Be

\ Beach, Amy Marcy:

Amerikalı piyanist ve bağdar. Kızlık soyadı Cheney. 5 Eylül 1867 tarihinde Henniker (New Hampshire)’de tanınmış bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Annesi Clara Imogene (Marcy) Cheney yetenekli bir amatör ırlağan ve piyanist idi. Amy daha çocuk yaşlarında gerçek bir deha olduğunu kanıtladı. Henüz bir yaşında iken kırktan fazla şarkı belleğindeydi ve üç yaşında iken okumayı kendi kendine öğrenmişti. Dört yaşına geldiğinde dört partlı dinsel yaratıları çalabiliyor ve valsler bağdıyordu. Altı yaşında iken annesi ile ciddi anlamda piyano çalışmaya başladı, yedi yaşında ise halk önünde ilk dinletisini verdi. Bu dinletide Handel, Beethoven ve Chopin’in eserlerinin yanısıra kendisinin yazdığı bazı parçaları da seslendirdi. 1875 yılında ailesiyle Boston’a taşındı ve bu kentte önde gelen bazı isimlerden piyano dersleri alma olanağı elde etti. 1883 yılında Boston kentinde ilk dinletisini verdi ve sadece iki yıl sonra “Boston Sinfoni Orkestrası” ile yalkıcı olarak sahneye çıktı. Bu dinletiyi Wilhelm Gericke yönetmekteydi ve Amy Marcy Chopin’in küçük fa’dan piyano konçertosunu seslendirdi. Sanatçı 1885 yılında “Harvard Üniversitesi”nde öğretmenlik yapan hekim ve amatör bir ırlağan olan Henry Harris Aubrey Beach ile hayatını birleştirdi. Henry evlendikten sonra Amy’den halk önündeki performanslarını azaltmasını rica etti, böylece genç kadın tüm enerjisini ve birikimini bağdama sanatı üzerinde yoğunlaştırma kararı verdi. Sanatçı Junius Welch Hill ile yalnızca bir yıl kadar uyumbilgisi ve karşıt yazım teknikleri üzerine formal bir eğitim aldı. Bunun ötesinde bağımsız olarak kişisel öğrenimini ilerletmeye yöneldi, usta bağdarların yaratılarının analizlerini yaparak kendisine model olarak aldı ve küğ üzerine yazılmış kuramsal kitaplarla bağdama üzerine kaleme alınmış yazıları inceledi. Bu kitaplardan birisi Hector Berlioz’un orkestrasyon konusunda kaleme aldığı kitaptı. 1892 yılında Amy Beach bir bağdar olarak ilk başarılı çalışmasına imzasını attı. “Boston Handel ve Haydn Cemiyeti” genç bağdarın “Büyük Mibemol’den Missa”sının performansını gerçekleştirdi. Böylece Amy Beach büyük ölçekli bir yaratısı sahnede bir orkestra tarafından yorumlanan ilk Amerikalı kadın bağdar olma onuruna ulaştı. Beach’in ulusal çaptaki tanınırlığı “32. Sinfoni”si ile daha da arttı. Bu çalışmasını Op. 34 sırasayılı keman sonatı ve Op. 45 sırasayılı piyano konçertosu izledi. Bu başarıların ardından sanatçı vokal ve koral alanda önemli miktarda ısmarlamalar almaya başladı. 1892 yılında “New York Sinfoni Topluluğu” sanatçının ilk dinleti aryası olan Op. 18 sırasayılı “Eilende Wolken”in ilk çalınışını gerçekleştirdi. Bu dinleti bu orkestra için bir kadının seslendirdiği ilk bağda olma önemine ulaştı. 1893 yılında Chicago’da yapılan “World’s Columbian Exposition” için Op. 17 sırasayılı “Festival Jubilate” isimli eserini kaleme aldı. 1898 yılında Omaha’da gerçekleştirilen “Trans-Mississippi Exposition” için Op. 42 sırasayılı “Song of Welcome/Hoşgeldiniz Şarkısı”nın siparişini aldı. Ne yazık ki Amy Beach’in eşi Henry Harris Aubrey 1910 yılında yaşama veda etti. Bu vefattan kısa bir süre sonra sanatçı Avrupa’da da ününü hem çalıcı hem de bağdar olarak pekiştirmek için gemiyle eski kıtaya bir yolculuk gerçekleştirdi. Almanya’da Leipzig ve Berlin’de sinfonisi ve konçertosu seslendirildi, ayrıca resitaller verdi. Bu etkinlikler coşkuyla karşılandı ve eleştirmenler övgü dolu yazılar kaleme aldılar. 1914 yılında ABD’ye geri dönen sanatçı genellikle kış mevsimlerinde dinletiler verdi, yaz aylarında ise bağdalar kaleme aldı. 1921 yılında New Hampshire’a bağlı Peterborough’da “MacDowell Topluluğu”nun bir üyesi oldu ve bundan sonra yazdığı eserlerin büyük çoğunluğunu burada tasarladı. Amerikalı kadın bağdarlar arasında önde gelen bir konuma sahip olan sanatçı “Küğ Öğretmenleri Ulusal Derneği” ve “Küğ Eğitimcileri Ulusal Birliği” ile işbirliği yaptı. 1925 yılında “Amerikan Kadın Bağdarlar Derneği”ni kuran üyelerden birisi olan Amy Beach aynı zamanda bu derneğin ilk başkanlığı görevini de üstlendi. Ölümünden önce kendisine ait telif haklarının “MacDowell Topluluğu”na devredilmesini vasiyet etti. Sanatçı 27 Aralık 1944 tarihinde sonsuzluğa göç etti.

Beat:

(İng.) Vurmak, vuruş. Vurma, darbe sesi. (Kalp, nabız) atışı. Ritm. Tempo. Atım. Atış, darbe. Davul gibi çalgıların çalınması.

Beats per minute:

(İng.) Bkz. BPM.

\ Beecke, Franz Ignaz von:

Alman bağdar. 28 Ekim 1733 tarihinde Neckar nehrine kıyısı olan Bad Wimpfen kentinde dünyaya geldi. Sanatçı, “Zollern” kontluğunun “Bavyera Süvari Alayı”nda asker olarak görev yaptı ve bu sırada “Yedi Yıl Savaşları”nda aktif olarak yer aldı. Gösterdiği yararlılıklar üzerine yüzbaşılığa yükseltildi. Von Beecke harpsikord çalmadaki olağanüstü becerisi ve hızı ile tanınmıştı. Kendi çağında Christoph Willibald Gluck ile çalıştığı bilinmektedir. Bağdar olarak geniş bir yelpazede eserler yazmıştır. 1775 yılında von Beecke henüz 19 yaşında olan Wolfgang Amadeus Mozart ile Münih’te tanışma olanağı elde etti. Bu iki isim “Schwarzen Adler” (Kara Kartal) ismi ile o dönemin pek tanınmış konaklama yerinde gerçekleştirilen bir piyano yarışmasına katıldılar. Bu yarışmayı izlemiş olan şair ve bağdar Christian Friedrich Daniel Schubart “Deutsche Chronik” isimli gazetede 27 Nisan 1775 tarihinde bu yarışmadan bahsetmektedir. O’na göre von Beecke, Mozart’a göre uzak ara pek daha iyi bir seslendirme gerçekleştirmiştir. Schubart’ın satırlarını burada aynısıyla tekrarlayalım: “Münih’te geçen kış iki büyük klavye sanatçısını dinleme şansım oldu. Bay Mozart’ı ve Yüzbaşı von Beecke’yi. Mozart’ın çalışında hayli büyük bir ağırlık yüklenmişti, görünürde herşeyi okudu. Hatta önüne konulan yeni notaları da… Ama bundan fazlası yoktu. Beecke ise O’nu hayli geride bıraktı. Kanatlanmış bir çeviklik, zerafet ve eriyen bir tatlılık…” Franz Ignaz von Beecke 2 Ocak 1803 tarihinde Wallerstein’da sonsuzluğa göç etti.

Beethoven, Ludwig van / :

Beethoven, “Fidelio Operası” için dört açımlık yazmıştır. Bunlardan üçü, operanın kadın kahramanının adı nedeniyle, “Leonore Açımlıkları” olarak tanınır. 1805 yılında yazdığı ilk açımlıktan memnun kalmayan bağdar bunu değiştirdi, düzeltti ve “II. Leonore Açımlığı” ortaya çıktı; operanın 20 Kasım 1805 tarihinde Viyana’da ilk oynanışında seslendirildi. Aynı operanın 1806’da yine Viyana’da sahneye konuluşu nedeniyle yazdığı “III. Leonore Açımlığı”nda bağdar yepyeni, sinfonik bir yaratı meydana getirdi. Operanın ikinci perdesinde “Florestan’ın Aryası”ndaki tema her üç açımlıkta da kullanılmıştır. Sahne dışında, uzaktan duyulan trompet, zindandaki Florestan’ın kurtarıcısının yaklaşmakta olduğunu müjdeler. Opera temsillerinde bu açımlık, üçüncü perdeden önce çalınmaktadır. Bunlardan başka Beethoven, 1814 yılında “Fidelio” ismini verdiği yeni bir açımlık daha yazmıştır.

Beethoven, Ludwig van / “Coriolan Oyunu için Açımlık”, Op. 62:

Romalı soylu Gaius Marcius Coriolanus’un İsa’dan önce V. yüzyılda yaptıklarını günümüzden ikibin yıl önce Livius ile Plutarhos, XVII. yüzyılın ilk çeyreğinde Shakespeare kaleme aldıktan sonra 1802 yılında Avusturya imparatorluk saray yazmanı Heinrich Joseph von Collin de acıklı bir oyun biçiminde yorumlayınca Plutarhos ile Shakespeare’i kitaplığında bulunduran, Collin’i de yakından tanıyan Beethoven konuyla ilgilenerek 1807’de “Coriolan Açımlığı”nıyazdı, ertesi yıl yayınlayarak Collin’e armağan etti. Üç yıl önce “III. Sinfonisi”nde ideal bir kahramanı betimleyen Ludwig van Beethoven bu açımlığında Romalı komutan Coriolanus’un halkın sözcüsü olan tribunları ortadan kaldırmak istemesi nedeniyle yargılanıp sürgüne gönderilişi, düşmanları Volsk’lardan yana geçip büyük bir ordu kurması, bu orduyla Romalıları yenip ölümsüz kentin kapılarına dayanışı, Roma ilerigelenleriyle din adamlarının yalvarmalarına kulak asmayışı gibi ayrıntıları yansıtmadan salt O’nun gurur ve öfkesiyle vicdanının çatışmasını, anasının ve eşinin sözleri karşısında yumuşayıp açmaza düşerek ölüşünü küğ yoluyla anlatmaktadır. Sonat yürüğü biçimindeki yaratının gururlu ve öfkeli birinci konusu, içe işleyen ve tatlı ikinci konusuyla çarpışarak gelişir, gitgide ezilerek sönüp gider.

Beethoven, Ludwig van / “Egmont” Açımlığı, Op. 84:

“Haertel Yayınevi” 1809 yılında Beethoven’dan Goethe’nin “Egmont Tragedyası” için sahne küğü yazmasını istedi. Beethoven’in bir yıl içinde tamamladığı ve ilk seslendirilişi 24 Mayıs 1810’da gerçekleştirilen “Egmont” küğü, bir açımlık ve sekiz parçadan oluşmaktadır. “Açımlık”, bir sinfonik şiir gibi dramın tüm konusunu canlandırdığı için Goethe’nin tragedyasını kısaca bilmekte fayda bulunmaktadır: “16. yüzyılda Hollanda, İspanyol işgali altındadır ve ezilen halkın zalim diktatör Alba’ya karşı tek umudu kont Lamoral von Egmont’dur. Bağımsızlık savaşının önderi olan Egmont’un düşmanlar tarafından boynu vurulur; ama Hollandalılar ergeç hürriyete kavuşacaklardır.” Açımlığın en başındaki dramatik giriş İspanyolların çizmesi altında ezilen Hollanda’yı canlandırır. Ondan sonraki çabuk kısım ise hürriyet düşüncesinin uyanışı ve bağımsızlık savaşının patlayışıdır. Egmont’un boynunun vuruluşunu kemanlar anlatır; bir anlık susmadan sonra kısa bir koral (dua) işitilir. Egmont’un ölümüyle bağımsızlık savaşı ve zafer önlenemeyecektir. Nitekim açımlık “Zafer Sinfonisi” ile sona erer. Tanınmış küğbilimci Paul Bekker bu yaratı hakkında şunları yazmaktadır: “Beethoven’in Egmont’u acı çeken, ezilen bir ulusun simgesidir. O’nun ölümü, bir insanın ölümü değil, hür düşüncenin ölümüdür. Beethoven’in Egmont’u, vahşi kuvvet altında ezilen insanlığın kahramanca bir şahlanışıdır. O insanlık ki yenik düştüğü sanıldığı anda zafer ışıklarıyla bezenmiş bir taç giyer başına...”

Beethoven, Ludwig van / 10. Sinfoni:

Ludwig van Beethoven’in “10. Sinfoni”si, İngiliz küğbilimci Barry Cooper’in Beethoven’in 1822-1825 yıllarında yaptığı eskizlerden derlediği bir çalışmadır.

Beethoven, Ludwig van / I. Piyano Konçertosu, Büyük Do, Op. 15:

“Piyano ile Orkestra için Birinci Konçerto” başlığıyla yayınlanmış olan yaratı aslında Beethoven’in dördüncü piyano konçertosudur. Beş yaşındayken ilk kez bir dinletide çalan ve onüç yaşındayken saray orkestrasına çembalo çalıcısı olarak atanan küçük Ludwig ilk piyano konçertosunu ertesi yıl büyük mibemol tonunda yazmıştı. Arada büyük re tonunda ikinci bir konçerto yazan sanatçı, Viyana’nın en aranılan piyanoçaları olduğu halde bir yandan da Haydn’ın öğrenciliğini yapmış olan Johann Georg Albrechtsberger’den bağdama dersleri aldığı 1794-1795 yıllarında büyük sibemol’den bir piyano konçertosu daha yazdı ve sonradan düzeltip 1801’de “İkinci Piyano Konçertosu” başlığıyla yayınlayacağı bu bağdasını 29 Mart 1795 günü halka dinletti. Hemen o yıl yazmaya koyulduğu, üç yıl sonra yirmisekiz yaşındayken, 1798’de bitirip aynı yılın Ekim ayı sonlarında Prag’da halka dinlettiği büyük do’dan konçertoyu ise 1801’de “Bir” sırasayılı konçertosu olarak yayınladı. Tümüyle çocuksu denecek kerte şen olan bu yaratısı şakacılığıyla bugün de dinleyenleri şaşırtmaktadır. Sözgelimi kemanlar birinci bölümde tam hazırlanıp yan konuyu seslendirmeye koyulmuşken konu birden kaybolur, çok sonra, ancak 154. ölçüde tümüyle karşımıza çıkar. Gene bu bölümde yalkıcı da ilk girişinde göreneğe uyup ana konuyu ya da yan konuyu çalacak yerde yepyeni bir düşünce serer.

Beethoven, Ludwig van / II. Piyano Konçertosu, Büyük Sibemol, Op. 19:

Beethoven’in yirmidört yaşlarındayken, 1794-1795’te yazıp bu biçimiyle ilk kez 29 Mart 1795 günü Anton Salieri yönetimindeki orkestra eşliğiyle çaldığı, 1798 de yeniden gözden geçirip bugünkü biçimini verdiği büyük sibemol’den “piyano konçertosu”, büyük do’dan olanına oranla eski olduğu halde sanatçının buna neden “2. Piyano Konçertosu” demeyi uygun bulduğu bilinmemektedir. “Hoffmeister Yayınevi”ne 1801 yılında yazdığı “Konçertoya sadece on duka altını değer biçiyorum, çünkü daha önce de yazdığım gibi onu en iyi yaratılarımdan biri saymıyorum” yollu sözlerinden de anlaşılacağı gibi Beethoven’in başlangıçta pek beğenmediği bu bağdası, özellikle ilk ve son bölümlerinde Mozart’ın havasını taşır. Ağır akışlı orta bölümü ise gelecekteki Beethoven’e özgü nitelikler gösterir. Birinci bölüm, orkestranın doksan ölçü kadar süren bir girişiyle başlar. Piyano neden sonra girdiğinde orkestranın serdiği konuları hiç dinlememişçesine yeni bir düşünce ortaya atar, biraz oyalandıktan sonra ana konuya gelir; yaylıların hatırlattığı yan konuyu da kapıp süslemeye başlar. Orta bölümün ezgisi susmalarla sık sık kesilip bölük-pürçük olur. Yaratı, bu durumuyla Beethoven’in ilk piyano sonatlarının, sözgelimi büyük mibemol’den Op. 7 sırasayılı sonat’ın ağır bölümünü akla getirir. Son bölümde guguk kuşunun ötüşünü andıran bir ana konu, birkaç yan düşünceyle bir rondo olarak karşımıza çıkar.

Beethoven, Ludwig van / III. Piyano Konçertosu, küçük do, Op. 37:

Otuz yaşına kadar, çoğunlukla piyano için yaratılar verdiği ilk döneminde Beethoven’in Haydn ve Mozart’ın etkisi altında kaldığını söyleyebiliriz. Mozart’ın etkisi özellikle piyano konçertolarında görülür. Ancak bu etkiyi taklitçi bir yaklaşım olarak değerlendirmemek gerekir. Çünkü Beethoven, her ürününde kişiliğine özgü belirgin çizgilerle gelecekteki anıtsal yaratılarını müjdelemektedir. Beethoven’in kendi dinletilerinde seslendirmek amacıyla yazdığı ilk üç piyano konçertosunda öncelikle piyanonun teknik gösteri olanaklarını ön planda tuttuğunu görüyoruz. Bu konçertoları izleyen ve olgunluk yıllarının verimleri arasında sayılan son iki konçerto ise küğsel estetik bakımından daha ilginç ve doyurucudur. Üçüncü konçertoda bağdarın orkestraya, ilk iki konçertosu ile kıyaslandığında daha çok önem verdiği açıktır. Örneğin; yaratının birinci bölümünün “geliştirim bölmesi”nde konular, ancak sinfonik yaratılarda görülebilecek tarzda işlenip geliştirilmiştir.

Beethoven, Ludwig van / IV. Piyano Konçertosu, Büyük So, Op. 56:

Beethoven, 1805 yılında yazdığı ve ilk kez 22 Aralık 1808’de Viyana’da çaldığı “IV. Piyano Konçertosu”nu Avusturya arşidükü Rudolf’a ithaf etmiştir. Beethoven’in konçertoları arasında (orta bölümün dışında) orkestra ile yalkıcının çaldığı yerlerin birbiriyle en fazla kaynaştığı, lirik ve ezgisel çizgilerle virtüozca işlemelerin en doğal biçimde içiçe geçtiği yaratı budur. Sonat formundaki ilk bölümde ana konu önce piyanodan duyulur; yaylılar aynı konuyu büyük si tonundan alıp büyük so’ya getirirler ve orkestranın yalkın birlikteliği ondan sonra başlar. İkinci bölüm ise orkestra ile piyano arasında, birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış bir söyleşidir. Piyano orkestranın sert, inatçı, köşeli ve kuvvetli sorularına her defasında yalvarır gibi yanıt vermektedir. “Rondo” biçiminde denilebilecek son bölüm ise üç kez tekrarlanan iki konudan kurulmuştur. Bu konçerto için Beethoven’in kendi yazdığı kadanslardan başka Ignaz Moscheles, Clara Schumann, Rubinstein, Carl Reinecke, Saint-Saens, Busoni ve Eugene d’Albert de kadans yazmışlardır; bunların içinde en fazla d’Albert’inki çalınır ve tanınır.

Beethoven, Ludwig van / IV. Sinfoni, Büyük Sibemol, Op. 60:

1806 yılında yazılan bu yaratının ilk seslendirilişi bağdarın yönetkenliği altında 15 Kasım 1807 tarihinde Viyana’da gerçekleştirilmiştir. Beethoven’in “II. Sinfonisi”ni dinleyerek çok etkilenen Kont Franz von Oppersdorf, sanatçıdan kendisi için de bir sinfoni yazmasını istemiş, bunun karşılığında da 350 florin ödemeyi taahhüt etmişti. Bu sıralar “IV. Sinfoni”si üzerinde çalışmakta olan Beethoven, bu yaratısını artık Kont Franz von Oppersdorf için tamamlayacaktı. Robert Schumann, “Eroica” ve “küçük do’dan V. Sinfoni”leri Norveç efsanelerindeki devlere benzetmiş, “IV. Sinfoni”nin ise bu iki dev yaratı arasında kalmış, Yunan mitolojisindeki ince yapılı kızları anımsattığını söylemişti. Özellikle yaratının lirik karakterdeki ikinci bölümü XIX. yüzyıl sanatının en güçlü, anlatım taşıyan örneklerinden sayılır. Aynı bölüm için Hector Berlioz şöyle demişti: “Bu derece güzel bir yaratının bir insan tarafından yazılmış olduğuna inanmak güç...” Üçüncü bölüm “Menuetto” başlığını taşımaktaysa da karakter yönünden bağdarın diğer sinfonilerinde yer alan “Scherzo”lardan farksızdır; yaratının genel havasına uygun neşeli, şakacı bir hava taşır.

Beethoven, Ludwig van / Keman Konçertosu, Büyük Re, Op. 61:

“Theater an der Wien”in başkemancısı ve orkestra yönetkeni olan Franz Clement için 1806 yılında yazdığı biricik keman konçertosunu Beethoven zamanında yetiştirememiş, 23 Aralık 1806 akşamı verilen dinletide Clement yalkın partını hazırlamadan çalmak zorunda kalmış, üstelik dinleyicilerin ilgisini daha fazla çekme düşüncesiyle araya bir de kendi bağdası olan bir dizi “başkama” sokmuş, bu başkamaları kemanı ters tutarak çalıp sözüm ona hüner göstermişti. Konçertonun ilk çalınışı bu yüzden başarılı olamadı ve oldukça sert eleştirilere yol açtı. Özellikle çok dağınık olduğu, kesitler arasında bağıntı bulunmadığı, birkaç bayağı geçidin durmadan yinelenmesi (ve yenilenmesi) ile dinleyicinin hemen yoruluverdiği öne sürüldü. Oysa 19. yüzyılın büyük keman sanatçıları, hele Joachim bu yaratıyı dağarlarına alıp sıklıkla seslendirmeye başladıktan sonra yapılan bu eleştirilerin haksızlığı ortaya çıktı, bağdanın klasıl keman konçertoları içerisinde hiç kuşkusuz en değerli olanlardan biri olduğu anlaşıldı. Timpanide beş hafif vuruştan oluşan bir motif ile açılan birinci bölüm obuva, kılarinet ve fagotların yumuşak sesle sundukları ana konu üzerinde kurulmuştur. Birinci kemanların bir tırmanışından sonra yine obuva, kılarinet ve fagotlarda işitilen yan konu sergilendikten sonra yalkın keman girerek her iki konuyu işlemeye başlar. Bu arada bölümün başında işitilmiş olan ve beş vuruştan oluşturulan motif de sık sık yaylılarca benzetlenir. Orta bölüm iki ana konu ile bir de bezekli yan konu üzerine A-B-A kuruluşunu gösterir. İlk A bölmesinde konu üç ayrı başkamada işlenir. Yalkın keman ile orkestranın oldukça şiirsel bir söyleyişe daldıkları bu bölümden sonra arada durulmaksızın hemen üçüncü bölüme geçilir. “Rondo” kuruluşundaki bu son bölümün ana konusu kıvrak bir halk ezgisi niteliğindedir. Bölümün şen havasıyla konçerto parlak bir biçimde sona erer.

Beethoven, Ludwig van / Üçüzlü Konçerto, Büyük Do:

Tıpkı “Korolu Fantazi” gibi Beethoven’in oldukça gölgede kalmış yaratılarından sayılan “Üçüzlü Konçerto” sanatçının sağlığında yalnız bir kez çalınmış, ikinci seslendirilmesi için 1830 yılının gelmesi gerekmiştir. Bunun nedeni belki de üç usta yalkıcıyı bir araya getirmedeki güçlüktü. Bir başka neden de üçüzlü kadrosunun anlaşılamamışlığıdır. Yalkıcısının birden çok oluşu yüzünden yanlışlıkla “Barok Dönem”in “Büyük Konçertosu”na (concerto grosso) bile benzetilmiştir. Oysa olsa olsa bir “konçertomsu sinfoni”ye (sinfonia concertante) daha yakındır. 1808 Viyana’sının usta kemancısı Seidler ile Haydn’ın öğrencisi Anton Kraft’ın oğlu Nicolaus için yazılmış keman ve viyolonsel partları gerçekten güç ise de piyano partı herhalde bağdarın koruyucusu ve öğrencisi Arkiduka Rudolf için yazıldığından çok daha kolaydır. Ezgisel konuları pek sade olduğu için Beethoven’e yakıştırılamamış, fakat özellikle İngiliz küğ yazarı Sir Donald Francis Tovey bu konçertoyu büyük bir inançla savunarak kendi değişik koşullarına uygun ustaca bir yaratı olduğunu ortaya koymuş, Beethoven bu aşamadan geçmeden 4. ve 5. piyano konçertolarıyla keman konçertosunu “yaratamazdı” demiştir. Bağdanın ağırlık merkezi olan orta bölüm uzatılan bir sesle üçüncü bölüme bağlanmıştır.

Beethoven, Ludwig van / V. Piyano Konçertosu, Büyük Mibemol, Op. 73:

Beethoven bu son piyano konçertosunu, Napolyon ordularının işgali altındaki Viyana’da yazdı. 1814-1815 yıllarında sanatçı bir piyano konçertosu yazmayı düşünmüşse de birinci bölüm için yaptığı taslaklardan sonra -bilinemeyen bir nedenle- bu tasarısını sonuçlandırmamıştır. Dinleyici üzerinde görkemli ve savaşçı bir etki bırakmasından dolayı sonradan “İmparator Konçertosu” da denilmeye başlanan bu yaratı için bir yazar “sinfonik etkisi ve virtüozca olanakları ile tüm Beethoven konçertolarının da imparatoru sayılmalıdır” demiştir.

Beethoven, Ludwig van / Yedil, Büyük Mibemol, Op. 20:

I. Adagio - Allegro con brio, II. Adagio cantabile, III. Tempo di menuetto, IV. Tema con variazioni: Andante, V. Scherzo: Allegro molto e vivace, VI. Andante con moto alla marcia - Presto. Beethoven’ın 29 yaşındayken bağdadığı ve ilk kez 1800 yılında seslendirilen yaylı ve üflemeli çalgılar için “Yedil”i, O’nun bir taraftan klasıl döneme bağlılığını gösteren, diğer yandan ise kendi küğ dilini ortaya koyduğu renkli bir yaratıdır. Klarinet, korno, fagot, keman, viyola, viyolonsel ve kontrabas için yazılmış olan bu küğ, hıza ilişkin başlıklarına göre altı bölümdür. Beethoven’ın yaylı çalgılara verdiği önem O’nun başta yaylı çalgılar dördülleri olmak üzere göze çarpan bir özelliğidir. Bağdarın bu yaratısında üflemeli çalgılara, özellikle klarinete en az keman kadar önem verdiği dikkati çeker ki bu da o döneme göre bir yeniliktir. Notası 1802 yılında basılmış olan bu yedil, ilk seslendirilişinden itibaren çok sevilmiş bir yaratıdır ve Beethoven başta olmak üzere düzenlemelerini yapan başka bağdarlar da olmuştur. Beethoven, 1803’te bu yaratısını keman (ya da klarinet), viyolonsel ve piyano üçülü için düzenlemiştir. 20. yüzyılda ise ünlü orkestra yönetkeni Arturo Toscanini, eserin yaylı çalgılar partilerini, bir orkestranın yaylılar grubu tarafından çalınacak şekilde düzenlemiştir. “Büyük Mibemol’den Yedil”in küğsel yapısı bir serenadı andırır, diğer taraftan yapıt bazı müzikbilimcilerce Mozart’ın “K563 numaralı Üçülü”ne de benzetilir. Beethoven, bu yaratısını Avusturya İmparatoriçesi Maria Theresa’ya adamıştır.

Begleiter:

(Alm.) Refakatçi, refakat eden. Eşlikçi, eşlik yapan. Bkz. Accompagnateur, Eşlikçi.

\ Behbudova, Saida:

Azerbaycan’ın Bakü kentinde doğdu. Altı yaşındayken onbir yıllık küğ okulunda piyano eğitimi almaya başladı. 1960 yılında “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Elmira Nazirova’nın sınıfında öğrenci oldu. Daha sonra Rusya’da “Peter Ilyitsch Tchaikovski Moskova Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Yakov Milshtein’in sınıfında eğitimine devam etti. Moskova’da, Talin’de, Kiev’de ve Bakü’de çeşitli yalkın dinletilerle sahne aldı. 1969 yılında “Azerbaycan Devlet Konservatuvarı”nda Prof. Dr. Elmira Nazirova’nın asistanı olarak “Piyano Ana Sanat Dalı”nda çalışmaya başladı. 1973 yılında aynı okulda öğretim görevlisi, daha sonra doçent, 2000 yılından itibaren profesör olarak görev aldı. Çalışma yılları içerisinde ulusal ve uluslararası piyano yarışmalarında ödüller kazanan onlarca öğrenci yetiştirdi. Profesör Saida Behbudova “Azerbaycan Cumhurbaşkanı” tarafından verilen “Emektar Öğretmen” statüsünü taşımaktadır. Behbudova, 2007-2010 yılları arasında “Sivas Cumhuriyet Üniversitesi Güzel Sanatlar Piyano Bölümü”nde çalıştı. 2012 yılından bu yana “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Piyano Ana Sanat Dalı”nın kadrosunda çalışmaya devam etmektedir. Çalışma yılları boyunca yetiştirdiği öğrenciler çeşitli ulusal ve uluslararası piyano yarışmalarında en yüksek ödüllere layık görülmüşlerdir.

\ Bekar:

Becarre. Natürel... Diyez veya bemolle değişime uğramış notayı eski durumuna getiren işaret.

\ Bektaş, Özgür:

1980 yılında Trabzon’un ilçesi Akçaabat’ta dünyaya geldi. 1999 yılında “Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı”nı kazandı ve 2002 yılında mezun oldu. Aynı yıl öğretmenlik görevine başlayan Özgür Bektaş, 2007 yılında “Çanakkale Hüseyin Akif Terzioğlu Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi”ne koro öğretmeni olarak atandı. Şan çalışmalarına “İstanbul Devlet Opera ve Balesi” sanatçısı bariton Kevork Tavityan ile bir süre devam etti. Halen aynı okulda çalışmaktadır.

\ Bektaş, Tamer:

1976 yılında Iğdır’da dünyaya geldi. 1994 yılında “Atatürk Üniversitesi Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda küğ eğitimine başladı ve bir yıl sonra 1995 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”na yatay geçiş yaparak viyola çalışmalarına “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” viyola sanatçısı Alp Gültekin ile devam etti. “İzmir Gençlik Oda Orkestrası” ve “Müzik Dostları Orkestrası”nda Tuğrul Göğüş ve Hüseyin Ünal ile oda küğü çalışmaları yaparak bu orkestralarda, orkestra üyesi ve yalkıcı olarak görev aldı. 1999-2004 “Atatürk Üniversitesi Kazım Karabekir Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda araştırma görevlisi olarak çalışma yaşamına atıldı. 2001 yılında yüksek lisans programına girmeye hak kazandı. Babek Kurbanov’un danışmanlığında “Atatürk Üniversitesi Güzel Sanatlar Eğitimi Bölümü Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda 2004 yılında yüksek lisansını tamamladı ve bir resital verdi. Aynı yıl “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi”nde öğretim görevlisi olarak yeni görevine atandı. Burada viyola, orkestra-oda müziği, elektronik org derslerini üstlendi. 2014 yılında “Elektronik Org Eğitimi” ders kaynağı niteliğinde bir kitabı yayınlandı. Oda küğü çalışmaları kapsamında, 12-16 Ağustos 2011 tarihleri arasında Almanya’nın Osnabrück kentinde keman sanatçısı Ulrike Hampel Harbaum ve piyanist Viola Mokrosch ile oda küğü alanında atölye çalışmaları yaptı ve kendisine ait bağda ve türkü düzenlemeleri “Pro Muzika Orkestrası” ve “Anabilim Dalı Akademik Oda Orkestrası” ile birlikte seslendirildi. “Erasmus Yoğunlaştırılmış Projeler”i kapsamında 02-03 Ağustos 2012 tarihlerinde Almanya’nın Würzburg kentinde ve 02-30 Ağustos 2013 tarihlerinde ise Çek Cumhuriyeti’nin Brno ve Litomysl kentlerinde oda küğü çalışmalarına katıldı ve dinletiler verdi. 2004 yılından itibaren “Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Anabilim Dalı”nda öğretim görevlisi olarak çalışmalarına devam etmektedir. Sanatçı kurmuş olduğu “Anabilim Dalı Oda Orkestrası” ile öğrencilere ve öğretmenlere yalkın çalma olanağı sağlamış, Çanakkale ve bölgesinde birçok dinleti ve etkinlikler düzenlemiştir. Ayrıca “Çomü Caz Topluluğu”nu kurmuş olan Bektaş, “Caz Kentet” ile Caz Festivallerine katılmış, caz sanatçılarının yer almaları ile atölye çalışmaları düzenleyerek öğrencilerin ilgisine sunmuştur.

Bel Canto:

Güzel şarkı, güzel aryalı opera türü.

Bella, Nonna:

7 Kasım 1944 “İstanbul Radyosu” savaşın bittiğini, geceleri karartmada kullanılan koyu lacivert perdelerin işsiz kaldığını anlatıyor. O gün doğunca annem ismimi “Azat” koyuyor, yani hür… İsmim karakterime uyar. Fikirlerimde, giyimimde hiç taklit bilmem. Her şeyde kendi stilim var. Zaten stilistlik de yaptım. Yaptıklarım çok satılıyormuş diyordu Sahip. 7 yaşında piyano dersleri başladı. Bence annemin özentisi idi. Kendi olamayınca beni piyanist yapmak istedi. 65 yaşındayım, hala piyano çalmayı severim, ama olsa olsa benden komponist ve orkestra şefi olurdu. Olmadı, peki ne oldu? Türk popunun çok hoş, çok farklı, renkli isimlerinden biri oldu. “İstanbul Radyosu”nun konservatuvar öğretmenlerinden kurulu bir “Pasodoble Orkestrası” vardı, şefi de Kemal Yarar. 16 kişilik bir topluluk, orada okumamı istediler. Peki parçaları nereden bulayım, nasıl aranje ettireyim? Dünyalar isterler, nasıl öderim? Oturup plaktan çıkardım, 16 kişiye aranje ettim, birçoğu nefesli sazlar… Nefesli sazların inceliklerini Fehmi Ege’den ve Maci’den öğrenmiştim. Boşuna uğraşma, sen 20’sinde onlar hoca, senin yazdıklarını çalmazlar, dediler. Maci dedi ki, sorarlarsa Maci yazdı de… “Aman hocam, ismin kirlenmez mi?” dedim. “Yok, sana güveniyorum” dedi. Provada hemen sordular: “Kim yazdı?” diye. “Maci”, “İyi çalarız.” Birkaç emisyon sonra keşfettiler. Küçük bir hatada gayri ihtiyari O’na bakıyordum. Sonra önümdeki partisyona… “Acaba ben mi yanlış yazdım” diye. “Yoksa” dediler, “Sen mi yazıyorsun? İyi, aferin, güzel yapıyorsun, çalarız.” “İstanbul Radyosu’nda 10 sene 'Fehmi Ege, Necdet Koyutürk 4 Aslar Orkestraları'nın solistliğini yaptım, Beni yüzümden değil, sesimden tanırlar.” Gençliğin harika sesi, ağlatan şarkıcı “Nonna Bella” derler bana. Duygulu şarkılarda hep beraber ağlarız. Hapşuda hep beraber hapşırırız. İşim yarım saat, “bomba” diyorlar benim için. O güne dek giyilmemiş acayip giysiler çizme, pantolon (kendi kreasyonum), bazen çıplak ayakla dans şovu (bale hocama teşekkürler), arkamda tabanca gibi 4 kişi. Benim parçalarımdan başkasını pek çalamazlar, her gün yeni bir parça, her gün prova; ta tabanca gibi patlayana dek. Sonradan duydum, müzisyenler benden korkarlarmış. Ama bir şey değişmedi, iki oğlum var, şimdi de gelinlerim benden korkuyorlar. Ha! “Nonna Bella” ismi mi? Sahneye çıkacağım lisede talebeyim. O zamanlar sahne yasak, uyduralım bir isim dediler. Ağırlıklı olarak İtalyanca şarkılar okuduğum için İtalyan ismi uyduruldu. Gazeteler benden bahsediyor. Eh, opera eğitimi almış biri olarak okuma stilim çok değişik… Jirayer Çarkçı ve Lamia Anday acayip hoş birşey yaratmışlar, 3.5 oktavlara çıkan ses, sahnede ne oyunlar oynuyorum o sesle… Okul arkadaşlarım “Bir görsen şu şarkıcı sana ne kadar benziyor” diyorlardı. Ben de “Getirin, bakayım” dedim. “Aaa, sahi çok benziyor…” Ne diyeyim? Okuldan mı atılayım? Günlerden bir gün, bir Avrupa turnesi, büyük bir aşk ve ben Hollanda’ya gelin oldum. İki oğlan, onlarla iftihar ediyorum. Beş de kızım var, ikisi gelin, üçü torun. Unutamadığım, tadını hala anımsadığım şey… İşini bitiren müzisyen çalıştığım kulübe gelir. Kulüp kapandıktan sonra kendileri için çalarlar, bana da söyletirlerdi. Aynı şarkıyı defalarca dinlemek isterlerdi. Nedeni, her seferinde değişik okuyorsun diyorlardı. Yani, ezberlenmiş bir tarz yok, başka, içimden nasıl geliyorsa… Yeni bir şey çıksın, ne olur bunu öğren de oku, senden dinleyelim derlerdi. Bu koca koca isimlerin kendileri için yaptıkları müzikler hep beynimde, hep ruhumda kaldı. Şimdi ne mi yapıyorum? 4-7 yaş arası zor öğrenen çocukların eğitimini yapıyorum. Zor iş, ama zoru severim ben. Bir işe yaradığıma seviniyorum. Yakında emekliyim. Şimdi ne mi yapacağım? Gözümde hala şarkıcılık var, stilistlik var! Nonna Bella, şarkıcı Asu Maralman'ın kız kardeşidir. 70'li yılların başında "Şimdi Sen Varsın Dünyamda" plağıyla tanınmıştır. Yabancı aranjmanlar ve türkü düzenlemeleri söyledi. 70'lerde Türkiye'den ve müzik dünyasından ayrılmıştır.

\ Belova, Vera:

Rus Cumhuriyeti devlet sanatçısı olan soprano Vera Belova 1981 yılında Moskova "Gnesin Küğ Akademisi"nden N. Deizieva ve "Bolşoy Tiyatrosu"nda bariton ve devlet sanatçısı olan babası E. Belov'un öğrencisi olarak mezun oldu. 1994–1995  yılları arasında "Venedik Konservatuvarı"nda yüksek lisans eğitimi aldı. Sanatçı 1997 yılında İtalya'da gerçekleştirilen "Uluslararası Raguza Yarışması"nda ödül kazandı. Ayrıca 1996 "Kostroma" ve 1996 "St. Petersburg Ulusal Yarışmaları"nda birincilik ödülü elde etti. 1989 tarihinden bu yana "Moskova Devlet Filarmoni Kurumu"nun yalkın sanatçısı olarak sanat yaşamını sürdürmekte olan Vera Belova klasıl ve çağdaş yaratıların yorumcusu olarak 1990 yılında Avusturya, 1994 ve 1995 yıllarında İtalya, 1992 yılında Amerika Birleşik Devletleri, 1994 yılında Türkiye, 1996 yılında Güney Afrika Cumhuriyeti'nde dinletiler verdi.  Birçok çizit kaydı da gerçekleştiren sanatçı "The Gold of Skifs" ve "Kaliningrad" adlı belgesel filmlerin küğlerinde yalkıcı olarak çaldı.

\ Bemol:

Bir sesin yarım ton (yarım adım) aşağıya (kalına) çekildiğini gösteren işaret. Önüne konulduğu notayı yarım ses kalınlaştıran değiştirici simge.

Bemollerin Sırası:

Bkz: Başlık.

Bemutató:

Macarca. Bkz.: Prömiyer.

Ben:

İyi.

Ben Cantato:

(İt.) Şarkılayarak, ezgileyerek. İyice şarkılı, son derece ezgisel bir tavırla.

Ben Legato:

(İt.) İyice bağlı, iyice bağlayarak. Sesler arasında boşluk yaratmadan. Yeni ses gelmeden eski sesi kesmemek. Yaylı çalgılarda yay dönüşlerinde kopukluk bırakmaksızın. Üflemeli çalgılarda notaları hava boşluğu bırakmaksızın çalmak.

Ben Marcato:

(İt.) İyice belirgin, iyice belirterek. Vurgulayarak. Öne çıkartarak, ön plana alarak.

Ben Misurato:

(İt.) İyice ölçülü. Çok ölçülü.

Ben Staccato:

(İt.) İyice kesik–kesik. Çok kesik kesik. İyice ayırarak.

Ben Tenuto:

(İt.) İyice tutarak, tuta–tuta. Basarak, israrla bastırarak.

\ Bena, Augustin:

20 Ekim 1880 tarihinde Romanya’nın Transilvanya bölgesinin Alba iline bağlı Pianu de Jos kasabasında dünyaya gelen bağdar, yönetken ve rahip Augustin Bena Transilvanya’nın kültürel-teatral ve küğsel yaşamında son derece önemli bir isim olmuştur. Sebeş (Romanya)’te bulunan “Alman Lisesi”nde dört yıl eğitim gördü, daha sonra eğitimine Blaj, Brasov ve Năsăud’da devam etti. 1900 yılında üniversite eğitimini tamamladı ve öğrencilerden oluşan bir koroya yönetken oldu. Bu koroyla çok sayıda çeşitli yaratının yorumlanmasının yanısıra sözleri tanınmış şair Vasile Alecsandri tarafından yazılmış ve kendisi tarafından erkek korosu için bağdanmış olan “İtalyan Cantoneta”sını yönetti. 1900-1903 arası Sibiu kentinde henüz atanmamış bazı papazlarla dinbilim çalıştı. Sibiu başpapazlığının sağladığı üç yıllık bir burs ile Berlin-Charlottenburg’da bulunan “Küğ Yüksek Okulu”na kaydını yaptırdı ve Max Bruch ile bağdama teknikleri çalışmaya başladı. Augustin Bena’nın zaman içinde Bruch’un en gözde öğrencisi olduğunu görüyoruz. Bu okulu bitirdikten sonra Bena “Bükreş Konservatuvarı”nda Dumitru Kiriac ve Alfonso Castaldi’nin yönlendirmesi altında Romen küğü üzerinde çalışmaya başladı. Sanatçı Bükreş’te geçirdiği yıllardan sonra Sibiu kentine geri döndü ve bir küğ öğretmeni olarak çalışmaya başladı, aynı zamanda gerektiğinde ırlağan olarak da görev almaktaydı. Bena “Sibiu Irlağanlar Birliği”nin yöneticiliği görevini de üstlendi. 1909 yılında Năsăud vilayetinde bulunan ve bugünkü adıyla “George Coşbuc Yüksek Okulu” nda küğ ve ırlama dersi öğretmeni oldu. 1910 yılında “Budapeşte Konservatuvarı”na öğretmen olarak atandı. Năsăud’a döndüğünde oldukça yoğun bir bağdama, öğretme ve yönetkenlik aktivitesi ile meşgul olmaya başladı. Bu dönemde Năsăud kentinde Transilvanya’nın ilk yerleşik tiyatrosunu kurdu. 1911 yılında evlendi ve hemen ardından Sibiu’ya metropolit olarak yerleşti. “Birinci Dünya Savaşı”nda 1916-1918 yılları arasında askeri bir rahip olarak yüzbaşı rütbesiyle Avusturya-Macaristan ordusuna katıldı ve Polonya’da Rus birliklerine esir düştü. Savaş sonrası 1 Aralık 1918 tarihi itibariyle Transilvanya’da küğ öğretmenleri için düzenlenen hazırlık kurslarını vermeye başladı. 1919 ve 1920 yıllarının yaz aylarında “Cluj Konservatuvarı”nda çalıştı ve ardından aynı okula küğ kuramları, remileme, uyum bilgisi ve rehberlik dallarında öğretim vermek üzere alındı. 1925-1931-1941 yıllarında Cluj ve Timisoara’da “Küğ ve Dramatik Sanatlar” okullarında direktör ve rektör oldu. Sanatçı 1929 yılından itibaren Transilvanya’da ve izleyen yıllarda tüm ülkede küğ müfettişi olarak da görev üstlenmişti. Sanatçı 1962 yılında Cluj (Kaloşvar) kentinde sonsuzluğa göç etmiştir.

\ Bence, Peter:

Ocak 2012 tarihinde dakikada 765 nota vuruşuyla “Guinness Rekorlar Kitabı”na “dünyanın en hızlı piyanisti” olarak giren Peter Bence dünyaca ünlü piyanist, kayıt sanatçısı, besteci ve yapımcıdır.

Benedictus:

"Sanctus"un ikinci, "Messe"in dördüncü bölümü.

\ Benetti, Didier:

“Conservatoire Superior de Musique de Paris”te (Paris Küğ Konservatuvarı) vurmalı çalgılar eğitimi aldı. 1978 yılında birincilik ödülü ile okulu bitirdi ve “Fransa Ulusal Orkestrası”na timpani ve vurmalı çalgılar sanatçısı olarak atandı. Daha sonra Manuel Rosenthal ile yönetkenlik üzerine çalışmalar yaptı ve kendisini bu alana adadı. 1990-1996 yılları arasında “Paris Swing Orkestrası”nın küğ direktörlüğüne getirildi. 1993 yılında “Yehudi Menuhin Vakfı”nın bursunu kazandı ve “Les Solistes de Paris - Paris Yalkıcıları” oda orkestrasını kurdu. 1996 yılında konuk yönetken olarak “Colonne Dinleti Orkestrası”nı yönetti. 2003 yılında “Opera Royal de Liége”de konuk olarak eser sahneledi. 2006 yılında Francis Lopez’in bağdadığı “La Route Fleurie” (Çiçekli Yol) operetinin yönetkeni olarak Avignon’da idi. 2008 yılında “Metz Operası”nda koreograf Barry Collins ile işbirliği yaparak “The Thin White Line” (İnce Beyaz Çizgi) isimli baleyi sahneye koydu. İki yıl sonra Vincent Scotto’nun yazdığı “Un de la Canebiere” opereti için tekrar Avignon’a döndü. 2012 yılında Jean-Louis Grinda’nın sahneye koyduğu ve Mitch Leigh’in bağdadığı “L’Homme de la Mancha” (Man of La Mancha - Mançalı Adam) isimli küğlü oyunu yönetmek için “Monte Carlo Operası”nda görev aldı. 2015 yılında Manuel de Falla’nın bağdadığı “Büyücünün Aşkı” yaratısı için “Opera Grand Avignon”da sahneye çıktı. 2016 yılında Frederick Loewe’nin küğlerini bağdadığı ve Paul-Emile Fourny’nin sahneye koyduğu “My Fair Lady” (Benim Güzel Meleğim) isimli eserde yönetkenlik yaptı. Yine aynı yıl “Opéra Grand Avignon”da Francis Lopez’in bağdadığı ve Jacques Duparc tarafından sahneye konulan “Le Chanteur de Mexico” (Meksikalı Irlağan) operetinin yönetkenliğini üstlendi.

Benli Hasan Ağa:

1607 yılında Edirne’de doğan Benli Hasan Ağa’nın ölüm tarihi hakkında farklı bilgiler bulunmaktadır. Bazı kaynaklara göre 1662’de, başka kaynaklara göre ise 1664’de yaşamını yitirmiştir. İstanbul’da öldüğü sanılan bağdar için diğer bir takım kaynaklar kesin bir tarih vermemekle birlikte 1662-1665 yılları arasında vefat ettiğini belirtmektedir. Klasıl Türk Musıkisi bestekarı olan sanatçı oldukça küçük yaşlarda tanbur öğrenmeye başlamış, daha sonra Enderun’a girmiştir. Sanat yaşamına tanbur çalarak devam eden sanatçı nihayet saray çevrelerinin dikkatini çekmeyi başarmıştır. Buselik ve rast makamlarının bilinen ilk bağdaları O’nun elinden çıkmıştır. Rast makamında yazdığı eserlerle beğeni toplamış ve saygınlık kazanmıştır. Böylece IV. Murat ile yakınlık kurmuş, Evliya Çelebi’nin dostlarından birisi haline gelmiştir. Yaratılarından günümüze dek kalabilenler arasında bir “Rast Peşrevi” ile bir “Rast Saz Semaisi” bulunmaktadır.

\ Bennington, Chester:

Chester Bennington 20 Mart 1976 tarihinde ABD’nin Phoenix kentinde dünyaya geldi. Çocukluktan beri küğ yapmaya ilgi duyan Bennington, bir süre boyunca eroin ve diğer uyuşturucularla mücadele etti. Bir dönem fast food dükkanında çalışan Chester Bennington, gençlik yıllarında evinin çevresinde şarkı söyledi.1993’te ilk küğ grubu olan “Grey Daze”i kurdu. Phoenix kentinde oldukça ünlü olan bu grup O’nun tanınmasını sağladı, ancak küğ grubu olarak hiç albüm anlaşması yapmadılar. Chester Bennington, kendi şarkı sözü yazarken diğer grup üyelerinin bundan kendilerine pay çıkarmasından da endişe duydu. Bir süre sonra gelen teklifler üzerine Kaliforniya’ya taşındı ve burada “Linkin Park” grubuna katılarak bu grupta vokalist olarak çalışmaya başladı. Bennington, 20 Temmuz 2017 tarihinde Kaliforniya'nın Palos Verdes Estates kentinde henüz 41 yaşında iken intihar ederek yaşama veda etti.

Benzetmeli Kontrapunt:

Benzetmeli kontrapunt’u iki grupta ele alacağız:

 

1. Düzenli benzetme,

2. Düzensiz benzetme.

 

Bir benzetmenin sesleri arasındaki mesafeler (aralıklar) açıklanan (veri olan ele alınan ezgisel yapı) aralıkların tam karşılığı olduğu takdirde, bu benzetmeye “düzenli benzetme” denilir.


Ancak, büyüklü bir aralığa (majör) küçüklü bir aralıkla (minör) ya da küçüklü bir aralığa büyüklü bir aralık ile karşılık veriliyorsa bu benzetmenin adı “düzensiz benzetme” olur.

Bequadro:

(İt.) Bekar. Bekar işareti, naturel. Naturel işareti. Bkz. Bekar. Naturel. Bequadro, nota naturale.

Bequadro, nota naturale:

(İt.) Bkz. Bekar. Bekar işareti. Naturel. Bequadro.

Berceuse:

(Fr.) Bir beşiğin ritmini andıran şarkı. Ninni. Yatıştırıcı. Örneğin Chopin'in piyano için bağdadığı bersözler... Bkz. Bersöz.

Bergerette:

(Fr.) Çoban şarkısı. Çoban ezgisi. Çoban tarafından sürü güdülürken açık havada söylenen ezgiler. Erken dönem Fransız rustik ırlarının bir biçimidir. Kır işi, doğaya ait. Kır yaşamına ilişkin. Pastoral. Çoban küğü, pastoral (kırişi) ezgi.

Berk, Mükerrem:

Mükerrem Berk 1960 yılında “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın müdürlüğünü üstlendi. Bu dönemde Berk’in müdür yardımcıları Ferruh Üstünel ve Ayhan Erman idi. Berk’in döneminin en önemli yanı ilk günden başlayarak programlı işler yapılmasıydı. Anılan tarihte iş başına gelince Mükerrem Berk ve arkadaşlarının ilk hedefi bir dinleti salonu yapmak oldu.

Bersöz:

Bkz. Berceuse.

Beruhigung:

(Alm.) Sessiz, sakin, durgun. Yatıştırma, sakinleştirme, teskin etme. Teselli.

Besetzung:

(Alm.) Bkz. Oturtum.

Besingen:

(Alm.) Irlamak, şarkı söylemek. (Besang, besungen)

BESOM Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği:

BESOM Besteciler, Orkestra Şefleri ve Müzikologlar Birliği

Beste:

Bkz. Kompozisyon, bağda.

Besteci:

Kompozitör, bağdar.

\ Bestem, Beyhan:

1978 Kayseri doğumlu olan Beyhan Bestem ilk, orta ve lise eğitimini Nevşehir’de tamamlamıştır. “Niğde Turizm ve Otelcilik Bölümü”nü bitirmiş, ardından “Niğde Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nden mezun olmuştur. Beyhan Bestem 2002 yılında küğ öğretmeni olarak Mersin’e atanmıştır. 2005 yılından bu yana “Adana Akşemsettin Orta Okulu”nda küğ öğretmenliği yapmakta, aynı zamanda “Natürel Müzik Kursu”nda 2005 yılından beri piyano, yan flüt ve gitar dersleri vermektedir. Kızına Beste ismini koyan Beyhan Bestem’in yaşamı küğ üzerine kuruludur.

Beşil:

Beş çalgı için yazılmış oda küğü. Bkz. Kentet, Quintet.

Betrübt:

(Alm.) Kederli, üzgün. Müteessif, müteessir. Bitkin, üzüntülü.

Bewegung:

(Alm.) Hareket, devinim.

\ Beydağ, Perran Suzan:

6 Eylül 1971 tarihinde İzmir’de doğan Beydağ, ilk ve orta eğitimini İzmir’de tamamladıktan sonra 1988 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Güzel Sanatlar Eğitimi Müzik Bölümü”nde lisans eğitimine başlamıştır. Piyano eğitimini Mahmut Sarı ve Süleyman Kıvrak’tan alan Suzan Perran Beydağ lisans eğitimini 1992 yılında tamamladıktan sonra aynı yıl “Dokuz Eylül Üniversitesi Müzik Eğitim Fakültesi”nin açmış olduğu yüksek lisans sınavını kazanmıştır. Yüksek lisans çalışmalarına Memduh Özdemir ile devam eden Beydağ  yüksek lisans tezini “Bela Bartok ve Piyano Eğitiminde Microkosmos” konulu olarak yazmış ve yüksek lisans diplomasını 1994 yılında almıştır. 1992 yılında açılan araştırma görevliliği sınavını kazanarak 1993 yılında göreve başlayan Beydağ 1998 yılında öğretim görevlisi kadrosuna atanmıştır. Orkestra, koro, şan, keman ve yalkın dinletilerde piyano eşlikçisi olarak görev almıştır. Halen “İzmir Buca Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nde piyano öğretmenliği yapmaktadır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5743483
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :747

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.