İçinden Hayat Geçen Şiir

(*) ne arabeskliğim kalır
(**) bugün arabesk takılayım
(***) kulaklarımı iğfal ettirdim bütün gece
(****) bangır bangır saçma sapan müziklere
(*****) ışıklar yanıp müzik susunca

 

baktım ki dize dize eksiltemedim seni
şişe şişe tüketeyim dedim
aldım lanet başımı
seninle dolu aklımı
bol makyajlı pera'nın
arnavut bozması kaldırımlarına yollandım

 

bizim meyhaneye gidip
her zamanki köşemize yerleştim
önce bi otuzbeşlik ver deyip
ali abi'yi dumur ettim
bira sevmezsin ya
bilmiyor ki / yine senle içeceğim

 

daha ilk yudumda
sen tanımazsın bizim foto hilmi
destursuz çöktü masaya
nerelerdesin
kötü görünüyorsun
şeklinde bir girişten sonra
başladı anlatmaya
son sergisini
son sevgilisini
son işini
anlayacağın sonsuz geyik muhabbeti
bir soluk alsa
kibarca dehleyeceğim zibidiyi

 

tam bakışıma muhalif bir gülüş yapıştırıp suratıma
yalnız takılacağım kafam bozuk diyecekken
ayfer gelip çöreklenmez mi masaya
selam bile demeden başladı
gazetedeki işinden
düzen yalakası işvereninden
benim gibi bir kadına yapılır mı diye başlayan
sevgilisinin tokat atma girişiminden
ve ardından / soluk bile almadan
feminizmin tarihçesinden

 

off offf kendimi unutacağım bu gidişle
seni unutmaya gelmişken
şimdi bunlara kesin ulan
aşk acısı çekiyorum deyip
konuyu merkezime çeksem
ne arabeskliğim kalır
ne sıradanlığım
maazallah tefe koyarlar
dillerine düşersem
susayım ben iyisi mi / çaktırmadan içleneyim

 

tam ayakyoluna gidip
oradan tüymeyi hesaplarken
bizim tiyatro ayhan'a yakalandım
offf dedim içimden bir sen eksiktin
masamıza tüy diktin
gel bari / sen de zıkkımlan

 

aa haberiniz var mı dedi
birkaç hoş beş ardından
bizim selami abi'ye araba çarpmış geçen hafta
emekli olalı üç gün olmuşken daha
hangi selami falan derken anlaşıldı
bizim kahveci selami'ymiş meğer rahmetli
hey gidi koca selami dedim içimden
tam otuz sene elinde çay tepsisi
bi emekli olayım / görürsünüz siz yaşamayı derdi

 

sen rahat uyu abi / gördük işte
hayat dalga geçiyormuş hepimizle

 

iki vah vah tüh tüh sonrası
masada muhabbet kaldığı yerdeydi

 

başka gezegenden gelmiş uzaylı gibiyim sanki
kulaklarımda büyüyor anlattıkları

 

– zaptetmişsin aklımı
ve dahi tüm varlığımı
tek tek gidiyorsun kentlerimden
yıkarak
enkaz altında düşler bırakarak
öyle bir çığlık büyüyor ki boğazımda
bedenim dar geliyor ruhuma –

 

nezaket sağımda
la havle solumda olmasa
ne engel olabilirdi ki / şu masayı dağıtmama

 

ben böylesi darlanmışken
tok bir ses
selam yoldaşlar diye gürledi
aha da bizim devrimci hayri
oturur oturmaz başladı
memleketin ahval geyikleri
sağdan / soldan
ergenekondan bir girdi
işte şimdi yandık
kollamalı tüm içkileri
üçüncü dublede başlar devrim girişimi
beşincide devirir bütün masadakileri
yedincide kendi devrilir / bizim devrimci hayri

 

yok yok böyle olmayacak
kendi masamda misafir gibi
yer mi yok ulan zibidiler
yalnız bırakın beni / diyeceğim ama
nezaketim dürtüyor sağımda
hayır / bildiğim muhabbetler olmasa
hep dinlemesem aynı şeyleri
belki kafam dağılır
biraz olsun unuturum seni

 

yolu yok buradan gitmeli
şöyle bol gürültülü bir mekanda sotaya çekilmeli
seni şişelerin dibine dibine gömmeli

 

zengin kalkışı yaptım
aa hayrola / erken daha
sitemlerine aldırmadan
havamda değilim dedim
devrim falan yapamam
bugün arabesk takılayım
biraz bozuk kafam
şaka sanıp gülüştüler allahtan
o arayı fırsat bilip / uzadım mekandan

 

bodoslama daldım mecaz'a
tanıdıklara yakalanmadan
kulaklarımı iğfal ettirdim bütün gece
bangır bangır saçma sapan müziklere

bir nevi çin işkencesi kendi kendime
sarhoş da olamadım ne hikmetse

 

saatler sonra sen
evet dediğinde o görevliye
biliyorum
hayırlı hayırsız
tüm hayırlar ayaklanacak bende
işte bundan ağladım
teğet geçtiğimiz her şeye

 

ışıklar yanıp müzik susunca
garsonlar barcının da evi var naralarına başlayınca
anladım ki yol göründü bana

 

güneş peranın makyajını akıtmaya başlamıştı çıktığımda
köşede üç tinerci yatıyordu koyun koyuna
iki çiçekçi çıkanların peşinde
son bir cüzdan avı telaşında
travestinin biri kavgaya tutuşmuş
sövüyordu bir magandaya

 

o ara iki yavru kedi dolandı ayaklarıma
eğilip sevdim dakikalarca
anlıyorlarmış gibi konuştum onlarla

 

iç çekerek abla selpak diyen sesle irkildim
küçük bir kız çocuğuydu
kirli yüzünde yol yol yaşlarla
hiç dedi sadece
sana ne oldu sorularıma
kıyamadım 
doldurdum elindeki selpakları çantama
her seferinde teşvik etmeyeceğim diye
söz versem de kendime
dayanamıyorum işte bu hallerine

 

neyse
ben kafamın içinde gittikçe büyüyen seninle
ufak ufak yollandım lale'ye
bol sarımsaklı bir işkembe içmeye

 

Gülşen Destanoğlu, Mavi Melek Edebiyat • Sayı: 33, Yayın Tarihi: 25/12/2008




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5745909
Online Ziyaretçi Sayısı:9
Bugünlük Ziyaret :802

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.