S

Saba:

(Ar.) Klasıl Türk küğünde çok sevilen bileşik bir makam. Dügah (la) perdesinde karar verir. Segah ve hicaz değiştiricilerini (arızalarını) almaktadır.

\ Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması:

“Sabancı Vakfı”, toplumsal gelişmenin bireylerin potansiyelinin ortaya çıkartılması ve ilham veren öykülerin toplumla paylaşılmasıyla mümkün olacağı anlayışıyla çok sayıda projeyi desteklemekte, toplumsal sorunların sanat aracılığıyla ele alınmasını desteklemek amacıyla “Kısa Film Yarışması” düzenlemektedir. “Sabancı Vakfı”, “Kısa Film Yarışması” ile sinemanın yaratıcı bakış açısından, etki gücünden yararlanarak toplumsal konularda farkındalık yaratmak hedeflemektedir. Küğ ve sanatseverler “Kısa Film Uzun Etki” sloganıyla düzenlenen yarışma ile ilgili tüm ayrıntıları www.kisafilmuzunetki.org adresinden öğrenebilir, facebook.com/kisafilmplatformu, twitter.com/kisafilmplat, instagram.com/kisafilmplatformu sosyal medya adreslerinden de gelişmeler izleyebilirler. Kısa filmler, bilindiği üzere sinema tarihinin ilk örneklerini oluşturmaktadır. Sinemanın gelişiminde, farklı türlerin ortaya çıkmasında, yeni yeteneklerin keşfedilmesinde bu çalışmalar önemli rol oynamıştır. Akıcı ve çarpıcı bir dille ifade edilen öz anlatımlar, tek konu çevresinde gelişen olay örgüsü ve kısıtlı karakter kullanımı ile daha kişisel ve özgür eserler ortaya çıkmaktadır. Bu yarışma yeni bakış açıları, farklı çekim teknikleri, çarpıcı seslendirme biçimleri ve etkili oyunculuk tarzlarının sınandığı deneysel sinema alanı olarak özellikle toplumsal sorunlara duyarlı olan ve dikkat çekmek isteyen sanatçıların aracı olmuştur. Çünkü toplumsal konular sanatın gücüyle dile gelmektedir. “Sabancı Vakfı” bu etkinliğe 2016 yılında başlamış ve “Vakıf”, toplumsal konularda farkındalık yaratmak için önemli ve etkili bir araç olan sanatın gücünden yararlanmak için “Kısa Film Uzun Etki” isimli “Kısa Film Yarışması”nı hayata geçirmiştir. İlk yılında “Mülteci Kadınlar”, ikinci yılında “Çocuk İşçiler”, üçüncü yılında “Ayrımcılık” ve dördüncü yılında “Dijital Yalnızlık” temalarıyla düzenlenen yarışma yoğun ilgi görmüş, yarışmanın 2020 yılı teması ise “Değişen İklimler, Değişen Hayatlar” olarak belirlenmiştir. “Sabancı Vakfı Kısa Film Yarışması”nın hedefi, sinemanın yaratıcı bakış açısından ve etki gücünden yararlanarak toplumsal konularda farkındalık yaratmak olarak belirlenmiştir.

\ Sabata, Victor de:

1892 yılında doğan ve 1967 yılında ölen İtalyan yönetken Victor de Sabata Milano’da “La Scala”yı yönetti. Roma, Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere’de de yönetkenlik yapan sanatçı tanınmış bir Verdi yorumcusudur.

Sabe:

Arapça yedi demektir. Bu  kelime çok değişiklik geçirerek “Sabiha” olmuş, İbrahim Tatlıses “Sabuha” ifadesi ile kullanmıştır.

Saccadé:

(Fr.) Sarsıntılı, aralıklı. Düzensiz. Birdenbire çekme. (Atın yularını) aniden çeker gibi... Sarsıntı, aksama. Yaylı çalgılarda hızlı ve keskin yay çekişleriyle uygulanan bir çalış biçimi.

\ Saçan, Ahmet:

1951 yılında  Fethiye’de doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladıktan sonra “Nazilli İlköğretmen Okulu”na başladı. Küğ ile tanışıklığı bu okulda başlayan Ahmet Saçan, özellikle kendi yaptığı kemanı çok beğenen küğ öğretmeninin yakın ilgisiyle, küğ alanındaki çalışmalarını hızlandırıp yeteneklerini geliştirdi. “İlköğretmen Okulu”nu izleyen “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü” öğrenciliği, O’nun küğü bir yaşam biçimi durumuna getirmesini sağladı. Yurdun birçok yerindeki okullarda öğretmenlik yaptı. Bu okullar “Perşembe Öğretmen Okulu”, “Ortaklar Öğretmen Lisesi”, “Pınarhisar Ortaokulu”, “Bornova Suphi Koyuncuoğlu Lisesi”, “Kemalpaşa Lisesi”, “İzmir Fen Lisesi”, “Ümran Baradan Güzel Sanatlar Lisesi”dir. 1990 yılında hazırladığı “Türk Halk Müziği Korosu”, “İzmir İl Birinciliği”, “Bölge Birinciliği” ve “Türkiye İkinciliği”, “Çoksesli Düzenleme Türkiye Birinciliği”, İngiltere’nin Llangollen kentinde yapılan “Dünya Küğ Yarışması”nda “Halk Küğü Yalkıcılık Dünya Birinciliği”, “Toplu Saz Birinciliği”, “Koro Altıncılığı” ödüllerini almıştır. 1974 yılı basımlı “Milli Oyunlarımız”, 1998 yılı basımlı “Bağlama Düzeni (Çöğür) Metodu”, 1999 yılı basımlı “Org Eğitimi Metodu”, 2001 yılı basımlı “Kara Düzende Bağlama Eğitimi Metodu” ve 2009 yılı basımlı “Kolay Keman Eğitimi” eserleri vardır. “Türk Halk Müziği Seçici Kurulu” jüri üyesidir. Bornova’daki “Saçan Müzik Evi”nin yöneticiliğini yapmakta, çeşitli çalgı dersleri yanında konservatuvar ve küğ okullarına öğrenci hazırlayarak etkinliklerini sürdürmektedir.

\ Saçan, Mehmet:

1963 yılında Fethiye’de doğdu. Ortaokulu Fethiye’de, liseyi “İzmir Çınarlı Endüstri Meslek Lisesi Makine Ressamlığı Bölümü”nde okudu. 1982 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”ne girdi. Ali Seçim Pak’tan keman dersleri aldı. 1986-1987 yıllarında bir süre “Arif Sağ Müzik Evi”nden uzun ve kısa saplı bağlama dersleri aldı. Ayrıca 1986-1987 yıllarında Cemalettin Göbelez ile piyano akort ve onarım çalışmaları yaptı. 1988 yılında küğ öğretmeni olarak göreve başladı. Çalıştığı okul ve değişik derneklerde korolar hazırlayıp Türk halk küğü yarışmalarına katıldı. Yarışmalarda Manisa il ikinciliği, iki kez İzmir il birinciliği, bir bölge birinciliği aldı. Türkiye finallerinde, toplu saz ve tek sazda Türkiye birinciliği, tek seste Türkiye ikinciliği, çok ses düzenlemelerini kendi yaptığı koroda Türkiye üçüncülüğü ve THM korosunda Türkiye dördüncülüğü aldı. 1996 yılında “Uzun Saplı Bağlama Metodu”, 1997 yılında “Kısa Saplı Bağlama Metodu”, 2014 yılında “Keman Metodu” adlı eserlerini yayımladı. 1997-2014 yılları arasında Fethiye’de “Saçan Saz Kursu” adındaki küğ evinde keman, bağlama ve küğ okullarına hazırlık dersleri verdi. “Turgutlu İmam Hatip Lisesi”, “Turgutlu Kız Meslek Lisesi”, “Ali Kuşçu Ortaokulu”, “Bornova Suphi Koyuncuoğlu Lisesi”, “Mustafa Kemal Lisesi”, “İzmir Fen Lisesi” ve “Fethiye Eşen İlköğretim Okulu”nda küğ öğretmenliği yaptı. Halen “Fethiye Mehmet Erdoğan Anadolu Lisesi”nde küğ öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Türk halk oyunları jüri üyesidir.

Sadly:

(İng.) Üzüntüyle, üzüntülü bir şekilde. Hüzünle, hüzün dolu olarak. Acıyla, acı bir şekilde.

Saenger:

(Alm.) Erkek ses sanatçısı. Bir koro sanatçısına mesleki olarak verilen isim. Şarkı söylemeyi seven birine yakıştırılan lakap. Şarkıcı, şarkıcılar. Vokalist.

Sağ Beyin - Sol Beyin:


Sağ beyin kutsal bir armağan, sol beyin ise sadık bir hizmetçidir. (Albert Einstein)


Sağ Beyin - Sol Beyin

\ Sağlam, Atilla:

1962 yılında Malatya’nın Yeşilyurt İlçesi Gündüzbey Kasabası’nda doğan Atilla Sağlam 1980–1984 yılları arasında “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde öğrenim gördü ve 1985–1988 yılları arasında aynı okulda “Fen Bilimleri Enstitüsü”ne bağlı olarak yüksek lisans yaptı. 1990 yılında “Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü”ne bağlı olan “Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda sanatta yeterlik derecesi aldı. 1993–1996 yılları arasında yardımcı doçent olarak görev yaptığı “Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde 1996 yılında doçentliğe yükseldi. 1997 yılının Eylül ayı ile 1999 yılının Şubat ayları arasında İngiltere’de “Leeds Üniversitesi Bağdama Bölümü”nde aldığı eğitim sonrası tekrar Bursa’ya döndü. Çok sayıda makalesi yayınlanmış olan sanatçının basılmış kitapları arasında “Türk Müziğinde Çokseslilik Uygulamaları ve İlerici Armonisi”, “Oda Müziği Toplulukları İçin Üç Füg Bir Sahne Müziği Bir Türkü Düzenlemesi”, “Müzik Yetenek Sınavlarına Hazırlık”, “Ordu’nun Dereleri” (Gitar ve Keman İçin Süit) “Akıllı Kuzu” ve “Çiçek Şarkıları”, “Piyano Eşlikli Çocuk Şarkıları” vardır. Sanatçının yayın aşamasında bulunan eserleri arasında ise “Müziksel İşitme ve Okuma Programına yönelik Müzik Teorisi 1., 2., 3. Ve 4. Ciltler” bulunmaktadır. Sağlam ayrıca küğbilimsel anlamda çok sayıda bildiri de sunmuş çalışkan bir eğitimci, yazar, eleştirmen ve bağdardır. İdari görevlerde de bulunarak küğ dünyamıza karşı sorumluluklarını ciddi bir şekilde yerine getirmiş olan Atilla Sağlam “Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü Başkan Yardımcılığı”, “Dekan Vekilliği”, “Dekan Yardımcılığı” ve “Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü Anabilim Dalı Başkanlığı” görevlerinde bulunmuştur.

\ Sağlam, Veysel Özgür:

1991 yılında ağabeyi olan Atilla Sağlam ile gitar çalışmalarına başladı. Gitar eğitiminde daha hızlı yol almasını sağlayan gitarcı Murat İşbilen ile 1994 yılında çalışmaya başladı; aynı dönemlerde Utku Özkanoğlu, Soner Çifçioğlu, Soner Egesel gibi gitarcılarla beraber olma fırsatı yakaladı. 2000 yılında “NiğdeÜniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden Gutay Yıldıran ile eğitim görerek mezun oldu. Bir gitarcı ve eğitimci olarak gitar eğitimi ve öğretimi konusunda deneyim kazanmak ve küğü anlama, yorumlama düzeyini arttırmak amacıyla Thomas Müller Pering ve Tilman Hopstock gibi gitarcıların atelye çalışmalarına katıldı. Bulgaristan ve Rusya gibi ülkelerde resitaller verdi. Katıldığı dinletilerde yalkın seslendiriciliğin yanısıra oda küğü yaratılarının seslendirilmesine de önem veren bir küğsel anlayışı benimsedi. Keman sanatçısı Beyazit Akhudov ile kurmuş oldukları keman ve gitar ikilisi ile dinletiler verdi. Sanatçı halen ikili olarak bir dizi dinleti çalışmasını sürdürmektedir. 2002 yılında kurmuş olduğu www.klasikgitar.org adlı sitesiyle birçok küğcü ve küğseverin beğenisini kazandı. Sitede kısa başlıklar halinde güncel klasıl gitar haberleri, bağdarlar, yorumcular, yarışmalar, akademik yazılar, yararlı olabilecek web siteleri adreslerini bir araya getirerek gitarseverlerin araştırmalarına katkıda bulunabilecek arşiv niteliğinde bir forum sitesi kurdu. Halen “Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda okutman olarak gitar eğitimciliği görevini sürdürmektedir. Kendisine adanan yaratılar arasında Alexander Mekaev’in “Çello ve Gitar için Sonat”ı (Türkiye’de ilk seslendirilişi: “2000” Bursa), Atilla Sağlam’ın “Özgürce” isimli özgün soyutlaması (Bagatel - ilk seslendirilişi: “2001” Moskova), Alexander Mekaev’in “Scherzo”su (CD’ye ilk seslendirilişi: “2002” - CD Çıkışı Moskova), Alexander Mekaev’in “Keman ve Gitar için Bagatel”i (ikinci baskısının ilk seslendirilişi: “2004” Bursa), Alexander Mekaev’in “İki Prelüd”ü (ilk seslendirilişi: “2006” Bursa), Atilla Sağlam’ın “Ordunun Dereleri” isimli “Gitar ve Keman için Ardışı” (ilk seslendirilişi: Yaratının ilk dört bölümü “2005” Ordu – Tümü “2006” Bursa), Alexander Mekaev’in “Gitar Konçertosu” (op.122 “2005” - henüz seslendirilmedi) bulunmaktadır.

Sahne Sanatçıları Eşitlik Derneği:

(Actors’ Equity Association) Amerika Birleşik Devletleri’nde profesyonel olarak sahne üzerinde görev yapan aktör ve aktrisler ile şarkıcı ve dansçıların kurduğu ve işçi sendikaları bünyesinde yer alan bir kurumdur. Esas amacı sahne üzerinde ertiksel olarak çalışan kişiler arasında popüler anlamda bir eşitlik sağlamaktır. “Sahne Sanatçıları Eşitlik Derneği” (Actors’ Equity Association) “Amerikan Çalışma Federasyonu ve Endüstriyel Organizasyonlar Kongresi”nin (American Federation of Labor and Congress of Industrial Organizations) bir bileşeni olarak yer alan “Amerika Birleşmiş Aktörler ve Artistler” (Associated Actors and Artistes of America) ile bağlantılı bir oluşumdur. Eşitliğin amaçları iki maddede ele alınabilir: (1) Oyuncular tarafından yürütülen her tür çalışma için standart sözleşmeler yolu ile standart çalışma koşulları oluşturarak üyelerinin çıkarlarını korumak ve (2) Kültürel ve dinlence amaçlı bir kurum olarak sahnenin yer aldığı tiyatro salonunun koşullarını belli bir çizginin üzerine çıkarmak. Bu oluşuma üye olabilmek için asgari koşul, bir tiyatral ürün yapımcısı ile imzalanmış bir mukaveleye sahip olmaktır. 1980’li yılların ortalarında toplam üye sayısı 37.500 civarında idi. Organizasyonun merkez bürosu New York kentinde bulunmaktadır. İlk başlarda, hareketin yetki alanı yabancı dilde yapılan gösteriler ve vodviller haricinde Amerika Birleşik Devletleri’nde eğlence alanında ortaya konan prodüksiyonlarda çalışan tüm sanatçıları kapsamaktaydı. Hareketli film ve animasyonlar ile radyo-tv’nin giderek eğlence sektörünün daha önemli bileşenleri haline gelmesiyle birlikte, bahsi geçen bu üretim birimlerinde yer alan çalışanlar kendi birliklerini oluşturma yoluna gitmeyi tercih ettiler. 1935 yılında “Ekran Sanatçıları Birliği” ve 1937 yılında “Radyo Sanatçıları Amerika Federasyonu” kuruldu. Bu sonuncusu 1952 yılında “Amerika Televizyon ve Radyo Sanatçıları Federasyonu” olarak isim değiştirdi.

Saite:

(Alm.) Tel, kiriş. Çalgıda kiriş.

Saiten:

(Alm.) Telli. Telliler. Telli çalgılar.

Saiteninstrument:

(Alm.) Telli saz. Telli çalgı.

\ Sak, Ali:

1971 yılında doğdu. 1984 yılında “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı”nda Ali Doğan ile ilk viyolonsel çalışmalarına başladı. 1991–1992 yıllarında Ayvalık’ta yapılan kurslarda Alexander Rudin ile çalıştı. Bir sene sonra “Lions Klüp” tarafından düzenlenen “Türkiye Viyolonsel Yarışması”nı kazanarak ülkemizi Almanya’da temsil etti. 1995 yılında düzenlenen “Yılın Genç Küğcüsü Yarışması”nda üçüncü oldu. Aynı yıl okuldan yüksek lisans derecesiyle mezun olarak Alman Hükümeti’nin verdiği “DAAD Bursu”nu kazandı. Almanya’da “Dresden Yüksek Küğ Okulu”nda Jan Vogler ile viyolonsel çalışmalarını sürdürdü. “Saksonya Dresden Devlet Orkestrası” ve “Oda Yalkıcıları” ile bir çok dinleti verdi. Bu okuldan “Dinleti Ustası” diploması alarak mezun oldu. Sanatçı 1999 yılında Bakü’de Mstislaw Rostropowitsch ile çalışma fırsatı buldu. 2000–2002 yılları arasında Dresden’de Peter Bruns ile oda küğü doktorası yaptı. Televizyon ve radyo için birçok kayıt yapan sanatçı Ankara, Adana, Bursa, Eskişehir ve İstanbul’da Gürel Aykal, Rengim Gökmen, Ertuğ Korkmaz, Antonio Pirolli, Burak Tüzün, Orhan Şallıel gibi yönetkenler ile yalkıcı olarak çaldı. Ali Sak Türkiye’de çeşitli ustalık kursları yönetti. 2005 yılında Japonya’da bir dinleti dolaşısı yaptı. Ali Sak halen Almanya’da “Meiningen Operası”nda yardımcı grup şefi olarak çalışmakta ve yalkıcılık ile oda küğü etkinliklerine devam etmektedir.

\ Sakar, Mümtaz Hakan:

Mümtaz Hakan Sakar 1 Ocak 1971 tarihinde doğmuştur. Lisans eğitimini 1989-1993 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”nde yapmıştır. Yüksek lisansını ise 1993-1997 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalı”nda tamamlamıştır. 1998-2007 yıllarında ise doktorasını “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Enstitüsü Müzik Bilimleri Anabilim Dalı”nda gerçekleştirmiştir. Sakar 1993-1997 yılları arasında küğ öğretmeni olarak çalışmış ve 1998 yılında öğretim görevlisi olarak “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda göreve başlamıştır. 2009 yılından 2017 yılına dek yardımcı doçent olan Sakar 2017 yılının Nisan ayında doçent ünvanı kazanmıştır.

Sakız Rapsodisi:

Bkz.: Chian Rhapsody.

\ Sakpınar, Ender:

1978 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı”nın bağdama bölümünü Prof. Ercivan Saydam’ın öğrencisi olarak bitirdi. Aynı yıl gittiği Fransa’da “Ecole Normale de Musique de Paris”de ileri devre uyum bilgisi, karşıt yazım, füg dersleri aldı. 1982 yılından başlayarak dört yıl süreyle Fransız Hükümeti’nin burslusu olarak aynı okulun orkestra yönetkenliği bölümünden birincilik ödülü alarak mezun oldu. Aynı dönemde Paris’te bulunan “Rueil–Malmasion Devlet Konservatuvarı”nda orkestra yönetkenliği dalında yaptığı çalışmalar ile “Vermeil” madalyası kazandı. Fransız hükümetinin burslusu olarak İtalya ve Fransa’da katılmaya hak kazandığı çeşitli staj ve seminerlerde Devos, Dervaux, Ferrara ve Giullini gibi ünlü yönetkenlerle çalıştı. Sanatçı Paris’te bulunan “Pasdeloup Sinfoni Orkestrası”ndaki asistanlık görevinin yanısıra 1983 yılında “Kültür Bakanlığı ve Dışişleri Bakanlığı”nın finanse ettiği “Ensemble International de Paris Orkestrası”nı kurdu. Aynı orkestra ile çeşitli radyo ve televizyon programlarına katıldı ve plak kaydetti. Başta Paris olmak üzere Fransa, İtalya, İsveç, Portekiz, Japonya, Malta, Meksika, Avusturya, Brezilya, Amerika ve Türkiye’de çeşitli festivallere konuk olarak katıldı. Venedik’te “Rai 3 TV Kanalı”nın Avrupa ülkelerine canlı olarak yayınladığı “Omaggio Venezia Festivali”nin açılışını yaptı. Bu ülkelere gerçekleştirdiği dinleti dolaşılarında çok sayıda konser yönetti. 1987 yılından bu yana “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”nın yönetkeni olarak görev yapmakta olan Sakpınar1991 yılından beri “Stockholm Halk Operası” konuk yönetkenliği görevini de sürdürmektedir. “Upsala Academic Choir”, “L’orchester National de Touluse”, “Venedik Oda Orkestrası”, “San Remo Sinfoni Orkestrası”, “Sicilya Sinfoni Orkestrası”, “Monterrey Sinfoni Orkestrası”, “Milano Vox Aurae Orkestrası”, “Taranto Sinfoni Orkestrası”, “Mediterranean Philharmonic Orchestra”, “Classical Symphony Medeira” gibi topluluklarla dinletiler veren sanatçı “İstanbul” ve “İzmir Müzik Festivalleri”ne katılmıştır. 1997 yılında “Ege Senfoni Orkestrası”nı kuran Sakpınar 1999 yılında kurduğu “Enka Sinfonietta”nın da genel müzik direktörlüğü ve orkestra yönetkenliği görevlerinde bulunmuştur. Sanatçının yönetiminde dinletiler veren yalkıcılardan bazıları arasında Mintcho Minchev, David Geringas, Viktor Pikaizen, Alexander Rudin, Peter Katin, Konstantin Kulka, Jiri Barta, Radion Azarkin, Vaclav Hudecek, Liana Issakadze, György Sandor, Tedi Papavrami, Vladimir Ovchinikov, Luis Bacalov, Alexander Markov bulunmaktadır. Sakpınar 2007 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde “Sacramento Sinfoni Orkestrası” ve “Zurich Tonhalle Sinfoni Orkestrası” ile birlikte bir dizi dinleti yönetmek üzere davet almıştır. Halen “Eskişehir Büyükşehir Belediyesi Senfoni Orkestrası”nda sanat danışmanlığı görevini sürdürmektedir.

\ Salgar, Faruk:

1962 yılında Urfa’da doğdu. Küçük yaşlarda aile içindeki küğsel toplantılardan etkilendi ve Türk küğüne ilgi duymaya başladı. Lise öğrenimine devam ederken Süheyla Altmışdört yönetimindeki “İstanbul Üniversitesi Türk Musikisi Korosu”nun çalışmalarına katıldı. 1980 yılında “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Temel Bilimler Bölümü”ne girdi. 1981 yılında “TRT”nin açtığı stajyer sanatçı sınavını kazanarak kurum içindeki kurslara katılmaya hak kazandı. Konservatuvar ve TRT'deki eğitimi sırasında başta Alaattin Yavaşça, Bekir Sıdkı Sezgin, İnci Çayırlı, Tülin Korman, Necdet Varol, Abdi Coşkun, Yalçın Tura, Can Etili ve daha bir çok değerli öğretmenden ders aldı. 1983 yılında Dr. Nevzat Atlığ yönetimindeki “Devlet Klasik Türk Musikisi Korosu”nun dinletilerinde konuk sanatçı olarak görev aldı. Bu çalışmalar sırasında klasik dağarını genişletti. 1984 yılında “TRT”deki stajını tamamlayarak kadrolu ses sanatçısı sanıyla “İstanbul Radyosu”nda göreve başladı. Radyo ve TV izlencelerinin yanısıra birçok değerli küğcü ile CD ve kaset çalışmalarına katıldı. 2001 yılında “Eyüp Musiki Vakfı Korosu”nu çalıştıran Faruk Salgar 2002 yılından başlayarak bu vakıf bünyesindeki “Itri” ve “Gençlik Koroları”nı yönetmekte, ayrıca vakfın yarı zamanlı konservatuvarında dağar dersleri vermektedir. Halen “TRT İstanbul Radyosu Türk Sanat Musikisi Müdürü” olan Faruk Salgar evli ve bir kız çocuğu babasıdır.

\ Salkım, Gökay:

1969 Yılında Muğla’nın Milas ilçesinde doğdu. İlk, orta ve lise eğitimlerini Milas’ta tamamladı. “Çukurova Üniversitesi Elektrik Bölümü”nü ardından da “Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri” bölümünü bitirdi. 1990 yılında “Tatiş Holding” bünyesindeki “Yamaha” departmanının Güneydoğu Anadolu ve Akdeniz Bölge sorumlusu olarak çalıştı. Çeşitli firmalarda yönetici olarak çalışan Gökay Salkım  2010 yılında “Doremusic” firmasında Güneydoğu Anadolu Bölge Koordinatörü olarak çalıştı. 2012 yılında “Doremusic” firmasından ayrılarak kurmuş olduğu “Doremusic Akademi”yi devir aldı. Bu tarihten itibaren kurumun ismini   “Çukurova Müzik Akademi” olarak değiştirip, ulusal ve uluslararası çoksesli sanat küğü alanında eğitim vermek üzere “Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlı olarak çeşitli çalgı eğitimlerine başladı. Bölgede eksikliği hissedilen küğ eğitimi alanında kalitenin sağlanması konusunda arkadaşları ile beraber çalışmalar yaptı. Yetenekli öğrencileri çağdaş dünyadaki yaşıtlarıyla rekabet edebilecek küğ eğitimi almalarını sağlamak başlıca hedeflerinden biri oldu. Gökay Salkım halen “Çukurova Müzik Akademi”de bateri ve klasik gitar eğitimleri vermektedir.

\ Salmanlı, Azad:

Azad Salmanlı 1952 yılında Azerbaycan’ın başkenti Bakü’de doğdu. Beş yaşındayken konservatuvar sınavlarını kazandı ve hazırlık bölümüne başladı. Bu dönemde üç yıl piyano eğitimi alan Salmanlı “Azerbaycan Televizyonu”nda birkaç kez piyano dinletisi verdi. 1960 yılında Bakü’de bulunan “Bülbül Küğ Okulu”nun keman sınıfında eğitime başladı ve 1971 yılında bu okulu bitirdi. 1972 yılında “Üzeyir Hacıbekov Konservatuvarı”nın keman sınıfını kazandı ve 1977 yılında bu okuldan mezun oldu. Öğrencilik yıllarında keman çalışmalarının yanısıra bağdama eğitimi de alan Salmanlı 1976 yılında “Azerbaycan Televizyonu Hafif Küğ Sinfoni Orkestrası”nda başkemancı olarak göreve başladı ve 1991 yılına dek sürdürdü. Sanatçı aynı zamanda bu orkestranın 1981–1991 yılları arasında müdürlüğünü de üstlendi. 1991 yılında “Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar Genel Müdürlüğü” tarafından yeni kurulmakta olan “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”nda görevlendirilmek üzere davet aldı ve Adana’ya yerleşti. Bu orkestranın kurulduğu tarihte başkemancılık görevini üstlenen Salmanlı uzun yıllar bu görevi sürdürdü. Sanatçı 2006 yılında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”ndan kendi isteği ile istifa ederek ayrıldı. Sanatçı, 12 Kasım 2015 Perşembe günü sonsuzluğa göç etmiştir.

Salmodia (Psalmodia):

Zebur okuma.

Salsa:

Küba kaynaklı, coşkulu ve neşeli bir kırındır. Salsa’yı eski “Mambo” olarak adlandırmak doğru olur. Çünkü hem küğü ve hem de kırını pek farklı değildir. Salsa’nın orijini Porto Riko olmasına rağmen, Küba ve Kolombiya gibi diğer Orta Amerika ülkelerinde de çok yapılmakta olup, hatta günümüzde bu ülkelerin farklı stilleri bile gelişmiştir. Doğaçlamaya açık ve basit bir hareket yapısının olması bu kırına çok büyük bir yaygınlık kazandırmıştır. Salsa küğüne uyabilen herkes bu kırını yapabilir.

Saltarella:

(İt.) Bkz.: Saltarello.

Saltarello:

(İt.) Çabuk tempolu, 3/8 ya da 6/8'lik ölçüde eski bir İtalyan halk dansıdır. Eski lavta ardışlarında yer alan "pavane" dansının devamıdır. İtalyan kökenli oldukça kıvrak bir kırındır. Örneğin Felix Bartholdy Mendelssohn ''İtalyan Sinfonisi''nin finalinde bu dans formunu kullanmıştır. Bkz.: Saltarella.

Saltato:

(İt.) Sıçratarak çalma, sıçratma... Yayı tellere sürterek çalmak yerine sıçratarak çalmak... Yayı sıçratarak çalma biçimi. Bkz.: Sautillé.

\ Salter, Lionel:

İngiliz piyanist, klavsenci, orkestra yönetkeni, yayıncı, öğretmen ve yönetici. “Gramophone” dergisine 50 yılı aşkın süre küğ yorumcusu ve yazarı olarak katkıda bulundu. “BBC” yayın kuruluşu ile çok uzun süre birlikte çalıştı. Salter, 8 Eylül 1914 tarihinde dünyaya geldi. Çocuk yaşlarda küğ sanatına olan anıklığı saptandı. Babası dil öğretmeni ve bir tercümandı, annesi ise küçük bir kayıt şirketinde çalışmaktaydı. Harika bir ertiksel yaşam için gerekli olan genler ona ebeveynlerinden geçmişti. Salter, Beethoven ve Schubert’in arkadaşı olan bağdar Solomon Sulzer’in soyundan geliyordu. Küçük yaşlarında bir piyanist olarak olağanüstü başarılar elde etti. Kendisine öğretmenlik yapan ilk isimler Stanley Chapple ve York Trotter oldu. Bu öğretmenlerin yaklaşımları, genç küğcünün gelişiminde çok önemli olan deşifre ve işitsel eğitim gibi unsurlara dayanıyordu. Daha 14 yaşında iken “Daily Express” gazetesinin düzenlediği bir yarışmaya katıldı ve ödül olarak verilen piyanoyu kazandı. Başka bir yarışmada ise partituru yalnızca 10 dakika okuyarak belleğine aldı ve olağanüstü belleğini kanıtlamış oldu. Bir yıl sonra “Londra Kraliyet Küğ Okulu”na girdi, bu okulda bir yıl kaldıktan sonra “Cambridge St. John’s Koleji”nde Edward Dent ile 1932-1935 yılları arasında çalıştı. Bu okuldan yüksek onur derecesi ile mezun oldu, aynı zamanda çağdaş diller alanında da birincilik elde etti. Bu süre içinde yaklaşık yüz tane konçerto çalışmıştı, “Granta Dergisi” için küğ eleştirmeni olarak görev yapmıştı, üniversitenin gramofon derneğinin kurucularından birisi olmuştu. Sanatçı piyano eğitiminin yanısıra Boris Ord ile klavsen çalıştı, Arthur Benjamin ve bir Bach uzmanı olan James Ching ile piyanoya devam etti, Arnold Goldsborough ile viyola ve org eğitimi gördü, Gordon Jacob’dan orkestrasyon tekniklerini öğrendi. Sonraki yıl “Londra Kraliyet Küğ Okulu”na döndüğünde Malcolm Sargent ve Constant Lambert ile yönetkenlik çalıştı. Tüm bunlardan sonra Salter Denham’da bulunan “London Films” şirketine girdi; Arthur Bliss’in “Things To Come” ardışının küğlerini düzenledi, orkestrasyonlar ve bağdalar yaptı, koro yönetkeni olarak çalıştı ve ekranda oyuncuları izleyerek yaptıklarını küğ yolu ile canlandırdı. Ayrıca kamera tekniklerini öğrendi, film kesme ve yapıştırma konusunda uzmanlaştı. Nihayet 1936 yılında Hollywood’ta çalışmak üzere bir teklif aldı. Bu teklife kayıtsız kaldı ve “BBC” yayın kuruluşu tarafından teklif edilen dünyanın ilk TV kanalında eşlikçi piyanist olma görevini kabul etti. İleriki yıllarda bu kurumda koro yönetkeni, repetitör ve genel asistan oldu. “İkinci Dünya Savaşı” sırasında, istihbarat ve eğitimde çalıştı, Dunkirk’ten dönenleri araştırdı ve kodları öğretti, aynı zamanda piyanist ve orkestra yönetkeni olarak görev yaptı. 1943 yılında Cezayir’e gönderildi ve “Radio France Symphony Orchestra - Fransız Radyo Sinfoni Orkestrası”nın baş konuk orkestra yönetkeni oldu. Salter 1945 yılında İngiltere’ye dönerek “BBC Theatre Orchestra - BBC Tiyatro Orkestrası”nın yardımcı yönetkenliğini üstlendi. Ernest Ansermet yönetiminde Stravinsky’nin “Petrushka”sının piyano partını hiç prova yapmadan çaldı. “BBC Proms”tan yalnızca bir ay önce “BBC”nin tüm vokal topluluklarını yönetti. Sanatçı, Christine Fraser ile 1948 yılında evlendi. Aynı yıl 42 dili kapsayan “BBC Avrupa Küğ Danışmanı ve Denetçisi” oldu. Bu görevinde birçok söyleşi ve konuşmada İngilizce ve Fransızca aktarıcılık yaptı, çeşitli küğ konularına katkılarda bulundu ve yeni kayıtları gözden geçirdi. Sanatçı “BBC”nin yayınlarının ulaştığı yerlerde uluslararası sanatçıların verdikleri resitallere eşlikçilik yaptı, “BBC Singers - BBC Irlağanları”nı yönetti, George Miles’ın iki radyo pandomimi için küğ yazdı, çeşitli radyo oyunları için bağdalar kaleme aldı. “Royal Festival Hall - Kraliyet Festival Salonu”nda piyano dinletisi veren ilk kişi Lionel Salter oldu. Pablo Casals’a kendi evi olan Prades komününde eşlik yaptı. İspanyol müziği üzerine 26 bölümlük bir dizi için Roberto Gerhard ile ortak editör olarak çalışmak istedi ve bunun için Casals’ı “BBC” için kayıt yapmaya ikna etti. Salter bu işbirliğini 1974 yılına dek sürdürdü. Sanatçının sorumlulukları çok çeşitli alanlarda çalışmasını zorunlu kıldı: Sanatçıların menecerliğinden denizaşırı küğler başkanlığına, TV Küğü başkanlığından “BBC ve Avrupa Yayın Birliği” opera yapımcılığına, kamera direktörlüğünden asistanlığına ve küğ denetleyiciliğine dek çok çeşitli görevleri kapsayan zorlu sorumluluklar… Salter “Grove” dahil olmak üzere ansiklopediler için maddeler yazdı, çeşitli dergilerde küğ yazarlığı yaptı, 126 operanın cönklerini (librettolarını) ve sayısız ırsal yaratı (lied) metnini çevirdi, barok operaların ve birçok çalgısal yaratının edime yönelik düzenlemelerini gerçekleştirdi, TV ve filmlerde yönetkenlik yaptı, radyo oyunları için küğler bağdadı, İngiltere’de ve dünyanın farklı ülkelerinde düzenlenen festivallere öğretmen, yayıncı ve jüri üyesi oalarak katıldı. Bunlar dışında “Edinburgh Festivali”nin de editörü idi. Kitapları “Dinletiye Gidiyorum”, “Operaya Gidiyorum” ve “Genç Küğcü ve Dünyası” çok satanlar listesine girdi. Plak şirketleri için binlerce izlence ve dinleyici notu yazdı. Christine Fraser 1998 yılında sonsuzluğa göç edince Lionel Salter üç oğlu ile yaşam mücadelesi vermek zorunda kaldı. Çocuklarından Graham ertikten bir küğ adamı olmayı tercih etti. Salter, 1 Mart 2000 tarihinde 85 yaşında iken yaşama gözlerini yumdu. Bkz.: Proms, BBC Proms.

Salut:

Joe Dassen “Salut” (Merhaba) isimli şarkıyı kendisini çok seven bir kadının bir anda çekip gitmesi üzerine her gün gelip oturmayı alışkanlık haline getirdiği kafede günün birinde çıkagelip “merhaba” demesinden esinlenerek yazmıştır. O kadın tam onyedi yıl sonra “salut” demiştir. Joe Dassen bu kadına “sonsuz sadakatlinim” diye hitap ettiğini belirtmekteydi.

Samba:

Brezilya halk küğü ve kırını. 2/4’lük metrik sistemde yazılır ve gerçeklenir. Rumba’dan daha hızlıdır. Düzümsel yapısı kopuk ve sektirmeli olup ayakların yere sürtülmesi ile kırınılır.

Samhljómur:

(İzlandaca) Bkz.: Konsonans.

Samklang:

(Danca, İsveççe) Bkz.: Konsonans.

\ Samsarelou, Zoe:

Zoe Samsarelou küğe Yunanistan'ın "Volos" ve "Selanik Konservatuvarları"nda piyano eğitimi alarak başladı. Daha sonra Almanya'da "Berlin Güzel Sanatlar Akademisi"nde eğitimine devam etti ve "Hamburg Küğ ve Tiyatro Akademisi"nin Marian Midgal sınıfından 1988'de mezun oldu. Avrupa ülkelerinde çok sayıda resital ve oda küğü dinletileri verdi. Yunanistan'da orkestralar eşliğinde yalkıcı olarak çaldı. Küğ festivallerine ve kongrelerine  katıldı. 1983 ve 1985'de "Griechische Variozionen–Grek Başkamaları" (Berlin), 1996'da İskenderiye kentinde gerçekleştirilen "Ecume–Akdeniz Konservatuvarları Toplantısı" (Mısır), 2004 Cenova, 1997 Bolonya "Tangomania", 2001 Kahire'de "Kavafia" (Mısır), 2003 İtalya'da "Yunanistan Avrupa Birliği Festivali", 2005 Malta'da düzenlenen "Uluslararası Sanat Festivali", İtalya'da Cenova, Almanya'da Bremen, Regensburg ve Hamburg kentlerinde düzenlenen "Tango Festivalleri"ne katıldı. Sanatçının dağarında klasıl ve çağdaş yaratıların yanında Yunanlı bağdarların eserleri de bulunmaktadır. Özellikle geleneksel ve modern tango küğü ile ilgilenen Zoe Samsarelou Uruguay'lı bandenoist Hugo Diaz'ın yaratılarının dünyada ilk seslendirilişlerini gerçekleştirmiştir. 2006 yılında çizitlediği ve Astor Piazolla'nın tangoları üzerine yaptığı doğaçlamaların yer aldığı bir CD'si vardır ve bu CD "Yunan Radyo ve Televizyonu" için kaydedilmiştir. 2000 yılından bu yana Zagora, Pelion'da "Musical Gatherings" isimli "Uluslararası Yaz Kursları"nda piyano ve oda küğü dersleri vermektedir. Geçtiğimiz yıl İstanbul'da bir resital veren sanatçı Mesut İktu ile "Türk–Yunan Müzik Dostluğu ve Sanat İşbirliği" çerçevesinde Türkiye ve Yunanistan'da dinletiler gerçekleştirmektedirler. Zoe Samsarelou halen "Selanik Devlet Konservatuvarı"nda piyano bölümü başkanlığı görevinin yanında "Makedonya Üniversitesi"nin de öğretim üyesidir.

\ Samsun:

     Samsun ilinde gerçekleştirilen şenlikler ve festivaller arasında şunlar bulunmaktadır:

     Uluslararası Halk Dansları Festivali: Samsun Milli Fuarı bünyesinde 23–29 Temmuz tarihleri arasında düzenlenmektedir.

     Karpuz Festivali: Bafra ilçesinde 1987 tarihinden beri düzenlenmektedir. Ağustos ayının son haftasında iki gün süreyle çeşitli eğlence, müsabaka ve etkinliklerle kutlanır.

     Bengü Karakucak Güreşleri: Bafra ilçesinin Bengü köyünde düzenlenmektedir. 1994 yılında başlatılmış olan şenlikler 10 Temmuzda bir gün yapılmaktadır.

     Altın Fındık Yağlı Pehlivan Güreşleri: Terme ilçesinin Köybucağı kasabasında 1986 yılında başlayan şenlikler her yıl 9 eylül günü düzenlenir.

     Yaşar Doğu Şenlikleri: Kavak ilçesinde daha çok güreş ağırlıklı olarak eylül ayında düzenlenmektedir.

     Geleneksel Karakucak Güreşleri ve At yarışları: Asarcık ilçesinde Eylül ayının son günleri ve Pazar günleri düzenlenmektedir.

     Kültür ve Sanat Şenliği: Çarşamba ilçesinde 1994 yılından beri düzenlenmektedir. 20–23 Mayıs tarihleri arasında çeşitli etkinliklerle kutlanmaktadır.

     Göller Bölgesi Güreşleri: Ayvacık ilçesinde yaz aylarında düzenlenmektedir.

     Hüseyin Dede Şenlikleri: Alaçam ilçesinde düzenlenmekte olup, 7 Mayısta kutlanmaktadır.

     Neyzen Tevfik Kültür Şenliği :24 Mart 1879'da Kolay'da doğan ünlü hiciv ustası Neyzen Tevfik adına düzenlenmekte olup, ekim ayında kutlanmaktadır.

     Köprülü Mehmet Paşa Kültür Sanat ve Spor Festivali :Vezirköprü ilçesinde Eylül ayının ilk Cuma günü başlayan festival 10 gün sürmektedir.

     Altın Pirinç Festivali: Terme ilçesinde düzenlenmektedir. 1991 yılından beri yapılan festival yörenin ünlü "Kocaman Pirinci" adına haziran ayının 3. ve 4. günleri yapılmaktadır.

     Karadeniz Kısa Film Festivali: Merkez ilçede ilk defa 1996 yılında düzenlenmiştir. Uluslararası nitelikte olup, 23–31 Mart tarihleri arasında her yıl düzenlenmesi amaçlanmıştır.

     Deniz Oyunları Festivali: Yakakent ilçesinde düzenlenmektedir. İlk başlangıç tarihi 1995 yılıdır. 22–23 temmuz tarihleri arasında yapılmaktadır.

    Fotoğraflarda "Samsun Atatürk Kültür Merkezi" ile "Samsun Kültür Müdürlüğü" yer almaktadır.

\ San Antonio Vocal Arts Ensemble (SAVAE):

SAVAE” (San Antonio Vocal Arts Ensemble - San Antonio Ses Sanatları Topluluğu) Orta Doğu, Avrupa, Kuzey ve Güney Amerika’dan derledikleri antik ses küğleri ile bu küğlere eşlik eden erken dönem ve geleneksel çalgıları çalanlardan oluşan eşsiz bir antik dünya küğü topluluğudur. Grup ilk çıkışını 1989 yılında ABD’nin 7. büyük kenti ve Teksas eyaletinin 2. büyük kenti olan San Antonio’nun tarihi “San Fernando Katedrali”nde koloni döneminden kalan Latin Amerikan küğünü sergileyerek yaptı. İzleyen yıllarda bu topluluk beş çizit gerçekleştirdi, büyük bir Hollywood yapımının film küğünde yer aldılar, televizyon belgesellerinde duyuldular ve ulusal halk radyolarının yayınlarına çıktılar. Topluluk Amerika Birleşik Devletleri’nin New York’dan Seattle’a, Baton Rouge’dan Milwaukee’ye dek birçok kentinde dinleti verdi. Bolivya’da gerçekleştirilen “Uluslararası Barok Festivali”nde “Misiones Chiquitos - Küçük Görevler” serisi kapsamında sahne alarak topluluğun ilk yurt dışı dinletisini verdiler. Birçok yayın organına göre bu topluluk eşsiz antik Latin Amerikan küğ seçkileriyle pek şaşırtıcı bir yükseliş sağladı. “San Antonio Ses Sanatları Topluluğu”nun eski Avrupa küğsel unsurlarını kaynaştırmaya yönelik yaratıcı yaklaşımı, topluluğa “Akademi Ödüllü” bağdar Todd Boekelheide’nin ödül kazanmış bir belgesel olan “Discovering Dominga - Dominga’yı Keşfetmek” [Dominga Şili’dedir] için yazdığı partituru kaydetmelerine yol açtı. Ayrıca SAVAE”, eski Ortadoğu küğlerini “Ancient Echoes - Music From the Time of Jesus and Jerusalem’s Second Temple - Eski Yankılar - İsa ve Kudüs’ün İkinci Tapınağı Zamanından Küğler” adıyla kaydetti. Bu kayıt, topluluğun “Kutsal Topraklar”dan küğ ve lehçeleri keşfetmesine yer vermiştir. Yönetmen Ridley Scott, 2005 yapımı “The Kingdom of Heaven - Cennetin Krallığı” filminde bu kayıttan bir parça kullandı. Topluluğun “World Library Publications - Dünya Kitaplığı Yayınları” (SAVAE’nin plak şirketi) iki yıl üstüste bir numaralı satıcı ünvanını elde etti ve yapılan ilham verici araştırmalar ile yaratıcı yetenekleri övgü dolu eleştiriler kazandı. Topluluğun sanat yönetmeni olan Christopher Moroney, grubun edimsel çalışmaları ve yapacağı kayıtlar için küğ tarihini ve kültürünü derinlemesine inceleyerek SAVAE” için çığır açan yeni bağdalar ve düzenlemeler yarattı. Bu araştırmaları yapmak için Meksika, Peru, Bolivya, Filistin ve İsrail’e gitti. Moroney’in “Aztec Ceremonial Music - Aztek Tören Küğü”nün heyecan verici yeniden inşası, O’na Aztek kültürü ile ilgili Kolomb öncesi eserlerin yer aldığı gezici bir müze sergisi olan “The Sport of Life and Death” için bir parça oluşturmasına yönelik bir sipariş gelmesine yol açtı. Müzikbilimci Theodore Burg, Moroney’nin “Ancient Echoes - Antik Yankılar” çalışmasını “ilgi çekici, zamansız bir etkiye sahip, iyi araştırılmış, iyi kaydedilmiş bir küğsel yolculuk” olarak adlandırdı. “World Library Publications - Dünya Kitaplığı Yayınları” Moroney’nin bağdalarını ve düzenlemelerini SAVAEadına ve onun için yayınlamıştır. SAVAE”, “NPR - National Public Radio”nun “Performance Today”, “Sound & Spirit”, “Latino USA”, “The Savvy Traveler” ve “Weekend Edition” gibi ulusal radyo programlarında yer aldı. Angela Mariani, erken dönem küğlerini ele aldığı “Harmonia” isimli izlencesinde bir saat süren özel seanslarda topluluğu iki kez dinleyicilere ulaştırdı. Yapımcı John Dilberto, halka açık radyo programı için bir “Salon Dinletisi” kaydetmek için San Antonio’ya gitti ve SAVAE”, Philadelphia’daki “Indre Studio”da “Echoes” programı için bir kayıt yaptı. Topluluk hakkında “The Los Angeles Times”, “Dallas Morning News”, “Kansas City Star”, “Houston Chronicle”, “Chicago Sun Times” gibi bellibaşlı günlük gazetelerde haberler yayınlandı, erken dönem dünya küğü hakkında yazılar kaleme alındı. “San Antonio Ses Sanatları Topluluğu”nun üyelerinin isimleri ve görevleri şunlardır: Kathy Mayer (sopran, üflemeli çalgılar, arp, yaylı çalgılar), Tanya Moczygemba (mezzo-sopran, vurmalı çalgılar), Covita Moroney (kurucu ve menejer - alto, ditmeli çalgılar, vurmalı çalgılar), Christopher Moroney (sanat yönetmeni - basbariton, üflemeli çalgılar, vurma çalgılar), Jody Noblett (bariton, üflemeli çalgılar, vurmalı çalgılar) Lee P’Pool “tenor, vurmalı çalgılar), Sonya Yamin (sopran, vurmalı çalgılar).

Sänger:

(Alm.) Şarkıcı.

\ Santkin, Alexandra:

Belçika’nın Dinant kentinde doğmuştur. Küğ eğitimine Léon Jacot'un ögrencisi olarak “Marche–en–Famenne Akademisi”nde başlamış ve 1997’de “Marche–en–Famenne Madalyası”na layık görülmüştür. 1998’de “Edouard Bastien Yarışması”nda ödül almıştır. “Brüksel Kraliyet Konservatuvarı”na girmiş ve remileme, klarinet, oda küğü dallarında önce “Premier Prix Diplomaları”nı 2004’de klarinette superior seviyesindeki diplomayı üstün derece ile almıştır. Klarinet çalışmalarını Jean Michel Charlier ve Ronald van Spaendonck ile yapmıştır. Uzun yıllar Belçika’nın “Lüksemburg Eyaleti Armoni Orkestrası”nda ve ayrıca Mouscron kentinde kurulmuş olan “Divertimento” isimli yaylı çalgılar orkestrası ile çalmıştır. Alexandra Santkin halen “Belçika Kraliyet Deniz Kuvvetleri Orkestrası”nda klarinet sanatçısı olarak görev yapmaktadır.

Santos, Marcos:

Bkz.: Santos, Marcos Vinicius Miranda dos.

\ Santos, Marcos Vinicius Miranda dos:

Brezilya’nın Sao Paulo eyaletinde yer alan Bauru kentinde dünyaya geldi. Keman sanatçısı ve öğretmeni. Yaşamının önemli bir kısmını doğduğu kentte geçirdi. Brezilya’da yapılan ulusal bir keman yarışmasını kazandı, verilen ödül “Mississippi Güney Üniversitesi”nde keman performansı alanında yüksek lisans eğitimi idi. Daha sonra “Alabama Üniversitesi”nde doktorasını tamamladı. Santos bir süre “Iris Orchestra”nın bir sanatçı üyesi olarak çalıştı ve Memphis’de bulunan “Caldwell-Guthrie İlköğretim Okulu”nda 1. ila 5. sınıf öğrencilerine eğitim verdi. Sanatçı halen “Conservatório de Tatuíand” ve “Sócio Proprietário at Bravo Academia de Música”da keman öğretmenliği yapmakta ve genç kuşakları küğ yolunda ilerletmektedir. Ayrıca “Universidade Estadual de Campinas”ta çalışmaktadır. “Kreutzer Çalışmalıkları” konusunda “iclassical Academy”de dersler vermektedir.

\ Santos, Marcus:

Çağdaş bir perküsyoncu ve eğitimci olan Marcus, Brezilya’nın Bahia kentinde dünyaya geldi. Hayatını Afro-Brezilya küğüne adayan sanatçı bu küğün dünya çapında tanınması için çalışmakta, öğretmenlik yapmakta ve sahneye çıkmaktadır. Dünyanın önde gelen küğcüleri ile beraber performanslar sunan sanatçının birlikte sahne aldığı isimler şunlardır: “Gypsy Kings” (İspanya), Daniela Mercury (Brezilya) ve “Brand New Heavies” (İngiltere). Marcus Santos ayrıca Brezilya Devlet Başkanı’nın huzurunda, TEDx etkinliğinde ve “MTV” prodüksiyonu olan “One World Band”te küğünü sergileme olanağı elde etmiştir. Marcus ayrıca Anne Hathaway ile “Sony Pictures”a ait olan ve “Oscar” adayı gösterilen “Rachel’s getting married” filminde oynadı. Çok sayıda ödül kazanan sanatçının bazı ödülleri şunlardır: “Berklee College of Music” tarafından “Başarılı Perküsyonist Ödülü” (2004), “Brezilya Göçmen Merkezi” tarafından “Üstün Sanat Performansı Ödülü” (2008), “KOSA Tanıma Ödülü” (2013). Marcus halen Boston’da bulunan “New England Konservatuvarı”nda, “Middlesex Community Koleji”nde ve “Somerville Yüksek Okulu”nda dersler vermektedir. Sanatçı toplumsal dönüşüm amacıyla dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen festivallerde, üniversitelerde ve kongrelerde Afro-Brezilya küğü ve vurma çalgılar sanatı hakkında kurslar düzenlemektedir. Bunlar arasında Küba’da yapılan “Fiesta del Tambor”, New York “Carnegie Hall” etkinlikleri, ABD’de gerçekleştirilen “PASIC” ve “Harvard Üniversitesi”ndeki etkinlikleri saymamız mümkündür. Marcus Santos halen ABD, Kanada, Almanya, Meksika ve Fransa’dan yirmidört davul grubunu içeren “Grooversity” küresel davul ağı projesinin sanatçı direktörüdür.

\ Sapere, Antonio:

İtalya’da 1954 yılında doğan Antonio Sapere küğ eğitimine sekiz yaşında iken önce İtalya’da başlamış ve daha sonra Belçika’ya gelerek “Brüksel  Kraliyet Konservatuvarı”na girmiştir. Marcel Ancion’un öğrencisi olarak “La plus Grande Distinction” derecesi ile klarinette superior diplomasını almıştır. Bir taraftan da Jean–Christophe van Ecke’den oda küğü dersleri almış ve bu dalda da “Premier Prix” diplomasına hak kazanmıştır. 1986’da kendisine “Horlait Dapsens Vakfı Onur Başarı Ödülü” layık görülmüştür. 1974’den itibaren Belçika’daki çesitli “Küğ Akademileri”nde klarinet dersleri vermeye başlamış, bu deneyim de kendisini eğitim ve öğrenim alanına bağlamıştır. Bu sayede uluslararası staj ve kurslara çağırılmıştır. Kısa zamanda “Belçika Klarinet Topluluğu”na alto klarinetçi olarak çağırılmıştır. Orkestralarda klarinet sanatçısı olarak çalarken kendisini salt çalgısındaki teknik bilgisi ile değil, küğsel kalitesi ile de göstermiştir. Bu orkestralara prestijli “Belçika Fransızca Radyo Televizyon Orkestrasını”, “Belçika Ulusal Orkestrasını”, “Opera Orkestrası”nı örnek verebiliriz. 1986’dan 1993’e kadar “Louvain la Neuve Üniversitesi Orkestrası”nı yönetmiş, 1990 ile 1997 arasında da “Val de Sambre Senfoni Orkestrası”nin yönetkeni olmuştur. 1999’da ise “Montigny–le–Tilleul Orkestrası”nı kurmuştur. Antonio Sapere 1994’den beri Montigny-le-Tilleul kentindeki “Paulin Marchand Küğ Akademisi”nin müdürlüğünü yapmakta, çeşitli orkestralarla yalkıcı Belçika’da, İspanya’da, Almanya’da dinletilerini sürdürüp üstün sanatçı niteliklerini kanıtlamaktadır.

Sarabande:

Yavaş tempolu eski bir İspanyol dansıdır.

\ Saraç, Muzaffer:

1959 yılında İstanbul’da dünyaya gelen küğ bilimci ve küğ eğitmeni Muzaffer Saraç “İzmir Maarif Koleji”ni (Bornova Anadolu Lisesi) bitirdikten sonra “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Küğ Bilimleri Bölümü”nde okudu ve bu bölümden başarıyla mezun oldu. “Dokuz Eylül Üniversitesi”nde küğ okutmanı olarak çalışan Muzaffer Saraç’ın “Orkestra Dergisi”nde yayınlanmış yazıları, çevirileri ve makaleleri bulunmaktadır. Saraç, aynı zamanda www.muziklopedi.org sitesinin de yazarlarındandır. Bağdadığı ya da düzenlediği yaratılarını Tuğrul Göğüş, Seyyal Karar Saraç ile çeşitli kereler farklı yerlerde seslendirmiştir. Bağdar’ın yaratıları değişik kaynaklarda yayınlanmıştır. Bunların başında Seyyal Saraç Karar tarafından yayınlanan “Piyano Öğreniyorum” kitabı bulunmaktadır. Saraç’ın yaratıları için aşağıdaki linke bakınız: http://www.muziklopedi.org/?/Nota

\ Saraç, Seyyal:

1959’da İzmir’de doğdu. İlkokul yıllarında Ajlan Atrek ile piyanoya başladı. Onbir yaşında İzmir Devlet Konservatuvarı Piyano Bölümü”nün sınavlarını kazanarak bu okulun öğrencisi oldu. 1979 yılı Haziran ayında konservatuvarın piyano yüksek bölümünü pekiyi derece ile bitirip aynı yılın Eylül ayında kendi okuluna piyano öğretmeni olarak atandı. 1983 ve 1986 yıllarında “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın açtığı yaz kurslarına katılarak kısa sürelerle devlet sanatçısı Ayşegül Sarıca, Judith Uluğ ve Pekinel kardeşlerle çalıştı. 1984 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü”nün düzenlediği “I. Ulusal Müzik Bilimleri Sempozyumu”na “6-11 Yaş Grubu Çocuklarında Piyano Eğitimi” başlıklı bildirisi ile katıldı. İzmir’li tanınmış bağdar Necdet Levent’in piyano parçalarının ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. Senfoni orkestrası keman sanatçılarından Tuğrul Göğüş’e birçok dinleti etkinliğinde piyano eşliği yaptı. “Orkestra Dergisi” başta olmak üzere çeşitli dergilerde piyano eğitimi üzerine makaleleri yayınlandı. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda 20 yıl piyano öğretmenliği yaptıktan sonra kendi isteğiyle emekli olarak özel piyano öğretmenliğine başladı. "Piyano Çalıyorum" (piyano metodu), "Şarkı Söylüyoruz" ve "Piyano; Eğitimi ve Kısa Tarihi" adlı üç kitabı vardır. Öğrenciyi en baştan alarak iyi denebilecek bir düzeye kadar ilerletmeyi amaçladığı üçüncü kitabı “Piyano Çalıyorum” aranan ve kullanılan bir piyano çalışmalığı olma yolundadır. Piyano öğrencilerinin çeşitli türlerde küğlerle sıkılmadan, keyifli bir öğrenme süreci yaşamasını hedefleyen ve çok yönlü bir kültürü ayaklarını kendi topraklarına basarak almaları gerektiğini düşünen Seyyal Saraç, çalışmalarını eğitimci olarak sürdürmektedir. Evli ve bir çocuk annesidir.

Sarajevo Film Festival:

Bkz.: Saraybosna Film Festivali.

\ Saraybosna Film Festivali:

Bkz.: Sarajevo Film Festival. 1995 yılından bu yana Saraybosna’da gerçekleştirilen film festivalidir. Bosna’da tüm dünyanın gözleri önünde yapılan kuşatma ve kirli savaşın sürdüğü günlerde başlatılmıştır. Bu festivalin başlangıcının haksız savaş yıllarında gerçekleşmesi son derece anlamlıdır. Kurucularından birisi Mirsad Purivatra olup adı geçen etkinliğin direktörü olmuştur. Festival her yıl Ağustos ayında düzenlenmekte olup Avrupa’nın önde gelen film etkinliklerinden biri sayılmaktadır ve her yıl yaklaşık yüzbin sinema ve sanatsever tarafından izlenmektedir. Purivatra, 2003 yılından başlayan ve günümüze dek süren yeni bir projeye imza attı; bu projeyle bölgesel sinematografinin gelişimine ve yeni yeteneklerin kaşfine yol açmak üzere “Saraybosna Film Festivali”nin bir bileşeni olarak Avrupa film pazarında “CineLink Ortak Yapım Pazarı” oluşturdu. “CineLink”, bugün bölgesel film üretimi için en güçlü katalizör olarak kabul edilmektedir. 2007 yılında sanatçının girişimi ile festival bünyesinde, bölge sinemasının geleceğini şekillendirecek yeni sanatçılar için “Saraybosna Yetenek Kampüsü” adı altında bir eğitim platformu oluşturuldu. Purivatra 2008 yılında, Saraybosna’da “Yetenek Kampüsü” katılımcıları tarafından çekilen küçük bütçeli kısa filmler oluşturmak için festival kapsamında “Saraybosna Film Şehri” adlı bir proje başlattı. Savaş yıllarında film kutuları kuşatma altındaki kente havaalanının altından kazılan bir tünelle ulaştırıldı ve elektrik olmadığı için enerji kaynağı olarak portatif jeneratörler kullanıldı. İlk etkinlik sırasında geçerli bir para birimi olmadığından izleyicilerden her bir film bileti için bir sigara bağışlaması istenmişti. Birinci yılda festival beklenmedik bir ilgi gördü ve 12 gün boyunca 15 bin kişi, 15 ülkeden 37 film izledi. İkinci yılda, izleyici sayısı 25 bin kişi oldu ve sonraki yıllarda izleyici ve film sayısı artmaya devam etti. Festivalde verilen ödüller şunlardır: “Saraybosna’nın Kalbi - En İyi Film Ödülü”, “Saraybosna’nın Kalbi - En İyi Kısa Film Ödülü”, “Saraybosna’nın Kalbi - En İyi Belgesel Film Ödülü”, “Saraybosna’nın Kalbi - En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”, “Saraybosna’nın Kalbi - Onur Ödülü”, “Uzun Film Dalında Jüri Özel Ödülü”, “Belgesel Film Dalında Jüri Özel Ödülü”, “İnsan Hakları Ödülü” ve “CineLink Ödülü.”

Saraydan Kız Kaçırma Operası:

Mozart’ın pek tanınmış küğlü sahne yaratısı. Bu eserin siparişini veren “Kutsal Roma İmparatoru” İkinci (II.) Josef’tir.

\ Sargsyan, Vahan:

Ermeni piyanist Vahan Sargsyan’ın piyano öğretmenleri Ermenistan’ın tanınmış sanatçılarından olan Elza Tandilyan ve babası Profesör Villi Sargsyan idi. Sanatçı lisans ve lisansüstü eğitimlerini “Erivan Komitas Devlet Konservatuvarı”nda tamamlamıştır. Sargsyan Brezilya’nın Rio de Janeiro kentinde yapılan “Uluslararası Piyano Yarışması” ikincisi olmuş, ayrıca “Pittsburgh Dinleti Derneği” tarafından gerçekleştirilen dinleti yarışmasını kazanmıştır. Hem bir resital piyanisti ve hem de katılımcı piyanist olarak Ermenistan, Gürcistan, Rusya, İtalya, Avusturya, Arjantin, Brezilya ve Amerika Birleşik Devletleri’nde dinletiler vermiştir. Vahan Sargsyan seçkin bir tenor–saksofon sanatçısı olan James Houlik ile beğenilen sanatsal şarkıların düzenlemelerini içeren bir CD kaydetmiş, bunun yanısıra diğer kayıtları Alanna ve Aerophon markaları altında yayınlanmıştır. Pittsburgh’a taşınmasından sonra Sargsyan “Pittsburgh Sinfoni Orkestrası”nın yalkıcısı olarak sahneye çıkmış ve bir orkestra piyanisti olarak düzenli bir şekilde görev almıştır. Sanatçı “Carnegie Mellon Üniversitesi”nde öğretmenlik de yapmaktadır.

\ Sarı, Atakan:

“Çukurova Üniversitesi”nde Can Çoker ile çalıştığı yıllarda “T.C. Kültür Bakanlığı”nın düzenlediği piyano yarışmasında, kategorisinde  birinci oldu. Amerikalı piyanist Martin Berkofsky’nin bir Türkiye dolaşısında tanıştığı Atakan Sarı, kendisinin sonraki yıllarda asistanı oldu. “Manhattan School of Music”de, Solomon Mikowsky’le lisans derecesini kısa sürede tam burslu olarak tamamladı. Sarı’nın konser verdiği mekanlar arasında “Carnegie” (New York), “Çaykovski” (Moskova) gibi salonlar bulunmaktadır. Ermenistan’da orkestra eşliğinde konser veren ilk Türk olan Sarı’nın yalkıcı olarak ve orkestra eşliğinde kaydettiği 2 CD bulunmaktadır. Halen Kanada’dan Çin’e pek çok ülkede dinleti veren Sarı, “Kıbrıs Yakın Doğu Üniversitesi”nde dersler vermektedir.

\ Sarı, Ayhan:

Çanakkale’nin Biga ilçesinde doğdu. İlk küğsel etkilenmelerini ortaokul küğ öğretmeni olan ve kanun da çalan babası Ekrem Sarı’dan aldı. “Biga Sakarya İlkokulu”nu bitirerek aynı yıl “Biga Lisesi”nde orta öğrenime başladı. O zamanki adıyla “Ege Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü”ne girerek Türkiye’nin ilk akademik küğ bilimleri profesörü Gültekin Oransay (1930-1989), Prof. Dr. Necati Gedikli, Prof. Dr. Edip Günay, Nurhan Cangal, Fehamettin Özgüç, Ahmet Borçaklı, Mustafa Hoşsu ve diğer değerli öğreticilerden Türk-Batı küğü ve küğ bilimle ilgili dersler aldı. Bu derslerin arasında Farsça, İtalyanca, Osmanlıca, Grek, Kril alfabeleri gibi dersler de bulunuyordu. 1983 yılında “Yök” ile birlikte İzmir’de “Dokuz Eylül” adında ikinci bir üniversite kurulması nedeniyle, “Ege Üniversitesi” olarak girdiği lisans öğrenimini “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bilimleri Bölümü” olarak 1985’de “Ud, Tanbur, Kanun, Kemençe, Ney ve Kudüm’ün Tarihsel ve İşlevsel Özellikleri” başlıklı teziyle bitirdi. 1952’den beri kayıp olan Türkiye’nin ilk “Ney ve Santur Metodları”nı buldu. 1985 yılından itibaren 2000 yılına dek yurtiçinde düzenlenen hemen bütün küğ simpozyumlarına bildirileriyle katıldı. Bu katılımlar 1994’de “Kültür Bakanlığı”na “Genel Yönetmen” olarak atanması ve yöneticilik görevinin ağır basması nedeniyle seyrekleşti. Bunun yanında çeşitli dergi ve gazetelerde yazıları yayınlandı. Ayrıca TV ve radyo izlencelerine konuk olarak katıldı. Türk çalgıları ve Türk küğünde çalgılama-orkestralama alanında yoğunlaştı. 1986 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü”ne öğretim görevlisi olarak atandı. Aynı Üniversite’nin “Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzik Bilimleri Ana Bilim Dalı”nda sınavla başladığı yüksek lisans öğrenimini 1989’da “Türkiye’de İlk Ney Metodu, Santur Metodu ve Ziya Santur” başlıklı teziyle bitirdi. 1987 yılında Hüseyin Sadettin Arel’in 1933’de yapımına başlattığı ve keman ailesinin fasıl kemençesine uyarlanması düşüncesinden hareketle gerçekleştirilen kemençe ailesi uygulamasının anlatıldığı, Dr. Zühtü Rıza Tinel tarafından 1926’da kaleme alınmaya başlanan el yazması “Asri Kemençe ve Kemençe Beşlemesi Üzerine Düşünceler” başlıklı çalışmayı günümüz diline çevirdi. 1986-1993 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Türk Sanat Müziği Korosu”, “İzmir Konak Belediyesi Türk Sanat Müziği Korosu”, “Maltepe Askeri  Lisesi Türk Sanat Müziği Korosu”, “İzmir Yeni Asır Gazetesi Türk Sanat Müziği Gençlik Korosu”, “Yeni Asır Gazetesi Çocuk Korosu”, “İzmir Atatürk İl Halk Kütüphanesi Çocuk Korosu” gibi amatör koroların yönetkenliğini yaptı. 1990-1991 yıllarında “Kültür Bakanlığı İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu”nda konuk sanatçı olarak çalıştı. Bu sırada koro yönetkeni olan Teoman Önaldı, koroda görev yapan Avni Anıl, Yusuf Nalkesen, Rüştü Şardağ ve Sadi Hoşses gibi değerli geleneksel Türk küğü bağdarlarından ve koro müdürü Güner Özkan’dan bilgi-görgüye dayalı deneyimler edindi. 1990 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Müzik Bilimleri Ana Bilim Dalı”nda girdiği sınav sonucunda doktora öğrenimine başlıyan Ayhan Sarı,  Kasım 1991’de verdiği yeterlilik sınavının ardından yasal süresi içinde “Günümüz Geleneksel Türk Sanat Müziğinde Etkileşimler” başlıklı tezini vererek “Müzik Bilimleri Doktoru” ünvanı aldı. Yine 1990-1993 yılları arasında “TRT Kurumu”nda haftalık olarak yayınlanan belgesel nitelikli “Geçmişten Günümüze Çalgılarımız”, “Tanzimattan Günümüze Geleneksel Müziğimiz” ve “Kantodan Türk Pop Müziğine” izlencelerini (toplam 256 program) hazırladı. “Geçmişten Günümüze Çalgılarımız” isimli izlence Güner Özkan’ın Orta Asya Türk Müziği kayıtları destekleriyle hazırlanmış olup “Türkiye'nin Sesi (Voice of Turkey) Radyosu”nda ondört yabancı dile çevrilerek “TRT”nin dünya vericilerinden yayınlandı. 1992 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi”ndeki görevinden kendi isteğiyle ayrılarak “Kültür Bakanlığı”na geçti. 1994 yılında “Kültür Bakanlığı Halk  Kültürlerini Araştırma ve Geliştirme Genel Müdürlüğü”nce düzenlenen “1. Türk Halk Kültürü Araştırma Sonuçları Sempozyumu”nda Türk küğünde ilk olarak “Türk Dünyası Orkestrası” fikrini ortaya koyan bir bildiri sundu. Bu bildiriden altı yıl sonra “Kültür Bakanlığı”nda “Devlet Türk Dünyası Müziği Toplulukları” kuruldu. (Ankara Devlet Türk Dünyası Müziği Topluluğu 2000, İzmir Devlet Türk Dünyası Dans ve Müzik Topluluğu 2001). 1994 Aralık ayında topluluğun ilk yönetkeni olan Nejat Atlığ’ın onbir aylık genel yönetmenlik görevinin ardından 65 yaşını doldurması nedeniyle emekliye sevk edilmesi üzerine “Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu”na genel yönetmen (koro yönetkeni) olarak atandı. 1996-1997 yıllarında topluluk, taşra devlet koroları içinde ilk ve tek olarak “TRT”nin “Devlet Koroları’ndan” isimli izlencesinde periyodik olarak yer almaya başladı. 1998 yılında “Edirne Devlet Türk Müziği Topluluğu Genel Yönetmenliği” görevini sürdürürken “Trakya Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda yüksek lisans dersleri ve “Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nde geleneksel Türk sanat musikisi dersleri verdi. Ocak 2002’de sekiz yıl sürdürdüğü genel yönetmenlik görevinden istifa etti ve “İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu”na sanatçı olarak tayin edildi. Halen “Kültür ve Turizm Bakanlığı İzmir Devlet Klasik Türk Müziği Korosu”nda küğ bilimleri doktoru sanatçı olarak görev yapmakta ve “Türk Silahlı Kuvvetleri İzmir Hava Eğitim Komutanlığı Amatör Türk Sanat Musikisi Korosu”nu yönetmekte olup bilimsel çalışmalarını da sürdürmektedir.

\ Sarı, Mahmut:

1948 yılında Tarsus'ta doğdu. İlk piyano derslerini küğ öğretmeni Erdoğan Kükrekol'dan aldı. “Tarsus Lisesi”ni bitirince “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne girdi. İlk iki yıl Tulga Cetiz'in piyano öğrencisi oldu. Üçüncü yıl Edouard Zuckmayer ile çalıştı. 1969 yılında bu okulu bitirdi. 1969–1970 öğretim yılında “Kepirtepe (Lüleburgaz) İlköğretmen Okulu”nda küğ öğretmeni olarak çalıştı. 1970 yılında Ankara'da açılan yarışma sınavını kazanarak 1416 sayılı yasa uyarınca Fransa'ya gönderildi. Orada bir yıl Bascourret de Gueraldi ile çalışarak "Ecole Normale de Musique d e Paris" okulunda aynı öğretmenin piyano sınıfına kaydoldu. Bu okulda oda küğü derslerine de devam etti. 1975 yılında “4. Derece Öğretmenlik Diploması” alarak yurda döndü. 1976 yılında “İzmir Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”ne öğretmen olarak atandı. Bu dönemde piyano, eşlik ve kulak eğitimi derslerine girdi. 1987 yılında çıkartılan yasa ile piyano dalında doçent, 1996 yılında da profesör oldu. Aynı dönem içerisinde "Piyano Eşliğinde 7 Türkü" kitabını yayınladı. Ayrıca Carl Czerny’nin "Etudes de Mecanisme, Op.849” kitabını açıklayıcı notlarla yeniden hazırladı (basılmadı). “Ankara Filarmoni”, “Trabzon Mavi Nota” gibi küğ dergilerinde küğ ve piyano eğitimi ile ilgili makaleleri yayınlandı. 1983-2000 yılları arasında “TRT İzmir Radyosu Çocuk ve Gençlik Koroları”nın kuruluş ve çalışmalarında eşlikçi ve eğitmen olarak görev aldı. 15-16 Mart 2002 tarihlerinde Ankara'da “Sevda-Cenap And Müzik Vakfı” tarafından düzenlenen "21.yy Başında Türkiye'de Müzik " Sempozyumu'na Nergiz Şakirzade Sarı ile birlikte Türkiye'deki küğ eğitimi ile ilgili ortaklaşa bir bildiri sundu. Ayrıca 1991–1997 ve 1998–2000 yılları arasında “Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölüm Başkanlığı” yaptı. Halen aynı kurumda “Anabilim Dalı Başkanlığı” yapmakta ve piyano derslerine devam etmektedir. Mahmut Sarı "Müzik Eğitimi Anabilim Dalı Başkanı" olarak 40 yıllık çalışma yaşamından sonra 2015 yılında emekli olmuştur.

\ Sarı, Nergiz Şakirzade:

Azerbaycan'ın başkenti Bakü'de doğdu. Piyano öğrenimine 1962 yılında onbir yıllık "Bülbül Musiki İhtisaslaşma Okulu"nda başladı. 1973-1978 yılları arasında "Azerbaycan Üzeyir Hacıbeyli Devlet Konservatuvarı”nda piyano üzerine yüksek lisans yaptı. Mezuniyetinden sonra “Azerbaycan Bilimler Akademisi Mimarlık ve Güzel Sanatlar İlmi Araştırma Enstitüsü”ne küğbilimci olarak atandı. 1985-1989 yılları arasında Moskova'da “Kültür Bakanlığı Güzel Sanatlar İlmi Araştırma Enstitüsü”nde “Ortaçağdan Günümüze Kadar Azerbaycan ve Türkiye Müzik Kültürlerinde Karşılıklı İlişkiler” konusunda tez hazırlayarak doktorasını tamamladı. “Bilimler Akademisi”nde görevini sürdürürken Eylül 1990'da Ankara'da düzenlenen “XI. Türk Tarih Kongresi”ne ve Ağustos 1991'de Moskova'da düzenlenen “XIII.Uluslararası Bizans Kongresi”ne katıldı. Mart 1992'de Türkiye'ye çalışmak üzere gelerek “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakülesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde göreve başladı. Ekim 1993'te “İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Müziği Devlet Konservatuvarı”nda açılan doçentlik sınavına katılarak doçent oldu. “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi”nde 1997 yılında kadrolu doçent olarak çalışmaya başladı. 2000 yılında profesör oldu. Sanatçı halen aynı kurumda piyano dersleri vermekte, bölüm içi ve dışı dinletilere yorumcu olarak katılmaktadır. Nergiz Şakirzade Sarı 2012-2017 yılları arasında "Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölüm Başkanı" olarak çalışmıştır ve 2015 yılından bu yana "Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı Başkanlığı"nı sürdürmektedir.

\ Sarıgül, Ali:

1951 yılının Ekim ayında Gaziantep’in bir köyünde doğdu. Doğum günü bilinmemektedir. Küğ sanatıyla ilkokul öğretmeni Ayşe Çalışır’ın ilkokul üçüncü sınıfta mandoline başlatması sayesinde tanıştı. 1970 yılında “Düziçi İlköğretmen Okulu”ndan mezun oldu. Bu okulda okuduğu yıllarda küğe olan ilgisi ve sevgisi daha da arttı. Mandolin, bağlama ve blokflüt çalmasını öğrendi. Öğretmen olduktan sonra Gaziantep’in bir köyünde bir yıl öğretmenlik yaptı. Daha sonra üniversite sınavlarına girerek “Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü”ne kaydını yaptırdı ve 1977 yılında mezun oldu. 1978 yılında “Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü Antalya Bölge Müdürlüğü”nde göreve başladı. 1982 yılından beri aynı kuruluşun “Ankara 5. Bölge Müdürlüğü”nde çalışmaktadır. Görevi gereği ülkenin dağlarını, ovalarını, yaylalarını, büyük nehirlerini ve küçük dereciklerini tanıma olanağı oldu. Ve bunların şiirini ve küğünü duyma fırsatını yakaladı. 1990 yılında sıkıntılı bir gününde Okay Temiz’in “Derviş” isimli albümünü dinlerken karşılaştığı olağanüstü güzellikteki yalkın ney yaşamını değiştirdi. Ali Sarıgül şöyle demektedir: “Ben kırk yıldır bu ülkede yaşıyordum ve böyle bir güzellikten habersizdim. Tanrı Okay Temiz’den razı olsun ve onun şanını artırsın.” İlk iş olarak bir ney temin ederek çalışmaya başladı. Sarıgül ney hocaları olan Polat Kale ve Ekrem Vural’ı saygıyla anmaktadır. Doksanlı yıllarda tanıştığı ilginç bir gruptan özellikle küğümüzün felsefesi hakkında çok değerli bilgiler edindi. Küğ artık Sarıgül için bir yaşama biçimi olmuştu. Halen küğ çalışmalarını amatör olarak sürdürmekte ve küğümüzün felsefesine derin ilgi duymaktadır. Hazreti Mevlana’nın söylediği gibi “küğümüzün ahenginde gizli olan sırrı” kenarından köşesinden aralayabilmek için “olması gereken küğ hangisidir?” sorusunun yanıtını aramaktadır. Ali Sarıgül’e ait web sitesinin adresi şöyledir: http://musikiyolu.blogspot.com

\ Sarıhan, Doğay:

1979’da Balıkesir’de doğdu. Küğ yaşamına ortaokul yıllarında bağlama çalmayı öğrenerek başladı. Kısa bir zaman sonra çoksesli sanat küğüne olan ilgisi doğrultusunda gitar dersleri almaya başladı. Bir yılı aşkın süre çalışmalarını kendi sürdürdü. 2002 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”ne girmeye hak kazandı. Buradaki çalışmalarını Mehmet Gürgün’le birlikte sürdürdü. Bu süre içinde usta gitarist Bekir Küçükay ile çalışma fırsatı oldu. Ricardo Moyano’nun derslerine de katılan sanatçı Ali Hoca ile birlikte Türk Küğü ağırlıklı uyumbilgisi ve bağdama üzerine çalışmakta ve bir yıldır flamenko gitaristi Ezgi Anıl’a eşlik etmektedir. Sarıhan halen “Ensemble Feverish Müzik Kursu”nda gitar eğitimi vermektedir.

\ Sarıkaya, Murat:

15 Aralık 1954 tarihinde Adana’da doğan Murat Sarıkaya “Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü”nde klasik gitar öğretmenliği yapmaktadır. 1990 yılından bu yana çeşitli dersanelerde gitar dersleri veren Sarıkaya halen “Natürel Müzik Dersanesi”nin de gitar öğretmenliğini yürütmektedir. Sarıkaya’nın yakın bir tarihte klasik gitar için hazırlamış olduğu bir çalışmalık ile gitar öğrencileri için dağarcık oluşturacak bir çalışmasının yayınlanması gündemdedir.

\ Sariel, Alon:

Alon Sariel mandolin ve lavta yalkıcısı ve orkestra yönetkeni olarak hem erken dönem küğü hem de çağdaş küğ alanında uzmandır ve kendisine ithaf edilmiş çok sayıda yaratının ilk çalınışını gerçekleştirmiştir. “Salzburg Çağdaş Müzik Bienali” ve “Utrecht Erken Dönem Küğ Festivali” gibi festivallerde ayrıca “Berlin Filarmoni” ve Milano’daki “La Scala” gibi dünyaca ünlü salonlarda sahne almıştır.Çeşitli topluluklarla birlikte ya da yalkıcı olarak Avrupa, ABD, Meksika, Orta ve Uzak Doğu’da dinleti dolaşıları yapmış, “Trinity Küğ Koleji” (Londra), “Lilla Akademisi” (Stokholm), “Kazan Devlet Konservatuvarı” (Rusya) ve  “Celaya Konservatuvarı” (Meksika) gibi üniversitelerde yüksek lisans dersleri vermiştir.Alon Sariel “Concerto-Foscari Barok Topluluğu”nun küğ yönetmenidir ve bu topluluk ile 2018’de “Opus Klasik Ödülü”ne layık görülmüştür. Yalkıcı ya da orkestra yönetkeni olarak son etkinlikleri arasında “Münchener Kammerorchester”, “Berliner Kammerorchester”, “Kudüs Radyo Sinfoni Orkestrası”, “Sofya Filarmoni”, “Camerata Tinta Barocca” (Cape Town), “Tel Aviv Yalkıcıları” ve “Barokksolisten” gibi topluluklar yer almaktadır.

\ Sarkisova, Karina:

1983 yılında Moskova’da doğmuş olan Rus-Ermeni asıllı Avusturyalı balerin. Karina Sarkisova “Bolşoy Balesi”nde eğitim gördükten sonra 2000 yılında “Viyana Operası”na katıldı ve 2009 yılında bu kurumun kırın grubunda yalkın kırıncı olarak konumlandırıldı. Farklı türlerde kırın temsillerinde yer alan Sarkisova uluslararası yarışmalarda da çeşitli ödüller kazandı. Son beş yıldır kırın düzenlemeyle uğraşmaya başlayan sanatçı çalışmalarını “Viyana Genç Kırın Düzenleyiciler Akşamları” çerçevesinde sunmaktaydı. Sarkisova ismi Ermenice Sarkisyan’dan Rusçalaştırılmış bir soy adıdır. Bu soyadı ise O’nun Ermeni kökeninden geldiğini göstermektedir. Genç kırın sanatçısı lirik rollerden karakter rollerine dek çok çeşitli partlarda kırınmıştı. Ancak önce Avusturya’da yayınlanan erkek moda ve yaşam biçimi dergisi “Wiener”e cesur pozlar vermesi ve ardından Mayıs 2010 tarihinde yayınlanan “Penthouse” dergisine çıplak pozlar çektirmesi kurumuyla ilişkilerinin kesilmesine yol açtı. “Wiener”dergisine verdiği  pozların ardından kurum tarafından uyarıldığı belirtilen sanatçının bu uyarılara aldırmadan ve üstelik te opera evinde çıplak fotoğraflarının izinsiz çekilmiş olması bardağı taşıran damla oldu. Bu konudaki resmi açıklama opera yöneticisi Dominique Meyer tarafından yapıldı ve 23 Ağustos 2010 tarihinde “Viyana Operası” ile Karina Sarkisova’nın birlikteliği sonlandırıldı. Evli ve 8 yaşında bir erkek çocuğu bulunan sanatçı Avusturya medyasına yaptığı açıklamada işten uzaklaştırılmasını ayrımcı bir davranış olarak niteledi.

Saskaņa:

(Letonca) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

Satz:

(Alm.) Tümce, cümle. Cümlecik. Bağda, beste.

Sautillé:

(Fr.) Yaylı çalgılarda yayı sektirerek çalmak. Yayın sektirilerek hareket ettirilmesi. Yayı zıplatmak. Bkz.: Saltato.

\ Savaş, Hülya:

Söke’de doğdu. “Aydın Ortaklar Öğretmen Okulu”nu bitirdikten sonra “Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Küğ Bölümü”nde okudu. Daha sonra “Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”nde eğitimine devam edip mezun oldu. Öğrencilik yıllarında “Dostlar Tiyatrosu”nda oynadı. 1985 yılında “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda oyuncu olarak göreve başladı. Halen “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda oyuncu olarak görev yapmakta olan sanatçı bir müddet için bu kurumun müdürlüğünü de üstlenmişti. Üç yıldır Cem İdiz’le tiyatro küğlerinden oluşan “Bir Yaşamdan, Bir Sahneden” adlı dinletiyi sunmaktadır. Hülya Savaş’ın oynadığı oyunlardan bazıları şunlardır: “Sersem Kocanın Kurnaz Karısı”, “Venedik Taciri”, “Kanlı Nigar”, “Özel Hayatlar”, “Yağmurcu”, “Albay Kuş”, “Sırça Kümes”, “Terzi”, “Carmela ve Paolino”, “Bunu Yapan İki Kişi”, “Ellerimin Arasındaki Hayat”, “Güneyli Bayan”, “Teneke Şövalyeler”, “Barış Gezegeni”... Savaş’ın yönettiği oyunlar arasında “Sevgili Barış” ve “Bayram Yeri” sayılabilir. Savaş ayrıca çeşitli TV filmlerinde de rol almıştır: “Gönlümdeki Köşk Olmasa”, “Yalancı”, “Paydos”, “Dudaktan Kalbe”, “Nasrettin Hoca”, “Papatya Sokağı”, “Dönme Dolap”.

Savaşan, Mert:

1992 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyola eğitimine başladı. 2002 yılında Çetin Aydar’ın öğrencisi olarak aynı okulu başarıyla bitirdi. Öğrenimi boyunca Ruşen Güneş, Bruno Pasquier ve Bruno Guiranna ile viyola çalıştı. “Akdeniz Gençler Orkestrası” seçmelerini kazanarak orkestranın Akdeniz ülkeleri dinleti dolaşısına İzmir’i temsilen katıldı. “İzçaksed - İzmir Çağdaş Kültür ve Sanat Etkinlikleri Derneği”nin düzenlediği “Cumhuriyet Sanat Etkinlikleri”nde görev aldı. Sanatçı halen “Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası”nda viyolacı olarak görev yapmaktadır.

\ Sayar, Gülnur:

1972 yılında İstanbul’da doğdu. 1988–1989 eğitim döneminde “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi. 1992 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden mezun oldu. 1992–1994 yılları arasında “Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Tezli Yüksek Lisans” eğitimini tamamladı. Piyanist Seba Baştuğ Şen ile piyanoda gevşeme teknikleri üzerine çalışmalar yaptı. 1995 yılında İsviçre’de “Summer Academie Biel”de piyano ustalık kursuna katılarak Christian Favre ile çalıştı. 1996 yılında “The Associated Board of the Royal Schools of Music Grade 5 Theory of Music” diploması aldı. 1997 yılında “Londra Kraliyet Akademisi” sınavları için Rowen Cozenz ve Ruth Harte ile piyano, Michael Hancock ile “Alexandre Gevşeme Yöntemleri” üzerine çalışmalar yaptı. Aynı yıl “The Associated Board of the Royal Schools of Music Grade 8 – Piano” ve 1999 yılında “The Associated Board of the Royal Schools of Music Advanced Piano, Dip. ABRSM” aldı. 2007 yılında yürürlüğe girmiş olan “Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Piyano Öğretim Programı”nı hazırladı. 1993 yılından bu yana “İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi” piyano öğretmenliği yapmaktadır. Halen gevşeme ve piyano teknikleri üzerine araştırmalar yapmakta olup Safa Yeprem ile gitar–piyano çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Saydam, Ayla:

17 Şubat 1944 tarihinde Denizli’nin Çal ilçesinde müfettiş Şevket Aker ve öğretmen Zehra Aker’in kızları olarak dünya geldi. Küğsel eğitimine o dönemde “Belediye”ye bağlı olan bugünkü “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda piyano, fagot ve keman çalarak başladı. Konservatuvar eğitimi sırasında çok yönlü çalışmalar yaptı. Vecihe Koray, Necla Tinel ve Verda Ün ile piyano, Ekrem Zeki Ün ile keman, Enver Naci Gökcen ile edebiyat, Alis Rosenthal ile şan, Cenan Akın ile remileme ve analiz, Raşit Abed ile uyum bilgisi, Ferdi Statzer ile analiz, Ergican Saydam ile piyano eğitimi aldı. Haziran 1966’da “İstanbul Belediye Konservatuvarı”ndan başarı ile mezun oldu. 10 Temmuz 1964 tarihinde öğretmeni olan piyanist Ergican Saydam ile evlendi. Uzun yıllar Ergican Saydam’ın asistanlığını yaptı. “Özel Melek Naz Piyano Okulu”nda piyano dersleri verdi. “Şişli Terakki Lisesi”nde piyano derslerine devam etti. Pek çok yalkın dinleti verdi ve oda küğü dinletilerine eşlik etti. Kızı mezzosoprano Ezgi Saydam ile dinletiler verdi. Keman sanatçısı ve bağdar Ermukan Saydam’ın “Piyano İçin Başlıklı Parçalar” isimli albümünün ve mezzosoprano için yazılmış “Geçmişten Dokuz Şarkı” isimli lied albümünün ilk yorumunu gerçekleştirdi. Pek çok çağdaş Türk bağdarının yaratılarını da çaldı. Çok önemli bir “romantik lied” (Mendelssohn, Chopin, Schubert ve Rachmaninoff) yorumcusuydu. Sanatçı 12 Ağustos 2013 tarihinde İstanbul’da vefat etti. Türk piyanist gençliği ve eğitimcileri ile uluslararası önemde birçok sanatçı Ergican Saydam ve eşi piyanist Ayla Saydam disiplininden sihirli  dokunmalarla ortaya çıkmışlardır. Ayla Saydam gibi ender bir yeteneğin Avrupa’ya gitmesi düşünülürken asistan olarak Ergican Saydam ile mesleğini sürdürmeyi tercih etmesi bu kararın o günlerde romantik olduğu kadar isabetli olduğunu da ortaya koymuştur. Ayla Saydam ve Ergican Saydam arasında tüm yaşamın  kristalleşmiş hayat ve küğ değerlerini, az bulunan gerçek anlamda akademizmin usta-çırak ilişkisi çekirdeği olan doyumsuz tadı bulursunuz. Ergican Saydam’ı anarken O’nun sanatını en yakından bilen değerli sanatçı ve eğitimci eşi Ayla Saydam’ı da anmak gerekir ve bu güzel birlikteliğin sonucu olarak kızı mezzosoprano Ezgi Saydam ve oğlu Gün Saydam yetişmiştir.

\ Saydam, Ercivan:

15 Kasım 1923 tarihinde Adana’da doğan Ercivan Saydam küçük yaşlarda İstanbul’da Ferhunde Berkem ile piyanoya başladı ve aynı zamanda Karl Berger ile keman çalıştı. Daha sonra Ankara’da Ferhunde Erkin ile piyano, Necdet Remzi Atak ile keman çalışmalarını sürdürdü. 1942 yılında “Ankara Gazi Lisesi”nden lise bitirme ve olgunluk diplomalarını aldı. 1942–1943 ve 1943–1944 öğretim yıllarında “İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesi Kimya Mühendisliği”nde okudu ve aynı yıllarda “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda Sezai Asal ile viyolonsel çalıştı. 1944 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda bağdama, 1945 yılında piyano ve 1946 yılında da viyolonsel bölümlerine sınavla girdi ve 1951 yılında Ulvi Cemal Erkin’in piyano sınıfından “Piyano Yüksek Devre”, 1952 yılında da Ahmed Adnan Saygun’un bağdama sınıfından “Bağdama İleri Yüksek Devre” diplomaları aldı. 30 Haziran 1952 tarihinde de “Ankara Devlet Konservatuvarı”nda öğretmenlik görevine başladı. Ercivan Saydam 1954 yılı Mayıs ayı ile 1955 yılı Ekim ayı arasında yedek subay olarak askerlik görevini tamamladı ve 1955 yılı Ekim ayı sonunda tekrar “Ankara Devlet Konservatuvarı”ndaki görevine döndü. 1959–1961 yılları arasında iki yıl süreyle 4489 sayılı yasadan yararlanarak Paris’e giden Saydam 1961 yılı Haziran ayında “Ecole Normale de Musique de Paris”de Georges Dandelot’un uyumbilgisi sınıfından “Licence d’Enseignemen de l’Harmonie” belgesi aldı. 1961 yılı Ekim ayında “Ankara Devlet Konservatuvarı”ndaki öğretim görevine dönen sanatçı 1966–1967 öğretim yılında bir yıl için 4489 sayılı yasa ile tekrar Paris’e gitti ve “Conservatoire National Superior de Musique”te Alain Weber ile kontrapunt ve Marcel Bitsch ile füg çalıştı. 1967 yılının Ekim ayında aynı görevine tekrar başlayan sanatçı 1973 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı Sanatkarı” ünvanını aldı. 12 Ocak 1978 ile 12 Ocak 1979 tarihleri arasında “Ankara Devlet Konservatuvarı”nın müdürlüğünü üstlenen Saydam 1979 yılının Temmuz ayında öğretim görevini “İstanbul Devlet Konservatuvarı”na nakletmiştir. 13 Eylül 1983 tarihinde “Sanatta Yeterlik Diploması” alan ve 2809 sayılı yasa uyarınca 8 Ocak 1986 tarihinde doçent ve 29 Haziran 1987 tarihinde profesör olan sanatçı 1985 yılı Aralık ayından başlayarak dört yıl “Teori Anasanat Dalı Başkanlığı” ve 1989–1990 öğretim yılında da “Bağdama Bölümü Başkanlığı” görevlerini üstlendi; ayrıca 25 Mayıs 1988 tarihinden 9 Şubat 1990 tarihine dek “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı” müdürlüğü de yaptı. 15 Kasım 1990 tarihinde “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Bağdama ve Yönetkenlik Ana Sanat Dalı” öğretim üyeliğinden emekli oldu. Ercivan Saydam konservatuvarlar dışında da ek görev statüsü ile çok sayıda kurumda çalışmıştır. Bunların arasında “Ankara Radyosu”nda uzun yıllar tonmeister’lik, “Ankara Radyosu Çoksesli Çağdaş Türk Müziği Şube Müdürlüğü”, “TRT Çoksesli Korosu”nda öğretmenlik, “TRT Müzik Dairesi”nde uzmanlık, “Askeri Mızıka Okulu”nda öğretmenlik, “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nde öğretmenlik, “Marmara Üniversitesi Eğitim Fakültesi”nde danışmanlık, “Mimar Sinan Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü”nde öğretim üyeliği bulunmaktadır. Bale piyanistliği, eşlikçilik, piyano, remileme, küğ kuramları, biçim bilgisi, bas şifre ve uygulama, genel küğ analizi, uygusal analiz, biçim analizi, uyum bilgisi, kontrapunt ve füg sanatçının verdiği ders çeşitleri arasındadır. Saydam 1990 yılında emekli olmasının ardından 31 Aralık 1997 tarihine dek “Mimar Sinan Üniversitesi Konservatuvarı Bağdama Bölümü”nde uyum bilgisi, kontrapunt ve füg derslerini vermeye devam etmiştir. Saydam’ın “Füg” konusunda yayınlamış olduğu kitabı “Paris Konservatuvarı”nda füg derslerinde okutulan kitabın türkçe çevirisidir ve bu kitap halen “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Ana Sanat Dalı”nda füg derslerinde uygulanmaktadır. Yine “Paris Konservatuvarı”nda kontrapunt derslerinde okutulan kitabın türkçe çevirisi olan “Kontrapunt” ders kitabı “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Kompozisyon Ana Sanat Dalı”nda kontrapunt derslerinde uygulanmaktadır.

\ Saydam, Erdoğan:

18 Ekim 1921 tarihinde Antalya’da doğdu. Sekiz yaşında İstanbul’da Karl Berger ile kemana başladı. Subay olan babasının Ankara’ya atanmasıyla orta öğreniminin yanısıra 1934–1936 yılları arasında Necdet Remzi Atak’dan özel keman dersleri aldı. 1940 yılında “Ankara Erkek Lisesi”ni bitirerek “İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi”ne girdi. 1947 yılında bu fakülteyi bitirdi. Üniversite öğrenimi sürecinde “İstanbul Belediye Konservatuvarı”na devam etti ve Seyfettin Asal ile 1942–1947 yılları arasında keman çalıştı. 1945 yılında Cemal Reşid Rey'in kurduğu “İstanbul Şehir Orkestrası”nın ikinci kemanlarında, kurucu üyeler arasındaydı. Kısa bir süre sonra üfleme çalgıların da katılımıyla “Sinfoni Orkestrası” haline gelen bu toplulukta yaşamı boyunca aralıklı olarak birinci kemanlarda ya da viyolacı olarak bulundu. 1947 yılında doktor olarak yedek subaylık görevini yaptı. 1950’de iç hastalıkları uzmanı olarak çalışmaya başladı ve “İstanbul Şehir Senfoni Orkestrası” birinci kemanlarında görev üstlendi. 1954 yılında Almanya’ya giderek Münih’de Prof. Georg Schmied ile iki yıl viyola çalıştı. Bu arada “Kurt Graunke Sinfoni Orkestrası”nda çalıştı. 1956 yılında İstanbul’a döndü. 1956–1958 yılları arası iç hastalıkları uzmanı olarak muayenehanesinde bulundu; bunun yanısıra “İstanbul Şehir Senfoni Orkestrası”nda viyolacı olarak yer aldı. Temmuz 1958’de piyanist Hülya Saydam ile evlendi. Hülya Saydam “Münih Yüksek Küğ Okulu”nda piyano öğrenimini sürdürürken Münih civarındaki “Deutenhofen Hastahanesi”nde hekim olarak 1958 yılından 1962 yılına dek çalıştı. 1963 yılında yurda döndüklerinde Saydam ailesinin İpek isimli kızları İstanbul’da dünyaya geldi. Hekimliğin yanısıra “İstanbul Şehir Senfoni Orkestrası”nda viyolacı ve yönetici olarak görev yaparken Ankara’daki küğcü dostlarının yardımıyla bu orkestranın 1972’de devlete geçmesini sağladı. Küğ yaşamı boyunca İstanbul’da “Radyo Salon Orkestrası”nda, üçüllerde, dördüllerde ve yaylı çalgılar orkestraları gibi topluluklarda kemancı ya da viyolacı olarak bulundu. 1972–1979 yılları arasında orkestradaki görevinin yanısıra “İstanbul Radyosu Batı Müziği Şube Müdürü” olarak bulundu. Bu süre içinde “İstanbul Radyosu”, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”, diğer küğ kurumları ve yabancı kültür ataşeliklerinin koordinasyon içinde çalışmasını sağlayarak İstanbul’da düzeyli bir küğ yaşamının oluşmasında büyük rol oynadı. Bu yoğun çalışma sırasında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda keman ve viyola öğretmenliği yapıyordu; öğretmen olarak sevilmiş ve çok iyi öğrenciler yetiştirmiştir. “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda öğretmen, “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”nda viyola sanatçısı ve bu orkestranın müdürüyken 25 Ekim 1982 tarihinde hayata veda etti.

\ Saydam, Ergican:

Dokuz yaşında piyanoya başlayan Prof. Ergican Saydam oniki yaşında iken “İstanbul Müzik Yüksek Okulu”na girdi. 1949 yılında “İstanbul Filarmoni Ödülü”nü aldı. 1953 yılında Prof. Ferdi Statzer’in öğrencisi olarak mezun olan sanatçı aynı yıl “Hukuk Fakültesi”ni de bitirdi. 1954 yılında “Münih Devlet Küğ Yüksek Okulu”nda küğsel eğitimine devam eden Ergican Saydam 1959 yılında Avusturyalı piyanist Prof. Friedrich Wührer’in öğrencisi olarak ödülle bu okulu tamamladı. Aynı yıl İstanbul’a geri dönen sanatçı “Türk Radyo Televizyonu Müzik Bölümü”nün yöneticiliğini üstlendi. Onbeş yaşında iken ilk dinletisini veren Saydam o günden bugüne dek yaklaşık binbeşyüz dinleti vermiştir. Halen “Mimar Sinan Üniversitesi Piyano Bölümü”nde profesörlük yapmakta olup uluslararası festivallerden ve Avrupa radyo televizyon istasyonlarından sürekli davet alarak çağırılmaktadır. E. Peinemann, Hanna Ludwig, L. Streicher, D. Erlich, Lukas David ve Michael Grube gibi uluslararası birçok sanatçıyla dinletiler veren Prof. Ergican Saydam “Badgasteiner Musik” ve “Bolivar-Diplom” gibi birçok ödülün sahibidir. Dağarı bütün piyano yaratılarını ve Beethoven’in tüm sonatlarını ve her zaman hazır bulundurduğu yirmibeş piyano konçertosunu kapsamaktadır. En büyük mutluluğu Cemal Reşid Rey tarafından kendisine ithaf edilen piyano konçertosunu ilk kez 1981 yılı Şubat ayında seslendirmiş olmasıdır.

\ Saydam, Ermukan:

16 Mart 1927’de doğdu. Dört yaşında İstanbulda Karl Berger ile kemana başladı. Subay olan babasının 1933’de Ankara’ya tayiniyle düzenli keman çalışması sürdürülemedi. 1942’de ağabeyi Erdoğan Saydam ile tekrar keman çalışmalarına başladı. 1944’de “İstanbul Kabataş Erkek Lisesi”ni bitirerek aynı yıl “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümü”ne girdi. Diploma tezini Prof. Macit Gökberk ile yaptı. 1951’de liselerde felsefe öğretmeni olma hakkını kazanarak fakülteyi bitirdi. 1944–1948 yılları arasında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda Semih Argeşo ve Ali Sezin ile keman; Raşit Abed ile remileme ve uyum bilgisi çalıştı. 1946’dan 51’e kadar “İstanbul Belediye Senfoni Orkestrası” ikinci kemanlarında çalıştı. 1949–1951 yılları arasında Yedvart Margosyan ile keman çalışmalarını devam ettirdi. 1951’de yedek subay olarak askerlik görevini yaptı. 1953’de “Münih Devlet Yüksek Müzik Okulu”na girdi. Prof. Karl Freund, Prof. Kurt Stiehler ile keman öğrenimi yaptı ve bu okulun keman bölümünden uyum bilgisi, kontrapunt, yardımcı piyano ve diğer derslerin sınavlarını vererek 1957’de mezun oldu. 1957–1958 dinleti mevsiminde “Graunke Sinfoni Orkestrası”nda bulundu. 1958’de Friederike Killinger ile evlendi. 1958’den 1962’ye kadar “Ankara Devlet Opera Orkestrası” ikinci kemanlarında; 1962’den 1978’e kadar “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” birinci kemanlarında çalıştı. 1968–1976 yılları arasında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Eğitimi Bölümü”nde keman öğretmenliği yaptı. 1971–1977 yılları arasında “Yücelen Yaylı Çalgılar Dördülü”nde ikinci kemancı olarak bulundu. Bu süre içinde Dördül, Anadolu ağırlıklı çok sayıda dinleti verdi. 1967 yılında Saydam ailesine Ayda, Gülay, Leyla isimli üçüz çocukları katıldı. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nda görevliyken 1964 yılında orkestranın bir süre müdür yardımcılığında bulundu, yönetim kuruluna seçildi. 1963 yılında seçildiği ve uzun bir süre genel sekreterliğini yaptığı “Ankara Türk Filarmoni Derneği” yönetim kurulunda 1977 yılına kadar bulundu. 1964’te değerli yakınlarının candan yardımıyla çıkardığı “Ankara Filarmoni Dergisi”nin 1969’a kadar yazı işleri müdürlüğünü yaptı. Başta bu dergi olmak üzere diğer küğ dergilerinde çok sayıda yazısı yayınlandı. Ayrıca ilgili makamlara verdiği, küğ yaşam ve kurumlarımızla ilgili raporları vardır. İlk kez çıkarılan “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın 1969–1970 dinleti mevsimi izlence kitabının hazırlanması, yönetmeliğinin yapılması, çalgı ve nota kitaplığının yenilenmesi; Ankara, yurt içi, yurt dışı, pilot bölge, çocuk dinletilerinin en iyi şekilde yapılabilmesi için gerekli her türlü işle uğraştı. 1962’den 1977’ye kadar “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” ve “Ankara Türk Filarmoni Derneği”nin, Milli Eğitim ve Dışişleri Bakanlıkları; yabancı kültür merkez ve ataşelikleri; emprezaryolarla yaptığı temaslar ve bütün bu makamların koordine çalışmasıyla olanaklı olan Ankara’da kaliteli bir dinleti yaşamının oluşması için çok çalıştı. 1978 yazında Almanya’ya yerleşti. 1979–1982 yılları arasında “Bad Reichenhall Sinfoni Orkestrası” birinci kemanlarında çalıştı. 1980–1997 yılları arasında “Münih Neuried Küğ Okulunda” keman öğretmenliği yaptı; 1981’den bu yana “Münih Unterschleissheim Küğ Okulu”nda keman ve oda küğü öğretmenliği yapmaktadır. “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nda öğrenciyken, yani 1940 sonlarında bağdamaya ilgi duymuş ve uzun yıllar bulduğu ezgileri not etmiş, ender olarak da bunları eser haline getirmiştir. Çok biriken bu not ve çoğu tamam olmayan yaratılarından oluşan malzemeyi 1990 başlarında yapıtlar haline getirirken bir taraftan da yeni yaratılar bağdamaktadır. Ermukan Saydam 26 Ekim 2017 Perşembe günü sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Saydam, Ezgi:

Mezzosopran Ezgi Saydam İstanbul’da doğdu. “İstanbul Üniversitesi Sosyoloji Bölümü”nü bitirdi. “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”ndan Prof. Yıldız Dağdelen ve Prof. Güzin Gürel ile çalışarak mezun  oldu. “Salzburg Mozarteum”da Prof. Hanna Ludwig ve Viyana'da Carol Byers ve James Pearson ile çalıştı. “İstanbul Teknik Üniversitesi Dr. Erol Üçer Müzik İleri  Araştırmalar Merkezi Müzik Yöneticiliği Bölümü”nde yüksek lisans çalışmalarını Ateş Orga ile tamamladı. 1995 yılında “İstanbul Barok Topluluğu” ile Henry Purcell'in “Dido ve Aeneas Operası”nda rol aldı. Bu eserin İstanbul (Yıldız Sarayı) ve Kıbrıs (Bella–Pais, Othello Kalesi) dolaşılarına katıldı. “25. Uluslararası İstanbul Müzik Festivali”nde “İstanbul Oda Müziği Topluluğu” ile Ludwig van Beethoven'in halk şarkılarını seslendirdi. Franz Schubert'in 200. doğum yılında babası piyanist Prof. Ergican Saydam eşliğinde “Avusturya Kültür Enstitüsü”nde “Schubertiade” yaptı. Robert Schumann'ın “Kadın Aşkı ve Hayatı”nı yorumladı. Türkiye’nin yanısıra Almanya, Avusturya ve İsviçre'de dinletiler verdi. 2000–2001 mevsiminde Londra’da “St. John’s Smith Square Dinleti Salonu”nda da Ludwig van Beethoven'in “İskoç Şarkıları”nı seslendirdi ve CD kaydını gerçekleştirdi. Aynı mevsim İstanbul’da Kamran İnce'nin “In White” adlı eserinde yeraldı. 2001–2002 mevsiminde İstanbul, Belçika, Almanya ve İsviçre’de dinletiler verdi. Gustav Mahler, Manuel de Falla ve Robert Schumann’ın liedlerini yorumladı. Özellikle opera dağarında Mozart ve Rossini aryalarının yorumuyla dikkat çekti. 2002–2003 yılında çalışmalarına ve dinletilerine Viyana’da devam etti. 2004 Şubat ayında Viyana, Köln, Münih, Mammern, Brüksel ve İstanbul’u kapsayan bir dinleti dolaşısı gerçekleştirdi. Sanatçı 2004 Mayıs’ında, Viyana’da Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Cosi Fan Tutte Operası”nda “Dorabella” rolünü oynadı. Eylül ayında ise İngiltere’de “Uluslarası Ripon Küğ Festivali”nde yönetken Janusz yönetimindeki “Manchester Camerata Orkestrası” ve “Leeds Filarmoni Korosu”nun eşlik ettiği Beethoven’in “Dokuzuncu Sinfoni”sini seslendirdi. Aralık 2004’te İstanbul’da Clara Schumann’ın liedlerinin (Op.13 Sechs Lieder) Türkiye’de ilk seslendirilişini gerçekleştirdi. 2005 yılında Mısır’da “Kahire” ve “İskenderiye Operaları”nda, ardından Londra’da dinletilerine devam etti. Sanatçı dinleti çalışmalarının yanısıra “Yıldız Teknik Üniversitesi” ve “İstanbul Doğuş Üniversitesi”nde öğretim üyeliği yapmaktadır. Sanatçı piyanist Toyer Yaldız ile birlikte 27 Aralık 2005 Salı günü saat 20.00’de “Sabancı Kültür Merkezi Adana Devlet Tiyatrosu Salonu”nda Adana’lı müzikseverlere de dinleti vermiştir. Saydam şu anda “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda sanatta yeterlik-doktora çalışmalarına tez aşamasında devam etmektedir ve tez konusu olarak “Cumhuriyetten Günümüze Orijinali Mezzosoprano için Yazılmış Eserlerin  İncelenmesi ve Karşılaştırılması”nı seçmiştir.

\ Saydam, Refik:

1954 Silifke doğumludur. 1971’de “Mersin İlköğretmen Okulu”nu, 1978’de “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nü bitirdi. “Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Fakültesi”nde “EYP Halk Eğitimi” alanında lisans tamamlama programını bitirdi. “Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü”nde “Eğitim Yönetimi ve Planlaması” alanında yüksek lisans eğitimi yaptı. Aynı üniversitenin “Eğitim Bilimleri Enstitüsü”nde “Güzel Sanatlar Eğitimi” alanında doktora bilim derslerini tamamladı. Yozgat, Kırıkkale ve Ankara’daki çeşitli ilköğretim ve ortaöğretim kurumlarında küğ öğretmenliği görevlerinde bulundu. “Ankara İl Milli Eğitim Program Komisyonu”nda iki yıl süreyle küğ eğitimi alanında araştırmalar yaptı, raporlar hazırladı. “Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Genel Müdürlüğü” ve “Okuliçi Beden Eğitimi Spor ve İzcilik Dairesi Başkanlığı”nın bazı proje ve çalışmalarında komisyon üyesi ve danışman olarak görev yaptı. “Milli Eğitim Bakanlığı” ve yerel yönetimler tarafından düzenlenen küğ yarışmalarında jüri üyeliği görevi yaptı. “Milli Eğitim Gençlik Kampları”nda küğ eğitimcisi olarak görev yaptı. Çocuk ve gençlik koroları çalıştırdı. 15 Eylül 2003’te öğretmenlik görevinden emekliye ayrıldı. “Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı”nda küğ öğretimi dersleri verdi. Öğretmen örgütlerinde kurucu ve yönetici olarak görev yaptı. “Milli Eğitim Bakanlığı”nın, üniversitelerin ve diğer bazı kurum ve kuruluşların düzenlediği eğitim şuralarında, kurultaylarda, sempozyumlarda, panellerde ve projelerde görev aldı; bildiriler, raporlar sundu. Çeşitli öğretmen dergilerinin yayımında sahip, sorumlu ve yazı kurulu üyesi olarak görev aldı. Küğ eğitimi alanındaki inceleme, araştırma ve diğer yazıları “Öğretmen Dünyası”, “Eğitim İş”, “Müzik Eğitimcileri Derneği” ve başka dergilerde, gazetelerde yayımlandı. Eğitim ve tiyatro küğü alanında şarkıları ve ders kitapları bulunmaktadır. Halen “Müzik Eğitimcileri Derneği (Müzed)” Genel Başkanlığı görevini sürdürmekte ve bu derneğin üç ayda bir yayımlanan “Müzed” adlı dergisini yönetmekte olan Refik Saydam’ın kitapları arasında “Halk Eğitimi Açısından Halk Ozanlığı Kurumunun Bugünkü İşlevi”, (yüksek lisans tezi), “Notadan Ezgiye Müzik Eğitimi” Ortaokul 1-2-3 Ders Kitabı, “İlköğretim Müzik Ders Kitabı 4”, “İlköğretim Müzik Ders Kitabı 5”, “İlköğretim Müzik Ders Kitabı 6”, “İlköğretim Müzik Ders Kitabı 7”, “İlköğretim Müzik Ders Kitabı 8” sayılabilir. Saydam’ın makaleleri ise şunlardır: “Tekerlemeler ve Çocukta Etkileri”, “Müzik Eğitiminin Başlıca Sorunları”, “Okullarımızda Müzik Dersi”, “Halk Müziği ve Halk Ozanlığı”, “Müzik Eğitiminde Değerlendirme”. Bildirilerinden bazıları arasında şunlar bulunmaktadır: “Devrimci Cumhuriyetin Sanat Dersleri Eğitimi”, “Okullarımızda Koro Çalışmalarının Önündeki Başlıca Güçlükler”, “Devlet Müzik ve Sahne Sanatları Kurumlarının Yapılanma ve İşleyişinde Çağdaş Modeller”, “İlköğretim Okulu I. ve II. Devre Müzik Eğitiminde Eğitimci Sorunu”, “Genel Müzik Eğitiminde Geleneksel Müziklerimiz”, “Sanat Eğitiminde Ulusallık ve Küreselleşmenin Etkileri”, “Müzik Eğitimcilerinin Örgütlenme Sorunu”, “İlköğretim Sınıf Öğretmenliği Programlarında Müzik Dersi”, “İlköğretim Okulları Sınıf Öğretmenlerinin Resim–Müzik Derslerinin Uygulanma Süreçlerine İlişkin Görüşleri”, “Lise Müzik Dersi Öğretim Programının Uygulanmasıyla İlgili Öğretmen Görüşleri”, “Lise 9, 10, 11. Sınıflar Resim Dersi Öğretim Programlarının Uygulama Süreçlerine İlişkin Öğretmen Görüşleri”.

\ Saygı, Ceren:

1979 yılında Ödemiş’te doğdu. İlk ve orta öğrenimini burada tamamladı. 1993 yılından itibaren şu anda “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim görevlisi olan Aysim Dolgun ile piyano ve remileme çalışmalarına başladı. 1996 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Eğitim Dalı”nı kazandı. Burada Memduh Özdemir ile piyano ve uyumbilgisi, Kemal Yıldırım ile keman ve Sermin Bilen ile küğ öğretim yöntemleri çalıştı. 1999 yılından itibaren Memduh Özdemir yönetimindeki “Ege Gençlik Oda Müziği Korosu”nda alto olarak görev aldı. 2000 yılında bölüm ikincisi olarak mezun oldu. Aynı yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Yüksek Lisans Programı”nı kazandı. Ders aşaması boyunca Memduh Özdemir ile küğ kuramları ve piyano, İbrahim Armağan ile istatistik ve bilimsel araştırma yöntemleri çalıştı. Aynı zamanda Milli Eğitim Bakanlğı’na bağlı özel bir küğ okulunda piyano ve uymbilgisi derslerine girdi. 2003-2004 öğretim yılından itibaren “Muğla Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Öğretmenliği Anabilim Dalı”nda piyano derslerine girdi. 2004 yılının Haziran ayında Memduh Özdemir danışmanlığında "Mozart'ın Viyana Sonatinleri'nin Formsal Analizi ve Piyano Eğitimi'ne Katkıları" isimli yüksek lisans teziyle mezun oldu. Aynı yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Doktora Programı”nı kazandı. Halen bu programdaki eğitimine devam eden Saygı, Memduh Özdemir ile küğ kuramları ve bağdama teknikleri, Kamile Ün Açıkgöz ile aktif öğrenme, Sermin Bilen ile küğ öğretim yöntemleri, İstemihan Taviloğlu ile uyumbilgisi çalıştı. 2004-2005 öğretim yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Sınıf Öğretmenliği Anabilim Dalı”nda ücretli olarak "Müzik Öğretimi" derslerine girdi. Bölüm içinde ve dışında birçok dinletide yalkın piyano, piyano eşlikçisi ve korist olarak görev aldı.

\ Saygun, Ahmed Adnan:

Ahmed Adnan Saygun 7 Eylül 1907 tarihinde İzmir’de doğdu. Dokuz yaşından itibaren İsmail Zühtü, Rozati, Tevfik Bey ve Hüseyin Sadettin Bey O’na küğün çeşitli konularında yardımcı oldular. Ancak daha çok Saygun’un özel olarak öğrendiği Fransızcası ile kendi kendini yetiştirdiğini söyleyebiliriz. Saygun “İzmir Lisesi”nde iki yıl kadar süren küğ öğretmenliğinden sonra devlet sınavını kazandı ve Paris’e gönderildi. Burada 1928–1931 yılları arasında “Scola Cantorum”da bay ve bayan Borrel ile Paul Le Flem’in yanında öğrenim gördü, bir ara Vincent d’Indy’nin derslerine devam etti. Saygun “opus” sayısı koyduğu ilk yaratısı olan “Orkestra için Divertimento”yu yirmiüç yaşında iken Paris’te bağdamıştı. 1931 yılında Ankara’ya dönen sanatçı hemen “Musiki Muallim Mektebi”nin uyum bilgisi ve kontrapunt dersleri öğretmenliğine atandı. Bir süre “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nı yöneten Saygun bir müddet sonra “İstanbul Konservatuvarı” kuramsal dersler öğretmenliğine getirildi,“Halkevleri” küğ müfettişliği yaptı, halk küğü derlemelerine katıldı, uluslararası kongrelerde yer aldı, Bela Bartok ile birlikte Adana ve çevresinde yapılan bir inceleme gezisinde bulundu. Saygun 1946 yılında “Ankara Devlet Konservatuvarı” bağdama öğretmenliğine getirildi ve aynı zamanda “Milli Eğitim Bakanlığı Talim Terbiye Kurulu”üyeliği yaptı. “Türk Beşleri” adı verilen grubun üyesi olan diğer dört Türk bağdar gibi O da uzun bir süre “Türk Halk” ve “Geleneksel Sanat Musikisi” ile ilgilenmiş, çok sayıda araştırmalar yapmış, Türk ezgi ve tartımlarını batının teknik yöntemleri içinde işlemiş, yerli konulara yönelmiştir. Saygun’un yaratıları incelendiğinde “Türk Beşleri Grubu”nun diğer üyelerinde olduğu gibi dörtlü ve beşliler üzerine kurulan uygular ve bitişik hareketlerle giden ses yürüyüşleri vardır. Saygun’un küğünde romantizm sonrası Fransız küğünün etkileri duyulur. Kontrapunt ile uyguları çok güzel bir karışım içinde sunması, kontrapunta ayrı bir önem vermesi kendine özgüdür. Saygun’a göre kontrapuntal çok seslilik daha akıcı bir etki yapar. Yatay çizgilere bağlanışta gelişen çizgiler daha özgür, yuvarlak ve gergin çizgiler olarak görülür. Saygun 2. Yaylı Çalgılar Dördülü, 2. ve 3. Sinfonileri ile yalkın keman için partitasına kadar yerli kalmış, bunlarla birlikte ise uluslararası bir düzeye erişmiştir. Saygun biçimlerini çok kez özgür olarak kurar, bazan da halk oyunlarını “ardış” türü içinde birleştirir ve işler. Çalgıların renklerini iyi bilen ve iyi bir dağıtım yapan Saygun orkestralamasında çalgıların olanaklarını zorlar. İnsan seslerini özellikle korolarında ustalıkla kullanır. “Özsoy” ve“Taşbebek” opera denemelerinden sonra yazdığı “Kerem” ilk büyük Türk operasıdır. Saygun ayrıca “Halk Küğünün Derlenmesi, Notaya Alınması, Anadolu Halk Oyunları ve Ayinî Karakterleri, Pentatonizm, Karacaoğlan...” gibi birçok konular üzerine yazılar ve kitaplar yayınlamıştır. Bunların yanında okul küğüne ve küğ kuramına ait eserlerini de belirtmek gerekir. Saygun aralarında çok sayıda tanınmış kişinin bulunduğu genç kuşağın da öğretmenidir; bu bağdarlığı yanında O’na eğitimci olarak da ayrı bir değer kazandırmıştır.

\ Sayınbatur, Uğur:

Uğur Sayınbatur 2005 yılında "İzmir Devlet Konservatuvarı Trompet Dalı Yüksek Bölümü"nden mezun oldu. Yalkıcı ve oda küğü grubu üyesi olarak dinletiler verdi. İzmir, Antalya, Bursa, Eskişehir Senfoni orkestralarında birinci orkestra trompetçisi olarak görev aldı. Gürer Aykal yönetimindeki "İKSEV Festival Orkestrası" ile "Efes Antik Tiyatro"da ve Rengim Gökmen yönetimindeki "Antalya Devlet Senfoni Orkestrası" ile "Aspendos" dinleti dolaşılarına katıldı. Dünyaca tanınmış trompet yalkıcıları Max Sommerhalder, Guy Touvron ve Wynton Marsalis'in ustalık kurslarına katıldı. İstemihan Taviloğlu ile iki yıl bağdama çalıştı ve Oğuz Makal'ın senaryosunu yazıp yönettiği filmin küğlerini bağdadı. Çeşitli festivallerde ülkemizi temsil etti. Küğ alanında birçok sosyal sorumluluk projesine gönüllü olarak katıldı. "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası Çocuk Korosu"nun remileme dersi eğitmenliği ile birlikte "Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası"nda üstlendiği görevine devam etmektedir.

\ Sayutkin, Yuriy:

19 Ekim 1972 tarihinde doğdu. 1979 yılında “Bakü Georgi Georgiyevich Sharoev Küğ Okulu”nda Gennady Pavlovich Breykin’in sınıfına kabul edildi. 1990 yılında liseyi birincilikle bitirip “Bakü Müzik Akademisi” doçenti Adelya Vekilova ile lisans ve yüksek lisans eğitimi gerçekleştirdi. 1995’te “Bakü Müzik Akademisi”ni birincilikle bitirip aynı yıl Sovyet ve Azerbaycan devlet sanatçısı Ferhat Badalbeyli ile sanatta yeterlilik eğitimine başladı. 1995’te St. Petersburg’da “2. Prokofiev Uluslararası Piyano Yarışması”na katıldı. 1996 yılında “Azerbaycan Ulusal Piyano Yarışması”nda birincilik ödülü kazandı. 1999 yılında sanatta yeterlilik çalışmalarını birincilikle bitirip çok sayıda yurtiçi ve yurtdışı dinleti gerçekleştirdi. 1994 yılında “Bakü Devlet Küğ Okulu”nda küğ öğretmeni oldu ve 1997 yılında “Bakü Küğ Akademisi”nde “Piyano Ana Sanat Dalı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2000 senesinde Özbekistan’ın Taşkent kentinde “20. Uluslararası İlham Festivali”ne (International Festival Of Contemporary Music / Uluslararası Çağdaş Küğ Festivali) katıldı. 1997-2005 yıllarında “Bakü Küğ Akademisi”nde piyano ana sanat dalında görev yaptı. 2004 yılının Nisan ayında Ukrayna’da “Horovitz Uluslararası Piyano Yarışması”na katıldı. 2003 yılında Bakü’de “SoNoR-Links”, 2004 yılında Gürcistan’da “Sagartvelo” uluslararası çağdaş küğ festivallerinde yer aldı. 2005 yılından bu yana “Antalya Devlet Konservatuvarı Piyano Ana Sanat Dalı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmaktadır. 2006 yılında İzmir’de oda küğü dinletisi, Antalya’da yalkın piyano dinletisi verdi. 2009 yılının Nisan ayında Bulgaristan’ın Sofya kentinde yapılan “Uluslararası Genç Virtüözler Yarışması”na, 2013 Nisan ayında Valery Gavrilin adına Rusya’nın Vologda kentinde düzenlenen “5. Uluslararası Yarışma”ya, Kasım ayında Samary Ilyich Savshinsky adına St. Petersburg’da yapılan “5. Uluslararası Yarışma”ya jüri üyesi olarak katıldı. 2010, 2011 ve 2013 Mayıs aylarında İstanbul’da gerçekleştirilen “Uluslararası Pera Yarışmaları”nda jüri üyesi olarak bulundu ve yalkın piyano dinletileri verdi. 2005 yılından bu yana Yuriy Sayutkin ve sınıfının öğrencileri düzenli olarak uluslararası yarışmalara katılıp ödüller kazanmaktadırlar. Antalya ve diğer kentlerde ve üniversitelerde yalkıcı ve oda küğü üyesi olarak dinletiler vermektedirler. Yuriy Sayutkin halen “Akdeniz Üniversitesi Antalya Devlet Konservatuvarı Piyano Ana Sanat Dalı”nda yardımcı doçent olarak çalışmalarına devam etmektedir. 2011 yılında doktora çalışmalarını bitiren sanatçı 2013 yılında Dr. derecesini aldı.

Scala:

(İt.) Dizi, ses dizisi. Gam, aşıt. Merdiven. Ses merdiveni.

Scale:

(İng.) Gam, skala, ıskala, dizi. Derece, kademe.

\ Scherchen, Hermann:

“Berlin Filarmoni Orkestrası”nda viyola sanatçısı olan Scherchen “Pierrot Lunaire” isimli yaratısını yönetecek olan Schoenberg’in aniden hastalanması üzerine o zamana göre alışılmamış zorluklarla dolu olan eserin yönetimini cesaretle üzerine aldı ve büyük bir başarı ile üstesinden geldi. O güne dek hiç kimsenin tanımadığı yirmibir yaşındaki küğcü bir anda büyük ün kazandı. Tanınmış orkestra yönetkeni Hermann Scherchen yetmişbeş yaşında iken Floransa’da öldü. Tüm küğ yaşamı boyunca modern küğün yayılması için hizmet veren sanatçı çeşitli küğsel eserler yazmış, dergiler kurmuş bir isimdi. Aynı zamanda düşünür ve öğretici olarak da tanınan Scherchen 1947 yılında Türkiye’ye de gelmiş, “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nı Ankara ve İstanbul’da yöneterek bu dinletilerde Beethoven’in tüm sinfonilerini çaldırmıştı.

Schietto:

(İt.) Yalın, sade. Açık sözlü. Katıksız, katkısız.

\ Schubart, Christian Friedrich Daniel:

Alman şair, orgçalar, bağdar, gazeteci ve küğ adamı. 24 Mart 1739 tarihinde Obersontheim’de dünyaya geldi. Günümüzde pek hatırlanmayan Schubart 1758 tarihinde Erlangen kentinde teoloji dalında öğrenci oldu. Toplum adabına ve kurallarına pek uygun yaşamadığı için iki yıl sonra ailesi O’nu geri çağırdı. Özel öğretmen ve vaiz yardımcısı olarak geçinmeye çalıştı. Ancak küğsel anıklığı O’na “Geislingen an der Steige”de orgçalarlık görevi verilmesini sağladı. Küğ sanatında bir virtüoz düzeyine erişmiş olan sanatçı aynı zamanda başarılı bir şairdi ve bu yönüyle Goethe’yi bile etkilediğini söyleyebiliriz. 1772 yılında Ludwigsburg’da Schubart ile tanışan Charles Burney sanatçıyı “Almanya’da tanıştığı ilk gerçek harpsikord çalıcısı” olarak tanımladı. Bach ekolünün devamı olmakla birlikte dahice bir orijinaliteye sahipti. Klavikord’da büyük bir incelik ve ifade ile çalmaktaydı, parmaklarını parlak ve zengin bir şekilde kullanmaktaydı. Schubart o tarihlerde pek sevilen ve okunan “Deutsche Chronik” isimli gazetenin sahibi ve yayıncısıydı. Bu gazetede siyasi içerikli makalelerin yanısıra ünlü isimlerin şiirleri ve kısa öyküleri de yayınlandı ve bu sayede Goethe, Schiller, Lessing ve Mendelssohn gibi isimler daha geniş kitleler tarafından tanındı. Gazetede Schubart küğ ve yazın alanlarında okuyucularına önerilerde de bulundu. Sanatçı, yaşam tarzı ve otoriteye karşı duruşuyla hayatı boyunca büyük tartışmalara yol açtı, bazılarının onay ve sevgisini kazandıysa da diğerlerinin nefretini derledi. Burney bu konuda şunları yazdı: “Sıradan insanlar onun deli olduğunu düşünmekte ve geri kalanlar da O’nu görmezden gelmekte…” Ancak, Schubart herşeye karşın konumunu ve tutumunu değiştirmedi. Eleştiri yazılarını “Deutsche Chronik” isimli gazetesinde yayınlamaktan korkmadı ve çekinmedi. Din adamları ve aristokrasi hakkında kaleme aldığı yazıları nedeniyle 1773 yılında toplum dışına itildi ve kilise tarafından afaroz edildi. Ayrıca Ludwigsburg’daki orgçalıcılığından ve küğ yönetmenliğinden uzaklaştırıldı. O da Heilbronn, Mannheim, Münih ve Augsburg kentlerini ziyaret etti. Cizvitlere yönelik tutumu nedeniyle Augsburg’dan kovuldu ve Ulm’a kaçtı. Sanatçı, en sonunda ülkesinden sürgün edildi. 1777 yılında siyasi görüşleri ve Württemberg Dükü Carl Eugen’e yönelik eleştirileri kaderini belirledi. Bir tuzağa düşürüldü ve mahkemeye çıkmadan, Hohenasperg’deki kalede bulunan hapishanede korkunç koşullar altında on yıldan fazla bir süre dük Eugen tarafından hapiste tutuldu. Bu sürecin her yönü hukuka aykırıydı, Schubart yargılanmadan ve hakkında bir karar olmadan adeta esir alınmıştı, ayrıca kendisi Württemberg vatandaşı değildi ve gazetesi orada basılmamıştı. İşte bu koşullar altında ünlü şiiri “Die Fürstengruft” (Prensin Mahzeni) ortaya çıktı; kendisine kağıt ya da kalem gibi yazabileceği herhangi bir malzeme verilmediği için bu şiiri hücreler arasındaki bir boru aracılığıyla başka bir mahkuma yazdırmıştı. Schubart, kendi döneminin en tanınmış politik mahkumu idi. Tek suçu, yöneticilerin mutlakiyetçiliğini eleştirmekti ve bu nedenle adi ve tehlikeli bir suçlu gibi davranıldı. Sanatçı 1787 yılında Prusya kralı Büyük Frederick tarafından serbest bırakıldı ve Schubart duyduğu minnettarlığı “Hymnus auf Friedrich den Grossen” (Büyük Frederick İlahisi) ile ifade etti. Bu tarihte “Stuttgart Tiyatrosu”nun küğ direktörlüğüne ve yöneticiliğine atandı. Burada “Schubarts Leben und Gesinnungen” (Schubart’ın Yaşamı ve Düşünceleri) isimli otobiyografisini yazmaya başladı. Fakat tamamlayamadan Stuttgart’ta 10 Ekim 1791 tarihinde sonsuzluğa göç etti. Eserlerinin birçoğu Hollanda’da basıldı ki bunlar ateşli birer izlenim bırakmaktaydı. “Sämtliche Gedichte” (Tüm Şiirleri), 1785/1786'da Stuttgart’ta iki cilt halinde yayınlandı, bu koleksiyondaki parçaların çoğu “Sturm und Drang” (Fırtına ve Gerginlik) dönemiyle karakterize edildi. 1783 yılında kaleme aldığı şiiri “Die Forelle” (Alabalık) Franz Schubert’in 1817 yılında bağdadığı küğe temel oluşturdu. Schubart’ın en önemli yaratılarından birisi “Die Glücklichen Reisenden” (Şanslı Gezginler) operetidir. 1786 yılında üç cilt halinde yayınlanan “Musikalische Rhapsodien” (Küğsel Rapsodiler) unutulmaması gereken eserleri arasındadır. Sanatçı çok sayıda şarkılar ve klavye için parçalar da bağdamıştır. Melodramatik yaratısı “Evas Klage bei des Messias Tod” (Havva'nın Mesih’in Ölümüne Ağıtları) ise doruktaki eseridir.

Schwach:

(Alm.) Güçsüz, dermansız. Zayıf, ince, munis. Hafif. İnce ve zarif bir stil ile.

Schwer:

(Alm.) Ağır, zor, zorlukla dolu, geniş. Güç, yorucu, zahmetli, çetrefil. Ciddi.

Sciolto:

(İt.) Açık, serbest. Gevşek, sallanan. Geniş yay, geniş yay ile, geniş yay çekerek, büyük yay kullanarak.

Scivolare:

(İt.) Açık, serbest. Gevşek, sallanan. Geniş yay, geniş yay ile, geniş yay çekerek, büyük yay kullanarak.

\ Sebüktekin, Sedef:

1990 yılında İstanbul’da dünyaya gelen popüler kültür şarkıcısı ve şarkı sözü yazarı, akustik ve elektronik küğ gerçekleştiricisi. “Yeditepe Üniversitesi”nde “Kentsel Tasarım ve Peyzaj Mimarlığı Bölümü”nden mezun olmuştur. Lise yıllarında başladığı gitar ve davul edimlerini geliştirdi ve yüksek eğitimi sürecinde küğ yapmaya karar verdi. “The Beatles” grubundan çok etkilendiğini belirten Sebüktekin kendisini küğ yapmaya en çok teşvik eden unsurun bu grup olduğunu belirtmektedir. “Sofar” (Songs from a Room) projesi ile 2015 yılında yavaş yavaş tanınmaya başlayan şarkıcı Can Ozan, Dolu Kadehi Ters Tut, Moawk, Umut Döven, Birkan Nasuhoğlu ve Nova Norda ile ortak projelerde yer aldı. Sebüktekin 2019’un çok dinlenenleri listesinde ve ayrıca 2020 yılında “Dokuz Sekiz Müzik” yapımcılığında çıkan “40 Yıllık Şarkılar” isimli albümde yer almıştır. Çizitlediği teklileri: “Korkma” (2016), “Hayalin Kadar” (2017), “Deli Değilsin” (2017), “Bul Beni” (2017), “Bugün İçicem” (2017), “Sen İstersin” (2017), “Seni Uyurken İzlemek” (2017), “Kayboluyorum” (2017), “Günler Kısa” (2018), “Ara” (2019), “Y.S.Y.S.” (2019), “Unutmam Lazım” (2020), “Gözün Doysun” (2020), “Uzaktan” (2020).

Secco:

(İt.) Kuru, sert, sek, duygusuz.

\ Seçer, Levent:

 Adana'da dünyaya geldi. Babası dönemin ünlü küğ adamları olan Münir Nurettin Selçuk, Hafız Burhan, Malatyalı Fahri, Dramalı Hasan, Neyzen Tevfik ve diğer ünlü bağdarlarla çalışmıştı. Çok iyi keman ve ud çalan Levent Seçer'in babasına "Udi Ömer" denmekteydi. Dr. Levent Seçer küğ ile sanatın tüm tozunu ve kokusunu babasının yanında aldı. Zaman zaman küğsel toplantılarda, meşklerde ve fasıllarda O da bulundu. Okul gösterileri ve dinletilerinde sesi güzel olduğu için şarkı söyletirlerdi. Ama babası sanatın bu denli içinde olmasına karşın oğlunun şarkı söylemesini istemedi. Bu nedenle Seçer bir sabah baba evini terketti. Adana'da çocukluğunun en acılı yılları bir yetiştirme yurdunda geçti. Burada da küğden kopmayan Seçer'e arkadaşları, aralarında düzenlenen toplantılarda şarkılar söyletirlerdi. Dr. Levent Seçer iyi bir küğ eğitimi almak istiyordu, bunun için "Ankara Devlet Konservatuvarı"nın açtığı sınavlara girdi, bu okulu kazandığı halde devam etmedi. O'nun içinde İstanbul hayali yatıyordu. Daha sonraki yıllarda yüksek öğrenim için İstanbul'u tercih etti, ayrıca "Belediye Konservatuvarı"nda küğ eğitimini de birlikte sürdürdü. Burs kazanarak yüksek öğrenimi için İtalya'ya gittiğinde konservatuvarda başladığı öğrenimini bırakmadı, yüksek öğrenimini ve konservatuvardaki eğitimini birlikte sürdürdü. İstanbul'da ilk adımını attığı konservatuvar serüveninde küğ eğitimi aldığı sırada tiyatro çalışmaları da yaptı, öğretmenleri arasında Yıldız Kenter, Nedim Otyam, Melih Cevdet Anday, Sabahattin Kudret Aksal gibi önemli isimler bulunmaktaydı. Üniversite yıllarında İstanbul'da birçok gazinoda sahne çalışmaları yaptı, gece kulüplerinde şarkı söyledi, fotoromanlarda ve çeşitli oyunlarda roller aldı, çalışmalar yaptı. İtalya'ya gittiğinde de fotoroman çalışmalarını sürdürdü, Milva Silvia Coskina gibi oyuncularla fotoromanlarda oynadı, kaldığı otelde bir film çekimi için gelen yönetmen Aldo Toreell'den Omar Scharif ve Liza Minelli ile birlikte oynaması için teklif aldı. Bazı İtalyan tiyatro oyunlarında oynadı. Küğ çalışmaları için geldiği İstanbul'da Zeki Müren ile tanıştı. Zeki Müren Seçer'e sesinin çok güzel olduğunu ve plak doldurmasını söyledi, ünlü bağdarlarla bir süre çalıştı; Cavit Deringöl, Metin Şanlıel, Baki Duyarlar önderliğinde bir çalışma yaptı, ama İtalya'daki öğrenim yaşamının sürmesinden ötürü bunu devam ettiremedi, dönmek zorunda kaldı. Bu ara kendi ülkesindeki sanatı da eleştirmeye başlamıştı. Türkiye'de sanatın ehil olmayan kişilerin elinde olduğunu ve ucuzlaştırılarak yozlaştırıldığını anlatıyordu. Levent Seçer İtalya'da üniversite eğitimini tamamladığı süreçte sanatsal çalışmalarını da sürdürdü. Özellikle uluslararası festivaller çok dikkatini çekiyordu. İtalya'da 1977 yılında tamamladığı öğreniminin ardından Türkiye'ye dönmedi. İtalya'da yapılan "San Remo Festivali" sanatçının katıldığı ilk uluslararası festivaldir. Bu festivale yabancı sanatçı davet edilmediğinden Levent Seçer ismi Laurant Seger olarak yazılmış, böylece İtalyan olarak kabul edilmiş ve festivale çağrılmıştı. 1977 yılında yapılan bu festivale kendi şarkısı olan ve bağdamasını Sezen Bağca'nın yaptığı "L'ultima Parola di Una Donna" (Bir Kadının Son Sözü) isimli şarkıyla katılmış, 106 bağda arasında 16. olma başarısını göstermiştir. Levent Seçer bu başarısının ardından uluslararası birçok festivale ve sanat etkinliklerine davet edilmiştir. İtalya'da "Tidone", Polonya'da "Gençlik ve Küğ", Yugoslavya'da "Pula", Fransa'da "Toulon", Macaristan'da "Bartok" ve "Pechse", Şili'de "Vina del Mar", Filipinler'de "Şarkı ve Küğ", Norveç'te "Bergener", İsviçre'de "Lucerne", Japonya'da "Tokyo", Avusturya'da "Alten Musik" ve "Kammer Musik", Finlandiya'da "Kammerimusikki", Bulgaristan'da "Altın Orfe", İrlanda'da "Castlebar", Portekiz'de "Viva", Belçika'da "New Voord", Danimarka'da "Guandaten", Mısır'da "Akdeniz", Macaristan'da "VII. Convivial Song", İsveç'te "Gurten", İspanya'da "Castell", Hollanda'da "North Sea Festival", İsveç'te "Falun", Polonya'da "Sopot", İspanya'da "Barselona", İsviçre'de "Lucerne Piyano Festivali", Çekoslovakya'da "Kral ve Küğ", Avusturya'da "Uluslararası Viyana Festivali", Azerbaycan'da "Dünya Küğcüler Festivali", İsviçre'de "Verbier Festivali", Finlandiya'da "Helsinki Küğ Festivali" katıldığı bazı uluslararası önemli küğ ve sanat festivalleridir. Levent Seçer uluslararası birçok sanat etkinliklerine, toplantı ve konferanslara Türkiye adına temsilen katıldı. Yurtdışındaki tüm Türk elçilikleri ve konsolosluklarda Levent Seçer adına hazırlanmış bir dosya vardır; özellikle Danimarka elçiliğinin sanatçı arşivinde Dr. Levent Seçer'in sanat çalışmaları bulunmaktadır. 2001 yılında İsveç'in "Avrupa Birliği" dönem başkanlığı sırasında İsveç'e davet edilmiştir. 1998 yılında Avusturya'da "Modern Sanat ve Kültür" konulu toplantıya katılmıştır. Ayrıca yine Avusturya'da verdiği bir piyano dinletisinde Cumhurbaşkanı Kurt Waldheim tarafından ödül almıştır. İrlanda'ya davet edilmiş, "İrlanda Üniversitesi Dublin Koleji Konseyi"nce bu ülkede düzenlenen toplantılara katılmıştır. 2003 yılında ülkesine gösterdiği önemden dolayı Filipinler Türkiye Büyükelçisi Ofelia Castano tarafından ödüllendirilmiştir. Unesco tarafından İsveç'e davet edilmiştir. Ayrıca 2005–2006 yıllarında "Nobel Ödül Törenleri"ne davet edilmiştir. Finlandiya'da bulunan "Helsinki Küğ Akademisi"nin 1994 yılından bu yana onursal üyesidir. Portekiz "Viva Küğ Akademisi" tarafından iki kez bu ülkeye davet edilmiş, uluslararası sanat ve kültür konularında toplantılara katılmıştır. İsveç'in Göteborg kentinde gerçekleştirilen "Dünya Edebiyat ve Kitap Fuarı"nda davetli sanatçı olarak çeşitli temaslarda bulunmuştur. Belçika'ya devet edilmiş, "Dünyada Sanatın Geldiği Nokta" adlı toplantıyı izlemiştir. 2002–2003–2004 yıllarında "Cenevre Kitap Fuarı" ve "Basel Edebiyat Fuarı" katıldığı önemli davetlerdir. Sanatçı küğsel çalışmalarının yanında edebiyata verdiği önemle de ön plana çıkmaktadır. Levent Seçer'in özellikle şiir dalında çalışmaları vardır. İlk kitabı "Dünde Kalmak" tamamıyla kendi şiirlerini içine alan bir eser olup daha sonra ikinci şiir kitabı "Sevdalarımın Dansı" yayınlanmıştır. Seçer bu kitabında da serbest türde kendi eserlerini kullanmıştır. Sanatçının diğer kitapları şunlardır: "Zaman Sevmeye Yetmeyecek" (Hikaye–Öykü), "Güneşte Yürümek İstiyorum" (Şiir/Basılıyor), "Çarklar Arasında Kalan Türkiye" (Siyasal ve Politik Gündem/Baskıya Hazırlanıyor), "Sen Hiç Yağmurda Ağladın mı?" (Şiir/Baskıya Hazır). Levent Seçer çok sayıda ödül ya da davet almıştır. Bunlar arasında "San Remo Uluslararası Küğ Festivali Katılım ve Başarı Ödülü", "Barselona Şarkı Festivali Ödülü" ve "İspanya Sanat Adamı Uluslararası Ödülü", Finlandiya "Helsinki Küğ Ödülü", Macaristan "Pechse Sanat Ödülü", Çekoslovakya Prag "Kral ve Küğ Ödülü", Portekiz "Musica Viva Festival Ödülü", Portekiz "Miso Küğ Ödülü", Portekiz "Newsetter Sanat Ödülü", Avusturya "Alte Küğ Festivali Ödülü", İtalya "Tidon Piyano Festivali Ödülü", Japonya "Tokyo Şarkı Festivali Ödülü", İrlanda "Dublin Üniversitesi Gençlik ve Küğ Ödülü", Belçika "Bergener Şarkı Festivali", İrlanda "Castlebar Şarkı Festivali", Helsinki "Oda Küğü Festivali", Mısır "Akdeniz Küğ Festivali", Macaristan "Bartok Semineri ve Festivali", Avusturya "Allegro Vivo", Macaristan "VII. Avrupa Şenlikleri Şarap Şarkıları Festivali", Danimarka "Gaudeamus Festivali"... Adına Almanya'da hatıra pulu basılan Seçer Bulgaristan'da yayınlanan "Ümit Dergisi"nin "Sanat ve Edebiyat Ödülü"ne de layık görülmüştür. Türkiye'de aldığı ödüller arasında ise şunlar bulunmaktadır: "Anasam Onur Ödülü", "Duyguseli Dergisi Göller Bölgesi Onur Ödülü", "Çağ Edebiyat Bülteni Sanat Ödülü", "Kıyı Sanat Ödülü", "Pencere Dergisi Şiir Ödülü", "Bölge Bülteni Sanat Ödülü", "İstanbul Gazetesi Şiir Ödülü", "Merhaba Gazetesi Onur Ödülü", "Gülpınar Şiir Ödülü", "Türkstar Gazetesi Sanat Adamı Ödülü" (Almanya)... Ayrıca Levent Seçer birçok dergi ve gazetede, bültenlerde şiir, sanat ve edebiyat konulu yazılar yazmakta, "Duyguseli Dergisi", "Ozan Edebiyat Şiir Dergisi", "Söz Gazetesi" ve "Türk Sözü Dergisi"nin temsilciliğini ve sanat danışmanlığını yapmaktadır. "Bizim Ece", "Sevgi Yolu", "Sarızeybek", "Ozan" kültür, sanat, şiir ve edebiyat dergilerinde; çeşitli tarihlerde antolojilerde ve ayrıca "Dünya Edebiyat Antolojisi"nde yer almıştır. Levent Seçer'in sanat çalışmaları yurt dışı ve yurt içinde çeşitli gazete ve dergilerde yer almıştır. "Hürriyet", "Güneş", "Akşam", "Hafta Sonu", "Hey", "Türkstar", "Merhaba", "TV'de 7 Gün", "Aydınlık", "Günaydın", "Şey", "Milliyet", "Ulus", "Tan", "Cumhuriyet", "Yeni Şafak", "Tasvir", "Belde", "Zaman", "Posta", "Bulvar", "Takvim", "Kelebek", "Hakimiyet", "Ses", "Hayat", "Ozan", "Tını", "Sabah", "Memleketim Alanya", "Yeni Alanya", "Merhaba Alanya", "Ece", "Elçi", "Sevgi Yolu", "Sarızeybek", "Duyguseli", "Gürpınar", "Söz", "Ekspres", "Toros", "Bölge", "Yeni Çağ", "Günışığı", "Haber", "Ortadoğu", "Belde", "Pencere", "Hürgün", "Hürses", "Yağmurun Sesi", "Ümit", "Dergi" bunlardan bazılarıdır. Ulusal ve yerel gazeteler ile dergiler, bültenler ve çeşitli yayın organları da Seçer'in çalışmalarına yer vermişlerdir. Sanatçı ayrıca "Türkiye İlesam – İlim ve Edebiyat Eserleri Sahipleri Meslek Birliği"ne üyedir. Yine "Toplum Gönüllüleri" ve "Genç Gönüllüler Sanat Vakfı"nın üyeleri arasındadır. Sanatçı ayrıca "Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği"nin tüm etkinliklerine katılmaktadır. Bu çalışmalarının yanında fikirsel konularda edebiyat ve sanat eleştirilerini de içine alan yazıları "Hürriyet", "Sabah", "Söz", "Mücadele", "Duyguseli", "Gülpınar", "Açıkgazete", "Üçpınar", "Genç Bakış" dergi ve gazetelerinde ve bu gazetelerin sitelerinde yer almaktadır. Atatürk değerlerini savunan ve çağdaş düşüncenin gereğini anlatan fikir yazıları çeşitli internet sitelerinde de zaman zaman yayınlanmıştır. Dr. Levent Seçer "Asya Üniversitesi Uluslararası Bilimler Akademisi"nce evrensel anlamda kültür ve sanatın Türk dünyası üzerindeki önemi ve bu konuda verdiği hizmetlerden dolayı profesörlük ünvanı kazanmıştır. İlgili bilim kurulu ilmi şurası bu ünvanı oybirliğince vermiştir. Profesör Dr. Levent Seçer bugüne kadar yaptığı çalışmalar yanında uluslararası tüm etkinliklerinde Türkiye'yi sanat, kültür, turizm, küğ ve edebiyat alanlarında temsil etmiş, tanıtım faaliyetlerinde başarılar kazanmıştır. Sanatçı bu anlamdaki sanat çalışmalarını 2010 yılına kadar hazırladığı programla 18 ülkede uluslararası festivallere katılarak sürdürecektir. Ülke tanıtımında bulunmanın ulusal bir görev olduğu inancıyla bu çalışmalarını özellikle uluslararası düzeyde ele alan sanatçı İtalya, Almanya, Polonya, Şili, Portekiz, Finlandiya, Macaristan, Hollanda, Danimarka, İsveç, İsviçre, Çekoslovakya, Fransa, Belçika, Mısır, İtalya, Yunanistanve Filipinler'de düzenlenen uluslararası festival ve sanat etkinliklerinde Türkiye'yi temsil edecek ve tanıtım faaliyetlerinde bulunacaktır.

Sefil Selimi (Günbulut, Ahmet):


Kul Yanmasın


Hor görme Rahman’ın kudreti kulda
Kul yanmasın Sefil Selimi yansın
Her maharet mevcut el oğlu elde
El yanmasın Sefil Selimi yansın

Nefesler olmasa inler mi neyler?
Parmaklar olmasa el yalnız neyler
Herkesi yanyana tatlı dil eyler
Dil yanmasın Sefil Selimi yansın

Yolcuları menziline yetirir
Hasreti hasrete karşı getirir
Belki bir aşığı dosta götürür
Yol yanmasın Sefil Selimi yansın

Yolcuyu bitmeyen yol inletiyor
Arıyı yaptığı bal inletiyor
Sazı birkaç tane tel inletiyor
Tel yanmasın Sefil Selimi yansın

Halıya kilime nakış vurulur
Dokuyanlar emek verir yorulur
Gün gelir ki yar altına serilir
Çul yanmasın Sefil Selimi yansın

Yere atma tepelenir ezilir
Kıymeti zay’olur rengi bozulur
Bir yazmaya bir oyaya dizilir
Pul yanmasın Sefil Selimi yansın

Ağaçlar dikilir bir orman olur
Herkes bir ev yapar bir derman bulur
Kuşlar acı çeker yuvasız kalır
Dal yanmasın Sefil Selimi yansın

Benden başkasının elemi mi var
Gönül dağlarından eksik olmaz kar
Bağlar çirkin kalır bülbül etmez zar
Gül yanmasın Sefil Selimi yansın

Baş ayağa bağlı ayak da başa
İncitme kimseyi yaşa hoş yaşa
Çok güzel yakışır kirpiğe kaşa
Kıl yanmasın Sefil Selimi yansın

Ey Sefil Selimi acı her cana
Yakıp kimseyi düşürme isyana
Yanan birşey fayda vermez insana
Gel yanmasın Sefil Selimi yansın

Segue:

(İt.) Belirtilen şekilde uygulamaya devam edileceğini gösteren terim. İzle, izler. Soluk almaksızın. Ara vermeden devam edilecek. Çalış şeklini değiştirmeden. Uygulanmakta olan tarzı yeni bir yönerge gelene dek ya da parçanın sonuna kadar uygulayarak.

Sehr:

(Alm.) Pek, çok; pekçok, gayet, fazla.

Sehr langsam:

(Alm.) Oldukça yavaş. Çok yavaş. Pek düşük hızda. Alabildiğine sakin. Sürat yapmaktan kaçınarak.

Sehr schnell:

(Alm.) Çok çabuk. Pek hızlı. Son derece çabuk. Alabildiğine süratli.

\ Seki, Deniz:

1 Temmuz 1970 tarihinde İstanbul’da doğan Türk pop küğü şarkıcısı Deniz Seki ilkokulu Maçka “Süheyla Artam”da, orta ve lise eğitimini de yatılı olarak “Çamlıca Kız Lisesi”nde okudu. Okulu bitirdikten sonra “TRT İstanbul Televizyonu”ndaki sunuculuk sınavlarına katılarak sunucu oldu. Keşfedilmesi 1993 yılında Melih Kibar ile tanışması sonucundadır. Kenan Doğulu, Emel Müftüoğlu, Ege, Ferda Anıl Yarkın, Zuhal Olcay ve Yaşar gibi sanatçılara vokalistlik yaptı. 1995 yılında, “Pop-Show 95 Şarkı Yarışması”na katıldı ve kendi yazdığı şarkı ile birinci oldu. 1996 Ağustos’unda birinci albümü ve sözü ile küğü Yıldız Tilbe’ye ait olan “Hiç Kimse Değilim” çıktı. 25 Aralık 1999 tarihinde söz ve küğlerinin birçoğu kendisine ait olan “Anlattım” isimli albümü çıktı. Üçüncü albümü “Şeffaf” 5 Ocak 2002 tarihinde piyasaya sürüldü. Bu albümde sırasıyla “Unutursun” ve “Yakamoz” isimli şarkılara klip çekildi. 70’li yıllarda Türkçe pop küğünde popüler olan seçme şarkılardan oluşan dördüncü albümü ise “Aşkların En Güzeli” Eylül 2003’te çıktı. 2005 yılında satışa sunulan beşinci albümü “Aşk Denizi”ndeki ondört şarkının onüçünün sözleri ve bağdası kendisine aittir. Deniz Seki 2006’da gösterime giren “Dünyayı Kurtaran Adamın Oğlu” filminde rol aldı. Seki’nin bir diğer albümü “Sahici” 2008 yılında sevenlerine sunuldu.

Sekizlik Nota:

Dörtlük notayı, yani bir vuruşluk notayı ikiye eşit şekilde bölersek iki adet “sekizlik nota” elde edilir. Bölünen dörtlüğün içinde her biri yarım (1/2) vuruş değerinde iki tane sekizlik nota bulunmaktadır. Bu durumda ikilik notada (iki vuruşta) dört adet sekizlik nota yer almaktadır. Aynı şekilde devam edersek birlik notada (dört vuruşta) sekiz adet sekizlik nota bulunduğunu görürüz. Bir başka deyişle sekizlik nota, dörtlüğün yarısı kadar bir süre değerine sahiptir; yani iki tane sekizlik notanın süresi bir tane dörtlük kadardır. Şekli ise içi dolu, kuyruklu ve bir çengellidir.

Sekizlik Nota

Sekizlik Notaların Yazım Tarzı:

Sekizlik bir nota tek başına yazıldığı takdirde içi dolu, kuyruklu ve bir çengelli olarak dizek üzerinde yer alır:

Sekizlik (Tek Başına Yazım)

Ancak, iki ya da dört adet sekizlik yan yana gelirse gerektiğinde kuyruk ve çengelleri kullanılmak üzere birbiri ardınca sıralanabilir ya da çengelleri kaldırılıp kuyrukları bir atkı ile birleştirilebilir.

Atkılı Sekizlik Yazımı-1

Atkılı Sekizlik Yazımı-2

Bir kullanım örneği:

Sekizlik Kullanım Örneği

Sekizlik Sus:

Dörtlük susu, yani bir vuruşluk susu ikiye eşit şekilde bölersek iki adet “sekizlik sus” elde edilir. Bölünen dörtlüğün içinde her biri yarım (1/2) vuruş değerinde iki tane sekizlik sus bulunmaktadır. Bu durumda ikilik susta (iki vuruşta) dört adet sekizlik sus yer almaktadır. Aynı şekilde devam edersek birlik susta (dört vuruşta) sekiz adet sekizlik sus bulunduğunu görürüz. Bir başka deyişle sekizlik sus, dörtlük susun yarısı kadar bir süre değerine sahiptir; yani iki tane sekizlik susun süresi bir tane dörtlük kadardır. Şekli ise aşağıda gösterildiği gibidir:
    

\ Selek, Dilan:

1981 yılında İstanbul'da doğdu. İlk küğ derslerini "İstanbul Devlet Opera ve Balesi" tuba sanatçısı olan babası Mehmet Selek'den aldı. 1988-1992 yılları arasında "Opera Çocuk Korosu" ile başlayan küğ yaşamı, 1992'de "İstanbul Devlet Konservatuvarı"nda trombona başlamasıyla devam etti. Murat Demiral ile trombon çalışmalarını 1998 yılına kadar sürdürürken burada Aycan Teztel'in de oda küğü grupları ile dinletiler verdi. 1998 yılında "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"na geçiş yaparak lisans eğitimini burada tamamladı. Aynı yıl Fahrettin Kerimov yönetimindeki "Cemal Reşit Rey Senfoni Orkestrası" ile çalışmalarını sürdürdü. 2000 yılında "İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası"nın trombon sanatçısı oldu ve bu süre içinde "Borusan Filarmoni Orkestrası" ile çalışmalarını sürdürdü. 2002 yılında İtalya'da Radovan Vlatkovic ve Roger Bobo'dan oda küğü ve yalkın çalışmalar üzerine dersler aldı. 2003 yılında "İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası" ile Frank Martin'in "Ballade" adlı yaratısını "Genç Kuşak Yalkıcılar İzlencesi" kapsamında seslendirdi. Halen "İstanbul Devlet Opera ve Balesi Orkestrası"nda trombon sanatçısı olarak görev yapmakta olan sanatçı bugüne dek "Mode Art Trombone", "Trombonistanbul" ve "Ruhi Ayangil Orkestrası" gibi gruplarda yer almıştır.

\ Selmi, Giuseppe:

İtalyan çellist, çello öğretmeni ve bağdar. 12 Nisan 1912 tarihinde Modena’da dünyaya geldi ve 8 Şubat 1987 tarihinde Roma’da sonsuzluğa göç etti. Küğ eğitimine Modena’da bulunan “Orazio Vecchi Enstitüsü”nde başladı. Daha sonra “Santa Cecilia Ulusal Akademisi”nde Enrico Mainardi ve Pablo Casals ile eğitimini sürdürdü. Okul bitiminde sanatçıya “Santa Cecilia Ulusal Akademisi Mükemmellik Ödülü” verildi. “II. Dünya Savaşı” sırasında İtalyan gazeteci, karikatürist ve mizah yazarı Giovannino Guareschi ile aynı kampta tutuldu. Bu esaret döneminde “Concerto Spirituale” (Ruhani Konçerto) isimli yaratısını bağdadı. Savaşın bitiminde “Roma RAI Sinfonik Orkestrası”nın birinci çellisti oldu. Avrupa çapında bir konsertist olarak tanındı ve dinleti turlarının aranan sanatçısı oldu. Tüm bu etkinliklerin yanısıra transkripsiyoncu ve eleştirmen olarak görevler üstlendi. Giuseppe Selmi zamanının en önemli öğretmenlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Bağdar olarak oda küğü eserleri ve dinsel küğ parçaları bağdamıştır. Bağdalarının yaklaşık 23 eserden oluşan ilk baskılarının çoğu 1994 yılında varisleri tarafından Livorno’daki “Mascagni Enstitüsü”ne bağışlanmıştır.

\ Semenenko, Aleksey:

1988 yılında Odessa’da doğan Aleksey, keman eğitimine 6 yaşında Yuri Bashmet’i de yetiştiren Zoya Merzalova ile başladı. Yetenekli olduğu bir yıl içinde ortaya çıktı ve ilk olarak bir çocuk küğ festivalinde ödül kazandı. Daha sonra “Odessa Filarmoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı olarak sahneye çıktı. Bu performansları Vladimir Spivakov yönetimindeki “Moskova Virtüozları” ile verdiği çok sayıda dinleti izledi. Aleksey Semenenko, Köln’de Zakhar Bron ile dinleti sınavı çalışmalarını tamamladıktan sonra, “Köln Küğ Akademisi”nde Prof. Harald Schoneweg ile oda küğü eğitimi aldı. 2012 yılında New York’ta düzenlenen prestijli “Genç Dinleti Sanatçıları Seçmeleri”nden bu yana genç kemancı Aleksey Semenenko, dünyanın seçkin kemancıları arasında yer aldı. Semenenko yalkıcı ve oda küğcüsü olarak Avrupa ve ABD’de arka arkaya dinletiler vermektedir. 2015 yılında “Boris Goldstein Uluslararası Keman Yarışması”nı kazandıktan sonra St. Petersburg’da düzenlenen “Olimpus Küğ Festivali”ne davet edildi. Burada “Seyirci Ödülü”nü kazandı. Ardından “Moskova Filarmoni Orkestrası” ile ilk dinletisini verdi. Semenenko ayrıca 2015 yılında Brüksel’de düzenlenen “Kraliçe Elizabeth Yarışması”nda ikincilik ödülünü kazandı. Kemancının diğer ödülleri arasında “Musical America Worldwide” dergisinden “Ayın Sanatçısı” ödülü bulunmaktadır. Bu tarihten itibaren “Berlin Filarmoni”, “Köln Filarmoni”, “Essen Filarmoni”, “Paris Louvre”, Brüksel’deki “Palais de Beaux-Arts”, New York’taki “Alice Tully Hall”, “Moskova Filarmoni” ve “Amsterdam Concertgebouw”daki dinletileri yer aldı. Sanatçı 1699 yılından kalma bir Stradivarius keman kullanmaktadır ve bu keman kendisine “Alman Küğ Yaşamı Vakfı” tarafından sunulmuştur.

Senkop:

Bkz. Sinkop.

Senkronizasyon:

Görüntü, ses ve altyazı uyumsuzluğu.

Sentimental:

(Fr.) Duygu, duygulu, duygusal. İçli.

Sentimentalisme:

(Fr.) Duyguyu yansıtış, duygu gösterimi, duygunun gösterişli ve yerine göre de abartılı bir şekilde ortaya konması. Duyarlılık sergilenmesi.

Sentimentalite:

(Fr.) Duygululuk, içlilik. İçli olma hali.

Sentimento:

(İt.) Duygu, his. Duygulu, hissederek. Duyarlık, duyarlı olma. Hassasiyet. Sevgi, yakınlık.

Sentito:

(İt.) İçten, samimi, yürekten. İstek, istekli. Azim, azimle. Candan, içten gelerek, gönülden.

Senza Tempo:

(İt.) Temposuz, tempo olmaksızın. Tempo harici, istendiği gibi, istenildiği gibi.

Sepetçioğlu:

Kastamonu yöresinin halk oyunudur. Zeybek benzeri bir kırın olup türkü eşliğinde erkekler tarafından kırınılır. Açık havada kırınıldığı durumlarda davul zurna eşliğinde, kapalı ortamlarda ise sazların eşliğinde gerçeklenir. Folklorik değeri pek yüksektir. Bu kırın, konusal olarak bir aşk öyküsüne dayanır.

Septet:

(İng.) Yedi kişiden oluşan takım, yedili. Yedi kişilik grup. Yedili takım. Yedi ses için yazılmış bağda. Yedi sesli küğ parçası. Yedi ses ile söylenen veya yedi çalgı ile çalınan küğsel yaratı. Yedi kişiden oluşan küğsel topluluk. Bkz.: Septette.

Septeto Carisma:

Kübanın ilk başkenti olan Santiago De Cuba kentinde 1998 yılında kurulmuş olan küğsel topluluktur. Yedi kişiden oluşan grup ilk çalışmalarına bu kentte başladı. Daha sonra Küba’nın plajları ile ünlü olan Varadero’ya giderek dinletilerini daha çok bu bölgede vermeye başladılar. Kısa sürede ülkelerindeki en ünlü gruplar arasında yer aldılar. Türkiye’ye ilk kez gelen bu topluluk Küba küğünü tüm dünyaya ulaştırma çabasındadır. Grup dinleti izlencelerinde genelde Küba ezgilerine yer verirken diğer taraftan dinleyicilerin kulağına çok tanıdık olan eserleri de seslendirmeyi ve onların romantik dünyalarında yer almayı amaç edinmektedir. Sanatçılar dağarlarında dünya küğ listelerinde her zaman yer alan “Dos Gardenias”, “Besame Mucho”, “Lagrimas Negras”, “Chan Chan”, “Candela”, “El Cuarto De Tula” ve “Historia de un Amor” gibi parçalara yer vermekten mutluluk duyduklarını ifade etmektedirler. Grupta yer alan çalgılar ile sanatçılar şunlardır: Yaudel Marzan Rodriguez (Kongas), Aliocher Hechavarria (Bongo-Cajon-Campana), Armando Sanchez Campos (Yalkıcı ve küçük vurmalı çalgılar), Jose Maikel Brina Utra (Yalkıcı ve Trompet), Alexei Gerardo Cedeno Jorge (Kontrabas), Roberto Matos Galan (Tres), Nelson Galvez Galan (Gitar).

Septette:

(Fr.) Bkz.: Septet.

Septetto:

(İt.) Yedi çalgı veya yedi ses için yazılan yaratı.

Septime:

(İt.) Yedili, yedili aralığı.

\ Serçeler, Mehmet:

1979-1980 öğrenim yılında “Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden mezun oldu. Öğrenciliği döneminde Hilal Dicle ve Nevhiz Ercan’la “piyano”, Mehmet Akbulut’la “piyano akordu ve onarımı”, Ömer Can ve Ali Uçan’la “keman”, Turgut Aldemir’le “armoni ve kontrapunt”, Gülşen Şimşek’le “şan” eğitimi aldı. 1980-1987 yılları arasında “T.E.D Kayseri Koleji”nde küğ öğretmeni olarak çalıştı. Açılan bir sınavla 1987 yılında “Erciyes Üniversitesi”ne geçti. “Kayseri Belediyesi Konservatuvarı” kuruculuğunu yaptı ve bu kurumda “Temel Müzik Kuramı” ve “Solfej” derslerini okuttu.1994 yılında Rektörlükçe “Güzel Sanatlar Fakültesi Müzik Bölümü”nü kurmakla görevlendirildi, aynı bölümde “piyano”, “piyano teknolojisi akort ve onarımı”, “solfej”, “müzik kuramları” derslerini okuttu. “Fakülte Sekreterliği” ve “Bölüm Başkan Yardımcılığı” görevlerinde bulundu. 1993 yılında “İnönü Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü”nde açılan “Yüksek Lisans Programı”nı kazanarak Kadir Karkın’la “İleri Armoni”, Cemal Yurga ile “İleri Piyano” çalıştı. 1999 yılında “Yamaha”nın baş akordörü olan Yashihiko Murabayashi ile “işitsel piyano ve dinleti akordu” üzerine çalışmalar yaptı. 2000 yılında Avusturya’nın Başkenti Viyana’da bulunan “Bösendorfer Piyano Fabrikası”nda Andre Butscolitz ile “temel piyano teknolojisi, akort, reglaj ve onarım” çalışmaları yaparak “sertifika” aldı. Çek Cumhuriyeti’nde bulunan “Petrof Piyano Fabrikası”nda “konser piyanosu reglajı ve akordu” konusunda çalışma yaptı. “Renner” baş teknisyeni Matthias Stöckle ile piyano mekaniği konusunda çalışarak sertifika aldı. Merkezi Amerika Birleşik Devletleri’nde bulunan “PTG Derneği”nin tek Türk üyesi olarak Amerika’da Jim Coleman ile “ileri akort teknikleri”, Andree Oorebek ile “voicing” (tonlama), Rick Baldassin ile “akort kuramları” üzerine çalışmalar yaptı. 2004 Ağustos ayında kendi isteği ile emekliye ayrıldı. Halen “piyano teknolojisi, bakım onarım ve akordu” ile ilgili çalışmalarına devam etmektedir.

\ Serdaroğlu, Emine:

Piyano eğitimine Ersin Onay ile başladı, Fuat Türkay ve Cana Gürmen ile devam etti. "Illinois Wesleyan Üniversitesi Küğ Bölümü"ne burslu olarak kabul edildi ve lisans eğitimi süresince piyano çalışmalarını Mark Hansen ile sürürdü. Yüksek derece ile mezun olduktan sonra, "Austin Texas Üniversitesi"nde William Race ile piyano ve piyano pedagojisi dallarında yüksek lisans yaptı. Ayrıca Lala Margulis, Igor Kipnis, Rita Sloan, Ratko Derlorko ve Andrey Diev gibi eğitmen ve yorumcular ile çalıştı. Daha sonra "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Genel Müzikoloji Bölümü"nde PhD çalışmalarını tamamladı ve Dr. ünvanını kazandı. Amerika Birleşik Devletleri, Almanya, İsveç, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, İstanbul ve Ankara’da resitaller verdi. Yalkıcı olarak piyano çalışmalarının yanısıra pek çok şancı ve farklı enstrümanlar ile oda küğü çalışmaları yaptı. Piyanist, 1998 yılından bu yana Dilbağ Tokay ile viyolonsel-piyano ikilisi olarak yurtiçi ve yurtdışında düzenli olarak dinletiler vermektedir. Emine Serdaroğlu "Boğaziçi Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü"nde öğretim görevlisidir.

\ Serengil, Seren:

1971 yılında İstanbul’da dünyaya gelen şarkıcı ve film yıldızı Seren Serengil ünlü sinema sanatçısı Öztürk Serengil’in kızıdır. 16 yaşında sahne hayatına atılan Seren’i Türkiye ilk olarak 1980’li yıllarda Mehmet Aslantuğ ile başrolü paylaştığı köylü güzeli bir genç kızı canlandırdığı “TRT” dizisinde tanıdı. Şarkıcı Emrah’la çevirdiği filmlerden sonra aralarında gelişen yakınlık nedeniyle daha çok akılda kaldı. Uzun süredir sadece özel hayatıyla gündemde olan Seren Serengil genelde magazin programlarında karşımıza çıkmaktadır. Çevirdiği filmler şunlardır: “Belalım Benim” (2002), “Şükran Büfe” (1999), “Başka Olur Ağaların Düğünü” (1990).

Seria:

(İt.) Ciddi.

Seriamente:

(İt.) Ciddi. Ciddi ciddi. Ciddi şekilde.

Serie:

(İt.) Dizi, ardıllık. Birbirini izleyen şeyler.

\ Serin, Taşkın Fırat:

1987 yılında Adana’da doğdu. İlkokula başladığı yıllarda küğe olan ilgisi ve yeteneği küğ öğretmeni tarafından keşfedilerek ertiksel küğ eğitimi almak üzere “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”ne yönlendirildi. 2001 yılında “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”nde öğrenimine başlayan Serin, flüt eğitimine ilk olarak Yalçın Özgüngör ile başladı. 22 Mayıs 2004 tarihinde “ATSO AGSL”nin düzenlemiş olduğu piyano günlerine “Adana AGSL”yi temsilen katılarak Ali Ekber Çiçek’in “Haydar Haydar” isimli eserini Erdal Tuğcular düzenlemesiyle seslendirdi. Lisede okuduğu yıllarda okul orkestrasında flüt ve vurma çalgılar eğitimi gören Serin okul korosunda da tenor olarak görev aldı ve farklı kentlerde birçok dinletide görev aldı. 10 Haziran 2005 tarinde lise öğrenimini başarıyla tamamladıktan sonra Türkiye’nin ilk öğretmen okullarından biri olan “Necatibey Eğitim Fakültesi”ne (Balıkesir Üniversitesi) lisans öğrenimi için başladı. Topluma hizmet uygulamaları kapsamında Balıkesir’in köylerinde çoksesli küğ dinletileri verdi. Lisans yıllarında flüt öğrenimini Özge Gençel Ataman, piyano öğrenimini Merve Dedeoğlu ile devam ettiren Serin, Cansevil Tebiş yönetimindeki orkestra ile 21-28 mayıs 2008 tarihleri arasında Bulgaristan’ın Gorno Oryohovista kentinde yapılan bir yarışmada Türkiye Cumhuriyeti’ni temsil etme olanağı bularak ülkeye 2 büyük dalda 5 birincilik kazandıran bir ekibin içinde öğrenci sorumlusu, vurma çalgıcı ve koro üyesi olarak görev aldı. Bu yıllarda aynı zamanda “Balıkesir Üniversitesi Öğretim Üyeleri”, “Balıkesir Güzel Sanatlar Lisesi Küğ Öğretmenleri” ve “Bölge Bando Komutanlığı” mensuplarının da görev aldığı “Akademik Oda Orkestrası”nda görev aldı. Elazığ depreminden sonra Balıkesir’de çeşitli dinletiler düzenleyerek gelirlerini depremzedelere göndermenin manevi huzurunu yaşayan Serin,o yıllarda görev yapan “Türk Kızılayı” genel başkanı Tekin Küçükali tarafından armalı bir teşekkür plaketine layık görüldü. Bu çalışmaların yanında lisans döneminde “Polis Teşkilatı Kuruluş Yıldönümü Resepsiyonları”, “10 Kasım Atatürk’ü Anma Etkinlikleri”nde hazırladığı küğsel gösteriler ile “Emniyet Müdürlüğü” ve “Hava Kuvvetleri”nden de  çeşitli şükran belgelerine layık yörülen Serin, 2010 yılında “Balıkesir Üniversitesi Necatibey Eğitim Fakültesi Güzel  Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nı 2.likle bitirdi. Halen farklı kurum ve kuruluşlarda müzik eğitmenliği yapan Taşkın Fırat Serin, çalışmalarına Adana’da devam etmektedir.

Serio:

(İt.) Ciddi, ağırbaşlı. Samimi bir kararlılıkta. Kararlı, samimi.

Serio comic (serio-comic):

(İng., İt.) Yarı ciddi, yarı komik. Güldürücü ve düşündürücü. Eğlendirirken düşüncelere sevkeden. Hem güldürmeli hem de düşündürmeli.

\ Sermet, Cüneyt:

Cumhuriyet döneminin ilk mimarlarından Tahsin Sermet’in oğlu olan Cüneyt Sermet caz küğü ile “Robert Kolej”de okuduğu yıllarda tanışmıştır. Konservatuvar eğitimi dışında kendi kendini yetiştirmiş bir “otodidakt” olan Sermet, 1945-1952 yılları arasında kurduğu caz grupları ve orkestraları ile Türkiye’de modern caz müziğinin temellerini atmış, pek çok caz küğcüsü yetiştirmiştir. Daha sonra kendini öğretmenliğe ve küğ eleştirmenliğine adayan Sermet, 1959 yılından itibaren Boston’daki dünyaca ünlü “Berklee Konservatuvarı”nın Türkiye temsilcisi olarak da hizmet vermiştir. Yazıları çeşitli gazetelerde düzenli olarak yayınlanan Sermet, 1965 yılında “TRT Ankara Radyosu Batı Müziği Bölüm Müdürü” göreve atandı. 1968’de Paris’e yerleşmesine rağmen 1976 yılına kadar “Ankara Radyosu”na klasik küğ ve caz küğü izlenceleri yollamaya devam etti. 2006 yılında “13. İstanbul Caz Festivali”nde “Yaşamboyu Başarı Ödülü” Cüneyt Sermet’e verildi. Dünyaca pek tanınmış piyano sanatçılarımızdan Hüseyin Sermet’in babası olan Cüneyt Sermet uzun süredir Aydın’ın Didim ilçesinde yaşıyordu. Sanatçı 2018 yılının Mart ayının 5. günü 93 yaşında iken akciğer kanseri nedeniyle tedavi gördüğü hastahanede yaşama gözlerini kapattı.

\ Sertkaya, Barkın:

1988 yılında Ankara'da doğdu. Gitar ile 9 yaşında tanışan sanatçı "Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi"nde "Klasik Gitar Anasanat Dalı"nda ortaokula girmeye hak kazandı. Ortaokul ve lise eğitimini aynı fakültede tamamladı. Gitar eğitimi boyunca çeşitli yarışmalarda başarılar gösterdi, çeşitli dinletiler verdi ve birçok ünlü gitarcının ustalık sınıflarına katıldı. David Pavlovitz, Ede Roth, Costas Cotsiolis, Aniello Desiderio, Carlo Marcione, Lorenzo Michelli, Bosko Radojkovic, Marco Socias, Liviu Georgescu, Cem Duruöz, Muzaffer Çorlu ve daha birçok isimle çalışş olan genç gitarcı halen "Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Klasik Gitar Bölümü"nde Kağan Korad'ın öğrencisidir.

Ses Duvarı:

Phil Spector’ın küğ sanatında geliştirdiği bir prodüksiyon formülünün adıdır.  Aynı zamanda “Spector Sound - Spector Sesi” olarak da bilinmektedir. Fakat bu terim sıklıkla küğ ediminde yüksek ses, doygunluk veya distorsiyonu tanımlamak için kullanılan genel terim olan “ses duvarı” ile karıştırılmamalıdır. Bu küğ üretimi formülü “Gold Star Studios - Altın Yıldız Stüdyoları”nda, 1960’lı yıllarda, ABD’li değirmi üreticisi Phil Spector tarafından mühendis Larry Levine ve daha sonra “The Wrecking Crew” ismi ile tanınacak grubun katkılarıyla ortaya konulup geliştirilmiştir. Bu fikrin amacı, dönemin radyoları ve küğ kutuları (jukeboxes) aracılığıyla yoğun bir orkestra estetiği yaratmak için stüdyo kaydının olanaklarından yararlanmaktı. Spector 1964 yılında şunların altını çizmişti: “Bir ses arıyordum, o kadar güçlü bir ses ki malzeme iyi olmadığı takdirde kaydı ses taşıyacaktı. Bu bir büyütme ve yine büyütme durumuydu. Hepsi bir yapboz gibi birbirine uymalıydı.” Bilinmesi gereken “Ses Duvarı” ile “Gürültü” arasında ince bir çizgi olduğudur. Levine, “diğer mühendislerin” tam doygunluğa ulaşmak için tüm “fader”ları açtıklarını, ancak elde edilen tek şeyin distorsiyon olduğunu belirterek bu yanlış tutuma yönelmedi. “Ses Duvarı”na erişebilmek için Spector büyük ve geniş topluluklar için düzenlemeler yapmayı denedi. Bu düzenlemeler daha dolgun, daha zengin bir ton oluşturmayı hedeflemekteydi. Çok sayıdaki çalgı küğ parçasında çaldığı hattı -sayısal anlamda- ikiye veya hatta üçe katlayacak şekilde temin edildi. Bu büyük topluluklara -genellikle toplu çalmada pek kullanılmayan elektrik ve akustik gitarlar gibi- çok sayıda çalgı eklendi. Böylece daha dolu, daha zengin bir ton üretimi hedeflendi. Örneğin, Spector akustik bir piyano tarafından çalınan bir çizgiyi bir elektrikli piyano ve bir harpsikord ile takviye etti. Bu üç çalgı yeterli miktarda harmanlanırsa, dinleyici bu çalgıların sesini birbirinden ayırt edemez ve tek bir çalgı gibi işitir. Spector, daha önce gençlik odaklı popüler küğlerdeyer almamış olan yaylı çalgılar, tahta üflemeli çalgılar, bakır üflemeli çalgılar ve vurma çalgılar gibi bir dizi orkestra çalgısını da yaptığı düzenlemelerde kullanma kararı verdi. Ayrıca dokuyu daha derinlemesine ortaya koymak için tüm bunların üzerine yankılanma da eklendi. Spector, kullandığı bu yöntemlerin “Rock & Roll” dünyasında “Wagnerist” bir yaklaşım olduğunu belirtti ve “çocuklar için küçük sinfoniler” olarak nitelendirdi. Büyük toplulukların yankılanma efektleriyle birleşimi de ortalama ses gücünü sıkıştırmaya benzer bir şekilde artırmaktaydı. 1979’a gelindiğinde, sıkıştırma kullanımı radyoda yaygınlaştı ve 1980’lerde bir nevi gürültü savaşına yol açan eğilime yol açtı. Bu tekniğin incelikleri anlaşıldıkça kullanımı yaygınlaştı ve popüler küğ kültüründe ses üretimi alanında eşsiz bir olanak oldu. Yukarıda açıkladığımız formülü yoğun bir şekilde kullanan “Beach Boys” grubunun lideri Brian Wilson şöyle konuşuyor: “40’lı ve 50’li yıllarda, düzenlemeler ‘tamam, burada şu kornoyu dinle’ veya ‘şimdi yaylıları takip et’ olarak kabul edilmekteydi. Hepsi, önceden belirlenmiş kesin seslerdi ve ses kombinasyonları bulunmamaktaydı. Phil Spector’ın ortaya koyduğu anlayış ise bizleri ses kombinasyonları aramaya ve yaratmaya yöneltti. Bilimsel anlamda ses üretiminin parlak bir yönü ile yeni bir arayışa girdik.” Gitarcı Barney Kessel ise şu noktaların altını çiziyordu: “Bu tür ses üretimi, inanılmaz derecede basit, buna karşın Spector bunun kaydını yaptı ve mikrofonladı. Öyle bir karışım meydana getirdi ki ‘şu anda çalan bu çalgı’ demeniz olanaksız hale geldi. Distorsiyon ve eko yeni teknikler değillerdi, ama Phil geldi ve bunları geçmişte görmediğimiz şekilde yeni bir kullanıma soktu. O’nun bir dahi olduğunu düşünüyorum.” 1950’li yılların ortalarında Spector, Jerry Leiber ve Mike Stoller gibi söz yazarları ile çalışmaktaydı. Bu dönem gereğinden fazla çalgı kullanarak daha doyurucu olmasını arzu ettikleri bir ses aradıkları dönemdi. Örneğin grupta beş elektrik gitar ve dört vurma çalgı kullanacak kadar aşırıya kaçmışlardı. Bu eğilim daha sonra, Leiber ve Stoller’in amaçladıklarından çok farklı olduğunu düşündükleri Spector’ın “Ses Duvarı” kavramına dönüştü: “Phil, üç piyano ve çok sayıda vurmalı çalgı grubu kullanan ilk kişiydi. Çalgıların renkleri açısından çok daha net tutum aldı ve kasıtlı olarak her şeyi bir tür örtü ile harmanladı. Bakış açısı kesinlikle bizlerden farklıydı.” Spector'ın ilk prodüksiyonu, kendi kaleme aldığı 1957 tarihli teklisi “Don’t You Worry My Little Pet?” kendi grubu olan birlikte “Teddy Bears” ile icra edildi. İlk olarak şarkının bir demo kaydı yapıldı ve sonra başka bir edim bunun üzerine giydirildi, bunu başarmak için stüdyonun hoparlör sistemi kullanıldı. Ortaya çıkan sonuç, net bir şekilde işitilemeyen üstüste yığılmış armoni vokalleri ile tam bir kakafoniydi. Spector, o güne dek uygulanmamış ve geleneklere aykırı olan bu yöntemi geliştirmek için birkaç yıl çaba harcadı. 1960’lı yıllarda olağanüstü yankı odalarına sahip olduğu için Los Angeles’ta bulunan “Gold Star Stüdyoları”nda çalışmayı tercih etti. Harcadığı çabalar sonuç verdi ve Andrew Loog Oldham Spector’ın çabalarının meyvesini “Phil Spector’ın Ses Duvarı” olarak isimlendirdi. Spector, kayıt başlamazdan birkaç saat önce küğcüleri bir araya getiriyor ve çalıştırıyordu. Çizitin destek izi canlı olarak icra ediliyor ve mono olarak kayda alınıyordu. Bu izin üzerine bir bas davul montajı kural harici olarak uygulanmaktaydı. Spector ile bu konu üzerinde kapsamlı bir şekilde çaba harcayan şarkı sözü yazarı Jeff Barry “Ses Duvarı” uygulamasını şu sözlerle tarif etmiştir: “Herşeyden önce bu çok kapsamlı bir düzenleme formülüdür. Dört ya da beş gitar kullanılır, beşli aralıkta iki bas yer alır, ana ezgi ile aynı çizgide yer alan yaylı çalgılar bulunur, altı ya da yedi korno adeta yumruk gibi küçük darbeler atar ve küçük ziller, ritme katkıda bulunan shakerlar ve tamburinler gibi çok sayıda vurmalı çalgı sisteme eklenir.” Projede yer alan mühendis Larry Levine “You’ve Lost That Lovin’ Feelin” parçasının kayıt sürecini ifade ederken şu cümleleri kullanmıştır: “Kayıt olayını gerçekleştirmeye dört akustik gitar ile başladık, sekiz ölçü tekrar ve tekrar çalındı, hazır olunduğunu hissedince Spector figürü değiştirmemizi söylerdi. Sonra buna üç piyano eklendi ve eğer beraberlik sağlanamadıysa tekrar gitarlarla baştan alınırdı. Buna ayrıca üç bas ilave edildi, kornolar, iki trompet, iki trombon ve üç saksafon, en sonunda da vurmalı çalgılar… Ses partları Bill Medley ve Bobby Hatfield tarafından ırlandı, her ikisi de ayrı mikrofona söyleyerek katkı sağladılar. Arka plan vokaller ‘The Blossoms” grubu ve diğer ırlayıcılar tarafından sağlandı.” Teknik olarak çok basit görünen bu uygulamada Spector kaydı yaparken öyle bir harman uyguluyordu ki grubun içinden belli bir çalgının sesini net olarak algılamak mümkün olamıyordu. Yeni teknikler olmayan distorsiyon ve eko dahice uygulanıyordu. Erken dönemde yapılan tüm “Wall of Sound” uygulamaları üç yollu “Ampex 350” teyp kayıt cihazı ile yapılmaktaydı. Levine bu miksajı şu şekilde tarif etmiştir: “Aynı şeyi sadece sesi güçlendirmek için Ampex makinesinin üç-yolundan ikisine kaydediyorum, sonra bunlardan birini silip ses ile yer değiştiriyorum. Konsolun her giriş için çok sınırlı bir ekolayzeri vardı. Doğal olarak, kontrol odasının hemen arkasında bulunan iki yankı odası dışında, temelde etkiler açısından yapılan işlem buydu.” Bkz.: Wall of Sound.

\ Ses Hızının (Duvarının) Aşiılması:

Ses, kaynağından halka şeklinde ve dalgalar halinde yayılır. Ses dalgaları boşlukta yayılamaz. Sesin hızı yayıldığı ortama göre değişir, ortamın yoğunluğu arttıkça hız artar. Gerçekte ses, titreşimlerin madde üzerinde ilerlemesinden ibaret olup biz bu titreşimleri kulağımızla algılayıp frekansına, yani saniyede oluşan dalga sayısına göre ele alıp derecelendiririz. Her bir dalganın hızı hava ortamında 340 m/s, yani 1225 km/saat civarındadır ve bu da 1 mach diye adlandırılır.Eğer sesi oluşturan kaynak hareketliyse ve kaynağın hızı ses hızına ulaşırsa ses dalgaları üst üste biner. Yani kaynak, çıkardığı ses dalgalarıyla beraber aynı hızda ilerlemeye başlar. Bu dalgalar moleküller üzerinde titreşim etkisi yarattığından üst üste binmiş bir çok ses dalgasının titreşim etkisi de katlanmış olur. Bunlar artık bir şok dalgası oluşturmuştur. Bu da bir basınç meydana getirir. Bir jet ses hızına eşit hıza ulaştığı an yüksek basınçlı bir hava duvarı ortaya çıkar. Bu duvar, oldukça sert bir duvardır. Jetler bu duvarı delerek ses hızını aşarlar ve bu sırada müthiş bir gürültü duyulur; hatta olay yere yakınsa şiddetli biçimde sarsılırız. “Sonic boom”, yani “ses duvarı patlaması” bu şekilde gerçekleşir.

Ses Küğü:

Bkz. Vokal Musik. Vokal Müzik.

Ses Nasıl Korunur?:

Uzmanlara göre, sanatçıların her sene düzenli olarak ses tellerini kontrol ettirmesi gerekmektedir. Sesi korumanın en iyi yolu ise bol bol su içmektir.Günlük yaşamda çeşitli meslek gruplarından çok sayıda insan ses ve konuşma bozuklukları yaşar. "Foniatri" olarak bilinen ses ve konuşma bozuklukları kulak, burun, boğaz hastalıklarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bazı ses hastalıkları “ses telinde oluşan nodüller gibi” ameliyata ihtiyaç duyulmadan egzersizlerle tedavi edilebilir ya da uygulanan ses cerrahisi sonrası verilen ses egzersizleriyle hasta kaliteli sese kavuşabilir. Bu sayede ameliyat sonrası ses kaybı veya ses bozulması riskinden korunulmuş olunur. Reflüye bağlı oluşan ses kısıklıklarının tanı ve tedavisi de önemlidir. Tedavi için ses sanatçıları ayrıntılı muayene talep etmelilerdir. Bu kişilerin piyano egzersizleri ile ses teknikleri analiz edilmeli, bilgisayarlı ses analizi sonuçları ile şan pedagogunun kulağıyla yaptığı değerlendirmeler karşılaştırılmalı ve terapide uygulanacak egzersizler belirlenmelidir. Terapinin ara kademelerinde sanatçı tekrar muayene edilmelidir. Değerli seslerin herhangi bir hastalık oluşmadan kayıt altına alınması önem taşımaktadır. Tüm sanatçıların her sene düzenli olarak ses tellerini kontrol ettirmesinin yanısıra sesini profesyonel amaçla kullanacak kişilerin ses analizi yaptırmaları önem taşımaktadır. İleride oluşabilecek bir ses bozukluğunda tedavinin planlanmasında sanatçının sağlıklı ses dataları terapide yol göstermektedir. Özellikle ileri yaşlarda kişiyi etkisi altına alan ses ve konuşma bozukluklarından korunmak için sağlıklı bir yaşam tarzının benimsenmesi son derece önemlidir.Kişinin içki ve sigaradan uzak durması da çok mühimdir. Ayrıca reflüye karşı önlem alınmalı, yemekler az miktarda, sık ve düzenli yenilmelidir. Yiyecekler çok soğuk ya da sıcak olmamalı ve iyice çiğnenmelidir. Ayrıca karın içi basıncın artırılmaması için kilo alınmaması ve beli sıkan giysilerin giyilmemesi gerekmektedir.

Ses Nedir?:

Konuşma dilinde amacımızı birtakım cümleler kullanarak ortaya koyarız. Bu cümleler kelimelerden, kelimeler hecelerden ve heceler de harflerin bir araya gelmelerinden oluşur. Tıpkı bunun gibi, küğ dilinde de sesler birtakım cümleler halinde düzenlenir; bu cümleler küğsel kelimelerden, küğsel kelimeler de küğ hecelerinden ve heceler de küğ harflerinden kurulur. Küğ yaparken kullanılan bu harflere “ses” denilir. Konuşma dilinde her harfin kendisine göre bir söyleme tarzı bulunur. A, C, K, Z. ... gibi söyleme tarzındaki değişiklikler sayesinde harfler birbirlerinden ayrılırlar. Küğ dilinin harfleri olan sesleri bir diğerinden ayıran “bu seslerin birbirine göre daha ince veya daha kalın” olmasıdır.

Seselim:

Bir fizik terimidir. Tannanlık. Çınlanım, yankılaşım. Titreşim. Sesi aksettirme. Sesi uzatarak şiddetlendirme, tınlama. Sesi yansıtma, yankılama. Bkz. Rezonans.

Seslerin Birbirini Çekmesi:

Herhangi bir ses, üst ve alt doğuşkanları ile birlikte bir bütünlük oluşturmaktadır. (Bkz.: Anases, Doğuşkan Sesler, Alt DoğuşkanlarAnases Merkezdedir) Anases adını verdiğimiz ses, bu bütünün tam merkezinde yer almaktadır. Bu noktada bilmemiz gereken şey, anases ile üst ve alt doğuşkanları arasındaki ilişki ve bağlantıdır. Öncelikle belirtelim ki, herhangi bir ses üst ve alt doğuşkanları ile meydana geldiğinde herşey bitmiş olmuyor, tam tersine böyle bir oluşum yeni ve daha başka bir takım olaylara hazırlık anlamına geliyor. Bu maddede “seslerin birbirlerini çekmeleri” konusu ele alınacaktır, ancak fizik kuralları açısından değil, küğsel anlamda bu incelemeyi yapacağız. Bu, fiziksel anlamda söz konusu olan cisimlerin birbirlerini çekmesine benzemektedir. “Sesler birbirlerini çekerler ve her ses, doğuşkanlar zinciri içinde bulunduğu yere göre bir çekim gücüne sahiptir.” (Bkz.: Çekim Gücü)

Setzer:

(Alm.) Dizen, dizici, dizgici, dizmen. Bkz.: Tonsetzer.

Sevda-Cenap And Vakfı Onur Ödülü:

“Sevda-Cenap And Müzik Vakfı”nın ülkemiz çoksesli küğüne büyük emeği geçmiş bir bağdar, yorumcu ve/veya eğitimciye katkılarından dolayı Vakfın ve küğseverlerin şükranlarını sunmak üzere her yıl takdim ettiği "Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası"nın 2006 yılı sahibi Ayla Erduran olmuştur. Devlet sanatçısı Ayla Erduran'a madalyası 6 Aralık 2006 Çarşamba akşamı Ankara'da gerçekleştirilen bir törenle sunulmuştur. “Vakıf Yönetim Kurulu”, “Danışma Kurulu”nun önerisini değerlendirerek; 2006 yılı “Vakıf Onur Ödülü Altın Madalyası”nın, elli yıl süreyle gerek ülkemizde, gerekse yurtdışında yaptığı dinletiler, İsviçre ve ülkemizde keman eğitimine getirdiği katkılar nedeniyle devlet sanatçısı Ayla Erduran'a verilmesini oybirliği ile kararlaştırmıştır. İlk kez 1989 yılında Cevad Memduh Altar'a verilen bu ödüle ilerleyen yıllarda Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Necil Kazım Akses, İlhan Usmanbaş, Leyla Gencer, Cemal Reşid Rey, İdil Biret ile Suna Kan, Nevid Kodallı, Hasan Ferid Alnar, Ferhunde Erkin, Ferid Tüzün, Kamuran Gündemir, Hikmet Şimşek, Faik Canselen, Ayhan Baran, İhsan Doğramacı layık görülmüştür.

\ Sevencan, Celal:

1954 yılında Trabzon’un Of ilçesinde doğdu. 1975 yılında tamamladığı ortaöğreniminin ardından 1976 yılında “Samsun Yüksek İslam Enstitüsü”ne girdi ve 1981 yılında mezun oldu. Meslek hayatına 1982 yılında “Bitlis Merkez Atatürk Ortaokulu”nda öğretmen olarak başladı. Bitlis ve Samsun’da çeşitli okullarda öğretmen, müdür yardımcısı ve müdürlük görevlerinde bulundu.1994 yerel seçimlerinde “Refah Partisi” Samsun Tekkeköy ilçe belediye başkan adayı olarak seçimlere girdi. Seçimlerin ardından aynı yıl içinde “İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yazı İşleri Müdürü” olarak göreve başladı. 1995 yılında atandığı “Mezarlıklar Müdürlüğü”ndeki beş yıllık hizmetinin ardından 1999 yılında “İtfaiye Daire Başkanlığı”na programcı olarak atandı. 01.05.2001 tarihinde “Sosyal ve İdari İşler Müdürlüğü”ne getirilen Sevencan 17.11.2004 tarihinde “Katı Atık Yönetimi Şube Müdürlüğü”ne asaleten müdür olarak atandı. 
04.08.2006 tarihinden itibaren “İstanbul Kent Orkestrası Müdürlüğü”ne asaleten atanmış olan Sevencan, evli ve beş çocuk babasıdır.

\ Sevi, Kaan:

Sinema, tiyatro ve dizi oyuncusu. 25 Nisan 1994 tarihinde İzmir’de dünyaya geldi. “İstanbul Bilgi Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü”nü bitirdi. İlk oyunculuk deneyimini 2017 yılında “Adı Efsane” dizisinde elde etti. Diğer rol aldığı dizi ve filmler şunlardır: “İyi Oyun” (sinema filmi - 2018), “Nöbet” (TV dizisi - 2019), “Dijital Esaret” (sinema filmi - 2019), “Sefirin Kızı (TV dizisi - 2019).

\ Sezer, Efe:

1982 yılında İzmir’de doğan genç sanatçı ilk piyano derslerini 1986 yılında piyanist olan babasının yönlendirmesi ile Seçil Akdil’den almış, 1994 yılında girdiği “Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı” sınavını birincilikle kazanarak Banu Perk ile piyano ve İlhan Baran ile klasik ve caz uyumbilgisi çalışmalarına başlamıştır. Daha sonra “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı”na geçerek piyano çalışmalarına Nilgün Alkan ile dört yıl devam ettikten sonra 2000 yılında “özel öğrenci” statüsünde Aykut Yafe tarafından sınıfının lisans çalışmaları için kabul edilmiş ve başarı ile mezun olmuştur. Eğitimi sırasında bir çok resital veren ve sınıf dinletileri ile oda müziği dinletileri gerçekleştiren genç piyanist Hollanda, Fransa, Fas, Kıbrıs gibi ülkelerde uzmanlık kurslarına katılıp konserler vermiştir. 2004 yılının Haziran ayında Fas’ın başkenti Rabat’ta düzenlenen “Concours International de Piano Son Altesse Royale la Princesse Lalla Meriem” uluslararası piyano yarışmasında başarı göstererek Fransa’nın Paris kentinde bulunan “Ecole Superieur de Musique”de yüksek lisans çalışmaları yapmaya hak kazanmıştır. Aynı yıl Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin Magosa kentinde düzenlenen “Magosa Festivali”ne davet edilen Sezer burada hem yalkıcı olarak dinleti vermiş, hem de oda küğü grubu ile büyük beğeni toplamıştır. 2005 ve 2006 yıllarında Fransa’nın Nice kentinde gerçekleştirilen “Academie International Ete de Nice” Küğ Akademisi’nde devlet sanatçısı Hüseyin Sermet ile başarılı çalışmalar gerçekleştirmiş ve çalışmalarını bu kentte verdiği bir dinleti ile de sergilemiştir. 2004 yılında “Uludağ Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim üyeliği yapmaya başlayan Efer Sezer 2006 yılının ilk ayından itibaren “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı”na atanmış olup halen öğretim üyesi olarak çalışmalarını bu kurumda sürdürmektedir.

\ Sezerel, Kubilay:

Sahne adı Kubilay Kan. Küğsever bir aileden gelen Kubilay Sezerel (Kan) İstanbul’da doğdu. İlkokulu bitirdikten sonra 1983 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tam Zamanlı Müzik Bölümü”ne girdi.Burada 1983-1995 yılları arasında Mine Mucur ile remileme-uyum bilgisi, Emel Çelebioğlu ile biçim bilgisi ve klasıl uyum bilgisi, Mete Sakpınar ile bağdama, Süreyya Baraz ile piyano, Altuğ Öztunç ile trompet çalışmaları yapan Kubilay Sezerel, 1995 yılında konservatuvarın üflemeli çalgılar lisans bölümünü başarıyla bitirdi. Okul yılları sırasında almış olduğu klasıl küğ eğitiminin yanı sıra caz küğüyle de ilgilenmeye başlayan sanatçı, Türkiye’nin önde gelen küğcüleri ile caz klüplerinde sahne alarak bu alanda ilk adımlarını attı. Dünyanın sayılı küğcüleri arasında yer alan Aydın Esen’den caz dersleri aldığı dönemde Wynton Marsalis, Herlin Riley, Scott Henderson ve daha pek çok caz küğcüsü jam-session ortamında aynı sahneyi paylaşarak kuramsal ve uygulamalı anlamda kendini geliştirmeyi sürdürdü. 1998 yılında Fransız hükümetinin vermiş olduğu bursla Strasbourg’ta Fransız küğcüler ile çalışmalar yaparak bir de dinleti albümü çıkaran Kubilay Sezerel, piyanist, bağdar, düzenlemeci ve ırlağan olarak ülkesini Fransa’da başarı ile temsil etti. Daha sonra öğrenimine yurt dışında devam etme kararı alan Sezerel, 1999 yılında kendi bağdaları ile katıldığı “Berklee College of Music” okulunun Paris’te açmış olduğu dinletide özel “European Scholarship For International Students” (Uluslararası Öğrenciler için Avrupa Bursları) bursunu alarak ABD’nin Boston kentindeki “Berklee College Of Music” okuluna girmeye hak kazandı. Berklee’deki “Music Production and Contemporary Writing” (Küğ Üretimi ve Çağdaş Yazım) bölümündeki eğitimi boyunca piyano dalında Frank Carlberg, orkestrasyon sınıfında Dan Moretti ve Bernardo Hernandez, vokal alanında da Anne Pecham, Gabrielle Goodman ve Adriana Balic gibi önemli eğitmenlerle birlikte çalışma fırsatı buldu. Kubilay Sezerel 1998 yılından bu yana Türkiye’nin önemli dans eğitmenlerinden Aytunç Bentürk ve Alper Alakut ile latin dansları ve sahne koreografisi çalışmalarını sürdürmektedir. Sahne performansını büyük bir gösteri vizyonu içinde ele alan sanatçı, klasik ve modern küğ alanlarındaki 22 yıllık birikimini “şarkıcı”, “piyanist”, “bağdar”, “trompetist” ve “düzenlemeci” kimlikleriyle izleyicilerine aktarmakta, kurmuş olduğu ve kendi adını taşıyan orkestralarıyla başarılı dinletilerine ülke içinde ve yurt dışında devam etmektedir.

\ Sezerel, Timuçin:

26 Temmuz 1977 tarihinde İstanbul’da doğdu. 1982 yılında “İstanbul Belediyesi Konservatuarı Yarı Zamanlı Keman Bölümü”nü birincilikle kazandı. Konservatuvarın seçkin öğretmenleri ile keman çalıştı. Aynı zamanda küğsel işitme, okuma, yazma eğitimi aldı. 1983 yılında ilkokul eğitimi ile birlikte “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Yarı Zamanlı Keman Bölümü”ne devam etti. 1988 yılında “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Tam Zamanlı Nefesli ve Vurmalı Çalgılar Flüt Bölümü”nü kazandı. Burada da yan flüt, remileme, uyum bilgisi, oda küğü, piyano ve koro eğitimi aldı. 1996-2003 yılları arasında “Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlı bir anaokulunda küğ öğretmenliği yaptı. Bu görevi sırasında 3-6 yaş grubu çocuklar ile bando, org ve koro çalışmaları, drama yolu ile Orff çalgılarını kullanarak çeşitli çalışmalar yaptı. 1997 yılında “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuarı Lise Devresi”nden mezun oldu. 1999 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Öğretmenliği Dalı”nı kazandı. Burada gitar, remileme, uyum bilgisi ve koro eğitimi aldı. 2003 yılında “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Bölümü Müzik Dalı”ndan mezun oldu. 2003 yılında “Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Tezli Yüksek Lisans Programı”nı kazandı. Müzik kuramları ve işitme eğitimi dalında çalışmalarını sürdürdü ve “Anadolu Güzel Sanatlar Liseleri Müzik Bölümü Öğrencilerinin Müziksel İşitme Okuma Yazma Başarılarının İncelenmesi” tezini bitirerek 2006 yılında bu bölümden mezun oldu. “Milli Eğitim”e bağlı çeşitli özel okullarda küğ öğretmenliğine devam etti. Şu anda “İstanbul Kültür Üniversitesi”nde küğ uzmanı olarak “Pop Müzik Topluluğu”nun yönetkenliğini yapmaktadır.

\ Sezgin, Ahmet:

Türk halk küğünün unutulmaz sanatçılarından Ahmet Sezgin İstanbul Bakırköy’deki evinde 10 Ağustos 2008 Pazar günü 72 yaşındayken hayatını kaybetti. Bir süre kolon kanseri tedavisi gören sanatçı 11 Ağustos 2008 Pazartesi günü ikindi vakti “Ataköy 5. Kısım Camisi”nde kılınan namazın ardından “Topkapı Kozlu Mezarlığı”nda toprağa verildi. İstanbul’da 1936 yılında doğan Sezgin, orta öğreniminden sonra 1954 yılında “İstanbul Radyosu Yurttan Sesler Korosu”nu kurmak için açılan sınava girdi. Muzaffer Sarısözen, Mesut Cemil, Münir Nurettin Selçuk, Behçet Kemal Çağlar ve Halil Bedii Yönetken gibi önemli isimlerden oluşan jüri karşısına çıkan Sezgin sınava katılan 935 kişi arasında birinci oldu. Daha sonra radyoda nota okuma ve remileme derslerine başladı ve Aydın Gün ile diyafram çalıştı. İlk katıldığı radyo programları dörder türküden oluşan 15 dakikalık izlencelerdi. Sezgin, hocası Muzaffer Sarısözen’in önerisiyle 1957-1963 yılları arasında “Ankara Radyosu”nda canlı yayınlara katıldı. Çoğunlukla kendi derlediği türkülerden ve yurttan sesler dağarından türkü ve uzun havalar okuyan Sezgin 1960 yılında ilk plağı olan ve kendi derlediği “Gele gele geldim bu kara taşa” uzun havasını çizitledi. 1963 yılında İstanbul sahnelerinde çalışmaya başlayan Ahmet Sezgin’in bundan sonraki yaşamı sahne çalışmaları, plaklar, Anadolu dolaşıları, yurt içi ve yurt dışı dinletiler ile devam etti. Dörtyüzün üzerinde kaset ve plak çalışması bulunan Sezgin’e Yücel Paşmakçı, Hamdi Özbay, Tuncer İnan, Mehmet Erenler, Musa Eroğlu, Arif Sağ, Nida Tüfekçi ve Zafer Gündoğdu gibi saz sanatçıları eşlik etti. Orhan Gencebay’ın da kendisine beş yıl sazıyla eşlik ettiği sanatçı Gencebay’ın bağdalarını plak yaptı ve dinletilerinde seslendirdi. Türkiye’de 1964 yılında ilk arabesk şarkı olan Suat Sayın’ın “Sevmek Günah mı?” adlı parçasını okuyan Sezgin yine aynı yıl “Deryada Bir Salım Yok” adlı Gencebay parçasına ilk banttan çalımı gerçekleştirdi. Folklor ekibiyle sahne çalışmaları yapan ilk sanatçı olan ve bir dönem tiyatro küğleri de hazırlayan Sezgin, Filiz Akın ile “Mirasyedi” ve Sezer Güvenirgil ile “Aşk Yarası Derindir” isimli iki filmde rol aldı. Çeşitli kurum ve kuruluşlarda yüzün üzerinde ödülü ve altın plakları bulunan Ahmet Sezgin derlediği yüzden fazla türkünün çoğunu “TRT” dağarına kazandırdı. Sanatçının derlemesini yaparak “TRT” dağarına kazandırdığı bu türküler arasında “Hastayım Ben Gelemem”, “Geldi Düğün Kınası”, “Küp İçinde Ayranım”, “Yeşillim”, “Gidin Yare Haber Verin Uçan Kuşlar”, “Şemsiyemin Ucu Kara”, “Bir Of Çeksem Karşıki Dağlar Yıkılır”, “Turnam Yükseklerden Uçar”, “Kerpiç Kerpiç Üstüne Kurdum Binayı”, “Gele Gele Geldim Bu Kara Taşa”, “Avcı Vurmuş Ceylanı”, “Entarine Peş Olam”, “Kız Pınar Başında Testi Doldurur”, “Asmanın Tepesinde Kuru Üzüm Olur mu?”, “Kara Duta Yaslandım”, “Gümüş Telli Sazım Var” gibi pek çok türkü yer aldı. Bağlamadan başka yaylı ve mızraplı tambur, ud ve piyano çalan Sezgin evli ve dört çocuk babasıydı.

Sforzando:

(İt.) Sesi birden kuvvetlendirmek. Birden kuvvetlendirerek. Aksanlandırarak. Zoraki. Basınçlı. Cebri. Bkz. Sforzato.

Sforzando Örneği

Sforzato:

(İt.) Aksanlandırarak. Aksanlı. Zorlayarak. Basınçlı. Bkz. Sforzando. “Sforzato”nun simgesi aşağıdaki şekilde gösterilir:
ß    

Sgambato:

Bitkin.

\ SGGP 4'lüsü (Safa Yeprem - Gülnur Sayar Gitar Piyano 4'lüsü):

Çoksesli ulusal ve uluslararası sanat küğü toplumu içinde ertikten “Gitar–Piyano” çalışmaları dünyada pek fazla örneği olmayan bir alandır. Ülkemizde ise gitar–piyano çalgılarını kullanarak ertiksel çalışmalara imza atmış bir ikili mevcut değildir. Gitar ve piyanonun polifonik dokudaki küğleri yorumlamada küğcülere sağladıkları olanakların zaman içinde bu çalgılarla ilgilenen küğcülerin birbirleri ile ortak projeler üretmelerini engellediği anlaşılmaktadır. Fakat son zamanlarda özellikle caz ve fusion küğlerinde teknolojik destek yardımı ile bu çalgıların bir arada ilgi çekici kombinasyonlar içinde kullanıldığı dikkat çekmektedir. “SGGP 4'lüsü” çalışmalarına 2006 yılının Ekim ayında başlamıştır. İkilinin dağarını 17. ve 21. yüzyıllar arasında üretilen yaratılardan oluşan geniş bir yelpazede ele almak olanaklıdır. İkili canlı edimlerini geleneksel dinleti anlayışı dışına çıkarak, özel ses ve görüntü efektleri ile destekleyerek ortaya koymaktadırlar. Bu anlayışla sahneledikleri gerçekleştirmeler kısa zamanda geniş kitlelerin beğenisini ve yoğun ilgisini kazanmıştır. İkili hakkında daha geniş bir fikir edinmek isteyenler http://www.youtube.com/watch?v=hB_YmXZ5cSI linkini tıklayabilirler. “SGGP 4'lüsü”ayrıca toplumun deprem konusundaki duyarsızlığını vurgulayan bir küğ yazdı. Depreme karşı, devletin ve toplumun duyarsızlığını vurgulayan bu küğü seslendiren sanatçılar sahnede yorum sırasında dev bir ekranda İstanbul'un bugününü yansıtan fotoğrafları görüntülüyorlar. Küğ bir anda Türk küğüne dönüşüyor ve o sırada yine dev ekranda eski İstanbul resimleri yer alıyor. Küğün bitişinde i se 1999 Marmara depreminde yıkılıp yerle bir olan mekanların görüntüleri yer alıyor. İçeriği acı dolu olan bu küğün son uygusunun görüntüsünde ise artık vaktimizin dolduğunu vurgulayan bir saat fotoğrafı var. Dinletilerinde görüntü, ses efekti ve sosyal temaları kullanan “Safa Yeprem–Gülnur Sayar Gitar–Piyano 4'lüsü” Türkiye'de gitar ve piyano çalgılarını bir arada kullanan ilk gruptur. Aslında “SGGP 4'lüsü” ismi, bir gitarist ve bir piyanistten oluşan iki kişiyi ifade ediyor. Ancak bu küğcüler çalgılarını öylesine sevgi ve saygı ile kucaklıyorlar ki gitar ve piyanoyu da adeta grubun birer elemanı olarak kabul ederek kendilerine “4'lü” diyorlar. Dünya üzerinde henüz hiç yapılmamış ve dinleti anlayışına yepyeni bir bakış açısı getiren “Dörtlü” bu anlayışla yaptıkları dinletilerle yurt dışında da ülkemizi tanıtmayı hedefliyorlar. Üstelik ülkemizin yetenekli, çalışkan ve başarılı insan portrelerinde sınır yok. Çünkü bunu yapan küğcüler şu an bir lisede öğretmen… 4'lünün dinletileri arasında 17.11.2006 tarihinde “Abant İzzet Baysal Üniversitesi,  Mavi Salon” (Bolu, 19.00), 01.12.2006 tarihinde “İstanbul Avni Akyol Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Konser Salonu” (İstanbul, 14.00), 06.12.2006 tarihinde “Kocaeli Üniversitesi Ramazan Akkuş Konferans Salonu” (Hereke-İzmit, 14.30), 14.12.2006 tarihinde “Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Koro Salonu” (İstanbul, 15.00), 28.03.2007 tarihinde “8. Uluslararası ODTÜ Klasik Gitar Festivali, ODTÜ Konferans Merkezi A Salonu” (Ankara, 20.00), 30.04.2007 tarihinde “8. Uluslararası Yıldız Gitar Günleri, Yıldız Teknik Üniversitesi Oditoryumu” (İstanbul, 20.00), 06.09.2007 tarihinde “3. İstanbul Müzik Öğretmenleri Sempozyumu, Kadıköy Halk Eğitim Merkezi” (İstanbul, 21.15) bulunmaktadır.

\ Shakespeare Santa Cruz:

1981 yılında kurulmuş bulunan “Shakespeare Santa Cruz” iki farklı tiyatroda temsiller vermektedir. Bunlardan birisi açıkhava tiyatrosu olup diğeri kapalı bir mekandır ve her ikisi de Santa Cruz’daki “Kaliforniya Üniversitesi”nin ağaçlıklı kampüsünde bulunmaktadır. Topluluk her yaz Shakespeare’den iki oyunu bir kızıl ağaç koruluğu içinde yer alan doğal bir amfitiyatro’da sergilemekte ve iki modern oyunu da yakınlarda bulunan 527 kişilik stadyum benzeri oturma grupları ile donatılmış kapalı mekan bir tiyatroda sunmaktadır.

\ Shakira:

Tam ismi Shakira Isabel Mebarak Ripoll. “Shakira” ismini sahnede kullanmaktadır. Kolombiyalı şarkıcı, şarkı sözü yazarı, kırıncı ve oyuncudur. Kolombiyalı Carmen Ripoll Torrado ve Lübnan kökenli William Mebarak Chadid’in kızı olarak 2 Şubat 1977 tarihinde Kolombiya’nın kuzeyinde yer alan Barranquilla kentinde dünyaya geldi. Çocukluk ve gençlik yıllarını bu kentte geçirdi. 4 yaşında iken yazdığı ilk şiiri “La Rosa de Cristal - Kristal Gül” isimli şiiri ile ödül kazandı, kendisine daktilo hediye edildi. Şiir yazmaya devam eden Shakira ileriki yıllarda bunları şarkılara dönüştürmeye başladı. İlk şarkısını sekiz yaşındayken erkek kardeşini kaybettiği için O’na ithaf etti. Kırınmaya olan ilgisi küçük yaşlarda ortaya çıktı. Babasıyla gittiği bir Arap lokantasında darbuka sesini duyar duymaz kırınmaya başladı. Kendi ifadesi ile “kırıncı olmak istediğini” o anda anladı. Ancak, güçlü ve rengi farklı olan sesi nedeniyle okul korosuna alınmadı. Bu nedenle kırın sanatına olan ilgisi artarak sürdü. Baranquilla’da birçok etkinliğe kırınması için davetler almaktaydı. 13 yaşı civarında bir prodüktör olan Monica Ariza, Shakira’dan çok etkilendi ve O’nu “Sony”nin Kolombiya yetkilisi ile tanıştırdı. Shakira, söylediği şarkılarla büyük etki yarattı ve anında üç albüm için imza attı. 14 yaşında iken ilk albümü “Magia - Büyü” 1991 yılında yayınlandı, ancak beklenen ilgiyi yaratamadı. Bunun üzerine ikinci albüm “Peligro - Tehlike” 1993 yılında piyasaya verildi. Sonuç, ilkinden biraz daha iyi oldu, ancak yine de yeterli değildi. Bunun üzerine Şili’de gerçekleştirilen “Uluslararası Vina del Mar” şarkı yarışmasına katıldı ve “Eres” isimli şarkısını ırladı, aralarında Ricky Martin’in de bulunduğu seçici kurul şarkıcıyı birinci ilan etti. Bu, büyük bir dünya yıldızı olması için yakaladığı ilk büyük fırsat oldu. Okuldaki eğitimi nedeniyle sahne yaşamına kısa bir süre ara veren şarkıcı 1995 yılında yeniden sahnelere dönüş yaptı. Alanis Morisette’den hayli etkilendiğini söyleyen Shakira 1996 yılında ilk stüdyo kaydı yapılan “Pies Descalzos - Yalınayaklar” isimli albümünü çıkardı. Bu albümün ilk parçası olan “Estoy Aqui - Ben Buradayım” çok sayıda Güney Amerika ülkesinde zirveye tırmandı. Bu şarkı İspanyolca konuşulan tüm ülkelerde büyük beğeni derledi. Aynı şarkı ABD’de Latin listesinde ikinciliğe oturdu. Bu albümün 2. parçası olan “Donde estas corazon? - Neredesin Aşkım” çıkış parçasına yakın bir etki gösterdi. Anılan albümden altı tekli piyasaya verildi, Shakira Kolombiya’nın ve giderek tüm Latin Amerika’nın alkışladığı bir isim oldu. 1997 yılında “Latin Billboard Ödülleri”ne üç ayrı dalda aday gösterildi ve tüm bu ödülleri kazandı. Yapılan ilk anlaşmaya göre Shakira’nın “Sony” ile yaptığı kontratın sonuna gelinmişti, ama başarılarından ötürü şirket O’nu bir albüm için daha ikna etti. 1998 yılında Emilio Estefan prodüktörlüğünde yine İspanyolca söylediği şarkılardan oluşan yeni albümü “Donde Estan Los Ladrones? - Hırsızlar Nerede?” ile şarkıcı uluslararası alanda tanınır oldu. Bu albümün ilk parçası olan “Ciega, Sordamuda - Kör, Sağır” listelerde birinciliğe yerleşti. Gerçekte Shakira’yı tüm dünyada tanınırlığa ulaştıran bu albümün 2. parçası olan “Ojos Asi - Böyle Gözler” oldu. Bu parça şarkıcıya dört ödül birden sağladı. Shakira 90’lı yılların sonuna doğru Latin küğünde en önemli popüler kültür ırlayıcı ve kırıncılarından birisi olmuştur. Kırınlarında kullandığı Arap ve Latin figürleri karışımı izleyenleri adeta büyülemiştir. Sanatçı, yazdığı küğlerle 3 kez “Grammy”, 14 kez “Latin Billboard” ödülü kazandı. Albümlerinin ve teklilerinin satış rakamı dünya ölçeğinde 150 milyon adedi geçmiştir. Kazancı ile dünyanın en zengin pop ırlayıcıları arasındadır. Serveti tahminen 300 milyon doların pek üzerindedir. Sanatçı, 2010 yılında yapılan “Dünya Kupası” için ırladığı “Waka Waka” şarkısı ile tekrar zirveye oturmuştur. Pek çok sanatçının tersine içki kullanmaması ilginç bir özelliğidir. Shakira 2011 yılında “Harvard Üniversitesi” tarafından yılın sanatçısı seçildi. İsmi “Hollywood Walk of Fame - Hollywood Ünlüler Kaldırımı”na dahil edilen ilk Kolombiyalıdır. Sanatçı aynı zamanda bazı hayır kuruluşlarına da katkı sağlamaktadır. Örneğin Kolombiya’da etkinlikler yapan “Pies Descalzos - Yalınayaklar” isimli sivil toplum örgütünün kurulmasına önderlik etmiş ve onursal başkanı olmuştur. Bkz.: Ripoll, Shakira Isabel Mebarak.

Sharp:

(İng.) Diyez. Sesi yarım ton (yarım adım, yarım perde, yarım ses, yarım perde) incelten işaret. Diyez nota, diyez işareti. Yarım ton ince olarak. Yarım perde inceltilmiş ses. Tiz (ses). Bkz. Değiştirici İşaretler, Diyez, Bemol, Natürel, Ton, Adım, Perde, Ses.

Shiojima, Chikara:

1964 Yılında Japonya'nın Kawagoe kentinde doğan Shiojima, ortaokul bandosunda trombon eğitimine amatör olarak oniki yaşında iken başladı. "Oyama Lisesi"ne devam ederken ilk ertiksel trombon dersini "NHK Sinfoni Orkestrası" birinci tromboncusu olan Kiyoshi İto'dan aldı. 1989'da "Showa Küğ Yüksek Okulu"nda Morihide Mokino'nun (NHK Sinfoni Orkestrası bas tromboncusu) sınıfından mezun oldu ve diplomasını aldı. Öğrenciliği sırasında üyesi olduğu "Yokohama Trombon Grubu" ile Macaristan dinleti dolaşısına katıldı. 1989 yılında "Konagawa Music Hall"un sponsorluğunda yapılan yarışmada seçilerek yalkın dinleti verme hakkı kazandı. Serotzki'nin "Sonatine" isimli yaratısını piyano eşliğinde seslendirdi. "Clef Music Shop"ta trombon dersleri vermeye başladı. 1988-1993 yılları arasında "Tochigi Kültür Merkezi", "Dokkyou Tıp Akademisi" ve "Jichi Tıp Akademisi"nde trombon dersleri vermeye devam etti. 1994-1996 yılları arasında "Avrupa Japon Müzik Akademisi"nin düzenlediği trombon ustalık kurslarında iki kez ünlü tromboncu ve pedagog Jacques Mauger ile çalışma imkanı buldu. 1997 yılında piyano eşliğinde "Saitama"da yalkın dinleti verdi. 1999 yılında kurulan "K2 Trombon Dördülü" ile Japonya'nın çeşitli kentlerinde birçok dinleti verdi. "Seishin" ve "Kokubunji" okullarında okul bandolarının yönetkenliğini üstlenerek okula gümüş ve altın madalyalar kazandırdı. 2001-2004 yılları arasında "Yoshida Tadashi Memorial" orkestrasında tek tromboncu olarak görev aldı. Bunun dışında "New Philarmonia Japan" orkestrasında da çalıştı. Aynı yıl bir araya gelerek kurdukları ve modern küğ dağarına sahip "Ars Nova" isimli trombon dördülü ile birçok başarılı dinletiye imza attı. 2000 yılında "İzmir Devlet Senfoni Orkestrası"nın Japonya'ya yaptığı dinleti dolaşısında gereksinim duyulduğu için çağırılan Shiojima bu dinletide yer almış ve 2004 yılında da "Tekfen Filarmoni Orkestrası"nda tromboncu olarak çalışmıştır. 2004 yılında sırasıyla "Tekfen Filarmoni Orkestrası" ile 4 dinleti, "Filarmonia İstanbul" (Kadıköy Belediyesi) ile 3 dinletide trombon grubunda çalmıştır. 2004 yılında kurulan ve Türkiye'nin ilk bakır üflemeli dördülü olan "Golden Horn Brass Quartett" ile birçok dinleti veren Shiojima 2005 yılından bu yana İstanbul'da yaşamakta ve "Japon Okulu"nda ders vermektedir. Gelecek planları arasında 2009 yılında "50. Yıl Kutlamaları"nda Jacques Mauger ile tüm dünyadan tromboncuların katılacağı ve Paris'te verilecek dinletide trombon topluluğunda çalmak üzere davetlidir.

\ Shishkin, Yuri:

1963’te Rusya’da doğdu. 1989 da “Rostov Müzik Okulu”nu bitirdi. “Rachmaninov Müzik Akademisi”nden sonra “Moskova Gnesin Akademisi”nde devlet sanatçısı bağdar B. A. Semenov’la yüksek lisansını tamamladı. 1988 yılında Almanya’da Kligental kentinde yapılan uluslararası yarışmada birinci oldu. 1990’da Amerika’da Kansas City’de, 1991’de İtalya’da Castel Fidardo’da birincilikler kazandı. 17–28 yaşları arasında on yarışmaya katıldı ve bunlardan yedisinde birincilik kazandı. Halen dünyada en popüler bandoneon sanatçısı olarak kabul edilmektedir. Oldukça geniş bir dağara sahip olup Johannes Brahms, Cesar Frank, Sergei Prokofiev, Igor Stravinsky, Modest Musorgsky, Camille Saint - Saens, Joaquin Rodrigo, Dimitri Shostakovich, Alfred Schnitke, Johann Strauss, Aaaron Copland ile Rus besteciler Anatoli Kusyakov, V. Semenov ve V. Podgorni’nin eserleri bulunmaktadır. Sinfonik orkestrayla Carl Maria von Weber, George Gershwin, Astor Piazzolla, Sofia Gubaydulina’nın yaratılarını seslendirdi. A. Kuysakov’un bandoneon uyarlamasıyla yaylı ve vurmalı çalgılar eşliğinde dünyada ilk çalınışını gerçekleştirdi. Yuri Shishkin dünyanın bellibaşlı kentlerinde festivallere katıldı, verdiği dinletiler ve çeşitli ustalık kurslarıyla da bandoneon ve akordiyonun tanınmasına büyük katkı sağlarken her yıl yaklaşık yüz dinleti vermektedir. Shishkin’in “Romantic Bajan” isimli CD’si pek tanındı ve 2003’te Berlin’de on yıldız kategorisinde en iyi CD seçildi. Shishkin için V. Gudyn “O’nun sanatı tutku, sonsuz teknik, başarı, duygu, çekicilik içtenlik yüklüdür. Onun ilham kaynağı küğdür ve her dinletisinde küğe bir yenilik katar” diyor.

Shore, Catherine ya da Katherine:

Bkz. Cibber, Catherine ve Shore, John.

\ Shore, John:

1662 yılında dünyaya geldiği sanılan İngiliz trompet ve lavta çalıcısı. Küğ tarihine 1711 yılında icat ettiği akort çatalı ile ismini yazdırmıştır. Aralarında pek tanınmış Catherine Shore isimli bir ırlağanın da bulunduğu küğcü bir aileden gelmektedir. John Shore sarayın birinci trompetçisi idi. O tarihe dek salt askeri bir çalgı olarak kullanılan trompetin orkestral bir rol oynayabileceğini ortaya koymuş olan Shore için George Frederic Haendel ve Henry Purcell yaratılarında özellikle trompetin seslendireceği orkestral partlar yazmışlar ve bu sanatçıya adamışlardır. John Shore 1752 yılında yaşama veda etmiştir. Küğbilimci H. Feldmann 2008 yılında akort çatalının yaratılışı ve tarihini ele almış, bu aletin küğde ve doğa bilimlerinde kullanılışını anlatmış ve John Shore konusunu işlemiştir.

\ Sığırcı, Durmuş:

1950 yılında Adana’nın Kuyumcular Köyü’nde dünyaya geldi. İlkokulu köyünde, ortaokulu da Adana “Ziya Paşa Ortaokulu”nda tamamladı. 1969 yılında “Mersin İlköğretmen Okulu”nu, 1978 yılında da “Adana Eğitim Enstitüsü FKB Bölümü”nü bitirdi. 1996 yılında emekliye ayrılan Sığırcı öğretmenlik yaptığı süre içerisinde yaz kursları ile hizmet içi eğitim kurslarına katıldı. Sivil toplum kuruluşlarında, öğretmen örgütlerinde aktif olarak görevler üstlendi. Mesleğinin son onaltı yılını beden eğitimi öğretmeni olarak tamamladı. Hentbol antrenörlüğü ve masa tenisi milli hakemliği yaptı. On yıl boyunca 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramlarında stad gösterilerine erkek cimnastik grupları hazırladı. “Milli Eğitim Lig Heyeti”nde okullar arası yarışmaları düzenleyen ekip içinde görev aldı. Severek yaptığı öğretmenlik mesleğinden ayrıldıktan sonra “Natürel Müzik Merkezi”ni kurarak sanat eğitimi ve etkinlikleri yolu ile topluma güzellikler katma çabalarını devam ettirmekte olan Sığırcı aynı zamanda “Çukurova Edebiyatçılar Derneği” ile “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Geliştirme ve Mezunları ile Dayanışma Derneği”nin de kurucusudur. Bunların dışında “Çukurova Müzik Dostları Derneği” ile “Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği” üyesidir. Sığırcı etkin çalışmaları ile Adana kentimizin küğ yaşantısına önemli katkılar sağlamaktadır.

\ Sığırcı, Ezgi:

1988 yılında Adana’da doğan Ezgi Sığırcı keman eğitimine 1999 yılında “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı”nda Ayça Göğüş’ün öğrencisi olarak başladı ve Tuğrul Göğüş ile devam etti. Gerek Adana kentinde ve gerekse Türkiye’nin çeşitli illerinde dinletiler veren Ezgi Sığırcı 2005 yılı yazında Alaçatı’da düzenlenen keman okuluna katılarak Tuncay Yılmaz ile çalıştı. Sığırcı “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı” keman bölümünü 2009 yılı Haziran ayında Tuğrul Göğüş'ün öğrencisi olarak bitirmiştir. Sığırcı, "İstanbul Yeditepe Üniversitesi Müzik Bölümü"nde tezsiz yüksek lisans yaparak pedagojik formasyon diploması almış ve hemen ardından "Çukurova Üniversitesi Güzel Sanatlar Bölümü"nde keman öğretmenliği yapmıştır. Ezgi Sığırcı 2012-2013 öğretim yılından itibaren "Adana Gündoğdu Özel Koleji"nde küğ öğretmenliği görevini üstlenmiştir.

\ Sığırcı, Fatma:

1991 yılında Adana’da doğdu. İlkokula başladığı yıllarda orga olan ilgisi ile çalgı çalmaya başladı. Orgdan sonra gitar eğitimi aldı. Bu süreçte gitara olan ilgisi ve yeteneği ailesi tarafından keşfedilerek “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”ne yönlendirildi. 2005 yılında “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”nde öğrenime başlayan Sığırcı, keman eğitimine ilk olarak Özlem Yılmaz ve yardımcı çalgısı olan piyanoya ise İsmail Soner Erdem ile başladı. Lisede okuduğu yıllarda okul orkestrasında kemancı, okul korosunda da soprano olarak görev aldı. Orkestra ve okul korosunda çeşitli dinletilerde görev aldı. 2007 yılında okul korosu ile birlikte “Mersin Polifonik Korolar Şenliği”ne katıldı. Bireysel olarak okul içi ve okul dışında çeşitli dinletiler verdi. 2009 yılında “Adana Güzel Sanatlar Lisesi”ni birincilikle bitirdi. Yine aynı yıl “Uludağ Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nde lisans öğrenimine başladı. Üniversitede keman eğitimini Necdet Kalender ile yaptı. Yardımcı çalgısı olan piyano eğitimini ise Alpay Güldoğan ile gerçekleştirdi. Topluma hizmet uygulamaları kapsamında Bursa/Mudanya’da bir okulda orkestrada görev aldı. Okul korosu ile birlikte Bursa’nın köylerinden biri olan “Misi Köyü”nde dinleti verdiler. Bu dinleti sonucunda “Teşekkür Belgesi” almaya hak kazandı. 2012 yılında okul korosunda görev alarak “Türk Silahlı Kuvvetleri Armoni Mızıkası” ile birlikte dinleti verdi. Lisans eğitimi boyunca başarılarından dolayı “Uludağ Üniversitesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı” Başkanı  İsmail Bozkaya’dan “Yüksek Onur Belgesi” aldı. 2013 yılında “Uludağ Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”ndan mezun oldu. Halen farklı kurum ve kuruluşlarda küğ eğitmenliği yapan Fatma Sığırcı, çalışmalarına Adana’da devam etmektedir.

Si Majör Gamı, Si Majör Dizisi:

Bkz. Büyük Si Dizisi.

Sibemol Majör Gamı, Sibemol Majör Dizisi:

Bkz. Büyük Sibemol Dizisi.

\ Siemens Opera Yarışması:

Türkiye’de 1958 yılından bu yana faaliyet gösteren “Siemens Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketi”, geleneksel hale gelen “Siemens Opera Yarışması”nın onikincisini 2010 yılı Mayıs ayında düzenlemiştir. Taşıdığı iş sorumluluğu kadar toplumsal sorumluluğunu da daima ön planda tutan ve toplumun gelişiminde sanatın önemli bir yeri olduğuna inanan “Siemens”, her yıl verdiği sanat ödülleri ile hem gençleri teşvik etmeyi istemekte, hem de toplumu bu alanda özendirmeyi amaçlamaktadır. 1993 yılından bu yana düzenlenen “Siemens Sanat Ödülü”, kültür ve sanata bu şirketin verdiği önemin bir göstergesidir. Gençlerin ve toplumun sanata olan ilgisini artırmak amacıyla düzenlenmeye başlanan yarışma, sanatseverlerin yoğun ilgisi nedeniyle geleneksel bir nitelik kazanmıştır. Daha önce resim ve desen, fotoğraf, heykel ve kısa metrajlı film dallarında düzenlenen “Siemens Sanat Ödülü”, son onbir  yıldır “opera” alanında gerçekleştirilmektedir. Gerek yurtiçi, gerekse yurtdışında gençlerimizin elde ettiği başarılar, şirketin bu dalda devam etmesi için güç vermiştir. Bugüne kadar farklı alanlardan birçok genç sanatçıya sesini duyurma imkanı sağlayan “Siemens Sanat Ödülü”nün bundan böyle yalnızca “opera” alanında verilecek olması nedeniyle ismi “Siemens Opera Yarışması” olarak değiştirilmiştir. Yarışmanın 2010 yılı elemeleri 19-20-21 Mayıs tarihlerinde gerçekleştirilmiştir.

\ Sigurdardottir, Anna Malfridur:

Anna Malfridur Sigurdardottir İzlanda’nın Isafjordur kentinde dünyaya geldi. İlk küğ eğitimini “Isafjordur Küğ Okulu”nda aldı. İleri düzey küğ eğitimini ise Londra’da bulunan “Guildhall School of Music and Drama”da gerçekleştirdi ve icracı ve öğretmen olarak 1971 yılında bu okuldan mezun oldu. 1971-1974 yılları arasında Brigitte Wild ile ileri düzey piyano çalışmaları yaptı. Sanatçı bu tarihten başlayarak hem kendi ülkesinde hem de dış ülkelerde öğretmenlik yaptı ve dinletiler verdi. Örneğin 1987-1991 yılları arasında üçbuçuk yılını Türkiye’de geçirdi, “İzmir Devlet Konservatuvarı” ve “Bilkent Üniversitesi”nde eşlikçi ve piyano öğretmeni olarak çalıştı. Anna Malfridur Sigurdardottir gerek yalkıcı olarak gerekse de bir oda küğü sanatçısı olarak sayısız dinletiler vermiştir. “İzlanda Sinfoni Orkestrası”nda birkaç kez yalkıcı olmuş ve Beethoven’ın “3. Piyano Konçertosu” ile Bartok’un “3. Piyano Konçertosu”nu seslendirmiştir. 1980 yılında piyanist Martin Berkofsky ile birlikte Städtisches Orchester Trier” eşliğinde Bruch’un “İki Piyano İçin Konçertosu”nu çalmıştır. Sigurdardottir İzlanda’da çok sayıda ustalık sınıfı yönetmiştir. Halen Reykjavik’te “Tónskóli Sigursveins”te öğretmenlik yapmaktadır. Sanatçı resitaller vermeye devam etmekte ve ses sanatçısı Solrun Bragadottir ile lied dinletileri sunmaktadır.

\ Sile, Halit:

Mesleği avukatlık olan Halit Sile lider kişiliği, hoşgörüsü ve sabrı ile dikkatleri çekmişti; ayrıca açık sözlülüğü ve yarattığı güven hissi ile de tanınmaktaydı. Sağlık, eğitim, görgü ve bilgi arttırıcı her türlü etkinliğin içinde bulunan Sile olanaklarını gereksinim olduğunu bildiği yerlere adeta yağmur gibi yağdırırdı. Okul yenileme faaliyetlerinde bulunmak, öğrencilere burslar vermek, tanıdığı tanımadığı herkesin sağlık sorunları ile ilgilenmek O'na haz vermekteydi. Tarih ve sanatla, özellikle klasıl küğ ile ilgilenen Halit Sile bu küğ türüne gençlik yıllarında gönül vermişti. Sile, dünya çapında önem taşıyan hemen hemen tüm orkestraların dinletilerini kaçırmamaya gayret ederdi. Klasıl küğ dinlerken elindeki yönetken çubuğu ile adeta orkestra yönetirdi. 27 Ocak 2009 tarihinde sonsuzluğa göçen büyük sanatsever ve klasıl küğ düşkünü Halit Sile'yi bu satırlarla anarak örnek kişiliğini sergilemeyi bir görev sayıyorum.

Silfverstolpe, Magdalena Sofia:

Bkz.: Silfverstolpe, Malla.

\ Silfverstolpe, Malla:

Tam ismi Magdalena Sofia Silfverstolpe olup kızlık soyadı Montgomery’dir. İsveçli yazar ve sanatçı dostu. 8 Şubat 1782 tarihinde dünyaya geldi. Babası Robert Montgomery 1754 yılında Fransız ordusuna katıldı ve 1777 yılında albay rütbesine kadar ulaştı. Günümüz Finlandiyası sınırları içinde kalan Nyland ve Tavastehus kırsalında hizmet verirken Charlotte Rudbeck ile tanıştı ve 1781 yılında evlendi. Charlotte Rudbeck kızı Magdalena’nın doğumundan iki ay kadar sonra 1782 yılının Nisan ayında vefat etti. Bunun üzerine Albay Robert Montgomery 1783 yılında kızı ile birlikte İsveç’e geri döndü ve Kral Gustav III tarafından büyük saygıyla karşılandı. Ancak bu durum 1789 yılında Robert Montgomery’nin “Anjala Komplosu”na (hoşnutsuz İsveçli subayların III. Gustav’ın 1788-90 Rus Savaşı’nı sona erdirme planı) dahil olmasıyla değişti. Ceza infaz edilmedi, fakat 1793 yılında serbest bırakılana dek hapiste kaldı.Küçük Magdalena bu süreci baba tarafından büyük annesi ile Edsberg’de geçirdi. 1807 yılında İsveç ordusunda görevli albay David Gudmund Silfverstolpe ile evlendi, ancak Malla bu evlilikte beklediğini bulamadı ve mutsuz bir beraberlik geçirdi. Kocası hipokondri atakları geçirmekteydi ve bu ataklar giderek sıklaştı. Kocası dalak ile ilgili sorunlarını abartarak giderek derin bir depresyona girdi. 1812 yılında Uppsala’ya taşındılar, genç kadın 1819 yılında dul kaldı. 1820 yılında Paris’li kültürlü kadınlardan ilham alan Silfverstolpe evinin salonunu her cuma gecesi sanat ve kültür buluşmalarına açmaya başladı. Bu ev İsveçli bilim adamları, yazarlar, yüksek sosyete mensupları ve hatta ülkeye gelen yabancı konuklar için adeta tahsis edilmişti. Uppsala’da bulunan bu ev döneminin yirmi yılı süresince İsveç kültürü içinde güçlü bir varlığa sahipti ve ülkenin romantik hareketinin merkezi oldu. Romantik şairlere ve romancılara verdiği desteğin yanı sıra, Silfverstolpe, Per Ulrik Kernell ve Adolf Fredrik Lindblad da dahil olmak üzere birçok sanatçının hamisi oldu. Malla hayatı boyunca günlük tutmuş birisi olarak Kernell’in ısrarlı önerisini takiben 1822 yılından başlayarak anılarını yazmaya başladı. 1908 ile 1911 yılları arasında dört bölüm halinde yayınlanan günlükleri, bu evin ziyaretçilerinin yaşamları hakkında olağanüstü veriler içermektedir. Bu günlükler 1914 yılında ikinci kez basıldı. Kişisel ve tarihsel ayrıntılar bakımından çok zengin olan bu günlükler İsveç hakkında da okuyucularına oldukça ayrıntılı bilgiler sunmaktadır. Günlüklerde o dönemin önemli sanatçıları olan Carl Jonas Love Almqvist, Per Daniel Amadeus Atterbom, Erik Gustaf Geijer, Adolf Fredrik Lindblad, Anders Fredrik Skjöldebrand, Esaias Tegnér, Adolf Törneros ve Johan Olof Wallin gibi isimler yer almaktadır. Zamanın sayısız miktarda şairi yazdıkları şiirleri bu büyük sanat destekleyicisine adamışlardır. Bunlar arasında Atterbom, Geijer ve Wallin de bulunmaktadır. İsveç sanatına büyük katkıda bulunan Silfverstolpe 17 Ocak 1861 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

\ Silja, Anja:

17 Nisan 1940 tarihinde Berlin kentinde dünyaya gelen Alman ırlağan. Sopran bir sesi olan bu sanatçı bir opera oyuncusu olarak büyük yetenekleri ve dağarının genişliği ile pek tanınmıştı. Anja Silja büyükbabası ve aynı zamanda O’nun ses öğretmeni olan Egon Friedrich Maria Anders van Rijn ile çok küçük yaşlarda ertikten bir operacı olmaya adımlar attı. Daha henüz 1956 yılında Braunschweig’da Rossini’nin “Sevil Berberi Operası”nda “Rosina”yı canlandırdı, bunu “Karmen Operası”nda “Micaëla” rolü izledi ve “Ariadne Naksos”ta operasında “Zerbinetta” ile büyük başarı kazandı. Sanatçının ertiksel yaşamının en önemli aşaması 1959 yılı ve sonrasıdır. Anılan yılda Karl Böhm yönetkenliğinde “Viyana Devlet Operası” eşliğinde ve daha sonra “Aix-en-Provence Festivali”nde Mozart’ın “Sihirli Flüt Operası”nda “Gece Kraliçesi” rolünde olağanüstü bir ırlağan olduğunu kanıtladı. Bu nedenle “France-Soir” gazetesi O’nun ikinci bir Callas olduğunu yazdı. “Bayreuth Festivali” ile 1960 yılından başlayarak yakın işbirliğine girdi. “II. Dünya Savaşı”ndan sonra Bayreuth’ta en yoğun çalışan ve ilginç şarkıcı olarak kabul edildi. “Bayreuth Festivali”nde sahneye ilk adımını 1960 yılında “Uçan Hollandalı Operası”nda “Senta” rolü ile attı. 1967 yılına dek bu festivalde “Lohengrin Operası”nda “Elsa von Brabant”, “Tannhauser Operası”nda “Elisabeth”, “Nürnberg’in Usta Irlağanları Operası”nda “Eva”, yine “Tannhauser”de “Venüs”, “Ren Altını Operası”nda “Freia”, “Siegfried Operası”nda “Waldvogel” rollerini üstlendi. Daha sonra Pierre Boulez yönetkenliğinde Alban Berg’in “Wozzeck Operası”nda “Marie” rolünü üstlenerek olağanüstü bir başarı sağladı. Sanatçı “Bayreuth” dışında opera yönetmeni Wieland Wagner’in sahneye koyduğu eserlerde de çeşitli roller üstlendi. Bunlar arasında “Salome”, “Tristan ve Isolde”, “Die Walküre” ve “Siegfried” (Brünnhilde) bulunur. Diğer rol aldığı operalar arasında “Elektra”, “Fidelio”, “Otello” ve “Lulu” sayılmalıdır. Tüm bunlar dışında Anja Silja “Il Travatore Operası”nda “Leonore”, “Cavalleria Rusticana”da “Santuzza”, “Hoffmann’ın Masalları”nda “Dört Kahramanlar”, “Saraydan Kız Kaçırma Operası”nda “Konstanze” ve “Bütün Kadınlar Bunu Yapar”da “Fiordiligi” rollerini üstlendi. İlerleyen tarihlerde Anja Silja çok değişik rollerde görülmektedir. “Die Walküre Operası”nda “Sieglinde”, “Mahagonny Kentinin Yükselişi ve Düşüşü”nde “Jenny Smith”, “Macbeth”te “Macbeth”, “La Traviata”da “Violetta Valéry”, “Turandot”ta ilk olarak “Liu”, daha sonra başrol, “Telefon”da “Lucy”, “Les Troyens”de “Cassandre”, “Ateşli Melek Operası - The Fiery Angel”da “Renata” akla hemen geliverenlerdir. Sanatçı Frankfurt, Toulouse, Paris, Turin, Napoli, Stuttgart, Zürih, Barselona, Cenevre, Hollanda, Budapeşte, Londra (önce Kraliyet Festival Salonu, sonra Covent Garden), San Fransisko (1968 yılında “Salome” ile ABD’de sahneye ilk çıkışı) ve Şikago’da sahne almıştır. Sanatçı 1967 yılında Christoph von Dohnanyi yönetiminde “Lady Macbeth” oynarken bu yönetkene aşık oldu ve uzun süreli bir ilişki yaşadı, bu ilişki evlilik ve üç çocukla devam etti. Ancak Dohnanyi’nin “Cleveland Orketrası” ile 1990 yılında anlaşması sona erince boşandılar. Silja bu boşanmadan sonra ertiksel yaşamına daha hızlı devam etti: Trieste’de, “Edinburgh Festivali”nde ve “Salzburg Festivali”nde dinleyici önüne çıktı. Barselona’da, “Metropolitan Operası”nda (1972, Fidelio ve Salome), Paris’te (Georg Solti yönetiminde Erwartung), Berlin, Köln (Batının Altın Kızı), Viyana (Gottfried von Einem’in “Kabale ve Liebe”) ve Brüksel’de peşisıra görevler aldı. Bu dönemde üstlendiği yeni roller arasında “Makropoulos Vakası Operası”nda “Emilia Marty”, “Talihin Kudreti Operası”nda “Leonora”, “Şen Dul Opereti”, “Carmen”, “Yevgeni Onegin”, “Tosca”, “Saba Kraliçesi (Julius Rudel yönetkenliğinde) ve burada sayamayacağımız kadar çok sayıda yaratıda hep ön plandaydı. Silja bir sahne direktörü olarak ilk kez 1990 yılında Brüksel’de “Lohengrin Operası” ile görülür. Sonrasında “Carnegie Hall”de Hans Werner Henze tarafından yazılan “The Bassarids Operası”nda “Agave” rolünü, bir Robert Wilson ürünü olarak “Lohengrin”de “Ortrud” rolünü, “Salome”de “Herodias” rolünü, “Yedi Ölümcül Günah Operası”nda “Anna I” rolünü, “Elektra”da “Klytämnestra” rolünü vb. vb. büyük bir parlaklıkla ırlamıştır. Sanatçı 2001 yılında “Covent Garden”da seslendirdiği “Jenůfa” kaydı ile “Grammy Ödülü” elde etmiştir. Halen Paris’te yaşayan Anja Silja, Andre Cluyten’in daha önce oturduğu evi satın almıştır ve burada yaşamaktadır. Sanatçı 2013 yılı Ocak ayında Harry Kupfer’in prodüksiyonu olan “Kumarbaz Operası”nda “Babulenka” (Büyükanne) rolünde Frankfurt’ta ırlamış ve 2017 yılında Kent Nagano yönetiminde Şönberg’in “Gurre” liedlerinde dış ses olarak görev almıştır.

Silofon:

Tahta armonika (Holzharmonika). Ağaç çalgılar grubundandır. Eski Almanca'da artık kullanılmayan şekliyle "Strohfiedel" denmekteydi. Bu terim günümüzde kullanılmamaktadır. Bkz. Xylophon, ksilofon, sülofon.

Sima:

Nağmeli ses. Aletsiz, çalgısız insan sesi. İslam dininde nağmeli olan seslerden bazıları mubah ve bazıları da haram kabul edilmişlerdir. Örneğin İslam din bilimcisi Seyyid Abdullah-i Devlevi “Sima’nın kalbi öldürdüğünü ve kalpte nifak hasıl ettiğini” söylemiştir. Bkz. Teganni. Gına.

Similarite:

(Fr.) Benzerlik.

Simile:

(İt.) Aynısı, benzeri. Benzer, aynı şekilde. Benzeşen, benzeyen. Eş hareket(ler). Aynı türden, aynılık. Birebir kopyası. Daha önce çalıcı tarafından yapılmakta olunan hareketin (seslendirmenin) aynısını yaparak, benzerini gerçekleştirerek. Emsali, emsal alınarak. Bkz.: Similarite.

Simple:

(Fr., İng.) Basit, yalın. Gösterişsiz bir tarzda. Saf hali ile seslendirerek. Süsleme yapmadan yorumlayarak. İddiasız bir çalış biçimiyle. Basite alarak. Sade bir şekilde. Pek belirtmeden. Basitçe. Kolayca anlaşılmasını temin ederek. Sıradan bir çalışla. Karmaşık olmadan. Saf ve katışıksız. Masum bir kolaylıkla. Yapmacıksız.

Sin al Fine:

(İt.) Genellikle başka bir komuta eklenir ve belirtilen diğer komut ne olursa olsun bağdanın sonuna kadar tekrarlanması, çalınması ya da söylenmesi gerektiğini belirtir. Sona kadar. Bitime dek. Bkz.: D.C. sin al Fine.

Sinanoğlu, Oktay:

Bilim adamı. Pek tanınmış sanatçı Esin Afşar'ın ağabeyidir.

Sincopa:

(İt.) Senkop. Sinkop.

\ Sinkop:

(İng. Syncope, Fr. Syncope, Yun. Synkope) İçses düşmesi. Bir ölçünün son zamanını, bir sonraki ölçünün ilk zamanıyla bağlamak. Küğde, aynı ölçüde ya da birbirini izleyen iki ölçüde biri zayıf, diğeri kuvvetli iki zaman bulunan tartımsal gidişe denilir. Sinkop, küğ sanatında vurgulama ile ilgili düzümsel bir unsurdur. Vurgunun zayıf zamana denk getirilmesi. Sinkop, zayıf zaman üzerinde vurgu yapılarak bir sonraki kuvvetli zamana dek süreyi tutma olduğu gibi zamanın zayıf kesitinde vurgu yapılıp bir sonraki zamanın kuvvetli noktasına kadar uzatmak diye de tanımlanabilir. Eğer sinkopu oluşturan unsurlardan her iki kısmı aynı süre değerini taşımıyorsa bu tür sinkop’a “düzensiz sinkop” denilir. Uyum bilgisi açısından sinkop gecikme (geciktirme)  ve önceleme kavramlarına bağlıdır. Sinkop bazen birdenbire oluşur, fakat bazen de sinkopun geleceği küğsel gidiş açısından daha önceden hissettirilir. Bkz. Senkop. Syncop, syncopate, syncopation. İçses düşmesi.

Sinkoplamak:

Sinkop yapmak, bir senkop gerçekleştirmek. Sinkoplayarak çalmak. Sürçümletmek. Orta heceyi yutmak. Ritmi birden değiştirmek. Senkoplamak. Tartımsal gidişi senkop yaparak birden değiştirmek. Bkz. Sinkop. Syncopate.

Sinkoplu kontrapunt:

Senkoplu kontrapunt yazmak ve gerçeklemek. Sürçerek kontrapunt yaratmak. Kontrapunt sanatının sinkoplarla bezenmiş hali. Sürçmeli kontrapunt. Bkz. Kontrapunt.

Sinkoplu sesler:

Sinkop oluşturan sesler. Sinkop vücuda getiren en az iki ses. Mahmut Ragıp Gazimihal'in deyişiyle "Sürçek sesler."

Sivas Öğretmen Okulu Orkestrası:

Sivas Öğretmen Okulu Orkestrası

Sivas'ta Yanan İnsanlıktı! (02.07.1993):

Sivas'ta Yanan İnsanlıktı!

Skala:

(İt.) Bkz. Skala.

Skala:

Iskala, gam, dizi, aşıt. Bir bağdada kullanılabilecek aynı türden sesler kümesi.

\ Skrowaczewski, Stanislav Pawel Stefan Jan Sebastian:

Polonya kökenli Amerikalı yönetken ve bağdar. 3 Ekim 1923 tarihinde şimdiki adıyla Lviv olan ve Ukrayna’ya bağlı bulunan Lwow’da dünyaya geldi. Çocukluk çağlarında piyano ve keman ile küğ eğitimine başladı ve oldukça kısa zamanda olağanüstü anık bir çocuk olduğu ortaya çıktı. Halk karşısında ilk dinletisini Beethoven’in küçük do’dan 3 numaralı piyano konçertosu ile verdi. Ancak bir müddet sonra bir kaza sonucu elinde meydana gelen hasar nedeniyle piyano kariyeri sona erdi. “II. Dünya Savaşı” sonrası “Krakow Küğ Akademisi”nde okuyarak Roman Palester’in bağdama sınıfından ve Walerian Bierdiajew’in yönetkenlik sınıflarından mezun oldu. 1946 yılında “Wroclaw Filarmoni Orkestrası”nın ikinci yönetkenliği konumuna getirildi. Bu görevini sırasıyla “Katowice Filarmoni Orkestrası”  ve “Krakow Ulusal Orkestrası”ndaki yönetkenlik görevleri izledi. Sanatçı en sonunda “Varşova Ulusal Orkestrası”na yönetken oldu. Bu süreçte Nadia Boulanger ile Paris’te bağdama teknikleri çalıştı. 1956 yılında yönetkenler için düzenlenen “Santa Cecilia Yarışması”nı kazandı. Bunu izleyen günlerde George Szell, Skrowaczewski’yi “Cleveland Orkestrası”nı yönetmesi için davet etti. Sanatçı, 1960 yılında “Minneapolis Sinfoni Orkestrası”na küğ direktörü olarak atandı. Bu orkestra, Skrowaczewski’nin görev süresi içerisinde isim değiştirerek “Minnesota Orkestrası” oldu (1968). Sanatçı 1979 yılına dek bu konumunu sürdürdü, daha sonra aynı orkestranın onursal yönetkeni ilan edildi. 1981 yılında “Amerikan Bağdarlar Forum”u (sonradan “Minnesota Bağdarlar Forumu” olarak isim değiştirdi) “Minnesota Orkestrası”nın birinci klarinetçisi Joe Longo için Skrowaczewski’ye bir “Klarinet Konçertosu” yazması için sipariş verdi. Bu konçertonun ilk seslendirilişi 1981 yılında gerçekleştirilmiştir. Sanatçı, 1983 yılından 1992 yılına dek İngiltere’nin Manchester kentinde bulunan “Halle Orkestrası”nın birinci yönetkenliği görevini yüklendi. 1995 yılından 1997 yılına dek “Milwaukee Sinfoni Orkestrası”nın sanat danışmanlığını yaptı. 1988 yılı yaz mevsiminde “Filadelfiya Orkestrası”nın yerleşik bağdarı olarak davet edildi. Sanatçı, dünyanın birçok başka orkestrasında olduğu gibi bu orkestranın da konuk yönetkeni olarak hizmet verdi. Skrowaczewski “Alman Radyo Filarmoni Saarbrücken Kaiserslautern” orkestrası ile Anton Bruckner’in sinfonilerinin tümünü kayda aldı ve büyük beğeni derledi. 2005-2006 yıllarında aynı orkestra ile Beethoven’in sinfonilerini çizitledi. Dikkate değer bir diğer kayıt ise yönetimi altındaki “Londra Sinfoni Orkestrası” eşliğinde yalkıcı Gina Bachauer ile yaptığı Brahms’ın “2. Piyano Konçertosu”na ait kayıttır. Sanatçı 1995 yılında bağdadığı “Passacaglia Immaginaria” isimli yaratısı ile 1997 yılı “Pulitzer Ödülü”ne aday gösterildi. Bu yaratı Ken ve Judy Dayton’ın onuruna “Minnesota Orkestra Derneği” tarafından ısmarlandı ve “Minneapolis Orkestrası Salonu”nda 1996 yılında ilk kez seslendirildi. Bundan başka “St. Paul Oda Orkestrası” sanatçıya ilk küğ direktörleri olan Leopold Sipe hatırasına bir “Oda Küğü Konçertosu” siparişi verdi. Skrowaczewski 1999 yılında “Orkestra İçin Konçerto” isimli yaratısı ile ikinci kez “Pulitzer” adayı oldu. Sanatçı Polonya hükümetinin en büyük nişanı olan “Beyaz Kartal” nişanı ile onurlandırıldı. “Mahler-Bruckner Derneği” tarafından verilen “Altın Madalya”nın sahibi oldu. 1973 yılında “Ditson Yönetkenlik Ödülü”nü elde etti. 1976 yılında “Kennedy Merkezi Friedheim Ödülü”nü kazandı. Sanatçı elektronik küğ yapan “Psykosonik” ve “Basic Pleasure Model” küğ gruplarının kurucusu olan Paul Sebastien’in babasıdır. Hayatının önemli bir bölümünü Minnesota’ya bağlı Wayzata kentinde geçiren Skrowaczewski 21 Şubat 2017 tarihinde St. Louis Park’ta sonsuzluğa göç etti.

Skrzypce:

(Lehçe) Keman.

Skrzypek:

(Lehçe) Kemancı, keman çalan kişi. Keman sanatçısı.

\ Skuplik, Veronika:

1964 yılında doğan Alman keman sanatçısı ve “Tarihsel Performans Uygulamaları Anabilim Dalı”ndan mezun olmuş orkestra yönetkeni. Henüz 9 yaşında iken keman öğrenmeye başladı. Genç yaşlarında katıldığı korolar onu küğsel açıdan biçimlendirdi. Essen “Folkwang Yüksek Okulu” ve “Erken Dönem Küğü Akademisi”nde (günümüzde Sanatlar Yüksek Okulu) öğrenci oldu ve 1991 yılında barok keman dalında Prof. Thomas Albert’in öğrencisi olarak mezun oldu. Münster “Wilhelm Üniversitesi”nde birkaç dönem Alman dili ve edebiyatı, küğbilim ve pedagoji okudu. Veronika Skuplik, esas olarak “Concerto Palatino”, “Ensemble Movimento”, “L’Arpeggiata” ve “Cantus Cölln” gibi topluluklarda aktif oldu. “La Stravaganza Cologne”, “Hollanda Barok Topluluğu”, “Cleveland Barok Orkestrası” (2011) ve “Bremen Barok Yalkıcıları” topluluklarında başkemancı veya küğ yönetmeni olarak yer aldı. 17. yüzyıl küğlerinden oluşan bir dağarı tercih eden sanatçı dinleti dolaşılarına katıldı ve çok sayıda kayıtta yer aldı. 2011 yılında Utrecht’te gerçekleştirilen “Eski Dönem Küğ Festivali”nde ve 2012 yılında Temeşvar’da yapılan “Erken Dönem Küğ Festivali”nde yer aldı. Veronika Skuplik, 1997 yılından bu yana “Bremen Sanat Üniversitesi”nde barok keman öğretmenliği yapmakta, ayrıca “Oldenburg Carl von Ossietzky Üniversitesi”nde dersler vermektedir. Utrecht, Hamburg ve Malmö’deki küğ akademilerinde, Amerika’da Madison, Rochester ve Oberlin’de ustalık sınıfları ve orkestra projeleri yönetmiş, yanısıra “Carnegie Salonu”nda dinleti vermiştir. Sanatçı, modern orkestralarla barok ve klasik eserleri tarihsel performans pratiği çerçevesinde ele almaktadır. Veronika Skuplik’in diskografisi yaklaşık 70 CD içermektedir. 2014 yılında anonim Avusturya keman sonatlarını içeren ilk yalkın CD’si “Violino”, “Fra Bernardo” etiketiyle piyasaya sürüldü.

Slargando:

(İt.) Hızı kademeli olarak azaltarak, tedricen genişleyerek. Yavaş yavaş genişleyerek. Genişleterek. Kısaltması: Slarg.

Slentando:

Yavaşla, yavaşlayarak. Bkz.: un poco slentando.

Sloga:

(Hırvatça) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

Slow:

(İng.) Ağır, yavaş, yavaşça. Yavaş bir tempo ile. Durgun, ağırkanlı. Aheste bir şekilde. Hiç acele etmeden.

Slowly:

(İng.) Yavaş, ağır, aheste. Yavaş yavaş, ağır ağır. Yavaşça. Aheste aheste. Bkz.: Slow.

Small bassoon:

(İng.) Küçük fagot.

Small flute:

(İng.) Küçük flüt.

Smoothly:

(İng.) Yumuşak, yumuşacık. Yumuşak bir şekilde, yumuşakça. Rahat, rahatça. Pürüzsüz, pürüzsüzce. Kolayca. Düzgünce. Sarsıntısız, sarsıntısızca. Eşit, eşitçe.

Smorzando:

(İt.) Sesi azaltarak, ölgünleştirerek, sesi kısarak. Gittikçe kısarak, dereceli azaltarak, kademeli indirerek. Kısarak, azaltarak. Kısaltılmış şekli ile: smorz.

Smuikas:

(Litvanca) Keman.

Smuikininkas:

(Litvanca) Kemancı, keman çalan kişi. Keman sanatçısı.

\ Smyrna Beşili:

2000 yılında İzmir'li küğcü Sibel (Sezer) Dündar tarafından kurulmuş olup, 2001 yılından başlayarak ertiksel olarak çalışmaya başlamıştır. Genellikle İzmir ve çevresinde çok sayıda etkinlik ve festivalde sahne alan grup zaman zaman Ege Bölgesi dışında da dinletiler vermiş ve yardım amaçlı dernek gecelerinde bulunmuştur. Grubun tüm üyeleri kadrolu işlerde çalışmakta olup amatör ruhla yaptıkları küğsel etkinliklerde çok seçici olmayı ilke olarak benimsemişlerdir. Sadece latin ve caz formunda eserleri yorumlayan “Smyrna Beşili” 2007 yılı baharında ilk albümleri için stüdyo çalışmalarına başlayacaktır. Ayrıca 15-25 Temmuz 2007 tarihleri arasında Kıbrıslı küğseverler ile buluşacakları bir dinleti dolaşısı hazırlığı içindeki grup İzmir’de kendi olanaklarıyla oluşturdukları bir stüdyoda çalışmalarını aralıksız bir şekilde sürdürmektedir. “Çukurova Müzik Dostları Derneği” sayesinde ilk kez Adana'lı dinleyicilerin karşısına çıkmış olan “Smyrna Beşili” piyanoda Efe Sezer, akustik gitarda Metin Taşpınarlı, perküsyonda Aykut Özyılmaz, flütte Sibel (Sezer) Dündar ve vokalde Savaş Aysal’ın katılımıyla kurulmuştur. Grubun tüm üyelerinin ortak hedefi ticari kaygı gütmeden sadece sevdikleri küğü yapabilmektir.

\ Smyth, Ethel Mary:

İngiliz bağdar. 22 Nisan 1858 tarihinde bir asker ailesinin kızı olarak Londra’da dünyaya geldi. “Leipzig Konservatuvarı”nda eğitim gördü ve özellikle Johannes Brahms ve Antonin Dvorak’tan destek gördü. İlk dikkati çeken eseri 1893 yılında yazdığı, coşkulu bir içeriği bulunan “Büyük Re’den Missa”sı oldu. En tanınmış yaratısı ise 1906 yılında bağdadığı ve büyük beğeni derleyen “The Wreckers / Yağmacılar” isimli operasıdır. 1911 yılında kaleme aldığı “Kadınların Yürüyüşü” isimli verimi Ethel Mary Smyth’in “Kadınların Seçme ve Seçilme Hareketi”ne güçlü katkısını yansıtır. 1916 yılında bağdadığı komik opera “The Boatswain’s Mate” ile önemli bir başarıya imza attı. Ayrıca bir otobiyografi kaleme aldı. 1919 ile 1940 arasındaki yılları ele alan çok bölümlü ve hacimli bir çalışma olan bu kitabın adı “Impressions That Remained / Belleğimde Kalan İzlenimler” idi.Küğ tarihinin önemli kadın bağdarlarından birisi olan sanatçının yaratıları gelenekselden deneyselliğe dek bir yayılım sergiler. Smyth 9 Mayıs 1944 tarihinde Woking, Surrey’de yaşama gözlerini kapattı.

So(l) Majör Gamı, So(l) Majör Dizisi:

Bkz. Büyük So Dizisi.

So(l)bemol Majör Gamı, So(l)bemol Majör Dizisi:

Bkz. Büyük So(l)bemol Dizisi.

Soave:

(İt.) Tatlı. Düzgün, düzgünce, pürüzsüzce, sarsıntısız, sarsıntısızca, yumuşacık, yumuşak bir şekilde, rahatça. Tatlı bir ifade ile.

Soavita:

(İt.) Nezaket, yumuşaklık, incelik, tatlılık. Tatlılıkla.

\ Socias, Marco:

İspanya’nın Málaga kentinde piyanist bir ailede dünyaya gelen Marco Socias küğsel eğitimine bu kentte başladı ve sonraki yıllarda Almanya’nın Köln kentinde bulunan “Küğ Yüksek Okulu”na devam etti, çok sayıda ustalık kursuna katıldı. Sanatta gelişimini sağlayan isimler arasında Carmen Gallardo, Antonio Company, José Tomás, José Miguel Moreno, Hubert Käppel ve David Russell bulunmaktadır. Marco Socias daha henüz 21 yaşında iken İspanya’nın en genç gitar profesörü oldu. Sanatçı dünya ölçeğinde saygınlık taşıyan uluslararası yarışmalarda ödüller kazanmıştır. Bunlar arasında Madrid’de bulunan “Guerrero Vakfı” tarafından düzenlenen “Infanta Cristina”da aldığı birincilik ödülü ve Belçika’da düzenlenen “Gitarın Baharı” ve İtalya’da gerçekleştirilen “Uluslararası Gargnano Yarışması” sayılabilir. Marco Socias tanınmış uluslararası gitar festivallerine sıklıkla davet edilmektedir. Yalkıcı bir sanatçı olarak Avrupa’nın tüm ülkeleri, Yakın Doğu, Japonya, Kore, Güney Amerika ve Amerika Birleşik Devletleri’nde yoğun bir şekilde dinleti vermekte, ayrıca oda küğü toplulukları ile orkestra dinletilerinde de sanatını sergilemektedir. “Amsterdam Dinletievi”, “Viyana Dinletievi”, “Madrid Ulusal Oditoryumu”, “Berlin Dinletievi”, “Berlin Filarmoni” ve “Frankfurt Eski Operası” gibi önemli salonlarda çalan sanatçı “Berlin Radyo Sinfoni Orkestrası”, “Rotterdam Filarmoni”, “Granada Kent Orkestrası”, “Galiçya Sinfoni Orkestrası”, “Cadaqués Orkestrası” ve “Küba Ulusal Orkestrası” dinletilerinde yalkıcı sanatçı olarak yer almıştır. Bu dinletilerde Sir Neville Marriner, Josep Pons, Víctor Pablo Pérez, Odón Alonso ve Leo Brouwer gibi isimler yönetkenlik yapmışlardır. Sanatçı şimdiye dek 8 CD kaydı gerçekleştirmiştir: “Giuliani’nin Op. 30 sırasayılı Gitar Konçertosu”, “Carlo Domeniconi’nin İki Gitar ve Orkestra İçin Akdeniz Konçertosu” -bağdar ile birlikte-, “Katalan Küğü için bir CD (Pujol, Llobet, Mompou)”, “Joaquín Rodrigo’dan Seçme Parçalar”, ““Álbum de Colien” (Çağdaş İspanyol ve Portekiz Küğü) ve “Sopran Juanita Lascarro ile birlikte Falla, Lorca ve Gerhard’dan İspanyol Şarkıları”, “EMI markası adına Joaquín Rodrigo’nun Yalkın Gitar İçin Bağdaları” ve Josep Pons yönetkenliğinde “Granada Kent Orkestrası” eşliğinde “Harmonia Mundi markası adına Concierto de Aranjuez ve Fantasía para un Gentilhombre.” İtalyan bağdar Carlo Domeniconi, Socias için bazı eserler yazmıştır: “Incontro”, “Sonata, quasi una sinfonia” ve “Gitar Konçerto No. 13”. Marco Socias halen İspanya’nın Málaga kentinde yaşamakta ve İspanya’nın San Sebastian kentinde bulunan “Centro Superior de Música - Musikene”de gitar öğretmenliği yapmaya devam etmektedir.

Soffocare:

(İt.) Boğmak, boğulmak. Nefesini kesmek, nefesi kesilmek. Sesi azaltarak, sesi kısarak.

Soffocato:

(İt.) Kısarak, azaltarak. Vurmalı çalgılarda sesi kısarak.

\ Sofronitsky, Vladimir:

Rus piyanist. 8 Mayıs 1901 tarihinde St. Petersburg’da fizik öğretmeni bir baba ile sanatçı bir aileden gelen bir annenin çocuğu olarak doğdu. Aile 1903 yılında Varşova’ya taşındı, küçük Vladimir bu kentte Nikolai Rubinstein’ın bir öğrencisi olan Anna Lebedeva-Getcevich ile piyano eğitimine başladı. Dokuz yaşında iken Alexander Michalowski ile piyano öğrenmeye devam etti. 1916 yılından 1921 yılına dek “Petrograd Konservatuvarı”nda Leonid Nikolayev’in piyano öğrencisi oldu. Bu okulda Dimitri Şostakoviç, Maria Yudina ve eşi olacak olan Elena Scriabina sınıf arkadaşları idi. 1921 yılında mezun oldu. Yalkıcı olarak ilk dinletisini 1919 yılında verdi. “Sovyetler Birliği” sınırları dışına yalnızca iki kez çıktı. Birincisi 1928-1929 mevsiminde Fransa’da gerçekleştirdiği bir dinleti dolaşısı ve ikincisi Stalin’in özel isteği üzerine 1945 yılında “Potsdam Konferansı” içindi. Sanatçı Potsdam’da müttefik liderlere dinleti verdi. Scriabin’in kızı Elena ile 1917 yılında tanıştı, bu tanışma ikili arasında bir aşk oluşmasına yol açtı; ancak Alexander Scriabin bu gelişmeden yalnızca iki yıl sonra sonsuzluğa göç etti. Vladimir ve Elena 1920 yılında evlendiler. Sanatçı, kayınpederi ile tanışma olanağı hiç bulamadı. Ancak, küğ tarihine Alexander Scriabin’in eserlerinin en gerçek yorumcusu ve en iyi Scriabin çalıcısı olarak geçti. Gerçekten de Vladimir Sofronitsky ismini klasıl ve romantik bağdarların yaratılarını çalarak değil, eşinin rahmetli babası Alexander Scriabin’in verimlerini seslendirerek duyurmuştur. Sovyetler Birliği dışında pek görünmediği için sanatçının ismi çağdaşı olan Batılı küğcüler tarafından pek bilinmemekteydi. Fakat Sviatoslav Richter ve Emil Gilels gibi pek tanınmış piyanistlerin gözünde çok saygın bir konumdaydı. Hatta O’na o kadar büyük saygı duyuyorlardı ki, bir deha olarak kabul edilen Richter, Sofronitsky’yi Tanrı olarak adlandırmıştı. Sofronitsky büyük zorluklar içeren Scriabin’in yaratılarında usta bir çalıcının özgüveni ve konforunu hissettirerek bu alanda ne büyük bir otorite olduğunu ortaya koymuştur. Sofronitsky, bağdar Alexander Glazunov ve küğ bilimci ve eleştirmen Alexander Ossovsky tarafından da seçkin bir piyanist olarak kabul edildi. Sofronitsky 1936 yılından 1942 yılına dek “Leningrad Konservatuvarı”nda piyano öğretmenliği yaptı. Daha sonra ölümüne dek “Moskova Konservatuvarı”nda çalıştı. 1942 yılında “Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti”nin onurlandırılmış sanatçısı ünvanını elde etti ve 1943 yılında “Stalin Ödülü”nü kazandı. Sanatçı yaşamının son yirmi yılında oldukça fazla sayıda kayıt gerçekleştirdi. Bu kayıtlarda Scriabin’in çok sayıda yaratısının yanı sıra Beethoven, Schubert, Chopin, Schumann, Liszt, Lyadov, Rahmaninof, Medtner ve Prokofiev ile diğer bazı bağdarların eserlerine yer verdi. Özellikle ertiksel yaşamının son döneminde Moskova’daki “Scriabin Müzesi”nde çok sayıda performansa imza attı. Sanatçının kızı Viviana Sofronitsky de piyanist olup yaşamını Kanada’da sürdürmektedir. Büyük piyanist 29 Ağustos 1961 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

Soggettivo:

Öznel, sübjektif.

Soggetto:

(İt.) Konu, tema. Küğsel konu, bağdanın temelini oluşturan fikir. Özne. Bkz. Soggettivo.

\ Sokolov, Valeri:

1986’da doğan ve henüz dokuz yaşındayken Sergei Evdokimov’la eğitim görmeye başlayan Valeriy Sokolov onbir yaşında orkestra eşliğinde ilk dinletisini verdi. Ülkesi Ukrayna ve Doğu Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde elde ettiği başarıların ardından 1999’da “Pablo Sarasate Yarışması”nda kazandığı bursla eğitimini “Yehudi Menuhin Okulu”nda sürdürdü. Sanatçı aynı yıl Vladimir Spivakov tarafından yönetilen “Moskova Virtüozları Orkestrası” ile yalkıcı olarak dinleti verdi. Mistislav Rostropovich, Zvi Zeitlin, Dora Schwarzberg, Zakhar Bron, Ruggiero Ricci ve Igor Ozim'in ustalık kurslarına katılan Sokolov, 2001-2005 yılları arasında “Yehudi Menuhin Okulu”nda Natalia Boyarskaya’nın sınıfında eğitim gördü ve okul tarafından düzenlenen birçok dinletide yalkıcı ve oda küğcüsü olarak yer aldı. Halen Londra’daki “Kraliyet Küğ Okulu”nda Felix Andrievsky ile çalışmalarını sürdürmektedir. 2005’te “George Enescu Uluslararası Yarışması Büyük Ödülü”nün yanısıra Enescu'nun üç numaralı sonatının en iyi yorumu ödülünü ve özel “Enescu Vakfı” ödülünü de kazanan sanatçının 2004'te Toulouse’da verdiği resitali yönetmen Bruno Monsaingeon tarafından filme çekilerek Ekim 2005’te “Arte Kanalı”nda yayınlandı ve “Virgin” firması tarafından DVD olarak piyasaya sürüldü. 2006-2007 dinleti mevsiminde David Zinman yönetiminde “Zürih Tonhalle Orkestrası”, Rudolf Barshai yönetimindeki “Gülbenkyan Orkestrası”yla dinletiler veren sanatçı yaz aylarında da “St. Denis”, “Grand Tetons Music” ve “Aspen” festivallerinde yer aldı. Resital etkinlikleri kapsamında Paris'te “Chatelet”de sahneye çıkan “Accenture Vakfı” tarafından desteklenmektedir.

\ Sol Açkısı:

Eğer ikinci çizgiye sol sesini yerleştirmek istiyorsak bunu anlatmak için yandaki işareti kullanmamız gerekir. Bu işarete “sol açkısı” ya da “sol anahtarı” denilir. İkinci çizgiye ismini veren bu açkının alt tarafındaki kıvrımın ucu, bunu belli etmek amacıyla ikinci çizginin üzerine gelmelidir.

\ Sol Açkısına Göre Notaların İsimlendirilmesi:

Dizek üzerine sol açkısını koyarsak ikinci çizgi “sol çizgisi” olarak isimlendirilmiş olunur. Seslerin kalından inceye doğru sırası “Do–Re–Mi–Fa–Sol–La–Si...” olduğuna göre, bu sesleri dizek üzerine yerleştirirken seslerin kalından inceye doğru olan sırasını unutmamak gerekir. “La” ve “si” sesleri yukarıda gördüğünüz bu sıralamaya göre sol sesinden incedirler. Dolayısıyla “la” sesi sol çizgisinin üst yanındaki boşluğa, yani “ikinci araya” ve “si” sesi de onun hemen üstündeki çizgiye, yani “üçüncü çizgiye” yerleştirilir.


“Do, re, mi”
ve “fa” sesleri ise “sol” sesinden daha kalın olduklarından bu dört sesi dizekte ikinci çizginin altına doğru yazmak gerekir. “Sol” sesinden hemen önce gelen “fa” sesi ile ondan önce gelen “mi” sesini dizekte şu şekilde gösteririz:

Sol-Fa-Mi

“Mi” sesini gösteren notanın dizeğin birinci çizgisi üzerinde yer aldığı görülüyor. Halbuki elimizde bu “mi” sesinden önce gelen, yani sıraya göre bu sesten daha kalın olan iki ses daha bulunmaktadır: sırasıyla “re” ve “do”. Bunları dizeğin üzerine yazmamız bu durumda olanaklı olmadığına göre altına yazmak gerekir. “Mi”den önce gelen "re” sesini birinci çizginin hemen altına yazarız. “Do”ya gelince, bu sesi de bir ek çizgi üzerine yazmaktan başka bir çare kalmaz:

Mi-Re-Do

Yedi sesi gösteren yedi nota aşağıdaki gibi yazılır:

Yedi Sesi Gösteren Yedi Nota 

Yukarıda yer alan notalardan sonuncusu olan "si"den sonra seslerin bittiğini elbette hiç kimse düşünmez. Bu yedi nota sağa ve sola (yani inceye ve kalına) doğru yeni baştan tekrarlanmaktadır. Yani, bu yedi ses hiçbir zaman tükenmemekte ve eksi sonsuz ile artı sonsuza uzanmaktadır. İnsanoğlu, eksi ve artı sonsuza uzayıp giden bu ses genliğinin yalnızca anlam ve değer verebildiği kadarını kullanmaktadır.

Sol de Cuba:

Afrika'dan gelen kölelerin ve İspanyol küğünün bir karışımı olan “Sol Küğü” Küba'nın geleneksel ve popüler kırın küğüdür. Önce bu karşılaşmadan “fucion” (kaynaşma), sonra “contradansa”, “danzon” ve “son” küğleri ortaya çıkmış ve “salsa”nın anası kabul edilmiştir. Unutmamak gerekir ki her tarzın kendine ait tarihsel bir öyküsü vardır. Küba küğünün konulu ve günlük hayatın önemli bir parçası olmasının kökeninde Afrika kültürü yatmaktadır. Kölelerin hayatta kalma uğraşları, direnişleri ve şeker kamışı tarlalarındaki ayinleri hep bu kültürün parçalarıdır. Karayipler'de başka hiç bir yerde Afrika küğünün etkisi bu kadar hakim değildir. Çünkü dünyanın hemen her yerinde köle ticareti çoktan yasaklanmış olmasına karşın Küba uzun yıllar bu ticarete devam etmiştir. Ülke aynı zamanda Amerika kıtasında İspanyol sömürgeciliğinden en son kurtulan yerdir ve dolayısıyla feodal plantasyon (büyük tarımsal işletmeler) ekonomisi devrime kadar kesintisiz sürmüştür.

Sol de Cuba Küğ Grubu:

“Sol de Cuba Küğ Grubu”nun üyeleri Franklin Lewis Barthelemy (trompet), Rodolbando Antonio Bernal Jimerez (perküsyon ve vokal), Juan Batista Paredes Cabera (gitar) ve Meylin Baigoria Diaz (piyano)’dan oluşmaktadır.

Sol El Piyano Konçertoları:

Piyano’da yalnızca sol el için konçerto yazan bağdarlar sayıca düşünüldüğü kadar az değildir. Bu konçertolardan en tanınmış ikisi Maurice Ravel ile Sergei Sergeyevich Prokofiev’e ait olmakla birlikte Richard Strauss da salt sol el çalımı için bir konçerto yazmıştır. Zengin bir sanayicinin oğlu ve filozof Ludwig Wittgenstein’in büyük kardeşi olan tek kollu Avusturyalı piyanist Paul Wittgenstein ısmarlama yapmış, ancak yazılan ilk konçertoyu beğenmeyip ikinci bir tane daha ısmarlamıştır. Paul Hindemith ile Benjamin Britten’in de birer sol el konçertosu yazdıkları bilinmektedir. Ravel’in sol el konçertosunun orijinal hali ile ilk çalınmasını yine Ravel yönetimindeki orkestra eşliğinde Jacques Fevrier gerçekleştirmiştir. Ravel, yaratısının hızlı çalınmasına karşı idi; konçertonun “Danse Macabre” halinden uzaklaşmasını istemiyordu. Yapılan hızlı yorumlar bu konçertoyu bir “Ölüm Marşı”ndan çıkarıp adeta “Tarantel”e dönüştürmektedir. Ravel, “Birinci Dünya Savaşı” yıllarında cephede kamyon şoförlüğü yapmaktaydı; mitralyöz takırtıları, patlayan bombalar, duman ve barut kokusu birbirine karışmaktaydı. Cephe gerisindeki kargaşa, yaralıların inlemeleri, ölü torbaları sanki gerçeküstü bir atmosfer yaratmaktaydı. Ravel’in konçertosu derinden ve uzaktan gelen bir kontrafagot ile başlar, uğursuz bir savaş ortamı küğ yolu ile betimlenmiştir. Hava ağırlığını bir süre koruduktan sonra bir marş, ölüm marşı halini alır. Azrail kara örtüsü ve elinde tırpanı ile sırıtmaktadır. Konçertonun kadansı ise adeta bir şiirdir ve cephede bulunanların özlemlerini aksettirir. Kadansta barış zamanına duyulan özlem yansıtılır; evinin, ailesinin, sevgilisinin özlemi ile yaşayanların duyguları bu kadansta ortaya serilir.

Solemn:

(İng.) Dinsel, dinsel tören. Kutsal. Kutsal bir ağırbaşlılıkla. Ciddi, vakur. Muhteşem, heybetli. Törenle yapılan, merasim. Resmi bir önem taşıyarak. Görkemli bir şekilde yapılan dini tören ya da devlet töreni ve bunlara uygun şekilde yazılmış küğ. Bu tür törenlerde çalınan küğ. Tanrısal bir önemi haiz geçit ve buna uygun olarak bağdanmış yaratı(lar).

Solemnis:

(Lat.) Muhteşem, görkemli. Debdebeli, tantanalı. Bkz.: Solemn, solemnity.

Solemnity:

(İng.) Ciddiyet, resmiyet. Ciddi bir şekilde, resmi bir tarzda. Ağırbaşlı, ağırbaşlılık. Tören, dinsel tören. Görkem, görkemli. Görkemli bir tören. Büyük bir cidiiyetle. Muhteşem, muhteşem olmasını sağlayarak. Bkz:: Solemn, solemnis.

Solfège:

(Fr.) Solfej, solfej yapmak. Remileme, remileme yapmak. Bkz. Remileme. Solfej, solfeggiare, solfeggio.

Solfege:

Bkz. Solfège. Solfeggio. Solfeggiare. Sol-fa. Remileme.

Solfeggiare:

(İt.) Solfej, solfej yapmak. Remileme, remileme yapmak. Bkz. Remileme. Solfège, solfej, solfeggio.

Solfeggio:

(İt.) Solfej, solfej yapmak. Remileme, remileme yapmak. Bkz. Remileme. Solfège, solfej, solfeggiare.

Solfej:

Remileme, remileme yapmak, solfej yapmak. Ses eğitimi, ses eğitimi yapmak. Ezgisel nitelikli küğsel okuma parçalarının metrik sisteme (metraj, ölçü rakamı), ses isimlerine, ses sürelerine, seslerin yüksekliklerine ve tonal-makamsal yapılarına göre okunmasına "solfej yapmak" denilir. Okuma, okumak. Notaların isimleri, sesleri ve süreleri ile okunmasına "solfej" ya da "solfej yapmak" ismi verilir. Bkz. Remileme. Solfège, solfege, solfeggiare, solfeggio. Sol-fa.

Solist:

Yalkıcı. Tek başına çalan ya da söyleyen küğ sanatçısı. Bkz.: Solo, soliste, yalkın, yalkıcı.

Soliste:

(Fr.) Bkz.: Solist, yalkıcı. Solo, yalkın.

Solleciando:

Özenle, uygun bir şekilde, uygunlaştırarak. Uygunlukla.

Solo:

(İt.) Tek başına çalmak ya da söylemek. Bkz. Yalkın.

Soluk:

Ciğerlere hava doldurmak, hava almak. Soluma hareketi. İki aşamalı bir fiziksel işlemdir: Ciğerleri çekilen hava ile doldurmak (soluk alış) ve ciğerlere alınan havayı dışarı atmak (soluk veriş). Soluk alma ve vermenin küğ sanatı açısından önemli bir işlem olduğu açıktır. Remileme (solfej) yapılırken ya da bir parça ırlanırken sesini kullanan her kişinin bazı kurallara bağlı kalması zorunludur. “İyi soluk alma-verme” kuralları genellikle bilinmekteyse de uygulamada eksik kalındığı ya da önemsenmediği açıktır. Öncelikle motif, cümle ve periyod (dönem) yapıları çok iyi analiz edilmeli ve bunların arasında nefes almamaya dikkat edilmelidir. Amaç motif, cümle ve periyod yapılarının okuyucu tarafından dinleyenlere çok iyi hissetirilmesi ve cümlesel gidişin kesintiye uğramamasıdır. Gelişigüzel alınan soluk, cümle yapısının bozulmasına ve bölünmesine yol açacaktır. İkinci önemli nokta bir cümlenin sonunda ya da bir cümle bölümünün bitiminde nerede bir nokta, noktalı virgül ya da sus işaretlerinden birisi varsa oralarda soluk alınmasıdır. Ayrıca birlik, ikilik, dörtlük ya da diğer nota şekillerinin süreleri tam olarak bitmeden soluk alınmamalıdır. Gereğinden fazla, sık ve boşuna soluk almalardan elden geldiğince kaçınılmalıdır. Soluk alma, remileme yapanlar ve ırlayanlar için olduğu kadar üflemeli çalgı çalanlar için de büyük önem taşır. Üflemeli çalgı sanatçıları da soluk almaları gereken yerleri çok iyi belirlemeli ve yukarıda yazılan kurallara mutlaka uymalıdırlar. Bazı parçalarda soluk alma belirteçleri yerleştirilmiştir. Bu belirteçlerin de dikkatle takip edilmeleri gerekir. Bkz. Soluk alma belirteci. Soluk alma, soluk verme. Respirasyon. Respiration.

Soluk Alma:

Havayı ciğerlere çekme. Bkz. Aspiration, inspiration, soluk.

Soluk alma belirteci:

Bkz. Solunak.

Soluk verme:

Ciğerlere alınmış havayı dışa atma. Bkz. Ekspirasyon, expiration.

Solunak:

Soluk alma belirtecine “solunak” denilir. Dizeğin beşinci çizgisinin hemen üzerine konulan bir virgül ile gösterilir. Solfej parçası okunurken ya da bir ses alıştırması yapılırken bu virgül işaretinin olduğu yerde kısaca durularak bir nefes alınır, sonra hemen çalmaya ya da söylemeye devam edilir. Başka bir yerde (solunak işaretinin yazılmadığı bir yerde) soluk alınmaz. Soluk alma belirteci görüldüğünde genellikle bir soluk alacak kadar durulursa da ne kadar durulacağının insiyatifi çalıcı ya da söyleyicidedir. Bu sürenin ne kadar uzun tutulacağı bazı faktörlere bağlıdır. Çalıcı ya da söyleyicinin psikolojisi, performans sırasında hissetikleri, bulundukları ortamın akustiği, dinleyicinin yapısı, seslendirilen eserin dönemi, yazılış tarzı, yaratının formu, çalgının kalitesi v.b. gibi unsurlar solunak süresini belirleyen etkenlerdir. Ancak, herşeye karşın bu sürenin çok uzun tutulmaması gerektiği açıktır. Solunak ile sus işaretleri birbirleri ile karşılaştırılamazlar, çünkü sus işaretlerinde önceden saptanmış bir süre dahilinde bekleme yapılır, solunakta ise ne kadar durulacağı tamamı ile yorumcuya bağlıdır. Bkz. Örnek.

Solunak Örneği

\ Soma Karaelmas Kültür ve Sanat Festivali:

Soma’da 2008 yılı Haziran ayında dokuzuncusu düzenlenen “Soma Karaelmas Kültür ve Sanat Festivali” Manisa’nın bu önemli ilçesini tanıtmaya yöneliktir. Çeşitli etkinlikler düzenlenen bu festivalde özellikle Soma’nın önemi vurgulanır.

\ Sondeckis, Saulius:

Litvanyalı keman sanatçısı, orkestra yönetkeni ve küğ öğretmeni. 11 Ekim 1928 tarihinde Šiauliai’de dünyaya geldi. “Vilnius Konservatuvarı”ndan (Litvanya Küğ ve Tiyatro Akademisi) Alexander Livontas’ın öğrencisi olarak 1952 yılında mezun oldu. Igor Markevich ile yönetkenlik çalıştı. “Litvanya Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti Devlet Konservatuvarı”nda “Yaylı Çalgılar Bölümü”nde öğretmen olarak çalışmaya başladı. Sondeckis yönetken olarak sorumluluklar almaya 1955 yılında başladı. Bu anlamda ilk olarak “Ulusal Mikalojus Konstantinas Čiurlionis Sanat Okulu”nda öğrenci orkestrasının yönetkeni oldu. 1959 yılında “Litvanya Akademisi” öğretmenliğine atandı. 1960 yılında “Litvanya Oda Orkestrası”nı kurdu ve bu orkestra ile ilk performansını 30 Nisan 1960 tarihinde gerçekleştirdi. 2004 yılına dek bu orkestranın sanatsal direktörü ve asıl yönetkeni olarak dinletiler sundu. 1976 yılında bu kurumda profesörlük derecesi elde etti. Sanatçı, “St. Petersburg Hermitage Orchestra”sı ile 1989-2005 yılları arasında çalıştı. Ayrıca “Litvanya Baltık Oda Orkestrası”nın da lideri oldu. Saulius Sondeckis “Litvanya Küğcüler Birliği”nin onur üyesi seçilmiştir. Çok sayıda ülkede orkestralar yöneten sanatçı hem Litvanya’da hem de Sovyetler Birliği’nde çağdaş klasıl küğün önde gelen figürlerinden birisiydi. 1980 yılında “Sovyetler Birliği Halk Sanatçısı” olarak ilan edildi. 1987 yılında “Sovyetler Birliği Devlet Nişanı” kendisine takdim edildi ve 1999 yılında “Litvanya Ulusal Ödülü” verildi. “Salzburg Mozart”, “Moskova Çaykovski” ve “Parma Toscanini” yarışmalarında jüri üyeliği yaptı. Sanatçı “Berlin Herbert von Karajan Vakfı”nın da üyesi olmuştur. 2010 yılında, “Šiauliai Konservatuarı”, Saulius Sondeckis’ten sonra “Šiauliai Saulius Sondeckis Konservatuvarı” olarak yeniden adlandırıldı. Bu okul 2011 yılında “Šiauliai Saulius Sondeckis Sanat Okulu” ismini aldı ve 2013 yılından itibaren “Šiauliai Saulius Sondeckis Sanat Lisesi” olarak anılmaya başlandı. Sanatçı 3 Şubat 2016 tarihinde Vilnius’ta sonsuzluğa göç etti.

Song of the Four Seasons:

"Dört Mevsimin Şarkısı". Kuzeybatı Çin'de bulunan Qinghai eyaletinden canlı bir halk şarkısıdır. Bağdar Raymond Yiu tarafından tekrar düzenlenmiştir. Bu düzenlemede yer alan glissandolar (kayarak çalmalar) Çin'de kullanılan "erhu" ismini taşıyan iki telli kemanın çalış tarzını yansıtmak için kullanılmıştır.

Songster:

(İng.) Şarkıcı. Ötücü kuş. Şarkı kitabı.

Songstress:

(İng.) Şarkıcı, kadın şarkıcı. Şantöz. Kantocu.

Sons syncopés:

(Fr.) Senkoplu sesler. Bkz. Sinkoplu sesler.

Sospiro:

(İt.) İç çekiş, özlem. Hasret dolu, özlemle.

Sostente:

(İt.) Desteklemek, beslemek. Destekleyerek, besleyerek. Küğ yaratısında bu ifade altında yer alan notaları tam süresinde vererek, devam ettirerek. Notaları yastıklayarak, değerleri besleyerek çalmak. Bkz.: Sostenuto.

Sostenuto:

(İt.) Ağır bir hız derecesinde notaları belirterek, belirte belirte çalarak. Metronom değeri dörtlük nota için 72-80 arasıdır. Notaların değerlerini vererek, notaları destekleyerek. Bkz.: Sostente.

Souzvuk:

(Çekçe) Bkz.: Konsonans.

\ Soyberk, İsmail:

Bas gitarcı. 27 Ağustos 1954 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. 1977 yılında küğ çalışmalarına başlayan İsmail Soyberk, “Kocaeli Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümü”nü bitirdi. 1982 yılından itibaren stüdyo küğcülüğü yapmaya başladı. Sezen Aksu, Joan Baez, Aziza Mustafa Zadeh, Erkan Oğur, Hasan Cihat Örter, Eşref Ziya ve daha birçok sanatçıyla Türkiye ve dünya dinleti dolaşıları yaptı. 1978 yılında “Edip Akbayram ve Dostlar Orkestrası”nın kurucuları arasında yer aldı. 2006 yılında küğ grubu “Fenomen” ile aynı adı taşıyan ilk albümünü çıkarttı. Bu grupta gitarda Barış Bölükbaşı, synthesizerda Mert Topel ve davulda Bülent Ay bulunmaktaydı. 1973-1974 yıllarında İhsan Seyfi Özulu (keman-gitar), İlhan Sami Özulu (viyola-gitar), Rahmi Akgün (davul) ve Hüseyin Haklı (akustik gitar-flüt)’nın yer aldığı “Evrim 5” grubunda bas gitarcı olarak görev üstlendi. Ortaokul ve liseden sınıf arkadaşı olan İlhan Sami Özulu ile birlikte kurduğu “Grup Evrim”de 1978-1990 yılları arasında bas gitar çaldı ve şarkı söyledi. Soyberk, 2000’li yıllarda küğ ortamının krize girmesi ile önemli ölçüde piyasa albümlerinden uzaklaştı. Türk küğ dünyasının dünya çapında iyi bas gitarcılarından biri olarak kabul edilen İsmail Soyberk, 13 Ocak 2021 günü İstanbul’daki evinde geçirdiği kalp krizi sonucu kaldırıldığı hastanede 67 yaşında hayatını kaybetti. Uzun yıllar “Ken Smith” 5 telli bas kullanmış olan Soyberk, 2007 yılından bu yana “Musicman” marka 5 telli bir bas ile çalışmalarına devam etmişti.

Soydanses, Cevdet:

Cevdet Soydanses 1980'lerin ortalarında vefat etmiş çok önemli bir küğcümüzdür. Son halife Abdülmecid Efendi'nin hafızı olan sanatçı "Dolmabahçe Sarayı"nda hafızlık yapmıştı. Hilafetin kaldırılıp hanedanın 1924 yılında yurt dışına gönderilmesinden sonra sarayda bulunan "Muzika–yı Hümayun", yani saray orkestrasının Ankara'ya götürülmesi ve ismi ile işlevinin değişimi sürecinde (Riyaset-i Cumhur Orkestrası ve Riyaset-i Cumhur Fasıl Heyeti) Ankara'ya gidenler arasında yer almıştır. Sonradan Soydanses soyadını almış olan Cevdet Bey Türk küğünün çok önemli seslerinden ve efsanevi hafızlarından olan Hafız Sami'nin kızkardeşinin oğluydu. Asıl mesleği bankacılık olan ve banka müdürlüğü yapmış olan sanatçı aynı zamanda "Şişli Camii"nin de imamlığını yapmıştı. Çok temiz bir Türk tavrıyla okumasıyla tanınmıştı. Cevdet Soydanses Çankaya Köşkü'nün ilk hafızlarındandır. Yani "Dolmabahçe Sarayı"ndan "Çankaya Köşkü"ne gitmiş ve Atatürk'ün hafızlarından birisi olmuştur.

\ Soyer Kültür Sanat Fabrikası:

İzmir’in Bornova semtinde bulunan “SKSF Özel Selçuk Soyer Anaokulu”nda öğrenciler İngilizce dramadan şarkılara, şiirlerden halk oyunlarına dek öğrendiklerini yıl sonu gösterilerinde sergilemekte ve performanslarıyla dikkatleri üzerlerine çekmektedirler. Minik öğrenciler eğitim yılı içinde resimden küğe, dramadan satranca, aerobikten baleye, kitap okumaktan seramiğe, palyaço yaratmaktan kukla oynatmaya, hobi bahçesinde sebze yetiştirmekten turşu yapmaya kadar yaşamın her alanında eğitim görmekte olup bu eğitimde yaş kategorilerine ayrılarak gruplar oluşturmaktadırlar.

\ Soysev, Nezahat:

6 Temmuz 1915 tarihinde İstanbul Suadiye’de doğan Nezahat Soysev küğsever bir ailenin çocuğu olarak dünyaya gelmiştir. Annesi Lütfiye Hanım ev hanımı, babası Rasim Günday ise “Düyun-u Umumiye Komiserlik Kalemi Müdür Yardımcısı” idi. Adı anılan işyeri lağvedilince Rasim Bey emekli olmuştur. Ağabeyi İhsan Günday ile kardeşi Atıfet Günday’ı pek genç yaşlarda yitirmiştir. Ağladığı ya da hasta olduğu zaman Nezahat’ı marşlar ve şarkılar söyleyerek avutmaları ve sakinleştirmeleri ileri tarihlerde sanatçıda derin bir vatan sevgisi oluşmasına yol açmıştır. Amcası Cemil Bey’in okumaları da sanatçıyı hayli etkilemiş görünmektedir. Sesi güzel ve kulağı da hassas olan küçük Nezahat içinde bulunduğu ortamın bir sonucu olarak eğitimini sürdürürken küğ ile de ilgilenmiştir. Dokuz yaşında iken oturdukları semtte komşuları olan Abdullah Bey (?)’den ud ve keman dersleri almış ve daha sonra kemanı hiçbir şekilde elinden düşürmemiştir. Soysev ailesinin evinde her hafta sonu, özellikle de cumartesi akşamları küğ ile ilgili toplantılar yapılır ve bu toplantılara Dr. Hamid Hüsnü Kayacan, Kanuni Raif Bey, Astik Ağazade Bogos Efendi, Sinekemani Nuri Duyguer, Taha Bey, Zeki Bey, Lemi Atlı, Udi Galip Bey, Kazım Uz ve Tanburi Laika Karabey gibi isimlerin yanısıra devrin önemli diğer küğ ustaları da katılırdı. Bu toplantılar ve küğsel edimler Nezahat Soysev üzerinde derin izler bırakmıştır. “Şark Musiki Cemiyeti”ninkurucularından olan Hamid Hüsnü Kayacan ile yaptığı çalışmalar sonucunda sanatçı Türk musikisine ait bilgilerin hemen hemen tamamını öğrenmiştir. Çalıcı olarak ulaştığı üstün seviye ile yetinmeyen Soysev Türk musikisi kültürüne kuramsal açılardan da katkılarda bulunmayı kendine bir amaç edinmiştir. Bağdadığı yaratılar ile yeteneklerini ve üretme becerisini ortaya koyabilen Nezahat Soysev 1944 yılında deneme yayınları yapmakta olan “İstanbul Radyosu”nda okuyucu olarak çalışmış, ancak subay olan eşinin başka bir yere tayini çıkınca istifa etmek zorunda kalmış, 1946 yılında “Ankara Radyosu”nda açılan sınavda çok başarılı bulunduğu halde çalışmaktan vazgeçmiştir. Eşi Halit Bey’in askerlikten istifa etmesi ile ailece Ankara’ya yerleşilmiştir. 1958 yılında açılan sınava tekrar katılan Soysev böylece “Ankara Radyosu” kadroları arasına katılarak keman çalıcı olarak görev almıştır. Bu kurumdaki çalışmaları tam 21 yıl sürmüştür. Nezahat Hanım, İlgün Soysev (udi ve bağdar, aynı zamanda TV prodüktörü) ve Gülgün Dercin (Klasik Türk Musikisi Korosu ses sanatçısı) isimli iki çocuk annesidir. Ankara’da kalan yaşamını bağdalar yazarak, hevesli ve yetenekli gençlere dersler vererek geçirmeyi yeğleyen Nezahat Soysev “İstanbul Üniversite Korosu”nun davet ettiği zamanlar bu kuruluşun dinletilerine keman sanatçısı olarak katılmıştır. Sözlü yaratılarının yanısıra “Acemaşiran” ve “Zirefkend” makamlarında iki adet saz semaisi bulunmaktadır. Diğer bağdaları: Mavi Hatıralarla Dolu Erdek’te Zaman (Erdek) (TRT) Usul: Semai / Makam: Nihavend, Bağdanma Tarihi: 28 Mart 1978, Söz: İlhan Geçer; Bir Ömür Dört Mevsimse Sevgilim Eğer (TRT) Usul: Düyek / Makam: Nihavend, Söz: Cavit Yenicioğlu; Güller ki Bütün Mevsim Usanmış Kanamaktan (TRT) Usul: Değişimli (Aksak-Curcuna) / Makam: Nihavend, Bağdanma Tarihi: 30 Ocak 1952, Söz: Munis Faik Ozansoy; Çiçeklerle Bezenmiş O Güzel Bahçeler (Suadiye) (TRT) Usul: Semai / Makam: Nihavend, Bağdanma Tarihi: 19 Mayıs 1956, Söz: Nezahat Soysev; İçimde Bir Heyecan Artıyor Zaman Zaman (Yalova) (TRT) Usul: Semai / Makam: Nihavend, Bağdanma Tarihi: 25 Subat 1974, Söz: Nezahat Soysev; Yüreğim Çarpar İşittikçe O Mühtez Sesini (TRT) Usul: Curcuna / Makam: Kürdili Hicazkar, Bağdanma Tarihi: 15 Temmuz 1948, Söz: Munis Faik Ozansoy; Sen Gül ki Gönüllerde Bahar Mevsimi Gelsin (TRT) Usul: Aksak / Makam: Kürdili Hicazkar, Söz: Sadık Durusal; Her Şey Yabancı, Hissime Yalnız Sen Aşina (TRT) Usul: Curcuna / Makam: Acem Aşiran, Söz: Munis Faik Ozansoy; Acem Aşiran Saz Semaisi (TRT) Usul: Aksak Semai (4 Hane) Bağdanma Tarihi: 14 Şubat 1934; Kız Ellerin Deste Deste Gül Olmuş (TRT) Usul: Aksak / Makam: Muhayyer, Bağdanma Tarihi: 5 Mayıs 1970, Söz: Nizami Nefesli; Ey Cem-i Siyah Gönlümü Müjganla Harab Et (TRT) Usul: Aksak / Makam: Hicaz, Bağdanma Tarihi: 12 Şubat 1950, Söz: Raif Salih; Bir Damla Yeter Bana, Deryasında Gözüm Yok (TRT) Usul: Düyek / Makam: Hicaz, Söz: Yalçın Benlican; Ben Hazan Yaprağı Yerlerde ve Sen Taze Çiçek (TRT) Usul: Aksak / Makam: Hicaz, Bağdanma Tarihi: 26 Nisan 1982, Söz: Niyazi Ersan; Durgun Suya Uygun Akıyor Şimdi Zaman da (Körfez) ( TRT) Usul: Türk Aksağı / Makam: Neveser, Bağdanma Tarihi: 12 Eylül 1948, Söz: Munis Faik Ozansoy; Sağında Solunda Türlü Ağaçlar (TRT) Usul: Aksak / Makam: Nihavend, Söz: Sami Derintuna; Niçin Böyle Hüzünlüsün, Gülmüyorsun? (TRT) Usul: Curcuna / Makam: Nihavend, Söz: Beşir Kara; Mahkum Tuttum Şu Gönlümü Bir Gönülden (TRT) Usul: Aksak / Makam: Uşşak, Söz: Beşir Kara; Nev-bahar Goncası mı Göğsündeki Siyah Gül? (TRT) Usul: Curcuna / Makam: Rast, Bağdanma Tarihi: 11 Nisan 1983, Söz: Celal Çetin; Kış Rüzgarı Kadar Haşin de Olsan Yine Severim Seni (TRT) Usul: Semai / Makam: Muhayyer, Bağdanma Tarihi: 20 Ekim 1969, Söz: Ayten İnal; Hülyalı Boğaz Sırtlarının Akşamı Solgun (Boğaz) (TRT) Usul: Aksak / Makam: Acem Kürdi, Bağdama Tarihi: 5 Haziran 1961, Söz: Sabahattin Ergi; Zirefkend Saz Semaisi (TRT) Usul: Aksak Semai (4 Hane), Bağdama Tarihi: 15 Nisan 1958; Sedd-i Saba Saz Semaisi Usul: Aksak Semai (4 Hane), Bağdama Tarihi: 3 Ağustos 1969; Rast Saz Semaisi Usul: Aksak Semai (4 Hane), Bağdama Tarihi: 2 Ocak 1984; Baharın Yeşilinde Sanki Sen Varsın Usul: Düyek / Makam: Ferahfeza, Bağdama Tarihi: 10 Haziran 1991, Söz : Sami Derintuna; Şu Gönül Yaramın Dermanı Sensin Usul: Curcuna / Makam: Hüzzam, Söz: Sami Derintuna; Nasıl Gelip Geçtiniz Hiç Anlamadım Gençliğimi (TRT) Usul: Düyek / Makam: Kürdili Hicazkar, Söz: Şule Özmen.

\ Södergren, Inger:

İsveçli piyanist Södergren Stockholm'de başladığı küğsel eğitimini daha sonra Viyana ve Salzburg'da devam ettirdi ve burs kazanarak “Stockholm Kraliyet Küğ Akademisi”ne gitti. Daha sonra Nadia Boulanger ve Yvonne Lefébure gözetiminde ileri piyano çalışmaları gerçekleştirdi. Sıradışı yeteneğiyle kısa zamanda başarılı bir uluslararası kariyere imza atan sanatçı yaptığı kayıtlarla altı “Choc du Monde de la Musique”, dört “Telerama”, “Diapason d'Or”, “Grand Prix du Disque” ve “Charles Cros Akademisi” özel albüm ödüllerini kazandı. Paris, Londra, Berlin, Milan, Madrid, Amsterdam, Stockholm, New York ve Tokyo gibi dünyanın bütün büyük küğsel merkezlerinde başarılı etkinlikler gerçekleştiren sanatçı yalkıcı kariyerinin yanısıra Nathalie Stutzmann'la gerçekleştirdiği ikili çalışmalarını 1994'ten beri sürdürmektedir. “Gaveau”, “Théâtre du Châtelet”, “La Roque d'Anthéron”, “Radio France” ve “Montpellier Festivalleri”ne katılan sanatçı Amsterdam “Concertgebouw”, Lizbon “Fundaçao Calouste”, Tokyo “Bunka Kaikan”, Londra, Berlin, Milan ve Madrid'de dinletilerde yer aldı. Dünyanın birçok yerinde ustalık kursları veren sanatçı Schumann, Brahms, Chausson ve Poulenc'ten başarılı kayıtlar yapmış, son olarak eleştirmenlerden inanılmaz övgüler alan Schubert'in “Winterreise”sini kaydetmiştir.

\ Sökezoğlu, Duygu:

1996 yılında “Bolu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nden mezun oldu. 2000’de “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nden birincilikle mezun oldu. 2003 yılında “Gazi Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü Müzik Öğretmenliği Bilim Dalı”nda yüksek lisansını tamamladı. 2010 yılında yine aynı kurumda doktorasını tamamladı. Lisans, yüksek lisans ve doktora sürecinde piyano ve tez çalışmalarını Selmin Tufan ile yürüttü. 2000-2001 eğitim-öğretim yılında “Gazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü”nde öğretim görevlisi ve “Ankara Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”nde piyano öğretmeni olarak göreve başladı. 2001-2002 eğitim-öğretim yılında “AKÜ Devlet Konservatuvarı Müzik Bölümü Piyano Ana Sanat Dalı”nda öğretim görevlisi olarak göreve başladı. 2003’te “AKÜ Devlet Konservatuvarı Piyano ASD Başkanlığı” görevine getirildi. 2006’da bu görevinden istifa etti. 2007’de “Piyano Ana Sanat Dalı Başkanlığı” görevine tekrar getirildi. 2011’de “AKÜ Müzik Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü” olarak atandı. 2011’de yardımcı doçent oldu. Piyano, yardımcı piyano, eşlik, remileme, şan dağarı eşliği, küğ pedagojisi, küğ bibliyografyası derslerini üstlendi. Küğ eğitimi alanında bilimsel toplantılarda bildirileri, hakemli dergilerde makaleleri yayımlandı. Piyano ve oda küğü dinletilerinde görev aldı.

\ Sönmez, Binnaz:

1985 yılında Almanya’da doğdu. Ertikten küğ eğitimine Uşak “Halit Ziya Uşaklıgil Ortaokulu”nda Kazım Usta ile başladı. 1999 yılında “Uşak Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”ni kazandı ve flüt çalışmalarına Ayşe Peker ile sürdürdü. Dört yıllık eğitimi süresince “Ankara Devlet Opera ve Balesi”nden Yaprak Oktay ile de çalıştı. 2003 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”na lisans öğrencisi olarak girdi ve burada Halil Ekseriyet, Yücel Köse, Mahmut Sarı gibi isimlerle öğrenim gördü. Bu süre içerisinde “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nden Hürkan Ayvazoğlu ile de çalışmaları oldu. Okulun birçok dinletisinde görev aldı. “Buca Eğitim Fakültesi Müzik Bölümü”nden 2007 yılında mezun oldu. Halen Hürkan Ayvazoğlu ile çalışmalarını sürdüren Binnaz Sönmez koro ve dinleti etkinliklerine devam etmekte, aynı zamanda “Ensemble Feverish Müzik Kursu”nda öğretmenlik yapmaktadır.

\ Söylemezoğlu, Şehrazat Kemali:

Piyasa ismi ile kısaca “Şehrazat.” Yapımcı, söz yazarı ve popüler küğ bağdarı. 3 Eylül 1952 tarihinde Ankara’da oldukça köklü bir ailenin kızı olarak dünyaya geldi. Şehrazat ailesinin tek çocuğu olup, babasının daha sonra yaptığı ikinci evlilikten bir üvey kardeşi bulunmaktadır. Çocukluğunun büyük bir kısmını İzmir’de geçirenŞehrazat, daha iyi bir eğitim için ailesi tarafından Lübnan’ın başkenti Beyrut’a gönderilip orada “Choueifat Uluslararası İngiliz Koleji”nde okudu, 1970 yılında eğitimini tamamlayarak bu okuldan mezun oldu. Halen İstanbul’da yaşamaktadır. İngilizce, Fransızca ve Arapça dillerine hakimdir. Tanınmış bazı isimlere yapımcılık ve söz yazarlığı yapmıştır. Babası “Maden Kralı” olarak tanınan Siham Kemal Söylemezoğlu’dur. Annesi Sevinç Tevs Arnavutluk büyükelçisinin kızı olup ülkemize caz küğünü getiren ve tanınırlığı uluslararasında kabul görmüş olan ilk Türk caz ırlağanıdır. Teyzesi de yine ünlü caz sanatçısı Sevim Tevs’dir. Şehrazat’ı meşhur eden ilk şarkı 1990 yılında yazdığı ve Ajda Pekkan tarafından ırlanan “Yaz Yaz Yaz” isimli parçadır. Gülden Karaböcek 1992 yılında çıkardığı albümünde Şehrazat’ın “Kısmetse Olur”, “Kırgınım Anılara” ve “Zaman Hırsızı” isimlerini taşıyan şarkı sözlerine yer vermiştir. Ayrıca Bengü “Kocaman Öpüyorum”, “Sırada Sen Varsın”; Gökhan Özen “Ezdirmem”, “Helal Olsun” ve Meyra “Aşklayalım” ile hit olmuşlardır. Şehrazat, Demet Sağıroğlu’nun pek bilinen “Kınalı Bebek” şarkısının söz yazarı ve prodüktörüdür. Sanatçının oldukça kaliteli bir sesi olmasına rağmen bu yönüne sanat hayatında pek yer vermemiştir. Ancak 1960-1980 arası ırladığı düzenlemeler ile küğ dünyasında beğeni toplamıştır. Bu düzenlemeler arasında “Aşk Bir Kumarsa” (ABBA’nın “The Winner Takes It All” şarkısının cover’ı), “İki Gölge” (Sandy Posey’nin “All Hung Up In Your Green Eyes” şarkısının cover’ı), “İmkansız Aşk” (Dusty Springfield’ın “I Close My Eyes and Count to Ten” şarkısının cover’ı) ve “Kelebek” (Engelbert Humperdinck’in “Free as the Wind (Theme from Papillon)” şarkısının cover’ı) bulunmaktadır. Şehrazat 1987 yılında sahneyi bırakma kararı alarak şarkı sözü yazarlığına odaklanmayı tercih etmiştir. Sanatçı, 24 Ocak 2004 tarihinde sanatının 30. yılını, “İş Sanat”ta “Şehrazat Şarkıları” adı altında verilen bir dinleti ile kutlamıştır.

Spector, Harvey Philipp:

Bkz.: Spector, Phil.

\ Spector, Phil:

Harvey Philipp Spector. ABD’li albüm yapımcısı, şarkı bağdarı, gitar ve piyano çalganı ve söz yazarı. 26 Aralık 1939 tarihinde Bronx’ta dünyaya geldi. 2003 yılında yine ABD’li Lana Clarkson’u öldürmekten 2009 yılında suçlu bulunarak 19 yıl hapis ile cezalandırıldı. Ancak 16 Ocak 2021 tarihinde kaldığı cezaevinde “Covid-19” hastalığına yakalanarak 81 yaşında öldü. 1960’lı yılların başında öne çıkan Spector, popüler küğ tarihinin en farklı yapımcılarından biri oldu. En parlak döneminde Tom Wolfe tarafından “Gençlerin İlk Kralı” olarak selamlandı. “Wall of Sound - Ses Duvarı” tekniğinin yaratıcısı olan Spector, 1960’lı yıllarda kızlardan oluşan gruplara öncülük yaptı ve 1960 ile 1965 yılları arasında yirmibeşten fazla “Top 40” hit parça üretti. İlerleyen yıllarda İke ve Tina Turner, The Beatles ve Ramones gibi gruplarla ve sanatçılarla aynı başarı çizgisinde çalıştı. 1989 yılında Spector, “Rock and Roll of Fame”e dahil edildi. Sanatçı çok sayıda çizit ortaya çıkmasını sağlamıştır. Bunlar: The Ronettes: “Be My Baby”, “Baby I Love You”, “Walking In The Rain” ve diğerleri; The Crystals: “He’s A Rebel”, “He’s Sure the Boy I Love”, “Uptown”, “There’s No Other Like My Baby”, “Da Doo Ron Ron”, “Then He Kissed Me” ve diğerleri; Ike ve Tina Turner: “River Deep-Mountain High” ve diğerleri; Curtis Lee: “Pretty Little Angel Eyes”; “Under The Moon Of Love” ve diğerleri; The Paris Sisters: “I Love How You Love Me”, Ray Peterson: “Corrine, Corrina”, Darlene Love: “Wait ‘Til My Bobby Gets Home”, “Today I Met The Boy I’m Gonna Marry” ve diğerleri; Ben E. King: “Spanish Harlem” ve diğerleri; Bob B. Soxx And The Blue Jeans: “Zip A Dee Doo Dah” ve diğerleri; The Teddy Bears: “To Know Him Is To Love Him”, The Beatles: “Let It Be” albümü, George Harrison: LP “All Things Must Pass”, “My Sweet Lord”;Ringo Starr: “It Don’t Come Easy”,John Lennon: “Give Peace A Chance”, “Instant Karma”, LP ve Tekli “Imagine” ve daha öncesindeki diğer tüm Beatles parçaları… Phil Spector ayrıca sanatçılar tarafından gerçekleştirilen ilk hayırseverlik çalışması olan “Bangladeş İçin Dinleti”nin mimarıdır. Aynı zamanda Eric Clapton, George Harrison, Leon Russell, Ravi Shankar, Bob Dylan gibi sanatçıları içeren ve plak endüstrisinde ilk kez kullanılan ve bunlarla sınırlı olmayan bir terim olan ilk “kutulu set”i yaptı. Phil Spector bir bağdar olarak çok sayıda parçayı ya kendisi yazdı ya da yazılmasına katkı sağladı. Bunlar arasında üyesi olduğu “Teddy Bears” grubu için yaptığı bağdalar, prodüksiyonlar ve icralar da yer almaktadır. “Spanish Harlem”, “You’ve Lost That Lovin’” “Feeling”, “Be My Baby”, “Chapel Of Love”, “Then He Kissed Me”, “Da Doo Ron Ron”, “Baby I Love You”, “Walking In The Rain”, “River Deep, Mountain High”, “I Can Hear Music”, “Just Once In My Life” ve “To Know Him Is To Love Him” sayılabilir. Bangladeş için düzenlediği dinleti kendisine bir “Grammy Ödülü” getirmiştir. “The Beatles” filmi “Let It Be” için düzenlediği film küğü sanatçıya “Akademi Ödülü” kazandırmıştır. Spector; 1989 yılında Dolly Parton, Emmylou Harris ve Linda Ronstadt’ın bir araya gelerek oluşturduğu üçül tarafından seslendirilen “To Know Him Is To Love Him - Onu Tanımak Onu Sevmek Demektir” isimli bağdası ile “BMI - Broadcast Music, Inc.” Tarafından verilen “Yılın Şarkısı Ödülü”nü elde etti. Sanatçı iki kez “White House - Beyaz Saray”a davet edilmiştir. Kendi izni olmadan çekilen dört belgesel filmin konusu olmuş, bu belgesellerin her biri bir saatten fazla süreleri ile dikkatleri çekmiştir. Bu belgesellerden biri “David Wolper Organizasyonu” tarafından ve diğeri “BBC” için oluşturulmuştur. Hakkında -yine yetki ve izin vermediği halde- yedi kitap yazılmış, Avrupa’da ise dört kitap piyasaya sürülmüştür. 1993 yılında “City of Philadelphia Hall of Fame”e dahil edilmiş ve büyük prestij taşıyan “Philadelphia Ödülü”nü almıştır. 1995 yılında “TEC Hall of Fame”den “Lifetime Achievement” ödülü gelmiştir.

Spektrum (Görünge):

Murat Üstün’ün yaratısı. Çok hassas pırıl pırıl parlayan küçücük bir ışığın, zamanla rengarenk bir konuma ulaşıp, gelişerek büyük bir gökkuşağı gibi evrene yayılması. Renklerin birbiriyle uyumlu olarak kaynaşmasının bu görüntüsü hayran ve esir edici izlenimler bırakır. Çok hassas ve pırıl pırıl tınlayan küçücük bir ses de rengarenk bir değişime dönüşüp ritim ve çokseslilik kazanarak zengin bir “görünge”ye dönüşür ve evrene yayılır. Seslerin birbirleriyle uyumlu olarak kaynaşmasının bu tınısı hayran ve esir edici izlenimler bırakır.

Spirito, con spirito:

(İt.) Ruh, ruh ile. Nükte, espri; nükteli, esprili. Coşkulu ve kıvrak bir ifade ile. Bkz. Spiritoso.

Spiritoso:

(İt.) Ruh ile dolu, kıvrak bir deyişle. Bkz. Spirito, con spirito.

Spoken Song (Spoken Voice):

Konuşmalı şarkı... Bkz.: Sprechgesang (Sprechstimme)…

\ Spotify:

İsveç merkezli küğ servisi. Yaptığı yayın akışında “Sony”, “EMI”, “Warner”, “Orchard” ve “Universal” gibi şirketlerin kataloglarında yer alan küğler bulunur ve bu küğler bağımsız ve sınırsız bir şekilde dinlenebilir. “Spotify” hizmetleri abone ya da değil, herkese sunulmaktadır. Bu dijital platformda yer alan küğler dinleyen tarafından seçilebilir, listeler oluşturulabilir. Spotify “Mac Os”, “iOS”, Windows”  ve “Linux” sistemlerini kullanan bilgisayarlarda ve “Android”, “Symbian”, “Windows Mobile”, “S60” ve “webOS” işletim sistemlerini kullanan mobil telefonlarda başarıyla çalışmaktadır. “Spotify”, listesinde yer alan sanatçılara, albümlere, şirketlere serbest erişim olanağı sağlamaktadır. Ayrıca dinleyiciler dinledikleri küğleri satın almak isterlerse ortak satıcılar satış işlemini gerçekleştirmektedir. Spotify’ın tüm dünyada 320 milyonun çok üzerinde bir abonesi olduğu tahmin edilmektedir. Kullanıcılar para vermek istemiyorlarsa reklamların gösterildiği ya da dinletildiği ücretsiz hesap açabilmektedirler. Daha yüksek ses kalitesi, çevrimdışı dinleyebilme, istediği şarkıyı seçebilme olanağı elde etmek isteyenler ise abonelik satın alma yoluna gitmektedirler. Şirket 2006 yılında İsveç’te kuruldu. Tam ismi “Spotify AB” olarak onaylanmıştır. Şirketin kurucuları Daniel Ek ve Martin Lorentzon olup genel merkezi Londra’da, araştırma ve geliştirme merkezi ise Stockholm’de bulunmaktadır. Genel kullanıma 7 Ekim 2008 tarihinde açılmıştır. 2010 yılında yapılan “Dünya Ekonomik Forumu”nda şirket “Teknoloji Öncüsü” olarak duyurulmuştur.

\ Sprechgesang (Sprechstimme):

(Bkz.: “Spoken Song” ya da “Spoken voice”) Konuşma ile ırlama arasında salınımlar gösteren ses tekniğidir. Bu teknik yirminci yüzyılın başlarında ekspresyonist küğsel bağdalarda oldukça yaygın olarak kullanılmıştır. Örneğin bu tekniğin en büyüleyici ve tanınmış kullanımlarından birisi Arnold Schoenberg’in 1912 yılında bağdadığı “Pierrot Lunaire” isimli yaratısında görülür. Alban Berg de bu tekniği “Wozzeck” ve “Lulu” isimli operalarında kullanmıştır. San Francisco’lu oyun yazarı ve aktör Gary Aylesworth ise “Edgar Cayce’in Balladı” isimli bluegrass operetinde ilk kez bu tekniği bir sahne oyununda sergilemiştir. Bazı açılardan Aylesworth’ün yaklaşımı konu ve performans açısından mükemmel etkiler yaratmaktadır. 1877 ile 1945 yılları arasında yaşamış ve geleceği görebilen bir medyum olan Edgar Cayce’in hayatını düşündüğümüzde, ortaya konulan bu tiyatro oyunu garip fikirlerle donanmış gerçeküstücü bir yapı arzetmektedir. Oyun, hemen anlaşılabileceği üzere “konuşmalı ırlama”nın hakim olduğu bir zaman diliminin anlayışında kurgulanmıştır. Bu tekniğin kullanımı oyunda medyumun alışılmadık beyinsel çalışma şekline uygun şekilde parlak bir metafor yaratmaktadır. Beri yandan “konuşma biçiminde yapılan ırlama”nın küğsel bağdalarda gerginliği artırdığını ve tansiyonu kesin bir şekilde yükselttiğini belirtmek gerekir. Ancak bu tekniğin kullanımdaki dozunu da iyi ayarlamak şarttır; abartılmış ya da uzun tutulmuş kullanımlar dinleyiciyi yaratının asıl konusundan uzaklaştırabilir ya da salonu terketmesine yol açabilir. “Sprechgesang” ilginç bir teknik olup sahne üzerinde hayli etkilidir; ancak kullanımda aşırıya kaçılmamalıdır.

Staccato:

(İt.) Kısa kısa çalın. Birbirinden ayrık çalın. Noktalayarak çalın. Yayı altta ve üstte durdurarak seslendirme yapılması gerektiğini belirten terim. Notaların arasını kopartın. Kesik ve bağlantısız seslendiri gerçekleştirin. Bir notayı diğer notadan keskin hatlarla ayırarak çalın. Ayır. Ayrık. Elçinli çalgılarda parmak hareketlerinin keskin olması ve notaların birbirlerinden kopuk olarak çalınması gerektiği anlaşılmalıdır. Notaların nota başları üzerine konulan noktalar ile gösterilir.

Staccato

Staendchen (Ständchen):

(Alm.) Serenad. Serenad yapmak. Irlamak. Serenat yapar gibi ırlamak. Bkz. Morgenständchen.

Steadily:

(İng.) Muntazaman. Sürekli. Boyuna. Durmadan. Israrla. Sebatla.

\ Steidl, Pavel:

Çek gitarist Pavel Steidl Rakovnik kentinde doğdu. Steidl, “Uluslararası Radio France Gitar Yarışması”nda birincilik ödülü aldığında kendi kuşağının en kapsamlı birikimine ve bu birikimi sergileme yeteneğine sahip olduğunu kanıtlamış oldu. Sanatçı aralarında Kanada, Küba, İspanya, Polonya, Avusturya, Kosta Rica, Meksika, Guatemala, Avusturalya, Japonya, İngiltere, İskoçya ve birçok ülkede dinletiler vermiştir. Ünlü gitar dergisi “İtalian Guitar Magazine Guitart” sanatçıyı dünyanın en önemli sekiz gitaristi arasında saymıştır.

Stenhammar, Fredrik:

Bkz.: Stenhammar, Oscar Fredrik.

\ Stenhammar, Fredrika:

İsveçli sopran ve opera ırlağanı. Kızlık soyadı Andrée idi. Doktor Andreas Andrée’nin kızı ve İsveç’in ilk kadın orgçaları Elfrida Andrée’nin kız kardeşi olarak 19 Eylül 1836 tarihinde Visby’de dünyaya geldi. “Leipzig Konservatuvarı”nda 1851-1854 yılları arasında öğrenci oldu. 1854-1855 yıllarında Almanya’nın Dessau kentinde “Hofoper”de çalıştı. 1855-1857 arasında “Royal Swedish Opera - İsveç Kraliyet Operası”nda görev aldı. 1857-1858 yıllarında Gilbert Duprez’in öğrencisi oldu. 1859 yılında “Viyana Operası”na katıldı. İsveç’e kesin dönüş yaptığında artık bir “prima donna - başrol oyuncusu” idi ve “Royal Swedish Opera - İsveç Kraliyet Operası”nda ırlama eğitmenliği yapmaya başladı. Sanatçı 1864 yılında “Royal Swedish Academy of Music - İsveç Kraliyet Müzik Akademisi”ne kabul edildi. Kendisi de bir opera ırlağanı olan Oskar Fredrik Stenhammar ile evlendi. Fredrika Stenhammar 7 Ekim 1880 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

\ Stenhammar, Oscar Fredrik:

İsveçli opera ırlağanı. Tenor olan sanatçı 11 Temmuz 1834 tarihinde Häradshammar’da dünyaya geldi. Fredrik Stenhammar, rahip ve doğa bilimci Christian Stenhammar’ın oğlu, mimar ve bağdar Per Ulrik Stenhammar’ın küçük erkek kardeşi ve bağdar Wilhelm Stenhammar’ın amcasıydı. Küçük erkek kardeşi olan Evald Stenhammar bir rahipti. Stenhammar 1852-1855 yılları arasında “Uppsala Üniversitesi”nde öğrenci oldu, daha o dönemde bir ırlağan olarak adından söz ettirdi ve 1859 yılında Falun’daki “Bergsskolan - Bergs Okulu”nda okudu. 1855-1856 mevsiminde “Kraliyet Tiyatrosu”nda görev alan sanatçı Rossini’nin “Wilhelm Tell” operasının İsveç’te gerçekleştirilen ilk ediminde sahneye ilk kez çıktı. Stenhammar daha sonra ses çalışmaları yapmak ve kendini geliştirmek için Paris’e gitti. Döndükten sonra 1862-1865 yılları arasında “İsveç Kraliyet Tiyatrosu”na katıldı. O tarihlerde oldukça umut veren bir görüntü çizen sanatçı daha sonra sesinin kalitesini yitirmesiyle ırlağan olarak ertiksel konumundan ayrılmak zorunda kaldı. Bu nedenle 1865 yılında “İsveç Gümrük Teşkilatı”na katıldı ve 1881 yılında bu kurumda müfettişliğe terfi etti. Bir ırlağan olarak ertiksel yaşamı sona erdiyse de Oscar Fredrik Stenhammar “İsveç Kraliyet Tiyatrosu” sanatçıları arasında saygınlığı eksilmeyen bir konuma sahipti. 1863 yılında bir ırlağan olan sopran Fredrika (Andrée) Stenhammar ile evlendi. Kızları olan Elsa Stenhammar da bir ırlağan, orgçalar ve koro yönetkeni idi. Sanatçı 1 Mart 1884 tarihinde Stockholm’de sonsuzluğa göç etti.

\ Stenhammar, Per Ulrik:

İsveçli mimar ve bağdar. 20 Şubat 1829 tarihinde Haradshammar’da papaz ve doğa bilimci Christian Stenhammar’ın ikinci eşi olan Anna Charlotta Kernell’den dünyaya geldi. Stenhammar ve Kernell’ler hem erkek hem de kadın tarafından Östergötland bölgesinin tanınmış ailelerindendi. Christian Stenhammar uzun yıllar parlamentoda ruhban sınıfını temsil etti. Kernell ailesinin de geçmişinde çok sayıda din adamı bulunmaktaydı. Anna Charlotta’nın kuzeni pek tanınmış şair Per Daniel Amadeus Atterbom olup, kız kardeşi Sophie bağdar Adolf Fredrik Lindblad ile evliydi. Daha ondört yaşında iken Per Ulrik Stokholm’e öğrenci olarak gitti, ilk olarak “Teknologiska Institutet - Teknoloji Enstitüsü”nde ve sonra “Kungliga Akademien för de Fria Konsterna - Kraliyet Güzel Sanatlar Akademisi”nde okudu. Mimar olma amacını güdüyordu ve öğrenciliği süresince pratik yapma olanağı da elde etti. Eğitiminin ardından sanat akademisinde, kiliseler ve kurumsal yapılar üzerine odaklanan bir danışmanlık mimarı oldu. Per Ulrik aynı zamanda ulusal inşaat otoritesinin kontrolörüydü ve 1866 yılından başlayarak sanat akademisinde yardımcı üye ve öğretmenlik yaptı. 1860’lı yıllarda ilkokul ve seminer binalarının inşasına temel oluşturan “standart planlar”ı hazırladı. Stenhammar’ın tasarladığı daha büyük binalar arasında Västerås’taki hastane, Vänersborg’daki ortaokul ve Stockholm’deki “Sabbatsberg Düşkünler Evi” bulunmaktadır. Ayrıca Stockholm’deki Ersta sosyal yardımlaşma hastanesinde yer alan sekizgen kapelin kurulmasının arkasındaki itici güçtü. Sağlam bir küğ eğitimi almasına karşın bazı çevreler Stenhammar’ı amatör bir bağdar olarak düşünmektedirler. Bu bir bakıma yaşamını küğ sanatından kazanmadığı için doğrudur. Kendisi kış ayları boyunca Adolf Fredrik Lindblad’ın küğ okulunda öğrencilik yaptı ve burada piyano dalında ilerlediği gibi uyum bilgisi ve karşıt yazım da öğrendi. 20 yaşı civarında yaz aylarında “Vikbolandet Yarımadası”nda araştırma gezileri yaptı ve halk şarkılarını kayda aldı. Bunlar arasında tarihçi ve kütüphaneci Levin Christian Wiede’nin şarkı koleksiyonunda yer alan parçalar da bulunmaktaydı. Bunlar küğ bilimci Jan Ling tarafından daha sonra basıldı. Sanatçı geniş bir küğsel ailenin bireyi olduğu için çok şanslıydı, örneğin Adolf Fredrik Lindblad 1830’lu yılların gelecek vaad eden bir bağdarı olarak kabul edilmekteydi, kardeşi Oscar Fredrik Stenhammar bir opera ırlağanı idi. Oscar Fredrik’in eşi Fredrika Stenhammar da bir opera ırlağanı idi ve “İsveç Kraliyet Operası”nın bir başrol oyuncusu idi. Kız kardeşi Elfrida Andrée de bir bağdar ve İsveç’in ilk kadın org çalarıydı. Sanatçının oğlu olan Wilhelm Stenhammar da bir bağdar olarak pek tanındı. Per Ulrik Stenhammar asıl olarak ırlama parçaları bağdadı. Bu parçalar klasıl biçemde kaleme alındığı için arka planda Lindblad’ın yer aldığı söylenmektedir. Irlama için bağdanan bu parçaların sözleri genellikle dinsel metinlerden seçilmişti. Bunların birçoğu değişik yayın evleri tarafından sayısız defa basıldı. Özellikle Oscar Ahnfelt’in “Andeliga Sånger - Ruhani Şarkılar” edisyonu 1900’lerde bu baskıları çeşitli kereler tekrarladı. Stenhammar tarafından yazılan yaylı çalgılar dördülü 27 Aralık 1868 tarihinde “Mazer Yaylılar Dördülü”nce ilk kez yorumlandı. “Saul ve David” isimli oratoryosu oğlu Wilhelm Stenhammar tarafından orkestral versiyonu ile 1900’de seslendirildi. Bu eser Mozart ve Mendelssohn ruhu ile yazılmış zarif bir yaratıdır. Bu eserin metnini “Robinson” takma adı ile tanınan ve Stenhammar’ın kuzeni Lotten von Feilitzen’in eşi olan Urban von Feilitzen kaleme aldı. Sanatçı 1868 yılında “İsveç Kraliyet Küğ Akademisi”nin üyeliğine kabul edildi. Per Ulrik 8 Şubat 1875 tarihinde Stokholm’de sonsuzluğa göç etti.

Stil Galant (Style Galant):

Bkz. Galant Stil, Galant Style, Style Galant.

Stimmen:

(Alm.) Düzemek, düzen vermek. Akort etmek, uyumlu hale getirmek. Bkz.: Düzemek, (İng.) Tune. Fr. Accord, accorder.

Stinto:

(İt.) Sönük, sönük renk. Donuk. Açık ve kesin olmayan. Boğuk. Sıkıcı. Renksiz, tekdüze. Solgun, solmuş. Rengi atmış. Soluk.

\ Stoel, Bob:

”Rotterdam Filarmoni Orkestrası”nın ve “Hamburg Devlet Filarmoni Orkestrası”nın birinci kornocusu olarak uzun yıllar hizmet verdikten sonra emekli oldu. “Codarts Rotterdam” isimli okulda korno öğretmenliği yaparak çok sayıda korno sanatçısı yetiştirdi.

Stonare:

(İt.) Hatalı okuma.

Stradivarius Kemanların Sırrı:

Stradivarius kemanlarının sırrı esas olarak Avrupa buzul çağı yaşarken ağaçların yavaş büyümesi olarak açıklanabilir. Uzmanlara göre mini buzul çağı en soğuk evresini 1645-1715 yılları arasındaki 70 yıllık dönemde geçirdi. Dünyaca ünlü Stradivarius kemanlarının eşsiz sesinin sırrı şimdiye kadar keman ustası Antonio Stradivari'nin kullandığı cilada ya da tahtanın işleniş biçiminde olduğu sanılırken, son araştırmalar gerçeğin tamamıyla farklı olduğunu ortaya koydu. Amerikan ''Tennessee'' ve ''Columbia Üniversiteleri''nin uzmanları, yaptıkları uzun araştırmalar sonunda, dünyanın bu en pahalı kemanlarının yapımında kullanılan tahtanın, "uzun ve soğuk kışlar" ile "kısa ve ılık yazlar" yaşamış ağaçlardan elde edildiği için bu derece mükemmel ses verdiğini saptadılar. Araştırmayı yürüten uzmanlardan Dr. Henry Grissino-Mayer, bu kemanların pürüzsüz ses vermelerinin kullanılan ağaçların yetiştikleri ortamın çok soğuk ve bu nedenle tahta yoğunluğunun fazla olmasından kaynaklandığını saptadıklarını belirtmiştir. Aynı zamanda iklim uzmanı olan Dr. Grissino-Mayer ile Columbia Üniversitesinden Llyod Burckle, "Avrupa'nın 1450-1850 arasında mini bir buzul çağı yaşadığını, bu durumun ağaçların büyüme hızını yavaşlattığını ve ağaçların tahta yoğunluğunun artmasına neden olduğunu" ifade ettiler. Antonio Stradivari dahil, 17. yüzyılın ünlü İtalyan keman ustalarının Cremona'da ürettikleri kemanlarda bu ağaçları kullandıkları belirtiliyor. Uzmanlara göre mini buzul çağı en soğuk evresini 1645-1715 yılları arasındaki 70 yıllık dönemde geçirdi. Antonio Stradivari'nin 1644'te doğduğu ve sanatı açısından altın çağını 1700-1720 arasında yaşadığı biliniyor. Ağaçların incelenmesi sonucunda bunların 1625-1720 yılları arasında çok yavaş büyüdükleri ve halkalarının çok dar ve sıkışık olduğu saptandı. Grissino-Mayer ve Burckle'in buluşları "Dendrochronologia" adlı bilimsel dergide de yayınlandı. Merkezi New York'ta bulunan ''Amerika Keman Cemiyeti'' Başkanı Helen Hayes ise yeteneksiz bir ustaya dünyanın en mükemmel ağacı da verilse iyi bir sonuç alınamayacağı yorumunda bulundu.

\ Straus, Oscar:

Avusturyalı bağdar. 6 Mart 1870 tarihinde Viyana’da dünyaya geldi. Bu kentte öğrenim gördü ve daha sonra Berlin’de Max Bruch ile çalıştı. 1927 yılına dek Berlin’de yaşamını sürdürdü. 1939 yılında Fransız vatandaşlığına geçti. 1940 yılından 1948 yılına dek Amerika Birleşik Devletleri’nin New York ve Hollywood kentlerinde bulundu, ardından Avrupa’ya geri döndü. Avusturya ve Almanya’da tiyatrolarda yönetkenlik yaptı. 1907 yılında yazdığı “Bir Vals Düşü” (Ein Walzertraum - A Waltz Dream) ve 1908 yılında George Bernard Shaw’un oyunu “Silahlar ve Adamlar” (Arms and Men) üzerine biçimlendirerek kaleme aldığı “Çikolata Asker” (Der Tapfere Soldat - The Chocolate Soldier) operetleri ile pek tanındı. 1914 yılında “Herşey Aşk Çevresinde” (Rund um die Liebe - All Around Love) diğer bir önemli yaratısıdır. Ayrıca 1950 yılında çekilen “La Ronde” isimli sinema filmi için de küğ bağdamıştır. Diğer yaratıları arasında orkestral eserler ve piyano parçaları bulunmaktadır. Oscar Straus 11 Ocak 1954 tarihinde Avusturya’nın Bad Ischl kentinde sonsuzluğa göç etmiştir.

Stretto:

(İt.) Daha çabuk, daha sıkıştırarak, daha canlı. Daraltarak, sıkılaştırarak. Sıkı.

\ String Inspirations Quintet:

Yaklaşık üç yıl önce çeşitli coğrafyalardan yalkıcı sanatçıların bir araya gelmesiyle Viyana’da kurulan küğsel topluluk olan bu beşil küğün çeşitli dallarını birleştirerek geniş bir dinleyici kitlesine seslenmeyi hedeflemektedirler. Dağarları klasıl küğ, Arjantin tangosu ve Türk küğünü harmanlayan enerjik ve zengin bir içeriktedir.

\ Strugala, Tadeusz:

Bugün Polonya’nın en önemli orkestra yönetkenlerinden biri olarak kabul edilen Strugala “Wroclaw Müzik Akademisi”nin “Kuram, Bağdama ve Orkestra Yönetkenliği Bölümü”nü bitirdikten sonra eğitimini “Weimar” ve “Venedik Küğ Akademileri”nde sürdürmüştür. 1969–80 yılları arasında “Wroclaw Filarmoni”nin genel müdürlüğünü ve sanat yönetmenliğini yürütmüş; bir yandan da 1975–76 yılları arasında “Katowice WospriTV–Polonya Radyo ve Televizyon Büyük Sinfoni Orkestrası”nda genel müdürlük ve sanat yönetmenliği, 1976–1978 yılları arasında “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nda genel küğ yönetmenliği görevlerini üstlenmiştir. 1979–1990 yılları arasında “Varşova Ulusal Filarmoni”nin daimi yönetkenliği ve sanat yönetmeni yardımcılığını yapmış, bu görevleriyle eşzamanlı olarak 1981–1986 yılları arasında “Krakow Filarmoni Orkestrası” sanat yönetmenliği görevini de yürütmüştür. Bunların ardından 1990–1993 yılları arasında Varşova’daki “Polonya Radyo Orkestrası” sanat yönetmenliği ve birinci yönetkenlik görevlerini üstlenmiştir. 1994–2001 yılları arasında ise “Prag Sinfoni Orkestrası–FOK”un sürekli konuk yönetkenliği görevi kendisine verilmiştir. Strugala için 60’lı yıllar uluslararası alanda tanınmanın başlangıcı ve hemen hemen tüm Avrupa’da, Avustralya, Amerika Birleşik Devletleri ve Asya’da hem Polonya’nın, hem de başka ülkelerin en önemli orkestralarıyla sahne aldığı yıllar olmuştur. Sanatçının birçok kez yönetkenliğini üstlendiği yüzyirmiyi aşkın orkestra arasında başlıcaları şunlardır: “Bamberger Symphoniker”, “Berliner Staatskapelle”, “Bruckner Orchester Linz”, “RIAS Berlin”, “Radio–Symphonie Orchester Berlin”, “Dresdner Philharmonie”, “MDR-Sinfonie Orchester Leipzig”, “Manchester Hallé Orchestra”, “Çek Filarmoni Orkestrası”, “Prag Sinfoni Orkestrası–FOK”, “Çek Radyo Orkestrası”, “St. Petersburg Filarmoni Orkestrası”, “Helsinki Radyo ve Filarmoni Orkestrası”, “Stockholm Radyo Orkestrası”; “Budapeşte”, “Sofya”, “Bükreş” Radyo ve Filarmoni Orkestraları, “New World Symphony Orchestra”, “Norfolk Symphony Orchestra”, “Tokyo Yomiuri Nippon”, “Osaka Philharmonic” ve “Seoul Philharmonic Orchestra”, “Israel Sinfonietta”, “Ankara”, “İstanbul” ve “İzmir” Senfoni Orkestraları, “NTO-Wien”, “City of London Sinfonia”, “London Mozart Players”. Sanatçıya 1974 yılında “Genel Küğ Yönetmenliği” görevini üstlenmesi davetinde bulunan “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” ile sürdürdüğü çalışmaların 30. yılına ulaşılmıştır. 1974’den bu yana Tadeusz Strugala’nın Türk orkestralarının en iyi yalkıcılarla verdiği dinletilerde ve Türk bağdarların çağdaş yaratılarının seslendirildiği bir dizi dinletide sürekli var olduğu açık bir gerçektir. Sanatçı 1986 yılında “Uluslararası Varşova Güzü Festivali”nde Polonyalı bir bağdar olan Zygmunt Mycielski’nin “Liturgia Sacra” isimli yaratısının en iyi yorumuyla “Orpheus Ödülü”nü kazandı. Polonya çağdaş küğünün yorumlanması alanındaki büyük başarılarından ötürü ise 1991 yılında “Polonya Bağdarlar Birliği Ödülü” ile onurlandırılmıştır. Strugala’nın almış olduğu diğer önemli ödüller arasında şunlar sıralanabilir: “Grand Prix du Disque F.Liszt – Budapeşte/1987”, Roman Maciejewski’nin “Requiem-Missa Pro Defunctis” isimli yaratısının ilk çalınış kaydıyla “Gramophone Music Magazine” dergisinin “Yılın Albümü” ünvanına aday gösterildi. “Collins Classics”den çıkartılan Franz Xaver Scharwenka yaratıları albümüyle Alman albüm dergisi “Fono Forum”un “Stern Ses Monats Ödülü”nü almaya hak kazandı. Orkestra yönetkenliği alanında ve Polonya küğünün yurt dışında tanıtımında gösterdiği büyük başarılardan ötürü “Polonya Kültür ve Küğ Bakanlığı” ile “Dışişleri Bakanlığı”nın çeşitli ödül ve nişanlarını aldı; 2000 yılında ise “Polonia Restituta Madalyası Yıldızlı Kumandanlık Haçı” ile onurlandırıldı. Tadeusz Strugala’ya 1996’da “Kulturpreis Schlesien des Landes Niedersachsen” gibi doruk niteliğinde bir ödül, 1998’de ise “Wroclaw Küğ Akademisi” tarafından fahri doktor ünvanı (doktor honoris causa) verildi. Strugala yönetkenlik çalışmalarının yanısıra eğitmenlik de yapmaktadır; yirmi yılı aşkın bir süre “Wroclaw Küğ Akademisi”nde öğretmenlik yapmış, Tokyo ve Hong Kong’da ustalık sınıfları yönetmiş, ayrıca uluslararası orkestra yönetkenliği yarışmalarında jüri üyelikleri almış, 2003 yılında “Uluslararası Grzegorz Fitelberg Orkestra Yönetkenliği Yarışması” jüri başkanlığına davet edilmiştir. “Wratislavia Cantans Oratoryo–Kantat Festivali” ve “Duszniki Chopin Festivali” O’nun yönetiminde sanatsal ve kurumsal bir gelişim kazanmıştır. Son dönemlerde sanatçının ilgisi opera tiyatrosuna da yönelmiştir. “Wroclaw Operası”nın 160. kuruluş yılı nedeniyle Carl Maria Weber’in “Özgür Okçu” adlı yaratısının ilk çalınışını hazırlamış, 2002 yılı “Poznan Hoffman Festivali”nin açılışını Ludwig van Beethoven’in “Fidelio”sunun ilk seslendirilişiyle yapmıştır. 2003 yılı Haziran ayında “Ulusal Opera”da koreografisini Boris Ejfman’ın hazırladığı, eleştirmenlerin olağanüstü beğenisini kazanan ve büyük bir izlenme oranına erişip ''Büyük Tiyatro–Ulusal Opera'' 2003/2004 mevsimi dağarına alınan Peter İlyitsch Tchaikovsky’nin balesinin ilk gösterimini hazırladı. Strugala 2002 yılında Roman Polanski’nin “Piyanist” isimli filminin son bölümünde orkestrayı yönetmiş; “FN Orkestrası”yla birlikte, Sony firması için,bant kayıtlarını CD’ye geçirmiştir.

Strumento:

(İt.) Alet, araç, aygıt. Müzik aleti, enstrüman, çalgı, saz. Küğ sanatında kullanılan ve ses üretmeye yönelik işlevi bulunan araçların tümüne verilen isim. Bkz. Strumento a tastiera, tastiera.

Strumento a tastiera:

(İt.) Klavye, klavyeli çalgı. Org, elektrikli org. Elçinli çalgı. Bkz. Strumento. Tastiera.

Stumme Claviatur:

Sessiz klavyatur. Sessiz elçin. Kısmaçlanmış klavye. (İng. Mute Claviatur) Gültekin Oransay'a göre "dilsiz piyano". Faruk Güvenç'e göre "sessiz klavye" ya da "sessiz tastatur". Güvenç, bahis konusu olan şeyin piyano değil, salt piyanonun klavyesi olduğunu belirterek Oransay'ın terimine karşı çıkmaktadır. Güvenç şöyle açıklar: "Çünkü bahis konusu olan şey piyano değil bir kere, piyanonun sadece klavyesi. İnsanın kolunun altına alıp götürebileceği bir şey. Sesi de yok; kolayca taşıyorsunuz, istediğiniz yerde kimseyi tedirgin etmeden parmak çalıştırıyorsunuz."

\ Stutzman, Nathalie:

Kendi neslinin en çarpıcı vokal dehalarından biri sayılan ve bugüne kadar elliye yakın CD kaydı yapan kontralto Nathalie Stutzman, resital programlarının olduğu kadar dinleti ve opera sahnelerinin de vazgeçilmez isimlerinden biridir. Alman “Schallplatten Kritik”, Fransız “Diapason d'Or”, Japonya “Plak Akademisi” ve“Grammy”nin de arasında bulunduğu birçok ödülün sahibi olan Stutzman bellibaşlı opera salonlarının değişmez sanatçılarındandır. Özellikle Alman lied'leri ve Fransız şarkılarının en beğenilen yorumcularından biri sayılan sanatçının barok, klasik, romantik dönemlerin yanısıra, 20. yüzyılı da kapsayan geniş dağarı O’nu kuşağının en iyi ses sanatçılarından biri yapmaktadır. Opera alanında Paris'te Mozart'ın "Ombra Felice", Marsilya'da Haendel'in"Radamisto", Lyon'da Gluck'un "Orfeo" ve Bordeaux ve Amsterdam'da gerçekleştirdiği Haendel'in an', times;">"Giulio Cesare"eserlerindeki başarısıyla göz dolduran sanatçı, aynı zamanda Zürih, Barselona, Brüksel, Floransa, Venedik, Bonn ve Salzburg operalarında da sık sık başarılı temsiller gerçekleştirmektedir. Dinleti sanatçısı ve resitalist olarak “Champs-Elysée Tiyatrosu”, “Royal Festival Hall”, “BBC Proms”, “Carnegie Hall”, “Musikverein”, “Mozarteum de Salzburg”, “Concertgebouw”, “La Monnaie”, Tokyo “Suntory Hall”, “La Scala” ve “Berlin Filarmoni”de verdiği dinletilerle dinleyicileri ve eleştirmenleri büyülemektedir. “Erato”, “Philips”, “EMI”, “Deutsche Gramophon”, “Harmonia Mundi”, “Sony” ve “Virgin” etiketleriyle yayınlanmış olan ellinin üzerinde kaydı bulunan sanatçının en önemli kayıtları arasında beş CD'lik “Schumann Lied”leri, “Chausson” ve “Poulenc” ezgileri, Mahler'in ''2. Sinfonisi”, Vivaldi'nin "Nisi Dominus"u ve son olarak da Schubert'in "Winterreise"si bulunmaktadır. Stutzman Seiji Ozawa, John Eliot Gardiner, Simon Rattle ve Christoph von Dohnanyi gibi yönetkenler ile “Amsterdam Royal Concertgebouw Orkestrası”, “Paris Orkestrası”, “Londra Sinfoni Orkestrası”, “Boston Sinfoni Orkestrası”, “Cleveland Orkestrası” ve “Staatskapelle Dresden” gibi seçkin orkestralarla göz alıcı dinleti izlenceleri gerçekleştirmektedir. 1994'ten beri birlikte çalıştığı İsveçli piyanist Inger Södergren ile dünyanın belli başlı küğsel başkentlerinde sayısız resital programı gerçekleştiren Nathalie Stutzman Fransız “Sanat ve Edebiyat Şövalye Nişanı”ile onurlandırılmıştır. 1965'te Paris'te doğan ve annesi Christine Stutzman'la küğsel eğitimine başlayan sanatçı Paris'teki “Lirik Opera Sanatı Okulu”nda Hans Hotter'le Alman lied eğitimi aldı. Stutzman aynı zamanda çok iyi bir piyanist, fagot yorumcusu ve oda müzisyenidir.

Stück:

(Alm.) Parça, tane, adet. Oyun, piyes.

Su, Ruhi:

Ruhi Su: Üç Kardeşiz, Bir Orduya Yeteriz!

Sub.:

Subito'nun kısaltılmışı. Derhal, hemen, birdenbire. Ani, aniden. Bkz. Subito.

Subito:

(İt.) Derhal, hemen. Birdenbire. Ani, aniden.

\ Suetomi, Atsuko:

Koto Sanatçısı Atsuko Suetomi Japonya’da doğdu. “Musashino Üniversitesi” ve “Takasaki Güzel Sanatlar Üniversitesi”nde Japon kültürü ve Japon küğü okudu. İkuta klasik koto çalmayı öğrendikten sonra modern koto dünyasında usta sayılan Tadao Sawai ve Kazue Sawai’den eğitimler aldı. Japonya ve birçok ülkede dinletiler veren sanatçı bazı Türk eserlerini de koto ile çalmaktadır. Tsunami mağdurları için hayır dinletileri veren sanatçı, Türkiye’de ve farklı ülkelerde yapılan festivallere sıkça davet alıp sahneye çıkmaktadır. Atsuko Suetomi Ekim 2005’te bir aylık dinleti dolaşısı için Türkiye’ye gelmiş olup, ülkemizin kültürel ve doğal güzelliklerinden ve insanlarının sıcaklığı, konukserverliği, nazik davranışlarından etkilenerek yerleşmeye karar vermiştir. Şubat 2007-2009 yıllarında İstanbul, 2010-2012 İzmir’de yaşamış olup Ağustos 2012 tarihinden başlayarak Ankara’da yaşamaktadır. Türkiye’nin önde gelen sanatçıları ve orkestraları ile işbirliği yapmakta, “Japon Küğü Topluluğu” başkanlığı görevini sürdürmekte, dinletiler aracılığıyla yardım faaliyetleri yürütüp Türkiye ve Japonya arasındaki köprülerin dostluk ve küğ yoluyla güçlendirilmesine katkıda bulunmaktadır.

Sul:

Bkz. Sulla, sulle, sull. Üzerinde. -ını. …… Yanı.

Sul ponticello:

(İt.) Köprüde. Köprü üzerinde. Eşikte. Eşik yanında. Yaylı çalgılarda yayın köprüden geride kullanılması yolu ile elde edilen özel ses rengi. Bu ses rengi notada terimin kullanıldığı yerde başlatılır ve başka bir uyarıcı terim ya da simge gelene dek bu çalış şekli sürdürülür. Yayın çalgının köprüsünün gerisinde kuyruk takımının olduğu yere kadar olan bölgede kullanılmasıyla elde edilen ses efekti.

Sul tastiera:

(İt.) Klavyede, elçinde. Tuş üzerinde. Tuşun yanında. Yaylı çalgılarda yayın tuş tahtası üzerinde çekilmesi yolu ile elde edilen özel ses rengi. Yayın tuş tahtası üzerinde gezindirilmesi. Bkz. Sul tasto. Sulla tastiera.

Sul tasto:

(İt.) Yalnızca tuşe üzerinde, tuşede seslendirerek, yaylı çalgılarda yayın tuşe üzerinde gezdirilmesi ile elde edilen özel renk. Bu terimin kullanıldığı yerde notaların bu özel renkten faydalanılarak çıkarılması yoluyla elde edilen ses efekti. Tuşe üzerinde çalarak. Bu ses rengi terimin konulduğu yerde başlar ve başka bir uyarıcı terim ya da simge gelene dek bu çalış şekli sürdürülür. Bkz. Sul Tastiera, Sulla Tastiera.

Sul tasto estremo:

(İt.) Tuşe üzerinde çalışı abartarak. Sul tasto çalış stilini artırarak. Yaylı çalgılarda yayın tuş tahtası üzerinde daha fazla mesafede çalınması yolu ile. Sul tasto ses renginin daha fazla kullanılması sağlanarak. Bkz. Sul tasto, sul tastiera.

Sull:

Bkz. Sul, sulla, sulle. Üzerinde. -ını. …… Yanı.

Sulla:

Bkz. Sul, sulle, sull. Üzerinde. -ını. …… Yanı.

Sulla tastiera:

(İt.) Bkz. Sul tastiera.

Sulle:

Bkz. Sul, sulla, sull. Üzerinde. -ını. …… Yanı.

Sultan Üçüncü Selim:

Osmanlı Padişahı Sultan Üçüncü Selim musiki ile yakından ilgili bir kişiydi. Bağdaları arasında “Suzidilara Ayin-i Şerif”, “Suzidilara Peşrev”, “Suzidilara Saz Semaisi” özellikle göze çarpmaktadır.

\ Sun, Ayhanım:

1976 T.C. Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümü. 1976-1981 T.C. Kültür Bakanlığı Ankara Devlet Opera ve Balesi Bale Sanatçısı, 1981-2001 T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Bale Sanatçılığı, 1988-2001 T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Çocuk Balesi Öğretmenliği, 1992-1999 T.C. Çatalca Belediyesi Bale Okulu Kurucu Öğretmenliği, 1990-2001 T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Çocuk Müzikalleri koreografi asistanlığı, 1993-2001 T.C. Kültür Bakanlığı Devlet Opera ve Balesi Müzikal Eserler koreografi asistanlığı, 1995-2001 T.C. Kültür Bakanlığı İstanbul Devlet Opera ve Balesi Opera eserleri koreografi asistanlığı, 1995-1996 T.C. Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Bale bölümü öğretim Görevlisi, 1998-1999 T.C. Çocuk Esirgeme Kurumu Okmeydanı Bale öğretmeni, 2002-2007 T.C. Yıldız Teknik Üniversitesi Sanat Tasarım Fakültesi Modern Dans Bölümü öğretim görevlisi, 2003-2007 T.C. Eminönü Halk Eğt.Mrk. Sahne Sanatları Kursu Kaya İlhan Hareket Laboratuarı Bale-Dinamik Denge Eğitimcisi, 2008-2009 TEGV Eskişehir Aydın Arat Parkı Eğitim Gönüllüsü (ritm grubu), 2009-2010 T.C. Fatih Belediye Tiyatrosu Bale Öğretmeni. Resmi kurumlara bağlı bale sanatçılığı ve eğitimciliği görevlerinin yanı sıra çalıştığı özel kurumlar: T.C.M.E.Bakanlığı Özel Bahçeşehir Koleji, T.C.M.E.Bakanlığı Özel FKM İlk öğretim okulu, T.C.M.E. Bakanlığı Özel Fenerbahçe Koleji, T.C.M.E.Bakanlığı Özel Mavi Dans Bale Okulu, T.C.M.E.Bakanlığı MEV Koleji, Vivaldi Sanat Merkezi Bale - Modern Dans öğretmenliği. Aldığı eğitimler: Klasik Bale-Modern Bale, T.C. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservartuvarı Bale Bölümü (1966-76), Piyano T.C. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı (1966-76), Eurhyitmics  (ritmik-hareket) T.C. Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuvarı (1966-76), Yoga-Nefes teknikleri Prof. Aydın Teker M.S.Ü. (1972-74). Çalıştığı sürece bağlı bulunduğu Devlet Kurumu bünyesinde aldığı eğitimler: Bale öğretmenliği T.C. Ankara Devlet Opera ve Balesi bünyesinde S. Messerer ile (1979), Bale eğitmenliği; T.C. İstanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesinde, R. Glastone, B. Fewster, Devlet Sanatçısı Meriç Sümen, J. M. Kazbek, S.Toygun (1989), Repetitörlük (Hareket tekrarlama ve düzeltme uzmanlığı) T.C. İstanbul Devlet Opera ve Balesi bünyesinde R. Glastone, B. Fewster, J. M. Kazbek (1989 Ekim). Uzmanlık alanlarında halen vermekte olduğu dersler: Akademik Klasik Bale, Nefes ve Hareket Teknikleri, Bale-Dinamik Denge, Piyano, Eurhytmics, Çağdaş Dans Teknikleri. Uzmanlık alanı olan çocuklar ile çalıştığı öğretmenlik hayatı süreci 23 yıldır. Halen, uzun yıllardır çocuklarla yaptığı çalışmaları derlediği ve Türkiye’de bir ilk olan akademik bir kitabı, “Çocuklar İçin Bale Eğitimi-1” adında eğitim kitabı SunYayınevi’nden yayınlandı.

\ Suna, Sezgin:

1967 yılında Sinop, Boyabat’ta doğdu. İlk ve orta öğrenimini İzmir’de tamamladı. 1986 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”ne girdi. Ana dal şan öğrencisi olarak Gülcihan Özkan ile çalıştı. Adnan Atalay’dan uyum bilgisi ve yatay çokseslendirme dersleri aldı. 1987 yılında “İzmir Büyükşehir Belediyesi Çoksesli Korosu”nda korist olarak Walter Strauss ile ve yine aynı yıllar “TRT İzmir Radyosu Çoksesli Gençlik Korosu”nda Caner Ruhselman ile çalıştı. 1990 yılında mezun olarak Aksaray ili “Kılıçaslan Ortaokulu”nda küğ öğretmenliğine başladı. 1992 yılında öğretim görevliliği sınavını kazanarak “Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü”ne girdi. 1993 yılında “Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sahne Sanatları ve Şan Ana Bilim Dalı”nda yüksek lisans eğitimine başladı. Çavdar Hacıev ile şan, Yalçın Yüreğir ile uyum bilgisi, Natalie Çanturişvili ile eşlik ve dağar çalıştı, Fikret Çetik’den ses sağlığı ve korunması derslerini aldı. 1998 yılında “Ses Eğitiminde Sesin Geliştirilmesine Yönelik Çalışma Aşamalarının İncelenmesi” adlı teziyle yüksek lisansını tamamlayarak “Bilim Uzmanı” sanını aldı. Antakya, İskenderun, Adana, Mersin, Malatya, İzmir, Edirne, Denizli, Konya, Aksaray gibi birçok kentte dinletiler verdi. Pek çok radyo ve televizyon izlencesine katıldı. 1993 yılında Antakya’da yaşayan rahibe Barbara Kalasch ile her yıl 28-30 Haziran tarihleri arasında “St. Pierre Bayramı” çerçevesinde yapılan “Mistik Müzik Ritüeli”ni başlattılar. Bu ritüelle, Antakya’da yaşayan semavi dinlerin ezgilerini çoksesli koro ve orkestra ile hala seslendirmeye devam etmektedirler. 2000 yılında “Mustafa Kemal Üniversitesi Halk Bilimleri Topluluğu”nu kurarak “Türk Halk Küğü”, “Halk Oyunları”, “Modern Kırın”, “Rock” topluluklarını oluşturdu. Bu topluluklarla Suriye, Bulgaristan, Almanya ve yurtiçindeki birçok festivale katıldılar. 2010 yılında “Antakya Polifonik Korosu”nu kurdu. Küğ öğretmenleri, öğrenciler ve çeşitli meslek dallarında çalışan kişilerle kurulan bu koro, kentin yaşantısına çoksesli küğ geleneğini yerleştirmeyi amaçlayarak çalışmalarına devam etmektedir. 2012 yılında “Antakya” ve “Samandağ” çocuk korolarını da kurarak Antakya’daki çoksesli koro kültürünü tabandan tavana kadar sevdirerek yaymaya çalışmaktadır. Sezgin Suna, “Mustafa Kemal Üniversitesi Eğitim Fakültesi”ndeki öğretim görevliliğine devam etmektedir.

Suriye Halk Kırınları:

Bir Suriye Halk Kırını

Suriye Ulusal Öğrenci Birliği Bandosu:

Suriye Ulusal Öğrenci Birliği Bandosu

Sus:

Notada duraklama zamanı ve bunu gösteren işaretlerin adı. Sus simgeleri yapılacak duraklamaların uzunluğuna bağlı olarak farklı şekillerde olurlar. Bir küğ yaratısı baştan sona çalınarak gerçekleşmez, duraklamalar da küğe dahildir ve hatta yaratıya anlam ve güzellik katarlar. Bkz. Es. Susku.

Susku:

Susma belirteci. Susku işaretleri konulmuş yerlerde çalınmaz ya da söylenmez. İşaretin belirttiği süre kadar durulur. Susku işaretleri de küğün bir parçasıdır ve bu işaretlere dikkat edilmesi gerekir. Bkz. Sus, es.

Sussurando:

(İt.) Fısıldar gibi.

Sustain:

(İng.) Güçlü tutarak, güçlendirerek. Süreyi koruyarak. Sürdürerek, devam ettirerek. Destekleyerek, taşıyarak. Nota değerinin hakkını vererek. Notayı değerince uzatarak, notayı tutarak. Very sustained: İyice tutarak, süreyi tam değeriyle koruyarak. Notayı çok destekleyerek.

Sutikimas:

(Litvanca) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

\ Suyolcu, Ali:

21 Ağustos 1975 tarihinde Lefkoşa’da doğan Ali Suyolcu orta öğreniminin ardından 1991 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi İzmir Devlet Konservatuvarı Fagot Bölümü”ne öğrenci olarak girdi. Burada Şahap Ruhselman ve Mustafa Suyolcu ile fagot eğitimini tamamlayıp 1997 yılında mezun oldu. 2000 yılından itibaren “Lefkoşa Türk Belediyesi Oda Orkestrası” fagot sanatçısı oldu. Halen aynı kurumun sanatçısı olarak çalışmalarına devam etmektedir.

Súzvuk:

(Slovakça) Bkz.: Konsonans.

\ Süleymaniye Camii:

“Süleymaniye Camii” Kanuni Sultan Süleyman tarafından imparatorluğun gücünü ve görkemini göstermek adına inşa ettirilmişti. Bu görev tarihin en büyük ustası Mimarbaşı Sinan’a verilmişti. Camii ve külliyesi yedi senede bitirilmiş, ancak yedi yıllık bu uzun süre Kanuni’nin canını sıkmış, Sinan’ın yapıyı neden bir türlü açmadığını anlamamıştı. O sırada Sultan’a her taraftan dedikodular yağmaya başlamıştı. Kanuni durumu kendi gözleriyle görmek için bir ikindi vakti Süleymaniye’ye gitmişti. Muhteşem yapının içine girdiğinde Sinan tam da söylendiği gibi caminin ortasında oturmuş, nargilesini tüttürmekteydi. Sultan gözlerine inanamamış, tok sesiyle ve bütün haşmetiyle “Mimarbaşı, camide nargile içilir mi, sen bu işi yapmazdın, nedir bunun hikmeti?” diye haykırmıştı. Oysa Mimar Sinan’ın içtiği nargilede tömbeki yoktu. İçtiği sadece suydu. Usta mimar nargilenin fokurtularını dinleyerek caminin akustiğini ölçmeye çalışıyor, mihraptaki imamın sesini aynı oranda bütün camiye nasıl ulaştıracağını hesaplıyordu. Bunun için Anadolu’nun değişik köşelerinden 65 tane dev turşu küpü getirtmişti. Bu küpleri içleri boş, ağızları dışarıya gelecek şekilde kubbenin eteklerine dizdirmişti. Mimarbaşı amacına ulaşmıştı. Sesi, yüzlerce metrekarelik mekanın her köşesine en iyi şekilde yaymayı başarmıştı. Kanuni de Sinan’ın niyetini anlamış, ustasını hemen bağışlamıştı. Süleymaniye Camii 1550-1557 yılları arasında Mimar Sinan’ın kalfalık devri eseri olarak medrese, kütüphane, hastahane, hamam, imaret, hazire ve dükkanlardan oluşan “Süleymaniye Külliyesi”nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.

Sülofon:

Bkz. Xylophon, ksilofon, silofon.

Sülü, Sezai:

1963 yılında Malatya'nın "Doğanşehir" ilçesine bağlı "Sürgü" kasabasında doğdu. 1981 yılında "Urfa Viranşehir Lisesi"ni bitirdi. 1984 yılında "Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü"ne girdi. Bu okulu 1988 yılında bitirdi ve aynı yıl İstanbul Beykoz Paşabahçe'de "Ferit İnal Lisesi"nde küğ öğretmeni olarak göreve başladı. Sezai Sülü'nün tayini 1995 yılında Adana'ya çıktı ve "19 Mayıs Lisesi"nde göreve başladı. 1996 yılında "Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi"nde "Müziksel İşitme Okuma Yazma" ve keman dersleri vermeye başladı. Sülü'nün bu görevi 2004 yılına dek devam etti. 2004 yılından sonra "İbrahim Atalı Lisesi"ne geçti. 2010 yılına kadar bu görevini sürdürdü. Sezai Sülü 2010-2011 öğretim yılından başlayarak "Nigahi Soykan İlköğretim Okulu"nda çalışmaya devam etmekte olan Sezai Sülü evli ve bir erkek çocuk sahibidir.

\ Sümbül, Muzaffer:

1963 yılında Osmaniye’de doğdu. İlköğretim ve lise öğrenimini İstanbul ''Haydarpaşa Lisesi''nde tamamladı. 1990 yılında "Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi"nden mezun oldu.1991-1993 yılları arasında "Gaziantep Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuarı Halk Oyunları Bölümü"nde ve 1993-1996 yılları arasında "Ankara Üniversitesi Dil-Tarih ve Coğrafya Fakültesi Halk Bilimi Bölümü"nde araştırma görevlisi olarak çalıştı. "Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Halkbilim Anabilim Dalı"nda yüksek lisans ve doktora yaptı. 1994 yılında hazırladığı "Adana Halk Oyunlarının Sistematik Analizi" adlı yüksek lisans tezi ile halkbilim uzmanı ünvanı aldı. 2004 yılında hazırladığı "Adana-Gaziantep-Hatay-Kahramanmaraş Halk Oyunlarının Yapısal Özellikleri ve Karşılaştırmalı Analizi" adlı doktora tezi ile edebiyat doktoru ünvanı aldı. Halk biliminin konularına ilişkin çok sayıda alan araştırmaları yaptı. Çeşitli dergilere makaleler yazdı. Ulusal ve uluslarası olmak üzere bilimsel toplantılara katıldı, kongrelerde bildiriler sundu. Halk oyunları çalışmalarına 1980 yılında İstanbul’da başladı. Oyuncu, eğitmen ve öğretim görevlisi olarak çok sayıda halk oyunları sunusu hazırladı. Ulusal düzeyde çeşitli halk oyunları yarışmalarına katıldı ve ödüller aldı. 1986 yılından bu yana çeşitli kurumların halk oyunları yarışmalarında hakem (jüri üyesi) olarak görev yapmaktadır. Halk oyunları ve tiyatro sanatının tekniğini kullanarak oluşturulan (2004)  "Bir Anadolu Masalı" adlı yapıtın genel koordinatörlüğünü yaptı. "Adana Büyükşehir Belediye Tiyatrosu"nca oynanan(2004)  "Gözlerimi Kapar, Vazifemi Yaparım" adlı oyunun dans düzenlemelerini yaptı. Çukurova üniversitesi Devlet Konservatuvarı Sahne Sanatları Bölümü Tiyatro-Oyunculuk Anasanat Dalı öğrencileriyle "The Gift From Anatolia"  adlı halk oyunları sunusunu hazırlayarak, (2006) Bulgaristan'da sundu. TRT AnkaraTelevizyonu, Eğitim ve Kültür Proğramları Müdürlüğünce Hazırlanan "Derin Kökler"adlı belgeselde danışmanlık yaptı (2004). Çukurova Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Birimince, Bireysel Araştırma Projesi olarak desteklenen ''Türk Halk Oyunları Yarışmalarının Bilgisayar Ortamında Değerlendirilmesi ve Değerlendirme Sonuçlarının İnternet Aracılığıyla Paylaşımına Yönelik Yazılım Projesi''ni yürütmektedir (2006-....). 1998 yılında başladığı "Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuarı Sahne Sanatları Tiyatro(Oyunculuk) Anasanat Dalı"nda öğretim üyesi olarak görevini sürdürmektedir.

\ Süner, Alican:

Keman sanatçısı. Mersin’de 1992 yılında dünyaya geldi. İlk keman derslerini “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda Lili Chumburidze’den alan Alican Süner, konservatuvardan 2009 yılında mezun oldu ve 2011’e kadar “Detmold Küğ Akademisi”nde Prof. Thomas Christian ile lisans eğitimi gördü. 2015 yılında yapılan “Max Rostal Yarışması” ve “XXII. Postacchini Yarışması”nda iki uluslararası birinciliğe layık görüldü. “Max Rostal Yarışması”nda “Berlin Konzerthaus Orkestrası” eşliğindeki Çaykovski’nin keman konçertosu yorumu, “Almanya Kültür Radyosu”nda yayınlanan Süner, yarışmada dinleyici ödülünü de kazandı. Ayrıca “2018 George Enescu Yarışması”nda özel ödül aldı. 2008 yılında Mersin’de gerçekleştirilen “Gülden Turalı Keman Yarışması” birincisi oldu ve 2010 yılında “Nevid Kodallı Genç Yetenekler Ödülü”nü kazandı. Süner, yalkıcılık çalışmalarını “Berlin Sanat Üniversitesi”nde Prof. Nora Chastain ile sürdürmektedir.

Süre:

Bir sesi istediğimiz kadar uzatabilir ya da kısa kesebiliriz. Bu durum “ses ile zaman” arasında sıkı bir ilişki olduğunu ortaya koyar. Yani, sesi ancak zamanla birlikte ve zaman içinde düşünmek zorundayız. Bir sesin zaman içindeki uzayış miktarına “süre” denilir. Unutmayınız ki, zaman kavramı soyut bir kavramdır ve yaradılmışlar içerisinde bir tek “insan” dediğimiz canlı türü bu soyut kavramı kullanabilmektedir. Soyut düşünce ve kavramlar ise düşünme eyleminin en üst basamağıdır.

\ Sürmeli, Ali:

7 Nisan 1959 tarihinde dünyaya gelen tiyatro ve sinema oyuncusu. Bir kaynağa göre Bingöl Solhan, diğer bir kaynağa göre Muş-Varto Omeriyan köyü doğumlu olan sanatçı Zaza asıllıdır. Babası bir posta görevlisi olduğu için Anadolu’da Solhan, Karlıova, Elazığ, Palu, Doğancılar, Diyarbakır ve Bursa dahil birçok kent dolaşmıştır. “Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Tiyatro Bölümü”nden 1985 yılında mezun olmuştur. “Sokak Tiyatrosu”, “Dostlar Tiyatrosu” ve “Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü”nde görev yapmıştır. Ayrıca sinema filmleri ve dizilerde oynamıştır. İlk başrolü 1995 yılında oynadığı ve yönetmenliğini Tülay Eratalay’ın yaptığı “Düş, Gerçek, Bir de Sinema” adlı filmdir. “Deli Yürek” isimli diziyle tanınmıştır. “Kurtlar Vadisi Pusu” dizisinde can verdiği “Zaza Dayı” karakteriyle izleyicinin belleğinde yer etmiştir. Son olarak “Eşkıya Dünyaya Hükümdar Olmaz” dizisinde “Doğan Baba” karakterini üstlenmiştir. Sanatçı 28 Eylül 2020 tarihinde yüksek tansiyon nedeniyle beyin kanaması geçirmiş ve hastaneye kaldırılmış, fakat tekrar sağlığına kavuşmuştur. Rol aldığı bazı tiyatro oyunları: Galile Galileo (Dostlar Tiyatrosu-1983), Deli İbrahim (Adana Devlet Tiyatrosu), Akvaryum (Adana Devlet Tiyatrosu), Kurban (Adana Devlet Tiyatrosu), Asiye Nasıl Kurtulur? (Dostlar Tiyatrosu-1985), Mustafa (Adana Devlet Tiyatrosu-1985), Akvaryum (Ankara Devlet Tiyatrosu-1986), Tohum ve Toprak (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1986), Deli İbrahim (Adana Devlet Tiyatrosu-1987), Yedi Kocalı Hürmüz (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1987), Palyaçolar (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1988), Üç Kuruşluk Opera (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1988), Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1989), Abdülcanbaz (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1993), Yeşil Papağan Limited (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1994), IV. Murat (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1995), Kadı (İstanbul Devlet Tiyatrosu-1996), Kahvede Şenlik Var (Misafir Oyuncular-2000), Ayak Takımı Arasında (İstanbul Devlet Tiyatrosu-2002), Antigone (İstanbul Devlet Tiyatrosu-2011). Sanatçının yönettiği tiyatro oyunları: Kahvede Şenlik Var (Misafir Oyuncular-2000), Yaşar Ne Yaşar Ne Yaşamaz (Diyarbakır Devlet Tiyatrosu-2005), Resimli Osmanlı Tarihi )İzmit Şehir Tiyatrosu-2009). Sanatçı çok sayıda filmde ve dizide de rol almıştır.

Svornost:

(Çekçe) Uyum. Bkz.: Konsort.

Svornosť:

(Slovakça) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

Sydney Opera Binası:

Sydney Opera Binası

Syncopate:

(İng.) Küğ sanatında sinkoplamak, senkop yapmak. Düzümsel gidişi senkop yaparak değiştirmek. Ritmi sinkoplayarak değiştirmek. Dilbilgisinde orta heceyi yutmak. Senkoplamak.

Syncopated:

(İng.) Senkoplu, senkop yapılmış. Küğ sanatında tartımsal unsurun senkoplanması hali.

Syncopation:

(İng.) Senkop, senkop yapılması. Ritmik gidişin senkoplanarak birdenbire değiştirilmesi. Dilbilgisinde orta hecesi düşmüş sözcükler için kullanılır. Hece yutumu, içses düşmesi.

Syncope:

(İng.) Sinkop, senkop. Dilbilgisinde içses düşmesi. Bkz. Sinkop, senkop, sincopa, synkope.

Syncoper:

(İng.) Bkz. Sinkoplamak.

Synkope:

(Alm.) Sinkop, senkop.

\ Szell, George:

1913 yılının yazında “Viyana Sinfoni Orkestrası” Bad Kissingen’e bir dizi dinletiler vermek üzere gitmişti. Topluluğun başında bulunan orkestra yönetkeni dinletinin verileceği gün bir kaza geçirerek sağ kolundan ciddi bir şekilde yaralanmıştı. Orkestra yöneticileri bu durum karşısında telaşlandılar, çünkü Viyana’dan yeni bir yönetken getirtmek olanaksızdı. Çaresizlik içinde bu kasabaya tatilini geçirmek üzere gelen onaltı yaşındaki genç bir küğcüyü çağırdılar. Delikanlı o güne dek hiç bir orkestra ile en küçük bir çalışma yapmamıştı. Üstelik orkestra ile prova yapmaya zaman da yoktu. Ancak bu, kimsenin aklından bile geçiremeyeceği olağanüstü bir fırsattı. Biraz idarecilerin üzerine düşmesi, biraz da gençliğin verdiği heyecanla bu genç değneği eline aldı. Dinleti son derece başarılı geçti ve genç küğcü kü çük değneğin mucizevi gücü karşısında ondan vazgeçemez oldu. George Szell Budapeşte’de doğdu, küçük yaşlarda Viyana’ya yerleşti ve bu kentte kendi deyimi ile “çok iyi bir öğretici, çok büyük bir küğcü ve çok iyi bir insan” olarak tanımladığı Robert’le çalışmaya başladı. Onbir yaşında iken Viyana “Grosse Musikvereinsaal”de hem bağdar, hem de piyanist olarak ilk dinletisini verdi. Bu ilk dinletisinde kendisine “Viyana Sinfoni Orkestrası” eşlik etti, dinletide Felix Bartholdy Mendelssohn ve Wolfgang Amadeus Mozart’ın konçertolarının yanısıra piyano ve orkestra için kendi yazdığı “Rondo”yu çaldı. İşte George Szell’in bu başarılı dinletisi beş yıl sonra kendisine orkestra yönetkenliğinin kapılarını, çağının en güçlü orkestrası ile verdiği sınav sonunda açmıştı. Szell bir harika çocuk olarak çok küçük yaşlarda kendisini gösterdi. Daha üç yaşında iken piyano çalışan annesinin yanı başında durur, O’nun her yanlış nota basışında elindeki kalemle bileğine vurarak uyarırdı. Altı yaşında iken bir gün önce dinlediği otuz ölçülük bir küğü ezberden yazması bir diğer harika çocuk göstergesiydi. Sekiz yaşında iken seyrettiği Wolfgang Amadeus Mozart’ın “Don Giovanni Operası” küçük George’u derinden etkilemişti, özellikle orkestrayı yöneten Gustav Mahler’in yayından fırlayan ok gibi kullandığı bagetini büyülenmişçesine seyretmiş, daha sonraları Bruno Walter ve Felix Weingartner gibi devlerin baget teknikleriyle içli dışlı olmuştu. Bu arada Arnold Schönberg’in zorlayan yeniliği yanısıra Richard Strauss’un yaratılarının gitgide büyüyen başarısına kulağıyla tanık olmuştu. George Szell “Viyana Sinfoni Orkestrası” ile verdiği ilk dinletiden kısa bir süre sonra“Berlin Devlet Operası” yönetkeni Leo Blech’in yanına asistan oldu. Bu operanın genel küğ sorumluluğunu üstlenmiş olan Richard Strauss genç sanatçıyı kanatları altına aldı, bir süre sonra da “Strasbourg Operası”na orkestra yönetkeni olarak atandı. Kısa bir tecrübe devresinden sonra “Prag Alman Tiyatrosu”, “Çek Filarmoni Orkestrası”, “Haag Filarmonik Orkestrası” ve yine “Berlin Devlet Operası”na birinci yönetken olduğunda Avrupa’nın en gözde opera yönetkeni olarak ün kazanmıştı. 1942–1945 yılları arasında “Metropolitan Operası”nda birinci yönetken olarak çalıştıktan sonra 1946 yılında bir süre önce bıraktığı “Cleveland Orkestrası”nın yönetkenliğini aldı. Hollanda“Concertgebouw Orkestrası”nın birinci yönetkenliğini de yapmış olan George Szell Avrupa ve Amerika’nın başlıca orkestralarına konuk yönetken olarak çok sayıda ziyaret gerçekleştirmiştir.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5687886
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :1109

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.