18.08.2013 / Hayati Asılyazıcı - Müjdat Gezen (1)


     “Türk Tiyatrosu” ve “Türk Sineması”nda sürekli ivme kazanan bir sanatçı. Her genç oyuncu gibi amatör tiyatro ile sahne sanatına adımını attı, “Vefa Lisesi”nde okurken bu düşünce ve davranışlarını geliştirdi, 1960’larda “İstanbul Belediye Konservatuvarı Tiyatro Bölümü”ne girdi. Burada değerli eğitici ve hocalarla soluklandı. İlk kez kısa evreli “İstanbul Belediyesi Şehir Tiyatroları”nda sahneye çıktığını biliyorum. Stajyerliğini, daha doğrusu çıraklığını kısa sürede geçerek sahne sanatının gerektirdiği oyunculuk kavramını “Konservatuvar” ve “Şehir Tiyatroları”nda geliştirdi.


     Profesyonellikten önce konservatuvar eğitimi, Müjdat gibi oyuncuları gönendiriyor ve kendilerini aşmak için var olan olanakları kullanmaya yönlendiriyordu. Konservatuvar öğrencilerinin yıl sonu gösterilerini izleme alışkınlığını edindiğim için, sahneye konulan oyunlarda genç oyuncuları çizdikleri kompozisyonları ile tanımaya çalışıyordum. Bu alışkanlığım “Türk Tiyatrosu”na değerler katan konservatuvarlardan bende yer eden oyuncuların başında geliyordu Müjdat Gezen.


     Çizdiği ilk karakterinde, komedyen izlenimini derin çizgilerle belirtmeyi başarıyor, psikolojik çözümlemesinde ironi ile karışık dramatik oyunculuk izlenimini bende yaratıyordu. Bu özelliklerini de söylemeliyim. Bu, çok az oyuncuda görülen ikilemdir. Kısa bir deyişle, Gezen komedya ve tragedyada çözümleyici başroller oynayan bir oyuncuydu. Çok az sayıda sanatçıda görülen özelliklerden birini, komedya-tragedya oyunculuk biçemini Müjdat Gezen, soluklu olarak sahneye taşımasını bildi.


     Düşünce düzeyi yüksekti.Buradan ilerleyen yıllarda pekiştirdiği oyunculuğu ile birlikte, yönetmenliğini de ilgi ile izleyecektik. Bir oyunu seçiyor, yönetiyor, aldığı rollerde olağanüstü başarılı kompozisyonlar çiziyordu. Genç yaşta O’nun ustalık yılları başlamıştı.


     Genellikle oyunculuk biçemi ustalıkla başlar. Ustalıkla biçemi oyunculukta erken buluşan Müjdat Gezen bu iki özelliği ile “Türk Tiyatrosu”ndaki yerini aldı. “Geleneksel Türk Tiyatrosu”nun bütün özelliklerini biliyor, gerektiğinde sahneye taşıyor, tuluatın “Türk Tiyatrosu”na getirdiği katkıyı bilerek, anlayarak ya kompozisyonlarında ya da esinlenerek yazdığı oyunlarında kullanıyordu. İki yönlü Müjdat Gezen hem oyunculuk yönetmenlik özelliklerden hem de edindiği derin tiyatro bilgilerinden yararlanarak 3. boyutu olan yazarlık yönünü ortaya çıkarıyor, oyunlar yazıp sahneliyordu. Oyuncu, yönetmen, yazar Müjdat Gezen, inanılmaz çıkışlarla Türk tiyatrosuna katkılar sağlıyordu.


     Yüz kadar oyunda, yüz kadar filmde, binden fazla radyo ve TV skecinde rol aldı. Bunların bir bölümünü yazdı ve yönetti. Ayrıca 100’den fazla oyun, 8 sinema filmi ve 5 TV dizisi yönetmenliği yaptı. Bütün bunları ayrıntılı biçimde değerlendirmek için, Müjdat Gezen’in sanat yaşamını kitaplaştırmak gerekiyor. Yazdığı ve sahneye koyduğu oyunlarla kendini yenileyen sanatçının yenilenme süreci artılarla devam ediyor. Bir sanatçının bu kadar çok yönlü olarak tiyatronun hemen her dalına sağlıklı bir şekilde elini uzatması ender görülen olaylardan biridir. Ender denen sanat olayını Müjdat Gezen yaşamına kattı, sanatının bir parçası haline getirdi. 1991’de “Müjdat Gezen Sanat Merkezi”ni (MSM) kurarak, sanatına başka bir boyut kattı. Bir sanatçının yol haritasında daha önce belirtmiş olduğum ilkeleriyle yol alması, ülkemiz genelinde az rastlanabilecek bir olaydır. “MSM” (1992), “MSM Huzurevi” (2001) ile tiyatro oyuncusu olarak bir ilki gerçekleştirdi. Müjdat Gezen’in buradaki portresinde insan olarak sanata ve sanatçıya nasıl bir değer verdiğini görürüz.


     Aydınlık Gazetesi - 18.08.2013, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768331
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :637

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.