TRT Antalya Bölge Radyosu'nun Kapatılması Üzerine Birkaç Söz
TRT Yönetim Kurulu Kararıyla "Antalya Bölge Radyosu" kapatıldı.
Radyo çalışanları "TRT Çukurova Radyosu"na naklen atandılar.
"TRT"nin yok edilmesi sürecinde Türkiye'nin milli kurumlarına yapılan saldırıda Antalya cephesi bizce mevzi çatışmalardan biridir, kazanabilir veya yitirebiliriz. Daha önce "Hatay Radyosu" kapatılmış, hiç duyanımız oldu mu? "Antalya Radyosu" adı üstünde bölgeye; İsparta'ya, Burdur'a, Denizli'ye, Afyon'a hizmet veriyordu. Adı geçen kentlerimizden bir tepkiyi bugüne dek duyamadık.
“Antalya Büyüyor, TRT Küçülüyor! Radyomuz Kapatılmasın, Sesimiz Kısılmasın!” sloganıyla bir platform oluşturularak kapatma olayı toplumun çeşitli kesimleriyle paylaşılarak bir muhalif ses oluşturulmaya ve yükseltilmeye çalışıldı. Baro, meslek odaları, bazı dernek ve sendikalar bu platforma katılarak destek vermeye çalıştılar. Bizler de "Atatürkçü Düşünce Derneği" olarak katıldığımız platform toplantılarında aşağıda dile getirmeye çalışacağımız görüşleri katılımcılarla paylaşmaya çalıştık.
Söylediklerimizin derinliğinde Mustafa Kemal Paşa'nın şu sözü vardı; "Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır."
Antalya'nın bireysel ve kurumsal olarak Radyosu'na sahip çıkmaya çalışması mevzi bir çatışmadır. Ülkemizin milli kurumları, ülkemizin bütünlüğü emperyalist bir saldırı altındadır. Dün Sevr olarak ifade edilen paylaşım planı, bugün BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) olarak sahneye konulmaktadır. Sadece "Radyomu İstiyorum" demek, sonra da nerede ne yanlış yaptık da kimse gelmiyor diye yakınmak, çağı ve ülkemizin konumunu algılama zafiyetinden başka bir şey değildir.
Baş düşman tespiti ve isimlendirilmesi: Ne ABD Ne AB Tam Bağımsız Türkiye
Emperyalizm, yüzyılların köleci, sömürgeci cadısını silikonlayıp botokslayarak küreselleşme maskesiyle ezilen ulusları kandırmaya çalışmaktadır. Güneydoğu'dan ABD ile komşu oluşumuz yeterince açıklamıyor mu durumu? Balkanlarda, Kafkaslarda ve eski SSCB ülkelerindeki renkli devrimler kimin marifetidir? Görelim lütfen...
İki kriz arasında dingin günler geçiren epilepsi (sara) hastasına benzeyen kapitalizm, krizi tutunca bize ne dediyse tersini yapmıyor mu? Maske hâlâ düşmedi mi dersiniz? Görelim lütfen...
"TRT" ülkemizin milli kurumlarının önde gelenlerinden biridir. Cumhuriyet kazanımlarımızın temel taşıdır. Dil birliğimizin ses biridir. On yıllarca Türk müziği konservatuvarlarının (İstanbul Belediye Konservatuvarı hariç) yokluğunda, Türk musikisi okulu olarak, nice ses ve saz sanatçımızın, bestecimizin ve koro şeflerinin yetiştiği ana çatı olmuştur.
Kentleşmenin önde gelen kurumlarından tiyatro "Radyo Tiyatrosu", "Arkası Yarın" ve çocuklara yönelik "Radyo Çocuk Kulübü" vb. programlarla milletimize tanıtılmış ve sevdirilmiştir.
Radyo dinleyerek büyüyen kuşaklar çok iyi bilirler ki bugünkü özel radyo ve televizyonların hiçbiri "TRT"nin yaptığı ulusal görevi yapmazlar, yapamazlar. Çünkü onlar halkın vergileriyle kurulup, yaşayarak ona hizmet veren bir "TRT" değil, salt kâr peşinde kuşan şirketlerdir. "Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler" diyerek ömrünü tüketen kapitalizm her krizinde devlet eliyle, bir diğer deyişle halkın vergileriyle ayağa kaldırılmaya çalışılmıyor mu? İşte 1929 krizi, işte 2008 krizi...
Niye mi yeterince katılım sağlanamadı "Antalya Radyosuna Sahip Çıkıyoruz!" etkinlik ve eylemlerine?
Radyo gitti, gidiyor diyen bazı platform üyeleriyle paylaştığımız görüşleri beyaz kağıt üzerinde siyah mürekkeple hem sizlerle, hem de geleceğin gezginleriyle paylaşalım. Antalya Radyosu kapatıldı, personel Çukurova'ya atandı ama yayın frekansı daraltılarak Aralık ayı sonuna dek sürecek, haberini duyunca aklıma II. Abdülhamit'in Mithat Paşa'ya yaptığını anımsadım.
II. Abdülhamit, Mithat Paşa'yı tutuklatıp Kıbrıs'a göndermek üzere bir gemiye bindirdikten sonra, o gemiyi üç gün limanda bekletir. Niye üç gün limanda beklettiniz Devletlim sorusuna II. Abdülhamit şu yanıtı verir: "Hani peşinden gidenler vardı ya Mithat Paşa'nın, ne yapacaklar acaba, diye bekledim!"
Yakın zamanda "Hatay Radyosu" kapatılırken Antalya'nın, İsparta'nın, Burdur'un, Denizli'nin, Afyon'un sesi çıktı mı? Hayır... "Antalya Radyosu" kapatılırken kimin sesi çıksın diye bekliyoruz ki?
"TRT" orta vadede satılacak milli kurumlarımızın arasına en kısa zamanda girecek gibi görünüyor. Onun kar yüzdesi düşük, belki de hiç yok parçaları kapatılarak satış için albeni yaratılmak isteniyor bizce... Uygulanan ekonomi politikasının, Paşa babasının mirasını satarak safa yapan şımarık beyzadeye benzediğini hala anlamayan var mı acaba?
"Antalya Bölge Radyosu"nun kapatılması mevzi bir çatışmadır. Kazanırız veya kaybederiz. Ama insanlar ve demokratik toplum örgütleri "Dil Bayramı" için, şehitlerimiz için eylem yaparken destek vermeyenler, Ergenekon efsanemizi karalamaya, Cumhuriyeti kuran ordumuzu yıpratmaya çalışanlara, başına çuval geçirenlere milli bir refleksle tepki vermeyenler, KİT'ler satılırken susanlar, bankalar yabancılara haraç mezat satılırken tepkisiz kalanlar, radyolarını savunmak isteyince peşlerinden gelen olmadığını görüp şaşırmasınlar.
Ne demiş Alman papaz, "Önce komünistleri ve sosyalistleri götürdüler, sesimizi çıkarmadık; sonra Yahudileri ve Çingeneleri götürdüler sesimizi çıkarmadık, sıra bize geldiğinde sesini çıkaracak kimse kalmamıştı." Anlatabildim mi acaba?
Emperyalizm, Türkiye yüz yaşını görmeden yıkmak, parçalamak istiyor ve bu konuda gerekli her şeyi yapıyor. Hamle sırası, daha da geç olmadan yurtsever halkımızdadır. Onlara doğru bilgiyi ulaştıracak aydınlardadır. Ergenekon Dağını eritip yeni bir dirilişin vaktidir.
"Antalya Radyosu" eylem ve etkinlikleri bize neyi, nasıl ve ne zaman yapacağımız konusunda eğitici olduysa, eylem ve söylem birliği konusunda gerekli deneyini edinebilmişsek yararlı bir çalışma olarak toplumsal belleğimizde gerekli yerini alacaktır.
