05.10.2015 / Tunca Arslan - ‘Aşktan da Üstün’ Filmler


    
Sinemamız özellikle ulusal festivaller boyutuyla ciddi bir duraklama ve kaos yaşarken, sinema kültürünü ayakta tutmak ve zenginleştirmek için girişilen kimi çabalar da sürüyor neyse ki. İnternette yayın yapan, her hafta 36 sayfa olarak ücretsiz okunabilen “Arka Pencere” dergisi de bu çabaların önemli temsilcilerinden biri niteliğinde. Benim de aralarında bulunduğum bir grup sinema yazarı her hafta büyük ciddiyet ve disiplinle gösterime yeni giren filmlerin eleştirilerini yapıyor ve “sinema kültürü adına her şey!” denilebilecek tarzda sinema tarihine dalıyorlar, haberleri ve gelişmeleri aktarıyorlar. Hiçbir maddi karşılık beklemeden, tümüyle “aşktan da üstün” sinema duygularıyla yayınlanan bir internet dergisi “Arka Pencere”, yani arkapencere.com

 

     Adını, daha doğrusu varlığını Alfred Hitchcock’tan alıyor dergi. Üstadın 1954’te çektiği unutulmaz “Arka Pencere” (Rear Window) veriyor derginin adını. Sayfaları çevirirseniz, her köşenin başlığının da Hitchcock’un bir filminden kaynaklandığını göreceksiniz: “Celse Açılıyor”, “Çok Şey Bilen Adam”, “Trendeki Yabancı”, “Sapık” gibi... “Aşktan da Üstün” başlıklı sayfalarda ise her hafta sinema tarihinde derin izler bırakmış ve klasikleşmiş bir filmin geniş tanıtımı yapılıyor. İşin hoş yanı, bu yazılar 50’şer film içeren şekilde “Kırmızı Kedi Yayınevi” tarafından kitaplaştırılarak sinemasever okurlara sunuluyor. İlk cilt 2011’de, ikinci cilt 2013’te yayımlanmıştı. “Aşktan da Üstün 50 Film-3” ise kısa süre önce okurlarla buluştu.

 

     Uğur Vardan kaleme aldığı önsözde günümüz Türkiyesinin kültürel iklimini, eleştiriye yaklaşımı vurguluyor ve şöyle diyor:

 

     “Neyse ki ‘Arka Pencere’ gibi bir oluşum, ısrarla geride iz bırakma refleksiyle vizyona giren her filme ilişkin eleştiriye yer veriyor. Bu çaba aslında geleceğe ait bir belge anlamı da taşıyor. Ama sinema öyle bir geniş yelpazede seyreden bir sanat ki, anı ve geleceği yaşarken geçmişi de yanımızda taşımak zorundayız: Hatırasıyla, bilgisi görgüsüyle... ‘Arka Pencere’, böylesi bir işleve de sahip. Geçmişin izlerini ‘Aşktan da Üstün’ bir tavırla takip ediyor... Ve sonrasında da oluşumun kendisi ‘dijital’ olsa da çok kıymetli yazılar ete kemiğe bürünmüş bir şekilde, yani bir kitap olarak huzurlarımıza çıkıyor. Aslında bu da doğal bir refleks, çünkü bu ‘Arka Pencereciler’ nihayetinde, geçmişte onca gazete, dergi vs. deneyimi yaşadılar ve kağıdın kokusunu ve zevkini yeterince tattılar! Dolayısıyla yazılar da bir anlamda suya yazılmamış oluyor!”

 

     1992’den 2009’a

 

     Murat Özer’in 10, Burçin S. Yalçın’ın dokuz, Burak Göral’ın dokuz, Okan Arpaç’ın sekiz, Kemal Ekin Aysel’in yedi, Murat Emir Eren’in bir film yazısıyla katıldığı kitapta benim de altı yazım yer alıyor. Kimin hangi filmler üzerine kalem oynattığını uzun uzun yazmayayım ama rengarenk yelpazenin 1902 tarihli George Melies klasiği “Aya Seyahat” (Le Voyage Dans La Lune) ile Jacques Audiard imzalı 2009 yapımı “Yeraltı Peygamberi” (Un Prophète) arasında açıldığını da belirtmeden geçmeyeyim.

 

     Sessiz filmler, siyah-beyazlar, westernler, kara polisiyeler, romantik komediler, korku-gerilimler, fantastik örnekler, son derece iyi damıtılmış yazılarla sinema tarihinde bir kez daha yankı yaratıyorlar.

 

     Kendi adıma vazgeçilmez bir başvuru kaynağı ve rehber olarak kullandığımı önemle belirteyim “Aşktan da Üstün 50 Film” kitaplarını... Yönetmen Hüseyin Karabey’in arka kapağa düştüğü notu da aktarayım: “Kitabı okuyunca önümdeki üç ay boyunca geceleri hangi gizemli dünyaları seyredeceğimin bir kılavuzu beliriyor.”

 

     Kısacası, sinemasever okurlar için alçakgönüllü bir hazine niteliğinde bu kitap. “Arka Pencere”, uçsuz bucaksız bir sinema dünyasına açılıyor çünkü.

 

     Aydınlık Gazetesi - 05.10.2015, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5766473
Online Ziyaretçi Sayısı:41
Bugünlük Ziyaret :1199

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.