Vedii Bilget - İstiklal Marşımızın Oluşturulması ya da Kabulü

     “Birinci İnönü Zaferi” yeni Türk devletine içte ve dışta itibar kazandırdı. “Türkiye Büyük Millet Meclisi”nde kabul edilen anayasa ile devletin temelleri daha da sağlamlaştırıldı. Fakat gücünü milletten alan bu yeni “Türk Devleti”nin henüz bir milli marşı yoktu. Bunun için milletimizin ortak düşüncesini, duygusunu, heyecanını ve tarihten gelen hür ve bağımsız yaşama azmini dile getiren bir marşın yazılması ihtiyaç haline geldi.

     Bu nedenle “Milli Eğitim Bakanlığı” bir yarışma açtı. Para ödülü konulduğu için Mehmet Akif (Ersoy) bu yarışmaya katılmadı. Milli Eğitim Bakanı, ünlü şaire bir mektup yazarak kendisi için ödülün sözkonusu olmayacağını bildirerek, böylece derin heyecanını benliğinde yaşayan Mehmet Akif en güzel şiirini yazdı.

     “Türkiye Büyük Millet Meclisi”nde 3 defa okunan ve ayakta dinlenen bu şiir, “İstiklal Marşı” (Bağımsızlık Marşı) olarak kabul edildi (12 Mart 1921).

     Osman Zeki Üngör’ün bestelediği “İstiklal Marşı” (Bağımsızlık Marşı) Türk milletinin bağımsızlık azmini dile getiren değişmez milli marşımız oldu.

     Mehmet Akif hastalığı sırasında kendisini ziyaret eden arkadaşları ile eski günleri konuşuyordu. Şöyle dedi:

     - İstklal Marşı... O günler ne samimi, ne heyecanlı günlerdi. O şiir milletindir. O günkü heyecanımızın ifadesidir. Binbir facia karşısında bunalan ruhların ızdıraplar içinde kurtuluş dakikalarını beklediği bir zamanda yazılan o marş, o günlerin bir hatırasıdır. O şiir bir daha yazılamaz. Onu kimse yazamaz. Onu ben de yazamam. Onu yazmak için o günleri görmek, o günleri yaşamak lazım.

     O şiir artık benim değildir. O milletin malıdır.

     Benim milletime karşı en kıymetli hediyem budur.”

     Şaire şöyle sormuşlar, acaba yeniden yazılsa daha iyi olmaz mı?

     Yorgun ve hasta yatan Mehmet Akif, başını kaldırdı ve sert bir cevap verdi:

     - Allah bir daha bu millete “İstiklal Marşı” (Bağımsızlık Marşı) yazdırmasın.

     Mustafa Kemal’in “Kurtuluş Savaşı” evrensel diyalektiğinin içeriğini çayhanede düşünmeye başladım.

     Mantıklardan mantıklara sürekli olarak geçmeden bilim yapılamaz, devrimler de yapılamaz.

     Çayhanede Sevim hanımı, Cevat’ı, Murat’ı dikkatle dinledim.

     “Bağımsızlık Savaşımız”ı Mustafa Kemal’in tümevarım diyalektik metoduyla yeryüzünde tek bilen adam Mustafa Kemal’dir.

     Türk Solu Dergisi – 15.03.2010, Pazartesi




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5759157
Online Ziyaretçi Sayısı:41
Bugünlük Ziyaret :1389

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.