01.11.2014 / Zafer Yümlü - Domuz


    
“Cumhuriyet”imizin “91. Yıldönümü”nü kutladık geçtiğimiz günlerde. Kutlu olsun.


     Ne mutlu bize, “Ne mutlu Türküm” diyene.


     Ne demekti Cumhuriyet? Halkın kendi kendini yönetmesi. Halk, içinden birini cumhurbaşkanı seçer ve O’na belli bir süre bu görevi verir. Halkın her kesimini siyasetten uzak olarak temsil etme görevini.


     Bir köşke yerleştirir O’nu. Önce gönül köşküne, sonra da “Cumhurbaşkanlığı Köşkü”ne.


     Maaş da verir.


     Demokratik ve sosyal bir hukuk devleti olduğumuzu söyleriz ya hep. Toplasan geçmişi üç yüz yılı bulamayan ve demokrasinin beşiği denilen Amerika’da bakın devlet başkanları nasıl yaşıyor!


     Birincisi, köşk veya saray yok orada. “White House” yani “Beyaz Ev” var sadece. ABD başkanları “White House”a kira ödemez ama onun dışındaki her şey maaşlarından kesilir. O mekan, devletin başkan için tahsis ettiği bir misafirhane yani. “White House”ta görev süresi boyunca misafir olan her aile, kendilerinin ve kişisel misafirlerinin bütün masraflarını kendisi karşılamak zorunda. Yine başkan, başkanlık uçağına devlet delegasyonundan olmayan bir kişiyi bile bindirecekse (bu kişi ailesinden bile olsa), bir ticari yolcu uçağının “first class” uçak bileti kadar devlete cebinden para vermek zorunda.


     Devletin malı deniz, yemeyen “domuz” değil yani orada!


     Bizde ise tam tersi. Her yer domuz kaynıyor. Kırıkkale’de otuzbeş trilyon bütçe ile cami yapılıyor şu günlerde. Bu bütçeyle Kırıkkale’de kaç tane iş sahası kurulup istihdam oluşturulurdu, düşünsenize. “Kuba Mescidi” dört duvardı oysa.


     Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu?


     Orkestralarımıza bakalım bir de.


     Pek çok orkestranın başında şef yok. Geçmişte çıkartılan bir kanun yüzünden orkestra yönetmeyen ama şef kadrosuna sahip olan kişilere havadan maaş ödeniyor her ay. Bu kişilerin özel firmalar için yaptığı işler de cabası.


     Bankamatik sanatçılarının en önünde şefler gidiyor yani. Balık baştan kokuyor.


     Bilindiği üzere ülkemizde en değersiz iki şey vardır. Emek ve bilgi. En değerli şey iş yapmak yerine insanlara hava atmaktır. Ne kadar sallarsan o kadar değerlisin yani.


     “Dünyaca ünlü orkestra şefimiz bilmem nerede konser verdi.”


     Türkiye’nin dünya çapında hangi orkestra şefi var?


     “Orkestramız, Almanya’ya turne gerçekleştirdi.”


     Yenildi, içildi, gezildi, tu kaka Türk bestecilerinin eserlerinin yerine Almanlara Beethoven çalınıp rahatlandı.

 

     Ne diyelim.


     Paranın kölesi olmaktansa “domuz” olmak daha şereflidir bu ülkede.


     01.11.2014 - İzmir




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5784811
Online Ziyaretçi Sayısı:23
Bugünlük Ziyaret :895

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.