02.06.2017 / Tunca Arslan - Kültürel İktidarsızlık


     Bu köşede 10 Şubat 2017’de yazdığım ve Mart ayındaki “Milli Kültür Şurası”nı konu alan yazımda, “AKP hükümetlerinin en başarısız olduğu iki alan hiç kuşkusuz eğitim ile kültür-sanat...” demiştim.

 

     Bu saptama, kuşkusuz ki, “Ben demiştim!” denecek bir önem içermiyor, çünkü zaten dünya alem tarafından biliniyor ve başkaları tarafından da dile getiriliyor.

 

     Hiç durmadan değişen müfredat ve sınav sistemleri, dünya sıralamasında giderek gerileyen başarı ortalamalarından başka sonuç çıkarmadı karşımıza. “AKP”nin “eğitim” adına 15 yıldır gençliğe verebildiği tek şey, kaos, karmaşa, belirsizlik ve kocaman bir boşluk. İmam-hatipleşmenin doğal sonucu yani...

 

     Kültür-sanat alanında ise Taksim’in göbeğinde yıllardır yıkıntı halinde tutulan “AKM”yle simgelenen büyük bir fiyasko söz konusu. “Bazı kitaplar, bombadan daha tehlikelidir” diye düşünebilen bir iktidarın edebiyatla, sinemayla, tiyatroyla, baleyle, operayla, mimariyle barışık olması düşünülemezdi elbette. Onca paraya pula rağmen 15 yıldır ortaya tek bir “eser” koyamadı “AKP”, tek bir “sanatçı” çıkaramadı.

 

     “Kaybetmeye Mahkumdur”

 

     Devşirme sporcularla uluslararası yarışmalarda birkaç madalya kazanıp kürsüye çıkabiliyorsunuz ama kültür-sanat dünyasında bu pek mümkün değil. Sanat bu, boyacı küpü değil, olmadı mı olmuyor! Sanatçı devşirebiliyorsunuz ama sanatçı yetiştiremiyorsunuz. O nedenle “AKP”nin iktidar olduğu halde bir türlü muktedir olamadığı, kontrol edemediği, yönetemediği ve bunun büyük sıkıntısını yaşadığı alanların başında kültür-sanat çalışmaları geliyor.

 

     Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Ensar Vakfı Genel Kurulu”ndaki konuşmasında, “Siyasi olarak iktidar olmak başka bir şeydir. Sosyal ve kültürel iktidar ise başka bir şeydir. Biz 14 yıldır kesintisiz iktidarız. Ama hala sosyal ve kültürel iktidarımız konusunda sıkıntılarımız var” demiş olmasının üzerinde pek durulmadı nedense. Oysa büyük bir itirafa karşılık geliyor bu konuşma. Gerçekleşme ihtimali hiç yok ama diyelim ki 15 yıl daha iktidarda kaldı “AKP”; 2032’de de benzer bir konuşma yapılacak, “30 yıldır kesintisiz iktidardayız ama kültürel iktidar konusunda hala sıkıntılarımız var” denecektir.

 

     Kaldı ki Erdoğan ilk kez de dile getirmiyor bu manzarayı. Yine geçen şubat ayında “Kültür ve Turizm Bakanlığı Özel Ödülleri Töreni”ndeki konuşmasında, “Ülkemizin geçtiğimiz 14 yılda yaşadığı büyük dönüşümün en zayıf halkalarını ne yazık ki eğitim ve kültür oluşturuyor. Bu konularda hayal ettiğim düzeylere ulaşamamış olmamızdan dolayı fevkalade müteessirim, bu bir özeleştiridir. Kültür ve sanatı küçümseyen toplumlar kaybetmeye mahkumdur. Sadece aldık maalesef, sadece takip ettik. Kendimiz bir şey üretmedik, kendimiz örnek olmadık. İstisnalar vardır ama genel görüntü böyle” demişti anımsanacağı gibi.

 

     Bir Gramlık Yol

 

     İşin ilginci, bu gerçeği “AKP”ye yakın pek çok İslamcı yazardan da duymak mümkün ama başka niyetlerle. Onlar da sık sık “AKP”ye, “İktidar oldunuz ama hala bizden değil, ateist - solcu isimlerden medet umuyorsunuz” diye sesleniyorlar. “Yeni Şafak” yazarı Yusuf Kaplan 13 Ağustos 2012’deki yazısında, sonradan çokça tekrarlayacağı biçimde şöyle diyordu örneğin:

 

     “Daha önce söylediğim gibi kabahat onlarda değil aslında. Kabahat, Osmanlı’nın son dönemlerinden beri Batı’da ne yapılıyorsa alıp başına koyan ve kendi orijinal kültür ve sanatını unutan ‘bizlerdedir’. Siyasi ve ekonomik iktidarı ele geçirdiği halde, kültür / sanat / sinema konusunda bir gramlık yol alamayan ve birbirini yemekle uğraşan ‘bizlerde’...”

 

     Kısacası aslında herkes aynı şeyi söylüyor: Kültür - sanat alanında iktidar olamıyorsanız, kaybetmeye mahkumsunuz demektir.


     Aydınlık Gazetesi - 02.06.2017, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5763726
Online Ziyaretçi Sayısı:22
Bugünlük Ziyaret :1524

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.