01.09.1983 / Faruk Yener - ‘Sadak Hoca’ Unutulur mu Hiç?


     “Ağahamamı Yokuşu”nu çıkarken karşıdan ağır adımlarla indiğini gördüm. Rastlaşmıyalı uzunca bir süre geçmiş, bu arada boyu daha bir kısalmış, yapısı öne doğru eğik bir biçim almıştı. Kaba dokulu gri renkli bir kumaştan beli kemerli bir palto giymiş, boynuna gene aynı renkte yün atkı sarmıştı. Yaşlılık ve yalnızlık yaşamının alışkanlıklarını bozmamıştı henüz; pantolonu ütülü, ayakkabıları pırıl pırıl boyalıydı. Elindeki paketi gösterip sabahın bu erken saatinde Beyoğlu sokaklarında ne aradığını sordum, o kendine özgü gevrek sesi, “sesli harfler”i uzatan öznel konuşmasıyla “Uçak modeli parçaları…” diye yanıtladı ve sürdürdü sözünü: “Sana kızgınım!” Şaşırdım: “Aman hoca, ne yaptım ki?” Kırgın yanıtladı: “Beethoven’in ‘Korolu Fantezisi’ için basılı programa benim koro için yazdığım sözler konmamış, senin çevirin basılmış…” Açıkladım: “Hocam, eserin öz şiirini de tanıtmak gerekmez mi? Siz o şiirin çevirisini yapmamış, kendi yazdığınız bambaşka mısralar döşemişsiniz. Oysa, biliyorsunuz Beethoven’in bestelediği şiirin sözleri, anlamı ve mesajı bambaşka… Dinleyici eser seslendirilirken korodan sizin sözlerinizi dinledi, programda da öz şiiri okudu… Hani, ‘Süleymaniye Camii’ni seyreden birinin duygulanıp meraklanarak planına da bakması gibi…” Bir süre durdu, “Seninle başa çıkılmaz…” dedi ve ağır ağır devam etti yoluna.


 

     Cumhuriyet sonrası müzik ortamımızda kendine özgü yeri olan bir sanatçının, Muhittin Sadak’ın aşırı duyarlı, aşırı alıngan yaratılışına küçük bir örnekti bu olay. O’nun adını çocukluğumdan bilir, müziğe ilgim nedeniyle bu sanatın yurdumuzda önde gelen her temsilcisi gibi etkinliklerini izlerdim. “İstanbul Belediye Konservatuvarı” ve “Galatasaray Lisesi”nin öğretim üyesi, çalgısı viyolonselin seçkin bir temsilcisi, daha sonraları “İstanbul Şehir Korosu”nun kurucu ve yöneticisi olarak uzaktan da olsa her zaman saygı duymuş, kulağıma gelen batılı davranışları, “şık” giyimi bende daima ilgi uayndırmıştı.


 

     Sadak’ı 1949 yılı sonlarında yeni açılan “İstanbul Radyosu” program ve müzik işleri sorumluluğuna getirildiğimde tanıdım yakından. Çalgısıyla yer aldığı bazı “oda müziği” programlarında dinlemiş, kurduğu “Koro”nun o yıllardaki ilk konserlerinden birini izlemiştim. Koro yöneticisi olarak hizmeti, olağanüstü niteliği olmayan viyolonsel çalışından çok daha önemliydi, inanmışların işiydi. Kişiliğine saygım ve daha sonra edindiğim sevgimin baş nedeni bu yönü olmuştur. Sadak, yoktan var ettiği bu toplulukla yılda iki-üç konseri, 1959 yılı sonlarına dek sürdürecek, “Belediye” tarafından desteklenen ve Aydın Gün tarafından gerçekleştirilen “İstanbul Şehir Operası”na lirik tiyatro sanatının en önemli unsurlarından birini kazandıracak, kazandırmakla kalmayıp her eserin içerdiği “koro partileri”ni çalıştırıp hazırlayacaktı. Bu görevi gücü ve nefesini yitirinceye dek sürdürmesi bile “İstanbul Kültür Tarihi”nde onurlu bir yere sahip olmasına yeterlidir bence.


 

     Sadak’la 1955 yılında “İstanbul Radyosu”nda aldığı “Tonmeister”lik nedeniye uzun yıllar birlikte çalıştık. Bu süre birbirimizin huyunu suyunu tanımamıza, O’nun aşırı alınganlığı ve duyarlığı konusunda bilinçlenmeme yetmiş, bu sonuç karşılıklı kırgınlığa yol açmayan bir ağabey-kardeş ilişkisinin güvencesi olmuştu. Ayrıca, kızı değerli arkadaşım Gülseren Sadak’ın da katıldığı bazı aile toplantıları O’nun içten ve sevimli yönlerini, model tren ve uçak modelciliğinden amatör “prestidigitateur”lüğe dek maharetlerini tanımamı sağlamıştı.


 

     Sadak, yurdumuzun sanat geçmişiyle ilgili değerbilirler ve hele kendisini yakından tanımış olanlarca daima “minnet” ve “şükran”la anılacak, yaptığı hizmetler ve kurduğu topluluklar gelecek kuşaklar için ideal örnekleri oluşturacaktır.

 

     —————————————————-
 

     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 12. Yıl, 121. Sayı ile Eylül 1983 tarihinde basılan sayısının 24-25. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5754936
Online Ziyaretçi Sayısı:11
Bugünlük Ziyaret :1078

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.