10.04.2015 / Ercan Dalkılıç - ‘Şenlik’ 34 Yaşında!

Şenlik 34 Yaşında    

     Bu yıl 34’üncüsü düzenlenen “İstanbul Film Festivali” yine şehre şenlik getirdi. Festivalde öne çıkan filmlerden birkaçını okurlarımız için değerlendirdik.


     “İstanbul Film Festivali”, Onat Kutlar’ın deyişiyle söyleyecek olursak 34. kez “şenlik” getirdi şehre bu yıl. 19 Nisan’a değin sürecek olan festivalde birbirinden eşsiz filmler izleyiciyle buluşmaya devam ediyor. Bu haftaki yazımızda festivalde öne çıkan bazı filmleri sizler için mercek altına aldık.


     Yüzündeki Sır


     Benim de birçok sinemasever gibi merakla beklediğim “Barbara”nın yönetmeni Christian Petzold’ın yeni filmi “Yüzündeki Sır” (“Phoenix”), “2. Dünya Savaşı” sonrasında Berlin’de geçen esrarengiz bir hikayeyi konu alıyor. Toplama kampında gördüğü işkence sonucu yüzünü kaybeden Nelly’nin kocası Johnny ile arasında bir poker müsabakasına dönüşen ilişkisi üzerinden gelişen filmde başrolleri, “Barbara”da olduğu gibi yine Nina Hoss ve Ronald Zehrfeld paylaşıyor. Film-noir türünü dönem filmi kalıbına dökerek işleyen “Yüzündeki Sır”ı sakın ola ki kaçırmayın.


     Yeni Kız Arkadaşım


     Konusu itibariyle Dolan’ın “Laurence Anyways”ine benzetilen bu deneme, renk paletinden, kara-filmvari gizemli atmosferine değin her yönüyle Almodovar’a bir saygı duruşu niteliğinde.


     İntikam


     Prömiyerini Cannes’da yapan “İntikam” (The Salvation), “Dogma 95 Hareketi”nden yetişen yönetmen Kristian Levring’in “çocukluk hayalim” dediği son uzun metraj denemesi.


     1800’lerin sonlarına doğru Amerika’da ailesi yok edilen Danimarkalı Jon’un intikamını alması üzerine kurulu olan “İntikam”, western mitini tersyüz eden bir yapıya sahip.


     Mad Mikelsen’in Jon karakterinde boy gösterdiği bu “karşı-western”i kaçıranlar çok ama çok üzülecek.


     Eisenstein Meksika’da


     Bu sene “Berlin Film Festivali”nde yarışan “Eisenstein Meksika’da” (Eisenstein in Guanajuato), Rus yönetmen Sergey Eisenstein’in başyapıtı “Potemkin Zırhlısı”nın ardından, 1931’de film çekmek üzere Amerikalı komünist yazar Upton Sinclair’in sponsorluğunda Meksika’ya gidişine ve orada geçirdiği döneme odaklanıyor. Fakat filme daha çok “sanatçının insan olarak portesi” demek daha olur sanıyorum.


     Çılgın bir sürrealist izlenimi veren sıradışı Eisenstein yorumuyla hayli eğlenceli bir seyir zevki sunan “Eisenstein Meksika’da”, aynı zamanda biçimsel olarak da dikkate değer bir yapıt.


     Aydınlık Gazetesi - 10.04.2015, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5744144
Online Ziyaretçi Sayısı:25
Bugünlük Ziyaret :945

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.