14.08.2013 / Ruhat Mengi - Bu 'Nefret Suçu'nun Ta Kendisidir!


     “AÜSSO”.. Ne demek merak ediyorsunuz; “Alabora Üstünden Sanatçı Sindirme Operasyonu”.. Bilindiği gibi Türkiye’de “özel yetkili” bazı kişiler ülkenin gazetecilerinden bilim adamlarına, iş dünyasından üniversite rektörlerine, sanatçılarına ve dahi ordusuna kadar birçok suçsuz vatandaşı “suçlu” ilan ederek onlar üzerinden “bağlı oldukları kesimlere” sindirme operasyonu yapmaktalar.


     “Suçsuz vatandaşı” dememin haklı sebebi var, eğer bir suç işlenmişse o suç delilleriyle, belgeleriyle, hangi kanunun hangi maddesine karşı “Somut Bir Eylem Yapıldığı” ortaya konarak ispatlanır. Bu ülkede ise artık hukuktaki “iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir” sözü sadece söz olarak kalmıştır, siyasiler arada bir kendileri için gerektiğinde kullanırlar, başkaları için ise durum tam aksidir.


     Türkiye’de Durum..


     Kime bir suç yapıştırılmak isteniyorsa ortaya bir iddia atılır, ya sahte CD’ler veya “durum halktan da gizlenerek sanık iken aynı zamanda gizli tanık yapılan ve sonra bu yararlı (!) faaliyetinden dolayı serbest bırakılan” kişiler, tanık yapılan teröristler yardımıyla önce uzun bir tutukluluk alıştırması, arkasından ömür boyu hükümler çıkıverir. Kimseciklerin de “iddiasını ispatlaması, adaleti göstermek adına halka açık ve net şekilde anlatması” filan gerekmez.


     Bunlar da olmuyorsa ve birilerine gözdağı vermek ya da cezalandırmak gerekiyorsa işi elinden alınır, ağzının payı verilir.. Görsün dünyanın kaç bucak olduğunu değil mi efendim? Ya da “Twitter”da bir belediye başkanı çıkar ve defalarca “bu kişi şöyle davrandı, bunu söyledi o cezaevine girmeli” diye yazar, bakarsınız bir gün içinde o kişi aleyhinde koca bir kampanya başlatılmış. “İçeri, içeri” naralarıyla sindirme faaliyeti başlamış. Sanki “Silivri” babalarının evi, karar verenler de babaları.. Kızdıysan söyle babana, gönder içeri.. Öylesi saygısız, hukuku hiçe sayan bir ortam..


     Hukuk Nerede?


     Bunu yaparken Silivri’de “özel yetki verilmiş ve sonradan ‘hukuka aykırı oldukları’ söylenerek kaldırılmış” mahkemelerin ağır hapis cezaları verdiği insanlar için de “benzer intikam duygularının veya ‘etkisiz hale getirme, sindirme isteğinin’ rol oynadığı” şüphesini, Silivri’nin “hoşa gitmeyen herkesin tıkıldığı yer olduğu” duygusunu sağlamlaştırdıklarını fark etmiyorlar. (Kaldı ki “tıktığımız zaman” sözü ‘TBMM’de bir milletvekili tarafından söylenmiştir.)


     Adına “ileri demokrasi” denilen bir sistem içinde vatandaşların “konuşmaları veya yazdıkları nedeniyle” yani düşünce ve ifade üzerinden cezalandırılamayacağını, bunların ve korku havasının olduğu yerde bırakın “ileri”yi, normal bir demokrasinin bile mevcudiyetinden söz edilmeyeceğini anlamıyorlar. Mehmet Ali Alabora’ya karşı “sadece attığı bir tweet nedeniyle ve Ankara Belediye Başkanı’nın kışkırtmalarıyla” başlatılan kampanya sindirme konusunda en güzel örnektir.


     Eğer “Twitter”da yazılanlar ceza gerektiriyorsa önce bu belediye başkanı bugüne kadar takipçisi kadınlara yazdığı “kabul edilemez ve açıkça suç sayılacak sözler” nedeniyle cezayı hak etmiştir. Sanatçı Alabora’ya karşı yürütülen kampanya ise “halkı kin ve nefrete tahrik, nefret suçu”nun ta kendisidir. Öyleyse yargıyı neden duymuyoruz?


     .......................................................................


     Gazete Vatan - 14.08.2013, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5759605
Online Ziyaretçi Sayısı:14
Bugünlük Ziyaret :54

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.