B

B (si):

İngilizce'de ''si'' notasına, Almanca'da ise ''sibemol'' notasına karşılık olarak kullanılır.

B Dur (Alm.):

Büyük Sibemol, Sibemol Majör.

B moll (Alm.):

Küçük sibemol, sibemol minör.

B Sharp:

(İng.) Si diyez.

\ Baba Zula:

Bu grup küğleri, kostümleri ve sahne edimleri ile ciddi bir fark yarattıklarını savlamaktadır. Elektro saz, kaşık, darbuka ve makineler kullanan üç kişilik ekibi ile dinleyiciyi ayin havasında dinletilerde buluşturmaktadırlar. “Baba Zula”, “Kökler” isimli albümü ile onbir yılı geride bırakmıştır. Grup, Türk işi kara mizahın ağırlığını hissettirdiği parçaları ve halk küğünden yola çıkarak yarattıkları ezgileri İstanbul kent kültürü ile harmanlamakta ve kendilerine özgü bir tınıya ulaşmaktadır.

\ Babayeva, Marina:

27 Şubat 1964 tarihinde Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de doğdu. Yedi yaşında iken "Bülbül Küğ Okulu"nda keman çalışmaya başladı. Mihailov ile başladığı ertiksel eğitimini devam ettirirken 1979 ilkbaharında düzenlenen bir yarışmada birincilik ödülünü kazandı. Daha sonra Prof. Azad Aliyev'in sınıfında eğitimine devam etti. Konservatuvar sürecini ve yüksek lisansını bu öğretmenle tamamladı. Oda küğü eğitimini Karen Akapyan ile tamamlayan sanatçı gerek eğitimi süresince ve gerekse de eğitim dönemi sonrasında çok sayıda resital ve oda küğü dinletileri vermiştir. Mezuniyetinden sonra opera orkestrasına giren Babayeva bir müddet sonra sinfonik orkestra kadrosuna dahil oldu. 1998 yılında Türkiye'ye gelen sanatçı "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası"nda çalmaya başladı ve beraberinde "Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı"nda keman öğretmenliğine davet edildi. 2006 yılında aynı okulun kadrolu elemanı olan Marina Babayeva halen bu okulda öğretmenliğe devam etmekte ve "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası"nda da çalmaktadır.

Bachata:

ABD’deki “Rap” gibi “Bachata” da fakir ve dışlanmışların küğü olarak ortaya çıktı. 1960’ların başında “Bachata” romantik, gitara dayalı küğün önemli bir alt kategorisi olarak ilk ortaya çıktığında kırınmaya yönelik Küba “Son”undan ve “Guaracha”dan ayrılmaktaydı. İleriki yıllarda, küğcülerin “Bachata” düzümlerini hızlandırması ve kırıncıların yeni bir kırın adımı geliştirmesiyle “Bachata” aynı zamanda bir kırın küğü olarak da kabul edilir oldu.

Bachetta (Baguette):

Değnek, çomak, orkestra yönetkeninin kullandığı ''baget''...

Badinerie:

Ardış (süit) biçiminde hafif ve şakacı pasaj.

Bagatelle:

Hafif ve göreceli olarak daha az önemli parça. “Bagatel” şeklinde okunur. Piyano için yazılan kısa ve kolay küğsel parçalardır. Bu terim ilk kez Beethoven tarafından kullanılmıştır.

\ Bağca, Cevdet:

Öğretmen, söz yazarı, bağdar Cevdet Bağca yaratılarını Edip Akbayram, Yavuz Bingöl, Hüseyin Turan, Grup Sentez, Yeninur Ada, Metin Yılmaz, Yol Arkadaşları, Nurdan İpek, Grup Umuda Ezgi, Deniz Erdoğan, Bağdagül, Recep Ergül albümlerinde seslendirmiştir. İlk albümü “Simurg”, ikinci albümü “Emanet Öyküler”dir. Cevdet Bağca’nın son albümü “Mayna”dır.

Bağdama:

Küğ yazma sanatı, bağda, küğ yazma ile ilgili bilgiler. Bkz. Beste, beste yapma, besteleme, kompozisyon.

Bağdar:

Besteci, kompozitör. Küğ yazan kişi. Küğ yazma sanatını öğrenmiş ya da bilen sanatçı.

Bağımsız Türk Devletleri Ulusal Marşları:

Azerbaycan

Azerbaycan! Azerbaycan!
Ey qehreman övladın şanlı Veteni!
Senden ötrü can vermeye cümle hazırız!
Senden ötrü qan tökmeye cümle qadiriz!
Üç rengli bayrağınla mesud yaşa!

Minlerle can qurban oldu!
Sinen herbe meydan oldu!
Hüququndan keçen esger,
Here bir qehreman oldu!

Sen olasan gülüstan,
Sene her an can qurban!
Sene min bir mehebbet
Sinemde tutmuş mekan!

Namusunu hifz etmeye,
Bayrağını yükseltmeye,
Cümle gencler müştaqdır!
Şanlı Veten! Şanlı Veten!
Azerbaycan! Azerbaycan!


Kazakistan

Jaralğan namıstan kaharman halıqpız,
Azattıq jolında jalındap janıppız,
Tağdırdın tezınen, tozaqtın ozınen,
Aman sav qalıppız, aman sav qalıppız.

Erkındık qıranı şarıqta,
Eldıkke şaqırıp tırlıkte,
Alıptın quatı halıqta,
Halıqtın quatı bırlıkte.

Ardaqtap anasın, qurmettep danasın,
Bavurğa basqanbız, barşanın balasın,
Tatulıq, dostıqtın kiyelı besıgı,
Meyirban ulu otan, Qazaqtın dalası.

Erkındık qıranı şarıqta,
Eldıkke şaqırıp tırlıkte,
Alıptın quatı halıqta,
Halıqtın quatı bırlıkte.

Talaydı otkerdık, otkenge salavat,
Keleşek ğajayıp, keleşek ğalamat!
Ar-ojdan, ana tıl, önege saltımız,
Erlıkte, eldıkte urpaqqa amanat!!!

Erkındık qıranı şarıqta,
Eldıkke şaqırıp tırlıkte,
Alıptın quatı halıqta,
Halıqtın quatı bırlıkte.

Türkiye Türkçesi

Namuslu ve kahraman bir milletiz,
Hürriyet yolunda, kor gibi yanmışız,
Kötü kader ve karanlık günlerden,
Aydınlığa çıkmışız, aydınlığa çıkmışız.

Hürriyet meşalesi ileri,
Uyansın Millet bilinci,
Delikanlılığın gücü halkta,
Halkın gücü ise birlikte.

Anasına ve alimlerine hürmet eden,
Aramıza nice insanları kabul eden,
Dostluk ve yaşama sevincinin beşiği,
Merhametli vatan, ulu Kazak bozkırı.

Hürriyet meşalesi ileri,
Uyansın Millet bilinci,
Delikanlılığın gücü halkta,
Halkın gücü ise birlikte.

Elveda! Karanlık geçmiş ve kötü kadere,
İstikbalimiz parlak ve istikbalimiz açık,
Ar, namus, ana dil ve ahlak bizim yolumuz,
Yiğitlikte, milli birlikte gençlere emanet.

Hürriyet meşalesi ileri,
Uyansın Millet bilinci,
Delikanlılığın gücü halkta,
Halkın gücü ise birlikte.

Türkmenistan

Türkmenbaşyn guran beýik binasy,
Berkarar döwletim, jigerim-janym,
Başlaryn täji sen, diller senasy,
Dünýä dursun, sen dur, Türkmenistanym!

Janym gurban sana, erkana ýurdum,
Mert pederlen ruhy bardyr könülde.
Bitarap, garaşsyz topragyn nurdur,
Baýdagyn belentdir dünýän önünde.

Türkmenbaşyn guran beýik binasy,
Berkarar döwletim, jigerim-janym,
Başlaryn täji sen, diller senasy,
Dünýä dursun, sen dur, Türkmenistanym!

Gardaşdyr tireler, amandyr iller,
Owal-ahyr birdir bizin ganymyz.
Harasatlar almaz, syndyrmaz siller,
Nesiller döş gerip gorar şanymyz.

Türkmenbaşyn guran beýik binasy,
Berkarar döwletim, jigerim-janym,
Başlaryn täji sen, diller senasy,
Dünýä dursun, sen dur, Türkmenistanym!

Arkamdyr bu daglar, penamdyr düzler,
Ykbalym, namysym, togabym, Watan!
Sana şek ýetirse, kör bolsun gözler,
Geçmişim, geljegim, dowamym Watan!

Kırgızistan

Ak möñgülüü aska zoolor, talaalar,
Elibizdin canı menen barabar.
Sansız kılım Ala-Toosun mekendep,
Saktap keldi bizdin ata-babalar.
Algalay ber, Kırgız el,
Azattıktın ýolunda.
Örkündöy ber, ösö ber,
Öz tagdırıñ koluñda.
Bayırtadan bütköm münöz elime,
Dostoruna dayar dilin berüügö.
Bul ıntımak el birdigin şiretip,
Beykuttuktu beret Kırgız ýerine.
Algalay ber, Kırgız el,
Azattıktın ýolunda.
Örkündöy ber, ösö ber,
Öz tagdırıñ koluñda.
Atkarılıp eldin ümüt, tilegi,
Ýelbiredi erkindiktin ýelegi.
Bizge ýetken ata saltın, murasın,
Iyık saktap urpaktarga bereli.
Algalaý ber, Kırgız el,
Azattıktın ýolunda.
Örkündöy ber, ösö ber,
Öz tagdırıñ koluñda.

Özbekistan

Serquyosh, hur o'lkam, elga baxt, najot,
Sen o'zing do'stlarga yo'ldosh, mehribon!
Yashnagay to abad ilmu fan, ijod,
Shuhrating porlasin toki bor jahon!

Oltin bu vodiylar - jon O'zbekiston,
Ajdodlar mardona ruhi senga yor!
Ulug' xalq qudrati jo'sh urgan zamon,
Olamni mahliyo aylagan diyor!

Bag'ri keng o'zbekning o'chmas iymoni,
Erkin, yosh avlodlar senga zo'r qanot!
Istiqlal mash'ali, tinchlik posboni,
Haqsevar, ona yurt, mangu bo'l obod!

Oltin bu vodiylar - jon O'zbekiston,
Ajdodlar mardona ruhi senga yor!
Ulug' xalq qudrati jo'sh urgan zamon,
Olamni mahliyo aylagan diyor!

Doğu Türkistan Kurtuluş Marşı

Qurtulush Marşi (Uygur Türkçesi)
Qurtulush yolinda sudek aqti biznig qanimiz,
Sen üçün ey yurtimiz bolsun pida janimiz.
Qan kiçip hem jan birip akhir qurtuldurduq sini,
Qelbimizde qutquzushqe bar idi imanimiz.

Yar hem dem boldi biznig himmitimiz sen üçün,
Dunyani sorghan idi ötken ulugh ejdadimiz.
Yurtumuz biz yüz-közigni qan birle pakizliduq,
Emdi hiç kirletmigeymiz çünki Türktur namimiz.

Kurtuluş Marşı (Türkiye Türkçesi)
Kurtuluş yolunda su gibi aktı kanımız,
Senin için ey yurdum, olsun feda canımız
Kan dökerek, can vererek, seni kurtardık,
Kalbimizde, kurtuluş için imanımız vardı.

Yar oldu, himmetimiz sana,
Dünyaya hükmetmişti geçmiş ecdadımız.
Yurdum, kanla temizledim seni,
Artık kirletmeyiz, Türk'tür adımız.

Bağımsızlık Çığırısı:

İstiklal Marşı.

Bağlı Çalış:

Bkz. Legato.

Bahar Ayini:

Bahar Ayini (Rite of Spring): İtalyan yeni klasılcı bağdarlardan Alfredo Casella’nın Stravinsky’nin “Bahar Ayini” isimli yaratısının ilk yorumuna ilşkin gözlemlerini kendi ağzından dinleyelim: “Dinletinin başlamasına az bir süre kaldığında localardan birinde bazı arkadaşlarımla bir arada idik. Kapı açıldı ve beklenmedik bir şekilde içeri pek saygıdeğer (!) Saint-Saëns daldı. Kendileri önümüzde oturmayı reddettiler  ve kürklere sarınmış bir şekilde locamızın arka kısmında iki büklüm kıvrıldılar. Sanki dişlerinden birisi çekilecek bir hastanın diş hekiminin bekleme odasında yüzüne yansıyan ifadeyle tüm dünyaya bakıyorlardı. Prelüdün başlaması ve  yalkıcının o çok acayip ve primitif ilk notasını işitmesiyle birlikte dehşete düşmüş bir insanın ses tonuyla bana ‘Bu hangi çalgı?’ diye sordu. Çok sakin bir yanıt verdim: ‘Efendim, o bir fagot’ Nazal ve pek keyifli olmayan bir tonda yanıtın yanlış  olduğunu ispata gayret etmek istercesine ‘Bu gerçek olamaz’ diye inledi ve böylesi barışçıl bir çalgıyı tanınmaz hale getirmeyi başaran çılgın modernistlere sövüp sayarak hiddetle kapıyı çarpıp dışarı çıktı.” Günümüzde ise “Bahar Ayini” gibi yaratılar adeta evcil kediler sınıfından sayılmaktadır. Küğseverler arasında dünyanın tüm orkestralarının dağarlarına girmiş olan bu yaratıyı artık tanımayan pek kalmamıştır. Böylece klasıl küğ dünyasına modern küğe alışan ve anlayan yeni bir kitle dahil olmaktadır. Daha 1920’li yıllarda New York kentinde çağdaş küğün güçlü bir şekilde kabul görmesi ile birlikte kakışımlı sesler hakkında yürütülen tartışmalar ortadan kalkmıştır. Uygu ve ezgilerin çok uzun yıllar boyunca pek normal bulunan tınlayışını fazla dikkate almayan ve alışılmışın hayli ötesinde bir anlayışla birçok notanın üstüste bindirilmesiyle elde edilen tınılar uyum biliminin yeni kavrama noktaları olarak karşımıza çıkmışlardır. Dis(s)onans sesler bu noktadan itibaren yeni trend (!) olarak belirmiştir.

\ Bahar, Barış Kerem:

Akademisyen ve performans sanatçısı kimliğini birlikte sürdürmekte olan sanatçı 1984’de İzmir’de doğdu. Küğ öğrenimine 1994 yılında “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde başladı, birçok yaratıda koro üyesi ve yalkıcı olarak görev yaptı. 1997 yılında “Bilkent Üniversitesi Müzik Bölümü”nü tam bursla kazandı, aynı yıl “İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konsevatuvarı” sınavlarını birinci olarak kazanarak viyola bölümüne girdi. 2002 yılı Nisan ayında “5. Uluslararası Edirne Klasik Müzik Yarışması”nda ikili dalında ikincilik ödülü aldı, aynı yıl ilk resitalini verdi. Öğrenciliği sırasında yalkıcı olarak seslendirdiği Antonio Vivaldi’nin “İki Viyola için Konçertosu”, Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Senfoni Konçertant”ının yanı sıra “Dokuz Eylül Senfoni Orkestrası”nın açmış olduğu “Genç Solistler” sınavını kazanarak 2007 Şubat ayında “DESO” eşliğinde, 2007 Mayıs ayında ise “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın açmış olduğu yalkıcılık sınavını kazanarak “Dokuz Eylül Üniversitesi Konservatuvar Orkestrası” eşliğinde Johann Nepomuk Hummel’in “Fantasie” isimli yaratısını seslendirdi. 2015 yılında İtalya’da “Luca Marenzio Ensemble” eşliğinde Johann Sebastian Bach’ın “Büyük So’dan Viyola Konçertosu”nun ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. “Dokuz Eylül Üniversitesi”nde “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” sanatçısı Zeliha Özel ve Çetin Aydar ile viyola ve oda küğü çalışmalarını sürdürdü. “Uluslararası Youngenc Filarmoni Orkestrası”nın sınavını kazanarak 2006 Temmuz ayında Almanya-Münih’teki dinletilere katıldı. “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, 2006-2008 yılları arasında sürekli olarak “Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası”, 2013-2014 yıllarında ise sürekli olarak “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nda viyola grubu üyesi olarak görev yaptı. Halen “Borusan İstanbul Filarmoni Orkestrası”nda yer almaktadır. Üyesi olduğu “Efes Quartet”, “9 Eylül Trio”, “Ephesus Ensemble”, "Galataduo", “Merdiyen Quartet” ile dinletiler verdi. “İstanbul Filarmoni Derneği”, “İzmir Sanat”, “İstanbul Teknik Üniversitesi”, “İzmir Fransız Kültür Merkezi”, “Ahmed Adnan Saygun Sanat Merkezi” gibi yurtiçi ve yurtdışı kurumlarda resitaller verdi. Ruşen Güneş, Apple Hill Chamber Players, Michael Kelley, Prof. Lukas David, Ellen Jewitt, Bruno Giuranna gibi önemli sanatçıların aktif olarak viyola ve oda küğü ustalık sınıfları çalışmalarına katıldı, Jerrold Rubinstein ile Mozart’ın keman-viyola yaratıları üzerine çalıştı. 2007 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”ndan en yüksek not ortalamasıyla ile mezun oldu. 2012 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola Sanat Dalı Yüksek Lisans Programı”nı pekiyi derece ile tamamladı. 2013 yılında İtalya “Giacomo Puccini Konservatuvarı” tarafından davet edildi, viyola ve oda küğü dallarında öğrencilerle ustalık sınıfı çalışmaları yaptı, dinletiler verdi. 2009’da “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola Sanat Dalı”nda kadrolu öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda tez aşamasında olduğu sanatta yeterlik çalışmalarını Çiğdem Epikmen ile, İtalya Brescia “Luca Marenzio Konservatuvarı”nda ise çalışmalarını Luca Morassutti ile sürdürmektedir, aynı zamanda İtalyan klavsen sanatçısı Giovanna Fabiano ile barok dönem stili üzerine çalışmaktadır. “Ianua Ensemble”, “Morassutti Ensemble Barocco” barok grupların yanı sıra İtalyan org/klavsen sanatçısı Gabriele Levi ile oluşturdukları ikili “DuoPontis” ile Avrupa’daki önemli festivallerden davetler almakta, dinletiler vermekte, bunun yanı sıra yalkıcı ve oda küğcüsü olarak sanatsal etkinliklerini sürdürmekte, “Dokuz Eylül Senfoni Orkestrası”nda viyola grup şefi olarak görev yapmaktadır. “AKOB”, “Andante” gibi Türkiye’de yayınlanmakta olan önemli kültür-sanat dergilerinde yazıları yayımlanmaktadır.

\ Bahçivan, Metin:

1962 yılında Adana’da doğdu. Tüm öğrenimini Adana’da tamamladı. “Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Toprak Bölümü”nden 1984 yılında mezun oldu. Aynı bölümde yüksek lisans ve doktora öğrenimini tamamladı. Kamuda hiç görev almayan Metin Bahçivan özel sektörde üç yıl ziraat mühendisi olarak çalıştıktan sonra tıbbi ilaç sektörüne “Eczacıbaşı” ile başladı. Ulusal ve uluslararası ilaç firmalarında bölge müdürlüğü yaptıktan sonra 2008 yılında emekli oldu. Halen aile şirketi durumundaki “Metin Ecza Deposu”nda yöneticilik yapmaktadır. 1991 yılında Semiran Ballı ile evlendi; Polen (16) ve Püren (13) adlarında iki kızı vardır.Sanat ve edebiyat alanındaki uğraşılarını 1979 yılından bu yana aktif biçimde sürdüren Bahçivan’ın 1991 ve 2005 yılında yayınlanan “Yanlış Denizlerde Çırpınan Sevdalara Dair...” ve “Gelinciğin Şarkısı” isimli iki şiir kitabı bulunmaktadır. “Adana Devlet Tiyatrosu” ve “Adana Şehir Tiyatrosu” kurslarını 1982-1983 yıllarında bitiren sanatçı bu kurumlarda çeşitli oyunlarda görev aldı. Oluşturduğu “Kaktüs Tiyatro” ile oyunculuk, yönetmenlik ve yapımcılık görevlerinde bulundu. “Adana Tiyatro Derneği”nde dört yıl yönetim kurulu başkanlığı yapan Bahçivan halen bu derneğin yönetim kurulu üyesidir.2011 yılında kurulan “Altın Oran Sanat ve Düşünce Platformu”nda yer almakta ve bu platformun bünyesinde yayınlanan “Altınşehir Adana” dergisi’nde yayın kurulu üyesi olarak bulunmakta ve yazarlık yapmaktadır.

Bailaor:

(İsp.) Kırıncı, erkek dansçı. Dansör.

Bailar:

(İsp.) Kırınmak, dans etmek, ..... dansı yapmak.

Bailarín:

(İsp.) Kırıncı, dansçı, dans yapan, kırınan.

Bakırcı, Levent:

Opera sanatçısı. 1978 yılında Ankara’da doğdu. 2003-2005 döneminde yalkıcı olarak “Ankara Devlet Operası” ve “İstanbul Devlet Operası”nda “Aşk İksiri, Jenufa, Madama Butterfly, La Traviata” eserlerinde görev aldı ve İtalya'nın en önemli operalarından biri olan “Trieste Teatro Verdi”de çalıştı. Oynadığı “Il mondo della Luna” isimli eser “Bon Giovanni” tarafından 2006 sonbaharında DVD ve CD olarak piyasaya verildi. Mayıs 2006'da daha önce Burak Bilgili'nin de eğitim gördüğü “Metropolitan Opera Evi”nde sahneye çıkan ilk Türk opera sanatçısı oldu ve Philadelphia'daki “AVA”ya (www.avaopera.org) kabul edildi.

Bakırköy Musiki Vakfı:

1999 yılında kurulan “Bakırköy Musiki Vakfı” aradan geçen kısa sürede “Itri”, “Dede Efendi”, “Gençlik Koroları” ve “Fasıl Topluluğu” olmak üzere dört ayrı koroda dörtyüzü aşkın seçkin üye ile çalışmalarını sürdürmekte ve Prof. Dr. Nevzat Atlığ'ın danışmanlığında “Kültür Bakanlığı İstanbul Klasik Türk Musikisi Korosu” yönetkeni Fatih Salgar, “TRT İstanbul Radyosu Türk Sanat Musikisi” müdürü Faruk Salgar, “TRT” ses sanatçısı Cengizhan Sönmez gibi değerli isimler öğreticilik yapmaktadırlar. Vakıf korolarında bağdar Orhan Kızılsavaş, “Kültür Bakanlığı İstanbul Klasik Türk Musikisi Korosu” müdürü Mehmet Güntekin, ses sanatçısı Erol Bingöl yönetken olarak görev yapmışlardır. Bakırköy'ü kültür ve sanat bakımından İstanbul’un diğer ilçelerinden daha ileri götüren yarı zamanlı “Konservatuvar”, nota ve CD yayınları ile “Bakırkoy Musiki Vakfı” ve yöneticileri Türk musikisine önemli hizmetler yapmış ve yapmaktadırlar. “Bakırkoy Musiki Vakfı”nın başkanı Hikmet Özkahraman’dır.

Bakiye:

Türk musikisinde dört komalık (dört komaya bölünen) en küçük ikili aralık.

Balalayka:

Rus halk küğünde kullanılan telli çalgı.

Balalayka Dördülü:

''Balalayka Dördülü'' dünyanın pek çok festivaline davet edilen bir gruptur. 1978’de Vladimir Ionchenkoz tarafından kurulan grup Rus sanatını altmıştan fazla ülkede temsil etmiştir. Grubun kazandığı yüzlerce ödül arasında İtalya’da aldıkları "Gümüş Kadırga" ve Yunanistan’da "Unesco Madalyası" sayılabilir. Dinleti izlencelerinin temelini Rus halk türküleri, şarkıları, romanslar ve eski valslerin oluşturduğu topluluk için Moskovalı çok sayıda bağdar da yaratılar yazmış ve yazmaktadır. Topluluk dağarında ayrıca klasıl dönem küğleri ile film küğlerine de yer vermektedir. Balalayka Dördülü Vladimir Ionchenkov (domra), Aleksandr Gorbachov (balalayka), (Igor) Yuriy Konovalov (Rus akordeonu), Yuriy Birjev (balalayka-kontrabas)'tan oluşmaktadır.

Balare:

Kırınmak (dans etmek).

Balcalı Akademik Sinfonietta:

2011 yılının Şubat ayında kurulan “Orkestra BAS” (Balcalı Akademik Sinfonietta), “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” bünyesinde çalışmalarına başlamıştır. Orkestra, Adana’da yıllar sonra kurulan ikinci orkestra niteliği ile öne çıkmaktadır. Türk yönetkenlerle çalışmalarını ve dinleti hazırlıklarını sürdüren oluşumun kadrosunu ağırlıklı olarak, konservatuvarın öğretim elemanları ile eski ve yeni öğrencileri oluşturmaktadır. Çalınan yaratıların gereksinimine göre de “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”ndan alınan sanatçı desteği ile çalışmalarını sürdürmektedir. Bu oluşumun önderi ve yöneticisi “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” öğretim üyelerinden Hakan Çuhadar’dır.

Balcone:

(İt.) Bkz. Balkon.

Bale:

Küğ eşliğinde hareket, mimik ve kırınla gerçekleştirilen sanat... Konusu türlü kırınlarla ve hareketlerle anlatılan küğlü, fakat sözsüz tiyatro. Bunları oynayan topluluk. Yalkın kırıncı ya da grup kırınları için yazılmış küğler... Bunlar salt küğ olabildikleri gibi izlenceli küğler de olabilir. Bazı büyük opera yaratılarında bağımsız bale bölümleri bulunur. Bkz. Ballet, Balletto.

Balerin (Ballerina / Ballerine):

Kadın bale sanatçısı.

Balet (Ballet):

Erkek bale sanatçısı.

Balıkçı, Selen Karabulut:

Selen Karabulut Balıkçı 1979 yılında İzmir'de doğdu. 1997 yılında İzmir “Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nden mezun oldu. Aynı yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Ana Bilim Dalı”nda Nergis Şakirzade Sarı ile piyano eğitimine başladı. Öğrenimi süresince birçok dinletide yalkıcı ve eşlikçi olarak sahne aldı. 1998 yılında Tuğrul Göğüş yönetimindeki “İzmir Gençlik Oda Orkestrası”nda piyano eşlikçisi olarak görev aldı. 2001-2005 yılları arasında İzmir “Maria Rita Epik Müzik Okulu”nda piyano öğretmenliği ve çocuklarla küğ ve yaratıcılık üzerine çalışmalar yaptı. 2003-04-05 yıllarında resitaller verdi. Selen Karabulut Balıkçı mezun olduğu okulun aynı bölümünde piyano dalında yüksek lisans yapmaktadır.

\ Balkon:

Tiyatro, opera, sinema salonu ya da dinleti salonlarında yer alan asma kat. Bu tür yapılarda balkonlar -aksi örnekler de görülmesine karşın- genellikle salonun dip yanında yer alırlar ve yüksekçe, ileriye doğru çıkıntılı bir bölüm oluştururlar. Balkonlar, sanatsal bir etkinliği daha yukarıdan görebilmek amacıyla oluşturulmuş seyir yerleridir. Balkon düşüncesi Hristiyanlığın yaygınlaşma dönemlerinde, yönetici sınıfın dini ayinleri halkla birlikte izlememesi amacıyla mimari yapıya girmiş olup, halktan uzakta bulunma isteğinin bir sonucu olarak ortaya çıkmışlardır. Bkz. Balcone.

Ball:

(İng.) Balo.

Balla (Ballo):

Balo, kırın, kırın küğü.

Ballad:

Orta Çağ’ın sonlarında Avrupa’da kendine özgü tarzı kristalleşen ve okuryazarlığın, kentli kişilerin ve kitle iletişim araçlarının halkın ırlama alışkanlığını çok az etkilediği topluluklarda günümüze kadar devam eden kısa anlatı küğleri. Bu terim herhangi bir anlatı bağdasına da uygulanabilir. Halka özgü konularda ırlanan şarkılar. Orta çağda bir kırın havası. Bu terim romantik dönemde sonu genellikle ölümle biten öyküleyici ırsal küğler için de kullanılmıştır. Örneğin Chopin’in piyano için yazdığı balladlar öykücü, dramatik ve karanlık bir atmosfer oluşturan parçalardır. Günümüzde halk küğünde aşk (özellikle karşılıksız aşk) şarkılarına bu isim verilebilmektedir. Bkz.: Ballade, ballata. Ballad-opera.

Ballad-opera:

Halk küğüne dayanan yerel ya da mahalli opera. Bu türe verilen isim.

Ballade:

Bkz. Ballad.

Ballancement:

Salınma, sallanma.

Ballare:

(İt.) Dans etmek, kırınmak. ... Dansı yapmak.

Ballata:

Bkz. Ballad.

Ballerina:

(İt.) Dansçı, kırınan kişi. Balerin. Bale sanatı gerçekleştiren kadın. Dansör. Bale yapan kadın.

Ballerino:

(İt.) Dansçı, kırınan kişi. Balerin. Bale sanatı gerçekleştiren kadın. Dansör.

Ballet:

(Alm.) Bale.

Balletto:

(İt.) Bale.

\ Ballı, Aydın:

22 Şubat 1965 tarihinde Kargalı'da doğdu. İlk eğitimini Kargalı'da bitirdikten sonra 1975 yılında Avusturya'ya yerleşti. Oniki yaşında iken saz çalmayı öğrenen sanatçı orta okuldan sonra "Teknik Lise"yi bitirdi. 1984'den bu yana çok sayıda yerli ve yabancı sanatçının yaptığı çizitlerde saz ve kabak kemençe çaldı. 1996 yılında Avusturya vatandaşlığına geçen Aydın Ballı halen “Dornbirn Küğ Okulu”nda Türk küğü çalgıları öğretmenliği yapmakta, ayrıca iki yıldır Dornbirn'de etkinliklerini sürdüren "Spielboden Türk Korosu"nun yönetkenliğini yürütmektedir.

Ballo:

(İt.) Balo. Dans, dans ezgisi. Baloda kırınmak.

Banal:

Bayağı. Sıradan. Sıradan olan, yaygın kullanılan. Basit, adi. Herkesçe bilinen, kolay anlaşılan, herkesin kullandığı. Kaba. Son derece sıradan olduğu için herkesin kolayca öğrendiği ve benimsediği küğ parçaları için kullanılır. Örneğin Türk pop küğü gibi...

Banalite:

(Fr.) Banalité. Bayağılık... Bayağı, sıradan, yaygın. Bol bulunan. Adi olan. Sıradanlık, beylik.

Band:

(İng.) Bando. Genellikle askeri yürüyüşlükler (marşlar) çalan topluluk. Bkz.: Bande, banda.

Band:

(Alm.) Grup. Orkestra. Çember. Bando.

Banda:

(İt.) Bando. Üflemeli ve vurmalı çalgılardan oluşan küğsel topluluk.

Bande:

(Alm.) Bando. Grup, çete. Şebeke, sürü. Birlikte küğ yapmak üzere bir araya gelmiş üflemeli ve vurmalı çalgı üyelerinden müteşekkil küğ grubu.

Bandolin:

15 telli bir çalgıdır. Daha çok Ekvator'un Andeon bölgesinde tartımsal ve ezgisel bir çalgı olarak kullanılır. Sırtı düzdür. Bir bakıma mandoline benzetilebilir. Üçerli aynı sesi vermek üzere toplamda 15 telden yapılır. Akraba çalgılar arasında bandola, bandurria (bandura), laud, mandolin ve mandola sayılabilir.

\ Bandoneon:

Tahminen 1845 yıllarında yaratılan Almanya kökenli tuşlu ve körüklü “konçertinas” isimli çalgı ailesinin bir üyesidir. Konçertinas İngiliz Adaları’nda kullanılanlardan farklı olarak her iki tarafında ondört tuşu olan kare şeklinde küçük bir çalgıdır. Tahminen 1856 yılında tuş sayısı yetmişten fazlaya çıkarılmış ve bu çalgıya Kuzey Almanya’nın Krefeld kentinde bir küğ gereçleri dükkanı sahibi olan Heinrich Band anısına ticari isim olarak “Bandoneon” verilmiştir. Bandoneon Almanya’da çeşitli boyutlarda geliştirildi. Pek çok modelden biri olan “Reinlander” Ren bölgesinden, 19.yy’ın sonunda “Chemnitzer” modeli ise Chemnitz kentinden Polonyalı ve Çek göçmenler tarafından Amerika Birleşik Devletleri’ne götürülüp Arjantin’e ulaştırıldı.

\ Bandura:

Ukrayna kökenli, telleri ditilerek çalınan halk küğü çalgısıdır. Yapısal olarak zither (kanuna benzeyen bir çalgı) ve lavta’nın unsurlarını bir araya getirmiştir. 1940’lı yıllara dek bu çalgı için “kobza” terimi de sıklıkla kullanılmaktaydı. 1700’lü yıllarda yapılan erken dönem çalgılarda 5 ile 12 tel bulunmaktaydı ve lavta’ya çok benzemekteydi. 20. yüzyılın başlarında tellerin 31 adete kadar çıktığını (1926), daha sonra modern dinleti banduralarında 56 ile 68 civarında tel kullanıldığını (1954) gözlemliyoruz. Bu çalgıyı çalan küğcülere “bandurist” denilmektedir. 19. yüzyıl süresince ve 20. yüzyıl başlarında geleneksel bandura çalıcılarına “kobzarlar” denilmekteydi. Bandura denilen çalgının Doğu Avrupa kökenli bir cins santur olan “gusli” ile yine Doğu Avrupa kökenli bir cins lavta olan “kobza”nın bir hibrid türevi olarak geliştiği düşünülmektedir. Bazı küğ bilimciler ise “kobza”“bandura”ya benzeyen bir tür veya çalgı olarak kabul ederler. “Bandura” teriminin Polonya’nın kronolojik tarihsel gidişinde 1441 yılına dek bir geçmişi olduğu açıktır. Bu çalgının melezlenmesinin 18. yüzyılın sonlarında ya da 19. yüzyılın başlarında ortaya çıktığı söylenebilir. Çalgının bu isimle anılması Polonya Kralı III. Sigismund emrinde çalışan ve Taraszko isimli Ruthenyalı (Ukrayna) bandurist bir kişiye kadar uzanmaktadır. Aynı etnik kökenden gelen bir dizi başka bandurist Ortaçağ dönemi Polonya belgelerinde kayıtlıdır. Bandura teriminin Ukrayna diline Lehçe’den, Latince’den ya da Yunanca’dan geçtiği düşünülmektedir. Bazı kişiler Yunanca “pandora” veya “pandura” terimlerinin doğrudan doğruya Ukrayna diline girdiğini iddia etmektedirler. “Kobza” terimi genellikle “bandura” ile eşanlamlı olarak ya da 20. yüzyılın ortalarına kadar birbirinin yerine kullanılmıştır. “Kobza” teriminin kullanımı, “bandura” teriminin bilinen ilk kullanımından önce gelmektedir. Polonya tarihinde “kobza” terimi ilk olarak 1313 yılına denk gelmektedir ve Ukrayna diline geçişi 12-13. yüzyıllarda meydana gelmiştir. Daha az kullanılan “kobza-bandura” terimi, çalgının ikili (dual) kökenine atıfta bulunur. Ancak bu terim uzun ve hantal kaldığı için konuşma dilinde pek kabul görmemiştir. “Bandore” veya “bandora” terimi, bu çalgıyı belirtmek için kullanılır. Terimin günümüzdeki şekliyle kullanımı 20. yüzyıl başlarında gerçekleşmiştir. Lavta benzeri telli çalgıların Ukraynalılar tarafından kullanımı 591 yılına kadar uzanmaktadır. Aynı yıl Bizans-Yunan tarihçileri, “kithara” olarak adlandırılan lavta benzeri çalgılarla dolaşan Bulgar savaşçılarından bahseder. Ukrayna (Ruthenya) krallığının katedrallerinde yer alan 11. yüzyıla ait fresklerde lavta benzeri çalgıların ikonografik tasvirleri bulunmaktadır. 18. yüzyılın ortalarına kadar, “bandura” olarak bilinen çalgının perdeleri vardı ve lavta veya gitara benzer bir şekilde çalınırdı. Bu çalgı, “Alman bandore”sine pek benzemekteydi. 18. yüzyıl ortalarında “prystrunky” olarak adlandırılan ek teller kullanılmaya başlandı. 19. yüzyılın ortalarından başlayarak zaman içinde lavta benzeri banduraların yerine zither benzeri banduralar görülmeye başlandı. Lavta ve santurun organolojik unsurlarını birleştiren bu çalgının icadı bazen “Trecento” sırasında İtalyan bir lavtacı-bağdar olan Francesco Landini’ye de dayandırılmaktadır. Filippo Villani “Liber de Civitatis Florentiae” başlıklı kitabında Landini’nin yeni bir tür çalgı icat ettiğini, bu çalgının lavta ile santur arasında bir köprü olduğunu, bu çalgıya “serena serenarum” ismini verdiğini ve çalgının telleri ditildiğinde mükemmel ses verdiğini yazmıştır. Alessandro Magnasco gibi sanatçıların verimlerinde görüldüğü üzere bu tür çalgılar İtalya’da yaklaşık 1700’lü yıllarda kullanılmaktaydı. Hlukhiv’deki bir küğ akademisinde 1738’li yıllarda bandura ve kemanın notalardan çalınmasının öğretildiği belirtilmektedir. Bu, Doğu Avrupa’da açılan ilk küğ okulu olup St. Petersburg’da bulunan “Çar Sarayı”na küğcüler ve ırlağanlar yetiştirmek amacı ile kurulmuştu. Çalgının yapım şekli ve çalma tekniği yalkıcının sesine eşlik etme amacını gütmekteydi. 18. yüzyılın ortalarında çalgı, sap boyunca gerilmiş dörtlü aralıklarla akortlanmış perdeli veya perdesiz 4 ile 6 tele sahipti ve diyatonik olarak yerleştirilmiş “prystrunky” olarak bilinen 16 adede kadar ince sesler veren tellerden bireşmişti. “Bandura” bu biçimini göreceli olarak değişmeden 20. yüzyıl başlarına dek korudu. Bu tarihe dek banduranın dağarı sözlü gelenek üzerine şekillendirilmiş ırsal yaratılara eşlik olarak korundu. Bunlar arasında halk şarkıları, dinsel parçalar, ilahiler ve “duma” (tekil) ya da “dumy” (çoğul) olarak bilinen kahramanlık parçaları bulunmaktaydı. Bazı halk kırını ezgileri de dağarın bir kısmını oluşturmaktaydı. Çalgı zaman içinde Doğu Avrupalı asilzadelerin saraylarında pek gözde oldu. Hem Rusya’da ve hem de Polonya’da görev yapan çok sayıda banduristin varlığından bahseden kaynak bulunmaktadır. Rusya İmparatoriçesi Elisabeth'in (Büyük Peter’in kızı - bize göre Deli Petro) Ukraynalı saray banduristi Olexii Rozumovsky ile uzun süredir devam eden bir ilişkisi ve belki de dengi dengine olmayan bir evliliği vardı. 1908 yılında Kiev’de bulunan “Mykola Lysenko Küğ ve Drama Enstitüsü” bandura öğreten sınıflar açtı ve öğretmen olarak Ivan Kuchuhura Kucherenko’yu atadı. Kucherenko bu okulda 1911 yılına dek öğretmenlik yaptı, ardından Hnat Khotkevych tarafından bu sınıfların tekrar açılması için bir girişimde daha bulunuldu, ancak Mykola Lysenko’nun ve ardından Khotkevych’in 1912 yılında sürgüne gönderilmeleri bu yeni girişimin gerçekleşmesine olanak vermedi. Khotkevych bandura ile ilgili ilk kitabı Lviv kentinde 1909 yılında yayınlamıştı. Daha sonra bu yayını bir dizi bandura metodunun yayınlanması izledi. 1913-1914 yıllarında yayınlanan bu kitaplardan en önemlileri Mykhailo Domontovych, Vasyl Shevchenko ve Vasyl Ovchynnikov’a ait olanlardı. 1910 yılında Hnat Khotkevych tarafından bandura için yazılmış ilk bağda Kiev’de yayınlandı. Bu Harkov stilinde yazılmış “Odarochka” başlıklı bir kırın küğü idi. Khotkevych 1912 yılında çeşitli parçalardan oluşan bir kitap hazırladıysa da yayıncının tutuklanmasından ötürü hiç bir zaman basılamadı. 1920’lerde ve 1930’larda bandura için çok sayıda bağda kaleme alındıysa da bu bağdalardan pek azı baskıya girebildi. Sovyet devriminden sonra Aralık 1933 - Ocak 1934 arasında bu çalgının çalıcıları istenmeyen adam ilan edildi ve 300’e yakın çalıcı yeni Sovyet toplumuna aykırı kişiler olarak muamele gördü. “II. Dünya Savaşı” ve özellikle Joseph Stalin’in ölümünden sonra bu çalgı için yasaklar gevşetildi ve bandura tekrar toplum katında kabul görmeye başladı. Ukrayna’da küğ okullarında ve konservatuvarlarda bandura eğitimi Khotkevych’in öğrencisi olan ve “Kolyma” çalışma kampından salınan Volodymyr Kabachok yönetiminde tekrar başladı. Günümüz bandurası'nın ses genliği şöyledir:

Günümüz Bandurası'nın Ses Genliği


Bkz.: Zither. Lavta. Kanun. Kobza. Bandurist. Kobzar. Santur. Gusli. Pandora. Pandura. Bandore. Bandora. Kithara. İkonografi, ikonografik. Prystrunky. Organoloji, organolojik. Trecento. Landini, Francesco. Villani, Filippo. Magnasco, Alessandro. Duma, dumy. Rozumovsky, Olexii (Razumovsky, Alexei). Lysenko, Mykola. Mykola Lysenko Küğ ve Drama Akademisi. Kucherenko, Ivan Kuchuhura. Khotkevych, Hnat. Domontovych, Mykhailo. Shevchenko, Vasyl. Ovchynnikov, Vasyl. Kabachok, Volodymyr.

Banjo:

Amerikan zencilerinin gitarı.

Baqueta:

(İsp.) Değnek, çubuk. Davul sopası, baget. Davul tokmağı, trampet değneği.

\ Baraban:

Davul. Eski Türklerde büyük davula ve bu davulun tokmağına verilen isim. Her iki yüzüne de deri çekilmiş ve bu derilerin arasındaki hacim boş bırakılmış, geniş enli ve silindir şekilli, ağaçtan yapılmış bir tokmakla vurularak çalınan küğ aleti, bir musiki çalgısı. Tebil. (İng.) Drum.

\ Barantschik, Alexander:

Keman sanatçısı. 1953 yılında Saint Petersburg’da dünyaya geldi. “Saint Petersburg Konservatuvarı”nda keman eğitimi aldı. Okuldan mezun olduktan sonra çeşitli Sovyet Rusya orkestralarında çalıştı. Çalıştığı kurumlar arasında “Saint Petersburg Filarmoni Orkestrası” da bulunmaktadır. Sanatçı 1979 yılında “Bamberg Sinfoni Orkestrası”nın başkemancısı oldu. 1982-2001 yılları arasında “Hollanda Radyo Filarmoni Orkestrası”nın başkemancılığını yaptı, ayrıca 1989-2001 yılları arasında “Londra Sinfoni Orkestrası”nın başkemancılığını üstlendi. 2001 yılında “San Fransisko Sinfoni Orkestrası”nın küğ yönetmeni Michael Tilson Thomas’ın daveti üzerine Amerika Birleşik Devletleri’ne geçti ve aynı yılın Eylül ayında bu orkestranın başkemancısı olarak görev aldı. Barantschik çeşitli yarışmaların birincisi olarak ödüller kazanmıştır. Örneğin İsviçre’nin Sion kentinde gerçekleştirilen uluslararası keman yarışması ve “Rus Ulusal Keman Yarışması” bunlardan ikisidir. Sanatçı bir oda küğü yorumcusu olarak Mstislav Rostropovich, Maxim Vengerov ve Yuri Bashmet ile yaylı çalgılar dördülü oluşturarak çok sayıda dinleti vermiştir. Barantschik bir zamanlar Ferdinand David ve Jascha Heifetz’in çaldığı 1742 yılı yapımı bir Guarnerius del Gesù keman kullanmaktadır.

Barcarole:

(İt.) Bkz. Barkarol, Barcarolle.

Barcarolle:

Bkz. Barkarol, Barcarole.

Bare (Barré):

Gitar ya da mandolin çalarken işaret parmağının bir kaç tele birden basılması.

Barış İçin Birleşen Sanatçılar Derneği (Association des Artistes pour la Paix-ADAP):

Ülkeleri birbirine karşı olmuş, ulusları birbiriyle savaşmış; ama onlar inadına elele tutuşuyor, herşeye rağmen birlikte küğ yapıyorlar. Onların barış bayrakları notaları. “Barış İçin Birleşen Sanatçılar Derneği (ADAP)" dinler, diller, sınırlar arası barış için sahneye çıkıyorlar. Çekişmelerin, çatışmaların ve savaşların bitmediği bir dünyada ayrı dil, din ve ulustan dokuz sanatçı ortak bir amaç için ortak bir dilde -yani küğde- buluştu ve “Association des Artistes pour la Paix”i kurdu. Hüseyin Sermet (Türkiye), George Lazaridis (Yunanistan), Seta Tanyel (Ermenistan), David Lively (ABD), Nima Sarkechik (İran), Rüya Taner (KKTC), Cyprien Katsaris (Kıbrıs Rum Kesimi), Israel Kastoriano (İsrail), Ramzi Yassa (Mısır). Bu sanatçıların ortak tek noktaları kendi alanlarında coğrafyalarının en iyilerinden olmaları ve küresel çapta tanınmaları. Küğü bütün anlaşmazlıkları çözecek evrensel bir açkı olarak kullanan topluluk küğ yolu ile uluslar arasındaki anlaşmazlıklarla ve anlaşmazlıkları tetikleyerek besleyen fikirlerle mücadele etmeyi amaçlamaktadır. "ADAP" bu amaç doğrultusunda Paris ve Lüksemburg’dan sonra İstanbul’da sahneye 19 Aralık 2006 akşamı çıkmıştır.

\ Bariton Imperial:

Alaşımlı ve üflemeli bir çalgıdır.

Bariton-1:

(Alm.) Bir erkek sesi cinsi... Küğde tenor ile bas arasında orta kalınlıkta erkek sesi... Fr. Barytone, Alm. Bariton. İt. Baritono. Etimolojik olarak Yunanca βαρυτονος kelimesinden gelmektedir. Bu kelime Yunanca'da derin veya ağır sesli demektir.

\ Bariton-2:

Bas ile alto arasında ses veren pistonlu bir çeşit ağız çalgısı. Üflemeli, alaşımlı bir çalgı. Bariton.

Baritono:

(İt.) Bkz. Bariton. Basın üstündeki erkek sesi.

Barkarol:

Gemici veya gondolcu şarkısı. Venedik gondolcularına özgü halk küğü. Venedik gondolcularının söyledikleri aşk şarkıları. Bunu taklit eden diğer küğler de “Barkarol” olarak isimlendirilirler. Bkz. Barcarole, Barcarolle.

Barok (Baroque):

Onaltıncı yüzyıla ait süslemeye önem veren küğ ve bu küğsel çağ...

\ Baron, Josefina Acosta de:

Kolombiyalı bağdar, piyanist ve küğ öğretmeni. 12 Haziran 1897 tarihinde Kolombiya’nın başkenti olan Bogota’da dünyaya geldi. 1905 yılından başlayarak bu kentte bulunan “Academia Beethoven - Beethoven Akademisi”nde küğ eğitimi almaya başladı. Kuramsal bilgiler, remileme ve uyum bilgisi derslerini Santos Cifuentes’den, piyano derslerini ise Maria de Cifuentes’den aldı. 1909 yılından itiaren piyano derslerini Eliseo Hernandez ile Honorio Alarcon ve uyum bilgisi derslerini Guillermo Uribe Holguin ile sürdürdü. Bu çalışmaları 1912 yılına dek devam etti. 1913 yılında Barselona’ya gitti ve bu kentte bulunan “Academia Marshall - Marshall Akademisi”nde Manuel Burges ile ileri düzey çalışmalar gerçekleştirdi. 1917 yılında ülkesine döndü ve 1929 yılına dek yöneticiliğini yaptığı “Centro Musical de Chapinero - Chapinero Küğ Merkezi”ni kurdu. Aynı zamanda “Instituto Pedagogico Nacional - Ulusal Pedagoji Enstitüsü” ile “Conservatorio Nacional de Musica - Ulusal Küğ Konservatuvarı”nda öğretmenlik yaptı. Daha sonra Ibague kentine yerleşerek “Conservatorio de Tolima - Tolima Konservatuvarı”nda 1936 ile 1945 yılları arasında öğretmen oldu. 1952 yılı Kasım ayında “Instituto Femenino Orientacion Social - Kadın Enstitüsü Sosyal Oryantasyon” korosu ile çok beğeni toplayan bir dinleti verdi. Acosta, bir bağdar olarak piyano için yazdığı eserlerin yanı sıra bazı dinsel içerikli yaratılar da bağdamıştır. Öğrencileri arasında Oscar Buenaventura da bulunmaktadır. Sanatçının ölüm tarihi ne yazık ki bilinmemektedir. Eserleri: “Follage - Sol El için Çalışmalık - Piyano” (1930 yılında Barselona’da Boileau tarafından yayınlandı), “Las Estaciones - Piyano Ardışı; Bölümleri: 1- İlkbahar, Prelüd, 2- Yaz, 3- Sonbahar, 4- Kış, 5- Follage, sol el için” (1930 yılında Barselona’da Boileau tarafından yayınlandı), “Sonbahar - Piyano için” (1937), “Arcanidades - Piyano için Kırın Küğü” (1950 yılında Bogota’da G. Navia tarafından yayınlandı), “Aguila Imperial - İmparatorluk Kartalı; Piyano için Marş. Almanya İmparatoru Kaiser Wilhelm II’ye ve onun adına Bogota’daki Alman Bakan’a adanmıştır.” (1950 yılında Bogota’da G. Navia tarafından yayınlandı), “Üç Ave Maria”, “Okul için İlahi - Bogota’da Kadınlar Günü için”, “Orkestra için Büyük Marş”, “Piyano için Impromptu”, “Bolero Espanol - Las Gaviotas / İspanyol Bolerosu - Martılar - Piyano için), “Küçük do’dan Prelüd ve Füg - Piyano için), “La Rosa Deshojada - Yapraksız Gül - Piyano için”, “Serenata Espanola - İspanyol Serenadı - Piyano için”, “Vals Romantico - Romantik Vals - Piyano için”, “Valses Nocturnos - Gece Valsleri - Piyano için”, “Tarantela Napolitana - Piyano için”.

Barre de mesuré:

(Fr.) Ölçü çizgisi. Okumayı kolaylaştıran, metrik sistemin gereği olarak konulan ölçü çizgisi. Ölçüleri birbirinden ayıran çubuk şeklindeki çizgi. İşaret çizgisi.

Barré de séparation:

(Fr.) Ayırma çizgisi.

Barytone:

(Fr.) Bkz. Bariton.

Bas:

En kalın erkek sesi. En kalın sesli orkestra çalgısı. Bkz. Basse. Basso.

Basamak:

Bkz. Appogiatur. Doğal büyüklüklerinde yazılmış notalardan önce farklı süre değerlerinde, ancak küçük yazılmış notalar bulunmaktaysa ve bunlar asıl notanın bir ya da yarım perde altında veya üstünde yer alıyorlarsa, bu tür notalara “basamak” ismi verilir. Basamak notalar çok çeşitli biçimlerde icra edilirler. Özellikle eski küğde türlü şekillerde kullanılmış olan bu küçük notaların nasıl değerlendirilmesi gerektiği, küğcülerin bir çoğunu düşündürür. Bu notaların nasıl çalınmaları gerektiği (yorumlanmaları) konusunda doğruyu bulabilmek için eski dönem yaratılarını dikkatle incelemekte yarar bulunmaktadır. Genel bir kural olarak, “bu türlü küçük notaların, kendi süre değerleri kadar bir değeri, kendilerinden sonra gelen asıl notaların sürelerinden almaları gerektiği” saptamasını yapmalıyız. Örnekte de görüleceği üzere bu küçük notalar çeşitli süre değerlerinde olabilmekte ve değişik süre değerlerindeki asıl notaların önlerine gelebilmektedirler. Yazılış şekillerine dikkat edilecek olunursa, kısa basamaklarda görmeye alışkın olunan eğri çizgiler bunlarda bulunmamaktadır. Kısacası, “asıl notaların bir perde üstünde ya da altında bulunup, değerlerini asıl notalardan alan ve böylece asıl notaları ileri (sağa) doğru itip önce kendileri işitilen küçük notalara ‘basamak’ ismi verilir.” Örnekleri inceleyiniz:

Yazılışı:

Basamak - Örnek 1a

Çalınışı:

Basamak - Örnek 1b

Yazılışı:

Basamak - Örnek 2a

Çalınışı:

Basamak - Örnek 2b

Basbariton:

Bas ile bariton arası kalınlıkta erkek sesi. Bas kalitesinde ve bariton seviyesinde erkek sesi. Bkz. Basse-bariton.

Basic Scale:

İng. Özaşıt, ana aşıt. Temel ölçek. Asıl gam. Bkz.: Özaşıt, rast makamı. (Alm. Grundleiter)

Basmacıoğlu, Kandemir:

1987 yılında Ankara’da doğdu. Altı yaşında iken amatör olarak İhsan Akev’le başladığı piyano eğitimini 1995 yılında Bişkek/Kırgızistan’daki “Şubin Küğ Okulu”nda sürdürdü. Buradaki öğrenimi sırasında Kırgızistan’da yapılan piyano yarışmasında ikincilik ve daha sonra oda küğü dalında yapılan yarışmada da “En İyi Eşlikçi” ödüllerini aldı. Beş yıllık bu okulu üç yılda bitirme başarısını gösterdi. Türkiye’nin yanısıra Ukrayna ve Bulgaristan gibi ülkelerde Michael Markov, Michael Roll, Eric Stumacher, Robert Roux, Walter Groppenberger, Muhiddin Dürrüoğlu Demiriz, Özgür Aydın, Toros Can, Hüseyin Sermet ve Dimitris Sgouros gibi dünyaca ünlü piyanistlerle çalışma fırsatı buldu. Ayrıca 2002 yılında “Datça Klasik Müzik Festivali”ne solist sanatçı olarak katıldı. 2003 Aralık ayında yapılan “İş Sanat Genç Yetenekler Seçmeleri”ni kazanarak “Parlayan Yıldızlarla Bir Hafta Sonu” etkinliği kapsamında 2004 Mart ayında “İş Sanat Dinleti Salonu”nda bir resital verdi. Almanya'nın Weimar kentinde yapılan “Cyprien Katsaris Ustalık Kursu”na katılımcı olarak seçildi. Kandemir Basmacıoğlu 1998 yılında Anna Garibian ile başladığı eğitimini Gülnara Aziz ile sürdürmektedir.

Basoon:

Fagot için İngilizce'de kullanılan karşılık; basson, bassoon. (İngiltere, Amerika).

Bass:

(İng.) Bkz. Bas. En kalın erkek sesi.

Bass Voice:

(İng.) Bas sesi.

Basse:

(Fr.) Bkz. Bas. En kalın erkek sesi.

Basse Bouffé:

Komik bas.

Basse Chantant:

Şarkı söyleyen, ırlayan bas sesi; bas sesleri içerisinde daha az yoğunluklu, bir başka deyişle daha az ciddi olanıdır.

Basse Chiffrée:

(Fr.) Rakamlı bas.

Basse Continue:

(Fr.) Sürekli bas. Bkz. Basso Continuo.

Basse d'Alberti:

(Fr.) Bkz.: Alberti Bası. Piyanoda sağ el ezgiyi çalarken sol elin uygularla eşlik etmesi ya da bu uyguları bileşenlerine ayırarak arpejler halinde çalması. Ezgiye hep aynı biçimde uygular tutulması.

Basse Noble:

Asil bir bas sesi.

Basse Profonde:

Ağır ve asil bas sesi.

Basse-bariton:

Bkz. Basbariton.

Basso:

(İt., İng.) En kalın erkek sesi. Bkz. Bas.

Basso Continuo:

Devamlı bas, sürekli bas. Özellikle barok dönemde kullanılan ve orkestranın uyumsal boşluklarını doldurmak üzere tasarlanmış küğsel gidiş ve bunu çalan çalgıya verilen isim.

Basso Contrainte:

Sürekli bas.

Basso Figurée:

(Fr.) Figürlü bas, figüre edilmiş bas, işlemeli bas. Tasvirli bas. Bas partının figüre edilmesi.

Basso Fondamentale:

(İt., Fr.) Temel bas.

Basso Ostinato:

Basla çalınan ve birçok döneç ile tekrarlanan kısa bir motif veya tema.

Basso Ripieno:

(İt.) Eşlik eden bas. Refakat eden bas. "Basso Ripieno" armoniyi tamamlar.

Basson:

Bkz. Fagot, Bassoon.

Bassoon:

Bkz. Basson, Fagot.

\ Başaran, Ayvaz:

Kırşehir’in Çiçekdağı ilçesine bağlı Kırtıllar köyünde Neşet Ertaş’la sanat hayatına başlayan Ayvaz Başaran, kurdukları “Abdallar Topluluğu”nda sahne aldı, daha sonra zurna çalarak kendisini geliştirdi. Ankara’da yeniden bir araya geldikleri Ertaş’la dinletilere katılan Başaran’ın Kırşehir yöresine ait 23 eseri “TRT Arşivi”ne girdi. Ertaş ile kurulmasına katkı yaptıkları “Kültür ve Turizm Bakanlığı Kırşehir Ustalar Müzik ve Oyun Topluluğu”nda yıllarca zurna çalan Başaran Japonya, Almanya, Hollanda ve Belçika başta olmak üzere birçok ülkede dinletiler verdi.

\ Başel, Feryal:

1975 yılında Ankara’da doğdu. “Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü”nden 1997 yılında mezun oldu. “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Koro Bölümü”ne üç yıl devam etti. Tenor Savaşeri Kolat’la birlikte 1993 yılından bu yana ses eğitimi çalışmaları yapmaktadır. 1996–1999 yılları arasında “TRT”de “Genç Pop” adlı bir küğ izlencesi hazırlayıp sundu ve bu izlencenin orkestra yalkıcılığını yaptı. Çeşitli organizasyonlarla yurt dışında dinletiler verdi. 1994 yılından bu yana ertikten kişi olarak küğ çalışmalarını sürdürmektedir.

Başkemancı:

Konser ustası, birinci keman grubunun başında oturan sanatçı. Liderlik yapan keman sanatçısı. Orkestra yönetkeninin topluluktaki temsilcisi ve onun olmadığı durumlarda yerini alan kişi. Bkz. Concertmaster.

Başkent Dördülü:

“Orkestra Akademik Başkent”in sanatçı üyelerinden Özgür Baskın (keman), Burcu Marlalı (keman), Caner Soyberk (viyola), Serdar Mamaç (viyolonsel)’tan oluşan “Başkent Dördülü” genç kuşağın başarılı gruplarından olup Türkiye'de çoksesli ulusal ve uluslararası sanat küğünün sevilmesi ve geniş insan topluluklarına ulaşması anlamında birçok dinleti vermiş, kayıtlar yapmış ve televizyon çekimleri gerçekleştirmiştir.

Başlık:

Herhangi bir tonda yazılmış olan yaratının hangi tona ait olduğu, o tona ait olan değiştirgeç simgelerinin dizekte hemen açkının yanına konulmasıyla anlaşılır. Büyük(lü) dizi (majör gam) kalıbını uyguladığımızda bir tek “Büyük Do Dizisi”nin değiştirgeç almadığını ve doğal bir şekilde bu kalıba uyduğunu biliyoruz. Diğer dizilerde aralıkları yeniden ve her defasında düzenlemeden bu kalıbın uygulanamayacağını da bilmekteyiz. Örneğin “fadiyez” sesi “Büyük So Dizisi”ni oluşturan, yani “Sol Majör Gamı”nın kurulabilmesi için varlığı şart olan bir sestir. Kısacası “Büyük So Dizisi” deyince fa seslerini mutlaka diyezli olarak düşünmek zorundayız. Bu durumda “Büyük So”dan yazılmış bir küğ yaratısında ne kadar fa geçiyorsa (aksine bir belirteç yok ise) hepsinin önüne diyez koymak gerekir. Bunun ne kadar güç bir iş olacağı açıktır. Fa notaları her geçtiğinde durmadan önlerine diyez koymak hem yazan hem de okuyan ve çalan için pek hoş bir durum değildir. Bunun için yazmayı, okumayı ve çalmayı kolaylaştıran bir çare düşünülmüş ve çok basit bir yöntem bulunmuştur. Bu yazıda şu ana kadar “Büyük So Dizisi” söz konusu edildiği için bu tonda konuşmaya devam edersek ilgili küğsel yaratıda her dizekte açkıdan sonra ve açkının sağ yanı başında (kullanılan açkıya göre farklı yerlerde) konuşlandırılacak bir fadiyez simgesi yerleştirilmesi sorunu çözecek ve bu yaratının tonu hemen anlaşılacaktır. Bu simge parça içinde geçecek tüm fa seslerini etkileyecek ve bunları yarım ton tize alarak “fadiyez” yapacaktır. Başka diziler kullanılırken ise daha fazla diyez ya da bemol kullanmak gerektiği açıktır. İşte bu dizilerin kuruluşlarına dahil olan değiştirici simgelerinin de kullanılan açkı ne olursa olsun hemen sağ yanına yerleştirilmeleri yoluna gidilmiştir. Açkıdan hemen sonra ve ölçü zaman rakamlarından önce konan bu işaretlere “başlık” adı verilir. Örnek olarak kullandığımız “Büyük So Dizisi”nin başlığında tek bir diyez bulunmakta ve dizek üzerinde aşağıdaki gibi gösterilmektedir:

Büyük So Dizisi

Başlığa konulan değiştirici simgeler hep aynı yere konulurlar. Bir dizinin kuruluşuna dahil bulunan değiştirici simgeleri sadece parçanın başında başlığa koymak yeterli olsa bile -ki bu şekilde uygulama yapanlar da bulunmaktadır- her satırın başına bir açkı koyarak bu simgelerin her satırda tekrarlanması yoluna gidilmesi daha yaygın bir eğilimdir. Açkı tekrarlanıyorsa değiştirici simgeleri de tekrarlamaktan daha doğal bir şey olamaz. Aşağıda sırasıyla tonlar ve aldıkları değiştirici simgeler önce diyezli ve sonra da bemollü olmak üzere yer almaktadır:

Diyezlerin Sırası

Bemollerin Sırası

Dikkat edilecek olunursa bu maddede yalnızca büyüklü tonları ele aldık. Küçüklü tonlar başka bir maddede incelenecektir. Bkz. Armatura, Armür, Donatı.

\ Başman, Murat:

1976 yılında Sinop’un Gerze ilçesinde doğdu. 1988 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı”nın açmış olduğu sınavı kazanarak Nuray Eşen ile viyolonsel çalışmalarına başladı. 1992 yılından itibaren düzenli resitaller verdi. Konservatuvarda İstemihan Taviloğlu ile remileme ve uyum bilgisi, Erdoğan Davran ve Ulvi Yücelen ile oda küğü, Hikmet Şimşek ve Rengim Gökmen ile orkestra çalıştı. 1998 yılında konservatuvarın lisans bölümünden pekiyi dereceyle mezun oldu. Aynı yıl “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nın açmış olduğu sınavı kazanarak ertikten küğ yaşamına başladı. 2000–2003 yılları arasında orkestrada viyolonsel grup şefliği yaptı. Jiri Barta, Peter Bruns ve Marcio Carneiro’nun düzenlemiş oldukları çalışmalıklara uygulamalı olarak katıldı. “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı olarak dinletiler verdi. Sanatçı dinleti ve çalışmalık etkinliklerini sürdürmektedir.

\ Başman, Nilüfer:

Bolu’da doğdu.1980’de “Ankara Devlet Konservatuvarı Kontrabas Bölümü”nde dört yıl okuduktan sonra 1985’te “Mimar Sinan Güzel Sanatlar İstanbul Devlet Konservatuvarı”nda Melih Balçık’ın kontrabas sınıfından oda küğü, orkestra dağarı derslerini alarak Türkiye’de ilk bayan kontrabasçı olarak 1990 yılında mezun oldu. Bu arada “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Konservatuvar Orkestrası”yla yalkıcı olarak Domenico Dragonetti’nin “Andante ve Rondo”sunu ve Giovanni Bottesini’nin “küçük si’den kontrabas konçertosu”nu yalkıcı olarak başarıyla seslendirdi. 1991 yılında “Cemal Reşit Rey Dinleti Salonu”nda Türkiye’de ilk kez “Melih Balçık Kontrabas Dördülü”yle viyolonselde Reyent Bölükbaşı ve viyolacı Nuri İyicil ile birlikte dinleti verdi. 1991 yılında “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda kadrolu repetitör olarak kontrabas derslerine başladı ve sonrasında öğretim görevlisi olarak devam etti. Ayrıca “Akbank Oda Orkestrası”nın ilk kuruluş orkestrasında ve Ankara, İstanbul, İzmir, Adana ve Mersin Sanat Festivallerinde görev aldı. 2005 yılında Nuri İyicil tarafından kurulan “Camerata Saygun Oda Orkestrası”nın ilk kurulduğu orkestra kadrosunda yalkın basçı olarak görev yaptı ve birçok dinletilerde yer aldı. 2007 yılında “İstanbul Filarmoni Derneği”nin “Galatasaray Lisesi”nde düzenlemiş olduğu etkinliklerde kontrabas resitali verdi. Çok sayıda öğrencinin yetişmesinde önemli katkıları olan sanatçı 27. yılını tamamlayarak 28. yılına ilerlerken yönetimle ilgili hiyerarşi sorunları yüzünden ani bir kararla “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”ndaki kontrabas öğretmenliğini sonlandırdı. Sanatçı çalışmalarını Datça’da devam ettirmektedir.

\ Batchvarova, Vania:

"Sofya Müzik Akademi"sinde müzik kuramları ve eğitimi, "Halle/Saale Martin Luther Üniversitesi"nde müzikoloji alanlarında lisans eğitimi aldı. Ayrıca "Berlin Hanns Eisler Müzik Yüksek Okulu"nda opera sahne yönetimi rejisörlüğü ve piyano diplomaları aldı. Yüksek lisans derecesini aldıktan sonra İtalya'da "Alla Scala di Milano Tiyatrosu"nda ve Rusya'da St. Petersburg'da uzmanlaştı. Doçent Batchvarova klasik operadan operet müzikallerine kadar, televizyon operası ve çocuk müzikalleri dahil çeşitli stillerde rejisörlük yaptı. Konuk sanatçı olarak Bulgaristan, İspanya, Almanya, Rusya, Moldavya ve Litvanya'da yaratılar sahneye koydu. Vania Batchvarova'nın opera dağarında Mozart'dan "Figaronun Düğünü", "Cosi Fan Tutte", "Saraydan Kız Kaçırma", "Emprezaryo", Donizetti'den "L'Elisire d'Amore", "Lucia di Lammermoor", Verdi'den "Il Trovatore","Rigoletto", "Nabucco", Puccini'den "Madame Butterfly" gibi çok sayıda eser bulunmaktadır. Batchvarova Bulgaristan'ın "Rusçuk Operası"nda rejisör olarak çalıştı, ayrıca "Prof. Pancho Vladigerov Müzik Akademisi"nde opera sahne dersini rejisör olarak verdi. Sofya'daki "Yeni Bulgaristan Üniversitesi"nde "Opera ve Sahne Sanatları Bölümü"nün kuruculuğunu ve yöneticiliğini üstlendi. Aynı zamanda Bulgaristan'daki ilk opera rejisörlüğü eğitim programını oluşturdu. Batchvarova 1998 yılından bugüne dek "Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda doçent olarak çalışmaktadır. Opera üzerine çeşitli radyo çalışmaları yapmış bulunan sanatçı opera redaksiyonları yapmış, gazeteler ve opera dergileri için makaleler ve araştırma yazıları kaleme almıştır. "Opera Dramaturjisi" isimli bir kitabı da yayınlanmış olan Batcharova Bulgaristan'da çalıcılar ve şancılar için gerçekleştirilen "Uluslararası Svetoslav Obretenov Yarışması", "Uluslararası Genç Yetenekli Müzikçiler Yarışması" ve "Ulusal Prof. Georgi Zlatev Cherkin Şarkıcılar Yarışması"nda organizasyon komitesi ve jüri üyesi olarak görev yapmaktadır.

\ Batı Ensemble:

“Batı Ensemble”, 2012 yılında kurulmuş İzmir kökenli bir oda küğü topluluğudur. Dağarda yer alan klasıl ve romantik yaratıların yanısıra, tango ve caz tarzı küğleri de seslendirmeyi amaçlamaktadır. “Batı Ensemble” ilk dinletisini 21 Şubat 2013 tarihinde “İzmir Sanat Kültür Merkezi”nde gerçekleştirmiştir. Grubun üyeleri Yonca Alpay (Klarinet-Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası), Sema Korkut (I. Keman-İzmir Devlet Senfoni Orkestrası), Şebnem Edgü (II. Keman-İzmir Devlet Senfoni Orkestrası), Ercan Atasoy (Viyola-Yaşar Üniversitesi), Beste Başçı (Viyolonsel-Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı).

\ Batkova, Tekla Katerina Frantiska:

Çekoslovak ırlağan. 1764 yılında dünyaya geldi. Bir değirmenci olan baba Vaclav ile eşi Johanna’nın küğsel açıdan yetenekli olan altı kızının en küçüğüdür. Bu çocuklardan en büyük iki kız olan Elizabeth (1753-1819) ve Anna (1754-1818) Prag’da “St. Vitus Katedrali”nin tenoru ve daha sonra “Viyana Saray Orkestrası”nın bir üyesi olan V. Brichta’dan küğ ve ırlama dersleri aldılar ve genç yaşlarında Prag, Brno ve Viyana’da dinletiler verdiler. Dini olarak Marketa adını taşıyan Elizabeth daha sonra Prag’da manastıra kapandı ve kendini tam anlamıyla küğ ve ırlama sanatına adadı. Aynı şekilde dini adı Aquinata olan Anna da Eski Brno kentinde Dominikan bir manastıra dahil olarak kendini bağdama yapmaya verdi. Diğer üç kız kardeş olan Maria Johanna Barbora (Marianna, 1759-1800), Barbora Marie Frantiska (1760-1810) ve Josef Marie (1761-94) Leipzig’de ırlama eğitimi aldı ve üçü de 1782 yılında “Kuronsky Sarayı”nda kadroya dahil edildi.Tekla Batkova ise 1782 yılından 1795 yılına dek “Kurlandiya (bugünkü Letonya’ya bağlı bölge) Dükalığı”nın sarayında görevli bir ırlağan olarak çalıştı. Irlağan olarak bu görev öncesinde, görevli olduğu sırada ve sonrasında Avrupa’nın birçok ülkesine başarılı dinleti dolaşıları gerçekleştirdi. 1852 yılında sonsuzluğa göç etti.

Battaglia:

(İt.) Çarpışma, muharebe, savaş. Buna ilişkin yazılmış küğ. Savaş küğü, muharebeyi anlatan küğ.

Battement:

Çift tril; balede bacağı kaldırma.

Batteria (Batterie):

Vurgulu çalgılar; gitarı tellerine vurarak çalma.

Battimento:

Çift tril.

Battre la Mesure:

Ölçü vurmak, ritm tutmak.

\ Batut, Stéphane:

1968 yılında dünyaya gelen Fransız kast direktörü, yönetmen ve yapımcı. Daha çok 2009 yılında yönettiği “Le Choeur - Koro” ve 2019 yılında yönettiği “Burning Ghost - Yanan Hayalet” filmleriyle tanınmıştır. Sanatçının diğer önemli çalışmaları arasında “Vif-argent - Ateşli Ruh” (2019), “Le Rappel des Oiseaux - Kuşlar Hatırlar” (2014), “Stranger by the Lake - Göldeki Yabancı” (2013) ve “Passion of Mind - Zihnin Tutkusu” (2000) bulunmaktadır. Batut, 1990’lı yıllardan bu yana oyuncu yönetmeni olarak çalışmaktadır. “Vif-Argent” isimli filmi “2019 Cannes Film Festivali”nde sunulmuş ve “Jean-Vigo Ödülü”nü kazanmıştır. Sanatçının “Burning Ghost” filmi “11. My French Film Festivali”nde gösterime girmiştir.

\ Bayık, Mustafa:

“Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı” müdür yardımcısı ve “Sahne Sanatları Bölüm Başkanı” olan Mustafa Bayık 21 Ocak 1974 tarihinde Bornova’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini Bornova’da tamamladı. Küçük yaşta küğle uğraşmaya başlayan Mustafa Bayık 1988 yılında Polonya’da düzenlenen uluslararası küğ yarışmasına katıldı. Lisede küğ öğretmeninin yönlendirmesi ve desteği ile opera’ya yöneldi. 1991 yılında “Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı Halk Müziği Temel Bilimler Bölümü”nü kazandı. Eğitimini bu okulda sürdürürken Sabahat Tekebaş’tan özel şan dersleri almaya başladı. 1992 yılında Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” ve Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” şan bölümlerine girmeye hak kazandı. Ancak İzmir’de oturması nedeniyle “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nı tercih etti. Dört yıl boyunca Konstantin Pavlovich Lisovsky ile şan çalıştı. Birinci sınıfta “İzmir Devlet Operası”ndan Altuğ Dilmaç’la mimik, ikinci sınıfta Haşim Hekimoğlu ile oyunculuk ve diksiyon, üçüncü ve dördüncü sınıfta Necdet Aydın’la küğlü sahne çalıştı. Haziran 1996’da sınıf ve bölüm birincisi olarak mezun oldu. 1996 yılı içerisinde “Türk Eğitim Vakfı” tarafından verilen sınıf-bölüm birinciliği ödülünü almaya hak kazandı. Ödülünü “İstanbul Divan Otel”de düzenlenen bir törenle aldı.Kasım 1996’da Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın açmış olduğu kadro sınavını kazandı. Ocak 1997’de “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda okutman kadrosuyla göreve başladı. Aynı okulun Ocak 1997’de şan dalında açmış olduğu yüksek lisans sınavını kazandı. Yüksek lisans eğitimi sırasında Yalçın Yüregir’den uyum bilgisi, lied literatürü, çağdaş Türk küğü ve uyumsal analiz dersleri aldı ve Yalçın Davran ile şan çalıştı. Yüksek lisans eğitimim sırasında birçok şan konseri, opera sanatı ve ses eğitimi konulu konferanslar verdi.Çukurova Üniversitesi”nde okutman olarak çalıştığı dönemde “Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dekanlığı”ndan gelen teklif üzerine “Müzik Öğretmenliği Bölümü”nde üç sene süreyle hafta sonları şan dersi verdi.Kendisini mesleki açıdan geliştirmek amacıyla 1999 yazında üç aylığına Amerika Birleşik Devletleri’nde bulundu. Bu süreçte dünyaca ünlü eğitimcilerle çalışma fırsatı buldu. “New York Opera Works” isimli kurumda ses eğitimi üzerine bir sertifika programına katıldı ve programı başarıyla tamamladı. Bu kurumda tanınmış orkestra yönetkeni ve aynı zamanda şan pedagogu olan David Laighton ile çalıştı. “Metropolitan Operası” eğitim müdürü Claire Freimann’ın organize ettiği opera alanındaki konferanslara katıldı. Şan çalışmalarını dünyanın en büyük operalarından biri olarak kabul edilen “Metropolitan Operası”nın yalkın sanatçısı ve “New York Üniversitesi” şan eğitimcilerinden mezzo-sopran Jane Bunnell ve eşi bas-bariton Marc Embree ile sürdürdü. Kasım 1999’da Türkiye’ye döndü. Bu birikimini yüksek lisans çalışmasına yansıttı. Haziran 2001’de yüksek lisans eğitimini tamamladı.Ekim 2001’de doktora eğitimi için “Çukurova Üniversitesi” tarafından araştırma görevlisi kadrosu ile Belarus Devlet Küğ Akademisi”nde görevlendirildi. Bu okuldaki eğitimi sırasında çok değerli öğretmenlerle çalışma fırsatı buldu. Elena Gorokhovik danışman hocalığını yaptı, Mihail Zdanovich ile şan çalıştı. Başkent Minsk’te ve diğer birçok kentlerde dinletiler verdi. Bunlar arasında Aralık 2001’de “Türkiye-Belarus Karma Ekonomik Konsey Toplantısı” öncesinde Türk heyetine “Clear Voice Grubu” ile birlikte verdiği,Şubat 2002’de “Minsk Devlet Yabancı Diller Üniversitesi”nde “Türk Dili ve Kültür Merkezi”nin açılışında verdiği,Mart 2002’de Türkiye ile Belarus arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 10. yıldönümü kutlaması çerçevesinde “Clear Voice Grubu” ile ve yalkıcı olarak verdiği,24 Mayıs 2002’de Minsk’te verdiği şan dinletisi,26 Mayıs 2002’de Mogilov’da verdiği şan dinletisi,5 Haziran 2002 tarihinde Türkiye’nin Berlin Başkonsolosluğu’nun himayesinde “Berlin Türk Evi”nde “Clear Voice Grubu” ile birlikte verdiği dinleti,8 Temmuz 2002 tarihinde “Minsk Rotary Kulübü”nün kuruluş yıldönümünde verdiği şan dinletisi,14 Mart 2003’de “Belarus Devlet Tıp Üniversitesi”nde verdiği dinleti,Minsk Büyükelçiliğinin organize ettiği 29 Ekim resepsiyonlarında verdiği dinletiler,Çernobilzede çocuklar yararına Minsk’te düzenlenen yeni yıl kutlamalarında verdiği dinletiler bulunmaktadır.Yazmış olduğu 6 bilimsel makale Türkiye ve Belarus’taki hakemli dergilerce yayınlandı. Belarus’ta doktora eğitimi süresince “Minsk Rotary Kulübü”nün aktif üyesi oldu. Doktora eğitimini Nisan 2005’te tamamlayıp “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na döndü. Aynı kurumda Eylül 2005’e kadar araştırma görevlisi olarak çalışmalarına devam etti. Eylül 2005’te öğretim görevliliğine atandı. Kasım 2005’te Atatürk’ün ölüm yıldönümünde sunulan “Atatürk Aramızda” isimli eserde sahne aldı. Aralık 2005-Ağustos 2007 arasında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Opera Şan Anasanat Dalı Başkanlığı”nı yürüttü. Nisan 2006’da yardımcı doçent olarak atandı. 18 Mart 2009 tarihinde “Sahne Sanatları Bölüm Başkanlığı” görevine atandı. 29 Temmuz 2009 tarihinde “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müdür Yardımcılığı” görevine atandı. Sanatçı şan, opera tarihi, diksiyon-fonetik, küğlü diksiyon derslerini vermekte olup çok iyi derecede Rusça, orta derecede İngilizce ve İtalyanca bilmektedir. Mustafa Bayık, 2013 yılında Ahmet Hilmi Yücel'den boşalan "Konservatuvar Müdürlüğü" koltuğuna oturmuşsa da ne yazık ki bu görevin altından kalkabilmiş değildir. Müdürlüğe geldiği tarihten bu yana çok sayıda konservatuvar öğretmeni ve yine çok sayıda öğrenci bu okul ile ilişkilerini kesmiş, ya başka okullara gitmişler ya da emekli olmuşlardır.

\ Baykal, Cengiz:

15 Ocak 1959 yılında Batman’da dünyaya gelen Cengiz Baykal, “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu. “İstanbul Devlet Tiyatrosu”na yıllarca hizmet verdi ve çok sayıda tiyatro oyununda rol aldı. Cengiz Baykal, sevilen dizi ve sinema filmlerinde de rol aldı.

\ Baylan, Müfit Semih:

Ses rejisörü, küğcü, yazar, “Mavi Nota Müzik Gazetesi” imtiyaz sahibi ve editörü, yönetmen. 1957 yılında Trabzon’da doğdu. Çocukluk ve ilk gençlik yılları Aksaray ve Trabzon’da geçti. İlk, orta ve lise öğrenimini Aksaray’da yaptı. “Aksaray Lisesi”ni bitirdikten sonra (1975) “Türk Ticaret Bankası”na memur olarak girdi ve 18 yıl bankacılık yaptıktan sonra kamuoyunda “Türkbank” skandalı diye nitelendirilen ve bu çerçevede gelişen olumsuz koşullar nedeniyle 1993 yılında bankadan istifa ederek ayrıldı. Bankada çalıştığı yıllarda iki yıl “Ankara Devlet Konservatuarı”na yarı zamanlı devam etti. 1993 yılında ideallerinden birisi olan “Mavi Nota Müzik ve Sanat Dergisi”ni kurdu. Dergiyle küğ alanına hizmet eden çok özel ve güzel çalışmalara imza attı. Orkestralar, korolar kurdu, küğ ödülleri düzenledi, küğbilimine önemli çeviriler kazandırdı. Ne yazık ki “Mavi Nota Müzik Dergisi” tamamen ekonomik nedenlerden dolayı 25 sayı yayımlanabildi ve 1998 yılında yayınını noktaladı. 1994 yılında “Mavi Nota Müzik Ödülleri”ni kurdu. Bu yıl 25.’si gerçekleştirilen “Mavi Nota Müzik Ödülleri” alanında Avrupa’nın en prestijli 100 küğ ödülü arasında 50. sırada gösterilmektedir (Kaynak: Der Spiegel). “Mavi Nota Müzik ve Sanat Dergisi”nin 1998 yılında yayınına ara vermesinden sonra dergiyi tekrar çıkarabilmek için yaptığı girişimler başarısız olunca format değiştirerek sanal gazete ve dergi olarak (web sitesi) 2005 yılından itibaren tekrar yayınlamaya başladı. Müfit Semih Baylan’ın okul yaşamı sırasında küğ çalışmaları hep ön planda oldu. Lisede okurken kurulan gençlik orkestrasının kurucu üyeliğini ve yalkıcılığını yaptı. 1980 yılından itibaren Trabzon’da küğ derneklerinde saz sanatçılığı (kanun), yalkıcılık, kurucu üyelik, yönetim kurulu üyeliği, dağar kurulu üyeliği, proje üretme ve geliştirme kurulu üyeliği, koro müdürlüğü ve kısa bir dönem koro yönetkenliği gibi pek çok aktif görevde bulundu. Dinletiler düzenledi ve bu dinletilerde yalkıcı olarak görevler aldı. “Çoksesli Çağdaş Türk Küğü”nün gençler tarafından sevilmesi için seminerler, dinletiler düzenledi, masa başı çalışmalar gerçekleştirdi. 1993 yılında “Kültür Bakanlığı” tarafından açılan bir sınav sonucunda“Trabzon Devlet Tiyatrosu”na sanatçı memur olarak (kondüvit, küğcü ve sahne amiri) girdi. Ülkemizin ve dünyanın birçok önemli yönetmeni ve oyuncuları ile birlikte 84 prodüksiyonun içinde görev aldı. Yurt içi ve yurt dışı tiyatro festivallerine katıldı. 2005 yılından bu yana Trabzon’da liselerde açtığı tiyatro çalışmalık sınıfları ile öğrencilere kendi dalında dersler verdi ve aynı zamanda oyunlar sahneye koydu. Öğrencilerin tiyatroyu ve dolayısıyla sanatı sevmeleri için çaba sarf etti. Aktör Gérard Depardieu ve Patricia Kaas gibi önemli şarkıcıların ses rejisörlüğünü yapan Fransız ses rejisörü Patrice Morell’in seminer çalışmalarına katıldı ve ardından ses rejisörlüğü, sinema ve tiyatro ses tekniği ve kreatörlüğü dersleri aldı. Patrice Morell’in gözetiminde, kapalı ve açık tiyatro mekanlarında, ses sistemleri kurma, çalıştırma yöntemleri üzerine çalışmalar yaptı. 2003, 2004, 2005 yıllarında yine Patrice Morell’in gözetiminde dünyanın tek ses ve plak okulu olan “Paris Académie Charles Cros”un yaz okullarına katıldı ve ses rejisörü ünvanıyla mezun oldu. Edebiyat alanında ilk denemesi “Aksaray Lisesi”nde okuduğu yıllarda, edebiyat öğretmeni Mehmet Ali Güneş’in desteğiyle “Duvar Gazetesi”nde (1971) yayınlandı. İlerleyen zaman içerisinde şiir ve denemeleri “Hasandağı”, “Damla”, “Yörem”, “Hamsi”, “Kültür”, “Ezgi’nin Günlüğü”, “Mevsim”, “İlkyaz Okul Kitaplığı", “Mavi Nota”, “Günce”, “Günışığı”, “TÖMER Trabzon”, “Karadeniz”, “Karadeniz Haber”, “Taka”, “Trabzon İlkhaber”, “Kıyı” gibi dergi ve gazetelerde yayınlandı. 2019 yılı edebiyattaki 48., küğdeki 49. sanat yılıdır. Sanatçının bir uğraş olarak başlayan fotoğraf çekme merakı giderek proje üzerine kurulu çalışmalar biçimine dönüştü. Aşk, peyzaj, şehir, insan, portre, nü, anlamlı an, kurgu üzerine kurulu toplam onlarca fotoğrafı görenlerin beğenisini kazanmıştır. Kısa film sinema üzerine yaptığı deneysel amaçlı film çalışmaları vardır. Çektiği 12 adet kısa filmi ulusal ve uluslararası festivallerin bağımsız bölümlerinde gösterilmiştir. Filmlerinde çok uzun plan-sekanslar kullanarak “küğsel dinlenme” olarak adlandırılan ve ancak uzun planlarla elde edilmesi mümkün “ölü zaman” etkisi oluşturabilmek için çok gerekli teknikler üzerine çalıştı. 1997 yılında kurduğu ve Genel Sanat Yönetmenliğini yaptığı “Trabzon Şiir Tiyatrosu”nda deneysel oyunlar sahneye koydu. Bunlar Nil Kara’nın “Hüzünlü Bir Şarkı”, “Sevgilim Postaneler”, “İskenderiye’de Bir Gün Öncesi”, “Sarah Kane’in 4.48 Psikozu”, Anton Pavloviç Çehov’un “Kuğunun Şarkısı” ve yine Anton Pavloviç Çehov’un “Tütünün Zararları”oyunlarıdır. 2019 – 2020 sanat sezonu için kendi yazdığı “Bir Düzine Yumurta On İki Tavuk Demek Değildir” adlı tiyatro oyununu sahneye koyacaktır. Udi Gökhan Macit ve Solist Funda Ateş ile birlikte kurduğu kanun çaldığı “Minyatür Türk Müziği Topluluğu” ile “Trabzon Sanatevi Günleri”nde iki dinleti verdi. Ağustos 2012 yılında “Trabzon Devlet Tiyatrosu”ndan emekli oldu ve bir yandan emekliliğin tadını çıkarırken bir yandan da mesleğiyle ilgili çalışmalarını oluşturduğu projeler üzerinde sürdürmektedir. Eşi Sevilay, çocukları Neveser Selin, Nevres Selim ve hayatına 2006 yılında katılan torunu Hazal, 2009 yılında katılan torunu Eylül Azra ve 2014 yılında katılan torunu Asya Mira ile birlikte Trabzon’da yaşamaktadır. Yaratıları: “Trabzon’lu Müzisyenler ve Musikimizde İz Bırakanlar” (Araştırma, İnceleme. 1. baskı 1990), “Seninle Sensiz” (Mensur şiir denemeleri, 1. baskı 1992), “Düş Yazıları”(Denemeler, 1.baskı 1998), “Ganita’nın Hüzün Akşamları” (Şiir CD albüm Nisan 2002),“Hüzün Anılarımda Saklı” (Denemeler 1. baskı 2003), “Eylül Anıları” (Denemeler, 2019 yılında yayımlanacak), “Eski Bir Nisan” (Bir Aksaray Romanı, 2019 yılında yayımlanacak), “Ses Efekti Üretimi, Sahne Müziği Teknolojisi ve Kuramı” (2020 yılında yayımlanacak). Kısa Filmleri: “Sözün Bittiği an: Sevgilinin Kafasına Radikal-iki’yi Fırlatmaktır” (2009), “Sevgilim Günlük” (2009), “Bin Dokuz Yüz Doksan Bir” (2010),“Gelirsiniz Birden Aşk” (2010), “Melancolie” (2011), “Şiddetli Bir Aşkla Tekme Tokat Sevişiyorduk” (2012), “Satranç” (2013), “Tavanarası” (2013), “Adı Yok” (2014), “Bir Resim Bir Rüya Bir Şiir” (2015), “Piyanist” (2016). “Çöplük” (2017).

\ Bayramoğulları, Bayram:

1973'te Bulgaristan'ın Şumnu kentinde doğdu. Küğsel eğitimine ilk önceleri piyano ile başladı. Daha sonra “Rusçuk Devlet Konservatuvarı”na girerek Veska Minceva ile obuva çalıştı. 1989'da zorunlu göç nedeniyle Türkiye'ye geldi ve burada “İzmir Devlet Konservatuvarı”na girerek Doç. Macit Kızılay ile obuva öğrenimini sürdürdü. Üniversite eğitimine 1992-1999 yılları arasında “Robert Schumann Müzik Akademisi”nde devam edip Doç.Taşkın Oray ile çalışarak yüksek lisans diplomasını pekiyi dereceyle alarak mezun oldu. Bulgaristan, Türkiye, Almanya ve Rusya'da yalkıcı olarak pek çok dinleti verdi ve oda küğü dinletilerine katıldı. 1997 yılında katıldığı “Robert Schumann Küğ Akademisi Oda Küğü Yarışması”nda üflemeli çalgı beşili ile birincilik kazandı. 2001 Mart ayında Moskova'da düzenlenen “Yerli ve Yabancı Yıldızların Sahnesi Festivali”ne katılarak ünlü yönetken Veronica Dudarova yönetimindeki “Moskova Devlet Sinfoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak dinleti verdi. Sanatçı 14 Şubat 2005 Pazartesi günü “Çukurova Müzik Dostları Derneği”nin düzenlediği dinletide piyanist Bayram Karamenderes eşliğinde “Sabancı Kültür Merkezi Adana Devlet Tiyatrosu Salonu”nda bir “obuva dinletisi” sundu. 2005 yılının Kasım ayında ise Özbekistan’da yapılan “Yeni Müzik Festivali”nde Özbek bağdar Mustafa Bafoev’in “Akdeniz Dalgaları” adlı konçertosunun dünyada ilk çalınışını gerçekleştirdi. 1999 yılında “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası”na giren Bayramoğulları “Ensemble Feverish Küğ Grubu”nun bir üyesidir.

\ Bayramoğulları, Nesrin:

1971 yılında Bulgaristan’da doğdu. Küğ eğitimine 6 yaşında başladı. 13 yaşında “Varna Devlet Konservatuvarı” sınavları kazanarak viyola eğitimine devam eden sanatçı 1989 yılında “Rusçuk Devlet Konservatuvarı”ndan Georgi Naydenov’un sınıfından mezun oldu. 1990 yılında zorunlu göç nedeni ile Türkiye’ye gelerek çalışmalarını “İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Alp Gültekin ile sürdüren sanatçı 1993 yılında lisans ve yüksek lisans eğitimi için Almanya “Düsseldorf Robert Schumann Akademisi”ne kabul edildi ve 2000 yılında Joachim Krist’in sınıfından en yüksek notla mezun oldu. Bu dönemde yönetkenliğe eğilen sanatçı L. Herbig’den dersler aldı. Daha sonra Dimitar Karaminkov ile çalışmalarını sürdüren Nesrin Bayramoğulları 2010 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Orkestra Şefliği Programı”nda İbrahim Yazıcı ile yüksek lisans eğitimine başlamış, 2014 yılında mezun olmuştur.  Türkiye’deki devlet senfoni orkestralarının yanı sıra “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ni yöneten Nesrin Bayramoğulları, 2015 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü”nde “Orkestra Şefliği Programı”nda Şef Jean Baily ile sanatta yeterlilik eğitimine başlamıştır. 2002’de Bulgaristan’ın Sliven kentinde yapılan yönetkenlik kursuna katılan Nesrin Bayramoğulları gala dinletisini yönetti. Aynı orkestradan 2005 sezonu için yönetken olarak davet aldı. 2009-2010 sanat mevsiminde “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası”nın düzenlediği “Genç Şefler Konseri”nde yer aldı. 2012’de “İzmir Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası” (DESO) ile dinletiler veren sanatçı, 11 yıl sonra tekrar hayata geçirilen “İzmir Film Festivali”nin açılış dinletisini de yönetmiştir. 2012’den itibaren sanatçı “Bodrum Oda Orkestrası”nın birçok dinletisinde yönetken olarak yer aldı. 2013-2015 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası”na orkestra yönetkeni olarak davet edilen Nesrin Bayramoğulları, bu görevi başarı ile yürütmüştür. 2013-2016 sanat mevsimlerinde “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nden “Sylvia” ve “Giselle” balelerini yönetmek üzere görevlendirilen sanatçı, yönetken yardımcısı olarak çalışmalarına başlamıştır. Aynı zamanda “Çukurova”, “Antalya” ve “İzmir Devlet Senfoni Orkestraları”nda da dinletiler yönetmiştir. 2012-2015 yılları arasında “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın eğitim dinletilerini yöneten Nesrin Bayramoğulları, orkestradaki görevine de 2016-2017 mevsiminden başlayarak orkestra yönetkeni olarak devam etmektedir. 2015 yılından beri, dünyaca ünlü orkestra yönetkeni Alexander Rahbari ile çalışmaların sürdüren sanatçı, yurtiçi ve yurtdışı dinletilerine devam etmektedir.

\ Beach, Amy Marcy:

Amerikalı piyanist ve bağdar. Kızlık soyadı Cheney. 5 Eylül 1867 tarihinde Henniker (New Hampshire)’de tanınmış bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi Clara Imogene (Marcy) Cheney yetenekli bir amatör ırlağan ve piyanist idi. Amy daha çocuk yaşlarında gerçek bir deha olduğunu kanıtladı. Henüz bir yaşında iken kırktan fazla şarkı belleğindeydi ve üç yaşında iken okumayı kendi kendine öğrenmişti. Dört yaşına geldiğinde dört partlı dinsel yaratıları çalabiliyor ve valsler bağdıyordu. Altı yaşında iken annesi ile ciddi anlamda piyano çalışmaya başladı, yedi yaşında ise halk önünde ilk dinletisini verdi. Bu dinletide Handel, Beethoven ve Chopin’in eserlerinin yanısıra kendisinin yazdığı bazı parçaları da seslendirdi. 1875 yılında ailesiyle Boston’a taşındı ve bu kentte önde gelen bazı isimlerden piyano dersleri alma olanağı elde etti. 1883 yılında Boston kentinde ilk dinletisini verdi ve sadece iki yıl sonra “Boston Sinfoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak sahneye çıktı. Bu dinletiyi Wilhelm Gericke yönetmekteydi ve Amy Marcy Chopin’in küçük fa’dan piyano konçertosunu seslendirdi. Sanatçı 1885 yılında “Harvard Üniversitesi”nde öğretmenlik yapan hekim ve amatör bir ırlağan olan Henry Harris Aubrey Beach ile hayatını birleştirdi. Henry evlendikten sonra Amy’den halk önündeki performanslarını azaltmasını rica etti, böylece genç kadın tüm enerjisini ve birikimini bağdama sanatı üzerinde yoğunlaştırma kararı verdi. Sanatçı Junius Welch Hill ile yalnızca bir yıl kadar uyumbilgisi ve karşıt yazım teknikleri üzerine formal bir eğitim aldı. Bunun ötesinde bağımsız olarak kişisel öğrenimini ilerletmeye yöneldi, usta bağdarların yaratılarının analizlerini yaparak kendisine model olarak aldı ve küğ üzerine yazılmış kuramsal kitaplarla bağdama üzerine kaleme alınmış yazıları inceledi. Bu kitaplardan birisi Hector Berlioz’un orkestrasyon konusunda kaleme aldığı kitaptı. 1892 yılında Amy Beach bir bağdar olarak ilk başarılı çalışmasına imzasını attı. “Boston Handel ve Haydn Cemiyeti” genç bağdarın “Büyük Mibemol’den Missa”sının performansını gerçekleştirdi. Böylece Amy Beach büyük ölçekli bir yaratısı sahnede bir orkestra tarafından yorumlanan ilk Amerikalı kadın bağdar olma onuruna ulaştı. Beach’in ulusal çaptaki tanınırlığı “32. Sinfoni”si ile daha da arttı. Bu çalışmasını Op. 34 sırasayılı keman sonatı ve Op. 45 sırasayılı piyano konçertosu izledi. Bu başarıların ardından sanatçı vokal ve koral alanda önemli miktarda ısmarlamalar almaya başladı. 1892 yılında “New York Sinfoni Topluluğu” sanatçının ilk dinleti aryası olan Op. 18 sırasayılı “Eilende Wolken”in ilk çalınışını gerçekleştirdi. Bu dinleti bu orkestra için bir kadının seslendirdiği ilk bağda olma önemine ulaştı. 1893 yılında Chicago’da yapılan “World’s Columbian Exposition” için Op. 17 sırasayılı “Festival Jubilate” isimli eserini kaleme aldı. 1898 yılında Omaha’da gerçekleştirilen “Trans-Mississippi Exposition” için Op. 42 sırasayılı “Song of Welcome/Hoşgeldiniz Şarkısı”nın siparişini aldı. Ne yazık ki Amy Beach’in eşi Henry Harris Aubrey 1910 yılında yaşama veda etti. Bu vefattan kısa bir süre sonra sanatçı Avrupa’da da ününü hem çalıcı hem de bağdar olarak pekiştirmek için gemiyle eski kıtaya bir yolculuk gerçekleştirdi. Almanya’da Leipzig ve Berlin’de sinfonisi ve konçertosu seslendirildi, ayrıca resitaller verdi. Bu etkinlikler coşkuyla karşılandı ve eleştirmenler övgü dolu yazılar kaleme aldılar. 1914 yılında ABD’ye geri dönen sanatçı genellikle kış mevsimlerinde dinletiler verdi, yaz aylarında ise bağdalar kaleme aldı. 1921 yılında New Hampshire’a bağlı Peterborough’da “MacDowell Topluluğu”nun bir üyesi oldu ve bundan sonra yazdığı eserlerin büyük çoğunluğunu burada tasarladı. Amerikalı kadın bağdarlar arasında önde gelen bir konuma sahip olan sanatçı “Küğ Öğretmenleri Ulusal Derneği” ve “Küğ Eğitimcileri Ulusal Birliği” ile işbirliği yaptı. 1925 yılında “Amerikan Kadın Bağdarlar Derneği”ni kuran üyelerden birisi olan Amy Beach aynı zamanda bu derneğin ilk başkanlığı görevini de üstlendi. Ölümünden önce kendisine ait telif haklarının “MacDowell Topluluğu”na devredilmesini vasiyet etti. Sanatçı 27 Aralık 1944 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

Beat:

(İng.) Vurmak, vuruş. Vurma, darbe sesi. (Kalp, nabız) atışı. Ritm. Tempo. Atım. Atış, darbe. Davul gibi çalgıların çalınması.

Beats per minute:

(İng.) Bkz. BPM.

\ Beecke, Franz Ignaz von:

Alman bağdar. 28 Ekim 1733 tarihinde Neckar nehrine kıyısı olan Bad Wimpfen kentinde dünyaya geldi. Sanatçı, “Zollern” kontluğunun “Bavyera Süvari Alayı”nda asker olarak görev yaptı ve bu sırada “Yedi Yıl Savaşları”nda aktif olarak yer aldı. Gösterdiği yararlılıklar üzerine yüzbaşılığa yükseltildi. Von Beecke harpsikord çalmadaki olağanüstü becerisi ve hızı ile tanınmıştı. Kendi çağında Christoph Willibald Gluck ile çalıştığı bilinmektedir. Bağdar olarak geniş bir yelpazede eserler yazmıştır. 1775 yılında von Beecke henüz 19 yaşında olan Wolfgang Amadeus Mozart ile Münih’te tanışma olanağı elde etti. Bu iki isim “Schwarzen Adler” (Kara Kartal) ismi ile o dönemin pek tanınmış konaklama yerinde gerçekleştirilen bir piyano yarışmasına katıldılar. Bu yarışmayı izlemiş olan şair ve bağdar Christian Friedrich Daniel Schubart “Deutsche Chronik” isimli gazetede 27 Nisan 1775 tarihinde bu yarışmadan bahsetmektedir. O’na göre von Beecke, Mozart’a göre uzak ara pek daha iyi bir seslendirme gerçekleştirmiştir. Schubart’ın satırlarını burada aynısıyla tekrarlayalım: “Münih’te geçen kış iki büyük klavye sanatçısını dinleme şansım oldu. Bay Mozart’ı ve Yüzbaşı von Beecke’yi. Mozart’ın çalışında hayli büyük bir ağırlık yüklenmişti, görünürde herşeyi okudu. Hatta önüne konulan yeni notaları da… Ama bundan fazlası yoktu. Beecke ise O’nu hayli geride bıraktı. Kanatlanmış bir çeviklik, zerafet ve eriyen bir tatlılık…” Franz Ignaz von Beecke 2 Ocak 1803 tarihinde Wallerstein’da sonsuzluğa göç etti.

Beethoven, Ludwig van / :

Beethoven, “Fidelio Operası” için dört açımlık yazmıştır. Bunlardan üçü, operanın kadın kahramanının adı nedeniyle, “Leonore Açımlıkları” olarak tanınır. 1805 yılında yazdığı ilk açımlıktan memnun kalmayan bağdar bunu değiştirdi, düzeltti ve “II. Leonore Açımlığı” ortaya çıktı; operanın 20 Kasım 1805 tarihinde Viyana’da ilk oynanışında seslendirildi. Aynı operanın 1806’da yine Viyana’da sahneye konuluşu nedeniyle yazdığı “III. Leonore Açımlığı”nda bağdar yepyeni, sinfonik bir yaratı meydana getirdi. Operanın ikinci perdesinde “Florestan’ın Aryası”ndaki tema her üç açımlıkta da kullanılmıştır. Sahne dışında, uzaktan duyulan trompet, zindandaki Florestan’ın kurtarıcısının yaklaşmakta olduğunu müjdeler. Opera temsillerinde bu açımlık, üçüncü perdeden önce çalınmaktadır. Bunlardan başka Beethoven, 1814 yılında “Fidelio” ismini verdiği yeni bir açımlık daha yazmıştır.

Beethoven, Ludwig van / “Coriolan Oyunu için Açımlık”, Op. 62:

Romalı soylu Gaius Marcius Coriolanus’un İsa’dan önce V. yüzyılda yaptıklarını günümüzden ikibin yıl önce Livius ile Plutarhos, XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Shakespeare kaleme aldıktan sonra 1802 yılında Avusturya imparatorluk saray yazmanı Heinrich Joseph von Collin de acıklı bir oyun biçiminde yorumlayınca Plutarhos ile Shakespeare’i kitaplığında bulunduran, Collin’i de yakından tanıyan Beethoven konuyla ilgilenerek 1807’de “Coriolan Açımlığı”nıyazdı, ertesi yıl yayınlayarak Collin’e armağan etti. Üç yıl önce “III. Sinfonisi”nde ideal bir kahramanı betimleyen Ludwig van Beethoven bu açımlığında Romalı komutan Coriolanus’un halkın sözcüsü olan tribunları ortadan kaldırmak istemesi nedeniyle yargılanıp sürgüne gönderilişi, düşmanları Volsk’lardan yana geçip büyük bir ordu kurması, bu orduyla Romalıları yenip ölümsüz kentin kapılarına dayanışı, Roma ilerigelenleriyle din adamlarının yalvarmalarına kulak asmayışı gibi ayrıntıları yansıtmadan salt O’nun gurur ve öfkesiyle vicdanının çatışmasını, anasının ve eşinin sözleri karşısında yumuşayıp açmaza düşerek ölüşünü küğ yoluyla anlatmaktadır. Sonat yürüğü biçimindeki yaratının gururlu ve öfkeli birinci konusu, içe işleyen ve tatlı ikinci konusuyla çarpışarak gelişir, gitgide ezilerek sönüp gider.

Beethoven, Ludwig van / “Egmont” Açımlığı, Op. 84:

“Haertel Yayınevi” 1809 yılında Beethoven’dan Goethe’nin “Egmont Tragedyası” için sahne küğü yazmasını istedi. Beethoven’in bir yıl içinde tamamladığı ve ilk seslendirilişi 24 Mayıs 1810’da gerçekleştirilen “Egmont” küğü, bir açımlık ve sekiz parçadan oluşmaktadır. “Açımlık”, bir sinfonik şiir gibi dramın tüm konusunu canlandırdığı için Goethe’nin tragedyasını kısaca bilmekte fayda bulunmaktadır: “16. yüzyılda Hollanda, İspanyol işgali altındadır ve ezilen halkın zalim diktatör Alba’ya karşı tek umudu kont Lamoral von Egmont’dur. Bağımsızlık savaşının önderi olan Egmont’un düşmanlar tarafından boynu vurulur; ama Hollandalılar ergeç hürriyete kavuşacaklardır.” Açımlığın en başındaki dramatik giriş İspanyolların çizmesi altında ezilen Hollanda’yı canlandırır. Ondan sonraki çabuk kısım ise hürriyet düşüncesinin uyanışı ve bağımsızlık savaşının patlayışıdır. Egmont’un boynunun vuruluşunu kemanlar anlatır; bir anlık susmadan sonra kısa bir koral (dua) işitilir. Egmont’un ölümüyle bağımsızlık savaşı ve zafer önlenemeyecektir. Nitekim açımlık “Zafer Sinfonisi” ile sona erer. Tanınmış küğbilimci Paul Bekker bu yaratı hakkında şunları yazmaktadır: “Beethoven’in Egmont’u acı çeken, ezilen bir ulusun simgesidir. O’nun ölümü, bir insanın ölümü değil, hür düşüncenin ölümüdür. Beethoven’in Egmont’u, vahşi kuvvet altında ezilen insanlığın kahramanca bir şahlanışıdır. O insanlık ki yenik düştüğü sanıldığı anda zafer ışıklarıyla bezenmiş bir taç giyer başına...”

Beethoven, Ludwig van / 10. Sinfoni:

Ludwig van Beethoven’in “10. Sinfoni”si, İngiliz küğbilimci Barry Cooper’in Beethoven’in 1822-1825 yıllarında yaptığı eskizlerden derlediği bir çalışmadır.

Beethoven, Ludwig van / I. Piyano Konçertosu, Büyük Do, Op. 15:

“Piyano ile Orkestra için Birinci Konçerto” başlığıyla yayınlanmış olan yaratı aslında Beethoven’in dördüncü piyano konçertosudur. Beş yaşındayken ilk kez bir dinletide çalan ve onüç yaşındayken saray orkestrasına çembalo çalıcısı olarak atanan küçük Ludwig ilk piyano konçertosunu ertesi yıl büyük mibemol tonunda yazmıştı. Arada büyük re tonunda ikinci bir konçerto yazan sanatçı, Viyana’nın en aranılan piyanoçaları olduğu halde bir yandan da Haydn’ın öğrenciliğini yapmış olan Johann Georg Albrechtsberger’den bağdama dersleri aldığı 1794-1795 yıllarında büyük sibemol’den bir piyano konçertosu daha yazdı ve sonradan düzeltip 1801’de “İkinci Piyano Konçertosu” başlığıyla yayınlayacağı bu bağdasını 29 Mart 1795 günü halka dinletti. Hemen o yıl yazmaya koyulduğu, üç yıl sonra yirmisekiz yaşındayken, 1798’de bitirip aynı yılın Ekim ayı sonlarında Prag’da halka dinlettiği büyük do’dan konçertoyu ise 1801’de “Bir” sırasayılı konçertosu olarak yayınladı. Tümüyle çocuksu denecek kerte şen olan bu yaratısı şakacılığıyla bugün de dinleyenleri şaşırtmaktadır. Sözgelimi kemanlar birinci bölümde tam hazırlanıp yan konuyu seslendirmeye koyulmuşken konu birden kaybolur, çok sonra, ancak 154. ölçüde tümüyle karşımıza çıkar. Gene bu bölümde yalkıcı da ilk girişinde göreneğe uyup ana konuyu ya da yan konuyu çalacak yerde yepyeni bir düşünce serer.

Beethoven, Ludwig van / II. Piyano Konçertosu, Büyük Sibemol, Op. 19:

Beethoven’in yirmidört yaşlarındayken, 1794-1795’te yazıp bu biçimiyle ilk kez 29 Mart 1795 günü Anton Salieri yönetimindeki orkestra eşliğiyle çaldığı, 1798 de yeniden gözden geçirip bugünkü biçimini verdiği büyük sibemol’den “piyano konçertosu”, büyük do’dan olanına oranla eski olduğu halde sanatçının buna neden “2. Piyano Konçertosu” demeyi uygun bulduğu bilinmemektedir. “Hoffmeister Yayınevi”ne 1801 yılında yazdığı “Konçertoya sadece on duka altını değer biçiyorum, çünkü daha önce de yazdığım gibi onu en iyi yaratılarımdan biri saymıyorum” yollu sözlerinden de anlaşılacağı gibi Beethoven’in başlangıçta pek beğenmediği bu bağdası, özellikle ilk ve son bölümlerinde Mozart’ın havasını taşır. Ağır akışlı orta bölümü ise gelecekteki Beethoven’e özgü nitelikler gösterir. Birinci bölüm, orkestranın doksan ölçü kadar süren bir girişiyle başlar. Piyano neden sonra girdiğinde orkestranın serdiği konuları hiç dinlememişçesine yeni bir düşünce ortaya atar, biraz oyalandıktan sonra ana konuya gelir; yaylıların hatırlattığı yan konuyu da kapıp süslemeye başlar. Orta bölümün ezgisi susmalarla sık sık kesilip bölük-pürçük olur. Yaratı, bu durumuyla Beethoven’in ilk piyano sonatlarının, sözgelimi büyük mibemol’den Op. 7 sırasayılı sonat’ın ağır bölümünü akla getirir. Son bölümde guguk kuşunun ötüşünü andıran bir ana konu, birkaç yan düşünceyle bir rondo olarak karşımıza çıkar.

Beethoven, Ludwig van / III. Piyano Konçertosu, küçük do, Op. 37:

Otuz yaşına kadar, çoğunlukla piyano için yaratılar verdiği ilk döneminde Beethoven’in Haydn ve Mozart’ın etkisi altında kaldığını söyleyebiliriz. Mozart’ın etkisi özellikle piyano konçertolarında görülür. Ancak bu etkiyi taklitçi bir yaklaşım olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü Beethoven, her ürününde kişiliğine özgü belirgin çizgilerle gelecekteki anıtsal yaratılarını müjdelemektedir. Beethoven’in kendi dinletilerinde seslendirmek amacıyla yazdığı ilk üç piyano konçertosunda öncelikle piyanonun teknik gösteri olanaklarını ön planda tuttuğunu görüyoruz. Bu konçertoları izleyen ve olgunluk yıllarının verimleri arasında sayılan son iki konçerto ise küğsel estetik bakımından daha ilginç ve doyurucudur. Üçüncü konçertoda bağdarın orkestraya, ilk iki konçertosu ile kıyaslandığında daha çok önem verdiği açıktır. Örneğin; yaratının birinci bölümünün “geliştirim bölmesi”nde konular, ancak sinfonik yaratılarda görülebilecek tarzda işlenip geliştirilmiştir.

Beethoven, Ludwig van / IV. Piyano Konçertosu, Büyük So, Op. 56:

Beethoven, 1805 yılında yazdığı ve ilk kez 22 Aralık 1808’de Viyana’da çaldığı “IV. Piyano Konçertosu”nu Avusturya arşidükü Rudolf’a ithaf etmiştir. Beethoven’in konçertoları arasında (orta bölümün dışında) orkestra ile yalkıcının çaldığı yerlerin birbiriyle en fazla kaynaştığı, lirik ve ezgisel çizgilerle virtüozca işlemelerin en doğal biçimde içiçe geçtiği yaratı budur. Sonat formundaki ilk bölümde ana konu önce piyanodan duyulur; yaylılar aynı konuyu büyük si tonundan alıp büyük so’ya getirirler ve orkestranın yalkın birlikteliği ondan sonra başlar. İkinci bölüm ise orkestra ile piyano arasında, birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış bir söyleşidir. Piyano orkestranın sert, inatçı, köşeli ve kuvvetli sorularına her defasında yalvarır gibi yanıt vermektedir. “Rondo” biçiminde denilebilecek son bölüm ise üç kez tekrarlanan iki konudan kurulmuştur. Bu konçerto için Beethoven’in kendi yazdığı kadanslardan başka Ignaz Moscheles, Clara Schumann, Rubinstein, Carl Reinecke, Saint-Saens, Busoni ve Eugene d’Albert de kadans yazmışlardır; bunların içinde en fazla d’Albert’inki çalınır ve tanınır.

Beethoven, Ludwig van / IV. Sinfoni, Büyük Sibemol, Op. 60:

1806 yılında yazılan bu yaratının ilk seslendirilişi bağdarın yönetkenliği altında 15 Kasım 1807 tarihinde Viyana’da gerçekleştirilmiştir. Beethoven’in “II. Sinfonisi”ni dinleyerek çok etkilenen Kont Franz von Oppersdorf, sanatçıdan kendisi için de bir sinfoni yazmasını istemiş, bunun karşılığında da 350 florin ödemeyi taahhüt etmişti. Bu sıralar “IV. Sinfoni”si üzerinde çalışmakta olan Beethoven, bu yaratısını artık Kont Franz von Oppersdorf için tamamlayacaktı. Robert Schumann, “Eroica” ve “küçük do’dan V. Sinfoni”leri Norveç efsanelerindeki devlere benzetmiş, “IV. Sinfoni”nin ise bu iki dev yaratı arasında kalmış, Yunan mitolojisindeki ince yapılı kızları anımsattığını söylemişti. Özellikle yaratının lirik karakterdeki ikinci bölümü XIX. yüzyıl sanatının en güçlü, anlatım taşıyan örneklerinden sayılır. Aynı bölüm için Hector Berlioz şöyle demişti: “Bu derece güzel bir yaratının bir insan tarafından yazılmış olduğuna inanmak güç...” Üçüncü bölüm “Menuetto” başlığını taşımaktaysa da karakter yönünden bağdarın diğer sinfonilerinde yer alan “Scherzo”lardan farksızdır; yaratının genel havasına uygun neşeli, şakacı bir hava taşır.

Beethoven, Ludwig van / Keman Konçertosu, Büyük Re, Op. 61:

“Theater an der Wien”in başkemancısı ve orkestra yönetkeni olan Franz Clement için 1806 yılında yazdığı biricik keman konçertosunu Beethoven zamanında yetiştirememiş, 23 Aralık 1806 akşamı verilen dinletide Clement yalkın partını hazırlamadan çalmak zorunda kalmış, üstelik dinleyicilerin ilgisini daha fazla çekme düşüncesiyle araya bir de kendi bağdası olan bir dizi “başkama” sokmuş, bu başkamaları kemanı ters tutarak çalıp sözüm ona hüner göstermişti. Konçertonun ilk çalınışı bu yüzden başarılı olamadı ve oldukça sert eleştirilere yol açtı. Özellikle çok dağınık olduğu, kesitler arasında bağıntı bulunmadığı, birkaç bayağı geçidin durmadan yinelenmesi (ve yenilenmesi) ile dinleyicinin hemen yoruluverdiği öne sürüldü. Oysa 19. yüzyılın büyük keman sanatçıları, hele Joachim bu yaratıyı dağarlarına alıp sıklıkla seslendirmeye başladıktan sonra yapılan bu eleştirilerin haksızlığı ortaya çıktı, bağdanın klasıl keman konçertoları içerisinde hiç kuşkusuz en değerli olanlardan biri olduğu anlaşıldı. Timpanide beş hafif vuruştan oluşan bir motif ile açılan birinci bölüm obuva, kılarinet ve fagotların yumuşak sesle sundukları ana konu üzerinde kurulmuştur. Birinci kemanların bir tırmanışından sonra yine obuva, kılarinet ve fagotlarda işitilen yan konu sergilendikten sonra yalkın keman girerek her iki konuyu işlemeye başlar. Bu arada bölümün başında işitilmiş olan ve beş vuruştan oluşturulan motif de sık sık yaylılarca benzetlenir. Orta bölüm iki ana konu ile bir de bezekli yan konu üzerine A-B-A kuruluşunu gösterir. İlk A bölmesinde konu üç ayrı başkamada işlenir. Yalkın keman ile orkestranın oldukça şiirsel bir söyleyişe daldıkları bu bölümden sonra arada durulmaksızın hemen üçüncü bölüme geçilir. “Rondo” kuruluşundaki bu son bölümün ana konusu kıvrak bir halk ezgisi niteliğindedir. Bölümün şen havasıyla konçerto parlak bir biçimde sona erer.

Beethoven, Ludwig van / Üçüzlü Konçerto, Büyük Do:

Tıpkı “Korolu Fantazi” gibi Beethoven’in oldukça gölgede kalmış yaratılarından sayılan “Üçüzlü Konçerto” sanatçının sağlığında yalnız bir kez çalınmış, ikinci seslendirilmesi için 1830 yılının gelmesi gerekmiştir. Bunun nedeni belki de üç usta yalkıcıyı bir araya getirmedeki güçlüktü. Bir başka neden de üçüzlü kadrosunun anlaşılamamışlığıdır. Yalkıcısının birden çok oluşu yüzünden yanlışlıkla “Barok Dönem”in “Büyük Konçertosu”na (concerto grosso) bile benzetilmiştir. Oysa olsa olsa bir “konçertomsu sinfoni”ye (sinfonia concertante) daha yakındır. 1808 Viyana’sının usta kemancısı Seidler ile Haydn’ın öğrencisi Anton Kraft’ın oğlu Nicolaus için yazılmış keman ve viyolonsel partları gerçekten güç ise de piyano partı herhalde bağdarın koruyucusu ve öğrencisi Arkiduka Rudolf için yazıldığından çok daha kolaydır. Ezgisel konuları pek sade olduğu için Beethoven’e yakıştırılamamış, fakat özellikle İngiliz küğ yazarı Sir Donald Francis Tovey bu konçertoyu büyük bir inançla savunarak kendi değişik koşullarına uygun ustaca bir yaratı olduğunu ortaya koymuş, Beethoven bu aşamadan geçmeden 4. ve 5. piyano konçertolarıyla keman konçertosunu “yaratamazdı” demiştir. Bağdanın ağırlık merkezi olan orta bölüm uzatılan bir sesle üçüncü bölüme bağlanmıştır.

Beethoven, Ludwig van / V. Piyano Konçertosu, Büyük Mibemol, Op. 73:

Beethoven bu son piyano konçertosunu, Napolyon ordularının işgali altındaki Viyana’da yazdı. 1814-1815 yıllarında sanatçı bir piyano konçertosu yazmayı düşünmüşse de birinci bölüm için yaptığı taslaklardan sonra -bilinemeyen bir nedenle- bu tasarısını sonuçlandırmamıştır. Dinleyici üzerinde görkemli ve savaşçı bir etki bırakmasından dolayı sonradan “İmparator Konçertosu” da denilmeye başlanan bu yaratı için bir yazar “sinfonik etkisi ve virtüozca olanakları ile tüm Beethoven konçertolarının da imparatoru sayılmalıdır” demiştir.

Beethoven, Ludwig van / Yedil, Büyük Mibemol, Op. 20:

I. Adagio - Allegro con brio, II. Adagio cantabile, III. Tempo di menuetto, IV. Tema con variazioni: Andante, V. Scherzo: Allegro molto e vivace, VI. Andante con moto alla marcia - Presto. Beethoven’ın 29 yaşındayken bağdadığı ve ilk kez 1800 yılında seslendirilen yaylı ve üflemeli çalgılar için “Yedil”i, O’nun bir taraftan klasıl döneme bağlılığını gösteren, diğer yandan ise kendi küğ dilini ortaya koyduğu renkli bir yaratıdır. Klarinet, korno, fagot, keman, viyola, viyolonsel ve kontrabas için yazılmış olan bu küğ, hıza ilişkin başlıklarına göre altı bölümdür. Beethoven’ın yaylı çalgılara verdiği önem O’nun başta yaylı çalgılar dördülleri olmak üzere göze çarpan bir özelliğidir. Bağdarın bu yaratısında üflemeli çalgılara, özellikle klarinete en az keman kadar önem verdiği dikkati çeker ki bu da o döneme göre bir yeniliktir. Notası 1802 yılında basılmış olan bu yedil, ilk seslendirilişinden itibaren çok sevilmiş bir yaratıdır ve Beethoven başta olmak üzere düzenlemelerini yapan başka bağdarlar da olmuştur. Beethoven, 1803’te bu yaratısını keman (ya da klarinet), viyolonsel ve piyano üçülü için düzenlemiştir. 20. yüzyılda ise ünlü orkestra yönetkeni Arturo Toscanini, eserin yaylı çalgılar partilerini, bir orkestranın yaylılar grubu tarafından çalınacak şekilde düzenlemiştir. “Büyük Mibemol’den Yedil”in küğsel yapısı bir serenadı andırır, diğer taraftan yapıt bazı müzikbilimcilerce Mozart’ın “K563 numaralı Üçülü”ne de benzetilir. Beethoven, bu yaratısını Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa’ya adamıştır.

Begleiter:

(Alm.) Refakatçi, refakat eden. Eşlikçi, eşlik yapan. Bkz. Accompagnateur, Eşlikçi.

\ Behbudova, Saida:

Azerbaycan’ın Bakü kentinde doğdu. Altı yaşındayken onbir yıllık küğ okulunda piyano eğitimi almaya başladı. 1960 yılında “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Elmira Nazirova’nın sınıfında öğrenci oldu. Daha sonra Rusya’da “Peter Ilyitsch Tchaikovski Moskova Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Yakov Milshtein’in sınıfında eğitimine devam etti. Moskova’da, Talin’de, Kiev’de ve Bakü’de çeşitli yalkın dinletilerle sahne aldı. 1969 yılında “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Elmira Nazirova’nın asistanı olarak “Piyano Ana Sanat Dalı”nda çalışmaya başladı. 1973 yılında aynı okulda öğretim görevlisi, daha sonra doçent, 2000 yılından itibaren profesör olarak görev aldı. Çalışma yılları içerisinde ulusal ve uluslararası piyano yarışmalarında ödüller kazanan onlarca öğrenci yetiştirdi. Profesör Saida Behbudova “Azerbaycan Cumhurbaşkanı” tarafından verilen “Emektar Öğretmen” statüsünü taşımaktadır. Behbudova, 2007-2010 yılları arasında “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Piyano Bölümü”nde çalıştı. 2012 yılından bu yana “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Ana Sanat Dalı”nın kadrosunda çalışmaya devam etmektedir. Çalışma yılları boyunca yetiştirdiği öğrenciler çeşitli ulusal ve uluslararası piyano yarışmalarında en yüksek ödüllere layık görülmüşlerdir.

\ Bekar:

Becarre. Natürel... Diyez veya bemolle değişime uğramış notayı eski durumuna getiren işaret.

\ Bektaş, Özgür:

1980 yılında Trabzon’un ilçesi Akçaabat’ta dünyaya geldi. 1999 yılında “Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı”nı kazandı ve 2002 yılında mezun oldu. Aynı yıl öğretmenlik görevine başlayan Özgür Bektaş, 2007 yılında “Çanakkale Hüseyin Akif Terzioğlu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”ne koro öğretmeni olarak atandı. Şan çalışmalarına “İstanbul Devlet Opera ve Balesi” sanatçısı bariton Kevork Tavityan ile bir süre devam etti. Halen aynı okulda çalışmaktadır.

\ Bektaş, Tamer:

1976 yılında Iğdır’da dünyaya geldi. 1994 yılında “Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda küğ eğitimine başladı ve bir yıl sonra 1995 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”na yatay geçiş yaparak viyola çalışmalarına “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” viyola sanatçısı Alp Gültekin ile devam etti. “İzmir Gençlik Oda Orkestrası” ve “Müzik Dostları Orkestrası”nda Tuğrul Göğüş ve Hüseyin Ünal ile oda küğü çalışmaları yaparak bu orkestralarda, orkestra üyesi ve yalkıcı olarak görev aldı. 1999-2004 “Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda araştırma görevlisi olarak çalışma yaşamına atıldı. 2001 yılında yüksek lisans programına girmeye hak kazandı. Babek Kurbanov’un danışmanlığında “Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda 2004 yılında yüksek lisansını tamamladı ve bir resital verdi. Aynı yıl “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi”nde öğretim görevlisi olarak yeni görevine atandı. Burada viyola, orkestra-oda müziği, elektronik org derslerini üstlendi. 2014 yılında “Elektronik Org Eğitimi” ders kaynağı niteliğinde bir kitabı yayınlandı. Oda küğü çalışmaları kapsamında, 12-16 Ağustos 2011 tarihleri arasında Almanya’nın Osnabrück kentinde keman sanatçısı Ulrike Hampel Harbaum ve piyanist Viola Mokrosch ile oda küğü alanında atölye çalışmaları yaptı ve kendisine ait bağda ve türkü düzenlemeleri “Pro Muzika Orkestrası” ve “Anabilim Dalı Akademik Oda Orkestrası” ile birlikte seslendirildi. “Erasmus Yoğunlaştırılmış Projeler”i kapsamında 02-03 Ağustos 2012 tarihlerinde Almanya’nın Würzburg kentinde ve 02-30 Ağustos 2013 tarihlerinde ise Çek Cumhuriyeti’nin Brno ve Litomysl kentlerinde oda küğü çalışmalarına katıldı ve dinletiler verdi. 2004 yılından itibaren “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sanatçı kurmuş olduğu “Anabilim Dalı Oda Orkestrası” ile öğrencilere ve öğretmenlere yalkın çalma olanağı sağlamış, Çanakkale ve bölgesinde birçok dinleti ve etkinlikler düzenlemiştir. Ayrıca “Çomü Caz Topluluğu”nu kurmuş olan Bektaş, “Caz Kentet” ile Caz Festivallerine katılmış, caz sanatçılarının yer almaları ile atölye çalışmaları düzenleyerek öğrencilerin ilgisine sunmuştur.

Bel Canto:

Güzel şarkı, güzel aryalı opera türü.

Bella, Nonna:

7 Kasım 1944 “İstanbul Radyosu” savaşın bittiğini, geceleri karartmada kullanılan koyu lacivert perdelerin işsiz kaldığını anlatıyor. O gün doğunca annem ismimi “Azat” koyuyor, yani hür… İsmim karakterime uyar. Fikirlerimde, giyimimde hiç taklit bilmem. Her şeyde kendi stilim var. Zaten stilistlik de yaptım. Yaptıklarım çok satılıyormuş diyordu Sahip. 7 yaşında piyano dersleri başladı. Bence annemin özentisi idi. Kendi olamayınca beni piyanist yapmak istedi. 65 yaşındayım, hala piyano çalmayı severim, ama olsa olsa benden komponist ve orkestra şefi olurdu. Olmadı, peki ne oldu? Türk popunun çok hoş, çok farklı, renkli isimlerinden biri oldu. “İstanbul Radyosu”nun konservatuvar öğretmenlerinden kurulu bir “Pasodoble Orkestrası” vardı, şefi de Kemal Yarar. 16 kişilik bir topluluk, orada okumamı istediler. Peki parçaları nereden bulayım, nasıl aranje ettireyim? Dünyalar isterler, nasıl öderim? Oturup plaktan çıkardım, 16 kişiye aranje ettim, birçoğu nefesli sazlar… Nefesli sazların inceliklerini Fehmi Ege’den ve Maci’den öğrenmiştim. Boşuna uğraşma, sen 20’sinde onlar hoca, senin yazdıklarını çalmazlar, dediler. Maci dedi ki, sorarlarsa Maci yazdı de… “Aman hocam, ismin kirlenmez mi?” dedim. “Yok, sana güveniyorum” dedi. Provada hemen sordular: “Kim yazdı?” diye. “Maci”, “İyi çalarız.” Birkaç emisyon sonra keşfettiler. Küçük bir hatada gayri ihtiyari O’na bakıyordum. Sonra önümdeki partisyona… “Acaba ben mi yanlış yazdım” diye. “Yoksa” dediler, “Sen mi yazıyorsun? İyi, aferin, güzel yapıyorsun, çalarız.” “İstanbul Radyosu’nda 10 sene 'Fehmi Ege, Necdet Koyutürk 4 Aslar Orkestraları'nın solistliğini yaptım, Beni yüzümden değil, sesimden tanırlar.” Gençliğin harika sesi, ağlatan şarkıcı “Nonna Bella” derler bana. Duygulu şarkılarda hep beraber ağlarız. Hapşuda hep beraber hapşırırız. İşim yarım saat, “bomba” diyorlar benim için. O güne dek giyilmemiş acayip giysiler çizme, pantolon (kendi kreasyonum), bazen çıplak ayakla dans şovu (bale hocama teşekkürler), arkamda tabanca gibi 4 kişi. Benim parçalarımdan başkasını pek çalamazlar, her gün yeni bir parça, her gün prova; ta tabanca gibi patlayana dek. Sonradan duydum, müzisyenler benden korkarlarmış. Ama bir şey değişmedi, iki oğlum var, şimdi de gelinlerim benden korkuyorlar. Ha! “Nonna Bella” ismi mi? Sahneye çıkacağım lisede talebeyim. O zamanlar sahne yasak, uyduralım bir isim dediler. Ağırlıklı olarak İtalyanca şarkılar okuduğum için İtalyan ismi uyduruldu. Gazeteler benden bahsediyor. Eh, opera eğitimi almış biri olarak okuma stilim çok değişik… Jirayer Çarkçı ve Lamia Anday acayip hoş birşey yaratmışlar, 3.5 oktavlara çıkan ses, sahnede ne oyunlar oynuyorum o sesle… Okul arkadaşlarım “Bir görsen şu şarkıcı sana ne kadar benziyor” diyorlardı. Ben de “Getirin, bakayım” dedim. “Aaa, sahi çok benziyor…” Ne diyeyim? Okuldan mı atılayım? Günlerden bir gün, bir Avrupa turnesi, büyük bir aşk ve ben Hollanda’ya gelin oldum. İki oğlan, onlarla iftihar ediyorum. Beş de kızım var, ikisi gelin, üçü torun. Unutamadığım, tadını hala anımsadığım şey… İşini bitiren müzisyen çalıştığım kulübe gelir. Kulüp kapandıktan sonra kendileri için çalarlar, bana da söyletirlerdi. Aynı şarkıyı defalarca dinlemek isterlerdi. Nedeni, her seferinde değişik okuyorsun diyorlardı. Yani, ezberlenmiş bir tarz yok, başka, içimden nasıl geliyorsa… Yeni bir şey çıksın, ne olur bunu öğren de oku, senden dinleyelim derlerdi. Bu koca koca isimlerin kendileri için yaptıkları müzikler hep beynimde, hep ruhumda kaldı. Şimdi ne mi yapıyorum? 4-7 yaş arası zor öğrenen çocukların eğitimini yapıyorum. Zor iş, ama zoru severim ben. Bir işe yaradığıma seviniyorum. Yakında emekliyim. Şimdi ne mi yapacağım? Gözümde hala şarkıcılık var, stilistlik var! Nonna Bella, şarkıcı Asu Maralman'ın kız kardeşidir. 70'li yılların başında "Şimdi Sen Varsın Dünyamda" plağıyla tanınmıştır. Yabancı aranjmanlar ve türkü düzenlemeleri söyledi. 70'lerde Türkiye'den ve müzik dünyasından ayrılmıştır.

\ Belova, Vera:

Rus Cumhuriyeti devlet sanatçısı olan soprano Vera Belova 1981 yılında Moskova "Gnesin Küğ Akademisi"nden N. Deizieva ve "Bolşoy Tiyatrosu"nda bariton ve devlet sanatçısı olan babası E. Belov'un öğrencisi olarak mezun oldu. 1994–1995  yılları arasında "Venedik Konservatuvarı"nda yüksek lisans eğitimi aldı. Sanatçı 1997 yılında İtalya'da gerçekleştirilen "Uluslararası Raguza Yarışması"nda ödül kazandı. Ayrıca 1996 "Kostroma" ve 1996 "St. Petersburg Ulusal Yarışmaları"nda birincilik ödülü elde etti. 1989 tarihinden bu yana "Moskova Devlet Filarmoni Kurumu"nun yalkın sanatçısı olarak sanat yaşamını sürdürmekte olan Vera Belova klasıl ve çağdaş yaratıların yorumcusu olarak 1990 yılında Avusturya, 1994 ve 1995 yıllarında İtalya, 1992 yılında Amerika Birleşik Devletleri, 1994 yılında Türkiye, 1996 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti'nde dinletiler verdi.  Birçok çizit kaydı da gerçekleştiren sanatçı "The Gold of Skifs" ve "Kaliningrad" adlı belgesel filmlerin küğlerinde yalkıcı olarak çaldı.

\ Bemol:

Bir sesin yarım ton (yarım adım) aşağıya (kalına) çekildiğini gösteren işaret. Önüne konulduğu notayı yarım ses kalınlaştıran değiştirici simge.

Bemollerin Sırası:

Bkz: Başlık.

Bemutató:

Macarca. Bkz.: Prömiyer.

Ben:

İyi.

Ben Cantato:

(İt.) Şarkılayarak, ezgileyerek. İyice şarkılı, son derece ezgisel bir tavırla.

Ben Legato:

(İt.) İyice bağlı, iyice bağlayarak. Sesler arasında boşluk yaratmadan. Yeni ses gelmeden eski sesi kesmemek. Yaylı çalgılarda yay dönüşlerinde kopukluk bırakmaksızın. Üflemeli çalgılarda notaları hava boşluğu bırakmaksızın çalmak.

Ben Marcato:

(İt.) İyice belirgin, iyice belirterek. Vurgulayarak. Öne çıkartarak, ön plana alarak.

Ben Misurato:

(İt.) İyice ölçülü. Çok ölçülü.

Ben Staccato:

(İt.) İyice kesik–kesik. Çok kesik kesik. İyice ayırarak.

Ben Tenuto:

(İt.) İyice tutarak, tuta–tuta. Basarak, israrla bastırarak.

\ Bena, Augustin:

20 Ekim 1880 tarihinde Romanya’nın Transilvanya bölgesinin Alba iline bağlı Pianu de Jos kasabasında dünyaya gelen bağdar, yönetken ve rahip Augustin Bena Transilvanya’nın kültürel-teatral ve küğsel yaşamında son derece önemli bir isim olmuştur. Sebeş (Romanya)’te bulunan “Alman Lisesi”nde dört yıl eğitim gördü, daha sonra eğitimine Blaj, Brasov ve Năsăud’da devam etti. 1900 yılında üniversite eğitimini tamamladı ve öğrencilerden oluşan bir koroya yönetken oldu. Bu koroyla çok sayıda çeşitli yaratının yorumlanmasının yanısıra sözleri tanınmış şair Vasile Alecsandri tarafından yazılmış ve kendisi tarafından erkek korosu için bağdanmış olan “İtalyan Cantoneta”sını yönetti. 1900-1903 arası Sibiu kentinde henüz atanmamış bazı papazlarla dinbilim çalıştı. Sibiu başpapazlığının sağladığı üç yıllık bir burs ile Berlin-Charlottenburg’da bulunan “Küğ Yüksek Okulu”na kaydını yaptırdı ve Max Bruch ile bağdama teknikleri çalışmaya başladı. Augustin Bena’nın zaman içinde Bruch’un en gözde öğrencisi olduğunu görüyoruz. Bu okulu bitirdikten sonra Bena “Bükreş Konservatuvarı”nda Dumitru Kiriac ve Alfonso Castaldi’nin yönlendirmesi altında Romen küğü üzerinde çalışmaya başladı. Sanatçı Bükreş’te geçirdiği yıllardan sonra Sibiu kentine geri döndü ve bir küğ öğretmeni olarak çalışmaya başladı, aynı zamanda gerektiğinde ırlağan olarak da görev almaktaydı. Bena “Sibiu Irlağanlar Birliği”nin yöneticiliği görevini de üstlendi. 1909 yılında Năsăud vilayetinde bulunan ve bugünkü adıyla “George Coşbuc Yüksek Okulu” nda küğ ve ırlama dersi öğretmeni oldu. 1910 yılında “Budapeşte Konservatuvarı”na öğretmen olarak atandı. Năsăud’a döndüğünde oldukça yoğun bir bağdama, öğretme ve yönetkenlik aktivitesi ile meşgul olmaya başladı. Bu dönemde Năsăud kentinde Transilvanya’nın ilk yerleşik tiyatrosunu kurdu. 1911 yılında evlendi ve hemen ardından Sibiu’ya metropolit olarak yerleşti. “Birinci Dünya Savaşı”nda 1916-1918 yılları arasında askeri bir rahip olarak yüzbaşı rütbesiyle Avusturya-Macaristan ordusuna katıldı ve Polonya’da Rus birliklerine esir düştü. Savaş sonrası 1 Aralık 1918 tarihi itibariyle Transilvanya’da küğ öğretmenleri için düzenlenen hazırlık kurslarını vermeye başladı. 1919 ve 1920 yıllarının yaz aylarında “Cluj Konservatuvarı”nda çalıştı ve ardından aynı okula küğ kuramları, remileme, uyum bilgisi ve rehberlik dallarında öğretim vermek üzere alındı. 1925-1931-1941 yıllarında Cluj ve Timisoara’da “Küğ ve Dramatik Sanatlar” okullarında direktör ve rektör oldu. Sanatçı 1929 yılından itibaren Transilvanya’da ve izleyen yıllarda tüm ülkede küğ müfettişi olarak da görev üstlenmişti. Sanatçı 1962 yılında Cluj (Kaloşvar) kentinde sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Bence, Peter:

Ocak 2012 tarihinde dakikada 765 nota vuruşuyla “Guinness Rekorlar Kitabı”na “dünyanın en hızlı piyanisti” olarak giren Peter Bence dünyaca ünlü piyanist, kayıt sanatçısı, besteci ve yapımcıdır.

Benedictus:

"Sanctus"un ikinci, "Messe"in dördüncü bölümü.

\ Benetti, Didier:

“Conservatoire Superior de Musique de Paris”te (Paris Küğ Konservatuvarı) vurmalı çalgılar eğitimi aldı. 1978 yılında birincilik ödülü ile okulu bitirdi ve “Fransa Ulusal Orkestrası”na timpani ve vurmalı çalgılar sanatçısı olarak atandı. Daha sonra Manuel Rosenthal ile yönetkenlik üzerine çalışmalar yaptı ve kendisini bu alana adadı. 1990-1996 yılları arasında “Paris Swing Orkestrası”nın küğ direktörlüğüne getirildi. 1993 yılında “Yehudi Menuhin Vakfı”nın bursunu kazandı ve “Les Solistes de Paris - Paris Yalkıcıları” oda orkestrasını kurdu. 1996 yılında konuk yönetken olarak “Colonne Dinleti Orkestrası”nı yönetti. 2003 yılında “Opera Royal de Liége”de konuk olarak eser sahneledi. 2006 yılında Francis Lopez’in bağdadığı “La Route Fleurie” (Çiçekli Yol) operetinin yönetkeni olarak Avignon’da idi. 2008 yılında “Metz Operası”nda koreograf Barry Collins ile işbirliği yaparak “The Thin White Line” (İnce Beyaz Çizgi) isimli baleyi sahneye koydu. İki yıl sonra Vincent Scotto’nun yazdığı “Un de la Canebiere” opereti için tekrar Avignon’a döndü. 2012 yılında Jean-Louis Grinda’nın sahneye koyduğu ve Mitch Leigh’in bağdadığı “L’Homme de la Mancha” (Man of La Mancha - Mançalı Adam) isimli küğlü oyunu yönetmek için “Monte Carlo Operası”nda görev aldı. 2015 yılında Manuel de Falla’nın bağdadığı “Büyücünün Aşkı” yaratısı için “Opera Grand Avignon”da sahneye çıktı. 2016 yılında Frederick Loewe’nin küğlerini bağdadığı ve Paul-Emile Fourny’nin sahneye koyduğu “My Fair Lady” (Benim Güzel Meleğim) isimli eserde yönetkenlik yaptı. Yine aynı yıl “Opéra Grand Avignon”da Francis Lopez’in bağdadığı ve Jacques Duparc tarafından sahneye konulan “Le Chanteur de Mexico” (Meksikalı Irlağan) operetinin yönetkenliğini üstlendi.

Benli Hasan Ağa:

1607 yılında Edirne’de doğan Benli Hasan Ağa’nın ölüm tarihi hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre 1662’de, başka kaynaklara göre ise 1664’de yaşamını yitirmiştir. İstanbul’da öldüğü sanılan bağdar için diğer bir takım kaynaklar kesin bir tarih vermemekle birlikte 1662-1665 yılları arasında vefat ettiğini belirtmektedir. Klasıl Türk Musıkisi bestekarı olan sanatçı oldukça küçük yaşlarda tanbur öğrenmeye başlamış, daha sonra Enderun’a girmiştir. Sanat yaşamına tanbur çalarak devam eden sanatçı nihayet saray çevrelerinin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Buselik ve rast makamlarının bilinen ilk bağdaları O’nun elinden çıkmıştır. Rast makamında yazdığı eserlerle beğeni toplamış ve saygınlık kazanmıştır. Böylece IV. Murat ile yakınlık kurmuş, Evliya Çelebi’nin dostlarından birisi haline gelmiştir. Yaratılarından günümüze dek kalabilenler arasında bir “Rast Peşrevi” ile bir “Rast Saz Semaisi” bulunmaktadır.

\ Bennington, Chester:

Chester Bennington 20 Mart 1976 tarihinde ABD’nin Phoenix kentinde dünyaya geldi. Çocukluktan beri küğ yapmaya ilgi duyan Bennington, bir süre boyunca eroin ve diğer uyuşturucularla mücadele etti. Bir dönem fast food dükkanında çalışan Chester Bennington, gençlik yıllarında evinin çevresinde şarkı söyledi.1993’te ilk küğ grubu olan “Grey Daze”i kurdu. Phoenix kentinde oldukça ünlü olan bu grup O’nun tanınmasını sağladı, ancak küğ grubu olarak hiç albüm anlaşması yapmadılar. Chester Bennington, kendi şarkı sözü yazarken diğer grup üyelerinin bundan kendilerine pay çıkarmasından da endişe duydu. Bir süre sonra gelen teklifler üzerine Kaliforniya’ya taşındı ve burada “Linkin Park” grubuna katılarak bu grupta vokalist olarak çalışmaya başladı. Bennington, 20 Temmuz 2017 tarihinde Kaliforniya'nın Palos Verdes Estates kentinde henüz 41 yaşında iken intihar ederek yaşama veda etti.

Benzetmeli Kontrapunt:

Benzetmeli kontrapunt’u iki grupta ele alacağız:

 

1. Düzenli benzetme,

2. Düzensiz benzetme.

 

Bir benzetmenin sesleri arasındaki mesafeler (aralıklar) açıklanan (veri olan ele alınan ezgisel yapı) aralıkların tam karşılığı olduğu takdirde, bu benzetmeye “düzenli benzetme” denilir.


Ancak, büyüklü bir aralığa (majör) küçüklü bir aralıkla (minör) ya da küçüklü bir aralığa büyüklü bir aralık ile karşılık veriliyorsa bu benzetmenin adı “düzensiz benzetme” olur.

Bequadro:

(İt.) Bekar. Bekar işareti, naturel. Naturel işareti. Bkz. Bekar. Naturel. Bequadro, nota naturale.

Bequadro, nota naturale:

(İt.) Bkz. Bekar. Bekar işareti. Naturel. Bequadro.

Berceuse:

(Fr.) Bir beşiğin ritmini andıran şarkı. Ninni. Yatıştırıcı. Örneğin Chopin'in piyano için bağdadığı bersözler... Bkz. Bersöz.

Bergerette:

(Fr.) Çoban şarkısı. Çoban ezgisi. Çoban tarafından sürü güdülürken açık havada söylenen ezgiler. Erken dönem Fransız rustik ırlarının bir biçimidir. Kır işi, doğaya ait. Kır yaşamına ilişkin. Pastoral. Çoban küğü, pastoral (kırişi) ezgi.

Berk, Mükerrem:

Mükerrem Berk 1960 yılında “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın müdürlüğünü üstlendi. Bu dönemde Berk’in müdür yardımcıları Ferruh Üstünel ve Ayhan Erman idi. Berk’in döneminin en önemli yanı ilk günden başlayarak programlı işler yapılmasıydı. Anılan tarihte iş başına gelince Mükerrem Berk ve arkadaşlarının ilk hedefi bir dinleti salonu yapmak oldu.

Bersöz:

Bkz. Berceuse.

Beruhigung:

(Alm.) Sessiz, sakin, durgun. Yatıştırma, sakinleştirme, teskin etme. Teselli.

Besetzung:

(Alm.) Bkz. Oturtum.

Besingen:

(Alm.) Irlamak, şarkı söylemek. (Besang, besungen)

BESOM Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği:

BESOM Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği

Beste:

Bkz. Kompozisyon, bağda.

Besteci:

Kompozitör, bağdar.

\ Bestem, Beyhan:

1978 Kayseri doğumlu olan Beyhan Bestem ilk, orta ve lise eğitimini Nevşehir’de tamamlamıştır. “Niğde Turizm ve Otelcilik Bölümü”nü bitirmiş, ardından “Niğde Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nden mezun olmuştur. Beyhan Bestem 2002 yılında küğ öğretmeni olarak Mersin’e atanmıştır. 2005 yılından bu yana “Adana Akşemsettin Orta Okulu”nda küğ öğretmenliği yapmakta, aynı zamanda “Natürel Müzik Kursu”nda 2005 yılından beri piyano, yan flüt ve gitar dersleri vermektedir. Kızına Beste ismini koyan Beyhan Bestem’in yaşamı küğ üzerine kuruludur.

Beşil:

Beş çalgı için yazılmış oda küğü. Bkz. Kentet, Quintet.

Betrübt:

(Alm.) Kederli, üzgün. Müteessif, müteessir. Bitkin, üzüntülü.

Bewegung:

(Alm.) Hareket, devinim.

\ Beydağ, Perran Suzan:

6 Eylül 1971 tarihinde İzmir’de doğan Beydağ, ilk ve orta eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra 1988 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Bölümü”nde lisans eğitimine başlamıştır. Piyano eğitimini Mahmut Sarı ve Süleyman Kıvrak’tan alan Suzan Perran Beydağ lisans eğitimini 1992 yılında tamamladıktan sonra aynı yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesi”nin açmış olduğu yüksek lisans sınavını kazanmıştır. Yüksek lisans çalışmalarına Memduh Özdemir ile devam eden Beydağ  yüksek lisans tezini “Bela Bartok ve Piyano Eğitiminde Microkosmos” konulu olarak yazmış ve yüksek lisans diplomasını 1994 yılında almıştır. 1992 yılında açılan araştırma görevliliği sınavını kazanarak 1993 yılında göreve başlayan Beydağ 1998 yılında öğretim görevlisi kadrosuna atanmıştır. Orkestra, koro, şan, keman ve yalkın dinletilerde piyano eşlikçisi olarak görev almıştır. Halen “İzmir Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde piyano öğretmenliği yapmaktadır.

Bianca:

Beyaz, aydınlık.

Bichromatique:

Bkz. Bikromatik.

Bicinium:

Çok eski iki sesli küğ.

\ Biçer, Cavide Üyüdücü:

25 Şubat 1979 tarihinde doğan Cavide Üyüdücü Biçer lise öğrenimini Hatay “Kurtuluş Lisesi”nde tamamladıktan sonra “Niğde Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nü bitirmiştir. 2000-2003 yılları arasında “Cemil Şükrü Çolakoğlu İlköğretim Okulu”nda ve “Fatih Sultan Mehmet İlköğretim Okulu”nda, 2002-2004 yılları arasında “Fevzi Çakmak Lisesi”nde ve “23 Temmuz İlköğretim Okulu”nda, 2005-2007 yılları arasında “Fevzi Çakmak İlköğretim Okulu”nda küğ öğretmenliği yapmış olan Biçer 2002 yılında “Cemalettin Tınaztepe İlköğretim Okulu”nda başladığı çalışmalarını halen aynı okulda sürdürmekte ve 1999 yılından bu yana da “Oluşum Müzik Evi”nde keman öğretmeni olarak bulunmaktadır.

Bien Accordé:

İyi akortlanmış, iyi uyumlu.

Bikromatik:

Eşit çeyrek seslerin sırayla kullanıldığı tarz.

Bildstein, Hieronymus:

Avusturyalı orgçalar ve bağdar. Bregenz’de 1580 yılında dünyaya geldi ve yaklaşık olarak 1626 yılında sonsuzluğa göç etti. Küğsel eğitimini Bregenz’de tamamlayan sanatçı, bu sürecin ardından Konstanz kentine göç etti ve bu kentte saray orgçaları olarak hizmet verdi. 25 kadar motet kaleme aldı. Bunlar “Orpheus christianus seu symphoniarum sacrarum prodromus” başlığı ile yayınlandı. Sayılarının 5 ile 8 arasında olabileceği düşünülen “vocum cum basso generali” ise 1624 yılında Regensburg’ta basıldı.

\ Bilen, İsmail:

1943 yılında Nizip’te dünyaya geldi. İlkokulu bitirdikten sonra küğ ağırlıklı bir okul olan “İstanbul Çapa İlköğretmen Okulu Müzik Semineri” sınıfından 1962 yılında mezun olup dört yıl ilkokul öğretmenliği yaptı. 1966-1969 yıllarında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nde Azize Işık ve Saip Egüz ile koro ve ırlama eğitimi çalışan Bilen mezuniyetinden sonra birçok ortaöğretim kurumunda küğ eğitimciliği yaptı. Başarılı çalışmaları nedeniyle “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü Öğretmenler Kurulu” kararıyla “Ankara Öğretmen Okulu Müzik Semineri”nde görevlendirildi. 1977 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne, “Müzik Öğretim Yöntemleri” alanında “asistan” olarak giren Bilen aynı yıl “Ankara Üniversitesi Eğitim Fakültesi”ni dışarıdan bitirerek “Eğitim Programları Öğretimi” (EPÖ) dalında yüksek lisans yaparak eğitimde uzmanlık diplomasını aldı. Bu arada “Milli Eğitim Bakanlığı”nın açtığı öğretmenlerin mesleki gelişimlerine yönelik birçok “Hizmet İçi Eğitim Kursu”nda öğretim elemanı olarak görev aldı. 1983 yılında “İzmir Devlet Opera ve Balesi Korosu” sanatçısı oldu. Operadaki görevinin yanı sıra “İzmir Opera Çocuk Korosu”nu çalıştırıp yönetti. Ayrıca İzmir’de “Kültür-Sanat Sen”, “Tobav” ve “Konak Belediyesi Çocuk Koroları”nın kurulmasına öncü oldu. “Türkiye Polifonik Korolar Derneği”nin “Polifonik Koro Müziğine Hizmet Özel Ödülü”ne (2006) layık görülen İsmail Bilen’in “TRT”nin “Birlikte Söyleyelim” programında seslendirilmiş çok sayıda çocuk şarkısı ve türkü düzenlemeleri bulunmaktadır. “Cırcır Böceği ile Karınca” (Kültür Bakanlığı 1977), “Babamıza Türkü” (Dr. Nejat Eczacıbaşı Ulusal Beste Yarışması 2000) gibi ödül kazanmış çığırgıları da olan Bilen uzun süre “Devlet Opera ve Balesi Çalışanları Vakfı (TOBAV) İzmir Şubesi Yönetim Kurulu” Başkanlığı yaptı. Bu süreçte özellikle “Çocuk Koroları”nın, “Çocuk Tiyatrosu”nun, “Çocuk Balesi”nin çocuk eğitiminde daha etkili olarak yer alması için çaba harcadı. “Sesime Kulak Verin” projesi koordinatörlüğünü yürüttü. İsmail Bilen 2008 yılında “İzmir Operası”ndan emekli oldu, ancak emeklilikten sonra kurucularından olduğu “TOBAV Vakfı”nı bugünkü binasına taşıdı ve “Tobav Çocuk Koroları” ile yaptığı çalışmalarını devam ettirdi. Oluşturduğu çocuk korosu, İzmir’deki sosyal etkinlikleri zenginleştirdi. Küğe yeteneği olan yoksul çocukları eğiterek küğ dünyasına kattı. Yakalandığı amansız hastalığa büyük bir dirençle karşı koydu. Romanların yaşadığı “Tepecik”te “Güzel Sanatlar Lisesi” kurulmasını ve her mahallede bir çocuk korosu oluşturulmasını öneriyordu. Sonsuzluğa göç edişiyle İzmir ve Türkiye önemli bir küğ savaşçısını yitirdi.

Bilgen, Ahmet Samim:

“Halkevleri Genel Merkezi Orkestrası” birinci keman grubunda yer almıştır. Ahmet Samim Bilgen’in küğe ilgisi, iş disiplini, bir İstanbul efendisi olarak davranışlarını anlatmak satırlara sığmaz. Ulu Önder Atatürk’ün ilke ve atılımlarını kendine rehber edinen Cumhuriyetimizin ilk kuşak eğitim küğü bağdarları arasında yer alan Ahmet Samim Bilgen 1910 İstanbul doğumludur. “Haydarpaşa Alman Okulu” ile “Kabataş Lisesi”nden sonra İstanbul’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde (Harvard Üniversitesi) hukuk öğrenimi görmüştür. Piyano öğrenmeye küçük yaşta annesi ile başlamış; daha ileri yaşlarda kendi kendine uyum bilgisi, karşıt yazım ve füg çalışmıştır. “İstanbul Belediye Konservatuvarı” keman öğretmenlerinden Seyfettin Asal’dan keman dersleri almaya başlayan Ahmet Samim Bilgen, “İstanbul Hukuk Fakültesi”ndeki eğitimini sürdürürken “İnkılap Lisesi”nde de küğ öğretmenliği yapmıştır. 1932-1935 yılları arasında Cemal Reşid Rey ve Hasan Ferid Alnar’ın yönettikleri konservatuvar orkestrası ile (Darülbedayi) “Şehir Opereti Orkestrası”nda keman sanatçılığı, “Kadıköy Halkevi”nde “Müzik Kolu Başkanlığı” ve piyano öğretmenliği yapmıştır. Bağdama alanında ilk ürünlerini 1937-1940 yılları arasında yayınlamıştır. Özellikle “Otello Komedisi”nin 1933 yılında “Ankara Ziraat Enstitüsü” öğrencileri tarafından “Halkevi”nde verilen temsilini Atatürk de izlemiş ve temsil bitimi tüm oynayanları kutlamıştır. Bilgen’in “Vatanıma” adlı marşı ve dünyaca ünlü “Ilgaz” türküsü 1930’dan bu yana çalınıp söylenmektedir. Radyolarda ve televizyonlarda da yayınlanan “Ilgaz” ilk kez İstanbul’da “Feyz-i Ati” (Boğaziçi Lisesi)’nde temsil edilmiştir. Bu yaratı Kastamonu’nun simgesi olan “Ilgaz Dağı” eteklerinde ilkbaharın gelişini anlatan ilkokullar için yazılmış küğlü bir oyundur ve ilk kez “İstanbul Konservatuvarı” öğretmenlerinden M. Hulusi Öktem’in 1930’lu yıllarda yayınlanan “Okullarda Müzik” isimli kitabında yer almıştır. Bazı küğ kitaplarında “Ilgaz”ın bağdarı yanlışlıkla Cemil Türkarman diye yazılmıştır. Ahmet Samim Bilgen İstanbul’da iken “Kadıköy Halkevi Yaylılar Kuvarteti”nde ikinci keman çalan Cemil Türkarman ile birlikte çalıştığı için böyle bir yanlış meydana gelmiş olabilir. “Ilgaz Anadolu’nun sen yüce bir dağısın / Baharla yer yüzünde o cennetin bağısın / Yalçın kayalıkların göklere yükseliyor / Senin dumanlı başın bulutları deliyor / Yükseklerden akıyor, ne güzel berrak sular / Eteklerinde meler sürülerle kuzular”

\ Bilgin, Belçim:

Sinema ve dizi oyuncusu. 31 Ocak 1983 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. “Şeyh Said İsyanı”nı başlatan Şeyh Said’in torunudur. Küçük yaşlardan başlayarak meslek seçimini yapmıştı, soranlara oyuncu olacağını söylemekteydi. “Salih Alptekin İlkokulunu” bitirdikten sonra babasının tayin olması sonucu İskenderun’a taşındılar. Ortaokul son yılında geçtiği “Mehmet Emin Resulzade Anadolu Lisesi”nde liseyi de bitirdi. Lise yıllarında amatör gruplarda sergilenen tiyatro oyunlarında çeşitli roller oynadı. 2001 yılında bu okuldan mezun oldu. 2002 eğitim yılında “Hacettepe Üniversitesi Bilgi-Belge Yönetimi Bölümü”nde yüksek eğitimine başladı. Bu yıllarda Yılmaz Erdoğan’la tanışması hayatının akışını değiştirdi ve “Sıfır Kilometre” adını taşıyan sinema filminde oynama şansını elde etti. Bilgin, bu gelişmeden hemen sonra eğitimini dondurdu ve Paris’e yerleşti. İki yıl kaldığı Paris’te “Dol” isimli filmde oynadı. Türkiye’ye döndükten sonra Yılmaz Erdoğan ile evlendi. “Hatırla Sevgili” dizisinde “Defne” karakterini canlandırdıktan sonra 23 Ocak 2009 tarihinde vizyona giren “Güz Sancısı” filminde “Nemika” karakterini üstlendi. Ocak 2011’de ise “Aşk Tesadüfleri Sever” filminde baş rolü aldı. “Fox TV”de yayınlanan “Kördüğüm” adlı dizide de baş rol Belçim Bilgin’e verildi. Filmografisi: “Sıfır Kilometre” (2005) - Selma, “Hatırla Sevgili” (2006) - Defne Gürsoy Karayel, “Dol” (2007) - Taman, “Güz Sancısı” (2008) - Nemika, “Yol Arkadaşım” (2008-2009) - Figen, “Güldünya” (2009), “Aşk Tesadüfleri Sever” (2011) - Deniz Usman, “Keşanlı Ali Destanı” (2011), - Zilha, “Kurtuluş Son Durak” (2011) - Eylem, “Sessiz” (2012) - Zeynep, “Gergedan Mevsimi” (2012), “Kelebeğin Rüyası” (2013) - Suzan Özsoy, “Sadece Sen” (2014) - Hazal, “Çalsın Sazlar” (2015) - Yasemin, “Kördüğüm” (2016) - Naz, “Annemin Yarası” (2016) - Nerma, “Ports of Call” (2016) - Yvette Ketabdar, “7Yüz TV Dizisi, I. Bölüm” (2017) - Gözde, “Rüzgar” (2017) - Ece, “Backstabbing for Beginners” (2017) -  Nashim, “Cebimdeki Yabancı” (2018) - Banu, “Behzat Ç.” (2019), “Acı Kiraz” (2020) - Dr. Panova, “Room 5” (2020) - Filiz. Bilgin, Yılmaz Erdoğan’dan 2018 yılının Aralık ayında boşandı. Bu evlilikten Rodin adında bir çocuğu vardır. Sanatçı “Uçan Süpürge” derneği çatısı altında çocuk yaşlarda gerçekleştirilen evliliklerin önlenmesi konusunda çalışmalar yapmış ve konuyla ilgili olarak gerçekleştirilen bilinçlendirme toplantılarına katılmıştır.

\ Bilgin, Burcu:

Burcu Bilgin, Ankara’da dünyaya geldi. İlk, orta ve lise eğitiminin ardından “Ankara İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü”nden mezun oldu. Eğitiminin ardından “Anadolu Ajansı”nda 15 sene boyunca kültür-sanat muhabirliği yaptı. “Anadolu Ajansı”ndaki çalışma hayatı süresince yabancı kaynaklardan sinema yazılarının çevirileri ve sinema eleştirileri de yazmasının yanında, profesyonel sahne fotoğrafçılığı yaptı. 2013 yılında “Anadolu Ajansı”ndan istifa ederek kültür-sanat, yaşam ve sinema yazılarını kaleme aldığı seyircikedi.com sitesini kurdu. 2016 yılından bu yana da sinekafe.com sitesinde aynı konularda yazılar yazmaktadır.

Bilina:

Eski Rus efsanelerini içeren halk şarkısı.

Bilinmeyen Gerçekler:

* Anton Bruckner'in bir org virtüozu olarak ünü Avrupa'da yayılmış ve bu özelliğinden dolayı da pek tanınmıştı. Özellikle akılalmaz doğaçlamaları ile dinleyicileri büyülerdi.
* Anton Bruckner 1863 yılında henüz 39 yaşında iken Wagner'in "Tannhauser Operası"nı dinledi ve bu yaratı O'nun için yeni bir dünyanın başlangıcı oldu. Bu tarihten başlayarak yaşamı boyunca sınırsız bir Wagner hayranı oldu.
* Anton Bruckner pek sık "Bayreuth"a giderek Wagner ile görüşürdü. Wagner'e olan bağlılığını, "Üçüncü Sinfonisi"ni O'na ithaf ederek ifade etmiş, bu nedenle de Wagner'i sevmeyenlerin düşmanlığını kazanmıştı. Bu yetmezmiş gibi Brahms'ı da eleştirerek ortalığı tümüyle karıştırdı. Bruckner'in kişiliğinde Wagner düşmanlığı elle tutulur bir kurban bulmuştu. Yazdığı sinfonileri ağır bir dille yerdiler, hatta bu yazılanları çöpe atmasını ve piyano aranjmanlarını yapmasını salık verdiler.
* Anton Bruckner'in "Üçüncü Sinfonisi" "Viyana Filarmoni" tarafından seslendirilmek üzere kabul edildiği halde ilk provadan sonra orkestra üyeleri çalmayı reddetmişlerdir.
* 1877 yılında aynı sinfoni, bağdarın yönetiminde Viyana'da ilk kez çalınırken konservatuvar müdürü bağıra çağıra gülmüş, bazı dinleyiciler de gürültü çıkararak taşkınlık yapmışlardır. Dinleti esnasında bir kısım dinleyici eserin sonunu beklemeden salondan ayrılmıştır. Eser bittiğinde salonda yalnızca 10 kişi kalmıştır. Kalanlar, bağdarın kendi öğrencileriydi.
* 1883 yılında Anton Bruckner'in 7. Sinfonisi Leipzig'te Arthur Nikisch yönetiminde seslendirildikten sonra bir eleştirmen halkın heyecanını anlatır ve ardından "Böyle bir bağdarı uzun süre nasıl tanıyamamışız?" diyerek üzüntüsünü belirtir.
* Anton Bruckner'in 7. Sinfonisi ilk çalınıştan sonra başka Avrupa ülkelerinde de seslendirildi ve yorumlandığı her yerde büyük beğeni topladı. Bu yaratı için "1827'den bu yana ilk ilginç eser" tanımlaması yapanlar bile vardı.
* Wolfgang Amadeus Mozart'ın "Saray'dan Kız Kaçırma Operası"nın "Osman'ın Aryası" kesitinde yer alan 
"Ha! Wie will ich triumphieren" tümcesinde bulunan kalın re'den pasaj, standard opera dağarcığında yer alan en pes yapılardan birisidir.
* Wagner'in ölümü, Bruckner için büyük bir yıkım olmuştur. Kendi ifadesine göre "7. Sinfoni'deki 'Cenaze Marşı'nı, bilmeden sanki Wagner için yazmışım" demiştir.
* Ölüm Wagner'i 13 Şubat 1883'de yakalamıştır. Felsefik bir inceleme sırasında kalp krizi geçiren bağdar 'Wahnfried' villasının bahçesinde kendi adına hazırladığı mezara gömülmüştür.
* 1892 yılında Anton Bruckner'in 8. Sinfonisi ilk kez çalınırken dinleyiciler bağdarın baş düşmanı küğ eleştirmeni Eduard Hanslick'i salondan dışarı attılar.
* 1894 yılında Anton Bruckner'in 70. yaş günü bütün Avrupa'da kutlandı. Bağdar "Elli yıllık aralıksız bir savaşı kazandım, ama ben de bittim" demişti.
* 1896 yılında Anton Bruckner halen 9. Sinfonisi üzerinde çalışmaktaydı, ancak son bölümü tamamlayamadan sonsuzluğa göç etti. Cenaze töreninde 7. Sinfoni'sinde yer alan "Cenaze Marşı" çalındı. Bu törene Johannes Brahms ta katılmıştı, kilisenin dışında Brahms bir arkadaşına "Bizim de zamanımız yaklaştı" demişti. Bir yıl sonra da Brahms sonsuzluğa göç etti.
* 2008 yılında David Garrett "Flight of the Bumblebee" (Arı'nın Uçuşu) isimli parçayı 1 dakika 6,56 saniyede çalarak (yani 1 saniyede 13 nota basarak) "Guiness Rekorlar Kitabı"na "Dünya'nın En Hızlı Keman Çalan İnsanı" olarak girmiştir.

\ Bilkent Senfoni Orkestrası:

1993’te Türkiye’deki ilk özel ve uluslararası akademik küğ topluluğu olarak kurulan “Bilkent Senfoni Orkestrası” oniki ülkeden gelen doksan küğcü ile dinletilerde topluluğa katılan ve halen eğitimlerini sürdüren otuz kadar Türk ve yabancı öğrenciden oluşmaktadır. Orkestra çalışmalarına “Bilkent Sinfonietta” ismiyle başladıktan sonra günümüzde bünyesinde başka formasyonlardaki toplulukları da barındırmaktadır. Türk ve yabancı yönetkenler, yalkıcılar, korolarla birlikte bir yılda verilen seksenin üstündeki dinleti ile Türkiye’de kendisine seçkin bir yer edinen orkestranın yaptığı otuz kadar kayıt “Bilkent Music Production” tarafından yayınlanmaktadır. “Bil kent Konser Serisi”, “Türk Bestecileri Haftası”, “Eğitim Konserleri” ve “Bilkent Anadolu Müzik Festivali” gibi çok sayıdaki etkinlikle ulusal ve uluslararası çok sesli sanat küğünü geniş bir dinleyici kitlesine ulaştıran orkestra bugüne dek Avrupa’da çok sayıda dinleti dolaşısına çıktı ve festivallere katıldı; İdil Biret, Robert Cohen, Jean Philippe Collard, Patrick Gallois, Suna Kan, Kostas Kotsiolis, Elisabeth Leonskaja, Silvia Marcovici, Mintcho Mintchev, Shlomo Mintz, Christiane Oelze, Gülsin Onay, Ferhan ve Ferzan Önder, Mihail Pletnev, Viktoria Postnikova, György Sandor ve Dimitris Sgouros gibi yalkıcılara da eşlik eden orkestra Gürer Aykal, Serge Baudo, Alexander Dimitriev, Massimo Freccia, Jean Fournet, Rengim Gökmen, Peter Gülke, Ernest Martinez Izquierdo, Yoel Levi, Avi Ostorvsky, Karl Anton Rickenbacher, Gennady Rozhdestvensky ve Nello Santi gibi yönetkenler ile başarılı dinletiler verdi. “Bilkent Senfoni Orkestrası” Haziran 2003’te piyanist Gülsin Onay’la Rachmaninov’un ikinci ve üçüncü piyano konçertolarını ve Emil Tabakov yönetiminde de piyanist Jean Phillippe Collard’la Sancan’ın piyano konçertolarını kaydetti. 2006–2007 dinleti mevsiminde Işın Metin’in sanat direktörlüğü ve yönetken Emil Tabakov’un müzik direktörlüğünde etkinliklerini sürdüren Bilkent Senfoni Orkestrası dinleyicilerini sekizyüz kişilik “Bilkent Konser Salonu”nda ve dörtbin kişilik “Bilkent Odeon”da ağırlamaktadır. “Bilkent Senfoni Orkestrası” Ahmed Adnan Saygun’un yüzüncü doğum yıldönümü nedeniyle 2007 yılı boyunca “Bilkent Üniversitesi Ahmed Adnan Saygun Müzik Araştırma ve Eğitim Merkezi” işbirliğiyle bağdarın yaratılarını seslendireceği bir dizi dinleti gerçekleştirmiştir.

\ Binder, Helmut:

1961 yılında Avusturya’nın Bregenz kentinde doğan Helmut Binder 1976–1980 yılları arasında “Vorarlberg Devlet Konservatuvarı”nda ve 1980–1988 arasında “Viyana Küğ Yüksek Okulu”nda öğrenim görerek piyano ve kilise org’u dallarından mezun oldu. Günther Fetz ve Peter Planyavsky’nin öğrencisi olan sanatçı çok sayıda yarışmada ödüller aldı. Bregenz ve Dornbirn’de öğretmenlik yapan Helmut Binder “Herz Jesu Kilisesi”nde org dinletileri vermekte ve Avusturya içinde ve dışında sıklıkla piyano resitalleri sunmakta, oda küğü dinletilerine katılmaktadır. Sanatçının Franz Schmidt, Sigfried Karg–Elert, Max Reger ve Anton Heiler’in yaratılarından oluşan çok sayıda CD’si bulunmaktadır. Helmut Binder “Herz Jesu’da Küğ Derneği”nin sanat yöneticiliğini de yürütmektedir.

Bingen, Hildegard von:

“Bingenli Azize Hildegard”ın bağdadığı onlarca şarkı O'na yaşadığı coğrafyadaki “ilk kadın bağdar” sanını kazandırırken tarihte bir kadın tarafından bağdanmış ilk küğlü drama yine O’nun imzasını taşır. Bitkileri, hayvanları, doğadaki canlı-cansız varlıkları konu alan kitabıyla tarihin ilk kadın doğa bilimcilerinden biri olmanın yanında insan vücudu ve organların işlevleri üzerine yazdıkları antik çağdan beri bir kadın tarafından yazılmış en ayrıntılı ve çarpıcı metinler olarak tıp tarihinde yerini almıştır.

Bingöl Emniyet Müdürlüğü Tiyatro Etkinliği:

Bingöl Emniyet Müdürlüğü Tiyatro Etkinliği

Bir Ay Doğar İlk Akşamdan Geceden (Malatya/Arguvan Türküsü):

Bir ay doğar ilk akşamdan geceden,
Nedem? Nedem geceden...
 

Şavkı vurmuş pencereden bacadan,
(Dağlar gışımış yolcum üşümüş)
Uykusuz mu kaldın dünkü geceden?


Nedem? Nedem geceden...
Uyan, uyan Yar... Sinene sar beni!


Dağlar gışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben,
Dağlar kara mı açma yaramı perişanım ben...


Yüce dağ başından aşırdın beni,
Neydem? Neydem Yar beni...
Tükenmez dertlere düşürdün beni,
Dağlar gışımış yolcum üşümüş, nasıl edem ben?


Madem soysuz bende göynün yoğudu,
Neydem? Neydem Yoğudu...
Niye doğru yoldan şaşırdın beni!


Dağlar gışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben,
Dağlar kara mı açma yaramı perişanım ben...


Aşağıdan gelir eli boş değil,
Nedem? Nedem boş değil...
Söylerim, söylemez gönlüm, hoş değil...


(Dağlar gışımış yolcum üşümüş)


Bir güzeli bir çirkine vermişler,
Nedem? Nedem vermişler...
Baş yastığı kendisine eş değil!


Dağlar gışımış yolcum üşümüş nasıl edem ben,
Dağlar kara mı açma yaramı perişanım ben...


Yöre
: Malatya, Arguvan
Derleyenler: Hasan Durak, İhsan Öztürk

Bir Futbol Fanatiği Bağdar: Şostakoviç:

Şostakoviç Futbol Maçı İzlerkenDimitri Şostakoviç, futbol oyununa bir fanatik derecesinde düşkün bir bağdar idi. Rus küğ adamı ve bağdarı olan Şostakoviç, “Dynamo” ve “Zenit” gibi Leningrad takımlarının hararetli bir destekleyicisi idi. Hatta öyle ki “The Golden Age” (Altın Çağ) isimli bale eserini futbol için yaratmıştı. Bağdarı stadyumlarda fark edememek olanaklı değildi. Küçük yuvarlak gözlükleri, iyi dikilmiş elbiseleri ve kendisine özgü seçkin havasıyla işçi sınıfı mensubu diğer taraftarlardan kolayca ayırt edilebilirdi. Sanatçının genelde futbol oyununa olan özel ilgisi ve özellikle günümüzde “Saint Petersburg” ismini almışBağdar Kalecilik Yaparsa olan eski Sovyet kenti “Leningrad”a ait takımlara duyduğu sevgi, takıntılı bir ruh yapısına işaret etmekteydi. Isaak Glikman isimli arkadaşı O’nun “idealize edilmiş bir oyun anlayışı türettiğini” ve Şostakoviç’in maçları baştan sona sessizce izlediğini belirtmekte, ancak maç süresince bütün yüzünü kaplayan hislerin O’nun duygularını tümüyle açığa çıkardığını söylemektedir. Büyük bağdarın derin dostluğunu kazanmış olan Isaak Glikman ile yaptığı yazışmalar bu konuya ilişkin birer doküman niteliği taşımaktadır, mektuplarında futbol aşkı çok net bir şekilde açıklığa kavuşmaktadır. Şostakoviç futbol konusunda el yazısı ile arkadaşı Glikman’a yüzün üzerinde mektup göndermiştir ki bazılarında futbol dışında hiçbir konu ele alınmamıştır. Çağdaşı olan çok sayıda küğ insanı Şostakoviç’in futbol aşkından Şostakoviç ve Matvei Blanter Eski Moskova Dinamo Stadyumunda - Temmuz 1947bahsetmektedir. Sanatçı bir futbol maçını kaçırmamak için bazen konservatuvardaki derslerini iptal etmekte ya da kısa kesmekte, bazen de arkadaşlarından kendisi için bir koltuk rezerve etmelerini istemektedir. Bağdar futbol oyununu analize ederken “kitlelerin kırını” terimini kullanmıştır. Şostakoviç Sovyet spor basınına konu ile ilgili çok sayıda makale yazmış, “Leningrad Zenit” ya da “Dinamo” takımlarını ele alan -gerektiğinde eleştiren ve gerektiğinde de öven- yazılar kaleme almıştır. Daha önemlisi, sanatçının, Anthony Bateman’ın “Spor, Küğ, Kimlikler” isimli kitabında da açıkladığı üzere, hayatı boyunca günlük olarak maç tarihlerini, Sovyet takımlarının listelerini, oyuncuların gerçek isimleri ile takma isimlerini, sonuçların tümünü kaydettiği defterleri bulunmaktaydı. Ancak, Şostakoviç’in futbol tutkusu salt kuramsal düzeyde kalmamıştır, kendisinin en gözde sporu olarak addettiği futbol oyununa bir oyuncu olarak ta aktif katılımcı olmuştur. Elizabeth Wilson’un biyografi kitabı olan “Şostakoviç: Hatıralardaki Yaşamı” kitabında bağdarın bir arkadaşı olan Yuri Petroviç Lyubimov şöyle demektedir: “Benim de O’nunla birlikte futbol maçlarında yer almamı isterdi. OAltın Çağ Balesi'nden Bir Futbol Sahnesi - 1930 maçlarda büyük keyif alarak top oynardı. Bir keresinde topa vurmamla birlikte top yüzüne çarptı ve gözlükleri yere düştü. Bana, ‘Sorun yok! Bu da oyunun bir parçası!’ diyerek gözlüklerini yerden aldı ve oyuna devam etti.” Sanatçı futbolda küğde olduğu denli olağanüstü başarılı değildi, ancak futbol hakkındaki teknik bilgisi ve kurallara hakimiyeti en üst düzeydeki bir hakemin bilgisine eşitti. Bağdar, yazdığı “The Golden Age” isimli balesinde adeta bu bilgiyi bale sahnelerine taşımıştır. Şostakoviç, yakın çevresine her zaman bir futbol marşı yazmayı hayal ettiğini belirtmiştir. İşte bu isteğini 1930 yılında kaleme aldığı “Altın Çağ” ile gidermiştir. “Altın Çağ”ın cönkünü Alexander Ivanosky oluşturmuştur. Eser, bir futbol takımının başından geçenleri ve maceralarını anlatmaktadır. Bahse konu olan futbol takımı Batı’ya yaptığı bir ziyarette kapitalist dünyayı keşfetmekte, “Faşist Memleket” olarak adlandırdığı bir ülkeyi betimlemektedir. Eserin öyküsü, 1920’li yıllarda “Dinamo Moskova” takımının Avrupa’da gerçekleştirdiği gerçek bir geziden ilham almıştır. Sahnede, Batı dünyasının çöküşü foxtrot ve Fransız cancan kırınlarıyla temsil edilmektedir ki bu tür danslar “Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği”nde yasaklanmıştı. Anthony Bateman tarafından da söylendiği gibi bu balenin arka planı tamamen politiktir. Eseri daha iyi anlayabilmek için, seyircinin Sovyetler döneminde profesyonel anlamda futbolun yasak olduğunu bilmeleri gerekir. Kısacası, futbol bu dönemde bir gelir kapısı ya da geçim kaynağı değildi. Sporun tüm dallarında yalnızca amatörler var olabilirdi ve Sovyet devleti spor alanını sıkı bir biçimde denetlemekteydi. Şostakovich’in spor ile ilgili analizlerinde de, Sovyetler Birliği’nde her şeyden önce var olan spor ve siyaset arasındaki ilişki kolayca algılanabiliyordu. “II. Dünya Savaşı” sürecinde bağdar Valentina Khodasevic tarafından Altın Çağ Balesi için tasarlanan forma“Leningrad Futbol Takımları”nı övmeye devam etti, ancak bu aynı zamanda kuşatma altındaki memleketi Leningrad’a bir övgü idi. Bağdarın futbol tutkusu, o dönemde işçi sınıfı kültürünün bir sembolü olan bir spora ve aynı zamanda komünist ideoloji ve eşitlikçi değerlere bağlılığından kaynaklanmaktaydı. Kısacası, bağdarın yaşamında futbol, bağdar olarak yaptığı çalışmalarla içiçe geçmiştir. Hatta, spor ve futbol için tuttuğu günlüklerinde kendi sanatsal çalışmaları için de yazdığı küçük notlar bir arada bulunmaktaydı. Son bir not olarak, büyük bağdar “Zenit” takımını evine bir akşam yemeği için çağırmış ve geceyi hayran olduğu futbolcular için piyano çalarak bitirmişti.

Bir Küğde Bulunması Gereken Üç Temel Nitelik:

Küğden söz edebilmek için üç özelliğinin bulunması gerekmektedir:
1) Kesin perde aralıkları,
2) Çeşitli perdelere aktarılabilmesi ve çeşitli düzümsel yapısının bulunması. Yani genlik yönünden özgür, aktarılabilir ve değişik ilişkiler içerisinde görülen düzümsel yapıların aralıklarla birlikte yinelenebilir olması,
3) Perde ilişkileri bağlamında bir düşüncenin yerine getirilmesi. Bir düşünce taşımayan, bir fikri olmayan küğ yoktur. Küğ, düşünce tarihinde çeşitli ve farklı anlamlar içermiştir.

Bir Mayıs Marşı:

“1 Mayıs Marşı” Sarper Özsan tarafından yazılıp bestelenmiştir. 1974 yılında Ankara’da Ankara Sanat Tiyatrosu Maksim Gorki’nin “Ana” romanından yararlanarak Bertolt Brecht’in oyunlaştırdığı bir yapıtı sahneye koymaya karar verdi. Metnin içinde Brecht’in çeşitli sahnelerle ilgili olarak sözleri bulunmaktaydı. Fakat bir sahnede söz yoktu. Bu, tarihe “Kanlı Pazar” olarak geçmiş olan ünlü 1 Mayıs 1905 sahnesiydi. Brecht “işçiler marş söyleyerek sahneye çıkar” notunu düşmüş, ama hangi marş olduğunu belirtmediği gibi sözlerini de yazmamıştı. Sarper Özsan sözlerini de kendisi yazarak bir marş bestelemeyi düşündü ve “1 Mayıs Marşı”nın sözünü de müziğini de birlikte yapmış oldu. İşte bu marş ülkemiz işçi sınıfının ve emekçilerin “1 Mayıs Marşı” olarak tarihe kalmıştır. Gerçekten de Ankara Sanat Tiyatrosunun Türkiye işçi sınıfı tarihine armağanlarından biri “1 Mayıs Marşı”dır. “Konuk Yayınları”nın “İşçi Marşları” kitabında ise söz yazarı olarak Bertolt Brecht’in adı verilmiştir. Sarper Özsan bu marşı bir oyun müziği olarak yapmıştır. “1 Mayıs Marşı” ilginç bir biçimde tüm siyasal hareketler tarafından benimsenmiştir. Örneğin 1976 yılında 1 Mayıs’ın Taksim’de bir mitingle kutlanması gündeme gelince, akla bu marş gelmiştir. “1 Mayıs Marşı” aralarında Sarper Özsan’ın da bulunduğu bir grup tarafından kaset yapıldı. Ardından Cem Karaca bu marşı 45’lik plak olarak söyledi. Plağın gelirinin “Türkiye İşçi Köylü Partisi”ne verilmesi konusunda anlaşma yapılmıştı. Sarper Özsan, Cem Karaca ve plağı basan “Gönül Plak Şirketi”, “Türk Ceza Kanunu”nun 142/4, 159 ve 312. maddelerini ihlal ettikleri iddiasıyla 1978 yılında yargılandılar ve beş yıl sonra beraat ettiler. “1 Mayıs Marşı”nı söyleyen Timur Selçuk ve Selda da yargılandı ve onların davaları da beraatle sonuçlandı.1976 yılında yayımlandığı biçimiyle “1 Mayıs Marşı” şöyledir: “Günlerin bugün getirdiği / Baskı, zulüm ve kandır /Ancak bu böyle gitmez / Sömürü devam etmez / Yepyeni bir hayat doğar / Bizde ve ülkelerde. - 1 Mayıs, 1 Mayıs /İşçinin, emekçinin bayramı / Devrimin şanlı yolunda / İlerleyen halkın bayramı. - Yepyeni bir güneş doğar / Dağların doruklarından / Mutlu bir hayat filizlenir / Kavganın ufuklarından / Yurdumun mutlu günleri / Mutlak gelen gündedir. - 1 Mayıs, 1 Mayıs / İşçinin, emekçinin bayramı / Devrimin şanlı yolunda / İlerleyen halkın bayramı. - Vermeyin insana izin / Kanması ve susması için / Hakkını alması için / Kitleyi bilinçlendirin / Yurdumun mutlu günleri / Mutlak gelen gündedir. - Gün gelir, gün gelir / Zorbalar kalmaz gider / Devrimin şanlı yolunda / Bir kağıt gibi erir gider.” Sarper Özsan’ın “Aydınlık Gazetesi”nde yayımlanan “1 Mayıs Marşı”nda ise şu kıta da yer almaktadır: “Ulusların gürleyen sesi, yeri göğü sarsıyor / Halkların nasırlı yumruğu, balyoz gibi patlıyor / Devrimin şanlı dalgası, dünyamızı kaplıyor.”

\ Bir Yaylı Çalgıdan Kuvvetli ve Hafif Ses Elde Edilmesi:

Kuvvetli (f) ses elde etmek isteyen yaylı çalgıcı yayını çalgının köprüsüne yakın konuşlandırarak düz ve geniş bir şekilde kullanmalıdır. Tersine, yani hafif (p) ses elde etmek istendiğinde ise yay -elde edilmek istenen hafif sesin oranına bağlı olarak- köprüden kademeli olarak uzaklaştırılmalıdır.

Birli Aralık:

İsimleri ve yükseklikleri aynı olan iki sesin birbiri ardınca (ezgisel) ya da aynı anda çalınarak (uygusal) işitilmesi durumunda elde edilen aralığa "Birli Aralık" denilir. Kuramsal açıdan önem taşıyan bir aralık olmakla birlikte bu aralığı işitsel açıdan aralık olarak değerlendirmeyen görüşler mevcuttur. Bu görüşü savunanlar "aralık kavramının iki ses arasındaki yükseklik farkı olduğunu ve birli aralıkta yükseklik farkı bulunmadığını, dolayısıyla aralık olarak değerlendirilemeyeceğini" belirtmektedirler. Gerçektende aynı sesin birbiri ardınca yinelenmesi (melodik) ya da aynı anda tınlatılması (armonik) herhangi bir yükseklik farkı oluşturmamaktadır. Bkz. Artık Birli Aralığı. Örnek: (Ezgisel ve uyumsal birliler)

Birli Aralığı

Birol, Erhan:

1973 yılında İstanbul'da doğan Erhan Birol küğ ve gitar eğitimine "Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi"nde öğretim görevlisi olan babası Ertan Birol ile küçük yaşlarda başlamıştır. Lise ve üniversite döneminde gitar çalışmalarını Bülent Ergüden ile sürdüren Birol, 1993 yılında iki yıl okuduğu "Yıldız Teknik Üniversitesi Makine Mühendisliği Bölümü"nü bırakıp "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"na yarı zamanlı olarak girmiştir. Burada da Bülent Ergüden ile çalışmalarına devam etmiştir. 1994 yılında "Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Bölümü"nün sınavını kazanarak gitar bölümüne kabul edilmiş, "Bilkent Gitar Üçülü" üyesi ve "Bilkent Müzik Fakültesi"nde öğretim görevlisi olan Kürşad Terci'nin ögrencisi olmuş, "Bilkent Gitar Üçülü" üyeleri Kağan Korad ve Soner Egesel ile de çalışma olanağı bulmuştur. Bunların yanı sıra sanatçı Thomas Muller, Hobstock, Diaz, Celin Romero gibi gitarcıların kurslarına katılmıştır. Ayrıca Ankara'da "Bilkent Erken Eğitim" programında eğitmen olarak görev almış, İstanbul'da "Bakırköy Musiki Vakfı" ve "Işık Üniversitesi"nde gitar eğitmenliği yapmıştır. "XVII. Iserlohn Gitar Festivali"nde ustalık kurslarına katılmış ve bu festivalin kapanış dinletisinde yer almıştır. Turgut Pöğün, Mustafa Tınç, Onur Türkmen, Özge Gülbey, Eray Altınbüken gibi birçok bağdarın yaratılarını seslendiren Erhan Birol, şu anda "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Gitar Bölümü"nde eğitmen olarak görev yapmakta ve doktora çalışmalarını sürdürmektedir.

Birol, K. Bülent:

70’li yıllarda Ankara “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nde öğrencilik yaptı. 90’lı yılların ortalarında “Süleyman Demirel Üniversitesi Burdur Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü” Başkanı oldu ve bu okulda dersler verdi.

Bis:

İki, iki kez; ikinci bir kez, tekrar çalmak. Alkışlara yanıt olarak yeniden çalmak veya bir diğer kısa parça çalmak.

Bisbigliando:

(İt.) Mırıldanarak. Fısıldayarak. Bkz. Bisbiglio, bisbigliare.

Bisbigliare:

(İt.) Mırıldanarak, fısıldayarak. Bkz. Bisbiglio, bisbigliando.

Bisbiglio:

(İt.) Fısıltı. Bkz. Bisbigliando, bisbigliare.

\ Bisiarina, Nina:

Yönetmen, senaryo yazarı, prodüksiyon tasarımcısı, grafik tasarımcısı. 4 Şubat 1981 tarihinde Rusya’da dünyaya geldi. 2002 yılında Yekaterinburg’da bulunan “Ural Mimarlık Akademisi”nin “Animasyon Bölümü”nden mezun oldu. Sanatçı kısa animasyon filmler hazırlamakta ve ayrıca belgeseller ve küğ videoları için animasyonlar yapmaktadır. Ayrıca, yetenek ve bilgilerini diğer yönetmenlerle paylaşmaktadır. Yaratıları: “Sparrows are Children of Pigeons - Serçeler Güvercinlerin Çocuklarıdır” (2005), “A Trip to the Seaside - Deniz Kenarına Bir Gezi” (2008), “Don’t Forget to Take Your Belongings When You Leave - Ayrılırken Kendine Ait Eşyaları Almayı Unutma” (2012), “Bus Stop - Otobüs Durağı” (2016), “A Lynx in the Town - Şehirde Bir Vaşak”, “Children’s Time - Çocukların Zamanı” (2014), “Celebration - Kutlama” (2015), “Kamchatka Bears, Life Begins - Kamçatka Ayıları - Yaşam Başlıyor” (belgesel), “How Much Does the Cloud Weigh? Bulutun Ağırlığı Ne Kadar?” (2018). Nina Bisiarina hem ulusal hem de uluslararası çok sayıda festivalde ürünleriyle yer almıştır. Ayrıca “11. My French Film Festival”in “Kids Corner” seçkisinde “Şehirde Bir Vaşak” isimli yapımı gösterime girmiştir.

Bitematik:

İki konululuk, iki temalı olma hali.

Bithématique:

İki temalılık, iki konunun var oluşu. Bkz. Bitematik.

Bitonalite:

Aynı anda iki farklı tonalitenin kullanılması.

Bitter, Devran:

20 Mart 1976 tarihinde Adana'da doğdu. İlk ve orta öğretimini bu kentte tamamladı. 1997'den 2000 yılına kadar "Adana Belediye Konservatuvarı"nın "Türk Halk Küğü Bölümü"nde öğrenim gördü. 2000-2004 yılları arasında "Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü"nde ana çalgı keman eğitimi aldı. 2004 yılında bu bölümü bitiren Devran Bitter üç yıl Mardin'de küğ öğretmenliği yaptıktan sonra Adana'ya tayin olarak "Barbaros İlköğretim Okulu"nda küğ öğretmenliğine başladı. 2007 yılından bu yana iki yıl "Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü"nde sözleşmeli öğretim görevlisi olarak çalıştı. Halen bu görevine de devam etmektedir. Ayrıca "Bilim Sanat Okulları"nda görevlendirmeli olarak da çalışmaktadır.

Bkz. (Bk.):

Bkz. (Bk.): Bakınız.

\ Blake, Jessica:

Jessica Blake, “Rainbow Songs” isimli eğitici dizgenin en uzun süreli eğitmenidir. Doğuştan bir sanatçı olan Jessica, oldukça küçük yaşlarda şarkı söylüyor, piyano çalıyor ve doğaçlama dans resitalleri sergiliyordu. “McGill Üniversitesi”nde “Eğitim Bilimleri” üzerine okuduktan sonra performans zevkini seyahatle birleştirmeye karar verdi ve 18 ay boyunca Güney Doğu Asya, Avustralya ve Yeni Zelanda’yı dolaştı ve bu ülkelerdeki birçok mekanda yalkın edimler gerçekleştirdi. 10 yıl boyunca kendi şarkılarını bağdayan ve kaydeden sanatçı, sonunda “So Close - Çok Yakın” adlı ilk uzun albümünü çıkardı. Bu albüm Kanada, ABD ve Avrupa’da radyolarda çalındı ve önemli ödüller aldı, Zürih radyo istasyonu tarafından “Ayın Albümü” seçildi. Jessica Blake bugüne dek her “Rainbow Songs CD”sinde öne çıkan bir vokalist olmuştur. “Bath Time”, “We’re All Here”, “Let’s Dance Today” ve “My Bellybutton” gibi çok sayıda şarkıyı ya kendisi yazdı ya da yazılmasında başkalarıyla işbirliği yaptı. Sanatçı, okul öncesi çocuklarla ve onların bakımlarını üstlenmiş yetişkinlerle çalışmaktan büyük keyif almaktadır. Blake kendi akustik-pop grubuyla dinleti dolaşılarını sürdürmekte ve sahnelere çıkmaktadır.

\ Blanc, Christophe:

Fransız senaryo yazarı ve yönetmen. 1 Ağustos 1966 tarihinde dünyaya geldi. “Marsilya Üniversitesi”nde fotoğrafçılık eğitimi aldı. Eğitimini tamamladığında yönetmen olmaya karar vermişti. İlk kısa filmi “Violente - Şiddet” ile hemen fark edildi ve bu çalışmasıyla çok sayıda ödül kazandı. Orta uzunluktaki ilk filmi olan “Faute de Soleil - Güneşin Yanlışı” 1995 yılında “Cannes”da seçilen filmlerden oldu. Uzun metrajlı yapımı olan “An Outward Woman - Dışarıda Bir Kadın” (2000) filminde Agnes Jaoui baş rolü üstlendi ve hem film hem de Jaoui eleştirmenlerden ve izleyicilerden çok olumlu sonuçlar aldı. O tarihten sonra televizyonlar için yüksek prestijli filmler çekti, ayrıca uzun metrajlı yapımlara yöneldi. François Cluzet, Olivier Gourmet, Louise Bourgoin, Bouli Lanners ve Jonathan Zaccai ile işbirliği gerçekleştirdi. “Blanc Comme Neige - Karbeyaz” ise 2010 yılı tarihini taşımaktadır. “Just Kids - Sadece Çocuklar” isimli filmi 2020 yılının 5 Ağustos’unda Fransa’da gösterime girmiştir. Sanatçı bu filmi ile “11. My French Film Festival - 11. Fransız Filmler Festivali”nde yer almıştır.

\ Blavet, Michel:

1700 ile 1768 yılları arasında yaşamış olan Fransız bağdar ve flütçü olan Michel Blavet 1738-1768 yılları arasında “Musique du Roi”nın bir üyesi idi. 1740 yılında“Paris Operası”nın birinci flütçüsü oldu. Muhtemelen Prusya Prensi olduğu tarihlerde Büyük Frederik’in emrinde hizmet vermekteydi. İki flüt için çok sayıda eser yazan Blavet 1752 yılında ilk “opera komik”lerden olan “Le Jaloux Corrigé” isimli yaratıyı bağdadı.

\ Blow, John:

İngiliz bağdar ve orgçalar. Muhtemelen “Nottinghamshire”ın “Collingham” köyünde dünyaya geldi. 23 Şubat 1649 tarihinde vaftiz edilmezden az önce doğmuş olması kuvvetle tahmin edilmektedir. Newark’ta bulunan cemaat kayıtları, Blow’un ve erkek ve kız kardeşlerinin vaftizlerini, ebeveynlerinin evliliğini ve babasının cenazesini kaydetmiştir. Barok dönemde yaşadı. Daha çocuk yaşlarında “Kraliyet Kapel”ine koro ırlağanı olarak seçildi. Kısa sürede anık bir çocuk olarak koro üyeleri arasında sivrildi. Çok genç yaşlarında çeşitli yürüyüşlükler bağdadı. Bu yaşta bağdadığı en önemli eser “Lord, Thou hast been our refuge, Lord, rebuke me not - Tanrım, sığınağımız oldun Tanrım, beni azarlama” oldu. Pelham Humfrey ve William Turner ile ortaklaşa “I will always give thanks - Daima şükranlarımı sunacağım” isimli eseri yazdı. Bu parça 1665 yılında Felemenklere karşı kazanılan zafer onuruna bağdandı. 1668 yılının sonlarına doğru “Westminster Manastırı”na orgçalar olarak atandı. 1673 yılının Eylül ayında Elizabeth Braddock ile evlendi ve çocukları oldu. Ancak Elizabeth evlendiklerinin onuncu yılında yeni bir doğum yaptığı esnada fenalaşarak yaşamını yitirdi. 1685 yılında Kral James II’nin özel küğcüsü olarak görev üstlendi. Sahne için yazdığı tek yaratısı olan “Venüs ve Adonis” tahminen 1680 ile 1687 yılları arasında kaleme alındı ve bu eser Henry Purcell’i çok etkiledi. Bu etkiyi Purcell’in “Dido ve Aeneas” isimli operasında kuvvetle görürüz. Sanatçı, 1687 yılında “Aziz Paul Katedrali”nin koro yönetkenliğine getirildi. Burada kendi eserlerinin büyük bir bölümünün seslendirildiğini biliyoruz. John Blow, 1699 yılında yeni bir görev olan “Kraliyet Kapeli”nin bağdarlığına getirildi. Çok sayıda öğrenci yetiştirdi. Bu öğrenciler arasında William Croft, Jeremiah Clarke ve Henry Purcell bulunmaktaydı. Blow, 1 Ekim 1708 tarihinde yaşama gözlerini kapattı.

Bluegrass:

(İng.) Bir “country music” türüdür. Amerika Birleşik Devletleri’nin güney bölgelerine özgü, geleneksel bir küğ türüdür. “Appalachia” dağları Kuzey Amerika kıtasının doğusunda kuzey-güney yönünde uzanan sıradağlardır. Bu dağların güneyine doğru yer alan fakir ve geri kalmış yörelerde yaşayan İrlanda ve İskoçya kökenli toplulukların küğüdür. Bluegrass’de İrlanda küğünün büyük etkisi vardır. Seslendirmede genellikle gitar, mandolin ve keman gibi çalgılar kullanılmaktadır.

Blues:

1863 yılında zencilerin esir ticareti yolu ile köle olarak Amerika kıtasına götürülmelerinden sonra doğan "ladini" (din dışı) dokunaklı şarkılar... Dinsel içerik taşımayan ilk Afro-Amerikan küğlerine "blues" denilir.

Bocca:

Ağız.

\ Bocelli, Andrea:

22 Eylül 1958’de İtalya’nın Toscana kentinde doğan ve oniki yaşında futbol oynarken geçirdiği bir kaza yüzünden her iki gözü de görme yetisini kaybeden Andrea Bocelli küğcülüğünün yanısıra hukuk fakültesini de bitirdi. Bocelli dünyanın en iyi tenorları arasında gösterilmektedir. İtalyan şarkıcı, bağdar ve küğ yapımcısı Bocelli yukarıda sözü edilen kazayı "sadece kaçınılmaz olanı çabuklaştırdı" diyerek yorumlamaktadır. Gözündeki engel çabalarının hedefe ulaşmasına hiçbir şekilde engel olamamıştır. İki erkek çocuk babası olan sanatçı eşinden boşanmış olup dünyanın en iyi üçüncü tenoru olarak kabul görmektedir. Sesiyle insanın kalbine dokunabildiği gerçeği nedeniyle kendisine "Kalbe Dokunan Ses" lakabı takılmıştır.

Bodrum Oda Orkestrası:

“Bodrum Oda Orkestrası”nın ilk kuruluş düşüncesi, aynı zamanda Bodrum-Turgutreis’li olan “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” sanatçılarından Numan Pekdemir tarafından “Bodrum Belediye Başkanlığı”na projelendirilmiş, “Belediye”nin 7.9.2007 tarih ve 2007-58 sayılı “Meclis Kararı”yla da kurulması planlanmıştır. Bunun üzerine Numan Pekdemir “Kültür ve Turizm Bakanlığı”nın onayı ile “Bodrum Belediyesi”nde ‘Bodrum Oda Orkestrası’ kurulma çalışmaları için görevlendirilmiştir. İlk dinletilerden sonra tekrar “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”ndaki görevine dönen Numan Pekdemir’in kişisel girişimleri ve öncülüğünde grup bu kez genelde “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”ndan ve diğer bazı sanatçılardan oluşturularak çalışmalarına devam etmektedir. Şimdiye kadar gerçekleştirilen dinletilerde orkestrayı Gürer Aykal, Naci Özgüç, İbrahim Yazıcı, Antonio Pirolli, Erol Erdinç, Özge Gülbey Usta, Fazlı Orhun Orhon, İclal Kardıçalı, Nesrin Bayramoğulları, Lee Jong-Wuk ve Stefano Mazzoleni gibi isimler yönetmiş ve yalkıcı olarak Suna Kan, İdil Biret, Şefika Kutluer, Aytül Büyüksaraç, Gökhan Koç, İnna Akulinina, Mario Hossen, Jülide Gündüz, Ozan Akkol, Ersun Kocaoğlu, Özgecan Günöz, Emre Sayarı, Tevfik Rodos, Fahri Önoğlu, Lee Gong-Hee, Cha Seung-Hee, Sema Korkut ve Pepe Romero gibi sanatçılara eşlik edilmiştir. “Bodrum Oda Orkestrası”nın temel amaçlarından biri ülkemizin neresinde olursa olsun kültürel etkinlikler gerçekleştirmek, geleceğimiz olan çocuklarımızı ve gençlerimizi bu olanaklardan faydalandırmak ve küğ sanatının en güzel örneklerini halka sunmaktır. Bu bakımdan “Kültür ve Turizm Bakanlığı”, yerel yönetimler ve özel sektörün destekleriyle şimdiye kadar gerçekleştirilen ve çok sayıda yerli ve yabancı sanatseverin katıldığı etkinlikler önem arz etmektedir. “Bodrum Oda Orkestrası”, katılmış olduğu “Sosyal Sorumluluk Projeleri”nin yanında, “İstanbul Lütfi Kırdar Salonu”nda, uluslararası “Didim”, “Ayvalık” ve “Side Kültür Sanat Festivalleri”nde de önemli başarılar elde etmiştir. “Bodrum Oda Orkestrası” 8-20 Eylül 2012 tarihleri arasında Kore’den aldığı davet üzerine “Türkiye-Kore Dostluk Dinletileri” çerçevesinde İksan, Sungham, Haman, Masan, Busan, Pangyo ve Seul’de 7 dinletilik bir dolaşı gerçekleştirmiştir. “Türkiye Cumhuriyeti”nin temelinin kültür olduğunu belirten büyük Atatürk’ün hedeflediği çağdaş ve uygar dünyada yerini alan ve çekirdek bir kadro ile etkinliklerini devam ettirmeye çalışan “Bodrum Oda Orkestrası”nın diğer bir amaç ve hedefi de gelecekte Bodrum’da kurulmasının gerekli olduğu düşünülen “Bodrum Filarmoni Orkestrası”nın temelini oluşturmaktır. (Daha çok bilgi ‘Bodrum Oda Orkestrası’ olarak ‘Google’ ve ‘Youtube’dan alınabilir.)

\ Bodur, Salih:

1967 yılında İzmir’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Menemen’de tamamladı. 1984 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü”nün yetenek sınavında başarılı olarak, yükseköğrenimine İzmir Bornova’da başladı. 1991 yılında Yetkin Özer’in danışmanlığında hazırladığı “Ahenk Gazetesi’nde Yer Alan Küğsel Veriler 1901-1905” başlıklı lisans tezini hazırladı, savundu ve mezuniyete hak kazandı. Yükseköğrenim yıllarında bölüm korosunda tenor olarak çalıştı, küğbilim alanındaki eğitiminin yanı sıra okulda bağlama, mızraplı tanbur, blokflüt ve piyano eğitimleri aldı. İzmir’de çeşitli eğlence yerlerinde, tek başına veya kimileri grup çalgıcısı olarak, bugün adına tüketim küğü denilebilecek anlamda klavyeçalarlık, vokalistlik yaptı. Caner Ruhselman yönetiminde “İzmir TRT Gençlik Korosu”nda, “İzmir Büyükşehir Belediyesi Çağdaş Çoksesli Gençlik Korosu”nda Walter Strauss ile çalıştı. Fakülte mezuniyetinin ardından askerlik görevini yerine getirdi. 1995 yılına kadar ticaretle, orkestralarda klavyeçalarlık ve vokalistlikle ilgilendi. 1996 yılında ilk atama suretiyle Zonguldak İli’ne küğ öğretmeni olarak atandı. Eğitimcilik görevinin yanı sıra ilçede ve çevrede, küğ adına etkinliklere katıldı. Sekiz yıl yüksek sicille gurbet görevini yerine getirdi. 2004 yılında, o tarihlerde Ankara’da yapılan “Güzel Sanatlar Liselerine Öğretmen Alım Sınavı”na katıldı ve başarılı olarak, “İzmir Kemalpaşa Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi”ne “Müziksel İşitme, Okuma, Yazma” dersi öğretmeni olarak atandı. Eğitimciliğinde 19. yıl, belirtilen kurumda 11. yılı çalışmakta olup, “Müziksel İşitme, Okuma, Yazma”, gerektiği durumlarda “Müzik Teknolojileri” ve “Batı Müziği Tarihi” derslerinin eğitimini vermektedir. Okul etkinliklerinde de yeri geldikçe, “Türk Halk” ve “Türk Sanat Müziği Koroları”nda eşlik klavyeçalarlığı yapmaktadır. Ayrıca altı yıl bir çocuk korosu çalıştırmıştır. Halen kurumunda “Müziksel İşitme, Okuma Yazma” ve “Müzik Biçimleri” derslerinin eğiticiliğini yapmaktadır. Evli ve bir çocuk babasıdır.

Bogen:

(Alm.) Yay.

Boğosyan, Natali:

Sopran olan Natali Boğosyan “İstanbul Devlet Opera ve Balesi” müdürü ve sanat yönetmeni Kevork Tavityan ile şan çalışmalarını sürdürmekte ve piyano çalışmaları da yapmaktadır. “Mutlak kulak” (absolut) yeteneğine sahip olan Boğosyan’ın bu özelliği kendisine dünyanın çeşitli kentlerinde çalışma ortamı doğurdu. Akademik çalışmalarını “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi”nde sürdüren Natali Boğosyan, üniversitede “Batı Dilleri ve Edebiyatı Bölümü”nü ve bu bölüme bağlı olan “İngiliz Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Kürsüsü”nü kurdu. Yardımcı doçent olan Boğosyan bölüm başkanlığını yürüttüğü kürsüde “İngiliz Rönesans Tiyatrosu”nun çağdaş opera uyarlamaları üzerine çalışıyor.

Boğumlama:

Boğumlamak. Seslerden oluşan hecelere gerekli ses değerlerini vermek. Ses ve heceleri atlamaksızın, değiştirmeksizin. Doğru, güzel ve iyi anlaşılabilecek şekilde söylemek. Ses kusurları olmaksızın konuşmak ya da ırlamak. Şarkı söylerken hecelere tek tek basarak ve önem vererek. Ses kusurları olmaksızın konuşmak ya da ırlamak.

Bohnke, Alexander Robert:

Alman piyanist Robert Alexander 1927 yılında Berlin’de doğdu. Babası viyola sanatçısı, bağdar ve orkestra yönetkeni, annesi ise keman sanatçısı idi. Bohnke ilk derslerini Arthur Schnabel’den aldı, daha sonra 1936-1953 yılları arasında Fischer gibi ünlü pedagoglarla piyano; Fortner ve Jelinek ile bağdama çalıştı. 1953 yılında“Kranichstein Konkuru”nu kazandı.

Bohrer, Albert L.:

Anthony Bohrer’in oğludur. Annesi Charlotte’un kızlık soyadı bilinmemektedir. Anne ve babası Almanya doğumludur. Amerika Birleşik Devletleri’nin Ohio kentinde 1842 yılında dünyaya gelmiştir. Küçük yaşlarda geçirdiği bir kaza sonucu her iki gözü de görme yeteneğini yitirmiş ve Columbus’da bulunan, körlere eğitim veren bir devlet kuruluşunda ilk eğitimini almıştır. Küçük yaşlarında bir deha olarak tanımlanabilecek eşsiz bir yeteneğe sahip olduğu ortaya çıkmıştır. Daha henüz 14 yaşında iken dini bir cemaate ait olan bir kilisede orgçalar olarak görev üstlenmiştir. 6 Eylül 1888 tarihinde Columbus’ta Laura Ann Strother ile evlenmiş ve 1 Ocak 1919’da Colorado’da ölmüştür. Ohio Hancock’ta bulunan “Maple Grove” mezarlığında toprağa verilmiştir. Birkaç yıl Findlay’de org çalar olarak yer almıştır. Ayrıca Colorado ve Ohio’da “Körler Enstitüsü”nde küğ eğitmeni olarak görev yapmıştır. Tüm bu yorucu görevler yanında “Colorado State Institute”de körler ve sağırlar için açılmış olan bir küğ bölümünde üst düzey yöneticilik gerçekleştirmiştir. Profesör Bohrer kesinlikle yolunu bulabilmek için bir başkasının yardım teklifini ya da asistanlığını kabul etmemiştir. Neden bu şekilde davrandığını soranlara ise şu yanıtı vermiştir: “Kulaklarımı adeta benim gözlerim olmaları için eğittim.” Oluşturduğu ve eğitim verdiği orkestra ise yaygın bir tanınırlık düzeyine erişmişti. Eşinin herhangi bir işte çalışmadığı sanılmaktadır. Sağlık sorunları nedeniyle daha yumuşak bir iklimde yaşayabilmek amacıyla Colorado’ya göç etmişlerdir. Birkaç ay süren hastalığının ardından Albert L. Bohrer henüz 67 yaşında iken Colorado Springs’te bulunan evinde bir Cuma akşamı yaşama veda etmiştir. Eşi Charlotte’un ise kanser hastalığına yakalandığı bilinmektedir ve bu yüzden de eşinin cenaze törenine katılamamıştır.

Bohrer, Anthony:

Alman sanatçı. Zamanının pek tanınmış keman sanatçısı. Kardeşi Maximilian Bohrer pek usta bir viyolonsel çalıcısıydı. 1823 yılında Milano kentinde birlikte verdikleri bir dinletide seslendirdikleri bir ikilde sesleri o kadar benzeşikti ki dinleyenler hangisinin keman ve hangisinin viyolonsel çaldıklarını oldukça zor ayırd edebilmişlerdi.

Bohrer, Maximilian:

Alman sanatçı. Zamanının pek tanınmış viyolonsel sanatçısı. Kardeşi Anthony Bohrer pek usta bir keman çalıcısıydı. 1823 yılında Milano kentinde birlikte verdikleri bir dinletide seslendirdikleri bir ikilde sesleri o kadar benzeşikti ki dinleyenler hangisinin keman ve hangisinin viyolonsel çaldıklarını oldukça zor ayırd edebilmişlerdi.

\ Bolat, Latif:

Küğcü, bağdar, Türk küğü ve folkloru uzmanı. Latif Bolat Akdeniz kıyılarında, Mersin’de doğdu. Küğ eğitimini “Ankara Devlet Konservatuvarı Ses Bölümü”nde ve “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nde tamamladıktan sonra küğ öğretmeni olarak Anadolu’nun çeşitli yerlerinde liselerde görev yaptı. Daha sonra “Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi”ni bitirip “ABD”de işletme dalında yüksek lisans derecesi aldı ve küğ çalışmalarına siyasal, kültürel ve tarihsel boyutları da ekledi. Latif Bolat, çocukluğundan bu yana içinde yetiştiği geleneksel Anadolu aile yapısının bir sonucu olarak, küçük yaştan başlayarak mistisizme ilgi duydu. Bu ilgi yaklaşık onsekiz yıldır profesyonel olarak Anadolu’nun gizemli felsefesini ve küğünü ABD’den Endonezya’ya; Avustralya’dan Yeni Zelanda’ya, Kanada’dan İngiltere’ye tanıtmak çalışmaları ile sonuçlandı. Bugün Latif Bolat ABD’de yaşamış en önemli Türk küğ adamlarından biri olarak Türk kültür ve mistik felsefesini Anadolu’yu bilmeyen yabancılara tanıtmak ve bu kültür ögelerimizin hakettiği ilgiyi görmesinin sağlanması konusunda önemli bir işlev yapmaktadır. Bolat’ın dağarında Yunus’tan Niyazi Mısri’ye değerli birçok Türk gizemcisinin küğlerinden, Anadolu’nun Bektaşi nefeslerine, halk deyişlerine kadar geniş bir çeşitlilik güzel bir uyum içinde, anlamlı bir bileşimde yer almaktadır. Yirmibir yıl boyunca ABD’de yaşamış olan Latif Bolat dinletilerinde bağlama ve piyano ile kendi sesine eşlik etmekte ve aralarında kanun, keman, ud, bendir, kudüm, ney, flüt gibi çalgılar çalan değerli Amerikalı ve Türk küğcüler ile birlikte dinletiler vermektedir. Latif Bolat’ın son zamanlardaki dinleti, çalışma ve konferanslarından bazıları şöyle sıralanabilir. Film Çalışmaları: PBS Belgeseli: “Muhammed: Bir Peygamberin Öyküsü” film küğü, “George Lucas Stüdyolarının çevirdigi TV serisi “Young Indiana Jones’un film küğü; ABD’deki “Fox TV”nin “Burn Notice” serisine küğ. Konser ve Konferanslar: The United Nations in New York City, Eastman Music School, University of California at Berkeley, University of Chicago, Ohio State University, Indiana University, North Carolina State University, Georgia Tech, UCLA, Stanford University, UC Santa Cruz, UC Santa Barbara, University of Southern California, Louisiana State University, San Francisco State University, University of Washington, Oregon State University, Texas Technical University, San Jose State University, University of Utah, Sacramento State University, Sonoma State University, Arizona State University, University of South Carolina, Claremont College, University of Hawaii, University of Tennessee at Knoxville, Clemson University in S. Carolina, Young Harris College in Georgia, University of Nebraska at Lincoln, Washington University at St. Louis, University of Colorado at Boulder, University of Denver, College of Santa Fe, Oberlin Conservatory in Ohio, University of Illinois at Urbana/Champaigne, Sacramento City College, University of Arizona, Cleveland State University, Florida International University, Drexel University, Northeastern University, Brigham Young University, University of Minnesota, University of Illinois at Chicago and World Music School in Bali/Indenosia. Uluslararası Konser ve Konferans Çalışmaları: ABD, Kanada, İngiltere, Bulgaristan, Endonezya, Avustralya, Yeni Zelanda, İskoçya, İspanya, Filipinler, Singapur, Tunus, Dubai, İsveç, Irlanda, Hindistan, Romanya, Makedonya, Türkiye. Kaliforniya Eyalet Sanat Komisyonu Latif Bolat’ı, Türk kültürünün ABD’de yaşayan Türkler arasında yayılıp devam ettirilmesine katkılarından dolayı bir burs ile ödüllendirdi. Bolat şu anda dünyanın her tarafında dinleti ve konferans çalışmalarını sürdürmekte ve aynı zamanda da Türkiye’ye kültürel turlar düzenlemektedir. CD Çalışmaları: Latif Bolat’ın bugüne kadar çıkardığı 4 CD ve “Quarreling with God” adlı Türk mistik Sufi şiirleri çevirisi antolojisi hakkında daha fazla bilgi almak ve örneklerini dinlemek için İngilizce olarak hazırlanmış CD sayfasını ziyaret edebilirsiniz. http://www.latifbolat.com/cds.php

Bolero:

Bir veya daha fazla çift tarafından gerçeklenen canlı bir İspanyol kırını olup, Fas kökenlidir. Kıvrakça ve üç zamanlı yapıda olan bu şarkı ve dans havası kastanyetler eşliğinde oynanır. Bolerolar çoğu zaman küçüklü (minör) tonlarda yazılır. Bir tür sahne balesi olarak da adlandırılabilir. Çeşitli şekilleri vardır: Cachucha, Jota Aragonesa, Madrilena, Ole, Jales de Jerez, v.b...

Bollekamp, J. H.:

Bkz.Bollekamp, Jo.

Bolzano Üçülü:

Bolzano Üçülü’nün üyeleri Nunzio Montanari (piyano), Giannino Capri (keman) ve Santo Amadori (viyolonsel) idi. Grup 15 Aralık 1965 Çarşamba günü saat 20.30’da “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Dinleti Salonu”nda bir dinleti vererek Muzio Clementi’nin “La Chasse” isimli yaratısını, Ludwig van Beethoven’in Op. 97 sırasayılı üçülünü ve Anton Dvorak’ın “Dumky Trio”sunu seslendirdiler. Aynı grup “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın Hikmet Şimşek yönetimindeki 17 Aralık 1965 Cuma, 20.30 ve 18 Aralık 1965 Cumartesi, 16.00’daki dinletilerinin de konuğu oldular ve Ludwig van Beethoven’in “Üçlü Konçertosu”nu seslendirdiler.

Bona:

Küğsel okuma parçalarında yer alan notaların yalnızca süreleri ve isimleri ile okunmasına “bona yapmak” denilir. Bona yapılırken seslerin yükseklikleri ile parçanın tonal-makamsal ögeleri göz önüne alınmaz, parça adeta konuşur gibi okunur. “Remileme” (solfej) yaparken ise küğsel okuma parçalarında yer alan notaların süreleri, isimleri, yükseklikleri ile parçanın tonal-makamsal ögeleri göz önüne alınır. “Remileme” ile “bona” arasındaki başlıca fark budur.

Bongo:

Latin Amerika’da, özellikle de Küba’da kullanılan Afrika kökenli vurmalı bir çalgı.

\ Bononcini, Giovanni Maria:

Bononcini ailesine ilişkin maddede anlatıldığı üzere Giovanni Maria Bononcini ailenin küğ sanatıyla ilgilenen en yaşlı üyesidir. Baba Giovanni’nin sekiz çocuğundan yalnız iki oğlu küğ sanatında İtalya ve dünya çapında önem taşıyan isimler oldular. Baba Bononcini 1642 yılında Modena yakınlarındaki Montecorone’de dünyaya geldi ve 23 Eylül 1642 tarihinde vaftiz edildi. Modena’da Marco Uccelini ile çalıştı. Keman ve “violoncello da spalla” çalganı olarak ustalaştı. Keman çalıcısı ve bağdar olarak pek tanınmıştı. İlk eserleri 1666 yılında yayınlanmaya başlandı. “Modena Katedrali”nde kapel baş ustası olmasından iki yıl kadar sonra, yani 1675 yılında ilk vokal küğleri ortaya çıkmaya başladı. Bononcini’nin Op. 6 sırasayılı yaratısı 1672 yılında Venedik’te basıldı ve “Baş Rahip ve Kont” Giulio Camillo Campori’ye adandı.Kaleme aldığı üçüller için sonatları Corelli’nin Op. 1-4 sırasayılı yaratılarının adeta bir anlamda habercisidirler. O’nun küğsel düşüncelerini kaleme aldığı “Musico Prattico” kitabı (Şarkıların Bağdanmasına Katkı Sağlayan Herşeyin Mükemmel Bilgisine Nasıl Ulaşılacağını ve Kontrapunt Sanatının Ne Olduğunu Kısaca Gösteren Pratik Küğ Kılavuzu) kendisinden sonra gelen kuşağı, örneğin sadece Johann Gottfried Walther ve Johann Mattheson gibi bağdar, küğbilimci ve yazarları etkilemekle kalmamış, Avrupa çapında geniş bir yaygınlık kazanmıştır. Sanatçının kantatları, madrigalleri ve üçülleri pek bilinmektedir. Sanatçının beklenmedik ölümü 18 Kasım 1678 tarihindedir. Bkz. Bononcini ailesi; Bononcini, Giovanni Battista; Bononcini, Antonio Maria; violoncello da spalla.

Borova, Osman:

1920 yılında Ankara’da doğan Osman Borova “Musıki Muallim Mektebi”nin öğrencisi olmuştur. Sanat yaşamına 1943 yılında başlayan Borova, uzun yıllar “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın trombon sanatçılığını yapmış, ayrıca Almanya’da bir orkestrada da trombon grubu üyeliği üstlenmiştir. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”ndan emekli olduktan sonra İzmir’e yerleşmiş ve “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nda trombon sanatçısı olarak yıllarca emek vermiştir.

Boş Tel (Açık Tel):

Yaylı çalgılarda herhangi bir parmağın basılmış olmadığı veya tele dokunmadığı durum, açık tel. Nota üzerinde açık tel, yani boş çalınacak tel “0” rakamı ile belirtilir. Nota üzerinde “0” rakamının bulunduğu durumlarda o nota açık tel ile seslendirilir, eşdeğeri olan parmak basılmaz. Bkz. Dolu Tel (Kapalı Tel).

Bourrée:

Bkz. Bure.

Bow:

(İng.) Yay, arşe. Yay ile çalmak.

\ Bozkaya, Tuna:

İlk klarinet eğitimine "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda Ayhan Yünkuş ile başladı. "Bilkent Üniversitesi"nin açtığı tam bursluluk sınavını kazanarak buradaki eğitimini Alain Boeglin ile sürdürdü. Mahir Çakar ve Erden Bilgen'in oda küğü öğrencisi oldu. Öğrenciliği sırasında çeşitli oda küğü ve yalkın dinletilerde yer aldı. "Bilkent Üniversitesi Uluslararası Küğ Yaz Kursları"na katıldı. "Bilkent Üniversitesi"nden "Yüksek Onursal" derece ile mezun oldu. "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası"nın açmış olduğu sınavı kazanarak klarinet sanatçısı olarak bu kurumda görev yapmaya başladı. Akin Domien'in ustalık kursuna aktif olarak katılıp C. Nielsen'in klarinet konçertosunu seslendirdi. Bir müddet "Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı"nda klarinet öğretmenliği yaptı. Öğrencileri şu anda eğitimlerini çeşitli konservatuvarlarda sürdürmektedirler. "Adonis Beşili"nin bir üyesi olan Tuna Bozkaya bu grup ile yurtiçi ve yurtdışı dinleti projelerinin hazırlığını yapmaktadır. Maddedeki fotoğraflara ilişkin açıklamalar: 2. Fotoğraf (Tuna Bozkaya – İlknur Özcan – Filiz Özsoy – Nüket Bozkaya/Yamalı – Jülide Canca), 3. Fotoğraf (Nüket Bozkaya/Yamalı – Tuna Bozkaya ve Alain Boeglin Tuna Bozkaya'nın mezuniyetinde)...

Böğürmek:

Bağırmak. Öküz, manda, deve gibi ses çıkarmak. Yüksek sesle ünlemek, anlaşılmayacak sesler çıkartma eylemini bağırarak yapmak.

Böğürtmek:

Böğürmek işini yaptırmak. Eylemsel olarak yüksek sesle ünletme ya da anlaşılmayacak sesler çıkatrma işini yerine getirtmek.

Böğürtü:

Böğürme sesi (is.)

Böğürüş:

Böğürmek. Böğürme eylemi, böğürme biçimi. Anlaşılmaz bir biçimde yüksek sesle bağırmak. (is.) (Öküz gibi böğürme!) (Böğürerek ağlamak!)

\ Böhm, Karl:

Avusturyalı orkestra yönetkeni. 28 Ağustos 1894 tarihinde Graz’da doğmuş ve 14 Ağustos 1981 tarihinde 87 yaşında iken Salzburg’da yaşama gözlerini kapatmıştır. “Viyana Operası”nın yönetkeniydi, ayrıca “Bayreuth Festivalleri”nde Richard Wagner’in dört operadan oluşan “Nibelungen Yüzüğü” (Der Ring des Nibelungen) isimli başyaratısının seslendirilmesi ile tanınmıştır. Karl Böhm, Wolfgang Amadeus Mozart’ın yaratılarını yorumlama konusunda en önde gelen isimlerden birisiydi. Sanatçının soyismine farklı kaynaklarda şu şekillerde de rastlanabilir: Bohm ya da Boehm.

\ Böke, Ecem:

Sahne ismi “Nova Norda” olan popüler kültür şarkıcısı ve şarkı sözü yazarı. 1 Mart 1991 tarihinde dünyaya gelmiştir. Piyano eğitimi almaya küçük yaşlarda başlamış, ancak ertiksel küğ yaşamına “Boğaziçi Üniversitesi Sosyoloji Bölümü”nde öğrenci iken giriş yapmıştır. Bu okulda katıldığı rock korosu Böke için bir başlangıç olarak düşünülebilir. Okulu bitirdikten sonra bir müddet özel sektörde çalışmışsa da yönünü küğ alanında profesyonelliğe çevirme kararı almıştır. İlk teklisi “Çıktım Bi Yola” (2018 yılı Şubat ayı) sonrası arka arkaya teklileri çıkmaya devam etmiştir: “Dinozorlar” (2018), “Boşver” (2018), “Varım” (2018), “Beni Biraz” (2018), “Zor” (2019), “Kuzeye Kaç!” (2019), “Kim Üzdü Seni” (2020), “Beteri Yok Uslanmaktan” (2020), “Bakma Bana Öyle” (2020). Ecem Böke’nin ilk video klibi ise yönetmenliğini Emir Yargın’ın üstlendiği “Boşver” şarkısına çekildi.

BPM:

(İng.) Beats per minute. Dakikada vuruş sayısı. Metronom hızını belirlemek için kullanılan bir terimdir.

Braccio:

(İt.) Viyola. Bir Rönesans dönemi çalgısı. Bkz. Lira da Braccio.

Brahms’ın Aşk Hayatı:

Johannes Brahms’ın anlaşılmaz, karışık aşk hayatı Hamburg’daki genelevlerde başlamış, Viyana’daki sokak kızları ile son bulmuştu. Ondört yaşında iken Brahms, St. Pauli’deki randevu evlerinde piyano çalarak hayatını kazanıyordu. Oradaki kızlarla arkadaşlık kuruyor ve onlardan iltifat görüyordu. Bu gençlik anıları O’nu hayatı boyunca izlemiştir. Clara Schumann’ın ise gururlu ve kalbe dokunaklı görünüşü ile Brahms’ın hayatında önemli bir yeri vardır. Yirmi yaşındaki genç Brahms, Robert Schumann’ın evine ilk kez geldiğinde dostça karşılanmıştı. Kendi bağdalarından çalması istenmiş, O da küçük fa’dan sonatını çalmaya henüz başlamıştı ki, bu bağdayı kızı Clara’nın da duymasını isteyen Robert Schumann, Brahms’ın piyano çalmasını durdurmuştu. Clara odaya geldiğinde babası O’na hiçbir yerde dinlemediği bir küğ dinleyeceğini belirtmiş ve Brahms, tüm Avrupa’da ün yapmış bu güzel kadına bakarak yeniden çalmaya başlamıştı. Genç bağdar, Schumann ailesini bu yolla fethetmişti. Baba Schumann Brahms’a arkadaş ve konuk olarak onlarda kalmasını söylemiş, evlerini kendi evi olarak kabul etmesini rica etmişti. Brahms, hayatında ilk kez sıcak ve iyi bir aile yaşamını yakından görüyordu.

\ Branle:

Fransız kökenli bir 12. yüzyıl zincir kırını. En revaçta olduğu dönem yaklaşık olarak 1450 ile 1650 yılları arasıdır. Özellikle Fransa ve İngiltere başta olmak üzere Avrupalı aristokratlar tarafından benimsenmiştir. Fransızca’da “branle” sallanmak anlamına gelmektedir. Bir kırın zincirinin yanlara doğru geniş adımlarla kırınması şeklinde gerçekleştirilir. Bu terim “brawl” şeklinde İngilizceye aktarılmıştır ve kavga, dalaş, dövüş, arbede anlamlarına gelmektedir.

Bravo:

Aferin! Bravo! Kutlarım! “Bravo”, bir sanatçıya veya küğsel yaratıya ya da başka dallardan herhangi bir sanatsal ürüne karşı duyulan ve hayranlık duygularını anlatarak takdir belirten sesleniştir. Yüksek sesli bir beğeni nidasıdır. İtalyanca bir sıfat olarak, “bravo”, cesur ve pekgözlü, mecazi anlamda da ilgi veya benzetme sonucu “maharetli” karşılığında da kullanılır. Dinleyiciler alkışlarının yanısıra beğenilerini ortaya koymak niyetiyle yüksek sesle ya da bağırarak “bravo” diye ünlerler. Bkz. Bravur. Bravura.

Bravur:

(İt.) Sanatta beceri, maharet ve cesaret. “Bravo” ile anlamdaş olup “bravura” kelimesinden gelmektedir.

Bravur Havası:

Bir sanatçının yetenek ve becerilerini tümüyle ortaya koyduracak şekilde zorlu teknik pasajlarla bezenmiş parlak bir küğsel kesite, gidişe, bölümcüğe ya da bölüme “bravur havası” denilir. Bu tür pasajların maharetle seslendirilmesinden sonra çalıcı dinleyicilerin alkışlarını ve takdir belirten seslenişlerini derler. Bkz. Bravurstück. Çalımlı Hava.

Bravura:

(İt.) Gösterişli, süslü, tumturaklı ve cafcaflı, ışıl ışıl parlak ve görkemli, hayranlık uyandırıcı berraklıkta ve kesinlikte, keskin bir göz alıcılıkta bir küğ biçemidir. Bu tarz efekt yaratmak, etkili bir sonuç almak amacıyla oluşturulur; ırlayıcının sesinin ne denli elastiki bir yumuşaklıkta olduğunu ve ne denli geniş bir genlikte tınladığını göstermeyi hedefler. Bu elastikiyet ve esneklikte icracının teknik gücünü ve yeteneklerini ortaya dökmeyi hedefler. Ses alanında virtüozite gerektiren bir yazım çeşididir. Görkemli, ihtişamlı, ruh dolu, heyecanlı, canlı, güçlü. “Bravo” teriminden köklenir. Bkz. Bravo. Aria di bravura. Bravur.

Bravurarie:

(İt.) Bkz. Bravo.

Bravurstück:

(Alm.) Bir sanatçının yetenek ve becerilerini sergileyebileceği tarzda teknik zorluklarla yazılmış parlak ve çekim gücü olan küğlere Almanlar “bravurstück” derler. Bu tür parçalar başarıyla seslendirildiklerinde dinleyicilerin alkışlarını derler ve takdir mahiyetinde “bravo” ünlemeleriyle karşılanırlar. Çalınışında teknik zorluklar içeren bu tür kesitleri, pasajları, bölümcükleri ya da bölümleri betimlemek için kullanılan bu terim Türkçe’de “çalımlı hava” ifadesi ile belirtilebilir. Bkz. Bravo, bravur, bravur havası, bravura, bravurarie, stück, çalımlı hava.

Breve:

Breve teriminin birinci anlamı “kısa” demek olup ikinci anlamı “çift birlik nota” karşılığındadır (iki tane birlik notaya eşit olan işaret). Ortaçağda önce içi renkli, sonra renksiz kare ile yarım nota olarak gösterilen, 1600'lü yıllardan sonra da iki tane birlik notaya eşit olan işaret.

\ Bridge Trafik:

İş adamı Ahad Afridi tarafından kurulan küğ grubu. Kendi kendine gitar çalmayı öğrenen Afridi, bu grubu İstanbul’dan esinlenerek kurmuştur. Grubun ilk stüdyo albümü “Tree Of Knowledge” ise geçen yıl “Sony Music” etiketiyle tüm dünyada satışa sunulmuştur.

Brillante:

(İt.) Parlak, parlayan. Işıltılı.

Brio:

(İt.) Ateşli, çevik. Parlak, canlı. Parlaklık, canlılık. Bkz. Brioso. Con brio.

Brioso:

(İt.) Parlak bir şekilde, canlı bir çalış ile. Sürükleyici bir tarzda seslendirerek. Bkz. Brio, con brio.

Broken Consort:

Bkz.: Consort, Kırık Konsort, Konsort.

\ Bronikowski, Marcin:

Varşova'da doğan Marcin Bromikowski "Karol Szymanowski Küğ Okulu"nda eğitim gördü. Daha sonra sırasıyla Sofya'daki "Bulgaristan Küğ Akademisi"nde Rusko Ruskov (Rusev) , Pésaro'daki "Rossiniana Akademisi"nde Alberto Zedda ve Milano'daki "Scala Tiyatrosu"nda Carlo Bergonzi ile çalıştı. Marcin Bronikowski'nin aldığı ödüller arasında şunlar bulunmaktadır: İspanya'nın Pamplona kentinde yapılan "Julian Gayarre Uluslararası Irlama Yarışması"nda birincilik ödülü, yine İspanya'nın Bilbao kentinde gerçekleştirilen "Uluslararası Irlama Yarışması"nda birincilik ödülü, 1993 yılında yapılan "Cardiff Dünya Ses Sanatçıları Yarışması"nda onur ödülü, Belçika'nın Vérviérs kentinde gerçekleştirilen "Uluslararası Irlama Yarışması"nda, Varşova'daki "Moniuszko Uluslararası Yarışması"nda ve Güney Afrika Cumhuriyeti'nin Pretoria kentinde yapılan "Unisa Uluslararası Yarışması"nda üçüncülük ödülleri, Varşova'da "Polonya Destek Kurumu"ndan "Gümüş As Ödülü", Norveç'in Oslo kentinde yapılan "Kraliçe Sonya Uluslararası Küğ Yarışması"ndan dördüncülük ödülü ve Finlandiya'nın Helsinki kentinde gerçekleştirilen "Mirjam Helin Uluslararası Ses Yarışması"nda birincilik ödülü... Sanatçının üstlendiği roller arasında ise Figaro (Sevil Berberi), Eugene Onegin'de baş rol, Albert Werther, Dandini (La Cenerentola), Rodrigo (Don Carlos), Germont (La Traviata), Anckarström (Maschera'da Bir Balo), Valentin (Faust), Mercutio (Romeo ve Juliette), Papageno (Sihirli Flüt), Escamillo (Carmen), Sharpless (Madam Butterfly), Kont Almaviva (Figaro'nun Düğünü), Antonio (Linda di Chamounix), Marcello (La Bohéme), Silvio (Palyaço), Scindia (Le Roi de Lahore/Massenet), Lescaut (Manon Lescaut), Zarete (Il Paria), Enrico (Lucia di Lammermoor), Malatesta (Don Pasquale), Bohuš (Jacobin), Névers (Les Huguenots) ve çok sayıda başka roller... Marcin Bronikowski Londra Kraliyet Opera Evi "Covent Garden"da, Milano "Scala Tiyatrosu"nda, "Nice Operası"nda, Strazburg "Ren Operası"nda, Cape Town "Nico Opera Evi"nde, Atina "Yunan Ulusal Opera"sında, Tel Aviv "Yeni İsrail Opera"sında, Bilbao "Euskalduna Sarayı, Arriaga Tiyatrosu"nda, San Sebastian "Victoria Eugenia Tiyatrosu - Quincena Musical"de, Malaga "Cervantes Tiyatrosu"nda, Pamplona "Gayarre Tiyatrosu"nda, Palma de Mallorca "Teatro Principal"de, Menorca "Teatro Principal de Mahon"da, Santa Cruz de Tenerife "Auditorio"da, Oviedo "Campoamor Tiyatrosu"nda, Trieste "Giuseppe Verdi Tiyatrosu"nda, Venedik "La Fenice Büyük Tiyatrosu"nda, Berlin "Alman Operası"nda, Münih "Bavyera Devlet Operası"nda, Stuttgart "Württemberg Devlet Tiyatrosu"nda, "Frankfurt Operası"nda, Hamburg "Devlet Operası"nda, Dresden "Semperoper"de, Salzburg "Landes Tiyatrosu"nda, "Bregenz Festivali"nde, "Macau Festivali"nde, "Martina Franca Festivali"nde, "Schleswig–Holstein Küğ Festivali"nde, "Varna Yaz Festivali"nde, Şanghay "Opera Evi"nde, Hong Kong "Opera Evi"nde, Adelaide "Güney Avustralya Devlet Operası"nda, Auckland ve Wellington "Yeni Zelanda Operası"nda, Moskova "Bolşoy Tiyatrosu"nda, Varşova "Ulusal Operası"nda, "Krakov Operası"nda ve daha birçok salonda sanatını sergilemiştir. Sanatçı José Carreras, Edita Gruberova, Andrea Bocelli, Denyce Graves, Sonia Ganassi, Miriam Gauci, Leontina Vaduva, Ewa Podles, Simone Alaimo, Fabio Armiliato, Wiliam Matteuzzi, Juan Diego Florez, Rolando Villazon, Joseph Calleja, Raul Gimenez, Marcello Giordani, Michele Pertusi, Jevgeni Nesterenko ile birlikte sahne almış; Lorin Maazel, Michel Plasson, Marcello Viotti, Carlo Rizzi, Carlo Franci, Fabrizio Carminati, Giuliano Carella, Renato Palumbo, Rico Saccani, Ralf Weikert, Marco Guidarini, Gerd Albrecht, Roberto Rizzi Brignoli, Friedrich Haider, Marc Elder gibi yönetkenlerin bagetiyle söylemiş ve Dario Fo, Carlos Saura, Jerome Savary, Jean Piere Ponelle, John Cox, Richard Jones, Emilio Sagi, Piero Faggioni, Otto Schenk, Nicolas Joël, Mariusz Trelinski, Michal Znaniecki, Moshe Leiser, Patrice Caurier ve daha birçok önemli ismin prodüksiyonlarında yer almıştır. Marcin Bronikowski sıklıkla dinletiler de vermektedir. "İsrail Sinfoni Orkestrası", "Varşova Ulusal Filarmonik Orkestrası", "Polonya Radyo ve Televizyon Orkestrası", "Kuzey Hollanda Filarmonik Orkestrası" "İspanya RTVE", "Bavyera Rundfunk", "Viyana Sinfoni", "MDR–Leipzig", "WDR–Köln", "NDR–Hannover", "Finlandiya Tapiola Sinfonietta",  "Helsinki Opera Evi Orkestrası" gibi önemli kurumlarla Haendel'in "Göttingen Te Deum"unu, Mahler'in "Bir Gezginin Şarkıları"nı, yine Mahler'in "Toprağın Şarkısı"nı, F. Martin'in "Fırtına"sını, Orff'un "Carmina Burana"sını, Mozart'ın "Taç Giyme Töreni Missa"sını, Haydn'ın "Yaradılış"ını, Fauré'nin "Requiem"ini, Brahms'ın "Bir Alman Requiem"ini, Lili Boulanger'nin "Faust ve Helene"ini, Mascagni'nin "Messa di Gloria"sını, Szymanowski'nin "Stabat Mater"ini seslendirmiştir. "Unicef"in 50. Kuruluş Yılı nedeniyle Varşova'da José Carreras ile birlikte sahne almış, Livorno "Accademia Navale"de, Madrid "Teatro Monumental"de, Milano'da "Scala Tiyatrosu" tarafından yapılan bir organizasyonda, Venedik "San Marco Bazilikası"nda, "Köln Filarmoni"de, Hannover "Grosser Sendesaal"da, "Jerusalem Filarmonisi"nde, Florida ve İrlanda'da gerçekleştirilen çok sayıda galada görev almıştır. Polonya'da yapılan "Wratislavia Cantans Uluslarası Oratoryo Festivali"nde, "Würth Şirketi"nin 50. Kuruluş Yılı nedeniyle Almanya Künzelsau'da, Varşova "Schubert Festivali"nde, Moskova "Bolşoy Tiyatrosu Beethoven Salonu"nda, Dublin "Ulusal Dinleti Salonu"nda, Finlandiya "Kangasniemi Festivali"nde, Espoo "Sellosali"de ve birçok başka yerde resitaller vermiştir. "Bavyera Rundfunk" ile Cecil Maria Stuarda'nın, Marcello Viotti ve Edita Gruberova ile "Nightingale"in, Donizetti'nin "Zarete Il Paria"sı için "Bongiovanni"nin, WDR Köln için Dvorak'ın "Bohus Jacobin"inin, "Dynamic" için Meyerbeer'in "Les Huguenots"unun CD kayıtlarını yapmış ve birçok başka ülkede radyo ve televizyon kayıtları gerçekleştirmiştir.

\ Brown, Carolyn:

Bağdar Earl Brown’un eşi olan Carolyn Brown çağdaş kırın sanatının en büyük yorumcularından birisidir. Aynı zamanda bir kırınçizer (koreograf) olan sanatçı 26 Eylül 1927 tarihinde Massachusets’e bağlı Fitchburg’da kırıncı bir ailede doğmuş ve ilk kırınsal eğitimini annesi olan Marion Rice’dan almıştır. “Denishawn School of Dancing and Related Arts” isimli okulu bitiren Brown ayrıca 1950 yılında “Wheaton College”ın felsefe bölümünden de diploma almıştır. “Merce Cunningham Kırın Topluluğu”nun kurucularından birisi olan Carolyn (Rice) Brown ertiksel konulardaki yazılarıyla da tanınmaktadır.

\ Brown, Earle:

Amerika Birleşik Devletli bir bağdar olan Earle Brown 26 Aralık 1926 tarihinde Massachusetts’e bağlı Lunenburg’da dünyaya geldi. Küğünde matematiksel kuramların ve özellikle de John Cage’in etkisi altında kalmıştır. Sanatçı 2 Temmuz 2002 tarihinde New York’a bağlı Westchester County’de bulunan Rye kentindeki evinde yaşama gözlerini kapatmıştır.

\ Brusilovsky, Yevgeny Grigorievich:

Rus asıllı Kazak bağdar. 12 Kasım 1905 tarihinde bir liman kenti olan Rostov-on-Don’da dünyaya geldi. “Moskova Konservatuvarı”nda ve daha sonra Maximilian Steinberg’in öğrencisi olarak “Leningrad Konservatuvarı”nda okudu. 1933 yılında Kazakistan’ın (daha sonra Kazak Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti) Alma-Ata kentine bölgenin halk küğleri ve kırınları üzerinde araştırma yapması için gönderildi. Ancak Brusilovsky yaşamının sonuna kadar bu ülkede kalmaya karar verdi. Sanatçı 1934 yılında “Abay Opera Evi”ni kurdu. 1934-1936 yılları arasında “Kazak Ulusal Tiyatrosu”nun küğ direktörü olarak çalıştı. 1949 yılından 1951 yılına dek “Kazak Filarmoni Orkestrası”nın sanatsal yönetmeni oldu. Şimdiki adı “Kurmangazy Kazak Ulusal Konservatuvarı” olan “Alma-Ata Konservatuvarı”nda 1944 yılında öğretmenlik yapmaya başladı ve 1955 yılında bağdama dalında profesörlük ünvanı aldı. Çok sayıda öğrenci yetiştirdi, bunlar arasında belirgin olanların isimleri şunlardır: Aleksandr Zatsepin, B. Baikadamov, Mukan Tulebaev, B. Yerzakovich, K. Kuzhamyarov, E. Rakhmadiyev ve S. Mukhamedzhanov. Sanatçı ilk Kazak operasının bağdarı, “Kazak Sovyet Sosyalist Cımhuriyeti”nin ulusal marşı’nın yazarlarından birisi olmuştur. “Kazak  Sovyet Sosyalist Cımhuriyeti”nin “Halk Sanatçısı” ünvanı ile onurlandırıldı. Yevgeny Brusilovsky, bağdalarında sık sık Kazak küğünü ve efsanelerini kullanmıştır. Sanatçı 9 Mayıs 1981 tarihinde Moskova’da 75 yaşında sonsuzluğa göç ederek “Kuntsevo Mezarlığı”na gömülmüştür.

\ Bruyere, Loic:

Yönetmen, senaryo yazarı, dekoratör, animasyon yapımcısı, özel efektler üreticisi ve grafik tasarımcı… Loic, “Emile Cohl Okulu”ndan mezun oldu. 2008 yılında “Caribara Stüdyosu”na girerek “Willa’s Wild Life - Willa’nın Vahşi Yaşamı” serisinde animatör olarak çalıştı. Daha sonra “Canal Famille - Aile Kanalı” tarafından başlatılan proje çağrısını kazanan “Nuts - Fındıklar” dizisini yazdı ve yönetti. 2011 yılında “Folimage”ın yapımcılığını üstlendiği “Michel” dizisinde animatör oldu. Yönetmen olarak iki filmi göze çarpmaktadır: Le Spectacle de Maternelle - Anaokulu Gösterisi” (2019)isimli kısa filmi ve “Les P’tits Explorateurs - Küçük Kaşifler” (2017).Diğer çalışmaları arasında “Le Renard Minuscule - Minik Tilki” (2015) ve “La Cage - Kafes” (2016) bulunmaktadır.

\ Buckingham, Lindsey:

ABD’li şarkıcı, şarkı yazarı ve prodüktör. Tam ismiyle Lindsey Adams Buckingham 3 Ekim 1949 tarihinde Kaliforniya’nın Palo Alto kentinde kızlık soyadı Elliott olan Rutheda ile Morris Buckingham’ın üç erkek çocuğunun en küçüğü olarak dünyaya gelmiştir. “Menlo Atherton” okulunda yüzme alanında tam bir sporcu olarak yetişmiş, ancak küğ yapmak uğruna atletizmi ve yüzücücülüğü bırakmıştır. “San Jose Eyalet Üniversitesi”ne başlamışsa da bu okulu bitirmeden ayrılmıştır. Ancak hiçbir zaman gitar dersleri almamış ve nota okumayı öğrenememiştir. Buna karşın son derece yetenekli olduğu kesindi. 13 yaşında yöresel küğlerden ve Amerikan halk küğünden etkilendi, banjo metodları aldı ve “Kingston Trio - Kingston Üçülü”nün enerjik stilini örnek aldı. Buckingham, 1966 yılından 1971 yılına dek “The Fritz Rabyne Memorial Band” adlı lise rock grubu ile basçı ve vokalist olarak saykedelik küğ ve folk rock yaptı. Grup bir ara dağıldı, üye değişiklikleri yaparak 1967 yılında yeniden toplandı ve ismini “Fritz” olarak kısalttı. Bu yeni oluşumda Buckingham arkadaşı Stevie Nicks’i ikinci vokal olarak gruba davet etti. Ancak her ikisi de beş yıl sonra gruptan ayrıldılar. Bu ayrılmanın hemen sonrasında Nicks ile aralarında romantik bir ilişki başladı. 1972 yılında kız arkadaşı Nicks ile yedi demo kayıt yaptılar ve bunların yayınlanması amacıyla Los Angeles’a gittiler. “Polydor” 1973’te işbirliği yapmak için imza attı. İlk albümleri bu sayede 1973 yılının Eylül ayında piyasaya verildi. Ancak şirket beklenen satış rakamlarına ulaşamadığı için anlaşmayı iptal etti. Çiftin ekonomik durumu çok bozulmuştu, iki yakalarını bir araya getirmek için Buckingham, Don Everly’nin grubu ile dinleti dolaşısına çıkmak zorunda kaldı. Aynı günlerde Mick Fleetwood, Kaliforniya’daki “Sound City” kayıt stüdyosunu araştırırken “Buckingham-Nicks Albümü”nden “Frozen Love” isimi şarkıyı duydu. Çok etkilenmişti ve dinlediği gitarcının kim olduğunu sordu. Şans eseri Buckingham ve Nicks o anda “Sound City”de demo kaydediyorlardı; böylece tanışmış oldular. Grup üyelerinden Bob Welch Aralık 1974’te Fleetwood Macten ayrılnca, Fleetwood hemen Buckingham’la iletişime geçti ve ona grubundaki gitar boşluğunu doldurmasını teklif etti.  Sanatçı, “Fleetwood Mac” grubunun üç vokalistinden birisi ve baş gitaristi olarak tanındı. Sanatçının bu grupla yaptığı işbirliği 1975’ten 1987’ye ve 1997’den 2018’e kadar iki dönem sürdü. Bu görev süresi içerisinde Buckingham altı yalkın albüm ile üç canlı albüm yayınladı. Fleetwood Macin bir üyesi olarak 1998 yılında “Rock and Roll Hall of Fame”e alındı. Sanatçı, 2011 yılında, “Rolling Stone”un “Tüm Zamanların En Büyük 100 Gitaristi” listesinde 100. sırada yer aldı. Buckingham’ın gitarda parmak ditme stili olağanüstüdür. Sanatçıya kucak açan Fleetwood Mac” 1960’lı yılların sonlarından başlayarak Peter Green önderliğinde küğ yapan bir İngiliz Blues grubu olarak yola çıktı. Green’in gruptan ayrıldığını açıklamasından sonra liderleri olmadan birkaç çalkantılı ve zor yıl geçirdiler. Grup özellikle bir gitarcıya ve erkek vokaliste gereksinim duymaktaydı, bu gereksinimi karşılayabilecek Buckingham ile adı geçen grup aynı stüdyoda kayıtlar gerçekleştirmekteydi. Nihayet, 1974 yılında Buckingham gruba katılma çağrısı aldı. Buckingham, gruba katılma önerisini şartlı kabul etti: Küğsel ve romantik partneri olan Stevie Nicks de bu grupta yer almalıydı. Böylece Buckingham ve Nicks, ticari açıdan en başarılı döneminde Fleetwood Maci temsil eden kişiler oldular. En tanınmış albümleri “Rumours - Söylentiler” bu işbirliği sonucu çıktı ve tüm dünyada 40 milyondan fazla satılma başarısını yakaladı. Oldukça başarılı olmalarına rağmen grup içi yaşanan çelişkiler ve tartışmalar sonucu Buckingham grubu 1987 yılında terk etti ve kendi ertiksel çalışmalarına odaklandı. Başkan Bill Clinton’ın 1993 yılında göreve başlaması nedeniyle verilen baloda grup bir defaya mahsus tekrar buluştu ve bu buluşma eski grup üyeleri arasında yeni yakınlaşmalar başlattı. Bunun ardından grup 1995 yılında “Time - Zaman” isimli yeni bir albüm çıkardı, Buckingham bu albümde bazı vokalleri seslendirdi. 1997 yılında grup eski sorunları tamamen bırakarak tekrar bir araya geldi ve dinleti dolaşılarına çıktılar, aynı zamanda “The Dance - Kırın” isimli yeni bir albüm yayınladılar. Ancak 9 Nisan 2018 tarihinde Buckingham, Fleetwood Mac”ten kovuldu ve yerini Mike Campbell ve Neil Finn aldı.

\ Budai, David:

Budapeşte doğumlu David Budai küğ eğitimine kemanla başlamıştır, ancak daha sonra ilgisi viola da gamba’ya yönelmiştir. Leipzig’deki gamba eğitimi sırasında Martin Erhardt’tan ders alırken tarihsel bilgiye dayalı doğaçlamaya ilgi duymuştur. Budai “Bremen Hochschule für Künste”de (Bremen Sanat Yüksek Okulu) Hille Perl’in öğrencisi olmuştur. Aralarında “Weser Renaissance”, “Bremer Barock Consort”, “Resonantia Leipzig” ve “Michaelis Consort” gibi toplulukların da bulunduğu çeşitli gruplar eşliğinde oda küğü sanatçısı ve yalkıcı olarak sahne almakta, ayrıca viola da gamba ve doğaçlama alanlarında eğitmenlik yapmaktadır.

\ Bugay, Umur:

Umur Bugay, 17 Ocak 1941 tarihinde Ankara’da dünyaya geldi. 1959 yılındada “İstanbul Haydarpaşa Lisesi”ni bitirdikten sonra 1964’te “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sosyoloji Bölümü”nden mezun oldu. 1962 yılında “Arena Tiyatrosu”nda sanat hayatına başladı. 1972 yılına kadar “Gülriz Sururi-Engin Cezzar Tiyatrosu”, “Halk Oyuncuları” ve “Dostlar Tiyatrosu”nda oyuncu, yönetmen, dramaturg olarak görev yaptı. Aynı yıl tiyatro oyun yazarlığına başladı. Yazdığı oyunların çoğu “Devekuşu Kabare Tiyatrosu”nda sahnelendi. 1975 yılından sonra mizah ağırlıklı öyküleri çeşitli gazete ve dergilerde yayımlandı. 1974’te Atıf Yılmaz ile yazdığı bir çingenenin yaşamını konu alan “Cemil” adlı senaryosunu Yılmaz Güney beyaz perdeye aktardı. Atıf Yılmaz’ın yönettiği, “Hasip ile Nasip”, “Deli Yusuf” filmleri ile Uğur Dündar’ın başrolde bir gazeteciyi canlandırdığı “İşte Hayat” adlı filmlerin senaryolarına imza attı. Yönetmen Ertem Eğilmez’in, yazar Rıfat Ilgaz’ın “Hababam Sınıfı” adlı kitabından sinemaya uyarladığı efsanevi serinin ilk senaryosunda da Umur Bugay’ın imzası yer aldı. 1977 yılında, “İstanbul Şehir Tiyatroları”nda, “Bizler ve Bizler” adlı oyunu sahnelendi. 1977 yılından itibaren Zeki Ökten ile yönetmen-senarist işbirliği içinde olan Umur Bugay, “Kapıcılar Kralı”, “Çöpçüler Kralı”, “Pisi Pisi”, “Yoksul”, “Davacı” ve “Düttürü Dünya” adlı filmlerin senaryolarını oluşturdu. Aynı yıllarda, Memduh Ün’ün yönettiği “Postacı”, Zeki Alasya’nın yönettiği, “Aslan Bacanak” adlı filmlerin senaryolarını da yazdı. 1983 yılında “Kent Oyuncuları Tiyatrosu”nda, “Bir Kadın Bir Erkek” adlı oyunu sahneye konuldu. 1988 yılında yazmaya başladığı “Bizimkiler” adlı televizyon dizisinin “TRT”de gösterilmesiyle büyük ün yaptı. 1993 yılında “Yazlıkçılar” adlı 6 yıl süren, 40 bölümlük TV dizisinin senaryosunu yazmaya başladı. “Saygılar Bizden”, “Oğlum Adam Olacak”, “Komşu Komşu”, “Koltuk Sevdası” televizyon dizilerinin de senaryolarını yazdı. 1999 yılında yönetmenliğini Yalçın Yelence’nin yaptığı “Duruşma” adlı sinema filminin senaristliği ve yapımcılığını üstlendi. 2000 yılında sahnelenen “Oğlum Adam Olacak” adlı müzikli tiyatro oyunun dramaturgluğunu yaptı. 2002 yapımı, yönetmenliğini Zeki Alasya’nın yaptığı, “Rus Gelin” adlı komedi filminin senaristliğini ve yapımcılığını üstlendi. Bugay’ın gülmece öykülerinden oluşan “Türk Küçükleri” adlı bir kitabı var. Evli ve iki çocuk babası olan Bugay, 6 Ağustos 2019 tarihinde hayatını kaybetti.

Buldular, Kaan:

Kontrtenor olan Kaan Buldular “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Opera Bölümü”nde Lynn Trepel Çağlar ile çalıştı ve 2007 yılında mezun oldu. Almanya’nın Frankfurt kentinde “Haus of Dom”da “Song of Songs” adlı eserde yalkıcı olarak görev aldı. İsviçre’de sanat çalışmalarını sürdürdü. 2010 yılında Rengim Gökmen başkanlığındaki “Antik Aryalar Yarışması”nda birincilik ödülüne hak kazandı. “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nin Georg Friedrich Haendel’in “Jül Sezar” operasında “Tolomeo” rolünü canlandırdı. Almanya’da “Şatolar Birliği” ve Bavyera Prensi’nin daveti ile “Karia Baroque Ensemble” ile bir dizi dinleti verdi. Kaan Buldular başarılı çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Bulgari:

(Boulgari) Bağlama ailesinden gelen küçük bir çalgıdır. Özellikle Güney ve Güneybatı Anadolu ile Kayseri yöresinde görülen curaya yakın bu saz Türk kökenli telli bir çalgıdır.

\ Bulut, Elçin:

Genç şarkıcı Elçin Bulut, küğ yönetmenliğini Zülfü Livaneli’nin yaptığı “Ege’ye Sevdalandık” albümü ile tanındı. “Veda” filminin soundtrack albümünde duru sesi ile hayranlık uyandıran Elçin Bulut’un yaptığı bu albümde düzenlemelerin tamamı Ferhat Livaneli tarafından yapıldı. “Bahçeşehir Üniversitesi İngilizce Hazırlık Okulu”nda akademik personel olarak çalışan Elçin Bulut’un Zülfü Livaneli’yle yolu, 2004 yılında demo kayıtlar göndermesiyle kesişti. Bulut, ilk kez “Veda” filminin küğsel kayıtlarında Livaneli ile birlikte çalışmaya başladı. Filmin küğlerinin beğenilmesinin ardından ertiksel olarak çalışmaya başlayan Bulut’un albümünün çıkış parçası ‘Ege’, Zülfü Livaneli’nin son bağdası ve diğer parçalar ise Ege zeybeklerinden ve iki adet Rumeli türküsünden oluşmaktadır. Livaneli’nin Bulut’a vokal destek verdiği albümde çalgısal olarak bilinen ‘Bergama Zeybeği’ adlı parça ilk kez sözleriyle dinleyiciye sunuldu.

\ Bulut, Fahri:

1 Eylül 1938 tarihinde Tarsus’ta doğan Fahri Bulut 1963 yılında “İstanbul Teknik Üniversitesi”ni bitirerek maden mühendisi oldu. Çok çeşitli kurumlarda ve özel şirketlerde çalıştıktan sonra 1981 yılında Adana’da “Fabu Mühendislik İnşaat-Taahhüt-Maden-Makine-Sanayi ve Ticaret A.Ş.”nin kurucu üyesi ve yönetim kurulu başkanı oldu. Şiir ve küğe özel ilgisi ve büyük yeteneği olan Fahri Bulut’un şiirlerinden yedisi çeşitli sanatçılar tarafından bağdanmış olup kendisinin de Türk sanat küğü dalında 27 bağdası bulunmaktadır.

Bure:

2/4'lük ya da 4/4'lük ölçüde canlı bir Fransız halk kırınıdır. 17. yüzyılda barok ardışlarında bir bölüm olarak yer almıştır. Eski bir Fransız dansı olan "Bure", "Gavot" ile birlikte bazı klasıl ardışlarda da yer almıştır. Bir vuruşluk eksik ölçü ile başlar. 2/4 ya da 4/4'lük metrik sistemde, canlı ve neşeli bir küğ eşliğinde kırınılır. Bkz.: Bourrée.

\ Burg, Susanne:

“Deutschlandfunk Kultur”da yapımcı ve sunucu, gazeteci, film eleştirmeni. “11. My French Film Festival”de “Uluslararası Basın Jürisi”nin üyelerinden birisi olarak görev yapmıştır.

\ Burgu:

Kulak. Mandal. Telli çalgılarda çalgının akordunu yapmak amacı ile kullanılan sert bir ağaçtan ya da madenden yapılan küçük parça. Çalgının tellerini uyumlu hale getirmek işine yarayan ağaçtan yapılan yuvarlak çubuk. Telli sazlarda, telleri germeye yarayan mandal. Akort kulakçığı ve tuner isimleri de burgu karşılığı kullanılmaktadır. Bu tür çalgılarda, çalgının sapına yakın ve bağlı olan bölgede tellerin sarıldığı parçaya “burgu” denilir. Telli çalgılarda tellerin üzerine sarıldığı, telleri gerip gevşetmeye yarayan mandallardan her biri.

\ Burkay, Kemal:

Kemal Burkay, Kürt siyasetinin en önemli isimlerinden birisidir. “PKK”nın sosyalist cenahının başındaki kişidir. “Kürdistan Sosyalist Partisi”ni (PSK) kurdu. İsveç’te yaşayan Burkay, “PKK”nın aksine her zaman silahlı eylemleri reddeden bir siyasi tavır aldı. Aynı zamanda edebiyatçı olan Burkay, Sezen Aksu’nun söylediği ve “Bir kedim bile yok” dizesiyle belleklere kazınan “Gülümse” şiirinin de yazarıdır:

Hadi gülümse bulutlar gitsin
İşçiler iyi çalışsın, gülümse
Yoksa ben nasıl yenilenirim
Belki şehre bir film gelir
Bir güzel orman olur yazılarda
İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse.

Sazlarım vardı, ırmaklarım vardı çok
Çakıltaşlarım vardı benim
Ama sen başkasın anlıyor musun
Tut ki karnım acıktı, anneme küstüm
Tüm şehir bana küskün
Bir kedim bile yok anlıyor musun

İklim değişir, Akdeniz olur, gülümse.

Burlesca:

(İt.) Şakacı, alaycı. Şaka yapan ya da alay eden bir karakterde. Dalga geçer bir tarzda.

\ Burney, Charles:

İngiliz küğ tarihçisi, küğ bilimcisi, bağdar ve küğ öğretmeni. Charles Burney 7 Nisan 1726 tarihinde küğ sanatçısı, kırıncı ve portre ressamı James Macburney’nin altı çocuğundan dördüncüsü olarak ikinci eşi Ann’dan (kızlık soyadı Cooper) Shrewsbury kasabasında Raven Caddesi üzerinde bulunan bir evde dünyaya geldi. Charles doğduğu günlerde baba James soyadını Burney olarak değiştirdi. Sanatçı 1723-1792 yılları arasında yaşamış olan erkek kardeşi Richard ile birlikte -anlaşılamayan bir nedenden ötürü- Shrewsbury’e 8 km. mesafede bulunan Condover yakınlarındaki bir bakımevine gönderildiler ve burada 1739 yılına kadar tutuldular. Charles resmi olarak eğitimine 1737 yılında “Shrewsbury Okulu”nda başladı. Daha sonra 1739 yılında babasının yaşadığı ve çalıştığı Chester kentinde bulunan “Kraliyet Okulu”na devam etti. Charles’a küğ konusunda ilk yol gösteren katedral orgçaları olan Bay Baker oldu. Daha sonra o dönemin önemli bağdarlarından John Blow’un bir öğrencisiyle küğ çalışmaya başladı. Shrewsbury’e 15 yaşında iken geri döndü. Bu kentte “St. Mary Kilisesi”nin orgçaları olan üvey erkek kardeşi James Burney ile çalışmalarını üç yıl kadar daha sürdürdü. Bu sürecin sonunda Londra’ya giden genç küğcü üç yıl da bu kentte Thomas Augustine Arne’nin öğrencisi oldu. Charles Burney, 30 Mart 1745 tarihinde James Thomson’ın “Alfred”i üzerine “Drury Lane Tiyatrosu”nda ilk temsilini yapan bir küğ bağdadı. 1749 yılında yılda 30 sterlin tutarında bir ücretle Londra’da “Fenchurch Caddesi” üzerinde yer alan “St. Dionis Kilisesi”nde orgçalarlığa başladı. Ayrıca Cornhill’de bulunan “King’s Arms”ta kısa süre önce oluşturulan “Yeni Dinletiler” çerçevesinde harpsikord çalmak üzere anlaşma yaptı. 1749 yılında sanatçı Londra’da orgçalar ve harpsikord çalıcı olarak çalışırken Esther Sleepe ile tanıştı ve evlendi. Çiftin altı çocukları oldu: Büyük kızı Esther (Hetty) ileri yaşlarında sanatçının kuzeni Charles Rousseau Burney ile evlendi. Büyük oğlu James Burney kaşif ve denizci oldu ve "Kraliyet Donanması"nda görev yaptı, 1821 yılında tuğamiral rütbesinde iken vefat etti. James Kaptan Cook’a son iki seferinde eşlik etmişti. Takma adı “Fanny” olan oğlu Frances Burney takdir edilen bir yazardı. Charles Burney 1751 yılında sağlık sorunları nedeniyle Norfolk’ta bulunan liman kasabası “Lynn Regis”e göç etti. Burada orgçalar olarak çalışmaya başladı ve 100 sterlin yıllık ücret verildi. Sanatçı bu küçük kasabada dokuz yıl kaldı. Bu süreçte küğ tarihi oluşturma ve bunu yazıya dökme fikri kafasında gelişti. Bu genel anlamda bir küğ tarihi olacaktı. 1759 yılında Liverpool’da bulunan “Ranelagh Gardens - Ranelagh Bahçeleri”nde “Ode for St. Cecilia’s Day - Aziz Cecilia İçin Od” isimli bağdası icra edildi. Sanatçı 1760 yılında sağlığına tekrar kavuşmuş olarak Londra’ya döndü. Ancak Charles Burney’nin ilk eşi Esther 1761 yılında öldü. Bunun üzerine Charles, Elizabeth Allen ile ikinci kez evlendi. Bu birliktelikten sanatçının iki çocuğu daha dünyaya geldi: Richard Thomas ile roman yazarı ve edebiyatçı Sarah Harriet Burney. Londra’da aile canlı bir kültür ortamı ile tanıştı: Portre ressamı Joshua Reynolds, dilbilimci Samuel Johnson, oyun yazarı Richard Brinsley Sheridan, deneme yazarı Edmund Burke ve Southwark beldesi milletvekili Henry Thrale ile eşi Hester Thrale ailenin yakın çevresini oluşturdu. Büyük kızı Esther daha sekiz yaşında iken bir harpsikord çalıcısı olarak yeteneği ve kapasitesi ile küğsever kamuoyunu hayli şaşırtmıştı. Charles Burney Londra’ya dönüşünden kısa süre sonra yayınladığı harpsikord konçertoları ile büyük övgü kazandı. Sanatçı 1766 yılında Jean-Jacques Rousseau’nun “Le Devin du Village - Köy Kahini” operası üzerine yaptığı çeviri ve uyarlamayı “The Cunning Man - Kurnaz Adam” ismiyle “Drury Lane” tiyatrosunda sahneye koydu. “Oxford Üniversitesi” 23 Haziran 1769 tarihinde Burney’i küğ alanında lisans ve doktora dereceleri ile onurlandırdı ve bu törende sanatçı kendi eserini seslendirdi. Bu eser çalgıların eşlik ettiği bir ilahi, açımlık, yalkın parçalar, resitatifler ve korallerden ve o gün seslendirilmeyen sekiz bölümlük bir vokal antemden oluşuyordu. Burney, çeşitli ertiksel uğraşlarının arasında, ana projesi olan “Küğ Tarihi”ni kesinlikle unutmamıştı. Bu projesi için İngiltere’de elde edemediği materyalleri derlemek üzere yurt dışında bir dolaşıya çıkma kararı aldı. Haziran 1770’te Londra’dan ayrılarak Paris, Cenevre, Turin, Milano, Padua, Venedik, Bolonya (bu kentte Wolfgang Amadeus Mozart ile tanıştı), Floransa, Roma ve Napoli’ye gitti. Gözlem ve bulgularını yayınladığı “The Present State of Music in France and Italy - Fransa ve İtalya’da Küğ Sanatının Halihazırdaki Durumu” (1771) isimli kitabı büyük takdir topladı. 1772 yılının Temmuz ayında daha ileri düzey çalışmalar ve araştırmalar yapmak üzere kıta genelinde ikinci bir dolaşıya çıktı ve Londra’ya geri döndüğünde “The Present State of Music in Germany, the Netherlands and United Provinces - Almanya, Hollanda ve Britanya’ya Bağlı Birleşik Eyaletlerde Küğ Sanatının Halihazırdaki Durumu” (1773) isimli çalışmasını yayınladı. 1773 yılında “Kraliyet Cemiyeti”ne seçilerek bir üye oldu. 1776 yılında Burney’nin uzun süredir beklenen “Küğ Tarihi”nin ilk cildi çıktı. 1782 yılında Burney bu çalışmanın ikinci cildini yayınladı. 1789 yılında ise 3. ve 4. ciltler ilgilenenlere sunuldu. 4. cilt İngiltere’de Burney’nin zamanında operanın ve küğsel sahnenin doğuşunu ve gelişimini anlatmaktadır. Burney’nin ilk dolaşısı Christoph Daniel Ebeling tarafından Almanca’ya çevrilerek Hamburg’da 1772 yılında basıldı. İkinci dolaşısı ise Johann Joachim Christoph Bode tarafından Almanca’ya çevrildi ve yine Hamburg’da 1773 yılında basıldı. İkinci tura ait notlardan oluşan kitap ise Groningen’de bir orgçalar olan Jacob Wilhelm Lustig’in çevirisi ve eklediği notlar ile Felemenk dilinde Groningen kentinde 1786 yılında yılında yayınlandı. Burney’nin çalışmasının birinci fasikülünü oluşturan “The Dissertation on the Music of the Ancients - Kadim Toplumların Küğü Üzerine Bir Tez” Johann Joachim Eschenburg tarafından Almanca’ya çevrilerek 1781 yılında Leipzig’de basıldı. Burney, Padre Martini olarak da bilinen Giovanni Battista Martini tarafından yazılan “Storia Della Musica - Küğ Sanatının Tarihi” (1757-1770) isimli çalışmasının ilk iki cildinden hayli yararlanmış ve kaynak olarak kullanmıştır. Charles Burney 1774 yılında “A Plan for a Music School - Bir Küğ Okulu İçin Plan” başlıklı çalışmasını kaleme aldı. Sanatçı 1779 yılında genç ve olağanüstü anık olmasıyla dikkatleri çeken William Crotch için “Kraliyet Cemiyeti”ne bir yazı kaleme aldı. 1784 yılında İtalyanca başlık taşıyan bir kağıda, “Passion Week - Hazreti İsa’nın Çarmıha Gerilişi Haftası”nda her yıl Papa’nın Roma’daki kilisesinde icra edilen küğü yayınladı. 1785 yılında “Musical Fund - Küğ Fonu” yararına, bir önceki yıl Westminster Abbey’de George Friedrich Handel’in ilk anma törenini Handel’in hayatı ile birlikte yayınladı. 1796 yılında Pietro Metastasio’nun “Memoirs and Letters - Anıları ve Mektupları”nı yayınladı. Burney’ye hayatının sonlarına doğru, “Rees”in “Cyclopedia”sına küğ makalelerine katkıda bulunduğu için 1000 sterlin ödendi. Burney’in “Rees”e yaptığı katkı, daha önceki yazılarında yer almayan, özellikle o zamanki Londra küğ yaşamı hakkında pek çok yeni materyali içermektedir. 1783 yılında arkadaşı Edmund Burke’ün etkisiyle “Chelsea Hastanesi”nin kilisesine orgçalar olarak atandı. Burney yeni taşındığı bu yerde yaşamının sonuna dek oturdu. Sanatçı 1810 yılında “Institute of France / Fransa Enstitüsü”ne üye oldu. Burney 1806 yılından ölümüne dek bir devlet adamı olan Charles James Fox tarafından verilen 300 sterlinlik emekli maaşından yararlandı. 12 Nisan 1814 tarihinde Chelsea’de sonsuzluğa göç etti. Ölümünden pek kısa süre sonra kitaplığı 8 Ağustos 1814 tarihinde Westminster’da John White tarafından açık artırmada satıldı. Sanatçının belli başlı yaratıları şunlardır: 1. “The Cunning Man - Kurnaz Adam”, Jean-Jacques Rousseau’nun operası “Le Devin du Village - Köy Kahini” üzerine yapılmış adaptasyon (1766-67), 2. Harpsikord İçin Altı Sonat (1761),  3. Harpsikord veya piyano için keman ve viyolonsel eşliğinde İki Sonat (1769 ve 1772 yıllarında iki set halinde), 4. İki keman ve bir bas için sonatlar, Op. 4 (1759), 5. Harpsikord için Altı Ders, 6. İki Alman Flütü için Altı İkil, 7. Harpsikord İçin Üç Konçerto, 8. Org İçin Giriş (Entrodüksiyon) ve Füg İçeren Altı Kornet Parçası, 9. Keman İçin Altı Konçerto (yaklaşık 1760), 10. Piyano, keman ve viyolonsel için İki Sonat, 11. Tek Piyano ya da Harpsikord Üzerinde İki Çalıcı İçin Yazılmış İkiller veya Dört Sonat (1777), 12. Marşlar, 13. “Apollon Tapınağı” için bağdanmış 6 Şarkı, kitap 1, Op. 2 (yaklaşık 1750), 14. “I will love thee, O Lord my strength - Seni Seveceğim Tanrım Gücüm” (Psalm xviii), yalkıcı, koro, orkestra için (1769), 15. Kanon Formunda İki Ses İçin XII. Canzonetti (yaklaşık 1790), 16. (Tüm tonlarda alfabetik olarak düzenlenen ve genç orgçuların rahat kullanımı için cep kitabı boyutunda basılan) Org İçin Prelüdler, Fügler ve İnterlüdler.

\ Burtner, Matthew:

Alaska doğumlu bağdar ve ekoakustik araştırmacısı. Yarattığı küğlerde ve düzenlemelerde ekolojiyi, çok katmanlı zamanlılığı ve gürültüyü ele almaktadır. “St. Johns College”, “Tulane Üniversitesi” (BFA), Iannis Xenakis’in “UPIC-Stüdyosu”, “Peabody Enstitüsü / Johns Hopkins” (MM) ve “Stanford Üniversitesi / CCRMA” (DMA)’da bağdama, bilgisayar küğü, saksafon ve felsefe okudu. Burtner’in ortaya koyduğu verimler çok sayıda ödül ve onur nişanı kazanmıştır. Bunlar arasında Bourges (Fransa), Gaudeamus (Hollanda), Darmstadt (Almanya), The Russolo (İtalya) gibi uluslararası yarışmalar bulunmaktadır. Sanatçı Çek Cumhuriyeti’nde yapılan “Musica Nova International Electroacoustic Music Competition - Yeni Küğ Uluslararası Elektroakustik Küğ Yarışması”nda “Birincilik Ödülü”nü elde etti. 2011 yılında “IDEA Ödülü”nü kazandı ve “Howard Brown Vakfı”ndan burs verildi. Sanatçı, “Coastal Futures Conservatory - Kıyı Gelecekleri Konservatuvarı”nın yöneticilerinden biridir ve “Virginia Üniversitesi”nde “Bağdama ve Bilgisayar Teknolojileri” dalında öğretmenlik yapmaktadır. Aynı zamanda Alaska merkezli ve kar amacı gütmeyen çevre sanatları örgütü “EcoSono”nun yöneticisidir. Burtner’in küğleri dünyanın birçok ülkesinde festival ve toplantılarda yer almaktadır. Sanatçının verimleri çok sayıda küğ topluluğu tarafından seslendirilmiştir. Bunlar arasında “Noise” (ABD), “Integrales” (Almanya), “Peak FreQuency” (ABD), “MiN” (Norveç), “Musikene” (İspanya), “Spiza” (Greece), “CrossSound” (Alaska) ve burada yer veremeyeceğimiz çok sayıda topluluk bulunmaktadır. Sanatçının yaptığı çalışmalar “National Endowment for the Arts - Ulusal Sanat Vakfı” ve “National Science Foundation - Ulusal Bilim Vakfı”ndan büyük bağışlarla desteklendi ve “ABD Dışişleri Bakanlığı” da dahil olmak üzere bir dizi kuruluş için ekoakustik küğ yarattı. Ekoakustik alanındaki araştırmalarına “NASA”nın “Goddard Uzay Merkezi”, “Amerikan Jeofizik Birliği”, “The Atlantic”, “Earther” ve “Rice Üniversitesi”ndeki “Beşeri Bilimlerdeki Enerji Çalışmaları Merkezi” (CENHS) katkılarda bulunmuştur. Üç akşam boyu oynanan (oynanması gereken) intermedya çevre-operası ve tiyatro eserinin bağdarı olarak en önemli yaratısı “Ukiuq Tulugaq - Kış Avı”, “Kuik” ve “Auksalaq” ilk kez iklim değişikliğini konu olarak alan sahne eseridir. Sanatçının kayıtlarını yayınlayan şirketler arasında “Parma/Ravello” (ABD), “DACO” (Almanya), “The Wire” (İngiltere), “Innova” (ABD), “Summit” (ABD), “Centaur “(ABD), “EcoSono” (ABD) ve “Euridice” (Norveç) bulunmaktadır. Burtner’ın yaratıcı küğ çalışmaları bilimlerle, özellikle de çevre bilimi ve mühendisliğiyle oldukça yakın ilişki içindedir. Küğünde yer alan insan-bilgisayar-çevre etkileşimi için sistemler geliştirmiş ve geliştirmektedir. “NOMADS” telematik sistemini, “MICE” insan-bilgisayar topluluğu ve orkestrasını, “Metasaxophone” artırılmış çalgısını ve bir dizi ekoakustik yaklaşımı Burtner icat etmiştir.

\ BÜMK Klasik Müzik Korosu:

“Boğaziçi Üniversitesi Klasik Müzik Korosu.” Bu koro, küğsel yolculuğuna 1994 yılında başladı ve o tarihten bu yana karma koro küğü ile ilgilenen üniversite öğrencilerini bir araya getirme amacı güttü. Ertiksel bir ruha sahip amatör küğcülerden oluşan koro, “Boğaziçi Üniversitesi”nde dinletiler vermekte olup, Türkiye’nin çoğu kentinde koro festivallerine katılmış, sesini duyurmuştur. 2020-2021 sezonunun “Güz Dönemi”nde koro, “Aşk” temalı dağarıyla, çalışmalarına çevrim içi devam etmiştir. Çevrim içi provalarda, ses-nefes egzersizleri yapılmış, eserlerin hızı, koyultuları ve telaffuz konusu ele alınmıştır. Dönem sonuna doğru, koronun sokak dinletileri verme hedefi bulunmaktadır.

Büyük Do Dizisi:

Büyük(lü) dizi kalıbına -doğal bir şekilde- uygun olan tek dizi do dizisidir. Kısacası diziler içerisinde “büyük (majör) dizi kalıbı”na uygun tek dizi budur. Bu diziyi önce çıkıcı ve sonra da inici olarak yazarsak aşağıdaki dizeklerde yer alan yapıyla karşılaşırız:

Büyük Do Dizisi

Bkz. Do Majör Gamı, Do Majör Dizisi.

Büyük Dobemol Dizisi:

Yedi bemollü olan bu dizi sırasıyla şu değiştirgeçleri alır. “sibemol”, “mibemol”, “labemol”, “rebemol”, “so(l)bemol”, “dobemol” ve “fabemol”.

Büyük Dobemol Dizisi

Bkz. Dobemol Majör Gamı, Dobemol Majör Dizisi.

Büyük Dodiyez Dizisi:

“Büyük Dodiyez Dizisi”ni oluşturan seslerin hepsi diyezlidir: “fadiyez”, “dodiyez”, “sodiyez”, “rediyez”, “ladiyez”, “midiyez” ve “sidiyez”.

Büyük Dodiyez Dizisi

Bkz. Dodiyez Majör Gamı, Dodiyez Majör Dizisi.

Büyük Fa Dizisi:

Fa sesinden başlayarak oluşturacağımız diziye büyüklü dizi kalıbını uygularsak “Büyük Fa Dizisi”ni, yani “Fa Majör Gamı”nı elde etmiş oluruz. Fa sesinden başlayıp bir sekizli yukarısındaki fa sesinde biten bu dizide bahsi geçen kalıbın uygulanması sonucu değiştirici olarak “sibemol” sesinin kullanılması gerekir. İşte bu “sibemol” başlığa alınmalıdır. Bkz. Fa Majör Gamı, Fa Majör Dizisi.

Büyük Fa Dizisi

Bkz. Fa Majör Gamı, Fa Majör Dizisi.

Büyük Fadiyez Dizisi:

İster diyezli, isterse bemollü, herhangi bir sesten başlayarak bir dizi kurmamız -hiç şüphesiz- olanaklıdır. Yedi ana sesimiz olan “do-re-mi-fa-so-la-si” dışında kalan beş sesin ise kendilerine ait özel isimleri olmayıp, alt veya üstlerinde bulunan seslere göre diyezli ya da bemollü isimler alırlar. Buna rağmen aslında ötekilerden tamamıyla ayrı, yani bağımsız seslerdir. Dolayısıyla bu seslerden herhangi birini başlangıç olarak alıp dizi oluşturabiliriz. Buna göre “Büyük Fadiyez Dizisi”nde altı diyez bulunmaktadır: “fadiyez”, “dodiyez”, “sodiyez”, “rediyez”, “ladiyez” ve “midiyez”.

Büyük Fadiyez Dizisi

Bkz. Fadiyez Majör Gamı, Fadiyez Majör Dizisi.

Büyük La Dizisi:

Bu dizide üç diyez bulunmaktadır: “fadiyez”, “dodiyez” ve “sodiyez”.

Büyük La Dizisi

Bkz. La Majör Gamı, La Majör Dizisi.

Büyük Labemol Dizisi:

“Labemol Majör”. Bu dizi dört bemollüdür: “sibemol”, “mibemol”, “labemol” ve “rebemol”. Labemol sesinden başlayarak oluşturulan bir oktavlık ses dizilişine büyük(lü) dizi kalıbının uygulanması ile elde edilir. Aşağıda adı geçen bu dizinin örneği yer almaktadır:

Büyük Labemol Dizisi

Bkz. Labemol Majör Gamı, Labemol Majör Dizisi.

Büyük Mi Dizisi:

“Büyük Mi Dizisi”nde dört diyez bulunur: “fadiyez”, “dodiyez”, “sodiyez” ve “rediyez”.

Büyük Mi Dizisi

Bkz. Mi Majör Gamı, Mi Majör Dizisi.

Büyük Mibemol Dizisi:

“Mibemol Majör”. Bu dizi üç bemollüdür: “sibemol”, “mibemol” ve “labemol”. Mibemol sesinden başlayıp “Büyük(lü) Dizi Kalıbı” uygulandığında elde edilen bu diziye ilişkin örnek aşağıda yer almaktadır:

Büyük Mibemol Dizisi


Bkz. Mibemol Majör Gamı, Mibemol Majör Dizisi.

Büyük Mücenneb:

“Geleneksel Türk Sanat Küğü”nde sekiz koma değerindeki aralığa verilen isimdir. Bir tam aralık 9 koma olduğuna göre, büyük mücenneb bir tam sesin dokuzda sekizi değerindedir. Türk musikisinde sekiz komalık (sekiz komaya bölünen-sekiz koma değerindeki) aralık. Örneğin “neva” ile “dik hisar” ya da “hüseyni” ile “evc” arasındaki aralıklar “büyük mücenneb” aralığındadır. “Büyük Mücenneb”e geçmişte “Mücenneb-i Kebir” denmekteydi. Bu nedenle geçmişin “Türk Sanat Musıkisi Nazariyatı”nda “K” harfi ile gösterilmekteydi. “Mücenneb” Arapça’da “canib” kökünden gelmektedir. (Bkz. Canib, Canip)

Büyük Mücenneb Aralığı:

Bkz. Büyük Mücenneb.

Büyük Mücenneb Bemolü:

Geleneksel Türk sanat küğünde herhangi bir sesi 8 koma oranında pesleştiren (kalınlaştıran) bemol çeşidi.

Büyük Mücenneb Diyezi:

Geleneksel Türk sanat küğünde herhangi bir sesi 8 koma oranında tizleştiren (incelten-dikleştiren) diyez çeşidi.

Büyük Re Dizisi:

Büyük(lü) dizi kalıbını re dizisine uygularsak, re dizisini büyük re aşıtı haline getirmiş oluruz. Bunun için de dizi içerisinde geçen fa ile do seslerinin “fadiyez” ve “dodiyez” haline getirilmesi gerekir. Buna göre büyük re dizisi iki diyezli bir aşıt olup, başlığa “fadiyez” ve “dodiyez” yazmak zorundayız:

Büyük Re Dizisi

Bkz. Re Majör Gamı, Re Majör Dizisi.

Büyük Rebemol Dizisi:

Büyük(lü) dizi kalıbını rebemol sesi ile başlayıp bir sekizli üstte yine rebemol ile sonlanan diziye uygularsak büyük rebemol aşıtını elde ederiz. Bu dizi beş bemollüdür: “sibemol”, “mibemol”, “labemol”, “rebemol” ve “so(l)bemol”.

Büyük Rebemol Dizisi

Bkz. Rebemol Majör Gamı, Rebemol Majör Dizisi.

Büyük Si Dizisi:

“Büyük Si Dizisi”nde beş diyez yer almaktadır: “fadiyez”, “dodiyez”, “sodiyez”, “rediyez” ve “ladiyez”.

Büyük Si Dizisi

Bkz. Si Majör Gamı, Si Majör Dizisi.

Büyük Sibemol Dizisi:

Sibemol’den başlayarak kurulan ve büyüklü dizi kalıbı uygulanan dizide mi sesi yarım perde kalınlaştırılarak “mibemol” haline getirilir. Bu dizi iki bemollüdür: sibemol, mibemol. Bkz. Sibemol Majör Gamı, Sibemol Majör Dizisi.

Büyük Sibemol Dizisi

Büyük So(l) Dizisi:

Önce so dizisini ele alalım ve tam ile yarım aralıkların bu dizide nasıl sıralandıklarına bakalım. Büyük dizinin "iki tam-bir yarım-üç tam-bir yarım" düzeninde sıralanan aralıkları ile so dizisini karşılaştırırsak so-la (tam), la-si (tam), si-do (yarım), do-re (tam), re-mi (tam) aralıklarının büyük dizi kalıbına uyduğunu görürüz. Ancak mi-fa arası “yarım adım”dır. Kalıbımıza göre bu aralığın “tam adım” olması gerekmektedir. O halde bu aralığı “yarım adım” daha ileri almak zorundayız. Bunun için “fa sesi”ni ileriye, yani inceye doğru yarım adım daha itmek yolu ile arayı genişletmekten başka çare yoktur. Bu durumda “fa sesi”nin önüne diyez konularak bu ses “fadiyez” haline getirilir. Mi-fadiyez arası (tam) adımdır. Fadiyez-so arası ise zaten yarım adım olup büyük dizi kalıbına baktığımızda kalıba uygun olduğunu görürüz. O halde “büyük so dizisi”nin aralıkları “so-la-si-do-re-mi-fadiyez-so” olur. Bkz. So(l) Majör Gamı, So(l) Majör Dizisi.Büyük So Dizisi


Büyük So(l)bemol Dizisi:

Altı bemollü bir dizidir. So(l)bemol’den üstteki so(l)bemol’e oluşturulan sıralı sekiz sese “büyük(lü) dizi kalıbı”nın uygulanması sonucu meydana gelir. Sırası ile şu değiştirgeçleri alır: “sibemol”, “mibemol”, “labemol”, “rebemol”, “so(l)bemol” ve “dobemol”.

Büyük So(l)bemol Dizisi

Bkz. So(l)bemol Majör Gamı, So(l)bemol Dizisi.

Büyük(lü) Dizi Kalıbı:

Aralıkların kalından inceye “tam-tam-yarım-tam-tam-tam-yarım”düzeninde, başka bir deyişle “B2+B2+k2+B2+B2+B2+k2şeklinde sıralanması “büyük(lü) dizi kalıbı”nı meydana getirir. Bu kalıba uygun olarak düzenlenen diziye de “büyük(lü) dizi” adı verilir. Bu kalıbı rakamlarla gösterirsek karşımıza şu formül çıkar: “1+1+1/2+1+1+1+1/2”. Aralıkları bu kalıba -doğal bir biçimde- uygun olan tek dizi do dizisidir. (Bkz. Majör Dizi Kalıbı, Büyük Do Dizisi).

\ Büyükaksoy, Feridun:

1945 yılında Konya Ereğli’sinde doğdu. 1960’da “İstanbul Çapa Öğretmen Okulu”ndaki “Müzik Semineri”ne seçilmekle müzik eğitimine başlamış oldu. 1963’de “Gazi Eğitim Enstitüsü (G.E.E.) Müzik Bölümü”ne girdi. 1966’da küğ öğretmeni olarak “Kütahya Kız Öğretmen Okulu”na atandı. Buradaki görevinde ilkokul öğretmen adaylarına küğ eğitimi uygulamalarına önem verdi. Yetiştirdiği birçok öğretmen adayının küğ alanını seçmelerinde yardımcı oldu. 1972 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne keman dersleri asistanı olarak seçildi. 1974’de “Milli Eğitim Bakanlığı”nın açtığı yurtdışı bursları yarışması sonucu, Almanya’da “Freiburg Devlet Yüksek Küğ Okulu”na sınavla kabul edilerek keman ve oda küğü dersleri aldı. 1976’da “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne keman ve orkestra dersleri öğretmeni olarak döndü. 1982’de bulunduğu kurumun üniversiteye dönüşmesi ile “sanatta yeterliliği” kabul edilerek 1987’de “yardımcı doçent”, 1990’da “doçent” ünvanını aldı. Bu yıllarda kurulmakta olan “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri” için düzenlenen çalışma, konferans, seminer ve sempozyumlara katılarak sanatçı öğretmen yetiştirilmesi ile ilgili çalışmalarda yer aldı. Bu okullardaki keman öğretmenlerine yönelik çalışmaları sonucu “Keman Öğretiminde İlkeler ve Yöntemler” adlı kitabını yayımladı. Üniversite bünyesinde kurulan orkestralarda icracı olarak bulundu. 1999 yılında “Abant İzzet Baysal Üniversitesi”ne “profesör” olarak atandı. Burada akademik çalışmalarının yanında “Anabilim Dalı Başkanlığı” ve “Güzel Sanatlar Bölümü Başkanlığı” görevlerini üstlendi. 2004 yılında bu kurumdan emekliye ayrıldı.

\ Büyükedes, Serdar:

1975 yılında İzmir’de doğdu. 1986 yılında “Dokuz Eylül  Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı”nın açmış olduğu sınavı kazanarak Erol Şekeramber ile viyolonsel eğitimine başladı. 1989 ile 1992 yılları arasında Hüseyin Ünal yönetiminde çalışmalarını sürdüren “İzmir Müzik Dostları Derneği Amatör Sinfoni Orkestrası”nın tüm dinleti ve dolaşılarında grup şefi olarak yer aldı. Lisans eğitimi yıllarında Nejat Tekebaş ve Ümit İşgörür ile çalışma olanağı elde etti. 1996 yılında lisans eğitimini pekiyi derece ile tamamladı. 1996–1997 ve 1997–1998 mevsimlerinde “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nın tüm dinleti, dolaşı ve TV çekimlerinde konuk orkestra sanatçısı olarak görev aldı. 1997 yılında “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Müdürlüğü”nün daveti üzerine viyolonsel, remileme ve temel küğ bilgileri derslerini vermek üzere göreve başladı. 1998 yılında bu kurumun açtığı sınavı kazanarak viyolonsel öğretmenliğine atandı. 2002–2004 yılları arasında “Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı Başkanlığı” görevini üstlendi. Aynı dönemde vekaleten “Üflemeli–Vurmalı Çalgılar Anasanat Dalı Başkanlığı” görevini de yürüttü. 2003–2004 döneminde “Konservatuvar Kurul Üyeliği” de yapan sanatçı 2003 yılında “Yüksek Öğretim Tanıtım Günleri Konservatuvar Öğrenci Dinletileri Koordinatörü” olmuştur. Serdar Büyükedes halen “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”ndaki görevini sürdürmektedir.

\ Büyüksaraç, Aytül:

Soprano Aytül Büyüksaraç İzmir’de doğdu. “İzmir Özel Türk Koleji”nden mezun olduğu yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı”na girdi. Yedi yıllık “Opera Yüksek Bölümü”nü beş yılda tamamlayarak 1984’te mezun oldu ve “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ne yalkıcı sanatçı olarak atandı. Bugüne dek “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde sahnelenen yaratılardan “Çar ve Dülger”, “La Traviata”, “Aşk İksiri”, “Rigoletto”, “Lucia di Lammermoor”, “Sevil Berberi”, “La Boheme”, “Don Pasquale”, “Saraydan Kız Kaçırma”, “Faust”, “Figaro’nun Düğünü”, “Don Giovanni”, “Hoffmann’ın Masalları”, “Sihirli Flüt”, “Fidelio”, “Falstaff”, “İtalya’da Bir Türk”, “Idomeneo”, “Yusuf ile Züleyha”, “Aşk-ı Memnu”, “Ariadne Naxos’ta”, “Romeo ile Juliette”, “Otello”, “Turandot”, “Aida” operalarının baş sopran rolleri ile “Tebessümler Diyarı” ve “Yarasa” operetlerinin baş sopran rollerini oynadı. “Carmina Burana”, “Beethoven Dokuzuncu Sinfoni”, “Mozart” ve “Verdi Requiem”, “Yunus Emre”, “Paulus” ve “Kahraman Türk Kadınları” oratoryolarının sopran partilerini seslendirdi. Çetin Işıközlü’nün yazıp yönettiği “Türk Ordu Senfonisi”ni “Bilkent Senfoni Orkestrası” eşliğinde seslendirdi, CD kaydını yaptı. Büyüksaraç ayrıca “İstanbul”, “Ankara”, “Mersin”, “Antalya Devlet Opera ve Baleleri”nde de konuk sanatçı olarak başarılı temsiller yaptı. “19. Uluslararası İstanbul Festivali”ne Aydın Gün tarafından davet edildi, “Topkapı Sarayı”nda sahnelenen Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma Operası” temsilinde Constanze rolünü dünyanın ünlü yalkıcıları ile birlikte başarı ile seslendirdi. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” başta olmak üzere “Cemal Reşid Rey”, “Bilkent Senfoni”, “İstanbul”, “İzmir”, “Antalya”, “Adana” ve “Bursa Devlet Senfoni Orkestrası”nın çok sayıda dinletisinde yalkıcı olarak görev aldı. “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın 1996 yılında gerçekleştirdiği Güney Kore turnesine ve “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nın “Atina Sinfoni Orkestrası” ile gerçekleştirdikleri “Dostluk Dinletileri”ne yalkıcı olarak katıldı. “Aspendos Uluslararası Opera ve Bale Festivali” kapsamında “Saraydan Kız Kaçırma”, “Sihirli Flüt”, “Lucia di Lammermoor” ve “Romeo ile Juliette” operalarını oynadı. “10. Uluslararası İzmir Festivali” kapsamında “Efes Celcius Kütüphanesi”nde bas Atilla Manizade ile Mozart yaratılarından oluşan bir resital verdi. “14. Uluslararası İzmir Festivali” kapsamında “Paulus Oratoryosu”nun “Efes Antik Tiyatro”da yapılan Türkiye Prömiyeri’nde soprano partını söyledi. “28. Uluslararası İzmir Festivali” kapsamında Mario Frangoulis ile bir dinleti gerçekleştirdi. Uluslararası alanda da pek çok etkinliğe katılan Aytül Büyüksaraç Moskova, Burgaz, Montevideo, Kisinev, Ohrid, Mexico City, Münih, Köln, Bremen, Osnabruck, Marl, Duisburg, Bakü, Marrakech, Lefkoşe, Girne, Gijon gibi kentlerde operalarda oynadı, dinletiler gerçekleştirdi. 2001 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Anabilim Dalı”nda yüksek lisans yapan sanatçı, 1995-2001 yılları arasında “İzmir Devlet Opera ve Balesi” Müdür ve Sanat Yönetmenliği görevini üstlendi. 2001-2003 yıllarında “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde sanat yaşamını sürdüren Büyüksaraç, İstanbul’da sahnelenen “La Traviata”, “Rigoletto”, “Don Giovanni”, “Verdi Requiem”de baş roleri söyledi. 2003 yılında yeniden İzmir’e dönen Aytül Büyüksaraç, 2007-2014 yılları arasında “İzmir Devlet Opera ve Balesi” Müdür ve Sanat Yönetmenliği görevini tekrar üstlendi. Aytül Büyüksaraç halen “İzmir Devlet Opera ve Balesi”ndeki yalkıcı sanatçılık görevinin yanı sıra “Yaşar Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü”nde öğretim görevlisi olarak da görev yapmaktadır. “İstanbul Çırağan Lions Kulübü” tarafından “2007 Yılının En Başarılı Opera Sanatçısı Ödülü”ne, 2010 yılında “Semiha Berksoy Opera Vakfı” tarafından “Ferhan Onat Özel Ödülü”ne, 2012 yılında “Uluslararası Lions Çoğul Yönetim Çevresi 118 Konfederasyonu” tarafından, “2011-2012 Lions Opera Ödülleri” kapsamında “Yılın En İyi Opera Prodüksiyonu - Sanat Yönetmeni” ödülüne, 2013 yılında “İzmir Özel Çamlaraltı Koleji” tarafından 12’ncisi düzenlenen “Kentimizde Cumhuriyete Sahip Çıkanlar Ödülü”ne, “İzmir’i Sevenler Platformu” ve “Dario Moreno Dostları Derneği”nin düzenlediği “16. Dario Moreno Akdeniz Dostluk-Barış ve Hoşgörü Sanat Ödülleri” kapsamında “Yılın Opera - Ses Sanatçısı Ödülü”ne ve 2014 yılında “İzmir Özel Tevfik Fikret Okulları” tarafından düzenlenen “Altın Homeros İzmir'e Katkı Ödülleri” gecesinde sanata katkı kapsamında “Altın Homeros” ödülüne layık görülmüştür.

\ Büyükyörük, Şeref:

16 Ağustos 1953 tarihinde Burdur’da doğan sanatçı “Anadolu Üniversitesi Mühendislik Fakültesi Kimya Mühendisliği Bölümü”nü bitirmiştir. Ankara’da “Hoytur”, “Anadolu Folklor Vakfı”, Antalya “Anadolu Folklor Vakfı” ve Antalya “Turizm ve Folklor Derneği” bünyesinde çeşitli yurt içi ve dışı sanatsal etkinliklere katılan sanatçı 1991–1998 yılları arasında “Anadolu Üniversitesi Halk Dansları Topluluğu”nda ritm sanatçısı olarak görev yaptı. 1998–1999 yıllarında “Devlet Halk Dansları Topluluğu”nda ritm sanatçısı olan Şeref Büyükyörük 2000 yılının Şubat ayından bu yana Ankara “Devlet Türk Dünyası Müzik Topluluğu”nda ritm sanatçısı olarak çalışmaya başladı ve bu topluluğun tüm dinletilerine katıldı. Büyükyörük halen aynı toplulukta çalışmaya devam etmektedir.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745823
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :769

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.