16.08.2018 / Mehmet Akkaya - Bin Yaşa Koca Malkoçoğlu!


     Cüneyt Arkın, kanımca Yeşilçam’ın en entelektüel sanatçılarındandı. Birikimi, çok yönlülüğü, ele aldığı her konuda hatırı sayılır eserler çıkarmış olmasıyla entelektüel. Ve en savaşçılarından...


 

     Makaleleri, değme politikacıya taş çıkartan kıldan ince kılıçtan keskin yazılardır... Lafını dolandırmayan Anadolu civanıdır orada.


 

     Sadece derin analizleri, dobra yazıları ile değil, şairliği ile de entelektüel. Anadolu yaylasında çağıldayan ince bir pınar da vardır, Tekel direnişçisinin kızı da... Vatanın bağrına hançerini saplayan kahrolası Amerikan emperyalizmine hınç da vardır, Memet oğlanın Hatçe’ye sevdası da...


 

     Ve öyküleri... Lise yıllarından beri yazdıkları, gazetelerde, dergilerde yayınlattıkları, yayınlatamadıkları...


 

     Ve resimleri... Acemi fırçalar değildir o yağlıboyalar. Daha çok köy yaşamını anlattığı destanlardır her biri.


 

     Ve oyuncu, sinema sanatçısı...


 

     O yarı aç, filmden filme koştuğu, hazırlığına insan ötesi güç harcadığı film günlerinde, tükendiği zamanlar da olmuştur. Milletin gönlünde taht kurmuştur ama bir tek duru sevda yaşamamıştır onca zaman. Her şey üst üste gelir. İçkiye verir kendisini. İntiharın eşiğindedir bazen. Ama yine kendi gayretiyle, yine milletinin sevgisinden güç alarak çıkmıştır oradan. Sonra da köy kasaba dememiş, içkiyi, uyuşturucuyu anlatmıştır gençlere, tam 40 yıl boyunca, “aman uzak durun” diye.


 

     Dublör kullanmaz filmlerinde. Her birinde en az 10 tehlikeli sahne vardır. Ve birinde düşerek kaburgalarını kırar. Uzun zaman yarı felçtir gayri.


 

     Kaba solculuk arayan, “niye siyasi film fazla çevirmedin” diyenler olur. Oysa her filminde mazlumlar için savaşmıştır. Yumruklarını, kılıcını bile her daim halk için, ülkesi ve milleti için sallamıştır. Kiminde mafya babası, kiminde mahalleyi haraca bağlayan ağa, kiminde Anadolu köylüsüne zulmeden “Gahpe Bizans”tır düşman. Slogan solcuları, kaba solculuk arayadursun, 1970’lerde, “Yıkılmayan Adam” ve diğer iki filmi yüzünden 141-142’den 15 yıl ağır hapis isteğiyle “Devlet Güvenlik Mahkemesi”nde yargılanmıştır Arkın.


 

     Kahrettiği, isyanı da Cüneyt Arkın’ın; “Biz sanatçı olamamışız, filim, milim çekmemişiz demek ki. Erkan Petekkaya dizi başına elli milyar alıyormuş.


 

     Türk sinemasının temeli o halk kahramanlarından Hüseyin Peyda, İzmir’de sefil bir otelde terk edilmişti. Akciğer kanseriydi. İstanbul’a getirip bir hastaneye zorla yatırdık.


 

     Erol Taş bir bacağını kaybetmiş, çalışamıyordu. Parasızdı. Özel bir gece yapıp üç beş kuruş topladık. Sonra kaderine terk edildi.


 

     O, alçak gönüllü, fedakar Ejder, “Taksim Parkı”nda bir bankta öldü.


 

     En güzel kavgaları çektiğimiz Yavuz Selek, tedavi olmadan kanserden gitti. Sinemanın babasıydı.


 

     Orhan Günşiray, akciğerleri hastalanınca sigorta hastanesinde televizyonsuz iki kişilik odada kaldı.


 

     Bunlar Türkiye’nin en değerli, en büyük sanatçılarıydı. En iyi donanımlı, en iyi, büyük hastanelerde, bu sanatçılar bakılıp tedavi edilmeliydiler. Çünkü haklarıydı. Bu saydığım sanatçılar ve diğerleri, isteseler filmlerden çok para alabilirlerdi” diyor kahırla.


 

     “Maden” filminden kazandığı parayı, madencilerin yetim çocuklarına gönderen adamdır Cüneyt Arkın.


 

     PKK açılımı için akil adamlık teklifine, “Halkıma akıl vermek benim haddim değil” diyen adamdır Cüneyt Arkın.


 

     Emniyet Genel Müdürü bizzat arayarak polis gecesine davet edip, arabasını göndererek aldırdığında, o yağmurlu gecede yol boyunca bütün polisler arabaya ve kendisine selam durduğunda, bu durumun yarattığı haz için, “ben nasıl olur da polislerin ya da herhangi birinin yağmur altındaki esas duruşundan hoşlanabilirim” diye günler ve geceler boyu kendisine kahreden, ızdırap duyan sanatçıdır Cüneyt Arkın.


 

     Belki “Meclis”te halkım için bir şeyler yapabilirim umudu ile 2002’de Mesut Yılmaz’ın milletvekilliği adayı teklifini kabul etmiştir. Ama o hep tam bağımsız Türkiye özlemcisidir.


 

     150 aydın ile beraber “İşçi Partisi’nin (bugünün Vatan partisi) de içinde yer alacağı Milli Hükümet’in vereceği bütün görevleri yerine getirmeye hazır olduklarını” bildiren metni imzalamıştır. “Hürriyet” muhabiri sorunca, “İşçi Partisi ‘milli’ diyor, yani ulusal. Ulusal demek yurt, vatandaş ve tarih bilinci demek. Ben kahpe Bizans’la boşuna mı boğuştum?” demiştir. (31 Ekim 2002 / Hürriyet)


 

     Bin yaşa Cüneyt Arkın!


 

     Bin yaşa koca Malkoçoğlu!


 

     Not: Dünkü yazıda “İtirafları”nı yazdığı yıl olarak 2018 yazılıdır. Doğrusu 2008’dir. Düzeltiyorum.



     Aydınlık Gazetesi - 16.08.2018, Perşembe




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745208
Online Ziyaretçi Sayısı:5
Bugünlük Ziyaret :426

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.