01.12.2000 / Hazar Alapınar - Kemanda Telin Evrimi


     Bugün çalgılarda kullanılan tellerin kökenine indiğimizde bitki, kıl, ipek ve bağırsak gibi maddelerle karşılaşıyoruz.

 

     Tarihte bağırsak kiriş, çalgılardan çok önce kullanılmıştır. Avlanmak için ok ve yayı bulan insan, yayını germek için bağırsaktan yaptığı kirişi kullanmıştı. Kirişin çıkardığı tınlama, sonraları O’na parmakla çekilerek ses veren çalgılar yapmak için esin kaynağı olacaktı.

Keman 

     Koyun bağırsağından yapılan teller, telli çalgılarda, ilerleyen zaman içinde de yaylı çalgılarda kullanılmıştı. Yaylı çalgılardaki kullanımı, ilkçağın bitiminden sonra olmuştur. Çünkü ilkçağ uygarlıkları yaylı çalgıyı tanımamışlardır.

 

     Bitki lifinden yapılan tellere örnek olarak Babil’lilerin, Asur’luların ve Mısır’lıların hurma ağacı liflerinden yaptıkları telleri gösterebiliriz. At kılı teller orta, kuzey ve güney Asya’nın yaylı çalgılarında, eski kuzey ülkeleri ve güney Slav yaylılarında görülmüştür. İpek telin kullanılması, Batı Asya’dan doğuya ve batıya geçmiştir. Ortaçağ Avrupası da ipek teli kullanmıştır. Bağırsak tellerin kökeni ise, eski Ön Asya ve Akdeniz uygarlıklarıdır.

 

     Bugün birçok kemancının kullandığı bağırsak üstü sarma tellerin kökeni, 18. yüzyılın sonlarına değin varır. 1772 yılında bir İngilizin, çıplak bağırsağı çok ince bir telle sararak, ilk sarma keman tellerinin patentini aldığı bilinir. Belge ile kanıtlanan bu olaydan önce, kemanda sarma telin kullanıldığı kesin olarak söylenemiyor. Gerçi 1657’de Jean Rausseau’nun “Viol Bilgisi” adlı kitabında sarma tellerden söz edilir. Fakat bu tellerin kemanlarda kullanıldığına ilişkin bilgiye rastlanmıyor.

 

     Kemanlarda sarma tel, 1772’de alınan patentten sonra da yaygınlık kazanmamıştı. 80 yıl kadar sonra bile, sarma tel kabul görmüş değildi. 1855 yılında Heinrich Velker adlı bir keman yapımcısı, gitarlarda kullanıldığı gibi, kemanda da bağırsak üstü gümüş sarma teli denemiş, fakat çalgıcıların çoğu, yine de çıplak bağırsak teli kullanmakta diretmişlerdi.

 

     Metal tellere, Evliya Çelebi’ye göre, 13. yüzyılda Kütahya’da rastlanıyor. Pirinçten çekilen teller, tamburalarda da kullanılıyordu.

 

     Avrupa’da çelik telin kullanımı, piyanonun atası olan çalgıların yapımı ile sürmekte idi. 1511 yılına ait bir belgede Virdung adlı bir yazar, klavikortların ince sesleri için çelik teller gerildiğinden söz eder. Doğal ki o sıralar çelik diye adlandırılan maddenin, günümüzde erişilen kalite ile karşılaştırılması olası değildir. Gerçek anlamda dökme çelik, 19. yüzyılın ortalarında, Mathias Müller tarafından piyasaya sunulmuş ve uzun süre egemenliğini sürdürmüştür. Burada çelik tellerden söz ederken, 18. Yüzyılın sonlarına değin piyanoda çıplak çelik kullanıldığını da belirtelim. Bas sesleri için pirinç teller takılıyordu. Sarma bas tellerinin kullanılması modern kuyruklu piyanolarda gerçekleşti.

 

     Çelik telin tuşlu çalgılarda kullanılır olması, yaylı çalgılarda da denenmesini akla getirmişse de, sonuç hiç de beklenilen düzeyde olmamıştır.

 

     Kemanda bağırsak tellerin geçerliliği, yapılan bir yenilikle sürdü. Fransız fizik bilimcisi Sainte-Colombe, 17. Yüzyılın sonlarında sol telini metal ile kaplayarak önemli bir atılıma imza attı. Fakat gündeme gelmeyi teknik nedenlerden ötürü, yıllarca beklemek zorunda kalacaktı. Ancak Niccolo Paganini’nin (1782-1846) sol teli çalışmalarında bu telleri kullanmış olması, yaygınlık kazanmasında büyük etken oldu.

 

     Bağırsak (sarma) tellere karşı üretimi olan sarma çelik telleri savunan Dr. Franz Thomastik, 1932’de yayımladığı kitabında özetle şöyle diyor: “Otuz yıl önce çelik bir mi teli ile konsere çıkmak düşünülemezdi. Bugün ise durum değişmiştir, bağırsak mi teli devri çoktan kapanmıştır. En büyük kemancılar artık çelik mi telini yeğliyorlar. Diğer sarma bağırsak tellerin yerini, çelik (sarma) tellerin ne zaman alacağı ise, zamana bağlı bir sorundur.”

 

     Zamanın, Dr. Thomastik’i tamamen haklı çıkardığı söylenemez. Gerçi çok nitelikli çelik teller (çelik üzerine krom sarma gibi) piyasaya çıkmıştır. Ama bağırsak ya da bağırsak benzeri naylon, perlon üzeri sarma (gümüş, gümüş alaşımlı maddeler, alüminyum vb.) teller de kemancılar arasındaki saygın yerini korumaktadır. Çelik mi, sarma bağırsak ya da sarma çelik takımda ortak olarak yer alır. Günümüzde çıplak çelik yerine, çelik üstü alüminyum sarma mi teli kullanan sanatçıların sayısı az değildir. Ayrıca altın mi telini de yeğleyenler vardır.

 

     Bağırsak ve çelik tellerden söz ederken, çelik üstü sarma tellerin, sarma bağırsak tellere göre, daha yüksek gerilimlerinden ötürü, kemana zararlı olabileceği kuşkusuna da değinelim. Önce şu saptamayı yapmakta yarar var. 440’la diyapozona göre akort edilmiş, doğru ölçülerdeki modern bir keman, taşıdığı basıncın iki katından fazlasını bile kaldırabilecek güçte bir yapıya sahiptir. Doğal ki, buradaki “modern keman” nitelemesi ile, 1800’lerden sonra kemanda yapılan birtakım değişiklikleri vurgulamak istiyoruz. Bunlar, çalgının direncini de artıran öğelerdir.

 

     Bas kirişinin değiştirilip kuvvetlendirilmesi (uzatılması), sapın ve tuşun açı değişikliği ile uzatılması gibi…

 

     Kısaca söylemek gerekirse çalgılar, giderek tizleşen la diyapozona (eskiden daha düşük frekanslı “la” ile akort yapılıyordu) direnç gösterecek ve ilerleyen çalma tekniklerine uyum sağlayabilecek bir değişime uğramışlardır. Başka bir anlatımla, bugün konser salonlarında dinlediğimiz hiçbir keman, yapıldığı özgün durumda değildir.

 

     Tellerin keman üzerindeki gerilim ve basıncını daha somutlaştırabilmek için, rakamlarla ifade etmekte yarar var. Sarma bağırsak bir takım telin (mi çelik) gerilimi 21 kg’dır. Bu gerilimin köprüye yaptığı basınç ise, 10,5 kg olarak hesap ediliyor. Çelik tellerin gerilim ve basıncı, bağırsak tellere göre hiç de gözde büyütülecek gibi değildir. Gerilim 28 kg, köprü basıncı 14 kg.

 

     Bağırsak ya da çelik… Bugün dünya piyasasında her iki türün de çok nitelikli örnekleri var. Önemli olan, kemanımıza hangi telin uyduğunu arayıp bulmaktır. Çalgınız en iyi tınısına ulaşana değin aramalıyız. Bu arayış teller dışında, usta bir yapımcı işbirliği ile köprü, candirek, gerekirse bas kirişi değişimi ile de elde edilebilir.

 

     Ama unutmamalıdır ki, keman sevgi ile tınlar, sevgi ise emek ve uğraşla beslenir.

---------------------------------------------

 

     Kaynakça:

     - “Musiki Sözlüğü”, Mahmut Ragip Gazimihal, İstanbul Milli Eğitim Basımevi, 1961.

     - “Die Stahlsaite Als Kulturfaktor”, Dr. Franz Thematik, Im Selbstverlag der Geigenbauwerkstate, Wien 1932.

     - “Handbuch der Musikinstrumentenkunde”, Curt Sachs, Breitkopf & Hörte, Wiesbaden 1967.

     Türkiye Filarmoni Derneği tarafından yayınlanan “Filarmoni Sanat Dergisi”ninden alınmıştır. - 01.12.2000, Sayı: 158, Syf.: 4-5.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5807657
Online Ziyaretçi Sayısı:28
Bugünlük Ziyaret :835

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.