01.07.1994 / Hamit Alacalıoğlu - Üstün Yaratık


     Ali Avcıoğlu’nu belki tanımayanlarınız vardır. Ali, Tanrı’nın yalnız ve yalnız çello çalmak için yeryüzüne gönderdiği nadir insanlardan biridir.

 

     “İstanbul Belediye Konservatuvarı”nın çoğu kimsesiz öğrencileri gibi “Yatılı Kısmı”ndan mezun olduktan sonra Fransa’da Andre Navarra gibi değerli hocalarla bir süre çalışmış, çeşitli senfonik orkestralarda, oda orkestralarında solo çellist olarak vazife görmüştür. Halen Fransa’da bilmediğim bir konservatuvarda öğretim üyeliği yapmakta ve oda orkestrasında çalmaktadır. Fransız hanımla evlidir. Birbirinden tatlı iki kızını da müzikçi olarak yetiştirmiştir.

 

     Ali, eşi bulunmaz yetenekleri yanında saftaroş bir oğlandır. Kendine yapılan iltifatları “Ha! Ha! Tamam!” diye savuşturur. Çünkü yaptığı o harikulade iş, O’nun için nefes almak kadar normaldir.

 

     Ali, Fransa’daki yüksek eğitimini bitirdikten sonra kısa bir süre “Şehir Orkestrası”nda da çalıştı.

 

     O provaların birin de şef ara vermiş. Herkes dışarıda fosur fosur sigara içmekte. Stüdyo bomboş. Ali çellosuna gömülmüş, hababam çalıyor. Orkestranın viyola grup şefi Herman Özkalfayan Ali’nin bir metre kadar sağ gerisinde ayakta ve huşu içinde O’nu dinlemekte. Arada kafasını iki yana sallayarak “Olamaz böyle şey!” der gibi sessiz sessiz hayranlığını belli ediyor.

 

     Bir ara Ali durur gibi oldu. Herman bana döndü. Heyecanla dolu:

 

     - “Olamaz kardeşim!.. Bu kadarı olamaz!.. Bu çocuk bambaşka bir şey!.. İnsan falan değil bu!” der demez Ali yerinden fırladı:

 

     - “Ne demek oluyor yani bu?.. İnsan falan değiliz de hayvan mıyız be abi?..”


     Aylık olarak yayınlanan “Orkestra Dergisi”nin 33. Yıl, 247. Sayı ile Temmuz 1994 tarihinde basılan nüshasının 21-22. sayfalarından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5758494
Online Ziyaretçi Sayısı:13
Bugünlük Ziyaret :1276

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.