Ak

\ Akalın, Münif:

1969 yılında İstanbul’da doğdu. Viyolonsele 1980 yılında Tayfur Çağlayansu ile başladı. 1986 yılından itibaren Suzan Altıner ile çalışmalarına  devam etti. 1991 yılında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”ndan mezun oldu. 1990-1991 yıllarında Çanakkale ve Almanya’nın Hannover kentinde düzenlenen viyolonsel kurslarında Helmut Rocholl ile çalıştı. 1993–1994 yıllarında İtalya’da bulunan “Accademia Musicale Chigiana” ve “Scola Musica di Fiesole”de dünyaca ünlü “Quartetto Italiano”nun viyolacısı Piero Farulli ve asistanı viyolonselci Andrea Nannoni ile dördül ustalık kursları yaptı, birçok dinleti verdi. 2003 yılında Semih Korucu’nun bağdadığı ve kendisine adadığı “Varolmayan Şövalye” isimli viyolonsel ve orkestra için yaratıyı “Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası” ile hem yönetken ve hem de yalkıcı olarak Adana ve Mersin’de seslendirdi. 2004 yılının Mart ayında da aynı yaratıyı Rengim Gökmen yönetimindeki “İstanbul Oda Orkestrası” ile seslendirdi. Yalkıcı olarak İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası”, “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”, “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”, “Mersin Üniversitesi Akademik Oda Orkestrası”, “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası”, “İstanbul Oda Orkestrası” eşliğinde dinletiler verdi. 1992–1999 yılları arasında “Akbank Oda Orkestrası”nda çalıştı, iki mevsim boyunca da viyolonsel grup şefliği yaptı. 1992–1997 yılları arasında “İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyolonsel öğretim elemanı olarak çalıştı. Halen “Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyolonsel, oda küğü ve orkestra dersleri vermekte olup aynı zamanda “Milli Reasürans”, “İstanbul” ve “Mersin Üniversitesi Oda Orkestraları”nda grup şefi olarak çalışmalarına devam etmektedir.

\ Akatlar, Celal:

Celal Akatlar 1920 yılında İstanbul'da doğdu. 1941 yılında “İstanbul Belediye Konservatuvarı”ndan pekiyi dereceyle mezun olan sanatçı, Viyana’ya giderek Joseph Coblinger ile çalıştı. Yurda dönüşünde “Şehir Orkestrası”na obuvacı olarak atandı. Orkestra devlete bağlanıp “İstanbul Devlet Senfoni Orkestrası” adını aldıktan sonra da grup şefi olarak görevine devam etti. Çeşitli orkestralar eşliğinde obuva dağarındaki bellibaşlı tüm konçertoları yorumladı, yurt dışında da dinletiler verdi. Pek çok öğrenci yetiştirmiş olan Celal Akatlar 1986 yılında yaş haddinden dolayı orkestradan emekli oldu. Celal Akatlar “Opera Oda Orkestrası” ile çeşitli dinletiler de vermişti. “TRT İstanbul Radyosu Tango Orkestrası”nda piyanistlik de yapan sanatçı elektroniğe olan ilgisi nedeniyle yıllar boyunca devre şemaları toplamış, hatta bunları imal bile etmişti. Kendi yaptığı radyoları, anfileri olan Celal Akatlar ileri yaşlarında dahi hayata sıkı sıkıya bağlı idi, yapacak çok şeyi olan ve yaptığı herşeyi kendisine yakışır bir biçimde yapmaya özen gösteren sanatçı bu anlamda hayata gözlerini erken kapatmıştır. Birçok pop albümünde de çaldığı bilinen Akatlar geniş bir yelpazede stüdyo küğcülüğü de gerçekleştirmişti. Sanatçı 2006 yılında hayata gözlerini yummuştur.

\ Akbulut, Hasan Hüseyin:

1964 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü”nün “Müzik Bölümü”nü bitiren Akbulut, 1965-1969 yılları arasında İsrail’de “Rubin Academy Of Music”te öğrenim gördü. 1969 yılında “Gazi Eğitim Enstitüsü Müzik Bölümü” öğretim üyeliğine atanan Akbulut, 1977 yılında sınavla “Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası” (CSO) sanatçılığına atandı. Akbulut, 1991 yılında seçimle geldiği “CSO Müdürlüğü”nü 1995 yılına kadar sürdürdü. 1995 yılında “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne atanan Akbulut, 2000 yılında “Kültür Bakanlığı Müsteşar Yardımcılığı”na getirildi. Polonya hükümeti tarafından “Kültür Nişanı” ile ödüllendirilen Akbulut’un, “Kültür Bakanlığı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü”, “Sevda Cenap And Müzik Vakfı Gümüş Madalyası”, “Atatürkçü Düşünce Derneği İletişim Ödülü” ve “S. Fikri Erten Kültür ve Sanat Hizmet Ödülü” bulunuyor. Hasan Hüseyin Akbulut yaptığı her görevde büyük bir sorumluluk hissi ve ülkesi ile halkına yararlı olmak ilkesiyle çalıştı. Bu görevlerinde son derece başarılı oldu. Hiçbir siyasi otoriteye ya da güce boyun eğmedi. Hasan Hüseyin Akbulut, bulunduğu her kademede bizler için son derece iyi örnekler oluşturmuştur.

Akçay-İda Kültür ve Sanat Şenliği:

Edremit Körfezi’nde festival kültürünün ilk başladığı yer olan Akçay’da gerçekleştirilen “Akçay-İda Kültür ve Sanat Şenliği”nde sergiler, söyleşiler, çocuk etkinlikleri ve dinleti geceleri yapılmıştır. Şenlik kültürünün bölgedeki öncüsü olan şirin tatil beldesi Akçay’da gerçekleştirilen şenliklere tüm belde halkı ile tatilciler katılmaktadır. Beşinci şenlik 22-24 Ağustos 2008 tarihleri arasında yer almıştır.

Akçora, Cem:

“Bilkent Akademik Senfoni Orkestrası” birinci kornocusu olan Cem Akçora küğ eğitimine ünlü korno pedagogu Mahir Çakar ile başladı ve tamamladı. Küğ mesleğine orkestranın yanısıra “Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi”nde öğretim görevlisi olarak devam etmektedir.

\ Åkebergveien:

Norveç’in Oslo kentinde bulunan bir caddenin ismidir. Cadde, ismini burada daha eskiden var olan Åkeberg çiftliğinden almıştır. Çiftlik “Ytteborgs Aktiebryggeri” bira fabrikasına aitti. Bina, 1934 yılında Oslo kent yönetimi tarafından satın alındı. Yapılan tadilattan sonra bölge hapishanesine dönüştürüldü. Norveç’in Nazi Almanyası tarafından işgali sırasında bu bina siyasi mahkumlar ve tutukluları hapsetmek üzere kullanıldı. Örneğin, Marguerite Thoresen “İkinci Dünya Savaşı” sırasında direniş çalışmalarına katıldığı için Norveç’in Nazi Almanyası tarafından işgali sırasında 21 Eylül 1944 tarihinde “Akebergveien”de hapis cezası aldı.

\ Akgül, Münire:

1989 yılında "İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü"nde küğ eğitimine ana çalgısı klasik gitar olarak başladı. Burada Kadir Karkın ile küğsel işitme, remileme ve uyum bilgisi, Cemal Yurga ile piyano, Sadık Yöndem ile klasik gitar ve Faik İsrafiloğlu ile bağlama eğitimini tamamladı. 1993 yılında mezun oldu ve aynı yıl "İnönü Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Müzik Ana Sanat Dalı"nda yüksek lisansa ve Adana "19 Mayıs Lisesi"nde küğ öğretmenliğine başladı. 1996 yılında yüksek lisansını tamamladı. 1998–2000 yılları arasında Osmaniye "Atatürk İlköğretim Okulu"nda küğ öğretmenliği yaptı. 3 Temmuz 2000 tarihinde "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı"nda öğretim görevlisi olarak çalışmaya başladı. 2000-2005 yılları arasında öğrencilerle "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi Kuruluş Yıldönümü" kutlama dinletileri, yıl sonu dinletileri ve öğretmenler günü dinletileri düzenledi. 2003 yılında "Side Uluslararası Kültür ve Sanat Festivali"nde ve aynı yıl "Adana Bilimkent Koleji"nde gitar dinletisi verdi. 2004 yılında Çukurova Üniversitesinde  gitar konseri verdi. 2006 yılında Ç.Ü. Eğitim Fakültesi öğrencilerinin düzenlediği şiir dinletilerine gitarla eşlik etti. 2004–2007 yılları arasında "Çağdaş Drama Derneği"nin düzenlemiş olduğu "Yaratıcı Drama Liderlik Programı Atelye Çalışmaları"na (1., 2., 3., 4. ve 5. aşama),"XI. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Seminerleri"ne, "Okulöncesi Eğitimde Orff Öğretisi Temelinde Küğ Uygulamaları Atelye Çalışması"na, "Dans ve Hareket Tiyatrosu" konulu atelye çalışmasına ve "Vurmalı Çalgılar Ustalık Kursları"na katıldı. "Yaratıcı Müziksel Düşünme" ile "Müzik ve Yaşam" konulu makaleleri yayınlandı. "Mü ;zik Eğitiminin Önemi" ile "Müzik ve Yaşam" konulu konferanslar verdi. "Çağdaş Drama Derneği" ve "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi" işbirliği ile 20–23 Mayıs 2009 tarihleri arasında yapılan "14. Uluslararası Eğitimde Yaratıcı Drama Semineri"ne katıldı. Halen "Çukurova Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü Sınıf Öğretmenliği Ana Bilim Dalı"nda çalışmaktadır.

Akgün, Mustafa:

4 Eylül 1979 tarihinde Tarsus'ta doğan Mustafa Akgün ilk ve orta öğrenimini Adana'da tamamladı. 1997-2001 arasında "Adana Belediye Konservatuvarı"nda "Türk Sanat Musikisi Bölümü"nde eğitim aldı. Daha sonra Savaş Oytun ile kanun sazı üzerine çalışmalar yapmaya başladı. "Çukurova Öğretmenler Korosu Saz Heyeti"nde kanun icra etti. "Selçuk Üniversitesi Müzik Öğretmenliği Bölümü"ne giren Akgün bu okulu bitirdikten sonra İstanbul'da beş yıl küğ öğretmenliği yaptı. İstanbul'dan sonra Adana'ya tayini çıktı. Halen bu kentte küğ öğretmenliğine devam etmektedir.

\ Akın, Sıla:

1987 yılında Konya’da doğdu.1999 yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Keman Bölümü”nü kazanarak keman çalışmalarına Evren Özer ile başladı. Lise döneminde keman çalışmalarına Şebnem Edgü ile devam etti. Bu yıllar içinde birçok yalkın dinleti verdi. 2007 yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın lisans bölümünü kazanarak keman çalışmalarına Tuğrul Göğüş ile başladı, ardından Marina Babayeva ile devam etti. 2006 yılı Temmuz ayında Devlet Sanatçısı Tuncay Yılmaz’ın açmış olduğu “Alaçatı Keman Okulu”nu burslu olarak kazanarak burada eğitim gördü ve dinletilerde yer aldı. 2007 yılında “Akademi Datça”ya giderek orada Özcan Ulucan ile keman, Çetin Aydar ile oda küğü çalıştı ve oda küğü ile yalkın dinletilerde yer aldı. 2007 yılında “Türkiye-Almanya Gençlik Orkestrası”nın sınavını kazanarak İzmir, Ankara, Bursa ve Eskişehir başta olmak üzere birçok ilde dinletiler verdi. 2008-2010 yıllarında “Türkiye Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası”nın sınavlarını kazanarak yurtiçi ve yurtdışında dinletiler vererek ülkemizi temsil etti. 2010 yılında “Ulusal Gençlik Senfoni Orkestrası”nı kazanarak Gürer Aykal yönetiminde ve Fazıl Say’ın yalkıcılığında Fazıl Say’ın “İstanbul Senfonisi” isimli yaratısının dünyada ilk çalınışında bulundu. 2005-2007 mevsimlerinde “İzmir Devlet Tiyatrosu”nda “Keşanlı Ali Destanı” ve “İstanbul Efendisi” isimli küğlü oyunlarda görev aldı. 2010 yılında “Adana Devlet Tiyatrosu”nda Ali Düşenkalkar’ın rejiliğinde “Özel Hayatlar” isimli oyunda görev aldı. 2012-2013 öğretim yılında “Selçuk Üniversitesi”nde pedagojik formasyon eğitimini tamamladı. Mezun olduğu yıl olan 2012 yılından başlayarak konuk sanatçı olarak “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası”, “Şişli Belediye Orkestrası”, “Anadolu Üniversitesi Senfoni Orkestrası” ve “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nda yer aldı. Daha sonra “Bursa Bölge Devlet Senfoni Orkestrası”nda sözleşmeli sanatçı olarak çalışmaya başladı. Çalışmalarına İzmir’de çeşitli orkestralarda devam etmektedir.

\ Akın, Tolga:

1979 Yılında İzmir’de doğdu. 1989 Yılında “Anadolu Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”na girerek Ishtvan Nemeth ile keman çalışmalarına başladı. 1995 yılında “Akdeniz Gençler Orkestrası” ile Fransa’da düzenlenen büyük dinleti dolaşısına katıldı. 1996’dan itibaren Nazım Rızayev ile keman çalışmalarını sürdürdü. 2001 yılında Ezgi Gönlüm keman sınıfından pekiyi derece ile mezun oldu. “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası”, “Antalya Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Bursa Devlet Senfoni Orkestrası” gibi bir çok profesyonel orkestrada görev aldı. 2001 Yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Senfoni Orkestrası” sanatçısı olmaya hak kazandı. 2003 Yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi”nin açmış olduğu “Yüksek Lisans Keman Ana Sanat Dalı Programı”na kabul edildi. Yüksek Lisans çalışmalarına Jerold Rubenstein ile devam eden Akın 2007 yılında pekiyi derece ile mezun oldu. Sanatçı halen bu görevinin yanında “Ege Yaylı Çalgılar Beşlisi” ile çalışmalarını sürdürmektedir.

\ Akınçay, Dilek Dudu:

20 Ekim 1984 tarihinde Adana’da doğdu. İlk, orta ve lise eğitimini bu kentte tamamladı. 14 yaşında iken Münire Akgül ile klasik gitar çalışmaya başladı. 2000-2004 yılları arasında Utku Özkanoğlu ile klasik gitar eğitimine devam etti. Hemen sonra Adana’da açılmış olan “Kadans Müzik Merkezi”nde gitar öğretmenliğine başladı. Ayrıca çok sayıda küğ ve sanat kurumunda gitar öğretmenliği yaptı. Akınçay, 2012 yılında alto saksofon çalışmaya başladı ve 2014 yılı Şubat ayında “Adana Büyükşehir Bandosu”nda alto saksafoncu olarak göreve başladı. Halen çeşitli eğitim kurumlarında öğretmen olarak çalışan Dudu Dilek Akınçay belediye bandosundaki görevini de sürdürmektedir.

\ Akkaya, Buket:

"Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Anasanat Dalı Sahne Tasarımı Bölümü"nden 1983 yılında mezun olan Buket Akkaya aynı yıl"İzmir Devlet Tiyatrosu"nda dekoratör olarak çalışmaya başladı. 1997'den günümüze "Süleyman Demirel Üniversitesi Tiyatro Tasarım Bölümü"nde uygulamalı dekor ve maket yapımı dersleri veren sanatçı halen "İzmir Devlet Tiyatrosu"nda dekoratör ve kostüm kreatörü olarak il;alışmalarına devam etmektedir. Okul yıllarında karma dekor ve eskiz maket sergilerine katılan sanatçı 1984 yılında kişisel olarak bir siyah–beyaz fotoğraf sergisi açmış, 1987 yılında yine kişisel olarak vitray, bakır, rölyef sergisi düzenlemiş, 1995 yılında karma bir heykel sergisinin paylaşımcısı olmuş, 2001 yılında bir diğer karma sulu boya, yağlı boya ve kil (rölyef/heykel) sergisine katılmıştır. Buket Akkaya "Ekyaz / Egeli Kadın Yazarlar Platformu"nun üyesi olup, aynı zamanda "KYD / Kadın Yazarlar Derneği"nin de kurucu üyesidir. Sanatçı 2007 yılında yapılan "Eskişehir Sanat Derneği Öykü Yarışması"nda "Karanlıkta" adlı öyküsü ile birinci olmuş, 2007 "Seyrek Belediyesi" tarafından düzenlenen "Kadın" konulu ikinci öykü yarışmasında "Geçmişten Tınılar" adlı öyküsü ile kitaba girmeyi hak kazanmıştır. Halen çeşitli edebiyat dergilerinde öyküleri yayınlanan sanatçı evli ve Öykü adında bir kız annesidir.

\ Akkılıç, Aliye:

1954 yılında, “TRT Ankara Radyosu”nun açtığı sınavı kazanarak sanat hayatına adım atan Aliye Akkılıç, “Yurttan Sesler Korosu”nun en sevilen yorumcularından biri olarak belleklere kazındı. Sanatçının söylediği uzun havalar ve derlediği türküler büyük beğeni gördü. 1981 yılında “TRT”den emekli olan Aliye Akkılıç, o günden sonra sadece özel yayınlarda dinleyicileriyle buluştu. Aliye Akkılıç’ın en bilinen eseri “Ela Gözlüm Ben Bu Elden Gidersem” adını taşımaktadır.

Akkord:

(Alm.) (Bkz.) Uygu.

\ Akmaz, Hakan:

“Ege Üniversitesi Devlet Türk Müziği Konservatuvarı”ndan mezun oldu. Onüç yaşında (1985) “TRT Kurumu”nun açtığı “Bağlama Sınavı”nı kazanarak “TRT”de program yapma hakkını elde etti. Yurt içi ve yurt dışı dinleti dolaşılarına öğrencileriyle katıldı. Bu öğrencileriyle “Grup Ada”yı kurdu. “İzmir Ses Kayıt Stüdyosu”nda Ahmet Şenyüz prodüktörlüğünde “Grup Ada” ile “Ve Yarın” adlı albümü hazırladı. Denizli’de “Servet Kasetçilik” ile gayet sade ve otantik türde “Folklorumuz - Zeybeklerimiz” adlı çalgısal yöresel albüm hazırladı. İstanbul’da “Global Müzik Yapım” ile “Türkülerle Ege’den Toros’a” ismiyle albüm çıkardı. 2009 yılında “Ada Müzik Yapım” ile Bülent Forta prodüktörlüğünde “Grup Yelin” ile “Dostlara” başlığında bir albüm tamamladı. Haziran 2014 tarihinde “Anadolu Müzik Yapım” ile Cem Yılmaz prodüktörlüğünde Hakan Akmaz ve “Grup Yelin” birlikte “Yelin Türküleri” isimli albüm oluşturdu. “Milli Eğitim Bakanlığı “ ve “Üniversiteler” bünyesinde bulunan okullarda koro dersleri verdi. Çalışmalar sonucu katıldıkları koro yarışmalarında birçok İl ve Bölge birincilikleri, Türkiye ikincilik ve üçüncülükleri elde etti. Yine değişik tarihlerde “Türkiye Finalleri Yarışmaları”nda öğrencileri “Toplu Saz” ve “Yalkın Bağlama” dallarında Türkiye birincilikleri kazandı. Polonya, İngiltere ve Fransa’da bireysel olarak iki, topluluk olarak üç dünya birinciliği bulunmaktadır. Ayrıca Avrupa’nın birçok ülkesinde “Festival, Dinleti, Resital ve Halk” gecelerine katıldı. Sanatçı çeşitli derlemeler yaptı. Türkü formunda birçok tek ve çoksesli düzenlemeler, çalgısal ve sözlü bağdalar kaleme aldı. Türkiye ve Avrupa’da çok sayıda küğ okulu ve dersanelerinde, özel kurum ve kuruluşlarında yaygın olarak kullanılan üç ciltlik “Uzun Sağ Bağlama Metodu” ile yine üç ciltlik “Kısa Sap Çöğür Metodu” hazırladı. Yurt içi ve yurt dışında katıldığı sanatsal ve kültürel etkinlikler sonrası çeşitli kurum ve kuruşlar tarafından onursal üyelikler verildi. “Denizli Belediye Konservatuvarı” ve “Buca-Yelin Kültür Sanat Merkezi”nden yetişen yüzlerce öğrencisi “Devlet Konservatuvarları”nda, “Eğitim Fakülteleri Müzik Bölümleri”nde, “Güzel Sanatlar Müzik Bölümleri”nde, “Halk Eğitim Merkezleri”nde, “Halk Evleri”nde, dernek kurum ve kuruluşlarında, özel dershanelerde ve “TRT Kurumu”nda öğretmen, sanatçı ve öğrenci olarak çalışmalarını sürdürmektedir.

Akompanye etmek:

Eşlik yapmak, eşlemek.

Akompanyeman:

Eşlik.

Akor:

Bir arada çalınan kümeli ses. Uygu, düzen. Tınaş. Bkz. Uygu, düzen. (İt.) Accordare, acordo. (Fr.) Accord. (İng.) Chord. (Alm.) Akkord. Bir uyum oluşturacak, bir armoni teşkil edecek şekilde muhtelif seslerin birlikte çıkarılışı. Bkz. Düzen, armoni.

Akord etmek:

Düzemek. Bkz. Akort.

Akordion:

(Alm.) Bkz. Akordiyon, accordeon, accordion.

\ Akordiyon:

Akordion, accordeon, accordion. Körüklü, klavyeli bir çalgı. Körük hareket ettirilirken parmaklar elçin üzerinde gezdirilerek çalınır.

Akort:

Çalgıların perdelerini düzenleme, uyumlu hale getirme. Küğsel çalgıların tellerini gereken gerginliğe ayarlama. Müzik enstrümanlarının ses perdelerini belirli orantılarda düzenleme. Akort etmek.

Aksan:

Vurgu. Vurgulamak. Baskı yapmak. Önemle belirtmek. Notaya vurgulama gerçekleştirmek. Baskı verdikten sonra gür bir sesle çalmak. Sembolü ilgili notanın (yani aksan verilecek notanın) nota başı üzerine konularak gösterilir. İşareti: >

Aksoy, Ahmet:

Türk musikisi bağdarlarından Muallim İsmail Hakkı Bey’in üçüncü oğludur. Ahmet Aksoy 1900 yılında İstanbul’da doğmuştur. Musikiyi babasından öğrenmiştir. Babasının yaşadığı dönemlerde oynanan operetlere katılırdı. “Dar-ül Elhan”ın hazırladığı tüm dinletilerde babasıyla birlikte çalışmıştır. Ancak, babasının ölümünden sonra hayatını memuriyet yaparak geçirmiştir. 1943 yılında İstanbul “Paşabahçe İspirto Fabrikası”ndan İzmir “Halkapınar Tekel Şarap ve İspirto Fabrikası”na tayin edilmiştir. Burada geçirdiği 24 yıl boyunca tekrar küğ ile uğraşmaya başlamış ve “İzmir Musiki Cemiyeti”nde öğrenciler yetiştirmiş, bu cemiyetin dinletilerini yönetmiştir. Ahmet Aksoy’un kendine özgü bir tavır ile ud çaldığı belirtilmektedir. Sanatçı 29 Aralık 1967 tarihinde İzmir’de yaşama gözlerini yummuştur. Verdiği ürünler arasında önemle belirtilmesi gerekenler şunlardır: Nihavend Şarkı Aksak (Gün gördüğümüz bir sıranın yaz gecesiydi), Nihavend Fantezi (Bir damla göz yaşı, küçük bir damla), Nihavend Şarkı (Titrek bir damladır aksi sevincin), Nihavend Fantezi (Fecrin bütün esrarı parıldarken açıkta), Nihavend Fantezi (Öptükçe sular sahili sessiz dalgın uzanır gölgeli yollar), Hüzzam Şarkı Aksak (Bir nur-u ilahi gibi afakı sararsın), Hicaz Şarkı Devrihindi (Bağçeler gördüğüm ki olmuş güzeller sergisi), Ferahfeza Şarkı Devrihindi (Aşkın olmuştur sebep coşkun gönüller ahına), Hüseyni Şarkı Aksak (Ey nazlı nigahı ile gülen cilveli kumru), Karcığar Şarkı Sofyan (Köyümüzün biricik penbe beyaz yanaklı), Fantezi Tango (Plajın üstüne nurlar saçıyorken mehtab), Hicazkar Şarkı Aksak (Her aşık olan ah mı eder bahtı siyah mı), Muhayyerkürdi Şarkı Aksak (Fağfur bir kadehden dökülen mey gibi rakset), Dügah Şarkı Müsemmen (Derd-i aşka mübtela bir nay, bir ben, bir gönül).

\ Aksoy, Behiye:

19 Eylül 1933 tarihinde İstanbul’da dünyaya geldi. Küğle dolu bir evde büyüdü. Annesi ve halasının hazırladığı alt yapı ile içine küğ sevdası düştü. 1947 yılında ortaokulu bitirmesinin hemen ardından “Ankara Radyosu”nun sınavlarına girdi ve kazandı. 1948 yılında stajyer olarak çalışmaya başladığı radyoda Muzaffer Sarısözen, Aksoy’u “Türk Sanat Musikisi” yerine “Türk Halk Musikisi” korosuna aldı. Ancak Behiye Aksoy “Türk Sanat Musikisi”ni hedeflemekteydi. Bunun üzerine Sarısözen “Türk Sanat Musikisi” bölümüne geçmesine izin verdi. 1951 yılında küğcü Halil Aksoy ile evlendi ve O’nun soyadını aldı. Böylece kızlık soyadı olan Tetiker unutuldu ve artık sanat hayatında Aksoy olarak anılmaya başlandı. Sesinin farklılığı ve güzelliği ile herkesin dikkatini çekmeye başlayan sanatçı pek çok gazino sahnesinden teklif almaya başladı. Ancak bu arada anne olması nedeniyle 1958 yılına kadar tüm israrlara karşın gazinoya çıkmadı. Ancak artık göz ardı edilemez bir şöhret yakalayan sanatçı sonunda tekliflere daha fazla dayanamadı ve 1958 yılında Ankara “Göl Gazinosu”nda çalışmaya başladı. Parlak ve başarılı bir gelecek yakalayan Aksoy “Maksim Sahneleri”nin ilk kadın assolisti olarak Zeki Müren ve Orhan Boran’la birlikte unutulmaz gecelere damgasını vurdu. Gazino kültürünün yerleşip, takdir görmesinde dekorları, mutfağı, servisi, naifliği ile “Maksim Gazinosu”nun önemi kadar Behiye Aksoy ismi de çok etkili olmuştur. Bu büyük başarı gazeteler ve dergiler aracılığı ile tüm Türkiye’ye ulaştıkça, sanatçı radyodan dinlenen ve takdir edilen ses sanatçısı ünvanının yanına yine takdir edilen popüler bir gazino sanatçısı ünvanını da eklemiş, şöhretini arttırmış oldu. “Maksim Gazinosu” tarihinde, Zeki Müren’le yarışan tek bayan rakiptir. Bu arada “Maksim”in ardından yine çok popüler olan “Tepebaşı Gazinosu”na geçti ve iki yıl boyunca orada program yaptı. Bu arada taş plakları da satış rekorları kırıyordu. Şimdilerde nostaljik olarak adlandırılan ve günümüz sanatçılarına belli bir satış ve popülerlik başarısını garanti eden pek çok şarkıyı bu taş plaklarda okuyan Behiye Aksoy sanatsal yaşamındaki bu parlak dönemde özel yaşamında talihsizlikler yaşadı. 1963 yılında eşi Halil Aksoy’dan ayrılan sanatçı ikinci evliliğini “Gazinocular Kralı” Fahrettin Aslan ile yaptı, ancak bu evlilik de iki yıllık bir sürenin ardından ayrılıkla sonuçlandı. O dönem “Yeşilçam”da dillere düşmüş şarkılardan yola çıkılarak filmler çevrilmesi çok popülerdi. Behiye Aksoy da sayısız şarkıyı popüler yapmış, ilk O’nun sesinden dinlenen onlarca şarkı filme çekilmişti. Ama sinemacılar Aksoy’u da perdede görmek istiyordu. Teklif üstüne teklif geliyordu. Sesi ve ismi çok popülerdi, ama henüz yüzünü bir kere bile görmemiş çok hayranı vardı. Bu durumu dikkate alan sanatçı “Erman Film”in teklifini kabul etti ve 1967 yılında İzzet Günay ile “Kederli Günlerim” isimli filmde rol aldı. Film çok beğenildi. Ancak sanatçı yoğun sahne çalışmalarından ve sinemayı profesyonel olarak düşünmediğinden dolayı ikinci filmini çekmede acele etmedi. 1973 yılında Murat Soydan ve Metin Serezli ile birlikte unutulmaz “Falcı” filminde oynadı. Filmin prodüktörü Berker İnanoğlu idi ve sanatçı filmin çekim çalışmaları bittikten sonra İnanoğlu ile evlendi. Ancak aldığı kararın acele ile alınmış bir karar olduğunu görüp onbir günlük bir evliliğin ardından eşinden ayrıldı. Özel yaşamında istediği mutluluğu bir türlü yakalayamayan sanatçının mesleki açıdan hiçbir sorunu yoktu. Gazinolar, dinletiler dolup dolup taşıyor, plakları gerçek anlamda yok satıyordu. Ödüller birbirini ardına geliyor, dergilerde ardı ardına en iyi sanatçı seçiliyordu. Televizyon artık iyice yaşamın içine girmeye başlamıştı. Ancak popülerliği ve halkın gözündeki saygınlık ve sevgisi aynen devam ettiği halde, ekranlarda çok sık görülmüyordu. Televizyon gazino sahnelerini olumsuz etkilemeye başlamıştı, aynı zamanda da arabesk küğ popülerliğini artırarak “Türk Sanat Musikisi”ni ikinci plana itmişti. Sanatçı uzun yıllardır devam eden başarılı sanat yaşamını artık yavaş yavaş noktalama kararını aldı. Sonraları çeşitli firmalardan çıkarılan gerek yalkın, gerekse koleksiyon anlamındaki kaset ve CD’lerde şarkıları yer aldı. Ancak milyonlarca adet satan plaklarının sonuncusunu 1982 yılında “Çağrı” ismi ile çıkardı. Aksoy ertiksel yaşamını en üst noktada iken zedelenmeden ve yıpranmadan bıraktı. Sessiz sedasız Side’ye çekildi. Orada toplumsal etkinliklerine devam etti ve hatta 2000’li yılların başında Side’nin tanıtımına yaptığı katkılardan dolayı bir ödüle layık görüldü. Platin rengi saçları, şık kostümleriyle kendisinden sonra yetişen şarkıcılara öncülük etti. Karakteristik hareketleri, sahnedeki büyük dehası daima ayakta alkışlandı. Plakları öyle çok ilgi gördü ki sanatçıya başarılarından ötürü altın plak değil platin taç armağan edildi. Küğü bıraktığı 80’li yıllara kadar daima sevilen ve gözde sanatçılardan olmayı başardı. Türk sanat küğü’nün en özel isimlerinden biri olan Behiye Aksoy güzelliği, duruşu, başarıları, benzersiz sesi, su gibi akan yorumu ile küğü bırakmasının üstünden seneler geçmesine rağmen, hala kendi özel yerini ve ismini korumaktadır.

\ Aksu, İsmail Hakkı:

01.01.1950 tarihinde Ordu Perşembe’de doğdu. Perşembe’de başladığı ilköğretimini “Eyüp İslambey”, ortaöğretimini “Eyüp Lisesi Orta Bölümü”, liseyi de “Pertevniyal Lisesi”nde tamamladı. 1975 yılında “İstanbul Devlet Tatbiki Güzel Sanatlar Yüksek Okulu” (bugünkü Mimar Sinan Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi) “Dekoratif Resim Bölümü”nden başarı ile mezun oldu. 1.5 yıl askerlik hizmetinden sonra, 1978 yılında sınavla “Dekoratör, Ressam” olarak girdiği “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde, basın-halkla ilişkiler, araştırmacı ve oyun yazarı olarak çalışmalar yaptı. Birçok yerde yağlı boya, sulu boya ve fotoğraf sergileri açtı, yarışmalara katıldı ve ödüller aldı. İlk ödülü, öğrenci iken, “Türkiye İş Bankası”nın Ankara’daki “Genel Müdürlük Binası” için yaptığı vitray çalışmasıdır. Bu ödül, sanatçı için diğer hepsinden daha önemlidir. “Devlet Operası”nda ve birçok özel tiyatrolarda dekor kostüm çalışmaları gerçekleştirdi. Doğum yeri olan Ordu Perşembe’de (eski adı Vona) Ermeni ustaların yaptığı ve yıkılmaya yüz tutmuş olan “Eski Vona Evleri”nin fotoğraflarını çekti, yağlı ve suluboya resimlerini yaptı ve birçok şehirde sergiledi. Bu çalışmalarından haberdar olan “Kültür ve Turizm Bakanlığı” bu evlerle ilgilendi, koruma altına almaya karar verdi ve İsmail Hakkı Aksu’yu da bilirkişi olarak görevlendirdi. Halen çalışmalar devam etmektedir. Ayrıca yine Ordu Perşembe “Yason Burnu”nda bulunan eski kilisenin de fotoğraf ve resimlerini yapıp sergiledi. Bu kilise de restore edilip, müze ve dinleti salonu olarak hizmete açılmıştır. 2010 yılında “İstanbul Devlet Opera ve Balesi’nin 50. Yılı” kitabını yazarak, 1960 yılından günümüze “İstanbul Operası”nın 50 yıllık gelişimini belgelerle kitap haline getirdi. Bu kitap bir belgesel başvuru kaynağı olarak çok önemlidir. Bunun yanında tüm opera sanatçılarının katılımıyla gerçekleşen “Opera Ressamları Sergisi” düzenledi. Opera ve klasıl küğ konularında kendisini geliştirmek için, kendi olanaklarıyla Londra, Paris, Münih vs. gibi kentlerde opera ve dinletiler izledi, sahnelerinde incelemeler yaptı. “İstanbul Opera Festivali” projesini sanatçı ilk olarak kendisi sunum olarak “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne sundu ve proje hemen beğenilerek uygulanmaya başlandı. “İstanbul Operası”nın kuruluşunun 50. yılı için hazırladığı “İstanbul Operası 50. Yılı” kitabı “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü” tarafından bastırıldı. Bu kitapta, Osmanlı’dan günümüze İstanbul’da opera etkinliklerine kısa bir bakışla, “İstanbul Operası” sanatsal ve yapısal olarak incelenmiştir. Sanatçının “Mutfakta Opera ve Bale” adlı bir küğlü oyunu bulunmaktadır ve yakında sahnelenmesi beklenmektedir. Sanatçı, “Türk Operası”nın kuruluşundan bu yana kaybolmaya yüz tutmuş tüm belgelerini toparlayıp dev bir arşiv haline getirmeye çalışmaktadır.

\ Aksu, Sezen:

Takma ismi “Minik Serçe.” Popüler kültür şarkıcısı, söz yazarı, bağdar ve yapımcı. 13 Temmuz 1954 tarihinde Denizli Sarayköy’de dünyaya geldi. Selanik’ten mübadele ile Türkiye’ye gelmiş bir ailenin kızı olan annesi Şehriban Hanım ile Rizeli Sami Yıldırım isimli bir babanın çocuğudur. Nihat isminde bir erkek kardeşi vardır. Ailenin Sezen Aksu 3 yaşındayken İzmir’e taşınması sonucu üniversite eğitimi de dahil olmak üzere tüm eğitim sürecini İzmir’de gerçekleştirdi. “İzmir Kız Lisesi”nin ardından “Ege Üniversitesi Ziraat Fakültesi”ne girdiyse de ikinci sınıfın ortalarında bu okuldan ayrıldı. Gençliğinde asi kişiliği ile tanınan Aksu birçok sanat dalına merak saldı. Resim dersleri aldı, ayrıca tiyatro ve kırın öğrenmeye gayret etti. Bu dönemde dansöz olmak arzusundaydı. Bu dönemin sonlarına doğru şu cümleyi kurdu: “Allah babama acıdı da şarkıcı oldum.” Küğ yaşamına ertiksel anlamda 1970’li yılların ortalarında başlangıç yaptı. Aynı yıl, “Hafta Sonu” dergisinin gerçekleştirdiği ve jüri başkanlığını Ajda Pekkan’ın yaptığı, Nilüfer’in birinci geldiği “Altın Ses” yarışmasında altıncı oldu. 1973 yılında Ali Engin Aksu ile evlendi. Ancak bu evlilik pek uzun sürmedi. 1974 yılında plak yapma amacıyla İstanbul’a taşındı. İlk 45’liği olan “Haydi Şansım”ı “Sezen Seley” takma ismini kullanarak çıkardı. 1975 yılından bu yana yorumladığı parçaların hemen hemen tamamı kendisine aittir. Bu anlamda Türk popüler küğünde etkili bir unsur olarak bir dönem liderlik yapabilmiştir. Sözlerini yazarak bağdadığı parçaları başka şarkıcılara da verdiği için bağdar kimliği de ön plana çıkmıştır. Aksu, kendisine dinletilerinde ya da çizitlerinde arka planda vokal destek verenlerden bazılarını da destekleyerek tanınmalarını sağladı, ayrıca bunlardan birçoğunun albüm yapmalarına da öncü oldu. Sanatçı, 1977 yılında ilk stüdyo albümü “Allahaısmarladık”ı piyasaya verdi. Sonra sırasıyla 1978’de “Serçe”, 1982’de “Firuze”, 1984’te “Sen Ağlama”, 1986’da “Git”, 1989’da “Sezen Aksu Söylüyor”, 1991’de “Gülümse”, 1993’te “Deli Kızın Türküsü”, 1996’da “Düş Bahçeleri” arka arkaya popüler küğseverlere sunuldu. Sanatçı, ilk günden bu yana tahminen 40 milyondan fazla albüm satışı rakamı elde etmiştir. Sezen Aksu, sinema sanatına da giriş yaptı. İlk filmi Atıf Yılmaz’ın “Minik Serçe”si oldu ve takma ismi buradan kendisine yakıştırıldı. İkinci evliliğini 4.5 aylık hamile iken 10 Temmuz 1981 tarihinde Sinan Özer ile yaptı ve bu evlilikten oğlu Mithat Can Özer dünyaya geldi. 1983 yılında söz ve küğü Ali Kocatepe’ye ait olan “Heyamola” ile “Eurovision” yarışmasına katıldı. Parça Türkiye finaline kaldıysa da “Eurovision” finallerinde Türkiye’yi temsil edemedi. Ancak 1983 yılında bu parçanın teklisi “Hey Dergisi” tarafından yılın plağı seçildi. Aksu, aynı yıl Sinan Özer’den boşandı. Sanatçı 1984 yılında tekrar “Eurovision” yarışmasına aday oldu. “Halay”, “1945” ve “Merhaba Ümit” isimli parçalarla Türkiye finaline katıldı. “1945” parçasının sözlerinin dünyayı ilgilendirdiğini düşünerek bu parçayı seçti. Türkiye finalinde bu şarkıyı seslendirdiyse de yine seçilemedi. 1985 yılında Aksu, “Eurovision Türkiye Finali”ne bir kez daha katıldı. Bu seferki şarkının adı “Küçük Bir Aşk Masalı”ydı. Sözleri Aksu’ya ait olan bu şarkıyı Sezen Aksu ve Özdemir Erdoğan birlikte seslendirdi ama sonuç değişmedi. “Eurovision”da Türkiye’yi temsil etme hakkını bir türlü kazanamayan Aksu, 1985 yılından sonra bir daha bu yarışmaya katılmadı. 90’lı yıllarda sanatçı bu kez yapımcı olarak karşımıza çıkmaktadır. Aralarında Sertab Erener, Harun Kolçak, Aşkın Nur Yengi, Levent Yüksel, Işın Karaca, Hande Yener, Yıldız Tilbe gibi çok sayıda ismi destekleyerek piyasaya çıkardı. Aksu, “Deli Kızın Türküsü” albümünü Uzay Heparı ile çalıştı ve küğüne farklılıklar getirmeyi denedi. Ancak, Heparı 20 Mayıs 1994 tarihinde geçirdiği bir motorsiklet kazasından sonra 31 Mayıs günü yaşamını yitirdi. Bu olay Aksu’yu çok etkiledi ve Uzay Heparı’yı anmak üzere “Yas” isimli bir şarkı bağdadı. 2000’li yıllarda Sezen Aksu’nun bazı sağlık sorunları ortaya çıkmaya başladı. Buna rağmen 20 Mayıs 2002’de “Şarkı Söylemek Lazım” isimli albümünü piyasaya verdi. 12 Haziran 2002 tarihinde ise “Türkiye Şarkıları” isimli bir dinleti turuna çıkarak Rum, Ortodoks, Ermeni ve Musevi koroları ile “Diyarbakır Belediyesi Çocuk Korosu”nun eşliğinde Türkçe, Kürtçe, Ermenice ve Rumca şarkılar söyledi. 2005 yılında ertiksel yaşamının 30. yılında “Bahane” isimli albümünü yayınladı. Amerikan “NPR Radyosu” 2010 yılında Sezen Aksu’yu “Yaşayan Elli Büyük Ses” arasında gösterdi. Nisan 2010’da İsveç’te bir dinleti verdi. Bu dinletiye Fahir Atakoğlu eşlik etti. Ayrıca ABD’de “Türk Kültür Vakfı” organizasyonuyla çeşitli kentlerde üç dinleti verdi. 2016 yılının Ocak ayında İstanbul’da “Volkswagen Arena”da verdiği dinletide sahnelere şu sözlerle veda ettiğini açıkladı: “Her bitiş yeni bir başlangıçtır. Üretmeye devam edeceğim fakat daha önceden söz verdiğim birkaç konseri de yaptıktan sonra sahneye veda ediyorum. İstanbul’da son konserim. Bugün 40 yılın anısına burada benimle olduğunuz için şükranla doluyum.” Sezen Aksu, bu sözlerini aynı yılın Eylül ayında geri alarak küğ seslendirmeye devam edeceğini açıkladı. Babasının “Fethullah Terör Örgütü”ne mensup olduğu açıklandığında bunu küğ ile yanıtlamak gereksinimi duyarak ölen Türk askerleri için 2012 yılında “Tanrı’nın Gözyaşları” isimli parçayı seslendirdi. “Gezi Olayları” sırasında göstericilere açık destek vererek ölen Berkin Elvan için “Berkin’e” isimli bir yazı kaleme aldı. Ayrıca 2014 yılında yayınlanan “Yeni ve Yeni Kalanlar” isimli tekli çalışmasını “Gezi Parkı” protestolarında öldürülen gençlere ithaf etti. LGBT’lere çok açık destek verdi. Sanatçının 400’den fazla sayıda bağdası ve şiiri bulunmaktadır.

Aktarım:

Aktarmak, başka bir ses düzlemine taşımak. Parçanın ya da kesitin bir diğer tondan aynısı ile tekrarlanması. Sesler arasındaki aralıkları bozmadan ve kesinlikle aynı tutarak bir diğer eksenden okumak ya da çalmak. Farklı bir tondan seslendirmek. Şedd. Transpozisyon. Transpoze etmek.

Akustik:

Ses bilimi. Ses bilimine ait. Ses Fiziği. Bkz. Acoustic, acoustique, acustica.

\ Akyatan, Ozan:

1987 yılında "İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Klasik Gitar Bölümü"ne kabul edilerek Erdem Sökmen ile çalışmalarını sürdüren Ozan Akyatan 1997 yılında mezun oldu. "İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Fakültesi"nde yüksek lisans programını tamamladı. Wolfgang Landle, Alan Thomas ve Carlo Domeniconi'nin ustalık kurslarına katıldı. "Boğaziçi Üniversitesi", "İstanbul Teknik Üniversitesi", "Yıldız Teknik Üniversitesi", "Dokuz Eylül Üniversitesi" ve "Kocaeli Üniversitesi"nde  resitaller verdi. 2005 yılında "Ordu" ve 2007 yılında "Malatya  Klasik Gitar Buluşmaları"nda sahne aldı.Tanju Yıldırım ile tango küğü ve kırını üzerine çalışmalar yaptı, birçok tango dinletisinde çaldı. 1991 yılından bu yana özel kuruluşlarda gitar eğitmeni olarak görev aldı. 2004 yılında "Kocaeli Üniversitesi Devlet Konservatuvarı"nda öğretim görevlisi oldu. Sanatçı halen bu okulun "Klasik Gitar Bölüm Başkanı" olarak görevini sürdürmektedir.

\ Akyunak, Ali İlhan:

1964 yılında Tokat / Zile’de doğdu. İlk, orta ve lise öğrenimini Ankara’da tamamladı. Lise yıllarında Taner Solukçu ve Fatma Bildiren’le çalıştı.1987 yılında “Gazi Üniversitesi Gazi Eğitim Fakültesi Müzik Eğitimi Bölümü”nü bitirdi. 1984-1987 yıllarında “Ankara Radyosu Gençlik Korosu”nda koro üyesi olarak çalıştı. 1983-1987 yıllarında Suna Çevik, Gülşen Şimşek, Feruzan Esmergül ve Mustafa Apaydın’ın korolarında görev yaptı. 1991 yılında “Ankara Arı Koleji”nde küğ öğretmeni olarak göreve başladı. 1996-2001 yıllarında “Manisa Akhisar Koleji”nde öğretmenlik yaptı. Burada “Akhisar Eğitim Vakfı Korosu” ve “Akhisar Belediyesi Çocuk Korosu”nu kurarak değişik etkinliklerde dinletiler verdi. 2001 yılında devlete geçerek Akhisar, Salihli, Bergama ve İzmir’de küğ öğretmenliği yaptı. 2003-2004 yıllarında “İzmir Karşıyaka İlçe Milli Eğitim Çocuk Korosu” kurarak birçok dinleti verdi. 2005 yılında “İzmir Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nde koro öğretmeni olarak göreve başladı. 2007-2008 yılında “Işılay Saygın Anadolu Güzel Sanatlar Lisesi Korosu”nu kurdu ve bu koro ile birçok dinleti verdi. Okul korosu ile yurt içi ve yurt dışında festivallere katıldı. 2010 yılında Wim van Herk’in “Koro Çalıştayı”na, 2012 yılında Volker Hempfling / Sabine Horstmann’ın “Koro Şefliği Çalıştayı”na katıldı. 2014 yılında İtalya’da yapılan “Uluslararası Koro Yarışması”nda “Gümüş Diploma” aldı. 2009-2014 yılları arasında “Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Müzik Öğretmenliği Bölümü”nde koro derslerine girdi. 2014-2015 öğretim yılında “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda birinci dönem koro derslerine girdi. Halen “Yaşar Üniversitesi Sanat Ve Tasarım Fakültesi Müzik Bölümü”nde ve “Buca Işılay Saygın Güzel Sanatlar Lisesi”nde koro öğretmeni olarak çalışmalarına devam etmektedir.

\ Akyürek, Sibel:

İzmir’de doğdu. “Dokuz Eylül Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Viyola Bölümü”ne girdi. Tüner Galip, Çetin Aydar ve Zeliha Özel ile eğitimini tamamlayarak 1997 yılında mezun oldu. 1997–1998 dinleti mevsiminde “İzmir Devlet Senfoni Orkestrası” ve “İzmir Devlet Opera ve Balesi”nde ücretli olarak çalıştı. 1998 yılı Ekim ayında “Çukurova Devlet Senfoni Orkestrası” ve “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda ücretli olarak çalışmaya başladı. 1999 yılında “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nın açtığı sınavı kazanarak viyola öğretim görevlisi olarak atandı. 2002 yılında bu kurumda Prof. Farhang Hüseyinov ile başladığı yüksek lisans çalışmalarını 2004 yılında tamamladı. Eğitimi süresince ve sonrasında birçok oda küğü ve orkestra dinletilerine katıldı ve resitaller verdi. Halen “Çukurova Üniversitesi Devlet Konservatuvarı”nda viyola, oda küğü, küğ tarihi, çalgı bilgisi ve yaylı çalgılar edebiyatı derslerini vermektedir. Sanatçı 2004 Şubat ayından beri “Yaylı Çalgılar Ana Sanat Dalı Başkanlığı” görevini yürütmekte, bunun yanısıra 2007 Eylül ayından bu yana “Konservatuvar Müdür Yardımcılığı”nı üstlenmiş bulunmaktadır. 2007–2008 eğitim–öğretim yılında “Erasmus Öğretim Elemanı Değişim Programı” çerçevesinde 30 Mart–6 Nisan 2008 tarihleri arasında İspanya’nın Granada kentindeki “Real Conservatorio Superior de Musica Victoria Eugenia”da (Kraliyet Konservatuvarı) sekiz saat viyola dersi vermiş ve bağdar Ahmed Adnan Saygun’un yaşamı, yaratıları ve viyola konçertosu ile ilgili İngilizce bir sunum yapmıştır.

\ Akyüz, Didem:

13 Temmuz 1983 tarihinde doğmuş olan Didem Akyüz ilk olarak “Çukurova Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi İngilizce İşletme Bölümü”nü bitirmiş (01.09.1999-25.06.2004), daha sonra “Çukurova Üniversitesi Adana Devlet Konservatuvarı Opera-Şan Bölümü”nde (01.09.2004-25.06.2008) eğitim görmüştür. Bu eğitiminin ardından gittiği İspanya’da 2008 yılının Eylül ayında girdiği “Real Conservatorio Superior de Musica Victoria Eugenia”da başladığı eğitimine devam etmekte, aynı zamanda çeşitli topluluklarda ve operalarda görev almaktadır. Bunlar arasında “Granada Kent Orkestrası Korosu” ve “Maestranza Tiyatrosu Opera Korosu” bulunmaktadır. Alto olan sanatçı İngilizce, İspanyolca, Fransızca ve Almanca bilmektedir.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5667971
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :597

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.