28.05.2014 / Deniz Yamanus - 'Medeniyet' İçin Kültür Gerek

Çeşmebaşı 1964-1965    


     “İstanbul Kültür Sarayı”
nın 27-28 Nisan 1967 tarihli açılış gününde, program dergisinde dönemin “Milli Eğitim” Bakanı İlhami Ertem’in yazısından bazı bölümleri sizlerle paylaşmak isterim.


     “Çeşitli sebepler ve zorluklar yüzünden inşaatı 23 yıl sürdükten sonra nihayet tamamladığımız ‘İstanbul Kültür Sarayı’ (AKM) bugün açılıyor.


     Ecdat yadigarı ulu sanat eserlerinin ihtişamla yükseldiği güzel İstanbul’da, bu eski medeniyet ve kültür merkezimizde, kendi malzememiz ve kendi zevkimizle meydana getirdiğimiz bu azametli yapı şüphesiz milli bir eserdir, milletimizin eseridir. Bu değerli eser, Cumhuriyet devrinde gerçekleştirilen diğer eserler arasında, yeni Türkiye’nin çağdaş medeniyet ve kültür alanında hızla elde ettiği ilerlemelerin bir sembolü olarak da ayrı bir mana ve ehemmiyet taşımaktadır. Kültür hizmetlerine tahsis ettiğimiz bu komplekste sanat ve kültür adamlarımız modern teknolojinin en yeni imkanlarından faydalanarak çalışacaklar, medeniyetimizi ve kültürümüzü zenginleştirecek yeni eserler vereceklerdir.


     Fikir ve sanat adamları, eski çağlardan beri medeniyetle kültürü birbirinin ayrılmaz bir parçası saymışlardır. Bir İslam kültürü olmasaydı bir İslam medeniyetinden, bir Batı kültürü olmasaydı Batı medeniyetinden söz edilemezdi. Onun içindir ki medeniyete sahip olmak isteyen milletler, her şeyden önce bir kültüre sahip olmaya, o kültürü geliştirmeye ve en güzel örneklerini milli bir miras olarak nesillerden nesillere aktarmaya büyük önem vermişlerdir. ‘Türk Milleti’nin bütün tarihi boyunca bir medeniyeti ve medeniyeti yaratan bir kültürü olmuştur...


     Atatürk, ancak güzel sanatların her dalında yükselen, eser veren milletlerin çağdaş medeniyette yerlerini alabilecekleri fikrindedir ve bu fikir üzerinde ısrarla durmuştur. Kültür şüphesiz bilgi ile gelişir, zenginleşir, fakat en güzel ifadesini sanatta bulur, onunla mana kazanır, onunla değerlendirilir...


     ‘Kültür Sarayı’ ve İstanbul şehri, tabii güzelliklerinin yanı sıra iftihar edeceği yeni bir sanat abidesi kazanıyor. Bu muhteşem yapının Türk mimarlarının, Türk mühendislerinin, Türk işçilerinin emek ve gayretleriyle meydana gelmiş olduğunu bilmek bize ayrı bir haz veriyor...


     ‘Kültür Sarayı’, İstanbul’a, kültür hayatımıza hayırlı ve uğurlu olsun.”


     Kıskandıran Sahne


     Açılışında dans ettiğim o muhteşem binayı ve sahnesini unutmak mümkün değil. “Ankara Devlet Opera ve Balesi” ile açılışta dans etmek için gelmiştik. “Ankara Sahnesi”nin belki de 3 misli büyüklükte... Dans etmeye korktuk. Olağanüstü şık ve büyük fuayesini, merdivenlerin üzerinde sarkan aydınlatmalarını, 1300 kişilik salon ve üst-yan balkonlarını (yangın sonrası tadilatta yan balkonlar kaldırıldı), sanatçı odalarındaki duşları ve monitörlerde sahneyi takip etme imkanını gördüğümüzde heyecanlandık. İstanbul için sevindik ama kıskandık da “Neden Ankara’da da böyle bir sahneye sahip değiliz” diye. Ne tesadüftür ki 1970 yılında, “Atatürk Kültür Sarayı”nın yandığı gün yine “Ankara Balesi” ile İstanbul’daydık. Çok ağladık, üzüntümüz tarifsizdi.


     Ya şimdi... “Taksim”e çıkamıyorum, önünden geçmek zorunda kalırsam bakamıyorum, İstanbul’u gözlüyorum, bizlere ve İstanbullulara haksızlık edildiğini düşünüyorum. 29 Ekim 2013 tarihine yetiştirilip tekrar açılacağı ilan edilen sahnemizi kaybetmekten İstanbul adına, sanatım adına hayal kırıklığı yaşıyorum... “Atatürk Kültür Merkezi”nin açılmasını umuyorum...


     Aydınlık Gazetesi - 28.05.2014, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5789264
Online Ziyaretçi Sayısı:24
Bugünlük Ziyaret :805

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.