23.11.2014 / Örsan Kunter Öymen - Arap Görüş
Türkiye’de yıllardır “Milli Görüş” adı altında İslamcı siyaset tarafından dayatılan bakış açısının “milli” bir yönü olmadığı gibi, Anadolu kültürüyle de bir ilgisi yoktur. “Milli” adı altında kamufle edilen bu anlayış aslında Arap Sünni kültüründen başka bir şey değildir.
Anadolu’nun tarihinde Arap kültürü diye bir şey yoktur. “Osmanlı İmparatorluğu” döneminde bile söz konusu Arap kültürü, yönetim kademesinde dar bir çevre tarafından benimsenmiştir.
Anadolu’daki en eski uygarlıklar Sümer, Asur, Urartu ve Hitit uygarlıklarıdır. Bu uygarlıklardan sonra da Anadolu’da Frigya, Lidya, Likya, Karya, Dorya, İyonya gibi “Antik Yunan” uygarlıkları doğdu. Onlardan sonra da “Roma” uygarlığı Anadolu’yu etkisi altına aldı. Yüzlerce yıl süren söz konusu uygarlıklar varken, Hıristiyanlık ve İslam dinleri henüz ortaya çıkmamıştı.
Hıristiyanlık dininin 4. Yüzyılda Orta Doğu’da ve Akdeniz’de yaygınlaşmaya başlamasıyla birlikte Anadolu’da “Bizans İmparatorluğu” ortaya çıktı. Antik Yunan kültürü Hıristiyanlaştı, Hıristiyanlık Antik Yunan’ı asimile etti. Ancak Yunanca, kendi içinde bir dönüşüme uğrasa da, Bizans döneminde Anadolu’da yaklaşık 1000 yıl en yaygın konuşulan dil olmayı sürdürdü.
Orta Asya’da Ural-Altay dillerini konuşan ve “Orta Asya Türkleri” olarak da adlandırılan topluluklar Musevi, Hıristiyan veya Müslüman değillerdi. Söz konusu topluluklar şamanistti. Bu topluluklardan bazıları 9. yüzyılda Orta Doğu’ya ve Anadolu’ya doğru göç etmeye başlayınca, Araplarla ve Perslerle karşılaştılar. O dönemde Araplar ve Persler İslam dinini benimsemişlerdi. Orta Doğu’ya uzanan Türkler de bu dönemde İslam dinini benimsediler. Türklerin bir kısmı, Araplar ve Persler tarafından zorla müslümanlaştırıldılar ve asimilasyona uğradılar, bir kısmı da, bölgeye uyum sağlamak ve bölgede hakimiyet kurabilmek için gönüllü olarak İslam dinini seçtiler.
Ancak buna rağmen Anadolu’daki İslam anlayışı hiçbir zaman Arabistan’daki İslam anlayışı ve kültürü ile özdeş hale gelmedi. Anadolu’ya gelen Türkler, bir yandan burada kendilerinden önce var olan kültürlerle ve uygarlıklarla kaynaştılar, bir yandan da kendilerine özgü bir kültür oluşturdular. İslam dini, Yunus Emre, Mevlana, Pir Sultan Abdal, Hacı Bektaşi Veli, Şeyh Bedrettin, Köroğlu, Karacaoğlan, Dadaloğlu gibi ozanlar ve düşünürler tarafından Anadolu’ya özgü bir biçimde yorumlandı.
Hem tarihte hem de günümüzde, Anadolu halk kültürüne ve folklorüne baktığımız zaman da, Arap kültüründen ve geleneklerinden farklı bir oluşumla karşılaşırız. Bu sadece dilsel bir fark değildir. Müzikleriyle, danslarıyla, kıyafetleriyle Anadolu kültürü Arabistan çöl kültüründen çok farklıdır.
Örneğin kara çarşaf ve sıkma baş türban Anadolu kültürünün bir özelliği değildir. Bu tamamıyla Arap kültürünün bir özelliği ve uzantısıdır. Ancak nasıl oluyorsa, bu Türkiye’de, İslamcı siyaset tarafından, “milli” kültürün bir unsuru olarak ortaya konmaktadır.
Samsun müftüsünün Trabzon’daki bir yayla şenliğinde, kızlı erkekli horon tepmenin günah olduğunu açıklaması, Arap kültürünün Anadolu’yu nasıl asimile ettiğinin en çarpıcı örneklerinden birisidir. AKP’nin İslam ve ahlak anlayışı işte bu. Tamamıyla Kur’an’daki ritüeller ve cinsellik üzerinden kurulmuş sahte bir ahlak anlayışı.
İstanbul, Ankara, Bursa, Samsun, Kayseri gibi bazı büyük kentlerin yüzlerce mahallesiyle birlikte, Marmara, Trakya, Ege, Akdeniz, Karadeniz, Doğu Anadolu, Güneydoğu Anadolu ve İç Anadolu bölgesindeki binlerce köy, kasaba ve kent, Arabistan kültürüne esir düşmüş durumdadır.
AKP’nin ve Recep Tayyip Erdoğan’ın öncülüğünde, Türkiye Arabistan’a dönüştürülüyor. Aslında yaşadığımız şey, Arap kültürünün Türk kültürünü, Kürt kültürünü, Laz kültürünü, Çerkez kültürünü, Boşnak kültürünü, Arnavut kültürünü asimile etmesi olayıdır.
Türkiye’yi sadece ABD emperyalizmi değil, AKP aracılığıyla, Arabistan emperyalizmi de esir almıştır. AKP’nin temel hedefi, Türkiye’yi Arabistan’a çevirmektir. Sadece gelenekler, ritüeller, töreler üzerinden değil, siyaseten de AKP’nin amacı, Türkiye’yi Arabistan’a çevirmektir.
İmam Hatip okullarında, İlahiyat fakültelerinde binlerce insan, Türkiye’yi Arabistan’a çevirmek için yetiştiriliyor. AKP iktidarı bir gün son bulsa bile, Türkiye’nin ve Anadolu’nun Araplaşma süreci, eğitim sisteminde radikal bir reform yapılmadığı sürece, son bulmayacaktır. Konu, olmak veya olmamak kadar önemlidir.
Aydınlık Gazetesi - 23.11.2014, Pazar