Ayhan Sarı - Darbuka Eşliğinde Johann Sebastian Bach


     Anjelika Akbar (Ekber) piyano uzçalganlığıyla (virtüözlüğüyle) kulağımızda hoş sadalar bırakan yetkin bir solist piyanistimiz. Yetkin diyoruz, çünkü kendisinin olmayan kimi eserleri istediği havaya sokma yetkisini kendisinde bulabiliyor (*). Eğer yetkin olmasaydı ünlü Alman besteci Johann Sebastian Bach’ın (1685-1750) klavsen için yazdığı eserleri darbuka eşliğinde piyano ile çalar mıydı?..


     “Eh, ne yapalım? Çaldı işte”... Dün de (19 Ocak 2009) “Mersin Devlet Operası”, “Adana Devlet Tiyatrosu”nda balesini sahneledi...


     Bach’ın besteleri ile doğu ritmlerinin buluşturulduğu bir çalışma olan “Bach a l’Orientale” başlıklı albümde piyanist Anjelika Akbar’a Mısırlı Ahmet, Erkan Oğur, Aziz Şenol Filiz ve Mehmet Akatay’ın aralarında olduğu pek çok müzisyen eşlik etmiş, hatta sözkonusu çalışmanın doğmasına esin kaynağı olan dansöz Asena, Akbar’ın Bach’ı eşliğinde dans etmişti.


     Dansöz yetmemiş gibi bir devlet sanat kurumu “Biz Asena’dan daha iyisini yaparız” diyerek darbukalı Bach’ı baleye dönüştürmüş.


     Bach’ın hiç duymadığı, bestelerken bırakın tahayyül etmeyi, aklında bile olmayan bir takım darbuka darbları eşliğinde icra edilmesi; gerek besteciye saygı, gerekse müzik yorumlamaları konusunda soru işaretlerini de birlikte getirmektedir.


     Akbar acaba kendini hiç Bach’ın yerine koymuş mudur? Aynı seslendirmeyi, yaşayan bir besteci için yapabilir miydi? Veya kendi bestesini bir başkası aynı veya başka bir şekilde seslendirseydi...


     Siz kendinizi Bach’ın yerine koysanız, Akbar’ın “Bach a l’Orientale”ini dinlerken hangi duygular içinde olurdunuz?


     “Mersin Devlet Opera ve Balesi”, 19 Ocak 2009 Salı günü, yani dün saat 20.00’de, “Bach Oryantal” adlı bale eserini sahneledi. Müzikleri 2002’de “CD”si çıktığında dinlemiştik.


     Mersin’deki meslekdaşlarımız etkinliğin tanıtımını şöyle yapmışlar:


     “Bach Oryantal; J. S. Bach’ın müziği, Anjelika Akbar’ın yorumu ve vurmalıların insanın içini kıpırdatan güçlü tınısı ve dans adımlarındaki coşkulu anlatım, yaşanmışlıklarımızın karışık ta olsa mutlu taraflarını hatırlamamıza sebep olacak bir serüven.”


     Serüvene bakınız...


     Tipik doğu bencilliği ve “ben yaptım, oldu” böbürlenmelerine sebep olunuyor olabilir mi?


     Eh bir de eleştirisiz sanat olunca göz önündeki...


     * * *


     Yeni besteye ne gerek var? (**)


     Alın; size uygun gelen tarihi ve de teliften çıkmış bir besteyi; yanına da koyun bir taraklı darbuka...


     Batılı ve de 300 yıl önce bu dünyadan göçmüş, (ilkel “Silberman Piyanoları” hariç) hayatında piyano görmemiş, klavsenci Johann Sebastian Bach’ı yapıver Doğulu.


     Haydi Asena, darbukacı ve diğer müzisyenler, eğitimleri ve de piyasacı müzisyenliklerinin doğasında “bestecinin eserine saygıyı gereğince” anlamayabilirler.


     Koca piyaniste ve müzik etiğinden her zaman dem vuran koca kültür/müzik kurumuna ne demeli?..


     Yoksa:


     Nasılsa “Bach mezarından kalkıp hesap soramaz” diye alaturka bir biçimde rahat mı etmeli?..

     ______________________________

     (*) A. Akbar’ın albüm hakkındaki kendi yorumu için bkz:

          http://www.anjelikaakbar.com/diskografi/bach.aspx

     (**) Zaten yeni beste/besteci de yetişmiyor/yetiştirilemiyor.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5686831
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :566

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.