02.11.2011 / Suay Karaman - Kutlama mı, Kurtarma mı?

Karaman, Suay

     300 yılı aşkın süreden beri dünyayı egemenliği altında tutan emperyalist devletler, ilk kez işgal ettikleri yoksul bir ülkeye boyun eğmişlerdi. “Kemalist Devrim”, büyük devletlerin egemenliği altında bulunan ezilmiş uluslara, emperyalizmin yenilebileceğini gösterdiği gibi, onlara örnek de olmuştur. Eşsiz lider Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde kazanılan büyük zaferlerin ardından, “Türkiye Cumhuriyeti” “1923 Aydınlanma Devrimi” ile kurulmuştur. İnsanları kul olmaktan çıkararak, birey olmalarına olanak veren aydınlanma devrimi, çürümüş bir imparatorluktan, modern bir devlet kurulmasını sağlamıştır.

     Yıllardır bu aydınlanma devrimine karşı karanlık bir mücadele verenlerin yönetimindeki ülkemizde, cumhuriyet ve getirdiği değerler tartışılmaya başlanmıştır. 27 Aralık 2010 tarihinde Atatürk’ün Ankara’ya gelişinin yıldönümü, trafik sıkışıklığına neden olduğu gerekçesiyle iptal edilmişti. 14 Eylül 2011 tarihinde çıkarılan “Kanun Hükmünde Kararname” ile “Milli Eğitim Bakanlığı”nın görevleri arasından “Atatürk Milliyetçiliği’ne, laik, sosyal hukuk devletine bağlı vatandaş yetiştirme” ilkesi çıkarıldı. Bu yapılanlara yoğun tepki gelmeyince, şimdi daha da ileri gidilerek, 29 Ekim 2011 tarihindeki “Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları” da iptal edilmiştir.

     Cumhuriyetimizin 88. kuruluş yıldönümünün kutlanılmayacağı, başbakanın “Resmi Gazete”de yayımlanan genelgesiyle açıklanmıştır. Genelgede; “23 Ekim 2011 tarihinde Van ili ve çevresinde meydana gelen deprem felaketi nedeniyle, 29 Ekim Cumhuriyet Bayramı kutlama törenlerinin sadece çelenk koyma ve tebrikleri kabul törenleri şeklinde icra edilmesi; tören geçişi, resepsiyon gibi diğer kutlama faaliyetlerinin yapılmaması uygun görülmüştür” denilmektedir. Bu genelgeden sonra “Milli Eğitim Bakanlığı” da okullardaki kutlama törenlerini tümüyle iptal etmiştir.

     Oysa, “Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları”nın bir eğlence ve şenlik gibi düşünülmemesi gerekir. Cumhuriyet kutlamaları, sadece ülke içinde değil, tüm dünya ulusları açısından büyük bir tarihsel olayın bilincine varılması yönünde işlev gören bir etkinliktir. Cumhuriyet Bayramı kutlamalarında yapılan tören geçişleri, Mehmetçiklerimize, şehitlerimize, gazilerimize ve büyük önderimiz Mustafa Kemal Atatürk’e minnetlerin, şükranların sunulduğu anlardır. “Cumhuriyet Bayramı”, bağımsızlık için savaşanları, can veren kahramanları, başta Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere bize laik cumhuriyeti armağan eden bütün yurtseverleri, devrimcileri saygıyla anacağımız bir gündür.

     Devletin kültür ve sanat kurumları da bu iptallerden payına düşeni almıştır. Sadece “Cumhuriyet Bayramı Etkinlikleri” iptal edilmekle kalmayıp, bazı kurumlarda öncesi ve sonrasındaki olağan etkinlikler de iptal edilmiştir. “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”nın şehitler ve depremzedeler için yapılması planlanan, başta “10. Yıl Marşı” olmak üzere pek çok marşın seslendirileceği konser de iptal edilmiştir. Ancak bu iptallerin yanında, her gün televizyonlardaki eğlence ve magazin programları bütün hızıyla sürmektedir. “Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları”nı iptal ettirenler, düğünlerde boy göstermektedirler. “27 Mayıs 1960 İhtilali” öncesinde, Başbakan Adnan Menderes’in talimatıyla “19 Mayıs Bayramı” iptal edilmişti. Yapılan bu iptallerin, cumhuriyet bilincini ve cumhuriyetin kazanımlarını ortadan kaldıramayacağının açıkça bilinmesi gerekir.

     Önümüzde 6-9 Kasım tarihleri arasında “Kurban Bayramı” kutlanacaktır. Acaba bu bayram da deprem gerekçe gösterilerek iptal edilebilir mi? “Kurban Bayramı” 9 Kasım Çarşamba günü sona erecektir. Hükümet, 10 Kasım Perşembe ve 11 Kasım Cuma günlerini de tatil yaparak, iç turizm canlansın bahanesiyle toplam tatili dokuz güne çıkarır mı? Çünkü “10 Kasım” günü büyük önder Atatürk’ün ölüm yıldönümüdür. Böylece Atatürk’ü anmayı da geçiştirmiş olurlar mı?

     Cumhuriyetimizin içinde bulunduğu koşullar her geçen gün daha ağırlaşmakta, daha zorlaşmaktadır. Ülkeyi yöneten siyasi iktidarın, laikliğe karşı eylemlerin odağı olduğu “Anayasa Mahkemesi”nin kararıyla kanıtlanmıştır. Cumhuriyet rejimine karşı olduğu kanıtlanan siyasi iktidar ile ülkemizin bütünlüğü tehlikeye sokulmakta, ulusal birliğimiz bölünmeye çalışılmaktadır. Açık açık cumhuriyet değerleriyle çelişen uygulamalar yapılmakta, aydınlanma devrimimizle hesaplaşılmaktadır. Büyük sorunlarımız kaderine tek edilmiş, ileri demokrasinin sivil anayasası ile halkımız uyutularak, cumhuriyet ve değerleri yok edilmek istenmektedir.

     Büyük Devrimci Atatürk “10. Yıl Nutku”nda “Türk milleti, ebediyete akıp giden her on senede, bu büyük millet bayramını daha büyük şereflerle, saadetlerle huzur ve refah içinde kutlamanı gönülden dilerim” demişti. 29 Ekim 2011 günü halkımız “Cumhuriyet Bayramı Kutlamaları”nda yapılan tören yürüyüşlerine çok büyük kalabalıklarla katılarak, Atalarına bağlılıklarını haykırmışlar ve cumhuriyetle sorunları olanlara gereken dersi vermişlerdir. Atatürk, “Gençliğe Hitabesi”nde bizlere bu günleri de anlatmıştı. Atatürk’ün izinden yürümekten başka seçeneğimiz yoktur. Birlikte olup, örgütlenerek başarmaktan başka yolumuz yoktur.

     Geldiğimiz durumun anlamı bellidir: gün cumhuriyetimizi kutlamak değil, kurtarmak zamanıdır. Mustafa Kemal Atatürk’ün çocukları her türlü olumsuzluğun yanında, cumhuriyetlerine sonsuza kadar sahip çıkma karar ve bilincindedirler. “Atatürk Cumhuriyeti”ni ortadan kaldırmak isteyenler, bir daha ortaya çıkmamak üzere, tarih sahnesinden silinecektir.

     İlk Kurşun Gazetesi - 02.11.2011, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5737164
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :552

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.