Kasım 1994 / İlhan Usmanbaş - Sevgili Hikmet

     Kırkıncı sanat yılını kutluyorum. Bu kırk sayısı - demek ki kendini 1954’te doğmuş sayıyorum - doğumdan önceki yılları kapsamıyor anlaşılan. Demek, sabahın alacakaranlığında, Cebeci’de, konservatuvarımızın yatakhanesinde henüz uyku mahmurluğundayken ya da gene sabahın alaca karanlığında çalışma odasında, bir piyanonun başında armoni ödevini yapmaya çalışırken, bir Beethoven sonatının sırlarını çözmeye uğraşırken uzaktan uzağa, Ankara’ya köylerden gelen kağnıların o şiir dolu gıcırtılarının piyanonun seslerine karıştığı yılların çok sonrasında düşünüyorsun müzikçiliğinin başlangıcını. Hatta, daha da önceye gideyim: müzik aşkının doğduğu o ilk yılları, o karanlıkların bir türlü kalkmayacağını sandığın, belki müzik dünyasının da ne olduğunu tam olarak bilemediğin, ama gene de içinde sana bir yerlerin, bir şeylerin varlığını sezinleten bir tutkunun uyandığı yılları doğumunun başlangıcı olarak saymak istemiyorsun besbelli. Hepimiz için öyle değil mi bu? Nerelerden başladığımızı, nerelere varılması gerektiğini hangimiz biliyorduk? Müzik yaşamımıza, Türkiye’nin müzik yaşamına diyeceğim, karışan o kağnı seslerinin bugünlere dönüşeceğini kim düşleyebilirdi? Ne ki, sanıyorum sen de bana katılırsın, meslek onyıllarının kutlanmasının ardında bir o kadar da uğraş yılı, kendini yenme çabası, koşulların tersliğinin üstesinden gelme çabası, yapılanları bir türlü görmek istemeyenleri görmezlikten gelme çabası yatar, ve bu, zamanla, yıllarla ölçülemez, ancak insanın yüzündeki çizgilerle...

     Kırkıncı yılını ve bundan sonraki nice sanat yıllarını tekrar, en içten sevgilerimle kutluyor, gözlerinden öpüyorum.

    Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 33. Yıl, 251. Sayı ile Kasım 1994 tarihinde basılan nüshasından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5746205
Online Ziyaretçi Sayısı:5
Bugünlük Ziyaret :896

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.