06.04.2018 / Tunca Arslan - ‘Festival Çocuklarıyız’


     Sekiz yıl boyunca internette haftalık ve ücretsiz olarak yayınlanan sinema dergisi “Arka Pencere”, serüvenini aylık ve basılı olarak “Arka Pencere Mecmua” adıyla sürdürüyor. Beş aydır yayımlanan, Türkiye çapında dağıtılan dergi, genellikle basılı yayıncılıktan dijitale dönüldüğü bir dönemde tam tersini yaparak, klasik sinema dergiciliği geleneğini sürdürmekte kararlı olduğunu gösterdi, sinemaseverlerden de yoğun ilgi gördü. Sinema dünyamızda “festival mevsimi”ne girildiği şu günlerde Türkiye’de “Altyazı” gibi yıllardır okura ulaşan bir derginin yanında “Arka Pencere Mecmua”nın da varlığı çok sevindirici elbette.


 

     Bugün başlayan “37. İstanbul Uluslararası Film Festivali”, 17 Nisan’a dek sürecek. Hemen ardından 19-29 Nisan tarihleri arasında “29. Ankara Uluslararası Film Festivali” var. Yani sinemaseverler ve sinema yazarları için son derece renkli, hayli şenlikli günler başlıyor.


 

     Ben de dünya sinemasının “yeni” değil “yıllardır” yükselen yıldızı niteliğindeki İran sinemasının kalbinin attığı yere, “36. Uluslararası Fajr Film Festivali”ne davetli olarak 18-23 Nisan tarihleri arasında Tahran’dayım. Türkiye’deki festivaller aracılığıyla 1990’lardan itibaren hayranlık duyduğumuz İran filmlerini yerinde izlemek, İran’daki sinema kültürünü yakından gözlemek önemli bir deneyim olacak.


 

     Festivallerle Büyümek


 

     “Arka Pencere Mecmua”nın Nisan sayısının “Festival Çocuklarıyız” başlıklı sunu yazısında, festivallerin yarattığı heyecan konusunda, “Özellikle 40-50 yaş civarı sinemaseverleri büyüterek geçirdikleri onca yılın ardından İstanbul ve Ankara film festivallerinin ‘olgunluk’ çağlarına girdiklerini söyleyebiliriz” deniyor, festivallerin bu yıl da yalnız bırakılmayacağı belirtiliyor ve ekleniyor: “Bahsettiğimiz o kuşağın çocuklarıyız biz çünkü, bu festivallerle büyüyüp olgunlaşan.”


 

     Derginin ve sinema yazarlığının kıdemli isimlerinden Uğur Vardan da “Baharı Bekleyen Kumrular Gibi” başlıklı yazısında, 1984’ten bu yana izlediği festivale dair duygularını döküyor sayfalara:


 

     “Gerçekten kutsaldı her şey, daha doğrusu bize öyle geliyordu. Bugünden bakıldığında AVM sathı mahali dahilindeki küçük salonların uzağında sinemanın geniş kitleler sanatı olduğunu gösteren, hatırlatan, eskinin mirasını üzerinde taşıyan mekanlardı çoğu. Ve bu mekanlara adım atıp perdedeki eserle karşı karşıya kaldığınızda bir ayin tadı alırdınız. Bir tür ‘katarsis’di yaşadığınız. Üstelik bütün bu deneyimi sadece ait olduğunuz genç kuşak yaşamazdı; bir önceki, hatta iki önceki kuşağın temsilcileri için de farklı ve yaşanılası bir heyecandı bu.”


 

     “Arka Pencere Mecmua”nın genel yayın yönetmeni Murat Özer’in “Cennete Giden Yol” başlığı altında “37. İstanbul Film Festivali” programı ve önerilerine dair geniş bir dosya hazırlamış olduğunu da belirtmeden geçmeyeyim. Festival tutkunları için aydınlatıcı bir rehber sunuyor Özer.


 

     Festivalleri takip edin, sinema dergilerini okuyun... Zaten doğru dürüst iki üç film festivali ve iki üç sinema dergisi kaldı elimizde.


 

     Film Enflasyonu


 

     “Ailecek Şaşkınız”, “Sessizliğin Kardeşleri”, “Locman”, “Vicdan Ağacı”, “Yalnız Hayaller Kaldı”, “Ne Var?”, “Tut Yüreğimden Anne”, “Zat-ı Mahfuz”, “Arapsaçı”, “Bizim Köyün Şarkısı”, “Kabus”, “Dua Et Kardeşiz”, “Eyvah Karım”, “Karımı Gördünüz mü?”, “Kızım ve Ben”, “Eğreti Gelin: Ladik”, “Kardeşim İçin: Der’a”, “Cici Babam”, “Horoz Bayram”, “Son Oyun”, “Vallahi Hortladı”, “Kafir”, “Selfie”, “Öğrenci Kafası: Soygun”...


 

     Bunlar da Mart’ta ve Nisan’da ticari gösterime girmiş-girecek olan yerli filmlerin yalnızca bir kısmı...


 

     Demem o ki Türkiye’de sinema kültürünü canlı kılmak için festivaller ve sinema dergileri zor koşullarda çaba gösterirken, bir yandan da tuhaf bir film enflasyonu yaşanıyor!



     Aydınlık Gazetesi - 06.04.2018, Cuma




Son Güncelleme:02.08.2021 22.17
Toplam Ziyaret:5763307
Online Ziyaretçi Sayısı:22
Bugünlük Ziyaret :1501

Bu Site En İyi Firefox,Chrome,Safari'de ve 1024x768 Çözünürlüğünde Görünür.