11.06.2017 / Hayati Asılyazıcı - Opera Festivali ve Kötülüğün Döngüsü


     “8. Uluslararası İstanbul Opera Festivali”, bu yıl 13-23 Haziran 2017 tarihleri arasında düzenleniyor. “Festival”, W. A. Mozart tarafından bestelenen (16 Temmuz 1782), konusu “Osmanlı Sarayı”nda geçen “Saraydan Kız Kaçırma” operası ile açılıyor. Programlarda gelenek haline getirilen bu opera, “İstanbul Arkeoloji Müzesi Bahçesi”nde üç gösterimle yer alıyor. “Mersin” ve “Samsun Devlet Opera ve Balesi” sanatçılarının yer aldığı “Opera Yıldızları” adlı konser, şef Selman Ada yönetiminde “Zorlu PSM Ana Tiyatro”da sahnelenecek. Program, “Mersin Devlet Opera ve Balesi” tarafından Recep Ayyılmaz yönetiminde sahneye konulan Giuseppe Verdi’nin bestelediği “Macbeth” adlı opera ile sürecek. Festival, Charles Gounod’nun bestelediği ve Recep Ayyılmaz yönetiminde “İstanbul Devlet Opera ve Balesi” tarafından sahneye konacak “Faust” adlı opera ile son buluyor.

 

     Neden Türk Operası Yok?

 

     “Uluslararası İstanbul Opera Festivali”, son iki yıldır sponsor desteğinden ve uluslararası katılımcılardan yoksun. “Kültür Bakanlığı”, bu önemli festival için ödenek ayırmamakta. Kısıtlı imkanlar içinde varlığını sürdüren festivalin programı, “Devlet Opera ve Balesi Genel Müdürlüğü”ne bağlı kurumlarda sahnelenen yapımlarla oluşturulmuş durumda. Tüm bu olumsuz koşullar altında festivalin sürdürülebilirliği elbette önemli; ne ki, Türk besteciler tarafından bestelenen bir operanın, “Neden?” programda yer almadığı da sorulması gereken bir soru.

 

     Türk besteciler üzerinde durmamın nedeni var kuşkusuz. “Türk Opera Tarihi”miz içinde Türkçe opera bestelemiş sayısız önemli besteci bulunmaktadır. Ferit Tüzün’ün bestelediği “Midas’ın Kulakları”, Cemal Reşit Rey’den “Çelebi”, Ahmet Adnan Saygun’dan “Gılgameş” ile “Köroğlu” ve “Kerem” adlı operalar ilk akla gelenler. Turan Oflazoğlu’nun librettosunu yazdığı, Okan Demiriş’in bestelediği “IV. Murat”; librettosu Yaşar Kemal’in aynı adlı romanından yararlanılarak yazılan, Çetin Işıközlü’nün bestelediği “Ağrı Dağı Efsanesi: Gülbahar” ve librettosunu Tarık Günersel’in yazdığı, Selman Ada’nın bestelediği “Başka Dünya” adlı operaları da örnekler arasına ekleyebilirim. Bir başka örnekse librettosunu M. Myfanwy Piper’in yazdığı, Benjamin Britten’in bestelediği ve Aytaç Manizade’nin sahneye koyduğu, “Kadıköy Belediyesi Süreyya Opera Sahnesi”nde kapalı gişe oynanmakta olan “Kötülüğün Döngüsü” adlı opera. “Neden programda yer almadığı” ise çok haklı bir soru.

 

     “Kötülüğün Döngüsü”

 

     Aytaç Manizade’nin rejisiyle Türkiye’de ilk kez 2011’de “İstanbul Devlet Opera ve Balesi”nde sahnelenen “Kötülüğün Döngüsü”, ülkemizi 2013’te katıldığı Macaristan’daki “Armel Opera Competition Festival”de temsil ederek 4 ödül almıştı. Bunca başarılı bir operanın festival programında yer almamasını hiç doğru bulmuyorum. Bu çağdaş opera, sadece Türkiye ve Macaristan’da değil, birçok ülkenin opera kentlerinde sahnelenmiş, büyük ilgiyle izlenmiştir. Dünya opera repertuvarına girmiş çağdaş bir operayı festivalde değerlendirmek, operaseverler için önemli bir kazanım olurdu.

 

     Orkestrayı bu yıl çok başarılı bir şeflik çizgisi sürdüren Can Okan yönetiyor. Anlatıcı ve Quint rolünde Ahmet Baykara, The Governess rolünde Ayten Telek, Miss Jessel rolünde Özgecan Gençer, Mrs. Grose rolünde E.Tuğba Tekışık, Miles rolünde başarısı ile dikkati çeken Ali Ayaz ve Flora rolünde Sevim Zerenaoğlu rolleri kollektif başarıları ile paylaşıyorlar. Dekor tasarımında Efter Tunç, kostümde Ayşegül Alev ve ışıkta Cem Yılmazer'in çalışmaları görsel katkı sağlıyor.


     Aydınlık Gazetesi - 11.06.2017, Pazar




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5767405
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :125

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.