M

M :

Büyük, majör.

m :

küçük, minör.

M . Mus:

İngilizce "Master of Music" teriminin kısaltılmış hali. Türkçeye "Küğ Ustası" olarak çevirebiliriz. Akademik dizgede alınan küğ eğitiminde verilen bir derecedir.

Ma:

(İt.) Fakat, ama, ancak.

Ma non troppo:

(İt.) ...Ama o kadar değil. ... Ama çok değil. ... Ama çok fazla değil. Gereğinden fazla olmayacak. –emiyecek kadar.

Macar Tevfik (Macar Tevfik Bey):

Bkz. Alessandro Voltan. Liszt’in öğrencisi olan Alessandro Voltan, Türkçe’de “Macar Tevfik Bey” ya da “Venedikli Tevfik” olarak bilinir. Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı Devleti’nde yaşamış piyano sanatçısı ve bağdarı. Osmanlı toplumunda gayri müslim sanatçılar, Osmanlı küğ yaşamının oluşmasında pek önemli bir yere sahiptirler. Bunlar hem sanatçı kişilikleri ve hem de eğitimci kimlikleri ile gerek Saray’da gerekse de Saray dışında büyük katkılar sağlamışlardır. Hatta, yeni kurulacak olan “Türkiye Cumhuriyeti”nin küğ alanında gerçekleştireceği devrimlere kadro olacak isimleri yetiştirmişlerdir. Bu sanatçılardan birisi de Alessandro Voltan, diğer ismi ile Macar Tevfik Bey’dir. 1846 yılında (?) doğduğu düşünülen Tevfik Bey 1941 yılında yaşama veda etmiştir. Ülkemizde ise 1877-1941 yılları arasında yaşamıştır. Babası Osmanlı ordusunda görevli bir subay olan İzzet Bey, annesi ise aristokrat bir aileye mensup olan Venedik kökenli Macar Kontesi bayan Allegri’dir. Ayrıca Müşir Mehmet Ali Paşa’nın da yeğenidir. Macar Tevfik Bey’in çocukluğu Venedik ve Viyana’da, Wagner ve Liszt gibi küğcülerin sıklıkla uğradıkları bir ortamda geçmiştir. İlk küğ ve piyano eğitimini piyano çalmayı bilen annesinden almıştır. 1877 yılında “Osmanlı-Rus Savaşı” çıkınca Hobart Paşa’nın aracılığı ile İstanbul’a gelmiş ve padişah II. Abdülhamid’in sarayına piyano öğretmeni olarak atanmıştır. Macar Tevfik Bey, “Türk Piyano Okulu”nun kurulumu ve gelişiminde temel görevi görmüştür. Sarayda piyano öğretmenliği yaptığı dönemde “Muzikayı Hümayun”dan flütçü Haydar Bey’in ilk Türk opereti sayılan “Pembe Kız” operetinin çokseslendirmesini ve orkestrasyonunu gerçekleştirmiştir. Sanatçı, 1879 yılında çıktığı bir deniz yolculuğunda İzmir’i görerek hayran kalmış ve bu kente yerleşme kararı almıştır. Voltan’ın İzmir’e yerleşmesi bu kentin küğ tarihinde pek önemli bir dönüm noktasını oluşturmuştur. Bu tarihten 1908 yılına dek İzmir’deki küğ hareketleri doruk noktasına ulaşmıştır. Alessandro Voltan İzmir’e yerleştikten bir süre sonra bir Türk kızı ile evlenip müslüman oldu ve “Tevfik” ismini aldı. Yaşamını artık İzmir’in “Kokaryalı” (bugünkü Güzelyalı) semtinde sürdürmeye başladı. Piyano dinletileri verdi, öğrenciler yetiştirdi. Yaratıları başta Macaristan olmak üzere Avusturya, İtalya ve Fransa’da yayınlanmıştır. Ondokuzuncu yüzyılda Osmanlı’da çoksesli küğ tekniklerini kullanarak yaratılar yazan ilk bağdardır. Yetiştirdiği bağdar ve küğcüler arasında İsmail Zühtü Kuşçuoğlu (Saygun’un ilk öğretmeni olmuştur), (Ermeni asıllı Türk piyanist ve bağdar) Stephan Elmas -ki daha sonra Tevfik Bey’in tavsiyesiyle Weimar’a giderek Franz Liszt’in öğrenciliğini yapmıştır- ve Ahmed Adnan Saygun da bulunmaktadır. Ahmed Adnan Saygun, “Kurtuluş Savaşı” mücadelesine katılmaya karar veren İsmail Zühtü Kuşçuoğlu tarafından kendisine öğretmenlik yapmış olan Macar Tevfik Bey’e teslim edilmiştir. Saygun, 1922 yılında Macar Tevfik Bey’in öğrenciliğine başlamıştır. Ahmed Adnan ile Tevfik Bey Kokaryalı’daki evde piyano dersleri yapmaya başladılar, ilerleyen tarihlerde Beethoven sinfonilerinin iki piyano için düzenlemelerini birlikte çaldılar. Ahmed Adnan henüz onbeş yaşında iken Macar Tevfik Bey’in öğrencisi olmuştur. Macar Tevfik Bey’in ülkemizdeki varlığı Batı sanat küğü kültürünün yerleşmesi açısından Macar küğcülerin önemini açıkça gözler önüne sermektedir. İleri yaşlarında yoksul düşen Macar Tevfik “Darülaceze”ye yerleştirildi ve 1941 Nisan ayında yaşamını yitirdi. Yoksulluğu nedeniyle sanatçının cenazesi “Kimsesizler Mezarlığı”na defnedildi.

Madrigal:

Bkz. Madrigale, madrigaletto. Bir bağdama türü.

Madrigale:

(İt.) Bkz. Madrigal, madrigaletto.

Madrigaletto:

(İt.) Küçük ve kısa madrigal. Bkz. Madrigal, madrigaletto.

Madrilena:

Bkz. Bolero.

Maessig:

(Alm.) Bkz. Massig.

Maestoso:

(İt.) Gösterişli, azametli, heybetli. Geniş ve görkemli bir ifade ile çalınması gereken bölümlerin ya da kesitlerin belirtecidir. Metronom sayısı 80-88 arasındadır.

Maestro de conciertos:

(İsp.) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Maestro di concerto:

(İt.) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Maggiore:

(İt.) Büyük, büyüklü. Majör. Bkz. Büyük, Majör, Major.

\ Mağara Adamı ve Küğ:

Elde edilen verilere göre mağara adamı şarkı söylemeyi seviyordu. Eski zamanların avcıları olan ilk insanlar mağaralarda küğsel seslerin en iyi yankılandığı alanları boyayarak resimler yapmışlardı. Yapılan son araştırmalara göre atalarımız ikamet ettikleri mağaralarda ırlama, mırıldanma ve küğ sesinin en iyi tınladığı yerleri saptayarak bu yerlere resim yapmayı yeğlemekteydiler. Fransa’nın ünlü toprak boya ile bezenmiş mağara duvarları analiz edildiğinde bilim adamları en yoğun bir şekilde boyanmış olan alanların aynı zamanda en iyi akustik verilerin elde edildiği alanlar olduğunu keşfettiler. Duvarların bazı kıvrımlarında mırıldanıldığında o noktalarda resmi yapılmış olan hayvanların seslerinin benzerleri işitilmektedir. Nanterre’deki “Paris X Üniversitesi”nde eski çağlar küğü üzerine bir uzman olan araştırmacı Igor Rezznikoff’un belirttiğine göre belki de bir ırlama rituelinin kesiti olarak “Üst Paleolitik Çağ”da yaşamış ve bu resimleri yapmış olan kişiler büyük bir olasılıkla mağaraların belirli kısımlarında elde ettikleri ses kalitelerini hatırlamak için duyma yeteneklerini sonuna dek kullandılar ve bir tür belirleyici işaret olarak oraları kendi sanatsal yaratılarını yapmak için seçtiler. Kısacası mağara sakinleri yankı elde ettikleri yerleri kullandılar. Üst Paleolitik Dönemde, yani yaklaşık 10.000 ile 40.000 yıl kadar öncesi Avrupa’da yaşamış olanlar zamanlarının büyük bir kısmını mağaralarda geçiriyor, buralarda yaşıyor ve çok kısa zaman aralıkları için dışarı çıkıyorlardı. Bunlar soğuk hava koşullarında avcılık yapmaktaydılar. Dar geçitlere sığmayan meşalelerin sönük ışığına mahkum olan bu eski dönem avcıları yeni buldukları bir mağaranın yarık ve çatlaklarını ya da kıvrım ve büklümlerini keşfetmek amacıyla seslerini aynen bir radar cihazı gibi kullanmaya mecburdular. Günümüzde de prehistorik mağaralarda hareket ederken koşullar tıpatıp yukarıda anlatılanın aynısıdır. Birkaç adım ötenizde etrafınızı saran koyu bir karanlık bulunmaktadır. Elbette ses zayıf bir ışıktan daha uzağa erişir; özellikle yüzeyi hiç düzgün olmayan bir mağarayı araştırmanın tek ve en güvenceli yolu kişinin kendi sesi ve sesinin yansımalarından elde ettiği rehberliktir. Çok büyük duvar resimlerini bu bağlamda rituel sistemin bir parçası olarak ele alabiliriz. Mağaralarını terk ettiklerinde çok sayıda paleolitik dönem insanı arkalarında koridorlar ve köşeler boyunca genellikle kırmızı rengin hakim olduğu lekeler dışında bizon, mamut, dağ keçisi ve diğer bölge hayvanlarının tümünü tasvir ettikleri çok geniş duvar resimleri bıraktılar. Erken dönem dinsel inançlarda olduğu üzere mağara resimleri paleolitik insanlarca uygulanan ve büyük olasılıkla ırlama ve küğü de içeren rituel bir sistemin parçasıydı. Mağaraların içinde çok sayıda kemikten yapılmış düdük ve flütler bulunmuştur. Bugüne dek açıklıkla anlaşılamamış olan nokta, resimlerle küğ arasındaki bağlantıdır. Olası bağlantıları ortaya koyabilmek için Fransa’daki mağaralarda ses titreşimi kullanılarak akustik çalışmaları yapılmış, bunlar geçmiş yıllardaki çalışmalarla ve son bulgularla bireştirilmiştir. Rezonansları sınamak için eğitimli bir ses sanatçısı ile birlikte mağaralarda testler yapılmış, değişik sesler ve farklı perdelerden tınılarla birçok noktaya ırlanmıştır. En güçlü titreşimlerin alındığı noktalar ile berrak ve yüksek güç alınan mevkiler belirlenmiş, daha sonra bunların her birinin yeri mağaraların haritaları üzerinde not edilmiş ve resimlerin bulunduğu noktalarla karşılaştırılmıştır. Resimlerin büyük bir çoğunluğunun -hatta bazı olgularda yüzde doksanına yakın oranlarda- akustiğin en iyi olduğu noktalarda ya da o noktalara çok yakın yerlerde yapılmış olduğu ortaya çıktı. Reznikoff’a göre tekil kırmızı noktalar karanlıkta sadece sürünerek hareket edebilen ve daracık tünellerden geçmek zorunda kalan o dönem insanının en fazla tını veren alanlara koydukları belirteçlerdi. Ses ve yankılanmanın yine son derece zengin olduğu yüzeylere yapılan resimlerin ise tesadüf olduğunu düşünmemek gerekir. Mağaraların tınlama noktalarında yankılanan bazı seslerin duvarlara yapılmış hayvanlarınkine çok benzediğini bir kez daha söylemekte yarar bulunmaktadır. Paleolitik insanların ezgisel ırlamaları, onların mağaralar içinde yönlerini bulmalarına çok yardımı olmaktaydı, ayrıca muhtemelen boyama yaptıkları anları ırlama ile birleştirerek eşine ender rastlanılabilen ayinler düzenliyorlardı. Kısacası paleolitik dönemde yaşamış budunların resim yapmak için tınlayışı gür alanları seçmelerinin ana nedeni resimlerle ilişkili bir tür rituel kutlamayı sesler ve ırlamayla bütünleştirmekti. Bu olağanüstü fenomenler yalnızca mağaraların iç alanları ile sınırlı da kalmamıştır. Fransa ve Finlandiya’da açık alanlarda yapılan bazı araştırmalar ses ile resim yapma ilişkisinin mağara dışında da son derece güçlü olduğunu kanıtlamaktadır. “Lac des Merveilles in Provence” isimli mevkide arkeologların “Altar Kayası” adını verdikleri düz ve çok geniş bir kayanın binden fazla resim ile bezendiğini gözlemliyoruz. Burada ırlanılan tüm ezgiler meydana gelen yankı ile aynen yanıtlanmakta olduğundan ırlamak ya da çalgı çalmak büyük bir keyif yaratmaktadır. Dolayısıyla adı geçen yerde ses kullanılarak ve boynuzdan yapılmış çalgılar üflenilerek yapılan kutlamaları tahayyül etmek oldukça kolaydır. Parlak ışıklarla bezenmiş köşelerde gruplar halinde toplanan eski dönem insanlarının küğ eşliğinde gerçekleştirdikleri dinsel törenler, bu dönemde yaşamış atalarımızın bir sanatsal projeyi gerçekleştirirken kendi seslerinden elde ettikleri tatmin olma duygusunun çok ötesindedir.

Mahlas:

Takma isim. Günümüzde pek yaygınlaşmış olan "nick name" kullanımına denk düşmektedir. Aynı zamanda şiirlerde şairin kendi ismini geçirdiği mısradır. Bu mısra genellikle son beyitte geçer. Divan edebiyatında şairlerin kullanmış oldukları isimlere de "mahlas" denmekteydi. Örneğin Fatih Sultan Mehmed'in mahlası "Avni", Kanuni Sultan Süleyman'ın mahlası ise "Muhibbi" idi. Farsça'dan alınarak kullanılmıştır. Yalnızca divan edebiyatı şairleri değil, Karacaoğlan gibi halk ozanları da mahlas kullanmışlardır. Aşık geleneğinde mahlas son dörtlükte bir imza gibi kullanılmaktadır. Böylelikle şiirin kime ait olduğu açıkça sergilenmekte ve elbette başkaları tarafından çalınması engellenmektedir. Bkz. Avni.

\ Mahmut, Nuri:

Uygur bağdar ve piyano sanatçısı doçent doktor Nuri Mahmut 1954 yılında dünyaya geldi. “Çin Sin-Jiang Devlet Konservatuvarı”nda lisans eğitimini bağdama ve piyano dalında 1977 yılında bitirdi ve yüksek lisansını bağdama ve orkestra yönetkenliği alanında “Çin Kanton Konservatuvarı”nda 1986 yılında tamamladı. 2008 yılında “Azerbaycan Bakü Küğ Akademisi”nde “Küğ Felsefesi” konulu doktora çalışmasını gerçekleştirdi. 2014 yılında ise Türkiye’de “Yüksek Öğretim Kurulu”ndan doçentliğini elde etti. Ertiksel etkinlikleri: 1. Geçmişten Günümüze Uygur Türklerinde Hafız ve Sazendeler (konferans ve dinleti) Mehmet Akif Üniversitesi, 14.04.2016 Maku, Burdur, 2016, 2. Geçmişten Günümüze Uygur Türklerinde Hafız ve Sazendeler (konferans ve dinleti) Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü Konferans Salonu 24.05.2016, İzmir, 3. NATO Güneydoğu Avrupa Müşterek Komutanlığı Öncülüğünde Nuri Mahmut Piyano Resitali, NATO Komutanlığı, İzmir , 25.06.2013, 4. “Uygur Dansı” (sinfoni), İzmir, 04.03.2011, (Ahmed Adnan Saygun Dinleti Salonu), 5. Uygur Küğü ile Geleneksel Türk Küğü Karşılaştırmaları ve Örnekleri, 16.03. 2010 (E.Ü. Konservatuvarı Amfisi), İzmir, 2010, 6. Piyanist Yelena Şikaliova’nın “Nuri Mahmut Eserlerinden Piyano Resitali”, Ege Üniversitesi, İzmir,13.03.2009, 7. Uygur Küğü ile Geleneksel Türk Küğü Karşılaştırmaları ve Örnekleri (konferans) İTÜ Sosyal Tesisler Konferans Salonu, İstanbul, 16 Mart 2010, 8. “Şehnaz Buselik Quartet Ensemble Dinletisi” Ege Üniversitesi, İzmir, 26.04.2006, 9. “Divan ü Lügat-it Türk Işığında Uygur Türklerinin Küğ Kültürü” (Konferans-Dinleti), Alsancak-İzmir, 2006, 10. “Divan ü Lügat-it Türk Işığında Uygur Türklerinin Küğ Kültürü” (Konferans-Dinleti), M. A. Ersoy Üniversitesi, Burdur, 2006 - Maku, 2006, 11. “Sanat ve Kültür’le Hayata Bakış” Uygur Türklerinin Geleneksel Küğü Dinletisi, İzmir 20.04.2006, 12. “Altay Rüzgarları Topluluğu Dinletisi” Ege Üniversitesi, İzmir, 06.05.2005, 2005-2006, 13. “E.Ü 50. Yıl Etkinlikleri Kapsamında Altay Rüzgarları Topluluğu Dinletisi” İzmir, 24.052005, 14. Piyano Dinletisi (Türk Halk Oyunları Eşliğinde), E.Ü, İzmir, 23.05.2005, 15. Naziğim Operası (Bağdar Nuri Mahmut) Arya ve Yalkın Parçalar Dinletisi, EÜ, İzmir, 03.06.2003, 16. “Bahar Şenlikleri Kapsamında Nuri Mahmut Bestelerinden Damlalar Piyano Konseri” E.Ü, İzmir, 16.05.2001, 17. “Türk Dünyasında Nevruz” Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi 21.03.2001, İzmir, 18. “Altaylardan Anadolu’ya Topluluğu Müzik ve Kırın Gösterisi”, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın,15.05.2000, 19. “Türk Müziği Araştırma ve Geliştirme Merkezinin Açılış Dinletisi” Yönetken, bağdar Nuri Mahmut Gazi Konser Salonu, Teknikokullar Ankara 03.05.1993, Yayınlar: Yazılan uluslararası kitaplar veya kitaplarda bölümler: “Şarkı Nasıl Söylenir, Şan Tekniği ve Türk Küğüne Uygulama Yöntemi” Ege Üniversitesi Basım Evi 2012, İzmir Türkiye (EÜ Konservatuvarı Ses Eğitimi Bölümü Şan Derslik Metodu), 1997, Kendi kendine piyano öğrenme metodu (kitap. Çince-Türkçe) Bahar Bülbül nevası ve bestecimiz Akarı Manda (yayın aşamasında), Ulusal hakemli dergilerde yayınlanan makaleler: “Ressam Turdi Emin ve Küsen Bezmesi adlı tablosu” Musiki Dergisi 05.02.2016, “Uygur Halk Oyunları’nda Senem Dans” Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi 04.04.2016, “Uygur Türklerinde Geçmişten Günümüze Hafız ve Sazendeler” (SS.41-45) Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi 2015/5, “Musikişinas-Eğitimci Aman Nisa ve Uygur Makamları” Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi (Cild.14, Sayı 2) 2014, “Tang Sülalesi Derindeki Uygur Türklerinin Müzik Kültürü” Musiki Dergisi (RSS Kurulum) 2013, “Türk Halk Oyunu ‘Çayda Çıra’ ve Uygur Halk Dansı ‘Dalda Çıra’ Üzerine”, Uluslararası Uygur Araştırmaları Dergisi Sayı: 1/2-2013, “Uygur Türklerinin Müzik Kültürü ve Uzakdoğu Müziğindeki Etkileri Üzerine”, Orkestra Dergisi 28-34 pp., 2010 Mayıs, “Uygur-Azerbaycan-Türk Makam Sanatında Omomi ve Özüne Mahsus Hususiyetler” (makale) “Musıki Dünyası” Jurnali No: 1-2 2009. Bakü, “1400 Yıl Öncesinden Bestecimiz Akarı Manda” (makale) Musiki Dergisi, C. 2009, “Divan-i Lügat-it Türk Işığında Uygur Türklerinin Müzik Kültürü” Musiqi Dunyası 06.02.2008 Bakü, “Uygur Müzik Kültürünün İslamiyet’ten Önce ve İslamiyet’e Geçiş Dönemindeki Durumu Üzerine” (makale) Azerbaycan Müzik Dünyası Jurnali. No: 1-2 2007 sah.120-222. Bakü, “Bahar Bülbül Nevası ve Besteci Akarı Manda” Uluslararası Musiki Dünyası Jurnali 3-4/33 2007 Bakü. Ulusal Bilimsel Toplantılarda Sunulan Bildiri Kitabında Basılan Bildiriler: Konferans “Uygur Müziği ve Geleneksel Türk Müziğinin Karşılaştırmalardan İcra Örnekleri” (Dinleti) EÜ DTM Konservatuvarı Amfisi 16.03.2010 İzmir. Bağdarın Yaratıları: “Pamir Sinfonisi” (Uşşak makamında), “Uygur Dansı” Sinfonik Küğ, “Bağ Valsi” (orkestra-yalkın çello), “Moğollar” (Sinfonik Küğ), “Altaylardan Anadolu’ya Süiti (Türk çalgılarıyla), “Şehnaz Buselik” (Yaylılar için dördül). Piyano İçin Yaratıları: “Romans”, “Sahildeki İzler”, “Uygur Beşik Şarkısı”, “Asker Gül Çehre”, “Gül Lelle”, “İpek Yolu”, “Çünzi”, “Teliye Şarkısı”, “Ana Derya”, “Kaz Kanadı”, “Uzaklarda”, “Ah Türkistan”, “Bahar Yağmuru mu”, “Gül Lelle” (eşlik yazılmış halk türküsü), Türküler: “Hasret” (İpek Yolu Belgeseli İçin), “Güldek Geçer Ömrümüz”, “Nar Gülü Kara Gözlüm”, “İzmir’de Kaldı Gönlüm”, “Altın Çağlarım Geldi”, “Kaçan”, “Gelisen” gibi beşyüze yakın şarkı ve türküler, “Naziğim” (Opera) Uygur Halk Küğünde Deneme. “Güzel Türkiyem” (koro eseri), “Sabah” (A capella), Piyano Eşlikli Şan Eserleri. Projeler: 2008, Araştırma Projesi, Uygur 12 Makamı - 2000, Araştırma Projesi, Kendi Kendine Piyano Öğrenme Kuralları (Çince ve Türkçe Metod), - 2000, Araştırma Projesi, Türk Müziğinde Çoksesli Müzik Besteleme Teknikleri. İdari Görevler: İş Tecrübeleri, 2009, Ege Üniversitesi Konservatuvarı Altaylardan Anadolu’ya Orkestrası Kurucusu ve yönetkeni, 1997-2005, Ankara Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğrenci Orkestrası Yönetkeni, 1992-1994, Çin Sincan Devlet Dans Müzik Topluluğu İcadıyet Grubu Üyesi, 1984-1992, Kanton Konservatuvarı Oda Orkestrası Yönetkeni, 1984-1992, Çin Sincan Filarmoni Orkestrası Orkestra Yönetkeni, 1984-1992, Ürümçi Şehir Konservatuvarı Öğrenci Orkestrasının Kurucusu, 1984-1992, Piyano Eğitim Pedagogu, 1976, Müzik Kuramcısı, 1976. Bilimsel Kuruluşlara Üyelikleri: Azerbaycan Devlet Besteciler İttifakı Fahri Üyesi, Çin Devleti Ürümçi Şehir Besteciler Cemiyeti İttifakı Üyesi, Çin Halk Cumhuriyeti Besteciler İttifakı Daimi Heyet Üyesi, Çin Sincian Özerk Bölgesi Besteciler İttifakı Daimi Heyet Üyesi. Ödüller: 2009, E.Ü. Konservatuvarı Teşekkür Belgesi - 2006, Adnan Menderes Üniversitesi Sanat Şenliği Plaket - 2005, Ege Üniversitesi Spor ve Sanat Şenliği Teşekkür Plaketi - 1999, “Fidan” Eczacıbaşı Beste Yarışması Ödülü, - 1998, İzmir Ulusal Mimarlar Odası Plaket ve Teşekkür Belgesi - 1993, Ankara Ortadoğu Lions Kulübü Şükran Belgesi - 1989, “Gülümseyen Tanrı Dağları” Çin Ordusu En İyi Sanat Eserleri Ödüllendirme Töreni 3. d. - 1989, “İnsan mısın Melek mi” Çin-Sin-Jiang Tanrı Dağlarının Sesi Beste Yarışması 1. Derece - 1989, “Elma Bahçeme Sonbaharda Gel” Aynı Yarışmada 3. Derece Ödülü - 1989, “Geleceğimiz Güzeldir” Aynı Yarışmada 3. Derece Ödülü - 1987, “Armut Ağacı Altında”, Çin Televizyon Kurumu Beste Yarışmasında 2. Derece - 1987, “Takla Makandaki Rüya” Çin Xibey Sanat Festivalinde 2. Derece Ödülü, - 1987, “Rüzgar” Aynı Festivalde 2. Derece Ödül. - 1987, “Ana Derya” Aynı Festivalde 3. Derece - 1987, “Uyuyan Dağlar” Aynı Festivalde 2. Derece - 1987, “Küsen Sevgisi” Çin Televizyon Beste Yarışması, 2. Derece Ödül. - 1987, “Tavşan Yavrusu” Çin Kültür Bakanlığının Sin-Jiang’da Çocuk Şarkıları Beste Yarışması 1. Derece - 1987, “Geleceğimiz Güzeldir” Aynı Yarışmada 3. derece Ödülü, 1984, “Pınardaki Ay Işığı” Çin Sin-Jiang Tanrı Dağlarının Sesi Beste Yarışmasında 1. Derece, Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Teşekkür Belgesi ve Plaket.

Maitre chanteur:

(Fr.) Usta şarkıcı, deneyimli ırlayıcı, tecrübeli şancı. Bilgili ırlağan. Üstat şantör. Bkz. Chanteur, chanteuruse. Meistersinger.

Maître de concert:

(Fr.) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Majeur:

(Fr.) Majör. Büyük. Bkz. Majör. Büyük. Maggiore.

Majör:

Büyük. Diziyi oluşturan ilk üç ses arasındaki aralıksal ilişkinin büyük üçlü olması. Dizideki büyük üçlü.

Majör Dizi Kalıbı:

Bkz. Büyük(lü) Dizi Kalıbı.

Makam:

Geleneksel musikide bir dizinin işleniş tarzı. Türk sanat musikisinde parçanın gidişini belirleyen dizi, aşıt, gam.

Makamsal:

Makamla ilgili, makama ilişkin, makama ait. Modal. Makamlardan biri ile ilgili, bu makamlardan birisine ait, bir makama ilişkin... Bkz. Modal, modalite.

\ Makeba, Miriam:

"Mama Afrika" olarak da bilinen Güney Afrikalı ünlü şarkıcı Miriam Makeba 76 yaşında hayatını kaybetti. Kendi ülkesinin vatandaşlığından çıkarılan, dokuz ülkenin pasaportunu taşıyan Makeba'nın İtalya'da katıldığı bir dinletiden sonra öldüğü bildirildi. İtalyan haber ajansı "Ansa" sanatçının kalp krizinden öldüğünü duyurdu. Sanatçının, Napoli'de mafya tarafından tehdit edilen İtalyan bir gazeteci için düzenlenen dinletide şarkı söyledikten hemen sonra rahatsızlanarak hastaneye kaldırıldığı ve Castel Vorturno'daki hastanede öldüğü belirtildi. Johannesburg'da doğan sanatçı genç kızlığında düğünlerde ve törenlerde şarkı söylemesi için sürekli davet almaktaydı, böylece ünü kısa sürede yayıldı. 1956 yılında "Pata Pata" şarkısını yazan ve yayınlayan Makeba 1966 yılında "An Evening with Harry Belafonte and Miriam Makeba" albümü ile "Grammy" ödülü alan ilk Afrikalı sanatçı oldu. Apartheid rejimine karşı bir belgeselde rol aldıktan sonra "devrimci ve tehlikeli" görüldüğü için ülkesi tarafından istenmeyen Miriam 1960 yılında annesinin cenazesi için ülkeye dönmek istediğinde pasaportunun iptal edildiğini öğrendi. 1963 yılında "Birleşmiş Milletler" nezdinde apartheid rejimine karşı girişimlerde bulunduğundan vatandaşlıktan çıkarıldı. Dokuz ülkenin pasaportu verilen, on ülkenin fahri vatandaşı olan Makeba, ülkesine otuz yıl sonra dönebildi. "Pata Pata" şarkısı yazıldıktan yıllar sonra 1967'de Amerika Birleşik Devletleri'nde yeniden seslendirildi ve dünyada büyük ilgi gördü. Amerikan halkının Makeba'ya gösterdiği ilgi sanatçının 1968 yılında radikal siyahi eylemci Stokely Carmichael ile evlenmesi üzerine tersine döndü. Makeba'nın ülkedeki dinletileri ve albüm anlaşmaları kısa sürede iptal edildi. Afrika'ya dönen ve Gine'de yaşamaya başlayan Makeba küğ çalışmalarına ve dinleti dolaşılarına hiç ara vermeden devam etti. Gine hükümeti sanatçıdan "Birleşmiş Milletler Genel Kurulu"na temsilci olarak katılmasını istedi. Genel Kurul'a iki kez seslenen Makeba apartheid rejimine karşı görüşlerini dile getirdi. Kendisini her zaman siyasetçi değil şarkıcı olarak gören Makeba'nın insan sevgisi O'na çok sayıda onur ödülü getirdi. Hayatı boyunca otuzdan fazla albüme imza atan Makeba küğsel çalışmalarını tutkuyla sürdürüyordu.

\ Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Halk Oyunları Ekibi:

“Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Halk Oyunları Ekibi”nin “Efe’ye Ağıt” isimli gösterisi “Tepekule Kongre ve Sergi Merkezi”nde sahnelendi. Bir efe hikayesinin konu alındığı oyun beşyüzü aşkın izleyici tarafından coşkuyla alkışlandı. Oda üyelerinden ve yakınlarından oluşan yirmidört kişilik ekibin İsmail Kasap ve Aslı Zeynep Kızıldağ’ın eğitmenliğinde sekiz ay çalışarak hazırladığı gösteride bir Efe öyküsü canlandırıldı. Gösteriye “Mustafa Uygur İlköğretim Okulu Halk Oyunları Ekibi”nden on minik öğrenci de destek verdi. “Makina Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu” üyesi Mehmet Özsakarya özverili çalışmaları için tüm grup üyelerini kutladı.

\ Manaflı, Arif:

1957 yılında Bakü’de doğan Manaflı 1981 yılında “Moskova Devlet Konservatuvarı”nı Dimitri Mihailoviç Çiganov’un öğrencisi olarak bitirdi ve 1985 yılında da “Leningrad Devlet Konservatuvarı”nı Boris Luovitch Gutnikov’un öğrencisi olarak tamamladı. Manaflı 1985 yılında “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi oldu ve aynı zamanda “Devlet Filarmoni Topluluğu”nun yalkıcılığını üstlendi. Azerbaycan içi ve dışında (Rusya, Ukrayna, Beyaz Rusya, Kazakistan, Gürcistan, Türkmenistan, Özbekistan, Moldavya, Fransa, Almanya, Romanya, Tunus ve Türkiye) birçok resital ve oda küğü dinletilerine katıldı. Ayrıca orkestralar eşliğinde yalkıcı olarak dinletiler verdi, plak ve video kayıtları yaptı. Arif Manaflı’nın en önemli özelliklerinden birisi de Azeri bağdarların keman için yazdıkları yaratıların ilk seslendiricisi olmasıdır. Bu yaratılar arasında Cihangir Cihangirov’un keman konçertosu, Akşın Alizade’nin keman konçertosu, Sevda İbrahimova’nın keman konçertosu, Leonid Vanstein’in keman konçertosu, Azer Rızayef’in keman konçertosu, Tofik Kuliyev’in keman sonatı, Azer Rızayev’in keman sonatı, Akşın Alizade’nin iki keman sonatı, Süleyman Ali Askerov’un keman sonatı, Aydın Azimov’un keman sonatı bulunmakta olup sanatçı yine Azeri bağdarların çok sayıda üçüllerinin ve dördüllerinin ilk seslendirilişini gerçekleştirmiştir. Arif Manaflı Azeri bağdarların yaratılarının plak ve TV kayıtlarını yaparak 1990 yılında yılda bir kez verilen “Azerbaycan Devlet Ödülü”nü kazanmıştır. Manaflı, “Azerbaycan Bağdarlar Birliği”nin 1990 yılında gerçekleştirdiği küğ haftasında Rauf Abdullayev yönetimindeki “Azerbaycan Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde Cihangir Cihangirov’un keman konçertosunu, Yalçın Adıgüzel yönetimindeki “Üzeyir Hacıbeyov Senfoni Orkestrası” eşliğinde Akşın Alizade’nin keman konçertosunu ve Ramiz Melikaslanov yönetimindeki “Kara Karayev Orkestrası” eşliğinde Leonid Vanstein’in keman konçertosunu çalarak 1991 yılında “Azerbaycan Devlet Sanatçısı” olma hakkını kazanmıştır. Sanatçı aynı yıl yardımcı doçent olmuştur. Manaflı, 1995 yılı Kasım ayından bu yana “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda “Yaylı Çalgılar Anasanat Dalı” bünyesinde öğretim üyesidir. Sanatçı, Pavel Yadih yönetimindeki “Moskova Filarmoni Orkestrası”, Fuat Mansurov yönetimindeki “Moskova Konservatuvarı Senfoni Orkestrası”, Naci Özgüç ve Ender Sakpınar yönetimindeki “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, Rauf Abdullayev yönetimindeki “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde de dinletiler vermiştir.

Manafoff, İslam:

1961 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de doğdu. 1977–1981 arasında “Bakü Müzik Lisesi”ni bitirdi. 1979’da “Azerbaycan Piyanistler Yarışması”nı kazandı. 1981’de sınavla “Çaykovski Moskova Devlet Konservatuvarı”na giren Manafoff 1986’da buradan mezun oldu. 1987’de çaldığı Rachmaninoff’un üçüncü piyano konçertosunun başarılı yorumundan sonra Moskova’nın önemli dinleti salonlarında, St.Petersburg, Tiflis, Erivan, Gorki gibi birçok kentte dinletiler verdi. 1997 yılında Beyaz Rusya’nın Minsk kentine davet edilmiş olan sanatçının Prokofiev’in yedinci sonatındaki başarısı önemli yankı uyandırmış ve 1998 yılında Moskova’da düzenlenen “Uluslararası Küğ Festivaline” davet edilmiştir. “Bakü Küğ Akademisi”nde başöğretmen olarak çalışan Manafoff 2002 yılında Bedrettin Dalan’ın daveti ile “İstek Vakfı Güzel Sanatlar Lisesi”nde sanat eğitmenliği görevini üstlenmiştir. Manafoff “İstanbul Piyano Festivali”nde kapanış dinletisi de dahil olmak üzere Türkiye ve yurtdışında birçok dinletiler vermiştir. İslam Manafoff sanat yaşamına piyanist ve orkestra yönetkeni olarak devam etmektedir.

Manafzade, Abuzer:

1990 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de doğdu. Yedi yaşında küğ eğitimine başlayan Manafzade dokuz yaşında “Azerbaycan Genç Piyanistler Yarışması”nda birinci olurken çaldığı Chopin Op. 71 Mazurka ile jüri üyelerinin ayakta alkışını aldı. 2003 yılında sınavla “Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı”na giren Abuzer Manafzade çalışmalarına halen Bahar Tokay ile devam etmektedir. Eğitiminin yanısıra 2003 yılında “Galleria Piyano Yarışması”nda birinci, 2006’da “Onay Sanat Piyano Yarışması”nda ikinci olmuştur.

Manafzade, Turan:

1991 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de doğdu. Altı yaşında küğ eğitimine başlayan Turan Manafzade 2003 yılında sınavla girdiği “Mimar Sinan Devlet Konservatuvarı”nda çalışmalarına halen Nurferi Onur ile devam etmektedir. Turan bugüne kadar birçok yarışmada ödüller kazanmıştır.

\ Manara, Francesco:

İtalyan keman sanatçısı. Torino’da dünyaya geldi. Aynı kentte bulunan “Giuseppe Verdi Konservatuvarı”ndan Massimo Marin’in öğrencisi olarak onur derecesi ile mezun oldu. Ustalık düzeyindeki çalışmalarını Franco Gulli, Stefan Gheorghiu ve Herman Krebbers ile gerçekleştirdi. Sanatçı çeşitli uluslararası önem taşıyan ödüller kazanmıştır. Bu ödüllerden özellikle “Hannover Joseph Joachim”, “Cremona Stradivari”, “Freiburg Spohr”, “Seul Doug-A”, Münih ARD”, “Cenova Paganini Özel Ödülü”, “Cenevre Birincilik Ödülü” ve “Moskova Çaykovski Özel Ödül”ü belirtilmelidir.Manara bu ödüller sayesinde bir yalkıcı olarak çok parlak bir seviyeye erişmiş, elliden fazla orkestranın eşliğinde dinletiler vermiştir. Oda küğü topluluklarının aranan bir üyesi olan sanatçı saygınlığı dünyaca kabul edilen salonlarda yer almıştır. Halen “Accademia di Perfezionamento - Uzmanlık Akademisi”nde dersler vermektedir.

\ Manas, Edgar:

Ermeni kökenli bir Türk olan Edgar Manas 1875 yılında İstanbul’da doğmuş ve 11 Mart 1964 tarihinde yine İstanbul’da sonsuzluğa göç etmiştir. Hüseyin Saadettin Arel’e öğretmenlik yapmış, Suphi Ezgi’ye katkılarda bulunmuş, “İstiklal Marşı”mızın orkestrasyonunu gerçekleştirmiştir. 1912 ile 1921 yılları arasında “Dar-ül Elhan”da (Ezgiler Evi) uyum bilgisi ve piyano dersleri vermiştir.

Manastır Türküsü, Aǧıt’ım:

Değerli bağdarımız Murat Üstün tarafından klarinet, trompet. akordiyon ve kontrabas için düzenlemesi yapılmış eser. Murat Üstün’e bu türküyü ilk kez çocukluk yaşlarında annesi dinletmişti. Dinlerken, annesi türkünün içeriǧini anlattıǧında küçük Murat çok etkilenmişti. Alışılagelen halk türkülerinden çok ayrı bir özelliǧi vardı. Murat Üstün yıllar sonra bu türkünün Makedonya’nın “Manastır” şehrinden gelmiş olduǧunu öǧrendi. Mustafa Kemal Atatürk’ün en çok sevdiǧi türkülerden birinin olması, O’nun bu türküye olan ilgisini arttırdı ve yüreǧinde en çok sevdiǧi türküler arasında sonsuz yerini aldı. Murat Üstün 26 Mayıs 2020 tarihinde Avusturya’nın Klaus kentinden şu cümleleri yazmıştır: “Düzenlemeyi yapmaktaki amacım, günümüzde unutulmaya mahkum edilmiş bu gözü yaşlı türküyü, “Aǧıt”ım” olarak yerli ve yabancı yeni nesillere tanıtmak ve unutturmamak!” Bu eserin notalarını aşağıdaki linkten indirebilirsiniz: 

http://www.muziklopedi.org/?/Nota/Yazar/28/49

Murat Üstün’ün bu eserinin “YouTube”daki yorumunu dinlemek için lütfen aşağıdaki linke tıklayınız:

https://www.youtube.com/watch?v=TA9NPd_HYf0&feature=youtu.be

\ Manga Grubu:

“Manga”nın albüm macerası 2002 yılının Ocak ayında Ferman’ın tüm grup arkadaşlarını arayıp bir yarışmadan bahsetmesiyle başladı. Böylece hem albüm çıkartmış hem de uzun yıllardır küğle ilgili hayalini kurdukları şeylerin gerçekleşmesini sağlamış oldular. Grupça “Manga” ilk olarak “Yamyam”ın barlarda “cover” parçaları yorumlayıp eğlendikleri topluluktan istediği küğü yapamamasından dolayı yolunu ayırması ile 2001 sonlarına doğru şekillenmeye başladı. O’nun en büyük hayali kendi parçalarını çalmaktı ve belki de bu olay hayatında yeni bir başlangıca sebep olacaktı. Artık yeni grubunun yapısını kafasında oturtmuştu. Yepyeni bir oluşumun parçası olmak ve fark yaratarak hayallerine koşabilmek amacındaydı. Rock küğ ile elektroniği, sert gitar riffleriyle rap vokallerini birleştirmek istiyordu. Bunu üniversiteden okul arkadaşı olan Orçun ile paylaştı ve O’nun da katılmasıyla “Manga”nın tohumları atılmış oldu. “Manga” kurulduğu günden beri Teoman, Duman, Vega, Mor ve Ötesi, Kurban, Athena ve Kargo gibi isimlerin genişlettiği ve yürüdüğü yolu biraz daha genişletti. Özgür bunu “Bizi hayatta en mutlu edecek şeylerden biri bu yolda bizlerden daha iyi yeni grupların çıkması olur” diyerek ifade etmektedir.

Mani:

Türk halkının yazın hayatında ve küğünde önemli yeri olan bir unsurdur. Hece ölçüsü kullanılır ve çoğunlukla yedi heceli dört dizelik bir kalıp uygulanır. Ama dizeleri 4-5-8-10-14 heceli kalıplarla söylenmiş maniler de bulunmaktadır. Kafiyeleniş şekli şu şekildedir:

………………………………………… a
………………………………………… a
………………………………………… b
………………………………………… a

Bu açıdan “rubai”ye benzemektedir. Şekilde görüldüğü gibi birinci, ikinci ve dördüncü mısralar kendi aralarında kafiyeli olup, üçüncü mısra farklılık taşımaktadır. Üçüncü dizenin serbest kalması mani düzen kişinin üretimini rahatlatmakta ve söyleme kolaylığı sağlamaktadır. Amaç, tek bir dörtlük içerisinde bütünleşmiş bir anlam ya da amaç ortaya koyabilmektir. Bu ifade yapısında mani düzen kişi asıl amacını son mısraya saklar. Dolayısıyla ilk üç mısra dördüncü mısrada yer alan sonuca yapılan bir hazırlıktır. Bazı manilerde ilk iki dize hazırlık dizesi olup son iki dize ile anlam bağlantısı olmayabilir. Bu tür manilerde asıl anlatılmak istenen son iki dizeye saklanır. Maniler, aynen türküler gibi halkın ortak malıdır. Erkekler de mani düzebildiği gibi manilerin daha çok kadınlar tarafından meydana getirildiği bilinmektedir. Maniler, İslamiyet öncesi Türk yazınında sıklıkla görülmekteydi. Anonim halk edebiyatının pek yaygın şekli olup yüzük oyunları ve mangal sohbetlerinde dahi söylenirler. Manilerin en önemli özelliklerinden birisi de kendi kendine yetmesidir. Divan edebiyatındaki “tuyuğ” karşılığıdır. Türkülerden birkaç noktada ayrılırlar:

a) Dörtlükler halinde söylenmeleri,
b) Konu olarak türkülere kıyasla daha neşeli ve hafif olmaları,
c) Sözlü yazın ürünleridir.

Manilerde konu sınırı bulunmaz; doğa, kahramanlık, sevgi, aşk, doğum, ölüm, ayrılık, düğün, bayram, hasret, evlat sevgisi, iyilikler, toplumsal olaylar için koşulduğu kadar şaka, nükte, güldürü vb. için de düzenlenen maniler bulunmaktadır. Kısacası mani, başta aşk olmak üzere her konuda yazılmıştır ve yazılabilir. Mani, halen üretimde olan bir halk yazını nazım türüdür. Çok çeşitli maniler vardır, bunlar arasında en çok tercih edilenleri düz mani (tam mani), kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani ve artık mani’dir. Bkz. Rubai, hece ölçüsü, dize, kalıp, kafiye, mısra, türkü, yazın, anonim, edebiyat, halk edebiyatı, yüzük oyunları, mangal sohbetleri, tuyuğ, güldürü, nazım, düz mani, tam mani, kesik mani, cinaslı mani, yedekli mani, artık mani.

Birkaç mani örneği:

1. Su gelir akar geçer,
Bendini yıkar geçer,
Dünya bir penceredir
Her gelen bakar geçer.

2. Ak koyun kuzusuna
Gün tutmuş postusuna
Ne desen de ağlasam
Alnımın yazısına.

3. Tren gelir öterek
Kömürünü dökerek
Ben anamdan ayrıldım
Gözüm yaşım dökerek.

4. Ramazan geldi dayandı
Camiler nura boyandı
Vay benim sa'detli efendim
Davul sesine uyandı.

5. Evleri sekilidir
Gül reyhan ekilidir
Bir can bir canı sevse
Kim onun vekilidir.

6. Sarı sümbül mor sümbül
Bakma bana mor sümbül
Ben yarimi yitirdim
Uçan kuştan sor bülbül.

7. Evlerinin önü minder
Altını üstüne dönder
Vay benim sa'detli efendim
Bahşişimi çabuk gönder.

8. Şekerim var ezilecek
Ak tülbentten süzülecek
Bekletmeyin beyefendim
Çok yerim var gezilecek.

Ramazan Mani'si

Mano:

(İt.) El.

Mano destra:

(İt.) Sağ el.

Mano sinistra:

(İt.) Sol el.

\ Mansur, Cem:

İstanbul'da doğan Cem Mansur müzik eğitimini Londra'da “City University”, “Ricordi Yönetkenlik Ödülü”nü aldığı “Guildhall School of Music and Drama” ve daha sonra Leonard Bernstein'ın öğrencisi olduğu “Los Angeles Filarmoni Enstitüsü”nde aldı. 1981-1989 arası “İstanbul Devlet Operası” yönetkenliğini yapan Mansur, Londra'da “İngiliz Oda Orkestrası”yla başarılı bir çıkış yaptığı 1985 yılından sonra çalışmalarını yurtdışında yoğunlaştırdı. Hollanda, Fransa, İtalya, Çek Cumhuriyeti, Romanya, Macaristan, Almanya, İsveç, İspanya, Meksika, İsrail ve Rusya'da orkestra ve opera kuruluşlarıyla konuk yönetken olarak çalışmalarını sürdüren sanatçı, 1989-1996 arasında “Oxford Kent Orkestrası Birinci Yönetkenliği”ni yaptı. 1998 yılında “Akbank Oda Orkestrası Sürekli Yönetkenliği”ne getirildi. Burada tasarladığı ilginç programların yanısıra “Bach, Caz ve Lale Devri”, “Alla Turca”, “1789/Akl-ı Selim’n Müziği”, “At-Nağmeler” ve “İstanbul’da Erguvan Zamanı” gibi etkinliklerle dikkat çekti. Uluslararası üne sahip birçok yalkıcı ile dinletiler vermiş olan Cem Mansur'un son yıllarda sık sık birlikte çalıştığı kuruluşlardan bazıları arasında aşağıdaki isimler sayılabilir: “Kirov Operası”, “Royal Philharmonic Orchestra”, “London Mozart Players”, “City of London Sinfonia”, “BBC Concert Orchestra”, “George Enescu Philharmonic Orchestra”, “Concerto Grosso Frankfurt”, “Prag Ulusal Tiyatrosu”, “Mexico City Philharmonic Orchestra” ve “Londra  Holland Park Opera Festivali”. Barok çağdan günümüze kadar geniş bir yelpazeyi kapsayan dağarında alışılmamış ve unutulmuş yaratılara da yer veren Mansur 1986 yılında Londra'da Elgar’ın bitmemiş operası “The Spanish Lady”nin ilk seslendirilişini ve 2006 yılında “City Of London Festival”de Offenbach’ın 126 yıldır duyulmayan operası “Whittington”u yönetti. Cem Mansur İngiltere’nin en eski ikinci korosu “Ipswich Choral Society”nin fahri başkanıdır.

\ Mansur, Lale:

1956 yılında İstanbul’da doğan Lale Mansur kırıncı ve Türk sinema ve dizi film oyuncusu olup sanat yaşamına “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde başladı, burada baş kırıncı olarak uzun yıllar görev yaptı. Oyunculuğa 1992 yılında “BBC Televizyonu” tarafından çekilen ve Yaşar Kemal’in yaşamını konu alan, yönetmenliğini James Runcie’nin üstlendiği belgesel yapım “Childhood” ile başladı. Bu sıralarda Los Angeles’da “Eric Morris Actors Workshop”ta oyunculuk, İstanbul’da diksiyon eğitimi aldı. Orkestra yönetkeni Cem Mansur ile evli olan Lale Mansur 1992’de ilk uzun metrajlı filmi Atıf Yılmaz’ın yönettiği “Düş Gezginleri” ile “Antalya Film Festivali”nde “En İyi Kadın Oyuncu” dalında “Altın Portakal” kazandı. 1993’de Ersin Pertan’ın “Tersine Dünya”, Şerif Gören’in “Amerikalı”, 1995’de Ömer Kavur’un “Buluşma”, “Cemile”, 1997’de Atıf Yılmaz’ın “Nihavend Mucize” adlı filmlerinde rol aldı. “Hatırla Sevgili”de Yasemin’in annesi Nezahat rolünde oynadı. Lale Mansur’un aldığı ödüller arasında şunlar bulunmaktadır: “15. Ankara Film Festivali, 2003-En İyi Kadın Oyuncu/Karşılaşma”, “29. Antalya Film Şenliği, 1992-En İyi Kadın Oyuncu/Düş Gezginleri”, “7. Sadri Alışık Ödülleri, 2002-En İyi Kadın Oyuncu/O da Beni Seviyor”.

\ Manus, Morton:

Morty Manus “Alfred Music Publishing Co. Inc.” (Alfred Küğ Yayıncılığı) şirketinin başkanıdır. Adı geçen şirkete katılmasından çok kısa süre önce “City College of New York” (New York Kent Koleji)’nden işletme dalında mezun olmuştu. Klarinet ve piyano çalar bir kişi olarak küğ eğitimi alanındaki yayın boşluğunu doğru bir şekilde saptamıştı. Küğ alanındaki deneyimlerine dayanarak akordiyon, gitar, piyano ve vurmalı çalgılar alanında öğretici yayınların geliştirilmesine dikkatini yoğunlaştırdı. Ayrıca bando, orkestra, koro ve küğ kuramları alanlarında da yayınlar gerçekleşmesini sağladı. Şirketin başlığı altında (Alfred’s Library) gerek yazar gerekse de editör olarak sayısız kitabın ortaya çıkmasına yol açmıştır. “Alfred’s Basic Guitar Course”, “Alfred's Basic Piano Library”, “Alfred’s Adult Piano Course” ve “Essentials of Music Theory” (Alfred’in Temel Gitar Eğitimi, Alfred’in Temel Piyano Kitaplığı, Alfred’in Yetişkinler İçin Piyano Eğitimi ve Küğ Kuramının Temelleri) bunlar içinde bir çırpıda aklımıza gelenlerdir. Morton Manus 2008 yılında küğ eğitimi alanına ertiksel olarak önemli bir katkı sağladığı için Chicago’da bulunan “VanderCook Küğ Koleji” tarafından onursal doktora derecesi ile ödüllendirildi. Eşi Iris ile de bir cumartesi günü şirket için yaptığı mesai dışı bir çalışmada tanıştı. Iris 1960’ların sonlarında “Alfred Küğ Yayıncılığı” için tam zamanlı olarak çalışmaya başlamıştı. Iris halen bu şirketteki üretici sorumlusu konumunu sürdürmektedir.

March:

(İng.) Yürüyüşlük, marş. Yürüyüş küğü. Kitleleri belli bir hedefe, belli bir amaç doğrultusunda, belli bir hızda sevketmek için yazılan yürüyüş müziklerine "marş" denilir. Bkz. Marcia, Marş, Marche, Marsch.

\ Marchand, Antoine:

Realizatör, senaryo yazarı ve montajcı. “Tramvay 028” filmini gerçekleştiren grubun üyelerindendir. Grubun diğer üyeleri: Otalia Caussé, Geoffroy Collin, Louise Grardel, Robin Merle ve Fabien Meyran’dır. Bu film “11. My French Film Festival”de gösterime girmiştir.

Marche (Marché):

(Fr.) Yürüyüşlük. Marş. Bkz. March, Marcia, Marsch, Marş.

Marcher:

(Fr.) Yürümek, ilerlemek. Yürüme, yürüyerek.

Marcia:

(İt.) Yürüyüş, yürüyüşlük, marş. Bkz. Marsch, Marş, March, Marche.

\ Márquez, Pablo:

1967 yılında Arjantin’de doğan Márquez Amerika kıtasını baştan başa dolaşarak verdiği dinletilerin yanında Japonya ve Avrupa’nın saygın dinleti salonlarında ve dünyanın önde gelen birçok klasik küğ festivalinde performanslar gerçekleştirmiştir. Gitar yalkıcılarından Hopkinson Smith onun için “Pablo Márquez geçmişin ve günümüzün sanatını büyük bir anlayış ve tutku ile birleştirmektedir ” yorumunu yapmıştır. Dino Saluzzi onu “gerçek bir sanatçı” diye överken Luciano Berio “olağanüstü bir tekniğe sahip” olduğuna değinmiş, György Sebök ise “küğcü olarak derin bir bilgiye sahip olmasının yanında küğ için paha biçilemez bir tutuma sahip” yorumunu yapmıştır. Márquez günümüzde “Basel Küğ Akademisi”nde profesör olarak akademik çalışmalarını yürütmesinin yanısıra dünyanın pek çok farklı yerinden düzenli olarak ustalık sınıflarına davet edilmektedir.

Marsch:

(Alm.) Yürüyüşlük, marş. Bkz. March, Marche, Marcia, Marş.

Marş:

Yürüyüşlük, yürüyüş. Bkz. March, Marche, Marcia, Marsch.

Martin, Elizabeth:

Kadın tiyatro oyuncusu. “Oyuncak Bebeklerin Evine Hoşgeldiniz” (1995), “Genç Bonnie ve Klepto Clyde - Bonnie ve Clyde” (1993) ve “Kanun ve Düzen: Sıradışı Mağdurlar Bölümü” (1999) oyunları ile tanınmıştır.

\ Mas-Kom-Yah:

Açılımı “Mason, Komünist, Yahudi”dir. Recep Tayyip Erdoğan gençlik yıllarında tiyatro sanatına yakın ilgi göstermiş ve hatta henüz 23 yaşında iken özel bir tiyatro kurup yönetmiştir. Bu etkinlikler arasında başta gelenlerden biri ise “Mas-Kom-Yah” isimli oyundur. Bu temsillerde görev alan Erdoğan ve diğer isimler bu oyundaki rolleri için usta tiyatrocu Nejat Uygur’dan dersler de almışlardır. Uygur tiyatro sevdalısı gençlere jest ve mimiklerini nasıl kullanacakları konusunda yardımcı olmuştur. Türkiye’nin başbakanlığını yapan ve “tiyatroları özelleştirme” amacını açıkça ilan edip “Şehir Tiyatroları Yönetmeliği”nin tartışmaya başlanmasına yol açan Recep Tayyip Erdoğan bir zamanlar “Milli Selamet Partisi Gençlik Komisyonu” başkanı iken adı geçen bu tiyatro oyununu yazıp yönetmiş ve “İyi Evlat” adı verilen baş rolü oynamıştır. Bu oyunda yer alan isimlerden birisi de o tarihlerde “Milli Selamet Partisi”nin “Gençlik Kolu”nda görev almış ve bir aralar “Bayrampaşa Belediye Başkanlığı” yapmış olan Atilla Aydıner’dir. 1975 yılında kurulan bu tiyatronun oyuncularının çoğu adı geçen teşkilattan olan, çeşitli üniversite ve liselerde okuyan kişilerdi. Sahaflardan bulunan ve asıl ismi “Kızıl Pençe” olan, 1970-1980 yılları arasında meydana gelen üniversite olaylarını yansıtan kitabın ismi değiştirilerek “Mas-Kom-Yah” yapılmış, provalar “Tepebaşı Gazinosu”nda gerçekleştirilmiş, oyunun yönetmenliğini Erdoğan üstlenmişti. Oyunun konusu bir aile öyküsüydü. Ayhan isimli baba oğullarını Avrupa’ya gönderen, Avrupa’da dini tedrisat yaparak din değiştiren ve o kültürle büyüyen birini betimleyen bir roldü. Oyun çok tutuldu ve İstanbul’un hemen her yerinde oynandı. Her hafta sonu oynanan bu oyun ayrıca Rize, Trabzon, Ankara gibi birçok kentte 1980 ihtilaline dek oynandı. En son kez ise Necmettin Erbakan, Hasan Aksay, Şevket Kazan, Oğuzhan Asiltürk gibi isimlerin önünde “Ankara Palas”ta sergilendi. Aynı ekip “Mas-Kom-Yah” oyununun yanısıra bir üniversite profesörünün yetiştirdiği öğrenciler tarafından odasında öldürülüşünü anlatan “Akrep” isimli oyunu da sergilemiştir. Adı geçen her iki oyunun sergilenme amacı “Milli Selamet Partisi”ne gelir sağlamaktı. Tüm bu bilgilerden anlaşılacağı üzere Recep Tayyip Erdoğan tiyatro ile her zaman ilgili olmuştur. Ancak, kendisi de dahil olmak üzere bu eserlerde rol alan isimler o dönemde dahi tiyatroların özelleştirilmesi gerektiğini düşünmekteydiler.

\ Mascagni, Pietro:

İtalyan bağdar. 7 Aralık 1863 tarihinde Livorno’da dünyaya gözlerini açtı ve 2 Ağustos 1945 tarihinde Roma’da yaşama veda etti. Küğ eğitimini “Milano Konservatuvarı”nda alan Mascagni “Cerignola Küğ Derneği” ve diğer bazı küçük kent operalarında orkestra yönetkeni olarak çalıştı. “Sonzogno Küğ Yayınevi”nin açtığı tek perdelik opera yarışmasını sonraları pek tanınan “Cavalleria Rusticana” isimli opera yaratısı ile kazandı. Bu eser sahneye ilk kez 1890 yılında konuldu ve olağanüstü bir hız ile dünya sahnelerine yayıldı. Bu yaratının başarısı Mascagni’yi hayli bilindik bir isim yaptı. Sanatçı bu başarıyı izleyen günlerde “Pesaro Küğ Lisesi”nin yöneticiliğine getirildi. Pietro Mascagni opera sanatında “verismo” denilen akımın bir temsilcisi ve önde gelen isimlerinden birisidir. Verimini daha yoğunluklu olarak sahne yaratıları üzerine kurgulamıştır. Önde gelen diğer opera yaratıları arasında “L’amico Fritz”, “Iris”, “Parisiana” ve “Nerone” sayılabilir.

\ Maskuniitty, Markus:

Korno sanatçısı. Finlandiya’da dünyaya geldi. Helsinki’de bulunan “Sibelius Küğ Akademisi”nde Timo Ronkainen’in öğrencisi oldu. Daha sonra Berlin’e giderek çalışmalarını Radovan Vlatkovic ile sürdürdü. Sanatçı çeşitli uluslararası yalkıcı yarışmalarında ödüller kazanmıştır. Örneğin Markneukirchen’de 1991 yılında gerçekleştirilen “Uluslararası Korno Yarışması” ile 1994’te Münih’te düzenlenen “ARD Yarışması” bunlardan ikisidir. Maskuniitty, 1992 yılında Finlandiya’da “Yılın Bakır Çalgı Sanatçısı” seçildi. Markus Maskuniitty “Fin Radyo Orkestrası”nın, “Berlin Alman Sinfoni Orkestrası” (DSO) ve “Berlin Filarmoni Orkestrası”nın birinci kornocusu olarak çalıştıktan sonra “Stokholm Filarmoni Orkestrası”na geçti ve bu orkestranın birinci kornocusu oldu. Sanatçı aynı zamanda “Bayreuth Festival Orkestrası”nın da üyesi olarak görev yapmaktadır. Maskuniitty tüm bu çalışmaların yanı sıra “Stokholm Bakır Sazlar Oda Küğü” ve “Berlin Filarmoni Sekizil”i gibi  çeşitli oda küğü topluluklarının da aranan ismidir. Sanatçı 2000 yılından bu yana “Hannover Küğ, Tiyatro ve Medya Yüksek Okulu”nda (HMTH) öğretmenlik yapmaktadır. Bu görevini 2008’den başlayarak tam zamanlı olarak sürdürmektedir.

\ Massenet, Jules Emile Frédéric:

Fransız romantik dönem bağdarı. Yazdığı otuzdan fazla operası ile pek tanınmıştır. Sanatçı 12 Mayıs 1842 tarihinde Alexis Massenet ve ikinci eşi Eléonore-Adelaïde (kızlık soyadı Royer de Marancour)’un dört çocuğunun en küçüğü olarak Montaud’da dünyaya geldi. Babası yetenekli bir demirci idi ve bu sayede aile rahat bir yaşam sürmekteydi. Annesi ise amatör bir küğcü olarak küçük Jules’e ilk piyano derslerini vermiştir. Aile 1848 yılının başlarında Paris’e yerleşti. Massenet önce “Saint-Louis Lisesi”nde eğitim gördü. Daha sonra çocukluk çağlarında başladığı küğ eğitimini “Paris Konservatuvarı”nda sürdürdü. Kendi anılarına göre Massenet, Ekim 1851’de dokuz yaşındayken Daniel Auber, Fromental Halévy, Ambroise Thomas ve Michele Carafa’dan oluşan bir jüri heyetinin hazır bulunduğu seçmelere katıldı ve bu okula hemen kabul edildi. Biyografi yazarı Demar Irvine ise seçmeleri ve kabulü Ocak 1853 olarak tarihlemektedir. Her iki kaynak da Massenet’in küğ çalışmalarıyla birlikte lisede genel eğitimine devam ettiği konusunda hemfikirdir. Bu okulda büyük hayranlık duyduğu Ambroise Thomas ile bağdama çalışma fırsatını buldu. Remileme dersini Augustin Savard’dan aldı, piyano derslerine ise François Laurent girdi. Ailesiyle ilgili endişelerinin eğitimini sekteye uğrattığı 1855 yılının başına kadar çalışmalarını bu şekilde sürdürdüyse de babasının sağlığının kötüye gitmesi sonucu verilen bir tıbbi öneri ile aile Paris’ten Güney Fransa’da bulunan Chambéry’ye taşındı. Massenet Chambery’de iki yıl kaldığını yazmaktaysa da Henry Finck ve Demar Irvine gibi biyografi yazarları O’nun 1855 yılının Ekim ayında Paris’e geri döndüğünü ve konservatuvardaki eğitimine devam ettiğini belirtmektedir. Massenet 1859 yılında konservatuvarın piyanistler için verdiği birincilik ödülünü kazandı. Ancak babasının hastalığı nedeniyle artık çalışamaması ve bu nedenle gönderilen paranın çok azalması genç sanatçının geçim koşullarını oldukça zorlamaya başladı. Bu nedenle kendi kendine yetmeye gayret eden sanatçı özel piyano derslerine başladı, aynı zamanda tiyatro orkestralarında vurma çalgı çalarak para kazanma yoluna gitti. Orkestra çukurundaki çalışmaları O’na Gounod ve diğer bağdarların operaları hakkında doyurucu bir bilgi sağladı. Geleneksel olarak, konservatuvardaki birçok öğrenci kilise orgcusu olarak ertiksel yaşamlarına devam ettiğinden Massenet de org derslerine kaydoldu, ancak başarılı olamadı ve bu çalgıyı çabucak terk etti. Bu nedenle piyano eşlikçisi olarak çalışmayı tercih etti, bu süreçte bir eşlikçi olarak Wagner ve Berlioz ile tanışma olanağı buldu. 1861 yılında Massenet’nin dokuz bölümlük piyano için virtüozite gerektiren bir küğü ilk kez yayınlandı. Sanatçı 1863 yılında “Prix de Rome” (Roma Ödülü)’nü kazandı. Bu ödülün daha önceki kazananları arasında Berlioz, Thomas, Gounod ve Bizet’nin bulunduğunu okuyuculara belirtmekte yarar görüyorum. Bu ödülden sonra sanatçı Haendel’den Bach’a oradan kendi çağının büyük Alman ustalarına uzanan genlikte Alman küğ yaşamının bellibaşlı eserlerini incelemeye kendini verdi. Roma’da bulunduğu sırada Franz Liszt ile tanıştı ve Liszt’in isteği ile Liszt’in işverenlerinden birinin kızı olan Louise-Constance “Ninon” de Gressy’ye piyano dersleri vermeye başladı. Bu dersler sırasında ikili arasında derin bir aşk başladı. Ancak, bağdarın ekonomik koşullarının son derece sınırlı olması bir evlilik yapılmasını imkansız kılıyordu. Massenet 1866 yılında Paris’e geri döndü. Yaşamını piyano dersleri vererek ve zamanın popüler tarzında yazılmış yaratılarının basımından gelen parayla sürdürüyordu. Paris’te bulunan “Opéra-Comique”, “Roma Ödülü”nü kazananları bazen bu topluluk için eser yazmaları amacıyla davet etmekteydi. Ambroise Thomas’ın aracı olmasıyla Massenet, tek perdelik operası “La Grand’tante”yi tamamladı ve eser Nisan 1867 tarihinde sahnelendi. Yaklaşık aynı tarihlerde “Requiem”i tamamladı, ancak bu yaratı pek uzun ömürlü olamadı. 1868 yılında eserlerinin yayıncısı olan ve yirmibeş yıl bağdara akıl hocalığı yapacak olan Georges Hartmann ile tanıştı. Hartmann, sanatçının itibarına katkıda bulunmak için hayli çaba harcadı. 1866 yılının Ekim ayında Ninon ile evlendi, bu evlilikten 1868 yılında Juliette isimli bir kız çocukları oldu. Massenet’in ertiksel küğ yaşamı, arkadaşı Bizet ile birlikte “Ulusal Muhafızlar”da gönüllü olarak görev yaptığı “1870-71 Fransa-Prusya Savaşı” ile kısa bir süre kesintiye uğradı. Savaşı o kadar vahşi ve itici buldu ki, anılarında bu dönemi yazmayı kesinlikle reddetti. O ve ailesi “Paris Kuşatması”nda çok zor durumda kaldı ama “Paris Komünü” başlamadan çıkmayı başardılar; aile, güneybatı Fransa’daki Bayonne’de birkaç ay zorunlu olarak kaldı. Massenet, düzen sağlandıktan sonra Paris’e geri döndü ve burada ilk büyük ölçekli sahne çalışması olan dört perdelik bir gülümlü operayı “Don César de Bazan”ı (Paris, 1872) tamamladı. Ancak bu eser başarı kazanamadı. 1873 yılında yazdığı iki ayrı ürün ise büyük başarı elde etti: Leconte de Lisle’nin trajedisi “Les Erinnyes” ile dramatik oratoryo “Marie-Magdalene”, “Theatre de l’Odeon”da (Odeon Tiyatrosu) sergilenerek bağdara büyük alkış getirdi. Tanınırlığı giderek artsa da geçimini hala piyano derslerinden sağlamaya devam ediyordu, bu da günde ortalama altı saatini özel derslere ayırması anlamına geliyordu. Massenet üretken bir bağdardı. Çalışma tarzı çok ilginçti: Erken kalkıyor ve sabahın dördünden öğlene kadar bağda yapıyordu, öğledensonraları ise özel derslerini sürdürüyordu. Yaşamı boyunca bu düzeni korumayı başarmış, iradeli bir insandı. Massenet genelde akıcı bir şekilde çalışmıştır, yazdıklarını nadiren gözden geçirme gereksinimi duymuştur. 1876 yılında “Legion d’Honour” ile onurlandırılan bağdarın geleneksel büyük operaya en yakın yaklaşımı olan “Le Roi de Lahore” tatmin olma duygusunu elde edebilmesi için birkaç yılını almıştır. Bağdar bu yaratısını ancak 1877 yılında tamamlayabildi ve eser daha iki yıl önce açılmış olan “Palais Garnier”de sergilendi. “Mahabharata” destanından alınmış bir öykünün yer aldığı opera o kadar başarılı oldu ki kısa sürede sekiz İtalyan kentinin operası tarafından aynı anda sahneye konuldu. Eser ayrıca “Macar Devlet Opera Evi”, “Bavyera Devlet Operası”, “Dresden Semperopera”, “Madrid Teatro Real” ve “Londra Kraliyet Opera Evi” tarafından da sahneye konuldu. Bu dönem Massenet’in ertiksel yaşamında ilk zirve noktası oldu. Sanatçı 1878 yılında “Paris Konservatuvarı” yöneticiliğine getirilen Ambroise Thomas’ın önerisiyle bu okulda karşıtyazım, füg ve bağdama öğretmenliğine getirildi. Aynı yıl “Institut de France” üyeliğine seçildi. Bu henüz otuzlu yaşlarını sürdürmekte olan bir genç için büyük bir onur anlamına gelmekteydi. Bağdarlık yaşamı sürecinde oratoryolar, bale küğleri, orkestral yaratılar, küçük boyutlu eserler, piyano parçaları, ırsal küğler ve diğer birçok türde eser verdiyse de en çok operaları ile meşhur oldu. Operalarından en çok sahnelenen ikisi 1884 yılında bağdadığı “Manon” ve 1892 yılında kaleme aldığı “Werther” olmuştur. Sanatçı, 1867 yılından ölümüne dek geçen süre içerisinde “opera-comique” (gülümlü opera)’dan klasıl mitlere, romantik komedilerden lirik dramalara dek ürün vermiştir. Yazdığı kırktan fazla sahne eserinin arasında kantatların büyük ölçekli tasvirleri de bulunmaktadır. Sanatçının başarısının altında yatan nedenlerden birisi tiyatro sahnesinde sunulacak ürünlerden Paris halkına ve küğseverlerine nelerin uygun düşeceğini çok iyi bilmesi gelir. Bu sayede ondokuzuncu yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında Fransız opera sanatında çok başarılı bir isim olmuştur. Dönemin tüm öndegelen Fransız bağdarları gibi Jules Massenet de konservatuvarda öğretmenlik yapmıştır. Bu bağlamda 1878 yılından 1896 yılına dek bağdama tekniklerini öğretmiş, ancak okul müdürü Ambroise Thomas’ın 1896 yılının Şubat ayında vefatından sonra Fransız hükümeti 6 Mayıs 1896 tarihinde boşalan yöneticilik görevini Massenet’ye teklif etmiş, ancak Massenet bu görevi reddetmiştir. Ertesi gün bu konum okulun bir diğer ismi olan Theodore Dubois’ya verildi ve Dubois “Paris Konservatuvarı” direktörlüğüne getirildi. Bu atamadan sonra Massenet öğretmenlik görevinden kendi isteğiyle ayrıldı. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Gustave Charpentier, Ernest Chausson, Reynaldo Hahn ve Gabriel Pierné de bulunmaktadır. 1912 yılının Ağustos ayında sanatçı, Egreville’deki evinden Paris’e doktoru ile buluşmaya gitti. Son birkaç aydır kanserden dolayı ağrıları çok artmıştı. Ancak elde edilen bulgular yaşamını çok tehdit edici görünmemekteydi. Buna rağmen sadece birkaç gün içinde aniden ve keskin bir şekilde durumu kötüye gitti. 13 Ağustos 1912 günü 70 yaşında iken sonsuzluğa göç etti. Cenazesinde kendi isteği ile küğsel bir seslendirme yapılmadı ve Egreville’de bulunan kilisenin bahçesinde toprağa verildi. Ölümünden sonra bir müddet bağdar olarak unutulmuşsa da yirminci yüzyılın ortalarından başlayarak yaratıları yeniden değerlendirilmeye başlanarak sıklıkla sahnelenmiş ve kayıtları yapılmıştır. Günümüzde operaları iyi hazırlanmış ve akıllıca planlanmış ürünler olarak geniş çapta kabul görmektedir.

Massig:

(Alm.) Orta. Ilımlı, makul. Ölçülü. Ne büyük ne küçük. Ne az ne çok. Orta dereceli. İtidalli. Mutedil. Massig teriminin kullanıldığı bir küğsel yaratı ya da herhangi bir yaratı içerisindeki bir kesitin çok hızlı ya da çok yavaş çalınmaması gerektiğini gösterir. Bu terimle ılımlı bir hız hedeflenmiştir. Metronom sayısı olarak dakikada 108 ile 120 vuruş sayısı bu terimin karşılığıdır. Bkz. Maessig.

\ Massive Attack:

Trip-Hop’un yaratıcısı efsanevi grup "Massive Attack" Robert del Naja ve Grantley Marshall’dan oluşmaktadır. “Blue Lines”, “Protection” ve “Mezzanine” albümleriyle tüm ödülleri toplayan grubun “Unfinished Symphony” adlı parçaları İngiltere’de gelmiş geçmiş en iyi on parça arasında yer amaktadır. Grup albüm başarılarının yanında dinletilerindeki muhteşem gösterileriyle de hayranlarını memnun etmektedir. Son albümleri “100th Window”un dinleti dolaşısı kapsamında 2003’te Türkiye’de de sahne aldılar.

\ Masurenko, Tatjana:

Tacikistan'da dünyaya gelen Tatjana Masurenko altı yaşında keman, onbir yaşında viyola çalmaya başladı. St.Petersburg'da önce “Üstün Yetenekli Çocuklar Özel Okulu”nu, ardından da “Devlet Küğ Akademisi”ni bitirdikten sonra Almanya'ya giderek A. Ludewig, Kim Kashkashian ve Nabuko Imai ile çalıştı. “Detmold Yüksek Küğ Okulu”ndan yorumculuk diploması alan Tatjana Masurenko, İngiltere'de “Lionel Tertiss”, Moskova'da “Juri Bashmet” ve Almanya'da “Mark Neukirchen” viyola yarışmalarını kazandı. 1994'den beri “Hannover Kuzey Almanya Radyosu Filarmoni Orkestrası”nın birinci viyolacısı olarak çalışan Tatjana Masurenko, halen Boris Pergamenschikov, Lars Vogt, Christian Tetzlaff, Antje Weithaas, Isabella van Keulen, Nina Kagan gibi küğcülerle oda küğü çalışmaları yapmaktadır. ABD, Almanya, İngiltere ve Rusya'daki pek çok oda küğü festivallerine de katılmış, 2000 yılının başında “Leipzig Yüksek Küğ Okulu” viyola profesörlüğüne atanmıştır. Sanatçı pek çok çağdaş yaratının da ilk çalınışlarını gerçekleştirmiştir.

Materialleiter:

(Alm.) Bkz. Genel Dizi.

Matine:

Sinema, tiyatro, opera, bale gibi etkinliklerde gündüz gerçekleştirilen etkinlikler. Herhangi bir gösterinin gündüz gerçekleştirimi. Herhangi bir eseri tanıtmak, okumak, seslendirmek, yorumlamak veya bir sanatçıyı anmak amacıyla düzenlenen toplantı. Bkz. Aile matinesi. Halk matinesi. Kadınlar matinesi.

\ Mattheson, Johann:

Alman bağdar, eleştirmen, küğ yazarı, sözlük bilimci, kuramcı ve küğ bilimci. 28 Eylül 1681 tarihinde Hamburg’da dünyaya geldi. Mattheson, Hamburg’lu bir vergi tahsildarı olan Johann Mattheson ve Rendsburg’lu Margaretha Höling’in (Holstein) üçüncü ve hayatta kalan tek oğluydu. Anne ve babası oğullarının eğitimi için ellerinden geleni yaptılar, bu sayede O’nun Hamburg’un seçkin cemiyet ortamında ayrıcalıklı bir yer edinmesini umuyorlardı. Daha altı yaşında iken özel küğ derslerine başladı, dört yıl boyunca Johann Nicolaus Hanff’dan dersler aldı, ayrıca Woldag isimli yerel bir küğcüden ırlama dersleri gördü; gamba, keman, flüt, obuva ve lute hakkında uygulamalı bilgiler edindi. Dokuz yaşında iken bir orgçalar olarak sivrildi, artık O, Hamburg kiliselerinde ırlama yapan bir deha olarak kabul edilmişti. Bu yaşta bağdama yapmaya başlayan sanatçının sesi o kadar kaliteliydi ki “Hamburg Operası”nın yöneticisi olan Gerhard Schott O’nu operaya katılmaya davet etti. Başlangıçta kadın rollerinde oynamak üzere soprano olarak roller aldı, sesi kalınlaştıktan sonra tenor olarak operada kaldı. Johann Wolfgang Franck’ın bir operasında rol aldı. Genç Johann Hamburg’un en köklü eğitim kurumlarından birisi olan “Gelehrtenschule des Johanneums”da eğitim gördü ve bu okulda kantor Joachim Gerstenbüttel’den küğ eğitimi almak da dahil olmak üzere genel sanat eğitiminden oldukça yarar elde etti. Ayrıca dans, çizim, aritmetik, binicilik, eskrim, İngilizce, Fransızca ve İtalyanca alanlarında özel eğitimden faydalandı. “Hamburg Operası”nda yönetken ve ırlağan olarak görev yaparken Georg Frederic Haendel ile 1703 yılında yakın arkadaşlık kurdu. Aynı yıl ikisi de Lübeck kentine giderek emekli olan Dietrich Buxtehude’nin yerine orgçalar olmak için talip oldular. Ancak her ikiside bu görevi alabilmek için Buxtehude’nin kızı ile evlenme şartı olduğunu öğrenince bu işten vazgeçtiler ve hemen Hamburg’a geri döndüler. Mattheson ve Haendel 1704 yılında yaptıkları bir tartışma yüzünden ilişkilerine ara verdiler. Tartışma konusu ilginçti: Mattheson’un bağdadığı “Kleopatra Operası”nın provası sırasında yaratının nasıl yorumlanması gerektiğine ilişkin çıkan tartışmada Mattheson neredeyse Haendel’i kılıcıyla öldürüyordu. Sonradan barıştılar. Mattheson 1704 yılında Hamburg’daki İngiliz büyükelçisinin oğlu Cyrill Wich’in özel öğretmeni oldu. 1706 yılında İngiliz büyükelçisi John Wich’in özel sekreterliğini üstlendi ve daha sonra geçici olarak büyükelçilik yaptı. 1709 yılında bir İngiliz rahibin kızı olan Catherine Jennings ile evlendi. Diplomatik görevini Cyrill Wich 1715 yılında babasının yerine büyükelçi olana dek sürdürdü. 1715 yılından 1728 yılına dek “Hamburg Katedrali”nde kantor ve orgçalar olarak hizmet verdiyse de sağır olmasıyla birlikte bu görevinden ayrılmak zorunda kaldı. Sanatçının sağırlığının başlangıç yılı olarak 1719 yılı belirtilmektedir. Mattheson’un bağdaları arasında oratoryolar, operalar ve çalgısal yaratılar bulunmaktadır. Ancak küğ yaşamına asıl etkisi akademik olarak kaleme aldığı yazılarında yatmaktadır. Yazıları 18. yüzyıl Alman küğü hakkında son derece önemli bir bilgi kaynağı oluşturmaktadır. Johann Mattheson’un en önemli eseri 1740 yılında yayınlanan ve 148 bağdarı içeren biyografik bir sözlük olan “Grundlage Einer Ehrenpforte” (Onursal Bir Kapının Temeli) olarak belirtilir. Bu kitap sayesinde kendisi hakkındaki en geniş bilgi elde edilmiştir. Sanatçının yazınsal ürünlerinin içinde iki önemli eser daha bulunmaktadır: Birincisi “basso continuo” (sürekli bas) üzerine olup ikincisi 1739 yılında yazdığı ve kendi küğsel düşüncelerini ilettiği “Der Vollkommene Kapellmeister” (Mükemmel Kapel Yönetkeni)’dir. Mattheson İtalyan, Fransız ve Alman küğ tarzlarının birbirine entegre edilmesini savundu ve dinsel küğün -örneğin operatik unsurların kilise kantatları içinde kullanılması gibi- seküler unsurların da dahil edilmesiyle yeni bir yöntemle canlandırılabileceğini düşündü. İngilizceden Almancaya çevirileri arasında John Mainwaring’in “Haendel Biyografisi” ve Daniel Defoe’nin “Moll Flanders”ı bulunmaktadır. Yaratılarının önemli bir bölümü “II. Dünya Savaşı” sırasında ortadan kayboldu. Yıllar sonra el yazmalarının Hamburg bombalanmadan önce “Devlet Kütüphanesi”nden Dresden’deki güvenli bir yere taşındığı, Rus askerler tarafından oradan alınıp St. Petersburg’a götürüldüğü ve savaş sonrasında Mattheson ve Johann Sebastian Bach’ın eserlerine meraklı bir Ermeni akademisyen tarafından Erivan’a götürüldüğü ortaya çıktı. 1998 yılında 4 operası ve oratoryolarının çoğu Almanya’ya iade edildi. El yazmaları günümüzde Hamburg’da korunmaktadır. Sanatçı 17 Nisan 1764 tarihinde Hamburg’da sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Mavraki, Iris:

Babası Yunanlı, annesi Avusturyalı olan Iris Mavraki Zaire’de (Afrika) doğmuştur. Küçük yaşlarından başlayarak ailesiyle bütün dünyayı dolaşmış, 1960’lı yılların başında Rodos’a yerleşmiştir. Burada “Ulusal Konservatuvar” ve “Helenik Konservatuvarı”nda piyano ve şan dersleri almıştır. Mavraki aynı zamanda “Rodos Belediye Korosu”nda da söylemiştir. Daha sonra profesyonel olarak şarkı söylemeye başlamıştır. İngiltere’de “Pink Floyd” grubunun üyesi olan Gimour ve Nick Mason’a kendisini dinleterek olumlu eleştiriler almıştır. Küçük yaştan itibaren yaptığı yolculukların kültür çeşitliliğine açık olmasını sağladığı sanatçı özgür ve kendine has tarzıyla Yunanistan, İsrail ve Türkiye’de dinletiler vermiştir. “Yunan Kızılhaçı” ve “Unicef” için savaş karşıtı mülteci haklarını ve kadın haklarını savunan Mavraki ayrıca Rodos’ta yanan ormanların yeniden ağaçlandırılması ve çevrecilik konularında dinletiler düzenlemiş ve bu dinletilerde yer almıştır. Sanatçı son olarak gelecek vaat eden Ankaralı genç progresif–metal grubu “Dreamtone” ile bir albüm kaydetmiştir. “Neverland” adlı yeni bir proje ile sinfonik bir orkestra ve çok tanınmış İsveçli, ABD’li ve Alman sanatçıların yer aldığı “Reversing Time” (Zamanı Geri Almak) adlı bir albüm yakında tamamlanmak üzeredir. Mavraki’nin diskografisi içinde “Why” (Sakaris records–1999) ve “The Taste of Sea” (CD/FM records–2001) bulunmaktadır.

Mayadağ, Hüseyin:

Hüseyin Mayadağ 1915 yılında Selanik’te doğdu. 1916 yılında ailesi ile birlikte İstanbul’a yerleştiler. Çocukluk ve öğrenim yılları İstanbul’da geçti. Çok iyi ud çalan babası Fuat Bey’le birlikte çalışmaya başladığında henüz on yaşındaydı. İleriki dönemlerde İzmir’de Rakım Elkutlu’dan musiki dersleri aldı. Aynı zamanda Tokadzade Şekip Bey’den edebiyat dersleri aldı ve bu eğitimi sonucunda bağdalarının güftesini de kendisi yazmaya başladı. Yüz kadar bağdasının içinde en tanınmışları Hicaz makamındaki “Söyle derdini kaç yıl çekecek bu dertli başım” ve Hüzzam makamındaki “Hayat budur sevgilim, geçenler unutulur” adlı şarkılarıdır. Hüseyin Mayadağ, 25 Kasım 1965 günü bir trafik kazasında yaşama veda etti. Bağdaları arasında şunlar pek bilinir: “Ah eden kimdir bu saat kuytuda” (Şedaraban),“Hasretin bil ki şu kalbimde sızı” (Kürdilihicazkar), “Bu yalvarışlar nedir bu ağlayışlar neden” (Hüzzam), “Coşsun yine bülbüller o hicranlı sesinde” (Nihavend),“Neye baksam ne görsem gelir bana gam olur” (Hicaz).

Mayadağ, Mustafa:

Mustafa Mayadağ, 1958 yılında İzmir’in Urla ilçesinde dünyaya geldi. “İzmir Çınarlı Teknik Lisesi”nden mezun olduktan sonra “Eskişehir Anadolu  Üniversitesi Sinema Televizyon Bölümü”nü bitirdi. Aynı okul mezunu dört arkadaşıyla video prodüksiyon şirketi kurdu. Daha sonra “Yeşilçam”, “TRT 2”, “Pınar Film”, “Star TV” ve “Raks Müzik”te değişik kademelerde görev aldı. Mustafa Mayadağ, bir çok ünlü ırlayıcının kliplerini çeken isim oldu. Çektiği klipler arasında; “1996 - Sevdalıyım Hemşerim - Mahsun Kırmızıgül”, “2000 - Asrın hatası - Serdar Ortaç” yer alıyor. Ayrıca Mayadağ, “Türkiye Video Müzik Ödülleri Yılın Klibi Ödülü”nü aldı.

Mayor:

(İsp.) Majör, büyük. Bkz. Majör. Büyük. Maggiore.

Mayorga, Juan:

Bkz.: Ruano, Juan Antonio Mayorga.

\ McDonald, Susann:

ABD’li arp sanatçısı. 26 Mayıs 1935 tarihinde Illionis’te dünyaya geldi. Chicago ve New York’ta eğitim gördü. 15 yaşında iken “Paris Konservatuvarı”na girdi. Bu okulda Henriette Renié ve Lily Laskine ile çalıştı. 1955 yılında arp dalında yapılan bir yarışmada birincilik ödülünü kazanan ilk Amerikalı oldu. Bundan kısa süre sonra İsrail’de yapılan ilk “Uluslararası Arp Yarışması”nda ikinci geldi. Sanatçı 1966 yılında “Orion Çizitleri” için kayıtlanan Joseph Frederick Wagner’in çalgılar ve sesler için yazdığı bir bağdanın katılımcılarından birisi oldu. 1970 yılında bu yarışmaya jürinin bir üyesi olarak dahil oldu. Yaklaşık aynı tarihlerde “Amsterdam Concertgebouw”da bir resital verdi. McDonald 1970’li yılların başlarında Jan Ladislav Dussek ve Antonio Rosetti’nin arp sonatlarını “Orion Çizitleri” için uzunçalarlara kaydetti. Bu çizitler CD olarak “Marquis Music” etiketi altında günümüzde tekrar yayınlandı. Sanatçı tüm ertiksel yaşamı boyunca çok sayıda dinleti dolaşısına katıldı. İsrail ve Hollanda’nın dışında Güney Amerika, Kanada ve Avrupa’da resitaller verdi, radyo ve televizyon programlarına çıktı. Susann McDonald ertiksel yükselişini parlak bir akademik yaşamla bütünleştirdi. “Arizona” ve “Güney Kaliforniya” üniversiteleri ile Los Angeles’ta bulunan “Kaliforniya Eyalet Yüksek Okulu”nda eş zamanlı olarak arp bölümlerinin başkanlıklarını yürüttü ve derslere girdi. 1975 yılından 1985 yılına dek “Juilliard Küğ Okulu”nun arp bölümü başkanı oldu. Daha sonra dünyanın en büyük arp bölümüne sahip olan “Indiana Üniversitesi Jacobs Küğ Okulu”nda arp bölümü başkanı konumuna getirildi ve burada tanınmışlığını pekiştirdi. McDonald arp alanında yapılan çeşitli organizasyonlara öncülük yaparak başat bir rol üstlendi. “Dünya Arp Kongresi”nin sanatsal yönetmeni oldu, ayrıca “Uluslararası Arpçiler Birliği”nin onur başkanlığına seçildi. “ABD Uluslararası Arp Yarışması”nın kuruculuğunu yaparak küğ yöneticisi oldu. 31 Ekim 2002 tarihinde orgçalar Diane Bish ile paylaştığı evde büyük bir yangın çıktı. Kişisel malzemelerinin yanısıra sanatçının Yamaha marka bir kuyruklu piyanosu ile dijital bir org yangında kaybedilenler arasında idi. Ancak itfaiye görevlileri sanatçının ödüllü arplerini kurtarmayı başardı. Yangında sevindirici olan her iki kadın sanatçının hiçbir yara almadan kurtulmalarıydı. 2008 yılında gerçekleştirilen “10. Dünya Arp Kongresi”nde Susann McDonald “Uluslararası Arp Toplumu”na yaptığı hizmetlerden ötürü yalnızca üç kişiye sunulan “Dünya Arp Kongresi Ödülü”ne layık görüldü. Öğrencileri arasında çok önemli isimler vardır: Nancy Allen, Erzsébet Gaal, Cristina Braga, Şirin Pancaroğlu, Fatma Ceren Necipoğlu, Anna-Maria Ravnopolska-Dean, Maria Luisa Rayan-Forero, Jessica Suchy-Pilalis, JoAnn Turovsky, Naoko Yoshino, Kristie Smith ve Natalie Salzman bunlardan birkaçıdır. Sanatçı bundan kısa bir süre önce “Delos International” firması adına arp için yazılan geleneksel küğler ve dinleti küğlerini kayda aldı, ayrıca Fransız arp dağarında yer alan flüt ve arp için yaratıları Louise  DiTullio ile birlikte çizitledi. Sanatçı bunların dışında Antonio Rosetti ve Louis Spohr’un arp yaratıları ile 20. yüzyıl eserlerini “Klavier Records” için bir dizi değirmiye aktardı. “Allen Org Şirketi” adına organist Diane Bish ile org ve arp için bağdaları da kayıt altına aldı, Miklos Rozsa’nın küğlerini obuva sanatçısı Allan Vogel ile “Bay Cities” etiketiyle seslendirdi.

\ Meddour, Monia:

15 Mayıs 1978 tarihinde Moskova’da dünyaya gelen Fransız kökenli Cezayirli film direktörü ve yazar. Meddour’un babası Cezayirli direktör Azzedine Meddour olup annesi Rus vatandaşıdır. “Gazetecilik Okulu”nu bitirdikten sonra Fransa’da sinema ve audiovisual (görsel-işitsel) eğitimi aldı. 2002 yılında kurgu film yönetmenliği alanında “Avrupa Eğitim Merkezi Film Yapımı” (CEFPF)’den diploma aldıktan sonra 2004 yılında belgesel film yapımı konusunda ikinci bir diploma elde etti. Monia Meddour çok sayıda belgesel çekimine imza atmıştır. Bunlar arasında “Particules Elémentaires - Temel Parçacıklar” (2007), “La Cuisine en Héritage - Miras Kalan Mutfak” (2009) ve “Cinéma Algérien, un Nouveau Souffle - Cezayir Sineması, Yeni Bir Soluk” (2011) bulunmaktadır. Bu sonuncu belgesel için sanatçı hiçbir finansman olanağı bulamamasına rağmen yeni kuşak Cezayirli direktörleri konu alan önemli bir belgesel çekmeyi başardı. 2018 yılının bahar aylarında ilk uzun metrajlı filmi “Papicha”yı çekti. Bu film 2019 yılında “Cannes Film Festivali”ne seçilenlerden birisi oldu. “Papicha”da, genç kadın ana karakter olan Nedjma, modaya tutkuyla bağlı olup 1990 yılında kendi konutunda bir defile düzenlemek için çaba harcamaktadır. Sanatçı bu filmde 1990’lı yıllarda Cezayir’de yaşanan on yıllık şiddet ve terörizmden bahsetmektedir. “Papicha” Fransa’da yapılan “Angouleme Film Festivali”nde üç ödül kazandı. Ayrıca “2020 César Ödülleri”nde “En İyi İlk Uzun Metraj Film” adayı gösterildi. Filmin oyuncularından Lyna Khoudri rolü için uzun süre ön hazırlık yaptı ve bu sayede “En Çok Umut Vadeden Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazandı. Nihayet 28 Şubat 2020 tarihinde “César Film Ödülleri”nde bu film “En İyi İlk Uzun Metraj Film” ve “En Çok Umut Vaadeden Kadın Oyuncu” olmak üzere iki ödül elde etti. Sanatçının diğer filmleri arasında “Hitman” (2007) ve “Edwige” (2012) mutlaka syılmalıdır. Sanatçı 2005 yılından bu yana Xavier Gens ile evlidir.

Medeklinker:

(Felemenkçe) Bkz.: Konsonans.

Meistersinger:

(Alm.) 14. yüzyıl Alman gezginci ırlayıcıları. Usta şarkıcılar. Üstat sayılabilecek seviyeyi yakalamış gezgin ırlağanlar. Bkz. Maitre chanteur, chanteur, chanteuruse.

\ Mekaev, Alexander:

1960 yılında St. Petersburg yakınlarında Volhov kasabasında doğdu. Küğe altı yaşında “Volhov Çocuk Okulu”nda hazırlık sınıfında başladı. !967 yılında “St. Petersburg Nikolai Rimski-Korsakov Devlet Konservatuvarı”nda ilköğretime başladı, daha sonra orta ve lise eğitimi aldığı yıllarda küğ eğitimine devam etti. O yıllarda piyano eğitimini V. Demçenko ve E. Nuricanyan ile, bağdama eğitimini V. Arzumanov ve J. Simakin’in sınıflarında aldı. 1978 yılında piyano ve bağdama alanlarında iki diploma alarak mezun oldu. Aynı yıl “Moskova Peter İlyiç Çaykovski Devlet Konservatuvarı”nda lisans bölümüne girdi. Orada S. Neuhaus ve E. Malinin ile piyano eğitimini sürdürdü. 1983’de piyano lisans programını bitirdi ve mezun oldu. Aynı yıl “Türkmenistan Aşkabat Konservatuvarı”nda piyano öğretmeni olarak göreve başladı. Aynı zamanında “Türkmen Devlet Operası”nda yarı zamanlı eşlikçi olarak çalıştı. 1986 yılında “Moskova Konservatuvarı Piyano Bölümü”nde yüksek lisans eğitimine başladı. E. Malinin ile piyano, Tikhon Khrennikov ile bağdama derslerini ilerletti. Aynı zamanında “Dubna Devlet Müzik Lisesi”nde yarı zamanlı koro yönetkeni ve piyano öğretmeni olarak çalıştı. 1988 yılında “Moskova Konservatuvarı”nda “Bağdama Lisans Programı” ve “Piyano Yüksek Lisans Programı”nı bitirerek mezun oldu. 1988-1990 yılları arasında “Moskova Devlet Pedagoji Üniversitesi”nde piyano öğretim görevlisi olarak çalıştı.1990-1991 yılları arasında İsviçre’nin Luzern kentinde “Dreilinden Konservatuvarı”nda H. Harry’den piyano eğitimi alarak “Konzertreife Programı”nı tamamladı. 1991-1996 yılları arasında “Moskova Devlet Pedagoji Üniversitesi”nde çalışmaya devam etti. 1996 yılında Türkiye’ye geldi. 1996-1999 yılları arasında “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde eşlikçi olarak çalıştı. Aynı yıllarda “Evren Erdem Özel Müzik Lisesi”nde uyum bilgisi dersleri verdi. 1999-2005 yılları arasında “Bursa Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Aynı zamanında “Bursa Filarmoni Derneği Çocuk Müzik Okulu”nda ücretli piyano öğretmen olarak görev aldı. 2005-2007 yılları arasında “K.K.T.C. Doğu Akdeniz Üniversitesi”nde öğretim görevlisi olarak çalıştı. O dönemde piyano dersleri verdi ve koro yönetkeni olarak çalıştı. Aynı zamanında “Allegro Müzik Okulu”nda piyano öğretmeni olarak görev aldı. Sanatçı 2007 yılından bu yana “Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda piyano, uyum bilgisi, çokseslilik bilgisi ve biçimsel analiz sınıflarında kadrolu öğretim görevlisi olarak dersler vermektedir. Aynı zamanda “Aydın Adnan Menderes Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Ana Bilim Dalı”nda görev almaktadır. Alexander Mekaev 1978 yılından günümüze dek kendi ülkesinin dışında Polonya, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Fransa, İtalya, Belçika, Hollanda, İspanya, İsviçre, Romanya, Türkiye ve K.K.T.C’de çeşitli piyano resitaller ve oda küğü dinletileri vermiştir. Türkiye’ye Avrupa’dan gelen ünlü sanatçılar dinletilerini Alexander Mekaev ile birlikte vermektedirler. Sanatçı ayrıca Rusya, Türkiye, İsviçre ve Romanya’da çeşitli sinfonik orkestralar eşliğinde yalkıcı olarak dinletiler vermiş ve vermeye devam etmektedir. Yetiştirdiği öğrencileri çeşitli Türk üniversitelerinde ve diğer küğ öğretim kurumlarında çalışmaktadırlar. Mekaev’in bağdaları Rus radyolarının izlencelerinde sürekli olarak seslendirilmekte ve CD’lere kayıtlanmaktadır. 2013-2014 yılları arasında Alexander Mekaev iki Türk tiyatro oyunu için küğler bağdamıştır. “İyi Bir Yurttaş Aranıyor” (metin Ataol Behramoğlu ve H. S. Akdede, yönetmen H. S. Akdede) ve “Anadolu’da Aşkın Kökleri” (Antik Sümer ve Türk şiir antolojisi, yönetmen H. S. Akdede) sürekli farklı sahnelerde yer almaktadır. Sanatçı 2001 yılından bu yana KKTC’de düzenlenen “Bellapais Klasik Müzik Bahar Festivali”nde her yıl yalkıcı olarak piyano resitalleri vermektedir. Mekaev 1996 yılından bu yana Türkiye’de ve KKTC’de “İzmir Devlet Opera ve Balesi Senfoni Orkestrası”, “Samsun Devlet Opera ve Balesi Senfoni Orkestrası”, “Ankara Başkent Üniversitesi Yaylı Çalgılar Orkestrası”, “İstanbul MİAM Cihat Aşkın Yaylı Çalgılar Orkestrası”, “Trakya Üniversitesi Senfoni Orkestrası”, “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası”, “Pamukkale Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası” ve “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı olarak birçok dinletiler vermiştir. Birçok Türk sanatçı Alexander Mekaev’in bağdalarını çeşitli yerlerde seslendirmiştir. 2001 yılından bu yana sanatçı küğ eğitim bilimi kapsamında sürekli çeşitli konferans ve seminerlere katılmaktadır. 2009 yılından başlayarak itibaren “CAKA (Cihat Aşkın ve Küçük Arkadaşları) Eğitim Projesi” çerçevesinde her yıl piyano eşlikçi ve oda küğü öğretim elemanı olarak katılmaktadır. Alexander Mekaev “Rus Koro Derneği”, “Rus Tiyatrosu Derneği”, “Rus Bağdarlar Birliği”, “Rus Küğü Faaliyetçi Vakfı”, “Uluslararası Piyano İkili” ve “Bursa Filarmoni Derneği”nin üyesidir. Sanatçı “II. Uluslararası Çukurova Müzik Festivali” çerçevesinde Adana kentinde de bir resital vermiştir.

\ Mekaev, Peter:

1993 yılında Moskova’da  dünyaya geldi. 1997 yılında ailesi ile birlikte Türkiye’ye geldi. Altı yaşındayken keman eğitimine “Dokuz Eylül Üniversitesi Konservatuvarı”nda Arif Manaflı ve “Uludağ Üniversitesi”nde Bayazit Ahundov ile başladı. 2000 yılında Rusya’ya döndü. 2000-2005 yılları arasında Moskova bölgesi küğ okulunda keman öğretmeni E. Koçenkova ile çalıştı. 10 yaşında ilk kez genç küğcüler yarışmasında ikincilik ödülünü kazandı, Moskova bölgesindeki yarışmada üçüncü oldu. Peter Mekaev “Moskova Yeni İsimler” festivalinde diploma aldı. 2005-2007 yılları arasında KKTC’de “Doğu Akdeniz Üniversitesi”nde “Allegro Müzik Okulu”nda Alexander Zabolotkov ile çalıştı. Türkiye’de “CAKA” projesine katılıp, 2008 yılında Kuşadası’nda Prof. Cihat Aşkın yönetimdeki oda orkestrası ile Johann Sebastian Bach’ın “küçük la’dan keman konçertosu”nu seslendirdi. 2009 yılından itibaren “Trakya Üniserversitesi Devlet Konservatuvarı”nda lise eğitimini Ahmet Hamdi Zafer ile sürdürdü. 2011-2012 eğitim-öğretim yıllında mezun oldu. 2014-2019 yılları arasında “İzmir Yaşar Üniversitesi”nde Zehra Brodi’nin sınıfında lisans eğitimi aldı ve mezun oldu. 2015 yılında İtalya’da “Domenico Calucci Uluslararası Küğ Yarışması”nda “Grand Prix” ödülünü aldı.

\ Melis Cangüler Azulmavi Flamenko Akademisi:

“Melis Cangüler Azulmavi Flamenko Akademisi” 2013 yılında İstanbul’da endüstriyel tasarımcı, flamenko kırıncısı ve eğitmeni Melis Cangüler tarafından kuruldu. Kalitesiyle, farklılığıyla ve yenilikleriyle kendini sürekli geliştiren ve ülkelerarası kültür alışverişine önem veren bir zihniyetle çalışmaktadır. Başta İspanya ve Endülüs Kültürü’nü tanıtma ve bu kültürü öğretmeye yönelik projeler geliştirmek amaçlanmaktadır. İspanya ayarında kaliteli eğitim vererek Flamenko kırını ve küğü ile ilgilenenlerin bir araya gelip kendilerini geliştirebildikleri bir çatı oluşturmak “Akademi”nin misyonunu oluşturmaktadır. Bkz. Azulmavi.

Melodik Aralıklar:

Bkz. Ezgisel Aralıklar.

Melodram:

Şarkılı tiyatro, ırlağanlarla yürütülen sahne yaratısı, küğlü oyun. Bir nevi müzikal. Dram kökenli bir ağlatı türü. Küğ ile birlikte, ezgisiz olarak düz okuma. Küğ eşliğinde bir anlatıcı için hazırlanmış eserlerin tümüne verilen isim. İnsanoğlunu ilgilendiren sorunları, insana ve insanlığa ait duyguları ele alır. İzlediği yol itibariyle son derece açık, yalın ve belirgindir. İşlediği konuların tümünü kalıplara sokar, örneğin yaşadığımız dünyada herşey iyi ve kötü olarak iki kutupta toplanmıştır. Melodram karakterinin gidiş yolunu beklenmedik raslantılar kolaylaştırır. Bir anlatı türü olarak sahne üstü sanatlarda bolca melodram kullanılmaktadır. Sanatçı gerçeği tüm varsıllığı ve karmaşıklığı ile anlatamadığı koşullarda melodrama başvurur. Melodramda iki zıtlık arasındaki mücadelenin sonucu en baştan bellidir. Akla gelmeyecek raslantılar, karmaşık ilişkiler, birbirini izleyen acıklı ve sevinçli durumlar bu türün en belirgin özelliklerindendir. Kullanılan karakterler de kalıplar halinde izleyiciye sunulur. Zıt karakterlerden pozitif olanın başına gelişen süreç içerisinde herşey gelebilir, ancak en sonunda sürpriz bir kişi ya da olay tarafından sonuç iyi olanın yararına tamamlanır. Tiyatroda ise melodramlar “acıklı, korkunç, olağanüstü konuları işleyen, gerilimi yüksek sahneler içeren oyunlar” olarak anlaşılmalıdır. Melodram, “Antik Yunan Tiyatro”sunda korobaşı ile bir oyuncu arasında geçen şarkılı söyleşilere denmekteydi. Bu dönemde tiyatro, oyuncuların küğ eşliğinde sahneye girip çıktıkları bir oyun türü olarak anlaşılmaktaydı. Dolayısıyla Antik Yunan’da melodram “küğle birlikte, ama ezgi olmaksızın okunan düz metinler” olarak anlaşılmaktaydı. Bunu başka bir ifadeyle şöyle anlatabiliriz: “Küğ eşliğinde bir anlatıcı için hazırlanmış yaratı türüne melodram denilir.” Eski Yunan’da bu tür oyunlar gelişerek küğ eşliğinde söylenen konuşmalı oyunlara dönüşmüştür. Bu oyunların küğ unsuru ile doğrudan bağlantıları bulunmaktaydı. 18. yüzyıldan başlayarak acıklı raslantılar ve karmaşık entrikalar üzerine kurulmuş duygusal oyunlara da “melodram” denilmeye başlandı. Artık eski Yunanlılarda olduğu gibi konuşmalar şiir ya da şarkı şeklinde değildi. “Melodram”a burjuva dramı da denilebilir. Fransız ihtilalinden sonra gelişen burjuva sınıfı artık sahnelerde soylu insanların saraylara tıkışmış trajedilerini sahnelerde izlemek yerine kendileri gibi sıradan insanların günlük yaşantılarını görmek ve kendileriyle kıyaslayarak çıkarsamalar yapmak istiyorlardı. Böylece trajedinin karşıtı olan dram ve bunun da hafifletilmiş biçimi olan “melodram” ortaya çıktı. “Melodram”lar burjuva ahlakının sahnedeki yansımasıdır. Bu nedenle konular basitleştirilmiş, karakterler aşırı derecede kutuplaştırılmıştır. Gelişen süreçte melodram herşeyi kalıplar içinde ele almaya başladı: İnsanlar, olaylar, duygular hep iyi ya da kötü şeklinde kalıplara dökülmeye başlandı. Acıklı ya da sevinçli tüm durum ve olaylar artık birbirini ardıllıkla izlediğinden halk arasında melodram artık bir tür adı olmaktan çıkmış, kötü olay ya da niteliklerin ismi yerine kullanılmaya başlanmıştır. Melodramatik oyunlar bağımsız bir sahne türü değildir. Bünyelerinde dram, trajedi, pandomim ve hatta komedi gibi tüm türler içiçe girmiştir. Bu niteliğinden ötürü melodramlar hemen hemen her seyirci katmanına hitap edebilmektedirler. Melodramlarda başlangıçta kötüler iyilere baskın gözükürler. İyilerin başına her türlü kötü olay gelir, felaketlere maruz kalırlar ve güç durumlara düşerler. Ancak örgüsel yapı sürdürülürken giderek kötüler, iyilerin güçlenmesi karşısında yenilmeye mahkum bir konuma düşerler. Sonuçta, adalet sağlanır ve iyiler mutlu sona ulaştıklarında eser sona erdirilir. Melodramlarda aşıklar sadık ve vefalı gösterilirler, fakirlik zenginliğe üstün tutulur. İyiler sabırlıdır ve ızdırap çekerek acılara katlanırlar. Sıkıntı, korku ve huzursuzluk melodramların başlıca özellikleri arasındadır. Melodramlarda anlaşılması kolay bir anlatım, sade bir kurgu ve basit bir anlatım dili yeğlenir. Sahnelerin birbirini hızla ardıllaması sağlanır. Konuşmalar kısa ve açık tutulur, uzun ve ağdalı ifadelere yer verilmez. Üzücü ve komik (başka bir deyişle olumsuz ve olumlu) sahneler birbirini izleyerek seyircinin (dinleyicinin) konuyu daha net ve çabuk kavraması sağlanır. Seyircinin çok düşünce gücü harcamadan konuya vakıf olması temel hedeflerden birisidir. Bu tür daima erdemi ve romantik aşkı yücelten, ancak çok esnek olabilen bir türdür. Günümüzde, -19. yüzyıldan başlayarak- bu türün eskisi kadar sık kullanılmadığını ve hatta küçümsendiğini söyleyebiliriz. Ancak yine de sahne üzerinde yer yer kullanım alanı bulabilmektedir. Ülkemize ilk melodramlar çeviri yoluyla girmiştir. Tiyatro’da da çevirmenler başlarda bu tür eserlerin çevirisine ağırlık vermişlerdir. Melodramın Türk sinemasının belli bir evresinde -50’ler ile 60’lar arası- (hatta yer yer 80’lere dek) yoğunlukla kullanıldığı açık bir gerçektir. Özellikle Muharrem Gürses bu türün en ağdalı örneklerini Türk halkına sunmuştur. Bu tercih nedeniyle de Türk sinemasının gelişimi tıkanmış ve dünyada söz sahibi olamamıştır. “Melodram” bazı eleştirmenler tarafından niteliği yüksek olmayan bir tür olarak tanımlanmaktadır. Türk sinemasındaki en iyi örneği Ömer Lütfi Akad’ın çektiği “Vesikal Yarim” filmidir. Bkz. Melodrama. Mélodrame. Gürses, Muharrem. Akad, Ömer Lütfi.

\ Melos Brass:

1989 yılında “Philipos Nakas Konservatuvarı”nda kuruldu. Yunanistan’da ve dünyanın pek çok yerinde dinletiler veren topluluk, “Yunanistan Ulusal Senfoni Orkestrası” üyelerinden oluşmaktadır. Anthis Sokratis, Kaisaris Panagiotis, Anatonios Lagos, Faroungias Spyridon ve Anastasios Myronis’ten oluşan “Melos Brass”, 2003 yılında “İyonya Üniversitesi Küğ Bölümü” ve “Korfu Belediyesi” işbirliği ile “İyonya Yaz Küğ Akademisi”ni kurdu. Adını, antik Yunancada ezgi anlamına gelen “melos” kelimesinden alan topluluğun amacı, uluslararası dağardan yaratılar yorumlayarak bakır üfleme çalgılar için yazılmış oda küğünü tanıtmaktır. Topluluğun dinletilerindeki başarılar, yeni yaratılar yazmak için Yunan bağdarlarını da teşvik etmiştir. “Melos Brass”, “Ensemble Feverish Music Uuluslararası Kültür Ajansı”nın üyesidir.

\ Melua, Katie:

Gürcü kökenli İngiliz küğcü. Yakın dönemin popüler küğ ortamına yeni bir soluk getirmeyi başarmıştır. Asıl ismi “Ketevan” olan sanatçının çocukluğu göç yollarında geçmiştir. Sanatçı 1984 yılında Sovyetler Birliği’nin Gürcistan bölgesindeki Kutaisi kentinde doğmuştur. 5 yaşına kadar dedesinin yanında Tiflis’te yaşayan Ketie Melua, daha sonra kalp cerrahı olan babasının ve annesinin yanına Batum’a gitmiştir. 90’lı yılların başında Sovyetlerin dağılmasından sonra gelen iç savaşlar Melua ailesini yeni göçlere taşımıştır. Ketu Melua, 8 yaşında ilk önce İrlanda ve daha sonra da İngiltere’ye ailesiyle birlikte göç etmiştir. 1993 yılında Melua ailesinin ilk durağı Kuzey İrlanda’nın başkenti Belfast olmuştur. İyi bir kalp uzmanı olan babası ile hemşire olan annesi burada önemli bir hastanede çalışma imkanı bulmuşlardır. Katie Melua önce “St. Catherine’s Primary School” ve ardından da “Dominican College”da eğitimini sürdürmüştür. Ailenin en son durağı 1998 yılında gittikleri İngiltere olmuştur. Küğ yaşamına henüz 19 yaşında iken 2003’te yaptığı albümle atılan Katie Melua, 2005 yazında da ailesiyle birlikte İngiliz vatandaşlığına geçmiştir.Çocukluğu Sovyetler’in dağılış yılları ve Belfast’ın Kuzey İrlanda sorunuyla çalkalanan ortamında geçen Katie Melua, 15 yaşına kadar politikacı olmayı düşünmekteydi. Ancak bir televizyon kanalının yarışmasında birinci gelmesi O’nun küğe yönlenmesine sebep olmuştur. Bununla da yetinmeyerek ciddi bir müzik okulu olan “Britt School”a da gitmiş, 2003 tarihinde de ilk albümü olan “Call of the Search”ü çıkarmıştır. Melua, albümde Kuzey İrlanda sorununu irdeleyen “Belfast” (Penguin and Cats) ve “Faraway Voice” şarkılarında söz yazarlığıyla dikkatleri çekmiştir. Bu albümdeki “The Closest Thing to Crazy” şarkısı İngiltere listelerine girerken sanatçı, bir yıl sonra “Call of the Search” albümünün ABD’de yayınlanıp tutulmasıyla dünya çapında bir tanınmışlık elde etmiştir.2005 yılında “Nine Million Bicycles” parçasının da yer aldığı “Piece by Piece”in ardından “Pictures” (2007), “House” (2010) ve “Secret Symphony” (2012) albümlerini yapan Katie Melua, geçtiğimiz yılın Eylül ayında altıncı stüdyo albümü olan “Ketevan”ı çıkartmıştır.Melua’nın ses rengi blues, caz, folk, pop kategorilerinde başarılı bir sunumu oluşturacak denli önemlidir. Sanatçı sadece sesiyle değil, gitar başta olmak üzere piyano ve keman çalmasıyla da usta bir küğcüdür. Bütün bunlara ek olarak şarkı sözü yazarlığıyla belirli bir düzeyi yakalamıştır. Eva Cassidy başta olmak üzere Joni Mitchell, Bob Dylan gibi küğcülerden etkilenerek yolunu çizmiştir. Küğünün içinde İrlanda halk küğü önemli bir yere sahiptir ve doğuştan gelen doğulu özü Hint küğüne olan özel ilgisiyle kendini belli etmektedir.11 milyonluk albüm satışı ve 59 platin ödülüyle yakalanması zor bir başarı elde eden bağdar ve söz yazarı Melua, ekstrem sporlara yönelik duyduğu ilgisi ile de tanınmaktadır. Düzenli olarak dalış, bungee jumping ve skydiving yapan Melua, 2 Ekim 2006’da grubuyla birlikte “Kuzey Denizi”nde petrol arayan işçiler için denizin 303 metre altında, petrol platformunun üzerinde dinleti vererek, “Guiness Rekorlar Kitabı”na girmiştir.

\ Menderes Belediyesi Gençlik, Kültür ve Sanat Merkezi:

İzmir’in Menderes ilçesinde 2007 yılında yapımına başlanan “Kültür Sanat Merkezi”nin inşaatı 2008 yılı Haziran ayında tamamlandı. Menderes Belediye Başkanı Ergun Özgün’e göre uzun süredir ilçede eksikliği hissedilen bir yatırım tamamlanmıştır. Böylece ilçede ortak bir kültür ve yaşam biçimi oluşturmak isteği karşılanmış olacaktır. “Menderes Gençlik Kültür ve Sanat Merkezi”nde yüzelli kişilik toplantı salonu, çocuklar ve büyükler için ayrı kütüphaneler, internet odası, sergi salonu ve beşyüz kişilik amfitiyatro bulunmaktadır. Yaklaşık sekizyüzellibin yeni Türk lirasına mal olan merkez ikibin metrekare alana inşa edilmiştir.

Meno:

(İt.) Az, daha az, en az. Eksi, eksik. Ufak miktarda. Noksan. Küçük, önemsiz, daha önemsiz. Bir nebze, pek o kadar değil. Başka bazı sıfatların önüne konulduğu takdirde, o sıfatın taşıdığı özelliğin daha az miktarda yerine getirilmesi gerektiğini gösterir. Bkz. Meno allegro, meno animato, meno forte, meno lento, meno mosso, meno piano, meno presto, meno sonoro, meno tosto, meno vivo... vb.

Meno allegro:

(İt.) Pek o kadar yürük değil, pek hızlı olmadan.

Meno animato:

(İt.) Pek o kadar canlı değil.

Meno forte:

(İt.) Pek o kadar kuvvetli değil, fazla bastırmadan, göreceli olarak yumuşak yorumlayarak.

Meno lento:

(İt.) O kadar ağır değil.

Meno mosso:

(İt.) O kadar canlı değil, biraz daha sakin. Fazla hareketli olmadan. Çok canlı değil. Hareketli, ama fazla canlı değil. Bkz. Mosso, Piu mosso.

Meno piano:

(İt.) Pek o kadar hafif değil. O kadar yumuşak olmadan. O kadar çok tatlı değil.

Meno presto:

(İt.) Pek hızlı değil. O kadar hızlı değil.

Meno sonoro:

(İt.) Pek güçlü çalmadan, fazla gür sesli olmadan. Daha az ses çıkararak.

Meno tosto:

(İt.) Sıkıştırmadan. Acele etmeden. Pek o kadar acele değil.

Meno vivo:

(İt.) O kadar canlı değil.

Menuet:

(Fr.) Bkz. Minuet. Üç zamanlı, orta çabuklukta, ince ve zarif karakterli bir Fransız kırını. 17.-18. yüzyıllarda Avrupa'da pek popüler olmuş eski bir dans formudur. 18. yüzyılda barok ardışlarının içinde yer almıştır. Klasıl dönemde Haydn, Mozart ve belirli bir süreye dek Beethoven'in sonatlarında, sinfonilerinde ve konçertolarında tümden bir bölümü teşkil etmiş ve yerini "scherzo"ya bırakana dek konumunu muhafaza etmiştir. Yaratıda bir bölümün ismi. Sonat ya da sinfonilerde üçüncü bölümü, konçertolarda ise -kullanıldığı takdirde- son bölümü oluşturmuştur. Ludwig van Beethoven ile birlikte yerini “Scherzo”ya bırakmıştır.

Menuett:

(Alm.) Bkz. Menuet.

Menuetto:

(İt.) Bkz. Menuet.

\ Meola, Al di:

Kendine has gitar tekniğiyle ve unutulmaz ezgileriyle kulaklara olduğu kadar gözlere de seslenen Al Di Meola geçtiğimiz yirmibeş yılda çağdaş çalgısal cazın en önemli isimlerinden biri olarak tanındı ve aralarında “Guitar Player Magazine”in dünya çapında yaptığı oylama ile “En Prestijli Gitarist” ödülünün de yer aldığı sayısız ödülün sahibi oldu. Al di Meola’nın son albümünün adı “Consequences of Chaos” olup, sanatçı “Midsummer Night Quartet” adını verdiği ve vurmalı çalgılarda Gumbi Ortiz, gitarda Peo Alfonsi, akordiyonda Fausto Beccalossi’den oluşan grupla çalışmakta ve dinletiler vermektedir. New York’da büyümüş İtalyan bir ailenin oğlu olan Al Di Meola, 1971 yılında Boston’da “Berkeley College of Music”te eğitim almaya başladıktan üç yıl sonra Chick Corea’nın “Return to Forever” grubuna katıldı. Yeni yaklaşımlar aramaktan ve denemekten hiç sıkılmayarak özellikle Latin etkili fusion caz alanında kendinden çok söz ettirdi. Küğ yazarı ve eleştirmeni Bill Milkowski’nin bir makalesinde “Bir zamanlar gerçekten de dünyanın en hızlı gitaristi olmak isterdim, ama bu geçmişte kaldı. Artık benim için hızlı gitar çalmak değil, söylemek istediğimi kendi küğüm ile anlatmak daha önemli oldu.” diyerek değişen ve gelişen küğ anlayışını özetlemektedir. Gitar tarihçisi Robert Lynch, Al Di Meola’nın özellikle elektro gitarda asla yadsınamayacak kadar büyük etkisine ve küğ tarihinde altın harflerle yazılması gereken bir küğcü olduğuna dikkat çekmektedir. Piyasaya çıkmış olan yirmibir yalkın albümünün yanısıra Chick Corea, Frank Zappa, Pavarotti, John Mclaughlin, Paco De Lucia, Jimmy Page, Phil Collins, Santana, Steve Vai, Jean-Luc Ponty, Paul Simon, Aziza Mustafazadeh gibi isimlerle birlikte ellisekiz albümde çalmış ve albümleri altı milyon adedin üzerinde satmış olan sanatçı aynı zamanda “En İyi Caz Gitaristi Ödülü”nü onbeş yılda onüç kez almış tek küğcüdür.

\ Mercuriadis, Merck:

Kanada’nın Quebec eyaletine bağlı Schefferville’de 2 Ekim 1963 tarihinde dünyaya gelmiş Kanada kökenli Amerikalı iş insanı, küğ endüstrisi yöneticisi ve girişimcisi. Ailesi daha sonra Nova Scotia Middleton’a taşındığı için burada yerel devlet okullarına gitti. 12 yaşında iken Amerikalı rock grubu “Kiss”in performansını görmek için evinden 160 kilometre uzağa, Halifax’a yolculuk yaptı. Bu dinletide küğ endüstrisi alanında çalışmak için kararını verdi. 19 yaşında en sevdiği marka olan “Virgin Records” şirketini mektup bombardımanına tuttu, ısrarlı tutumu sonucu “Virgin Canada”da pazarlama elemanı oldu ve daha sonra pazarlama müdürlüğü elde etti. Bu şirketin gelişmesiyle birlikte, pozisyonunun “A&R”yi (Artists and Repertoire - Sanatçılar ve Dağar) de içerecek şekilde genişletildiği “Birleşik Krallık” ofisine taşındı. Mercuriadis, “UB40”, “The Human League” ve “XTC”nin kayıtları üzerinde çalışmasının yanı sıra, Mary Margaret O’Hara’yla kontrat yapma başarısını elde etti. O’Hara’nın uluslararası kabul gören en tanınmış albümü “Miss America” kontratın imzalanmasından beş yıl sonra yayınlandı. Ancak Mercuriadis hissettiği tutkunun şirketi için değil, birlikte çalıştığı küğcülere yönelik olduğunu anladı ve kısa bir süre sonra istifasını verdi. 1986 yılının Ekim ayında İngiltere merkezli bir yönetim şirketi olan “Sanctuary Music (Overseas) Limited”in kurucuları Rod Smallwood ve Andy Taylor’a katıldı. 1986 yılından 2007 yılına dek “Sanctuary Group PLC”nin direktörü ve “CEO”su olarak görev yaptı. 20 yılı aşkın bir süre “Sanctuary Artist Management”, “Sanctuary Records Group Limited”, “Rough Trade Records”, “Helter Skelter Agency”, “Bravado Merchandise”, “Twenty First Artists” ve “Trinifold Management”ı kapsayan “The Sanctuary Group PLC”nin kurulmasına ve gelişmesine yardımcı oldu. Mercuriadis bu nedenle 2000 yılında şirketin “Kuzey Amerika” üssünü kurmak amacıyla Londra’dan New York’a taşındı. “Sanctuary Group”taki görev süresi boyunca Mercuriadis Destiny’s Child, Beyoncé, Nelly, Mick Fleetwood, Tommy Lee, The Who ve Robert Plant’in yönetimini denetledi. Ayrıca Megadeth, Kiss, Gene Simmons, Paul Stanley, Lynyrd Skynyrd, The Allman Brothers Band, Earth, Wind & Fire, The Blue Nile, Simple Minds ve Lou Reed kayıtlarını yönetti. Bu süreçte yaratıcı pazarlama yöntemleri ile tanındı. 2005 yılında Mercuriadis, Elton John ile “Billboard” dergisinin kapağında yer aldı. Tüm bu başarılara rağmen Mercuriadis 31 Ekim 2006 tarihinde “Sanctuary Music Group”tan istifasını verdi. Ancak “Guns N’Roses” ve Morrissey’in menecerliğini yapmaya devam etti. “Guns N’Roses” ile birkaç yıl boyunca çalıştı ve bu süre zarfında çok beklenen ve sürekli ertelenen albümleri “Chinese Democracy” çıktı. Daha sonra halka açık bir küğ yatırım şirketi olan Hipgnosis Songs Fundun kurucusu, fonun yatırım danışmanı, bir sanatçı yönetimi ve küğ yayıncılık firması Hipgnosis Songs Limitedin kurucusu ve “CEO”su oldu. Merck Mercuriadis bir şarkının başarısı ortaya çıktığında, o şarkının kazanç modelinin çok öngörülebilir ve güvenilir hale geldiğini ve bu nedenle yatırım yapılabilir olduğunu ve bu tür şarkıların altın ya da petrol kadar değer kazandığını görmüştür. Şirket, telif haklarının satın alınmasını finanse etmek için Haziran 2018’de 300 milyon ABD dolarından fazla para topladı ve Temmuz ayında “Londra Borsası”nda işlem görmeye başladı. Kuruluş gününden bu yana satın almaları finanse edebilmek için yaklaşık 862 milyon £ toplamıştır. Halka açık bir şirket olarak ilk tam yılının sonunda, kataloğu 5.000’den fazla şarkı içeriyordu; bunlardan yaklaşık 2.000’i dünyanın herhangi bir yerinde 1 numaralı hit olmuş ve 4.000’i “İlk 10”a ulaşmıştır. Temmuz 2020’de, yaklaşık 13.300 şarkıdan oluşan Hipgnosis portföyü bağımsız olarak 760 milyon £’den fazla değerlendi. 2021 yılının Ocak ayında Hipgnosis Songs Fund kısmen ya da tamamen olmak üzere 57.000 şarkıdan fazla bir dağara ulaştı. Mercuriadis’in aralarında Nile Rodgers, Beyoncé, Elton John, Guns N’Roses, Iron Maiden, Morrissey, Pet Shop Boys, Macy Gray, Mary J. Blige, Joss Stone, Jane’s Addiction ve Catherine Wheel’in de bulunduğu çok sayıda sanatçı ve grubun menecerliğini yaptığını da mutlaka belirtmek gerekmektedir.

Merengue:

“Merengue”, “Dominik Cumhuriyeti”nin ulusal kırını olup komşuları Haiti ve etrafındaki adalarda da yapılan bir kırındır. Söylencelere göre, “Dominik Cumhuriyeti”nin yaptığı savaşların bir çoğunda yer almış ulusal bir kahraman bulunmaktaydı. Dominik halkı tarafından çok sevilen bu kahraman bir savaşta ayağından yaralanmıştı. Her gittiği şehirde ona “hoş geldin” eğlenceleri ve kırınlar yapılıyordu. Bütün insanlar O’nu sevdikleri için sanki sakatmışçasına bir ayaklarını gevşek bırakıp sürükleyerek kırınıyorlardı. “Merengue” işte bu şekilde ortaya çıkmıştır. Bu kırın tarzı “Dominik Cumhuriyeti”nin başlangıç yıllarından beri var olmuş bir kırındır.

\ Merle, Bruno:

Fransız senarist ve yönetmen… 2002 yılında bağdar Ludovic Llorca’nın “Indigo Blues” adlı şarkısının klibini Olivier Abbou ile birlikte yönetti. Bu klip birkaç sekans çekiminde yapıldı. 2007 yılında gösterime giren birkaç kısa film ile uzun metrajlı filmi “Héros - Kahramanlar”ın yönetmeni olan Bruno Merle, çoğunlukla televizyon dizileri için senaryo yazarı olarak çalışmaktadır. Kısa Filmleri: “La Fille des Etoiles - Yıldızların Kızı” (1997), “Plus Que Parfait - Mükemmelden Fazlası” (2000), “Le Tombeur - Gönül Yarası” (2000), “Lyoko Kodu” (2003). Uzun Metrajlı Filmleri: “Héros - Kahramanlar” (2007), ortak yazarlar Michel Hazanavicius ve Noé Debré ile “Unutulmuş Prens” (2020), “Felicita - Mutluluk” (2020). Merle'nin "Felicita" isimli filmi "11. My French Film Festivali"nde gösterilmiştir.

\ Merle, Robin:

“SuperProd Stüdyo”da çalışmalarını sürdüren 3D animatör, yönetmen, realizatör ve montaj elemanı. “o28” isimli çalışmayı Otalia Caussé, Geoffroy Collin, Louise Grardel, Antoine Marchand ve Fabien Meyran ile birlikte oluşturdular. Söz konusu film “11. My French Film Festival”de “Kids Corner - Çocukların Köşesi”nde gösterime girdi.

\ Mersin Atatürkçü Düşünce Derneği Öğretmenler Korosu:

“Mersin Atatürkçü Düşünce Derneği Öğretmenler Korosu” 2006 yılının Mart ayında “Atatürkçü Derneği Derneği Mersin Şubesi” himayesinde küğ öğretmenleri Derya Girgin, Aysel Kök, Defne Timuçin ve Alper Erdoğan’ın çabaları ile kuruldu. Koronun amacı sevgi, saygı ve dostluk ilişkilerini küğ ile pekiştirmek, değişik kitlelere küğ yolu ile seslenmek, beraber küğ yapma zevkini ve çoksesli söylemenin güzelliğini insanlarla paylaşmaktır. Koro ilk çalışmalarını “Atatürkçü Düşünce Derneği Mersin Şubesi”nce kiralanan dernek şubesinin içinde, koronun yönetkenliğini yapan Zarife İsmailova’nın kendi taşıdığı org ile yapmıştır. Bu dönemde çeşitli okullardan öğretmen ve öğrenciler de çalışmala katıldılar. Koro ilk dinletisini “Atatürkçü Düşünce Derneği Mersin Şubesi”nin üyelerine “Mersin Oteli”nde vermiştir. 2006 yılı Mayıs ayına gelindiğinde koro kısa sürede yapılan oluşturulan dağarıyla (a capella, türkü, caz ve klasıl parçalar) “8. Mersin Polifonik Korolar Şenliği”ne katıldı. Haziran ayında ise Ankara’da yapılan “Türkiye Polifonik Korolar Şenliği”ne katılma kararı verildi ve bu şenlikte “Yalkıcılı Yaratı Yorumlamada Başarı Ödülü” ile takdir edildi. 2006 yılı Eylül ayından 2007 yılı Temmuz ayına kadar “Mersin Polifonik Korolar Derneği” başkanı Vahap Kokulu’nun desteği ile koro Pozcu’daki “Polifonik Korolar Derneği”nin çalışma salonunda çalışmalarına devam etti. Bu dönemde “Nevit Kodallı Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nden birçok öğretmen koroda bulundu. Anılan süre içerisinde koronun dağarı gittikçe genişledi ve zenginleşti. Çok sayıda bağdarın önemli parçaları ve Atatürk’ün sevdiği şarkıları da içine alan onlarca parça ve çoksesli küğün zor eserleri bu dönemde seslendirildi. Koro “TRT Çukurova Radyosu”nun daveti ile iki kez canlı yayına katıldı ve şarkılarını radyoda seslendirdi. Koroya tüm özverisi ve küğ sevgisi ile katkıda bulunan Zarife İsmailova şunları söylemektedir: “Çalışmanın her aşamasında beni yüreklendiren öğretmenlere teşekkür etmeliyim. Beraber küğ yapma ve çalışma zevkini öğrencilerimle paylaşırken çok mutlu oluyorum. Bazen küçücük bir şeyden tat alabilmek hayattan tat alabilmek anlamına gelir. Yaşamın bir parçası olan küğü onlarla paylaşırken hayat çok daha zengin ve sevimli görünüyor benim gözlerime. Bizim koromuza herkes kendi isteği ve küğe olan sevgisi ile katılmıştır. Bazen şarkı söylemeyi seven öğretmenler ya da bizimle beraber olmak isteyen kişiler geliyor, onları geri göndermeye benim gönlüm razı olmuyor ve koromuza katılıyorlar. Çünkü ben koro yönetkeniyim ve yardımcı olmak benim görevim. Küğ öğretmeni olan koro elemanlarımız onlara partitur okuma, remileme gibi konularda yardımcı oluyorlar. Koromuzda sadece öğretmenler bulunmuyor, koromuzda öğrenciler, çeşitli meslek ve yaştan kişiler var. Ancak bizi bir arada tutan şey küğ sevgisi. Bunu paylaşabilmek için üyelerimiz ve öğretmenlerimiz iş ve okul hayatının verdiği yorgunluğa rağmen koromuzu aksatmamaya çalışıyor ve düzenli geliyorlar. Çünkü koroda en önemli şey düzenlilik. Her hafta dosyalarımızı alıyor ve çalışmaya geliyoruz. Hiç bir şey bizim isteğimizi, sevgimizi çalışma programımızı engellemiyor.” 2007 mevsiminde koro çalışma yerinin olmaması tehlikesiyle karşılaştı. Ancak “Mersin Kültür Merkezi Müdürlüğü” ile “Mersin Devlet Opera ve Balesi Çocuk Korosu” yönetkeni Reyhan Bezdüz’ün yardımları ile çalışma salonu gereksinimi giderildi. “Öğretmen Korosu” her Çarşamba günü saat 18.00 ile 20.00 saatleri arasında Zarife İsmailova ile “Mersin Kültür Merkezi”nin “Koro Çalışma Salonu”nda çalışmalarına devam etmektedir.

\ Mersin Yenişehir Müzik Derneği:

Hasan Kutlubay Mutlu ve arkadaşları tarafından 2011 yılının Mart ayında kurulmuştur. 2001 yılında küğ öğretmenliğinden emekli olarak ayrılan Hasan Kutlubay Mutlu bilgi ve deneyimlerini paylaşmaya “Kutlubay Müzik Evi”nde devam etmiş ve 2003 yılında  buraya gelen öğrencilerle bir koro oluşturmuştur. İşte bu koronun yukarıda söz edilen tarihte bir derneğe dönüşmesine karar verilmiş ve “Mersin Yenişehir Müzik Derneği” kurulmuştur. Mersin kentine büyük katkılarda bulunan Mutlu bu koronun yönetkenliğini üstlenmiştir. Dernek Yönetim Kurulu Başkanı Sezer Kayhan ve üyeler Sadullah Çetinsoy, Necminisa Sanal, Köksal Hazır, Kubilay Vural ve Mehmet Barlas’tır. Derneğin tam kuruluş tarihi 16 Mart 2011, Çarşamba günüdür. Dernek adresi: Dumlupınar Lisesi Yolu 1502 Sokak No: 2 Pozcu-Mersin.

\ Mersinligil, Merve:

1984’de Ankara’da doğdu. 1988 yılında halen Polonya’da “Lodz Küğ Akademisi”nde dekanlık görevini sürdüren piyanist Boguslaw Woudka ile başladığı piyano eğitimi 1993 yılına kadar sürdü. 1993-1995 yılları arasında ilkokul eğitiminin yanısıra “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde yarı zamanlı öğrenci olarak piyano çalışmalarına devam etti. 1995 yılında tam zamanlı ve tam burslu olarak kabul edildiği “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Müzik Hazırlık Okulu Lisesi Piyano Bölümü”nü 2001 yılında bitirdi. 2002 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Bölümü”nde başladığı lisans eğitimini 2005 yılında önlisans derecesini alarak tamamladı. 1996-2006 yılları arasında bağdar-piyanist Mehmet Okonşar ile piyano ve bağdama çalıştı. 2006 yılında İngiltere Birleşik Krallığı “Associate Board of the Royal School of Music”den piyano performans lisansı aldı. 2007 yılında “Floransa Küğ Akademisi”nden Aquiles Delle-Vigne’nin öğrencisi olarak “Perfezionamento in Pianoforte” diploması aldı. Halen Hollanda’da “Codarts Hogeschool voor de Kunsten”da Aquiles Delle–Vigne’nin öğrencisi olarak yüksek lisans eğitimine devam etmektedir. Merve Mersinligil’in katıldığı ustalık kursları arasında bağdar-piyanist Mehmet Okonşar ile 1999 yılında Antalya, piyanist Martin Berkofsky ile 2005 yılında Adana, piyanist Aquiles Delle-Vigne ile 2006 yılında Avusturya Salzburg’da “Mozarteum International Summer Academy”, 2007 yılında İtalya Calabria’da “Associazione Culturale Orfeo” ve 2007 yılında Avusturya Salzburg’da “Mozarteum International Summer Academy” sayılabilir. “Cephedeki Çocuklar” isimli yaratısı “JCI-Junior Chamber International-Ankara” tarafından 1997-1999 yılları arasında düzenlenen “Uluslararası Sanat Projesi”nin küğü olarak seçildi ve piyano ile kendisi seslendirdi. (Dünya çocuklarını sanatla tanıştırmayı ve birbirleriyle yardımlaşmalarını amaçlayan bu proje, 1998 yılında Filipinler’de gerçekleşen Dünya Kongresi kapsamında JCI-Japonya tarafından düzenlenen Uluslararası “Mottanai Spirit Yarışması”nda, yüzü aşkın ülkeden katılan binlerce projeyi geride bırakarak büyük ödül olan 5. Mottanai Grand Prix’i almaya hak kazanmıştır.) “Borusan Genç Bağdarlar Dinletileri”ne 2004 yılında “Yaşamın Öyküsü” solo piyano ve 2005 yılında “Eternal Enigma” opereti ile katıldı. Ankara  (Adnan Saygun Konser Salonu), İstanbul (İtalyan Kültür Ofisi), İzmit (Kocaeli Üniversitesi), Salzburg (Theather Saal) ve Corigliano Calabro (Hall of Mirrors) salonlarında çaldı.

Mersiye:

(Ar.) Türk dinsel küğünde, mevlüt aralarında ölmüşlerin ruhuna okunan, usulsüz ve doğaçlama küğlere “mersiye” denilir.

\ Merwe, Martin van de:

Korno sanatçısı. 1957 yılında Hollanda’nın Oud-Beijerland kentinde dünyaya geldi. “Rotterdam Konservatuvarı”nda Pieter Gouderjaan ile korno çalıştı. Üç yıl sonra Essen’de bulunan “Folkwang Küğ Yüksek Okulu”na geçerek Hermann Baumann ile çalışmalarını sürdürdü ve bu okuldan 1980 yılında yalkıcı sanatçı olarak mezun oldu. 1981 yılında “Mükemmelik Ödülü” kazandı. Sanatçı, 1974 yılından bu yana “Rotterdam Filarmoni Orkestrası”nın üyesi olup başlangıçta üçüncü kornist olarak görev yaparken 1983 yılından bu yana birinci korno ve yalkın kornist olarak çalıştı. Bir yalkıcı olarak Edo de Waart, David Zinman, James Conlon, Valery Gergiev ve Antonio Pappano gibi yönetkenler eşliğinde dinletiler verdi ve Richard Strauss, Robert Schumann ve Benjamin Britten’in yaratılarını yorumladı. Merwe, düzenli olarak “Rotterdam Filarmoni Korno Dördülü” ile ve “I Fiamminghi Topluluğu”nda oda küğü dinletileri verdi. Kemancı Maria Dingjan ve piyanist Alla Libo ile oluşturdukları üçül ile sahneye sık sık çıktı.

Mesnevi:

Mesnevi klasik doğu edebiyatında bir şiir tarzının adıdır. Edebiyatta aynı vezinde ve her beyti kendi arasında ayrı ayrı kafiyeli nazım türüne “Mesnevi” adı verilmiştir. Uzun sürecek konular veya hikayeler şiir yoluyla anlatılmak istendiğinde, kafiye kolaylığı nedeniyle mesnevi türü tercih edilirdi. Mesnevi her ne kadar klasik doğu şiirinin bir türü ise de “Mesnevi” denildiği zaman akla “Mevlana’nın Mesnevi’si” gelmektedir.

Mesto:

(İt.) Acılı, hüzünlü, üzüntülü. Bir yaratının belirli bir kesitinin hüzünlü, kederli, yaslı ya da üzgün bir tavırla çalınması gerektiğini gösteren bir yönergedir. Bu terim ilgili pasajın melankolik bir şekilde çalınmasını gösterir.

Mestre de concert:

(Katalanca) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Mestre de concerto:

(Portekizce) Başkemancı. Bkz. Concertmaster.

Mesuré:

(Fr.) Küğde ölçü. Şiirde vezin.

\ Metin, Çolpan:

Ankara doğumlu Çolpan Metin, 1986 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nden mezun oldu. 1989-1991 yılları arasında “İstanbul Ferit İnal Lisesi”nde küğ öğretmenliği yaptı. 1990-1992 yıllarında “Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü”nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. 1991 yılında “Marmara Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nde ses eğitimi alanında öğretim görevlisi olarak göreve başladı. Halen bu görevini sürdürmektedir. 1982 yılından beri birçok yalkın, ikil, üçül, koro ve öğrenci dinletileri veren Çolpan Metin, 2000 yılından bu yana “Bahçeşehir Üniversitesi” çalışanları ve akademik personeline, “Kenan Evren Anadolu Lisesi”, “Hüseyin Avni Sözen Anadolu Lisesi”, “Lütfi Erçin İlköğretim Okulu” öğretmenlerine, “Doruk Performans” ve “Şelale Eğitim Danışmanlık Merkezleri”nde sesi kullanma ve nefes teknikleri semineri eğitimi verdi. Halen çalışmalarını “Marmara Üniversitesi”nde ve özel olarak sürdüren Çolpan Metin, “Net Danışmanlık” bünyesinde danışman / ses ve diksiyon eğitimi uzmanı olarak yer almaktadır.

Metraj:

Bkz. Ölçü sayısı. Metrik sistem.

Metrik sistem:

Bkz. Metraj, ölçü sayısı.

Metronom:

Çalıcıya zamanı eşit olarak bölen ve tartımsal düzenlilik sağlayan mekanik veya elektronik aygıt. Bazı metronom türlerinde ölçü gidişlerinin belirli zamanları (örneğin metrik sistemin ilk vuruşu ya da metrik sistemin kuvvetli zamanları) vurgulanabilmektedir. Parçanın ya da küğsel eserin metrik gidişini şaşmaz bir eşitlikte algılamamızı sağlayan düzenek. Bkz. Métronome, metronome.

Métronome:

(Fr.) Metronom. Bkz. Metronom.

Metronome:

(İsp.) Metronom. Bkz. Metronom.

\ Meunier, Alain:

Fransız viyolonsel sanatçısı. 22 Haziran 1942 tarihinde Paris’te dünyaya geldi. Ailenin dört çocuğundan üçüncüsüydü. Viyolonsel çalışmaya 13 yaşında başladı, ancak son derece hızlı gelişti. Henüz 15 yaşında iken bir oda küğü yarışmasında birincilik ve 16 yaşında viyolonsel yarışmasında birincilik ödüllerini kazandı. 18 yaşına geldiğinde küğsel etkinlikler gerçekleştirmekten birdenbire vazgeçti ve küğ estetiği ile küğ bilimi çalışmaya başladı. 22 yaşında viyolonsele tekrar dönüş yaptı ve “Prades Festivali”nde Pablo Casals’ın önünde çaldı. Daha sonra Siena’da bulunan “Accademia Musicale Chigiana - Chigiana Küğ Akademisi”ndeöğrencilik yaptı. Mezun olunca “Piano Quintetto Chigiana - Chigiana Piyanolu Beşil” grubunun bir üyesi oldu. Alain Meunier viyolonsel çalışmalarını mezun olduktan sonra Maurice Maréchal ile sürdürdü. Diplomasını aldığı tarihten itibaren “Accademia Musicale Chigiana”da dersler vermeye başladı, ayrıca “Lyon Konservatuvarı”nda öğretmenlik yaptı. 1989 yılında “Conservatoire de Paris - Paris Konservatuvarı”nınöğretmenleri arasına katıldı. “Bordeaux Uluslararası Yaylı Çalgı Dördülleri Yarışması”nın direktörlüğünü yaptı. 1986 yılında “Rostropovich Viyolonsel Yarışması”nın jüri üyesi seçildi. 2006 yılında Japonya’nın Hachioji kentinde yapılan “Birinci Gaspar Cassado Uluslararası Viyolonsel Yarışması”nın jüri üyeliğini gerçekleştirdi.

Mevlana'nın Mesnevisi:

Mevlana “Mesnevi”sini Hüsameddin Çelebi’nin isteği üzerine yazmıştır. Katibi Hüsameddin Çelebi’nin söylediğine göre Mevlana, Mesnevi beyitlerini Meram’da gezerken, otururken, yürürken, hatta “sema” ederken söyler; Çelebi Hüsameddin de yazarmış. Mesnevi’nin dili Farsça’dır. Halen “Mevlana Müzesi”nde teşhirde bulunan 1278 tarihli elde bulunulan en eski “Mesnevi” nüshasına göre beyit sayısı 25618’dir. Mevlana’nın Mesnevi”sinin vezni “fa i la tün - fa i la tün - fa i 1ün”dür. Mevlana altı ciltlik “Mesnevi”sinde tasavvufı fikir ve düşüncelerini, birbirine eklenmiş hikayeler halinde anlatmaktadır.

Mevsimler:

Bkz. Die Jahreszeiten, The Seasons.

\ Meyran, Fabien:

Yönetmen. Fransa’da bulunan “Supinfocom Rubika” okulundan “dijital direktörlük” alanında yüksek lisans derecesi ile mezun oldu. Filmografisi: “o28” (2019 - kısa film) ve “Turbopera” (2018 - kısa film). Otalia Caussé, Geoffroy Collin, Louise Grardel, Antoine Marchand ve Robin Merle ile birlikte “o28” filmini yarattılar. Bu film “11. My French Film Festival”inde gösterime girmiştir.

Mezzo:

(İt.) Yarı, yarım. Orta.

Mezzoforte:

(İt.) Orta şiddette, yarı kuvvetli. Orta kuvvette. Simgesi:

F

Mezzopiano:

(İt.) “Piano” ile “mezzoforte” arasında yer alan gürlük derecesini betimlemek için kullanılan terimdir. Orta hafiflikte. Bkz. mp. Nota üzerinde “mezzopiano” teriminin kısaltılmışı aşağıdaki gibi gösterilir:

P

Mezzopiano










Maddede verilen örnek mezzopiano’dan mezzoforte’ye geçişi sergileyen güzel ve dikkate değer bir örnektir.

Gürlük simgeleri sıralamasında hafiften kuvvetliye giderken (crescendo yaparken) ve kuvvetliden hafife giderken (decrescendo -diğer bir deyişle diminuendo- yaparken) "mezzopiano"nun bulunduğu yere dikkat ediniz:

crescendo 

 

 

 

decrescendo

Mezzosoprano:

(İt.) Alto ile soprano arasında yer alan kadın seslerine “mezzosoprano” denilir. Orta sopran. Kısaltması: ms. Bkz. ms.

\ Mızrap:

Ditmeli çalgılardan ses çıkarmaya yarayan gereçlere denilir. Çalgıç, tezene. Telli çalgıları çalmak için kullanılan bu tür gereçler kartal tüyü, kemik, maden, plastik ya da tahtadan yapılırlar. Tahta mızrapları üretmek için özellikle kiraz ağacı seçilir. Mızraplar uzunca boyda olup elastiki olanları çalıcıların büyük bölümünce daha çok yeğlenmektedir. Gitar ya da mandolin gibi çalgılarda ise pena kullanılmaktadır.

Mızraplı:

Telleri mızrap kullanılmak suretiyle ses çıkartan çalgılara denilir.

Mi Majör Gamı, Mi Majör Dizisi:

Bkz. Büyük Mi Dizisi.

Miam (İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi):

“MiamSunar” etkinlikleri “Türkiye İş Bankası” desteğiyle “Miam” tarafından düzenlenmektedir. Tüm “MiamSunar” etkinlikleri ücretsizdir.

Miam Onur Ödülü:

Küğün çeşitli dallarında lisansüstü eğitim veren “Miam” (İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi) tarafından çağdaş küğe katkıda bulunmuş sanatçılara verilen “Miam Onur Ödülü”nün ikincisi 12 Aralık 2006 tarihinde “İstanbul Teknik Üniversitesi Maçka Kampüsü”nde düzenlenen bir törenle Türk çağdaş küğünün öncülerinden bağdar İlhan Mimaroğlu’na verilmiştir.

Mibemol Majör Gamı, Mibemol Majör Dizisi:

Bkz. Büyük Mibemol Dizisi.

Michael Jackson'ın Ölüm Nedeni:

Michael Jackson'ın Son Fotoğrafı“Pop’un Kralı” olarak tanınan Afro-Amerikalı ırlağan, küğcü, bağdar, söz yazarı, kırıncı ve pop yıldızı Michael Jackson’ın bilinen son fotoğrafı sol yanda yer almaktadır. Jackson’ın ölüm sebebinin uykusuzluk tedavisinde kullandığı çok güçlü anestezi ilacı propofol olduğu açıklanmıştır. Propofol ve sakinleştirici lorazepam ilaçlarının Jackson’ın ölümünün en önemli nedenleri olduğu kaydedilen açıklamada, Jackson’ın kanında midazolam, diazepam, lidocaine ve ephedrine ilaçlarının da bulunduğu söylenmiştir. Olayın cinayet olmasından şüphelenilmekle birlikte Jackson’ın şahsi doktoruna 2010 yılının Şubat ayında “kazara ölüme sebebiyet verme” suçundan dava açılmıştır. Bu dava doktorun mahkeme kararıyla hapis cezasına çarptırılmasıyla sonuçlanmıştır.

\ Michelangeli, Arturo Benedetti:

İtalyan piyanist ve bağdar. 5 Ocak 1920’de Brescia’da dünyaya geldi. Henüz üç yaşında iken küğ dersleri almaya başladı. Ailesi başlarda keman öğrenmesini istediyse de kısa süre içerisinde piyanoya geçiş yaptı. Onbir yaşında “Milano Konservatuvarı”na girdi ve üç yıl sonra, daha ondört yaşında iken bu okuldan mezun oldu. 1938 yılında, henüz onsekiz yaşında iken uluslararası anlamda ertiksel yaşama Brüksel’de gerçekleştirilen “Ysaye Uluslararası Küğ Festivali”ne katılarak başladı. Bu yarışmada yedinci olabildi. Arthur Rubinstein bu yarışmada jüri üyesi idi; Emil Gilels birinci ve Moura Lympany ikinci olmuşlardı. Rubinstein’a göre genç Arturo tatmin edici bir performans sergileyememiş, ancak kusursuz bir teknik seviyeye eriştiğini gözler önüne sermişti. Tam bir yıl sonra Michelangeli “Cenevre Uluslararası Yarışması”nda birincilik ödülünü kazanmayı başardı. Bu yarışmanın jüri üyeleri arasında bulunan Alfred Cortot “yeni bir Liszt’in ortaya çıktığını” muştuluyordu. Romen orkestra yönetkeni Sergiu Celibidache’ye göre sanatçı piyanoda değişik renkler elde etmekte pek mahirdi ve Arturo Benedetti yalnızca bir piyanist değil, aynı zamanda bir orkestra yönetkeni gibiydi. Celibidache, Michelangeli’nin yaşayan en büyük piyanist olduğu kanaatindeydi. Eleştirmen David Dubal ise O’nun özellikle Beethoven’in erken dönem yaratılarında bir dahi gibi yorum yaptığını belirtmekteydi. Dubal’e göre Michelangeli “Bach-Busoni Chaconne” ile “Brahms’ın Paganini Başkamaları”nda şeytani bir düzeye erişmişti. Michelangeli bir mükemmeliyetçi olarak tanınmıştı ve salt bu nedenle yaşam sürecinde ancak birkaç yaratıyı kaydetmişti. Örneğin Rahmaninof’un 4 numaralı piyano konçertosuna yaklaşımı ancak Rahmaninof’un kendisi ile kıyaslanabilir. Ayrıca sanatçı İspanyol bağdar Federico Mompou’nun bazı yaratılarının yeniden keşfedilmesi nedeni ile büyük takdir toplamıştı. Kısacası, Arturo Benedetti Michelangeli 20. yüzyılın en büyük piyanistlerinden birisidir. Bir bağdar olarak sanatçı “19 İtalyan Halk Çığırgısı”nı a capella tarzında bir erkekler korosu oluşumu olan “Coro della Societa Alpinisti Tridentini - Tridentini Dağcılar Derneği Korosu” için düzenledi. Bu parçaların bir kaydı “DIVOX” etiketi altında bulunabilir. Son derece başarılı bir öğretmen olan sanatçının öğrencileri arasında en çok göze çarpanlar arasında dünya çapında birer sanatçı düzeyine erişmiş olan Pietro Maranca, Maurizio Pollini, Martha Argerich, Ivan Moravec, Paul Stewart ve Garth Beckett sayılabilir. Arturo Benedetti 20 Eylül 1943 tarihinde babasının öğrenciliğini yapmış olan piyanist Giulia Linda Guidetti ile evlendi. Bayan Guidetti evlendikten sonra kocasına bir sekreter ve danışman olarak çok yardımcı oldu. Bayan Guidetti bu büyük sanatçıyla Brescia yakınlarındaki Bornato’da ya da Bolzano veya Arezzo’da bulunan villalarında çok sakin ve paylaşımcı bir yaşam sürdü, kocasıyla halk içinde birlikte bulunmamaya pek dikkat etti. Öyle ki Michelangelo’nun evlenmiş olduğunu bilmeyenler sanatçının tekil bir yaşam sürdüğünü düşünebilirlerdi. Ancak bu uyumlu çift 1970 yılında ayrılmaya karar verdiler. Bu tarihten itibaren Marie-José Gros-Dubois sanatçının sekreteri, temsilcisi ve partneri oldu, bu kadın da sanatçıya tam bir sadakatle hizmet verdi. Dinletileri organize etti, tarihleri belirledi ve not tuttu, ayrıca parasal sorunları sıkıca takip etti. Benedetti aslında dinleti vermekten pek hazzetmiyordu. Para konularıyla da hiç ilgilenmediğinden kendisiyle yapılan bir söyleşi de verdiği dinletiler karşılığında ödenen paraları duyduğunda kulaklarına inanamamıştı. “Dinleti bittiğinde kalabalık dinleyici gruplarından o kadar çok alkış alıyorum ki şaşırıyorum. Sonra, yarım saat geçmeden öncekinden daha büyük bir yalnızlık beni kaplıyor.” Sanatçı Ferrari marka arabalara hayrandı, eline “Mille Miglia” dayanıklılık yarışlarına katılmak için üç kez fırsat geçmişti ve usta bir sürücü olarak üçünü de değerlendirmişti. Sanatçı piyano mekaniği konusunda büyük bir uzmandı ve dinleti vereceği piyanoların mükemmel vaziyette olmasında daima israrcıydı. Eğer olanak bulabilirse kendisine ait olan “Steinway” piyano ile dinleti dolaşılarına çıkardı. Sanatçı son dinletisini 7 Mayıs 1993 tarihinde verebildi. Dinleti izlencesinin tümü Debussy’nin yaratılarından oluşmuştu. Uzun süren bir hastalıktan sonra İsviçre’nin Lugano kentinde 12 Haziran 1995 tarihinde sonsuzluğa göç etti ve Pura yakınlarında toprağa verildi.

Mimaroğlu, İlhan Kemal:

Ağırlıklı olarak elektronik küğ alanındaki yaratılarıyla tanınan İlhan Mimaroğlu fotoğraf sanatıyla da uğraşmış ve yazıları ile küğ yaşamımıza yön vermiştir.

Mimaroğlu, İlhan Kemal

Mineur:

(Fr.) Küçük. Minör.

\ Minghi, Amedeo:

İtalyan ırlağan, ır sözü yazarı, bağdar ve yapımcı. 12 Ağustos 1947 tarihinde Roma’da dünyaya geldi. Ertiksel yaşamına 1960’lı yılların ortalarında çok sayıda küğsel yarışmaya katılarak başladı. Ertikten bir küğ insanı olarak ilk ortaya çıkışını 1966 yılında çizitlediği ve sözlerini küğ camiasında Mogol olarak tanınan Giulio Rapetti’nin yazdığı “Alla Fine” parçasıyla gerçekleştirdi. Ancak bu parçanın ticari sonuçları tam bir fiyaskoydu, ardından askerlik görevini yerine getirmesi gerekince Amedeo Minghi uzun yıllar küğ endüstrisinden uzak kaldı. 1971 yılında yeni bir tekli çıkardı, hemen ardından 1973 yılında kendi ismini verdiği bir albüm üretti. Bu albüm için Francesco De Gregori ile işbirliği yapmıştı. Bu yıllarda Minghi, Edoardo Vianello ve “Ricchi ve Poveri” grubu gibi kişi ve gruplarla birlikte çalışarak kendi bağdalarını yazmaya başladı. 1970’li yılların ortalarında “Pandemonium” isimli küğ topluluğunun bir üyesi oldu ve bu grupla “L’immenso” isimli şarkısını çizitledi. Bu parça sanatçının ilk gerçek başarısı oldu ve çok sayıda uluslararası cover yapıldı. 1980’lerde bu gruptan ayrılan Minghi yeni bir albüm daha yayınladıktan sonra yapımcı olarak çalışmaya başladı. 1983 yılında sözlerini Gaio Chiocchio’nun yazdığı “1950” isimli parçayla “San Remo Küğ Festivali”ne katıldı. Bu parça elense de kritik bir başarı kazanarak klasıllaşmış olarak küğ dağarına girdi. Bundan sonra çizitlediği tüm albümler sanatçının başarı grafiğini yükseltti ve nihayet 1990 yılında kendisinin ortaya çıkararak küğ dünyasına tanıttığı Daniel Miglietta isimli ırlağan ile beraber seslendirdikleri “Vattene amore” parçasıyla tam bir patlama elde etti. Bu parça “San Remo Küğ Festivali”nde üçüncülüğü elde etti ve bir zirve bağda olarak İtalya’da haftalarca liste başı oldu. Minghi; Andrea Bocelli, Mietta (Daniel Miglietta), Mia Martini, Anna Oxa, Marcella Bella, Gianni Morandi, Rossana Casale ve daha birçok sanatçıya ırsal parçalar bağdadı. Tüm bunların dışında çeşitli filmler ve televizyon dizileri için küğsel partiturlar kaleme aldı.

Minnesanger:

(Alm.) Bkz. Minnesinger, minnesänger.

Minnesänger:

(Alm.) Alman halk ozanı. Bkz. Minnesinger, minnesanger. 12. ve 13. yüzyıllarda yaşamış olan ve Alman dilinde ırlayan şair küğcülere verilen isim.

Minnesinger:

(Alm.) Bkz. Minnesanger, minnesänger.

Minor:

(İng.) Minör, küçük.

Minor Scale:

(İng.) Minör dizi, küçüklü aşıt.

Minore:

(İt.) Minör, küçük.

Minör:

Küçük. Diziyi oluşturan ilk üç ses arasındaki aralıksal ilişkinin küçük üçlü olması. Dizideki küçük üçlü.

Minör Dizi Kalıbı:

Bkz. Küçük(lü) Dizi Kalıbı.

Minuet:

(İng.) Bkz. Menuet. Bir saray dansı. Pek hızlı olmayan bir kırın. Özellikle 18. yüzyılda pek revaçta olan üç zamanlı ve çiftler için bağdanmış görkemli bir balo dansıdır.

Minute Waltz (Dakikalık Vals):

Chopin tarafından bağdanan vals. “Minute Waltz” olarak tanınır. Op. 64 No. 1 sırasayılı olan bu yaratı Büyük Rebemol tonundadır. Eğer olağanüstü hızlı bir tempo ile çalınırsa bu vals yaklaşık bir dakikada tamamlanır, ancak bağdarın niyeti kesinlikle bu değildi ve bu eserin çok hızlı çalınmasını amaçlamamıştı.

Mirac:

Merdiven demektir. İslam peygamberinin göklere çıkarıldığı ve bilinmeyen yerlere götürüldüğü savlanan gecedir.Bkz. Miraciye.

Miraciye:

(Ar.) Türk dinsel küğünde, İslam dini peygamberinin mirac yolculuğunu anlatan oldukça büyük hacimli form.

\ Mirişli, Yusuf:

1966 yılında Bakü’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini “Bülbül Özel Küğ Okulu Piyano Bölümü”nde tamamladı. 1991 yılında “Bakü Küğ Akademisi Lisans ve Yüksek Lisans Programları”nın “Bağdama Bölümü”nden mezun oldu. 1993 yılında “Bakü Küğ Akademisi Sanatta Yeterlilik Programı”nı bitirdi. 1994 yılında “Bülbül Özel Küğ Okulu”nda çalıştı.1995 yılında “Bakü Küğ Akademisi”nde yardımcı doçent olarak göreve başladı. 2000 yılında “Niğde Üniversitesi”nde çalıştı. 2001 yılından itibaren “Afyon Kocatepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü”nde Yrd. Doç. Dr. olarak görev yapmayı sürdürüyor. Yusuf Mirişli’nin verdiği dersler arasında piyano, bağdama, uyum bilgisi, kontrapunt, biçim bilgisi, orkestrasyon ve 20. yüzyıl küğü bulunmaktadır. Sanatçı Almanya, Belçika, Japonya, İngiltere, İsveç, Hollanda, Rusya, Polonya, Gürcistan, Beyaz Rusya, İspanya ve Kazakistan’da çeşitli dinletiler vermiştir.

\ Mirzayev, Samir:

“Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”ndaki eğitimini “Üstün Başarı Diploması” ile tamamlayarak yorumcu, oda küğcüsü, yalkıcı, eşlikçi ve eğitmen ünvanlarını aldı. 1994-1996 yıllarında “Bakü Küğ Akademisi”nde Oktay Abbaskuliyev’in sınıfından “Sanatta Yeterlilik” diploması aldı. Litvanya (Vilnius), Azerbaycan (Nahçivan, Bakü), Türkmenistan (Aşkabat) ve Bulgaristan (Dobriç)’da yapılan ulusal ve uluslararası yarışmalarda ödüller kazandı. “Azerbaycan Devlet Sinfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Sinfoni Orkestrası”, “Azerbaycan Devlet Oda Orkestrası”, “Ukrayna Kiev Glier Enstitüsü Akademik Orkestrası”, “Rusya Mahaçkala Devlet Oda Orkestrası”, “Azerbaycan Devlet Radyo ve Televizyon Sinfoni Orkestrası” eşliğinde çok sayıda dinleti verdi. 1996-2005 yılları arasında “SoNor Çağdaş Küğ Merkezi”nin (Azerbaycan) kurucu üyesi oldu. 1993-2017 yılları arasında yalkıcı ve oda küğcüsü olarak Azerbaycan, Rusya, Avusturya, Kazakistan, İsveç, Özbekistan, Litvanya, Moldova, Estonya, Türkiye, Gürcistan, Çek Cumhuriyeti, Almanya, Hollanda, Belçika, Türkmenistan, KKTC, Ukrayna ve Bulgaristan’da dünletiler verdi. 1993-1998 yılları arasında “Bakü Küğ Akademisi”nde öğretim görevlisi, 1998-2000’de “Antalya Devlet Sinfoni Orkestrası”nın sanatçısı olarak görev yaptı. 2002 yılından bu yana “Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisidir. Samir Mirzayev 2007-2018 senelerinde “İstanbul Uluslararası Pera Piyano Yarışması”nın yanısıra Litvanya Kaunas’da “Gradus ad Parnassum - 2010 Uluslararası Yarışması”nda, İtalya Ostuni’de “Citta di Ostuni - 2012 Uluslararası Küğ Yarışması”nda, Rusya Mahaçkale’de “Eto Pesnya Tvoya 1 Moya - 2014 Uluslararası Küğ Festivali”nde, ABD Indianapolis’de “Uluslararası Carmel-Debut - 2015 Piyano Yarışması”nda jüri üyeliği, Avusturya Viyana’da “Uluslararası Edelweiss Piyano Yarışması”nda 2016 ve 2017 yıllarında jüri başkanlığı yaptı. 2007 yılında Azerbaycan’da “Bakü Küğ Akademisi”nden doçentlik ünvanı aldı. 1996-2015 yılları arasında Azerice, İngilizce, Rusça, Litvanyaca ve Bulgarca dillerinde çeşitli makaleleri yayınlandı. 2010 yılında “Ankara Hacettepe Üniversitesi”nce düzenlenen “Uluslararası Chopin 200 Simpozyumu”nda “Chopin Yorumculuğunda Parmak Tekniği Kullanımı” başlıklı, 2011 yılında yine “Ankara Hacettepe Üniversitesi”nce düzenlenen “Uluslararası Liszt 200 Festival Simpozyumu”nda “Liszt’in Piyano Konçertolarına Genel Bakış” başlıklı, 2011 yılında Ukrayna’nın Kiev kentinde yapılan “Uluslararası Kültürler Diyalogu Konferansı”nda “Ukrayna-Azerbaycan Çağdaş Müzik Aspektinde Diyaloglar” başlıklı sunumlar yapmıştır. 2010 yılında Azerbaycan’da “Piyano Tekniğinde Çağdaş İcracılık Sembollerinin Açıklanması” isimli kitabı yayınlanmıştır.

Misket Ayağı:

İsmini Ankara’nın “Misket Türküsü”nden almıştır. “Misket Türküsü” ile oynanan özel oyunun ezgisel gidişine verilen isimdir. Bir diğer ismi “Karanfil Ayağı”dır. Bu ayakta yaratılan ezgilere yurdun her yöresinde rastlanmakla beraber İç Anadolu ve Trakya yöresinde daha sıklıkla rastlanmaktadır. Doğu AnadoluBölgemizde bu ayak kullanılmamaktadır. Bu ayakta ezgisel gidiş genellikle tiz durak sesi olan fadiyez ile başlar. Onuncu ve onbirinci seslere kadar çıkıp, dönüşte midiyez’in devreye girmesi ve si sesinin yarım ton tize alınmasıyla 7., 6. ve 5. sesler arasında alacalı bir yapı oluşur. Bu, “Misket Ayağı”na özgü bir durumdur. Daha sonra ezgi, inici bir seyirle karar sesi olan II. derece fadiyez’de son bulur. Eviç (Evc) makamı ile benzerlik gösterir.


Misket Ayağı Çıkıcı


Misket Ayağı İnici

Misket Türküsü:

Misket küçük bir elma türü olup "Misket Türküsü"nün öyküsü Ankara'nın önemli seğmenlerinden Osman Efe ile güzel Huriye'nin sonu acılı biten aşkları ile ilgilidir. Huriye onaltı yaşlarında sarışın, çok güzel bir kız olup Osman Efe de köyün en yakışıklı delikanlısı ve Ankara'nın sayılı efelerinden birisidir. Huriye'nin gönlü Osman Efe'dedir. Osman Efe Huriyelerin evlerinin önünden ne zaman geçse bu güzel kız bahçeye fırlayıp misket ağacına tırmanmaktadır. Bu yüzden Osman Efe Huriye'yi kendi adıyla çağırmaz olmuş, hep "misket" demektedir. Bu arada yörenin ünlü ağalarından Kır Ağa bir gün Huriye'yi çeşme başında su doldururken görmüş, aradan bir hafta geçmeden de Huriye'yi istetmiştir. Babası malının mülkünün yerinde olduğunu bildiği Kır Ağa'ya kızını verme kararı alır; ancak kızının ağzını arayan anası Huriye'nin ölse de Kır Ağa'ya varmayacağını öğrenir. Akşam vakti Huriye durumu yavuklusu Osman Efe'ye aktarır; çılgına dönen Osman Efe, Kır Ağa'ya haber gönderir ve yolundan çekilmesini ister. Aksi takdirde Kır Ağa'nın sonu pek hayırlı olmayacaktır. Ancak bu haberi Kır Ağa'ya iletenler durumu abartırlar ve bire bin katarak anlatırlar. Pek sinirlenen Kır Ağa da Osman Efe'nin karşısına çıkmasını ister. Bu karşı haberi iletenler de iletiyi abartarak anlatınca her iki kişi arasındaki kin büyür ve sonuçta kıran kırana kavga etme kararı alırlar. Bu kavganın sonunda sağ kalan Huriye'yi, yani Misket'i alacaktır. Belirlenen gün ve yerde karşılaşan hasımlar bıçaklarını çekerek kavgaya başlarlar. Sonucu merakla bekleyen Huriye ise Osman Efe için dualar etmektedir. Osman Efe, Kır Ağa ile aslanlar gibi dövüşürken Kır Ağa birden durur ve kendisi ile böylesine dövüşen birisine kıyamayacağını belirterek Osman Efe'ye bıçağını bağrına vurmasını ve Misket'e sahip olmasını söyler. Buna şaşıran Osman Efe ise bıçağını yere atarak Kır Ağa'nın ellerine sarılır. Uzaktan kalabalığı seyreden Misket ise gözleriyle Osman'ı aramakta, görememektedir. Birden başı döner, gözleri kararır ve ağaçtan tepe üstü düşer, cansız bir şekilde yere yığılır. Kalabalık çok geçmeden elma ağacına ulaşınca bir feryat kopar. Osman Efe artık oralara sığamamaktadır. Kadınlar, kızlar ise perişandır. Güzel Huriye'nin öyküsü dilden dile dolaşarak türkü haline gelir. Bu türkünün notası ansiklopedinin notalar bölümünde bulunmaktadır.

Mislivecek, Josef:

Bkz. Mysliveček, Josef.

Misterioso:

(İt.) Esrarlı, esrarengiz. Esrarlı bir şekilde. Bu ifadenin yer aldığı parçalar gizemli bir atmosfer ile çalınmalı ve sergilenmelidir.

MM:

Maelzel'in metronomunun kısaltılmış yazımı. Bkz. Maelzel, Johann Nepomuk.

\ Moda Sahnesi:

İstanbul’un “Moda Semti”nde geçmişte “Moda Sineması” olarak bilinen salonun kültür merkezine dönüştürülmüş haline verilen isim. 1969 yılında “Kafkas Sineması” ismi ile film gösterimlerine başlanan bina, 1984 yılında “Moda Sineması” adını aldı. 1990’lı yıllara dek İstanbul sanat yaşamının önemli merkezlerinden birisi olarak hizmet vermekteyken zamanın tahrip edici gücüne direnemeyen bina bakımsızlıktan perişan hale düştü. Binayı bu perişan halinden kurtararak sinemadan kültür merkezine dönüştürmeyi hedefleyen oniki kişi (Kemal Aydoğan, Selçuk Aydoğan, Bengi Günay, İrfan Varlı, Onur Ünsal, Mert Fırat, İnan Ulaş Torun, Timur Acar, Erdal Çiftçi, Orhan Tozkoparan, Barış Yaman ve İlksen Başarır) bakım ve onarım çalışmalarını 15 Ocak 2013 tarihinde başlattı. “Moda Sahnesi” 2013 yılının Ekim ayının dokuzuncu günü yeni şekli ile hizmete girdi. Bu mekanda oyun sahneleyen tiyatro topluluğu da aynı isimle adlandırılmaktadır. Bu mekanda yalnızca bu topluluk değil, çok sayıda başka tiyatro grubu da ürünlerini sergileme olanağı bulmakta, farklı etkinlikler de gerçekleştirilmektedir. Bina, aslında değişik boyutları olan ve bu nedenle işlevleri farklı olan üç salondan oluşmaktadır. Tiyatro, dans gösterisi veya dinletiler için kullanılan “Büyük Salon”, çocuk oyunları dahil yine bazı oyunların, akustik dinletilerin ortaya konduğu ve atölye, söyleşi ve seminerler için kullanılan “Stüdyo Sahne” ve bağımsız sinema örneklerinin gösterildiği “Başka Sinema”… “Büyük Salon” 263 koltuk kapasiteli düzenekten ayakta yaklaşık 650 izleyicili bir etkinlik alanına dönüştürülebilir. Sahnenin de ölçüleri değiştirilerek salonda esnek oyun düzenine katkıda bulunur. Ana işlev mekanları haricinde alt ve üst kat kafeleri ve fuaye alanları vardır. “Moda Sahnesi”nin asıl önem verdiği konu, kendilerinin ortaya koyduğu oyunlardır. “Oyun Atölyesi” isimli ekipten ayrılan yeni ekip kolektif anlamda bir çalışma örneği sergilemektedir. Bu grubun ilk oynadığı oyun Kemal Aydoğan yönetiminde sahneye konulan “Hamlet” olmuştur. Bu önemli kültür kuruluşunun adresi Osmanağa, Halil Ethem Sokak, General Asım Gündüz Caddesi, 34714 Kadıköy-İstanbul olup web sitesi http://www.modasahnesi.com yolu ile oynanan oyunlar veya sergilenen kültürel etkinlikler için ayrıntılı bilgi elde edilebilir. Ayrıca 0 (216) 330 58 00 numaralı telefondan da bağlantı kurulabilir.

Modal:

Modla ilgili, “mod”a ilişkin. Makamsal. Bkz. Mod, modalite, makam, makamsal.

Moderato:

(İt.) Orta hızda. Orta, mutedil. Ilımlı. Küğ sanatında sakince bir orta hızı betimleyen terimdir. Metronomun dakikada 88-104 arasındaki hızları bu terimin kapsamına girmektedir. Rahatça, ılımlı olarak. Bkz. Moderé.

Moderé:

(Fr.) Ölçülü, ılımlı. Orta hızlı, orta halli. İtidalli. Bkz. Moderato.

Modern music:

(İng.) Modern küğ. Çağdaş müzik.

Modulation:

(Fr.) Bkz. Modülasyon, modulazione.

Modulazione:

(İt.) Bkz. Modülasyon, modulation.

Modülasyon:

Eksen değiştirme, ton değiştirme. Eksen (ton-tonalite) değişimi. Bkz. Modulation, modulazione.

\ Moguilevsky, Eugenie:

Eugenie Moguilevsky “Brüksel Kraliyet Konservatuvarı”nda piyano dalında kıdemli profesör olarak görev yapmaktadır. Bu değerli sanatçı dünyaca ünlü Kyrill Kondrashin gibi yönetkenler ve “Moskova Filarmoni Orkestrası” gibi orkestralarla dinletiler vermiş, plaklar doldurmuştur. Bu anlamda kaydını yaptığı Rachmaninof’un 3. Piyano Konçertosu 1973’de yılın plağı seçilmiştir. Eugenie Moguilevsky “Moskova Konservatuvarı”nda Heinbrich Nehaus’un eğitiminden de geçmiş olup Nehaus’un diğer öğrencileri arasında Emil Gilels ve Sviatoslav Richter de bulunmaktadır. Onsekiz yaşında iken Brüksel’de düzenlenen “Kraliçe Elizabeth Uluslararası Piyano Yarışması”nda birincilik ödülünü kazanmıştır. Bu başarısı Andre Claytens, Charles Munch, Bernard Haitink gibi tanınmış orkestra yönetkenlerinin kendisini dinleti vermeye davetleri ile taçlanmıştır. Eugenie Moguilevsky Türkiye’de de Devlet Senfoni Orkestraları ile dinletiler, “Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Bella Pais Festivali”nde de eşi Olga Rumchevitich ve oğulları Maxim ve Alander ile eşi Julia ile birlikte bir resital vermiştir. Moguilevsky Avrupa’da ve Amerika Birleşik Devletleri’nde “Carnegie Hall” ve “Royal Festival Hall” gibi büyük salonlar dahil ünlü yerlerde dinletiler vermiş olup bu etkinliklerine bugün de devam etmektedir. Sanatçı yalkıcı olarak yaptığı çalışmalarına ek olarak Avrupa’daki birçok önemli yaz okullarında ustalık kursları vermeye davet edilmektedir ve eğitim alanındaki bu hizmeti ile de genç nesillerin yetişmesine katkıda bulunmaktadır.

\ Moguilevsky, Olga Roumchevitch:

Olga Roumchevitch Saint Petersbourg’da tanınmış bir orkestra yönetkeninin ailesine mensup olarak dünyaya gelmiştir. Babasının 100. doğum günü kutlamaları Mart sonunda St Peterburg’da tertiplenecek bir dizi dinletiyle ve bugün her biri isim yapmış orkestra yönetkeni olan dünyanın çeşitli ülkelerinden gelecek öğrencilerinin katılımı ile gerçekleşecektir. Eğitimini “Saint Petersburg Konservatuvarı”na bağlı “Özel Küğ Okulu”nda, piyanist ve aynı zamanda da isim yapmış bir öğretmen olan Félix Blunfeld’in öğrencilerinden olan annesinin öğrencisi olarak yapmıştır. 1969 yılında konservatuvardan diplomasını Nadejda Golubovskaya’nın öğrencisi olarak almıştır. Aynı konservatuvarda daha sonra yalkıcı, eğitimci, oda küğü sanatçısı ve dinleti ustası stajlarını da tamamlamıştır. Öğrenimi sırasında “Saint Petersburg Filarmoni”, “Konservatuvar” ve aynı kentin “Büyük Kilisesi”nde Bach’dan, Mozart’tan, Beethoven’den, Brahms’dan, Saint-Saens’dan, Çaykovski ve Rachmaninof’dan konçertolar seslendirdirmiş, piyano resitalleri vermiştir. Eğitimini bitirdikten sonra “Moskova Çaykovski Konservatuvarı”nda kesintisiz yirmiüç yıl süre ile asistan ve dinleti eşlikçisi olarak dersler vermiş, bir yandan da değişik gruplarla çalışmış, ayrıca yalkıcı olarak da dinletiler vermeye devam etmiştir. Olga Roumchevitch çeşitli ödüllerin sahibi ve uluslararası yarışmalarda dereceler almış olup, eşi Eugène Mougilevsky ile ve iki oğlu Maxime ve Alexander ile de muntazam olarak çalmaktadır. Oda küğü sanatçının meslek yaşamında önemli bir yer almakta olup İngiltere, Fransa, Çekoslovakya, İsrail, Saint Petersburg, Mokova, Viyana, Riga ve Lokenhause’daki çeşitli festivallere katılmış ve bu arada Gidon Kremer ile de çok sayıda dinleti vermiştir. Sanatçı uluslararası yarışmaların jürisi olarak da görev yapmıştır. 1992 yılından bu yana “Brüksel Kraliyet Konservatuvarı”nda piyano öğretmeni olan eşinin asistanı sıfatı ile çalışmakta, bir yandan da genç piyanistler için seminerler tertiplemektedir. Olga Roumchevitch “Liebes Lieder”in Londra’da “BBC Korosu” ile verilen olağanüstü kalitedeki bir dinleti kaydında da yer almıştır. 1997 yılı “Concours International Reine Elisabeth / Uluslarası Kraliçe Elizabeth Yarışması” sırasında Yehudi Menuhin’e “Chateau de la Hulpe”de verdiği ustalık kursunda eşlik etmiştir.

Moll:

(Alm.) Küçük, minör.

Molto:

(İt.) Daha, daha da. Çok, pek çok. Bir hayli. Büyük ölçüde, büyük ölçekte. Epeyce.

Molto allegro:

(İt.) “Allegro”ya göre hafifçe daha hızlı olmakla birlikte bu terimin kapsama alanı içerisinde kalır. Bkz. Allegro, Allegro molto.

Monotone:

(İng.) Bkz. Monotoni, monotonie, monotony.

Monotoni:

Yeknesaklık. Monotoni. Monotonluk. Yeknesak olma hali. Tekdüzelik. Aynı sesten çalma ya da söyleme. Sesin değişmeme hali. Değişmeyen ses. Aynı düzeyde çalma ya da söyleme. Sesi teklilik. Bkz. Monotone, monotonie, monotony.

Monotonie:

(Fr.) Bkz. Monotone, monotoni, monotony.

Monotony:

(İng.) Bkz. Monotone, monotoni, monotonie.

\ Mor ve Ötesi:

Türk alternatif rock küğü grubu. 1995 yılının Ocak ayında vokal ve gitarda Harun Tekin, basta Alper Tekin, yine vokal ve gitarda Derin Esmer ve davulda Kerem Kabadayı bir araya gelerek bu grubu kurdular. Grubun kuruluş öyküsü daha önceki yıllara dayanmaktadır. Harun Tekin ve Kerem Kabadayı “İstanbul Alman Lisesi”nde öğrenci oldukları dönemde oluşturdukları “Decision Grubu” zamanında yakın dost oldular ve ilk şarkılarını 1995 yılında “Stüdyo Spectrum”da kaydetmeye başladılar. “Şehir” ismindeki 10 şarkıdan oluşan ilk albümleri 1996 yılının Haziran ayında “Ada Yayıncılık” etiketiyle piyasaya çıktı. Grup ilk dinletisini Ankara’da verdi. İlk video klipleri ise “Yalnız Şarkı” isimli parçalarına çekildi. Bu şarkı “Sular Yükseliyor” isimli toplama albümde de yer aldı. Aynı yıl Alper Tekin’in gruptan ayrılması ile yerine Burak Güven geçti. 1998 yılında “Mor ve Ötesi” grubunun 2. albümü olan “Bırak Zaman Aksın” için çalışmaya başladılar. 1999 yılının Mart ayında bu albüm piyasaya verildi. Bu albümden kısa süre sonra gitarcı Derin Esmer Amerika’ya taşındı ve yerine Kerem Özyeğen geldi. 17 Ağustos günü meydana gelen büyük depremin etkilerinden ötürü grup bir müddet sessizliğe büründü ve birçok sosyal ve siyasi konuda bir aktivist olarak görev üstlendiler. 9 Aralık 1999’da İstanbul’da yapılan dinletide başlangıç grubu olarak “Placebo”dan önce sahneye çıktılar. 2000 yılından başlayarak grupça ülke çapında yapılan kampanyalara dinletileri ile destek verdiler, özellikle nükleer enerji karşıtı eylemlerde yer aldılar. Aynı yılın Temmuz ayında Bülent Ortaçgil’e saygı albümü yayınladılar. Aynı ay, 3. albümlerinin kayıt çalışmaları Volkan Gürkan prodüktörlüğünde başladı ve “Gül Kendine” isimli bu albüm 12 Ağustos 2001 tarihinde “Ada Müzik” etiketiyle yayınlandı. Grup 2002 yılının Nisan ayında altı kenti kapsayan bir dinleti dolaşısına çıktı. 2002 yılında yapılan “H2000 Festivali”nde çok başarılı bir dinleti verdiler. ABD’nin Ortadoğu’daki saldırgan tutumuna karşı “Mor ve Ötesi” üyelerinin bağdadığı ve Aylin Aslım, Athena, Bülent Ortaçgil, Feridun Düzağaç, Koray Candemir, Nejat Yavaşoğulları ile Vega “Savaşa Hiç Gerek Yok” parçasını savaş karşıtı bir marş olarak 1 Mart 2003 günü Ankara’da yüzbin kişiye söylediler. 2003 yılının yaz aylarında grup, “Fanta Gençlik Festivali” kapsamında 17 kenti kapsayan bir dinleti dolaşısı gerçekleştirdi. Aynı yılın sonbahar aylarında dördüncü albüm çalışmalarına başlamalarının yanısıra Çağan Irmak’ın “Mustafa Hakkında Herşey” filminin küğlerini yazdılar. Dördüncü albümün ismi “Dünya Yalan Söylüyor” olarak belirlendi. Bu albüm ABD’nin hem Irak’ta hem de dünyanın geri kalan kısmındaki faaliyetlerine karşı önemli bir siyasi eleştiri içeriyordu. “Mustafa Hakkında Herşey” filminin soundtrack’i ve albümün üçüncü teklisi olan “Bir Derdim Var”, “41. Antalya Altın Portakal Film Festivali”nde “En İyi Film Şarkısı” seçilerek “Altın Portakal Ödülü”nü aldı. “Dünya Yalan Söylüyor” isimli albüm 2.5 yıl kadar sonra “Blue Jean” dergisi tarafından “Tüm Zamanların En İyi Türkçe Rock Albümü” ve “Billboard” dergisi tarafından “Son On Yılın En İyi İkinci Türkçe Rock Albümü” seçildi. Grup, bu aşamada kendi plak şirketini kurmaya karar verdi ve “Rakun” kuruldu. 2005 yılı sonlarında 5. albümleri için yoğun bir şekilde çalışmaya karar verdiler. 2006 yılının Şubat’ı ile Nisan’ı arasında kayıtlar tamamlandı. Bu albümün prodüktörü Tarkan Gözübüyük oldu, miksler ise Chris Sheldon tarafından Londra’da bulunan “Assault & Battery” stüdyolarında yapıldı. 9 Mayıs 2006 tarihinde piyasaya verilen bu albümün adı “Büyük Düşler” olarak seçildi. Bu albüm yıl sonunda “Rolling Stone” tarafından “Yılın En İyi Albümü” ve “Blue Jean” dergisi tarafından “Yılın En İyi Rock Albümü” seçildi. Bu yıl içerisinde “TRT” gruba “Eurovision 2008” için teklif götürdü ve grup bu teklifi kabul etti, Türkiye’yi 53.sü düzenlenen “2008 Eurovision Şarkı Yarışması”nda söz ve küğü kendilerine ait “Deli” isimli Türkçe şarkı ile temsil ettiler. 22 Mayıs’ta ikinci yarı finalde yarışan grup, ilk ona girmeyi başardı ve 24 Mayısta “Belgrad Finali”ne katılmaya hak kazandılar. Rusya’nın birinci olduğu final yarışmasında, “Mor ve Ötesi” yarışmayı 7. olarak tamamladı. Yine 2008 yılı için “PowerTurk TV” tarafından “Yılın En İyi Grubu” olarak seçildiler. “Kral TV” ve “MÜ-Yap” “15. Kral Müzik Ödülleri”nde 2008 yılı performanslarından ötürü “Yılın Grubu” ödülünü verdi. 2009 yılında Avrupa’da geniş kapsamlı bir dinleti dolaşısı düzenlediler. 2010 yılı Mayıs ayında 6. stüdyo albümü olan “Masumiyetin Ziyan Olmaz” yayınlandı. 2012 yılında kendilerini 7. albüm hazırlıklarına verdiler. “Güneşi Beklerken” isimli bu albüm Serdar Ateşer prodüktörlüğünde kaydedildi ve 17 Aralık 2012 tarihinde küğseverlere sunuldu. Grup etkinliklerine üç yıllık bir ara verdikten sonra “DMC” etiketiyle “Anlatamıyorum” isimli teklisini çıkardı.

Morando:

(İt.) Gecikerek. Bkz. Ritardando.

\ Morassuti, Luca:

İtalyan viyola sanatçısı. Augusto Vismara’nın öğrencisi olarrak “Venedik Konservatuvarı”ndan mezun oldu. Aynı yılı “Vittorio Veneto” yarışmasında birincilik ödülünü kazandı. Daha sonra çalışmalarını Piero Farulli, Sandor Vegh, Paul Szabo gibi uluslararası önemdeki isimlerle sürdürdü. Genç yaşlarında diğer etkinliklerinin yanı sıra “Venedik Dördülü” grubunu kurarak oda küğü dinletileri verdi. Bu dördül hem Avrupa’da hem de dünyanın birçok önemli salonunda sayısız etkinlikler gerçekletirdi ve çok sayıda çizit yaptı. 30 yıldır varlığını sürdüren bu oda küğü topluluğunun dışında sanatçı 2009 yılından bu yana İtalya’nın Brescia kentinde bulunan “Luca Marenzio Konservatuvarı”nda da bir dördül oluşturmuştur. Luca Morassuti öğretmen olarak çalışmaya devam etmektedir.

\ Morbo, Claudio:

İtalyan bağdar ve koro yönetkeni. Bağdama, koral küğ ve koro yönetkenliği çalışmalarını Francesco Prestia ve Ivan Fedele ile gerçekleştirerek Torino ve Milano konservatuvarlarından mezun oldu. Daha sonra Milano’da G. Bellini ve Roma’da Nicola Samale ile çalışarak orkestra yönetkenliği eğitimi de aldı. Daha sonra Viyana’da ve Macaristan’ın Szeged kentinde Ervin Acel ile çalışarak yetkinlik kazandı. Morbo, pek çok bağdama yarışmasında önemli ödüller kazandı. Örneğin 1993 yılında İtalya’nın Terni komününde yapılan “Uluslararası Briccialdi Yarışması”da birincilik, 2000 yılında “Yeni Londra Oda Korosu’nun 20. Yıldönümü” nedeniyle yapılan yarışmada ikincilik ödülü elde etti. 1994 yılında BMG-Ricordi şirketi sanatçının dördülünü yayınladı. Claudio Morbo “Hanım Olan Hizmetçi - La Serva Padrona” operasında Francesco Prestia’nın asistanlığını yaptı, daha sonra Ervin Acel’in asistanı oldu. Kendisine verilen sahne yönetkenliği, koro yönetkenliği ve orkestra yönetkenliği gibi tüm görevleri yerine getirdi. Sanatçı gerek İtalya’da ve gerekse yurt dışında çeşitli orkestralar yönetti. Bunlar arasında “Szeged Sinfoni Orkestrası”, “Lecco Eyalet Orkestrası” “Cuneo Bruni Orkestrası”, “Roma G. Bizet Orkestrası”, “Parma İtalyan Küçük Orkestrası”, “Pinarolium Sinfonietta”, “Budapeşte Nador Oda Orkestrası”, “Euphon Torino Topluluğu”, “Cuneo Giorgio Federico Ghedini Orkestrası”, “Sinfolario Orkestrası” ve “Milano Akademik Sinfonik Orkestrası” bulunmaktadır. Sanatçı 1992 yılında “Santander” ve “Peralada” uluslararası festivalleri (İspanya) tarafından konuk yönetken olarak davetler aldı. Ayrıca “Roma Carissimi Orkestrası” sanatçıyı “Nazareno Koleji”nin büyüleyici ortamında dört mevsim boyunca açılış dinletisini vermek için çağırdı. Morbo, 1997 yılında “Camerata Ducale Orkestrası”nda Giovanni Battista Viotti’nin eserlerini iki dinletide yöneterek bir CD’ye kaydetti. Sanatçının dağarında hem sinfonik eserler hem de opera yaratıları yer almakta, ayrıca çağdaş küğ sanatına da yer vermektedir. Claudio Morbo tanınmış çağdaş bağdarların yaratılarının ilk seslendirmelerini gerçekleştirmektedir. (Ivan Fedele - Obuva ve Oda Küğü Topluluğu için “Gece Küğü”; Attilio Del Re - “Bay Montagu’nun Büyük Dolaşısı”, Oda Operası; E. Rizza - orkestra için “Genç Kral”; Alberto Asero - solo koro ve orkestra için “Gloria”; Franco Antonio Mirenzi - “Yaylı Çalgılar Orkestrası için “Par Quatre”; Dusan Bogdanovic - Ensemble için Altı Balkan Minyatürü (CD Yppan 1998, Kanada); Max Stern - Ensemble için Altı Sinagog Mozaik Süslemesi (CD ACUM 2000, İsrail). Sanatçı Pinerolo’da bulunan “Corelli Küğ Enstitüsü”nde bağdama ve orkestral pratikler direktörü ve öğretmenidir. 2000 yılından bu yana Fenestrelle’de yapılan “Yaz Opera Festivali”nin küğ direktörü olarak görev yapmaktadır. 2005 yılında küğ direktörlüğüne getirildiği “San Marino Opera Festivali”nde “Tosca”, “Il Trovatore - Ozan” ve “Aşk İksiri” operalarını yönetmiştir. İtalyan opera yapıtları üzerine olan uzmanlığı nedeniyle Stockholm, Budapeşte gibi kentlerde ustalık kursları düzenlemektedir. 2006 yılının Ağustos ayında yapılan ustalık kursuna Avrupa’nın dört bir yanından ertikten ırlayıcılar katılmış, “Macar Radyosu Oditoryumu”nda final dinletisi yapılmış ve “Bartok Radyosu” bu etkinliği canlı olarak yayınlamıştır. 2007 yılının Kasım ayında Achille Campanile’nin cönkü üzerine kendi bağdası olan “Tragedie in due battute” operasının dünyada ilk seslendirilişini “Torino Bölge Tiyatrosu’nun Piccolo Regio Sahnesi”nde yönetmiştir. 2008 yılı Temmuz ayında “Kuzey Arizona Üniversitesi” ve “İtalya Piccola Orkestrası” işbirliği ile hazırlanan Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Sihirli Flüt” operasını yönetmiş, ilk performans Fidenza’da bulunan “Magnani Tiyatrosu”nda gerçekleştirilmiştir. Sanatçı piyanist Massimiliano Genot ve kemancı Miriam Maltagliati’ye dinletilerde orkestra ile eşlik etmiş, Ermonela Jaho, Enrico Iori, Mariana Panova, Francesco Medda, Manami Hama, Simona Bertini, Berle Rosemberg, Lars Bjòrling, Giovanna De Liso, Ignacio Encinas, Hiroko Morita, Ilia Aramayo Victor Garcia Sierra, Jeni Dundekova, Miro Solman, Andrea Ferreira, Boldizsar Laszlo gibi tanınmış ırlağanlarla çeşitli konserlerde bir araya gelmiştir.

Morceau:

(Fr.) Küğsel parça. Parça. Müzik parçası.

\ Moreau, Jeanne:

1928 yılında Paris’te dünyaya gelen Moreau, “Paris Konservatuvarı”nda eğitim gördü. Sahneye ilk kez 1947 yılında “Avignon Festivali”nde çıktı. 1951’den sonra sinema filmlerinde oynamaya başladı. 1958’de Louis Malle yönetmenliğindeki “Elevator to the Gallows” filmi ile dikkat çekti ve “Yeni Dalga Akımı”nın ünlü yönetmenleriyle çalıştı.

Morendo:

(İt.) Gittikçe sesi azaltarak. Sesi kısarak. Kaybolarak. Sönükleştirerek, söndürerek. Gittikçe yok ederek, gittikçe kaybolarak. Ölerek, öldürerek.

Moresca:

(İt.) Bacaklara çıngıraklar takarak ve yüzleri boyayıp oynanan eski bir İspanyol kırını. Bkz. Morisca (İsp.), Moresque, Morisque ya da Mauresque (Fr.)

Morgenständchen:

(Alm.) Sabah serenadı. Sabahları serenat yapmak. Sabah küğü. Sabahları söylenen şarkılara verilen isim.

Morisque:

(Fr.) Bkz. Moresca.

Mormorando:

(İt.) Mırıldanarak, mırıldanma yolu ile söylemek. Mırıldanış gibi hafif ve fısıltılı. Hafifçe fısıldayarak. Hafif fısıltı. Mırıldanma. Mırıldanma yolu ile ırlamak. Bkz. Murmurando.

Morning music:

(İng.) Sabah küğü. Sabahları yapılan müzik. Bkz. Morgenstaendchen.

Morrison, Jim:

Morrison, Jim - Courson, Pamela3 Temmuz 1971 tarihinde çekilen fotoğraf solda yer almaktadır. Gördüğünüz bu fotoğrafta “The Doors”un yalkıcısı Jim Morrison, sevgilisi olan Pamela Courson ile kuzey Fransa’da bulunan “Saint-Leu d’Esserent” köyünde biralarını içerken yer almaktadırlar. Jim Morrison bu fotoğraftan tam beş gün sonra hayata gözlerini yummuştur.

Mossa:

(İt.) Hamle, hareket. Bkz. Mosso.

Mosso:

(İt.) Canlı, hızlı. Hız hakkında bir terimdir. Yerine ve aldığı ön eklere göre daha hızlı ya da daha yavaş hareketleri gösterir. Bkz. Meno mosso. Piu mosso.

Mot:

(Fr.) Söz, sözcük, kelime, laf. Motetteriminin Fransızca “mot”, yani kelime ya da söz (sözcük) karşılığından türetilmiş olduğu kuvvetli bir varsayımdır. Bu varsayımın karşıtları ise motetteriminin Latince “hareket” (hareket etme) çevirisiyle anlatabileceğimiz “movere” kaynaklı olduğunu söylemektedirler. Eğer motetterimi kökenini Latinceden almaktaysa, bu durumda farklı ses katmanlarının bir diğer ses katmanına yaptığı karşıt hareket kastedilmektedir. Günümüzde ağırlık kazanan görüş etimolojik olarak motetteriminin onüçüncü yüzyıl Fransızca’sında “kısa ya da küçük söz” (sözcük) olarak karşılığını verebileceğimiz “mot” kelimesinden geldiğini ortaya koymaktadır. Aslında, motetin öncüsü olan “clausula”lar başlangıçta “motelli” (Fr. mot) olarak isimlendirildi ve kısa süre sonra “moteti” halini aldı ve en sonunda motetolarak son şeklini aldı. Bkz. Movere. Etimoloji, etimolojik. Clausula.

Motet:

Roma Katolik Kilisesi”nin ayinlerinde kullanılmak üzere Latince metinlere dayalı olarak bağdanan koral küğlere verilen isim. “Motet”in biçimsel olarak onüçüncü yüzyılın başlarından itibaren ortaya çıktığını ve küğ tarihinin ilerleyen dönemlerinde evrimleştiğini görmekteyiz. Bahsi geçen yüzyılın hemen hemen ilk yıllarında “motet” biçiminin, iki partlı “clausula”larda yer alan duplumun “(yani sözsüz olarak ırlanan üst partın) bir metin ile (mot) donatılmasıyla ilk örneklerinin ortaya çıktığı pek açıktır. “Tenor” olarak isimlendirilen alttaki part, “Gregoryen” bir ilahinin ırsal bir cümlesini içerir. Onüçüncü yüzyılın sonlarına doğru bir evrimsel basamak daha atlayan “motet”e üçüncü bir katman, yani triplumeklenmiştir. Üçüncü çizginin eklendiği dönemin başlarında sözler genellikle Fransızcaydı ve dünyevi metinlerden seçilmekteydi. Ondördüncü yüzyılın ortalarında -özellikle Guillaume de Machaut’nun ve John Dunstable’ın yaratılarında- “motet” izoritmik bir yapıya ulaştı. Onbeşinci yüzyılın başlarında “cantus firmus tenor” kullanımı sona erdi, ancak farklı metinler eşzamanlı olarak ırlanmaya başlandı. Bundan sonraki evrimsel aşamada “motet” biçiminde bağdanan yaratılarda tüm partlarda aynı metin kullanılmaya başlandı ve bu tür yaratılar özgürce yazılma noktasına ulaştı. Yaklaşık 1450 ile 1550 arasındaki dönemde “Flaman Okulu”na ait bağdarlar “motet” yazma konusunda öne çıktılar ve yarattıkları motetlerde dört ile altı farklı ır çizgisi kullanmaya yöneldiler. Flaman okulu özgürce kullanılan polifonik yapılar ile koral homofoni arasında kontrastlar ortaya koyan benzetmeler kullanmaktaydı ve metni oluşturan sözcükler giderek artan bir ifade duyarlılığı sergilemekteydi. Kısacası, “motet” biçiminde kelimelerin duygulanım içeriği artan bir yaygınlık kazandı. Bu yeni özellikler özellikle Josquin des Prez ile Nicolas Gombert’in “motet”lerinde pek açıklıkla belirginlik kazanmıştır. Onaltıncı yüzyılın sonlarına doğru bu biçem Giovanni Pierluigi da Palestrina, Orlande de Lassus, Tomás Luis de Victoria, Thomas Tallis ve William Byrd’in verimlerinde doruğuna erişmiştir. “Venedik polikoral motet” biçemi ise onaltıncı yüzyılın ikinci yarısında gün ışığına çıktı. “Venedik” tarzı motetlerde sekiz ya da daha fazla ır partı, iki ya da daha çok koroya dağıtılarak seslendirilmekteydi. Bu yazım şekli olağanüstü bir ustalık gerektirmekteydi ve büyük çabalar harcamayı gerekli kılmaktaydı, ancak antifonal olarak elde ettiği kontrastlardan ötürü pek bir cazip bulunmuştu. Giovanni Gabrieli’nin yaratıları bu biçemin zirvesini oluştururOnyedinci yüzyılın başlarında “motet” yazımında; yalkın seslerin kullanımı, resitatif, arya, basso continuo ve çalgılar için obligato partların kullanımı gibi barok dönemin yeni tekniklerinin kullanılmaya başlandığını görüyoruz. Bu tür özellikler ilk olarak Claudio Monteverdi’nin bağdadığı motetlerde ortaya konulmuştur. Almanya’da ise “motet yazma sanatı”nda benzeri gelişmeler pek belirgin olarak ortaya çıkmıştır. Örneğin Heinrich Schütz bu tarz yenilikleri koro üzerinde daha açık bir şekilde kullanmıştır. Onsekizinci yüzyıla ulaştığımızda “motet” sanatını artık “cantata”dan ayırt etmekte zorlandığımız bir döneme girdiğimizi hissederiz. Ancak buna rağmen “motet” formu büyük bağdar Johann Sebastian Bach’ın altı örneğinde zirve noktasına ulaşmıştır. Barok dönemde Fransa’yı inceleyecek olursak “motet” yazımında iki ana özelliğin bu sanatı bezediğine şahit oluruz: Yalkın “motet” (tek ses ve basso continuo) ve “grand motet” (büyük motet, yani yalkıcılar, koro, orkestra ve org). Bu tarz yaratılara François Couperin ve Marc-Antoine Charpentier’nin yaratılarında rastlanır. Ondokuzuncu ve yirminci yüzyıl bağdarları arasında “motet” yazan isimler ise şunlardır: Johannes Brahms, Anton Bruckner, Franz Liszt, Charles Gounod, César Franck, Hugo Distler, Francis Poulenc, Ralph Vaughan Williams ve Charles Villiers Stanford.  Bkz. Koral küğ. Clausula. Duplum. Mot. Gregoryen küğ. Triplum. İzoritmik, isorhytmic. Cantus firmus. Benzetme. Polifoni, polifonik. Homofoni, homofonik. Polikoral. Guillaume de Machaut. John Dunstable. Flaman Okulu. Josquin des Prez. Nicolas Gombert. Giovanni Pierluigi da Palestrina. Orlande de Lassus. Tomás Luis de Victoria. Thomas Tallis. William Byrd. Antiphonal, antifonal. Giovanni Gabrieli. Yalkın. Resitatif. Arya. Basso continuo. Obligato. Claudio Monteverdi. Heinrich Schütz. Cantata. Johann Sebastian Bach. Barok dönem. Yalkın motet. Grand motet. François Couperin. Marc-Antoine Charpentier.Johannes Brahms. Anton Bruckner. Franz Liszt. Charles Gounod. César Franck. Hugo Distler. Francis Poulenc. Ralph Vaughan Williams. Charles Villiers Stanford. Bkz. Koral küğ. Clausula. Duplum. Mot. Gregoryen küğ. İzoritmik, isorhytmic. Cantus firmus. Benzetme. Polifoni, polifonik. Homofoni, homofonik. Polikoral. Guillaume de Machaut. John Dunstable. Flaman Okulu. Josquin des Prez. Nicolas Gombert. Giovanni Pierluigi da Palestrina. Orlande de Lassus (Orlando di Lasso). Tomás Luis de Victoria. Thomas Tallis. William Byrd. Antiphonal, antifonal. Giovanni Gabrieli.

Motif:

Genellikle iki, nadir olarak üç, hızlı yaratılarda bazan dört ölçü olabilen; en az iki sesi ve bir kuvvet merkezi (çekim noktası ya da vurgusu) bulunan; ezgi (melodi), uyum (armoni) ve ritm (tartım-düzüm) yönlerinden özel bir karaktere sahip olan en küçük küğsel düşünceye “motif” denilir. “Motif”  biçim (form) bakımından bir yaratının en küçük ögesidir, küğsel fikrin en ufak yapı taşıdır. Aşağıda yer alan ikişer ölçülük ezgiler birer "motif" oluşturmaktadır:

Motif Örneği-1

Beethoven'in "5. Sinfonisi"nde yer alan dört notalık figür, yaratının en önemli motifini oluşturmaktadır. Bu motif, eserin birinci bölümünün ana konusu durumundadır ve gerek ezgisel gerekse de uyumsal olarak geliştirime uğramaktadır.

Motif Örneği-2 

Jean Sibelius'un "Finlandiya" isimli yaratısından iki nota ve iki ölçülük açılış motifi:

Motif Örneği-3

Ravel'in "Yaylı Çalgılar Dördülü"nün "Birinci Bölüm"ünden motif:

Motif Örneği-4

Birbirini izleyen 2 benzeşik motiften birincisi "öncül", ikincisi "ardcıl" ya da "soncul" olarak betimlenir:

Motif Örneği-5

Moto:

(İt.) Hareket. Bkz. Movimento.

Moto perpetuo:

(İt.) Bir çalgı küğü biçimidir. Başından sonuna dek akarak giden bir hareketlilik ve sürekli devinim bulunur. Bu kesintisiz akış "moto perpetuo"ların virtüozca bir çizgiye ulaşmasını ve teknik güçlükler barındırmasını getirir. Bu anlamda yalkıcılıkta üst basamak yaratılardan sayılır.

Mottegiando:

(İt.) Alay ederek, alaylı, alaycılıkla. Latife ederek, latifeli. Şaka yapar tarzda, şakacı.

Mouvement:

(Fr.) Devinim, hareket. Gidip gelme, oynama. Geçici duygu. İnişli çıkışlı, Kıpırdak, canlı. Tempo. (Örn.: I. Mouvement = I. Bölüm.)

Mouvement perpétuel:

(Fr.) Bkz. Moto perpetuo.

Movimento:

(İt.) Hareket. Bkz. Moto.

\ Moyano, Ricardo:

Arjantin doğumlu olan sanatçı küğ çalışmalarına küçük yaşlarda ailesiyle başlayıp akademik olarak “Madrid Kraliyet Konservatuvarı”nda “Büyük Onur Ödülü” ile tamamlamıştır. Çeşitli ülkelerdeki yarışmalarda ödüller kazanmış, uyum bilgisi ve oda küğü dersleri vermek üzere davetler almıştır. Türkiye’de ilk CD’si 1997 yılında “Pera Güzel Sanatlar Lisesi”nde öğretmenlik yaparken “Marines” adıyla çıkan sanatçı, yeni albümü “Guitarist”de Aşık Veysel’in “Kara Toprak”, Kaptanizade Ali Rıza Bey’in “Efem” ve “Üsküdar” adlı eserlerine de yer vermiştir. Moyano halen çalışmalarını İspanya’da sürdürmektedir.

Mozart, Wolfgang Amadeus / Adagio ve Füg, küçük do, K546:

I. Adagio, II. Fuga: Allegro (Moderato). Mozart’ın küçük do tonundaki bu yaratısı, dönemin yaylı çalgılar orkestrası için düşünülmüş en sıra dışı küğlerden biridir. Mozart’ın esprili değil de dramatik yönünü, çağının ilerisinde bir dille ortaya koyan bu yaratı, 1788 yılında tamamlanmıştır. Adından da anlaşıldığı gibi “Adagio” ve “Füg” başlıkları altında iki kesitten oluşan bu kısa, fakat etkili küğün “Adagio”su derin, ağır bir dışavurumu, “Füg”ü ise kontrapunt tekniğinin üst düzeyde kullanıldığı bir ifadeciliği sunar.

Mozart, Wolfgang Amadeus / Piyano Konçertosu, Büyük So, Op. 9, No. 17, K453:

I. Allegro, II. Andante, III. Allegretto. Barok dönemden itibaren Avrupa çoksesli küğünde önemi giderek artan elçinli çalgıların rolü, piyanonun gelişimi ve klasıl dönem bağdarlarının dağara kattığı yaratılar ile perçinlenmiştir. Mozart’ın 27 adet piyano konçertosundan 17.’si olan bu yaratı, 1784 yılında yazılmıştır. Bu yaratı, bağdarın aynı yıl içinde yazdığı altı piyano konçertosunun dördüncüsüdür. Mozart bu konçertoyu, öğrencisi Barbara von Ployer’e adamıştır. Ployer de kendisine armağan edilen bu yaratıyı 1784’ün yaz aylarında babasına ait bir malikanede düzenlenen ve Mozart’ın da bulunduğu bir dinletide çalmıştır. Klasıl dönemin özelliklerini ve Mozart’ın ustalıklı dilini yansıtan “17. Piyano Konçertosu” berrak, sade ama incelik doludur.

\ MozartHaus Sanat ve Konser Evi:

Piyanist Ilgın Salman ve Piyanist Koray Okyay tarafından kurulan ve piyanist Emre Şen dinletisi ile 3 Aralık 2013 Salı günü açılan Ankara’nın ve Türkiye’nin 25 kişilik tek butik dinleti evidir. Avrupa’da çok sayıda benzerinin bulunduğu butik dinleti evinin en önemli özelliği, sahne ile dinleyici arasındaki mesafeyi kaldırarak, sanatçı ile dinleyiciyi iç içe yaşatmasıdır. İki katlı olarak tasarlanan “MozartHaus Konser Evi”, bu içeriği ile butik dinleti evinin yanı sıra çocuklara küğü sevdirmek, küğ kulağını geliştirmek, diledikleri çalgıları öğrenebilme ve çalabilme için her türlü alt yapının eğitim alanında hazır olmasıdır. “MozartHaus Konser Evi”nde küğün hemen her dalında dinleti vermek isteyen tüm sanatçılara gerekli olanak sağlandığı gibi ayrıca film küğü geceleri gibi estetik yönü yüksek izlenceler de düzenlenmektedir. “MozartHaus Konser Evi” piyanist Ilgın Salman ve piyanist Koray Okyay tarafından yönetilmektedir. Adres: Nilgün Sokak Bağ Apartmanı 14/2 Çankaya/Ankara.

Mörike, Eduard Friedrich:

Alman şair ve rahip. 1804 yılında dünyaya geldi ve 1875 yılında yaşama veda etti. Tam anlamı ile küğsel olan şiirleri Hugo Wolf’a cazip geldi ve bağdar bu şiirlerden 57 takımı bağdadı. Schumann bir dokuz takım daha bağdadı ve Brahms iki takım şiir bağdarken bir de ikili yazdı.

mp:

(İt.) "Mezzopiano" kelimesinin kısaltılmış halidir. Bkz. Mezzopiano. Simgesi: mezzopiano simgesi

Mróz, Krzysztof:

Sanatçı 1953 yılında Radków’da doğdu. Nowy Targ’da bulunan “Keman Yapımı Teknik Okulu”nun eski öğrencilerindendir. Mróz 1980 yılından bu yana Varşova’da bulunan “Polonya Keman Yapım Sanatçıları Derneği”(Z.P.A.L.)nin üyesidir ve bu dernek bünyesinde çeşitli görevler üstlenmiştir. Krzysztof Mróz keman yapımını okulunda öğretmenleri olan Andrzej Janik, Józef Bartoszek and Franciszek Marduła’dan öğrenmiş, ayrıca Wrocław’da yaşayan önemli ustalardan Mieczysław Bielański’nin atölyesinin de konuğu olmuştur. Sanatçı kendisine ait keman yapım atölyesinde 1980’den bu yana üretim yapmaktadır. Sanatsal ilgi alanları içerisinde düzeltmeler, eski çalgıların yeniden yapımları (rekonstrüksiyon) ve yaylar girmekte; bunların dışında klasıl ve barok tarzlarda yeni keman, viyola ve viyolonseller yaratmaktadır. Çalgıları olağanüstü ince işçilik ve stilistik düzeylerde olup mükemmel bir ses kalitesine sahiptir. Keman ve viyolonsellerini Antonio Stradivari, Giuseppe Guarneri del Gesu, Jean-Baptiste Guadagnini gibi Cremona’lı ustaların modelleri üzerine kurgulayarak yaratmakta, viyolalarında ise kendi modellerini çalışmaktadır. Sanatçı çalgılarını canlı bir vernik ile cilalamakta, bu cilalarda altın-portakal-kahverengi dahil olmak üzere kırmızı-kahverengine dek bir renk çeşitliliği uygulamaktadır. Tüm bu uygulamaları kendisinin geliştirdiği organik katkılarla birleştirmektedir. Sanatçı Poznań’da yapılan “Uluslararası Henryk Wieniawski Keman Yapımcıları Yarışması”nda büyük başarılar elde etmiştir. Bu sonuçlar keman yapım sanatında ulaştığı ustalığı açıkça ortaya koymaktadır: 1981 yılında bir çalgı ile ikincilik, 1986 yılında iki çalgı ile ikincilik, 1991 yılında bir çalgı ile ikincilik ve bir diğeri ile üçüncülük, 1996 yılında bir çalgı ile birincilik ve altın madalya, bir diğer çalgı ile üçüncülük ve bronz madalya kazanmıştır. Sanatçının elde ettiği diğer başarılı sonuçları da belirtmekte yarar bulunmaktadır: 1985 yılında Hradec Karlove’de ikincilik, 1988 ve 1994 yıllarında Cremona’da ikincilik, 1989 yılında Mittenwald’de üçüncülük, 1993 yılında Prag’da beşincilik, 1994 yılında Moskova’da ikincilik, 1998 yılında yine Moskova’da altıncılık, 2002 yılında yine Moskova’da dördüncülük (ses yarışmasında ikincilik), 2005 yılında Mittenwald’de çello yarışmasında altıncılık, 1984 yılında “Zdzisław Szulc Yarışması”nda ikincilik ve 1987 yılında aynı yarışmada beşincilik ve ayrıca 1993 yılında “Włodzimierz Kamiński Yarışması”nda birincilik...

ms:

(İt.) Mezzosoprano kelimesinin kısaltması.

\ Muallem, Yinon:

2003 yılından bu yana Türkiye'de yaşayan Yinon Muallem yaptığı küğde bağdar kimliği ile vurmalı çalgıcı kimliğinin özgün bir sentezini sunan ve bir dizi farklı küğ türünün tınılarını ve düzümsel özelliklerini birleştirerek kendi küğünü yaratan bir bağdardır. Irak kökenli İsrailli bu küğcü, küğ mesleğine latin vurma çalgıları ile başladı ve sonrasında köklerine doğru inerek Ortadoğu küğüne yöneldi ve def, darbuka, bendir, İran zarbı, kanjira ve gatham (Güney Hindistan tefi) gibi çalgıları kullanarak kendi özgün tarzını geliştirdi. 1998'de ud çalmaya başladı ve ardından Türkiye'nin önde gelen ud virtüözlerinden Yurdal Tokcan'dan ders almak üzere İstanbula geldi. Yinon daha sonra Türk küğünün önde gelen yalkıcılarından oluşan “İstanbul Sazendeleri” isimli çalgısal küğ yapan topluluğa katıldı. Ross Daly (Yunanistan), Yair Dalal (İsrail), Ömer Faruk Tekbilek (Türkiye–ABD), Alim Gasimov (Azerbaycan), Pirim Eliyahu (İsrail), Eyal Sela (İsrail), Sam Rozbahan (İran), Zhubin Kalhor (İran), Muhammed Alnuma (Irak) ve Sheldon Sands (ABD) ile dinletiler verdi ve ayrıca farklı ülkelerde birçok festivale katıldı. Bir bağdar ve düzenlemeci olarak yeteneklerini ortaya koyduğu ilk orijinal albümü "Değişen Anlar" ile 2005'de çıkan ikinci albümü "Sultan için Klezmer"den bahsetmeden geçmemek gerekir. Daha çok bilgi almak isteyenlerin Muallem’in web sitesini ziyaret edebilirler: http://www.yinonmuallem.com

Muganni:

(Ar.) Hanende. Şarkı söyleyen erkek. Erkek ırlağan. Bkz. Hanende. Muganniye.

Muganniye:

(Ar.) Hanende. Şarkı söyleyen kadın. Kadın ırlağan. Bkz. Hanende. Muganni.

Mujevirova, Diana:

Türkmenistan’ın Aşkabat kentinde 25 Ağustos 1977 tarihinde dünyaya geldi. “Türkmenistan Ulusal Güzel Sanatlar Lisesi”nin ardından “Türkmenistan Ulusal Konservatuvarı”na girdi. Yüksek lisansını da bu okulda yaptı. “Türkmenistan Ulusal Konservatuvarı”nda dokuz yıl öğretim görevlisi ve eşlikçi piyanist olarak çalıştıktan sonra Türkiye’ye geldi. “Fethiye Özel Müzik ve Sanat Kursu”nda piyano öğretmenliği yapmaya başladı. Halen bu kurumda öğretmen olarak çalışmaya devam etmektedir.

Mukallid:

Taklit. Taklit eden, taklitçi. Asıl olan bir hal ve hareketi, yine belli bir tarz üzere sunan, gösteren veya anlatmaya çalışandır. Araştırmadan, incelemeden görüş belirleyen kişi mukallid olarak isimlendirilir. Kulaktan dolma ya da anlatılan ile görüş öne sürmek mukallidçiliktir. Küğ sanatında kendine özgü görüşler geliştirmeyen; başka küğ sanatçılarını görerek, dinleyerek ya da izleyerek onun görüşlerini ve bakış açısını çaldığı eserlerde birebir uygulayan kişi(ler)ere mukallid denilir. Bkz.: Mukallit.

Mukallit:

Bkz.: Mukallid.

\ Muller, Philippe:

Viyolonsel sanatçısı ve öğretmeni. Eğitimini Paul Tortelier, Mstislav Rostropovich ve Andre Navarra gibi alanının en önemli isimleri ile gerçekleştirdi. 1970 yılında Jean-Jacques Kantorow ve Jacques Rouvier ile bir üçül kurdu. Yalnız bu üçül ile değil, çok sayıda oda küğü grubu ile dünyanın dört bir tarafında önemli salonlarda sahneye çıktı. Örneğin, “Ensemble Intercontemporain” bu gruplardan birisidir. 1979 yılında “Paris Konservatuvarı”nda öğretmeni Andre Navarra’nın ardılı olarak viyolonsel öğretmenliğine başladı. Philippe Muller “Paris Konservatuvarı”nda geçirdiği 35 yılın sonrasında ertiksel yaşamına New York kentinde bulunan pek tanınmış ve saygın küğ okulu olan “Manhattan Küğ Okulu”nda devam etmektedir. Yetiştirdiği öğrenciler arasında Gautier Capuçon, Henri Demarquette, François Salque, Marc Coppey, Emmanuelle Bertrand, Xavier Phillips, Raphael Pidoux, Jerome Pernoo, Ophelie Gaillard, Friedrich Kleinhapl, Alexander Gebert, Sung-Won Yang, Pablo de Naveran, Dimitri Maslennikov, Christian-Pierre La Marca, Katharina Deserno, Bruno Delepelaire, Aurélien Pascal, Camille Thomas, Yan Levionnois, Edgar Moreau, Hee-Young Lim, Sophia Bacelar ve Johnny Lin bulunmaktadır. Sanatçı eğitimci olarak sürdürdüğü etkinliklerin yanı sıra pek bilinen uluslararası viyolonsel yarışmalarına da jüri üyesi olarak çağırılmaktadır. Bugüne dek jüri üyesi olarak yer aldığı yarışmalar arasında “Rostropovich Viyolonsel Yarışması”, “Uluslararası Paulo Çello Yarışması”, “Emanuel Feuermann Büyük Ödülü”, “Pablo Casals Uluslararası Çello Yarışması”, “Isang Yun Yarışması”, “George Enescu Uluslararası Yarışması”, “Beijing Uluslararası Küğ Yarışması” bulunmaktadır.

Mumbling:

(İng.) Mırıldama, mırıldanma, mırıltı. Mırıldanarak. Bkz. Mormorando, Murmurando, Murmeln, Murmuring, Murmurous.

\ Mumcu, Ömer:

1975 yılında Ankara’da doğdu. 1992 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi. İlk keman derslerini Metin Aydın’dan aldı. Daha sonra Kemal Yıldırım, “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” sanatçısı Tuğrul Göğüş ve H. Tahsin Kılıç’ın ana çalgı keman öğrencisi olarak mezun oldu. Bugüne değin birçok oda küğü orkestrası ve yalkın dinletilerde görev aldı.2006 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Güzel Sanatlar Eğitimi Anabilim Dalı (Müzik Öğretmenliği) Lisansüstü Programı”nda H. Tahsin Kılıç’ın danışmanlığında “Anadolu Güzel Sanatlar Liselerine Öğretmen ve Öğrenci Seçme Sınavı Kriterlerinin Karşılaştırılması” konulu tezi hazırlayarak lisansüstü eğitimini tamamladı. Halen “İzmir Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nde keman öğretmeni olup, “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde de keman derslerine girmektedir. Ömer Mumcu “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Akademik Orkestrası” üyesidir.

\ Mumcu, Seda:

1984 yılında Kayseri’de doğdu. 2004’ te “İzmir Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nden mezun oldu. Lise öğrenimi sırasında ilk viyolonsel derslerini Nihat Yalçın’dan aldı. 2008 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden Mümtaz Hakan Sakar’ın ana çalgı viyolonsel öğrencisi olarak mezun oldu. Lise ve üniversitede birçok orkestra ve koroda görev aldı. 2008-2009 eğitim-öğretim yılında “İzmir Kemalpaşa Ümran Baradan Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nde bir yıl viyolonsel öğretmenliği yaptı. Seda Mumcu “İzmir Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nde viyolonsel öğretmeni olarak görevine devam etmektedir.

Munter:

(Alm.) Canlı, neşeli, yaşam dolu. Uyanık, şen, canlı. Bkz. Munterkeit.

Munterkeit:

(Alm.) Canlılık, neşe, yaşam doluluk. Bkz. Munter.

\ Murai, Jurica:

Hırvat piyanist, küğ pedagogu ve akademisyen. 26 Mart 1927 tarihinde Varazdin’de dünyaya geldi. Hırvatistan’ın en tanınmış piyano sanatçılarından birisidir. İlk küğ derslerini Varazdin’de aldı. 1935 yılında Zagreb’e giderek Svetislav Stančić ile çalışmaya başladı. “İkinci Dünya Savaşı” sırasında Budapeşte’de “Ferenc Liszt Küğ Akademisi”nde Béla Böszörményi-Nagy ile eğitimini sürdürdü, savaştan sonra tekrar Zagreb’e dönerek Svetislav Stančić ile çalışmaya devam etti. 1950 yılında mezun oldu ve “Klaić Ödülü”nü kazandı. Genç sanatçı okulu bitirdiğinde Fransız hükümetinin bursiyeri olarak Paris’te Marguerite Long ile çalıştı ve Siena’da “Accademia Chigiana - Chigiana Akademisi”nde Guido Agosti ve Alfredo Cortot’un ustalık sınıflarına katıldı. 1951 yılından ölümüne dek önce “Zagreb Üniversitesi Küğ Akademisi Piyano Bölümü”nde Svetislav Stancic’in asistan olarak çalıştı ve 1966 yılından sonra bağımsız piyano öğretmeni oldu; iki kez piyano bölümünün başkanlığını üstlendi. Piyanist Darko Lukic ile kurdukları “Zagreb Piano Duo - Zagreb Piyano İkilisi” ile dinletiler verdi. Jurica Murai 1994 yılında emekli oldu. Jurica Murai’nin konumu ve önemi, yaptığı çok yönlü ve değerli üretim çalışmaları nedeniyle bir dizi ödül ve takdirle onurlandırılmıştır: “Milka Trnina Ödülü” (1959 ve 1972), “Zagreb Kent Ödülü” (1962), “Altın Lir Ödülü” (1970), “Ivo Tijardovic Ödülü” (1978), “Ivan Lukačić Ödülü” (1985),  “Vladimir Nazor Ödülü” (1970), “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” (1993), “Yaşam Boyu Başarı Ödülü” (1996), “Büyük Onur Ödülü” (1997). Piyanist ve başarılı bir küğbilimci olarak “Hırvat Bilim ve Sanat Akademisi”ne üye olarak seçilen sanatçı gerek kendi ülkesinde gerekse dünyanın önde gelen dinleti merkezlerinde çok sayıda resital ve festival performansı sergilemiştir. Jurica Murai 26 Ocak 1999 tarihinde Zagreb’de sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Muris, Jean de:

Fransız filozof, astronom, matematikçi ve küğ kuramcısı. 1290’lı yıllarda Normandiya’da Lisieux’ta dünyaya geldiği tahmin edilmektedir. 14. yüzyılın yeni küğ biçeminin önde gelen savunucularından biriydi. 1319 yılında yayınlanan incelemesi “Ars Novae Musicae - Yeni Küğ Sanatı” başlığını taşır. Jean de Muris 14. yüzyılda küğsel stil ve notasyonda ortaya çıkan büyük değişiklikleri coşkuyla destekledi. İsmi, 1320 yılında yayınlanan “Ars Nova - Yeni Sanat” adlı kitabıyla 14. yüzyıl küğ tarzına adını veren bağdar ve kuramcı Philippe de Vitry ile birlikte anılmaktadır. De Muris’in uzun bir süre “Speculum Musices” isimli küğde gerçekleştirilen yeniliklere karşıt görüşler ileri süren önemli bir incelemenin yazarı olduğuna inanıldı, ancak daha sonra bu çalışmanın Jacques de Liège’nin olduğu kesinlik kazandı. Sanatçı “Sorbonne”da öğretmenlik yaptığı süre içerisinde zamanının büyük bağdarlarının çoğunu şahsen tanıyordu ve özellikle Philippe de Vitry ile karşılıklı yazışmalar yapmıştı. Jean de Muris görünüşe göre hiç bağda yapmadı. Amerikalı küğ bilimci William Oliver Strunk’un “Source Readings in Music History - Küğ Tarihinde Kaynak Okumaları”nda kısmen yaptığı çeviriye göre Muris küğsel metrajın bölümlerinin ve alt bölümlerinin kabulünü tartışmaya açmıştı ki bu konu daha önceki küğ kuramında pek tanınmayan, ancak küğsel pratik ve notasyonda yaygın hale gelen bir konudur. Sanatçı, 1351 yılında Paris’te sonsuzluğa göç etmiştir. Bazı kaynaklar lüm tarihini 1355 yılı olarak belirtmektedir. Bkz.: Muris, Johannes de. Vitry, Philippe de. Liège, Jacques de. Strunk, William Oliver.

Muris, Johannes de:

Bkz.: Muris, Jean de.

Murmeln (Murmelnd):

(Al.) Mırıldanarak. Bkz. Murmurando, Mormorando. Mumbling, Murmuring, Murmurous.

Murmurando:

(İt.) Mırıldanarak. Bkz. Mormorando.

Murmuring:

(İng.) Mırıldanarak, mırıltı, homurdanma. Bkz. Mormorando, Murmurando, Murmeln, Mumbling, Murmuring.

Murmurous:

(İng.) Mırıldanan. Bkz. Mormorando, Murmurando, Murmeln, Mumbling, Murmuring.

\ Musachodshaewa, Aiman:

Keman çalışmaya Kazakistan’ın Almatı kentinde başlayan Aiman Musachodshaewa bu alandaki çalışmalarına daha sonra “Moskova Konservatuvarı”nda David Oistrach’ın dünya çapında saygınlık kazanmış olan öğrencisi Valery Klimov ile devam etmiştir. Musachodshaewa, “Baiseitova Halk Küğ Okulu”nda ve “Çaykovski Devlet Konservatuvarı”nda okuyarak her iki okuldan da mezun olmuş, Nina Patrusheva ve Valeri Klimov’un öğrenciliğini yapmıştır. Genç sanatçı 1976 yılında ilk başarısını Yugoslavya’da gerçekleştirilen “Uluslararası Belgrad Yarışması”nda aynı zamanda üç ödül kazanarak elde etmiştir. Bu utkuyu diğer saygın ve tanınmış uluslararası yarışmalarda elde ettiği sayısız ödüller izlemiştir: 1981 yılında Cenova’da yapılan “Uluslararası Paganini Yarışması”, 1983 yılında yapılan “Uluslararası Tokyo Yarışması”, 1985 yılında Helsinki’de yapılan “Uluslararası Sibelius Yarışması”, 1986 yılında Moskova’da yapılan “Uluslararası Çaykovski Yarışması”. Sanatçının dağarı Avrupalı, Rus ve Kazak bağdarların yaratılarını kapsamakta olup tüm küğsel dönemleri ve biçemleri içermektedir. Uzun yıllardan bu yana Aiman Musachodshaewa “Kazakistan Ulusal Filarmonik Orkestrası”nın birinci yalkıcısı olup Juri Simonov, Valery Gergiev, Vladimir Fedoseyev, Saulius Sondeckis, Viktor Tretiakov, Fuat Mansurov gibi önemli yönetkenlerin bageti altında yorumlar gerçekleştirmiştir. Sanatçı Avrupa’nın tüm ülkelerinde, Sovyetler Birliği’nin tüm bölgelerinde ve Amerika Birleşik Devletleri’nde dinletiler vermiştir. 1986 yılında ise kendisine “Kazakistan Ulusal Sanatçısı” ünvanı verilmiştir. Halen “Moskova Konservatuvarı”nda keman öğretmenliği ve “Astana Ulusal Küğ Yüksek Okulu”nda rektörlük yapmakta olup 1992 yılından bu yana da Moskova’da yapılan “Uluslararası Çaykovski Yarışması” jüri üyeliği görevinde bulunmaktadır. Musachodshaewa, “Akademi Yalkıcıları” isimli ulusal bir oda orkestrası kurarak Kazakistan’ın genç ve parlak küğcülerini bir araya getirmiş bulunmaktadır. Devlet Başkanı Nazarbayev bu orkestraya 1.5 milyon dolarlık İtalyan çalgıları aldırarak bu çalışmaya verdiği önemi ortaya koymuştur. Aima Musachodshaewa bu orkestra ile her yıl Avrupa ve Amerika’ya dinleti dolaşılarına davetler almaktadır. “Akademi Yalkıcıları Topluluğu” Rusya, ABD,  Japonya, Almanya, Avusturya gibi ülkelerde yankılar uyandıran dinleti etkinliklerinde bulunmuştur. Sanatçının çaldığı keman bir “Stradivarious” olup kendisi “Kazak Keman Ekolü”nün hem ulusal hem de uluslararası çapta en parlak temsilcilerinden birisi olarak bilinmektedir. Sanatçı 1983 yılından bu yana “Zhambyl Kazak Devlet Filarmoni Orkestrası”nın yalkıcısıdır. Yetkin tekniği, farklı stilleri kavramaktaki derin anlayışı en zor yaratıların dahi kolaylıkla üstesinden gelmesini sağlamakta ve dünyanın en önemli dinleti salonlarının kapılarının kendisine açılmasına yol açmaktadır. Bach, Mozart, Haydn, Beethoven, Paganini, Çaykovski ve Sibelius gibi bağdarların konçertoları dağarında bulunmaktadır. Sanatçı 1998 yılında bir düşünün gerçekleşmesi ile büyük bir mutluluğa ermiştir: Kazakistan’ın yeni başkenti Astana’da “Kazak Ulusal Küğ Akademisi-Kaznam”ın açılması ile gerek ülkesinde ve gerekse de dünya çapında eşsiz bir küğsel eğitim kuruluşu... Sanatçı çok sayıda ünvan elde etmiştir: “Kazakistan Cumhuriyeti Halk Sanatçısı” (1986), “Özbekistan Cumhuriyeti Onurlandırılmış Sanatçısı” (1994), “Uluslararası Sanatlar Akademisi Öğretim Görevlisi” (1998) ve “Unesco Barış İçin Sanatçı” ünvanı (1998). Aima Musachodshaewa 2000 yılında kültür alanındaki katkılarından ötürü “Devlet Ödülü” ile taltif edilmiştir. 2002 yılında ise yerküre üzerindeki sanat ve küğ çalışmalarındaki olağanüstü başarılarından dolayı onurlandırılmıştır.

Musahip Seyyid Ahmet Ağa:

“Suzidilara Peşrev”i pek tanınmıştır.

Musica:

(İt.) Küğ, müzik.

Musica di camera:

(İt.) Oda küğü.

Musical:

(İt., İng.) Müzikal. Küğle ilgili. Müzikli. Tatlı, hoş, uyumlu. Küğe ait. Küğlü oyun. Bağdanmış müzik.

Musicale:

(İt.) Küğle ilgili, müzikal. Müzik gibi, ahenkli.

Musicista:

(İt.) Küğ yapan, küğ gerçekleştiren. Müzisyen. Çalgıcı, küğcü. Müzikçi.

Musik Lexikon:

Küğ sözlüğü, musıki lügati.

\ Musiki Dergisi:

 2007 Haziranında Türk küğ yaşamı haber ve araştırma yazıları yayınlamak üzere küğbilimci Dr. Ayhan Sarı tarafından kuruldu. Dergi yayınlanan yazılardan bir seçkiyi yıllık dergi şeklinde basılı yayın olarak küğ okuyucularıyla buluşturmayı planlamaktadır. "Musiki Dergisi" küğümüzdeki düşünsel yaklaşımları ve araştırmaları yayınlamayı ilke ve Türk küğündeki bakış açılarının çeşitliliğinin bilincinde olarak bu görüş ve bakış açılarını sayfalarında okuyucularına tarafsız olarak yansıtmayı amaç edindiğini belirtmektedir. Ayhan Sarı bu konuda şunları söylemektedir: "Hepimiz annemizin ninnisinin sesine doğduk. Küğümüz annemizin ninnisidir. Büyüdükçe (gördüklerimiz–işittiklerimiz) bize gördürülenler–işittirilenler sonucu benliğimizde oluşan doğal ayrıştırma, içine ait olma duygusunun da katılımıyla içimizde, yaşımız ilerledikçe devinen hatta değişen bir küğsel kimliğe dönüşüyor… Kültürel özümsememizde türlü etkenler var. Tıpkı Orhan Veli’nin şiirinde dile getirdiği gibi: Bir yer var, biliyorum, epeyce yaklaşmışım… Evet biliyoruz, bu köy bizim köyümüz, bu ülke bizim ülkemiz… Küğümüzün kendi içinde adeta bir siyasal görüş gibi dallara ayrılmasına bizlerin neden olmadığını da biliyoruz. Türlü kategorilere ayrılabilecek, hatta sınıflanabilecek yaşamsal koşullarımızın bizi yönlendirmesi sonucu kendimizi, kendi içimizde bir dünyaya ait hissediyoruz. Sonra bir bakıyoruz ki bizden farklı kültürel küğ görüş ve uygulayıcıları var…" Musiki Dergisi ister amatör, ister profesyonel olsun küğle uğraşanlarımızın yanıtını bulmaya çalıştığı soruları çözmek için giriştiği incelemelerinin sonucunu duyurmak istemektedir. Musiki Dergisi birinci yılında bakınız neler demiş: "Müzikolog kadrosunun olmadığını keşfetmemiz (!) gibi, yazma–araştırma alışkanlığı edindirilmemiş müzikoloji bölümü öğrencilerinin müzikolojiyle çok da alakalarının olmadığını gördük. Tabii ki hocalarına mana bulduk… İnteraktif Dergimizden seçilmiş yazılardan oluşan derlemeyi her yıl kitap olarak basma fikrini benimsedik. İsmine de “Musiki Dergisi Yıllığı”dedik. Müzik bilim adamlarımız arasında henüz yazma yetenek–alışkanlık ve cesaretinin kurumlaşmadığını, işin sadece simpozyum–kongrelerdeki 15 dakikalık sunumlarla ve titr özgeçmişine kayıt açısından kimi yazılarla sınırlı kaldığını, yazma konusunda, hele fikir açıklama hususunda büyük bir ürkeklik yaşandığını gördük. Ana korku, yazdıklarından ötürü  kimi kişileri karşısına alma, düşman edinme korkusuydu. Buna neden düşüncelerini açıklayanların başına gelenlerdi… Fikir özgürlüğü, mesleki anlamda önem taşır mı? Bunu bir Türk müzikolog algılayabilir mi?" Musiki Dergisinin web adresi şöyledir: www.musikidergisi.net

Musique de chambre:

(Fr.) Bkz. Oda küğü.

\ Muslu, Can:

1982 yılında İstanbul’da doğdu. Annesi küğ öğretmeni, babası “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”ndan emekli sanatçı olan küğcü bir ailenin çoçuğudur. 1988 yılında “Şair Nedim İlkokulu”nda ilköğretime, 1989 yılında da “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda “Keman Bölümü”ne başladı. Veniamin Varşavski ile devam eden çalışmaları lisans derecesini tamamlayıncaya kadar sürdü. 2001-2002 öğretim yılında keman bölümünü bitirerek bu okuldan mezun oldu. Konservatuvar eğitimi boyunca, “Konservatuvar Orkestrası”nın yanında bir çok kere “İstanbul Devlet Senfoni” ve “Cemal Reşid Rey Senfoni” orkestralarının dinletilerinde konuk sanatçı olarak yer aldı. Ayrıca “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nın yurtiçi dinleti dolaşılarına katıldı. “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Öğrenci Orkestrası” ile Almanya’da “Beethoven Festivali”ne katıldı. Mezun olduktan sonra “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nın giriş sınavını kazanarak 2002-2003 dinleti mevsiminde birinci keman olarak çaldı. 2003 yılında kazanmış olduğu “İTÜ Maden Mühendisliği Bölümü”nden 2007 yılında mezun oldu ve bu esnada küğ çalışmalarını devam ettirerek çeşitli küğcülerle dinletiler verdi. 2007 yılından bugüne kadar “Film Müzikleri Senfoni Orkestrası”nda başkemancı olarak görev almakta, küğ alanındaki çalışmalarını sürdürmektedir. Ayrıca, uluslararası ticaret alanında profesyonel olarak iş yaşamını da devam ettirmektedir.

\ Muslu, Halil İbrahim:

1950 yılında Muğla-Köyceğiz’de doğdu. İlkokuldan sonra “Isparta Gönen İlköğretmen  Okulu”na başladı. İlk keman derslerini İsmet Erçetin’den aldı ve üçüncü yılın sonunda girdiği sınavı kazanarak “Ankara İlköğretmen Okulu Müzik Semineri”ne kaydoldu. Burada viyola bölümüne seçildi ve üç yıl Fehamettin  Özgüç  ile çalıştı. Üçüncü yılın sonunda “Ankara Alman Kütüphanesi”nde “Halk Evleri Oda Orkestrası”  eşliğinde Georg Philipp Telemann’ın “Büyük So’dan Viyola Konçertosu”nu seslendirdi (1969). 1970 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girdi. Üç yıl Fehamettin Özgüç, Ruşen Güneş ve Koral Çalgan ile viyola; Muammer Sun, Erçivan Saydam ve Nurhan Cangal ile uyum bilgisi-bağdama; Eduard Zuckmayer ile de piyano çalıştı. Bu süre içinde “Başkent Oda Orkestrası”yla da yalkıcı olarak dinletiler verdi. 1973’te açılan sınavı kazanarak viyola sanatçısı olarak “İstanbul Devlet  Senfoni Orkestrası”na katıldı. Çalışmalarına Erdoğan Saydam ile devam etti. 1973 yılında çağırıldığı “Marmara Üniversitesi Müzik Bölümü”nde keman ve viyola derslerine başladı. Üniversite bünyesinde birçok öğrenci yetiştirerek eğitim, kültür ve sanat hayatına kazandırmıştır. Bölümde Ekrem Zeki Ün ile viyola çalışmalarını sürdüren sanatçı bu süre boyunca “İDSO” ile dünyanın önemli kültür merkezlerinde çok sayıda dinleti dolaşılarına katılarak ülkesinin tanıtımına katkıda bulunmuştur. Bu arada 2003-2004 mevsiminde “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nda program yönetmenliği de yapan sanatçı birçok kurum ve kuruluşa da orkestra kurma projeleri hazırlamıştır. 2008 yılında “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”ndan (İDSO) emekli olan sanatçı şu an çalışmalarını “Film Müzikleri Senfoni Orkestrası”nın (Filmso) Genel Sanat Yönetmenliği ve Orkestra Yönetkenliğini yaparak sürdürmektedir. Evli ve 2 erkek çocuk babasıdır.

\ Muslu, İclal:

1953 yılında Bolu’da doğdu. İlkokul ve ortaokuldan sonra “Kütahya İlköğretmen Okulu”na başladı. Küğ öğretmenleri Feridun Büyükaksoy ve Tuncel Yücel ile koro ve mandolin grubu çalışmalarına katıldı. İki yıl “Düzce İhsaniye Köyü”nde öğretmenlik yaptı, ardından “İstanbul Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne başladı. İlk keman derslerini Ekrem Zeki Ün’den aldı. Piyano’da ise Filiz Ali Laslo, ardından Leyla Pınar ile çalıştı. Uyumbilgisi derslerine Okan Demiriş, şan eğitimine İlknur Okatan, koro eğitimine Selahattin Evcil, remileme eğitimine Hikmet Günsel ile devam etti. Okul koro ve orkestrası ile birçok dinletiye katıldı. Mezuniyetinin ardından “Beşiktaş Kız Lisesi”nde 21 yıl, “Özel Darüşşafaka Lisesi”nde 4 yıl küğ öğretmeni, “Özel Doğa Okulları”nda 18 yıl “Müzik Bölüm Başkanı” olarak görev yaptı. Küğ eğitiminin insan yaşamında  ne kadar önemli olduğunun bilinci ile nitelikli olanı diğerinden ayırabilen, birlikte küğ yapmaktan ve dinlemekten hoşlanan öğrenciler yetiştirdi. “İstanbul Radyosu”, “Aya İrini Kilisesi”, “Rumeli Hisarı”, “Lütfi Kırdar Kongre Merkezi”nde sayısı beşyüzü geçen öğrenci katılımları ile Okay Temiz, Mazhar Fuat Özkan, Mirkelam gibi ünlülerin de katıldığı dinletiler yaptı. “Kimi Dinliyoruz?” projesi adı altında teneffüs saatlerini değerlendirerek dünyaca ünlü ulusal ve evrensel sanatçıları görsel ve işitsel olarak hazırlayıp öğrencilerin küğ kültürünü artırdı. “Bando”, “Koro”, “Blokflüt”, “Orkestra”, “Ritim”, “Keman”, “Türkülerle Beden Perküsyonu” festivalleri ile öğrencilerin küğ yaparak bir araya gelmekten mutlu olmalarını sağladı. “Olomouc”, “Roma”, “Barselona” küğ festivallerine katılarak öğrencilere tüm dünyadan gelen öğrencilerle aynı sahnede küğ yapma keyfini yaşattı. “Ankara Çoksesli Korolar”, “Sansev”, “Antalya”, “Mersin” koro festivallerine de katılarak ekibindeki öğretmen ve öğrencierin güçlenmesini ve birlikte çalışma yetisini artırdı. Ünlü blokflüt sanatçısı Maurace Steger’i öğrenciler ile buluşturarak blokflüt’ün de ne kadar önemli bir çalgı olduğunu farkettirdi. Evli ve iki erkek çocuk annesidir.

\ Mustafa Kemal Atatürk'ün Yurt Gezilerinde Kullandığı Vagon:

Mustafa Kemal Atatürk’ün yurt içinde yaptığı gezilerde kullandığı tren ve vagon elbette çok sayıda farklı özelliklere sahipti. Ancak burada ele alınacak olan konu “Mustafa Kemal Atatürk’ün Vagonu ve Küğ” olarak sadeleştirilmiştir. “Linke Hofmann Werke Breslau” (Almanya)’da 1935 yılında üretilmiş bu vagona ilişkin birkaç fotoğraf ilişikte eklenmiştir. Konu çağdaş bir ülke yaratan büyük bir lider ve insan olduğu için fotoğrafları madde içerisinde sunuyor ve fotoğraf albümüne yerleştirmiyorum. Siyah-beyaz fotoğrafta vagon penceresinden bakarken gördüğümüz Atatürk’ün vagonunda yer alan masanın üzerinde yolculuklar sırasında dinlediği taş plaklar bulunmaktadır. Renkli fotoğrafların ilkinde görüntülenen bu plaklar hemen anlaşılacağı üzere dakikada 78 devir hızla dinlenen türden idi. İkinci renkli fotoğrafta ise vagonda bulunan radyo ve pikap daha yakından görülmektedir.

Büyük Devlet Adamı Vagon Penceresinden Bakıyor

Mustafa Kemal Atatürk'ün Vagonu-1

Mustafa Kemal Atatürk'ün Vagonu-2

Mute:

(İng.) Kısmaç, surdin. Ses kısmaya yarayan parçacık. Sesi azaltmak amacıyla kullanılan araç. Kısmaçlamak, surdinlemek.

Mutig:

(Alm.) Canlı, sürükleyici. Cesur, yiğit, korkusuz. Cesurca, yiğitçe, korkusuzca. Yürekli bir tarzda.

Mutlak Kulak:

Referans ses verilmeden, duyduğu sesin frekansını belirleyip doğru notalara dönüştürebilme yeteneği.

Mutlak tamlık:

Kesin doğruluk. Bkz. Düzen. Justesse absolue.

\ Mutlu, Hasan Kutlubay:

1954 yılında Ankara’nın Polatlı ilçesinde doğan Hasan Kutlubay Mutlu, ilkokulu Polatlı’da bitirdikten sonra “Ankara Hasanoğlan İlköğretim Okulu”nda üç yıl okuyup küğ bölümünde öğrencilik yapmak üzere “İstanbul Ortaköy İlköğretmen Okulu”na girmiştir. Bu okuldan 1971 yılında mezun olan Mutlu, iki yıl Sivas’ta ilkokul öğretmenliği yaptıktan sonra 1973 yılında “Ankara Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girmiş, küğ öğretmeni olarak 1978 yılında bu okuldan diploma almıştır. Ankara’nın çeşitli ilçelerinde küğ öğretmenliği yapan Mutlu, 1992 yılında “Mersin Yusuf Kalkavan Anadolu Lisesi”ne küğ öğretmeni olarak atanmıştır. 2001 yılında emekli olan sanatçı küğ öğretmenliğine “Kutlubay Müzik Evi”nde devam etmiştir. 2003 yılında “Kutlubay Müzik Evi”ne gelen kursiyerlerle bir koro oluşturmuştur. Bu koro 2011 yılının Mart ayında “Mersin Yenişehir Müzik Derneği”ne dönüşmüştür. Mutlu, bu koronun yönetkenliğini sürdürmektedir. Evli ve üç çocuk babasıdır.

\ Mutlu, Mertol:

1977 yılında Bulgaristan’da doğdu. 1986 yılında Varna’da Hristo Karadjov ile klarinet çalışmalarına başladı. 1989 yılında “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nin açmış olduğu yetenek sınavına girerek Ferhat Ali Göksel, Claudia Rack, Alain Boeglin, İgor Abramov ve Vladimir Zverev ile klarinet ve Ali İrfan ile oda küğü çalıştı. “Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası” ve “Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası”nda görev aldı. 1997 yılında Mahir Çakar yönetimindeki “Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası”, 1998 yılında Hikmet Şimşek yönetimindeki “Hacettepe Konservatuvarı Büyük Senfoni Orkestrası” ve 2003 yılında Ender Sakpınar yönetimindeki “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı olarak dinletiler verdi. “Bilkent Gençlik Senfoni Orkestrası” ve “Üflemeli Çalgılar Bölümü Oda Küğü Grubu” ile İspanya’da düzenlenen “Gençlik Festivali”nde görev aldı. 2000 yılında Çorum’da düzenlenen “Genç Yorumcular Oda Müziği Yarışması”nda birincilik ödülü aldı. “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Feza Çetin ile klarinet ve Mehmet Ali Boğuç ile oda küğü çalışmalarına devam etti. “Borusan Filarmoni”, “CRR”, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”,  ve “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası” ile dinletiler verdi. 2001 yılında “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nın açmış olduğu sınavı kazanan sanatçı halen bu kurumda görevini sürdürmektedir. Sanatçı 2014 yılında kurulan “Yunus Emre Nefesli Beşlisi”yle yurtiçi ve yurt dışında dinletiler vermeye devam etmektedir.

\ Mülazımoğlu, Liazzat:

5 Ocak 1970 tarihinde Kazakistan Cumhuriyeti’nin Taldıkorgan kentinde doğdu. “Almatı Devlet Konservatuvarı Halk Çalgıları Bölümü”nden mezun oldu. 16 Aralık 1992 tarihinde Türkiye’ye geldi. Halen Türkiye’de yaşamakta olan Mülazımoğlu 1994 yılında Türk vatandaşı olmuştur. 1996 yılı Aralık ayından bu yana “Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlı Ankara Mamak “Niğbolu Lisesi”nde küğ öğretmeni olarak çalışmakta iken Ekim 2001 tarihinden itibaren “Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü” bünyesinde Ankara’da kurulan “Türk Dünyası Müziği Topluluğu”nda sanatçı olarak görevlendirildi. Liazzat Mülazımoğlu halen bu toplulukta çalışmaktadır.

Münir Ülgür’den Albert Einstein’a İlişkin Bir Anı:

Profesör Münir Ülgür 1949 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nin Philadelphia kentinde bir üniversitede akademisyen olarak çalışırken Albert Einstein de aynı şehirde bir üniversitede çalışmaktadır. Münir Ülgür, Einstein ile görüşmeyi istemekte, ancak bu buluşmanın gerçekleşebileceğine pek ihtimal vermemektedir. Einstein’dan randevu talebinde bulunur, fakat hiç ummadığı kadar kısa bir süre içinde kabul cevabı gelir. Ülgür anılarında şunları söyler“Bizi hemen kabul etmesinin nedeni, Atatürk’ün birer evladı olmamızdı. Eşimi ve kızımı alarak görüşmeye gittim. Einstein, bizi çok sıcak ve içten bir şekilde karşıladı. Küçük kızımı yanına oturtarak O’na piyano çaldı. Konuşma sırasında Atatürk’ü kastederek ‘Siz biliyor musunuz, dünyanın en büyük liderine sahipsiniz’ dedi.”

Müsemmen:

(Ar.) Türk musikisinde 8/8’lik küçük ölçekli bir usul ismidir.

Müstear İsim:

Bir yazarın, bağdarın ya da başka bir sanatçının herhangi bir şekilde tanınmamak için kendi kendisine taktığı ve eserlerinde kullandığı kendi isminden farklı olan isme “müstear isim - müstear ad” denilir. Takma isim. Nickname. Genellikle sanatçılar başlarına gelebilecek kötü olaylardan, baskılardan sakınmak ve eserlerinin yayılmasına engel olunmaması için bu yöntemi tercih ederler. Örneğin, totaliter bir rejimde, rejimin koyduğu kuralların dışına çıkmak, özgürce fikirlerini yaymak amacıyla asıl isim konulmaz. Baskıcı rejimlerin farklı fikir ve görüşlere karşıt olmaları bu sonucu doğurmuştur. Kişi gerçek kimliğini gizlemek amacıyla belirli bir alanda “müstear isim” kullanır. Takma ad ve lakaptan farklıdır. Bir kimsenin bir iş yaparken veya bir etkinlikte bulunurken asıl adının yerine kullandığı ad.

Müzik Nedir?:

Bkz.: Küğ Nedir?

Müzik Yazımı Bilgisi:

Bkz. Notation kunde.

\ My French Film Festival:

MyFrenchFilmFestival.com Fransız dilinde ürün veren yeni kuşak film yapımcılarına ışık tutmayı amaçlayan yenilikçi bir içeriği olan festivaldir. Türkçeye “Fransız Film Festivalim” olarak aktarabileceğimiz etkinlik dünyanın her noktasında yaşayan internet kullanıcılarına Fransız sinemasına olan sevgilerini paylaşma şansı vermektedir. Festivalin yarışma bölümünde on Fransız uzun metrajlı film ve on Fransız kısa filmi sunulmaktadır ve izleyicilerden filmleri derecelendirmeleri ve yorumlarını bu web sitesinde paylaşmaları istenir. Yarışmada her yıl iki adet Belçika yapımı film de yarışma olanağı elde etmektedir. Yarışma bölümü dışında kalmak üzere bu festivalde bir Fransız sinema klasiğinin yanı sıra iki Fransız-Kanada filmi ve bir Fransız-İsviçre filmi yer alabilmektedir. Festival kapanışında katılımcılara üç dalda ödüller sunulur: 1) Uluslararası film yönetmenlerinden oluşan bir jüri kararı ile verilen “Film Yapımcıları Ödülü”, 2) En sevdikleri filmlere online olarak festival platformu aracılığı ile oy veren dünyanın her noktasından izleyiciler tarafından belirlenen “İzleyici Ödülü”, 3) Yabancı gazeteciler (Fransız olmayan) tarafından oluşturulan bir jüri kararı ile verilen “Uluslararası Basın Ödülü”. “Film Yapımcıları Ödülü” jürisi ile “Uluslararası Basın Ödülü” jürisi, kazanacak filmleri seçmek için festival sırasında Paris’te buluşmaktadırlar. Ödül kazanan filmler, “Air France - Fransa Hava Yolları”nın gerçekleştirdiği uçuşlar sırasında altı aylık bir süre zarfında uçak ekranlarından gösterilerek tanıtılır. Filmler birkaç yoldan izlenebilmektedir: 1) Online olarak, 2) Filmlere tüm ülkelerde MyFrenchFilmFestival.com platformu üzerinden erişerek ya da 90 ülkede “iTunes” dahil olmak üzere dünyanın çeşitli bölgelerinde 50’ye yakın ortak platformda görüntüleyerek, 3) Sinema salonlarında izleyerek, 4) Festival süresince size yakın olan sinemalarda yapılan film gösterimleri yolu ile; bu konuda daha fazla bilgi almak için ülkenizde veya kentinizde bulunan “Institut Français - Fransız Enstitüleri” ile ya da bu kurumlara ait web siteleri ile bağlantı kurulması gerekmektedir, 5) “Air France - Fransa Hava Yolları” uçaklarında, 6) “MyFrenchFilmFestival”, yıl boyunca çeşitli uluslararası havayollarında yolcular tarafından da izlenebilme olanağına sahiptir. Sunulan tüm kısa filmler dünyanın bütün ülkelerinde ücretsiz olarak izlenebilmektedir. Festival, her yıl belirli ülkelerde kapsam dahilindeki diğer filmler için de ücretsiz izleme hizmeti sunmaktadır. Bu ülkeler haricinde uzun metrajlı bir filmi izlemek, film başına 1.99 euro olup yarışmanın yapıldığı yılın mevcut tüm filmlerine paket dahilinde erişim ise festival paketi olarak 7.99 eurodur.

Myslivecek, Josef:

Bkz. Mysliveček, Josef.

\ Mysliveček, Josef:

Çek bağdar. 9 Mart 1737 tarihinde Prag’da doğdu ve 4 Şubat 1781’de Roma’da sonsuzluğa göç etti. 1763 yılında Venedik’te Pescetti ile çalıştı ve 1764 yılında Parma’da ilk operası olan “Medea”yı yarattı. Napoli’ye yerleştikten sonra İtalyan ve Alman tiyatroları için operalar yazdı, oratoryolar kaleme aldı. Bunların arasında en tanınmışı 1777 yılında tamamladığı “Abramo ve Isacco” olarak bilinir. Josef Mysliveček’in yaratıları Çek halk küğü etkilerini taşır. Bağdar aynı zamanda sinfoniler ve oda küğü eserleri de üretmiştir.

Mysliweczek, Josef:

Bkz. Mysliveček, Josef.

Mузика:

(Rus) Müzik. Küğ.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5685820
Online Ziyaretçi Sayısı:9
Bugünlük Ziyaret :636

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.