18.03.2011 / Olay Kadın Konuştu!

Tatlıses, İbrahim - Çatak, Şule


     O kurşun beni yaktı.

     İbrahim Tatlıses vuruldu, olayın faili Abdullah Uçmak bulundu! 13 yıldır kavganın fitilini ateşleyen kadın Şule Çatak ise konuştu: “Sadece şirket değiştirdim ama herşey benim yüzümden olmuş gibi yansıtıldı, şimdi asıl ben yandım!”

     Abdullah Uçmak ve bazı zanlılar gözaltına alındı malum. Olayların başlangıç noktası olarak Uçmak’ın, Tatlıses’in yakınları tarafından vurulması gösteriliyor ama eksik kalıyor bu görüş. “A Takımı Yayınları Arşivi”nde suikast sürecinin hem miladı var hem sonradan meydana gelen her vakanın detayları da. Şimdi zaman tünelinde kısa bir yolculuğa çıkalım. Hasan Bora, İbrahim Tatlıses’in keşfedildiği yıllarda hem çok yakın arkadaşı, hem menajeri ve akıl hocasıydı. Kılık kıyafetinden, altın dişlerini çektirip porselen yaptırmasına, eğitimsiz olduğu halde “TRT”de türkü okuyup tanınmasına, filmlerde oynayıp, büyük gazinolarda çalışmasına sebep olanlardan biridir aynı zamanda.

     Vefasızlıkla Suçladı

     Tatlıses iyice ünlenince Bora’ya ihtiyacı kalmadı. O’na bir anlamda sırt döndü. Bora O’nu vefasızlıkla suçladı ve her yerde hakkında konuşmaya başladı. Araları giderek açıldı. Bir program çıkışı İbo’nun aracı Hasan Bora’nın adamı olduğu söylenen Abdullah Uçmak tarafından pompalıyla tarandı, Tatlıses ve yanındakiler yara almadan kurtuldu. Hasan Bora her yerde bu olayın o zamanki asistan Şule Çatak’ın, “İdobay”a (Tatlısesin Burhan Bayer’le şirketi) geçmesi yüzünden olduğunu söyledi. Birkaç ay sonra İbo’nun büyük oğlu Ahmet Tatlı ve kardeşi Hüseyin Tatlı’nın da aralarında olduğu bir grup Hasan Bora’nın Levent’teki villa ofisini bastı. O sırada içeride iftar yemeği için bulunanlardan biri de türkücü Ferhat Güzel’di. Güzel, Hasan Bora tarafından İbo’ya rakip olarak yetiştirilmek istenen biriydi. Olayı bana anlatırken “Savaş Abi. Kurşunlar kafamın yanında vızıldayıp geçti” diyordu. Ancak yine de kanı dökülenler oldu. Yaralananlardan biri de Abdullah Uçmak’tı. Polis, Tatlıses’in oğlunu arıyor, İbo ise konuşmuyordu.

     ‘Beni Görüştür’

     Uludağ’da olduğunu öğrenince oraya gittim. “Grand Yazıcı”da kalıyordu. Önce konuşmak istemedi. Bir ara kafeteryada tesadüfen orada tatil yapan devrin emniyet genel müdürü Necati Bilican’la olan samimiyetimi gördü ve bana gelip ricada bulundu. “Beni genel müdürle görüştürürsen söz sana konuşurum” dedi. Elçiye zeval olmaz dedim, gülüştük ve Necati Bey’e bu talebi ilettim. Benim yanımda konuştular. Tatlıses “Oğlumun böbreklerinde sorun var. İfadeye giderse doktor kontrolünden çıkar diye korkuyoruz” dedi. Bilican “doktor kontrolünde ifade alacakları” sözünü verdi, teslim olması sağlandı. Tatlıses’le söz verdiği söyleşiyi yapıp yayınladığım gece Hasan Bora sinirli şeklide yayına bağlandı. Ağır sözler etti. Tatlıses de yayına telefonla katıldı ve atışma başladı. Bora ünlü “Bu maç 1-1 bitmeyecek” sözünü o anda söyleyince ikisini de hattan alıp konuyu kapattım.

     Bebek’te Konuştum

     Kısa bir süre geçmişti ki bu defa Levent’teki “İdobay” basıldı. Bunu da “Bora’nın adamları yaptı” denildi. Baskını gerçekleştirenler “A Takımı”nı arayıp, “Bizi polise Savaş Ay götürsün” talebinde bulundular. “Sana konuşuruz, ama poliste baskı görmeyeceğimizi garanti ettir” dediler. O zamanki atv yöneticilerine, savcılığa ve emniyet müdürüne durumu bildirdim. Tetikçileri yolladığını söyleyen bir kişiyle Kalamış’ta buluştuk. Adamları teslim ettiler. Polisle buluşmadan önce 2 tetikçiyle söyleşi yaptım. Etiler’de adamları teslim ettim. Bu arada hissettim ki, olayın asıl sebebi Bora ve Tatlıses’ten de öte “Reis”lik için yarışan isimleri bende mahfuz 2 “baba”nın kariyer çatışmasıdır.

     İbo Kardeşimdir

     Sonrasında Bora ve Tatlıses araya giren çok çok hatırlı siyasiler, iş adamları ve kabadayılar sayesinde barıştı. Bora tekrar “Hastayken İbo evime geldi. O yine benim kardeşim ve namusumdur” dedi. Ancak ilk olayda adı geçen, bilahare vurularak yaralanan Abdullah Uçmak duruma çok içerlemişti. “Onların barışması bizi ilgilendirmez. Benim kanım döküldüyse İbo’nun da dökülecek” dedi. Ve kendince “intikam yemeğini soğutup yedi.” O zamanlarda çatışmayı başlatan kadın olarak lanse edilen Şule Çatak adeta kendini yok etti. Çatışmaların orta yerinde ve müsebbip olarak gösterilmek çok ağır geldi genç kadına. Yurt dışına gidip senelerce dönmedi. Şimdi ise Kıbrıs’ta organizasyon işleri yapıyor. Aslında bu olayın esas mağduru Şule kız oldu. Yaşananlara yorumu ise, “Benim yaptığım sadece şirket değiştirmekti, ama olaylar sanki benim yüzümden olmuş gibi yansıtıldı. Hayatım karardı, yıllarca yurttan uzak yaşadım. Şimdi o kurşun bana sıkıldı! Bu olaylarla gündeme gelmek istemiyorum” şeklindeydi. Şule kız, 13 yıl önce yaşananları ise şöyle anlattı: “Hasan Bey ile çalışmayı bırakıp Tatlıses’in şirketine girince kıyamet koptu. Alper Önal’ın gerçek dışı bir konuşması üzerine Hasan Bey, Burhan Bayar’ı aramış, ortalık karıştı. Sonra bana tehdit yağdı ve bunlar yaşandı.” Yani; olayın özetini “Çatışma geldi cihane, Şule Çatak bahane” diye çıkarsam yanlış olmazdı.

     Gazete Vatan - 18.03.2011, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5769503
Online Ziyaretçi Sayısı:54
Bugünlük Ziyaret :936

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.