23.12.2018 / Romanların Yaşamı Bu Belgeselde

Bıyıklı, Ceren


     “Ben de İnsanım Roman Belgeseli”, Romanların geçmişten günümüze kaybolan mesleklerini, toplum dışına itilmelerini, kentsel dönüşümle evsiz kalmalarını ve tüm zor şartlara rağmen müziğe ve dansa olan tutkularını izleyiciyle buluşturuyor.


 

     Yapımcı ve yönetmenliğini Seyit Soydan’ın yaptığı “Ben de İnsanım (Meda Manuş İsinom) Roman Belgeseli” Tekirdağ’ın “Çerkezköy” ve “Saray” ilçelerinde ilkel baraka ve çadırlarda yaşayan Romanların yaşamını anlatıyor. Belgesel, zor şartlar altında yaşam mücadelesini sürdüren Romanlar’ın geçmişten günümüze kaybolan meslekleri, kültürlerini dile getirirken, toplum dışına itilmelerinin ve sefaletin yol açtığı sonuçları da gözler önüne seriyor. Belgesel Trakya bölgesinin birçok il ve ilçesinde Roman mahallelerinde ve sinemalarda, ayrıca “Hıdırellez” ve “Kakava” şenliklerinde, “8 Nisan Dünya Romanlar Günü”nde İzmir ve İstanbul’da toplu gösterimlerde halkla buluştu. Belgeselin kurgusu Emrah Dönmez’e, montajı Betül Doğan’a, fotoğrafları Ceren Bıyıklı ve Hüseyin Yıldırım’a ait. Kamerada ise Emin Doğan ve Erdal Bayram yer alıyor.


 

     Sokağın Trajedisi


 

     Belgesel altı kısa bölümden oluşuyor:


 

     İlk bölüm “Gece Yolcuları”nda gece yarısı at arabası ile işe çıkan; fabrikalardan, sokaklardan hurda demir, plastik toplayan gençlerin, kadın ve kız çocuklarının hikayelerine tanık oluyoruz.


 

     İkinci bölümde cadde ve sokaklarda gün boyu hurda, kağıt, plastik toplayarak geçinmeye çalışan yaşlı ve genç kotikacıları tanıyoruz. Kotikacılar çoğunlukla çöpten topladıkları ekmek ve yiyeceklerle geçinen ve oldukça kötü şartlarda yaşayan insanlar.


 

     “Ben Bir Garip Romanım” bölümü Romanların iş hayatından, okuldan, sokaktan nasıl dışlandığını gösteriyor. On binlerce işçinin çalıştığı “Çerkezköy Organize Sanayi Bölgesi”nde Romanlar, işe talep fazlalığı, okuma yazma oranının düşüklüğü ve erken yaşta suçla tanışıp sabıkalı olmaları yüzünden işe alınmıyorlar.


 

     Kentsel Dönüşümün Evsiz Bıraktıkları


 

     “Sürgünlük, Yürek Yangını” bölümü “Sulukule”den bu yana kentsel dönüşüm adı altında Roman mahallelerinin birer birer ortadan kaldırılışını konu ediyor. Kırk yıldır burada yaşayan insanların evsizlik korkusunu yansıtıyor. Son 15 yılda kentsel dönüşüm adı altında Türkiye’nin birçok şehrinde Roman mahalleleri ranta kurban edilerek yıkıldı. Anadolu’dan ve İstanbul’un birçok ilçesinden Trakya’ya göçmek zorunda kalan Romanlar’ı burada da benzer sorunlar bekliyor. İktidar ve yerel yönetimler seçim vaatleri dışında somut çözümler sunmuyor.


 

     “Kayıp Zamanın İzinde” bölümünde Romanlar’ın binlerce yıldır doğanın nimetleriyle ve geleneksel zanaatlarıyla ayakta kalma çabası anlatılıyor. Romanlar demircilik, kalaycılık, sepetçilik, süpürgecilik, bohçacılık, falcılık, ayı oynatıcılığı, cambazlık ve müzisyenlik gibi mesleklerle yaşamlarını sürdürüyorlar. Sanayinin gelişimiyle bu mesleklerin çoğu tarihe karıştı. Kaybolan bazı mesleklerin son temsilcilerini belgeselde görüyoruz.


 

     Herşeye Rağmen Müzik ve Dans


 

     “İlle de Roman Olsun” bölümü romanların dilini, kültür ve geleneklerini, ateş kültünü, hıdrellez şenliklerini, düğünlerini ve yaşayan müziğini gösteriyor. Hindistan’dan yola çıkıp dünyanın dört bir yanına dağıldıkları günden beri Romanlar doğayla uyum içinde yaşadılar. Gittikleri ülkelerde dışlandılar, toplu katliamlara ve kıyımlara uğradılar. Tüm güçlüklere rağmen eğlenip dans ederek yaşamlarını sürdürüyorlar.



     Aydınlık Gazetesi - 23.12.2018, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5795336
Online Ziyaretçi Sayısı:29
Bugünlük Ziyaret :1107

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.