25.07.2010 / 91'lik Kavalye Gündüz Sempozyumda Akşam Pistte

Tuncer, Selahattin


     Çocuklarının itirazına rağmen hala otomobilini kendi kullanıyor. Hiçbir dans fırsatını kaçırmıyor. Bugünlerde sevdiği 10 şairin hayatını kaleme aldığı kitaba konsantre. Üç saatlik röportajda 90 yılının tüm ayrıntılarını tarihleriyle anlatmakla kalmıyor; “Ezbere 1.5 saat şiir okuyabilirim” deyiveriyor. İspat mı istiyorsunuz? Buyrun, yarım asırlık aşkıyla birlikte oturduğu Kalamış’a, İsmet İnönü ile opera izleyen, Adnan Menderes’e şikayet edilen, Yahya Kemal Beyatlı’ya kafa tutan, hesap uzmanlarının sıradışı duayeni Prof. Dr. Selahattin Tuncer’in gençlere taş çıkartan enerjisine siz de tanık olun.

     ………………

Tuncer, Bedriye-Selahattin


     Hitler’den kaçan dünyaca ünlü Prof. Dr. Fritz Neumark’ın yanında yetişen, 10 yıl ders verdiği “Eskişehir İktisadi ve Ticari İlimler Akademisi”ndeki kürsüsünü ise kendi yetiştirdiği Prof. Dr. Yılmaz Büyükerşen’e bırakan Tuncer’in fırtınalı yaşam öyküsü Antalya Elmalı’da başlıyor. O tam ortaokuldan mezun olurken, lisesi olmayan Antalya’ya, Cumhuriyetin 10’ncu yıl şerefine bir lise açılınca kaderi değişiyor: “Lise açılmasaydı Afyon’daki liseye gidebilir miydim bilmiyorum.” 400 kişinin girdiği Siyasal Bilgiler Okulu (şimdiki Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi) sınavını kazanan 40 kişi arasında yer alınca da hayatını şekillendiren Ankara’nın yolunu tutuyor:

     “Dans etmeyi Galatasaraylı, Saint Joseph’li çocuklardan öğrendim. Okulun müzik salonunda modern dansları talim ederdik. Tango, vals hepsini bilirim. Klasik müziğe de düşkünüm. Konservatuvar yeni açılmıştı. Bizim mekteple konservatuvar arası da yakın. Dört sene boyunca her cumartesi senfonik konserleri izlemeye gittim. İsmet Paşa da gelir ön sırada otururdu. Madam Butterfly operası geldi. Türkiye’de ilk kez bir opera sahnelenecek. Biletimi aldım, lacivert elbisemi giydim, gittim operaya. Maliyede memurdum o zaman.”

     ……………………

Tuncer, Selahattin-Bedriye


     Selahattin Tuncer eşi Bedriye Hanım’la bir davette. Dans tutkusunu şöyle anlatıyor: “Maliye sempozyumlarının son gecesi gala yemeği yapılıyor. Birkaç yıl önce protokol masasındayız. Dans müziği çalıyor. Eşim kulağıma eğilip, “Bu dansı biz açmalıyız” dedi. O da iyi damdır. Kalktık tango yaptık. Salonda bir alkış tufanı. Eşim iki senedir rahatsız, gelemiyor sempozyumlara. Bu seneki sempozyumda yanıma kürsünün en genç ve en güzel asistanı yaklaştı, “Dans edebilir miyiz” diye. Bu kadar genç, güzel ve zarif bir genç kızın teklifi kırılır mı?”

     Hürriyet Gazetesi - 25.07.2010, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5794399
Online Ziyaretçi Sayısı:36
Bugünlük Ziyaret :926

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.