07.10.2016 / İbrahim Ethem Gönenç - Saraydan Kız Kaçırma Operası

Saraydan Kız Kaçırma Operası


    
“Duygularımı şiirle aktaramam, şair değilim. Kendimi gölgeler ve ışıkla ifade edemem, ressam değilim. Düşüncelerimi hareketlerle de açıklayamam, dansçı değilim. Ama bunların hepsini müzikle yapabilirim, ben bir müzisyenim.” Mozart

 

     Müzikle yolculuğumuza, bir yazımda (*) Mozart dinlemenin önemini anlatarak başlamıştım. Mozart’la da bitirelim yolculuğumuzu!

 

     Üç yaşında klavsen çalabilen, beş yaşında ilk menuetini (Fransız saray dansı), dokuz yaşında ilk senfonisini ve 13 yaşında ilk operasını bestelemiş, altı yüzden fazla her müzik biçimi için kusursuz örnekler vermiş, henüz 35 yaşında ışıklara yürümüş ve yoksullar mezarlığına gömülmüş, entrikalardan uzak, “bir delikanlı kadar genç, bir yaşlı kadar bilge”, denilen olağanüstü bir insan; Wolfgang Amedeus Mozart (1756-1791).

 

     Mozart, orijinal adı “Die Entführung aus dem Serail” olan “Saraydan Kız Kaçırma Operası”nı, Osmanlı ile savaşmış Avusturya İmparatoru II. Joseph’in ısmarlamasıyla yazmıştır. Şimdi “https://www.youtube.com/watch?v=-uQ0Ti9GF_U” açın ve izleyin bu olağanüstü operayı... Tabi aralarda aşağıdaki açıklamalarımı da okursunuz.

 

     Operanın konusu İstanbul’da geçmektedir. Belmonte, Selim Paşa’nın hareminde tutsak olarak yaşayan sevgilisi Constanze’yi kurtarmak için İstanbul’a gelir. Sevgilisi ile birlikte Paşa’nın yanında yaşayan hizmetçisi Pedrillo’nun yardımıyla sarayda kendine bir iş bulur ve sevgilisini kaçırma planları yapmaya başlar. Paşa’nın sadık hizmetçisi Osman -librettodaki adıyla Osmin- O’ndan kuşkulanmaktadır. Sonunda tam kaçmak üzerelerken, Osmin tarafından yakalanırlar. Paşa, Belmonte’yi sorguladığında, O’nun can düşmanının oğlu olduğunu öğrenir. Artık hepsi çaresizlik içinde ölümü beklemektedir. Ancak bir mucize olur ve Selim onları bağışlar, ülkelerine geri dönmelerine izin verir.

 

     Mehter Müziği Etkisi

 

     Mozart, operanın uvertüründe (açılış parçası) ve koro bölümlerinde vurma sazları zenginleştirerek, mehter müziği etkisi yaratmıştır. O yıllarda Osmanlı Devleti’ne Avrupalılar “Hasta Adam” demeye başlamış, Türk korkusu ortadan kalkmıştır. Avrupa’da, Osmanlıların yaşamı, romanlara ve sahne eserlerine konu olmaya başlamıştır. Müzikte de, pek çok besteci gibi Mozart da, birkaç eserini “Alla Turca” (Türk tarzında) bestelemiştir. “Zaide operası” ile “La Majör Piyano Sonatı” bunun güzel örnekleridir.

 

     Mozart besteleriyle uğraşırken, Fransa’da kitaplar yaygınlaşmış, aileler çocuklarını üniversitelere göndererek kültürel seviyeyi yükseltmiş, bağımsız yayıncıların çıkardıkları gazete, bildiri ve broşürler, kitlesel bilinçlenmeye ve toplumsal değişim taleplerinin olgunlaşmasına yol açmıştır. Sonunda Avrupa tarihinde bir dönüm noktası olan “Fransız İhtilali” yapılmış; Fransa’da mutlak monarşi devrilip, yerine cumhuriyet kurulmuş, “Roma Katolik Kilisesi” ciddi reformlara gitmek zorunda kalarak, din olması gereken yere, kilise içine çekilmiştir.

 

     Osmanlı ise bu sıralarda “Gerileme Dönemi”ndedir; savaşlar ve büyük oranda toprak kayıpları yaşamaktadır. Yani demokrasi ve medeniyetin çook çok uzağındadır.

 

     Haydi, rastgele Mozart severlere!

 

     (*) http://www.aydinlik.com.tr/neden-yasiyoruz-bu-kabusu-4

 

     Aydınlık Gazetesi - 07.10.2016, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5778204
Online Ziyaretçi Sayısı:33
Bugünlük Ziyaret :911

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.