Z

\ Zahme:

(Farsça) Kudüm ya da santur gibi çalgıları çalmak için kullanılan çubuk. Kelimenin küğsel karşılığı vurmak, darbe yaratmak demektir. Ayrıca tezene ve mızrap anlamlarına da gelir. “Zahme”ye “mızrab” da denilebilir. Yukarıda adı geçen çalgıları çalmakta kullanılan sopacıkların ismi. Bu iki sopacığın uçlarına keçe veya ince tülbent sarılabildiği gibi hiçbir şey sarmadan da kullanılabilirler. Örneğin İran’da “zahme” çıplak olarak kullanılmaktadır.

\ Zajdela, Veronika K.:

Slovenyalı oyuncu, gazeteci, televizyon ve radyo sunucusu, film festivalleri muhabiri. “RTV Slovenia” ile de bağlantılıdır. 2012 yılında çekilen “Nebeska vas - Cennet” ve 2017 yılında çekilen “Futura: Na odprtem - Gelecek - Dış Mekan” filmleri ile tanınmıştır. “11. My French Film Festival”inde “Uluslararası Basın Jürisi”nde “RTV SLO” adına yer almıştır.

\ Zakkum Grubu:

2007 yılı Ocak ayında yayınladıkları ve “Ortadünya Müzik” etiketi ile piyasaya çıkan “Zehr-i Zakkum” albümü ve gene bu albümden çıkış parçası olarak seçilen “Ah Çikolata” ile büyük sansasyon yaratan “Zakkum Grubu” sekiz yıl boyunca “Rain Dog” ismi altında gerçekleştirdikleri bine yakın canlı etkinlik ile adeta bir marka halini aldıkları Ankara’dan başlayarak İzmir, Bursa, Eskişehir ve İstanbul’da dolaşıya çıktılar. “Zakkum Grubu” Yusuf Demirkol, Cem Şenyücel, Eren Parlakgümüş ve Emre Yılmaztürk’ten oluşmaktadır.

\ Zaniol, Fabrizio:

Fabrizio Zaniol 1966 yılında Roma’da dünyaya gelmiştir. “Pescara Küğ Akademisi”nin piyano bölümünden 1977 yılında mezun olmuştur. Öğretmeni olan Giacomo dell’Orso Roma’daki “Saint Paul Basilikası”nın 1984-2005 yılları arasında resmi organisti ve tenoru idi. Zaniol şan ve vokal tekniği alanında çalışmaya 1999 yılında Anna di Stasio (mezzosopran) ile başlamış ve Mario Tocci (bas) ile devam etmiştir. 2000-2005 yılları arasında günümüzde “IES TV” ismini almış bulunan “Videouno Telesalute” kanalında konuk tenor ve piyanist olarak “Günaydın İtalya” izlencesinde seyircilerle buluşmuştur. Aynı dönemde “Bel Canto” başlıklı izlencede küğ ve ırlama öğretmeni olarak önder bir rol üstlenmiştir. 2002-2005 yılları arasında ise sanatçı çeşitli ve önemli ödüller kazanmıştır: “Videouno Telesalut TV”, “Silvano Moffa”, “Bellegra” kenti ve “Vicovaro” kenti ödülleri... 2006 yılında ise “Guidonia Montecelio” ödülü Amedeo Minghi ve Teddy Reno’nun yanısıra Fabrizio Zaniol’a verilmiştir. Aynı yıl “La Traviata Operası”nda “Gastone” rolünü ve “I Pagliacci Operası”nda “Arlecchino” rolünü tenor Antonio Florulli ve sopran Manuela Farina ile birlikte başarıyla yerine getirmiştir. 2005 yılında İtalya’nın bir ulusal kanalı olan “Canale 5”te “Cultura Moderna” isimli televizyon izlencesinde partner olmuştur. Yine bu dönemde “Abbey of Farfa” ve “Auditorium Seraphicum”da binlerce izleyicinin huzurunda çeşitli dinletilerde ırlağan olarak görev almıştır. 2010 yılından bu yana “Circo Massimo”nun harikulade tarihsel çerçevesinde bin kişilik bir dinleyici kitlesi önünde kültürel bir manifesto olarak kabul edilen “Natali di Roma”nın resmi tenoru olarak “Roma 7 Cieli” hymn’i ırlamıştır. Günümüzde “Italia Musica” ve “Vetrina Musicale” isimli televizyon izlencelerinde yer almaktadır. Sanatçının videoları “Youtube”da yayınlanmaktadır. 2012 yılının Haziran ayında Napoli’deki “Sannazzaro Tiyatrosu”nda Walter Dubois, Laura Grey ve Gloria Greco ile birlikte büyük bir dinletide sahneye çıkmıştır. 12 Ağustos 2015 tarihinde, Andrea Roncato, “Cugini di Campagna”, “Milk and Coffee” ve birçokdiğer önemli isim ile birlikte ilk uluslararası ödülü olan “Karol Wojtyla”yı kazanmıştır. 2015 yılının Aralık ayında Puccini’nin “Turandot Operası”ndan “Nessun Dorma”yı söyleyerek “Vincenzo Crocitti” ödülünü elde etmiştir. 2016 yılının Temmuz ayında Modena yakınlarındaki Carpi’de tenor Patrick Salati ve Zucchero Fornaciari’nin eski vokalisti Lisa Hunt ile birlikte “Patrick and Lisa Hunt & Friends”e konuk olmuştur. Fabrizio Zaniol İtalyan klasik ve uluslararası ırlarının da bulunduğu 700 aryadan 200’ünün kaydını yapmış ve “Roma 7 Cieli”, “Tutte Le Vie dell’Uomo”, “Italia Bella”, “Musica d’Oriente” ve “Sarebbe Bello” gibi farklı videolar çekmiştir.

Zapateado:

(İsp.) Bir İspanyol kırınıdır. Kelimenin aslı “ayakkabı” demek olan “zapato”dur. Üç zamanlı yapıda olan bu kırın sert karakterli ve canlı bir şekilde gerçekleştirilir. Ökçeler vurularak oynanır. Zor bir dans olan “zapateado” bir kadın ve bir erkek tarafından yapılır. Ayrıca ayakların yere vurularak yapıldığı hareketlere de genel olarak “zapateado” denilir. Ayakkabıların tabanlarına küçük metal parçalar takılır ve bu metal parçalar yere vurularak bir tartım yaratılır. Elde edilen bu tartım eşliğinde de kırınılır. Kırıncıların topuklarını ritmik bir şekilde yere vurarak oynadığı İspanyol kökenli bu dans Meksika’da da pek tutulur. “Zapateado” yüksek imgelem gücü gerektirir. Örnek küğ olarak İspanyol kemancı ve bağdar Pablo de Sarasate’nin keman ve piyano için yazmış olduğu “Playera y zapateado” verilebilir. Joaquin Rodrigo da gitar için bir “zapateado” yazmıştır. Klasik gitar için yazılmış en zor yaratılardan birisi olarak tanınır. Hareketlerin ardıllığı şu şekildedir: Ayak ucu, topuk, topuk; ayak ucu, topuk, topuk.

\ Zaritskaya, Irina:

2 Mayıs 1939 tarihinde Kiev'de dünyaya geldi. Piyano eğitimine Kiev’deki “Çocuk Küğ Okulu”nda başlayan Zaritskaya bu okuldaki çalışmalarını 1953 yılına dek sürdürdü ve daha sonra “Moskova Konservatuvarı” bünyesinde yer alan “Merkez Özel Küğ Okul”unda Tatiana Kestner’in sınıfına dahil oldu. 1958 yılında mezun olduktan sonra “Moskova Konservatuvarı”na girdi ve bu okulda Yakov Zak’ın sınıfına kabul edildi, ayrıca Yakov Flier’den de dersler aldı. “Moskova Konservatuvarı”ndan 1963 yılında mezun oldu. Halen Yakov Zak’ın öğrenciliğini sürdürürken, 1960 yılında gerçekleştirilen “Uluslararası Chopin Piyano Yarışması”nda birinci gelen Maurizio Pollini’den yalnızca bir puan geride kalarak ikincilik ödülünü kazandı. Irina Zaritskaya “Frederic Chopin Derneği” tarafından verilen “En İyi Polonez Yorumu” ve “Polonya Radyosu” tarafından verilen “En İyi Mazurka Yorumu” ödüllerinin de kazananı oldu. Zaritskaya uzun yıllar boyunca yalnızca Sovyetler Birliği sınırları içinde kalan ülkelerde yer alan en iyi orkestralar ve en iyi yönetkenlerle dinletiler verdi. Birlikte çalıştığı yönetkenler arasında Kirill Kondrashin, Rudolf Barshai ve Natan Rakhlin de bulunmaktadır. Sanatçı 1961 yılında Varşova’da Beethoven’in “4. Piyano Konçertosu”nu, Chopin’in “2. Piyano Sonatı”nı ve Kabalevski’nin “3. Piyano Sonatı”nı seslendirdi. 1972 yılında Irina Zaritskaya İsrail’e bir mülteci olarak başvurdu ve “Rubin Küğ Akademisi”nde çalgan ve öğretici olarak kabul gördü. 1985 yılında İngiltere’ye gitti ve Londra’ya yerleşti. Bu ülkede “Londra Sinfoni Orkestrası”, “Kraliyet Filarmoni Orkestrası”, “Birmingham Kent Sinfoni Orkestrası” eşliğinde dinletiler verdi, kemancı Boris Belkin’e eşlik yaptı. “Kraliyet Küğ Koleji”nde öğretmenlik yaptı, ayrıca “Yehudi Menuhin Okulu”nda ve “Purcell Okulu”nda dersler verdi. Öğrencileri arasında Danny Driver, Eytan Pessen, Wu Qian ve Alba Ventura gibi önemli isimler de yer almaktadır. Sanatçı son dinletisini 9 Ağustos 1995 tarihinde Duszniki’de “50. Uluslararası Chopin Festivali”nde verdi ve bu dinletide Scriabin, Prokofiyev, Kabalevski ve Chopin’in piyano için kaleme aldıkları yaratıları seslendirdi. Zaritskaya “Kraliyet Küğ Koleji”nde kemancı ve öğretmen olan Felix Andrievsky ile bir evlilik yaptı. Bu evlilikten Alexandra Andrievsky isminde bir kız çocuğu oldu. Alexandra Andrievsky de bir piyanisttir. Sanatçı 30 Temmuz 2001 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

Zelo:

(İt.) Gayretli, çaba gösteren, uğraşarak, çalışkan bir anlatımla...

Zeloso:

(İt.) İstek, heves, çaba. Gayret, şevk, coşkunluk. Azimle. İstekle, hevesle, çabalayarak. Gayretli, şevkle, coşkuyla. Ateşli bir parlaklıkla. Işıl ışıl. Coşkun. Hararetli. Acele ederek. Küğsel bir parçanın coşku dolu bir istek ile çalınması gerektiğini belirten terim. Bkz. Zelo.

Zene:

(Mac.) Küğ, müzik.

\ Zengin, Münevver:

1988 yılında Uşak’ta doğdu. Çok küçük yaşlarda küğe olan ilgisini keşfetti ve ailesinin de desteğini alarak küğ eğitimine başladı. İlköğretim yıllarında “Güzel Sanatlar Lisesi” bağlama öğretmeni Ayhan Aydın’dan bağlama dersleri alarak kendisini geliştirdi. İlköğretim 8. sınıfta Doğan Ünlüyurt’tan işitme eğitimi aldı ve 2001-2002 öğretim yılında “Eskişehir Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Müzik Bölümü”nün açmış olduğu sınavı iyi bir derece ile kazanarak orta öğretime geçiş yaptı. Lise hayatı süresince şan ve koro eğitimini Özlem Erdoğan Dinç ve “Eskişehir Anadolu Üniversitesi Sahne Sanatları Korosu” yönetkeni Gülsevin Doğanay ile yürüten Münevver Zengin, 2005 yılında Özlem Erdoğan Dinç yönetiminde kurulan 14 kişilik koroya seçildi ve “Uluslararası San Remo Festivali”nin elemelerini geçerek, İtalya’nın San Remo kentinde yapılan bu festivalde korist olarak görev aldı. 2006 yılında “Pamukkale Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nı derece ile kazandıktan sonra şan ve koro eğitimine Aykut Önder Sarıçiftçi ile devam etti. Soprano olarak birçok etkinlikte yer aldı ve yurdun dört bir yanında dinletiler verdi. 2007-2008 öğretim yılı içerisinde “Pamukkale Üniversitesi”nin hazırlamış olduğu “Beyaz Çelik Köprü Projesi”nde yer alarak “Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nı temsilen Almanya’nın Duisburg kentine gönderildi. 2010 yılında üniversiteden başarıyla mezun oldu ve aynı yılın Aralık ayında “Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi” keman öğretmeni Serhat Çırak’ın desteğiyle “Çocuk Korosu Projesi”ni hazırladı. Bu proje çerçevesinde “Uşak Belediyesi” ile işbirliği yaparak “Uşak Belediyesi Çocuk Korosu”nu kurdu. Zengin, 2011 yılından bu yana küğ öğretmenliği görevine devam etmektedir.

Zeren, Muammer Ayhan:

Muammer Ayhan Zeren 1929 yılında Tokat’ta dünyaya gelmiştir. “Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi”nden kimya yüksek mühendisi olarak mezun olmuş, 24 yıl “Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi”nde ve 2 yıl “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi”nde çalıştıktan sonra 1985 yılında “Selçuk Üniversitesi”ne geçmiştir. Fizikokimya profesörü olarak “Eğitim Fakültesi Kimya Bölümü” başkanlığı yapan Zeren, 1991-1996 yılları arasında vekaleten “Müzik Eğitimi Bölümü” başkanlığı da yapmış, 1996 yılının Kasım ayında emekli olmuştur. Küğ ile lise öğrenimi sırasında ilgilenmeye başlayan ve tanbur çalan Zeren, “Musiki Mecmuası”ndan çok etkilenmiştir. Küğ ile ilgili ilk bilimsel araştırması da aynı dergide yayınlanmıştır. Kimya konulu akademik çalışmalarının yanı sıra küğ ile ilgili birçok kuramsal araştırma yapmış; bildiri, makale ve kitapları yayınlanmıştır. Küğ alanında öğretim faaliyetlerine 1974 yılından itibaren “Hacettepe Üniversitesi Müzik ve Güzel Sanatlar Enstitüsü”nde dersler vererek başlayan Muammer Ayhan Zeren, 1985’ten itibaren iki yıl “Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde, 1987’den sonra da “Selçuk Üniversitesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde çeşitli lisans ve lisansüstü dersleri vermiş, lisansüstü çalışmalar yönetmiştir. Değerli bilim insanı ve sanatçı Muammer Ayhan Zeren 02.01.2014 Perşembe günü hayata gözlerini kapatmıştır.

\ Zerikly, Gaswan:

Suriyeli piyanist ve bağdar. 4 Ocak 1954 tarihinde Şam’da dünyaya geldi. 1961-1972 yılları arasında “Şam Konservatuvarı”nda C. Wadi, O. Ivanov ve V. Bunin ile eğitim gördü. 1972-1977 yıllarında K. Bassler ve Diethelm Muller-Nilsson ile çalıştı. Berlin’de bulunan “Hanns Eisler Alman Küğ Akademisi”nde Dieter Zechlin’den ustalık eğitimi aldı. 1977-1981 arasında Gleb Axelrod ile piyano öğretimi dalında çalışarak doktorasını tamamladı. ABD’de ve Avrupa’da, Afrika’da ve Asya’da yirmibeşten fazla ülkede dinletiler veren uluslararası tanınmış sanatçı, yalkıcı ve bağdar olarak 1977 yılından bu yana “Suriye Radyo ve Televizyonu” için çalışmaktadır. Zerikly TV, filmler ve sahne için sayısız yaratı bağdamıştır. Arapça ırsal parçaların batı tarzında yazılması ve seslendirilmesi amacıyla çabalar harcayan Gaswan Zerikly yeni “Şam Operası”nın açılışında Liszt performansıyla dikkatleri üzerine çekmiştir. 2001 yılında “Şam Yüksek Küğ Enstitüsü”nde öğretmenliğe başlayan sanatçı 2003-2005 arasında “Kahire Konservatuvarı”nda piyano öğretmeni olarak çalışmıştır.

Zeybek:

Ege dolaylarında köy ve çiftliklerde yaşayan Türklerin lakabıdır. Atılganlıkları, cesaretleri, haksızlığa karşı çıkışlarıyla ve karakterleriyle tipik Anadolu köylüsünü temsil ederler. Kökenleri Osmanlı'ya dek uzanır. Zeybeklerin başkanlarına "Efe" denilir. Efe ağabey, yiğit anlamına gelir. Efeler yardımcılarına "Kızan" diye seslenirler. Kendilerine has elbiseleri, silahları vardır. Osmanlı zamanında epey süre "eşkıya" olarak adlandırılmışlarsa da Efeler ve kızanları "Kurtuluş Savaşı"nda çok büyük hizmetler vermişlerdir. Savaş sona erince "İstiklal Madalyası" ile ödüllendirilmiş ve mekan olarak belledikleri dağları terk edip kendilerini tasfiye etmişlerdir. Yörük Ali Efe, Demirci Mehmet Efe, Atçalı Kel Mehmet Efe, Çakırcalı Mehmet Efe gibileri kurtuluş tarihimize altın harflerle yazılmışlardır. Yiğit oyunu olarak bilinen "Zeybek Havaları ve Oyunları" unutulmamış ve kitaplara, romanlara, filmlere, küğlere konu olmuşlardır. Efeler, zeybek oyunlarını çok iyi oynarlardı. Mustafa Kemal Atatürk'ün de Rumeli türküleri kadar zeybek oynamayı çok sevdiğini biliyoruz. Büyük devrimcinin halk arasına karışıp zeybek oynamışlığı çok olmuştur. Vefatından çok az önce Atatürk'ün sahneye çıkarak unutulması olanaklı olmayan bir zeybek sergilediği belleklerdedir. Kısacası zeybek eğilmeyenin, bükülmeyenin, zalime karşı duranın oyunudur; mertliğin, yiğitliğin sembolüdür.

Zeybekleme:

Zeybek havalarından esinlenerek yazılmış ezgilere ya da küğsel yaratılara verilen isimdir.

\ Zezima, Zachary:

Aslen New York’lu, fakat Los Angeles’ta yaşayan animatör, yönetmen ve illüstratör. “Güzel Sanatlar Eğitimi” dalında lisans diplomasını 2009 yılında “Parsons Tasarım Okulu”ndan aldı ve yüksek lisans eğitimini 2016 yılında “Kaliforniya Sanat Enstitüsü”nde “Deneysel Animasyon” dalında tamamladı. Şu anda Los Angeles’ta bulunan “Kaliforniya Eyalet Üniversitesi”nde animasyon alanında öğretmenlik yapmaktadır. Sanatçının müşterileri arasında “Interscope Records”, “Planned Parenthood”, “Beck”, “Ugg”, “CalArts”, “The New York Times”, “Giphy” ve “AirBnb” bulunmaktadır. Çalışmaları ayrıca “American Illustration”, “Adobe Design Achievement” “Awards”, “Ignatz Awards”, “Vimeo”, “Animation Block Party” gibi isimlerden de takdir görmüştür. Zachary Zezima’nın çalışmaları “Ottawa Uluslararası Animasyon Festivali”, “Annecy”, “Animafest Zagreb” ve “Sundance” gibi festivallerde gösterime girmiştir. Ayrıca “My French Film Festival”da “Love is Love” seçkisinde kendisine ait olan “Friend of a Friend - Arkadaşımın Arkadaşı” yer almıştır.

Zgoda:

(Lehçe) Uyum, ahenk. Bkz.: Konsort.

\ Zhulmurzina, Karima:

20 Ağustos 1967 yılında Alma-Ata kentinde doğdu. Altı yaşında iken buz pateni alanında çalışmalara başladı. Bale konusuna duyduğu ilgi ve gösterdiği yetenekten ötürü dokuz yaşında iken “Zhurgenov Koreografi Koleji”nde öğrenciliğe başladı. Çalışkanlığı ve elde ettiği başarılar tüm öğretmenlerinin dikkatini çekti. Örneğin, Kazakistan’ın en önemli kırıncılarından biri olan Ramazan Bapov onuruna düzenlenen bir akşam gösterisinde Karima Zhulmurzina, Murat Adirhaev ile birlikte “Esmeralda Balesi” temsili ile gösteriye katıldı. Bu gösteri ertesi gün tüm gazete ve yayın organlarında yer aldı ve Karima tüm ülke çapında tanındı. Zhulmurzina ondokuz yaşında adı geçen okulu “Kırmızı Diploma” alarak bitirdi ve “Abay Devlet  Opera ve Balesi Tiyatrosu”, “Ayuhanov Genç Balesi” gibi kurumlardan sayısız çalışma teklifi aldı. Ancak genç sanatçı “Abay Devlet  Opera ve Balesi Tiyatrosu”nda çalışmayı tercih etti ve bu kurumun kırın topluluğunda iki yıl sanatçı olarak çalıştıktan sonra Yuri Grigorovich ile yazışmalar yaparak seçmelere katılmak üzere Moskova’ya gitti; ancak yine Moskova’da bulunan bir başka kırın düzencisi olan Harchenko ile çeşitli uluslardan ve yaş gruplarından kırın sanatçılarından oluşan “International Ballet Group” isimli bir bale topluluğunda iyi bir gelir düzeyinde çalışmak üzere teklif aldı. Üç yıl bu toplulukta çalıştıktan sonra Karima Zhulmurzina evlenerek çocuk sahibi oldu ve sanat yaşamından bir süreliğine ayrıldı. Aradan birkaç yıl geçtikten sonra içindeki kırınma arzusunu yenemeyerek “Ayuhanov Genç Balesi” ile temas kurdu ve Kazakistan’a dönerek bu topluluğun sanatçısı oldu. Bu toplulukta çalışırken de “Alma-Ata Devlet Üniversitesi Tiyatro Bölümü”nde yüksek lisans eğitimini tamamladı. Bulat Ayuhanov da bu okulda öğretmenlik yapmaktaydı. Karima Zhulmurzina yüksek lisans eğitimini Ayuhanov yönetiminde bitirdi. “Yeniliklere açık, kırında yaratıcı ve teknik açıdan hayli ileride olan bu öğrencim diğerlerinden farklı olduğunu hemen kanıtladı. Karima’nın birikimi bu sanatta ne denli yetenekli olduğunu göstermektedir. O, hem kırın düzencisi ve hem de benim yardımcılığımı yapabilecek seviyeye gelebilmiştir. Bu konumu ile Karima Zhulmurzina kırın tarihinde kendisine özel bir yer alabileceğini göstermektedir.” 19 Haziran 2003 tarihinde Ayuhanov, Karima Zhulmurzina için verdiği raporda bunları yazmasına ve O’na yeni yollar açmasına karşın bu yetenekli ve birikimli sanatçı 17 Aralık 2004 tarihinde kalp yetmezliğinden ötürü yaşama veda etti. Karima’nın tekniği, kırın düzenlemeleri ve bale alanında gerçekleştirdikleri kendisini tanıyan herkesin belleğinde unutulmamak üzere yer etmiştir.

\ Zhulmurzina, Madina:

1973 yılında Kazakistan'ın başkenti Almatı'da doğdu. İlk ve orta öğreniminden sonra "Çaykovski Küğ Koleji"ni dört yıl eğitim görerek 1992 yılında bitirdi. Aynı yıl "Abay Üniversitesi Küğ Bölümü Piyano Ana Sanat Dalı"nda öğrenci olmaya hak kazandı. Bu okulun kadrosunda bulunan en iyi öğretmen ve yalkıcı olan Elena Skripchenko ile çalışmaya başladı. 1998 yılında bu okuldan mezun olan sanatçı aynı okulda öğretmen olarak iki yıl görev yaptı ve bunun yanısıra "Çaykovski Küğ Koleji"nde eşlikçi piyanist olarak çalıştı. Öğrenci iken çok sayıda dinleti veren Madina Zhulmurzina Türk vatandaşı olan eşiyle evlendikten sonra Türkiye'ye yerleşti ve "Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı"nda eşlikçi olarak görev üstlendi. 2001 yılında Dania Kainova ile çalışmaya başlayan Madina Zhulmurzina Türkiye'nin dört bir yanında dinletiler verdi, aynı zamanda Slava Kainov ile işbirliği yaparak dördül, oda küğü ve oda orkestrası etkinliklerine katıldı. 2011 yılında Berlin'de gerçekleştirilen uluslararası küğ yarışması "Sforzando"da "En İyi Eşlikçi" belgesini kazandı. 2012 yılında Paris'te yapılan bir diğer uluslararası küğ yarışması olan "We Play Together" (Birlikte Çalıyoruz) da "En İyi Eşlikçi" sanını yine elde etti. Slovakya'da gerçekleştirilen ve Avrupa çapında yapılan çok önemli ve kaliteli bir yarışma olan "Bohdan Warchal Yaylı Çalgılar Uluslararası Yarışması"nın 16.sında yer alan onlarca eşlikçi içinde Slovakya, Macaristan, Türkiye (Madina Zhulmurzina)  ve Ukrayna ile birlikte en iyi dört eşlikçi arasına girdi. Sanatçı ülkemizde onlarca yarışma ve dinletilere de katılmıştır. Halen "Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı"nda çalışan Zhulmurzina iki çocuk annesi olup gerek yurt içinde ve gerekse de yurt dışında dinleti etkinliklerini sürdürmektedir.

Zikir:

Bkz. Zikr. Anmak, hatırlamak. Hatırdan çıkarmamak, unutmamak. Öğüt almak, ibret almak. Allah'ın adını yineleme. Özellikle tekkelerde yapılan ayinlerde Allah'ın sürekli olarak hatırlanması ve anılması. Tekkede Allah adının yinelenmesi. Allah'ı çokça anarak azametini düşünmek ve tefekkür etmek. Allah'ın isimlerini anmak. Üç türlü zikr bulunmaktadır: 1. Dil ile söyleyerek yapılan, 2. Kalp ile gerçekleştirilen zikr ve 3. Dil ile kalbin birlikte gerçekleştirdiği zikr.

Zikr:

Bkz. Zikir.

Zimmerman, Robert Allen:

Bkz.: Dylan, BobAvraham, Shabtai Zisel ben. Musevi kökenli olup bu dine göre verilmiş ismi Shabtai Zisel ben Avraham’dır.

Ziraat Marşı:

“Cumhuriyet Türkiyesi”nin ilk kuruluş yıllarında köylü milletin efendisi sayılmış ve bu anahtarla tarım alanında büyük üretim artışları gerçekleştirilmişti. Ancak ne yazık ki bu fikrin ve siyasetin unutturulmak istendiği günümüzde kendi kendine yetebilen bir ülke olan Türkiye’de tarım ve hayvancılığın yok olma noktasına getirildiği son derece açıktır. “Cumhuriyet”imizin 15. yılında yazılıp bağdanmış ve Türk köylüsüne adanmış “Ziraat Marşı” o günlerin heyecanına uygun düşen bir yapıdaydı. Bu marşın sözlerini Mustafa Kemal Atatürk’ün 1920’lerden başlayarak yaptığı çeşitli konuşmalarındaki sözlerden yararlanarak Behçet Kemal Çağlar yazdı ve Ahmed Adnan Saygun da bağdadı. Marş ilk kez 1938 yılında Ankara’da “Atatürk’ün Heykeli”nin önünde “Yüksek Ziraat Enstitüleri” öğrencileri tarafından seslendirildi. Daha sonra “Ziraat Vekaleti” adına “Radyo”da yapılan konuşmalar sonrasında bu eser tekrar edildi; güfte yazarı ve bağdar, metni ve bağdayı vücude getirerek bu yaratıyı “Türk Köylüsü”ne ithaf etti. Marş güzel ezgisel yapısının yanında neşeli oluşu ve buram buram Türkiye kokmasıyla ilginçtir. Bu marşın sözleri şöyledir:
 

     Sürer, eker, biçeriz, güvenip ötesine
     Milletin her kazancı, milletin kesesine,
     Toplandık has çiftçinin Atatürk'ün sesine,
     Toprakla savaş için ziraat cephesine.
 

     Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz,
     Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.


     İnsanı insan eden, ilkin bu soy, bu toprak.
     En yeni aletlerle en içten çalışarak,
     Türk için yine yakın dünyaya örnek olmak,
     Kafa dinç, el nasır, gönül rahat, alnı ak.


     Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
     Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.


     Kuracağız öz yurtta, dirliği düzenliği.
     Yıkıyor engelleri, ulus egemenliği
     Görsün köyler bolluğu, rahatlığı, şenliği.
     Bizimdir o yenilmek bilmeyen Türk benliği.


     Biz ulusal varlığın temeliyiz, köküyüz.
     Biz yurdun öz sahibi, efendisi, köylüyüz.
 

     “Ziraat Marşı”nı tanımak ya da bilgisayarına indirmek isteyenler şu adresten dinleyebilirler:

     http://www.zmo.org.tr/odamiz/ziraat_marsi.mp3

\ Zlata:

Zlata şaşırtıcı bir yeteneği olduğunu dört yaşında iken farkederek bu yeteneğini geliştirmek için çalışmalara başlamıştır. Eski bir cimnastikçi ve bugünün en ilginç akrobatlarından birisi olan sanatçı 175 cm boyunda ve 54 kilo ağırlığında olup zamanının çoğunu antrenman yaparak ve tüm dünyada sergilediği gösterilerine hazırlanarak geçirmektedir. En sevdiği hareketlerden birisi kendisini tam anlamıyla geriye doğru ikiye katlayarak ellerinin arkasının topuklarına değmesini sağlamaktır. Bacaklarını omuzlarının üzerinden geçirerek ellerinin üzerinde durmak ise O’nun için çok kolaydır. Vücudunu 50 santimetre karelik kutulara bile sığdırabilen Zlata bu hareketlerin kendisi için çok normal olduğunu, ancak bazen fotoğraf çekimleri için bir hareketi uzun süre yapmak zorunda kaldığında rahatsızlık hissettiğini söylemektedir. Ama bu rahatsızlıkların uzun süre oturan birisinin de belinin ağrıması gibi normal bir durum olduğunu belirten Zlata herhangi bir diyet uygulamamakta, ancak kaslarını mümkün olduğunca esnek kılabilmek için sürekli çalışmaktadır. Şu anda Almanya’da yaşayan Zlata’nın bu özel durumu bütün tendonlarının normalden çok daha esnek olmasından kaynaklanmaktadır. Bu da başka bir insanın belinin kırılmasına sebep olabilecek hareketleri kolayca yapabilmesini sağlamaktadır. Rusya’da esnekliğin çok önemsendiğini, çünkü jimnastiğe çok önem verildiğini belirten akrobasi yıldızı, kısa bir süre jimnastik yaptıktan sonra akrobasiye yönelmiştir. Ünlü akrobat ilginç özelliğini keşfettiği andan itibaren buna bağımlı olduğunu ve hayatının geri kalanı boyunca bu işi yapmak istediğine karar verdiğini söylemektedir.

Zonguldak'ta Tiyatro:

Maden kenti Zonguldak’ta
tiyatro çok sevilmektedir. Henüz Devlet ya da Şehir tiyatrosu olmamasına karşın “Belediye Kültür Merkezi” bünyesinde faaliyet gösteren birçok tiyatro topluluğu bulunmaktadır.
 Dört yıl önce beş çocukla faaliyete başlayan “Belediye Çocuk Tiyatrosu”nun 7-12 yaş grubu oyuncularının sayısı 60’a, 13-19 yaş arası oyuncularının sayısı 30’a ulaşmış durumdadır. 19 yaş üstü “Belediye Kültür Merkezi Tiyatro Topluluğu”nu ise başta Belediye’nin Kültür ve Sosyal İşler Müdürü Abdullah Bakır olmak üzere Zonguldaklı doktorlar, hemşireler, öğretmenler ve halktan insanlar oluşturmaktadır. “Tiyatro Diva”, “Tiyatro Arın” gibi özel tiyatrolar ile “Kara Elmas Üniversitesi”nin tiyatro grupları da Zonguldak’ın kültür ve sanat hayatına renk katmaktadırlar. Çevre illerde, ilçelerde, köylerde sürekli oyunlar oynayan bu gruplara göre “BKM” aynen İstanbul’daki adaşı gibi Zonguldak’ta bir marka oluşturmuştur. Dört yılda 40’a yakın oyun sahnelenmiştir. Ayrıca resimden seramiğe, şandan piyanoya dek diğer alanlardaki sanat kursları da Zonguldak’ta büyük rağbet görmektedir. Zonguldak’ta tiyatro alanındaki son başarı, başrol oyuncuları grevci işçiler olan “100 Bin Kişiydiler” adlı belgesel ve aldığı “Altın Portakal” olarak belirtilebilir.

Zoppo (Zoppa):

(İt.) Topal, aksak. Aksayarak, aksatarak.

Zorba:

Yazar Nikos Kazancakis’in baş yapıtı. Aynı ismi taşıyan ve küğünü Mikis Theodorakis’in yazdığı bale eseri. Sahnelere ilk kez İtalyan koreograf Lorca Massine yorumuyla konuldu. Eserde küçük bir Yunan kasabasına “John” adında bir Amerikalı gelir ve parçası olmak istediği geleneklerin cazibesine kapılarak güzel bir dul olan Marina’ya aşık olur. Köylüler birlik ve geleneklerini koruma gayretiyle Yorgo’nun aşkını yok sayarak yabancı birine aşık olan Marina ile John’a karşı çıkar. John’un dostu olan tek kişi, kimsesi olmayan ancak güçlü ve özgür bir adam olan Zorba’dır. Zorba sayesinde John ile Marina aşklarını yaşama fırsatları bulur. Marina’nın ölümünden önce John gururlu ve bağımsız bir şekilde O’na kısa bir süreliğine de olsa büyük bir mutluluk yaşatır. Zorba zavallı John’u kızgın köylülerin elinden zor kurtarırken Marina intikam peşinde koşan kalabalığın kurbanı olur. Hayata küsen Zorba sirtaki oynayarak yaşama geri dönerken, John da diğer insanlar da dans eder. Herkes yeni bir hayat için teselli, af ve dayanma gücü arayışındadır.

\ Zorlu Performans Sanatları Merkezi:

İstanbul’un Beşiktaş semtinde yer alan “Zorlu Center” yerleşkesinin içinde yer alan çok amaçlı sanat ve kültür merkezi. “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nde sekiz ana mekan ve bunların dışında küçüklü-büyüklü başka mekanlar da bulunmaktadır. Mekanların farklı olmasının nedeni farklı içerikler taşıyan etkinliklere ve farklı beğeni düzeylerine sahip gruplara seslenebilmektir. Yapılışı açısından mekanlardan birisinde bir dinleti verilirken diğer birinde tiyatro oynanabilmekte, başka bir mekanda toplantı yapılırken bir başkasında parti verilebilmektedir. Böylece farklı kitleler birbiriyle tamamen ayrı alanlarda kendi amaçlarını gerçekleştirebilmektedir. Şimdi sırayla bu mekanları inceleyelim. İlk olarak “Ana Sahne“ konumunda olan “Turkcell Sahnesi”ni ele alalım. Bu sahne “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin asıl tiyatro ve dinleti alanıdır. Birbirine bitişik iki alandan oluşur ve ön kısmı tiyatro sahnesini oluşturur. İkibinikiyüz kişilik tiyatro sahnesinin hemen arkasında ve devamı olan alan ise üçbinikiyüz kişilik olup sahne üstü dinleti alanıdır. “Sahne Üstü Dinleti Alanı” yaz aylarında pek etkin kullanılmamaktadır, çünkü kışlık olması için tasarlanmıştır. 2018 yılının Nisan ayında iletişim şirketi olan “Turkcell” ile yapılan anlaşma sonucu bu sahnenin adının “Turkcell Sahnesi” olmasına karar verilmiştir. Bu anlaşma sonucu şirketin müşterileri bu alandaki etkinlikleri daha ucuza alınan biletlerle izleyebilmektedirler. İkinci olarak ele alacağımız alan eski adı “Drama Sahnesi” olan, fakat yeni adı “Turkcell Platinum Sahnesi” olan alandır. Bu alan “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin ikinci tiyatro sahnesi olup ana sahnenin tam karşısında yer almaktadır. “Drama Sahnesi” (Turkcell Platinum Sahnesi) ana sahneye göre biraz daha küçük olup 678 koltuk kapasiteli, tek balkonlu, 315 metrekarelik bir alandır. Buraya dek sözünü ettiğimiz iki alanın ortasında yer alan lobi alanı; ana sahneyi, drama sahnesini, stüdyo’yu, touche’yi, cheers’ı ve barları birbirine bağlamaktadır. “Studio” (%100 Studio olarak da bilinir) ikinci dinleti alanı ve bir gece kulübüdür. Bu alanda dinleti veren gruplar pek popüler ya da pek tanınmış olmayan, kendilerine özgü bir dinleyici kitlesi barındıran küğ grupları ve DJ’ler için ayrılmıştır. Bu bağlamda caz, funk, indie, metal ve tekno küğ grupları “Studio”nun alanında dinleti verirler. Ayrıca bu alanda partiler verilir, kısa tiyatro eserleri sergilenir, bale gösterimleri yapılır, söyleşiler-forumlar-stand-up şovları veya müzikaller de yer almaktadır. “Studio”nun koltuk sayısı ikiyüz olup, ayakta ağırlamada yaklaşık sekizyüz kişiye ulaşılabilmektedir. “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin “amfi”si girişi oluşturan basamaklı bir yapıdır. Amfitiyatrolardan esinlenilerek tasarlanmış bir açıkhava seyirci alanıdır. Bu mekanın önünde “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin ana giriş kapıları ve bir pub yer almaktadır. “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin çatısı “amfi”yi tam olarak örtmemektedir. Bu nedenle yağışlı havalarda amfi ıslanmakta ve kullanıma kapanmaktadır. Yaz aylarında ise burada ücretsiz film gösterimleri ve canlı yayınlar yer almaktadır Bu alanda çalınan dahili hoparlörlerden küğler “Zorlu Performans Sanatları Merkezi”nin içinde çalınan küğlerden farklıdır. Ne yazık ki bu alan açık hava alanı olduğu için sigara içenler tarafından da kullanılmakta ve bu da sigara içmeyenleri rahatsız etmektedir. “Amfi” 1500 kişi alabilmektedir. “Sky Lounge” ise “Turkcell Sahnesi”nin çatısında yer alan düz bir platformdur. Ayrıca servis, bar alanı, mutfağı bulunur. Şirket ve kurumların kendi çalışanları veya müşterilerine yönelik özel etkinlikler bu alanda düzenlenir. Bu etkinliklere ancak davet yoluyla katılım sağlanabilir. “Touche” dünya çapındaki caz kulüpleri örnek alınarak tasarlanmıştır ve 2019 yılının Ocak ayında “Zorlu Performans Sanatları Merkezi Caz Festivali” kapsamında açılmış bir caz kulübüdür. Bu alanda haftanın bazı günleri caz dışında komedi şovları da yapılmaktadır. Bkz.: Zorlu PSM.

Zorlu PSM:

Bkz.: Zorlu Performans Sanatları Merkezi.

\ Zorlu, Haydar:

Haydar Zorlu Bingöl’ün bir dağ köyünde dünyaya geldi. İlkokulu Bayburt, Karlıova, Elazığ ve Mersin’de okudu. Kendi ifadesi ile “Cumhuriyet, kurtların ayılara selam verdiği yere kadar okul getirmiş” ve bu sayede tiyatro ile tanışmıştır. Sanatçı bu nedenle “Cumhuriyet”e minnettar olduğunu ve bu bilinçle sanat yaptığını belirtmektedir. Yine bu nedenle Cumhuriyet”e sahip çıkmaktadır. Haydar Zorlu tiyatro sanatı ile çocuk yaşlarda tanıştı. Daha henüz ilkokulda iken ufak tefek tiyatro oyunları oynadı. Beşinci sınıfta ise Samed Behrengi’nin “Küçük Kara Balık”ını oynadı. 1979 yılından başlayarak Köln’de yaşadı. Ortaokul, lise ve üniversiteyi Almanya’nın Köln kentinde okudu. Orada daha henüz liseyi bitirmeden bir tiyatro grubuna katıldı. 12. sınıfta üniversiteden önce Brecht’in “Üç Kuruşluk Operası”nda başrol oynadı. 1987 yılında “Köln Üniversitesi Hukuk Fakültesi”nde hukuk eğitimine başladı. Fakat hukuk okurken aklı hep edebiyattaydı. Bu nedenle bir yıl okuduktan sonra hukuk eğitimini bıraktı. Sanatçının profesyonel oyunculuğa başlama yılı 1988’dir. 1988-1994 yılları arasında “Köln Üniversitesi Felsefe Fakültesi”nde Germanistik, İspanyolca, Siyasal Bilimler ve Pedagoji eğitimini tamamladı. 1991 yılında Alman yapımı olan, “WDR Kanalı”nın Türkiye’yi tanıtma amacıyla çektiği, Almanya, Avusturya ve İsviçre’de yayınlanan “Ver elini Türkiye / Türkiye - Ülke, İnsanlar ve Türk Dili” adlı dizide başrol oynadı. Zorlu’nun görev aldığı tiyatrolar arasında “Oberhausen Şehir Tiyatrosu”, “Köln Arkadaş Tiyatrosu”, “Wupper Tiyatrosu”, “Kölner Künstler Tiyatrosu”, “Christallerie Wadgassen ve Freies Werkstat Theater Köln” bulunmaktadır. 2009 yılından beri başrolünü oynadığı Türk-Alman operası “Masalın İçindeki Masalın Masalı” “Dortmund Operası”nda 2011 yılında da sahne almaya devam etti. New York’ta sinema oyunculuğu eğitimi aldıktan sonra “Tatort-in der Falle” (Olay Yeri), “Reise in die Nacht” (Geceye Yolculuk), “Ein Starkes Team” (Güçlü Bir Ekip) gibi filmlerin yanısıra “Verschollen” (Kayıp), “Ein Fall für Zwei” (Avukat ve Dedektif), “Wilde Engel” (Çılgın Melekler), “Soko 5113” gibi dizilerde oynadı. 2006 yılından bu yana Avusturya’nın en başarılı dizisi olan ve ORF kanalında yayınlanan, Reinhard Schwabenitzky’nin yazdığı ve yönettiği “Oben Ohne” adındaki dizide başrol oynamaktadır. Bu güçlü popülaritesi olan dizinin 90 dakikalık bir bölümü “Türk Gelin” adında bir film olarak Mayıs ve Haziran 2010’da Marmaris ve Salzburg’da çekildi. Zorlu Köln’de aralıksız on yıl boyunca oynadığı “Anrheiner” adlı WDR dizisini 2008’de bırakıp, 1991’de Türkiye’de amfitiyatroları dolaşırken hayalini kurduğu ve uzun bir çalışma sonrası hazırlandığı “Faust” projesini gerçekleştirdi. Türkiye’de 2009 yılında “Faust”u oynamaya başladı. İspanyolca eğitimi aldığı için “Don Juan” oyununda zorlanmadı. Bu iki eserle Türkiye’ye geldi. Dokuz yıldır bu oyunla sahnede yer almaktadır. Haydar Zorlu yaklaşık 300 kez sahneye çıktı, İstanbul’da 30 binin üzerinde seyircisi oldu. Sanatçı oyunlarını Türkçe ve Almanca dillerinde sahnelemektedir.

\ Zoryan, Şahan:

1929’da İstanbul’da doğan Şahan ailesinin üçüncü çocuğu idi. Çoksesli sanat müziğini seven bir ailede büyüdü. Dokuz yaşındayken evin gereksinimlerini temin eden büyükbabası vefat etti. Babası ailesine gereken ilgiyi göstermediğinden Şahan Zoryan için zor bir dönem başladı. Sanat müziği ile yakından ilgili olan ağabeyi kilise korosunun yönetkenlerindendi. Onaltı yaşına geldiğinde genç Zoryan bağdar olma arzusunu hissetti; ancak bunu duyan ağabeyi hayretler içinde kaldı. Çünkü evlerinde piyano olmadığı gibi aile parasal açıdan bu çalgıyı temin edebilecek durumda da değildi. Şahan Zoryan bu zor duruma bakmadan bir tanıdık aracılığı ile piyanist Bayab K. Gazarosyan’a gitti ve arzusunu bildirdi. Gazarosyan çok yoğun bir şekilde çalıştığından genç Şahan’ı remileme ve uyum bilgisi öğrenmek üzere ilerlemiş bir öğrencisine gönderdi. İki yıl kadar sonra genç Zoryan tanınmış bağdarlardan birisi olan Edgar Manas ile tanıştı ve ciddi bir öğrenim devresi bu şekilde başlamış oldu. Askerlik ve maddi nedenler gibi bazı engellere karşın Zoryan, Edgar Manas ile sekiz yıl birlikte çalıştı ve uyum bilgisi, karşıt yazım, füg, bağdama ve çalgılama bilgilerini derinleştirdi. Zoryan’ın ilk temsili 1957 yılında “İstanbul Saray Sineması”nda yer aldı. Bu dinletide bağdarın piyano yaratıları ile küçük la’dan yaylı çalgılar dördülü çalındı. 1973 yılında evlenen Şahan Zoryan hemen sonra Avusturalya’ya yerleşti. 2000 yılında ise Ermenistan’ın başkenti Erivan’da üçyüzelli kişilik bir salonda ikinci dinletisi gerçekleştirildi. Büyük beğeni derleyen bu dinleti binüçyüz kişilik olan “Aram Haçaturyan Dinleti Salonu”nda tekrar edildi. 2005 ve 2006 yıllarında yine Erivan’da Zoryan’ın eserleri yorumlandı. Bağdarın tüm yaratıları basılmış, ayrıca CD ve DVD kayıtları yapılmıştır. Kendisine ilham kaynağı olan yaşamın zorlukları Zoryan’ı hala bağdama yapmaya zorlamaktadır.

Şahan Zoryan’ın Piyano Eserleri:
  1) 1949 – Kaprisli Genç (The Young Capricious)
  2) 1949 – Yaramaz Çocuk (The Naughty Boy)
  3) 1950 – Delilerin Dansı (The Ball of the Fools)
  4) 1950 – Sonat, küçük fadiyez (Sonate/Impromptu, fa# minor)
  5) 1950 – Vicdan Azabı (Remorse)
  6) 1951 – !!! (!!!)
  7) 1952 – Şafağa Doğru (Toward Dawn)
  8) 1952 – Alay (Mockery)
  9) 1952 – Vals, küçük si (Valse, si minor)
10) 1952 – Bir Çocuğun Şarkısı (A Song of a Child)
11) 1953 – Tefekkür (Meditation)
12) 1954 – Sonat, küçük fa (Sonat, fa minor)
13) 1955 – Sevinç (The Joy)
14) 1955 – Yirminci Yüzyıl (20th Century)
15) 1955 – Vals, Büyük Mibemol (Valse, MiFlat Major)
16) 1955 – Mersiye (Lamentation)
17) 1955 – Engel (Obstacle)
18) 1955 – Hayal (Illusion)
19) 1955 – Hazırsızlık (Impromptu)
20) 1955 – Yalnızlık (The Solitude)
21) 1955 – Prelüd (Önçalın), Koral ve Füg (Prelude, Coral and Fugue)
22) 1957 – Etüd (Etude)
23) 1983 – Kötü ve İyi (The Wicked and Fine One)
24) 1993 – Ninni (Lullaby)
25) 1995 – Metamorfoz (Metamorphosis)
26) 1995 – Karganın Şarkısı (The Song of the Crow)
27) 1997 – Yehova’nın Dört Vasfı (Jehovah’s Four Qualities)
28) 1998 – Olgunluk (Maturity)
29) 1998 – Kuşların Sevinci (The Joy of the Birds)
30) 2000 – Son Nefes (The Last Breath)
31) 2003 – Sinek Avcısı (The Fly Catcher)
32) 2003 – Ağlayan ve Figan Edenler (The Groaning and Sighing Ones)
33) 2004 – Tahammül (Endurance)
34) 2004 – Cenkleşen Izdıraplar (Fighting Distresses)
35) 2004 – İşkence Çekmiş İnsanlık (Tormented Mankind)
36) 2005 – Arkadaşlık (Companionship)
37) 2005 – Hayran Olunmuş Yaradılış (The Marveled Creation)
38) 2005 – Başarısız Kararlar (Failed Decisions)
39) 2005 – Kedilerin Kavgası (The Fighting of the Cats)
40) 2006 – Yehova’nın Sevgisi (Jehovah’s Love)
41) 2006 – Soysuzlaşmış İnsanlık (Degenerated Mankind)
42) 2006 – Kedi ile Fare (The Cat and the Mouse)
43) 2006 – Sarhoş Dünya (The Drunken World)
44) 2006 – Üç Peygamberlik (Three Prophecies)
45) 2006 – Yehova’nın İnayeti (Jehovah’s Mercy)
Ses için Yaratıları: 
46) 1955 – Ah Benim Mutsuzluğum (Oh My Unfortunate) (İkil)
47) 1956 – Yalnızlık ve Ses (The Solitude and The Voice) (Yalkın Ses)
48) 1968 – Yehova Tanrıdır! (Jehovah is God) (Koral)
49) 1996 – Damla (The Drop) (İkil)
50) 2000 – Ağlayan Dünya (The Weeping World) (Yalkın Ses)
51) 2001 – Hoşça Kal (Good Bye) (Üçül)
52) 2005 – Hayran Olunmuş Yaratılış (The Marveled Creation) (İkil)
Yaylı Çalgılar için:
53) 1954 – Dördül (Quartet)
54) 1955 – Ağustos Böceği (The Song of the Grasshopper) (Keman/Viyolonsel)
55) 1973 – Hasat (The Harvest) (Yalkın Viyolonsel)
56) 1976 – Yalnızlık (Solitude) (Keman ve Piyano)
57) 2006 – Kedilerin Kavgası (The Fighting of Cats) (Üçül)

\ Zuckmayer, Eduard:

Alman piyanist, orkestra yönetkeni, bağdar ve küğ eğitmeni. 3 Ağustos 1890 tarihinde Hessen eyaleti’nde bulunan Mainz kentine bağlı küçük bir kasaba olan Nackenheim’da dünyaya geldi ve 2 Temmuz 1972 tarihinde Ankara’da sonsuzluğa göç etti. Pek tanınmış Alman yazar Carl Zuckmayer’in ağabeyidir. Beş yaşında piyano çalışmalarına, 11 yaşında doğaçlama ve bağdama çalışmalarına başladı. Liseden sonra ailesinin isteği ile hukuk öğrenimine başladı, ancak pek istemediği bu eğitimi yarıda terketti ve tümüyle küğ sanatına yöneldi. “Bonn Üniversitesi”nde felsefe ve sanat tarihi eğitimi aldı. Daha sonra “Köln”, “Münih”, “Berlin” konservatuvarlarında müzikbilim eğitimi gördü. 1914 yılında “dinleti piyanistliği” ve “orkestra yönetkenliği” alanlarında derinleşti. Orkestra yönetkenliği sınıfının en iyi öğrencilerine verilen “Wüllner Ödülü”nü kazandı, “Mendelssohn” ve “Ibach” yarışmalarında ödüller aldı. “I. Dünya Savaşı” sırasında üç yıl asker olarak cephede çarpıştıktan sonra ağır yaralı olarak  Almanya’ya döndü. Savaş sonrası Frankfurt’a yerleşerek küğ sanatına yalkıcı ve yönetken olarak devam etti. “Meinz Konservatuvarı”nda piyano öğretmenliği yaptı. 1925 yılına kadar dinleti piyanistliği ve orkestra yönetkenliği alanlarında sanat dünyasında adından en çok söz edilenler arasında yer aldı. Tanınmışlığının en üst noktasında iken dinleti etkinliklerine son verdi ve “Kuzey Denizi”nde yer alan “Juist Adası”ndaki “Schule am Meer”de (Sahildeki Okul) öğretmenlik ve sanat danışmanlığı görevini kabul etti. 1933 yılında Nazilerin iktidara gelmesi üzerine arkadaşları ile birlikte bu okulu kapama kararı aldı. Paul Hindemith’in önerisi ile “Türkiye Milli Eğitim Bakanlığı”nden gelen teklif üzerine 1936’da Türkiye’ye gelerek küğ öğretmeni yetiştirmek için kurulmuş olan “Musiki Muallim Mektebi’’nde piyano öğretmenliğine atandı. Zuckmayer, bu görevi sırasında Türkiye’nin ilk madrigal korosu ve öğrenci orkestrasını kurarak yönetti; oda küğü çalışmalarını başlattı, kurumun kitaplığını düzenledi, piyano dersi verdiği öğrencileriyle dinletiler düzenledi. “Gazi Eğitim Ensitüsü Müzik Bölümü”nün kurucusu oldu. 1938-1970 yılları arası dönemde küğ öğretmeni yetiştiren tek kurum olan bu okulun yöneticiliğini yaptı, Türkiye’de küğ eğitiminin çağdaş kimlik kazanmasında ve küğ eğitimcisi yetiştirmenin şekillenmesinde önemli bir rol üstlendi. “Musiki Muallim Mektebi” çatısı altında bulunan küğ öğretmeni yetiştiren bölümün 1938 yılında “Gazi Terbiye Enstitüsü”ne bağlanması üzerine çalışmalarına bu yeni kurumda devam etti ve ömrünün sonuna kadar piyano, orkestra, koro yöneticilikleri; oda küğü, küğ kuramları, küğ biçimleri, açıklamalı küğ derslerinin öğretmenliğini yaptı ve bölüm başkanlığını üstlendi. “Gazi Eğitim Enstitüsü”nün ana binasının arkasında yapımı 1939 yılında  tamamlanan “Müzik Bölümü Binası”nın yapılmasına öncülük etti. Bina, 1966 yılına kadar okulun gereksinimlerini karşılayabildi. Ne yazık ki bu tarihi bina günümüzde anaokulu olarak kullanılmakta ve asıl görevini yansıtacak şekilde restore edilip müze haline getirilme isteklerine yanıt verilmemektedir. Zuckmayer, “Gazi Eğitim Enstitüsü”ndeki görevlerinin yanı sıra “Milli Eğitim Bakanlığı”nca yayımlanacak küğ dersi kitapları için rapor vermek, radyoda piyano ve oda küğü dinletilerinin canlı yayınlarını gerçekleştirmek, küğ bölümü öğrencileriyle Anadolu’nun pek çok yerinde dinletiler vermek, halk türküsü düzenlemeleri yapmak gibi etkinlikler içinde oldu. Sanatçı, halk küğü ezgilerinden yararlanarak bir eğitim küğü yaratılması gerektiği görüşündeydi. Türk atasözlerini bağdamak, uyarlamak, yabancı şarkılara Türkçe sözler yazmak yoluyla okul şarkıları yazdı. 1944 yılı Eylül ayında ülkeyi yönetenler sanatçının ülkemize yaptığı katkılara rağmen, Türkiye Almanya’ya savaş ilan ettiğinde O’nu Alman olduğu için gözaltına aldılar ve 15 ay Kırşehir’de hapiste tuttular. Eduard Zuckmayer 1950 yılından başlayarak yurdun değişik yerlerine öğrencileri ile birlikte dinleti dolaşıları gerçekleştirdi, okul şarkılarını seslendirerek çoksesli küğ kavramını aşılamaya çalıştı. 1970 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü Başkanlığı”nı bıraktı. Türkiye’ye "ikinci vatanım" diyen sanatçı, 2 Temmuz 1972’de Ankara’da yaşamını yitirerek “Cebeci Mezarlığı”nda toprağa verildi.“Gazi Eğitim Enstitüsü”nün ilk binası 1973 yılından itibaren “Zuckmayer Binası” olarak anılmaya başlamıştır. Ne yazık ki “Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü”ndeki depolarda saklanan Zuckmayer’e ait özel eşyalar 2002 yılında Gazi Üniversitesi yöneticileri tarafından okul bahçesinde yakıldı, olay kamuyounda tepki topladı. Bu hareketi yapanların isimleri basın yayaın organlarında yer aldı, ancak bu vefasızlığı yapan hainler hiçbir ceza almadılar; aksine eğitim, sanat ve siyaset alanlarında yükseldiler. Zuckmayer’in aziz hatırasına bu ihaneti yapanlar arasında profesör ünvanını bir şekilde elde etmiş ve bir ara bölüm başkanlığını yapmış olan Salih Akkaş büyük tepki topladı ve küğ kamuoyunda derin bir nefret kazandı. “Öldüğümde, beni asıl vatanım Türkiye’den ayırmayın” diye vasiyet ettiği için Ankara-Cebeci’de toprağa verilen bu değerli sanatçı ve öğretmenin ardından ülkemizde küğ eğitiminin temellerini atarak yetiştirdiği “küğ eğitimcileri” gözyaşları döktüler. Hainler ise O’na “Alman” dediler, “Yahudi” dediler ve bu büyük ismi casuslukla suçladılar. Oysa O, Türk’ten daha Türk, yurtseverden daha yurtseverdi. “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü”nde büstü yapıldı. Ancak ölümünden sonra “Bu ülkeye gavur müziğini aşılayan Zuckmayer’dir, büstü de kırılmalı, mezarı da parçalanmalıdır; (meslek gereği sanatı öğretmek amacıyla ve bu fakir halkın parasıyla alınan) piyanoların içine de edilmelidir” diyerek eylemlerini gerçekleştirdiler. Tüm bu hainlere karşın gerçek sanatçılar Zuckmayer’i ve ülkemiz için yaptıklarını unutmadılar ve unutturmayacaklar.

Zupfen:

(Alm.) Didmek ya da ditmek, telleri çekerek çalmak. Bkz.: Didmek, ditmek, (Fr.) pincer, (İng.) pluck.

\ Zupkova, Lenka:

Çek keman ve viyola sanatçısı, yeni küğ ve elektronik küğ bağdarı. 3 Haziran 1970 tarihinde Prag’da dünyaya geldi. Keman eğitimi almaya Brno’da bulunan “Janacek Küğ Akademisi”nde başladı ve ardından “Hannover Küğ ve Drama Üniversitesi”nden diploma aldı. 1995-2000 yılları arasında “NDR Hannover - Norddeutscher Rundfunk” orkestrası, “Das Neue Ensemble Köln - Köln Yeni Küğ Topluluğu, “L’Arco Hannover - Hannover Yaylıları” gibi küğ topluluklarında çalıştı. Zupkova; keman, elektrik keman ve viyola yalkıcısı olarak ses tasarımcısı Andre Bartetzki, flütçü Lenka Kozderkova (Duo Goelan - Goelan İkilisi) ile bir araya gelerek dinletilere katılmıştır. Ayrıca kırıncı ve koreograf Mikael Honesseau ile birlikte 2007 yılından bu yana Hannover’de disiplinler arası bir küğ topluluğu olan “Megaphon”u kurdular. Sanatçı Zürih, Nürnberg, Hannover, Berlin ve Aachen’deki tiyatrolar için raslamsal küğler yarattı. Lenka Zupkova, özel ortamlarda yalkıcı olarak performansları, multimedya projeleri (çağdaş küğ, modern kırın, ses ve video sanatı birleşimleri) ve oda küğü prodüksiyonlarıyla tanınmaktadır. Lena Zupkova, kemanda güçlendirilmiş ve genişletilmiş ses olanakları aramakta, yeni çalma teknikleri ve ses karışımları geliştirmektedir. Almanya, Fransa, Çekoslovakya, İngiltere, Polonya ve İsviçre’de sayısız dinletiler veren sanatçı Almanya ve Çek Cumhuriyeti’nde çeşitli radyo ve TV izlencelerine katıldı. Bazı bağdarlar kendileriyle yakın işbirliği yapan sanatçıya yalkın keman, elektronik küğ ve oda küğü topluluğu için yazdıkları çeşitli çalışmalarını adamışlardır. Basılan ilk CD’sinde kendi eserlerinin yanısıra Vinko Globokar, Anette Schlünz (Schluenz), Dorotheé Hahne, Andre Bartetzki, Thorsten Töpp, Peter Köszeghy gibi isimlere de yer vermiştir. Sonik deneyler içeren bu CD’deki virtüozitesinden ötürü eleştirmenlerden büyük övgüler derlemiştir. Sanatçı Ağustos 2001 tarihinde “Ostrava Yeni Küğ Merkezi”nden burs kazandı, Aralık 2002 tarihinde bağdama çalışmaları için Aşağı Saksonya eyaletinden çalışma bursu aldı. Kasım 2005’te Lenka, “Berlin Konzerthaus Gendarmenmarkt”taki “Gedok Dinletisi”nde sahne aldı. 2006 yılı Mayıs ayında ise “Çek Radyosu”ndan elektroakoustik bir bağda için bir sipariş verildi. 2006 yılında Prag’da gerçekleştirilen “Musica Nova 2006 - Yeni Küğ 2006” yarışmasında elektroakustik dalda finale kalmayı başardı. Bkz.: Janacek Küğ Akademisi; Hannover Küğ ve Drama Üniversitesi; NDR Hannover Orkestrası; Das Neue Ensemble Köln; L’arco Hannover; Bartetzki, Andre; Kozderkova, Lenka; Duo Goelan; Honesseau, Mikael; Megaphon; Globokar, Vinko; Schlünz, Anette; Hahne, Dorotheé; Toepp, Thorsten; Köszeghy, Peter; Ostrava Yeni Küğ Merkezi; Musica Nova Yarışması.

Zurückhalten:

(Alm.) Ağırlaşarak, yavaşlayarak. Çalma veya söyleme esnasında küğcünün seslendirisinin hızını geçici olarak ağırlaştırması. (Bkz.: Rallentando)

\ Zverev, Nikolai Sergeyevich:

Rus piyanist ve öğretmen. 25 Mart 1833 tarihinde aristokrat bir ailenin çocuğu olarak Volokolamsk’da dünyaya geldi. Matematik ve fizik konularında eğitim alması için “Moskova Devlet Üniversitesi”ne ailesi tarafından gönderildi. Bu arada Alexander Dubuque’den piyano dersleri almaktaydı. Kendisine ailesinden büyük bir servet miras olarak kaldığı için mezun olamadı ve memur olmak amacıyla Saint Petersburg’a taşındı. Bu kentte piyano çalışmalarına Adolf von Henselt ile devam etti. Henselt öğrencisine çalışmanın ve egzersiz yapmanın önemini ve değerini aşıladı ki bunlar ileride Zverev’in öğrencilerine uyguladığı katı kuralların temellerini oluşturdu. Zverev, memuriyetten hiç hoşlanmamıştı ve 1867 yılında Alexander Dubuqe tarafından önerilen Moskova’ya dönmesi teklifini kabul ederek bu kentte özel öğretmenlik yapmaya başladı. 1870 yılında Nikolai Rubinstein sanatçıya “Moskova Konservatuvarı”nda öğretmenlik yapmasını teklif etti. Bu dönemde Tchaikovsky ile uyum bilgisi de çalıştı. Hiç evlenmedi. 12 Ekim 1893 tarihinde 60 yaşında iken sonsuzluğa göç etti. Öğrencileri arasında Alexander Siloti, Sergei Rachmaninoff, Alexander Scriabin, Konstantin Igumnov ve Alexander Goldenweiser gibi önemli isimler bulunmaktadır.

Zwischen:

Arasında, arasına.

Zwischensatz:

(Alm.) Bkz. Episode, Epizod.

Zwischenspiel:

(Alm.) Ara oyunu, ara küğü, ara nağme. İki perde arasında çalınan çalgısal küğ.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5755014
Online Ziyaretçi Sayısı:15
Bugünlük Ziyaret :1095

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.