01.12.1992 / İrkin Aktüze - Müzik Yorumunda Önemli Faktörler


     Müzik yorumu problemi, müziğin kendisi kadar eski ve o kadar çok yönlüdür ki, insan bunu takipte -adeta- sonsuzluğa varabilir. Fikirsel, manevi, ruhsal birçok insanlık problemleri burada çözümlerini beklemektedir. Biz de -böylece- tamamen (her türlü tesirden uzak) bir görüşle sualimize girelim.


 

     Müzik uzmanı olmayan biri, bir müzik parçasını görmüş olsun; burada besteci ses, ritm, dinamiği eksiksiz olarak tesbit etmiştir. Fakat müzik, iki ayrı insan tarafından yorumlanınca, müzik uzmanı olmayan bu kimse, nota sayfalarının bir müzik olduğunu fark eder. Bu sanat eseri, iki ayrı yorumcu tarafından iki ayrı şekilde yaşatılmıştır.


 

     İşte, müzik yorumunun bu kadar değişik şekillenmesi acaba nasıl oluyor? Hangi unsurlar bir rol oynuyor ve bir müzik yorumu nedir? Az kelimelerle anlatabilirsek, müzik yorumu, bir müzik parçasının en geniş anlamda canlandırılabilmesidir. Ve bu canlandırış, notalarda yazılı müzik fikirlerinin, bu yorum için önceden düşünülen çalgı veya insan sesleri ile akustik olarak işitilebilir duruma gelmesidir. Hangi faktörlerin bu canlandırılışa yardım ettiğini hemen tanıyabiliriz. Bunlar iki türdür: Teknik olanlar ve fikirsel-ruhsal olanlar. Bu iki tür birbirine bağlıdır ve tek olarak düşünülemez. Bunlardan fikirsel-ruhsal faktörler (müzik ve müzik yorumu, geniş anlamı ile fikirsel-ruhsal olduğundan) esas tutulanlardandır, yani tonu belirtenlerdir. Buna karşılık teknik faktörler gerekli olan, hatanın giderilmesi rolünü oynarlar.


 

     Teknik faktörler ses haline geçişin temeli olan mekanik, fiziksel ve fizyolojik şartları temsil ederler. O halde, yorumcunun, bütün çalgı ve ses problemleri üzerinde mutlak egemenliğini belirtirler ve onun, idealindeki sesleri gerçek hale getirmesini sağlarlar. Ayrıca, bir teknik faktör, kelimenin dar anlamı ile, sesin elde edildiği çalgının kusursuz kullanılmasıdır.


 

     Fakat, fikirsel-ruhsal faktörler, sanat yönünden ele alınacak olursa, önde gelirler; önemli ve ilgi çekicidirler. Bu sebeple de onlarla etraflı olarak meşgul olacağız. Bu faktörler, mekanik-teknik yapım dışına çıkan her şeye tesir ederler. Seslere ruhsal bir canlılık verirler ki, şekilde bir yaratılışa, biz, müzik diyoruz. Müzik, gerçekte, ses gerilim ve boşalımlarının sonsuza varan derecede değişimidir. Bu yüzden, fikirsel-ruhsal faktörleri gerilim faktörleri olarak ta adlandırabiliriz. Şimdi bu kadar çok taraflı, çeşitli ve hareketli olan bu faktörlerin isimlendirilmesine geçelim. Tabii, bunu ancak kaba ve tamam olmayan bir şekilde yapabiliriz: Çok geniş bir gerilim tesiri olanlar ve daha kısa gerilim tesiri olanlar.


 

     Geniş bir gerilim tesiri olan faktörler:


 

     Bestenin yazıldığı devrin stili.


 

     Parçanın karakterini belirten esas mizacı veya lirik, legato, ihtiraslı, kahramanca, taşkınca, ciddi gibi çeşitli yakın ve çelişmeli mizaçları belirten işaretler.


 

     Bir parçanın notalarını bağlayan büyük yay işareti, mimari yapı, esas zaman ölçüsü.


 

     Kısa gerilim tesiri olan faktörler ise şunlardır:


 

     Bir melodinin, bir motifin, bir satırın anlatımı (deklamasyon).


 

     Armonik gerilimler ve boşalımlar, disonansların ve armoniyte yabancı notaların çıkışı ve kayboluşu.


 

     Kadans tesirleri ve ritmik gerilimler.


 

     Kreşendo ve dekreşendo gibi saf dinamik efektler.


 

     Ses gölgelemeleri; paröadaki yüksek, orta, alçak sesler arasındaki farklar.


 

     Parçaların cümlelerini bağlama ve ayırma.


 

     Bu faktörler nasıl şekillenir ve nerelerde bulunurlar?


 

     Bunlar, az veya çok anlaşılır şekilde, nota metninde objektif (nesnel) olarak bulunurlar ve ses olarak yaratılmaları da yorumcunun subjektif (öznel) kişiselliğine bağlıdır. Bu arada bir problem ortaya çıkar: Yorumcu besteciye mi tabi olmalıdır yoksa yorumcunun şekillendirme arzusu en ufak bir engellemeyle sınırlandırılmayacak mıdır? Çok kez olduğu gibi, gerçek yine ortadadır: Hiç olmayan eserin aslına uygun yorumu veya pek fazla görülen -sıkılma bilmeyen- çok kişisel bir yorum… İkisi de erişmeye değen şeyler değildir.


 

     Her eserde birbirinin içine girmiş vaziyette, objektif (nesnel) ve subjektif (öznel) unsurlar vardır. Saf nota metnini anlam taşıyan objektif bir şey olarak kabul edebiliriz. Zira, besteci tarafından yazılan her nota değiştirilmeyen, tek anlamlı sağlam bir metin olarak durmaktadır. Yani, bestecinin her işareti de objektiftir. Örneğin, bir kreşendo işareti dinamik artmayı gösterir. Yazılan bir müzik te içindeki dörtlük veya sekizlik notaların tek anlamlı olmasıyla objektiftir. Bir diğer objektif durum da eserin belirli bir devrin stili ile yazılmış olmasıdır.


 

     Fakat objektif oluştan çabucak subjektif oluşa geçilebilir. Bu da notaların tek tek birbiriyle kaynaştırılarak ses haline geldikleri zaman olur. Bu anda, seslerin birbiriyle ilişkilerini düzenleyen faktörleri yani fikirsel-ruhsal faktörleri görürüz. Bu faktörler, mesela, kreşendo işaretindeki gibi objektif olup, dinamik gerilim artışının kuralıdır. Fakat gerçekleşme derecelerinde, örneğin “do notası her zaman do sesi verir” kesinliği ile tesbit edilemezler. O halde, bu faktörlerin gerçekleştirilmesi yorumun esasında kişisel olmasındadır. Fakat nota metninin objektifliğine dayanan bir kişiselliktir bu. Bütün gerilimlerin nota metninden gelen bir objektif temeli vardır ve yahut bu, daha iyi ifade edilirse, bir yorumcu yaptığı her şeyin sebebini nota metninden çıkarabilmelidir. Gerilim faktörleri genellikle, metinde objektif bir şekilde var olmakla beraber, kesinlikle işaret edilmediklerinden ancak notanın manalandırılması ile ortaya çıkar. Bu da kişisel yorumun temelidir. Kişisel yorumun kesin sınırlı bir tarifi olmayıp, yorumcunun kişiliğine göre değişebilir. Mesela, müzik parçasında bir kreşendo işaretlenmiş olsun. Burada dinamik bir artış olduğunu tartışmak gereksizdir. Fakat artışın dereceleri çeşitli faktörlere bağlı olduğundan, çeşitli şekillerde değerlendirilir. Bir yorumcu bunu, bir büyük kreşendo bölümünün parçası olarak kabul eder; bir diğeri ise bunu kısa zamanlı atılgan bir gerilim olarak görür. Bu iki şekilde her biri farklı olarak yorumlanır ve iki yorumcu da metne bağlı kaldıklarını ileri sürerek kendilerinin subjektif anlayışlarını müdafaa ederler. Veya yorumcu, bir melodide -çizgisel olarak- en yüksek anı hissederken, diğer bir yorumcu -buna karşılık- ritm yönünden önemli bir yerde, bu anı bulduğunu düşünebilir. Bir üçüncü yorumcu ise bu anı, armonik olarak gerilimli bir yerde duyabilir. (Bir şans eseri olarak, besteciler eserlerini tam işaretlemediklerinden, ilgi çekecek farklılıkta yorumlar doğmuştur.)


 

     Başka bir örnek: Birbirini takip eden, bir sekizlik nota grubunda ses gölgeleme işaretleri olmasın; bu, öyle çeşitli anlayışlara yol açar ki… Bir yorumcu, o notalardan bir önceki yerden tematik olarak gelir ve orada legato çalması gerektiğini düşünür. Bir diğer ise, bir önceki bölümle bu bölüm arasında karakteristik ayrılıklar bularak ona göre ses gölgelemelerini değiştirir, legato çalmaz. Bir üçüncü yorumcu da, bir önceki bölümle hiç bir ilgi bulmaz ve bunu ispatlayabileceğini düşünerek staccato çalması gerektiğini hisseder.


 

     Parçanın temposu konusunda da bu durumlarla karşılaşırız. Besteci eserin temposunu yazsın yazmasın, her yorumcu notalardan okuduğu gibi, parçanın atmosferine kendini kaptırıp, zaman ölçüsünü değiştirir.


 

     Haklı olarak, objektif görüşe dayandıklarını savunan ne kadar çeşitli yorum tarzı olduğu, böylece ortaya çıkar. Bu arada göze çarpan, bu faktörler için bir yardımcı vasıtaya sahip olması gereken yorumcunun kişiliğidir. Bu vasıta ruhsallığın, fikirselliğin ve öğrenimin sıkı olarak birbirleriyle kaynaşmaları sonucu çalışır. Bu kaynaşma ne kadar kuvvetli ve orantılı olursa, yorum da o kadar ilgi çekici olur. En başarılı bestenin etkisi bile, yorumcunun kuvvetli kişiliğine bağlıdır. Ve ancak kendilerini, acımadan tenkid edenler büyük yorumcu olarak sivrilmişlerdir. Böyle kimseler, yorumlarında -objektif nota metninden organik olarak çıkan- kişisel inandırmaya dayanan gerilimin tesirli olup olmadığını araştırırlar.


 

     Büyük sanat eserleri -çok dar çerçeveler içinde olmamak şartıyla- çeşitli şekillerde yorumlanabilirler. Ana problem, her yorumun bir stili olması problemidir. Eğer yorumcu, kişisel görüşlerinden faydalanarak yeniden yaratır ve güzellik anlayışını doğru yolda kullanırsa, kendi stili vardır. Böyle durumlarda da tanınmış yorumcuların çok fazla kişisel yorum stilleri olmasına rağmen sanat eserinin stilini zedelemedikleri görülür.


 

     Şimdi kısa incelememizin sonuna geldik. Çok zaman zevkle söylediğimiz gibi dillerin, adetlerin çokluğuna ve benliğimizi kalın bir zırh ile dünyadan saklamamıza rağmen “dünyanın dili olan müzik” genel bir anlaşma aracıdır. Fakat biraz evvel böyle bir dilin olmadığını da görmemiş miydik? Herkes başka türlü konuşuyordu, bu sebeple onları anlamıyorduk. Hayır, durumun böyle olmayıp tam tersi olması memnuniyet vericidir. Gerçekte müzik yalnız bir dil değil, aksine dünyada var olmayan lisan ve lehçeleri bile kapsayan bir şeydir. Şayet arzu eden biri gelir, hodbin ve kendini beğenmiş olmadan, bir gaye gütmeden müziği anlamak isterse o kadar farklı şekillerde işitilmesine rağmen onu anlar. İşte müziğin, onu dünyevilerden koruyan ve bize, mesut ve acı anlarımızda, fikirsel-ruhsal kuvvetini veren ve verecek olanın anahtarı burada. Ve bundan sonra Schopenhauer’in müzik hakkında söylediği güzel sözlerin gerçekliğini hissediyoruz: “Müzikten başka hiçbir sanat insana, vasıtasız olarak, bu kadar derin tesir edemez. Çünkü, diğer hiçbiri gerçek hayatı bu kadar derin, doğrudan doğruya tanıtamaz. Yoğun sesli ve güzel bir müzik aynı zamanda bir fikir ağacı gibidir. Saf olmayan herşeyi, kötüyü temizler; yaratılışının müsaadesinde, herkesi zevkinin en yüksek noktasına çıkarır ve bir müzik eserini dinleyen herkes -kesinlikle- neyin kıymeti olduğunu, daha doğrusu neyin kıymeti olması gerektiğini anlar.”


 

     ————————————————————



     “Orkestra Aylık Müzik Dergisi”nin 01.12.1992 tarihli Yıl: 31, Sayı: 232 nüshasının 39-44. sayfalarından alınmıştır. (Helmut Roloff’dan çeviren: İrkin Aktüze)




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5686286
Online Ziyaretçi Sayısı:8
Bugünlük Ziyaret :232

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.