17.05.2015 / Levent Kırca - Yalan Rüzgarı


    
Bunlar iktidara geldiğinde ben karalar bağlamıştım. Zira ne olacağını; ülkenin, sanatın, sanatçının ne duruma geleceğini biliyordum. Bilmeseydim “bunun” belediye başkanlığı sırasında 25 yıl önce oynadığım “Demokrasi Apartmanı” günümüzde milyonların tıkladığı bir skeç haline gelir miydi? Başkalarının tabiriyle, o günden bugünü gördük. Aslında görünüyordu, herkes görüyordu. Sadece görmek istemiyorlardı. Oysa çok açıktı. Para karşılığı dönenler ya da bir şeyler kaybetmekten korkanlar da dönünce çoğaldılar. Bunlar iktidara geldiğinde Bodrum’da yazlıktaydım. Komşularım Mehmet-Canan Barlas vb. insanlardı. Hiç unutmuyorum, onlar da benim kadar endişeli ve üzgündü. “Tüh” sesleri yükseliyordu semaya... “Belki öyle değildir, belki böyle değildir” diye kendilerini ve çevrelerini avutmaya çalışıyorlardı. Uzun vadedeki “yandaşlık” hesapları henüz hissedilmiyordu. Bu örneğin bana yakın olması, onları etüt etmemde yardımcı oldu bana... Ben yasaklandıkça, onlar serbestlendiler. Ben fakirleştikçe, onlar zenginleştiler. Ben sıkıldıkça, onlar ferahladılar.


     Cumhuriyeti Yok Etmek


     Önce asker yok edilmeliydi. Atatürk, belleklerden silinmeliydi. TC’ler yasaklanıp yok edilmeliydi. Nereye gidiyorduk, gidiş nereye? Efendi, “2023” diyor. 1923’e karşı “2023 Cumhuriyeti.” Cumhuriyetin kurulduğu tarihin 100. sene-i devriyesinde yıkacak içeriden, dışarıdan. Çalışmalar sürüyor. Okumamakta, öğrenmemekte ısrarlı Türk halkı görmezden gelmekte. Görünen köy, görünmüyor anlayacağınız. İçerideyken seslerini daha çok duyduğumuz tutsakların, kesildi sesleri... Sanatçılar “akil” oldu. “Cumhuriyet”in yok edilmesi, ülkenin bölünmesi konusunda ikna eder oldular insanları... Hemen peşinden yardımlar aldılar, reklamlara çıktılar. Hem bala, hem yağa gömüldü elleri. Hülya Koçyiğit, Orhan Gencebay, Kadir İnanır, Sezen Aksu, Yılmaz Erdoğan. Hele hele Yavuz Bingöl’ün dönüşü, sadece ailesini değil tüm toplumu üzecekti. Öyle de oldu. Ülke kağıt üzerinde de olsa çizildi, bölündü. Türkiye’nin farklı köşeleri farklı şarkılar söylüyor. Bayrağımızı indirme çabaları şimdilik toplumun hazır olmadığı öne sürülerek ertelendi. Atatürk’ü kendi kurumları silip yok saydılar.


     ………………………………………………


     Gençlerin Mücadelesi


     Demokratik bir eylem gerçekleştiren gençler. Kaldı ki hakları olan bir eylemi ellerinde çiçekler, ağızlarında şarkıları, mizahlarıyla gerçekleştirdiler. Kendilerine gaz, boyalı kimyasal su sıkan panzerlere, plastik mermi atan polislere çiçek atarak, gül suyu serperek karşılık verdiler. O biber gazından ölenler, plastik mermilerden sakat ve kör kalanlar... Yetmedi provokasyon esnasında sopalarla, palalarla öldürülenler... Yaralılara bakan doktorların gözaltına alınması. Gençleri savunan avukatlara işten el çektirilmesi... Dahası, gençlere destek verdiğimiz gerekçesiyle tiyatrolarımıza devlet desteğinin çekilmesi... Bunları yaşadık. Bire bir içinde yaşadık. Geride, arkamızda mı kaldık? Arkamızı dönersek, arkamızda kalır. Unutmamak ve unutturmamak lazım.


     ………………………………………………


     Aydınlık Gazetesi - 17.05.2015, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745701
Online Ziyaretçi Sayısı:11
Bugünlük Ziyaret :711

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.