Ye
Yeden:
Dizinin (aşıtın) yedinci derecesi.
Yedi Sesi Gösteren Yedi Nota:
Yediden Fazla Bemolü Bulunan Diziler:
“Büyük Dobemol Dizisi” ile birlikte dizi içerisinde yer alan seslerin tümü bemollenmiş olur. Eğer daha ileriye doğru devam edecek olursak, artık bundan sonraki dizilerimizde bemollerimizi birer birer çift bemol haline getirmekten başka çare kalmaz. Örnek olarak “Büyük Fabemol Dizisi”ni verecek olursak dizimizde bir adet çift bemol kullanma zorunluluğumuz ortaya çıkar:
Çiftbemollerin kullanılmaya başlanması nota yazısını son derece karışık bir hale sokacağından bunları kullanmak yerine daha sade yollardan yürümek tercih edilir. Ancak, bununla beraber, bir küğ yaratısının içinde bağdarın tercihine göre bu tür diziler de kullanılabilir ve dolayısıyla çiftbemollü yazı tarzı karşımıza çıkabilir. Ancak, bu kullanım şeklinde çiftbemoller yazı içinde geçmelidir, başlığa çift bemol koymak yolu ile bir küğ parçası yazılmaz. (Aynı durum çiftdiyezler için de sözkonusudur.) Tek çift bemol dahi başlığa yerleştirilmediğine göre, iki veya üç ... vb. çiftbemollü başlıklar da elbette kullanılmayacaktır.
Yediden Fazla Diyezi Bulunan Diziler:
“Büyük Dodiyez Dizisi” ile birlikte dizi içerisinde yer alan seslerin tümü diyezlenmiş olur. Eğer daha ileriye doğru devam edecek olursak, artık bundan sonraki dizilerimizde diyezlerimizi birer birer çift diyez haline getirmekten başka çare kalmaz. Örnek olarak “Büyük Sodiyez Dizisi”ni verecek olursak dizimizde bir adet çift diyez kullanma zorunluluğumuz ortaya çıkar:
“Büyük Rediyez Dizisi”nde “façiftdiyez”den başka “doçiftdiyez” kullanmamız gerekir, “Büyük Ladiyez Dizisi”nde bu ikisine ek olarak “soçiftdiyez” yerleştirilir, ... vb. Çiftdiyezlerin araya karışması ise nota yazısını son derece karışık bir hale sokacağından bunları kullanmak yerine daha sade yollardan yürümek tercih edilir. Ancak, bununla beraber, bir küğ yaratısının içinde bağdarın tercihine göre bu tür diziler de kullanılabilir ve dolayısıyla çiftdiyezli yazı tarzı karşımıza çıkabilir. Ancak, bu kullanım şeklinde çiftdiyezler yazı içinde geçmelidir, başlığa çift diyez koymak yolu ile bir küğ parçası yazılmaz. (Aynı durum çiftbemoller için de sözkonusudur.) Tek çift diyez dahi başlığa yerleştirilmediğine göre, iki veya üç ... vb. çiftdiyezli başlıklar da elbette kullanılmayacaktır.
Yedili Aralıklar:
Uyuşumsuz (bir diğer deyişle kakışımlı, yani dissonans) bir aralıktır, hiçbir “yedili aralık” uyuşumlu (konsonans) olamaz. −7, k7, B7 ve +7 olarak sınıflandırılır. Dikkat edilecek olunursa eksik yedili aralıklar dörtbuçuk adım, yani 4 ½ perde; küçük yedili aralıklar beş adım, yani 5 perde; büyük yedili aralıklar beşbuçuk adım, yani 5 ½ perde; artık yedili aralıklar altı adım, yani 6 perdedir. Aşağıda “yedili aralık”lara ilişkin örnekler yer almaktadır:
7 Mart 1957’de, babası Fuat Nami beyin hekim olarak görevli bulunduğu Çorum’un Sungurlu kazasında doğdu. İlköğrenimini “Bakırköy Kartaltepe” ve “Nişantaşı Nilüfer Hatun İlkokulları”nda yaptı. Piyanoya annesi, öğretmen Sevim (Arıkoç) hanım ile başladı; dokuz yaşında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”na girdi. 1975 yılında “İstanbul Erkek Lisesi”nin “Edebiyat” şubesinden, bir yıl sonra da “Belediye Konservatuvarı”nın “Piyano Bölümü”nden Meral (Vardar) Yapalı’nın öğrencisi olarak pekiyi derece ile mezun oldu. “İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi”nde felsefe öğrenimine başladı. 1976’da Avusturya’nın Salzburg kentindeki “Mozarteum Müzik ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu”nun “Uluslararası Yaz Akademisi”nde Heinz Scholz ile çalıştı. 1980 yılında aynı okulun piyano ana sanat dalı yüksek bölümünden Gilbert Schuchter’in öğrencisi olarak mezun oldu. Schubert’in 150. ölüm yıldönümü nedeniyle “Mozarteum”un açtığı yarışmayı kazanarak, bağdarı (besteciyi) anma törenlerinde, Salzburg yakınlarında bağdanmış (bestelenmiş) olan “Gasteiner” sonatını seslendirdi. Gerhard Wimberger ve Bernhard Conz ile sürdürdüğü orkestra yönetkenliği (şefliği), Nikolaus Harnoncourt’la “Antik Küğ (Müzik) Teori ve Pratiği” ve “Mozart”, Sandor Vegh’le oda küğü (müziği), Paul von Schilhawsky ve Norman Shetler ile “Lied Yorumu” çalışmalarının yanı sıra bir süre “Salzburg Üniversitesi”nin “Müzikoloji Bölümü”ne devam etti. 1983’te “Mozarteum Müzik ve Sahne Sanatları Yüksek Okulu”nun orkestra yönetkenliği (şefliği) bölümünü “Auszeichnung” (takdirname) ile bitirdi. Okulun 1982-83 öğretim yılında mezun ettiği 109 kişi arasından seçilen 10 öğrenci arasına girerek, “Avusturya Cumhuriyeti Bilim ve Araştırma Bakanlığı”nın Viyana’daki festival salonunda düzenlenen bir törenle, Bakan Heinz Fischer’in sunduğu “Würdigungspreis”ı (Onur Ödülü) almaya hak kazandı. Almanya’nın Rosenheim kentindeki küğ (müzik) okulunda piyano öğretmenliği görevini sürdürdüğü sıralarda “Bad Reichenhall Filarmoni Orkestrası”nın konuk yönetkenliğini (şefliğini) yaptı. Türkiye’deki ilk dinletilerini “İstanbul” ve “İzmir Devlet Senfoni Orkestraları” ile verdi. 1983 yılından itibaren “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde orkestra yönetkenliğine (şefliğine) başladı. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda öğretim üyeliği ve “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde “Genel Müzik Direktörlüğü” görevlerinde bulundu. 2013 yılında kendi isteğiyle emekliye ayrılan Ercan Yenal, “İzmir Devlet Opera ve Balesi” koro sanatçılarından Melisa Yenal’ın babası, yalkın (solist) sanatçı Ayşe Tek’in eşidir.
1974 yılında Ankara’da doğdu. Küğ eğitimine 1983 yılında başladı. “Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nden 1995 yılında lisans eğitimini, 1998 yılında “Marmara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müzik Eğitimi Ana Bilim Dalı”ndan “Flamenko Stilleri ve Gitar Eğitiminde Kullanılabilirliği” isimli teziyle yüksek lisans eğitimini, 2004’te “Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü İslam Tarihi ve Sanatları Bilim Dalı”ndan “Türk Cami Musikisi ile Mukayeseli Olarak İstanbul Gayr-i Müslimlerinde Mabed Musikisi” isimli tezi ile doktora eğitimini tamamladı. Yurt içinde ve yurt dışında pek çok dinleti verdi. Ayrıca çok sayıda bilimsel ve sanatsal etkinlikte görev aldı. Küğ eğitimi veren çeşitli eğitim-öğretim kurumlarında gitar öğretmenliği yaptı. Gitar ve oda küğü için pek çok bağdası bulunmaktadır. Yaratılarının önemli bir bölümü yerli ve yabancı yayın evlerince yayınlandı. Bu eserler ülkemizde ve çeşitli ülkelerde birçok gitar sanatçısı tarafından yorumlanmaktadır. Halen gitar-piyano çalışmalarını piyanist Gülnur Sayar ile ve diğer çalışmalarını da gitar eğitimcisi olarak devam ettirmektedir. Safa Yeprem’in yayınlanmış eserleri arasında şunlar bulunmaktadır: “Suite de la Caloriferre/Les Productions d’Oz-Kanada, 1997”, “Midnight/ Les Productions d’Oz-Kanada, 1997”, “Café Turc/Les Productions d’Oz-Kanada, 1997”, “Flamenko Sanatı ve Gitar/Bemol Müzik Yayınları, 2001-2003-2006”, “Klasik Gitar için Halk Şarkıları/Bemol Müzik Yayınları, 2002”, “Klasik Gitar için Kompozisyonlar/Bemol Müzik Yayınları, 2004”, “Gitarda Modal Açılımlar ve Akor Yapıları/Fark Yayınları, 2006”.
26 Mart 1976’da Afyon’da doğdu. Ortaokul ve lise eğitimini İzmir’de tamamladı. 2001’de “Eskişehir Anadolu Üniversitesi Tiyatro Bölümü”nden mezun oldu. Üniversite eğitimi sırasında rol aldığı “İkinci Bahar” dizisindeki Gülsüm rolü ile tanındı. 2002 yılında Çağan Irmak’ın yönetmenliğini yaptığı “Asmalı Konak” adlı TV dizisinde Bahar Karadağ rolüyle ününü artırdı. Aynı yıl Teoman’la beraber “Mumya Firarda” filminde oynadı. 2003 yılında Abdullah Oğuz’un yönettiği “Asmalı Konak” dizisinin devam filmi olan “Asmalı Konak-Hayatta” Özcan Deniz’le başrolü paylaştı. Yönetmenliğini Atıf Yılmaz’ın yaptığı “Eğreti Gelin” filmindeki “Kostak Emine” rolü ile 2005 yılında “12. Adana Altın Koza Film Festivali”nde “En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü aldı. Aynı yıl Hande Ataizi ile “Melekler Adası” dizisinde rol aldı. Aynı dizide rol alan Cem Özer ile 26 Ekim 2004’te evlendi. Hamileliğinin son ayında “Melekler Adası” dizisinden ayrıldı. 22 Mayıs 2005’te oğlu Osman Nejat’ı dünyaya getirdi. Yine 2004’te beş yönetmenin yönettiği “Anlat İstanbul” filminde Saliha karakterini canlandırdı. 2005-2006 sezonunda “ATV”de yayımlanan “Belalı Baldız” dizisinde Berna Laçin ve Kenan Işık’la başrolü paylaştı. 2006 yılında Cem Özer’le “Sen Olmasaydın” adlı tiyatro oyununda rol aldı. 2006 yılı Eylül ayında Fatih Akın’ın senaryosunu yazdığı, yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği “Yaşamın Kıyısında” isimli filmin çekimlerine başladı. Ayten Öztürk adlı Türk kızını büyük başarıyla canlandırdığı film 2007’de “60. Cannes Film Festivali”nde “Altın Palmiye” için yarışmaya hak kazandığı, ardından “En iyi Senaryo” ödülünü kazandığı açıklandı. 2007’de “Ezo Gelin” adlı TV dizisinde “Ezo Gelin”i canlandırdı. Ortadoğu’nun en önemli film festivallerinden biri olarak kabul edilen “31. Uluslararası Kahire Film Festivali”nde başkanlığını ünlü İngiliz yönetmen Nicolas Roeg’in yaptığı ana jüride yer aldı. 2007’de Barış Pirhasan’ın yönetmenliğini yaptığı “Adem’in Trenleri” filminde Hacer rolünde kusursuz bir performans sergiledi. Bu filmdeki oyunuyla “13. Sadri Alışık Oyuncu Ödülleri”nde “En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü kazandı. Ayrıca “Çağdaş Sinema Oyuncuları Derneği (ÇASOD) Geleneksel 15. Oyuncu Ödülleri En İyi Kadın Oyuncu Ödülü”nü iki ayrı filmde, birbirinden çok farklı iki rolde birden etkili olmayı ve doğal kalmayı başarması nedeniyle “Yaşamın Kıyısında” ve “Adem’in Trenleri”nin oyuncusu Nurgül Yeşilçay kazandı. 5-20 Nisan 2008’de 27.si düzenlenen “Uluslararası İstanbul Film Festivali”nde Semin Kaplanoğlu’nun jüri başkanlığını yaptığı ulusal yarışma jürisinde yer aldı. 26 Mayıs 2008’de çekimlerine başlanan olan yönetmen Erden Kıral’ın “Vicdan” adlı filminde oynadı. Aynı zamanda Temmuz 2008’de çekilen “Vizontele”nin devam filminde yer aldı.
1981 yılında İzmir’de dünyaya geldi. Yirmili yaşlarını, bilinçaltı imgelerini günyüzüne çıkarmayı amaçladığı resim ve desen çalışmaları üzerine yoğunlaşarak geçirdi. “Sürrealist Eylem Türkiye”, “Periferi Kolektif” gibi oluşumların kurucu üyeliğini yaptı. Disiplinler arası pek çok sergi ve organizasyona katıldı. Son kişisel sergisi “Planet OnstOn”u 2019 yılı Nisan ayında “Galeri Bu Pavillion”da açan sanatçı ürettiği işlerin kaydını www.canyesiloglu.com adresinde tutuyor. Son yıllarda hikaye anlatıcılığı üzerine farklı disiplinlerde deneysel üretimler yapmaktadır. Bunların başında animasyon ve çizgi roman geliyor. Karakalem desen çalışmalarında kullandığı yaklaşımını, hareketlendirdiği karelere de yerleştirmekten zevk almaktadır. Sanatçı “Sabancı Vakfı” tarafından düzenlenen “Beşinci Kısa Film Yarışması”nda “Hayır!” İsimli filmi ile mansiyon ödülü kazanmıştır.