02.12.2012 / Mustafa Mutlu - Adalet-sizsiniz!


     Nicola ve Bart, bu şarkıyla siz


     Sonsuza kadar kalbimizdesiniz


     ‘Son an’ın onuru sizindir


     Acınız sizin zaferinizdir.


     Nicola ve Bart, burada siz


     Yüreğimizin ritmindesiniz


     Yapayalnızdınız giderken


     Onur duydunuz ölümü yenerken.


     Nicola ve Bart, şarkınız çalıyor şimdi


     Hakkınız hapishane değildi


     Ölüm ikinize de özgürlük verdi


     Ve gönlümüzdeki bu güzel yeri.


     Nicola ve Bart, bu şarkıyı biz


     Haksızlığa karşı çıkanlarla


     Adalete aşık olanlarla kol kola


     Özgür bir güçle söylüyoruz.


     * * *


     Yukarıdaki sözler, “Perdeci Oyuncuları”nın ilk oyunu “Adalet, Sizsiniz”in final şarkısına ait...


     Şarkının adı, “Buradasınız...”


     “Perdeci Oyuncuları” yeni bir tiyatro topluluğu... Fakat topluluğun iki bel kemiği, Türk tiyatrosunun iki çınarı:


     “Ankara Sanat Tiyatrosu”nun kurucusu, yönetmeni Rutkay Aziz ile usta tiyatrocu ve pantomimci Taner Barlas...


     Bu iki usta uzun, hem de çok uzun bir aradan sonra (ki; 20 yıldan çok fazla) bu oyunla sahneye döndüler...


     Korkularını, endişelerini, kaygılarını birlikte aştılar!


     Ve seyirciyi eşsiz bir tiyatro deneyimiyle buluşturdular...


     * * *


     “Adalet, Sizsiniz”in ilk gösterimi bir hafta önce “Caddebostan Kültür Merkezi”nde gerçekleştirildi.


     Oyunu Ümit Denizer yazdı...


     Sahneye kim mi koydu?


     Perdeci!


     Yani, hep birlikte...


     Adalet kavramını sıkça tartıştığımız, belki de adalete olan güvenimizi kaybettiğimiz bir dönemde; dünya yargılama tarihinin en iyi bilinen üç yargılamasını konu ediniyor oyun...


     Socrates’in, Galileo’nun ve ABD’de haksız bir şekilde elektrikli sandalyeye gönderilen İtalyan işçiler Sacco ile Vanzetti’nin yargılanmasını...


     Olayların geçtiği yer farklı... Zamanlar, çok ama çok farklı! Davaların içeriği, yargıçlar, savcılar, sanıklar, tanıklar farklı...


     Ama nedense bu oyunu izleyen herkes, bugünün Türkiye’sini düşünüyor...


     Çünkü ne yazık ki, “yargılama mantığı” aynı!


     * * *


     İki büyük usta sahnede öyle bütünleşiyor, öylesine “tek” oluyor ki; asla mekanik olmayan bu eşsiz uyum, izleyeni alıp götürüyor...


     Sesleriyle, elleriyle, gözleriyle... Ve hatta çoğu zaman suskunluklarıyla dans ediyorlar!


     Oyunu izlerken düşündüğünüz tek şey, “Ne olur bitmesin” oluyor.


     Ama ne yazık ki bu oyun, sadece beş dakika sürüyor...


     Kolunuzdaki saatle değil fakat gönül saatiyle!


     Başladığını hissediyorsunuz ve bir de bittiğini...


     * * *


     Bir daha nerede, ne zaman oynayacaklarını bilmiyorum. Bakın internete; nasıl olsa bulursunuz...


     “İzleyin” demiyorum; “İzlemezseniz eksik kalırsınız” diyorum!


     Çünkü bu oyun, “Adalet Sizsiniz” diyerek size de rol veriyor...


     Bununla kalmıyor; aynı zamanda “Adaletsizsiniz!” diyerek suçluyor!


     * * *


     Oyunun sahne tasarımını yapan Metin Deniz, kostümleri uygulayan Ayşegül Sümer, kuklaları hazırlayan Bülent İşçan; o “çok işlevli” ama her davada aynı olan “kukla yargıçlar”ı nasıl yarattınız be kardeşim? Sadece bir tiyatro şaheseri değil, aynı zamanda bir karikatür harikası o beş yargıç! Milattan önce 469 yılının yargıçları, bugünün yargıçlarıyla bu kadar mı iyi örtüştürülür...

     Elinize, beyninize, yüreğinize sağlık!


     * * *


     Yukarıdaki şarkı sözlerini tekrar okuyun...


     Nicola ve Bart’ın yerine iki isim koyun... Bizden iki isim... Silivri’den iki isim!


     İşte o zaman, bu “çok farklı zamandaki, mekandaki ve içerikteki” davaların, aslında o kadar çok “bizden” olduğunu göreceksiniz ki...


     ……………………………………


     Genco Erkal mucizesi...


     Söz tiyatrodan açılmışken, geçen hafta yine “CKM”de dünya rekoruna imza atan bir başka ustadan, Genco Erkal’dan söz etmemek büyük haksızlık olur!


     Oyunlarını sahnelediği “Muammer Karaca Tiyatrosu” bir süre önce biraz da “katakulli”yle elinden alınınca yılmadı 74 yaşındaki usta; Türkiye’yi dolaşmaya başladı!


     Arka arkaya beş gece, beş ayrı oyununu sahneledi...


     Dile kolay: Arka arkaya beş gece, beş farklı oyun!


     Ve tek kelime teklemedi! Tıkanmadı, yorulmadı, usanmadı...


     Ağladı, güldü, koştu, coştu, hopladı, zıpladı; o 150 metrekarelik sahneyi tek başına doldurdu...


     Sadece Nazım’ı, Marx’ı, Brecht’i, Şeyh Bedrettin’i, yaşatmakla kalmadı; aynı zamanda “Adam gibi bir sanatçı nasıl olur”u göstererek öğretti!


     Bu büyük emek, disiplin ve özveri karşısında şapka çıkarmamak mümkün mü?


     Gazete Vatan - 02.12.2012, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5760997
Online Ziyaretçi Sayısı:10
Bugünlük Ziyaret :1018

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.