Ahmet Say - ‘Sosyal Devlet’ İlkesinin Müzikteki İşlevi


     Opera, bale, orkestra gibi kurumların etkinlikleri oluşturulan kaynaklarla desteklenmeli…

 

     “Sosyal devlet” ilkesinin uygulanmasında yaya kalan hükümetler, kolaycı bir yol seçmiş görünüyor. Sanatçının onurlandırılmasından yanayız; oysa dağıtılan ünvanlar, sanat kamuoyu vicdanıyla örtüşmüyorsa göstermeliktir, yapaydır, hatta gerçek sanatçıyı yaralayan cinstendir.

 

     Bir senfoni orkestrasını giderleri, dünyanın hiçbir yerinde bilet geliriyle karşılanamaz. Bilet fiyatlarının çok yüksek olduğu dünyaca ünlü orkestralarda bunun hesabı yapılmıştır: Bilet geliriyle konser giderlerinin ancak yüzde otuzuna ulaşılmaktadır. Peki, nasıl bir çözüm yoluna gidilmiştir?

 

     “Kar amacı”na bağımlı ülkelerde, “zarar” edeceği baştan bilinen bu kurumların kapatılması mı istenmektedir? Tam tersine, müzik yaşamını canlı tutan birer odak konumundaki senfoni orkestralarının etkinlikleri, “kar hanesi”ne yazılmakta, oluşturulan kaynaklarla orkestralar desteklenmektedir.

 

     Şimşek Öğretmen

 

     Bizde bu desteği devlet üstlenmiştir. Anayasada yer alan “sosyal devlet” ilkesi, devletin bu tür görevlerini işaret eder.

 

     Eğitim, kültür, sağlık hizmetlerinin güvence altına alınmadığı bir toplumda “çağdaşlık”tan söz açılamayacağına göre; opera, bale, orkestra, koro gibi bilet gelirleriyle yaşaması olanaklı bulunmayan kurumlar, devletçe desteklenir. “Bursa Senfoni Orkestrası”nın konseri için Bursa’ya giderken yol boyunca bunları düşündüm. Yerel olanaklarla kurulan bu orkestranın bir “Devlet Senfoni”ye dönüştürülmesi, “sosyal devlet” ilkesinin, açıkçası “Anayasa”nın gereğidir. Şık bir salon olan “Tayyare Kültür Merkezi”nde, şef Hikmet Şimşek yönetimindeki “Bursa Senfoni”nin konseri, görüşlerimizi pekiştirdi: Program Mozart’ın “Saraydan Kız Kaçırma Operası” uvertürüyle başladığında, dikkat çeken bir ton duygusu tutarlılığıyla karşılaştık. Konser için İzmir’den gelen değerli eleştirmenimiz Önder Kütahyalı’yla yan yana oturuyorduk. Kütahyalı, ilk izlenimini yumuşak bir el işaretiyle anlattı bana. Erkin ve Saygun’dan orkestra eşlikli halk türkülerini bariton Mesut İktu’dan dinlerken halkın “Devlet Senfoni”ye ilişkin çağrısını duyuyor gibi olduk. İktu, derinden gelen tok sesiyle türkülerin dobra dobra mertçe seslenişini dile getirdi. Ferit Tüzün’ün ironiyle bezenmiş incelikli “Söyleşi”sinde orkestranın müzikal vasıfları belirginleşti. Konserin ikinci bölümünde dinlediğimiz Beethoven’in yaşam dolu “8. Senfoni”si, orkestranın yetkin bir kimlik kazandığını kanıtlıyordu: Adı “Devlet Senfoni” olmasa bile…

 

     Hikmet Şimşek iyi bir hatip. Bagetiyle orkestraya nasıl hitap ediyorsa dinleyicilere dönerek yaptığı konuşmalarla da salonda yeni coşku dalgaları yarattı. “Şef egemenliği” budur. Orkestra şefliği otorite kurmak değil, “yönetim sanatı”nı yaşama geçirebilmektir. Bagetini eline aldığında ya da onu bırakıp dinleyicilere konuştuğunda, iki kaynaktan güç aldığını seziyorsunuz: Türkiye ve müzik. Bu iki ölçüt, evrenselliğe ulaşan yolu belirler. Şimşek öğretmenimiz, son otuz yılda “kurucu” özelliğiyle “devlete karşın devlete iş yaptırma”yı örnekleyen çalışmalardan alnının akıyla çıkmışsa.. bu enerjinin kaynağında yurtseverlik ve müzik gibi iki evrensel değer vardır. “TRT Ankara Radyosu Çoksesli Korosu”nun, “İzmir Devlet Senfoni”nin, “Çukurova Devlet Senfoni”nin, “Ankara Radyosu Oda Orkestrası”nın, “Devlet Çoksesli Korosu”nun kuruluşuna önayak olan Şimşek’tir. O’nun yapıcılığı, “Türk müzik inkılabı”nın günümüzdeki bir uzantısıdır.

 

     “Devlet Sanatçısı”

 

     “Sosyal devlet” ilkesinin uygulamasında yaya kalan hükümetler, kolaycı bir yol seçmiş görünüyor. Bol keseden dağıtılan “devlet sanatçısı” unvanıyla sanatçıya el uzatıldığına inananlar beri gelsin.

 

     Sanatçının onurlandırılmasından yanayız; oysa dağıtılan unvanlar, sanat kamuoyu vicdanıyla örtüşmüyorsa göstermeliktir, yapaydır, hatta gerçek sanatçıyı yaralayan cinstendir. Onurlandırmanın da yolu yöntemi vardır: Saydamlık, içtenlikli olmak, ölçütlerde tutarlılık, uluslararası düzeyi göz önüne almak…

 

     Yakın geçmişte (belki de son onbeş yılda), devlet sanatçısı unvanını alanların içinde “eğlence müziği”ni temsil edenlerin çokluğuna bakılırsa yetkililer, “gazino sanatçısı” ile “devlet sanatçısı”nı karıştırıyor demektir.

 

     Gazino sanatçılarına verilen unvan hayırlı uğurlu olsun!


     Cumhuriyet Gazetesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5755522
Online Ziyaretçi Sayısı:23
Bugünlük Ziyaret :1203

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.