağdadı. Bunların içinde çok popüler olanlar 1782 yılında yazdığı “The Castle of Andalusia” (Andaluzya Kalesi) ile 1785 yılında yazdığı “Turk and No Turk” (Türk ve Türk Değil) isimli açımlıklardır. Bunlardan başka çok sayıda bağımsız açımlıklar yazmış, aklına gelen küğleri kağıda dökmüş ve başka bağdarların eserleri için yer dolduracak aryalar yazmıştır. 1780’li yılların ortalarından yaşamının sonuna dek Samuel Arnold bu konumunu korumakla birlikte başka görevler de üstlendi: 1783 yılından başlayarak “Kraliyet Kapeli”nin orgçaları ve bağdarı olmuş, 1793 yılından itibaren de “Westminster Manastırı”nın orgçalarlığını almıştır. Bağdarı bunlar dışında Londra’da başka görevlerde de görüyoruz. Örneğin 1789 yılında “Academy of Ancient Music” (Eski Küğ Akademisi)’in direktörlüğüne atandı ve 1790’da “Mezunlar Toplantısı”nı başlattı; bu küğcüler topluluğu arasında kısa bir süre sonra Franz Joseph Haydn’ın ismi de anılacaktı. 1786 yılından itibaren Arnold, Georg Friedrich Händel’in bilinen tüm yaratılarının editörlüğünü üstlendi ve 180 kısım olarak tamamladı. 1802 yılında ölen Samuel Arnold “Westminster Manastırı”nda gömülüdür. Geç 18. yüzyılda Londra’daki en verimli bağdar O’dur. Aynı zamanda 1760’larda Vauxhall için çok sayıda ve çeşitli küğler yazmış, 1769’dan 1774’e dek sahibi bulunduğu “Maryleburn” için eserler üretmiştir. Op. 8 sırasayılı “Altı Açımlık”ı bu süreçte kaleme alınmış ve 1771 yılında yayınlanmıştır; ancak daha sonra bunlar yitirilmiş, ancak birisi klavye için olmak üzere yeni basımları çıkmıştır. Yapılan yayınlar bu eserlerin oldukça popüler olduklarını gözler önüne sermektedir.

Arpa:

(İt.) Arp. Arp isimli çalgı. Harpe.

Arpeggio:

(İt.) Bkz. Arpej. Bir uyguyu ya da ardarda gelen uyguları oluşturan seslerin arp benzeri bir tarzda, kırılarak ya da yuvarlanarak çalınması.

Arpej:

Arpejleyerek. Harp (arp) stilinde. Bir uygu meydana getiren seslerin birbiri ardından eşit aralıklarla çalınması. Bir uygunun notalarının ardarda ve hızla seslendirilmesi, bir akorun önünde yer alan dikey ve ondüle çizgi. Bkz. Arpeggio.

Arreglado:

(İsp.) Versiyon, version. Düzenleme, düzenlenmiş. Adapte edilmiş, adaptasyon. Uyumlanmış, uyum sağlanmış. Yeni bir versiyonu yaratılmış. Ayarlı, ayarlanmış.

Arrengement:

Aranjman. Düzenleme. Uyarlamak, düzenlemek. Bir çalgı için yazılmış bir bağdayı bir başka çalgı ya da orkestra veya küğ topluluğu için yeniden düzenlemek, tekrar oluşturmak.

Arsis:

(İng., Yun.) Kalkı. Kaldırış. Ölçünün vurgusuz kısmı, şiirde vurgusu olmayan hece. Küğde bir ölçü içerisinde bulunan vurgusuz kısım, mezürün vurgusuz kısmı. Metrik bir adımın kısa ve aksansız parçası. Müzikte kalkı veya ölçünün aksana denk gelmeyen partı. Vurgusuz hece. Bir kelimenin vurgusu bulunmayan hecesi. Sözcüklerde baskılı söylenmeyen hece. Vurgu ile söylenmeyen, belirteçli okunmayan ya da çalınmayan.

Arslan, Birce:

Birce Arslan piyano eğitimine “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Selçuk Gündemir’in öğrencisi olarak başladı. 1992 yılından itibaren “İstanbul Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Yardımcı Doçent Hülya Ardıç ile çalışmalarını sürdürdü. 1999 yılında piyano bölümünden birincilik ile mezun olduktan sonra 2002 yılında yüksek lisans devresini bitirdi. Çalışmalarını Prof. Hülya Tarcan ile sürdürerek 2006 yılında doktora eğitimini tamamladı. Sanatçı halen aynı okulda araştırma görevlisi olarak akademik kariyerini sürdürmektedir.

\ Arslanoğlu, Zülüf:

Perşembe'de doğdu. Klasıl gitar eğitimine İskender Özçelebi ile başladı. "Selçuk Üniversitesi Hukuk Fakültesi"nde öğrenim gördüğü sırada bir taraftan da klasıl gitar çalışmalarına devam etti. Çeşitli kuruluşlarda bir süre avukatlık yaptı. Daha sonra klasıl gitarla ilgili çalışmalarına ağırlık vermek amacıyla konservatuvar sınavına girdi ve "Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Gitar Sanat Dalı"nda lisans öğrencisi olmaya hak kazandı. Burada çalışmalarına Ahmet Kanneci ile devam etti. 2009 yılında "Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bilim Dalı"nda yüksek lisansa başladı ve halen anılan bilim dalında yüksek lisans öğrencisidir. Çalışmalarına ikililerle ve yalkıcı olarak devam etmektedir.

Arşe:

Yay. Bkz. Archet. Arco. Fransızca aslından uydurulmuş şekliyle yay için kullanılan terim. "Archet"nin Türkçeleştirilmiş (!) hali.

Artık Birli Aralığı:

Birli aralığını oluşturan adaş iki sesten biri diğerinden yarım adım (yarım derece, yarım basamak, yarım ton, yarım perde) daha ince ya da kalın olursa bu aralığa "Artık Birli Aralığı" denilir. Örneğin Do-Dodiyez veya Mi-Mibemol gibi aralıklar "Artık Birli" aralıklardır. Bu tür bir birlinin işitsel açıdan "Birli Aralık"lar konusunda verilen örneklerden farklı olduğu açıktır. Bu birliyi gösterirken kısaltılmışı kullanılır. Kısaltısı +1 şeklinde gösterilir.


Artık Birli Örnekleri


İsimleri aynı, fakat yükseklikleri farklı seslerin ardarda, yani ezgisel olarak işitilmeleri ya da bu tür seslerin aynı anda çalınmaları durumunda oluşan aralık "yarım adım" (yarım ton) büyüklüğündedir. Bu nedenle bu tür aralıklara "Artık Birli" aralığı denilebileceği gibi ses rengi değiştirildiği için uygu biliminin (armoninin) gereksinimlerine dayanılarak -yerine göre- "Alacalı Aralık" (Kromatik Aralık ya da Kromatik Yarım Adım" (Kromatik Yarım Ton) da denilmektedir.

Articolare:

(İt.) Açık seçik konuşmak, tane tane söylemek. Söylerken boğumlayarak belirtmek. Tane tane seçerek. Hecelerin üzerine basarak, belirterek. Bkz.: Boğumlama.

Articolato:

(İt.) Artikülasyon. Net, açık, tane tane. Belirlenmiş, belirtilmiş. İfade etme yeteneği iyi olan. İfadede yüksek düzey. Bkz.: Boğumlama.

Articolazione:

(İt.) Açık, belirgin. Boğumlanmış. Tek tek seçilmiş. Sağlam. Belirteçlerin doğru kullanımı. Açık, anlaşılır, seçilerek. Belirtilerek.

Arya:

Opera veya oratoryoda önemli yalkın parça. Opera, oratoryo ve passion gibi yaratılarda yalkın olarak söylenen ve bütünlüğü olan bir parça. Haendel ve Bach’ta ise opera dışında yer alan bir parça. Bkz. Aria, Air.

As:

(Alm.) Labemol.

As Dur:

(Alm.) Büyük labemol, labemol majör.

As moll:

(Alm.) Küçük labemol. Labemol minör.

Ascendente:

Çıkıcı, yükselici.

\ Aslan, Murat:

“Adana Devlet Tiyatrosu” sanatçısı olan Murat Aslan 1975 yılında Adana’da doğmuştur. “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nden mezun olan Murat Aslan 2007 yılından bu yana “Adana Devlet Tiyatrosu”nun sanatçısı olarak çalışmaktadır. Sanatçının rol aldığı diziler arasında “Eylül”, “Beyaz Gelincik”, “Karagül”, “Karakol”, “Yahşi Cazibe”, “Arka Sokaklar”, “Kırık Kalpler”, “Kader Çizgisi”, “Beşinci Boyut” ve çeşitli televizyon filmleri bulunmaktadır. Ayrıca “Bioxcin” reklam filminde de rol almış ve Reha Erdem’in yönettiği “Şarkı Söyleyen Kadınlar” isimli sinema filminde oynamıştır. Aslan’ın rol aldığı kısa filmler şunlardır: “Le Vallah”, “Üç”, “408 No’lu Oda”... Murat Aslan “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda “İki Kova Su” isimli oyunu yönetmiştir. Rol aldığı oyunlar ise şunlardır: “Vatan Kurtaran Şaban”, “Demokrasi Köyü”, “Kanlı Nigar”, “İnsan”, “Kızılırmak”, “Dönemeç”, “Perdeden Sahneye İki Karagöz”, “Resimli Osmanlı Tarihi”, “Lorca Üçlemesi”, “Vanya Dayı”, “Sahipsiz Kayık”, “Kuru Gürültü”, “Köprüden Görünüş”, “Kadınlar, Savaş ve Oyun”, “Carmela ve Paolino”, “Uyuyan Güzel”, “Deli Dumrul”, “Aşk Bir Masaldır”, “Tartuffe”, “Aykırı İkili”, “Büyük Miras”, “Yunus Emre”, “Karımla Evleniyorum”, “Define Adası”, “Ah-u Zelha”, “Dört Mevsim”, “Düşmanla Sevişenler”, “Kısmet”, “Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz”. Murat Aslan özel çalışma gruplarında ve çeşitli kurumlarda da eğitmenlik yapmıştır: “Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi”, “Altıneller Eğitim Kurumları”, “Erkan Eğitim Kurumları”, “Deulcom International”, “Tarsus Güç Birliği Vakfı”, “Osmaniye Tabip Odası”, “Mersin Ticaret Odası”, “Tarsus Ticaret Odası”...

\ Aspendos Tiyatrosu:

2. yüzyılda Antalya’da inşa edilen tiyatro, Serik’in 6 kilometre doğusunda bulunan Aspendos antik kentinin en önemli yapısıdır. İmparator Antonius Pius döneminde yapılmıştır. “Aspendos Tiyatrosu”, Selçuklular zamanında gördüğü onarımdan ötürü günümüze bu kadar iyi durumda ulaşabilmiştir.

Aspirasyon:

Bkz. Aspiration.

Aspiration:

(İng.) Soluma, soluk alma. Soluklu okuma. Nefes alma, emme, içine çekme. Bkz. Aspirasyon.

Aspiration:

(Fr.) İçine çekme, soluk alma. Emme, emmek. Bkz. Aspiration.

Aspirazione:

(İt.) Bkz. Aspiration.

\ Assa, Gilda:

İlkokul üçüncü sınıfta mandolin ile küğ öğrenmeye başladı. Küğe olan yeteneği fark edilince konservatuvara girdi. Mezuniyetine kadar Ekrem Zeki Ün ile keman çalıştı. “Dame de Sion”dan sonra eğitimine konservatuvar yatılı bölümünde devam etti. 1971 yılında mezun olduktan sonra “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”na girdi. Yurtiçi ve yurtdışında sayısız dinletide orkestra sanatçısı ve yalkıcı olarak yer aldı. 2013 yılında orkestradan emekli oldu. Halen Bodrum’da yaşamaktadır. “Bodrum Filarmoni Derneği Yönetim Kurulu” üyesidir.

Assai:

(İt.) Çok, pek, oldukça.

Assiemo:

(İt.) Ses beraberliği, seste beraberlik. Ses birliği.

\ Astafiev, Boris:

“Cincinnati Sinfoni Orkestrası” küğcüsü olan Boris Astafiev karısını taciz etmekten gözaltına alındı. “Cincinnati Sinfoni Orkestrası”nın kontrabas sanatçısı olan Boris Astafiev, kendi evinde eşine zorbalık uygulamakla suçlandı. Cincinnati polisi küğcünün Morrison Bulvarı’ndaki evine akşam saat yedi sularında yapılan bir ihbar üzerine gitti ve 37 yaşındaki sanatçıyı göz altına aldı. Polisin belirttiğine göre Astafiev eşini saçlarından sürüklemek ve kafasını yumruklamak ile itham edildi. Sonra da O’nu zehirlemekle korkuttu. Mahkeme Astafiev’in eşi Pamela Holmes’e yaklaşmasını yasakladı. Moskova’da doğup büyüyen Astafiev New York’da bulunan “Juilliard Küğ Okulu”nda öğrenim gördü ve “Cincinnati Sinfoni Orkestrası”nın sanatçısı oldu.

\ Aşık Veysel:

Ünlü halk ozanı Aşık Veysel, gözlerinin açtırılması için kendisine yapılan teklife olumsuz yanıt vermişti. Gerekçe olarak "Şimdiye dek kafasında bir yuva kurduğunu, eğer gözü açılırsa bu yuvanın dağılacağını ve tekrar kurmasının olanaklı olmadığını" söylemesi gerçekten çok ilginçtir. Aşık Veysel çok açık olarak bu yuvayı dağıtmak istemediğini belirtmiştir. Ünlü halk ozanının ölümünden üç ay önce, 21 Aralık 1972 tarihinde radyocu Yaşar Özürküt ile yaptığı röportaj, türküler ve halk şairleri ile ilgili çeşitli makalelerin yer aldığı http://www.türküler.com isimli internet sitesinde yayınlanmıştır. Ozanın "Ankara Yüksek İhtisas Hastahanesi"nde tedavi gördüğü dönemde yaptığı ve ilk kez ozanın öldüğü gün olan 21 Mart 1973 tarihinde "TRT Radyoları"nda yayınlanan röportajda, Aşık Veysel hayata bakış açısını anlatmıştır. Aşık Veysel bu röportajda beğendiği halk şairlerinin sorulması üzerine "...kimseye iyi veya kötü diyemeyeceğini" vurgulayarak gerekçesini şu şekilde belirtmişti: "...Bir bahçede 50 çeşit meyve ağacı olur. O ağaçlar birbirinin meyvesini bilmez; kokusundan da tatmaz. Yalnız insanlar yer ve şu ekşiymiş, şu tatlıymış, şu daha mayhoşmuş diye kıymetini verir. Biz şimdi ona benzer bir şeyiz ki ben Ahmet iyidir, Mehmet kötüdür diyemem ve demeye de haddim yok..." Bu cümleler değerli halk sanatçımızın alçak gönüllü ve kalender kişiliğini ortaya koymaktadır.

\ Aşık Yaşar Reyhani:

11 Aralık 2006 tarihinde Bursa'nın merkez Yıldırım ilçesindeki evinde ölen Aşık Yaşar Reyhani (74)’ye Amerika Birleşik Devletleri’ndeki “Michigan Üniversitesi” bünyesindeki “Ortadoğu ve Kuzey Afrika Bölümü”nce 1992 yılında fahri öğretmenlik belgesi verilmiştir. Türkü derlemeleri ile tanınan Reyhani, Erzurum'un Pasinler İlçesi Alvar Köyü'nde 1932 yılında dünyaya geldi. Asıl adı Yaşar Yılmaz olan Aşık Yaşar Reyhani okuma–yazmayı okula gitmeden öğrendi. Köye gelen halk ozanlarından etkilenen Reyhani onsekiz yaşından itibaren şiir yazmaya başladı ve rüyasında gördüğü kıza aşık oldu. Reyhani, rüyasındaki kızı gerçek yaşamında bulduktan sonra kaçırarak evlendi. Ancak kızın ailesi çiftin geçimsizlik nedeniyle anlaşamadığını gerekçe göstererek onu başka biriyle evlendirdi. Bayburtlu Aşık Hicrani tarafından “Reyhani” mahlası verilen halk ozanı İran'dan Avrupa'ya birçok ülkede türkü söyleyerek aşıklık geleneğini yaşattı. Aşık Yaşar Reyhani şiirlerinin bir bölümünü “Alvarlı Reyhani” (1962), “Böyle Bağlar” (1966), “Kervan” (1988) ve “Şu Tepenin Arkasında” (1997) kitaplarında topladı. Erzurum'da beklediği ilgi ve desteği göremediği için “Geldi geçti bir Reyhani / Gören olmaz Erzurum'da / Kara taştaki mercanı / İran olmaz Erzurum’da / Can emanet veren alır / Ecel görünmezken gelir / Mezarım gurbette kalır / Soran olmaz Erzurum’da” diyerek göç eden Reyhani ekonomik sıkıntı içinde hayata veda etti. Reyhani’nin Erzurum’a bir heykelinin dikilmesi için kampanya başlatan Cumhurbaşkanlığı eski baş danışmanı Necati Güngör “O sadece bir ozan değil, inanç ve düşüncelerini dilden tele, sazdan gönüllere ustalıkla aktaran tefekkür adamıydı. Yoksulluğun çoraklaştırdığı bir hayat içinden aşkını Yunus'ca dile getiren bir ozandı. Erzurum’un gönül ve vicdan sesiydi. ‘Elli yıldır beklediğim ekini harmana dökmeden yaktım gidirem’ diyerek Erzurum'a küsen Reyhani’nin heykeli kentin ana arterlerinden birisine dikilmelidir” diye konuştu. Aşık Reyhani için düzenlenen cenaze törenine katılanlardan Uğur Işılak  “O bir halk ve hak aşığıydı. Biz, bir aşığın duruşunu Aşık Reyhani'den öğrendik.” dedi. Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin de “Son yüz yılın halk şairiydi. Belediye olarak O’nun adına yaptırdığımız Aşık Reyhani Parkı hüznümüzü bir nebze de olsa teselli ediyor” dedi.

Aşıt:

Diziyi oluşturan sekiz notanın kalın sesten ince sese ya da ince sesten kalın sese doğru sıralanmasıyla ortaya çıkan yapı. Dizi. Do, re, mi, fa, so, la, gi, do veya do, gi, la, so, fa, mi, re, do. Bkz. Gam.

\ Aşkın, Cihat:

Günümüzün önde gelen keman yalkıcılarından ve "Türk Keman Okulu"nun uluslararası temsilcilerinden olan Cihat Aşkın son yıllarda kazandığı haklı ve sağlam ün ile kuşağının önde gelen sanatçılarından biri olarak adını duyurmaktadır. Uluslararası alanda Amerika, Asya, Avrupa ve Afrika'nın birçok yerinde dinletiler ve resitaller veren, Radyo–Tv ve CD kayıtları gerçekleştiren, kemancılığının yanısıra kuruculuğunu yaptığı "İstanbul Oda Orkestrası" ve "Filarmonia İstanbul Orkestrası"nın da yöneticiliğini yapmış olan Aşkın birçok başarılı projeye imza atmış ve kendi adını verdiği "Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları" (Caka) projesi ile Türkiye'nin her yerinden topladığı öğrencilerin gelişimlerinde büyük rol oynamıştır. Aynı zamanda "Müzik İleri Araştırmalar Merkezi"nin (Miam) kurucularından ve yöneticilerinden biri olan Aşkın akademik alanda görev yaptığı "İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı" çatısı altında sanatsal faaliyetlerini sürdürdüğü gibi Türkiye, Bulgaristan, Polonya, İsrail ve İsviçre gibi ülkelerde çeşitli yarışmalarda jüri üyesi olarak bulunmuş ve 1999 yılından beri İsrail "Keshet Eilon Keman Ustalık Kursları"nda fakülte üyesi olarak görev yapmaktadır. Dünyanın dört bir yanında festival ve dinletilere katılmış, Cobos, Dmitriev, Yoel Levi, Shlomo Mintz ve Ida Haendel gibi küğcülerle dinletiler vermiş olan Aşkın İstanbul'da doğmuş ve Ayhan Turan'ın sınıfından mezun olarak gittiği Londra'daki "Kraliyet Küğ Koleji"nde Rodney Friend ve "City University"de Yfrah Neaman ile çalışmıştır. Ruggierro Ricci ve Dorothy Delay gibi ustalardan kısa süreli faydalanmış olan Aşkın aynı zamanda yüksek lisans ve doktora çalışmalarını yürüterek yurda dönmüş ve 1998 yılında "İstanbul Teknik Üniversitesi"nden doçent ünvanını, 2006 yılında ise profesör ünvanını kazanmıştır. Keman sanatçılığının yanısıra bağdama çalışmalarına da ağırlık veren Aşkın, keman ve değişik çalgılar için yaratılar, keman için düzenlemeler ve film küğleri üretme konusunda önemli çalışmalar yapmıştır. "Aşkın Ensemble"ın kurucusu ve yöneticisi olarak yaptığı çalışmalarla kendisini bu alanda da önemli bir konuma getirmiştir. "Kalan Müzik" sanatçısı olarak çağdaş Türk keman yaratılarının CD çalışmalarını yürüten sanatçıya Yalçın Tura, Ertuğrul Oğuz Fırat, Arda Agoşyan ve Oğuzhan Balcı keman konçertolarını ithaf etmişlerdir. Aşkın aynı zamanda "Warner Classics" ve "CPO" gibi firmalar için CD'ler doldurmuştur. Akses ve Erkin gibi bağdarlarımızın konçertolarının ilk CD'lerini yapan sanatçı dünya keman edebiyatında bir ilk olan "Kreutzer 42 Etüd Albümünü" 2006 yılında yayınlamıştır. "Menuhin" ve "Flesch" yarışmalarında çeşitli ödüller kazanan sanatçının birçok ödülü vardır ve en son 2002 yılında Roma'da "Foyer des Artistes" ödülünü kazanmıştır. Sanatçı konserlerinde Jean-Baptiste Vuillaume (1846) keman ile çalmaktadır.

Atabal Turque:

(İsp.) Türk davulu.

\ Atacan, Mustafa Onur:

1983 yılında İzmir’de doğdu. İlköğretim ve lise hayatını İzmir’de tamamladıktan sonra oyunculuk eğitimi almak için “Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Anasanat Dalı Oyunculuk Bölümü”ne başladı. Oyunculuk eğitimi aldığı dört yıl boyunca eş zamanlı olarak reji eğitimini ve deneysel çalışmalarını sürdürdü. 2005 ve 2006 yıllarında “Semaver Kumpanya” adlı özel tiyatroda “Süleyman ve Öbürsüler” ile “Chomaco” adlı oyunlarda reji asistanı olarak stajını tamamladı. 2007 yılında Shakespeare’in “III. Richard” ve Albert Camus’un “Caligula” adlı eserlerini öğrenci projesi kapsamında sahneye koyarak mezun oldu. 2008 yılında “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda “Kafes” adlı oyunda oynadı ve aynı oyunda reji asistanı olarak çalıştı. Aynı yıl “İzmir Sanat Kültür Merkezi”nde “Peter Pan” adlı çocuk oyununda görev aldı. 2009 yılında çeşitli okul ve kurumlarda eğitmenlik hayatına başladı. 2010 yılında “TOBAV” (Tiyatro Opera ve Bale Çalışanları Vakfı) “Gençlik Tiyatrosu” koordinatörlüğüne getirildi. 2011 yılında “Dünya Genç Yönetmenler Birliği”nin daveti üzerine “4 Kıta 4 Sanatçı” adlı proje kapsamında “Avrupa Kıtası”nı temsilen bir bildiri kaleme aldı. Bildirisi “Paris Oturumu”nda okundu ve ilgiyle karşılandı. 2012 yılında “NY Sanat Akademi Sahne Sanatları Gösteri Merkezi”nin kurucuları arasında yer aldı ve aynı kurumun “Genel Sanat Yönetmeni” olarak atandı. Aynı yıl “The International Federation of Directors” daveti üzerine Çek Cumhuriyeti’nde “Keşanlı Ali Destanı” adlı eserin reji sunumunu yaptı ve kurumun lisanslı yönetmeni olmaya hak kazandı. 2013 yılında İtalya’da sunmuş olduğu “Caligula” adlı oyunun rejisi dördüncü sıraya yükselerek Avrupa kariyerinde önemli bir aşama kaydetti. Onur Atacan, halen “NY Sanat Akademi” Genel Sanat Yönetmeni, “TOBAV Gençlik Tiyatrosu” eğitmeni ve “Dünya Yönetmenler Birliği” lisanslı üyesidir. Oynadığı bazı oyunlar arasında şunlar bulunmaktadır:“Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” - 2001,“Sömürge” - 2002, “Ölüler Konuşmak İsterler” - 2004, “Woyzeck” - 2005 (Bu oyun Arda Kanpolat Oyunculuk Ödülüne layık görülmüştür), “Ayaktakımı Arasında” - 2006, “Kaç Baba Kaç” - 2007, “Caligula” - 2007, “III. Richard” - 2007, “Kafes” - 2008, “Peter Pan” - 2008, “Define Adası” - 2009, “Aşk Öldürür” - 2010, “Açık Aile” - 2012/2013, “Sırça Kümes” - 2013/2014. Sanatçının yönettiği oyunlar ise şunlardır: “Devekuşu Kabare” - 2010, “Kadınlık Bizde Kalsın” - 2011, “Gözlerimi Kaparım Vazifemi Yaparım” - 2012/2014/2016, “Keşanlı Ali Destanı” - 2012 / “The International Federation of Directors” – Çek Cumhuriyeti, “Oyunun Adı Yok” - 2012, “Karanlıklara İnat” - 2012, “Açık Aile” - 2013, “Sözsüz Oyunlar” - 2013, “Sakarca” - 2013/2015, “Caligula” - 2013 / “The International Federation of Directors” - İtalya, “Sırça Kümes” - 2014, “Keşanlı Ali Destanı” - 2014/2015/2016, “Bana Bir Şeyhler Oluyor” - 2014/2015, “Gençliğin Suçu Ne?” - 2014, “Kızlı Erkekli” - 2014, “III. Richard” - 2015 / “The International Federation of Directors” - Hollanda, “Son Altı Saat” - 2015 (Yazar ve Yönetmen), “Organ Tayfası” - 2015 (Yazar ve Yönetmen), “I Close My Eyes, Do My Duty - 2016 / “The International Federation of Directors” - Almanya, “Guguk Kuşu” - 2016, “Martı” - 2016, “Azizname” - 2016, “Kanlı Nigar” - 2016,“Tepetaklak” - 2016 (Yazar ve Yönetmen).

\ Atakan, Zeynep:

4 Ekim 1966 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. “Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi, Sinema Televizyon Bölümü”nden mezun oldu. 1986-1999 yılları arasında reklam filmi sektöründe her alanda çalıştı ve yapımcı olarak uzmanlaştı. 1994 yılından itibaren çalışmalarına kurucu ortağı olduğu şirket ile devam etti. 1999 yılında, film endüstrisine geçiş yaparak uluslararası film projeleri üretmeye başladı. 2007 yılında sadece sinema projeleri üretmek için “Zeynofilm”i kurdu. 2010 yılında “Avrupa Film Akademisi”nden “Eurimages Yılın Yapımcısı” ödülünü kazandı. Atakan aynı yıl sinema alanında gençlere deneyim ve bilgi aktarmayı hedefleyen “Yapımlab Atölteleri”ni oluşturdu. Sanatçı, Avrupa ve tüm dünyadaki görsel-işitsel alanda üretim yapan kadınların fırsat eşitliğini amaçlayan “Avrupa Görsel İşitsel Kadın Ağı” (European Women Audiovisual Network)’nın halen başkan yardımcısıdır. 2014 yılında Atakan, “Uçan Süpürge Bilge Olgaç Başarı Ödülü”ne layık görüldü ve yapımcılığını üstlendiği “Kış Uykusu”, “67. Cannes Film Festivali”nde çok prestijli bir ödül olan “Palme d’Or” (Altın Palmiye) kazandı. Ayrıca 2014 yılında Zeynep Atakan, “Uluslararası Antalya Film Festivali” kapsamında düzenlenen bir ortak yapım ve proje geliştirme marketi olan “Antalya Film Forum”u başlattı ve 2018 yılına kadar direktörlüğünü yaptı. Zeynep Atakan “Avrupa Film Akademisi”nin yeni bir projesi olan “Genç İzleyici Ödülü” çalışmasının Türkiye bölümünü organize etmektedir. Sanatçı, aynı zamanda “Sabancı Vakfı” tarafından oluşturulan “Sabancı Vakfı Kısa Film Platformu”nun sanat yönetmenidir. Bundan başka “Oscar Akademisi”, “Avrupa Film Akademisi” ve “Asya Film Akademisi” üyesidir. Atakan’ın filmografisi: “Lola+Bilidikid” Yönetmen: Kutluğ Ataman (1999), “Hiçbiryerde” Yönetmen: Tayfun Pirselimoğlu (2002), “İklimler” Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (2006), “Üç Maymun” Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (2008), “Bir Zamanlar Anadolu’da” Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (2011), “Kış Uykusu” Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (2014), “Ahlat Ağacı” Yönetmen: Nuri Bilge Ceylan (2018), “Burası Cennet Olmalı” Yönetmen: Elia Suleiman (2019).

Atakurt, İhsan:

1913 yılında doğduğu düşünülen sanatçı 1955 yılında ölmüştür. 1928 yılında girdiği “Musiki Muallim Mektebi”ni 1934 yılında bitirmiştir. Daha sonra “Cumhurbaşkanlığı Armoni Mızıkası” kadrolarına dahil olarak klarinet grubu üyesi olmuştur. Ayrıca “Askeri Mızıka Okulu”nda remileme öğretmenliği yapmıştır.

\ Atalay, Adnan:

1952 yılında Kayseri’de dünyaya geldi. 1964 yılında “Mimarsinan İlköğretmen Okulu”na girdi. Bu okulda küğ öğretmenleri Fuat Niksarlı ve Ali Rıza Akyol’la ilk küğ çalışmalarına başlayıp 1967 yılında “Ankara Erkek İlköğretmen Okulu Müzik Semineri” sınıfına gönderildi. 1970 yılında “Müzik Semineri”ni bitirip “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girdi. Bu bölümden 1973 yılında mezun olup “Kayseri Lisesi Küğ Öğretmenliği” görevine atandı. Bu okulda yaklaşık 8 ay kadar çalıştıktan sonra açılan asistanlık sınavını kazanıp “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne, “Müzik Teorisi ve Kulak Eğitimi” dalında asistan olarak atandı. Nurhan Cangal’ın rehberliğinde sürdürdüğü 4 yıllık asistanlık döneminde asistanlık programının yanı sıra Nurhan Cangal’ la birlikte, Eduard Zuckmayer’in armoni ve kontrapunt notlarını tamamlayıp yeniden düzenleyerek “Yay-Kur Yüksek Öğrenim Dairesi”nce “Ders Notu” olarak basılan “Müzik Teorisi” (Armoni ve Kontrapunt) kitaplarını hazırladı. Dört yıllık asistanlık programını ve “Türk Halk Müziğine Dayalı Solfej Metodu” başlıklı “Asistanlık Bitirme Çalışması”nı 1978 yılında tamamlayıp, aynı bölümün “Müzik Teorisi ve Kulak Eğitimi Öğretmenliği”ne atandı. 1979 yılında “Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Musiki Bölümü”nce açılan asistanlık sınavını kazanıp anılan bu bölüme “Kontrapunt Tarihi” dalında asistan olarak atandı. Gültekin Oransay’ın rehberliğinde süren 4 yıllık ikinci asistanlık döneminin ardından l983 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”ne öğretim görevlisi olarak atandı. “Dikey Çokseslendirme”, “Yatay Çokseslendirme”, “Türk Müziği Çokseslendirme”, “Müzik Biçimleri”, “Eser Çözümleme”, “Müzik Yazıları”, “Halkbilim”, “Selen Fiziği” ve “Geleneksel Türk Sanat Müziği” derslerini okuttuğu bu bölümdeki 8 yıllık görev süresi içinde “Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzikoloji Anabilim Dalı”nda yüksek lisans öğrenimini 1987 yılında bitirip “Bilim Uzmanı” unvanını ve aynı yıl aynı dalda “Sanatta Yeterlik” diplomasını aldı. Ulusal ve uluslararası bir çok kongre, sempozyum ve seminere çeşitli alanlardaki bildirileriyle katılan Atalay, 1991 yılında bu bölümdeki görevinden istifa edip “Milli Eğitim Bakanlığı” kadrosuna geçti. 2000 yılına kadar “Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü”nde çalışan Atalay, 2009-2011 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda “Armoni-Kontrapunt-Eşlik”, “Müziksel İşitme-Okuma-Yazma”, “Müzik Biçimleri” ve “Geleneksel Türk Sanat Müziği” derslerini okuttu.

\ Atalayer, Murat:

1972 yılında Karaman’da dünyaya geldi. Küçük yaşlardan itibaren küğle içiçeydi. Küğe ilk adımlarını ilk ve orta öğretiminde küğ öğretmeni olan Meral Armutlu ile attı. Öğretmeninin de israrı ve desteğiyle konsevatuvarda öğrenim görmek en büyük hayali oldu. 1990 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” sınavlarında başarı göstererek “Üflemeli Çalgılar Bölümü Trombon Ana Sanat Dalı”na kabul edildi. Eğitimine Bedri Ergüden ile başlayan Atalayer aynı zamanda “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” trombon sanatçısı olan Baki Onur ile çalıştı. Daha sonraki yıllarda “Tasmania Üniversitesi Trombon Bölümü” öğretim üyesi Monte H. Mumford ile farklı yıllarda çalışmalar yaptı. Konservatuvarın lisans bölümünün son üç yılında trombon eğitiminin yanısıra Hüseyin Çebi ile tuba eğitimine de başlayan Atalayer “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde sözleşmeli sanatçı olarak bir süre görev aldı. Askerlik döneminin ardından 2002 yılında “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda “Trombon Bölümü” öğretim görevlisi olarak çalışmaya başlayan Atalayer halen “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda görevini sürdürmektedir.

\ Atam, Deniz:

Tiyatro ve dizi oyuncusu, yardımcı yönetmen, yönetmen ve köşe yazarı. 1 Ağustos 1982 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. “Toplumsal Araştırmalar Vakfı” (TAV) bünyesinde verilen kursta Haşmet Zeybek ile oyunculuk üzerine eğitim gördü. Daha sonra “Mask-Kara Sanat Atölyesi”nde Arzu Ürün ve Nazif Uslu ile çalışmalarını sürdürdü. Ayrıca “Devlet Tiyatroları Opera ve Balesi Çalışanlar Vakfı” (TOBAV) bünyesinde Murat Karasu ile çalıştı. İlk olarak 1999 yılında amatör olarak sahneye çıktı. Yaşamını oyunculukla kazanmaya karar verdikten sonra birçok tiyatroda oyuncu, sahne ve ışık tasarımcısı, yönetmen ve yapımcı olarak bulundu. “Tiyatral İstanbul” dergisinde köşe yazarı ve genel yayın yönetmeni konumlarını üstlendi. “Tiyatro Gazetesi”nin yazı işleri müdürü ve genel yayın yönetmeni oldu. 2007 yılında “Su Gösteri Sanatları Yayıncılık Organizasyon Hizmetleri” isimli şirketin ortağı oldu ve “Su Gösteri Sanatları Sahnesi”nin kurucuları arasında yer aldı. Deniz Atam “BirGün Gazetesi”nde “Kültür, Sanat ve Tiyatro” üzerine yazılar da kaleme aldı. Bazı kısa filmlerde ve televizyon dizilerinde ismini yazdırdı. Sanatçı 2009 yılında kurulmuş olan ve görsel ve işitsel alanlarda oyuncuların telif haklarını takip eden, toplayan ve dağıtan “Sinema ve Dizi Oyuncuları Meslek Birliği”nin kurucu üyesidir. “Tiyatro Oyuncuları Derneği” (TODER) üyesi de olan Atam ayrıca Oyuncular Sendikasının kurucu üyelerinden birisidir. Sanatçının rol aldığı dizilerden bazıları şunlardır: “Parmak İzi” (2003), “Yalancı Yarim” (2006), “Sevgili Dünürüm” (2007), “Hava Limanı-İyi Uçuşlar” (2008), “Son Bahar” (2008), “Tek Türkiye” (2009), “Arka Sokaklar” (2009-2010), “Aşk Bir Hayal” (2009-2010), “Şefkat Tepe” (2010), “Deli Saraylı” (2010), “Akasya Durağı” (2010), “Güz Gülleri” (2010), “Hayat Devam Ediyor” (2011-2012), “Bizim Okul” (2013), “Adı Efsane” (2017), “Servet” (2018). Sanatçının rol aldığı filmleri ise şunlardır: “Kurtlar Vadisi Terör” (2007), “Kınalı Kuzular” (2007), “Ziya’nın Ağıdı” (2008).

\ Atamer, Engin:

Engin Atamer Gemlik’te doğdu. Çocukluğu bu kasabada geçti. Orta okul ve lise eğitimini İstanbul “Saint-Joseph Lisesi”nde, mimarlık eğitimini de İstanbul “Devlet Güzel Sanatlar Akademisi”nde tamamladı. Klasik gitara özel dersler alarak başladı. O’nu gitar çalmaya ilk teşvik eden çocukluk arkadaşı Ömer Özgeç oldu. İlk öğretmenleri Ersin Ünlüsoy ve Misak Toros’tur. Gitar konusunda kendisini etkileyen kişiler arasında Mutlu Torun, Savaş Çekirge, Samih Rıfat ve Harun Batırbaygil bulunmaktadır. Klasik küğ dışında başta caz olmak üzere her türlü “iyi küğ” onun ilgi alanıdır. Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir sayesinde “Eski Anadolu Medeniyetleri”nin önemini ve anlamını kavrayarak kültürel benliğini keşfedebildi. Engin Atamer’in İngilizce olarak yayınladığı üç kitaplık set gitar eğitimi alanında ortaya çıkan en özgün eserlerden biri olup vefat etmiş ünlü klasik gitarist Savaş Çekirge’ye adanmıştır. Beş yıllık bir araştırma döneminin sonunda ortaya çıkan bu set, Atamer’in ifadesiyle “ritim ile gitar tekniğini öğretme”yi amaçlamaktadır. Atamer bu çalışma ile faydalı gördüğü bilgileri özgün bir dil ve yöntem kullanarak gitarcılara ulaştırmayı hedeflemiş ve bu hedef doğrultusunda grafikler yardımı ile okuyucuda merak uyandırmayı istemiştir. Mimar olan Atamer mimari üzerine gördüğü eğitimin etkisi ile mimarlık-küğ ilişkisi kapsamında bir kurgu tercih etmiş ve ayrıca onyedinci yüzyıldan günümüze dek gitarın öyküsünü fotoğraflarla destekleyerek aktarmıştır.

\ Atanassova, Claudia Hristova:

1952 yılında Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da doğan Atanassova ilk, orta ve lise eğitimini yarı zamanlı küğ okulunun keman bölümü öğrencisi olarak 1959-1970 yılları arasında tamamladı. 1970 yılında girdiği “Sofya Küğ Akademisi”ni Prof. Dr. Çavdar Hacıyev’in öğrencisi olarak bitirdi. 1975-1983 yılları arasında “Plevne Operası”nın yalkıcı kadrosunda yer aldı ve 1983 yılından 1990 yılına dek “Plovdiv Operası”nın yalkıcı kadrosunda görev üstlendi. 1988-1990 yılları arasında “Küğ Okulu”nda dersler vermeye başladı. 1990-1993 arasında ise hem bu okulda hem de “Sofya Küğ Akademisi”nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 1994 yılında çağırıldığı “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olan sanatçı mesleğini burada devam ettirmiştir. 1956-1957 mevsiminde “Sofya Devlet Opera ve Balesi”nde Puccini’nin “Madame Butterfly” isimli operasında yalkın rol alarak ilk çıkışını gerçekleştiren Atanassova 1966 yılında “Devlet Sinema Stüdyosu”nun çektiği “Pamuk Prenses” çocuk filminde oynadı. 1958-1970 yılları arasında “Sofya Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu”nu çalıştıran sanatçı Almanya, Çekoslovakya, Polonya, Rusya, Yugoslavya, Belçika, Finlandiya, İngiltere ve Japonya’da düzenlenen özel dinleti izlencelerinde görevlendirildi. 1974 yılında Bulgaristan’da yapılan “Sv. Obretenov Şan Yarışması”nda ödül kazandı. 1976 yılında ise Yugoslavya’da yapılan “Üsküp Genç Opera Sanatçıları Yarışması”nda birincilik ödülü aldı. 1981 yılında Bulgaristan devletinin kuruluşunun binüçyüzüncü yılı kutlamalarında “Özel Devlet Sanatçısı Ödülü”ne layık görüldü. 1983 yılında İtalya’da yapılan “Maria del Monaco Şan Yarışması”nda birincilik ödülü kazandı. Aynı yıl “Devlet Sinema Stüdyosu”nun çektiği “Spilitim ve Raşo” isimli dizi filmde sanatçı rolünü oynadı. 1985 yılında “Atina Devlet Opera ve Balesi”nde konuk sanatçı olarak Kalomiris’in “Annemin Yüzüğü” isimli operasında bir mevsim boyunca peri kızı rolünü başarıyla yürüttü. Aynı yıl Girit adasında yapılan yaz küğ festivalinde üstün başarı sertifikası kazandı ve para ödülüyle ödüllenderildi. Sanatçının “Madame Butterfly”, “Margharita” ve “Musette” rolleri ile kazandığı özel devlet sanatçısı ödülleri bulunmaktadır. Sanatçı, sayın Ahmet Hilmi Yücel'in müdürlük döneminden sonra müdür olan kişi tarafından elde ettiği başarılara rağmen "Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"ndan ayrılmak zorunda bırakılmıştır.

\ Atat, Hanri:

Hanri Atat 28 Ocak1929 tarihinde Mersin'de doğdu. İlköğrenimini Mersin'de "İleri İlkokulu"nda yaptı, lise ve üniversiteyi Beyrut'ta okuyarak Fransızca, Arapça ve İngilizce öğrendi. Daha sonra Mersin'e dönerek "Ticaret Lisesi"nde okudu ve 1948 yılında mezun oldu. Askerliğini yedek subay olarak Ayaş – Ankara'da yaptıktan sonra, önce Akbank daha sonra Ziraat Bankası kambiyo servislerinde on yıl bankacı olarak çalıştı. 1963 yılında kendi işini kurdu. 1965 yılında yakın arkadaşı Fonda Tahinci ile ortak olarak Atako'yu kurdu. 1970 yılında Aline Zehil ile evlendi ve dört çocuk babası oldu. 1986 yılında Danimarka Fahri Konsolosu oldu ve bu görevi 2001 yılına kadar sürdürdü. Gerçek bir Mersin tutkunu olan Hanri Atat, hayatının önemli bir bölümünü şehrini geliştirmek için uğraşlar vermeye adadı. "Mersin Deniz Ticaret Odası", "Mersin Kültür Merkezi Derneği", "Mersin Diyabet Merkezi", "Mersin Devlet Opera ve Balesi", "Mersin Uluslararası Müzik Festivali"nin kuruluşlarına ve "Mersin Kültür Merkezi"ne konser piyanosu alınmasına öncülük etti. Mersin'de okul yaptırdı, çeşitli okullara Atatürk büstü armağan etti, maddi durumu kötü olan başarılı öğrencilere burs verdi. "Çocuk Esirgeme Kurumu", "Zihinsel Özürlüler Derneği", "Huzur Evi" gibi kuruluşlara bağışlarda bulundu. Çok geniş bir insan sevgisi vardı ve insanlara yardım etmekten mutluluk duyardı. Hanri Atat'ı şu kelimerle anlatmaya çalışabiliriz: Sevgi dolu, ailesine düşkün, hayata bağlı, dinamik, öncü, yardımsever, sanatsever, saygılı, hayatı ve eğlenceyi seven bir Mersin aşığı...

Atatürk, Mustafa Kemal:

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk Zeybek Oynarken

Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan:

Ahmed Adnan Saygun’un bağdadığı küğlü epope. “1983 İstanbul Kültür ve Sanat Festivali” bu yaratıyla açıldı. Ahmed Adnan Saygun yalnızca büyük bir bağdar olma niteliği ile tanımlanamaz, O aynı zamanda ateşli bir vatanseverdir. Saygun’un eli ile, Ata’mızın hatırasına ve yarattığı “Cumhuriyet”e layık bir küğsel destan yaratılmıştır. 1907 yılında doğan sanatçı, daha yedi yaşında iken başlayan “Birinci Dünya Savaşı”nı yaşamış, işgal altındaki İzmir’in en acıklı günlerine şahit olmuş, “Kurtuluş Savaşı”nın tüm aşamalarını takip etmiş ve sonunda “Kadife Kale”ye “Türk Bayrağı”nın çekildiğini görme mutluluğunu tatmış bir vatan çocuğudur. Yaradılıştan küğcü ve sanatçı doğmuş Saygun’da o günlerin gerçek etkileri derinlemesine yansımıştır. Atatürk’ün şahsi ilgi ve takdirini kazanma mutluluğuna da eren bu büyük sanat adamı “Kurtuluş Savaşı”nı küğlü bir destan haline getirmiştir. Saygun, bağdarlığının en olgun çağında kendine ve ulusuna bu yaratıyı sunmuştur. Adnan Saygun bu eserine 1981 yılının son aylarında başlayarak 1982 baharında, yani oldukça kısa bir sürede tamamlamıştır. Ailesinin sağlık sorunlarının O’nu bunalttığı bir zamanda bu destanı olağanüstü bir ateş, heyecan ve istekle yaratmıştır. O’ndaki tükenmez çalışma gücü ve sanat yeteneği sayesinde kaleme alınan bu destan bir saat elli dakika kadar sürmektedir. Ses yalkıcıları, koro ve orkestra için yazılmıştır. Orkestral yapısı şöyledir: 3, 3, 3, 3 - 4, 4, 3, Tuba - Timpani ve Bateri - Harp - Çelesta - Yaylılar. Bu partiturda Saygun ilk kez dördüncü bir trompet kullanmaktadır. Ses yalkıcıları sopran, alto, tenor ve bas olup yaratının tümü boyunca koro, bağdarın ana düşüncesini, “zulme baş kaldıran Anadolu halkını” bir bütün halinde dile getirmektedir. Koro’nun “Parlando” olarak sesini duyurduğu bir episod da vardır. Saygun, bu “Destan”ın cönkünü kendisi yazmıştır. Çünkü bu tür bir eserin doğuşunu sağlayabilecek bir cönk yoktu. Saygun bu cönkte doğrudan Ata’nın hiçbir sözünü kullanmaz, ancak O’na simgesel değinişler yapar. Bu yönden “Kurtuluş Savaşı”nın aşamalarını ayrıntıları ile bilmeyenler, savaşların yanında o günün sözlerini ve yayınlarını hatırlamayanlar için bu eser “ezoterik” bir nitelik taşır. “Atatürk’e ve Anadolu’ya Destan” isimli yaratının ilk çalınışı Gürer Aykal’ın yönetimi altında, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, “İstanbul Devlet Opera Korosu” ile yalkıcı olarak Suna Korat, Işın Güyer, Erol Uras ve Ayhan Baran'ın katılımıyla 29 Aralık 1982’de Ankara’da yapılmıştır. 16 Haziran 1983 tarihinde ise Ankara’da herkese girişi serbest bir seslendirme daha gerçekleştirilmiştir.

Atematik:

Konusu olmayan, temasız. Teması bulunmayan.

Athématique:

(Fr.) Temasız, ezgisi olmayan, konusu mevcut bulunmayan.

Athematisch:

(Alm.) Temasız. Konusu olmayan.

\ Atlı, Lem’i:

1870 yılında İstanbul’da “Üsküdar, Sultantepe”de dünyaya gelmiştir. Sonsuzluğa göç edişi ise yine aynı kentte, 25 Kasım 1945 tarihindedir. Vefat ettikten sonra “İçerenköy Mezarlığı”na defnedilmiştir. Küçük yaşlarda sesinin güzelliği ile dikkatleri çekmiş ve daha 12 yaşında iken Yusuf Efendi’den küğ öğrenmeye başlamıştır. Daha sonraları Hacı Arif Bey’den çok yararlanmıştır. İlk yaratısını bağdadığında Hacı Arif Bey’in büyük beğeni ve takdirini kazanmıştır. İkinci yaratısının güftesi Mahmud Celaleddin Paşa’ya ait idi. Lem’i Atlı’nın tanınırlığı bu şarkı ile daha da artmıştır. Sanatçı küğ alanında bundan sonraki çalışmalarını Hacı Faik Bey, Kadıköylü Ali Bey, Bolahenk Nuri Bey, Rifat Bey ve Leon Hancıyan’la sürdürmüştür. Lem’i Atlı’dan günümüze 200 kadar yaratı kalmıştır. “Milli Eğitim Bakanlığı Yayınları”ndan “Türk Musıkisi Ansiklopedisi” bağdarın doğum tarihini 1869 olarak vermekteyse de sanatçının yeğeni Şefik Keskin 1870 olduğunu kesin bir dille belirtmektedir.

Atonal:

(Fr.) Tonsuz. Küçüklü (minör), büyüklü (majör) ya da diğer modal dizilerle ilgisiz. Eksensiz. Ekseni olmayan. Belirli bir tonda olmayan. Saptanmış bir ekseni olmayan.

Atonal Küğ:

Çağdaş küğde ton ve makam stiline bağlı kalmadan, uyumla ilgili kuralları gözetmeden oluşturulan bağda, yaratı, eser ya da parça.

Atonalite:

(Fr.) Atonalité. Eksensizlik, tonsuzluk. Tonal bir kavram içinde olmayan.

Attaca:

(İt.) Giriş, hücum. Atak bir tarzda ara vermeden çalmak. Bir bölümden diğerine durmadan geçmek.

Attaca subito:

(İt.) Hemen gir. Beklemeden çal ya da söyle.

Attaca subito (il) seguente:

(İt.) Hemen ikinciye geçilecek. İkinciye hemen gir.

\ Atterberg, Kurt:

(1887-1974) İsveçli bağdar Kurt Atterberg "Stockholm Patent Bürosu"nda görev yapan bir devlet görevlisiydi. Buna rağmen İsveç küğ yaşamında yönetken, eleştirmen, yönetici ve bağdar olarak önder roller üstlenmiştir. Atterberg aralarında dokuz sinfoninin de bulunduğu ilginç orkestral küğler ve büyüleyici oda küğleri yazmıştır.

\ Atzmon, Moshe:

İsrailli orkestra yönetkeni. 30 Temmuz 1931 tarihinde Budapeşte’de dünyaya geldi. Henüz 13 yaşında iken ailesi ile birlikte İsrail’in Tel Aviv kentine göç ederek yerleştiler. Küğsel kariyerine korno çalarak başladı, daha sonra ileri düzey eğitim için Londra’ya gitti ve burada yönetkenlik eğitimi aldı. Sanatçı yönetken olarak çok sayıda ödüller kazandı ve büyük orkestraları yönetti. Örneğin 1967-1971 yılları arasında “Siydney Sinfoni Orkestrası”nın birinci yönetkeni oldu, 1972 yılından 1986 yılına dek “Basel Sinfoni Orkestrası”nda aynı konumda çalıştı. Sanatçı 1979 yılında “Tokyo Büyükşehir Senfoni Orkestrası”nın birinci yönetkenliğini üstlendi. Ayrıca “Nagoya”, “Ren” ve “Dortmund” filarmoni orkestralarının asil yönetkenliğini yaptı. Moshe Atzmon ayrıntılar üzerinde titizlikle duran ve dinamik bir performans çizgisi yakalayabilen bir sanatçı olarak tanınmıştır.

Aubade:

Şafak vakti birisinin şerefine ya da aşkına yorumlanan ve genellikle vokal olan küğ parçası.

\ Auber, Daniel François-Esprit (1782-1871):

Daniel François–Esprit Auber kamuoyu önünde ilk başarısını 1820 yılında üç perdelik gülümlü bir opera olan olan “Le Bergère Châtelaine” ile kazandı ve bu tarihten 1871 yılındaki ölümüne dek opera küğü alanındaki lider konumunu korudu. Ancak en büyük başarılarını “Fra Diavolo” (1831), “Le  Domino Noir” (1837) ve “Les Diamants de la Couronne” (1847) isimli yaratılarıyla elde etti. Sanatçının en anlamlı ve dramatik yaratısı “La Muette de Portici” (Portici’li Dilsiz Kız)’dir. Bu yaratının ikinci perdesindeki tenor–bariton ikilisinin Hollanda’dan bağımsızlıklarını elde etmek isteyen Belçikalıların yurtsever coşkularını fitilleyerek 1830 yılındaki mücadeleyi başlattığı varsayılmaktadır. Auber son yaratısını 87 yaşında iken 1868 yılında yazmıştır. Daniel Auber’in operalarının bir listesini operanın ismi, ilk yorum tarihi, ilk yorumunun yapıldığı salon ve kent sırasıyla aşağıda bulacaksınız:
  1. L’erreur d’un Moment (1805, Salle Doyen, Paris)
  2. Jean de Couvin (Eylül 1812, Château de Chimay, Belçika)
  3. Le Séjour Militaire (27 Şubat 1813, Opéra Comique, Paris)
  4. Le Testament et les Billets–Doux (18 Eylül 1819, Opéra Comique, Paris)
  5. Le Bergère Châtelaine (27 Ocak 1820, Opéra Comique, Paris)
  6. Emma, ou la Promesse Imprudente (7 Temmuz 1821, Opéra Comique, Paris)
  7. Leicester, ou Le Château de Kenilworth (25 Ocak 1823, Opéra Comique, Paris)
  8. La Neige, ou Le Nouvel Éginard (8 Ekim 1823, Opéra Comique, Paris)
  9. Vendôme en Espagne (5 Aralık 1823, Théâtre de l’Opéra, Paris)
10. Les Trois Genres (27 Nisan 1824, Théâtre Odéon, Paris)
11. Le Concert à la Cour, ou la Débutante (3 Haziran 1824, Opéra Comique, Paris)
12. Léocadie (4 Kasım 1824, Opéra Comique, Paris)
13. Le Maçon (3 Mayıs 1825, Opéra Comique, Paris)
14. Le Timide, ou le Nouveau Séducteur (30 Mayıs 1826, Opéra Comique, Paris)
15. Fiorella (28 Kasım 1826, Opéra Comique, Paris)
16. La Muette de Porticit-family: 'times new roman', times;">(Masaniello) (29 Şubat 1828, Théâtre de l’Opéra, Paris)
17. La Fiancée (10 Ocak 1829, Opéra Comique, Paris)
18. Fra Diavolo, ou l’Hôtellerie de Terracine (28 Ocak 1830, Opéra Comique, Paris) [3 Perdelik Opera, Cönk: Eugène Scribe, Rol Dağılımı: Fra Diavolo (tenor), Lord  Cockburn, Lady Pamela (mezzo–soprano), Lorenzo, Mathéo (bas), Zerline (soprano), Giacomo, Beppo, Frescesco, Bir Asker]
19. Le Dieu et la Bayadère, ou la Courtisane Amoureuse (13 Ekim 1830, Théâtre de l’Opéra, Paris)
20. Le Philtre (20 Haziran 1831, Théâtre de l’Opéra, Paris)
21. La Marquise de Brinvilliers (31 Ekim 1831, Théâtre de l’Opéra, Paris)
22. Le Serment, ou les Faux–Monnayeurs (1 Ekim 1832, Théâtre de l’Opéra, Paris)
23. Gustav III, ou le Bal Masqué (27 Şubat 1833, Théâtre de l’Opéra, Paris)
24. Lestocq, ou l’Intrigue et l’Amour (24 Mayıs 1834, Opéra Comique, Paris)
25. Le Cheval de Bronze (23 Mart 1835, Opéra Comique, Paris)
26. Actéon (23 Ocak 1836, Opéra Comique, Paris)
27. Les Chaperons Blancs (9 Nisan 1836, Opéra Comique, Paris)
28. L’Ambassadrice (21 Aralık 1836, Opéra Comique, Paris)
29. Le Domino Noir (2 Aralık 1837, Opéra Comique, Paris) [3 Perdelik Gülümlü Opera, Cönk: Eugène Scribe, Rol Dağılımı: Angèle d’Olivarès, Brigitte de San Lucar, Horace  de Massarena, Kont Juliano, Jacinthe, Gil Perez, Ursule, Lord Elfort]
30. Le Lac des Fées (1 Nisan 1839, Théâtre de l’Opéra, Paris)
31. Zanetta, ou Jouer avec le Feu (18 Mayıs 1840, Opéra Comique, Paris)
32. Les Diamants de la Couronne (6 Mart 1841, Opéra Comique, Paris)
33. Le Duc d’Olonne (4 Şubat 1842, Opéra Comique, Paris)
34. La Part du Diable (16 Ocak 1843, Opéra Comique, Paris)
35. La Siréne (26 Mart 1844, Opéra Comique, Paris)
36. La Barcarolle, ou l’Amour et la Musique (22 Nisan 1845, Opéra Comique, Paris)
37. Les Premiers Pas (15 Kasım 1847, Opéra National, Paris)
38. Haydée, ou le Secret (28 Aralık 1847, Opéra Comique, Paris)
39. L’Enfant Prodigue (6 Aralık 1850, Théâtre de l’Opéra, Paris)
40. Zerline, ou La Corbeille d’Oranges (16 Mayıs 1851, Théâtre de l’Opéra, Paris)
41. Marco Spada (21 Aralık 1852, Opéra Comique, Paris)
42. Jenny Bell (2 Haziran 1855, Opéra Comique, Paris)
43. Manon Lescaut (23 Şubat 1856, Opéra Comique, Paris)
44. La Circassienne (2 Şubat 1861, Opéra Comique, Paris)
45. La Fiancée du Roi de Garbe (11 Ocak 1864, Opéra Comique, Paris)
46. Le Premier Jour de Bonheur (15 Şubat 1868, Opéra Comique, Paris)
47. Rêve d’Amour (20 Aralık 1869, Opéra Comique, Paris)

\ Aubrun, Ambroise:

Fransız keman sanatçısı, uluslararası yalkıcı, resitalist, oda küğü yorumcusu, orkestra küğcüsü ve keman pedagogu. Sanatçı “Paris National Superior Konservatuvarı”ndan Roland Daugareil ve Serge Pataud’nun öğrencisi olarak 19 yaşında iken mezun olmuştur. Okulu bitirdikten sonra Amerika Birleşik Devletleri’ne giden genç isim “UCLA”da Guillaume Sutre ile çalışarak küğ sanatı alanında doktora yapmıştır. Daha sonra “Colburn Küğ Konservatuvarı”nda Martin Beaver ile eğitimini sürdürerek sanatçı diploması elde etmiştir. Halen “Nevada Üniversitesi”nde keman öğretmeni olan sanatçı daha önce “Kaliforniya Üniversitesi”nde ve “Santa Barbara Üniversitesi”nde öğretmenlik yapmıştır. Ambroise Aubrun “Langart Vakfı” ödülü, “Charles Oulmont” ödülü, “Vatelot Yarışması Birinciliği”, “Mouans Sartoux Yarışması Birinciliği” gibi çok sayıda ödül kazanmış bir isimdir. Aubrun özellikle Avrupa ve Kuzey Amerika’da “Salzburg Mozart Evi”, “Erivan Haçaturyan Büyük Konser Salonu”, “Los Angeles Ana Salon Sahnesi”, “Zipper Salonu”, “Paris Hotel des Invalides” gibi önemli dinleti salonlarında çalmıştır. Sanatçı Jean-Yves Thibaudet, Scott St. John, Martin Chalifour, Fred Sherry, Clive Greensmith, Carrie Dennis, Richard O’Neill, Rohan de Saram gibi önemli isimlerle aynı sahneyi paylaşmış, “Borromeo” ve “Ebéne” dahil olmak üzere çok sayıda yaylı çalgı dördülü ile dinletiler vermiştir. Bir çağdaş küğ savunucusu olarak 20’nin üzerinde modern yaratının ilk çalınışlarını üstlenen sanatçı Eric Tanguy, Alyssa Weinberg, Mark Carlson, Roger Bourland ve Juan Colomer gibi günümüz bağdarlarıyla yakın temas halinde çalışmıştır. Sanatçı “Cambrai Festivali”nde yılın büyük keşfi olarak sahneye çıkmış, “Hortus” markası altında “War Romance” adı ile ilk albümünü yayınlamıştır. Ayrıca Los Angeles’ta bulunan “Getty Center”da konferanslar, yorumlar, küğsel performanslar ve sahnelemeleri içeren, ayrıca küğ ile yazın sanatı arasındaki ilişkileri araştıran “Sonnetler ve Sonatlar Ders Konserleri Serisi” kapsamında yapılan etkinliklerin küğ direktörü olmuştur. Bir orkestra küğcüsü olarak Pierre Boulez, Heinz Holliger, Gustavo Dudamel, James Conlon, Esa-Pekka Salonen, Neville Mariner ve Emmanuel Krivine ile çalışma fırsatını elde etmiş; “Paris Pleyel Salonu”nda ve “Cité de la Musique”de, “Valladolid Oditoryumu”nda, “Monte Carlo Oditoryumu”nda, “Los Angeles Walt Disney Konser Salonu”nda, “Hollywood Bowl”da ve “Royce Salonu”nda çalmıştır. Sanatçı “Los Angeles Filarmoni”, “Monte Carlo Filarmoni”, “Las Vegas Filarmoni”, “Nice Operası” ve “Cannes Orkestrası” ile konuk sanatçı olarak dinletiler vermiş, ayrıca Los Angeles’ta bulunan yönetkensiz orkestra “Kaleidoscope Oda Küğü Orkestrası”nın baş kemancı yardımcılığını yapmıştır. Aubrun “Langart Vakfı” tarafından kendisine bağışlanan bir Matteo Goffrillerkemanı çalmaktadır. Klasıl küğün dışında kalan küğ biçimleriyle de ilgilenen sanatçı Mayer Hawthorne ile değirmiler çizitlemiş ve Pink Martini, Marco Antonio Solis, Harout Balyan, Moby, Andrew Bird ve Herbie Hancock ile “Hollywood Bowl” gibi salonlarda çalmıştır.

Audace:

(İt.) Cesur, yürekli, gözüpek, atılgan, cüretli, cesaretli, cüretkar, canlı, ateşli, hevesli. Küğ sanatında emir içeren bir yönelti olarak kullanılmaktadır. Latince audac-, audax.

Audience:

(İng.) Dinleyiciler, izleyiciler, seyirciler. Takip eden kitle.

Audient:

(İng.) Duyan, dinleyen, izleyen. Takip eden.

Audire:

(Lat.) İşitmek.

Auditeur:

Dinleyici.

Auditorium:

(İng.) Dinleti salonu. Bkz. Oditoryum.

Augmentation:

Arttırmak. Bir tema veya motifin ya da orijinal ezginin tüm notalarının aynı miktarda uzandığı modifikasyonu, değişikliği.

\ Aulin, Tor (1866-1914):

Her ne kadar Tor Aulin Scharwenka ile bağdama çalışmışsa da 1887 yılında “Aulin Dördülü”nü kurmasından önceki mesleki yaşamı keman üzerine odaklanmıştı ve orkestralarda keman çalarak hayatını kazanıyordu. 1912 yılında dağılana dek ilk tam zamanlı İsveç dördülü olan “Aulin Dördülü” Avrupa’nın her yerinde büyük başarılar elde etmiştir. 1900 yılından itibaren Aulin hem yönetkenliğe hem de bağdarlığa giderek daha çok zaman ayırmaya başladı. Stockholm ve Gothenburg’daki bellibaşlı orkestraları yöneten sanatçı aralarında Berwald’ın “Sinfonie Singulière”inin de bulunduğu çok sayıda yaratının ilk yorumlarını da üstlenmiştir. Yaratıları arasında orkestra için çok sayıda ürün ile hatırı sayılır miktarda oda küğü eseri bulunmaktadır. Daha çok keman üzerine yoğunlaşan Aulin’in bu çalgı için üç konçertosu vardır.

Aureli, Aurelio:

İtalyan cönk yazarı. Venedik’te 1652 yılından önce dünyaya geldiği sanılmaktadır. Yaşamı hakkında pek az bilgi bulunmaktadır. Ertiksel yaşamı “L’Erginda” ile başlamıştır. Viyana’ya yaptığı kısa bir yolculuk haricinde 1687 yılına dek yaşamı Venedik’te geçmiştir. Venedik’te “Accademia degli Imperfetti”nin bir üyesiydi. 1688 yılından 1694 yılına dek “Parma Dükü”nün hizmetinde çalışmış ve bu süreçte neredeyse tamamı sonradan saray bağdarı Bernardo Sabadini tarafından küğleri bağdanmış bir düzine kadar oyun kaleme almıştır. Sanatçının 1708 yılı sonrasında sonsuzluğa göç ettiği sanılmaktadır. Sanatçının cönkleri 50’den fazladır. Bunlar arasında önemli olanlar: “Erismana” (1655, Francesco Cavalli tarafından bağdandı), “Le Fortune di Rodope e Damira - Rodope ve Damira’nın Kaderi” (1657, Pietro Andrea Ziani tarafından bağdandı), “Il Perseo - Kahraman” (1665, Andrea Mattioli tarafından bağdandı), “L’Eliogabalo”nun farklı versiyonları (1668, Giovanni Antonio Boretti ve Francesco Cavalli tarafından bağdandı ve 1670 Pietro Simone Agostini tarafından küğü yazıldı), “La Costanza di Rosmonda” (1670, Pietro Simone Agostini tarafından bağdandı), “Alessandro Magno in Sidone - Büyük İskender Sayda’da” (1679, Marc’Antonio Ziani tarafından bağdandı ve Venedik “Teatro Grimano ai Santi Giovanni e Paolo”da temsil edildi - 6 Kasım 1679 tarihinde “Napoli Royal Palace - Napoli Kraliyet Sarayı”da sergilendi, 1682 yılında “Vicenza Teatro di Piazza”da yer aldı.), “Talestri Innamorata d’Alessandro Magno - Talestri Büyük İskender’e Aşık” (Bernardo Sabadini tarafından bağdandı), “La Ninfa Bizzarra - Tuhaf Peri” (1657, Marc’Antonio Ziani tarafından bağdandı ve Brenta’daki “Novo Teatro - Yeni Tiyatro”da gösterildi, aynı cönk Rönesans bağdarı Francesco Rovigo tarafından da ele alındı. “Rosane, Imperatrice degli Assirij - Asurluların İmparatoriçesi Rosane” 17. yüzyılın sonlarında kaleme alındı.

\ Auric, Georges (1899-1983):

Lodève’de doğan Fransız bağdarı Auric, Claude Debussy gibi Fransız bağdarların oluşturduğu etkiye karşı ayaklanan Honegger, Poulenc, Tailleferre, Durey ve Milhaud ile kendisinin bir arada bulunduğu “Altılar” isimli modernist bağdarlar grubunun bir üyesiydi. İlk yaratısı eleştirmenlerin övgüsünü kazanan “Baş Belaları” isimli komedi balesi idi. Fransız şair Jean Cocteau’nun birkaç filmi için küğler yazdı; bunların bellibaşlıları arasında “Bir Şairin Kanı” (1930), “Güzellik ve Canavar” (1935) ve “Orfe” (1949) sayılabilir. Georges Auric’in diğer yaratıları arasında piyano sonatı ve iki piyano için “Bagatelle”, iki adet üçül, viyolonsel ve piyano için “Düşler II” ile Bale yaratısı “Les Mariès de la Tour Eiffel” bulunmaktadır.

\ Aurum Korno Dördülü (Aurum Horn Quartet):

“Aurum Korno Dördülü”, ertiksel anlamda alanlarında çok başarılı dört genç kornocu olan Christina Kloft, Philip Schmelzle, Swantje Vesper ve Dominik Zinsstag tarafından kuruldu. Grup, eğitimlerini “Musikhochschule Stuttgart”ta Christian Lampert’ten aldı. 2012 yılında ise Almanya’da oda küğü dalında “Carl-Wendling Ödülü”nü kazandılar. Paris’te “Rotary-Orchester Deutschland” ile Robert Schumann’ın “Dinleti Parçası”(Konzertstuck) seslendiren topluluk, barok dönemden modern küğe kadar çok geniş bir dağara sahiptir. Halen tüm dünyada dinletilerini sürdüren topluluk, şimdiye kadar Kent Nagano, Christoph Eschenbach, Roger Norrington, Christian Järvi, Pierre Boulez ve Thomas Hengelbrock gibi dünyaca ünlü yönetkenler ile ve “WDR Rundfunkorchester Köln”, “Tonhalle-Orchester Zürich”, “NDR Sinfonieorchester Hamburg”, “Niedersächsischen Staatsorchester Hannover” ve “Frankfurter Museumsorchester” gibi orkestralar eşliğinde dinletiler gerçekleştirmiştir. Topluluk, “Ensemble Feverish Music Uluslararası Kültür Ajansı” üyesidir.

Ausgelöscht:

(Alm.) Silmek, çıkarmak, temizlemek. Yok etmek. Söndürerek kapatmak. Hafifleterek mırldanma şekline dönüştürmek. Bkz. Estinto, stinto.

Authentique:

Doğru, kesin, ispatlanmış. Otantik.

Autodidact:

(İng.) Bkz.: Otodidakt.

Autodidacte:

(Fr.) Kendi kendini yetiştirmiş kişi. Bkz. Otodidakt.

Autodidakt:

(Alm.) Bkz. Otodidakt.

Avcıoğlu, Ali:

1940 yılında İstanbul’da doğmuş olan olağanüstü yetenekli ve sıra dışı viyolonsel sanatçısı. “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nın yaylı çalgılar dalının viyolonsel bölümünü yatılı okuyarak 1960-1961 mevsiminde parlak bir diploma konkuru ile bitirdi ve 1962 yılında “İstanbul Şehir Orkestrası Viyolonsel Grubu”nun sanatçı üyesi oldu. Hemen sonra “Eczacıbaşı”nın bir yıllık bursunu kazandıysa da çeşitli formalite güçlüklerinden ötürü yurt dışına çıkamadı. 1964 yılı Ağustos ayında “Milli Eğitim Bakanlığı”nın “burslu olarak yurt dışına gidecekler için açtığı sınav”da küğ sınavına alınması gerektiği halde matematik ve ekonomiden sınava sokulduğu için başarılı olamadı. Hatta o sırada “Milli Eğitim Bakanlığı”nda görevli bir memur, bu duruma canı sıkılan sanatçımıza şöyle demişti: “Bütün sanat okullarını bitirenler bu imtihanlara girer. Viyolonsel ne demek? Matematik ve ekonomiden çaktın!” Böylece dört kıymetli ayını kaybeden Ali Avcıoğlu sonunda Ankara’da bir jüri önünde viyolonsel sınavına alınarak gösterdiği başarı üzerine kazandığı bursla Paris’e giderek pek tanınmış viyolonsel sanatçısı ve öğretmeni Andre Navarra ile çalışma olanağı elde etti. “Eczacıbaşı Seramik Fabrikaları” sanatçının “eğitimini” üstlenmişti. Ali Avcıoğlu ülkemizden ayrılmazdan önce İstanbul’daki son dinletisini “Şehir Orkestrası” eşliğinde Vivaldi’nin “viyolonsel konçertosu”nu çalarak vermiş ve alkışlanmıştı. Navarra’nın yanında “virtüozluk ihtisası” yapan Ali Avcıoğlu, daha önceleri de Navarra’dan sekiz aylık bir süre içinde ders almıştı. Ülkemizde yetişen ender viyolonselistlerden biri olarak verdiği dinletilerde dikkatleri çekmeyi başarmıştır. Fransa'da çeşitli sinfonik orkestralarda ve oda küğü topluluklarında yalkıcı çellist olarak görev yapmıştır. Aynı zamanda çeşitli konservatuvarlarda da öğretmenlik yapan sanatçı Fransız bir bayan ile evlenmiş ve her iki kızını da ertikten küğcü olarak yetiştirmiştir.

Ave Maria:

"Meryem Ana"ya selam, saygı ve dua.

\ Avilés, Javier Navarro:

Çizer, animasyon film yapımcısı, enstalasyon sanatçısı. 1996 yılında İspanya’nın Kartagena kentinde dünyaya geldi. Fransa’ya sanat eğitimi almaya geldi ve Toulouse kentinde lisans derecesi aldı. Çalışmaları, ister büyük çizimler, ister animasyon filmleri, isterse ince enstalasyonları olsun, zengin içeriklere sahiptir. Sanatçı dijital deneyimlere oldukça açık bir çizgi izlemektedir. Avilés İspanya ve Fransa’da çeşitli kişisel ve karma sergilere katıldı ve çeşitli yayınevlerinde illüstratör olarak çalıştı. “11. My French Film Festivali”nde “Kid’s Corner - Çocukların Köşesi”nde “Dalia’s World - Dalia’nın Dünyası” isimli çalışmasıyla yer almıştır.

Avni:

Fatih Sultan Mehmed tarafından kullanılan mahlas. II. Murad ile Hüma Hatun'un oğlu olup 30 Mart 1432 tarihinde Edirne'de doğmuş ve 3 Mayıs 1481 tarihinde İstanbul'da ölmüştür. Yaşamı süresince devlet işlerinin yanısıra çeşitli sanatlarla ilgilenmiştir. Fatih'in entellektüel kişiliği ve kuvvetli bir şair olduğu veriminden hemen anlaşılır. Divanı el yazması olarak "Fatih Millet Kütüphanesi"nde bulunmaktadır. Bu divan Berlin'de "Divan-ı Avni" olarak basılmıştır.

Avraham, Shabtai Zisel ben:

Bkz.: Dylan, Bob. Zimmerman, Robert Allen.

Avrupa Küğünün Tarihi:

     Henüz daha yirminci yüzyılın başlarında iken Avrupa küğ tarihi kapsamı içerisine antik Grek çağının öncesi alınmamaktaydı. Günümüzde ise birçok küğ bilimci Avrupa küğünün oluşum sürecinin başlangıcına ilişkin olarak artık tarih öncesine dek uzanılması gerektiğinde fikir birliği içerisindedirler. Yani doğal budunlar ile doğunun bazı eski yüksek kültürlerinin varlığına değinilmeden ve bunlarla bağlantı kurulmadan Avrupa küğ tarihine başlangıç yapmak olanaksız gibidir. Alman küğ bilimci Walter Wiora bu konuda yetkin bir isim olup çalışmalarını dizgesel olmaktan daha çok tarihsel açıdan yürütmüş ve dar anlamda genel bir bakışın ilk denemesini yapmıştır. Wiora, küğ tarihinin tüm görünümünün kökendeki oluşum incelenerek yeniden canlandırılması gerektiğini hararetle savunmuş ve süresel bölünmeler içinde oluşan alanlara bağlı olarak dört evreye bölmüştür:
     1) Doğal budunlar ile bazı eski yüksek kültürlerin arkaik halk küğünün yer aldığı eski ve hatta çok eski tarih,
     2) Doğunun yüksek kültürlerinden başlayarak Sümerler ve Mısırlılardan son Roma evresine dek değişik dönemlerde değişik biçimlerde oluşturulan ve sürdürülen eski toplumların küğü,
     3) Karşıezgisellik ve uyum bilgisinin ilerlemesi ile koşut olarak gelişen ve sinfoni gibi büyük biçimlere ulaşan, böylelikle diğer büyük kültürlerden ayrılan, tarihsel olarak da orta çağ başından bu yana gelişen Avrupa küğ bağdama sanatı ,
     4) Yeryüzünün tüm ülkelerini içeren, şimdiye dek süre gelen kültürlerin “geride bıraktıkları”“dünya müzesi”nde bir araya getirerek sergileyen ve uluslararası küğ sanatında tekniğin, buluşun, bağdamanın bir arada yer alarak dünya toplumuna toplu olarak sunulan teknik ve endüstrinin kültürü.
     Doğal budunların araştırılmasını, tarihin erişemediği evrelerden, tarih öncesinden ve tarihten gelen toplumları incelemeyi hedefleyen bilim dalı “budun bilim”dir (Etnoloji). Doğal budunların yaşam ve geleneklerinin kendilerine özgü belli biçimleri vardı. Bu toplumlar uyumlu ve kapalı bir düzen içinde günlerini geçirmekteydiler. Böylesi toplumların bireyleri yaşam biçimleri veya ortamları hakkında düşünmeden genel düzene ayak uydurmaktaydılar. Bunun bir sonucu olarak nedensel düşünceye, mantıksal soyutlamaya ve kurgulamaya gereksinim duymamışlardır. Dolayısıyla tanımlama yapma zorunluluğu bulunmamaktaydı.
     Bilindiği üzere sonuca gidiş nedene bağlı ise ancak o zaman tarihsel bilinçten söz edebiliriz. Tarih bilimi, tarih öncesini tarihten ayırır. Bu kesit yazının bulunması ile ortaya çıkar. Bir diğer deyişle “sözün yazılışı, tarihsel buluşun temelidir.” Kendine ait olanı yazmayı başarabilen toplumların tarihi olmuştur. Tarih dönemi toplumlarının tarih öncesi toplumlardan en önemli farkı bilerek iş yapma yetisine sahip olmalarıdır.
     Küğ biliminin araştırılmasında çok uzun bir süre -çok mantıklı olmasına karşın- tarih öncesi ve tarih dönemi ayrımı yapılmamıştır. Nota yazısının bulunuşu ve nota yazısı üzerinde yer alan işaretlerin seslendirmedeki rolleri toplumların kültürlerinde algıladıkları büyük bir kesiti belirtmektedir. Sesleri belirtmek için nota yazısının kullanılmadığı dönemlerde küğsel birikimin ağızdan ağıza, kulaktan kulağa ve hatta bir kuşaktan bir diğer kuşağa aktarılması yeterli olmuştur. O dönemlerde yaratı oluşturmak üzere bağdama yapmanın ve yaratıyı forme edecek kesin düzenli bir biçimin, kısacası bugünkü anlayışımızın koşullarına göre ortaya konulacak bir ürünün “kesinliği” henüz yoktur. Tarih öncesi küğ yalnızca kendini yenileyen bir yapı ortaya koyar, yani “doğaçlama” gerçekleştirir. Günümüze ulaşabilen ezgi ve örneklere baktığımızda, kolay anlaşılan bazı küğsel biçimler bulunmaktaysa da küğ, bizim anlamımızda henüz kendi kuralı olmayan, sözle ilişkisi olsa bile sözden kopuk bir sanat biçimidir. Ancak tarih öncesinden tarihsel çağa geçişle bu iki unsur bir araya gelebilmiştir.
     Kısacası, küğün özgür bir sanat olarak yayılması ve nota görünümü içerisinde bir yazı olarak saptanması eşsiz bir ileri gidiş ve büyük bir gereksinimin karşılanmasıdır.
     Şimdiye dek ortaya çıkarılabilen en eski nota işaretleri Mısırlılar döneminden kalmadır. Daha sonraki ilk nota yazısını Hellenizm’de görüyoruz ki Hellenlerden kalan en eski örnek İsa’dan önce ikinci yüzyıla aittir. Günümüze Grek küğündeki nota görünümlerinden yalnızca bazı kısımcıklar kalmış olup bunlar da küğe ilişkin gerçekleştirilmesi istenenlere bakarak tamamen ikincil plandadırlar ve yalnızca bu yüzden ortaya konulmuşlardır. Kısacası bu yazılar ağızdan ağıza aktarma kavramı içinde değerlendirilmiş ve dolayısıyla unutulmuşlardır. Bildiklerimizin (yani bilgimizin) ne kadar eksik olduğu bir yana bırakılırsa antik toplumların küğlerinin tarihlerinin neden yazılamadığının gerekçelerinden birisi de budur. Olgu Grek küğü için de geçerli olup, tüm o dönemi ilgilendirmektedir. Küğ tarihçileri daha çok aktarılabilenlerin tarihini, yani küğ üzerine verilen haberleri küğ tarihinin değerlendirmesine alabilmektedirler.
     Doğal toplumlar ve kültür toplumları arasındaki farklar, bir yanda doğu yüksek kültürlerinin küğü ile Avrupa küğünün, diğer yanda da doğal toplumların küğündeki başlıca ayrılıkların tam bir bilinçle araştırılmasına yardımcı olur. Yüksek kültürlerin küğleri şunları içerir:
     1) Oldukça büyük ezgisel-tonal farklılıklar,
     2) Geçerlikte olan ölçü dizgesi ile görünümler arasında ilişki,
     3) Çalgıların genlikleri,
     4) Irsal küğ ile de ilişkili olan, fakat esas itibariyle çalgılardan gelişen perde dizgesi,
     5) Bir dinsel ve düşünsel dizgeye dayanan töre öğretisi,
     6) Belli kesinlikteki ezgi örnekleri (sözgelimi patet, raga, makam gibi ezgisel tipler),
     7) Tarihsel süreç içerisinde gelenlerin bilinçle korunması,
     8) Sosyal yapı içerisindeki ayrımdan kaynaklanan nedenlerle uzmanlaşma ve ertikten küğcü olmasının gerekliliği,
     9) Küğün bilgi yoluyla kavranması için “okul” oluşumu,
   10) Sanat ve halk küğü ayırımı; dolayısı ile eski ve yeni küğ ögelerinin çok katmanlı olması,
   11) Avrupa küğünün uyumsal anlamda çokseslilik alanına bağlanması. Avrupa’dan çıkan bu eğilim her ülkeyi etkileyerek egemen oldu. Örneğin Amerika gibi Avrupalı olmayan birçok ülke çoksesliliği benimsedi. Çoksesli düşünce daha sonra Japonya ve en sonunda da Çin gibi ülkeleri etkisi altına aldı.

Avusturya İşçi Marşı:

Marşın ortaya çıkışı 1927 yılında Viyana’da 89 işçinin ölümüyle sonuçlanan “Temmuz Ayaklanması” günlerine dayanmaktadır. Bu marş 1934 yılında Avusturyalı işçilerin faşizme karşı giriştiği “Şubat Ayaklanması” sırasında yaygınlık kazanmış ve sonra dünyaya yayılmıştır. Marşın sözleri aşağıda yer almaktadır:

 

     Hayat denilen kavgaya girdik,

     Çelik adımlarla yürüyoruz.

     Biz, bu karanlık yolun sonunda,

     Doğacak güneşi görüyoruz.

 

     Dağları aşıyor, bak yakınlaşıyor,

     Kızıl yıldıza hep koşun!

     Bu bir rüya değil, bu bir hülya değil,

     Yıldızıdır kurtuluşun!

 

     Kara deryalarda bir fenersin,

     Senin ışığınla yürüyoruz.

     Biz, bu karanlık yolun sonunda,

     Doğacak güneşi görüyoruz.

 

     Fabrikalarda biz, tarlalarda biziz,

     Biziz hayatı yaratan.

     Din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz,

     Sanki doğduk bir anadan.

 

     Anamız amele sınıfıdır,

     Yurdumuz bütün cihandır bizim.

     Hazırlandık son kanlı kavgaya,

     Başta bayrağımız Leninizm.

 

     Bayrağını yükselt, daha daha yükselt,

     Yükselt bayrağı yukarı!

     Bugüne vuralım, yarını kuralım,

     Kaldıralım sınıfları!

 

     Fabrikalarda biz, tarlalarda biziz,

     Biziz hayatı yaratan.

     Din farkı bilmeyiz, dil farkı bilmeyiz,

     Sanki doğduk bir anadan.

\ Ay, Göktan:

1957 yılında Artvin–Ardanuç’ta doğdu. İlk, orta, lise tahsilini Tokat’ta yaptı. 1974’de “Kültür Bakanlığı Halk Dansları Eğitim Merkezi”nde göreve başladı. Aynı zamanda “Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne devam etti. 1975 yılında “İstanbul Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı”nın kurulması ile “Temel Bilimler Bölümü”nün sınavlarını kazandı. “Konservatuvar”ın ilk öğrencilerinden ve mezunlarından oldu. 1979’da bilim sınavlarını vererek “asistan” olarak göreve başladı. 1982 yılında “Konservatuvar”ın “YÖK” yasası ile “İstanbul Teknik Üniversitesi Rektörlüğü”ne bağlanması ile “okutman”, 1985 yılında “sanatçı öğretim elemanı”, 1987 yılında “Yardımcı Doçent” ünvanını alarak “sanatçı öğretim üyesi” oldu. 1988 yılında “doktor” ünvanı aldı. “Konservatuvar”da “Türk Halk Oyunları Bölümü Başkan Yardımcısı”, “Türk Halk Oyunları Ana Sanat Dalı Başkanı”, “Çalgı Eğitimi Bölüm Başkanı Yardımcısı”, “Konservatuvar Müdür Yardımcılığı”, “Mezunlar Derneği Kuruculuğu” ve “Başkanlığı” görevlerinde bulundu. Türk kültürünü tanıtmak ve geliştirmek amacı ile çok sayıda toplantılar düzenledi, sempozyumlara katıldı, destek verdi. Başta “Boğaziçi Üniversitesi” olmak üzere çeşitli üniversitelerde topluluklar kurdu, yönetti, dinletiler verdi; lisans, yüksek lisans ve sanatta yeterlikte önemli tezlere danışmanlık yaptı. Ülkenin, alanında tek ve özgün festivali olan “İstanbul Türk Müziği Günleri”ni (1993–2005) kaliteden vazgeçmeden devam ettirerek geleneksel hale getirdi. Hazırlamış olduğu sempozyumlarla, bilim ve sanat insanlarının çalışmalarını ortaya koymalarına ve geliştirmelerine olanak sağladı. Dinletileri “TRT” ekranlarından, bildirileri “Kültür Bakanlığı”ndan yayınlayarak ülke çapında yaygınlığı sağladı. “Milli Eğitim Şuraları”na “Seçimle Gelen Üye” olarak çağırıldı. “Başbakanlık Gençlik ve Spor  Genel Müdürlüğü Federasyonları”nda fahri görevleri vardır. İnternet sitelerinde ve dergilerde alanla ilgili makaleler yazmaktadır. Halen “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı” sanatçı öğretim üyesidir. Göktan Ay’ın fahri görevleri arasında şunları sayabiliriz: 1. “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı Mezunlar Derneği” onursal başkanı”, 2. “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musıkisi Devlet Konservatuvarı” Yönetim Kurulu üyesi, 3. “Türk Musıkisi Vakfı” Mütevelli Heyeti üyesi, 4. “Folklor Dergisi” bilimsel danışmanı, 5. “Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Türkiye Halk Oyunları Federasyonu” gözlemcisi, 6. “Başbakanlık Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü Türk Halk Müziği” Danışma Kurulu üyesi, akademik sorumlusu, öğretim üyesi, 7. “Türk Müziği Dernek ve Vakıfları” Dayanışma Konseyi başkanı, 8. “Metro–Müzdak Müzik Günleri” genel sanat yönetmeni, 9. “İstanbul Türk Müziği Günleri” genel sanat yönetmeni, 10. “Yalova Belediye Konservatuvarı” kurucusu, 11. “haber1.com” kültür–sanat–eğitim yazarı, 12. “haber10.com” kültür–sanat–eğitim yazarı, 13. “muzikoloji.org” kültür–sanat–eğitim yazarı, 14. “sanatalemi.net” kültür–sanat–eğitim yazarı, 15. “halkdanslari.net” kültür–sanat–eğitim yazarı.

\ Ay, Koray:

1988 Yılında Trabzon’da doğdu. 2009 Yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Korno Bölümü”ne girerek çalışmalarına Kerim Gürerk ile başladı. 2013 yılında mezun olduğu okulun yüksek lisans bölümünü kazandı. “İzmir Horn Ensemble” ile İzmir, Adana ve Mersin’de dinletiler verdi. İzmir’de pek çok oda küğü grubunda yer aldı. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Okul Orkestrası”, “Dokuz Eylül Üniversitesi Akademik Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nda çeşitli dinletilerde görev aldı. Halen “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” yüksek lisans öğrencisi olan Ay, çalışmalarına Kerim Gürerk ile devam etmektedir. Sanatçı bir “Anatolia Horn Quartet” üyesidir.

Ayak:

Türk halk küğünde ezgisel gidişi “ayak” kavramı ile adlandırırız. “Uluslararası Çoksesli Sanat Küğü”nde büyüklü (majör), küçüklü (minör) diziler, “Türk Sanat Küğü”nde “makam” seyirleri bize ne ifade etmekteyse “Türk Halk Küğü”nde “ayak”lar aynı anlama gelmektedir. “Uluslararası Çoksesli Sanat Küğü”nde ezgisel gidiş önceden belirlenmiş bir tonalite üzerinde gerçekleştirilirken “Türk Sanat Küğü”nde ezgi yapısı bir makam üzerinde seyreder. “Türk Halk Küğü”nde ise ezgisel gidiş farklı isimler altında dizisel olarak şekillenmiş olan “ayak”lar çerçevesinde hareket eder. Türk halk şiirinde ozanlar şiire veya kendi yazdıkları ya da doğaçlama olarak o anda oluşturdukları şiirlere ayak verirler. Eğer ayak önceden verilmişse ozan bu ayağı alarak buna ters düşmeyecek sözler düşünmeli, mantıklı, tutarlı ve akıcı şiirler koşmalıdır. İşte ozanın mahareti ve değeri bu konudaki başarısına koşut olarak ortaya çıkar. Doğaçlama yapmazdan önce ozan söyleyeceği şiire ve çalacağı ezgiye hazırlık olarak yine doğaçlama ya da bilinen bir ezgisel gidişle kulakları hazırlamalıdır. Bu hazırlık aynı zamanda ortamdaki duyguların da buna uygun hale getirilmesidir. Türk halk küğünde buna “ayak tutma” denilir. Ozan sazı ile, sazı yoksa sesi ile ilk hareketi vermeli ve bunu belirli bir dizide (ayakta) ve kırık ya da uzun hava olarak gerçekleştirmelidir. Bundan sonra devamını getirecek kişi tutulan ayağa göre çalmaya ve söylemeye devam eder. Çalgı ile ya da mırıldanarak yapılan tüm açılışlar, gezintiler ve yol göstermeler “ayak tutma”dır. Saz çalan kişi doğaçlama olarak bir ezgi çalar ve bu ezgi eşliğinde şiirini ezgili bir şekilde okur. Küğ sanatında ton değiştirme ya da aktarım (transpoze) olarak bildiğimiz yöntem Türk halk küğünde de bulunmaktadır. Bu şu şekilde ortaya çıkar: Ozanın çalıp söylediği bir seyirden başka bir seyire, yani bir ayaktan başka bir ayağa geçiş yapılabilir. Bu geçişte saz çalan kişi ayak değiştirirken çalgısıyla yeni ayağa doğaçlama olarak bir köprü kurarak yeni seyire ayak vermiş olur. Bu seyirlerde ezginin karar sesi, kullanılan değiştirim işaretleri ile durak sesleri dinleyicinin kulağına işlenerek verilir. Türk halk küğünde çok sayıda farklı isimler altında toplanan seyirler (ayaklar) bulunmaktadır. Bunlar Kerem Ayağı”, “Garip Ayağı”, “Misket Ayağı”, “Müstezat Ayağı” ile “Derbeder (Kalenderi) Ayağı” olarak çeşitli gruplara ayrılır. Kerem Ayağı genel ismi altında seyirdeki, karar sesindeki ve durak seslerindeki farklar nedeniyle farklı ayaklar bulunmaktadır. İsimleri Yanık Kerem”, “Kesik Kerem”, “Kandilli Kerem”, “Yahyalı Kerem”, “Bozlak”, “Barak”, “İnici Kerem” ve “Garip” olarak karşımıza çıkarlar. Bkz.: Büyüklü diziler, küçüklü diziler, Makam, Seyir, Dizi, Doğaçlama, Kırık Hava, Uzun Hava, Gezinti, Ton, Ton Değiştirme, Aktarım, Transpoze, Transpozisyon, Köprü, Karar Sesi, Karar Verme, Durak, Ayak Verme, Kerem Ayağı, Garip Ayağı, Misket Ayağı, Müstezat Ayağı, Derbeder Ayağı, Kalenderi, Yanık Kerem, Kesik Kerem, Kandilli Kerem, Yahyalı Kerem, Bozlak, Barak, İnici Kerem, Garip.

\ Ayaküstü Gırgırı:

Orhan Boran tarafından 1960’lı yıllardan başlayarak gece kulüplerinde düzenlenen gösteri. Bir Fransız grubuna yaptığı tercümanlık sonrası bu gruptan aldığı bir teklif üzerine, Paris, “Théâtre des Mathurins” Tiyatrosu’nda bir yıl kadar staj yaptı. Fakat tiyatroculuğa ısınamadı. Burada bazı sahne sanatçılarının esprili konuşmalar yaparak halkı güldürmesinden esinlendi, ülkesine döndüğünde değerlendirmeyi tasarladı. Orhan Boran’ın, 1950 yılında, Elmadağ’da açılan “Kervansaray Gece Kulübü”nde, sanatçıların sahne sırasını organize etmek üzere bir ek iş kabul etmesi sorun yarattı. Çalışmakta olduğu “İstanbul Radyosu” yönetimi, kendi kadrosunda bulunan bir sanatçının barda çalışmasını hoş karşılamayınca, Orhan Boran, çok sevdiği radyodan ayrılmak zorunda kaldı. “Kervansaray Gece Kulübü”nde Paris, “Théâtre des Mathurins” tiyatrosundan edindiği tecrübelerle, yapmış olduğu anonslara, esprilerle renk katması çok beğenildi ve kısa süreli, esprili sohbetler yapması teklif edildi. Bununla birlikte Türkiye’de ilk stand-up başlamış ve geleneksel hale gelmiştir. Bu gösterilerde Boran mükemmel Türkçesi ile son derece zarif espriler yapmış, pürüzsüz sesi ile izleyenlerde unutulmaz anılar bırakmış, nezaketi ve beyefendiliğiyle tanınmıştır.

\ Ayata, Ebru:

1962 yılında İstanbul’da doğdu. Beş yaşında piyanoya başladı. Öğrenimini Hülya Saydam’ın öğrencisi olarak sürdürdü. 1981 yılında “Notre Dame de Sion Lisesi”nden mezun oldu. Aynı yıl “Lozan Konservatuvarı”nın “Yüksek Piyano Bölümü”ne girdi. 1990 yılında aynı konservatuvarda piyano ve oda küğü virtüozitesini birincilikle tamamladı. İsviçre’de bulunduğu süre zarfında Achille Colassis ve O. Sörensen ile piyano, Paulette Zanlonghi ile eşlik, Arpad Gerecz ile oda küğü çalıştı. “Rolle” ve “Gland” konservatuvarlarında öğretmenlik yaptı. 1991 yılında Türkiye’ye dönerek “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde topluluk çalıştırıcısı olarak çalıştı. Daha sonra “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevliliği yaptı. Çalışmalarını halen Ayşegül Sarıca ile “İstanbul Teknik Üniversitesi Müzik İleri Araştırmalar Merkezi Doktora Programı”nda sürdürmekte, aynı zamanda “Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü”nde öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır.

\ Aybulus, Gökhan:

Eskişehir’de doğan Gökhan Aybulus, küğ eğitimine “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Zöhrab Adıgüzelzade ile başladı. 2000 yılında “Moskova Çaykovski Devlet Konservaturı”nda Prof. Naum Shtarkman’ın sınıfına kabul edildi. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerini 2006 yılında Naum Shtarkman ile tamamlayan Aybulus, çalışmalarını 2009 yılında Prof. Sergei Dorensky ile aynı okulda doktora düzeyinde tamamladı.Ulusal ve uluslararası birçok yarışmada dereceler alan sanatçı, Rusya’daki eğitimi süresince Mikhail Voskresensky, Ruvim Ostrovsky, Pavel Nersesian, Nikolai Lugansky, Andrey Pisarev ve Nina Kogan ile çalıştı. “Uluslararası Carniola Küğ Festivali” (Slovenya), “Bruckner Küğ Festivali” (Avusturya), “Bella Pais” (KKTC) gibi festivallerin yanı sıra Türkiye, Amerika, Rusya, Ukrayna, Slovenya, Avusturya, Almanya, İspanya, İtalya, Bulgaristan, Bosna Hersek, Hırvatistan, Azerbaycan ve Çin gibi birçok ülkede dinletiler verdi. 2012 yılında Rengim Gökmen’in yönetimindeki “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” ile Çin’in Pekin, Xi’an, Guangzhou, Shenzhen kentlerinde gerçekleşen ve dört dinletiden oluşan dolaşıda yalkıcı olarak yer aldı. Aybulus “Brucknerhaus”, “Philharmonie Essen”, “Viyana Konzerthaus”, “Berlin Konzerthaus”, “Çaykovski Konservatuvarı Büyük Salonu”, “Pekin Ulusal Gösteri Merkezi” (NCPA), “Xinghai Concert Hall”, “Shenzhen Concert Hall”, “Maribor Union Hall”, “Saraybosna Ulusal Tiyatrosu” ve “Vijećnica”, “Albert Long Hall”, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Dinleti Salonu” gibi dünyanın ve ülkemizin önde gelen salonlarında dinletiler verdi.Naum Shtarkman, Nikolay Lugansky, Dora Schwarzberg, Natalia Gutman, Cihat Aşkın, Bülent Evcil, Alexander Buzlov, Roman Simovich ve Alexander Kagan gibi dünyaca ünlü sanatçılarla dinletiler vererek büyük beğeni topladı.Aybulus, 2013 yılında “Anadolu Üniversitesi” tarafından “Sanat Teşvik Ödülü”, 2014 yılında “Eskişehir Yunus Emre Rotary Kulübü” tarafından “Meslek Hizmetleri Ödülü” ve 2017 yılında “7. Donizetti Klasik Müzik Ödülleri” kapsamında “Yılın Piyanisti” ödülüne layık görüldü.2012 yılında doçentlik ünvanını alan Gökhan Aybulus, halen “Eskişehir Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim üyesi olarak görev yapmaktadır. Bunun yanında yurt içi ve yurt dışında yalkıcı olarak ve oda küğü dinletileri veren sanatçı, ülkemizdeki ve yurt dışındaki orkestralara yalkıcı olarak davet edilmektedir.

\ Aydar, Çetin:

1963 yılında Ankara'da doğdu. 1977 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı” sınavlarını kazanarak Koral Çalgan’ın öğrencisi oldu. Konser yaşamı öğrencilik döneminde başlayan Aydar Ankara, İstanbul ve yurt dışında resitaller verdi. “Salzburg Mozarteum”da kurslara katıldı, “Aberdeen Gençlik Festivali”nde “Ankara Devlet Konservatuvarı”nı temsil etti. 1985 yılında “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın ikili dalında düzenlediği “5. Ulusal Müzik Yarışması”nda piyanist Can Çoker ile birlikte birinci seçildi ve bunun yanısıra en iyi çağdaş eser yorumu ödülüne (Benjamin Britten “Lachrymae”) layık görüldü. 1986 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı”nı bitiren sanatçı aynı yıl “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” üyeliğine atandı ve 1988 yılında devlet bursu ile Federal Almanya’ya gönderilene kadar bu görevini sürdürdü. Almanya’da “Trossingen Yüksek Müzik Okulu”nda Prof. Emile Cantor ile yüksek lisans eğitimini çok iyi dereceyle diploma alarak tamamladı. Daha sonra profesyonel yaşamını Almanya’da, “ Württembergisches Kammerorchester-Heilbronn” ve Danimarka’da “Kopenhag Filarmoni Orkestrası”nda sürdürdü. 1992 yılında yurda dönen sanatçı “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na öğretim görevlisi olarak atandı. Eylül 2000'de “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı - İzmir Kültür Sanat ve Eğitim Vakfı 1. Ulusal Viyola Yarışması” organizasyonunu Ruşen Güneş ile birlikte gerçekleştirdi. 2002 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü”nde “sanatta yeterlik” eğitimini başarıyla tamamlayan Aydar 2004 yılında da doçent oldu. Kurucularından olduğu “İzmir Viyola Ensemble” ve “Mimesis Solistleri”nin yanısıra “Orpheus Quartett” (Almanya), “Le Solist de Geneve” (İsviçre), “Württembergisches Kammerorchester” (Almanya), “Aarhus Symfoniorkester” (Danimarka), “İzmir Solistleri” gibi orkestra ve oda müziği gruplarıyla yurtiçi ve dışında konser ve kayıt çalışmalarını sürdürmektedir. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın yanısıra “Başkent Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Müzik Bölümü”nde konuk öğretim üyesi olarak ders vermektedir.

 

Aydın, Anıl:

14 Eylül 1987 tarihinde Tarsus’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini “Özel Tarsus Kıvılcım Koleji”nde tamamladıktan sonra “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın 2001 yılında açmış olduğu yetenek sınavlarını kazanarak “Kontrabas Sanat Dalı”nda okumaya hak kazandı. 2002 yılında geçirmiş olduğu kaza sonucu kontrabas sanat dalından ayrıldı ve “Kompozisyon, Orkestra ve Koro Yönetkenliği Bölümü”ne geçti. Nevit Kodallı ile “Halk Küğü”; Semih Korucu ile “Bağdama, Uyum Bilgisi”, “Kontrapunt”, “Biçim Bilgisi”; Şebnem Kavalcı ile “Piyano”, Hale Korucu ile “Küğsel Biçimlenme”, “Çağdaş Küğ” ve “Dünya Halk Küğleri Tarihi” çalıştı. Liseyi dereceyle bitirdi. Yine aynı üniversitede “Koro Yönetkenliği Bölümü”nü seçti. “Koro Yönetkenliği”, “Koro Küğü Tarihi”, “Partitur Okuma ve Çalma”, “Orkestra Yönetkenliği” derslerini Oksana Ignatenko Böllü ile çalıştı. Türkiye’nin ilk “Koro Yönetkenliği Bölümü” mezunu olan Anıl Aydın, “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda 2010-2013 yılları arasında öğretim elemanı olarak da görev yaptı. Okul orkestraları ve koroları ile birçok dinletiye imza attı. “Bağdama, Orkestra Yönetkenliği” yüksek lisans öğrencisi olarak akademik ertikselliği devam etmekte olan Anıl Aydın, “Mersin Devlet Opera ve Balesi Korosu”, “Gençlik Korosu” ve “Adana ÇokFonik Çoksesli Korosu” ile de çalışmalarına devam etmektedir.

\ Aydın, Ayhan:

1969 yılında Denizli Çivril’de doğdu. 12 yaşında bağlama çalmaya başladı. 1989-1994 yılları arasında “Ege Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı”nda okudu. 1994-1996 yılları arasında Sivas “Hacı Mehmet Sabancı Lisesi”nde küğ öğretmeni ve aynı zamanda “Kültür Bakanlığı Sivas Türk Halk Müziği Korosu”nda konuk ses sanatçısı olarak görev yaptı. 2002 yılından bu yana “Uşak Güzel Sanatlar Lisesi”nde bağlama öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Çalıştırdığı yalkıcı ve korolarla üç Türkiye birinciliği ve üç Türkiye üçüncülüğü kazanmıştır. Ayhan Aydın yurt içinde ve yurt dışında birçok festivale katılmıştır. Halen Uşak’ta okuldaki görevine devam etmekte ve “Uşak Musıki Derneği Türk Halk Müziği Korosu”nu çalıştırmakta, Türk halk küğünü gençlere sevdirme ve aktarma adına çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Aydın, Fatih:

1977 Yılında Rize’nin Fındıklı ilçesinde doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Fethiye’de okudu. 6 yaşında bağlama çalmaya başladı. Uzun yıllar uzak kaldığı bağlama kursuna 1997’de tekrar başladı. 1998-2014 yılları arasında “Saçan Saz Kursu”nda nota ve bağlama dersleri verdi. Bunun yanında yıl sonu etkinlikleri hazırladı ve “Güzel Sanatlar Liseleri”, “Eğitim Fakülteleri Müzik Eğitimi Bölümleri” ve konservatuvarlara öğrenci hazırladı. Görev yaptığı özel okul ve devlet okullarında yıl sonu dinleti etkinlikleri hazırladı. 2014 yılından başlayarak “İz Sanat Müzik Kursu”nda nota ve bağlama dersleri vermekte ve yıl sonu dinleti etkinlikleri yapmaktadır.

\ Aydın, Sem Mustafa:

1988 yılında Mersin’de doğdu. İlkokul, ortaokul ve liseyi Mersin’de okudu. “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Opera/Şan Anasanat Dalı”ndan 2014 yılında mezun oldu. Üniversite eğitiminden önce “Mersin Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatrosu”nda 2007-2009 yılları arasında amatör tiyatro eğitimi aldı ve  oyunculuk yaptı. Adana’da “Milli Eğitim”e bağlı bir küğ merkezinde bir yıl şan dersleri verdi. 01.04.2015 tarihinde küğ öğretmenliğine atandı. Halen küğ öğretmenliği yapmaktadır.

Aydınlık Korosu:

1970'li yılların sonlarında kurulan “Aydınlık Korosu”nun yaptığı seslendirmeler topluma ilerici bir yön vermek ve devrime katkıda bulunmak amaçlarını gütmekteydi. Bu amaçla yapılan çalışmalardan birisi de “Marşlar Kaseti” doldurulmasıydı. Sunum yapan, tiyatro dünyasının büyük ismi, bir trafik kazasında yitirdiğimiz ve “Endişe”, “Hakkari’de Dört Mevsim” gibi filmlerden hatırlanan büyük devrimci sanatçı Erkan Yücel idi. Erkan Yücel oynadığı oyunların çoğunu kendisi yazar, köylülerin eleştirilerini alarak düzeltir, oyunu yönetir, oyunda rol alıp oynar, oyun bitince de elinde süpürge ortalığı süpürür, oyuncu arkadaşlarına çay dağıtırdı. Tiyatro dünyasına yeni bir açılım sağlayan, köylerde traktör römorklarının üzerine sahne kurarak köylülerimize tiyatroyu taşıyan bu büyük değeri burada bir kez daha şükranla yad ediyoruz.

\ Aykent, Canan:

1965 yılında Ankara’da doğdu. İlk ve orta öğreniminden sonra 1987 yılında “Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Sosyoloji Bölümü”nden mezun oldu. 2002 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji ve Folklor Anabilim Dalı”nda yüksek lisans programını tamamladı. Halen aynı üniversitenin “Sanat Tarihi Bölümü”nde doktora yapmaktadır. Küğ çalışmalarına 1984 yılında “Kemal Eroğlu Müzik Kursları”nda başladı. 1986 yılında “ODTÜ Oyuncuları Tiyatro Grubu”nun sahnelediği “Marat–Sade” oyununda çalarak ilk sahne deneyimini kazandı. Ardından 1991’de “BaleModern Ankara” kırın topluluğu orkestrasıyla “Yapı Kredi Gençlik Festivali”nde ve Ankara’da bir dizi gösteride yer aldı. 1993’de “Ankara Devlet Tiyatroları”nın “Yeniden Yaratma” oyununun Rusya dolaşısında çaldı. 1996’da “Tuna Ötenel Beşlisi”nde yer alarak “I. ODTÜ Caz Günleri”ne katıldı. 1997’de İstanbul’da sahnelenen “Bir İstanbul Masalı” ve “Yarı Şaka Yarı Ciddi” müzikallerinde yer aldı, aynı yıl “ODTÜ Türk Halk Bilimi Deneysel Müzik Grubu”yla “VII. Akbank Caz Festivali”ne ve 1998’de aynı grupla “15. Uluslararası Ankara Müzik Festivali”ne katıldı. 1998 yılında Amerikalı caz sanatçısı “Ethel Enis”e Ankara’daki dinletisinde eşlik etti. 2001 yılında “Cenk Güray’ın Deneysel Grubu”yla “V. ODTÜ Caz Günleri”nde ve “Altınoluk Kültür Festivali”nde “Janusz Sprot Grubu”yla çaldı. 2002’de “VI. ODTÜ Caz Günleri” kapsamında “Kaan Bıyıkoğlu Trio”sunda Kürşat And’la birlikte yer aldı. Aynı yıl Polonyalı piyanist “Janusz Sprot”la yeniden “Altınoluk Festivali”ne katıldı. 2005 yılında “ODTÜ Caz Günleri Festivali”nde “Meserret Orçan Üçlüsü”nde yer aldı. 2005 ve 2006 yıllarında Yıldız İbrahimova’nın “Çocuk Şarkıları” projesinin Ankara dinletilerinde çaldı. 2002–2008 yılları arasında “Ankara Devlet Konservatuvarı Etnomüzikoloji ve Folklor Bölümü”nde uygulamalı halk çalgıları ve caz küğü dersleri verdi. 2001 yılından bu yana “Kültür ve Turizm Bakanlığı Ankara Devlet Türk Dünyası Müzik Topluluğu”nda yer almaktadır.

\ Aylin, Pınar:

12 Mayıs 1972 tarihinde İzmir’de doğan şarkıcı “İzmir Özel Türk Koleji”nin ardından, “Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi”nde okudu. Mezun olduktan sonra “Kanal Ege”de televizyon programı yaptı. Daha sonra İstanbul'a gelerek küğ dünyasına girdi. Şu ana kadar altı albüm yayınladı. Albümleri: “Ben Bahara Hazırım” (1995), “Güneşten” (1997), “Ay Işığında” (1998), “Çöl Fırtınası” (2000), “No. 5” (2005), “Aslolan Ben” (2007).

Ayomak, Mildan Niyazi:

Mildan Niyazi Ayomak, 1888 yılında Karabük’te dünyaya geldi ve 24 Nisan 1947 tarihinde sonsuzluğa göç ederek Beşiktaş’ta “Yahya Efendi Mezarlığı”na defnedildi. Yaşamının bir bölümünü siyasal nedenlerle sığındığı Mısır’da geçirdi. Kahire’de kaldığı birkaç yıl süre içerisinde özel küğ dersleri aldı. Daha sonra tekrar Türkiye’ye döndü ve İzmir’e yerleşti. Bu kentte kaldığı süre içerisinde üç küğ okulu açtı ve küğ konusundaki yenilikçi görüşlerini yayma çabalarına girişti. İzmir’de geçirdiği sekiz yılın sonunda, 1933 yılında İstanbul’a yerleşti. İzmir’de geçirdiği tüm bu süre kapsamında eğitim faaliyetini bu okullar vasıtasıyla sürdürdü. Keman çalan Ayomak, İzmir’de Hüseyin Sadettin Arel’den hayli faydalandı. İstanbul’da da okul etkinliklerini devam ettirdi. Sanatçı İstanbul’da 1933-1935 yılları arasında birbuçuk yıl süre ile “Nota Mecmuası” isimli bir dergi (37 sayı) yayınladı. Ayomak, “Musikimizde İnkılap” başlığı ile kaleme aldığı bir yazısında Türk küğünü öğrenmenin zorluklarını belirterek bu küğ için bir ömür harcamak gerektiğini vurgulamıştır. Bu nedenle Türk küğünün ezgisel yapısı ve usulleri ile makam sistematiğini bozmadan Batı’da kullanılan sistemde olduğu gibi daha sade bir şekilde öğretebilecek bir sistem geliştirmeyi amaçlamış, bu nedenle dergi yayıncılığına giriştiğini belirtmişse de 37 sayıdan sonra çeşitli nedenlerle yayıncılığa son vermek zorunda kalmıştır. Türk küğü için bir çokseslendirme kitabı yazmayı düşünmüş, ancak gerçekleştirememiştir. Makam adlarının değiştirilmesinden ve çokseslilikten yanaydı. Çalgısal ve sözel yaratı sayısı yaklaşık 50 civarındadır. Ancak yaratılarından yalnız Hicazkar makamında bağdadığı “N’olur Bir An Bana Olsa Vefakar” ile Rast makamında bağdadığı ve güftesi Kemal Şakir’e ait olan “Aşkı Hüznümle Yarattım Bu Gece” isimli eserleri pek tanınmıştır.

Aysal, İ. Savaş:

1947 yılında İzmir’de doğan sanatçı “Eskişehir Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Halkla İlişkiler Bölümü” mezunu olup küğsel çalışmalarına 1969 yılında başlamıştır. İtalya, Fransa, İspanya ve Küba başta olmak üzere Latin küğünün önemli başkentlerinde dinletiler veren sanatçı Latin küğü alanında otoriteler tarafından önemli yalkıcılar kategorisinde gösterilmektedir.

\ Aysan, Eren:

Dramaturg, şair ve yazar. 1976 yılında Ankara’da dünyaya geldi. “1993 Sivas Katliamı”nda yaşamını yitiren Behçet Aysan’ın kızı ve şair Edip Aysan’ın torunudur. “Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Tiyatro Bölümü”nü bitirdi. 2001 yılında “Ankara Devlet Tiyatrosu”na girerek dramaturg olarak çalışmaya başladı. Ancak, 7 Aralık 2016 günü “Kültür Bakanlığı Teftiş Kurulu Başkanlığı” tarafından “667 sayılı KHK-Kanun Hükmünde Kararname” kapsamında “Milli Güvenlik Kurulu”nca devletin ulusal güvenliğine karşı faaliyetlerde bulunduğu gerekçesiyle açığa alındı. Sanatçı bu karar üzerine kendini yazılarına, şiirlerine ve romanlarına tam zamanlı olarak verdi ve “Toplumsal Bellek Platformu” içerisinde aktif olarak çalışmaya başladı. Kendi ifadesiyle “görevden alınma nedenini bir türlü anlayamadığını” belirtmektedir. “Pasaj Dergisi”nin yazı kurulu üyeliği yaptı ve “Sahne Dergisi”nin danışma kurulunda yer aldı. Daha sonra aynı yılın sonlarında Eren Aysan yapılan düzeltme ile görevine iade edilmiştir. “Lalzaman” isimli şiiriyle 2007 yılında “Cemal Süreya Şiir Ödülü”nü ve “Gece Uyurken” (2014)isimli romanıyla 2015 yılında “Yunus Nadi Ödülü”nü kazandı. Diğer kitapları arasında “Vesikalık Fotoğraf” (2008) ve “Bir Eflatun Ölüm” (2013) bulunmaktadır.

\ Ayşe-Faruk Çelebi Eğitim ve Kültür Vakfı:

Yetenekli ve çalışkan, fakat yoksul gençlerin eğitimine katkı amacıyla 1987 yılından beri faaliyette bulunan bu vakıf halen önemli sayılabilecek sayıda üniversite öğrencisine burs vermektedir. Kısa vadeli amaç sayıyı bu sayıyı daha da yükseltmektir. İnsana yapılan yatırım ülkenin geleceğine, aydınlık yarınlara ulaşmasındaki engellerin kaldırılmasına en büyük katkıyı sağlayacaktır. Karanlığa ve bilgisizliğe karşı verilecek savaş ancak çağdaş eğitimle kazanılabilir. Bu doğrultudaki katkılarınız için “Ayşe-Faruk Çelebi Eğitim ve Kültür Vakfı”na katkıda bulunabilirsiniz. Adı geçen vakfın banka hesap numaraları şöyledir: Vakıfbank İzmir - Alsancak Şubesi 
Hesap No: TR940001500158007286403510 ya da İş Bankası İzmir - Çamdibi Şubesi Hesap No: TR480006400000134140659872. Vakıf hakkında daha fazla bilgi edinmek isteyenler yandaki telefon numarasını arayabilirler: 0 (535) 701 86 29.

Aytaç, Gülcan Sema:

15 Mayıs 1983 tarihinde Çorlu’da doğdu. Babasının görevi nedeniyle ilkokul öğrenimine İstanbul’da “Şirinevler İlkokulu”nda başladı ve Siirt’te “Mehmetçik İlkokulu”nda tamamladı. Ortaokul öğrenimine Konya’nın “Karapınar” ilçesinde bulunan “Karapınar Lisesi”nde başlayıp, Elazığ’ın “Keban” ilçesindeki “Keban Lisesi”nde tamamladı. Lise öğrenimine “Keban Lisesi”nde devam edip, Çorum’un Alaca ilçesinde bulunan “Alaca Şehit Nedim Tuğaltay Anadolu Lisesi”nde başarıyla tamamladı. Öğrenim hayatı boyunca küğe karşı olan ilgisinden dolayı çeşitli korolarda yalkıcı ve koro üyesi olarak bulundu. Aldığı küğ eğitimi üzerine 2001 yılında “Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi”nin “Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü Kanun Ana Sanat Dalı”nı kazandı. 2003-2005 yılları arasında “Van Eğitim Gönüllüleri Vakfı”nda gönüllü küğ öğretmenliği ve koro yönetkenliği yaptı. 2005 yılında okuduğu bölümden derece ile mezun oldu. Aynı yıl “Çorum Güzel Sanatlar Anadolu Lisesi”nde ücretli piyano öğretmeni ve koro yönetkeni, “Çorum Kız Meslek Lisesi”nde ücretli küğ öğretmeni olarak çalışmaya başladı. Aynı zamanda “Çorum Ticaret ve Sanayi Odası Türk Sanat Müziği Derneği”nde kanun sanatçısı olarak çalıştı. 2006 yılında “Adana İmamoğlu Hürriyet İlköğretim Okulu”na küğ öğretmeni olarak atandı. 2011 yılında “Mersin Tarsus Barbaros Hayrettin Lisesi”ne tayini çıktı. 2012-2013 yıllarında aynı okulda müdür yardımcılığı görevi yaptı. Halen aynı okulda küğ öğretmeni olarak görevine devam etmektedir.

\ Ayvazoğlu, Hürkan:

1957 yılında Ankara’da doğdu. İlk müzik ve flüt derslerini babası flütist İsmail Ayvazoğlu’ndan aldı. Öğrenimini sürdürürken 1976 yılında “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nin açtığı sınavı kazanarak “Opera Orkestrası”na atandı. “TRT Ankara Radyosu ve Televizyonu”nda arp-flüt ikilisi olarak minik konser programları yapan Ayvazoğlu “Ankara Oda Orkestrası” ile solist olarak dinletiler verdi. 1983 yılı başında “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ne naklen atandı. Orkestra ile solist, piyano ve arp ikilisi olarak ve oda müziği grubu ile dinletiler gerçekleştirdi. Özel bir burs ile İsviçre’de Peter Lucas Gratt ve “Münih Müzik Yüksek Okulu”nda Hermann Klemeyer ile çalışan Ayvazoğlu daha sonra Dr. Jochen Gartner’in öğrencisi oldu. 1992 yılında “Münih Richard Strauss Konservatuvarı”ndan “uzman flütist” diploması aldı. “Richard Strauss Orkestrası”nın bir yıl süre ile solo flütistliğini yapan Hürkan Ayvazoğlu, ayrıca “Yeni Münih Sinfoni Orkestrası”nda konuk sanatçı olarak görev aldı. Orkestralarla ve piyano eşlikli dinletilerle İtalya, Romanya, Bulgaristan, Rusya, Fransa, Hollanda, Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve daha birçok Avrupa ülkelerinde dinleti dolaşılarına katıldı, Almanya’da çok sayıda dinletiler verdi. Her yıl çeşitli ülkelerde düzenlenen opera ve müzik festivallerine katılan sanatçı “İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”ndaki görevinin yanısıra “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda flüt ve oda müziği öğretim görevlisi olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Ayvazoğlu, İsmail:

1929 yılının Ağustos ayının yirminci günü Kütahya’nın Tavşanlı kazasında çiftçi bir ailenin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. İlköğrenimini “Tavşanlı İstiklal İlkokulu”nda tamamlayan İsmail Ayvazoğlu daha sonra “Askeri Mızıka Okulu”nun giriş sınavını birincilikle kazanarak adı geçen okulda okumaya hak kazanmış ve bu okulu da birincilikle bitirerek mecburi hizmet dönemini tamamlamak için önce “Jandarma Armoni Mızıkası”na, kısa bir müddet sonra “Cumhurbaşkanlığı Armoni Mızıkası”na atanmıştır. Burada sanatında üstün bir başarı göstermesi küğseverlerin dikkatini çekmiş, “Armoni Mızıkası”nın gerek radyo dinletilerine, gerekse halk dinletilerine yalkıcı olarak katılmıştır. Aynı zamanda mezun olduğu okulda flüt öğretmenliği yapmış, öğretmenlikte de üstün başarı göstererek “Milli Savunma Bakanlığı” tarafından ödüllendirilmiştir. 1957 yılında mecburi hizmetini tamamlayan sanatçı aranan bir flütist olarak “Ankara Devlet Opera  ve Bale Orkestrası”na katılmış, 1982 sonuna kadar bu orkestra ile çalışmış, aynı zaman da şimdiki “Gazi Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde de dört yıl flüt öğretmeni olarak görev yapmıştır. l982 yılı sonlarında yeni kurulmakta olan “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ne atanmış, orkestra sanatçılığı ile beraber koroyu çalıştırmış, aynı zamanda müdür yardımcılığı görevini yürütmüş, daha sonrada orkestra müdürlüğü yapmıştır. 1994 yılı Eylül ayı sonunda emekliye ayrılan İsmail Ayvazoğlu daha önceleri boş vakitlerinde yaptığı bağdama çalışmalarına ek olarak yeni eserler yazmaya hız vermiştir. “Eğlence” adlı birinci balesine ek olarak “Balıklı Havuz” isimli ikinci balesini yazmış, üç tane üflemeliler için beşil, bir tane yaylılar için dördül, ondört tane piyano ve şan için türkü bağdamış ve bu türkülerden birkaç tanesinin orkestra düzenlemesini de oluşturmuştur. Doğduğu yörenin halk küğünü çok yakından tanıdığı için “Tavşanlı Sinfonik Rapsodi” isimli bir diğer yaratı da yazmıştır. Evli ve iki çocuk sahibi olan sanatçının ikinci oğlu Hürkan Ayvazoğlu da babasının yolundan gitmiştir. Hürkan Ayvazoğlu “İzmir Devlet Opera ve Balesi Orkestrası”nda flüt grup şefi olarak görev yapmakta, aynı zamanda “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda flüt ve oda küğü öğretmenliği yapmaktadır. Torunlarından Seda Ayvazoğlu balerin olarak öğretim görevlisi, diğer torunu Alp Ayvazoğlu ise konservatuvar keman öğrencisi olarak okumaktadır.

\ Ayvazoğlu, Seda:

1983 yılında İzmir’de doğan Seda Ayvazoğlu, bale eğitimine 1994 yılında “İzmir Devlet Konservatuvarı”nda başladı. 2000 yılında “Münih Bale Akademisi”ne kabul edildi. 2003 yılı içerisinde “Bolşoy Balesi” ile çalışmalara katıldı. 2004 yılında “Uluslararası Varna Bale Yarışması”nda ülkemizi temsil etti. 2006 yılında “Uluslararası Selanik Genç Kırıncılar Festivali”nde, kendi çağdaş kırın yazısı ile yer aldı. “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Sahne Sanatları Bölümü”nde doktorasını tamamladı. 2007-2008 mevsiminden başlayarak “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde çalıştı. Şu anda “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı” nda Bale Anasanat dalı başkanı olarak çalışmaktadır.  2011 yılında Almanya'da Osnabrück Morgenland Festivali ve İzmir Devlet Opera ve Balesi işbirliğiyle düzenlenen gösterinin koreografisini yapmıştır.

\ Azimzade, Begüm:

1991 yılında "Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi"nin açmış olduğu sınavı kazanarak Mahir Çakar ile korno eğitimine başlayan Begüm (Gökmen) Azimzade, yüksek şeref derecesi ile 2000 yılında mezun oldu. Almanya'nın Cloppenburg kentinde düzenlenen korno simpozyumuna katılan Azimzade 1997 yılında da Bayreuth kentinde yapılan "Uluslararası Gençlik Sinfoni Orkestrası"nın sınavlarını kazandı ve arka arkaya üç kez burslu olarak bu orkestrada çaldı. Burada Christian Lampert ile çalışma olanağı elde eden sanatçıya ayrıca "Kaliforniya Üniversitesi Küğ Bölümü" dekanı ve orkestra yönetkeni Larry Livingston tarafından "İdyllwild Festival Orkestrası"nda çalması için burs sağlandı. Yurtdışında birçok çalışmalığa giden ve gençlik orkestralarına katılan Azimzade daha sonra İstanbul'a yerleşerek 2002 yılında yüksek lisans eğitimini "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda Cem Köse ile tamamladı. "Akbank Oda Orkestrası", "Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası", "İstanbul Filarmoni Orkestrası", "Tekfen Filarmoni Orkestrası", "Milli Reasürans Orkestrası", "Borusan Filarmoni Orkestrası" gibi topluluklarda görev aldı. "Golden Horn Brass Quartet" adıyla başlayıp beşliye dönüşen "Golden Horn Brass Quintet" grubuyla Türkiye'de bir ilke imza attı. Sanatçı ertiksel anlamda dinletilerine devam eden bu grubun kurucusu ve üyesidir. 2008 yılında Avusturya'dan gelen "Sonus Brass" grubu tarafından seçilerek grupla birlikte Avusturya'nın beş kentinde verilen dinletilerde yer aldı. Sanatçı "Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda 2004 yılından bu yana araştırma görevlisi olarak çalışmakta ve son olarak ilköğretim okullarında ve Anadolu kentlerinde bakır üflemeli çalgıları tanıtmak amacıyla dinletiler düzenlemektedir.

\ Azimzade, Elmar:

Trompet eğitimini Azerbaycan'da ünlü çocuk küğü eğitimcisi ve orkestra yönetkeni olan babası Refik Azimov'dan almaya sekiz yaşında iken başlayan Elmar Azimzade "Bakü Devlet Müzik Akademisi"nden 1993 yılında trompet dalından yüksek lisansını tamamlayarak mezun oldu. "Dünya Trompetçiler Derneği Başkanı" ünlü Timofey Dokshitser'in sınıfında da eğitimi gören sanatçı 1982 yılında Bakü'de düzenlenen "Ulusal Üflemeli Çalgılar Yarışması"nda birincilik, 1984 yılında yine Bakü'de yapılan "Kafkasya Uluslararası Küğ Yorumcuları Yarışması"nda üçüncülük ödülünü kazandı. Azerbaycan'da "Bakü Sinfoni" ve "Filarmoni Orkestrası", Polonya'da "Lublin Sinfoni Orkestrası", Türkiye'de "Bilkent Senfoni Orkestrası", "Cemal Reşid Rey Orkestrası", "Akbank Oda Orkestrası","İstanbul Filarmoni" ve "Tekfen Filarmoni Orkestrası"nda görev aldı. "Golden Horn Brass Quintett"in fikir babası ve üyesi olan Azimzade "İstanbul Brass Band Oda Küğü Grubu"nda yer almaya devam etmektedir. 1995 yılından bu yana "İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası"nda yalkın trompetçi olarak çalışmaktadır.

Azione sacra:

Bkz.: Oratoryo.

\ Azmeh, Kinan:

Suriyeli olan sanatçı Şam’da dünyaya geldi. Klarinet sanatçısı ve bağdar. Yalkıcı, doğaçlamacı ve bağdar olarak küğünü dünyanın dört bir yanına ulaştırdı. “The New York Times” gazetesi tarafından “son derece duygusal” ve “virtüoz” olarak selamlanan ve “The New Yorker” tarafından “büyüleyici” olarak tanımlanan, “2019 Yılı OpusKlassik Ödülü”nün sahibi olan Kinan Azmeh, klarinetten elde ettiği inanılmaz ses zenginliği ile uluslararası küğ toplumunda tanınırlık kazandı. Sanatçı, bir bağdar olarak çeşitli küğ türlerinde kendine özgü bir yazıma sahiptir. Azmeh önemli dinleti salonlarında sahneye çıkmıştır: “Paris Bastille Operası”, “Moskova Çaykovski Büyük Salonu”, “Carnegie Salonu”, “New York Birleşmiş Milletler Genel Kurulu”, “Londra Royal Albert Hall”, “Buenos Aires Teatro Colon”, “Berlin Filarmoni”, “Kongre Kitaplığı”, “Washington Kennedy Center”, “Salzburg Mozarteum”, “Hamburg ElbFilarmoni.” Sanatçı “Şam Opera Evi”nin açılış dinletisinde de yer almıştır. Ayrıca “New York Filarmoni”, “Seattle Sinfoni”, “Bavyera Radyo Orkestrası”, “Batı-Doğu Divan Orkestrası”, “Katar Filarmoni” ve “Suriye Sinfoni Orkestrası” ile burada adını sayamayacağımız başka orkestraların eşliğinde yalkıcı olarak dinletilere katıldı. Sahne paylaştığı sanatçılar arasında Yo-Yo Ma, Marcel Khalife, Aynur Doğan, Daniel Barenboim ve Jivan Gasparian bulunmaktadır. Kinan’ın yaratıları arasında yalkın, oda ve orkestra küğlerinin yanı sıra film, canlı illüstrasyon ve elektronik küğ için çeşitli eserler bulunmaktadır. “New York Filarmoni”, “Seattle Sinfoni”, “The Silkroad Ensemble - İpekyolu Topluluğu”, “Saint Paul Oda Orkestrası”, “ElbFilarmoni”, “Apple Hill Yaylı Çalgılar Dördülü”, “Brooklyn Rider”, “Ses Dördülü” ve Bob Wilson’ın “Oedipus Rex”i için çeşitli eser siparişleri almıştır. Bir klarinet sanatçısı olarak Kinan Azmeh’e adanmış çok sayıda küğ bulunmaktadır. Bunlar arasında Dia Succari, Kareem Roustom, Zaid Jabri, Dinuk Wijeratne, Saad Haddad ve Guus Janssen’in konçertoları bulunmaktadır. Kinan Azmeh’in diskografisi, “Hewar Topluluğu” ile üç albüm, film ve kırın için çeşitli küğler, piyanist Dinuk Wijeratne ile bir ikili albüm ve “New York Arap-Caz Dördülü Kinan Azmeh CityBand” ile bir albüm içermektedir. “Deutsches Symphony Orchestra - Alman Sinfoni Orkestrası” ile birlikte çizitlediği “Uneven Sky - Düzensiz Gökyüzü” albümü 2019 yılında “OpusKlassik Ödülü”nü kazandı. Sanatçı Arap dünyasında çağdaş küğe adanmış bir topluluk olan “Şam Festivali Oda Çalıcıları”nın sanat yönetmeni olarak görev yapmaktadır. Kinan “Nova Scotia Youth Orchestra - Yeni İskoç Gençlik Orkestrası”nın danışma kurulunda yer almaktadır. Ayrıca Yo-Yo Ma tarafından kurulan “İpekyolu Topluluğu”nun da üyesidir. Bu topluluk “2017 Yılı Grammy Ödüllü” albümü “Sing Me Home”da Kinan’ı klarinetçalar ve bağdar olarak öne çıkartmıştır. Kinan Azmeh “New York Juilliard Küğ Okulu”ndan Charles Neidich’in öğrencisi olarak mezun olmuştur. “Şam Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü”nü bitiren sanatçı “Şam Yüksek Küğ Enstitüsü”nde Shukry Sahwki, Nicolay Viovanof ve Anatoly Moratof ile çalışmıştır. Kinan Azmeh küğ alanında doktora derecesini 2013 yılında “New York Kent Üniversitesi”nden almıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5752832
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :277

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.