01.02.2017 / Zafer Yümlü - Piyango


    
Yeni bir yıla girdik.

 

     Genelde her yılbaşı veya biten yılın sonunda yeni yılla ilgili bir makale yazılır. Ben bu sefer biraz bekledim. Bekleyip nasıl bir yıla gireceğimizi görmek istedim önce. Bunu da iyi düşünmüşüm sanırım. Her günü kan kokan berbat bir yıldan çıkıp yeni yılı neşe içinde kutlayanları öldürecek kadar sevgisiz, özgürlük ve demokrasi yerine kula kulluk isteyecek kadar cahilce bir yıla girmişiz meğer.

 

     Her yeni yıl, yeni umutlar barındırır içinde. Bunun heyecanı ile yeni yılın gelişini kutlarız neşeyle. Güzel şeyler bekler insanlar yeni yıldan. Para, sağlık, aşk v.s. Kimi dilek diler, kimi dua eder, kimi bilet alır.

 

     Yıllardır “Milli Piyango İdaresi” tarafından yapılır yılbaşı çekilişi. Herkes büyük umutlarla bilet alıp çekiliş saatini bekler heyecanla. Kazanılacak para ile neler yapılacağının hayali kurulur günlerce. Yatırım planları yapılır.

 

     “Umut fakirin ekmeği” demiş şair ne de olsa.

 

     “Milli Piyango İdaresi”nin bilet satışından elde ettiği karın bir kısmı, içinde “Diyanet İşleri”nin de bulunduğu kamu kurumlarına aktarılırdı eskiden. Şimdi ise din istismarcısı vakıflara aktarılıyor. Bilet almayın diyen imamlar da maaşlarını, satılan biletlerin karından aldı yani yıllarca.

 

     Çocuklar da bir piyango biletidir aslında.

 

     Doğacak çocuğunuzun nasıl bir çocuk olacağını bilemezsiniz. Sağlıklı doğması en büyük dileğinizdir. Doğduktan sonra da O’na yatırım yapmaya başlarsınız. İyi bir eğitim, iyi bir iş, iyi bir eş v.b. Herkes çocuğu için en güzelini ister bunların. Bu yatırımları yapabilmesi için de devletin ona gerekli imkanları sağlaması gereklidir. Yani, devlet millet için çalışmalıdır.

 

     Peki ya ülkemizde nasıl? Çocuğunuzun geleceğinden emin misiniz? 78 milyon nüfuslu, toplama kampına dönen ve işsiz kaynayan ülkemizde çocuğunuzun geleceğinden ne kadar umutlusunuz?

 

     Çocuğunuzun eğitimi için iki alternatif vardır ülkemizde. Biri devlet okulu, öteki özel okul. Biri sözde de olsa ücretsizdir, diğeri paralı. İkisinde de aynı müfredatı görür öğrenciler. Görmedikleri dersler de vardır oysa. Herşey okulda öğretilmez. “Merhaba”, “Lütfen”, “Teşekkür ederim”, “Özür dilerim” gibi ifadeler evde öğretilir. “Dürüstlük”, “Arkadaşa, yaşlılara, öğretmene saygı” evde öğretilir. “Sorumluluklarını bilmek”, “Eşyalarına ve değerlerine sahip çıkmak”, “Başkalarının eşyalarına el sürmemek” evde öğretilir. “Gelenek”, “Görenek”, “Vatan sevgisi”, “Milli kültür ve değerler” evde öğretilir. Bu konuları bilmeyen çocuklar çuvalla para verilip en iyi kolejde de okusa hiçtir.

 

     Günümüzde iş başvurularında artık sosyal özellikler ve beceriler sorulmakta. Sosyal olmayan, kendini ifade edemeyen, iletişimsiz kişiler aç kalmaya mecburdur.

 

     Elinizdeki ikramiyeye doğru yatırım yapıp karlı hale getirmek sizin elinizde yani.

 

     Kimisi dünyayı sanat kurtaracak der, kimisi de bilim. Sanat ve bilim amaç değil araçtır hayatta. Dünyayı sevgi dolu ve kaliteli insanlar kurtarabilir sadece.

 

     Ya tutarsa demek yerine mayayı iyi karmak bizim elimizde.

 

     İzmir - 01.02.2017, Çarşamba




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5785625
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :981

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.