01.12.1989 / Panayot Abacı - Zorunlu Açıklama


     Bilinen ya da bilinmesi gereken bir gerçek var: Bir ülkenin müzik uygarlığı, müziğin, o ülke vatandaşlarının yaşamında aldığı yerle ölçülür. Müzik topluluklarının, müzik etkinliklerinin önemi ikincildir. Amaç, müziğin içinde olanların değil, müziği yaşayanların çoğalması olmalıdır. Devletler, kültür ve sanat politikalarını saptarlarken, bu amaca yönelik çalışmalar yapmak zorundadırlar. Virtüozlar, senfoni orkestraları, operalar, seslendikleri toplumsal yapıların genişliği ornaında önem kazanırlar.


 

     Sanat politikasından yoksun hele de plansız çalışmaların yapıldığı toplumlar, itici güçten yoksun olur, uygarlık yarışında yaya kalırlar.


 

     Konu hiç çapraşık değil. Ne ki müzik sorunlarımızı bu açıdan görebilenlerimiz az. Biz “mutlu yarınlara” doğru gitme olasılığını görmekte güçlük çekenlerdeniz. Hele hele “çağ atlama” sözünü kabullenmek şöyle dursun, “çağa yetişmek” amacını güden çalışmaların yapılması gereğinin yeni yeni düşünülmeğe başlandığı inancındayız. Müzik dünyamızı “güllük gülistanlık” görenler ya da görmek isteyenler, gerçekleri bilemiyenler ya da bilmezlikten gelenlerdir.


 

     Neden mi karamsarız?


 

     Açıklayalım:


 

     “İstanbul Belediye Şehir Orkestrası”nın kuruluş, yükseliş ve yıkılış dönemlerini yaşayan sanatçılar çok iyi bilirler; son 40 senede, sürekli uğraşılara karşın, bir müziksever kitle oluşturulamadı. Bugün İstanbul’da, konser izleyicileri yaklaşık olarak 4.000-5.000 kişidir. Opera izleyicileri bunun belki de iki katıdır. Yetkililerce açıklanan rakamlar, gerçek dışıdır, aldatıcıdır. Konserleri ya da opera temsillerini yılda 30 kez izleyen bir müzikseveri, 30 kişi olarak gösterirsek, kendi kendimizi aldatmış oluruz.


 

     Son yarım yüzyılda, önemli orkestralar, operalar kuruldu, kendilerini tüm dünyaya kabul ettiren virtüozlar yetiştirildi. Ve biz, müzik sorunlarımızı çözme yoluna girdiğimiz sanısına kapıldık. Oysa 30 sene önceki konser izleyicimizle bugünkü konser izleyicilerimiz arasında sayısal açıdan hemen hemen hiçbir fark yoktur. Olayın ülkemiz açısından dökümü yapıldığında, bizi geri bıraktıran temel neden kolayca anlaşılacaktır. İnsanlarımıza müziği aşılamada yetersiz kalmışız.


 

     Bu gerçekleri tümüyle gören, müzik sorunlarımızın çözümünü sürekli olarak araştıran, konularımızı ilgili herkesle tartışan, tartışmalarını zaman zaman kavgaya dönüştürmekten kaçınmayan ve sonuçta bir yere varamamanın üzüntüsü içinde bu dünyadan göçüp giden bir büyüğümüz var: Cemal Reşid Rey.


 

     “İstanbul Büyükşehir Belediyesi”, çok yerinde bir kararla, bir süre önce yaptırılan konser salonuna “Cemal Reşid Rey Konser Salonu” adını vermiş. Tüm sanatseverlerimiz, kıvanç duydu bu karardan. Ancak, bu kararın ardından yapılması kararlaştırılan bir “tören konseri”, sevincimizi, hüzne dönüştürdü. “Cemal Reşid Rey’i Anma Konseri” olması gereken bu konserde, bir Fransız orkestra şefi yönetiminde Mozart, Ulvi Cemal Erkin ve Musorgski’nin yapıtları seslendirildi. Cemal Reşid’in yapıtlarını seslendirmek kimseniz aklına gelmedi. Bu konuda yapılan uyarılara ilgililer, “boşver, Türk işi, idare ediyoruz” karşılığını verdiler.


 

     İşte bu zihniyete karşıydı Cemal Reşid Rey. Bu zihniyetle yıllar yılı savaştı. Ve yenildi. Yazık ki Hoca’nın anısına düzenlenen konserde bu zihniyet egemen olmuş…


 

     “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” yöneticilerince yapılan açıklamaya gelince:


 

     Konserde seslendirileceği bildirilen “Enstantaneler” adlı yapıtın “notaları ellerine geç geçtiğinden ve gelen notaların okunamaz ve çalınamaz derecede bozuk olduğunu gördüklerinden, zaman kısalığı da eklenince beş bölümlük yapıtın sadece ilk bölümünü çalabileceklerini” açıklamışlar.


 

     Tüm bunlar gerçek dışı. “Enstantaneler”in partisyonu, konseri yönetmesi için anlaşma yapılan Fransız orkestra şefine 10 gün önce verildi. Partiler, Cemal Reşid’in el yazısı. “Okunamaz ve çalınamaz derecede bozuk olduğu” ileri sürülen partilerden birinin fotokopisini yayınlamakta yarar görüyoruz. Kendilerini özürlü göstermek için ileri sürdükleri neden geçerli değil.


Cemal Reşid Rey - Nota Örneği

     "Okunamaz ve çalınamaz derecede bozuk olduğu" ileri sürülen
                           Cemal Reşid Rey'in el yazısı...

 

     Bu anma konseri kanımızca bir kazaydı. “İstanbul Büyükşehir Belediyesi”nin buna benzer kazalardan korunmasını dileriz.

     _______________________________

    
Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Müzik Dergisi”nin 20. Yıl, 196. sayı ile Aralık 1989 tarihinde basılan sayısının 12-16. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5687330
Online Ziyaretçi Sayısı:32
Bugünlük Ziyaret :897

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.