10.09.2009 / Zafer Yümlü - Pasta Yer misiniz?

     Pasta sever misiniz?

     Sevmeyen var mı ki deyişinizi duyar gibiyim. Çikolatalı, meyveli, frambuazlı v.s...

     Ülkemizde de pastacılık sektöründe gerçekten kaliteli işletmeler var. Bunlardan biri de Adana’da bulunan “Pasta Pastanesi”.

     Adana deyince aklıma geldi.

     Geçtiğimiz günlerde çoksesli müziğimizin önemli bestecilerinden Nevit Kodallı’yı Mersin’de kaybettik. Kendisi son dönemlerinde Çukurova yöresinde aktif görevler üstlenmişti.

     Kimdi Nevit Kodallı, ülkenin kaçta kaçı tanıyor?  Eserlerini kimler tanıyor, dinliyor? Cemal Reşid Rey, Ahmed Adnan Saygun, Ulvi Cemal Erkin, Hasan Ferid Alnar. Halkımız bunların hangisini tanıyor? Avrupa bu bestecileri tanıyor mu?

     Bu soruların hepsini düşünmeliyiz bence. Düşünmeliyiz ki geleceğimiz daha iyi olsun. Pekala bu yazının başlığı “Telli Turna Öksüz Kaldı” falan olup bir edebiyat şaheseri yaratabilirdik. Ama bence bunun ülke için hiçbir faydası olmazdı. Çünkü ülkemizin laf kalabalığına değil somut işlere ihtiyacı var. Çok değerli bir orkestra şefi ve bestecimiz Kodallı’nın ardından yapılması gerekenleri maddelerle sıralamış. Çok doğru tespitler gerçekten. Umarım bu maddeler hayata geçirilebilir. Adnan Saygun’un evinin yerinde yeller estiren, Hasan Ferid’in film müziklerinden haberi bile olmayan, kendi bestecilerinin eserlerinden kaçan bir toplumdan açıkçası ümitli olunması zor.

     Peki yapılması gereken ne? Çuvaldızı kendimize batırmak!

     Orkestralarımıza, şeflerimize bakalım bir. Orkestralarımızın seyirci sayıları ne? Yılda kaç yurt içi ve yurt dışı turne, kaç uluslararası proje konseri yapıyorlar? Hangi uluslararası festivallerde ülkemizi temsil ediyorlar? Müzik bilimi ve eğitimi konusunda yapılan sempozyumların, konferansların sonuçları neler? Bu sonuçlara göre neler yapılmalı ve neler yapılıyor? Ülkemizin kültür politikası doğrusuyla yanlışıyla ne durumda? Kendilerini fasulye misali nimetten sanan şeflerimizin, sanatçılarımızın, üretmeden salt etrafa hava atarak maaş alan insanlarımızın, konserlerde bitse de gitsek anlayışıyla çalan enstrümancılarımızın, her şeye para gözüyle baka şeflerimizin verimliliği nedir?

     Bunları masaya yatırmanın vakti geldi de geçiyor bile.

     Mesela, Hikmet Şimşek’in çoksesli müziğimize katkıları tartışılmaz. Ancak kendisinin bir pasta mı oluşturduğu yoksa var olan bir pastayı mı parçaladığı tartışma konusudur. Biz ekmeği zor bulan Türk halkının önüne daha ekmek çeşitlerini öğretmeden pasta koyduk. Doğal olarak bu politika ters tepti ve şimdi sanat kurumlarımızın çoğu bu politikanın psikolojik sıkıntıları ile boğuşuyor.

     Çoksesli müziği belli bir zümre yerine halka mal etseydik, halkı bilinçlendirseydik böyle olmazdı.

     İşte o zaman Nevit Kodallı gibi isimler devlet sanatçısı değil, millet sanatçısı olurdu.

     İşte o zaman şimdi bize zehir olan pasta tadından yenmezdi.

     10.09.2009, Perşembe - İzmir




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5782946
Online Ziyaretçi Sayısı:39
Bugünlük Ziyaret :465

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.