18.11.2013 / Zafer Yümlü - Halime Bak, Dertli Çal!
- Kızım senin mesleğin ne?
- Keman çalıyorum.
- Yazııık. Üzülme kızım, bulursun kendine bir iş.
***
- Oğlumuz nerede okuyor?
- Konservatuvarda...
- Maşallah!!!! Ne olacak?
- Korno sanatçısı.
- Pornocu mu?
- Hayır, kornocu.
- Ha anladııım. Korna çalacak. Eh bunun için okumasına ne gerek vardı ki, bizim oğlan kamyon şoförü, O da her gün korna çalıyor.
***
- Ay sorma Tijen’ciğim bizim kız, bizi çok üzdü.
- Ne oldu Ayşen’ciğim?
- O kadar hocalar tuttuk, son model cep telefonları, araba aldık ama okumadı bir türlü.
- Eee siz ne yaptınız peki?
- Konservatuvara yazdırdık biz de. Biraz masraflı oldu ama halletti babası. Bir enstrüman çalsın bari kerata.
***
- Bizim hoca iki öğrenciye aynı anda ders veriyor Güzel Sanatlar Lisesi’nde. Suzuki metoduymuş bu. Hem enstrüman çalabiliyorsun hem de taklit yeteneğin gelişiyor.
- O da bir şey mi, benim arkadaşımın hocası beş öğrenciye aynı anda keman dersi veriyormuş üniversitede.
***
- Bizim oğlanın ortalaması düşük gelecek yine Necati.
- Ne yapalım?
- Okula gidip müzik öğretmenine söyleyelim de fazla not versin. Nasıl olsa angarya ders.
***
- Mehtap, sizin kız yine sınıfta mı kaldı konservatuvarda?
- Evet Selma.
- E o geçen sene yarışma kazanmamış mıydı Fransa’da? Orkestra solisti olmuştu yanlış hatırlamıyorsam.
- Evet.
- Peki neden sınıfta kaldı?
- Hocası öyle istemiş!
***
- Sayın vekilim, geçen hafta “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası”, Bayburt’ta konser verdi. Bayburt Bayburt olalı böyle işkence görmedi.
- Sen üzülme kardeşim, dua et haline. Biz her hafta çekiyoruz o işkenceyi Ankara’da.
***
- Hocam, sizin sınıftan şikayet var, çok ses geliyormuş.
- Müzik dersi yapıyorduk müdür bey. Çok sesli koro çalıştırıyordum.
- Aman hocam, anarşist mi yapacaksın çocukları? Bırak koroyu moroyu matematik çalışsın derste çocuklar.
- !!!
***
- Mine’yi gitar kursuna yazdırdık amcası.
- Aaaa ne güzel. Hocası kim?
- Bilmem, bir kurs bulup yazdırdık çocuğu ucuzundan. Ama adam çok yetenekliymiş ud, bağlama, kaval, klarnet, gitar dersi verilir diye yazıyordu girişte.
- Hepsini beraber çalıp öğretiyor desene!
***
- Sinan’ı tanıyor musun sen?
- Bizim mahalleden Sinan değil mi?
- Evet. Konservatuvarda trampet bölümünde okuyormuş.
- Yapma yaw.
- Evet. Adamın borozanında üç tane düğme var, Fazıl Say’ın piyanoda sürüyle tuşla yaptığı işi üç tuşla hallediyor.
***
- Bizim kızı okulda seçmeli kuran dersine yazdırdı babası.
- Neden? Onun müziğe yeteneği vardı bildiğim kadarı ile.
- Naapcak müziği, okul korosunda şarkı söyleyip orospu mu olsun kerata?
***
- Geçen akşam gazinoya gittik hanımla. Sahnede bir sanatçı vardı bülbül sanki. Sırt dekoltesi de süperdi.
- Hanım beğendi mi peki?
- Hem de nasıl? Kadın eski kocasının kardeşi ile evlenip onunla film çevirmiş bir de. Üç de çocuğu varmış. Tam bir sanatçı!
***
- Sevgilim, akşam seninle operaya gidelim mi?
- Gidelim Ahmet, ne oynuyormuş?
- Figaro’nun Düğünü.
- O çocuk daha geçen sene evlenmemiş miydi? Ne zaman boşandı ki?
***
- Bizim oğlana evde özel piyano dersi aldırıyorum.
- Aaa ne güzel.
- Evet, ben de derste yanlarında duruyorum.
- Neden? Sen biliyor musun ki piyano çalmasını?
- Hayır ben kabzımalım. Ama yanlarında duruyorum yanlış nota çalmasınlar diye.
***
- Bizim oğlan hukuk fakültesini bitirdi.
- Aaa ne güzel.
- Sonra üstüne konservatuvarda klasik gitar okudu.
- Yazııııık!
***
- Serpil, senin kız kitap yazmış doğru mu?
- Evet Ayla.
- Eee sekreter değil miydi o?
- Doğru, sekreterlik yapıyor. Güzel sanatlar Fakültesi Dramatik Yazarlık mezunu kendisi. Hayatını yazdı dram olarak. Şu an “Best Seller” olarak satılıyor.
18.11.2013, İzmir