01.12.2004 / Panayot Abacı - Cemal Reşid Rey'in Yaşam Koşulları

     Cemal Reşid Rey’in yapıtları ve besteci kişiliğiyle ilgili, önemli sanatçılarımız, önemli bestecilerimiz açıklamalar yapacak.

     Ben, salt yaşam sorunları, sıkıntıları üzerinde duracağım.

     Cemal Reşid Rey gibi bir müzik adamımızın özellikle son yıllarında yaşamını yoksulluk içinde geçirmesi, birçok bakımdan düşündürücü.

     Cemal Reşid’in yüzüncü doğum yıldönümü nedeniyle yapılan kutlama programları çok garip. Son yıllarında kimse ilgilenmedi O’nunla -bir iki öğrencisi dışında- ve birdenbire ilginç oluverdi. Yeni keşfedildi sanki bu önemli müzik adamımız, bu önemli bestecimiz.

     Cemal Reşid emekli olduktan sonra çok zor koşullar altında sürdürdü yaşamını. Hatta bir ara kimi notalarını satmak zorunda kaldı.

     Bir öğrencisinden notalarını satmasını istedi. İlk başvuru “İstanbul Radyosu Program Müdürlüğü”ne yapıldı. Bütçe sorunu öne sürüldü, notalar alınmadı. İkinci başvuru “Ankara Radyosu Program Müdürlüğü”ne yapıldı. Verilen yanıt oldukça ilginçti. “Nedir sanki bu adamla ilgilenmemizin nedeni? Nedir Cemal Reşid denen bestecinin değeri?”

     Çeşitli başvurular yapmak üzereyken öğrencisi, “Şehir Orkestrası” viyola sanatçılarından Harutyun Hanesyan, “Yahu ayıp değil mi bu yaptığınız? Hoca’nın notaları satışa çıkarılır mı?” dedi, Cemal Bey’in gereksinmesi olan parayı verdi, notaları almadan.

     Bu olay, hepimizin ayıbı. Özellikle yöneticilerimizin.

     Ben 1940 yılında girdim “Belediye Konservatuvarı”na, lise öğrencisiyken, 1942’de Cemal Bey’in de öğrencisi oldum.

     1944’te, Cemal Reşid’in girişimleriyle ve O’nun yönetiminde, “Konservatuvar Yaylı Çalgılar Orkestrası” kuruldu. Orkestra, bir yıl dizi konserler verdi. Son konseri İsmet İnönü de izledi. Konserin bitiminde İnönü Cemal Bey’i locasına davet etti. Hoca kimi orkestra sanatçılarını da yanına aldı ve İnönü’nün locasına gitti. İnönü övgü dolu sözler söyledi, bir ara, yarı ciddi yarı şaka, “Hoca, orkestranızın düdükleri nerede?” diye sordu. Soruyu, konservatuvar müdür yardımcısı yanıtladı, “Paşam, bu bir bütçe sorunudur, bütçemiz bir senfonik orkestra kurmaya elverişli değil,” dedi.

     İnönü biraz düşünceli ayrıldı konser salonundan, ancak, iki ay sonra, 68 kişilik kadro ile “Belediye Şehir Senfoni Orkestrası” kuruldu.

     1945 yılında “Filarmoni Derneği”nin kurulmasıyla, “Şehir Orkestrası”, “Şehir Tiyatrosu”nda halk konserleri, “Saray Sineması”nda da “Filarmoni Derneği” konserleri vermeye başladı.

     Özellikle “Filarmoni Konserleri”yle orkestra çok gelişti. Konserlere Gieseking, Kempf, Menuhin, Prihoda, Oistrakh, Fournier, Cassado gibi büyük sanatçılar solist olarak katıldılar.

     Orkestra 1972’de “Milli Eğitim Bakanlığı”na bağlandı. Cemal Bey bu arada emekli oldu.

     Ve yaşam serüveni başladı. Emekli maaşıyla geçinmek zorundaydı Cemal Bey.

     “Şehir Orkestrası” sanatçıları, “Belediye”nin D kadrosundan maaş alırlardı. Yanılmıyorsam temizlik işçilerinin kadrosuydu bu kadro.

     Çok zor günler geçirdi emekliliği sırasında Cemal Reşid Rey.

     Son günlerine dek O’na bağlı kalan bir-iki öğrencisinden destek alması olanaksızdı.

     Onların da durumları pek parlak değildi.

     Bir tek kişi elinden geldiğince, maddi destek sağladı Cemal Bey’e, Özer Sezgin.

     “Devlet Konservatuvarı” müdürlüğü sırasında Cemal Reşid’e ders vermesini önerdi, rahat bir nefes alabilmesi amacıyla.

     Bundan bir süre sonra da “Kültür Bakanlığı” Cemal Reşid Rey’e “Devlet Sanatçısı” ünvanı vermeyi kararlaştırdı.

     Bu olay da düşündürücü.

     “Türk Beşleri” olarak adlandırılan bestecilerin Ankara’da bulunanları, yıllarca önce “Devlet Sanatçısı” ünvanını almışlardı. Cemal Reşid, bunların dışında bırakılmıştı. Nedeni bilinemiyor.

     Bu arada, şunu da vurgulamamızda yarar var:

     Cemal Bey “Türk Beşleri” deyimine çok içerlerdi. Bu besteciler arasında ne görüş birliği, ne düşünce birliği ne de herhangi bir benzerlik vardı.

     Deyim, Halil Bedii Yönetken’in buluşudur.

     Müzik tarihçilerimizce benimsenen bu deyimi, bestecilerimizin hiçbiri kabul etmemiştir.

     Ölümünden kısa bir süre önce, neden böyle unutuldum, neden kimse ilgilenmiyor artık benimle, dedi bazı eski öğrencilerine.

     Cemal Reşid Rey’in bu yakınması üzerinde önemle durulması gerekir sanat ve de genel olarak kültür adamlarımızca.

     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 43. Yıl, 357. Sayı ile Aralık 2004 tarihinde basılan nüshasından alınmıştır.

     __________________________________

     Not: “Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda 1 Aralık 2004 tarihinde düzenlenmiş olan ve Doç. Hasan Uçarsu’nun düzenleyip yönettiği “Cemal Reşid Rey Paneli”nde Sayın Panayot Abacı’nın verdiği bildiridir.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5804180
Online Ziyaretçi Sayısı:39
Bugünlük Ziyaret :1114

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.