21.07.2010 / Türkçe Müzik Gibi Bir Dil

     “7. İstanbul Caz Festivali” kapsamında “Harbiye Açıkhava”da konser veren Seal, İstanbul’u inletti.

     Son albümü “Soul” ile modern “R&B” ve soul müziğinin en güçlü seslerinden olduğunu kanıtlayan Seal, önceki akşam “Matraş” sponsorluğunda “Harbiye Cemil Topuzlu Açıkhava Sahnesi”ndeydi. Kalabalık bir ekiple sahneye çıkan Seal, konseri “Papa/Killer”la açtı. Şarkının sonunda da sevenlerini Türkçe “Hoşgeldiniz” diyerek selamladı.

     Üçüncü şarkısından sonra bir kez daha Türkçe olarak “Hoşgeldiniz” diyen şarkıcı, konuşmasına İngilizce devam etti: “Burası çok güzel bir şehir. Ben Londra’da büyüdüm. Hava sürekli kapalıdır. Burada ise gökyüzü film gibi. Bu gece kural yok, eğlenmek var. Bu eğlencede sadece siz ve ben varım...”

     Biliyorum Ön Sıralar Çok Pahalı

     Konserde şarkı sırası “Love’s Divine”a geldiğinde onu bir hayal kırıklığı bekliyordu, çünkü 5 bini aşkın seyirciye hep bir ağızdan “Love’s Divine” dedirtemedi bir türlü. Şaşkınlığı yüzünden okunuyordu, yine de moralini bozmadı. Şarkının ardından gözleri ön sıraya takılan Seal, “Burada önemli insanlar var. Biliyorum çünkü ön sıralar çok pahalı” esprisiyle güldürdü.

     Şarkıcı, “It’s Alright”ın ardından “Soul Medley”i söylerken sahne önünde oturan bir izleyicisini dansa kaldırmak istedi ve işte o an olanlar oldu. Kadının kalkmaması üzerine seyirci ayaklandı ve sahne önü bir anda stadyuma döndü. Herkes Seal’a dokunmak ve karşısında dans edebilmek için birbiriyle yarıştı. 

Kendisine “Grammy” kazandıran “Kiss From a Rose”dan sonra da asıl beklenen şarkıya, “Crazy”ye sıra geldi. Konseri bu şarkıyla bitiren Seal, alkışlar dinmeyince sahneye dönerek önce “Bring It On”u seyircilerle söyledi, ardından da “Amazing” geldi. Bununla da yetinmedi, göbek dansı dedi, göbek ata ata, kalçasını sallaya sallaya “Way I Lie” bir daha okudu.

     İstanbul Aşkı

     Seal, kuliste İstanbul aşkını yineledi: “İstanbul tarihine çok iyi sahip çıkmış bir şehir. Burada Türkler ile birlikte olmaktan dolayı çok mutluyum. Türkçe müzik gibi bir dil.”

     Sinem Vural / Hürriyet Gazetesi – 21.07.2010, Çarşamba