01.09.1963 / Orhan R. Yüreğir - Müziksevere Mektuplar: Götterdaemmerung


     Şu festival enflasyonuna ne dersin? Giden yaz aylarında yapılan festivallerin sayısını unuttum bile. “Baalbek Harabeleri”, adını şimdiye kadar duymadığım “Feuchtwangen” ve “Hintlesham” şehirleri bile bu festival furyasına katıldılar. Bilirsin ki, iki festival “Bayreuth” ile “Salzburg Sanat Şenlikleri” gerçekten önem taşır. “Bayreuth Festivali”ni Wagner şirketi işletir. Dede Wagner buradaki “Yeşil Tepe” üzerinde festival için özel bir bina yaptırtmış ve salt bu binanın sahnesinde oynansın diye de “Parsifal”ı yazmış. “Salzburg Festivali” ise Reinhardt, Hofmannstahl ve Strauss’un müşterek eseri. “Birinci Dünya Savaşı”nın sonundaki açlık yıllarında ses ve sahne sanatçılarının karınlarını doyurabilmek için böyle bir yola gidilmiş.


 

     Sana şimdi “Bayreuth Festivali”nden bahsedeyim. Son savaştan önce bu festivalin, kahverenkli gömlekli rejimin “Teuton Propagandası” için hayli istismar edildiğini okumuş ve duymuştum. Savaş sonrasında “Bayreuth Şenlikleri”nde gördüğüm temsiller beni sarmadı. Torun Wieland Wagner’in bu oyunlar üzerindeki iddiası şu idi: Bayreuth sahnesi bir atelye, daha doğrusu bir laboratuvar haline sokulmuştu. Şu halde burada her ne pahasına olursa olsun sürekli yeniliklere gidilmesi gerekirdi. Torun Wagner ileri sürdüğü bu düşünceden hareket ederek, sahneye koyduğu eserlerde geçmişin naturalizmi ile günümüzün abstrakt görüşünü birleştirip kendine has bir stil yaratmak için uğraşıp duruyordu. Ve bu çabası sonucunda klasik Wagnerciler ile modern Wagnerciler diye iki karşı topluluk yaratıverdi.


 

     “Bayreuth Şenlikleri” bu sefer Wagner’in doğumunun yüzellinci yıl dönümü yüzünden çok ilgi çekmişti. Ancak torun Wagner’in sahneye koyduğu “Meistersinger”i seyreden klasik Wagnerciler hop oturup hop kalktılar. Siyah saçlı Stolzing, glamour edalı “Evchen” onları çileden çıkardı. Hele eserin üçüncü perdesinde Stolzing o ünlü “Ödül Şarkısı”nı söylerken yarı çıplak, mavi tüllere bürünmüş Parnass kızlarının göz süzüp gerdan kırarak çevreyi almaları tören yerinde toplanmış bulunan Nürnberg halkının samba, twist ve ça ça ça temposuyla dans etmesi bardağı taşıran son damla oldu ve salondan “Yuhh” sesleri, ıslıklar ve tepinmeler duyuldu.


 

     Eleştirmeciler bu temsil için çok ağır yazılar yazdılar. Stuckenschmidt “Bayreuth”daki bu reji sisteminden şikayet etti; Panofski temsilin kaba, bayağı bir komedi “Rübelspiel” olduğunu söyledi; Heinz Joachim veryansına gitti, Walter Abenroth ise tüm “Bayreuth” temsillerini yerden yere vurdu.


 

     Bu hücumlara karşılık Wieland Wagner de yayınlamış olduğu “Richard Wagner ve Yeni Bayreuth” (Wieland Wagner: Richard Wagner und Das Neue Bayreuth; List-Bücher Nr. 237. Paul List Verlag, München, 236 sahife, 2.20 Mark) adlı kitabında kendisini savunarak, önce “Meistersinger”deki rejiyi ele alıp Stolzing’in “Ödül Şarkısı”nda belirtilen “Parnass ile Cennetin evlenmesi” konusunu tablolaştırdığını ve böylece Antik ile Hıristiyanlığı Wagner biçiminde sentezleştirdiğini söyledi, daha sonra da bu eserleri sahneye koyarken, dedesinin kağıt sepetine atmış olduğu notlardan faydalandığını ve bu notlara göre yorumlara gittiğini açıkladı.


 

     Ama öte yandan Wagner 1852 yılında dostu Dresden’li rejisör Ferdinand Heine’ye yazdığı mektupta “Eserlerimin nasıl temsil edileceği soruluyor. Onları düşündüğüm gibi yazdım ve yazdığım gibi temsil edilecektir. Bunu beceremeyen bu işi bıraksın” demişti. Yine Wagner 1882 yılında Kral Ludwig’e gönderdiği mektupta “Eserlerimin festival sahnemizdeki temsilleri gelecek kuşaklar için gitgide sağlam örnekler olacaktır” lafını etmişti.


 

     Anlaşılan bizim kuşak dede Wagner’in bu laflarını pek ciddiye almıyor… Kafamızı kağıt sepetine sokup oradaki kırpıntı notları araştırmayı ve daha sonra bu notlara göre davranmayı tercih ediyoruz. Kafamızı kağıt sepetine soktuğumuz için de güzeli, iyiyi ve doğruyu bir türlü göremez, bulamaz oluyoruz zahir…


 

     Sana yine yazmağa devam edeceğim, haydi hoşça kal…

     ____________________________________



     Aylık olarak yayınlanan “Opus Dergisi”nin 1. Yıl 12. Sayı ile Eylül 1963 tarihinde basılan nüshasının 9. sayfasından alınmıştır.




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5757839
Online Ziyaretçi Sayısı:12
Bugünlük Ziyaret :1131

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.