Aykut Işıklar - Sanat Güneşi'ne Çok Ağır Suçlama

Aykut Işıklar

     Zeki Müren’in klarnetçisinin oğlundan hırsızlık suçlaması!

     “Zeki Müren hiç beste yapmadı, hepsi babam Şükrü Tunar’ın!”

     Milyonlarca lira kazanmasını sağlayan o unutulamaz şarkıları yaratan besteci ve şarkı sözü yazarı gençleri... avucuna sıkıştırdıkları üç beş kuruş ile kandıran şarkıcılar şimdi “güzel beste çıkmıyor” diye ağlıyorlar. Hanımefendi sanatçı Nilüfer gibi...

     Ben de dün demiştim ki gençler eskiden daha çok. Ama bestesinin kıymetini biliyor. Ünlü ablalarına kaptırmıyor. Hadi bakalım Nilüfer ve O’nun gibi cebinde akrep olan pardon tutumlu şarkıcılar oturup beste yapmaya devam etsinler. Sakın bu olay Nilüfer’e özgü sanmayın.

     Onlarca süper star şarkıcı var. Nilüfer hiç olmazsa dürüst. Gençlerin emeklerini yani bestelerini alıp “kendi bestem” diye ortaya çıkmıyor. Bu şerefsizler ne dersiniz? O kadar çok ki? Yeni başlamadı. Taa 60’lı yıllardan yani 78 devirli plaklar zamanından kalma bir alışkanlık. Küçük bir anı her şeyi açıkça anlatır. 70’li yıllarda çalıştığım Hürriyet Gazetesi’ne bir beyefendi ziyaretime gelmişti. Geçen hafta Edremit’te düzenlenen gecede hatırlanan, Türkiye’nin gelmiş geçmiş en büyük klarnet sanatçısı Şükrü Tunar’ın oğlu....

     Çantasını çıkardı ve onlarca notayı masama koydu. Hepsi de Zeki Müren’in bestesi diye bildiğimiz hala çok sevilen ve söylenen şarkıların notaları. Sararmış kağıtlar... “İşte tüm şarkıların orijinal notası ve babamın imzası. Sahnede yıllarca eşlik ettiği ve sahnede kollarında vefat ettiği Zeki Müren’e hediye etmişti. Açıkcası Zeki Müren hayatında hiç beste yapmadı, hepsi babam Şükrü Tunar’ındır. Neden Şükrü Tunar öldükten sonra tek bir Zeki Müren bestesi çıkmadı? Bu aralarındaki özel bir anlaşma idi. Şimdi gerçekleri açıklıyorum çünkü Zeki Müren babamın mezarına bir kez gitmedi, bir kez bizi arayıp hatır sormadı'” dedi.

     Şok oldum, ne diyeceğimi şaşırdım. Sadece “Bu çok önemli bir iddia. Koskoca Zeki Müren’e beste hırsızı diyorsunuz” diyebildim. “Evet böyle anlıyorsanız öyle. Ben de Şükrü Tunar’ın büyük oğluyum. Şu fabrikanın muhasebe müdürüyüm. Ne olacaksa olsun” dedi. Notaların fotokopisini çektim ve dediklerini aynen kağıda döktürdüm. İddia iki gün sonra Kelebek’te kocaman çıktı. Merakla bekledim. Ne arayan var, ne soran. Sadece rahmetli Nezih Demirkent “fazla üzerine gitme” dedi. Galiba o zamanki patron Erol Simavi’yi aramış, hatta ağlamış. Ve bu müthiş iddia bıçak gibi kesildi. Bir rastlantı 15 gün sonra Antalya’da karşılaştık. Bu haber ve iddia hakkında tek kelime etmedi.

     Ne yalan dedi, ne doğru. Sanki hiç yaşanmadı. Ben de sormadım. Tarihi değiştirmek benim haddime mi? Ortalarda araştırmacı gazeteci diye dolaşanlar, büyük magazinciler, haberciler, müzikologlar hadi size müthiş bir istihbarat. Araştırın gerçeği bulun. Hürriyet arşivi orada duruyor.

     Zeki Müren gerçekten beste yapmamış mı, yoksa klarnetçisi Şükrü Tunar’ın bestelerini mi sahiplenmiş? Bu konuyu burada kapatmayacağım. İddia yalan ise neden Hürriyet’e dava açmamış? Beste çalmak bazen ülkenin onuru ve gururu oluyor. Yarın Yunanistan’ın en ünlü müzisyeninin bizim besteciler hakkında neler düşündüğünü yazacağım. Neden “Hırsız Türkler” dediğini ve İstanbul’a da gelmediğini... Uluslararası mahkemeye verilen çok ünlü bestecilerimiz bakalım ne düşünecek?

     Bugün Gazetesi - 26 Ağustos 2008/Salı




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5807029
Online Ziyaretçi Sayısı:9
Bugünlük Ziyaret :590

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.