20.10.2013 / Hayati Asılyazıcı - Tuncel Kurtiz (2)


     Tuncel Kurtiz tiyatro basamaklarını sağlam adımlarla çıkmaya başladı. “Dormen Tiyatrosu”ndaki ikinci oyunu Refik Erduran’ın “Ayı Masalı”ydı. Bu oyunda Altan Erbulak ile birlikte başarılı bir ikili oluşturdular. Komedyanın derinliklerini oyunun görselliğine taşıdılar. Kurtiz’in yaşam öyküsüne bakıldığında çeşitli dallarda eğitim görüp diploma almadığını görüyoruz. Hukuk fakültesi, filoloji, felsefe, psikoloji ve sanat tarihi dallarında yaşamını yönlendirecek bilgileri ve kültürünü almıştı. İyi İngilizcesi Avrupa serüveninde işine yarayacaktı. Okuyan bir oyuncuydu. Tiyatro yapıtlarına, romanlarına, felsefe kitaplarına ilgi gösterdiğini biliyorum. Çantasında okunacak daima bir kitabı bulunurdu. Çizdiği kompozisyonlar diyalogları ile tamamlanıyor, izleyicilerin algısında bütünleşiyordu. Romantik ve komik rollere giden bir diksiyona sahipti. Akılla bilgisini ve fiziğini kullanıyor, tonlamalarıyla aldığı rollerde sürekli kendisini yeniliyordu. Sanıyorum, “Altın Yumruk” (1962) “Dormen Tiyatrosu”ndaki son oyunu oldu.

 

     Çehov’un Şiirsel Gerçekçiliğini Kavramıştı

 

     Ferhan Şensoy’un yönetiminde olan “Ortaoyuncular”ın bulunduğu “Ses Tiyatrosu”nda 60’lı yıllarda “Dormen” ve “Kent Oyuncuları” aynı tiyatroyu paylaşıyordu. Stanislavski yöntemiyle yetişmiş Yıldız ve Müşfik Kenter, Anton Çehov’un ünlü oyunlarından ilki olan “Martı”(1962) sahneye koyarak kendi repertuvarlarında bir ilki gerçekleştirdiler. Büyük beğeni ile izlenen “Martı”da Kurtiz’in orta düzeyde bir rolü vardı. Tiplemesi, karakter çizimi ile tipik bir Rus insanını canlandırdı ve seçkin oyuncu kadrosu içerisinde kendisine dikkati çeken bir yer edindi. Bana kalırsa Kurtiz, “Martı”da ve Çehov’un yazarlık anlayışındaki şiirsel gerçekçiliği kavramıştı. Rus insanını çözümleyen tonlamaları O’nun Çehov’a bakışını da yansıtıyordu. Peter Shaffer’in “Kalbin Sesi-Halkın Gözü” (1964) oyununda başarısıyla öne çıktı.

 

     Ülkemizde Gördüğüm En İyi Yorumdu

 

     Muhtar Kocataş’ın kurduğu “Genar Tiyatrosu”nda Nazım Hikmet ile Tuncel Kurtiz’in buluşması “Yolcu” (1967) oyununa bir yenilik getirdi. Düşünce açısından büyük şairimizin bu oyunu Türk insanını yoğun biçimiyle betimleyen karaktere sahiptir. Kurtiz, ünlü şairimizin şiirsel diyaloglarını olağanüstü güzellikte yakalayarak yorumlamıştı. “Genar Tiyatrosu” Nazım Hikmet’in üzerinden eksilmeyen yasakları kıran bir tiyatro oldu. “Yolcu”, Kurtiz’in yorumuyla ülkemizde gördüğüm en iyi yorumuydu. Aydın Engin’in yazdığı “Devr-i Süleyman” (1968) adından da anlaşılacağı gibi Demirel dönemini anlatır. Siyasal içerikli grotesk bir oyundu.

 

     Tuncel Kurtiz’i bu oyunda başarılı bir aşamasıyla izledim. Tiyatro da doludizgin gidiyordu. Karl Wittlinger’in ülkemizde çok oynanan “Samanyolu” oyununu (1968) “Genar”da değişik yorumuyla Kurtiz’in başarısının tiyatro için giderek soluklandığını gördüm. “Kaplan ve Daktilolar” (1968) oyunculuk kimliği ile büyümüş bir oyuncunun seçkin repertuvarından anımsanacak oyunlarındandı.


     Aydınlık Gazetesi - 19.10.2013, Cumartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5768333
Online Ziyaretçi Sayısı:18
Bugünlük Ziyaret :638

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.