02.09.2016 / Serhan Bali - Andante Dergisi 119. Sayısı Açılış Yazısı
Çok sıkıntılı bir yaz mevsimini ardımızda bırakıp yeni bir sezona daha girmeye hazırlanıyoruz, önümüzde bizleri başka hangi badirelerin beklediğini de bilmeden... Ülkenin geçirmekte olduğu çalkantılar, kuşkusuz sanat ortamını da derinden etkiledi, etkiliyor. Artışa geçen terör eylemleri, canlı bombalar derken 15 Temmuz’da ordu içerisindeki bir cunta tarafından gerçekleştirilen alçakça ve iğrenç darbe teşebbüsü sonrasında dış dünyada güvenilir olmayan ülke damgası yiyen Türkiye’de, turist azaldığı gibi yabancı sanatçı akışı da azaldı; festivallerdeki konserler iptal oldu, yolları gözlenen dünyaca ünlü sanatçılar, Türkiye’ye şimdilik gelmek istemediklerini duyurdular. Türkiye konserini iptal etmeyen yıldızlardan en dikkat çekeniyse Elton John oldu. İptallerden en fazla etkilenen 15 Temmuz’la çakışan “İstanbul Caz Festivali”, en az etkileneni ise, ülkedeki doğal hayat akışının ve dışarıdaki imajımızın artık o tarihte normale dönmüş olması sebebiyle, “D-Marin Klasik Müzik Festivali”ydi. 20-27 Ağustos günleri arasında Turgutreis’te 12’incisi yapılan bu görkemli açıkhava festivalinde izleyiciler aylar öncesinden katılacağı duyurulan dünyaca ünlü klasik müzik yıldızlarını sorunsuzca izleyebildiler. “Zeytinli Rock Festivali” gibi oturmuş yerli festivallerden bazılarıysa, matem havasını sürdürmek isteyen yerel yöneticiler tarafından son dakikada iptal edilmek istendiyse de sanatçılar, halk ve de özellikle “CHP”nin devreye girmesi ve baskısıyla hayata geçirilebildiler.
“CHP” demişken, 11 Ağustos’ta İzmir Seferihisar’da, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun başkanlık ettiği “Türkiye Sanat Çalıştayı”ndan kısaca söz etmeliyim. “CHP” yönetiminin davetiyle, yazın tam ortasında bir masa etrafında bir araya gelen sanatçı ve sanat yazarları, akademisyenleri arasında ben de vardım. Farklı disiplinlerden gelen sanat emekçileri olarak heybemizdekileri ortaya döktük, yaşanan sıkıntılardan başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere parti yöneticilerini haberdar ettik. Bizler konuştuk, Kılıçdaroğlu pür dikkat dinleyip notlar aldı. Yaptığı açılış ve kapanış konuşmalarında sanatın ve sanatçıların daima yanında olduğunu, sorunlarımızın da takipçisi olacağının altını bir kez daha çizdi. “CHP Genel Başkanı”nın bu sözlerinin altının boş olmadığına son yaşanan krizlerde şahit olduk. Sadece iptal edilmek istenen festivaller değil, onlardan daha önemlisi, “İstanbul Şehir Tiyatroları”ndan atılan oyunculara sahip çıkılmasında aktif tavır aldığını gözlemledik. “CHP” en olumlu katkıyı ise, Hükümet tarafından geçtiğimiz ay özelleştirilmek istenen “Devlet Tiyatroları” ve “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”nün geniş özelleştirme paketinden çıkartılması yolunda harcadığı çabayla sergiledi. Bu çabası yerini bulan “CHP”nin kararlı tavır alışı sayesinde bu köklü sanat kurumlarımız şimdilik özelleştirme badiresini atlattılar. Bakalım ne zamana kadar...
Bu arada, kulağımıza gelenlere göre, bir festivalimizin üzerinde daha kara bulutlar geziniyor. Söylenenler doğruysa, “Antalya Piyano Festivali” bu yıl düzenlenmeyip, “Expo” çerçevesinde yapılacak bir iki konserle “geçiştirilecek.” Bu anlamlı festivalin düşürüldüğü durum gayet hazin. Gelişmeleri sizlere özellikle www.andante.com.tr adresindeki portalımız üzerinden duyurmayı ihmal etmeyeceğiz. Bu arada, Fazıl Say nicedir aradığı yeni festival mekanına İzmir Alaçatı’da kavuşmuş gözüküyor. 2017 yazı için çalışmalar yapan Say henüz ayrıntıları duyurulmayan festivalinde hem kendisi hem de el verdiği gençler için yeni bir yazlık sahne yaratmanın peşinde. Umarım, çalkantısı, üzüntüsü az bir sonbahar ve kış geçiririz.
Yaşadığımız moral bozucu hadiselerin ruh dünyamıza olan yıkıcı etkilerini bir nebze olsun hafifletebilmek için sevdiğimiz müziklerin ipine sarılmaya devam edelim derim...
http://www.andante.com.tr sitesinden alınmıştır. - 02.09.2016, Cuma
